Siyah beyaz düşünme

Siyah – beyaz düşünme amigdalada(*) ve hipokampusda(**) duygusal aktiviteye işaret eder. Bu da, duygusal olarak yüklendiğiniz ve mantıklı düşünemediğiniz yani duygusal düşündüğünüz anlamına gelir. Çok fazla oranda siyah – beyaz dili kullanan insanlar duygusal düşünürlerdir.

Mantıklı konuştuklarını, acı gerçekleri söylediklerini düşünürler ama gerçekten mantıklı düşünemezler. Çünkü gerçek dünya nüanslarla doludur ve çok az şey siyah – beyazdır. Siyah – beyaz düşünenler gerçeklikten kopukturlar.

Siyah – beyaz düşünen insanlara meydan okuduğunuzda, itiraz ettiğinizde, karşıt görüş bildirdiğinizde, aşırı derecede duygusal tepkiler verirler. Sözlerinde mantık kullanırlar ama mantığın arkasında büyük bir duygusal yük vardır.

Eğer böyle düşünen biriyseniz, siyah – beyaz düşünce şeklinizin farkına varmalısınız. Eğer “ya hep ya hiç” şeklinde düşünüyorsanız, “ben tam bir nefes israfıyım ama diğer insanlar mükemmel”, “hiçbir şeyde başarılı olamam”, “boyum 165, ben asla birini bulamam. 185 boyu olan adamlar kızlar havuzunda yüzüyor”, “bir kadın atlayacağı dalı ayarlamadan eldeki dalı bırakmaz hacı, hepsi böyle” gibi şeyler düşünüyorsanız bunun farkına varmalısınız.

Sonra da bu negatif duygu birikimini sağaltmanız lazım.  Yani siyah – beyaz düşünme şekliniz negatif duygu yükünüzden geliyor ve bundan siyah beyaz düşünmeyeceğim diye kurtulamazsınız. Zihninizi işgal eden negatif duygu yükünü boşaltarak kurtulabilirsiniz.

Günümüzde maalesef insanlar negatif duygu yüklerini boşaltmak yerine bastırıyorlar. Ekranlı cihazlar ve internetten akan videolar, oyunlar, sosyal medya, vs. duyguları bastırıyor. Bu bastırılan duygular da negatif duygu yükünü büyük boyutlara çıkarıyor.

Negatif duygu yükünüzü günlük tutarak, ekranlı cihazlara kaçmak yerine kendinizle başbaşa kalıp sıkıntı ile gelen negatif düşüncelere dayanarak, sosyalleşerek, arkadaşlarınızla konuşarak, terapi alarak, uzun yürüyüşlere çıkarak ve en önemlisi negatif duyguların nedenlerini ortadan kaldırarak  azalmalısınız.

(*) Amigdala, beynin küçük bir bölümü olup duygusal hafıza ve tepkiler ile ilgili önemli görevi olan bir işlem merkezidir. Amigdala gerektiği gibi çalışamadığında duygusal tarafta yıkıcı semptomlara neden olarak kişinin ruhsal durumuna ciddi etki eder. Amigdala, badem şeklinde bir yapıda limbik sistemde yer alan, kişinin korku, kaygı, öfke ve endişe gibi duygu alanlarını yöneten beyindeki bir bölgedir. Amigdala beyinde büyük bir ağın parçası olarak tehlikenin algılanmasında etkilidir. Bunun yanında amigdala, duygusal, davranışsal, kontrol ve öğrenmede rol oynar.

(**) Hipokampus beynin hafıza merkezi olarak bilinir. Kısa süreli hafızaya alınan bilgilerin uzun süreli hafızaya aktarılmasında görev alır. Hipokampus, yaşanılan anıların olaylarla ilişkilendirilmesinde ve kişinin yön bulma duyusunu kontrol etmede de önemli bir rol oynar. Hipokampusun düzgün çalışmaması veya travmalara bağlı darbelere maruz kalması, kısa süreli hafızanın zedelenmesine neden olabilir; bu da eski anıların ve uzun süre önce öğrenilmiş şeylerin hafızada tutulmasına rağmen kısa süre önce yaşanan şeylerin hafızada tutulamamasına yol açabilir.

Başkası için terk eden kadının geri dönmesi – Vaka Çalışması

Mahmut abi hikayemi burada yazıyorum. İstersen podcast yapabilirsin ve senden danışmanlık almak da isterim.

Eski sevgilim 6 yıllık bir ilişkiyi terk edip bir hafta sonra başkasıyla hayatına devam etmişti.

6 yıllık ilişkiden 1 hafta sonra başkasına atlayan kız, en azından daldan dala atlamıştır. Ama daha muhtemeli aldatmıştır. Bu kız senin için orada bitmeli. Şimdiki ilişkisi yara bandı ya da değil fark etmez.

Ben tüm bu kırmızı hap olayından bihaber biri olarak ona ulaşıp hata ettiğini dahi söylemiş …

6 yıllık ilişkiden başka kucağa atlayan kızı aradın?!? Bunun için herhangi bir şeyden haberdar olmana gerek yoktu beah.

ve her yazdığımda beni daha da sert kırabildiği bir durumun içinde kendimi bulmuştum.

Seni terk edip başka kucağa atlayan kızın peşinde koşuyorsun. Senin kendine saygın yok, kızın neden olsun?

Bir gün durumu tamamen kabullenip kendim için no contact yaptım.

Evet en doğrusu ama tamamen unutmak için. Bu kız geri dönse bile bir şans daha verilmez. Kendini bitirmiş. Kızın senden soğuması senin en ezik betalıkların bile olsa 6 senelik ilişkiden 1 hafta sonra birine atlaması, kızı şuçlu yapar. 5-6 ay ayrılığı yaşasa neyse.

Saç ektirdim zayıfladım ve çok daha çekici bir insan oldum. Hayatıma yeni kadınları aldım, işimde terfi aldım, yeni bir araba aldım.

Çok güzel.

6 aylık bir nocontact sonrası artık aklıma çok nadir geliyordu. Artık benim için bu iş bitmiştir dediğim noktada kız bana ulaştı.

Hemen her zaman öyle olur zaten. Katılda bir yayında bahsetmiştim, eski sevgili rahatlama aşamasından endişe ve arama aşamasına geçerken (rahatlama -> merak -> endişe -> bağlantı kurma), iletişimi kes kuralı uygulayan kişi ise endişe ve arama aşamasından rahatlamaya gidiyor (bağlantı kurma -> endişe-> merak-> rahatlama). Ve evrenin gizemi şu ki genellikle siz rahatlamaya ne kadar hızlı ulaşırsanız, o da o kadar hızlı şekilde bağlantı kurma aşamasına geçiyor. Bu nedenle karşınızdakini ne kadar hızlı unutursanız o kadar iyi ve tüm çabanız unutmak yönünde olmalı. Bu aşamalardan geçecek diye bir kural yok ama eğer geri dönünce şans verilecek bir kızsa, size ulaşması için sizin onu unutmanız en sağlamı.

Pişman olduğunu, yaptığının bir hata olduğunu, komşunun çimeninin daha yeşil olmadığını söyledi.

Muhtemelen komşunun çimenden daha yeşillendin ya da komşunun bahçesinden kovuldu. Sana açık açık başka kucağa atladım ama onunla olmadığından (ya da şimdi sen daha iyi olduğundan) sana geliyorum demiş. Onunla olsa gelmezdi. Bu kızı geri alacak kadar aptal olamazsın.

Ben de “buluşmak istersen görüşebiliriz” dedim.

Gerek yoktu. Normalde eski kız arkadaş ile buluşulabilir ve yeniden ilişki olmasa da kısa süreli vuruşulabilir ama bu kadar uzun süreli ilişkiden sonra geri almayacaksanız tavsiye etmem. Geri almayacaksın değil mi?

ve ilk buluşmayı yeni bir kadınla tanışır gibi geçirdim hatta akşamında cinsellik yaşadık. Bir hafta sonra artık eskileri konuşmamız gerektiğini söyledim ve karşıma alıp anlatmasını istedim.

Bu konuşma isteği senden gelmemeliydi. Sen de “güzelim bak iyisin, hoşsun, beraber olmak da güzel ama sen 6 senelik ilişkiden bir hafta sonra başkasına atladın. Benden sana daha sevgili ya da koca olmaz. Ama görüşmek istersen görüşebiliriz” demeliydin.

Daldan dala atladığı adamın şehrine gidip orada 10 gün kalmış. Oraya giderken ve gelirken aklında hep ben varmışım.

Adam kızın içinde gidip gelirken de aklında sen mi varmışsın?

Döndükten sonra sürekli beni hatırlayıp rüyalarında gördüğü için adamı bırakmış. Sonrasında bana yazmış ve benden onu affetmemi ve yeniden birlikte olmamızı istiyormuş.

Kıçına tekme de yemiş olabilir ama bu kıza daha güven olmaz. Bu kız senin için bitmiş olmalıydı.

Ben her şeyin artık düzeldiğini düşünerek kabul ettim.

Bu kızı geri alacak kadar aptal olabilirmişsin!

Düzenli buluşmalar ve düzenli cinsellik yeniden başlamıştı. Ailelere haber vermiştik.

Kimseye bu olayı anlatmadın mı yoksa kimse sana oğlum sen ne yapıyorsun, bu kızı gelin mi getireceksin demedi mi?

Aileleri tanıştıracağımız günü belirlemiştik. Benim çalıştığım yer artık şehir dışı olduğundan iki haftada bir yanına gidip geliyordum.

Bir sabah beni ağlayarak arayıp “sana olan duygumun sevgi mi alışkanlık mı olduğundan emin değilim” dedi. Öfkelenip bitti bu ilişki dedim ve telefonu kapattım.

Ne bekliyordun ki?

İki gün sonra kendim ulaştım, seni özledim dedim.

Aşırı betalığın seni kurtaracak. Yoksa sen bu kızla evlenirdin.

“Ben özledim mi bilmiyorum ama iyi ki aradın” dedi.

😀

Birkaç gün ben ilgi gösterdikçe daha da soğuk, daha da duygusuz konuşmaya başladı.

Ne bekliyordun ki? Sana bunları yapan kadının peşinde koşuyorsun.

Bu durum beni öyle bunalttı ki bir gün boyunca kızı ghostladım. Akşam beni aradığında “Sen evlenilecek biri değilsin, ben seni geri almakla hata ettim. Sana karşı sevgi hissetmiyorum, cinsel olarak birlikte olmak istiyorsan oluruz ama artık seninle ciddi ilişkiye devam edemem” dedim.

Bunu başında söyleyecektin ama neyse. Artık bu kızı bir daha arama, o da sana ulaşamasın.

O da “Sorun değil bitiririz sen de saf temiz birini aramaya devam edersin” diyip telefonu kapattı.

Saf ve temiz biri olmadığını açıkça söylemesi gözlerimi yaşarttı.

Uzun mesajlar atmış tek cevap olarak “tamam hoşçakal” yazdım.

Kopar zincirlerini Gülsarı.

Tamamen ortadan kayboldum. Bugün de numaramı sildiğini fark ettim.

7 yılıma böyle veda ettiğim için üzülüyorum.

6 yıl ilişki yaşadın ve bitti.

Kızı hala seviyordum ama öfkeme yenilip kez böyle ağır konuştum, ister istemez vicdan azabı duyuyorum.

Kızın kapısına gidip dön bana diye ağlamak için zihninde bahane uyduruyorsun.

Bu kız tekrar geri döner mi ve eğer dönerse ne yapmalıyım?

Belki döner, senin gibi enayiyi bulmuş dönme ihtimali var. Ne yapmalıyım sorun ise utanç verici.  Nikahına al, karın yap. Yakışır 🙂

Bu kız bir daha sana ulaşamasın. Konuşamasın bile. Bu kızla yeniden birleşecek ve hatta evlenecek kadar aptalsan, başına gelen ve gelecek her şeyi sonuna kadar hak ediyorsun.

Şimdiden teşekkür ederim Mahmut Abi.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Yeni tanıştığı kıza askıntı olan adam – Vaka Çalışması

Ghosting üzerine benimde bir tecrübem var, paylaşayım ve başına gelen, sürecin içinde olan dostlarımız varsa kafalarında bir ışık yakmalarına vesile olsun. Anlatacağım olay buralarla tanışmadan evveli, yaklaşık 4 sene önce.

İş için şehir dışına çıktım, çok sık seyahat ediyorum ve gittiğim yerlerde 2-3 hafta kaldığım için genellikle ufakta olsa bir çevrem oluyor. Bu seyahatim daha önce gitmediğim bir yerdi ve hiç arkadaşım yoktu. Şehri beğendiğim için otelde kalmak yerine 1+1 ev kiralamak istedim. İlk hafta dışarı çıktım, belli mekanlara gittim ve üye olduğum kulübün şubesine uğrayıp insanlarla tanıştım. Fakat farklı bir arayış içindeydim ve bunu fark etmem çok uzun sürmedi. Bir kadınla sohbet etme ihtiyacında olduğumu anladım. Konunun cinsel boyutu olduğu gibi sosyal boyutu da vardı.

Tinder üzerinden biriyle tanıştım, birkaç gün konuştuk ve kendisini evime davet ettim. Gayet güzel zaman geçirdik, benim için iyi bir geceydi. Ertesi gün ne bir mesaj ne de bir arama geldi.

Bir kadınla buluştuktan hatta yattıktan sonra yeniden görüşmek istiyorsanız, ertesi gün arayacak kişi sizsiniz. Seni aramasını beklemek saçma.

Bu durum benim içimde bir boşluk oluşturdu ve akşamüstü kendisini aradım. Telefonu açtı, biraz konuştuk sonrasında dışarıda kahve içmek için bir teklifte bulundum. Kabul etti ve buluştuk. 

Olması gereken bu.

Güzel bir sohbetimiz oldu lakin gecenin sonuna doğru bir şey fark ettim. Kız kendisiyle alakalı çok az detay verirken genelde sürekli konuşan taraf ve bir şeylerden bahseden bendim.

Kadın için genellikle soğutucu bir şeydir. Kadın evli ya da ilişki içinde de olabilir.

Kızın bana karşı tepkilerinde bir soğuma yoktu, temasları devam ediyordu ama konuşmaktan çekiniyor gibiydi. Bu durum beni çok suçlu hissettirdi ve daha fazla üstüne gitmeye, duygusal olarak büyük bir yatırım yapmaya başladım.

Hadi duygularına engel olmak zordur da, şu cümledeki mantıksızlık devasa boyutta. Yani ben illa duygusal yatırım yapıp kendimi rezil etmek zorundayım, sebep bulamazsam sebep uydururum gibi. Çenemi kapayamadım, sessizlik olursa dayanamam, konuşması ve karşı tarafa yaranması gereken benmişim gibi hissederim demiyorsun da suçlu hissettirdi diyorsun.

Kendisi benimle yaşıttı ve o şehirde çalışıyordu. Ailesinden ayrı yaşıyordu. Ben o dönem yurt dışı menşeili bir firmada çalışıp Türkiye’de yaşıyordum ve yurt dışına yerleşme planım vardı. Birden tamamen bu suçluluk duygusuyla ona benimle gelip gelemeyeceğini sordum.

Ortada suçluluk duygusu yok. Onay arayışı var.

Kendisi şaşırdı ve bu konuya da tepkisiz kaldı. Düşünmek istediğini söyledi, anlayışla karşıladım.

Bir dakika WHAT? Seninle odaya gelir misin dedin sandım, kibar çocuk diyecektim. Hem kendinle ilgili yurt dışı planlarına kadar öttün hem de kızı seninle yurt dışına mı çağırdın?!?! Bu ne muhtaçlık. Kız da demiştir “bu adama kimse vermiyor demek ki, kırk yılda bir kız verdi (bir daha kaç sene sonra kız bulurum diye) hemen o kızı kapamaya çalışıyor!”

Üçüncü gün, sabah günaydın mesajı attım.

İlişkinin kadını olmazsan olmazdı zaten. Efendi erkeklerin fabrika ayarı.

Saatler geçtikten sonra hiçbir mesaj atmadan beni aradı. Bu akşam buluşmak istediğini söyledi. Sesi çok canlı geliyordu. Saat 8 de seni alırım dedikten sonra hayır 7 de buluşalım seni görmek istiyorum dedi.

Sen ise bu kızın sana yüksek ilgisini birkaç günde düşürmek için elinden ne geliyorsa yapacaksın. Güvensizliklerine azıcık karşı koymayı bile denemeyeceksin.

Bu durum beni heyecanlandırmaya yetti.

😀Disney masallarının tersine prensine döndün. Masallardaki prensler en azından öpülünce kurbağadan prense dönüyorlar. Sen prens başladın ve bir öpücük, iki feminen heyecanla kurbağaya dönüşüyorsun.

İşten erken çıkıp hazırlanıp evine gittim. O gün farklı bir enerjiye sahipti ve inanılmaz canlı davranıyordu. Teklifime olumlu baktığını ve zaman ihtiyacı olduğunu söyledi. Kabul edebileceğini sadece aklında bazı soru işaretleri olduğundan bahsediyordu.

Allah Allah, neden acaba? Onca saattir tanışıyorsunuz halbuki.

Yıllarca yalnız olduğunu ve böyle bir şeye karşı kendini hazırlaması gerektiğini anlattı. Tekrar anlayış gösterdim.

Hocam sen neden böyle aşk böcüğüsün? Çok mu yalnızsın?

Kafalarımızda uyuştuğu için dünyanın kralı gibi hissediyordum kendimi.

Kral değil prens. Kurbağaya dönüşen prens.

Yüksek libidosu, canlı tavırları ve ilgili birazda kıskanç davranışları beni inanılmaz yükseltiyordu. Gecenin sonunda evine bıraktım, sabaha kadar mesajlaştık ve uyuduk.

Bu sitede hep söylüyorum. Kadınların duyguları çok dalgalanır. Bir heyecanla tepeye çıkarlar, bazen dibe inerler. Siz de erkek gibi sağlam kaya değil, feminen bir yumuşakça gibi davranırsanız, kızla yukarı çıkarsınız, kızın yükselmesi bitince yere çakılırsınız. Yavaş yahu, bu ne sevgi ve yakınlık açlığı!

Dördüncü gün, kendisi ne bir mesaj attı ne de aradı. Akşama kadar hiçbir şey yapmayıp belki geç uyuduk hala uyuyordur diyerek bekledim. En sonunda dayanamayıp mesaj attım, cevap vermedi. Aradım, açmadı. Saatlerce ulaşmaya çalıştım, kendimi inanılmaz kötü hissediyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Evine gittim ziline bastım yine ulaşamadım.

Oha, evine mi gittin? Çok arıza, çok korkutucu! Bekle belki 1-2 güne arayacaktı ama şimdi bu kadar arama, mesaj ve evine gitmekten sonra şüpheleri doğru çıktı. Senin gibi efendi erkekler sadece zayıf değil aynı zamanda korkutucudur. En yapışkan, kurtulması en zor adamlar böyle erkeklerden çıkarlar.

Binanın önünde araba da otururken bir mesaj geldi; “Mehmet ben yapamayacağım”. Dünya başıma yıkıldı. 

Kaç aydır görüşüyorsunuz gibi?

O mesajdan sonra bir daha konuşamadık.

Önce çok zayıf ve muhtaç, sonra çok korkutucu ve arıza davrandın.

Pekala deyip sırtımı dönüp gitmem gerekirdi lakin büyük bir duygusal yatırım yaptığım için gidemiyor, öfkeleniyor ve üzgün hissediyordum. Günlerce hatta haftalarca uğraştım, işimi uzatıp biraz daha o şehirde kaldım ama hiçbir şey değişmedi.

Birader senin o zaman psikoloğa ihtiyacın varmış. Ağır vakaymışsın. Kendinizi bu kadar aç bırakmayın yahu. Normalde masanın üstündeki varlığını fark etmeyeceği su için, çölde 5 gün susuz kaldıktan sonra canını verecek hale gelen adamlar gibi olmayın. Hayatınızı çöl olmaktan çıkarın.

1 hafta sonra tek bir mesaj attım ; “her şey için teşekkürler, hoşçakal” diye.

Normal. Bu aşamada arıza ve tehlikeli davranıyorsun. Dua et polis falan çağırmadı.

İki saat sonra aradı beni ve hayatının farklı olduğunu böyle bir şey yapamayacağını söyledi. Tamamen kopup kendimi iyileştirmeye başlamışken cevap almak beni sürecin en başına sürükledi.

Merak etme, sen o kafayla 2 saatte pek iyileşmemişsindir.

Ulaşma çabalarım devam etti ama hiçbir hayrı olmadı.

Aradan 2 ay geçti. Ben o dönem kırmızı hapla tanışmıştım ve kendimi gerek iletişim, kariyer ve sosyal anlamda geliştirmeye başlamıştım. Tekrar ulaşmaya çalıştı, hiçbir şekilde cevap vermedim hayatımdan tamamen çıkardım.

Sözün özü şu kardeşlerim, ben 32 yaşında bir abiniz, yaşıtınız veyahut kardeşiniz olarak eğer bir kadın gitmek istiyorsa, hayatınızdan çıkmasına müsaade edin diyorum. Hiçbir zaman, sizinle iletişim kurmak istemeyen bir insana karşı hevesli olmayın. Bu ghosting gibi birden de olabilir, yüz yüze de olabilir. Maruz kalmayın, sırtınızı dönün ve yaşanmamış kabul edin. Ne kadar zorlanırsanız zorlanın eğer geri dönerseniz zaten yenilirsiniz.

Ben de senin büyüğün olarak söylüyorum, yaşadığın olayı zerre doğru anlamamışsın. Burada ghosting falan yok. Burada yüzüne iki gülününce salya sümük aşık olan, bir iki gün ulaşamadı mı arıza bir stalkera dönüşen bir zavallı ve ondan korkup kaçan bir kız var. Kendini sana kapamayıp ne yapacaktı? Bunun ghosting ile alakası yok. Ghosting olayında biri tamamen ortadan kaybolur. Bu kız sana beni bırak diyor, sen sülük gibi yapıştığından cevap vermiyor.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

“Uyanış” hikayesi – Vaka Çalışması

Merhaba Mahmut abi ve diğer arkadaşlar,

Bunu yazıp yazmama konusunda baya kararsızdım aslında ama benim yaşadıklarımı okuyan bir kişi dahi olsa ibret alır ve aynı şeyleri yaşamaz umuduyla yazmaya karar verdim. Zira artık bu olaylar beni duygusal olarak etkilemiyor.

Konu biraz uzun ama okuyacak arkadaşlara sabır diliyorum çünkü bir çok yerde saç baş yolacaklar.

Olayları anlamanız için: ben Avrupa’da doğmuş büyümüş gurbetçi dediğiniz tiplerden biriyim. Dolayısıyla mevzu Avrupalı bir kız ile benim aramda geçiyor. Bu bağlamı anlamanızı sağlayacaktır.

Olaylar 2020 senesinin sonlarına doğru üniversiteye ilk yılımda başladı. Pandemi sebebiyle dersler fiziki değildi ama takip ettiğim bir dernek kampüste yasaklar uygulanmadığı için aktiviteler düzenliyordu. Ben de çevre edinmek için bu aktivitelere katılmıştım. Bu aktiviteler sırasında bir kızla tanıştım.

Önce sosyal hayatınızı geliştirin. Sosyal hayatı olabildiğince devam ettirmek önemli.

Kıza tipik bir yabancı ismi Lisa diyelim. Kendisi aslında 6/10 max 6,5/10 değerinde bir kız, ama o sıralar yalnızlık ve seçenek yoksunluğu beni bu kızda karar kıldırmıştı.

Ben de burada sık sık duyduğum bu büyüklenmeye bayılıyorum (!). Herkes en az 7/10 adamı Maşallah. Aşağısına bakmıyorlar. Buralara biz ölümlülerin arasına neden düştüyseniz artık 😀 6-6.5/10 gayet güzel bir seçenektir.

Kendisini beğenip hemen yürümeye başlamıştım. O da benimle flörtleşiyor, ama asla ilişkiye yanaşmıyordu ve ilk 3 ay boyunca bu mevzu böyle devam etti.

İlişkiye yanaşmıyordu dediğin 3 ay yörüngesinde döndün yani.

Adeta ilişkinin kadını ben olmuş, isim koyması için aramızdaki mevzuya direniyordum. Bu sırada Lisa’nın verdiği red flaglerin haddi hesabı yoktu. Benden başka erkeklerle konuşuyor,

Seninle bir şey olmadığından o kadar anormal değil ama tabii birçok erkeğe mavi boncuk atıyor anlamında alarm tabii ki.

“benim çocukluk arkadaşım” dediği erkek kankalarıyla sabahlıyor ve hatta ara sıra eski erkek arkadaşıyla da buluşuyordu.

Ve sen bu kızla ilişki istiyordun 🙁

Bana ise her defasında ona güvenmem gerektiğini, toksikleşmemem gerektiğini söylüyordu bu konular açılınca.

Ne dediğine değil ne yaptığına bakacaksın. O zaman bilmediğini biliyorum ama biz yine de eğitim açısından söyleyelim.

Hatta bu kankalarından biriyle zamanında yattığını bile söylemişti ama aralarında bir şey olamazdı artık ona güvenmeliydim.

Sure.

Ben de öyle yaptım.

WTF?

Şimdi bütün bunları düşününce tabi her şey saçma sapan geliyor.

Neyse lockdownun etkisiyle biz Lisa ile 3 ay boyunca konuştuk, görüştük ve buluştuk en son Lisa haziran gibi ilişkiye girmeyi kabul etti benimle.

Lütfetmiş prenses.

Artık ciddi bir ilişkimiz vardı ve dünyalar benim olmuştu! Büyük bir ödül kazanmış gibi hissediyordum.

😀

Ailesi pek normal karşıladığı için onun evinde kalıyor, sevişiyor takılıyorduk.

Başımıza taş yağacak taş.

Beraber 1 hafta tatile bile gittik. Kız ne yaparsa sevişince ben unutuyordum.

Simp kelimesinin Türkçe karşılığının amsalak olduğunu biliyor muydunuz?

Ama tabi işte kader olayı orada bitirmedi.

Kader bitirmez, sen bitirirsin.

Kız 2021 senesinin eylül ayında erasmusa gitti.

Kız zaten kronik olarak erasmusta 😀

Buradan sonra olacakları tahmin ediyorsunuzdur. Mesajlarıma bazen bütün gece cevap vermiyor, sabah şarjım bitti uyuya kaldım vb. bahaneler uyduruyordu. Kendisini ziyaret etme isteğimi de “ben kendimi yeniden keşfediyorum” gibi bahanelerle durduruyordu.

Bir kadının ağzından çıkan “ben kendimi keşfediyorum”, hemen her zaman kucaktan kucağa atlıyorum demek.

Ama ben kızın illüzyonuna o kadar kapılmıştım ki tam bir simp gibi sabah akşam ona ulaşmaya çalışıyor bütün gece uyumuyordum tam bir takıntıydı.

Sonrasında kız aralıkta noeli ailesiyle kutlamak için döndü. O sıra sekse de yanaşmıyor bazı geceler beni adeta yalvartıyordu seks için.

Yuh.

Bunun dışında gittiğimiz bir partide benden önce flörtleştiği bir çocukla aşırı ilgilenip beni yalnız bırakmıştı. Çocuğun sözde yardıma ihtiyacı vardı. Neyse bu meseleleri bile görmezden geldim nedensizce.

Nedensizce değil. Nedeni simp olman. Türkçesi, amsalak. Sana neden bu kadar yükleniyorum sonunda anlatacağım.

Kafamda dönünce her şeyin düzeleceğini düşünüyordum.

Bozuk üzümden iyi şarap yapamazsınız.

Kız şubat ortası gibi Erasmustan döndü ama aşırı bir şekilde toksik, eskisi kadar benimle sevişmek istemeyen, gittiğimiz yerlerde ben hariç herkesle ilgilenen biri olmuştu.

Seni bırakmış ama sen daha farkına varmamışsın.

Kendi kendime galiba mesafe girdi ondan tekrar alışması gerek diye düşünüyordum. Kıza hediyeler alıyordum ve yine beraber tatile bile gittik yaz aylarında. Bu süreç devam etti ve asla düzelmedi. Kızın erasmus macerasından tam bir sene sonra bana bir mesaj geldi.

Sen muhtemelen kızın düzenli tabaklarından birisin. Ya da serseri erkeklerin dışarda hovardalık yaparken evde gaslighting ile tuttuğu hanımı gibi bir şeysin.

Bana erasmustayken arkadaşım diye tanıttığı lavuk benimle konuşmak istiyordu. Kız o zamana kadar şöyle iyi dostum böyle iyi kankam dediği çocuğu birden sapık, tacizci ilan etmiş ona iftira atmak için benimle konuşacağını iddia ediyordu. Orada bile kızı dinleyip elemana cevap vermedim aylarca. Ama sonrasında yine bir partide bu defa karşıma çıkınca dinlemeye karar verdim.

Kız erasmusta tanıştığı bu çocukla beni aynı anda idare etmişti. Hatta lavuğun hayatını ayrı sikip yaşadığımız ülkeye beraber yaşarız vaadiyle getirtmiş sonra arayıp sormamış. Eleman bütün detaylarıyla gösterdi aralarındaki ilişkiyi. Benden de haberi yokmuş çünkü kıza beni arkadaşı olarak tanıtmış (kız instagrama fotoğraf atmıyordu ikimizin olduğu sebep sorduğumda “bu ilişki ikimizin dünyanın haberinin olmasına gerek yok” bahanesi uyduruyordu). Delikanlı adammış dedi işte birader senden haberim olsaydı en başından girişmezdim ama mevzu böyle böyle. Sonrasında neler neler anlattığı meğerse o kanka grubuyla seks partileri, exiyle düzenli sevişme, erasmusta zencilerle gangbang falan filan sınırı yok.

Başımıza taş yağacak taş.

Bütün zaman bunca şey dibimde gözümün önünde gerçekleşmiş ama ben görmek istememiştim.

Muhtemelen görüyordun ama bırakacak gücün yoktu. Bu kızı bırakamamak, öyle normal simplikten öte bir simplik gerektirir.

İlişkiye ve kıza çok güvendiğim için.

Bu kıza güvendin?

Sonuç olarak bunları duyunca tabi kafayı yedim.

Bunların şaşırtıcı gelmesi, şok etmesi bile problem. Kızın ne olduğu başından belli. Uyanmak için tokat yeterli olmalıydı, sana tır çarpması gerekmiş.

Ama içimden yıllar önce okuduğum bu forum geldi, buradaki uyarılar vs. hepsi tek tek çıkmıştı. Dedim artık belki de dinleme zamanıdır.

Sen yetkili bir abiye benziyon anı 🙂

Kıza olayları sordum son defa yüzüme yalan söyledi ben de gülüp arabamdan inmesini söyledim. Bir daha da arayıp sormadım orada bitirdim. Sadece sonrasında annesine çiçek alıp her şey için teşekkür ettim ve olayları anlatmadım. Sonuçta ailesi bana oğulları gibi davranmış 1,5 senelik ilişki boyunca orada kalmama vs. izin vermişti. Benim ise en büyük avantajım bu ilişkide kendi ailemi katmamam oldu. Allahtan annemlere hayırlı gelin diye böyle birini tanıtmadım. Ve burada bitti.

Peki ya benim için olaylar nasıl devam etti? Kızdan sonra sikerler moduna girip 1 ay partiledim ve hemen hemen her partiden bir kız düşürdüm. Çoğu 1,5 senedir seviştiğim kadından güzeldi. Hatta şöyle diyeyim ben sevişmiyormuşum aq. Bir kaç akdeniz ülkesinde tatile gittim ve hayatın güzelliklerini yaşadım. Şu anda kendimi eğitime verdim, oyun için vaktim yok ama şerefimle otuzbirimi çekiyorum. Tatillerde oyuna ve partilemeye devam. Kolay kolay bir kadına değer verebileceğimi düşünmüyorum.

Sen hikayeni uyanış hikayem başlığı ile göndermişsin ama ben başlıkta uyanış kelimesini çift tırnak içine aldım. Senin henüz bir gerçeğe uyandığın yok maalesef. Hala bir kadına değer verdiğin için bunlar başına geldi havasındasın. Aşırı travma yaşayana kadar dünyanın en embesil simpleri kategorisinde yaşadıktan sonra çözümün bir kadına kolay kolay değer vermemek mi? Kerhaneden karı alıp evlilik boka sarınca bir daha kolay kolay evlenmem demek gibi bir şey.

En azından şöyle bir 5 sene falan ilişki yapmam sanırım.

Yaptığın aptallığı sindirip, kabul edip, o aptallığı bir daha yapmayacak şekilde güçlenmek uzun iş. Bir daha böyle hergün ben yürüyen Çin Halk Cumhuriyeti Kuruluş Gösterileri Stadyumuyum diye bağıran kızlardan uzak duracağım demek ve bu kızların eline düşmene neden olan zayıflığını gidererek normal bir kızla ilişki yaşamak güç iş. 2 sene simp, 2 sene standart korkak kaçıngan bağlanan birine dönmek kolay iş.

Bu bu arada kesinlikle bir MGTOW tavsiyesi falan değil yanlış anlaşılmasın. Ben 1,5 sene boyunca aynı kadınla tıkılı kaldım ama en azından kendime bakmayı bırakmadım. Yatağa atabileceğim kadın övünmek için değil ama cidden yeterince var.

Sorun şu ki sen bir aşırı uçtan (simp), diğer aşırı uca (Pook‘un efsane tabiri ile dildo vatandaş) savruldun. Özdeğerini bir kadının kendisini erkek arkadaş yapmasından almaya çalışan simp ile skordan almaya çalışan dildo vatandaş arasındaki ortak nokta, kadın onayı muhtaçlığının aynı seviyede olmasıdır. Senin gibi kendi hatasını kabul edip, dersini alıp bir daha böyle bir şey olmayacağını kendine anlatmaktan aciz kalan biri, aşırı uçlarda savrulur. Sen 5 sene dildo vatandaş olursun sonra yahu ilişki zamanı dedin mi, ne olduğunu anlamadan yine simp ucuna savrulursun. Aşırı bir uca savrulan sarkacın yüklendiği enerji, onu eninde sonunda diğer aşırı uca savurur.

Herkesin seviyesine göre birileri var. Ben eğitim ve kariyeri iyice arşa çıkarmak için çalışacağım. İlişki mevzusu 28-29 yaşlarına kadar bana gereksiz geliyor an itibariyle.

5 sene boyunca “ben gözümün önünde sallanan bayrakları görmeyen bir simpten dildo vatandaşa döneceğim” diyorsun. İlişki mevzusu sana gereksiz gelmiyor, için için iyi ilişki materyali bir kız çekemeyeceğini ve kendini değiştiremeyeceğine inandığın için bir daha aynı boktan ilişkiye düşeceğini bildiğin için ilişki mevzusundan ödün kopuyor.

Belki tavsiye verecek konumda değilim

Aynen tavsiye verecek durumda değilsin.

ama şunu söyleyeyim: en ufak şüphede en ufak kıllanmanızda bir kadına gerektiği gibi davranın.

Çoğu erkek bunun dengesini bulabiliyor. Senin de gözünün önünde grup yapsa kızcağızın eğlencesi bitsin geri gelir diye bekleyen adam ile gözünün üstündeki kaşı hafif kaldırdı diye zittir etmek için bekleyen adam uçlarından kurtulman dileği ile. Zira eninde sonunda (28-29 yaşında belki), ilişki istediğinde, sıfır ilişki tecrübesi ve güçlenme ile, muhtemelen aynı boktan ilişkiye düşeceksin.

O şüphe girdiği an ilişki materyali değildir.

Bunu senin yazman ne kadar komik hiç düşünmedin mi 😀 Senden ibret olur, şu halinle tavsiye alınmaz.

Şüphelere alışmak sizi rezil kepaze eder. Bunun dışında kendinize bakın arkadaşlar. Ve yatırımı kendinize yapın. Kadın mevzusu hallolur, en yalnız olduğunuz anlar bile vaktinizi bir kevaşeye vermekten daha iyidir.

Kadın mevzusu normal biri için hallolur. Senin gibi dipte iyi çocuk, çakma kötü çocuk uçlarında savrulan için olmaz. Ha, skor yaparsın belki. Çoğu kendin gibi sağlıksız bağlanan kızlarla olur ama yaparsın.

Saygılarımla.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Erkeklerin “duvar” konusunda endişelenmemesi gerektiği miti

Bu yazı çocuk yapmak isteyen erkekler ve genç erkekler için ki çoğunuz öylesiniz. Hacı ben yaşlanana kadar genç kadınlarla takılırım ya da evlensem bile çocuk yapmam ve gerisi beni ilgilendirmez diyen 35 yaş üstü biriyseniz evet daha zor olsa da eğer oyununuz iyiyse, fitseniz ve finansal olarak sağlamsanız bunu yapabilirsiniz. Bu yazıyı pas geçebilirsiniz. 30 yaş altındaysanız okuyun zira bu konudaki fikriniz (bu yazıyla alakasız olarak) büyük ihtimalle değişecek.

Pad Stedman’dan acımasız gerçekler. 35 – 40 arasında erkekler için dedikleri biraz abartı olsa da gerçeklik payı var. O nedenle paylaşmak istedim.

İnternetteki en yıkıcı, en mantıksız tavsiyelerden birisi de, erkeklerin “duvar” konusunda endişelenmemelerini söyleyen kırmızı hap tavsiyesi.

Erkeklerin çocuk yapmak için “potansiyel” olarak daha çok vakti olduğu doğru olsa da, çocuk yapma potansiyelinizi devam ettirmek için daha da genç kadınlarla birlikte olmanız gerekli.

Fit ve finansal olarak sağlam durumda olsanız bile, 35 yaşını geçtikten sonra bunu yapmanız zorlaşır. Uygulamalarda 20’lerinde kadınlarla eşleşmeniz seyrekleşir. Sosyal çevreniz, aynı yaşlarda çiftlerle dolmaya başlar.

40 yaşına geldiğinizde, bu zorluklar size karşı kurulmuş bir komplo teorisi gibi görünmeye başlar.  Karşınıza çıkan her opsiyon ya doğurganlığının sonlarındadır ya da doğurganlık dönemini geride bırakmıştır.

Özellikle 35 – 40 yaş arası yine de doğurganlığı sonlarda olmayan kadın bulmanız zor değil ama 40’ından sonra her geçen yıl, bahsettiği şey daha da doğru hale geliyor.

Genç kadınlarla buluşsanız bile, yaşıtınız bir erkeğe göre çok sıradışı bir yaşam sürmeniz gerekir ve daha genç insanlarla takılmanız gerekir (bunun da kendine has problemleri var).

Buna tam olarak katılmıyorum zira kendinden 10 yaş büyük bir erkeğin yaptıklarına uyan genç kadın bulmanız mümkün ama arkadaşlar, dediği kısmen doğru.

Ya da, kadınlarsa soğuk yaklaşmayı öğrenmeniz gerekir. Bu kolay değil ve kendini adamayı gerektirir.

Kendini adamayı gerektirir demek abartı ama zor olduğu ve daha fazla çaba gerektirdiği gerçek. Fakat yürümeyi öğrenmeyi çoğu erkek 40’larına bırakmıyor. Bırakmadığınızı umuyorum.

Bunu hayatınızın ortasında kolayca öğrenebilirmişsiniz gibi davranmak saçma.

Evet, evlenmeseniz bile bunu daha önce öğrenmeniz çok daha iyi.

Bu arada daha yaşlı bir erkeğin seks için daha genç kızları tavlayabilmesi ile onu çocuklarını yapmaya ikna etmesi aynı şey değiller.

“Çocuklarını yapmaya ikna etmesi” lafı ezik olmuş be Pad. Kadının çocuklarını yapmayı istemesi daha doğru.

Çoğu zaman kadınlar çok daha yaşlı erkeklerle çeşit olsun diye yatabilirler.

Doğru.

20 – 59 yaş arası erkeklere düzenli olarak danışmanlık yapıyorum. Eğer çocuk istiyorsanız kadınlarla buluşma konusunda gerçeklik şu:

20’lerinde: Çözmesi kolay bir problem

20’lerinin ikinci yarısında evet. İlk yarısında değil.

30’larında: Çok çözülebilir bir problem ama değişiklikler yapmanız lazım ve zaman kaybedemezsiniz.

Doğru.

40’larında: Çok fazla çaba ve ciddi yaşam stili değişiklikleri gerekir.

50’lerinde: Hayatın birçok yönden tersine çevrilmesi gerekir ve ekstrem bir kendini adama gerektirir.

Paradoks şu ki yaşlandıkça daha fazla değişiklik yapmanız gerekir ama değişiklik yapmak daha da zorlaşır.

Bu, 40’ında ve 50’sinde olan erkekler için çok geç anlamına gelmiyor, çok geç değil.

Evet çok geç değil ama hiç çocuk sahibi olmama ihtimaliniz ciddi oranda artıyor.

Ama sizin başa çıkabileceğinize göre çok daha fazla zorlukla karşılaşacaksınız. Şarap gibi yıllansanız bile (ki böyle olması en temel gereksinim), oyunu hayatın ileri yaşlarında öğrenmek , başka her şeyi öğrenmek gibi, daha da zorlaşıyor.

Oyunu daha önceleri öğrenseniz bile, doğurganlık penceresinde bir kadınla çocuk yapmak üzere birleşmeniz yine de zorlaşıyor.

Ama daha genç kadınlara ulaşmak asıl problem. Eğer (genç kadınlara ulaşımı kolay olan) çok spesifik bir alanda çalışmıyorsanız, bu sorun büyük zorluklarla uğraşmadan aşılmıyor.

Bu nedenle, sırf erkeksiniz diye 10 yıllarca daha fazla zamanınız olduğunu söyleyenlere inanmayın. Teknik olarak doğru olabilir.

Biri adama yorumlarda teknik olarak bu doğru olabilirse neden mantıksız diyorsun diye sormuş. Pad Stedman’da teknik olarak mevsimi geçtiğinde, güz aylarının sonlarında ağaçta elma bulma ihtimalinizin olması, elma toplamayı güze bırakmanızın saçma olduğu gerçeğini değiştirmez diye cevaplıyor.

Pratik olarak ise doğru değil. Genç kadınlarla buluşmaya çok geç başlarsanız, aile kurma ihtimaliniz zaman içinde azalır. Gerçek “kırmızı hap” budur. Bununla (bu acı gerçekle) şimdiden yüzleşmeniz çok daha iyi.

Bu konuda ben de bir yazı yazmıştım: 20’li yaş kadın, 40 yaş erkek evliliği. Orada 40’ına kadar kadınlarla takıl, 40’ında 20’lik bir kadın bul ve evlen tavsiyesinin kötü bir tavsiye olduğunu (gördüğüm kadarıyla Rollo Tomassi böyle bir tavsiye veriyor) söylemiştim. Bu arada bana hay velüyü men olursanız çocuk oyuncağı diye gelmeyin, onu zaten linklediğim yazıda ve podcast yayınında eleştirdim ama daha da önemlisi ben tavsiyemi %0.1 elit erkekler kulübü ile sınırlandırmıyorum. Çoğunuz milyoner olmayacaksınız, olamayacaksınız. Çocuk yapmanızın “garanti” olması için milyoner ya da ona yakın biri olmak zorunda olmamalısınız. Çünkü o zaman bir kadının sizden çocuğu boşanıp nafaka yerim diye mi yoksa sizden çocuk yapmak için mi evlendiğini anlamanız da çok güç.

Ayrıca erkekler için ideal evlilik yaşı. Spoiler vereyim 30 – 32 ama evliliğe gidecek ilişkilere başlama yaşı 27 – 28.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Erkek Adam Twitter Hesabında Gezinti Yayını #3 (Podcast)

Bu yayında da erkekadam twitter hesabında gezindik.

Arkadaşlar, Youtube kanalına Katıl da ekledim.

Aşağıda yayının Youtube videosu var. Yayına Spotify kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Son anda kıyısından dönülen bir evlilik hikayesi – Vaka Çalışması

Abi selam, 35 yaşındayım ve ticaret işiyle uğraşıyorum. Bu sene içerisinde başımdan geçen ve nişanın kıyısından dönen bir ilişkim oldu. Ben bu işin içinden bir şekilde çıktım ve sonradan hatalarımın da genel anlamda farkına vardım ancak tanıdığım Mahmut Abi’nin mutlaka yüzüme çarpacağı çok daha fazla hata çıkacağını biliyorum o sebeple yazmak istedim.

Ben geçen seneye kadar evlilik konusundan uzak, geçici ilişkiler yaşayan ve ilişkinin ciddiyete döneceğini hissettiğim an yavaş yavaş karşı tarafı soğutarak kaçan bir adamdım.

Yani 34 yaşına kadar uzun süreli ilişki kabiliyeti ve tecrübesi edinmedin. Uzun süreli ilişki tecrübesi için bu kadar beklemeyin. Senin durumunda olanlar genellikle uzun süreli ilişkiye geçmek istediklerinde çok zorluk yaşıyorlar.

“ilişkinin ciddiyete döneceğini hissettiğim an yavaş yavaş karşı tarafı soğutarak kaçan bir adamdım” neyden kaynaklanıyor bilmiyorum ama geçmişteki bir travmadan olabilir. Fakat bu dediğin genellikle ciddiye döneceğini hissettiğinde, çok bağlanıp acı çekmekten korktuğundan olur.

Öncelikle yaşım artık biraz yürüdüğünden, tahmin edersiniz ki şuan bile evlenmem konusunda yoğun ailevi ve çevresel baskıya maruz kalan birisiyim. Bu baskı, etraftaki herkesten gelen o “hala evlenmedin mi?” baskısı derken ben de artık bir şekilde geciktiğime inandım …

Evet gecikiyorsun. Bence erkekler için ideal evlilik yaşı 32 ya da 30 – 32 ama bir iki tane uzun süreli denemesi ve olmamasına da pay bırakırsan (2 x 2 yıl), 28 yaşında başlaman gereken işe 6 sene sonra başlamışsın. Ama bunun yanında çok da geç sayılmaz o nedenle aceleye getirip de daha fazla vakit kaybetmemen ya da kötü bir evliliğe girmemen lazım.

ve karşıma çıkacak ilk, evliliği yürütebileceğimi düşüneceğim bir hatun kişisiyle bu kez kaçmamak üzere ciddiyete gitmeye karar verdim.

Karşına çıkacak ilk evliliği yürütebileceğini düşüneceğin kadınla olmayacak. Olması için zorlamamalısın.

Yürütebilmek derken aklımdaki evlilik; fiziksel olarak güzel bir kızdan çok, orta halli, kendini bilen ve olgunlaşmış bir kızla karşılıklı saygı çerçevesinde bir evlilikti diyeyim.

Neyse, kızla bir şekilde tanıştık hikayeyi uzatmamak adına detaya inmiyorum. Gel zaman git zaman 2 ay kadar vakit geçirdik. Başlarda biraz agresif davranan, hızlı parlayan ve gereksiz kıskançlıklar yapan bu hanımefendiye ağzının payını verip bastırıyordum …

Hayır. Başından agresif davranmayan, hızla parlamayan ve gereksiz kıskançlık yapmayan birini bulacaksın. Agresif ama ben bastırıyorum saçma bir düşünce. Bir yere kadar ağzının payını verir bastırırsın sonra köprüyü geçene kadar kocişe koca der ve köprüyü geçince bastıramazsın. Daha başından elemen için bir işaret varmış.

ve tripli de olsa hatasını anlayıp özür dileyerek geri dönüyordu. Bir süre bu şekilde devam etti. 4-5. aydan sonra agresifliği azaldı ancak kıskançlık seviyesi arttı ve her dışarı çıktığımda baskı yapmaya başladı. Gittiğim mekanlardan fotoğraf istemeye, şu arkadaşın yanına gidiyorum dediğim halde arayıp “nerdesin? kimlesin?” şeklinde sormaya başladı. Ben tabi ilk başlarda yine bu davranışlarına gereken cevabı verip susturup yolluyordum yani fotoğraf falan atmıyordum. O da tribe girip kapatıyor ancak yine bir kaç saat sonra “kusura bakma biraz duygusalım bu ara vb…” klasik bahanelerle özür dileyerek geri dönüyordu.

Ben çok anlayışlı bir insanım. İyi niyetli ve hoşgörülü olduğumu düşünüyorum. Hani şu bütün mahalle esnafının “çok efendi çocuk ya” diye tanımladığı adamlar olur ya onlardan biriyim.

Efendi çocuk genelde iyi ve hoşgörülü olduğundan değil, kaygı ve korkudan “anlayışlı” olur.

Her özür dileyerek geri döndüğünde, kızın bundan sonra yapmayacağına nasıl olduysa kendimi bir şekilde ikna ettim sanırım. Ancak o devam etti.

Huylu olarak huyundan asla vazgeçmeyeceğini sana açık açık göstermiş aslında. Kendinize başından uygun birini bulun. Uygun olmayan birini yontarım fantezisi çoğu zaman elinizde patlar. Bir insanın mükemmel olması gerekmiyor, bu mümkün değil ama seninkisi ince bir çizgide değil, bariz uygun olmadığını bağıran biri.

Ben de farkında olmadan yavaş yavaş artık fotoğraf çekip atmaya başladım.

Aferin.

Dışarıya çıkarken arayıp konuştuğum, ben şuraya geçiyorum haberin olsun dediğim halde, oraya gittiğimde yarım saat sonra arayıp “nerdesin? kim var?” şeklinde sorduğunda bir şekilde terslemek yerine artık cevap vermeye başladım. Bunun sebebini bilmiyorum belki de kendimi kazanova gibi hissediyordum ki evden çıkıp alt sokaktaki bakkala gitsem, sanki bir kız düşürüp onu aldatacakmışım gibi davranması sanırım hoşuma gitmiş. Yani aptalmışım.

Ağzımdan aldım 😀

Maalesef bu tür bir istek derin bir güvensizlikten kaynaklanır. Kadın derin güvensizliğe sahip ve kendi kaygısını kontrol etmek yerine (“ya abartma Nalan, adam sadece bakkala gidiyor, sakin” diyeceğine), kaygısını dış dünyayı kontrol altına alarak yönetmeye çalışıyor. Ama bu, hem geçici bir yatıştırma hem de kaygıyı besleyen bir şey. Böyle biri, kaygısı konusunda özkontrol kazanana kadar, güvensizliğini besleyip daha arttırmadan kaçamaz. Yani bu kız büyük ihtimalle, zamanla daha da kötü olacak, daha da iyi değil.

Sonradan bu olayı tamamen benim üzerimde hakimiyet kurmak için yaptığını anlamış olsam da bu tabi ki ilişkiden çıkmaya yakın oldu. Yani ilişki bitene kadar bu olay bende normalleşmiş ve artık kıza attığım her adımı haber verir hale gelmiş bir olaya dönüşmüştü. Öyle ki, ilişkinin sonlarına doğru, başlarda bana böyle davrandığında terslediğim zamanlardaki beni unutmuştum bildiğin. Sanki hiç öyle zamanında ağzının payını veren adam değildim.

Sonradan olay farklı konularda bana karışmasıyla devam etti tahmin edeceğin üzere. Bu kez harcadığım paraya, dışarıdan yediğim yemeğe kadar hesap tutmaya başladı. Her gün düzenli olarak ne yedin, ne kadar verdin şeklinde sormaya başladı. Ben tabi daha önceki ilişkilerimde hiç bu kadar ciddi düşünmemiş ve bu tür yaklaşımlarla karşı karşıya kalmamış birisi olarak, sanırım evliliğe yürümek böyle bir şey, tabi ki harcamaları bilmesi lazım düşüncesine düştüm.

Söylememe gerek yok ama evliliğe yürümek böyle bir şey değil.

Ve hesap verdim. Bildiğin, “tavuk şiş yedim, jokerle aldım 200 TL’ye geldi” şeklinde 🙂 Ek olarak yalnız yaşadığım için karnımın doyup doymadığını da merak ediyor diye düşünüyorum tabi. Aç kalırsam napar aman aman.

Kıyamam. Çok şirin.

1. seneyi bir şekilde devirdik. İçimde başından beri hep bir “problem olduğu” hissi olmasına rağmen bir şekilde devam ettim. Sen de “yokluk” ben diyim 2. paragraftaki sebep

Diyeyim, yokluk. Kadına ulaşıyorsun ama uzun süreli ilişkiye ulaşamıyorsun. O alanda bir yokluğun var.

veya artık çocuk sahibi olmam gerektiği ve ilk yıl çocuğu yapsam 56 yaşına girdiğimde çocuğun 20 olacağını düşünmem, bir şekilde devam ettim işte.

56 yaşında çocuğunun 20 yaşında olması çok büyük problem değil. Geç kalıyorsun doğru. Bunun üzerinde bir miktar baskı yaratması normal ve aslında iyi. Ama “Aman Allahım bittim ben hemen bulmalıyım” yaşında değilsin. Sakin.

Aslında devam etmemdeki sebep, karşı tarafta kendimden bir şeyler görmem (bazı davranışlarında, söylediklerinde) ve bu kadınla evliliği idare edebileceğimi düşünmemdi. Yani saygısızlık yapmadığını düşünüyordum, birbirimizi öyle çok sevmesek de saygı varsa bir şekilde yürütürüz diyordum.

Olay köprüyü geçtikten sonra saygısızlığa da gidebilir. Bu kadın muhtemelen güvensizliklerini, kaygısını kontrol edemeyen bir kadın ama bu sebeple de olsa kötü bir aday.

15. ay gibi söz olayına girdik. Biz gittik, onlar geldiler. Sonraki hafta kızla gittik nişan tarihi aldık. Bu esnada kızın ailesi her şeye müdahale ve karışma çabası içerisinde, aslında başından beri öylelerdi.

Birçok psikopatoloji nesilden nesile aktarılır. Genetik faktörler de olabilir ama genetik olmasına da gerek yok. Yetiştirilişle de nesilden nesile aktarılabilirler.

Başından beri kızın yediğim yemeğe kadar annesiyle paylaştığını tahmin ediyordum ama “ne güzel işte, annesiyle arası iyi diye” kendimi kandırıyordum. Kızla bu karışma konusunu her tartıştığımda da “onlar iyiliğimizi istiyor” cevabını alıyordum ama sanki kendi karıştırtmak istiyor gibi sürekli aynı konuyla “annem şöyle diyor” diye bana geliyordu.

Sana yalan söylemiyor. Muhtemelen kendisini inandırdığı yalanı sana da söylüyor.

Neyse, iş ciddiyete bindiğinde kızın istekleri de başladı tabi. Bilezik, kolye vb…

Bu da böyle hatunlarda ve ailelerde standart paket içinde geliyor 😀

Sabah 5 bilezik istiyorum diyen kız, akşam canın sağolsun hiç alma şeklinde kafa karıştırır, kafamı bulandırır oldu.

En berbat tip. Aralıklı pekişirme ile zayıf adamı bağımlı eder.

Her isteğinin arkasında “bizde gelenek böyle şöyle” dayanağı vardı.

Bu da böyle hatunlarda ve ailelerde standart paket içinde geliyor 😀

Hani çocuk alma der, tamam almayayım dersin, sonra trip atar ya 🙂 aynı öyle bir olay. Ek olarak bazı şeyleri ucuza getirmeye çalışmam (örn: elbise, ayakkabı) kavga gürültü çıkarıp 2 gün triplenmesine sebep oluyordu.

Allah’ın sevgili kulusun, köprüden önce, kocadan kocişe dönmeden önce sana yüz tane son çıkış gösteriyor.

Takip eden günler; kardeşlerimi de gezdirelim, doğum günümde şunu istiyorum, çocuk doğurunca altın istiyorum gibi devam etti.

Evlenince gelecek istekleri tahmin etmek istiyorsan bunu minimum 5 ile çarp.

Aslında bu noktada geriye dönük ilk aydınlanmamı yaşadım. Öncesinde yaptığı bir çok şeyin aslında manipülasyon olduğuna ikna olmama bu aşama sebep oldu. İlk zamanlar seksi ben istemeden dayatması, çıkıp gezmek dolaşmak varken haftada 3-4 kez ısrarla seks istemesine kadar manipülasyona maruz kaldığımı gördüm. Şayet sonradan bu istek azaldı. 2 haftada 1’e kadar düştü.

Aydınlandığım ikinci nokta, bana ailemi/arkadaşlarımı kötülemeye kalkması ve bunu ara ara yapmaya başlaması oldu.

Kişilik bozukluğu, kaygı bozukluğu vs. olan kadınlarda bu da standart pakette bulunur.

Bunu her yaptığında karşılığını verdim. Yine önceki olaylarda olduğu gibi özür dileyerek geri geldi.

Köprü daha geçilmedi, devlet arkaya alınmadı. Bakın ben evliliği teşvik eden biriyim ama ne olursa olsun evleneceksiniz diye bir olay yok.

Ama yapmaya, denemeye devam etmeyi bırakmadı. Aileme gelince, zaten ailemden hiçbir bireyin, akrabalara kadar, kızda gönlü yoktu bana sürekli “iyi düşün” deyip duruyorlardı uzun zamandır.

Açık açık evlenme demeleri lazımdı ama bu da iyi. Birçok aile adam 35 yaşına geldi illa evlenmeli diye oğullarını ateşe atıyorlar. Seninkiler en azından o konuda iyilermiş.

Kız benimkilere dil uzatırken aynı anda kendi ailesini de tahmin edersiniz ki hep iyi anlatıyordu. Öyle ki, ileriye dönük kurduğu hayallerde bile ben değil annesi veya kardeşleri vardı diyim siz anlayın.

Nişan’a 2 ay kalaya geldik. Dikkatli bir bakınca, ailemin iyice huzursuz olduğunu gördüm. Aldım karşıma hepsini ve konuştum, benim de kafamda çok şey var, anlatın bakalım dedim. Anlattıkları her şeye tabi ki hak verdim, detaya girmiyorum, kızdaki hal ve davranışlar, ailesindeki hal ve davranışlar baya bir anlattılar. Kaldı ki hak vermesem bile, ailem istemedikten sonra bu işe girecek birisi değilim. Sadece bu kızla değil hiçbir kızla.

Birçok aile adam 35 yaşına geldi illa evlenmeli diye oğullarını ateşe atıyorlar. Seninkiler en azından o konuda iyilermiş.

Burada fark ettiğim bir diğer nokta da kızın etkisi altına girmiş olduğum ve o zamana kadar olaylara objektif bakamadığımdı. İlişki ciddiyete döndükten sonra yaptığım en büyük hata da, ailemi olaya çok geç dahil etmiş ve fikirlerini çok geç sormuş olmamdı. Kendimi baya bir söğüşlettikten sonra oturup konuşmaya karar vermişim 🙂 Ya vermeseydim acaba beni çekip çıkarırlar mıydı diye de düşünmeden edemiyorum, okuyan arkadaşlara tavsiyem ben yaptım siz aman geç kalmayın 🙂

Evet doğru.

Neyse, sonra güvendiğim ve daha önce de kızla tanıştırdığım bir arkadaşımı karşıma aldım son olarak. Ondan da aynı yorumları aldım aşağı yukarı. Zaten çocuk lafa, “çok konuşuyor, hiç susmuyor” diyerek başlamıştı 🙂

Çok konuşan, hiç susmayan kadın çekilmez.

Çevremden gereken fikir ve görüşleri topladım. Tahmin edersiniz ki hepsi olumsuz. Kızın bana ulaşamaması gibi bir durum söz konusu değil. Yani bir ulaşamasın napar napar beni 🙂 ah ben kendimi ne duruma düşürmüşüm… Sırf kendi iç sesimi dinleyip muhakeme yapmak için buna “iyi geceler” diyene kadar bekledim sonra da sabaha kadar oturup düşündüm. Düşündükçe dehşete düştüm, düşündükçe kendimi nasıl bir durumun içine göz göre göre soktuğumu anladım. Ateşe gittiğimi anladım. Ve bu durumdan çıkmaya, bu işi bozmaya korkacak kadar paralize olduğumu hissettim. Daha önce hiç hissetmediğim bir şeydi. İlişkinin neredeyse başından beri içimden bir his “bitir” demesine rağmen bitirmemiştim bir şekilde hep iyi taraflarını görmeye çalışmış, kötü taraflarını tamamıyla görmezden gelmiştim.

Geriye dönük düşündüğümde aslında kızın bana karşı olan davranışlarının çoğunda saygısızlık olduğunu anladım. Çoğu davranışı manipülasyondu. Öyle ki doğal olduğu anları hatırlayamadım bile veya hiç yoktu. İkiyüzlü ve yalancı olduğunu anladım. (Doğum tarihini bile net bilmiyordum, bir şekilde söylemeyip geçiştiriyordu) Geçmişi hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Bir düşündüm. Bu kız neleri sever nelerden hoşlanır? Bilmiyordum, aklıma gelen tek şey bilezik oldu 🙂

😀 Kolyeyi unutma. Gelinin amcasının yengesi için de zincir.

Kendini yalnızca aileme değil bana bile tanıtmamıştı veya uğraşmama rağmen tanıtmak istemiyordu. Karşıt görüş olduğumuz hiçbir konu yoktu. Ne kadar ilginç değil mi? Yani ben olmadığını sanıyormuşum. Karşıt görüşü geçtim, hiçbir ortak ilgi alanımız yokmuş ben oldurmaya çalışıyormuşum.

Düşündüm, bol bol vay awk dedim ve sonra sabahın 8’inde viskimden son yudumu alıp ayağa kalkıp kendimi tokatladım 🙂 Senin dedim kafanı si….

Güzel.

Öğlene doğru uyanacağını bildiğimden uyumadım ve bekledim. Uyanır uyanmaz da kısa ve net bir şekilde “bizden olmaz, ben bitirmek istiyorum” dedim. Karşılığında hiçbir duygusal reaksiyon alamadım desem şaşırır mısın abi?

Fırtına öncesi sessizlik derim.

Gayet ciddi ve öfkeli bir ses tonuyla neden, sebep ne? şeklinde bir karşılık aldım. Yani seven, değer veren bir insanın o an o kadar duygusuz kalamayacağı şekilde bir reaksiyondu.

Sen muhtemelen sperm bağışçısı ve sonrasında da nafaka kaynağısın. Plan o.

Takip edecek şeyin çirkefleşmesi olduğunu da biliyordum ve saniyesinde geldi.

Fırtına öncesi sessizlik demedim mi?

Ben konuyu uzatmayıp, “bir sebep yok, istemiyorum, hadi hoşçakal” deyip telefonu suratına kapattıktan sonra ısrarla aramaya başladı. Arka arkaya 15 kez araması ve hiç durmaması aslında bu ilişkinin başından beri üzerimde nasıl bir baskı kurduğunun özeti gibiydi. Açmayınca bu kez mesaj atmaya başladı. “Aç konuşucaz, benim 1 yılımı yedin, ne demek olmaz, seni mahvederim, Allah belanı versin” tarzı mesajlar onları da tahmin edebiliyorsundur.

Şimdi bu aşamada kızın ağladığını, kendini yerlere vurduğunu düşünürsün değil mi?

Düşünmem. Olsa olsa hırsındandır. Sevgi veya aşk acısından değil.

Ben de öyle düşündüm 🙂 Ve mesajlardan sonraki aramasını açtım. Karşımda daha ciddi bir ton vardı. Ve bana tekrar ailemi kötülemeye başladı. “Sen onları sevmiyorsun” temalı saçma sapan sözler duydum. Ağzının payını verdim, beni bir daha arama dedim ve bu kez telefonu komple kapattım.

Çirkeflik tabi akşamına ailesinin ailemi aramasıyla devam etti. Bir posta da onlar münakaşaya girdi. Sağolsunlar benimkiler de bir güzel ağızlarının payını verdi ve bu işi bitirdik.

Güzel ama bir seneden fazla zamanı da çöpe attın. Maalesef muhtemelen bu zamanda uygun bir kızla tanışırdın ve o fırsatı kaçırdın.

Sonradan düşününce kızda tespit ettiğim çok daha fazla kırmızı ışık var, “evlenir evlenmez hemen çocuk istiyorum” bir örnek mesela ve bunun yüzlercesi var.

Evlenir evlenmez çocuk istemesi alarm değil, özellikle de 28 yaş üstünde bir kızsa.

Benim ilişki içerisindeyken bunları görememe sebebim yazının başında bahsettiğim midir yoksa hapı hala içselleştirememem midir bilemiyorum ancak her tecrübe bir kazanımdır gözüyle olaya bakıyorum.

Senin uzun süreli ilişkilerden kaçma sebebin işte tam olarak bu. Bırakamayacağını ya da kolay bırakamayacağını bilmen. Ama bu zayıflığına rağmen denemeye devam etmelisin.

Bugüne kadar evliliğe en fazla yaklaştığım ilişki buydu ve bundan da öğrendiğim bir sürü şey oldu. Yaşadığım her şeyi paha biçilmez bir tecrübe olarak görüyorum.

Yaşadığım tecrübeden çıkardığım net bir şey var buradan okuyan arkadaşlara da bunu aktarmak isterim. Evlilik olayına giriyorsanız eğer, bunu tek başınıza yapmaya kalkmayın. Ailenizin ve çevrenizdekilerin fikirlerini mutlaka alın.

Evet haklısın aile fikri almak gerekiyor. Bu çok doğru. Ama bazı aileler oğlanı ne olursa olsun evlendirmeye meraklı, onlara da karşı koyabilmeniz lazım.

Dışarıdan bakan güvendiğiniz insanlar size çok objektif yorumlar yapabiliyor ve bu bazen sizi büyük bir hatadan döndürebiliyor. Herkese saygılar, sevgiler.

Doğru. Fakat sizin de bir miktar sağduyu geliştirmeniz, olaya sürüngen beyniniz ile değil, rasyonel insan beyniniz ile bakmayı her zaman öncelik yapmanız lazım.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Saplantılı aşkın psikolojisi: Kaygılı bağlanma stili

Karşılıksız aşkın insanı kontrolü dışında olan yoğun bir arzuya boğduğuna şahit olmuşsunuzdur. Belki siz de hayatınızın bir döneminde bunu yaşadınız ya da şu an yaşamaktasınız. Bazı insanlar reddedildiklerinde, içlerinde bir düğmeye basılıyor. Reddedilmeden önce bir arzuluyorlarsa, reddedildikten sonra bin arzuluyorlar.

Fakat reddedilmeye veya artık sevilmemeye her insanın verdiği tepki aynı olmuyor. Hemen her insan bu konuda belli bir acı çekse de, bazı insanlar reddedilmeyi ve artık sevilmemeyi görece hızlı bir şekilde atlatıp, yollarına devam edebiliyorlarken, bazı insanlar ise saplantılı bir aşkın pençesinde aylar ve hatta maalesef yıllarca kıvranabiliyorlar.

Yine birçok insan çok istedikleri bir iş yeri tarafından reddedilmek gibi aşk dışı reddedilmeleri görece kolay sindirip bir sonraki başvuruya geçebilirken, iş aşka geldi mi, reddedilme büyük bir takıntı ortaya çıkarıyor.

Saplantılı aşka neden olan tek bir faktör olmasa da birçok saplantılı aşk vakasında çalışan temel faktör, insanın bağlanma stili (attachment style).

Güvenli bağlanma, genellikle çocuklukta ebeveynlerin çocuklarını karşılıksız sevmesi ve sağlıklı sınırlar koyması ile gelişen bir bağlanma stili. Burada ebeveynler çocuklarına istikrarlı bir şekilde dikkat ve şevkat gösteriyorlar. Bu çocuklar genellikle yetişkin hayatlarında daha bağımsız ve kendine yeten biri oluyorlar. İlişki hayatlarında ise bir ilişki içinde olmaya istekli, ama yalnız olmakla da problemi olmayan insanlar oluyorlar.

Güvenli bağlanan biri reddedildiğinde, bu durumdan çabuk toparlanıyor ve ilişki hayatına bakışı iyimser kalıyor. Bir kişiyi sevse de o kişinin kendisini sevmediğini daha çabuk kabul edebiliyor ve kendisini sevmeyen insanın peşinde koşmak yerine, hızlı bir şekilde duygusal toparlanmaya giriyor.

Kaygılı bağlanma, genellikle ebeveynlerin çocuklarına istikrarlı bir şekilde sevgi ve dikkat vermediklerinde ortaya çıkan bir bağlanma stili. Bu da, temel ihtiyaçların giderilmesi ile ilgili sürekli bir kaygı ve korku meydana getiriyor. Bu çocuklar büyüdüklerinde genellikle, düşük özdeğere sahip, başkalarına bağımlı insanlar oluyorlar. Bir partnerin yakınlığına şiddetle ihtiyaç duyarlarken yine şiddetli bir terk edilme korkuları oluyor. Aynı zamanda başkalarının duygularına da aşırı duyarlı oluyorlar.

Kaygılı bağlanan biri reddedilmeye çok şiddetli bir negatif tepki verir (bağlanma stilleri içindeki en negatif tepkiyi verir). Reddeden kişiyi geride bırakmayı inanılmaz derecede zor bulur ve diğer insan olmadan yaşayamayacak ya da en azından mutlu olamayacak gibi hisseder.

Korkulu kaçıngan bağlanma stili geliştiren çocukların ebeveynlerinden biri ya da ikisi birden, korkutucu davranışlar sergilemişlerdir. Kişinin bakımını ve korunmasını üstlenen kişi ya da kişiler, güvenlik ve rahatlık kaynağı değillerdir. Korkulu kaçıngan bağlanma stili geliştiren çocukların, çocukluk dönemlerinde ciddi travmalar ve istismarlar yaşamış olma ihtimalleri yüksektir.

Korkulu kaçıngan bağlanan birisi ilişki içinde olmayı arzular ama kendisini korumak için  ilişkilerden (ya da en azından yakınlıktan) ve diğer insanlardan kaçar. Korkulu kaçıngan bağlanan birisi reddedildikten sonra reddeden kişiyi hızlıca geride bırakmaya meyillidirler. Başkalarının ilgisinin arzusu ile yanıp tutuşurlar ama bu ilginin düşüncesinden bile çok korkarlar.

Bir de hor gören kaçıngan bağlanma var. Bu kişilerin ebeveynleri çocukluk döneminde kişinin ihtiyaçlarını görmezden gelirler. Çocuk ihtiyaçlarını belirtmenin, o ihtiyaçların giderileceği anlamına gelmediğini öğrenir.

Hor gören kaçıngan bağlanma stili geliştiren biri ilişkilerden ve bağlanmaktan (sağlıklı bağlanmaktan bile) kaçar. Takıntı derecesinde kendisine yetmeye çalışan biri olur.

Hor gören kaçıngan bağlanma stiline sahip kişi reddedildiğinde, bunu takmamaya ve saplantı haline getirmemeye meyillidir. Zaten başkalarının sevgisini ve onayını kazanmakla pek ilgilenmez. Hor gören kaçıngan bağlanma size karizmatik görünebilir ama bu tip insanlar acıdan kaçmak için hayatın önemli zevklerinden birinden kendilerini mahrum bırakan insanlardır ve genellikle de en fazla, aşırı derecede kaçıngan bağlanan kişilerle beraber olabilirler.

Gördüğünüz gibi, reddedildiğinde ya da terk edildiğinde, saplantılı aşk geliştiren birinin kaygılı bağlanma stiline sahip olma ihtimali yüksek. Kaygılı bağlanma stiline sahip birisi reddedildiğinde, beyni otomatik olarak kişinin çocukluğuna döner. Geçmişin bırakılıp gidilme korkusu, yalnızlığı, ihmal edilmişliği yeniden ortaya çıkar. Beyin reddeden kişiyi ve bu kişiyi elde etmek için yapılabilecek şeyleri düşünmekten başka bir şey yapamaz hale gelir. Beyin sanki bunu, çocukken hiçbir zaman “kazanılamamış” olan sevgiyi kazanmak için “son bir şans” olarak algılamaya başlar.

Peki, kaygılı bağlanma stilinden nasıl kurtulursunuz? Ya da kaygılı bağlanma stiline sahip biriyken, nasıl güvenli bağlanma stiline sahip biri olabilirsiniz? Bu konuda terapist görmenizi şiddetle tavsiye ederim ama psikolog dışında yapabileceğiniz başka şeyler de var.

Bunlardan birincisi tabii ki böyle bir sorununuz olduğunu bilmeniz. Şiddetli isteğinizin ve onsuz yaşayamam hissinizin, çocukluktaki terk edilme kaygınız ile birleştiğini görmeniz, o zaman hayati tehlikesi olan reddedilmenin / terk edilmenin şimdi hayati tehlike yaratmadığını kendinize söylemeniz gerekli.

İkincisi, güvenli bağlanan kişilerin yaptıklarını yapmanız, buna kendinizi zorlamanız. Burada iletişimi kes kuralı olarak öğretilen şey, güvenli bağlanan birinin yapacağı bir şey mesela. Ya da kendisini istemediği belli olan kişiyi bırakıp gitmek şeklinde olan next. Bunları ilk başta hissetmeden uygulasanız bile sonrasında şunu fark ediyorsunuz: kaygınıza kapılmayıp sağlıklı şekilde davrandığınızda dünya başınıza yıkılmıyor. Tam tersi her şey daha iyi oluyor.

Zihniniz gerçek dışı bir kaygı içindeyken (onsuz mutsuz olacağım, onsuz yaşayamam, onsuz olmaz, ondan daha iyisini bulamam, vs.) zihninize onsuz bir süre acı çekip sonra unuttuğunuzu göstermeniz, kaygıya büyük darbe vuruyor.

Üçüncüsü, çoğu kaygılı bağlanan kişide öz duygu ayarlaması / regülasyonu yok. Kendi içlerindeki yüksek negatif duyguları dışsal şeylerle kontrol altında tutmaya çalışıyorlar. Mesela kaygılarını kendilerini istemeyen kişiye ulaşıp bir kere daha deneyerek ve ondan pozitif bir dönüş alarak azaltmaya çalışıyorlar. Ya da porno, oyun, sosyal medya, alkol, vs. gibi uyuşturucularla bastırmaya çalışıyorlar.

Oysa negatif duygularınızdan kaçmak ya da onları saplantı kaynağınızın rahatlatmasını umarak saplantı çukuruna daha da batmak dışında yapabileceğiniz şey, öz duygu ayarlaması yapmak. Bununla ilgili bir video serisi yapıyorum ama bunlar katıl alanındalar. Sizin bu konuda yapabilecekleriniz:

  • Herhangi bir negatif duygudan kaçış aracından uzak durup, duygularınızı işlemenizi sağlayacak şeyler yapmanız. Günlük tutmak bu şeylerden birisi. Bunun yanında hiçbir şey dinlemeden yürüyüş yapmak (müzik ya da podcast dinlemeniz buna engel olur), fiziksel işler yapmak, vs. Hiçbirinde bir şey dinlememek ve izlememek.
  • Büyük negatif duygu patlamalarına /dalgalarına karşı koymak yani bu patlamalar sırasında kendinizi yapmaktan alıkoymakta zorlandığınız şeye ne olursa olsun karşı koymak.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da kaynak kitaplarımıza ve kitap setlerimize bakabilirsiniz.

Friendzone’dan manipülasyon ile çıkan 3 yıllık ilişki – Vaka çalışması

Değerli dostlar selamlar. 37 yaşında yetişkin bir birey olarak, yaklaşık 3 yıl süren ve 9 ay önce biten ilişkimde, yaptığım büyük hataları, kırmızı hapı nasıl mavi hayallerim için kullandığımı, sonunda nasıl ilişkinin patladığını ve son ayrılık sonrası takındığım tavrı sizlere anlatacağım. Bu hikayeden, verilecek cevaplar ve değerlendirmelere göre hepimizin farklı dersler çıkaracağına inanıyorum.

Öncelikle yaptığım büyük hataları sıralamak istiyorum, bunları zaten detaylarda da çok rahat anlayacaksınız. Birinci büyük hatam aynı iş yerinde ilişki yaşamak oldu. Bu hataların belki de en büyüğüydü. Siz siz olun profesyonel iş yaşamınızda, aynı yerde olduğunuz bir kadınla değil ilişki, gecelik dahi düşünmekten mümkün olduğunca uzak durun. Bunun bedeli ağır bir şekilde ödenir. Böyle bir durum hem kariyerinize hem de psikolojinize zarar verecektir. Ayrıca ayrılık halinde her gün birbirinizi gördüğünüz için unutma süreniz artacaktır.

Birçok insan için maalesef iş hariç pek sosyal ortam yok ama ben de iş yerinden ilişki yapmanızı tavsiye etmem. Reddedilince atlatamayan çok, ayrılınca atlatamayan daha çok. Hem sadece sizin kendi tarafınızı düşünmeyin. Diyelim kızdan ayrıldınız. Sürekli yıkık bir şekilde karşınızda durabilir veya daha doğrusu sürekli peşinizde koşabilir.

İkinci büyük hatam ise eski kız arkadaşımın benden önce 8 yıllık ilişkisinin olmasıydı. Bunu asla göz ardı etmeyin. 8 yıl uzun bir süre. Yani neredeyse çocuk yaşta başlayan ve olgunluğa kadar süregelen bir ilişki.

Bu tek başına problem değil. Ama 8 yıllık ilişkisi olan bir kız, bu ilişkinin bitiminden sonraki 1 sene çalkantılı bir ruh halinde olabilir ve burada asıl önemli olan şey, o ilişkinin duygusal yükünü kendi başına sağalttı mı yoksa hemen ilişkiye atlayıp o yükü içinde bir yerlere mi gömdü. Yani eğer siz 8 senelik ilişkiden 3-4 ay sonra başladıysanız ya da kız sizinle çıkmadan önce 8  senelik ilişkiden başka ilişkiye sonra size atladıysa, ilişkinizi dengesiz kılacak bir duygusal birikimi olur.

Bunun sonucunda kadının ‘alfa dul’ olması çok büyük ihtimal.

Katılmıyorum. Az önce dediğime ters bir şey söyleyeceğim biliyorum ama 8 sene aynı zamanda bir ilişki için çok uzun süre.  Çok kısa olanlar kadar çok uzun olanlar da artık pek hükmü olmayan ilişkiler oluyorlar. Ben kırmızı haptaki bu ikilemi sevmiyorum. Bir kadın bırakınca hemen unutur diyorlar bir de kadın eskisini unutamaz diyorlar.

Bu tarz kadınlar, sizi eski sevgilisiyle kıyaslayabilir, farklı paternler geliştirebilir, sizi liman olarak kullanabilir, saf aşıksanız rebound ilişkiye çekebilir, geçmişte yaşadığı travmaları yine size yansıtabilir. Yani çok da sağlıklı bir ilişki kuramayabilirsiniz.

Evet ama azıcık tecrübeniz varsa, böyle bir kadını 3-4 ayda tespit edersiniz. Ondan sonra da “ben ona eskisini unutturacağım” embesilliğine kapılmazsanız, bana müsade diyerek sıvışırsınız. Sen 3 sene kaldığına göre ya kız alfa dul değildi, ya da sen hayal aleminde yaşıyordu.

Üçüncü hatam ise bu da küçümsenmeyecek kadar önemli, 3 yıllık ilişkide 2 kez ayrılık yaşadık. Yani ilişki ister istemez toksik bir hale geldi. İlk ayrılık 2 ay, ikincisi ise 4 ay kadar sürdü.

Hayır. Bir insanla sadece bir kez ayrılın. Hele de sizi o terk ediyorsa. Sen nedense ayrılık demişsin, dilin kim kimden ayrıldıyı söylemeye varmadı sanırım.

Ama burada normal olmayan durum, ikinci ayrılıkta resimde başka bir adam vardı. Sizden ayrılıp başka bir adama giden kadını asla ama asla kabul etmeyin. Ben ettim…

Yuh! Bak şimdi seni küçümsemek istemiyorum ama aynı yaş grubundayız ve bizim yaşımıza gelmiş adamların çoğu, bunu yapmaz. Herhangi bir yerden okumuş olmasa bile bunu yapmaması gerektiğini bilir. Sen o yaşta hala ciddi olgunlaşamamış taraflar taşıyorsun. Bu konuya bir eğilmen lazım.

Şimdi size kız arkadaşımı nasıl tavladığımı kısa bir özetle anlatacağım. Yani kırmızı hapı nasıl mavi hap hayallerim için kullandığımı, suni bir başarıya nasıl ulaştığımı belirteceğim. Buna sanırım mor haplı diyorlar. Ben iş yerimde 12 yıldır çalışırken, eski kız arkadaşımın geçmişi 5 yıllık. İlk işe başladığında 8 yıllık ilişkisi yeni bitmişti. İlk aylar sadece selamlaşma ve hal hatır sormayla geçen bir dönem yaşadık. Ardından doğal olarak iletişim, onunla birlikte de samimiyet arttı. Selamlaşma yerini öğlen kahvelerine ardından akşam buluşmalarına bıraktı. Ancak hiçbir şekilde cinsellik olmadı. Aylar geçtikte benim iyi çocuk hallerim iyice su üstüne çıktı.

8 yıllık ilişkiden çıkar çıkmaz atlamışsın.

Bir akşam yine buluştuk. Ben en ergen şekilde kendisine açıldım. Şu an buna gülsem de bunu yaptım.

Açılmak pişmanlıktır.

Elbette gelen cevap, “Sen çok iyi birisin, ben seni gerçekten seviyorum. Ancak arkadaş kalmamız çok daha güzel olacak” şeklinde oldu.

Beklenen son.

Ancak o gece kırmızı haptan bir haber olsam da içgüdüsel olarak kendisiyle arkadaş kalamayacağımı, bunun çok samimiyetsiz olacağını ve bu şekilde iletişimi sürdüremeyeceğimi söyledim, mecazi anlamda masadan kalktım.

Bu arada arkadaşlar, arkadaş kalmayın, iletişimi kesin, kızın uydusu olmayın, vs. kırmızı hap icadı değil. 2000’lerden beridir erkeklere yönelik ve maskülenite temelli herkesin savunduğu şeyler.

Ve bu dediklerimi yaptım. Reddedildikten sonra genelde ofiste durmadım, dışarıdan çalıştım. Olabildiğince uzak kalmam gerektiğine inandım. Bir süre sonra ise 21 gün hakkım olan yıllık izne çıktım. Neden reddedildiğimi araştırırken, tesadüfi bir şekilde kırmızı hapla tanıştım.

Kırmızı hap makalelerini okudukça, farklı kavramlarla karşılaştım. Özellikle ‘Friendzone’ ve buradan nasıl çıkılması gerektiğine dair bir çok yazı buldum. ‘Korku oyunu’ ve ‘Rekabeti tetikleme’ şeklinde makaleler ve hikayelerle tanıştım. İşte o anda tek bir kıza ulaşmaya, onetisime kavuşmaya ve kırmızı hapı mavi hayallerim için kullanmaya karar verdim.

Yahu ağa bırak sen bunları, bana bu kızı nasıl tavlarım onu söyle modu. Çok yaygın bir kafa yapısı.

Bu süre zarfında hiç kendisiyle iletişime geçmedim, sosyal medyadan takipleşsek de gönderilerine bakmadım ve peşinden koşmadım. Ardından o dönem bana çok cazip gelen planımı kurdum. Eski kız arkadaşımın çok samimi olmasa da çevresinde bulunan ve sosyal medyadan takipleştiği bir kız arkadaşını ayarlamaya karar verdim.

En sevmediğim şey, manipülasyon ile kız tavlamaya çalışma. Yıllar önce PUA camiasında çok vardı, hala var ama azaldı.

İşe yarar mı? Görünüşte öyle. Ama “ben güçlenmeyin, zayıf kalayım ve bu halimle de hile ile kızı tavlayayım” kafası ile manipülasyon yapan adam genellikle, manipülasyona düşecek kadar özgüven ve özdeğer problemi olan kadınları tavlar. Kendisi zayıf, tavladığı kız zayıf. Bunların ilişkinin nasıl saçmasapan olacağını düşünün. Oysa “ben güçleneyim, güçlü halimle hilesiz halimle kız tavlayayım (kızı değil)” diyen adam kendine daha özgüven ve özdeğer sahibi, daha kolay ilişki yaşanacak bir kadın çeker.

Amacım o anki aklımla korku oyunu yapmaktı. Ve kıza sosyal medyadan ulaştım, iletişime geçtim, bu kızla buluşabilmek için tesadüfler yarattım. Nitekim başarılı oldum. Birkaç buluşmanın ardından cinsellik geldi, artık çevresindeki bir kızla takılıyordum. Zaten uzun sürmedi, bu eylemim eski kız arkadaşımın kulağına gitti.

Beni reddettiği geceden sonra benimle hiç iletişime geçmeyen hatun, birden mesajlar atmaya başladı. Öğlen yemek yiyelimler, kahve içmeye gidelimler ya da akşam dışarıya çıkalımlar. Hepsini kibarca reddettim. Zaten bir süre sonra kendisi de benimle iletişime geçmekten vazgeçti. Derken takıldığım kızla ise kendi sosyal medyamda fazla abartmadan paylaşımlarda bulunmaya başladım. Eski kız arkadaşım ise attığım hikayelere sürekli bakıyordu. Ofise geldiğimde beni kıskandığını ve şaşkın bir hale geldiğini hissediyordum. Korku oyunum başarılı oluyordu.

Bu korku oyunu değil, manipülasyon. Ayrıca bir kızı tavlamak için başka kızla olman ayrıca ezik. Başarılı oluyor ama az önce anlattığım şekilde.

Ardından eski kız arkadaşımdan yeniden buluşmak istediğine dair mesajlar alıyordum. İlk mesajların hepsini bir kez daha kibarca reddettim, son mesajına ise olumlu yanıt verdim. Buluştuğumuz gün, sanki hiçbir şey olmamış gibi hareket ettim. Enerji dolu, mutlu ve pozitif hallerimle karşısına oturdum. Pazar günü bana kahvaltı hazırlayacağını söyledi, teklifini kabul ettim. Aslında davranışlarım bir taklitti. Ben sadece onu istiyordum!

Oturduğumuz anlarda takıldığım kız beni aradı. Eski kız arkadaşım telefonumdaki aramayı gördü ve yanında çat diye aramaya cevap verdim: “Efendim hayatım.” Telefondaki hatun benimle pazar günü için bir plan yapmıştı ve ben de bunu kabul ettim.

Kıza bir ilişki sözün yoksa bilmem ama o kızın sizi ilişkidesiniz sanmasına neden oluyorsan, ilerde başkası için terk edilip sonra kadını yeniden alma şeklinde yaşadığın kepazeliğe halk arasında karma diyoruz. Sonuna kadar hak etmişsin. Ayrıca kız onu sırf sen bunu yaptın diye yapmış olabilir.

Eski Kız arkadaşıma dönerek, “Senin planladığın kahvaltıyı başka zaman yapalım” dedim. İşte o anda, yüzünün aldığı ifadeyi görmeliydiniz. Birden hırçınlaştı, yaşadığı reddedilmenin verdiği şokla bana laflar sokmaya başladı hatta yanındaki shot bardağında bulunan suyu yüzüme attı. Adeta zevkimden dört köşe oluyordum.

Off, 34-35 yaşında adamın yapmak zorunda kaldığı manipülasyonlara bak. Utanç verici.

Verdiğim cevap ise, “Hareketlerin normal mi? Bizi arkadaş sanıyordum, hatta ben senin büyüğünüm insan abisine böyle davranır mı?” oldu. İkinci bir şok dalgası geçirtmiştim. Suni oyunum riskli de olsa mükemmel işliyordu.

Bu “ilişkinin” nasıl mükemmel gittiğini ve bittiğini göreceğiz sanırım. Bu arada tekrar ediyorum. Sen manipülasyonu mavi haplı hayallerin için kullanmaya çalışıyorsun ama bu kadar negatife boğduğun şeyin artık iyi bir ilişkiye evrilmesi imkansız. Belki belki bir ilişkiye evrilir. Sonradan toksik olması seni şaşırtmadı umarım.

Ardından kısa zaman sonra eski kız arkadaşımdan yine mesajlar almaya başladım, buluşmak istiyordu. Kabul ettim ama bu kez dışarıda değil, evimde. Akşam evde vakit geçireceğimi, isterse gelebileceğini söyledim. Geldi… Evimde gözlerindeki hırsı görebiliyordum, rekabete girmek onu iyice kamçılamıştı. Sürekli laflar sokmaya başladığı sürede, dudaklarına yapıştım. Beni önceleri arkadaşı olarak gören kızla sabaha kadar her çeşit pozisyonda uyumadık. Ve ilişki aslında başlamış oldu. Kırmızı hapı mavi hayallerim için kullanmam çok başarılı olmuştu.

Son zamanlarda kırmızı haptan hiç haz etmemeye ve bu akımdan uzaklaşmaya başladım ama sen kırmızı hapı değil, manipülasyonu kullanıyorsun.

Ancak ilişki sırasında kırmızı hapı içselleştiremediğim için eski halime birçok kez döndüm. Bunu siz yapmayın derim. Ama friendzone denilen kavramdan da başarıyla çıktım.

Çıktın sadece. Başarılı çıkmadın.

İlişkinin ilk 11-12 ayı gayet keyifli gidiyordu.

Bak işte bu bir mucize.

Ancak iş yeri ilişkisinin bir faciaya neden olabileceğini hesaba katmamıştım. Çalıştığımız yerde işten çıkarımlarla ilgili dedikodular yayıldı. Biz çok fazla ilişkiyi iş yerine yansıtmasak da herkes bunu anlıyor ve biliyordu. Personel çıkarma söylentilerinin ardından ofiste çalışan diğer kadınları korku saldı. Kız arkadaşımın üstüne oynamaya başladılar. Benim onu koruduğumu karşılığında ise kendisinin bana bedenini verdiğini dile getirmeye çalıştılar. Bu kısa sürede binaya yayıldı. Yaşadığımız baskı, stres ve söylentiler bizi yıpratmaya başladı. İlişkimizi tamamen gizleme kararı aldık, aynı iş yerinde değil iletişime geçmek selamlaşmıyorduk bile. Bunu yapmak zorunda hissettik. Aslında bu da doğru değildi.

Derken, kadınlardan biri bir öğlen arası yanıma geldi. Kendisiyle samimiydik, geçmiş dönemlerde hep şakalaşır, samimi sohbetler ederdik. Üstelik bu ablamız evliydi. Sohbet arasında benimle kız arkadaşımın ilişkisini sordu. Verdiğim cevap, “Sadece birkaç kez görüştük. Şimdi bir şey yok” oldu.

Bu sizi ilgilendirmez diyememe sebebin? Saçmalamışsın. Çaktım geçtim de daha iyi.

Bu sadece eski kız arkadaşımı koruyabilmek amaçlıydı. Ancak bu fesat kadın bu cevabımı, “Sadece çaktım geçtim, başka bir şey olmadı” diye manipüle etti.

Yahu sen dedin bunu.

İşte facia burada başladı. Bu algı yine tüm binaya yayıldı: “Ben çaktım, geçtim.”

Her ofiste böyle mide bulandırıcı yaratıklardan en az bir tane olur.

Aramız birden buz kesti. Benim çok iğrenç bir adam olduğumu söylemeye başladı. Kendisini bir türlü inandıramadım ve terk edildim. İlk ayrılık bu şekilde gerçekleşti.

Bunu hak etmişsin aslında.

Ayrılığın ardından kendisiyle iletişime geçmeye çalıştım, durumu izah etsem de ikna edemedim. Bana değil o karıya inanıyordu.

Hocam sen saf mısın, saf numarası mı yapıyorsun?

Üstelik benimle görüşmezken, dediklerimi manipüle eden kadınla kahve içmelere gidiyordu. Artık derdimi anlatmaktan vazgeçtim ve ayrılığı kabul ettim. Çok üzgün de olsam önüme bakıyordum, yeni kızlar bulmaya çalışıyordum. Buldum da, bunu duyunca yine kıskançlık krizleri ile birlikte bana geri döndü.

Bu kız da ayrı bir numune.

Ancak ilişki artık çatırdamıştı, halen zaman zaman bunu kendisine nasıl yaptığımı sorguluyor, benin kafamı ütülüyor ve ayrılık döneminde nasıl başka karılara gidebildiğimi söylüyordu. Toksik ilişkiye merhaba demiştim. Ama ben efendi çocuktum.

Sende efendi adamın toksik kırılganlığı var. Sen de toksiksin, o da.

Bu kız benim ruh ikizimdi, pembe panjurlu evimizde bir ömür boyu mutlu yaşayacaktık.

Bu kadar negatiften sonra nasıl olacaksa artık. Film de değil ki her türlü zorluğu aşasınız 🙂

Muhtaçlığım, kaybetme korkum, onetis durumum birçok şeyi alttan almama neden oluyordu. Gel zaman git zaman ikinci ayrılık da gelmişti. Yine bırakan o olmuştu. Bu kez 4 ay süren ayrılıkta resimde başka bir adam olduğunu öğrendim. Uzatmadan, o herifle takılıp yine bana döndü. Maalesef kabul ettim ve bir süre daha ilişkimiz devam etti.

Senin kendine saygın yok. Hayatındaki kadının olmasını bekleme. Asla geri almamalıydın. İki kere terk edeni, haklı sebeple terk etse ve kimseyle görüşmese de yeniden almamalıydın.

Ama artık çok sevdiğim prensesime başka eller değmişti. Bunu içten içe hazmedemesem de bir süre daha ilişkiye devam ettim. Nitekim beklenen son geldi ve bir daha benim açımdan geri dönmemek üzere ayrılık yaşandı.Bu ayrılığın ardından eski kız arkadaşım 2 ay sonra başka birini buldu.

Yani kızın hafif sokaklara ait olmasını bir kenara bırakırsak, zaten hile hurda ile zorladığın ilişkiden de fazlasını beklememek lazım.

Herifle el ele, omuz omuza neredeyse kucak kucağa pozlar paylaştı. Sosyal medyada ne kadar birbirimizi takip etmesek de ortak arkadaşlarım fotoları bana gönderiyordu.

Türkiye’de bir kadının bugün var yarın belki yok sevgili ile sosyal medyada kucak kucağa, yanak yanağa olması bence kızın ilişkilik olmadığına işaret.

Ardından benim midemi bulandıran olay yaşandı. Herifin lüks marka cipini alıp iş yerine gelmeye başladı. Üstelik jipi benim arabamın park yerine park ediyordu. Bir insan daha nasıl kendini küçültebilirdi.

Küçülme yarışına girmişsiniz.

Bu benim açımdan aslında çok iyi olmuştu. Gerçek yüzünü görüyor ve “Aslında kurtuldun oğlum” diyordum. Kendime söz verdim. Gebersem de bu hatuna asla geri dönmeyecektim. Çünkü bu adamdan da ayrılacak ve bana gelecekti. Bunu adım gibi biliyordum.

Sözümü tuttum, adamdan kısa zamanda ayrılıp beni yoklamaya başladı. Daha sonra bu kız yıllık izne çıktı. Ben de yurt dışı seyahati yapacaktım. Rotam İtalya olacaktı. İtalya, biz birlikteyken bizim gitmeyi en çok hayal ettiğimiz yerdi. Benim İtalya’ya gideceğim duyan kız benimle iletişime geçti ve beraber gitme teklifinde bulundu. “İtalya’da yeniden başlarız, her şeyi unuturuz ve bu senin için bir fırsat olacak” dedi. Lafa bak ‘Benim için fırsatmış’.

Nasıl kıçı kalktıysa artık 😀

Kesinlikle kabul etmedim, teklifine kahkahalar atarak cevap verdim, bunun mümkün olmadığını, plana kendisini dahil etmeyeceğimi söyledim. Ardından haykırmaya başladı, “Psikopatsın, narsistsin, ruh hastasısın, tedaviye ihtiyacın var, kalpsizsin, duygusuzsun, beni hep ezdin” şeklinde.

Sende bir kısmının olduğu kesin ama kızda daha fazlası var gibi.

Belki de kendi hastalıklarını bana yansıttı. Neticede bu işi bitirmiştim. Ben İtaya’dayken hemen başka birini bulmuş, şaşırdık mı? Klasik sarılma pozları paylaşılmış. Şu an 4 ayda bu adamla nişan yaptı. Adama acıyayım mı yoksa salaklığına mı güleyim bilemedim.

Ben ise şu an ne yapıyorum? Aynı iş yerinde devam ediyorum. Ben yoluma bakıyorum. Son ayrılıktan sonra takındığım tavrın ne kadar doğru olduğu ile övünüyorum. Arkadaşlar siz siz olun kırmızı hapı tanıyın ama en önemlisi içselleştirin ve hayatınızı bu odağa göre yaşayın. Uzak durmanız gereken kriterleri de mutlaka görün.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da kaynak kitaplarımıza ve kitap setlerimize bakabilirsiniz.

Sosyal medyada ruhsal problemli insanla çok daha sık karşılaşacaksınız

Buluşma uygulamalarının erkeklerin kadın erkek ilişkileri piyasası ile ilgili algılarını çarpıttığından bahsetmiştim. Burada bahsettiğim bir konu sosyal medyada da geçerli ve sanaldan kızlara yürüyorsanız kesinlikle bilmeniz gerekiyor. Çünkü bu konuyu çok soruyorlar.

Örneğin Mercurry sormuş:

Sosyal medya da bazen yürüdüğüm kızlardan çok saygısızca geri dönüşler alıyorum daha bugün biri: boş yapma tarzı birşey yazmıştı , takipten çıkarıp birşey yazmıyorum ama burdan kendimize çıkaracağımız birşey var mı yoksa normal mi , orana vurursak 20 30 kızdan 2 3 tanesi böyle saygısızlıklar hakaretler ediyor.

Nüfusun küçük bir azınlığı ruh hastası. Bu oran %5 civarında sanırım. Kadın nüfusunun %5’i böyle diyelim. Sosyal medyada ya da buluşma uygulamalarında 20 kadınlara yürüdünüz mü bir tanesi bu kadınlardan olacak. Ama daha da kötüsü, 19 normal kıza mesaj attınız mı, bu kızların belki 2-3 tanesi size dönüş yapar. O azınlık ruh hastası, aşağılık kompleksli, sosyopat, narsist, vs. kadınların ise daha fazlası zira bunlar zaten birini bulup “oynamayı” bekliyorlar.

Yani sen normalden de az karşılaşıyorsun yoksa konuşabildiğiniz kadınların %10-%30 kadarı ruh hastası olacak. Bunların önemli bir kısmı da gerçek hayatta karşınızda olsalar yüzünüze tek kelime kötü söz söyleyemeyecekken klavye arkasında olmanın rahatlığıyla size kaba davranacaklar, sizi aşağılamaya çalışacaklar.

Daha geçenlerde bir çocuk aynısını sordu. Adamın Instasına baktım adam normalin üstünde yakışıklı. Kız bir yerde “çok çirkinsin, götüm gibisin” gibi bir şey demiş. Bu arkadaş da fena bozulmuş. Azıcık mantıklı düşün dedim. Normal kadınlar seni beğenmezse bile suratına böyle bir şey söyler mi? Ya da suratına ne diyorlar. “İlgilenmiyorum”, “elektrik alamadım”, “enerjimiz uymadı”, zart zurt. Medeni olan, sağlıklı bir ruha sahip olan biri böyle der.

Siz çok çirkin bir kızın suratına sosyal medyada çok çirkinsin, götüm gibisin diyor musunuz (ruh hastası olanlarınız diyordur)?  Bu kadınlar ruhsal problemli ya da bir şekilde problemli insanlar. Toplumda oranları düşük ama dediğim gibi size dönüş yapan kızlar içinde oranları çok yüksek olacak. Belki de bu yüzden sosyal medya devrinden beridir kızların egoları tavan, egolarından geçilmiyor diye bir izlenim var.

Sosyal medyada ya da buluşma uygulamalarında bu kadınlara daha sık rastlayacağınızı ve normal hayatta karşılaşsanız söyleyemeyecekleri şeyleri, korkak olduklarından sanalın güvenli ortamında yüzünüze söyleyeceklerini bilin, böyle insanlarla daha sık iletişime geçmeyi bekleyin. Bunu üstünüze alınmayın. Moralinizi bozmayın. Anında çıkarın, engelleyin. Ben buna bir laf sokmasam rahat etmem diyorsanız, hak etse de zavallı bir ruh hastasına bir de neden siz vuracaksınız bilmem ama,  laf dalaşına girmeyin. Unutmayın, narsist insanlara koyan bir şey söylediğinizde, bu insanlar dünya yıkılsa zerre etkilenmemiş gibi davranırlar, ama sizin görmeyeceğiniz yerde hırslarından duvarları yumruklarlar. Zira normal insana bir koyan bunlara 10 koyar ama bu insanlar dışarı yansıtmamayı öğrenmişlerdir.

Konuştuğum arkadaş sen karşılaştın mı diye sormuştu. Evet karşılaştım ve herkes karşılaşır, karşılaşabilir. Ama bazı erkekler daha çok “karşılaşırlar”. Neden? Bu insanlar sinek gibidir, çorbada gördün mü miden bulanır, 5-10 saniye kötü hissedebilirsin ama çorbayı döktükten sonra unutursun. Birçoğunuzun az çok özgüveni ve özdeğeri olduğundan bu konuşmanıza da yansır ve bu tür saldırgan arızalar size saldırırlarsa ağızlarının payını alacaklar korkusu ile size saldırmamayı tercih edebilirler (yine de saldıran çoktur). Bu durumda bu insanlar genelde birden, sebepsiz yere kaybolurlar. Ama konuşmanızdan özdeğer veya özgüven eksikliği sezerlerse (sizi ufak ufak deneyerek bunu anlamaya çalışırlar), iyi bir av buldum diye saldırırlar.

Bakın gerçekten çirkin de olabilirsiniz, başka eksikleriniz de olabilir. Ama bunu direkt duyduğunuzda, karşınızdaki kadın medeniyet yoksunu bir mahalle karısı ağzına büründüğünde, bunun sizin eksiğinizle direkt bir alakası yok. Onun ruh hastalığı ile alakası var. Üstünüze alınmayın.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da kaynak kitaplarımıza ve kitap setlerimize bakabilirsiniz.