Kadınlarla Asla Tartışma | Bağıran Kadınlar (video)

Merhaba millet. Ben Mr. Deer. Daha önce mutlaka durup dururken sesini yükselten veya bağıran kadınları görmüşsünüzdür. Özellikle kendine her şeyi hak gören bu sesi ile insanları etkisi altına almaya çalışan kadınların rezillik videoları internette epey dolu. Belki de sizin başınıza da gelmiştir. Benim başıma mutlaka geliyor. Tamam bende bazen eğlencesine özellikle feministlerle alay etmeyi ve tatlı kızları tatlı tatlı kızdırmayı seviyorum. Bazen de hiçbir alakam olmasa da bu çığırtkan kadınları mıknatıs gibi çekiyorum. Bunları ciddiye almak boşa uğraş. Zaten genel olarak kadınlarla tartışmak ve ciddiye almak saçmalık. Çünkü kadınların doğası Solipsist’dir. Kadınlarla mantıklı tartışma mümkün değildir.  Başta bahsettiğim saygısız, çırğırtkan kadınlarla ve genel olarak kadınlarla tartışma konusunu sizler için başıma gelen olaylarla ele aldım, İyi Seyirler.

Konu ile alakalı Sonsuzluk ve Bir Gün ‘ün yazısına da göz atamak için; link

 

Kırmızı Hap Mantığı: Öfke

Gelin bugün öfke hakkında konuşalım. Öfke, küçük bir kızgınlıktan yıkıcı bir öfke patlamasına uzanan seviyelere sahip bir insan duygusudur. İnsanda hem fizyolojik, hem de psikolojik değişikliklere neden olur, insanı kontrolü altına alabilir ya da insanın ileriye doğru hareket etmesini sağlayabilir.

Kırmızı hapa yöneltilen suçlamalardan en yaygını, kırmızı hapın erkekleri öfkelendirdiğidir. Bu suçlamaya göre kırmızı hap, erkekleri kadınlara karşı öfkelendirir ki uzun süredir bunun çok garip bir şey olduğunu düşünüyorum. Gerçekliği olduğu gibi görmeye başlamak, bir erkeği neden öfkelendiriyor? Bu kızgınlık evresi belki de doğal zira kırmızı hap bize uzun yıllardır aptal yerine konulduğumuzu gösteriyor. 9 – 5 çalışarak milyoner olacağı masalı satılmış ama emekli olma yaşı geldiğinde emekli olacak kadar bile parası olmadığını anlayan çalışanın karşılaşacağı öfke benzeri bir  şey bu.

Gerçeklikle karşılaşmak sizi yıllarınızı hatalı bir yönteme yıllarca kaynak ve zaman ayırdığınızı kabul etmeye zorlar ve aptal yerine konulduğunuzu kabul etmek zor bir şeydir. Öfkeyi aşmak için kişinin, geçmişte yaptığı tercihleri, kendisine sunulan bilgilere göre verdiğini ve karşılaşılan sonuçların kişinin başarısızlığından çok yanlış bilgilendirme sonucu olduğunu kabul etmesi gerekir.

Daha önce yazdığım gibi:

Kırmızı hap felsefesi ile karşılaşmanın ikinci aşaması, sıklıkla hissedilen öfkedir. Bazıları öfkelerini, “alfa siker / beta öder” cinsel stratejisi yüzünden genel olarak kadınlığa yöneltir, bazıları kendilerini doğru yetiştirmediği için babalarına yöneltir ya da bazılar yanlış bilgi yüzünden dünyaya kızgınlık duyarlar. Bir erkeğe bugüne kadar bir kadınla birlikte olmak için harcadığı kaynakların çoğunu, seks olmadan yaptığı 11 buluşma yaptıktan sonra kızdan “arkadaş kalalım” kelimelerini duymanın hüsranını, kadının “sağlayıcı erkek” algılarını harekete geçirmek ve bu nedenle ciddi ilişkiye karar verene kadar seksi ertelemek olarak kolayca açıkladığınızda, sadece kendisine değil, kadınlara ve her şeyi doğru yapıyorsun diye kendisini yanlış yönlendiren topluma öfke duyması normal bir reaksiyondur.

Bu, bir erkeğin birinin tek gecelik ilişkisi olarak değil de, annesinin kafasında babasının olmasını istediği  surete göre yetiştirilmesi şeklinde  bir asıl – vekil problemiydi. Erkek bu şekilde, kendisi için olabilecek en kötü fırsatı seçerken, sosyal grubu ve kadın için olabilecek en iyi fırsatı seçecek şekilde, sosyal programlamaya maruz kalmıştı. Bunun sonucunda da erkek, sadece herhangi bir yüzü olmayan toplum tarafından değil, en çok güvendiği insanlar tarafından kandırılmış hissedebilir.

En kötü farkındalık da, Matrix’in içinde uyuyan nüfus gibi, başka varlıkları güçlendirmek için kendi biyo enerjisini tükettiğidir. Mavi hap yapısı altında yaşayan erkek, ait olduğu toplum için kendi yaşam enerjisini yavaş yavaş tüketir.

Kısacası, erkek kandırılmış hisseder zira kendi hayali sistemini, en iyi senaryoda hatalı bilgilere ve en kötü senaryoda ise bilinçli bir şekilde yanlış yönlendirmek üzere kurulu bilgiler üzerine inşaa etmiştir. Hayatını iyi çocuk olarak ve toplumun sözde taptığı özelliklerin bir avatarı olursa, bu çabalarının ödüllendirileceğine inanarak geçirmiştir.

Kırmızı Hap ve Öfke

Ortalama bir beta erkeği düşünün. Bu erkeğe iyi çocuk , iyi çalışan, bilinçli bir vatandaş ve ahlaki açıdan bir örnek olmanın, kadınların kalbine giden yol olduğu söylenmiştir. Bu beta oyunu ona hayatı boyunca aralıklarla bir kız arkadaş kazandırır ve bu inancını güçlendirir. Ama bir yandan da sürekli olarak kadınların çoğunun, “götün teki” erkeklere yöneldiğini ve sonra da gelip kendi omzuna yaslanarak bu “göt herifler” hakkında ağladığını görür. Bu durum, içinde bir öfke doğmasına neden olur. Sonuçta kızlar onun omzunu kaybedilmiş alfalar için gözyaşı ile ıslatırlarken, ona ne kadar harika biri olduğunu ve onu alan kızın yaşadığını söylerlerken çekingen de olsa bu kızlara yürüdüğünde, “seni sadece arkadaş olarak görüyorum“, “arkadaşlığımıza zarar vermek istemiyorum” hatta bazen “seni kardeşim gibi görüyorum” gibi şeyler duyarlar. Bunun doğal sonucu ise bir miktar kızgınlıktır. Sonuçta erkeğin tümdengelen düşünce moduna göre, eğer kız kendisinin çok iyi bir erkek arkadaş olacağını düşünüyorsa, neden onu erkek arkadaş olarak kabul etmez ki? Neden o, sosyal programlamaya göre, “kötü” çocuğa koşar, kalbini kırar ve kendisine sadece ağlamaya gelir? Ama yine de kıza öfkelenemez zira onu gizli gizli sever ve ona hayrandır. Kız kendisini seçse, onunla beraber kurabilecekleri mükemmel aileyi, mükemmel evi, mükemmel hayatı hayat eder.

Bunun sonucunda da iyi çocuk, öfkesini kendisine, ailesine, arkadaşlarına ve topluma – kız hariç herkese – yöneltir. Ama sonra bu erkek “beni neden sevmiyor” gibi bir şey ararken, kırmızı hap ile tanışır ve kendisini tavşan yuvasının içine yuvarlanırken bulur.  Göklere çıkardığı, kafasında tanrıça yaptığı kızın, etten kemikten bir insan olduğunu anlar. Baldan şekerden ve olabilecek her güzel şeyden yaratılmış bir varlık değil, sadece bir insan olduğunu anlar. Erkeğin Afroditi, bildiğin Anna’dır.

Erkek aynı zamanda kendisinin “üremek” için bir partnerden çok, duygusal tampon ve buna benzer faydaları ile değerli biri olduğunu anlar. Özellikle de kadınların eğlenmelerine baktıkları parti yıllarında. Eğer 5-10 sene daha efendi bir erkek olarak beklerse, kız kötü çocuklardan bıkacaktır ve o da artık geriye ne kalmışsa ona sahip olabilir. Erkek kızın Jenny, kendisinin de Forest Gump olduğunun farkına varır.

Bunlar doğal olarak erkeğin öfkelenmesine neden olur. Ama yanlış bilgi ile hareket ettiğini, zamanının ve kaynaklarını yanlış kişilere harcadığını ve batık masraflarını kabul etmek yerine, tam bir aptal yerine konulduğuna karar verir. Bunu kafasında çevirip durur ve kendisine kızmak, bu öfkeyi kendisini daha değerli yapacak şeylere yönlendirmek, ağırlık kaldırmak, daha iyi giyinmek, kendini geliştirmek ve doğal yeteneklerinin gerçekleştirebileceğinin en iyisini gerçekleştirmeye çalışmak yerine, öfkesini kendisine değil, genel olarak kadınlara yönlendirir.

Kaybolan cennet

Erkeğin öfkesinde anlaşılmayacak bir şey yok. Sonuçta bu adam belki de on yıllarını, kendisini kadınların sevdiği söylenen erkeğe çevirmeye yatırdı. Aslında bu batık yatırımı kabul edebilirdi belki ama hayallerindeki geleceğin ve içselleştirdiği inançlarının yıkılmasını kabul edemez. Gelecek onun yalnızlığının yoldaşı ve kızların kötü çocuklara koşarken, kendi omzunda ağlarken, duygusal tampon görevini icra ederken kaçtığı pembe bir hayal olmuştur. Hayatı boyunca, kızın birinin ya da spesifik bir kızın birgün asıl kendisinin seçilmiş kişi olduğunu anlayacağını hayal etmiştir. Kafasında yarattığı ve ortalama bir romantik komediyi bile utanç içinde bırakacak hayal, onun sürekli olarak sığındığı, kendini avuttuğu mutlu cennetidir.

Kırmızı hap ise bu cenneti temellerinden dinamitleyip yok eder. Kırmızı hap erkeğe, kadının gelecek sigortası olmak için yaptığı onca yatırımın hiçbir değeri olmadığını anlatmakla kalmaz, aynı zamanda onunla ilgili kurduğu gelecek hayallarinin de bomboş olduğunu gösterir. “Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar” diye bir gelecek ve mükemmel bir hayat olmayacaktır. En iyi ihtimalle erkek, kötü çocuklar artık kendisini kabul etmediği yıllarda, B planı olacaktır.  Tabii ki evlenebilirler, çocuk yapabilirler ama erkek hiçbir zaman o kötü çocuğun arzulandığı gibi arzulanmayacaktır. Kadın kendisini ona, o kötü çocuğa verdiği gibi vermeyecektir ve kadının içinde bir parça hep o kötü çocuğu hayal edecektir. Erkeğin hayali nasıl onunla sahip olacakları mükemmel gelecek ise, kadının hayali de kötü çocukla alternatif bir hayatta kurdukları mükemmel gelecektir. Bu erkeğin bir mücadelesine dönüşür: Kendi idealizmine inanmaya devam edebilseydi, güya kadın kötü çocuğun kendisine göre olmadığını anlayacaktı, erkek onun en iyisini alacaktı, mükemmel bir hayat, mükemmel çocuklar, mükemmel bir evlilik olacaktı ve erkek bu durumda acı çekmeye katlanabilecekti. Ama artık gerçeği görünce erkek, kadının en iyisinin başkasına verildiğini, kendisinin ise sağladığı kaynak ve güvenliği almak için verilen minimuma kaldığını anlayıp öfkeye kapılır.

Sonuçta erkek hayatını bir yalan üzerine kurmuştur ve hayatını kendisine değil içinde yaşadığı gruba fayda sağlayan bir yolda yürümüştür. Hayatı boyunca hayali bir mutlu gelecek için, şimdi ve burda kendisini mutsuz eden kararlar verip durmuştur. Çalışmak için partilere gitmemiş, tatil yerine staj yapmış, eğitimini karşılamak için sürekli yarı zamanlı çalışmış ve tüm şimdisini geleceği için harcamıştır. Ve bunların hepsi de boşaymış diye hisseder.

Özet ve Sonuç

Bir süre önce, savunma mekanizmaları ile ilgili bir yazı yazmıştım ve orada Yer Değiştirme mekanizmasını şöyle tanımlamıştım:

Yer değiştirme olarak bilinen savunma mekanizması, sizin başınıza iş açacak olan duyguların, hedefinden alınıp daha zararsız bir hedefe yönlendirilmesidir. Mesela, adam karısına kızgın olabilir ama kızgınlığını kendisinin yönetiminde çalışanlara yöneltir. Bir çalışana duyulan arzusunu karısına yöneltebilir. Temelde bu, duyguları bir hedeften diğerine aktarmaktır. Kişi başkasına olan kızgınlığını kendisine de yöneltebilir ve böylece kendisine zarar verebilir.

Kırmızı hapı “KH benim kadınlarla ilişki yaşamamı imkansız hale getiriyor zira beni kadınlara karşı kızgın yapıyor” ya da “kh kadınlardan sürekli olarak şüphe etmeme neden oluyor” gibi bahanelerle reddeden erkekler, öfkelerini kırmızı hap teorilerine yönlendiriyorlar. Sonuçta öfkeyi internette yazı yazan bir grup adama yönlendirmek, kendine, ailene veya eski kız arkadaşına yönlendirmekten daha kolay. Ya da bunların hepsi, gerçeği öğrendikten sonra kendini güvensiz bir ortamda hissettiğini itiraf etmekten daha kolay: Onun ilk tercihi misin yoksa eğlence bitince aldığı teselli ödülü mü?

Hayat boyu yapılan kötü yatırımın farkına vardıktan sonra erkeğin öfkelenmesi anlaşılır bir şey. Sonuçta aileleri, arkadaşları, toplum ve kadınlar onlara bir metodoloji verdi ve bu metodoloji de erkeğin çıkarlarına karşıydı. Ama Hanlon’un Usturası (Hanlon’s Razor) kuralına göre “bir şeyi aptallıkla açıklayabiliyorsan, kötülükle açıklama” der.  Çoğu beta erkek size aşılanan yanlış bilgiden daha iyisini bilmiyor ve ailedeki kadınların odaklandıkları şey gelecekte kadınlara arzu mıknatısı değil, gelinleri için harika bir koca yaratmak. Erkeğin ailesindeki kadınlar, solipsizme ve bağlama göre davranıyorlar. Verdikleri tavsiyeler kendi ihtiyaçlarına ve kendi ilişkilerindeki problemlere göre şekilleniyor.  Çoğu erkeğin çevresi, kırmızı hapı bilmiyor. “Doğal” erkekler ile arkadaş şanslı azınlık ise zaten kırmızı hapı aramıyorlar bile. Çevrelerindeki adamlara bakarak öğreniyorlar.

Öfke ile en çok boğuşmak zorunda kalan erkekler, en idealist, en sert ahlakçı ve geçmiş odaklı olanlar. Daha önce burada, Akrep ve Kurbağa hikayesini anlatmıştım.

Akrep ve Kurbağa

Akrep ile kurbağa, dere kenarında karşılaşmışlar. Akrep kurbağadan kendisini karşıya geçirmesini istemiş. Kurbağa, “beni sokmayacağını nereden bileceğim?” deyince akrep, “eğer seni sokarsam ben de ölürüm” demiş.

Bu cevabı yeterli bulan kurbağa, akrebi almış sırtına ve dereyi yüzerek geçmeye başlamış. Tam derenin ortasına geldiklerinde, akrep kurbağayı sokmuş. Kurbağa felç olup dibe batarken, ikisinin de boğularak öleceğinin bilincinde, son nefesini vermeden sormuş, “neden?”

Akrep de, “ne yapayım, benim doğam bu!” demiş.

Bu hikayeden çıkarılacak ders, kurbağanın akrebe kızamayacağı zira akrebin doğasının tasarımına göre hareket ettiğidir. Bunun yanında kurbağanın, kendi doğal dürtüsünü, akrepten kaçmayı, ihmal ettiğini de unutmamak gerekir. Büyürken kendi perspektifini sürekli olarak canlı tutan her erkek, kadınların sosyal normların dikte ettiği “iyi çocuk” protatipine tamamen zıt adamlara aktığını gözlemleyebilir. Dinin ve tutucu sosyal değerlerin, bu eğilimi frenlediğini iddia edebilirsiniz ama bu nereye kadar mümkün ki? Kadın doğası son 100 yılda pek fazla değişmedi ama onu saklama zorunluluğu çok değişti. Dürüst olmak gerekirse, bazı sosyal muhafazakarların kafalarındaki geçmiş dünyanın geçmişte varolduğuna da emin değilim zira “çocuklar postacıya / sütçüye benziyor” şakası, postacılar ve sütçüler varolduğundan beridir var.

KH farkındalığı, erkeklerin çok farklı şekilde davranmalarına neden oluyor. Bazıları öfkelerini, kendilerini daha iyi versiyonları haline getirmek ve istediklerini alabilecek şekilde gelilmek için kullanıyorlar ki kırmızı hapın çekirdeği budur. Arzu ettikleri hayatı gerçekleştirmek için yeterince değer ve güç inşaa etmek, geçmişin, şimdinin ve daha önemlisi geleceğin tüm sorumluluğunu kabul etmek. Bu arzu edilen hayat artık ne ise: bir aile babası ya da bir playboy olmak gibi. Bazıları ise, her türlü yöntemi kullanarak yatabildikleri kadar kadınla yatarak öfkelerini yatıştırmaya çalışıyorlar. Ama göze göz mantığının, tüm dünyayı kör edebileceği gerçeğini unutmamak lazım. Diğer bir alternatif ise erkekleri suçlamak, başka erkekleri ahlak oyunları ile, duyguları cezbederek, korku ve utandırma ile cezalandırmaya çalışmak ve “kız kardeşlerin” koruyucusu olmak. Bunlar, kendi çıkarlarını kenara bırakan, toplumun ve kadınların çıkarları için feda eden erkekler.

Benim öfke, öfkenin nedeni ve erkeklerin bu aşamadan nasıl geçtiği ile ilgili tezim bu. Şu an öfkeli olanlarınız hala buradaysanız, size neden öfkeli olduğunuzu söyleyeceğim. Öfkelisiniz çünkü kafanızda yarattığınız, fantezi dünyasını, idealize edilmiş hayali bırakmadınız. Kadınlara öfkelisiniz zira kadınların gerçekliği, kafanızda canlandırdığınız idealize edilmiş kadın versiyonuna uymuyor.

Zor you seçip, masalları bırakabilirsiniz ve böylece öfkeniz azalır ve siz de ilerlemeye başlayabilirsiniz. Öfkenizi, daha güçlü, daha değerli, opsiyonları olan ve kendi kaderini belirleyen bir erkek olmak için yakıt haline getirebilirsiniz. Gerçek şu ki öfkenin varoluş nedeni bu zaten: erkeği konfor alanından çıkarıp harekete geçirmek.

Eğer zor yolu yürümeyi reddederseniz, tam olarak iki opsiyonunuz var:

A) Matrix’e geri dönersiniz ve inandığınız masalları öğrendiklerinizi unutmaya çalışarak yeniden inşaa etmeye çalışabilirsiniz. Ama bu durumda beyninizin bir köşesinde gerçeklik sizi rahatsız edecek ya da siz utandırma, korkutma, görev hatırlatma, duygusal çağrılar ve ahlak ile matrixe geri dönmeyen erkekleri dogmatik bir şekilde cezalandırmaya çalışacaksınız.

B) Katı bir MGTOW yoluna girip kadınlarla iletişimi kesebilirsiniz.

Zehirinizi siz seçin.

Çeviri: Red Pill Logic: Anger

Pırlanta gibi mutsuz erkekler, piç gibi it gibi mutlu herifler

33 yaşında biri şöyle yazmış:

Kendimden ve çevremden gördüğüm kadarıyla hep paralı ya da karaktersiz erkekler evliliklerinde mutlular. Tabi istisnalar kaideyi bozmaz. Parasız erkeği yalnızca annesi sever misali … Adam zengin, itin teki ama karısı kocasından başkasını görmüyor. Ya da adam şerefsizin teki zengin değil ama bu tip te hep mutlu tapılıyor adeta bu tiplere. Hadi parası olanı anladık karşı taraf kullanıyor bu durumu peki ya şerefsiz itlik yapan insana neden tapılıyor anlamış değilim. Ciddi anlamda pırlanta gibi insanlar (erkekler) tanıyorum ya mutsuzlar ya boşanma aşamasına gelmişler ya da boşanmışlar. Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bunu yazanın, kadınlarla başarılı erkeklere karşı hıncını ve kıskançlığını hissedebiliyor musunuz? Kullandığı kelimeler, “karaktersiz”, “it”, “şerefsiz”, vs. Bunun efendi çocukların geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğundan daha önce bahsetmiştik. Kendileri gibi “iyi çocuk” (pırlanta gibi erkek) olmayan erkeklere bu çamurları atarak üste çıkmaya çalılıyor. Aslında “ben bu kadar iyiyim, farklı olmak için en efendi benim ama neden onlar kazanıyor?” diyor.

Şimdi pırlanta gibi çocukların erkekliklerinden utanır hale gelmeleri ve erkekliklerinden başarı ile kurtulmaları sonucunda, meydanın erkekliklerinden utanmayan piçlere kaldığından da daha önce bahsetmiştik. Piçi çekici yapan kötülükleri değil, erkekliklerinden utanmamaları. Koca bir Pook’un Kitabı bu konu etrafında dönüyor:

İyi çocuklar mı piçler mi olayına bir şey ekleyeyim: piçler kazanıyorlar zira kendini beğenmiş duyarsızlıklarında, ham cinselliklerini hiçbir zaman saklamıyorlar. İyi çocuklar ise duyarlılıklarında cinselliklerini saklıyorlar zira bunun kadınları ezdiğini düşünüyorlar.

Fakat iyi çocuk bunu göremez, görse zaten “iyi” kalamaz. İyi çocuk kendisini erkeklikten arındırdığını kabul edemeyeceği için, karşısındaki adamlarda çekici olanın kötülükleri olduğunu, kötülük “sevici” oldukları için de kadınların kötü olduğunu düşünürler.

Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bu erkeklerin mutsuz olma sebepleri lüks hayat sağlayamamaları değil, sağlayıcılıkları hariç çekici bir taraflarının olmaması. Olmayan çekicilik yerine ödemeleri talep ediliyor ve bu talebe de boyun eğdikleri için daha da yeriliyorlar. Daha önce de belirtmiştik: Özellikle evlilikte, bir kadını mutsuz etmenin en kolay yolu, onun her istediğini yapmaktır. Özellikle de bu istekler sizin gücünüzü aşıyorlarsa.

Yanlış anlamayın. Bir evlilikte seks ve finans en önemli şeylerden ikisi. Bu ikisi kötü ise o evlilik kötüye gider. Ama bu arkadaşın bahsettiği sorunu yaşayan insanların büyük kısmı normalde orta ve ortanın üstü insanlar. Yani görece olarak paraları yok değil. Bu adamlar, omurgalı olmadıkları için sevilip sayılmıyorlar. Güçlerini aşan bir lüksü sağlayamadıkları için değil.

Haldun Abi bu pırlanta gibi mutsuz erkekler ile onların mutsuz karıları konusunu, 20 sene önce Magandalar Kadınları Daha Çok Mutlu Ediyor yazısında anlatmıştı:

Örneğin izlediğim ailelerin en mutlusu, en çok para kazanını olsaydı ve mutsuzu da en fakiri çıksaydı, bilimsel açıdan iş çok kolaylaşacaktı. Bana yıllık maaşını göster, sana ne kadar mutlu olduğunu söyleyeyim deyiverecektik. Ama bu kadar kolay olmadığını biliyoruz.

Sonunda aşağıda anlatacağım noktaya geldim ve en azından, bizim “maganda” diye adlandırdığımız türden bazı insanların, kadınlarına “aydın” diye adlandırdığımız kişilerden daha doğru davrandıklarına inanmaya başladım.

Hayır maganda olmamız gerekmiyor. Ama magandaların her şeyi yanlış yaptıkları saplantısından kurtulup, onları incelememizde hatta bazı davranışlarından ders almamızda hiç bir sakınca yok.

Öncelike bir kadınla evli ya da uzun bir ilişki içindeyseniz vereceklerinizin sınırını çok iyi çizin ve bu sınır aşıldığında ölümü bile göze aldığınızı çok ama çok açık bir dille belirtin (ve gerektiğinde uygulayın).

Anneciğim gibi olmayacaksa olmasın

Bir Ekşi sözlük yazarı, erkeğin ilişkide yaptığı hatalar girişine şunu yazmış:

Herkes hatalardan bahsetmiş. Ben size kadınların en temelde ne istediğini yazayım. oradan uyarlayın kendinize. Kadınlar güç ister sayın amına koduklarım. (beylere sesleniyorum).

Evet güç.

Aklınıza hemen para ya da sosyal statü geliyor ama öyle değil işte. sadece paralı ve sosyal statüye sahip andavalların yanındakilere kadın demiyoruz, önce bunu bir aklınıza sokun.

Fiziksel güç ister kadınlar. Çünkü milyarlarca yıldır dönen evrende kadının vazgeçemediği tek şey budur. Çük kadar yengeçler bile dişiyi etkilemek için güç gösterisi yapıyorlar amk, insanız diye farklı mı olacak sandınız? Boylu poslu diye tabir boşuna mı çıkmış ortaya? Vücudunuz %5 yağ oranına sahip olmak zorunda değil, ama dayanıklı ve cesur olacaksınız. Korkak görünürseniz sıçtınız.

Mental güç ister kadınlar; ki bu modern kadın için fiziksel güçten daha önemlidir. Neden? Çünkü M.Ö. 500 yılındaki gibi yaşamıyoruz artık. Sadece fiziksel güce sahip olmak, sürdürdüğümüz hayattaki çoğu şeye yetmez. Mental güç deyince, kafadan 25 basamaklı iki sayıyı çarpıp sonucu söylemek değil amk. Fizik alanında yeni bir buluş yapmanız da değil. Kıvrak zekaya sahip olmak, psikolojik ve duygusal olarak güçlü olmak, cesur olmak. parlamanız lazım anlıyor musunuz lan?

Açalım biraz:

Denizde ayağınıza yosun deyince ödünüz patlıyorsa,
ne yesek acaba diye kararsız kalıyorsanız,
abuk subuk durumlara ağlıyorsanız,
sürekli “sen bilirsin”, “çok yoruldum”, “canım istemiyor” diyorsanız,
şikayet üretmeyi seviyorsanız,
kararlı davranmıyorsanız,
yalan söylüyorsanız,
çok konuşuyorsanız, (hele ki boş konuşuyorsanız)

Sıçtınız.

Şimdi diyeceksiniz ki her kadın aynı değil. Biliyoruz herhalde. Kişilerin karakterleri, değerleri, mizaçları farklı olacak elbette. ama ne olursa olsun, güç isteği kadının yaradılışında vardır. Peki bunlara sahibiz, neden hala ilişkimiz bok gibi? nerede hata yapıyoruz?

Çünkü bir erkek ne kadar güçlü olursa olsun, sevdiği kadına karşı gardın hemen indirir. yani bir kadın, erkeğe hata yaptığını söylediği zaman erkek kişisi kafasında hemen bir soru işareti yakar.

“haklı mı acaba?”

Haaah afferin. (kamyoncu bi dayı vardı kaza yapanlara haaah afferim size diyen, o tonlama ile söylüyorum). işte büyük sıçış. Kadınlar dener. Sürekli gardınızı indirecek misiniz, geri adım atacak mısınız diye denerler. Kararınızdan, söylediğinizden, beklentinizden, Yaptığınızdan kısa bir süreli bile olsa vazgeçerseniz, geri dönüşü olmaz.

Zion’un duvarını ilk delen makineyi hatırladınız? sonrasını da hatırlayın.

Not: hayatınızdaki kadının/erkeğin mutluluğunu kendi mutluluğunuzun “önüne/arkasına değil”; yanına koyun.

Tamamını buraya aldım zira sonra bunlar silinebiliyorlar. Bugün bu girişten konuşmayacağız. Bu girişe cevaben yazılan aşağıdaki girişi konu edeceğiz:

Üst edit: işbu entry, bu yazılanlara cevap olarak yazılmıştır.

Bir üstte yazan yazar arkadaş “ne sikik tavsiyeler veriyorsunuz demeyeceğim” demiş. ben diyorum ne sikik tavsiyeler bunlar.

“Açalım biraz:

denizde ayağınıza yosun deyince ödünüz patlıyorsa,
ne yesek acaba diye kararsız kalıyorsanız,
abuk subuk durumlara ağlıyorsanız,
sürekli “sen bilirsin”, “çok yoruldum”, “canım istemiyor” diyorsanız,
şikayet üretmeyi seviyorsanız,
kararlı davranmıyorsanız,
yalan söylüyorsanız,
çok konuşuyorsanız, (hele ki boş konuşuyorsanız)

sıçtınız.” bak bak yazdığına bak.

Ben bir kadını sevdiğim zaman; sen bilirsin, çok yoruldum, canım istemiyor diyemeyeceksem, çok konuşmayacaksam, onunla boş yapamayacaksam, ne yesek diye salak salak fikirler üretemeyeceksem, “yosun” burada metafor ise atıyorum ben de “palyaçodan” korkamayacaksam, canım sadece ağlamak istiyor diye onun mis gibi kokan vücuduna sarılıp doya doya ağlamayacaksam, kararsız kaldığımda ona soramayacaksam. ee ne sikime var o kadın benim hayatımda.

Kadın, güçlü erkek istermiş, yengeç bile güç gösterirmiş, hassiktir ordan rıfat abi. ben bütün güçsüzlüklerimde yanımda olacak kadın isterim, bunu küçük gören kadının da yeri belli. internet geldi de daha fazla görüyoruz. “rakı seven kadınların, kısa paçalı reyis “güçlü” sevgililerini.

Bizler artık mağara adamı değiliz beyler, koynuna girip ağlayamayacağınız kadınlarla işiniz olmasın. sonunda ya atm olursunuz, ya bombok bir ilişki içerisinde boğulursunuz. bırakın “rakı” seven, hayatında bir bok olamayıp, karşısındaki adamın gücüyle statü kazanan kadınları da kendi ayakları üzerinde duran, zaten “güçlü” olan kadınlarla birlikte olun. bu ayı oğlu ayılar gibi güçlüyüm ben diyip de vasıfsız, korunmaya muhtaç kadınların peşinde koşmayın.

Debe editi: dün geceden beri mesaj kutusunun içi bmw anahtarları dolmuş. rica ediyorum “alfa” beyler, benim mesaj kutum nargile cafe değil, en çok siz “erkekkkkk”siniz. hadi, siz yavaştan cadde’ye akın
bir de “sevgili olmayalım” videosunu çeken “alfa” seven hanımlar, sizi de mesaj kutum yerine cadde’ye alalım.

Şuku veren herkese de teşekkür ediyorum, iyilik kazanacak kısa paça bitecek 🙂

Şu bölüm can alıcı:

Ben bir kadını sevdiğim zaman; sen bilirsin, çok yoruldum, canım istemiyor diyemeyeceksem, çok konuşmayacaksam, onunla boş yapamayacaksam, ne yesek diye salak salak fikirler üretemeyeceksem, “yosun” burada metafor ise atıyorum ben de “palyaçodan” korkamayacaksam, canım sadece ağlamak istiyor diye onun mis gibi kokan vücuduna sarılıp doya doya ağlamayacaksam, kararsız kaldığımda ona soramayacaksam. ee ne sikime var o kadın benim hayatımda.

Kadın, güçlü erkek istermiş, yengeç bile güç gösterirmiş, hassiktir ordan rıfat abi. ben bütün güçsüzlüklerimde yanımda olacak kadın isterim, bunu küçük gören kadının da yeri belli. internet geldi de daha fazla görüyoruz. “rakı seven kadınların, kısa paçalı reyis “güçlü” sevgililerini.

Ben bana anne olacak kadın isterim, yoksa istemem diyor yani. Aşk hiyerarşisindeki büyüyememiş oğlan çocuğu bu. Bir idealizm içinde yaşayan, performans yükünü reddeden ve muhtemelen bunun sonuçlarını yaşayacak biri.

Bu girişin debeye girdiğini hatırlatayım. Ekşi sözlük yazarlarının genel olarak içinde bulunduğu okumuş kesimde şu videoda anlattığım korkunç hayatları yaşayan kocaların oranının neden daha yüksek olduğuna şaşırmıyorsunuz umarım.

Şu kısımla ilgili de yazmak istiyorum:

Debe editi: dün geceden beri mesaj kutusunun içi bmw anahtarları dolmuş. rica ediyorum “alfa” beyler, benim mesaj kutum nargile cafe değil, en çok siz “erkekkkkk”siniz. hadi, siz yavaştan cadde’ye akın

Bunların en büyük problemlerinden biri de, kendilerini bir elit, modern, ileri sanmaları. Maskülenite ile ilgili söylenen her şey ise “cahil”, “kro”, vs. yaftası ile kafalarına girmeden çöpe atılıyor. Ben şahsen bu adamlara neden laf anlatmak istiyorsunuz, neden mesaj atıyorsunuz, neden onlar için zaman harcıyorsunuz anlayamıyorum. Sizden yardım istemeyi bırak, herhangi bir yardım teklifinizi sizi aşağılamaya çalışarak karşılayacak insanlara kesinlikle bir yardımda bulunmaya çalışmayın. Bu insanlarla tartışarak vakit de kaybetmeyin. Siz inandığınız şeyleri yaşayın, bu tür bilgileri anlamaya çalışanlara yardım edebilecekseniz edin ama bu adamları bırakın yazsınlar, çizsinler, kuduz köpek gibi her tarafa cahil, kro cadde insanı yaftaları atıp kendilerini taze soğan sansınlar ve sonra karılarının kırbacı altında Acun izlerken kurdeşen döksünler. Bu kötü bir şey olabilir ama bu adam gibiler bunu tamamen hak ediyorlar ve ilerde ancak gelip nerede hata yapıyorum diye kendileri araştırırlarsa belki bir şeyler anlatılabilir.

Şuku veren herkese de teşekkür ediyorum, iyilik kazanacak kısa paça bitecek 🙂

Bu insanlara bir şey anlatamazsınız zira bu insanlar tamamen “iyiler” ve herkesin tepesinde bir “elitler”. Buna kendilerinden başka kimse inanmıyor ama olsun. Bunların dünyasında en küçük bir doğal gerçek kro, toksik maskülen ve kötü.

Yanlış anlamayın, burada okuduklarınızı başkalarına ulaştırabilirsiniz. Birçok insan burayı başka birinin tavsiyesi ile buluyor. Arkadaşından, hiç tanımadığı bir yabancıdan, oğlundan (evet oğlundan), kuzeninden, vs. duyup gelen çok. Ben şahsen bir kişiye kırmızı hapı bir kere hafif bir şekilde açıklarım, eğer şu yukarıdaki moda girerse bir daha asla onunla bu konuyu konuşmam.

Arkadaş meclislerinde bu konuları tartışırken zorlandıklarını söyleyenleri duyuyorum. Neden tartışıyorsunuz ki? Bana ne yaptığımı soruyorlar. Ben böyle tartışmalara hiç girmiyorum, zorlarlarsa anlamadığım sıkıcı konular deyip geçiyorum. Size de aynısını tavsiye ederim. Kırmızı hap, en iyi yaşanarak ve senin nasıl böyle olduğunu öğrenmek isteyenlere anlatılarak yayılır. Boş içki masası tartışmaları ile değil.

Bakire Kız Arayışı ve Evlilik | Bakire Kız Miti

Selamlar Dostlarım ben, Mr. Deer. Bu sefer konumuz Bakire kız miti. Konuyu Kırmızı Hap yazarı Karanlık Ruya ile birlikte ela alıyoruz. Erkeklerin neden evlilik için ilk kriteri bakireliktir? Bu strateji doğru mudur? Bir kadının geçmişi uzun dönemli ilişkide ne kadar önemdir? Geçmişini nasıl öğrenebiliriz, evelenmeyi düşündüğümüz bir kadında nelere dikkat etmeliyiz; Sorularını ve daha fazlasını aşağıdaki podcast de inceliyoruz.  İyi Seyirler!

Sınırda Kişilik Bozukluğu – Borderline Personality Disorder

“O kadına mı bakıyordun ?!! BAKMIYOR MUYDUN ?!!! Eminim onu düzmek istiyorsun değil mi? … DEĞİL Mİ!!!!

Erkek topluluğunun tuhaf özelliklerinden biri de benim oyuncak hastalıklar dediğim şeyleri kapma eğilimleri. Genel bir sosyal zeka geriliğini ya da sosyal olgunlaşmamışlığı Asperger’s Sendromuna bağlamak çok ama çok kolay. Asperger’s diye bir hastalığın olmadığını iddia etmiyorum ama erkeklerin sosyal özürlülüklerini bu tür durumlara bağlama sıklıkları, gerçek hastalığın geçerliliğini düşürüyor. Birçok beta,  yürüme ve oyun konusundaki rahatsızlıklarını çeşitli derecelerde sosyal kaygıya bağlayıp bunu hayatları boyunca bu şekilde kabul etmeye çalışıyorlar.

Yani kendileri ile ilgili çok uzun süredir inanmaya koşullandırıldıkları engelleri kaldırmak için yapılması gereken çok iş olduğunu kabul etmek yerine durumlarını psikolojik bir bozukluğa bağlamak çok daha kolay. Asperger’s Sendromuna sahip erkekler yok demiyorum (neden kadınlar için bu çok nadir bir sendrom?) ama kendi kendilerine teşhis koymadan önce çok ciddi bir iç gözlem şart.

Erkek topluluğunda kadınlara sıklıkla atfedilen bir sinir hastalığı da Sınırda Kişilik Bozukluğu:

*DSM-IV-TR Teşhis Kriteri : Kişiler arası ilişki ve öz imaj konusunda yaygın bir dengesizlik, şu beş ya da daha fazla şeyle belirtilen, erken yetişkinlikte başlayan ve çeşitli bağlamlarda varolan belirgin bir dürtüsellik: Gerçek ya da hayali bir terk edilmeyi engellemek için gösterilen çılgın bir çaba. İdealize etmekten yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelme ile karakterize edilmiş bir kişilerarası ilişki dengesizliği. Kişilik kargaşası: Belirgin ve dengesiz bir öz imaj ve öz benlik. En az iki alanda (para harcama, seks, madde bağımlılığı, ihtiyatsız araba kullanmak, aşırı yemek) potansiyel olarak kendine zarar veren dürtüsellik. Note: Bunlar, 5. kriterde kapsanan intihara meyilli ve kendine kesici aletlerle zarar verme eğilimlerini içermiyorlar. Tekrarlanan intihara meyilli davranışlar, hareketler ya da tehditler ya da kendine kesici aletlerle zarar verme. Ruh halinin belirgin tepkiselliği nedenli duygusal dengesizlik (aralıklı, yoğun hoşnutsuzluk, sinirlilik/alınganlık ya da genellikle birkaç saat, bazen günlerce sürebilen kaygı). Sürekli hissedilen boşluk/manasızlık hissi.  Uygunsuz, çok yoğun öfke ya da öfke kontrolünde güçlük yaşama (örneğin sıklıkla öfke nöbeti sergileme, sürekli öfke, tekrarlanan fiziksel kavga). Gelip geçici, stres ile alakalı paranoyak düşünceler ya da ağır dissosiyatif (kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulması) belirtiler.

Bunun hakkında yazmak konusunda tereddüt ettim zira günümüz cinsiyetler arası ortamda, erkeklerin şikayet ettikleri “deli karıları”, bu belirtiler ve eğilimler ile yaftalamak çok ama çok kolay. Hatun yatakta deli ama yatak dışında da deli. Son on yılda, yukarıda listelenen klinik tanıların bazılarını taşıyan en az bir kadınla birlikte olmamış bir erkek olduğunu sanmam.

Cinsiyetler sahasının son 40 yılda evrimine paralel olarak sinir hastalık çeşitleri de evrildi. Bu nedenle de, gerçek bir sınırda kişilik bozukluğunu (SKB) anlamak ve kadınların eğilimli oldukları genel kendine güvensizlik kaygılarından ayırabilmek önemli.

Gerçek SKB

20’li yaşlarımda, Sınırda Kişilik Bozukluğu hastalığına sahip bir kadınla 4 sene kadar bir uzun süreli ilişkim oldu. Bu tecrübeye dayanarak şunu söyleyebilirim ki SKB kesinlikle komik ya da hafife alınacak bir şey değil. Özellikle de insanın ruhunu öldüren ruh ikizi hastalığına yakalanmış, kendisini kızın tüm depresyonunun ve sinir hastalığının kaynağı olarak gören ve SKB’nin negatif geribildirim döngüsüne hapsolmuş bir AFC için bu durum oldukça yıkıcı.

Gerçek SKBler, kurbanlarını, SKB’nin sinir hastalığının sebebi olduklarına adım adım inandırırlar. Kurban artık kendisi değildir ve SKB’nin onu şekillendirdiği şeydir. Zamanla kurban, SKB’nin sinir hastalığını kontrol etmek için, onun istediği şeye dönüşmenin kendisi için en iyi şey olduğuna ve dahası kendi sorumluluğu olduğuna inanmaya başlar.

SKB ile ilişki içinde kalmaya devam ederseniz, zamanla tüm aile ve arkadaşlarınızdan vazgeçersiniz (ya da onlar sizden vazgeçerler). Direkt olarak kendinizi odağa aldığınız tüm hırs ve tutkularınızı çöpe atarsınız ve gerçek, bağımsız kimliğinizi terk edersiniz. Bütün bunları terk etme nedeniniz de, bunların onun kendisi için oluğturduğu ve yaşadığı söyleme tehdit oluşturmalarıdır.

Onun sinir hastalığına dönüşmenizi ise ara ara yapacağınız çılgın seks ile ödüllendirecektir ama bu sizin onun etrafınızda ördüğü anlatıya hapsolmanızı sağlayan bir araçtır. Zamanla eskiden bildiğiniz SİZ yok olur ve sizin için yarattığı karaktere bürünürsünüz. Bu özellikle de SKBlerini elde edebileceklerinin en iyisi ve uzun süreli romantik ilişki için tek aday olarak gören beta salaklar için geçerlidir. Bu kız (onun gözünde) HB 9‘dur, daha önce HB 5’ten daha iyisi ile yatmamıştır ve bu nedenle de feci bir kayıp gerçek ve her zaman olasıdır. Onları kader bir araya getirmiştir ve eğer onun korkularını hafifletmek konusunda ona yardımcı olabilirse (evet bir olabilirse) sonsuza kadar birlikte ve mutlu yaşayabilirler.

SKB ilişkilerin ileri evrelerinde, açık açık boynuzlamalarının bile sizin için kabul edilibilir bir durum olduğu bir noktaya gelirsiniz. Bu durumu onunla bir “açık ilişki” pazarlığı yaparak çözebileceğinizi sanırsınız. Onun arzusunu pazarlık yapmanın onu kaybetmekten daha iyi olduğuna kendinizi inandırırsınız. Açık ilişkinin ikinizi de başkaları ile yatmasının uygun olduğu anlamına geldiğini söylersiniz ama bu siz onun sinir hastalığında mahkum iken onun başkaları ile yatmasına bahane olmaktan öte bir şey değildir. Onun başkaları ile yatmak istemesinin suçlusu bile sizsiniz ve siz de buna inanırsınız.

Ama sizin başka bir kadınla birlikte olma imanız bile onun korkunç bir kıskançlık nöbetine ve öfke krizine girmesi için yeterlidir. SKB ile birlikte iken korku içinde yaşarsınız. Dik durur, omurgalı davranırsanız onun intihar etmesinden (klasik bir SKB tehditidir) korkarsınız. Ama bana güvenin: o kendine bir şey yapacak duruma gelmeden çok daha önce siz kendini öldürürsünüz. Ben SKB ilişki nedeniyle intihar eden iki erkeği kişisel olarak tanıyorum.

Biliyorum, kalan arkadaşlarınızın ve ailenizin çoğu size bu ilişkiyi bitirmenizi ve hayata devam etmenizi söylüyor. Ama hayatınız bu tavsiyeyi dinlemenize bağlı. Sizi çarpık ilişkiniz hakkında dışsal bakış açılarından uzaklaştırıp izole etmek, SKB’nin hastalığı için çok önemli. Eğer onları dinlemezseniz, aileniz ve arkadaşlarınız bir süre sonra “yeni sizden” tamamen vazgeçerler.

Şunu da eklemeliyim ki eğer birgün SKB’nizi terk edebilirseniz, onun tüm sinir hastalığının baraj kapılarının açılmasına hazır olun. Bir SKB’nin kurbanından daha isteksiz olduğu şeylerden biri, başka birini kapana kıstırmaktır. Sizin rolünüzü dolduracak bir sürü beta salak vardır ama sizin onun için temsil ettiğiniz tahmin edilebilirlik ve rahat size duyusal bir bağımlılık yaratır. SKB, kurbanını kaybetmemek için vahşi bir hayvan gibi mücadele eder. Yani onu terk ederseniz, akla hayale gelmez bir sönümleme patlaması bekleyin.

SKB’nin sinir hastalığına alışmış bir erkeğin ilk izlenimi, “ilişkiyi düzeltmek” için kadının gerçekten değişmeye başladığıdır. Durum bu değildir ama onun davranışlarındaki radikal değişiklikler sizi buna ikna eder. Siz de başka alternatifiniz olmadığını ve ondan daha iyisini bulamayacağınızı düşünüyorsanız, buna düşersiniz.

Çeviri: Borderline Personality Disorder

Bu konuda toksik ilişkiler – narsist / borderline partner rehberi kitabımıza da bakabilirsiniz.

Kadınlarla (Oyun da) 10/10 Başarı Mümkün mü? | Erkeğin Hipergamisi

Merhaba millet, Ben Mr Deer. Daha önceki yazılarımdan ve videolarımdan beni bir çoğunuz tanıyorsunuz. Bu video da, bir çok insanın sayısız kere sorduğu ”her yürüdüğüm kızın numarasını alacak seviyeye gelebilir miyim?” sorusuna cevap arıyoruz. Bir bakıma da ”abi bir kız var” soruları da aynı kapıya çıkıyor, her yürüdüğümüz kızı elde etmek güzel bir hayal ama bir ”hayal”. Bu sorunun net ama tatmin etmeyen bir cevabı var, -hayır, her yürüdüğün kızı elde edemezsin. Fazla kısa ve tatmin etmediğini biliyorum.

Bazı durumlarda bu mümkün olabilir ama bu durumda da erkek ya kendi değerinin farkında olmuyor ya da düşük değerli kızlarla birlikte olmak daha kolay geliyor. Bu söylediklerim kulağa biraz karmaşık geliyor olabilir. Erkek değerini sonradan öğrenir ya da hipergami sinin farkına zamanla varır diyerek açıklayabilirim. Ülkemizde bir çok erkek kendi değerinin farkında olmadığı için düşük değerli kadınların ayak paspası olmakta, bu durumu yaşamamak için seviyemizi bilmeli ve kendi seviyemizde kadınlara yürümeliyiz. Çok daha fazlası videoda sizleri bekliyor dostlarım, İyi Seyirler!

Yüksek değerli erkek olmak ne demektir?

Rollo Tomassi‘nin youtube kanalını takibe aldım. Bu kanalın tamamını elimden geldiği kadarıyla Türkçeye çevirmeyi planlıyorum. Videolar oldukça uzun, ana temaya bağlı kalarak özet şekilde çeviri yapıyorum.

Çevirilerin bir kısmını buradan, bir kısmını kendi sitemden yayınlayacağım ve gene youtube kanalımdan bu çevirilerin seslendirilmiş hallerini yayınlayacağım.  Bu kanalda farklı konularda güzel podcastler de yayınlıyorum.

İlk olarak “Yüksek değerli erkek ne demektir?” adlı son youtube videosunu çevirdim. Çevirideki ifadeleri Türkçemize uyumlu olması ve anlam bütünlüğü için yeniden düzenledim! Kendi ifadelerimi kullanarak konuyu anlattım. Video şu:

Çeviriye geçelim….

Günümüz feminist gözlüğü takan dünyasında yaşlı, obez, 2 çocuklu-boşanmış kadınlar bile kendilerinde yüksek değerli erkeği isteme hakkı görüyorlar. Bir de genç ve güzel bir kadının nasıl erkekleri isteme hakkını kendinde bulacağını düşünün. Bunun nedeni birçok kadının kendi cinsel piyasa değerleri hakkında illüzyon-yanılsama içinde olmalarıdır.

Toplum kadınların kıçını öpüyor ve onlara her şeye sahip olabileceklerine ve en iyiye layık olduklarını söylüyor. Yetinmemelerini, evliliği ertelemelerini, kariyeri, başarılı alfayı hedeflemelerini söylüyor.

Kadınlara “bir erkekte neler olmalı?” diye sorulduğunda. Yakışıklı, kariyerli, bol para yapan, özgüvenli falan filan diyorlar. Peki, erkeklerin yüzde kaçı bunların hepsine birden sahip ki? Kadınlar buna % 20-50 diyebilirler. Halbuki tüm bu saydıkları şeylerin hepsine sahip olan erkeklerin oranı %1 gibi bir şey.

Bunun anlamı teknik olarak kadınların erkeklerin çoğunu görmemesi demek. Kadınlar kendilerinden üstün erkeklerin dediklerine itaat ederler, kendileriyle eşit olan erkeklere değil ! Toplum içindeyken eşit erkek istediklerini söylerler ama sadece kendilerinden üstün olarak algıladıkları erkeği görünce o erkeğe boyun eğerler. Bu yüzden yüksek değerli olmak gerekir. Yüksek değerli olmanın bir erkeğe sağlayacağı en önemli avantajlarından biri de çekip gidebilme lüksü olacaktır.

Pek çok erkek saygısız, kaba, obez ve kendileriyle seks yapmayan kadınları bırakıp gidemiyorlar. Çünkü yalnız kalmaktan ve yenisini bulmaktan korkuyorlar. Yüksek değerli olan dolayısıyla bir ayağı kapıdan dışarıya çıkmış bir adam olduğunda, sırada bekleyen başka bir kadın olduğunda kadınlar o erkeğe saygılı davranacaklardır.

Öncelikle yüksek değer birçok insanın öznel (kişiden kişiye değişen bir şekilde) olarak algıladığı bir şey. Öncelikle yüksek değerin ne olduğunu objektif olarak belirlemeliyiz.

Şundan çok eminim ki, birazdan bir kadın gelip bu videonun yorumlarına: “yüksek değerli erkek olmak demek iyi bir erkek olmaktır. Benim ihtiyaçlarıma duyarlı, elimi tutan, köpekleri ve dondurmayı seven, çocuk isteyen ve iyi aileden gelen erkektir” falan diyecektir. O yüzden yüksek değerli demekten kastımızın ne olduğunu objektif bir şekilde ortaya koymalıyız.

Alfa demek olarak şu tanımı yapabiliriz. Alfa belli bir maddi güce, tecrübeye, yeterince farklı kadınla yaşanmışlığa, şekle girmiş vücuda, bankada belki 6 aylık maaşı kadar bir birikime sahip kişidir diyebiliriz. Bence bu sizi giriş seviyesinden yüksek değerli adam sınıfına sokar.

Maalesef biz erkekler bu “yüksek değerli” olma konusunda erkekler olarak kadınlardan farklı olarak somut bir şeylere sahip olmalıyız. Onlar için sadece güzellik yetecektir ama bizim için durum çok daha farklı. Biz bu noktada kadınlardaki gibi bir ayrıcalığa sahip değiliz. Bir kadına ilişkide kendisinin masaya ne koyacağını sorduğunuzda “ben iyi biriyim, naziğim, ilgiliyim” gibi birçok sübjektif şeyi söyleyecektir. Ama erkeğin böyle bir ayrıcalığı yoktur. Erkeğin masaya somut şeyler getirmesi zorunludur. Bizler üstü kapalı bir şekilde performans yükü altındayız.

Kadınlar politik doğrucu olarak: “partnerim en az benim kadar para kazanmalı ya da benden biraz daha düşük olsa da olur” falan diyebilirler ama şunu biliyoruz ki kadınların söyledikleriyle yaptıkları ayrı iki dünyadır. İstedikleri kendilerinden en az %25-50 daha fazla kazanan bir erkek. Kendilerinden çok daha başarılı ve fazla kazanan erkek istiyorlar ve bir yandan da bunları önemsizmiş gibi gösteriyorlar. Çünkü bu beklenti onları kötü gösteren bir şey olurdu. Bu yüzden bu konuda dürüst olmuyorlar.

Erkekler bunlara sahip olurlarsa lider olurlar ve ilişkiye istediklerini dikte edebilirler. Çünkü kadınlar eğer ödül olduğunu düşünmezlerse o erkeği takip etmezler. Çoğu kadın çoğu erkeğe aslında saygı duymaz, duyarmış gibi yaparlar çünkü doğalarının bu onları kötü gösterme ihtimali olan tarafını gizlemek isterler. Ve bunları gerçekleri dürüstlükle redpillde dile getiren erkekleri “kadınlardan nefret ediyorlar vs.” diye damgalamaya çalışırlar. Bizler kadınlardan nefret etmiyoruz, sadece pratikte bu cinsel eşleşmelerin kadınların dürüstçe dile getirmediklerinden daha sert bir doğası olduğunu söylüyoruz.

Kadınlar hipergamiyi uzun süre sır olarak tuttular. Bunu zaman zaman bazı komedyenler dile getirmiş olabilir ama tarihsel olarak kadınların üstün faydası gözetilerek bu eşleşme, partner bulma stratejileri sır olarak tutulmuştur. En azından bir noktada üzeri kapatılmaya çalışılmıştır.

Günümüzde sosyal medyanın patlamasıyla kadınların kendi egolarını yaptığı yaptırım ve beklentileri arşa çıkmış durumda. Ve artık cinsel pazar değeri olarak 6’lık bir kadın çok rahat bir şekilde kendini 8’lik olarak hissediyor. Çünkü sosyal medya üzerinden beta ve feminist erkekler gibi gruplar tarafından çok fazla ilgi bombardımanına tutuluyorlar.

Artık kadınların hipargamiyi bir sır olarak tutmaya ihtiyaçları yok. Bunu da açıkça artık medyada görebiliyoruz. Açıkça belli bir yaşa göre (genç oldukları ve birçok erkekle takılabildikleri parti yıllarında) serserilerle takılmaları ancak belli bir yaştan sonra daha kalıcı-sağlayıcı-sorumluluk sahibi beta erkeklerle evlenmeleri tavsiye ediliyor.

Reklamlarda bilerek ortalama güzelliğin bile altındaki bir kadını alıp tepedeki çekici bir adamla eşleştiriyorlar. Erkekler hayatta eğer belli standartlara sahip olmazlarsa çekici kadınlarla olamayacaklarını çok hızlı bir şekilde öğreniyorlar. Ancak bu tarz reklamlar kadınlara ne kadar güzel olmasalar da, hatta maskülen bir kadın olsalar da azınlık dilimdeki erkeği hak ettikleri vurgulanıyor. Bu yüzden kadınlar gerçek yaşamla uyumlu bir beklentinin dışına çıkmış durumdalar. Bu reklamların söylediği ortalama altı güzellikte bir kadının tepedeki dilimdeki erkekleri hak ettiği.

Kadınlar için eskiden gizli bir şekilde verilen hipargamik tavsiyeler artık artık çok açıkça veriliyor. Kadınlara, değerinizin düşüşe geçeceği 28 yaşlarına kadar eğlenin ancak bu serseri adamlarla evlenmeyin ve o yaştan sonra sorumluluk sahibi betayı bulun tavsiyesi açık bir şekilde veriliyor.

Kadınlar kendileriyle eşit partner aramıyorlar, kendilerinden üstün görecekleri birini arıyorlar. Erkeklerin beynine küçüklüklerinden beri kazınan klasik söylemin aksine seninle eşitin olduğunu bilen kadın seni kendinden üstün göremez. Çünkü hipargamik kadın her zaman kendinden daha yukarıda ve iyi olanı arar.

Kadınlar her zaman ataerkil toplumda yaşadıklarını söyleyip mağdur edebiyatı yapıyorlar ancak söz konusu 2021 yılıysa artık bu durum geçerli değil ve kadınların şuanki toplumda daha fazla ayrıcalıkları ve hakları var. Eğer günümüz feminist toplumunda kadınsan ataerkil diye bahsettiğin bir erkeğin üzerindesin demektir.

Feminizm sadece kadınların mağdur olduğunu iddia ederse varlığını sürdürebilir. Çünkü feminizm “eşitliği” savunduğunu söyler anca bunu sadece bir tarafın mağdur olduğunu iddia ederse savunabilir. Ancak bunu savunmak şuanki toplumda yapılabilecek bir şey değil.

Görüştüğüm birçok kadına bir erkekten beklediklerini sorduğumda, 19 yaşındayken beklediklerinin 29 yaşındayken beklediklerinden çok daha farklı olacaklarının en azından bilinçaltı seviyede farkında olduklarını gözlemliyorum. Ben bu durumun birçok erkek tarafından da fark edilmesini bekliyorum ancak kadınlar zaten bunun çoktan farkındalar!  Ve belli bir yaşa kadar serserilerle gönül eğlendirip sonra da sorumluluk sahibi betayı bulmak planlarının bir parçası! Aslında erkekler burada kadınların gördüğü büyük resmi görmüyorlar. 19 yaşındaki bir kızın eşleşme-partner bulma stratejisi aslında aynı zamanda hayat stratejisidir. Ancak 21 yaşında bir erkek hala kendisine anlatılan idealleştirilmiş aşk masallarına inanıp duruyor (Kendimle eşit bir partner bulacağım, her şey plana göre gidecek, çocuklarımız olacak vs) . Ama kadınlar daha 19 yaşından beri 28 yaşlarına kadar olan parti yıllarındaki eğlenme halinin ileri 30’lu yaşlarındaki güvenlik ve kendilerini garantiye alma ihtiyaçlarına kadar sürmeyeceğinin farkındalar. Bu eğlenceyi belli bir yaştan sonra sürdüremeyeceklerini biliyorlar. Ve her şeyi plana göre işletiyorlar! Bu yüzden kadının eşleşme (partner seçme) stratejisi aynı zamanda hayat stratejisidir.

Bir kadın 20’li yaşlarında ve güzelse hayat onun için kolay modda olacaktır. Ancak biz erkekler için tek opsiyon görünüşümüz ve yaşımız değildir. Para erkekler için büyük bir eşitleyicidir. Para erkeği yakışıklı hale getirir. Bu açıdan erkekler para yapmaya odaklanabilir çünkü kadınlar bir yere kaçmıyorlar. Erkekler kadınlar gibi değerli olmak için belli bir zaman dilimine hapis değiller. Bir erkek 20-30’larında çalışıp 35’lerinde cinsel pazar değerini yukarı getirebilir. Çünkü biz erkekler en değerli olduğumuz yaşlar bakımından kadınlarla aynı cinsel pazar zaman tünelinde değiliz.

Kadınlar 35 yaşında bir erkeği daha genç kadınlarla beraber olduğu için utandırmak isterler ama kendilerinin değerinin düşüşte olduğunun ve erkeğinkinin artışta olduğu bildikleri için bunu yaparlar.

Hayatı bir banka gibi görürsek, kadınlar hayata 5 milyon dolar avansla başlıyorlar (19 yaşında güzel bir kadın olması). Ancak ortalama bir erkek 20’lerinde bu kadının yanındayken neredeyse 0 bakiyededir(20’li yaşlarında tecrübesiz erkek değersizdir). 35’ine kadar daha fazlasını biriktirebilir(statü kazanıp kendini geliştirilerek). Erkek 35’lerinde kadına başlangıçta avans verilenin 3 mislini kazanmışken kadının parası çoktan suyunu çekmek üzere olacaktır(ilerleyen yaşı ile beraber kadının değeri 28’lere doğru düşüşe geçer). Ve kadınlar bu noktada çok uyanık bir şekilde kendi değerleri düşerken değeri yükselen erkeği kapmaya çalışırlar. Ama zeki erkek hayat bankasında 5 milyon doları birikmişken, geçmişte zengin olan ancak şuan 200bin doları kalan kadınla ciddi bir ilişki kurmaz.

Erkekler olarak performans yükü altındayız. Birçok erkek bunu kabul etmek istemiyor. Kadınların onların duygularına dokunan ve kendini ifade eden erkekleri istediklerini, herkesin karşılıklı olarak kazandığı, dünyadaki herkesin kazanan olduğu bir dünyada olduklarını düşünmeye eğilimliler. Ancak işin gerçeği sen bir erkeksin ve doğanda mücadele etmek var. Güzel kızları istiyorsan diğer erkeklerin yanında parlamalısın.

Erkek oyunu ile kadın oyunu çok farklıdır. Erkeğin oyunu kadını elde etmektir, kadın oyunu ise seks sonrasında erkeği elde etmekle, elde tutmakla ilgilidir. Ve pek çok kadın seksten sonra, seks dışında erkeğe bir değer sağlama konusunda yetersizdir.

Kadınlar güçlü ve bağımsız olmak istiyorlar ama hala önlerinde eğilip onlara evlenme teklif eden geleneksel erkek bekliyorlar. Ama kendileri geleneksel kadın olmak istemiyorlar. Erkekten beklenen şeyler geleneksel şeyler. Yani erkek centilmen olacak, koruyucu olacak, yeterli parayı kazanacak ama kadın geleneksel olmayacak. En mavi haplı erkekler bile günümüz evliliklerdeki bu dengesiz noktayı görebiliyorlar.

Kimse kadınlara bir ilişkiye başlarken cinsellikleri ve güzellikleri dışında masaya ne getireceklerini (ilişkiye nasıl bir değer katacaklarını) sormuyor. Bu sorulursa kadınlar genelde iyi bir işe sahip olduklarını söylüyorlar. Ama iyi yemek yapacaklarını, iyi anne, iyi eş ya da destekleyici sevgili olacaklarını vs. söylemiyorlar. İş bir kadını iyi bir eş, sevgili yapmıyor. Bunlar erkeklerin cinselliğin ötesinde baktıkları değer değil.

Pek çok kadın seksten başka bir şey masaya getiremiyor ve masaya getirdikleri diğer şeylerde zaten erkeklerin sahip oldukları şeyler.

Kadın: Daha fazla para yapıyorum !
Erkek: Tebrikler. Ben de öyle

Kadın: İyi bir işim var !
Erkek: Tebrikler. Benim de öyle

Bunlara erkekler zaten sahip. İşin aslı kadınlar erkeğin ne istediğini bilmiyorlar. Çünkü bunu hiç düşünmek zorunda kalmamışlar. Bir erkek kadından daha geleneksel kadın rollerini bekleyecektir.

Günümüz toplumunda erkeklerin kadınlara standart olarak saygı duymaları öğretilmiştir. Saygı kazanmak için tek yapmaları kadın doğmaktır. Bir kadının ağzından “ben bir kadının, saygı duyacaksın” lafı kolay bir şekilde çıkabilir. Ancak bir erkek size gelip “ben erkeğim bana saygı duy” dediğinde o erkeğe .iktiri çekeriz.  Erkekler saygı beklediklerinde bu komik olur çünkü erkekler eğer bir alanda başarı gösterirlerse saygıyı hak ederler. Bu adil bir durumdur.

Bir erkeği hayatta yaptıkları saygıdeğer hale getirir. Ancak kimse kadınlar için erkeklerden bekledikleri bu performansa dayalı aynı saygı kriterlerini dile getirmiyor. Pek çok erkeğin kafasına kadınlara sadece kadın oldukları için saygı duyma düşüncesi yerleşmiş. Bu düşünce erkeğin kadının türlü saçmalıklarını tolere etmesine neden oluyor.

Kadınlarla erkekler saygıdan farklı şeyler anlıyorlar. Kadınların tanımında herkes herkese saygı duymalı. Çünkü kadınların dünyasında saygıya tek referans kadın oldukları için saygı görmeleri gerektiğidir. Erkekler saygıyı diğer erkek başarılıysa ona verirler. Mesela bir erkek çok çalışıp varlıklı hale geldiyse ona saygı duyarız. Bir erkek “erkek olduğum için bana saygı duy” derse ona güleriz çünkü yaptıkları onu saygıdeğer hale getirir. Şuan toplumda kimse kadınlardan erkeklerden bekledikleri saygı kriterlerini beklemiyor. Sadece vajinaları oldukları için saygıyı hak ettikleri bir algı söz konusu. Bir kadın sadece kadın olmasının arkasına sığınarak sana saçmalık saçacak olursa, kadın olmasından ötürü ona saygılı davranma beyin yıkamasını bir kenara bırak ve bir erkeğe yaptığın gibi ona hak ettiği türden konuş. Bu durumda kadının fikri seninle çelişiyor olsa bile sana olan saygısı artacaktır. Çünkü ona gerçekten hak ettiği gibi davranma cesaretine sahip olduğunu göstermiş oluyorsun.

Kadınlar erkekleri, erkeklerin onları obje haline getirdiklerinden daha fazla obje haline getiriyorlar. Erkeği kazandığıyla, statüsü ve özgüveniyle obje haline getiriyorlar. Kadınlar sana çok faydacı yaklaşacaklardır. Statünden, gücünden, ona sunacağın türlü şeylerden faydalanmak isteyeceklerdir. Sen de küçüklüğünden beri sana öğretilen masalları bir kenara bırakıp bir kadının sana faydasını tartmayı düşünmelisin. Kadınların erkeklerden çok daha yoğun olan bu faydacı yapısının evrimsel nedeni kadının kendisini için en üstün-ideal erkeği bulmak için cinsel pazar değerinin en tepe nokta yaptığı 18-24 yaş aralığının ona kısa bir zaman tanımasıdır. Kadının en ideal erkeği bulmak için elinin en güçlü olduğu bu zamanın bir erkeğe göre çok kısa olması kadını her zaman daha faydacı, fırsatçı yapacaktır.

Çeviren: Secret

Erkek Adam Türkçe Podcast: Tomassi’nin Demirden Kanunları

Bu hafta Kırmızı hap dünyasının üstadı Rollo Tomassi‘nin meşhur demirden kanunlarını konuştuk. Yayında adı geçen bazı başka yazılar:

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube videosu aşağıda.

Vaka Çalışması – Çerçeveyi korumak onu kaybetmeme neden oldu

Sizden öğrendiğim şeyler sayesinde harika bir kadınla tanıştım. İstediğim her şeye sahipti ve onu çok ama çok sevdim.

“Onu çok ama çok sevdim” ne demek biliyor musunuz? Ben onu, onun beni sevdiğinden çok daha fazla sevdim demek! Dakika bir, (kendi kalene) gol bir.

Ama 6 aylık ilişkinin sonunda ayrıldık. Ayrılık nedenimiz şu: Birgün bana Instagram fotoğraflarıma yorum bırakan kadınların kim olduğunu sordu. Ben mimari fotoğrafçıyım ve hesabımda benim ve yüzümün tek bir fotoğrafı bile yok. Hesabımdaki fotoğrafların %100’ü profesyonel mimari fotoğraflar. Ona bunların geçmişte tanıştığım arkadaşlarım olduğunu söyledim ve hiçbirinin geçmişte bir flört ya da eski kız arkadaş olmadığını da belirttim. Gerçekten de hepsi ya arkadaş ya da iş arkadaşı. Hesabıma erkek iş arkadaşlarım ve arkadaşlarım da geliyorlar tabii ki.

Bana bu kadınları sessize almamı ve onların fotoğraflarına kesinlikle beğeni bırakmamamı söyledi. Bunların kendisini kötü hissettirdiğini söyledi.

Mimari fotoğraflar yüzünden güveni sarsılıyorsa kızın kendine güven problemi var. Hesabında etkileşime giren tüm kadınları sessize almanı beklemesi mantıklı değil.

Ona bu kadınların fotoğraflarına kesinlikle flört amaçlı beğeni atmadığımı, sadece destek amaçlı beğeni attığımı anlattım.

Bu kızın geçmişinde bu şekilde bir aldatma olabilir, bilemem. Ama yine de bu büyük bir sorun değil ve kolayca halledebilmen lazımdı.

Bu sorun birçok konuşmayı getirdi ve bir türlü ikna olmadı. Sonunda işi “ya o kadınları sessize alırsın ya da bu ilişki biter” noktasına getirdi. Sosyal medyanın umrumda olmadığını ama bu insanların benim arkadaşlarım olduğunu söyledim. Bu insanları sessize almak benim prensiplerime aykırı dedim. Kadın olmaları umrumda değil.

Sonunda ayrıldık.

Bu kadın seni çok seviyor falan değil. Bu belli. Temelleri anlamak yerine benim yazdıklarımdan sadece bir kızın donunun içine girebileceğin kadarını almışsın sanki.

Kadın senden ayrılmaya bahane olsun diye kavga çıkarıyor gibi. Zira şu ana kadar gördüğüm, kadının seni, senin onu sevdiğin kadar sevdiğine dair bir ipucu yok. Başta söylediğini hatırla:

Onu çok ama çok sevdim.

Sen onu çok ama çok sevdin ama o seni o kadar sevdi mi sence? Hayır. Zira onu çok ama çok sevdim, onu beni sevdiğinden çok ama çok daha fazla sevdim demek.

Prensiplerimden ödün vermediğim için onu kaybettim ve bu canımı sıktı. 1.5 ay ayrı kaldık ve bu hafta ona ulaştım. Bana daha yeni bir erkekle ilişkiye başladığını ve bu çocukla ilişki denemek istediğini söyledi.

😀 Ayrılık kızı gerçekten yıkmışa, uykusuz geceler geçirmesine neden olmuşa benziyor 🙂  Bu kızla 6 aydır beraberdiniz ve 1.5 ay geçmeden başkasıyla beraber. Bunu söylediğim için kusura bakma ama hislerim bana bu kızın zaten bu çocuğu sıraya koyduğunu söylüyor. Belki de ikiniz beraberken onunla konuşmaya başlamıştı.

Şimdi kız adamın instagramda başka kadınların fotoğraflarını beğenmesine kızıyor. Bunlar bikini fotoğrafları mı, bundan bahsedilmemiş. Ama kız kıskançlık yapıyor, adamın bu kadınlarla geçmiş bir ilişkisi olmamasına rağmen.

Kadın neden bu kadar kıskanç olabilir? Direkt yansıtmaya benziyor. Kendi zayıflığını elemana yansıtmış zira derinlerde bir yerde o kadar sadık değil. Bunu söyleme nedenim 6 aylık ilişkiden en fazla 6 hafta sonra (belki daha önce buldu ama henüz diyor) başka biriyle olması.

Kız bu adamı muhtemelen siz ilişkideyken sıraya koymuş ve bu instagram olayını bahane olarak kullanıyor. Kadınlar bunu yapabilirler. Bir erkekten ayrılmak istediklerinde bir kavga çıkarıp küçük bir şeyi büyük bir probleme çevirebilirler. Eski kız arkadaşının sana sadık kalmadığını varsayabilirsin. Onu çok ama çok sevdim diyorsun ve bu da seni olanlara tamamen kör yapmış. Onun seni, senin onu sevdiğin kadar sevmediği belli. Sen muhtemelen ilişki boyunca onun peşinde koşup durdun. 6 aylık ilişkiyi birden bitirmesi ve birkaç hafta sonra başkasıyla olması sana ne diyor? Senin eski sevgilinin sana ilgisi o kadar da yüksek değilmiş diyor.

Yazdıklarım rahatsız edici olabilir ama benden fikir belirtmemi istedin ben de eğip bükmeden gördüklerimi anlatıyorum. Benim işim kıçınıza gökkuşağı üflemek değil. Benim işi sizi sarsarak ve gerekirse tokat atarak kendinize getirmek.

Gerçek şu ki sen bu kızı premses yapıp tahta oturtmuşsun ve kız orada olmayı da hak etmiyor. Sonradan olanlara bakarsak kızın seni suçlamaları, kendisi aldatma eğiliminde olan ya da aldatan yalancının yansıtmaları gibi. Kız muhtemelen bu çocuğa yöneldi, belki senin daldan atlamadan onun dalı tuttu ve sonra bir bahaneyle senden ayrıldı. Ama kız tabii bunu itiraf etmeyecektir.

Kendisine güvenen ve kendisi ile barışık biri partnerinin sosyal medyasındaki karşı cins ile etkileşimini gözlemlemekle yetinir ve onun bu fırsatı aldatma için kullanıp kullanmadığına bakar. Yani karşısındakine kendi kendisini topuğundan vurmaya niyeti varsa o silahı verir. Zira bu tür şeyleri paranoyakça engellemeye çalışıp ileriye ötelemektense başından görmeyi ve bitirmeyi tercih ederler.

Durduk yere bu tür kıskançlıklar yapan kadının kendisinin bir halt yemekte ya da yemeye niyet etmekte olduğundan şüphelenmelisiniz.

Kız senden ihanet imasıyla ayrılmış, birkaç hafta sonra başkasının kucağında ve bu arada da tabii haftalarca sana ulaşmıyor. Üzülmüşe de benzemiyor. Umrunda değil ve muhtemelen hiçbir zaman da o kadar umrunda olmadı.

Bu yazdıklarım senin için şok edici olabilir ama ben kadının davranışlarına bakıyorum ve onların anlamını sana söylüyorum.

Başkasıyla olduğunu duyunca ona iyi şanslar diledim ve o iş olmazsa beni aramasını söyledim. Arkamı dönüp gitmeye ve o bana ulaşmadan asla ardıma bakmamaya karar verdim. Ama onu hala istiyorum.

Birader ona asla ulaşmamalıydın. Çünkü en iyi pazarlık pozisyonu blöf yapmadan gerçekten arkanı dönüp gitmektir. Dik durmuş ve instagram isteklerine hayır demişsin ama bir buçuk ay sonra kızı aramışsın. Ayrıldıktan sonra no contact yapmalıydın ve no contact demek no contact demektir. Birkaç hafta ulaşmayım sonra artık ulaşabilirim demek değildir.

Kız sana iyilik yapmış ve sen kafanı kuma gömmene rağmen kendisi gibi sadakatsiz birini kız arkadaşın mertebesinden elemiş. Bu tür kadınlar genellikle ilgileri düşük iken başkasını sıraya koyarlar ve bir de karşılarındakini sadakatsizlik ile suçlarlar.

Fol yok yumurta yokken seni sadakatsizlik ile suçlayan hatuna yerini bildirmeliydin: “Beni sadakatsiz olduğumu ima etmen hiç hoşuma gitmedi.” demeli ve topu onun suratına atmalıydın.  “Beni böyle basit bir şey yüzünden sadakatsizlikle suçluyorsan bence kendi içindekini bana yansıtıyorsun ve ben senin güvenilir biri olmayabileceğini düşünüyorum.”

“Onu yeniden istesem de  no contact (iletişimi kes) tekniğine sadık kalacağım.”

No contact bir teknik değil. No contact kalıcı bir pazarlık pozisyonudur.

Ama olayların böyle gelişmesi çok canımı sıkıyor.

Uçurumun kenarından dönmüşsün bence iyi hissetmen lazım. Daha fazla birlikte kalıp aldatıldığını da öğrenebilirdin. Bu kadın iyi bir ilişki materyali  olsaydı ve seni gerçekten sevseydi 6 aylık ilişkiden 6 hafta sonra başkasının kollarında olmazdı. Bu adamın siz beraberken ortaya çıkıp kızın hedefine girmiş olması çok büyük ihtimal. Düşünsene. Ayrılıyorsunuz, problem de  çok büyük bir sorun değil. İşleri düzeltmeye çalışmıyor ve “kendine iyi bak ben de gideyim başkasının kollarına varayım” diyor.

Onu çok ama çok sevdin yani tüm gücü ona verdin. Bu nedenle de zaten ayrılmanız onu zerre etkilemedi ve kız hızlıca hayatına devam etti. Bunu yaparken de seni manipüle etti ve instagram bahanesi ile bir de seni suçlu çıkardı ve senin kendini kötü hissetmene neden oldu.

Bu kız muhtemelen yalancı ve sadakatsiz. Kurtulmuşsun. Kendi betalığın sayesinde olsa da kurtulmuşsun. Şimdi canın çok yanıyor eminim ama bu uzun vadede iyi bir şey. Senin için de güzel bir ders.

NOT: Corey Wayne’in videosundan özetleyerek çevirdim. Kendi danışmanlık konuşmalarımda çok karşılaştığım bir olay bu. Oradaki şeyleri burada paylaşmıyorum ama Corey Wayne’in bu videosunu görünce çevireyim dedim zira yaygın bir durum. “Abi burada öğrendiklerim yüzünden çok “iyi” bir kızı kaybettim” diye başlıyor ve biraz konuşunca anlıyorsunuz ki kaybettiği yok, iyi kız yok, o yok bu yok. Kırmızı hapı hanzoluk sanıp aptallıkla ilişkisine zarar veren adamlar olduğunu inkar etmiyorum ama çoğunun durumu böyle değil. Kırmızı hapı bir kızı “elde etmek” için teknikler olarak okuyan ve hedefi hala ne olursa olsun kiminle olursa olsun ilişki sahibi olmak şeklindeki adamların başına çok gelen bir şey.