Oyun robotu – Oyunu kadınlara anlatmak (Vaka Çalışması)

Merhaba, 21 yaşındayım ve üniversiteye gidiyorum. Hem okuduğum hem de yarı zamanlı çalıştığım için oldukça yoğunum.

3 aydır bir kız arkadaşım var. Kız benim yaşadığım şehirden 3 saat uzaklıkta başka bir şehirde yani uzak mesafe ilişkisi.  Ama neredeyse her hafta görüşüyoruz. Ama sürekli ben oraya gidiyorum, o ailesiyle yaşadığından buraya gelemiyor zira dönüşü çok geç oluyor. Kız bu arada 18 yaşında ve sınava hazırlanıyor.

Üniversite okuyorsun, yakınında bir sürü kız var muhtemelen ama sen 3 saat uzaklıkta ve sürekli gidip görmen gereken, özgürlüğü oldukça kısıtlı bir kızla çıkmayı tercih ediyorsun. Uzak mesafe tercih edilir bir ilişki şekli değil. Seninkisi bunun da kötü versiyonu yani onun da sana gelmesi lazım ama hep sen oraya gidiyorsun. Git gel 6 saat yol.

Son haftalarda bana daha az mesaj atmaya başladı. İlgisinin düştüğünü hissediyorum. Eskisi gibi muhabbet heveslisi de değil. Bir haftasonu çıkamayacağını zira rahatsız olduğunu söyledi ki bu, benim her hafta yollarımı gözleyen bir kız.

Ben de bunun üzerine ona daha az ulaşmaya ve kendime odaklanmaya karar verdim. Fakat birgün mesajlaşmadıktan sonra bana mesaj atıp bir sorun olup olmadığını sordu.

Bir sorun olmadığını, iyi olduğumu söyledim. Sonra da “dürüst olmam gerekirse, aramızdaki iletişimin azaldığını fark ettim ve ama sorun değil” dedim.

Son kısımda saçmalayana kadar iyiydi. Yani sorun olmasa bunu neden belirteceksin ki? Bariz sorun ediyorsun zira bunu ona söylüyorsun.

“Sana ulaşıp duracağıma senin bana olan ilgin artana kadar kendime odaklandım” diye de ekledim.

Offf daha kötüsü geliyormuş meğerse. Yahu arkadaşlar, oyunu oynayın, kıza anlatmayın. Bu sizin acemiliğinizi gösterir, saçmalamayın. Sizi karizma değil palyaço yapar. Balık nasıl balık avlandığını bilmez, balığa onu nasıl avlayacağınızı anlatmak sizi komik duruma düşürür.

“Senin bana ilgin artana kadar kendimi geri çekiyorum zira Youtube’da Maho Abi öyle dedü”.

Neden bilmem ama kız sinirlendi.

Neden acaba? Allah Allah. Oysa “benim erkekim oyunun taçsız kralı olmuş, çok gururluyum” diye ağlamalıydı.

“Sana olan ilgimde bir azalma yok ama çok çalıştığın için sürekli arayıp rahatsız etmek istemedim” dedi.

Aranızdaki muhabbet azaldığında bundan etkilenmemelisin.  Yapman gereken tek şey, kızın mesajlaşma sıklığına ve uzunluğuna uygun mesajlaşıp kendi hayatına bakmak. Eğer bir iki hafta böyle devam ederse konuşabilirsin ama Allah aşkına “bana ilgin azalmak o zaman ben seni çok aramamak, Oturan Mahmut böyle dedi” diye zırvalama. Sadece nasıl olduğunu, bir sorunu olup olmadığını sorup öğrenebilirsin.

Oyunu söze döküp anlattığında karizma olmuyorsun. Bu senin karizmanı sıfırlıyor. Tam tersi genellikle kuyruk acın olduğunu, üzgün ya da kızgın olduğunu sinyalliyorsun. Kızı pasif agresif bir tavırla cezalandırıyorsun gibi duruyor.

Ona her gün yüz yüze görüşemediğimizi ve telefonda sürekli konuşmamızın bizim beraber geçirdiğimiz zamanın değerini azalttığını söyledim.

Bu konuda bana katılmadığını, böyle bir durumu hiç yaşamadığını söyledi.

Bana çok kastığımı, robot gibi konuştuğumu, daha fazla duygu ifade etmem gerektiğini söyledi.

Senin robot gibi olduğuna inanırım. Yalnız sen şimdi buradan aşırı uca kayarsın. Kız senden duygusal bir kıza dönüşmeni, duygularını üstüne kusmanı istemiyor.  Metaverse tanıtan Mark Suckerberg gibi değil de bir insan gibi davranmanı istiyor.

Arada bir mesaj atıp onu hala önemsediğimi göstermemi istiyor.

Arada bir mesaj at sen de. Yani altın oran 2:3 gibi bir şey ya da ilk ulaşmada 1:3 gibi bir şey. 1:10 ya da 1:5 değil. Altın oranı ve çekimi kıza fazla ulaşarak da bozabilirsiniz, kıza çok az ulaşarak da.

Kızın kendine güven problemi var sanırım.

Belki. Belki de sen gerçekten yetersiz ilgi gösteriyorsun.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Soru Cevap İlişkiler – Eylül 2023 (Youtube Soruları)

Youtube kanalında sorulan sorulara cevaplar verdim. Uzun süredir soru – cevap videosu yapmıyordum, arada böyle yapmak lazım.

Arkadaşlar, Youtube kanalına Katıl da ekledim. Kısa süre içerisinde oraya da video koyacağım.

Aşağıda yayının Youtube videosu var. Yayına Spotify kanalımızdan da ulaşabilirsiniz.

00:00 Giriş
00:11 Betaların sevgilisi var, benim neden yok?
05:51 Neden iyi kadınları itiyorum, toksik kadınları çekiyorum?
08:24 Toksik olmayan kadınlardan hoşlanmıyorum, toksik seviciyim.
08:36 Buralarda düzgün kız yok, ne yapacağım?
10:43 Çıktığım kadınlarda neden güven oluşturamıyorum?
10:56 Türk kadınlarının çoğu mavi haplı erkek mi istiyor?
12:02 Bir kıza aşırı duygusal yatırım yaptım. Bu kızı nasıl unutacağım?
17:00 Sosyal medya hesabından imalı atıflar yapan kızın amacı nedir?20:54 Üniversite sınavına hazırlanırken kızlardan uzak durayım mı?22:21 Kaygılı hareketlerin kendi kendini gerçekleştiren kehanete dönmesi
23:04 Kararlılık ile saldırganlık arasındaki farklar nelerdir?
25:29 Psikolog takipçi yorumu
25:51 Lise ve üniversite yıllarında kız yoksa sonra geleni ne yapayım?
26:58 Bir kadın beni ben olduğum için sevemeyecekse, ben öyle sevgiyi neyleyim?
29:34 Erkek kadına problemlerini yansıtmalı mı?
30:47 Benden 16 yaş genç bir kızla evleniyorum. Yaş farkı sorun olur mu?
33:44 Kadınlara çok istekli görünen birisi ne yapmalı?
35:00 Davranışları kontrol etmek rol yapmak değil mi?
37:04 Toksik eski kız arkadaşı engellemek zayıflık mı?
37:46 Toksik kadınların aşk bombardımanını normal kadınla balayı dönemini nasıl ayıracağız?
39:10 Kapanış

“Kızlar beni öpün” diye pankart açan adam

Merhaba,
Kadıköy’de daygame eğitimi verirken bu arkadaşa rastladım. Kendisiyle 30 dakika kadar bir muhabbetim oldu. Redpill’in doğrularını bu 30 dakika boyunca ayaküstü anlatıp kendisini doğru yola davet ettim. “Fotoğrafını çekip hakkında bir makale yazabilir miyim?” dediğimde kabul etti.

Ona şöyle dedim, “eskiden ben de en eziklerden biriydim ama hayatımda hiçbir zaman kendimi senin yaptığın kadar alçaltmadım!” Kendisi de bu yaptığının çok ezikçe olduğunu kabul ettiğini ancak başka bir yol bulamadığını söyledi.

İkinci olarak Adriana lima gelip seni yanağından öpse ne kazanacaksın? Zaten yanağında sakaldan öpecek alan yok dedim.

Bunun bir sosyal deney olup olmadığını ya da bu kişinin bir trol olmadığını anlamaya yönelik sorular sordum. Ve yarım saatlik muhabbetimizden sonra ortada bir kamera olmadığına ve bu kişinin bunu şaka/trol amaçlı yapmadığına emin oldum. Kendisine üzüldüm, centilmenkulubu.com olan kendi sitemden ve erkekadam.org sitesinden bahsettim. Kendisine nasıl ulaşabileceğimi sorunca bana üzerinde numarası olan ve “Her türlü işi yaparız, her türlü” yazan kartvizitini verdi. “Her işi yaparım” demenin aslında hiçbir işi tam yapamamak olduğunu da anlattım. Uzun vaazımdan sonra sanırım hiçbir şey anlamadı. Kendisinin tam bir incel olduğuna kanat getirdim. Umarım bu siteye girer ve kendisini davet ettiğim gibi doğru yolu bulur.

Gerisini Mahmut abi yorumlasın…

Yazar: Secret

  1. %3’lük Erkekler Video Seti
  2. Çekici Erkek Eğitim Seti

Bir “hayatta kalma” stratejisi olarak mavi hap – kırmızı hap

Karanlık Rüya’nın bir Tweetini gördüm:

Mavi haplı, feminen düzende yetişmiş bir erkek olmak her zaman kötü değildir. Çirkin fakat iyi huylu kızların veya kalabalık geçmişe sahip sorunlu kadınların da temizlenmesini sağlar. Ben en çok çirkin fakat iyi huylu kızlar için seviniyorum.

Ben de bunun üzerine aslında tweete cevaptan çok aklıma gelen şu şeyi yazdım:

Uyumlu olanın hayatta kalması (üremesi) anlamında, evrim açısından mavi haplıların çoğu (bedeli yüksek olsa da) başarılıdır. Boşanma, modern kadınlar, vs. diye diye çocuksuz kalacak bir kırmızı haplı ise evrimsel açıdan başarısızdır. Uyum sağlayamayıp silinmiştir.

Şimdi evrim teorisindeki “uyumlu olanın hayatta kalması” mekanizması, gündelik dilde genellikle yanlış kullanılıyor. Birincisi burada önemli olan uyumlu olmak, fiziksel olarak güçlü değil. Örneğin dünyaya göktaşı çarpar, güçlü t-rex dinazorlar yok olur, ufacık uçan dinazorlar hayatta kalırlar.

Ayrıca uyumlu olmak, birey için illa pozitif bir şey olmak zorunda da değil. Yani bireye eziyet eden, bireyin hayatını zorlaştıran bir şey de olabilir.

İkincisi ve daha önemlisi, burada hayatta kalmak demek, bireyin hayatta kalması demek değil. Bireyin gelecek nesillere geçmesi demek.

Örneğin Rıfkı ve Sıtkı adında ikiz kardeşler düşünün. Rıfkı, 25 yaşında evleniyor ve Sıdıka’dan 3 çocuk yapıyor. Rıfkı tam bir mavi haplı, karısının elinde inim inim inliyor ve 35 yaşında stresten, dırdırdan, vs. kalp krizi geçirip ölüyor.

Sıtkı ise biraz da Rıfkı’nın tecrübesini görünce evlenmiyor. Hovardalık yapıyor, kadınlarla başarılı. İşinde de başarılı. Aradan yıllar geçiyor, Sıtkı 75 yaşında, başarılı ve aile hariç görece doyumlu bir hayatı var. Bir çocuğu yok. Sıtkı öleli 40 sene olmuş.

Evrimsel açıdan Rıfkı hayatta kaldı, Sıtkı ise hayatta kalamayacak.  Uç örnekler verdim tabii her mavi haplı böyle berbat hayat yaşamıyor ama olayı anlatmak için abarttım. Sıtkı daha başarılı olabilir, Sıtkı başarısız değil. Ama Sıtkı, insanın en önemli ve temel biyolojik misyonlarından birinde başarısız, Rıfkı ise başarılı. Nokta.

Evet ben de dahil çoğunuz Rıfkı olmak istemeyiz, illa iki seçenek varsa Sıtkı olmak isteriz. Ama evrimsel açıdan başarının tanımı bilimsel, duygusal değil. Tanımı ben yapmıyorum. Sıtkı genel olarak başarılı ama üremekte, neslini devam ettirmekte, temel biyolojik misyonunda başarısız. Herkes her konuda başarılı olacak diye bir şey yok ama bu konuda Sıtkı’nın başarısızlığı bariz.

Birkaç yorum alacağım:

Bireyin “neslin devamı” diye bir amacı olmaması gerekiyor. Ayrıca mavi haplinin uyumu dediğimiz şey birçok şeyi göz ardı etmek. Anlamadım. Karanlık rüya ve sen en sonunda “herşeyi siktir edin mavi haptan devam ” mı diyorsunuz ?

Bireyin neslinin devamı diye bir amacı olmaması gerekiyor biraz komik bir önerme. Sen bunu bastırabilirsin ama temel biyolojik amaçlarımızdan birisi bu.

Mavi hap bir “hayatta kalma” stratejisi olarak başarılı bir strateji. Bunu mavi hapı övmek ya da mavi haplı olun demek için söylemiyorum. Sadece mavi hap neden bu kadar güçlü, bünyeden atması neden bu kadar zor, onu görmeniz için söylüyorum.

Bunu söyleme sebeplerimden birisi de son zamanlarda kırmızı hapın feministlere taş çıkartacak evlenmeyin, aile kurmayın ve çocuk yapmayın propagandası. Kırmızı hap gençleri, mavi haplı olmayacağım diye “hayatta kalmak için uyum sağlayamayan” zayıflara döndürmeye başladı.

Mavi haplı beta olup, kadının kölesi olan, üzerinden 500 kişi geçmiş kadını sineye çeken bir enayi olmak mı zayıflık ? Bu entel dantel değil tam tersi maskulen bir düşünce. Şuanda bana Matrix’de ki sahte eti yemeyi öneriyorsun. Red pill camiasının en iyisinin bu yorumu üzdü.

Evrimsel psikoloji kırmızı hapın ana temeli ise, üreyemeden gitmek uyumsuz / zayıf olmaktır. Üzdü, maskülen, Matrix zart zurt bilimsel olarak neyin ne olduğunu değiştirmiyor. Bu adamlar kadın kölesi olmuyorlar ama aynı zamanda uyum sağlayamayıp siliniyorlar.

Burada asıl anlatmaya çalıştığım şeylerden birisi de tam da bu gibi kadın kölesi olmayacağım diye kırmızı hap mankafası olup sonra gen havuzundan silinmek. Mavili eziliyor, acı çekiyor ama en temel insani fonksiyonda çocuksuz kırmızı haplıdan başarılı.

Eğer şartlar uygun değilse, sırf neslin devamı diye realiteye uzak, acı ve sıkıntılı bir beraberlik yerine yalnızlığı gittiği yere kadar tercih edebilirsiniz. Bu sizi mankafa yapmaz. Duygularınızı rasyonel gerçekliğe yatırıp uygun işler yapın. Bunlar sizi mankafa yapmaz dostlar.

Kırmızı hapta aşırıya giderseniz evrimsel açıdan mavi haplıdan çok daha başarısız adamlar olursunuz diyorum ki birçoğu o yolda gidiyor. Mavi haplı olmayıp da aynı zamanda hayatta kalabilen makbuldür, korkudan silinen değil.

Sizin kendinize yaratabildiğiniz tek alternatif ikilisi ya kadın kölesi ya evlenmemiş ve çocuksuz adam ise, sizi mutlu, doyumlu ve çocuklara sahip olduğunuz bir ilişki kuramadığınız, sadece ya yalnızlık ya acılı ilişki arasında kaldığınız için, bu önemli konuda başarısız yapar. Ya yalnızlık – ya acılı ilişki seçeneklerinden başkasını göremeyeni mankafa yapar.

Uyum açısından değerlendirince şimdi uyum sağlayamayıp yada sağlamak istemeyip ülkeyi terk eden ve yurt dışında yaşamayı tercih eden adam ülke şartlarına uyum sağlayıp vasat yaşama adapte olan adamdan daha mı başarısız? Evlenmeyen (çocuk yapmayan) yüksek değerli erkekler de var.

Ne alaka? Göç önemli bir adaptasyon aracıdır, insanlık tarihi boyunca da böyle olmuştur. Kalıp adapte olan da gidip adapte olan da uyumlu. Ama konuyla alakasız zira evrimde hayatta kalma demek bireyin hayatta kalması değil gelecek nesillere gen aktarması demek.

Çocuk yapmayan yüksek değerli erkekler değersiz değiller, sadece evrimsel olarak, bireyin en önemli biyolojik misyonu açısından başarısızlar. Başka alanlarda başarılı olabilirler. Özellikle bizim gibi evrimsel psikoloji ve evrim teorisi temelli bir alanda olup da bunu önemsiz saymaya çalışmak nafile bir çaba.

Bu arada tarih boyunca ve günümüzde hala, yüksek değerli erkeğin en önemli göstergelerinden biri, çoğunlukla birden fazla kadından çocuk sahibi olmaktır. Tüm çok başarılı, zengin, ünlü, vs. adamlara bakın. Çoğunun birden fazla kadından minimum 2-3 çocuğu var. Yüksek değerli olmak için herkes bu kritere sahip olmak zorunda değil ama bu kriter yokmuş gibi davranılması da saçmalık.

Birkaç ay önce Rollo Tomassi yüksek değerli erkek olma yolunda yapılması gerekenler diye bir liste yayınlamıştı ve orada 20’lerinde vazektomi olun diye bir madde yazmıştı.  Erkeklerde vazektomi, sperm kanallarının kesilmesi, bağlanması veya mühürlenmesi ile uygulanan cerrahi bir doğum kontrol yöntemi. Bu cerrahi operasyonun geri dönüşü var ama operasyondan sonra yeniden çocuk yapabilme kabiliyetinizin geri dönüşü o kadar da yüksek değil (Rollo muhtemelen bundan bihaber zira kırmızı hapta vazektomi konuşulduğu o dönemde çoğu yorumda geri dönüşü var deniyordu):

Vazektomi yönteminin geri dönüşü teorik olarak mümkündür. Ancak iş pratiğe geldiği zaman geri dönüşüm oldukça problemli bir durumdur. Aslında uygulamanın kişiye göre en dezavantajlı yönü budur. Çünkü geri dönüşüm oranı hemen hemen %50 civarındadır. – Vazektomi nedir?

Burada benim uyarım, kırmızı hapı gelecek nesilsiz erkekler ordusu yaratacak bir şekle çevirdiniz mi, kırmızı hapın karşısına, insanın en temel dürtülerinden birinin alırsınız ve olayı yok edersiniz. Rollo farkında olmadan bu tweet ile bunu yaptı mesela. İnsanları haklı bulduğum sebeplere yanlış çözümler üretiyorlar ve bu, kırmızı hapı aşırı marjinal ve düpedüz toksik bir noktaya sürüklüyor.

İyi çocuklar, kaygılı bağlanma, kırmızı hap ve kaçıngan bağlanma

Yetişkin bir insanın ilişkilerinin gidişatını dikte eden önemli psikolojik faktörlerden biri de, o insanın bağlanma stili (aynı zamanda seçtiği partnerin bağlanma stili).

Bağlanma Teorisi (Bağlanma Kuramı) oldukça ilginç ve sağlam bir psikolojik keşif. 1950’lerde İngiliz Psikanalist John Bowlby tarafından yaratılmış ve Amerikalı Psikolog Mary Ainsworth tarafından genişletilmiş. Bu teoriye göre, birincil bakıcılarınızla (genelde annemizle ama aslında temel olarak bize bakan yetişkin insanlarla) aramızda oluşan bağ; yetişkin hayatımızda kuracağımız ilişkileri nasıl geliştireceğimizi, bu ilişkilerde ne gibi tutum ve davranışlarda bulunacağımızı belirliyor. Nöroplastisite 301 kitabında bunlarla ilgili bir bölüm var ve bu bölümde, çocukken ebeveynlerimizle ilişkimizi yöneten sinir devrelerinin, yetişkinlikte romantik ilişkileri yönetmek üzere yeniden kurulup kullanıldığından bahsediyor.

Yetişkin bağlanma stillerine bakarsak, ilk başta iki ana stil var: güvenli bağlanma ve güvensiz bağlanma.

Güvenli bağlanma stiline sahip kişiler, ilişkilerini iyi yönetme eğilimde olan kişiler. Pozitif, güvenilir ve partnerlerine karşı sevgi dolu olduklarını gözlersiniz. Bu kişiler hem birine bağlanmaya ve güvenmeye, hem de birinin kendilerine bağlanmasına ve güvenmesine açıktırlar. Bu insanlar saf değiller, temelde sevilmeye layık olduklarını ve herhangi bir dış güvenceye ihtiyaç duymamaları gerektiğini içselleştirmiş olan kimselerdir. Yani eğer reddedilirlerse, terk edilirlerse, ihanete uğrarlarsa, bunlarla başa çıkabilirler ve yeniden pozitif ilişkiler kurabilirler.

Güvenli bağlanan insanlara, kondukları daldan çok kendi kanatlarına güvenen kuşlar diyebiliriz.

Güvensiz bağlanların da alt tipleri var. Bunlardan birisi kaygılı bağlanma.

Kaygılı bağlanma stilinin gelişmesinde rol oynayan 4 temel sebep var:

  • Terk edilme korkusu
  • Reddedilme korkusu
  • Birine bağımlı hale gelme eğilimine sahip olma
  • Duyguların düzenlenmesi ve doğrulama konularında bir partnere ihtiyaç duyma

Aslına bakarsanız, bu 4 sebebi okuyunca bu bağlanma stilinin ne olduğunu da anlamış olursunuz.

Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler kendilerini sevilmeye değer görmemeye eğilimlilerdir. Bu nedenle de bu bireyler, partnerlerinden sürekli güvence beklerler.

Ayrıca bu kişiler genellikle ilişkide yaşanan tüm olumsuzluklardan ve zorluklardan daima kendilerini sorumlu tuttarlar, düşük bir öz saygıya sahiplerdir. Pek çok kez kıskançlık krizleri yaşayabilirler, güvensizlik çekerler.

Tüm bunların derininde; reddedilme, terk edilme ve yalnız kalma gibi durumlara karşı gelişmiş olan köklü ve yüksek bir korku vardır. İlişkilerdeki tutum ve davranışlar, duyulan korkunun ifade ediliş biçimidir.

İyi çocuk ya da efendi erkek dediğimiz erkekler ki erkek nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyorlar,  kaygılı bağlanma stiline sahipler. Bu erkekler genellikle normal kadınlara itici gelirken, ciddi sorunları olan kadınlar bulup onlara hizmet ederek, onların da karşılığında kendi ihtiyaçlarını karşılayacağı umudunu beslerler. Bu strateji ile sevilmeye layık olmayan benliklerini fedakarlık karşılığı, alış veriş ile sevdirmeye çalışırlar.

Fakat bu tip sorunlu kadınlar temelde arızalıdırlar ve iyi çocuklara iyi veya sadık davranmazlar. Bu erkekler sonunda kaçınılmaz bir şekilde yaralanacakları için, birkaç tercübeden sonra tüm kadınları böyle sanmaya başlarlar ve başka türlüsünün olamayacağını düşünürler.

Bir kısmı da internette sorunlarına dert ararken örneğin kırmızı hap gibi düşüncelerle karşılaşırlar. Günümüzde maalesef bizim camiadaki birçok site, bu erkeklere güvensiz bağlanmadan (kaçıngan) güvenli bağlanma stiline geçmeyi öğreteceğine, kaçıngan bağlanma stili öğretiyor yani yakın ilişkilerden kaçınma eğiliminde olmayı. “Tüm kadınlar sizi kullanmak isteyen, gerçekten sevmeyen insanlar o zaman onları kullanın, basın geçin ama duygusal ilişkiye, uzun süreli ilişkiye, evliliğe girmeyin” propagandası yapıyorlar.”

Kaçıngan bağlanma stiline sahip insanlar, duygusal yakınlık kurma noktasında eksiktirler ve romantik ilişkilerde herhangi bir duygusal derinliğe girmezler.

Ama gördüğünüz gibi bağlanma stilleri esnekler. Kaygılıdan kaçıngana geçtiğiniz gibi, güvenli bağlanmaya da geçebilirsiniz (ve maalesef güvenli bağlanma stiline sahip biri daha sonra güvensiz bağlanma stiline de geçebilir).

Birinci adım tabii ki bu tür bağlanma stillerinin olduğunun farkında olmak ve hemen ardından gelen adım da kendi bağlanma stilinizi bilmek. Örneğin kaygılı bağlanma stiline sahipseniz, sakinken aldığınız bütün kararların, verdiğiniz sözlerin paniğe kapıldığınızda nasıl işe yaramadığını şaşkınlıkla fark edebilirsiniz.

Partnerimizin her farklı davranışını ilişkinizin kötü gittiğine dair bir belirti, her mesafe isteğini sevilmediğinize dair bir kanıt olarak gördüğünüzü, sevdiğiniz insan tarafından tamamen rahatlatılmadıkça kabuslar aleminde gezinmeye devam ettiğinizi fark edersiniz.

Aktif olarak yapabileceğiniz şeyler ise 24 saat kuralını uygulamakyeni bir meziyet öğrenirken kullanabileceğiniz, felsefi günlük tutma gibi stoacı teknikler kullanmak, duygusal ihtiyaçları daha geniş bir sosyal çevreden karşılamak, yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak ve tabii ki eğer imkanınız varsa bu konuda uzman biriyle terapi.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Sosyal Kaygı Üzerine

Sosyal kaygının fizyolojik belirtileri, heyecan belirtileriyle hemen hemen aynıdır; Her ikisi de terli avuç içlerine, hızlı kalp atışına veya adrenalin patlamalarına neden olabilir.

Tek fark, kötü bir şey olacağını düşündüğümüzde endişelenmemizdir. Aksine, iyi bir şey olacağını düşündüğümüzde heyecanlanırız.

Bir kişi için Skydiving yapmak heyecan verici olabilir çünkü gerçekten adrenalin patlaması yaşatan bir şeyi deneyimleme şansını elde etmiştir ve bu deneyim onun için eşsizdir.

Başka bir kişi için Skydiving yapmak korkunçtur çünkü bu, aşağı düşmek ve potansiyel olarak ölmek olarak algılanabilir.

Her iki insan da kabaca aynı fizyolojik semptomları yaşar, ancak bu semptomların anlamları kişilere göre değişir. Anlamlar değiştiğinde, yaşanılan deneyimde değişir.

Bir kişi en yüksek deneyimi yaşarken, diğeriyse en kötü deneyimini yaşıyor.

Kısaca bir deneyimin heyecan verici veya stresli olduğu inancı, kişinin inançlarınına dayanır.
Kısaca, sizi rahatsız eden veya strese sokan bir şeyi heyecan verici olarak yaşamayı kendinize öğretebilirsiniz.

Aynı strateji sosyal kaygıyı aşmak için de geçerli.

Yaklaşma korkusunu gerçekten aşmanın tek yolu, ona maruz kalmaktır.

Bir kadınla tanıştığınızda, kötü bir şey olmayacağına dair bir inancınız olmalı – çünkü endişeniz yersiz ve anlamsız. Hatta çoğunlukla kuruntular üzerine kurulu (ki buna sonraki yazılarda değineceğim).

Eğer, bir kadınla hiç tanışmadıysanız (ya da en azından yakın zamanda yapmadıysanız), ilk tanışmanız/ilk adımınız çok zor olabilir.
Not; Öyle olursa bu çok normal bir durum.

Beklentilerinizi yükselttiğinizde ve onları karşılayamadığınızda, sonunda kendinizi hayal kırıklığına uğratırsınız ve bu zamanla artarak kişisel başarısızlığa ve hiçliğe dönüşebilir.
Bunu yaşamamak için nerede olduğunu anlamaya çalışın ve başarı çıtanızı düşürün, ki bu yapabileceğiniz bir şey olsun. Diğer türlü yapamayacağınız bir şey olduğunda bu sizin için bir hedef olmaktan çıkıp, ulaşamayacağınız ve kendi başarısızlıklarınızı suçladığınız bir sürece dönüşür.

Kadınlarla veya erkeklerle tanışmak için ilk kez dışarı çıktığınızda herhangi bir şey yapamayabilirsiniz. Sorun değil, bu başarısız olduğunuz anlamına gelmiyor.
Tek başarısızlığınız; evde kalmanız ve denememeniz olabilir. Tanışma niyetiyle çıktığın sürece ilerliyorsun. Seni rahatsız eden bir sürece giriyorsan bu seni geliştirmeye başlamıştır ve konfor alanından uzaklaşmak pozitif bir şeydir.

Ne zaman dışarı çıkıp kadınlarla tanışmaya çalışırsanız ve tanışmakta zorlanızsanız bu sizin hayal kırıklığınızı arttıracak: aynı kalmanın acısını daha da pekiştirecek.
Eğer kötü bir sosyal hayatınız varsa ve başka çareniz yoksa, aynı kalmamalısınız. aynı kalmak değişmekten daha kötü hissettirir. İnsanı tüketir.
Değişmek; istekle, azimle, hayalle ve delicesine inat olmakla gelir. Bir kere karar verdiğinde ve gerçekten çalıştığında engelleri tek tek aşarsın. Ya da en azından çabalarsın.

Her şeyin sonunda, bir şekilde kendinizi sohbet başlatmanız gereken durumlara sokacaksınız.
Açılış yapamamanın acısı, açılış yapma acısından daha ağır geldiği noktada herkes kaçınılmaz olanı yapar.

Kendinize o kadar sinirleneceksiniz ki, sonunda , “Anasını satayım ne olacaksa olsun” diyeceksiniz ve yapacaksınız.
Bu 30 dakika da sürebilir, 1 ayda. Her iki durumda da, tanışma aşamasında deneyimlediğiniz ilk direnci aşarsanız, kuruntularınızı anlamaya başlarsınız. İlk ve en zor olan direnci geçersiniz.

Eğer gerçekten yapamıyorsanız veya tek başınıza bununla baş edemeyeceğinizi düşünüyorsanız bizimle iletişime geçin; bir profesyonelden destek alın.

İlk buluşmada ne yapılmalı?

Aslında bizim dert olarak görmediğimiz şeylerden biri bu, ama insanlar için öyle değil. Gelin hep beraber ilk buluşmayı konuşalım.

Eğer teklifinizi yaptıysanız ve buluşmanız garantilendiyse, en zorlu aşamayı geçmişsiniz diyebiliriz. Çünkü normalde zor olan buluşmayı garantilemektir. O kız sizinle buluşsa onu etkileyeceğinizi veya kızın sizden hoşlanacağını düşünüyor olabilirsiniz. Ki bu bazen haklı bir sebeptir. O kız sizinle buluşsa kızı etkilersiniz. Zor değil. Ama biz bugün buluşmadan bahsedeceğiz.

Öncelikle şunları sormak istiyorum;
-kızla buluşurken tüm ayrıntıların planını yapıyor musunuz?
-çok heyecanlanıp yerinizde duramayacak gibi oluyor musunuz?
-bu kız size uygun biri mi?

Kendinize sorular sorun, bazı şeylerin farkında olmak size kaybettirmez aksine kazandırır.
..

Kızla buluştunuz mesela bir kafede oturuyorsunuz. Kız karşınızda bıcır bıcır, amanın ne tatlı olmuş öyle.. ne yapacaksınız? güzelliğinden etkilenebilirsiniz normal olarak. Ama bu normal olmazdı. Açıkçası şu anki şartlar içerisinde normal olurdu ama normal şartlar içerisinde normal olmazdı. Kadın o güzelliği elde etmedi, çabalayarak sahip olmadı, sadece şans eseri avantajlı doğdu. Sizde Brad pitt gibi doğabilirdiniz ve eğer öyle olsaydı gerçekten şanslı olurdunuz.

Şöyle düşünebilirsiniz; hayat denen oyunda insanlar var (bunlar karakterler) ve siz oyuncular rasgele olarak bu insanların içine atılıyorsunuz. Seçim hakkınız olmuyor, sadece şansınıza ne çıkarsa o insan oluyorsunuz ve hepsi birbirinden farklı. İlginç özellikli.
Kısaca güzellikten etkilenmek önemli değil. Güzellik geçici ve şans eseri oluşan bir şey. Elde etmediler veya sahip olmadık. Sadece genetik açıdan avantajlı doğdu bu insanlar.
Tabii bunlar böyle diye de sinirlenmiyorsunuz insanlara. Kabullenmişsiniz bunu.
Neyse…

-kızla buluştuğunuzda sıkıcı ve monoton konuşmalardan kaçınmaya özen gösterin.
İlk izlenimi iyi bırakmak önemli. Çünkü siz sonrasında gidip arkadaşlarına anlatacağı kişisiniz ve arkadaşları bu durumda önemli bir faktör.

Önemli not;
eğlenceli olacaksınız diye bokunu çıkarmayın. Arada sırada ciddi olun, bazen eğlenin yeri geldiğinde düşük modda konuşun, yeri geldiğinde kanatlarınızı göğe doğru uzatın ve bırakın kendinizi. Tamamen eğlenceli olacaksınız diye bir şey yok, normal insanlarsınız unutmayın.
-Aynı mekanda saatlerce durmayın. Diyelim 2 saat buluştunuz 1 saatten sonra kalkıp başka bir yere gidin. Yürürken insanlar hakkında veya diğer şeyler hakkında konuşun. Böylece sohbetiniz asla tıkanmaz. Şu tarz bir rota olabilir; kahve, yürüyüş, sigara içme veya mekanlara bakma, yemek, yürüyüş, sokakta sohbet, kitapçı gezme, durma ve ayrılma olarak görülebilir.

Tüm bunları yapmanız bir saatte sürebilir, üç saatte, ama sakın buluştuk diye saatlerce takılma hatasına düşmeyin. Eğer o gün cinsel birliktelik olmayacaksa veya eve gidilmeyecekse 1-1.5 saat takılın ve ayrılın.

Önemli not;
Eğer her şey iyiyse 2. Buluşmanın planını yapabilirsiniz. Hatta daha da iyisi ortam oluşursa eve çağırabilirsiniz.

-gelelim konuşacak konu problemine, eğer sosyal yeteneklerini kötü olmayan biriyseniz her şey hakkında konuşabilirsiniz. Bakın HER ŞEY diyorum.
Şahsen kendi buluşmalarımı düşündüğümde, özellikle birinde yaklaşık 1.5 saat ağaçlar hakkında konuştuğumu hatırlıyorum. Çok eğlenceliydi ve kızın da çok hoşuna gitmişti. Açıkçası saçmalıyordum, ama ağaçlar üzerine kendimle hasbihal yapmak çok hoşuma gitmişti ve bunu yaklaşık on kişinin üzerinde daha yaptım. Hepsi eğlenmedi, eğlenmeyenler benim deli olduğumu düşündü, onlara cevap verdiğimde beni haklı buldular. Onlara “herkes gibi bende deliyim” demiştim, haklıydım. O kızlarda deliydi. Birbirimizden hoşlanmamızın sebebiydi bu.

Unutmadan bir ara birkaç kişiye penguenlerin ne kadar harika ve mükemmel canlılar olduğundan bahsetmiştim. Mükemmel sohbetlerdi. Penguenler ve ağaçlar benim için bu sohbetlerden sonra ciddi önem kazanmıştı çünkü düşündüklerimi hiç dile dökmüyordum.

Kısaca her şey üzerine konuşabilirsiniz. Eğer sohbetler ilerlemiyorsa ya karşınızdaki iletişim kuramıyordur ya da enerjileriniz uyuşmamıştır. Bu durumlarda benim yaptığım gibi kafanızdan rastgele hoşunuza giden hikayeler anlatabilirsiniz.

İnsanların ilgisini çekmek için; dünyanın en mükemmel şey ne biliyor musun?
tarzı sorular sorabilirsiniz. Yaratıcı olmaktan çekinmeyin.

Not; nasıl sorular sorduğunuz sizin kim olduğunu gösterir. Basit klasik sorular, klasik cevaplar almanıza yardımcı olur. Eğer bir iletişim içerisindeyseniz ve karşınızdakine değer veriyorsanız, onu tanımak istiyorsanız ona daha derin sorular sorarsınız.

40 yaş üstü erkekler kadınlara nasıl yürüyebilir ve yürümeli?

Arda rumuzlu takipçimiz şöyle sormuş:

1) 40 yaşında erkek için nerelerde avlanmak en verimlisi olur. Aynı yaşlarda sayılırız bu konulardaki tecrübeleriniz benim için çok değerli olacaktır.

40’larımda hiç “avlanmadım” ama 30’larımın ikinci yarısından tecrübemle sanırım bu soruyu cevaplayabilirim 🙂

35 yaşı bir erkeğin gündüz oyunu yapmak isteyeceğini sanmıyorum. En azından benim görüştüklerimin hepsi bunu yapmak istemeyen adamlardı. Açıkçası ben de gündüz oyunu yapmazdım.

Sizin için birinci adım bence sosyal hayatınızı geliştirmek. Dışarıda hayat oyunu oynayabilirsiniz ki bu konuda yazdığım kadınlarla tanışma kitabı bunun nasıl yapılacağı ile ilgili.

Üçüncüsü, mutlaka uygulamaları deneyin. Bizim gibi abilerin uygulamalarda şöyle bir şansı oluyor: normalde bizim yaşımızdaki adamlardan hoşlanan ama bizimle tanışacak ortamı olmayan kızlarla tanışabiliyorsunuz. Bu tür uygulamalarda daha yaşlı adamların (bir yere kadar) gençlere göre daha fazla şansı var.

Ama daha fazla kadına ulaşmak için yaşınızı 4 yaş altına ayarlayın. Denendi ve görüldü ki kızlar buluşmada asıl yaşınızı öğrenince pek takmıyorlar. Tabii bu sizi bazı kızların radarından çıkaracak ama yine de nette daha fazla kızla özellikle daha fazla genç kızla eşleşiyorsunuz. 4 yaşın üstüne çıkmayın, sorun olabilir yani 10 yaş gençmiş gibi davranmayın. Bu da gereksiz buluşmalara gitmenize neden olabilir.

Ayrıca meetup.com gibi sitelerdeki etkinliklere katılabilirsiniz. Çalışan erkekler için iş toplantı etkinlikleri verimli olabiliyor özellikle de şehir dışından gelenler oluyorsa.

2) En çok takıldığım konu. Flört aşamasında kızla yazışırken ya da buluşunca ne yapmam gerektiği kırmızı hap çerçevesinde bilmeme rağmen sanki kız taktik yaptığımı anlayacakmış gibi hissediyorum ve oyunu tam oynayamıyorum. Kesin oyundan haberleri vardır gibi geliyor.

Öncelikle buluşmalarda yaptığın şeyler oyundur, kırmızı hap değil.  Ve maalesef senin kafandaki oyun kavramının, oyunun gerçekte ne olduğu ile hiçbir alakası yok.

Oyun kelimesini duyunca insanlar hile-manipülasyon düşünüyorlar. Oyunun kelimesinin öyle bir anlamı da var (oyuna gelmek) ve ayrıca gerçekten de özellikle eski tip PUA oyunlarında çokça hile de vardır. Ama oyunun anlamı bu değil.

Kadın erkek ilişkilerinde kadınlarla tanışma sanatı anlamında oyunu kitapta açıklamıştım. Buraya da yazayım:

Bu kitap boyunca oyun derken, neyi kastettiğimi çok iyi anlamanız gerekiyor. Oyun deyince insanların aklına genellikle hile, düzenbazlık ve manipülasyon gelir. Biz bu kitapta oyun derken, bu tür bir oyundan değil, çocukların ve gençlerin oynadığı, hem rekabet hem işbirliği içeren aktiviteden bahsediyoruz. İki tarafın da isteyerek, manipülasyon olmadan katıldığı, iyi vakit geçirdiği ve bitmesini istemediği aktiviteden bahsediyoruz. Birçok hayvan türünde olduğu gibi insanlarda da karşılaşmadan çiftleşmeye giden yol, genellikle iki tarafın karşılıklı olarak oynadığı bir çiftleşme dansı şeklinde. Oyun derken bu dansı ve bu dansın erkek tarafınca yapılan figürleri kastediyoruz.

Bu nedenle burada öğrendiğiniz şeyleri kadınları kandırmak ya da onlara zarar vermek için kullanmaya çalışmayın. Kadınları baştan çıkarma sanatı (pick up) camiasında sürüyle manipülasyon, hile ve düzenbazlık taktikleri var ama bu kitapta onları bulamayacaksınız. Bu tür hilelere, zayıf, aslen itici erkekler ihtiyaç duyarlar ve bu erkekler hile kullanarak pek bir başarı elde edemezler veya çok kısa süreli başarı elde edebilirler. Aslına bakarsanız eğer bu tür eğilimleriniz varsa, kadın erkek ilişkilerini de aşan bir zayıflığın pençesindesiniz ve bundan kurtulmak için terapi de dahil elinizden geleni yapmanızı tavsiye ederim.

Bu kitapta size öğreteceğim oyun, pozitif cinsel gerilim temelli oyun olacak. Bir kadını kandırmadan, manipülasyon yapmadan ve kendi isteğiyle oyuna dahil edebilirsiniz. Kadın sizinle iyi vakit geçirerek oynayabilir ve sizinle arzu ile birlikte olabilir. Bu kitapta, bu tür bir baştan çıkarma ve oyundan bahsedeceğiz.

Senin oyun öğrenmen, dans öğrenmekle, tenis öğrenmenle, golf öğrenmenle hemen hemen aynı şey.  Öğrendiğin şey hem bir kas – hareket bilgisi hem de bilişsel bir bilgi. Öğrenme şeklin de aynı.  Oyunun ya da dansın kurallarını öğreneceksin, adımları doğru atmayı, ellerini kollarını ayarlamayı, vücudunu ayarlamayı, dönüşleri, dans ettiğin kadını yönetmeyi öğreneceksin. İlk başlarda kötü dans edeceksin ve bir süre dans ederken her hareketini bilinçli ve doğal olmayan şekilde yapman gerekecek. Ama dans ettikçe (kaslarını ve bilişini otomatiğe bağlayan devreler oluşunca) hiç bilinçli düşünme olmadan dans edeceksin.

Bu konuyu sonradan öğrenip içselleştirdin mi, önemli olan iyi dans etmen, iyi tenis oynaman, iyi golf oynaman. Kimse ya bu adam kuralları sonradan öğrendi, doğal hali bu değil demez.  İnsanlar oyunundan etkilenirler.

Yani oyun derken böyle bakman lazım. Sen oyunu hile hurda taktiği sanıyorsun ve öyle baktığın için de başarılı olma şansın düşük. Biz burada fizyoloji – ötrüşmenöroplastisite tabanlı bir eylem planı yapıyoruz, taktik değil.

Birde bu yaşlarda neg atmak eğlenen ustalık dalga geçmek falan biraz garip geliyor. İçimdeki mavi hap daha oturaklı seviyeli davranmamı söylüyor.

Bunlar asıl olgun adamlara doğal. Belki bazı olgun kadınlar bunlara test tepki verebilirler ama kızla yaş farkın oldukça, açık söylemek gerekirse aranızda bir yandan daddy – baby ilişkisi kuruluyor. Kızlar senin eğlenen ustalığına daha iyi tepki veriyorlar. AMA eğlenen ustalığı sululuğa götürmene toleransları, genç bir erkeğe gösterecekleri toleranstan daha az.

Ben eğlenen ustalığı genelde hafif bir dalga geçme ve İngilizce’de dry humor denilen ve duygusal tepki göstermeden ya da gülmeden (gülümseyerek olabilir) espri şeklinde yapmayı tercih ediyorum. Muhtemelen de 90’lar ve 2000’ler ABD sitcomlarının mirası.

Neg ile ilgili söylediğin neg konusunu da anlamadığını gösteriyor. Oyunu, negi ve eğlenen ustalığı, bir kadın erkek çiftleşme dansının figürleri olarak gör. Dans benzetmesi hoşuma gidiyor zira dansların çoğunda erkeğin kadını yönetmesi gerekir. Çoğu dansta kadın, erkek yönetmezse ne yapacağını bile bilemez. Bu nedenle bir erkeğin dans öğrenmesi, kadına göre daha zordur, kadından daha fazla düşünür (sonraki hareketleri düşünmek). Lider / kontrolde olmanın sıkıntıları ama getirisi de büyük.

Bu yazıyı 40’lık abilere yazdım ama gençler erkekler için de geçerli.

Hipergami ve İlişkilere; Evrimsel Bakış (VİDEO)

Merhaba millet. Ben Mr. Deer. Bu sefer konumuz ‘Hipergami’. Evet çokça üzerinde konuşulan bir konu ama ben düşünülmesi yada fark edilmesi gereken bazı spesifik durumların olduğunu düşünüyorum. Redpill de en sevmediğim durumlardan birinin, net ve köşeli konuşulmak olduğunu belirtmeliyim. O yüzden değişken durumların farkında olunması gerektiğini düşünüyorum ve genelde olaylara farklı ve sert gerçeklerle bakmayı öneriyorum. Redpill sert ve kızgınlık içeren bir düşünce olmamalıdır, fikrindeyim. Ve bu video ‘da; olaya biraz daha evrimsel ve ilkel psikoloji üzerinden bakmayı deneyimlemenizi istedim. Video içerinde,  Terkedilmek, Ruh ikizi, Oneits, Kutsal Aşk, Partner Seçimi, Erkeğin Hipergamisi, Friendzone, Flört döneminin süresinin avantaj ve dezavantajları gibi yakın ve önemli konulara da değindik. Keyifli seyirler..

Not; Şu konuda net olalım, video içerisinde bahsettiğim şeyler ilkel psikoloji temelli ve bu dürtülere sahip olmanın normal olduğuna değiniyorum. Ve ilişkilerde kriter ve istekler bireyin tercihine kalmıştır. Bir kadını değiştirmeye çalışmak; daha doğrusu bunu baskı ile yaptırma çabası boşadır. Kısaca pavyonda yıllarını geçirmiş kadını; istediğin kadar değiştirmeye çalış, deneyimler hayatını belirlemiştir. Önemli olan senin ne istediğindir, uymuyorsa devammm. (next)

 

Biz buna hipergami diyoruz bro

Dün Youtube yorumlarında, buram buram başa çıkma mekanizması kokan şöyle bir yorum gördüm:

“Üzgünüm kadın sevilmeyi, değer verilmeyi hak eden bir varlık değil. Zekanla tavlarsın, işini görürsün, çocuğunu doğurur. Ben çok istedim kendi dengim bir kadın bulup aşık olayım, ama yok maalesef.”

Türkçesi: Kadınlar beni sevilmeyi ve değer verilmeyi hak eden biri olarak görmüyorlar.

Bu adamlar “dengim” dedikleri ve aslında yanılıp şaşırıp yüzlerine gülen bir kızı buldular mı, önünde secdeye varırlar. Böyle acılarıyla başa çıkma mekanizması olarak seçtikleri büyüklenmelerine bakmayın. O kızla karşılaştılar mı salya sümük peşine düşerler. Uzun süre bir aşırı uçta kalmak, çoğu zaman, diğer aşırı uca savrulmayla biter. Böyle büyüklenmeler, aslen kadınlara aşağıdan bakmanın kinini bastırmaya yararlar ama bunun bedeli dediğim gibi uçlarda savrulmak.

Neyse, bunu instagram hesabımızda paylaşınca biri şöyle bir yorum yapmış:

Türkiye’de böyle. Ortalama bir kadın ile birlikte olmak için ortalama üstü bir erkek olmak gerekiyor. Kadınların çıtası çok yüksek. Çünkü talep çok, erkek çok.

Ben de şöyle cevapladım:

Türkiye’de böyle diyenler demek ki tüm dünyada böyle olduğunun, durumu en kötü olan ülkelerin de Anglo sakson Batı ülkeleri olduğunun (bir de Japonya) farkında bile değiller. ABD incel dolu, yabancı forumlar aynen bunlarla dolu. Hepsinde de yeni gelenler aynı şekilde başlıyorlar: X ülkesindeyim, benim ülkemde durum çok kötü, ortalama bir kadın için ortalama üstü erkek olmak gerek bla bla. Hayır, şu lafın kendisi bile Türkiye’ye ABD’den ithal yahu!

Cevap ise konunun tamamen dışına çıkan ama aslında konuşmak istediğim şey:

Kadınların ortalama bir erkek istemediğini bilmiyor olamazsınız. Hipergami diyoruz buna. Hemşire, doktor koca istiyor, hostes pilot koca istiyor.

Hemşire, doktor koca istiyor, hostes pilot koca istiyor klişesi ilk nerede yazıldı bilmiyorum ama bu ikiliyi (sıklıkla avukat savcı istiyor gibi bir ekle) sürekli olarak duyuyorum. Birçok erkek fikir beyan ettiğini sanarak bu propaganda vari sözleri papağan gibi tekrarlıyor.

Manosphere denilen camiada, bu hipergami kavramının olmadığı günleri özlüyorum. Kavramı bazı şeyleri açıklamada faydalı ama son yıllarda artan oranda, kadın üstünlükçü yenikliği besleyen bir şeye dönüştü.

Kadınların ortalama bir erkek istemediğini bilmiyor olamazsınız ne yahu? Ee? Biz erkekler de ortalama kadın istemiyoruz. Kimin ne istediği değil ne aldığı ya da alabildiği önemli. Gerçek hayat diyoruz buna. Sen de bıraksan manken gibi güzel ama iyi karnıyarık yapan bir kadın istiyorsun ama ona erişimin ne kadar? Doktorlar doktorlarla evleniyorlar, hemşire ile evli kaç doktor biliyorsunuz? Vardır ama ben hiç bilmiyorum mesela.

Bu kadın üstünlükçü düşünce nereden geliyor anlamaya çalışıyorum. Kırmızı hapın bir kısmı şu an feministlerden daha fazla kadın üstünlükçü maalesef. Sanki kadınlara yalaka bir sevgi ile, masum melek gibi tapmayı bırakıp, kindar bir öfke ile şeytanlarmış gibi tapmaya geçmiş gibiler.

Kırmızı hapın önemli bir kısmı, erkeği kadınların fedakar ve güçsüz melekler olduğu, erkeklerin ise ataerkil sistemin piyonları olarak kadınları ezdiği ve bu nedenle kadınların ilgisi, sevgisi veya sadece esenliği için omurgasız efendi erkeklere dönüşmeleri gerektiği yalanının fişinden çekiyor AMA kadınların fırsatçı ve güçlü şeytanlar olduğu, erkekleri ezdiği ve bu nedenle erkeklerin kadınlara bir çeşit düşman ya da rakip gibi davranmaları gerektiği yalanının fişine takıyor.

Yahu Allah’ın Ortadoğu ülkesinin kadınları bizimkiler, aynen bizim gibi. Elf değiller. Ortalama üstü adamı kim kaybetmişte bizimkiler bulacak?

Uzun süredir bu manosphere diyarının eski basit halini özlüyorum. Olabileceğin en iyi versiyonun ol, efendi erkek olma, piç de olma erkek adam ol, spor yap, iyi giyin, sosyal ol vs. Biraz da oyun. Çaba gösteren her erkeğin ulaşabileceği şeylerdi ve iyisi de, onca sene forumları takip ettim, 2010 – 15 öncesi, öfkeli kadın düşmanına dönüşen hiç kimseyi hatırlamıyorum. Biz de yapabiliriz zihin yapısı hakimdi, biz yanlış öğrendik ama doğrusunu öğrenebiliriz duruşu hakimdi.

Geriye dönüp baktığımda, her ne kadar asıl anlamlarında mantıksız bulmasam da, negatif ve yenik kafa, alfa erkek – beta erkek ayrımı ve hipergami ile yayılmaya başladı. Hipergami erkeğe erkek adam olarak kalması gerektiğini hatırlatan bir doğal güçten, kadınlar en iyisini ister, en iyisi değilsen bittin gibi yenik bir kafaya evrildi. Erkeklerin %20’si alfa o zaman %80 beta diyerek insanların %20’ye girme stresine girdiği günler iyi günlerimizmiş. Zira bu yetmemiş olacak ki, Kongo Dandy kılıklı, Kevin Samuels denilen çakma yüksek değerli erkek geldi ve olayı daha da sıçıp batırdı.

Congo Dandy denilen şeyi biliyor musunuz? Afrika’nın sefalet içindeki mahellerinde yaşayan, varlarını yoklarını pahalı bir takım elbiseye yatıran siyahi erkekler. Arka plan sefalet ama tüm giyim ve tavırları ile asalet yansıtmaya çalışan adamlar. Kevin Samuels de 34 yaşında ayda 800 dolar kazanan bir loserdan (2800 Dolar kazanan karısından boşanma kayıtlarından çıkardılar) arada hiç başarın olmasa da başarılı biri gibi giyinip davranarak 54 yaşında bir internet fenomenine dönüşebileceğini gösterdi. İyi konuşmaktan ve internet virali olmaktan başka bir başarısı var mıydı? Ben duymadım. Duyan varsa yazsın.

Samuels, birçok kadına gerçeklik testi yapması ve erkeklere bir standardınız olsun mesajı hariç bildiğin “bize vermeyen kaltaklara nasıl koyuyor” tarzı intikam pornosu yapıyordu. Yanlış anlamayın. 20’lerine gelmeden duvara çarpmaya başlayan, oldukça saçma bir hayal dünyasında yaşayan ABD, özellikle de siyahi ABD kadınlarına söyledikleri doğruydu. Ama bu abi yüksek değerli erkek diye bir şey icat etti ve öyle popülerleştirdi ki, artık Rollo Tomassi bile alfa erkek lafını bırakıp bu yüksek değerli erkek kelimelerini kullanamaya başladı.

Şimdi yüksek değerli erkek olmak kötü bir şey değil ama yüksek değerli erkek ile ilgili içeriğe baktığınızda, tepe %1 içinde olmaktan bahsediyorlar! Pratikte bahsettikleri erkek tipi ise tepe binde bir!!

Bu tabii, uzun süredir disiplinden uzak, rüzgarda bir yaprak gibi savrulan, amaçsız kitlelere çok çekici geliyor ama eskiden verilen pozitif mesajın aksine yüksek değerli erkek mesajı, tepe %1 – %0.1 içinde olmalısın yoksa kadınlar sana bakmaz gibi bir yan anlama sahip. Bence “kadın en iyisini ister, alfalar siker, betalar seyreder” azgınlığında başlayan yılmış, yenik, kadın üstünlükçü yığınları 100 kat daha yılgın, yenik ve kadın üstünlükçü yapar.

Bu yüksek değerli erkek fenomenin bir de sigma erkek versiyonu var ki evlere şenlik. Sigma erkek kadınları umursamaz, peşinde koşturur, sosyal hayatta yer almaz, alfa erkek hiyerarşisinin dışındadır, yalnız kovboydur, ateş osurur, kokusu kadınları sinek gibi çeker, zart zurt. Yani bunun kadınlar konusunda kaybeden, zerre disipline ve sosyal beceriye sahibi olmadığı için sosyal hayatta ve iş hayatında düşük pozisyonda olarak kaybeden erkeklere, “kar tanem, pırlantam benim, sen kaybeden değilsin, atanamamış sigma erkeksin” hayali sattığını görmemek için, 18 yaş altı, çok genç bir erkek olmak lazım. Yalnızsın, çünkü sigmasın. İşin boktan çünkü sen sigmasın, iş yaşamının dışında bir pırlantasın. Sosyal alandan dışlanıyor musun, sosyal özürlü değilsin tabii, o anlamsız boş lak lak ile hayatlarını harcayan normal insancıklar anlamaz ama sen aslında sigmasın.

Her neyse şu hikmetinden sual olunmaz kadın hipergamisine gelelim.

Arkadaşlar, bir kadının hipergamisi onun kapasitesi ile sınırlıdır. Siz de çok güzel, çok alımlı ama aynı zamanda çok iyi anne, vs. bir kadın hayal ediyorsunuz belki. Ama hayalinizdeki kadın gibi biriyle olmayacaksınız ve bu da sizi o kadar mutsuz etmeyecek. Kapasitenizi tabii ki arttırın, olabileceğiniz en iyi versiyonunuz olup alabileceğinizin en iyisini alın ama Allah aşkına, kendi kapasite sınırlarınızın acı şekilde ve sürekli farkındayken, kadınların böyle sınırları olaymayan, hikmetli yaratıklar olduğu saçmalığını da kafanızdan atın.

Çünkü talep çok, erkek çok.

Toplumda kadın erkek sayısı eşit. Erkek çok falan değil.

Başka bir kadın üstünlükçü, siyah hap bilgeliği:

Sadece Türkiye’de değil dünyada böyle. Ortalama bir kadınla birlikte olmak için ortalama üstü bir erkek olmak gerekiyor (ortalamadan daha uzun, daha zengin, daha yakışıklı, daha statülü). Aksi taktirde kadınların hipergamisi tatmin olmuyor.

Ortalama bir kadınla birlikte olmak için ortalama üstü bir erkek olma gerekliliği, erkek ortalamasının kadınlaşmaya kaymasından kaynaklanıyor. Ortalama bir erkeğin, normal bir erkek adamın çok altında olmasından kaynaklanıyor. Erkeklik eksikliğini tiple, parayla doldurmaktan bahsediyor. Erkeklikle dolduran daha çok iş yapar.

Kötüsü, bu çocukların ortalama kadın dediği de ortalama kadın değil, ortalama üstü. Daha önce defalarca söylediğim gibi, kadınların çoğu gibi erkeklerin çoğu da, kadınların %80’ini görmüyor. Özellikle tip olarak tepe %20’nin ortalamasını alıyorlar. Ya da sosyal medyadaki kadın aktivitesinin %80’ini yapan, kadın nüfusunun %20’sini.

Mesela son 3 yıldır yaptığım görüşmelerde sıklıkla ekran görüntüsünden mesajlaşma değerlendiriyorum. Bana mesajlaşma değerlendirmesi yaptıranların ezici çoğunluğu, yapayalnız, yıllardır kadınlardan uzak ve zaten tüm hayatı boyunca pek kadınla olmamış adamlar. Buna rağmen mesajlaşma ekranında gördüğüm kızların ortalama üstü güzelliği dikkatimi çekti. Yani tamam, HB8 kıza da yürüyn HB9 kıza da. Ama açıkça söyleyeyim bu erkeklerin tam paket cinsel pazar değer ortalaması 4/10, bana gönderdikleri mesajlaşma pencerelerindeki kızların ortalaması HB7.5 veya 8.  Uzun yıllardır gördüğüm bir şey. Bir erkek kadınlarla ne kadar başarısız ise, gözü o kadar çok, en güzeller grubuna odaklanıyor. Çoğu erkek, kadın nüfusunun %10’una yürüyor sanki. Bildiğiniz gibi bir de bu adamlar sosyal özürlü olduklarından, sosyal medyaya mahkumlar ve burada da en öne çıkan grubun narsisizm skalası da çok yüksek.

Bir arkadaş bu yazışmalarda şu mesajı atmıştı:

abi maskulenlik sayfalarından toksik olmayan bir sensin gibi, bir de skeptico vardı eskiden. gençlerin yanlış maskulenlesmesi feminenlesmesinden daha büyük tehlike bence.

Gençler yanlış maskülenleşmekten ziyade maskülenite sayfası ayağına daha da feminenleşiyorlar. Sorumluluğu karşıya atan, mağdur edebiyatına boğulmuş, materyal ve görsel kazanımla çekici olmaya çalışan insanlara dönüşüyorlar. Kırmızı hapın bu damarı daha çok incel yaratır, erkek adam değil.