Takdir edilmek

15 yıllık harika bir evliliğim var ama evliliğin bir erkek için, bir kadının asla anlayamayacağı ve takdir edemeyeceği fedakarlıklar içerdiğini de masallar ardına saklamayacağım. Ben evliliğe karşı değilim. Ben bilgisizce yapılmış, Polyana kafasıyla girilmiş, ruh ikizi gazlı, utandırma taktikleri ile yönlendirilen, “böyle olacağını görmeliydim” ve iflas sonucuna giden, çocukları hayat boyu yaralayacak olan evliliğe karşıyım.

Bir kadın seni elde gördüğünde seni seviyordur. Bunu duymak size garip gelebilir ama sürekli seninle oynaşmadığında ve evliliğin 10. yılında bu sevgi hergünkü konuşmanızın bir parçasıdır. “Tamam, seni seviyorum, bye” telefon konuşmalarını bitiren cümledir. Bu konu hakkında düşünmüyorsundur zira düşünmene gerek yoktur. Eğer “beni sevdiğini nasıl bileceğim?” diye soruyorsan zaten sorun vardır. Kadın hergünün alışılmışlığı ve rahatlığı bozulduğunda sevgiyi takdir edebilir. Ama bir kere sıradanlık yerli yerine oturduğunda sevgi nadiren açıkça belirtilir. Aslında bunu belirtmek sizden beklenir.

Bütün o sevgililer günü kartlarındaki ya da yıldönümü yazılarındaki çiçek dolu saçmalıklar başkaları tarafından yazılan şeyler. Arada sırada çiçek fena bir şey olmasa da, ayrıntılara boğulup büyük resmi kaçırmamak lazım. Evlilik, sıradan zamanlarda ve hergün ne yaptığınızla alakalı. Ara sıra yapılan yakınlık gösterileriyle, çiçeklerle vs. değil. Her Cumartesi sabahı beraberce 300 kez mısır gevreği yedikten sonra ne olduğunuzla alakalı. Ya da siz masada hangi faturayı önce ödemek gerektiğini konuşurken çocukların televizyon kumandası ile ilgili kavga etmesi ile. Ya da çimlerin ne kadar kötü biçilmiş olması ile. Evet, ona yürürken ya da onu tabaktan daha başka bir şey olarak görmeye başladığınızda zerre düşünmediğiniz şeylerle.

Evlilik budur. Her ne kadar sıklıkla sıkıcı olsa da illa sıkıcı olmak zorunda değildir. Ama sıradandır. Normal, olağan bir şeydir ve öyle olmaya da evrilir. Sizden önce kaç insanın aynı şeyleri yaparak yaşadığını, evlendiğini ve öldüğünü düşünün. Evliliği tecrübe etmemiş bir insanın kesinlikle anlayamayacağı ama evliliğin asıl test edildiği şey budur : sıradanlık. Mutlu, Oprahvari fikir “evliliği sürekli taze tutmalısınız” şeklinde. Ama tazeleyici bir akşamdan ve Wal-Mart iç çamaşırlarından sonra yapacağınız şey, sabah çocukları teyzelerinden alıp her zamanki sıradanlığı ile evliliğe devam etmektir. “Evlilik hayali” size satılırken kimsenin bahsetmediği şey budur. Bir tanesini bulduktan ve planlı program yaparak ya da onunla 3 ay maraton seksi yaptıktan sonra hatun hamile kalması ile yaptığınız evlilikten hemen sonra gelen “iyi tamam da bundan sonrası ne?” hissi.

Takdir

Bence birçok erkek, yaptıkları fedakarlıkların kadın tarafından eninde sonunda takdir edileceğini düşünerek kendilerini kandırıyorlar. Bunu hemen şimdi öğrenin : fedakarlıklarınız hiçbir zaman takdir edilmeyecek. Hiçbir kadın onun gerçekliğini tesis etmek yolunda yaptığınız fedakarlıkları anlayıp takdir edemez. En bilge, en sevecen kadın bile feminen odaklı gerçeklik içinde yaşar. Erkeğin onun onurlandırmak, ona saygı duymak ve onu sevmek için yaptığı fedakarlıklar sıradan şeylerdir. Sizden zaten beklenen şeyler bunlar. Kendi hırs ve potansiyelinizden fedakarlık yapıp ona daha iyi bir hayat mı sağladınız? Zaten yapmanız gereken şey buydu. Ağzınızın içine bakan ve tek hareketinizle sizinle olmayı bekleyen güzel sekretere hayır deyip karınızı aldatmadınız mı? Zaten yapmanız gereken şey buydu. Evliliği, aileyi vs. sürdürmek için aldığınız sorumluluklar? Beklenen şeyler. Sadece eksikliklerinde takdir edilen şeyler.

Feminen – odaklı gerçekliğin tamamı budur.Erkeğin tek varoluş amacı, feminen gerçekliği gerçekleştirmektir. Buna karşı çıkan hatta bunu analiz etmeye kalkan ise “erkek” / “adam” değildir. En ben merkezli, en başınabuyruk erkek bile feminen önceliğe göre tanımlanmıştır. O asidir zira feminenin tanımladığı gerçeklikte “adam” gibi davranmamıştır. İşin ironisi şudur ki feminene uyan (ya da daha fazlasını yapıp onun taraftarı olan) erkek değil, bu serseri erkek feminen tarafından takdir edilir.

Takdir, kadın – erkek ilişkilerinin diğer başka tarafları ile iç içe geçmiş bir kavramdır.

Örneğin, opsiyonları olan 40 yaşındaki bir erkeğin, daha genç kadınlara yürümek yerine “doğru olanı” yapıp kendi yaşındaki bir kadın ile ilişki kovaladığını düşünün. Yaşını almış bir kadına ikinci baharını yaşattığı için takdir edilecek mi? Yoksa zaten yapması gerekeni yaptığı mı düşünülecek? Ya da çocuklu bir bekar anne ile evlenen ve başka bir erkeğin çocukları için ebeveynlik yatırımı yapan erkek takdir edilecek mi? Kadın bunu adamın karakterini değerlendirirken düşünecek mi yoksa adam zaten kendisinden bekleneni ve yapması gerekeni mi yapıyor? Takdir, beyaz şövalyenin ikilemidir.

İlişkiler çaba işi değildir.

Alışılmışlık, horgörüyü, vasatlığı, banallığı vs … besler. Birçok evlilik bu nedenlerle bok çukurunda biter. Hem kadın, hem de erkek kendisini tamamen salar.

İlişki çaba gerektirir lafı bir sosyal gelenektir.Erkeklerin bunu sıklıkla söylüyorlar. Bu artık erkeklerin bile bilincine işlemiş bir gelenek. Uzun süreli ilişkideki birçok erkeğin kafasında, kendileri ilişki için sürekli çalışan ve çaba harcayan taraf ve kadınlar da kendilerine ve çabalarına “not” veriyorlar. Bu mitin bekar erkeklere yutturulabilmesi için, her birinin uzun süreli ilişkinin ancak böyle olabileceği konusunda beyninin yıkanması gereklidir. Bu mit ise, erkeklerin yaptıkları fedakarlıkların ve davranışların, kadınlar tarafından takdir edilebileceği gibi yanlış bir inanca dayanır.

Bir erkeği, bir kadının mükemmel erkek konusundaki ideallerine uydurmanın en iyi metodu nedir? Kadınlar “erkeği düzeltmeye”, “onun üzerinde çalışmaya”, “onu yontmaya” bayılırlar. “Aslında harika biri olabilir ama şöyle şöyle olursa” ya da “onu yontmaya çalışıyorum.” Ne zaman ki “onu yontmaya çalışıyorum”, “illişkimiz için çalışıyoruz” a evrilir, o zaman erkek kadının çerçevesi içine girmiş demektir.   İlişki çaba işidir mitinin çıktığı yer burasıdır. Kadınlar ne sıklıkta “ilişki için çabalarlar?” Ve eğer çabalayan kadınsa, ilişki terminolojisi hemen değişir (erkeğin takdiri için çalışan kadın değil, erkeği yontmaya çalışan kadın).  Burada çaba, erkeğin kendi kimliğini onun ideal ilişki kavramına göre değiştirdiğini, feminen merkezli gerçekliğe daha iyi uyduğunu belirtir.  Bunu yapmanın, erkeği daha eline kadın eli bile değmemiş iken, kadın ideallerine göre kendisini yontmaya güdülemekten daha iyi bir yolu var mı?

Çeviri : Appreciation

Bu yazı Patreon patronlarının katkıları sayesinde Türkçe’ye çevirilmiştir.

Kırmızı hap ile mavi hap oyunu oynamak

Soru : Bizim birşeyler yaşamak istediğimiz kızın bize ilgisi yoksa ne yapacağız? Yani bi ortamda görmüşsün güzel kiz eyvallah ama ilgisi yok. Friendzone olmaktan bahsetmiyorum. Kız ilginin farkında ama emin değil. Belki de ilgisi var ama damga yememek için birşeyler yapamıyor yada utanıyor. Bu durumda ne yapılmalı? Bu durumda ne yapılmalı? KH bize “kiz ilgi duymuyorsa NEXT” mi diyor. Hep kolay kızları mi elde edeceğiz? Onlar da biliyorsun hb’si düşük yada yüksek dramalı oluyor genelde.

Buna biraz ters tepki gösterdim ama aslında kendi içinde belli bir mantığı olan bir soru. Neden 2 kere red yeyip reddediyoruz? Neden 4 değil? Belki uğraşsam olur? Vs.

Oyunu ve kırmızı hapın ne olduğunu zihin yapısı olarak anlayabiliyor musunuz emin değilim. Buna daha önce ilgisi yetersiz kız yazısında değinmiştim. Burada da söylenen ile anlanan arasında bir uçurum var.

Bakın bir kızı nextlediğinizde, belki olacak işi bitiriyorsunuz. Belki bir adım daha atsanız olacaktı. Belki mavi haplı oynasan olacaktı. Evet bu mümkün. Sonuçta 2 red bir next istatistik bir strateji ve 2 redden sonra karşındaki hatunu reddetmen, 10 yürümede sana çok daha fazla başarı getirir şeklinde çalışıyor. Ama belki bir yürümede next yüzünden olmayabilir. Belki 3. adımda olurdu.

Bunu iyi anlayın. Kırmızı hapta başarı bir kızla sevgili olmak ya da onu götürmek değil, ilişkide fazlaca yatırım yapmak zorunda kalan ve bu nedenle de hep kaybetme korkusu ile yasayan tedirgin ve kırılgan mavi haplı olmamak. Kırmızı hapın amacı size o kızı sağlamak değil, sizin daha doyumlu bir hayata sahip olmanız. Bunun için o kızı kurban edebilir ve belki kırmızı haplı olmazsan o kızla çıkacaktın, evlenecektin, çocuklarınız olacaktı. Kim bilir? Fantezi bunlar ama hiç olmayacak şeyler değiller.

Şimdi şu durumu düşünelim. Diyelim ki ben kırmızı hapı az çok yutmuş biri olarak bir kıza yürüdüm ve iki kere reddedildim. Kızı nextlerim. Ama nextlerken psikolojim “2 kere şans verdim kullanamadı / kullansaydı (ben ödülüm)” olurdu. Ya belki ilgisinin farkında değil, belki korkuyor ya da ona nasıl da iyi bir tercih olduğumu göstereceğim gibi bir psikoloji değil. Bunlar kızın derdi, benim değil (ben merkezlilik). Ben neden kız arkadaşım bile olmayan kadının dertlerini kafama takayım, neden onun sorunlarını onun için çözmeye uğraşayım? Kız çok güzel diye mi? Kız çok güzelse bana ne? Tek güzel o mu?

Aynı kıza mavi haplı bildiğiniz biri gitti ve yürüdü. 5 kere reddedildi ama aylarca her tarafından sular seller gibi akan ama nedense belli edemediğini ya da kızın emin olmadığını düşündüğü ilgisini kıza boca etti. Ve kızı tavladı! Burada kim başarılı. Mahmut demeyin, toplumun 90%ına göre mavi haplı başarılı. Kızı o kaptı.

Ama kırmızı hapa göre ben başarılıyım. Zira mavi haplımız 10 koyup 1 aldı, psikolojisi de şu : “Mahmuta hayır diyen prenses, sonunda bana evet dedi (ben odul degilim o nedenle arayi ekstra seyler yaparak kapayip bana odul olan kizi kaparım)”.

İşte bu nedenle beta öder diye bir kavram var. Burada ödenen bedel. Zaman, kaynak ama en önemlisi de başka alternatifler. Çöpe atılan bolluk zihniyeti.

Kırmızı hapa gore burada ben başarılıyım. Bunu anlamayamıyorsanız, size saçma geliyorsa, kırmızı hap size göre değil. Hiç bulaşmayıp norm içinde kalin daha hayırlısı. Yoksa kızlar konusunda ortalama bir betadan bile daha başarısız olma ihtimaliniz çok yüksek.

Örneğin evliliğinde büyük sorunlar yaşayan adamlar kırmızı hap uygulamak istediğinde onları hep şöyle uyarıyorum : kırmızı haplı stratejilerin hedefi seni kurtarmak, evliliğini değil. Amacın illa evliliği kurtarayım ise kırmızı hap evliliği bitirebilir! Zira erkeğin maskülen ve dominant olmasına aşırı ters tepki verecek hatunlar vardır, özellikle de erkeklerle ilişkisi mesela çocukluğunda babasi ile ilişkisi yüzünden geri dönüşsüz hasar görmüş bir kadınsa. Erkek şimdiki gibi acı çekse belki çocuklar büyüyene kadar 10 sene evlilik devam edecek ama KH ile bir senede bitebilir.

Şimdi tabii isin tezatı şu ki yukarıdaki Mahmut – Mavi Haplı maçı şansı en az olan senaryo. Kırmızı hap zihin yapısı ile belki o kızı 100% (kendisi ödül olmayan mavi haplı tabiri ile) “kaybediyorsun” ama genel olarak daha çok ve daha güzel kızlarla birlikte oluyorsun. “Kazanan” mavi haplı belki 10% şansına oynayıp kızı “kazanıyor” ama genelde bu kadına surekli yatırım yapmak durumunda kalıyor ve genellikle kızı kapsa bile sonra kendinde çok yiyor. Eninde sonunda kız aslında arayı sürekli ödeyerek kapayan bir adam istemedigini fark edip gidince bunalıma giriyor. Yani kırmızı hap kafası omurgalı ama abazan gibi bir sonuca yol açmıyor (kadın erkek ilişkilerinin gerçek doğasını gören ama yıllardır ego yatırımı yaptıkları masalları bünyeden atamayan öfkeli gençlik gibi kadın düşmanı kesilmezsen tabii de biz ona siyah hap diyoruz), tam tersi mavi hap kafası sıklıkla omurgasız ve abazan olmaya neden oluyor.

Kız ilginin farkında ama emin değil. Belki de ilgisi var ama damga yememek için birşeyler yapamıyor yada utanıyor.

Bunlar daha fazla çabalamazsan bu muhteşem ödülü kaybedeceksin kafasının sürekli pompalayacağı fanteziler. Birincisi tamamen mantıksız daha doğrusu kızlarla tecrübesi olan bir erkeğin güleceği bir bahane. Kızlar, özellikle de güzel kızlar için ilgiden emin olmamak afrodizyaktır. Hayalgücünü kamçılar. Açık iletişim, herşeyi en açık şekilde ortaya dökmelisin, vs … bunlar mavi hap oyunu. İsterseniz kendiniz acı yoldan öğrenin sizi tutan yok ama ben size söyleyeyim sonu genelde hüsrandır.

İkincisi doğru ise de next çekerken siktir çekecek kadar ahmak değilseniz kız çözdü mü geri gelir zaten.

Fakat sorun şu ki bunlar genelde fantezidir. Kızın bizi önemsemediğini kabul etmek yerine kırılgan egomuzu okşamak için böyle bahaneler üretmeye meyilliyiz. Aslında onun da ilgisi var ama belki daha ilgimden emin değil. Aslında ilgisi var ama utanıyor belki. Aslında ilgisi var ama bugün kedisi ölmüş. Vs.

Hep kolay kızları mi elde edeceğiz? Onlar da biliyorsun hb’si düşük yada yüksek dramalı oluyor genelde.

Yoo bilmiyorum. Onca kızla birlikte oldum yaş kemale erdi bilmiyorum. Elde ettiğim kızlar sırf ben onları elde edebiliyorum diye hbsi düşük ya da yüksek dramalı değildi.

Sana ilgisi olan kız kolay değildir, sana ilgisi vardır. Sana ilgisi olmayan kız da zor kız değildir. Sana zerre ilgisi olmayan ve seni tanımaya bile yeltenmeden ya da 5 yemekten sonra reddeden kız gider ilk gecede başkası ile yatağa girer. Senin 5 paragraflık mesajını okuyup cevaplamaz, başkasının tek mesajı için sabahlara kadar bekler. Kolay – zor kız yoktur demiyorum, ama bunun ölçüsü size kolay – zor olması değil. Kısacası, birine 5 yemek yemeden öptürmeyen kız ile ilk gecede onunla seks yapan kız (genellikle) aynı kızlar.

Ek olarak buraya gelen çoğu erkeğin konuşmasından bile kızları henüz pek tanımadıklarını anlayabiliyorsun. Sen mesela düşük cpdli kızı çok ilgi vermeden tavlarım yüksek cpdli kız için çok daha fazla klasik ilgi ve zaman ayırma gerekir sanmak gibi. Oysa yüksek cpdli kızlar (genel olarak yoksa spesifik kızlarda tersi olabilir) ilgi hediye ve erkek gayretine boğulduklarından daha az çaba harcayan kendinden emin bırakıp gidebilen erkeklere ilgi duyarlar. Oyun ve kh yüksek cpdli kızlarda daha fazla çalışır düşük cpdli kızlarda ters tepebilir.

Neden 2 kere red yeyip reddediyoruz? Neden 4 değil? Belki uğraşsam olur? Vs.

Binlerce erkeğin tecrübesinden süzülen 2 red sonra next kuralı yaklaşık 16 yaşında bir kural. Odun kafa gibi uygulamanıza gerek yok tabii. Sen istersen 3 kere dene. Ama 2 kere seni reddeden kızı nextlemeyip daha da üstüne gidiyorsan, kız aslında ilgisinin farkında değil gibi fantezilere bel bağlıyorsan kıza gereğinden fazla yatırım yapıp oneitis yapmama şansın düşük. Sen istediğin kadar oneitis yok de.

Nasıl kız arkadaş bulabilirim?

Kadın erkek ilişkilerinin doğasını keşfetmeye başladıktan sonra kendimi hiç düşünmeden yaparken keşfettiğim ve bu işin içindeki birçok kişi tarafından da keşfedildiğini düşündüğüm bir şey var.

Bir erkek kız arkadaş (uzun süreli ilişki) arayamaz. Ancak kız arkadaşa (uzun süreli ilişkiye) açık olabilir ve kız arkadaş (uzun süreli ilişki) onu bulur.

Bunun zorlama değil de yetişkin bir erkek adamın doğal hali olduğunu anlamak size zor gelebilir. Ama işin doğal hali bu arkadaşlar. Doğal olmayan ve bir mavi haplını öğrenerek yaptığı şekli ise yılların tecrübesi ile ustalaştığından ortalama erkeğe doğal görünüyor. Olay şu ki, erkeğin kız arkadaş araması onu genelde hüsrana götürürken en sağlam ilişkileri ise kız arkadaş fikrine açık ama aramadığı zaman karşısına çıkan ve onu erkek arkadaşa eviren kadınla oluyor.

Kendisine aktif olarak kız arkadaş (ya da eş) arayan erkeklerin en büyük problemi, bu zihin yapısı ile karşılarına çıkan kızı o kalıba sıkıştırmaya yatkınlıkları ve kızın olabilecek (illa olacak demiyorum) faüllerine karşı körleşmeleri. Bir başka açıdan bakarsanız kafalarındaki hayali karşılarındaki bedene giydirmeye çalışıp uymayan taraflarını terzi gibi kesip biçerek kotarmaya çalışıyorlar. Sonuçta ortaya çıkan elbise üstte durmuyor tabii ki.

Daha doğalı erkeğin bekarken hayatına giren bir kızın belli bir süre sonra erkeği ilişkiye çekmesi ve erkeğin de kıza bakıp “bu kız ilişkiye gidiyor bakalım nasıl olacak” diye olayı gözlemleyerek akışına bırakması.

Bunun doğal olmasının bir sebebi de algoritmanin öbür yarısı ile yani kadının vahşi (özgür) bir aygır olan erkeği dizginleyen dişil güç olduğu fantezisi ile örtüşmesi. Tabii bu dizginler ile torbaya sıçan fayton beygirine dönüşen aygırlar kendilerini kapı önünde bulabilir. Bu hikayenin ana kahramanı, kadının aktif çabası ile ve sırf o kadın için bilinçli olarak kendini sınırlayan ama aslen opsiyonu olan adamdır.

Bakın bu kadınlarda o kadar güçlü bir dürtüdür ki, birçok kadının hayatını heba eder. Kadın 20li yaşlarında aynı yaşlarda bir adamı dizginlerim diye hırs yapar ve sabırla yıllarca dizginlenmesini bekler. İkisi de 33 yaşına geldiğinde adamın dizginlenesi gelir ve gider 20 yaşında kız bulur dizginlenir, diğer hatunu pat diye terk eder. O nedenle kızlara genellikle dizginlenme yaşına gelmiş bir erkeğe zaman harcamalarını (mesela 8 – 10 yaş daha büyük) ve aynı yaşlarda ve 30larına kadar dizginlenmeyeceği belli adamlarla vakit kaybetmemelerini tavsiye ediyorum ama bu başka bir konu.

Diyelim ki bekarsınız. Pardon demeyelim, çoğu okurumuz bekar zaten. Tabak çeviriyorsunuz. Yani illa birden fazla kızla berabersiniz diye değil, birden fazla kıza yürüyorsunuz. Bu kızlardan biri ile ilgili bir süre sonra bir farklılık göreceksiniz. Diğerlerinden daha azimli olacak zira kızın kendisi muhtemelen tabak çevirmiyor olacak(*) Diğerlerinden daha nitelikli olacak. Örneğin yemek yapıyor olacak, göze batan fazla problemi olmayacak, vs …

Bir parantez açayım : Birçok safoğlan burada gelip tek nitelik olarak aynı naneyi abukluyor : “kız gözümün içine bakiir, ağzıma düşiir ağabey!” Abiciğim gözünün içine bakması ne tek kriter ne de bir garanti. Sizi gözüne kestirmiş en deli kadının yapacağı şey de o zaten. Ya da sizinle birlikte 3 tabak çeviren kadın da gözünüzün içine bakabilir. Mesela Borderline Kişilik Bozukluğu olan kız size başlangıçta genelde hayatının en büyük aşkı gibi davranır. Kırmızı haplanmadan oyunu kotarmanın tehlikelerinden biri, normal kızları arkaya itip sahnenin en ön sırasında çığlık çığlığa sizi izleyen deli hatunların eline düşmektir. Normal kızlar biraz daha pırıltısızdır ve bu deliler kadar hızlı değillerdir. Kriterleriniz “benim için deli olacak” gibi geçmişin tercih edilmemişliğinin öcünü alır şekilde aşağılık kompleksi merkezli olursa fena yanarsınız. Hem de birçok kere.

Neyse, insani kriterleri sağlayan hatun zaten ilişki olayını halleder. Siz sadece oturup onun bunu yapmasını seyredersiniz. Yavaş yavaş evinize yerleşir. Önce orada burada (özellikle de erkeğin pek göremeyeceği ama başka kadınların görebileceği yerlerde) iz bırakır. Yemek yapar dolaba bırakır, bir erkeğin asla almayacağı desenlerde don – gömlek alır, evini temizlemeye başlar, çöpe bir erkeğin atmayacağı şeyler atar, öğrenci yurdun kapısına “La Mahmut halaya geldim ama seni odanda bulamadım. – Düriye” diye post it koyar, hastasın diye odana oda arkadaşlarınla çorba gönderir (arkadaş dediğin piç de koridorda çorbayı yer ve sana “la Mahmut çorba çok iyiydi kız sana yanık ama bak ben de sana tost aldım” diye kendine aldığı soğuk tostu vererek sırıtır ) vs … vs … Aslında izlemesi şirin bir süreçtir.

Bakın kız arkadaş fikrine açık olmanızdan bahsediyorum, her önünüze çıkan kıza tek gecelik davranıp sonra birinin sizi erkek arkadaş yapmasını beklemekten bahsetmiyorum. Sizin bir beklentiniz yok. Tek gece de olabilir, çok gece de ya da bir ilişki de. Başından bir etikete gerek yok (kız aşırı alarmlı değilse).

Kendisine aktif olarak kız arkadaş (ya da eş) arayan erkeklerin en büyük problemi, bu zihin yapısı ile karşılarına çıkan kızı o kalıba sıkıştırmaya yatkınlıkları demiştim. Bunun pratikteki anlamı, bu adamların her kadını aynı canavara çevirmeleri. Adam karısından ayrılır, hemen evlilik peşine düşer ve 6 ay sonra evlenir. Sonra bir bakarsınız tamamen farklı geçmişten gelen bu kadın da 6 ay içinde adamın eski karısının aynısına dönüşmüş. Şimdi soralım :  İki kümenin ortak elemanlarının oluşturduğu küme, bu kümelerin kesişim kümesidir. Her iki kümede de bulunan elemanlar kesişim kümesinin elemanıdır. O zaman bu iki evliliğin kesişim noktasında kim vardır? Abimiz tabii ki.

Burada aktif olan mekanizma muhtemelen adamın erkek olarak eksikliklerinden dolayı kız arkadaş / eş arama ihtiyacı. Kendi başına olamayan bu kişilerin hayatlarında bir boşluk oluyor. Bu boşluğu kadınla doldurmaya çalıştıklarında ise kadın kim olursa olsun, aynı tıkaç pozisyonunda aynı mavi ekranı veriyor.

Bu yazdıklarım yeni şeyler değil ama arada tekrarlamak gerekiyor. Daha önce ne demiştik :

Günümüzde, uzun süreli ilişkiyi hayatının amacı haline getirmiş o kadar çok beyni yıkanmış, kadınsılaşmış erkek var ki. Oysa bir erkek için uzun süreli ilişki asla amaç olmamalı. Bir erkek uzun süreli ilişkiye açık olabilir ancak.

Eğer erkekseniz bunu kafanıza kazıyın, erkek ilişkinin kapı bekçisidir. Kadının seksi amaç haline getirmesi nasıl ona bazı aşağı sıfatlar getiriyorsa, erkeğin ilişkiyi amaç haline getirmesi aynı sıfatları hak eder. Seks nasıl kadının ilişkiye getirdiği kaynağı ise, ilişki de (yanı zaman ve emek) erkeğin getirdiği kaynaktır ve bu kısıtlı kaynak sadece kadın bunu hakederse ona verilmelidir.

Sizin kadını seks yapmaya nasıl ikna etmeniz gerekiyorsa, kadının da sizi ilişkiye ikna etmesi lazım. Bir erkeğin büyük bir dikkatle koruduğu “İlişki Kapısı”nın ardında her kadının yaşamak istediği cennet bulunur. Bu cennette en sıkışmış kavanozlar bile kolayca açılır, örümcekler ezilir, kadına şoförlük edilir, aletler onarılır, cesaret ve siparişler verilir. Bu cennet, erkeğin zamanı ve emeği ile işler.

Bir erkek olarak sizin zaman ve emeğiniz en değerli kaynaklarınızdır. Bu kaynaklarınızı “işler yapmak” için kullanırsınız – özellikle de hayattaki amacınızı gerçekleştirecek işler. Bu nedenle bu zaman ve emeği bir başkasına verdiğinizde, o kişinin bu muazzam armağana saygı duyması ve takdir etmesi gerekir.

Bir kadınla ilişkinin yönetiminin temeli budur. Kadınınızın sizin zaman ve emeğinizi takdir etmesini ondan taviz vermeden beklemelisiniz.

Bazı erkekler zaman ve emekleri için takdir beklemezler. Bu erkekler kadınların ilişki kapısından kolayca geçmesine göz yumarlar. Hiçbir kriterler, duvarları, bariyerleri yoktur. Bu erkeklere meriç ya da beta uydu erkek denir. Friendzone denilen bir dördüncü dünya ülkesinde yaşarlar genelde.

Bazı erkekler ise zaman ve emekleri konusunda aşırı korumacıdırlar. Kadınlara genelde geçici seks vizesi verirler ve bir iki pompa bastıktan sonra da bu kadınları sorgusuz sualsiz bu sınırdışı ederler. Bunlar  yanlız kovboy alfalardır.

Siz muhtemelen bu ikisinin ortasında bir yerde olmayı tercih edeceksinizdir. Yani bir kadınla romantik ilişkiye girmek isteyeceksiniz – ama ancak o bunu hakederse. Unutmayın, sizin masaya koyduğunuz şey (zaman ve emek), kadının masaya koyduğu şeyden (seks) daha değerli. Erkek kadınla birlikte olmak isteyebilir, ama buna ihtiyacı yoktur. Kadının ise erkeğe ihtiyacı vardır (en azından büyük çoğunluğunun).

Dipnot : Yeri gelmişken şu sevgililik olayı ile ilgili de bir lafım var. 16 – 25 yaşında bir adamın 26 – 35 yaşlarında, şu anki sevgilisi ile birlikte olma ihtimali sıfıra yakın. Tamam hiç takmayın demiyorum ama bu sevgililik kurumunu çok ciddiye almayın. Sürdüğü sürece tadını çıkarın, bitti mi de zaten bitecekti deyip yolunuza bakın.

Ben kimim ki bunu size söylüyorum? Ben sizin ölmez kalırsanız 38 yaşınızdaki halinizin sesiyim. Benim yaşıma geldiğinizde şu anki yaşınıza söylemek isteyeceğiniz bir şeyi söylüyorum. Bunu bir düşünün. Bir ilişkiden bir ilişki olmasından fazlasını beklemeyin.

(*) Kendi tabak çevirme aktivitesini harem gibi gören bazı PUAlara çok gülüyorum. Saf saf sanki kendileri kızları tabak gibi çevirirken kızların da tabağı olduğunu bilmiyorlar. Tamam, her kız sizi tabak yapmaz ama harem nedir? Harem dediğin bir erkeğe ait bir sürü kadın demek oysa burada daha çok birbirini tabak diye çeviren 2 insan var.

 

Karım benden çok kazanıyor

Bir arkadaş Kızlar Soruyor sitesinde şöyle bir soru yöneltmiş :

Eşimle üniversitede tanışmıstık. 2 yıldırda evliyiz. Evlenmeden önce bana ben çalışırım çocuğu en az 3 yıl sonra düşünürüm demişti bende bunu kabullenerek evlendim. Evliliğimiz gayet güzel gidiyor ama maaşı arttı ve artık benden daha fazla kazanıyor kendimi ona yetemiyormuş gibi hissediyorum , aciz hissediyorum. Iyice kompleks yaptım kendime bunu. Birkere benden 2 yıllık evliliğimiz süresince maddi anlamda istedigı seyler bir elin parmağını gecmiyor. Biraz da kıskanıyorum insaat sirketinde inşaat mühendisi olarak calisiyor iş arkadaşlarının %70i erkek zaten. Annemde biraz cahildir. Kadın dedigin evinde oturup yemek yapıp cocuk bakar diye üzerime geliyor. Sizinde böyle bir sorun başınıza geldi mi?

Şu kısımla ilgileneceğiz :

Evliliğimiz gayet güzel gidiyor ama maaşı arttı ve artık benden daha fazla kazanıyor kendimi ona yetemiyormuş gibi hissediyorum , aciz hissediyorum. Iyice kompleks yaptım kendime bunu.

Aklınıza ilk gelen şey bir adamın karısından daha fazla kazanması gerektiği olabilir. Adama ne yapıp edip karısından daha fazla kazanmasını öğütleme refleksi gösterebilirsiniz. Ama bu biraz düşünürseniz kırmızı hapa ters. Elbette bir erkek kazanç açısından her zaman daha fazlasını hedefleyebilir ama bu bağlamda adama tek çözüm olarak karısından fazlasını kazanmasını sunmak, ona karısıyla rekabete girmesini söylemek ve daha kötüsü bir erkeğin koca olarak değerini eve getirdiği ekmeğin göreceliliğine (beta öder tarafına) bağlamak gibi bir şey.

Kadının eve daha fazla para getirmesi (ya da para getirmesi) erkeğin gerekliliğini azaltır fikri, Eski Kurallar Kitabında geçerlidir. Artık geçerliliğini hızla yitiren kurallar kitabında. Kadınların yüksek eğitimde temsil oranlarına bakarsanız ve eğitim ile gelir paralel ise, her geçen yıl daha fazla kadının eve para getireceğini ve birçoğunun da kocalarından daha fazla kazanacağını görebilirsiniz.

Kırmızı hap değişen çevreye adaptasyon gerektiriyor ve elimizde değişen bir çevre var. Hem bu (erkeğin karısının bir promosyon ile erkekten fazla kazanması) geçmişte erkeklerin adapte olup çözmek sorunda kaldıkları problemlere göre oldukça kolay bir problem.

Kaynak sağlayan erkek, geçmişte ya kendine kaynakları olan bir erkek bul ya da bir vahşi hayvana yem ol zamanlarında hayati bir eş seçimi kriteri idi. Aynı kriter, daha 70 – 80 yıl öncesine kadar insanların günde 16 saat tarla ve hayvanlarına bakarak hayata tutunduğu zamanlarda da oldukça önemli idi.

Artık o günler geride kaldı. İyi ki de geride kaldı.

Fakat hayat hala zor ve stresli. Özellikle de duygusal olarak. Hala oldukça ciddi kararlar vermek gerekiyor ve birilerinin de bu kararların sorumluluğunu alması gerekiyor. O nedenle, erkeğin ailenin temel direği, yani hayatın fırlattığı fırtınalara ve depremlere karşı sarsılmaz bir kaya olması hala çok önemli. İstediğiniz kadar iyi kazanın ya da kadın istediği kadar iyi kazansın, geleceği muhakkak olan hassas zamanlarda(hamilelik),  krizlerde (ciddi hastalıklar, vs.) temel direğe ihtiyaç olacak.

Aynı şekilde bir erkek adamla beraber olmak bir kadın için onay (validation) ve sosyal kanıt (social proof) demek. Alfa tohumları, beta kaynakları olayını düşünün. Beta kaynaklarını kaybedince aciz hissetmek, kadına yetmiyor hissetmek, olayın sadece beta kaynakları olduğunu sanmaktır. Ya da erkeğin kendisinde kaynak hariç hiçbir cinsel çekicilik özelliği olmadığını düşünmesidir. Buna şurada değinmiştik :

Hipergami sadece en iyi sosyal kaynaklara / statüye sahip erkekler için geçerlidir : Bu tek – taraflı pespektifin Jordan Peterson tarafından yayıldığını görüyorum. Fikir şu : kadının doğal olarak iyiliği için olduğundan, kadınlar sadece kendilerine ve çocuklarına uzun vadede en iyi imkan ve korumayı sağlayan, en iyi baba materyali erkekleri arzulayacaklardır. Bu fikir, hipergami denkleminin alfa siker yarısını görmezden gelen miyop bir bakış açısıdır. Bu, kadınları öven bir bakış açısıdır. Hipergami tanımını, kadınların içsel iyiliği ile sınırlayan erkekler aynı zamanda alfa denilince sadece sosyal, iş ve toplum hayatının lideri erkekleri düşünürler. Bu birçok açıdan yanlış ama eninde sonunda kendileri gibilerinden daha seksi bir erkek olamayacağını anlayan kadınlar tarafından (tabii ki kaliteli kadınlar tarafından) ödüllendirileceğine inanan erkekler için erdem tatmini sağlayan bir düşüncedir. Bu yanlış inancın bekleyen betalar arasında çok yaygın olduğunu belirteyim.

Bir erkek olarak evlilikte tek genel geçer değeriniz, güçlü bir sırta sahip olmak ve o sırtı başka biri için bükme hevesiniz değil. Olmamalı.

Bizden önceki nesillerin toplum içindeki yerlerini düşünecek zamanları yoktu. Çoğu gece gündüz açlıktan ölmemek için çalışıyordu. Ama geçmişte erkeklerin mecburiyetten yaptıkları bir şeyi, günümüzde kutsal bir görev olarak görüp yaşatmanın bir anlamı yok. Geçmişe göre bolluk içinde yaşadığımız günümüzde, erkeğin yük beygiri olmasını gereklilik olarak görmeyi bırakabiliriz.

Kırmızı Hap, Geleneksel Muhafazakarlık ve Modern Zamanlar

Kırmızı hapı içinde bulunduğumuz ortama adaptasyon olarak değil, geçmişe (aslında varolmayan ve kartpostallardan veya filmlerden yansıtılan bir masal geçmişe) dönüş olarak uygulamaya çalışan çok erkek var. Özellikle de geleneksel muhafazakar geçmişe sahip erkeklerin çözümü bu. Geçmişe dönmek.

Oysa kırmızı hapı evliliğe uygularsak amaç kadını yeniden mutfağa sokup iş yaşamından çıkarmak değil, günümüz dünyasında bir aileyi, o ailenin tüm bireylerini mutlu edecek şekilde verimli ve  etkili olarak kurup yaşatmaktır. Erkeğin dominant (lider) olduğu metod kendini ispatlamış ve güvenilir bir yöntemdir ve bu nedenle de kırmızı hap tarafından benimsenmiştir.

Heteroseksüel ilişkileri en sağlıklı yürüten ayar, erkeğin onay beklemeden liderlik ettiği ayardır.

Evlilikte güç kavramını eve sokulan paranın miktarıyla özdeşleştiren, kökleri ciddi bir sosyalizm teorisi içeren feminizmdir. Feminizm teorisi, tüm gelirin koca tarafından kazanıldığı ailelerde kadının sıfır gücü olduğunu iddia eder. Bunu genellikle elindeki parayı aile içi zorbalık olarak kullanan azınlığa bakıp genelleyerek ya da kadınların özellikle de belli bir yaşın üstündeki kadınların aile içi yönetimdeki ciddi otoritelerini tamamen görmezden gelerek yapar. Feminizmin birincil amacı aile kurumunu parçalamak ve sakat aile ekonomisi teorilerine göre kadınların ekonomik gücü arttıkça aileler de kolayca parçalanacak.

(Twitter’da erkek evin direğidir lafına saldıran birçok feminist gördüm ve genelde hepsinin argümanı “ama kadın da para kazanıyor eve destek oluyor”. Kafalarında direk denilince ATM canlanıyor. Oysa evin direği ev fırtınada kafana yıkılmasın diye var, para bir direğin kafada canlandıracağı son şey olmalı. Feminist değilsen tabii)

Kırmızı hapın buna cevabı nedir? Bir ilişkideki liderlik pozisyonu, o ilişkiye bireyin soktuğu para ile doğru orantılıdır teorisini reddetmek! Beta öder erkeklerin ne kadar dominant (!?!?) olduğunu, bekleyen betaların görece yüksek gelirlerine rağmen ilişkilerin iplerini nasıl da (çoğunlukla para da kazanmayan) kadına bıraktığını düşünün. Erkek olarak cinsel pazar değerinin önce duygusal güce ve oyuna, sonra paraya ve tipe bağlı olduğunu düşünün. Ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Karım benden daha fazla kazanıyorsa ne yapayım?

Öncelikle bunu dert etmeyi  bırak. Zira bu aşamadan sonra karınla ilişkini onun senden çok kazanması değil, o senden çok kazanıyor diye içine girdiğin düşük ruh hali ve kendinde göremediğin liderlik görevini bırakman yıkacak. O nedenle bunu dert etmeyi bırak ve evin lideri / kaptanı görevini eline al. Çoğu kadın, kendi para kazansa bile, ciddi kararlar vermek istemez zira karar vernmek sorumluluğu sırtına almak ve işler ters giderse hedef olmak anlamına gelir. O nedenle çoğu kadın erkeğin karar vermesini (tabii sorumluluğu ve işler ters giderse negatif tüm sonuçları sırtlamasını) ister.

Koca ve baba olarak görevlerin kazandığın paraya bağlı değil. Elbette otur evde ev erkeği ol demiyoruz. Para kazan ve hatta kendi kariyerinde hırsla yüksel tabii ki ama kadın daha çok kazanıyorsa ezilme. Eve daha az para getiriyorum o zaman daha değersizim diye düşünme. Günümüzde iyi kazanan ve iyi sağlayıcı olacak erkek bulmak, dominant ve maskülen bir erkek bulmaktan çok daha kolay. Eve daha fazla para getiren ama taşaklarını hanımları çantalarında taşısın diye bırakmış mavi haplı yığına bak.

Son olarak : kadın olmaktan utanmayan her kadın, yanında bir erkek olmasını ve bu erkeğe dayanabilmeyi ister. İş yaşamı ile ev yaşamını birbirinden ayırır. Parayı silah olarak kullanmaz.

Modern kadının artık bir erkeğe ihtiyacı yok. Doğru. Ama bu hayatlarında bir erkek istemedikleri anlamına gelmiyor. Erkeklerle ilgili ciddi travma yaşamamış kadınlar her zaman olduğu gibi yanlarında bir erkek istiyorlar ve uzun süre de isteyecekler. Evet artık kurtlara yem olmamak için erkeğe ihtiyaçları yok ya da açlıktan ölmemek için. Fakat erkek adam olabilen bir erkeğe yaslanmak ve o erkeği başkasından önce kapayarak sosyal kanıt ve tatmin etmeye ihtiyaçları var. Erkek artık gereksinim değil belki ama lüks. Bu da o kadar da kötü bir şey değil. Lüks olmasına rağmen insanların hayatlarında olmasını arzuladıkları ve onsuz yapamayacakları o kadar çok şey var ki.

Tekrar edeyim : siz bir evin direğisiniz, kaptanısınız. ATMsi ya da yük beygiri değilsiniz. Sizin cinsel pazar değeriniz ve statünüz öncelikle erkek adam olmanıza bağlı. Ne kadar kazandığınıza değil.

Kırmızı haplı davranmak, nöroplastisite, beceri ve ustalık

Bir Patreon destekçimiz Patreon özel mesajlaşmasında şöyle bir soru sordu :

Neredeyse her yorum da kadını merkeze alan zihin yapısını görüyorum. Dehşet derecede beyinlerimiz yıkanmış mavi hap saçmalıklarıyla ve içselleştirmişiz. Ne yapılıyorsa kadınları elde etmek adı altında “aslında ben kadınları merkeze almıyorum sadece kendim istediğim için kadınları tavlamak istiyorum. O yüzden bunları yapıyorum” ben istediğim için böyle yapıyorum kadın istediği için değil deniliyor ama yüzeysel olarak tabii bu söyleniyor. Ama yorumları okuduğun zaman hep kadınların isteklerini tatmin etmek için yapılan yorumlar var.

Aslında burada anlatılan zihinsel şemaları nasıl içselleştireceğimize dair daha çok bilgi veya pratik uygulamalar öğretilmeli (evet sitede bunun içinde yazılar var ama hiç yeterli değil gibi duruyor) çünkü kendini ödül olarak gör öyle davran diyorsun. Tamam öyle yapıcam artık bu bilgiyi aldım diyor. Sonra “kız mesajlarıma ilk başta çok sık cevap verirdi 1 ay sonra geç yazmaya ve saygısızlık yapmaya başladı.” diyor. Ben ödülüm mantığını okuduğunu söyledin ve artık bunu biliyorsun ödül olan zihin yapısına sahipsen böyle bir olayla karşılaştın mı yapman gereken bu; “Bu artık saygısızca davranıyor bununda son kullanma tarihi geldi artık başka tabaklara odaklanma vakti. ” Ben ödülüm inancı oluştuysa zaten buna benzer cevap verebilirsin kendine.

Abi senin yaptığın yorum gibi “1000 tane rutin ezberleyeceğinize 10 tane zihin yapısını içselleştirin. Kadınlarla sosyal durumlar diye günlerce geyik yapmaktan iyidir.”

İçselleştirirsen bütün sorunlarına cevabı kendin bulacaksın zaten. Ama asıl olay burada başlıyor; içselleştirebilen çok az insan var. Teorik bilgi var ama içselleştirme olmadığı için halen aynı terane devam ediyor. Bu konuyla alakalı güzel bir yazı yazabilirsen çok iyi olur. Çünkü benim fark ettiğim en büyük sorun tam olarak zihin şemalarını içselleştirememek.!

Nöroplastisite

Olay temel olarak nöroplastisite ile ilgili. Nöroplastisite, beyindeki nöronların ve bunların oluşturduğu sinapsların yapısal özelliklerinin ve işlevlerinin değişebilir olması demek.

Beyniniz şöyle çalışıyor : siz bir şeyi sürekli tekrarladığınızda, beyniniz o şeyi otomatik olarak yapmak için bir sinir devresi oluşturuyor. Bu devre bir kere oluştu mu artık otomatiğe bağlıyor. Sizin kadın – erkek ilişkilerinde oluşturduğunuz tüm alışkanlıklar da bu tür devreler aslında. 22 yaşında ortalama bir erkeği ele alalım. 6 – 8 yaşından beri 14 – 16 yıl boyunca mavi haplı davranışların devrelerini oluşturmuş kafasında. Bakın kafasında gerçekten fiziki nöron devreleri var böyle davranmasını otomatik hale getiren. Olay otomatiğe bağlamış. Şimdi bu mekanizma beynin hızlı tepki verebilmesi ve otomatikleşen davranışı sürekli düşünerek yapmasına gerek kalmadığından beynin enerji tasarrufu yapması açısından oldukça yararlı ama zararı şu ki davranış artık tam olarak bilinçli zihninin kontrolünde değil.

Kırmızı haplı “ben ödülüm” davranışını ele alalım. Ortalama mavi haplı bir erkeğe bunu anlattığınızda anlayacaktır. Zira “bak birader, kız bir hiç, sen ise büyük bir ödülsün” gibi radikal bir şey söylemiyoruz. “Kızla birlikte olmak sana ödülse, seninle olmak da ona ödül” diyoruz. Sonuçta bir kız bir erkekle hayrına birlikte olmuyor, erkekte istediği bir şey var ve onu alıyor. Basit değil mi? Mavi haplı bunu anlamıyor değil.

“Sen senin için bir tanesin ama kızdan bir sürü var. Bu nedenle senin merkezinde olduğun evrende, senin ödül değerin kızdan bir tık daha fazla.” Bunu anlamak biraz daha zor ama mavi haplı bunu da zihinsel seviyede anlayabilir.

Ama hoşuna giden bir kız gördüğünde davranışlarının çoğu otomatik olduğundan, beyni eldeki devreleri kullanarak davranacak. Yani “ben ödülüm” düşüncesine ikna olsa da öyle davranamayacak.

İyi haber ise beyinde yeni devreler yaratmak ve eskilerini köreltmek mümkün. Ama bunun için beyninize bir şeyi artık fazlaca yaptığınızı ve bunun için artık fiziksel bir devre koyması gerektiğini göstermeniz lazım. Bunu da beyninize yalvararak yapamazsınız. Siz, tekrar tekrar, yapana kadar yapıyormuş gibi yapmalısınız. Her ne kadar düşünce de nöroplastisite mekanizmasını harekete geçirebilse de bu tür temel içgüdü seviyesindeki davranışlarda davranış – hormonlar – duygular – düşünceler bir arada olmalı, özellikle davranışlar.

Görünmek, imajı çizmek

Nöroplastisite açısından biraz düşünürseniz, yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak çalışır bir mekanizma iken, görünmek ve imajı çizmek mekanizmalarının neden faydasız olduğunu anlayabilirsiniz :

Burada yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak olayının da yanlış anlaşılması durumu var sanırım.  Buradaki mış gibi yapmak kızlara mış gibi görünmek değil. Örneğin kıza mesaj attınız cevap gelmiyor. Kızın mesajını beklerken ona bir mesaj atmamaya çalışmak ve kızı aklından çıkaramamak, eğer siz kızın cevabını bekleyecek kadar sabrettiyseniz bile “mış gibi yapmak” değil “mış gibi görünmektir”. Bu sizin damarlarınızdaki kutsal testosteron seviyesini arttırmaz ya da kortizol seviyesini azaltmaz. Tamam kız mesaj yazdı mı testosteron artar ve kortizol azalır ama 3 saatlik tam tersi hormon salgılamadan sonra ne kadar işe yarar?

Burada mış gibi yapmak, tamamen sizinle alakalı. Tamamen ekran dışında bir hobinize ya da işinize, dersinize dönmek ve kıza nasıl imaj çizdiğinize değil sizin kendi kendinize nasıl imaj çizdiğinizle, kendinize nasıl odaklandığınızla ilgili.

Olmadığınız şey gibi görünmeye çalışmanız, beyninize yeni bir davranış olarak görünmüyor. O nedenle de “görünmeye çalışarak” sizi mesaj attıktan sonra kendi işine bakan adam gibi davrandıracak devrelerin kurulması mümkün değil.

Beceri ve Ustalık

Kadın – erkek ilişkilerinde başarılı erkek olmak bir beceri. Bir beceri edinmek ve o beceride ustalaşmak için yapmanız gereken de sürekli pratik yapmak.

Piyano çalmak gibi bir beceriden bahsediyoruz. Şöyle düşünün. Piyano çalmayı öğrenmeye karar verdiniz. Çok iyi bir kitap buldunuz, 3 kere okudunuz. Sonra forumlara daldınız, saatlerce o şöyle çalınmaz bu şöyle çalar, şu iyi bir piyanist şu kötü diye tartıştınız. Yüzlerce makale okudunuz. Hangi tuşun hangi nota olduğunu ezberlediniz. Böyle aylarca uğraştınız. Ve sonunda bir piyano bulup başına geçtiniz. Bir şey çalabilmeniz mümkün mü? Değil! Bu çok şaşırtıcı mı? Değil! Lan 6 aydır okuyorum ama piyano başına geçince Mozart çalamıyorum diye bunalıma girer misiniz? Girmezsiniz.

Ama biraz okuyup biraz çalsanız. Biraz okuyup okuduklarınızı hemen piyano başında deneseniz. Sonra pratiğinizle ilgili forumlarda soru sorup düzeltseniz. Bir pratik bir okuma şeklinde çalışsanız. İşte o zaman o okuduklarınızın bir yararı olacak ve sizin pratiğinize büyük katkı sağlayacaktır.

O nedenle buradaki 700 kadar yazıyı okuyup, aylarca tartışıp sonra pratiğe dökmek zaman kaybı. Biraz okuyup biraz uygulamak aslolan. Piyano benzetmesini de unutmayın. İlk başta hiçbir şey çalamayacaksınız. Lan Mahmut konser veriyor ben daha dün annemizin kollarında yaşarken parçasını bile sıçıyorum diye ağlamayın. Piyano başına ilk geçtiğinizde ayakta alkışlanmayı beklemeyin. Pratik edin, pratik edin ve azar azar otomatiğe bağlayın.

Unutmayın, nöroplastisite hem yeni devre kurmak hem de eski devreyi köreltmek şeklinde çalışır. Siz kırmızı haplı davranmaya başladığınızda, eski devrenin otomatik olmasının ve hatta orda olmasnın gerekliliği beyin tarafından sorgulanmaya başlayacak. Ama yeteri kadar kırmızı haplı davranmaya başladığınızda, önceleri sapasağlam olan bu devre bir aşamada azar azar bozulmaya başlayacak. Yenisi ise azar azar inşaa edilecek. İçindeki alfayı cilalayıp parlatmak yazısını hatırlayalım :

Aslında beynin nasıl çalıştığını düşündüğünüzde bunun neden böyle olduğunu anlamanız zor değil. Hoşlandığın ve güzel bir kadın ile iletişime girdiğinde, aranızdaki iletişimin yüzde 90’ı vücut dili. Sorun da burda. Vücut dili daha çok, beyinde otomatik devrelerce idare edilir. Vücut dilini istediğiniz zaman bilinçli olarak da kontrol edebilirsiniz ama doğal eğilimimiz vücut dilini otomatik devrelere bırakmaktır.

Bu otomatik devreler ise bir şeyi ancak defalarca tekrarlayarak öğrenir. Bisiklet sürmeyi düşün. Bisiklet sürerken yaptığın hareketleri istersen bilinçli olarak yönetebilirsin ama çoğunlukla dikkatin dağılır ve bisikleti sürmeyi otomatik devreye bırakırsın.

Yani sen kırmızı hapı biliyorsun ama senin kadınla iken vücut dilini kontrol eden devreler daha bunu bilmiyor. Onları da öyle bir gecede değiştiremezsin. Bir gecede 90% beta – 10% alfa davranışından, 10% beta – 90% alfa davranışına geçemezsin. Yapman gereken, yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak ve tekrar. Bu konuya maskülin benliği geliştirmek yazısında değindim ama tekrara vurgu yapmadım.

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onbirinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onuncu Ders

Adam, artık kendisi ile barışık ve başarılı bir erkek olarak rahatladı ve arkadaşları ile tekrar görüşmeye başladı. Kısa sürede onların “kadın” problemleri olduğunu gördü.

Bir arkadaşı, “kadınlar neden kadın ki?” diye fikir belirtti. “Eğer kadın olmasalardı her şey çok daha kolay olurdu ve mantıkla açıklanabilir hale gelirdi!”

“Doğru! Kadınlar sadece kadın değiller, sinir bozucu derecede kadınlar.”

Ve şikayetleri böyle sürüp gitti.

Yıllar sonra, genç adam arkadaşlarının evlendiğini ya da ciddi ilişki içinde olduklarını gördü. Her bir arkadaşını, kız arkadaşı seçmişti. Arkadaşlarının her biri kronik olarak mutsuzdu.

Ama, arkadaşları bunu kendilerine itiraf edemiyorlardı. Ona şöyle diyorlardı, “Ne? Hala yalnız mısın? Zavallı çocuk! Birgün sen de bizim gibi bir hatun bulmayı başaracaksın.”

“Tabii ki,” dedi bir diğeri. “Ben daha yeni bir kız arkadaş buldum ama sen hala yalnızsın! Hah!”

Üçüncüsü ise şöyle dedi : “Biz hepimiz ya evliyiz ya da kız arkadaşlarımız var. Ama sen, zavallı dostum, hala yalnızsın. Bizim tavsiyelerimizi dinlemelisin.”

Ve hep beraber dediler ki, “Kadına çiçekler, çikolata, şiir, ilanı aşk, tüm ilgini, tüm sözlerini, tüm zamanını, tüm hayallerini ve tüm HAYATINI ver! Onun tüm arzularını, planlarını, manipülasyonlarını ve geleceğiniz için tasarladığı her şeyi gerçekleştirmeye bak.”

Genç adam güldü. “Erkekliğimi bir kız için çöpe at diyorsunuz? İstemez zira …”

“Başarı, Kızı elde etmek değildir.”

“Pook! Bununla ne demek istiyorsun?”

“Çoğu erkek hala kadın gibi düşünüyor. Birçok kadınla uyuyarak, kız arkadaşı sahibi olarak ya da bir kadınla evlenerek kadınlarla başarılı olacaklarını düşünüyorlar.”

“Yani dilenciler seçici olamazlar mı diyorsun? Yani erkeğin kadını seçmesi yerine onun tarafından seçilmesi.”

“Yaklaştın ve dediğin doğru. Ama kadınlar birçok bahane ile bir erkekle çıkarlar. Ve birçok değişik sebeple bir erkekle evlenirler. Yine birçok sebeple bir erkekle yatarlar. Yukarda dediğine ek olarak sen SENİNLE ilgilenen bir kadın bulmalısın.”

“Anlamadım.”

Bunun üzerine Pook 4. Erkek ve kız arkadaşını çağırdı. Erkek kasım kasım kasıldı : “Artık bir kız arkadaşım var! Yabadabadu!” Pook bir de bekar erkek çağırdı. Kız arkadaşı olan erkek daha da bir kasıldı, “ah, zavallı şey! Üzülme! Birgün sen de benim yaptığım gibi bir kız bulacaksın!”

Bekar erkek kafasını eğdi. Üzgün görünüyordu. Kız arkadaşı yoktı. Herhangi bir kızla herhangi bir ilişkisi yoktu. Yuuuuuuh.

“Şimdi,” dedi Pook. “Birkaç yıl ileriye saralım.”

Yıllar sonra, kız arkadaşı olan erkek ve kız arkadaşı evlenmişlerdi. Neden evlenmişlerdi? “Zira bu atılacak bir sonraki adım gibi görünüyordu!” Ama, birkaç yıl sonra da boşandılar.

“Bu adamların hatası, başarıyı bir kadını veya kadınları elde etmek olarak tanımlamalarıydı. Bunun yerine kendilerinden GERÇEKTEN HOŞLANAN bir kız bulmaya bakmalıydılar.”

“Bunu neden söylüyorsun Pook? Dediğin eksta emek istiyor gibi.”

“Evet, ama bunu yaparsan ilerde şunları söylemekten kurtulursun : “

“Beni sevdiğini söylüyordu ve evlendik! Ama şimdi neden boşanmak istiyor?”

“Bütün arkadaşlarım “beni sahiplendiğini” söylüyordu. Ama neden beni eski erkek arkadaşı ile aldattı?”

“Telefonlarıma çıkmıyor? Ne oluyor?”

“Buluşmaları onun istediği gibi ayarladım ama o benim “sıkıcı” olduğumu söyledi. Ne demek istiyor?”

Pook kafasını salladı. “Eğer uzun süreli bir şeyler düşünüyorsan, kadının SENDEN hoşlandığından emin olmalısın. Seninle çıkıyor, seninle yatıyor, ve evet maalesef seninle EVLENİYOR olması senden hoşlanıyor anlamına gelmez.”

“Peki ne yapmalıyım?”

“İlk buluşmaları ve bu buluşmalarda ne yapacağınızı hep sen planla. Eğer kız SENDEN hoşlanıyorsa, bir şekilde o buluşmalara gelecektir. Bir iki ay sonra bu konuda yumuşayabilirsin ve buluşmaları onun istediği şekilde de ayarlarsınız. Ama başlangıçta buluşmaları sen ayarladığında, hatun seni ekiyorsa, seni peşinden koşturuyorsa ve planları hiç uymuyorsa, bunlar kızın aslında senden hoşlanmadığının belirtileridir.”

“Anladım … ama ya sen berbat biri isen ve HİÇBİR kadın senden hoşlanmazsa?”

“O zaman biraderlerinle istediğini yapacak bol bol vaktin olur. Kızı elde etmek başarı olamaz zira bu yalnız olmak kaybetmektir anlamına gelir. Hayır. Kaybetmek, mutsuz bir evlilik içinde olmak ya da kadınının aslında senden hoşlanmamasıdır.”

“Yani odak sen olmalısın, onun ilgisi de dahil?”

“Evet. “Kızı elde etmek başarıdır” kafasını bırak ve hiçbir zaman TERK EDİLMEZSİN.”

Sonraki Bölüm : Onikinci Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Dokuzuncu Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Sekizinci Ders

Kadınlarla başarılı olmayı ne kadar da çok istiyordu! Neden başkaları başarılı iken kendisi başarısızdı? Berkecanların kızlara ulaşmak için tek yaptığı nefes almak iken kendisi her yolu denese de kızlara ulaşamıyordu. Ah ah, o aşkın sağ gösterip sol vuran acısı! O kız çok güzel ve harika ama onu sadece arkadaş olarak görüyor. Aslında bugüne kadar genç adamın arzu duyduğu her kadın onu arkadaş ya da daha alt rütbeli olarak gördü.

Artık değişim zamanıydı! Bilgi bu işin anahtarıydı, bunu biliyordu. Kitapları, makaleleri, kadın doğası ve kadında romantik ilgi yaratmakla ilgili her bilgiyi yalayıp yuttu.

Ve birgün Manual isimli İspanyol elemanla karşılaştı.

Manual dedi ki : “Dikkatini bana ver! Senin savaş planını açıklıyorum : “

Psikolojik manevralar! NLP (Neuro-linguistic programming) öğrenmelisin! Artık şöyle konuşacaksın : “Biriyle O BAĞI KURDUĞUNDA, o SICAK, GÜVENLİ ve RAHAT hissi, aranızda bir şeyler olabilir …” Manual ile beraber kadınlar, ayarları ile oynayabileceğin psikolojik enstrümanların toplamı haline geldi.

“Rehberler! Kadınlarla Sosyal Durumlar kitapçığını okuyup ezberlemelisin.” Genç adam artık kadın şöyle yaparsa böyle yapması gerektiğini ya da böyle yaparsa şöyle yapması gerektiğini, vs  vs … biliyordu. Manual’in rehberini takip ederek, sürekli başarıya ulaştı.

“Bilgi sonsuz! Her zaman daha fazla bilgiye ihtiyacın var,” dedi Manual. Bunu genç adamın gözlerinin önünden geçen sayısız makale takip etti. Genç adam sabahtan akşama kadar bilgisayar başındaydı.

“Seni seviyorum Manual” diye ağladı genç adam. Durum ne olursa olsun Manual’ın bir çözümü vardı. Sabah akşam Manual’a danışıyor, Manual’ın öğretisini ezberliyor ve Manual’a tapıyordu.

Ama … Ama yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. “Telefonda 20 dakikadan fazla konuşma” kuralını kafasına kazımıştı ama sürekli ihlal ediyordu … ve yine de başarılıydı! “Asla taviz verme” kuralını beynine kazımıştı ama … Bu kuralı ihmal ettiğinde çok yanmıştı ama bu sefer başarılıydı. Kısa sürede fazlaca katı takip ettiği kurallar yaptıklarını baltalamaya başladı.

“Ahhh” dedi genç adam. “Bu kural ve rehberler benim kendine güvenime ayağa kalkması için baston oldular. Ama bunların bir limiti var.” Genç adam gülümsedi. “Kural ve rehberler yürümeyi öğrenene kadar tutunacağın destekler.”

Artık İspanyol eleman Manual’in öğretisinin diktası altında olmamalıydı! Artık kendi başına uçup kükreyebilirdi. Yani …

Formüllerle sınırlı kalma!

“Peki rehberler ve kurallar başarı getirdi ise, onları neden kullanmayı bıraksım ki?”

“Zira genç adam başarısını kurallar ve rehberlerin kendilerine borçlu olmadığının farkına vardı. Başarı, kuralların ve rehberlerin dayattığı eğlenen zihin yapısından geliyordu.”

Diğer genç adamın hikayesini dinleyen genç adamın kafası karıştı. Bunun üzerine Pook, hiç bitmeyen sihirli yetenekleri ile, 2 erkeğin bir anda yanlarında belirmesini sağladı.

“Bunlardan biri” dedi Pook. “Bir aktör”. Ve üçü aktörün bir Herkül, bir 5. Henry, bir Hamlet ve sırayla H ile başlayan tüm kahramanlara dönüşümünü izlediler. Ama gerçekte aktör, kaybedenin tekiydi.

“O kahramana ne oldu?” diye içinden geçirdi genç adam.

Sonra diğer adamı izlediler.

“Bu adam kahramanca davranıyor” dedi genç adam.

“Gerçekten de öyle,” dedi Pook. “Biri doğal diğeri ise senaryo.”

“Ama senaryonun problemi ne?”

“Bir problemi yok! Ama senaryo ve rehberlerin amacını anlamak lazım.”

“Nedir bu amaç?”

Pook bunun üzerine genç adamı iki farklı erkek grubuna tepeden bakan bir yere götürdü. Bir grup ortadaki tahtta oturan Manual isimli İspanyol elemanın etrafında dönüyordu. Diğer grup ise ara sıra Manual’a danışsalarda, kendi yollarına gidiyorlardı.

“Burdaki mesaj nedir?”

“Basit” dedi Pook. “Manual’ın esprisi sana başarı sağlaması değil. Öyle olsa hayat boyu ona muhtaçsın. Manual’ın varolmasındaki tek amaç, sana başarıya giden yolları ve başarının nasıl bir şey olduğunu göstermektir, başarı sağlamak değil.”

“Yani …?”

“Yani geçmişte birkaç adam başarıya ulaştılar ve Manual’ı yarattılar. Manual onların otomasyonu, yeni gelenlere sürekli cevap veren robotu. Baştan çıkarma sanatında ve başarıda nihai amaç işin erkeğin doğası halini almasıdır. Bir kere içselleşirdin mi, Manual’a ihtiyacın kalmaz ve hayatın sana fırlattığı her kadınla başa çıkabilirsin.”

“Agghh!” dedi genç adam saçını başını yolarak. “Eskiden kadınları nazik melekler sanıyordum ve problemin kötü çocuklar olduğunu düşünüyordum! Bu bilgiler kadınlar hakkında inandığım tüm idealleri tuzla buz ediyor.”

Pook başını salladı. Şu aşağıdakiler bilmem gereken birkaç sert gerçek :

Kadınlar kendilerine sadık bir kaybedenle olmaktansa başarılı bir erkeği paylaşmayı tercih ederler.

Birçok kadın aşk için evlenmez.

Birçok boşanma erkeğin kadını sevdiği ama kadının erkekten iğrendiği bir durumda olur.

Uzun süreli evliliklerde bile Don Juan olmanız gereklidir.

Masum tatlı kız genellikle en azgınıdır ve muhtemelen masum da değildir.

Birçok kadın tipinize, kariyerinize ve onlara verebileceğinize, karakterinizden ve ahlakınızdan daha fazla önem verir.

Kadınlar erkeklerin hayal edebileceğinden çok daha fazla cinselliğe sahiptir.

Kadınlar dahiliğe değil güce ve hayal gücüne çekim duyarlar.

Kadınların tek amacı birlikteliktir, zevk ya da çocuk yapmak için. Senin felsefeni takmaz.

Kadınlar seks esnasında seks objesi gibi davranılmayı isterler ve bunu takdir ederler.

Kadınlar sosyal bağlantılara önem verirler, onlara bu öğretilir. Sen onun egosu olursun.

Sonraki Bölüm : Onuncu Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Reddedilme korkusu ve reddedilme ile başa çıkmak

Reddedilme ile başa çıkabilmek yetişkin bir insan olmanın en önemli özelliklerinden birisi ama daha önemlisi, başarılı bir insan olmanın da ön şartlarından biri. Hayatta dişe dokunur bir şey başarmadan önce defalarca reddedilmek, doğa kanunu gibi sabit bir şey.

İyi bir işe girmeden önce 20 bazen 50 özgeçmiş gönderip belki 4 – 5 görüşme yapıp reddediliyorsunuz. Bunlardan bazılarında 2 – 3 seviye görüşme geçiyoruz ama yine de reddedilebiliyoruz. Birçok şirket ya sizin iş için yeterince iyi olduğunuzu düşünmüyor ya sizden daha iyisini buluyor ya da sizin masrafınızın sağlayacaklarınızdan daha fazla olduğunu düşünüyor ve sizi reddediyor. Bir yazar dişe dokunur okur sayısına ulaşmadan önce bazen bir düzine yayıncı tarafından reddediliyor. Bir kızla birlikte olmadan önce belki 5 belki 25 tane kız tarafından reddediliyorsunuz.

Reddedilme ile başa çıkabilmenin zor olmasının en önemli nedeni, insana eksik olduğu şeyler konusunda ayna tutması. Normalde bu eksikliklerle uğraşmak hatta bunları görmek bile istemeyen kişi için karşısında bu eksiklikleri görmek oldukça rahatsız edici. Bu o kadar rahatsız edici ki çoğu insan bu aynaya bakmaktansa reddedilme ihtimalleri olan durumlardan kaçmayı tercih ediyor. İş aramak yerine yıllarca sevmediği işte çalışmak, tek bir hatuna bile yürümeden yıllarca yalnız kalmak gibi.

Reddedilmeyi zorlaştıran şeylerden biri de masal aleminde yaşamak. Bu özellikle kadınlar tarafından reddedilme ile başa çıkamayan erkeklerin en büyük sorunlarından biri. Bu erkekler bir kadını beğendiklerinde, o kadın artık sadece bir kadın olmaktan çıkıyor. Jordan Peterson’un Reddedilme korkusu nasıl yenilir videosunda bahsettiği dişi ideal olayından bahsediyorum. Yeterince olgunlaşmamış bir erkek, beğendiği kadını bir kişi ya da insanın dişi bir bireyi olarak görmüyor. Onu idealindeki, hayal dünyasındaki masalsı kadının (tanrıçanın) yeryüzündeki tezahüratı olarak görüyor. Shakespeare’in lafıydı sanırım : “ideallerimizdeki kadını koyacak bedenler bulup o bedenlere aşık oluruz”.

Erkek hayallerindeki dişi tanrıça / melek suretini bir kadının üzerine geçirdiğinde, o kadın tarafından reddedilmek onun için inanılmaz bir korku haline geliyor. Zira artık o kadın tarafından reddedilmek erkek için bir kadın tarafından değil,  kadın ideali tarafından reddedilmek anlamına geliyor. Daha da kötüsü, mavi haplı erkeğin idealindeki kadın ile tüm kadınlık birbirine bağlı kavramlar olduğundan, masal dünyasında yaşayan erkek için bu kadın tarafından reddedilmek, tüm kadınlar tarafından reddedilmek anlamına geliyor.

Oysa dünya bu şekilde çalışmıyor. Oneitis, altın dişi, unicorn, vs … falan yok. Karşınızdaki kadın sadece bir kadın. Ne bir melek ne bir şeytan, ne bir tanrıça ne de tüm çekici kadınların üyesi olduğu gizli bir süper örgütün temsilcisi. Siz istediğiniz kadar kendinizi kandırmaya çalışın, özel değil, eşsiz değil az bulunur hiç değil. Erkek olarak yapmanız gereken ilk şey bunları anlamanız.

Maalesef bu en az anlaşılan konu. Mesela bir kıza iki kere yürü, eğer ilgilenmiyorsa nextle gibi basit (tamam burada çok basitleştirdim ama cidden basit) bir algoritma olmasına ve bunu da en az on kere okumuş olmalarına rağmen birçok erkek nextlesem mi nextlemesem mi diye soruyor. Neden? Zira durumlarını ve hatunu özel sanıyorlar. Kafa şu : “Next başka her durumda geçerli ama bu durum farklı!”. Maalesef değil. Bakın burada bu soruyu bin kere gördüm, bin çeşit durum ayrıntılı anlatılıp soruldu ve biri bile özel değildi! Tek bir kere bile özel ve farklı bir durum görmedim!

İş başvurusu yaparken bunu biliyorsunuz. Reddeden her şirketin kapısında sabahlayıp işe alınmak için yalvarmıyorsunuz ya da aslında beni reddetmediler neyi doğru yaparsam bu işe girerim diye düşünmüyorsunuz. 10 şirket sizi reddetti diye kimse artık sizi işe almayacak sanmıyorsunuz. Ya da işe girdiğinizde önceden reddeden 20 şirketi hatırlamıyorsunuz bile. Kadınlar konusunda da durum aynı ama o hayali tanrıça işleri çok karıştırıyor.

Tabii ki sizin eksikleriniz yüzünden her kadın tarafından reddediliyor olabilirsiniz. Her kadın yüzünüze aynı eksikliği vuruyor olabilir. Ama hepsi sizi ayrı birer birey olarak reddediyor. Karşınızda size vermeme yemini etmiş bir gizli teşkilat yok. Birine odaklanmak yerine eksiğinize odaklanmanız gerek.

Şunu da unutmayın ki her kadının aradığı şey farklı. Ya da elindeki imkanlar. Bazı kadınlar bara bile takım elbise ile giden iş adamı / yüksek seviye plaza çalışanı gibi adamlara hastadır, bazıları dövmeli Rock star tipli adamlara. Bazıları kel sevmez, bazıları kel sever. Bazıları kendinden 8 yaş büyük adam ile birlikte olmaktan iğrenir, bazıları takmaz ve yine bazıları kendilerinden 10 yaş büyük değilse ilgilenmez. Yani reddedilirken karşınızdakinin kişisel tercihine göre de reddediliyorsunuz.

Peki abi ben takım elbiseli adamım ama kız dövmeli seviyor, nasıl tavlarım?

Tavlamayla uğraşmazsın. Senin gibi adamı seven kızları tavlamaya zaman harcarsın. Doğan seni kızlarla birlikte olmaya itiyor ama emin ol doğan seni asla “şu kızla birlikte olman lazım” diye itelemiyor. “İlla şu kız” diyen tarafın doğal falan değil.

Reddedilmek ve İntikam

Reddedilmeyi hazmedemeyen erkeklerin intikam fantezilerine boğulabildiğini görüyoruz. Bunların çok büyük bir kısmı ilerde ayağıma kapanır ve siktir çekerim gibi zararsız daha doğrusu erkeğin kendinden başka kimseye zararı olmayan fanteziler.

Bu tür fantezilerin en büyük problemi, erkeğin o kıza hala büyük ölçüde duygusal yatırıma devam etmesi demek. Aşkın zıttı umursamamaktır, öfke ya da nefret değil. Bu ikisi aşkın kardeşleridir. Günü gelip de hatundan intikam alma arzusu ile yanmak, hatuna atmak üzere aylarca elinde kor kömür tutmaya benzer. Hem atamazsın hem de aklın başına gelip de kömürü yere atana kadar sen yanarsın. Sen elinde kömür yanarken bir sürü fırsatı da kaçırırsın.

Bir şirkete iş başvurusu yapıp reddedildiğinizde, “göstereceğim gününüzü” diye öfkeye kapılıp başka şirkete girip bunlara yeni şirketinizin ofisinden “kaybettiğiniz zeki, çevik ve ahlaklı elemana bakın istedim” diye fotolar gönderdiğinize dair fanteziler kurmazsınız. Öncelikle o şirketin kapısında “acaba başvursam mı” diye haftalarca bekleyip, “yahu patron geçerken göz kırptı, belki BDdir (Başvuru Davetiyesi)” diye analizler falan yapmazsınız. Böyle aptallıklar yapmadığınız için de işe alınmadığınızda pek takmazsınız. İkincisi haftalarca bir şirketin kapısında yatıp sonra bir cesaret başvuru yapıp reddedildikten sonra 2 ay bunalım gezip ya da aynı şirkete 5 kere yeniden başvurup sonra aylar sonra yeni bir şirkete başvurmazsınız. Aynı anda 10 şirkete başvuru yaparsınız.

Yürüme olayına da yukarıdaki gibi bakıyor olsaydınız, intikam ya da gününü gösterme fantezileri kurmazdınız.

Buluşmaya arkadaş gibi gelirim diyen kız

Özgür’ün şu saha raporu standart bir shit teste dikkat çekiyor :

Ben: ee mark zuckerbergi daha fazla zengin etmek yerine bir kafeye geçip milli ekonomiye can getirsek ya
Kiz: Olabilir 🙂
B:Tamam yarın aksam 17:00, xxx’de bir seyler icer ordan sahile ineriz.
K: Tamam olabilir Özgür. Ama arkadașça bir buluşmadan daha çok mutlu olurum.

Burda bazı acemi arkadașlar hemen “Friendzone mu girecez lan. Delikanli adamim ulan ben!!!” gibi bi kafa yapisiyla kizi direkt nextleyebilir, daha kötüsü ultimatom verebilir. Bunu yapmayin. Arkadaș kartı her zaman friendzone yediginizi garantilemez. Bazen (burda oldugu gibi) bariz bir shit testtir. Eğlenin
B: Hayir hayır arkadașça olmaz.
K: anlamadim. Neden olmasın?
B:Peki o zaman plani degistirmem gerekiyor. Yarin 5 gibi cikariz. Emreyle İboyu da cagiririz sahilde 101 atariz. Biralari ben getiririm okey gittigimiz yerde var. Sanada tuzlu fistik getirmek kaliyor. Yarim kilo kadar getir ibo ayısı yiyor zaten hepsini.

Evet bu bir shit test. Birçok genç bu lafı duyduğunda mavi hap algoritması devreye girer ve kızı rahatlatmak, korkutmamak adına teste arkadaşı oynayan tavşancığa dönüşerek karşılık verir ve shit testi geçemez. Fakat kırmızı hap okumuş ama sindirememiş birçok genç de bu testten “aman beni uydu erkek yapacak”, “aman beni friendzone’a atacak” paranoyası ile geçemez. Olmayan alfalıklarına zarar gelecek korkusu ile abazan ama gururlu bir hareketle kızı hemen NEXTlerler.

Yapmayın.

Kız sizin niyetinizi biliyor. Her kız bilir zaten de burada kız bunu dolaylı olarak dile getiriyor. Ve yine de buluşmaya geliyor. Oysa sizinle birlikte olma ihtimalini değerlendirmeyen hatun o buluşmaya gelmez zaten. Shit test yazısından hatırlarsanız, kız sizinle ilgilenmiyorsa shit test atıp size eziyet etmez zaten.

Burada onayla abart işe yarar. Özgür’ün yaptığını yapmaya bile gerek yok. “Ooo arkadaş ne demek, sırlarımızı paylaştığımız en yakın arkadaş olacağız” gibi dalga geçebilirsiniz.

Bu shit testin birkaç versiyonu var. Örneğin Tinder‘da hatunlar sıklıkla “burada ne arıyorsun” diye sorarlar. Bu durumda da verilecek yanlış cevap “seviyeli bir ilişki arıyorum” gibi bir şey söylemektir. Tamam belki arıyorsun ve tikiş tokuş mekanında belki bulursun da sonuçta tikiş tokuş mekanındasın! “Tabii ki kanka / BFF – Best Friend Forever arıyorum” gibi bir şey deyip dalga geçmek daha mantıklıdır.
Aklıma gelen bir diğer versiyonu da en az 10 kere buluşmadan yatmayız versiyonu. Şu saha raporunda bir örneği vardı :
Restoranda öpmedi ama sonra gidip bir barda iki şişe daha şarap açılmaya başladı (adam başı 1.5 şişe şarap içtik). Önce yanağa öpücüğü aldım ve sonra “en az 10 kere buluşmadan yatağa girmeyeceğiz” uyarısı ile dudağa. Gece saat 12 civarı ise sarhoş kafayla evine yanlız gitme bahanesi ile onu taksiye koyup evine götürdüm. Evde bana ayılma kahvesi yapmaya hazırlanırken arkasından kavrayıp kendime çevirerek kucakladım ve hatunu koltuğa attım.
Tek parça elbisesinin altında tanga giydiğini farkedince sevişme ihtimali yüksek psikolojisi ile benimle buluşmaya geldiğini anladım. Fakat tam o tangayı çıkaracak iken Son Dakika Direnci geldi. İki ileri bir geri rahatlatmaya çalışıyorum bir yandan da sızmasa bari diye düşünüyorum zira bıraksan duvarlara tırmanacağım. Fakat hatun yaklaşık yarım saat süren tüm ileri ataklarımı sinirlenmeden ve şakacı bir şekilde püskürttü ve o kilodu bana çıkarttırmadı. “6 kere buluşacaktık önce” (ben şaka yollu onu yarıya indiririm diye pazarlık ederken 6’ya anlaşmıştık(!)) diyor başka birşey demiyordu.
Saha raporunda örnek bir son dakika direnci var ama sonuca bakarsanız o gece seks idi. Burada oyuna devam ederseniz çoğunlukla o gece ya da ikincisinde yatarsınız. Dikkat edin, hatun açık açık seninle yatmayı düşünüyorum diyor : (15 kere buluştuktan sonra) seninle yatmayı düşünüyorum.

Tinder Rehberi

Oneitis kadınınız başka bir içsel yoksunluğa işaret

Bu siteye birkaç kez makale yazmak istesem de genel manada sizlere sunacak kadar değerli birşey yazmamıştım. Ancak felsefeye ve psikolojiye eğilimimden olsa gerek; kendi oneitis hastalığımı çözümledim ve size kendimden yola çıkarak birşeyleri daha iyi hale getirmenize yardımcı olmak istedim.

İlk etapta aile açısından manevi boşluğa sahip büyüdüm diyebilirim. Narsist bir anne diyemem ama beni törpüleme usulleri babam hapisteyken biraz kendimi ifade etme yeteneğinden yoksun büyümeme sebep oldu. Tabi ki red pill ile tanışmamdan beri(2 yıl) aile ilişkilerimi ve aile içi huzuru hatırı sayılır derecede arttırdım ve aynı zamanda bu “alfa” olayının yalnızca bir kadına gereceğiniz kolkanat değil de bağlı olduğunuz herkes için sağlam bir kaya olmak demek olduğunu idrak ettim. Ayrılmaya karar veren ebeveynlerimin yarattığı evdeki suskun kaosu dirayetli hamleler ve ağırbaşlı bir iletişimle bertaraf edip anlaşmalarını sağladım. Konumuzda çok sapmayalım..

2.5 sene önce babam hapisteyken üniverstemi bırakıp memlekete döndüm ve aileme bakmak için garsonluk yapmaya başladım. O esnada hapın h sini bilmiyorum ve kadınlar konusunda umutsuzum. Umutsuzluğum sadece kadın yönünden değil, kazandığım para faturalara, pazar alışverişine, kardeşimin harçlığına gidiyordu. Sarma tütün alıyordum ve kimi zaman yemeğimi bile evden getiriyordum.

Buraya kadar totalde;
1 – okulu bırakmış ve geleceğini baltalamış olma hissi
2 – eğlence veya insanlara vakit harcayamama
3 – babanın birini öldürmesi üzerine hapse girmesi
4 – yeni ortaya çıkan astım hastalığım

Bu etkenler altında gayet gama/omega kırması ilerliyorken üstüme başıma hiç dikkat etmediğim bir gün filtre kahve çekti canım ve falanca kahvecisine oturdum. Kendi halimde müzik dinlerken langırt oynayan insanlara gözüm takıldı, bir el oynayayım dedim. Yetenek farkından dolayı çok tatlı bir oyun olmadı, çocuklar benim kadar langırt delisi değilmiş (2k 1e) ben de yarısında bıraktım, keyfinize bakın deyip geri oturdum ve mesai saatim gelince de işe gittim. Gecesine(Galaxy ace var instaya bilgisayardan giriyorum) eve gidince instagramdan takip ve mesaj gelmiş, langırttaki kızlardan biri tanışmak istiyor.

Orada olduğuna bile dikkat etmemiş olduğum bu güzel kızımızla tanışma, takılma, güzel 4 ay geçirdik. Ve ben aileme sorumluluk sahibi olduğumdan kızı aşırı ilgiye boğamadım ve sanırım başta bu yüzden birşeyler güzel gitti 🙂 ama duruma alıştım ve zamanla daha çok bağlandım, kız benim bir parçam oldu ve vaktimizi hep birlikte geçirmeye başladık. Şansa bak ki Freud okuyan ve müzik arşivi olan bir kız benim gibi bir gama için oneitisin babası… Kıza çok alışıp herseyim yapınca zamanla uzaklaştık. Kavgalar, ayrılıp gitmeler 1 hafta sonra tekrar gelmeler ama ben feleğimi şaşırmışım, her gece iş yerindeki dostum benim derdimi dinliyor ve ben de maddi durum farkına yoruyorum durumu. Ona gelecekte babası gibi konfor sağlayamam falan diyordum. Hatta iyi bir gelirim olmadığı için dünya üzerinde bir değer teşkil etmiyorum diye düşünüp neredeyse intihara meyilli bir durumdaydım.

8 ayın sonunda bir arkadaşım gelip bana; “Kanka erkekadam.org diye bi site var süper karı düşürüyorsun” dedi. Tabii cahilliği kendisinin 🙂 ben siteye girip bakınca, makaleleri okumaya başlayınca aydınlanma evresine girdim. Burada okuduğum şeyler boğazımdan tatlı bir rahatsızlık gibi geçiyordu. Kız da benden yine ayrılmıştı ve 1 haftadır yazmıyordu. Ben bu site sayesinde ilk haftadan kendime değer vermem gerektiğini anladım ve 15 günün sonunda “özledin mi beni” diye dönen kıza “hayır, bundan sonra görüşmeyelim” diyebildim ama ellerim titreyerek tuttum kendimi. Daha sonra kıymete bindim ama yine de artık kafamda “daygame” denemek vardı, bir silkelenmiştim kısaca. Zaten 1 ay sonra babamın eski bir dostu hapsi para cezasına çevirdi ve ödedi, babam dışarı çıktı ve kardeşim staja başlayıp üç beş kuruş kazanmaya başladı. Kısacası zor günler geride kaldı ve ben kendime daha çok zaman ayırabildim. Yine de bu kızın etkisi bende 6 ay kaldı diyebilirim.

Ama gerçekte olay kızda ya da benim cinsel isteklerimde değildi. Hayatımı dayanılmaz görüyordum ve o kız es kaza benim kurtulma isteğimin imgesi oldu zihnimde. Sonradan düşündükçe zamanla farkettim ki hayatımdan o imgeye kaçmak istiyordum. Yaşadığım aile boşluğunu bir kadında aradım. Ne o çok kötü biriydi, ne de ben eziğin tekiydim. Hayatımı daha güzel bir noktaya getirmek için sıktım yumruğumu. Okulu dondurmuştum zaten, geri döndüm. Üstüme başıma dikkat etmeye, her zaman “bir yolu bulunur”, “bekleyip görelim” gibi basit ifadeleri kullanmaya başladım kendimce. İlişkinin sonunda yaşadığım en garip iletişim de kızın annesinin bana gelip “senden iyisini bulamayız” demesiydi. Kadın kocasından ayrı ve 45 yaşında olduğundan belki beni çok güzel bir beta adayı olarak gördü 🙂

Sonuç olarak bu depresif durumdan çıktım; ancak önce oneitis kızımızın aslında gerçekten o kız olmadığını anladım, onu suçlamayı bıraktım ve kendi iç dünyamdaki meselelere odaklandım. Umarım bu yazıyı okuyan “yıkık” kardeşlerimiz de durumlarını farkedip kendi iç dünyalarına odaklanırlar…

Konuk Yazar : Undead