Bir zamanlar Charlie Harper vardı (Two and a half men)

2003 – 2015 yılları arasında yayınlanan Two and a Half Men dizisi, gelmiş geçmiş en komik dizilerden birisi olması yanında, daha alfa karakterli Charlie Harper ve beta öderliğin kitabını yazan Alan Harper kardeşlerin müthiş kimyasıyla da birçok ilginç kadın – erkek ilişkileri öyküsü barındırıyordu.

Korkunç olan şu ki o devir geride kaldı. Şu an ABD’de kimse böyle “kadın düşmanı(!)” bir senaryo yazıp yönetemez. Aslına bakarsanız günümüz feminen totaliter kültür ortamında How I met your mother? ya da Friends gibi hafif komediler bile yapmak güç. Biz de ara ara eskileri izliyor, giden güzel günleri anıyoruz.

Rahmetliyi özlemle anıyorken bir hatırlayalım dedik. Youtube kanalımızı takip etmeyenler, birkaç klibi altyazılı olarak kanala koyduk.

 

Sürekli terk eden sevgili

“Sürekli terk eden sevgili neden geri döner? Sevgilimle şimdiye kadar 4 kere ayrıldık. Hepsinde beni o terk etti. Bazen ben peşinde koştum, bazen de o geri dönmek istedi ve Allah benim belamı versin geri kabul ettim. Bu sefer 5 aydan sonra yine terk etti. İlişkiye hazır değilmiş! Beni cepte sanıyor, ben sevdiğim için kabul ettim hep. Beni cepte görmemesi için ne yapabilirim?”

Sevgilinin sürekli terk etmesinin birçok nedeni var. Ama bu konuda yapılması gereken tek bir şey var ve soranın kendisi de muhtemelen bunu biliyor. Bu çözümü söylemeden önce şunları cevaplayalım: Neden sürekli terk ediyor? Amacı ne?

Terk ettikten sonra başkasını bulup sonra onunla olmayınca dönenin amacı belli. Yalnız kalmak yerine yedek lastiğine dönüyor. Ama zaten çoğu insan bu durumda yeniden kabul etmediği için en çok kafa karışıklığı yaratan şey, sevgilinin resimde (en azından görünürde) başkalarının olmamasına rağmen sürekli terk etmesi.

Pasif agresif sevgili

Sürekli terk etmek, tipik bir pasif – agresif cezalandırma yöntemi. Terk edileni kontrol etmek, hizaya getirmek temel amaçtır. Bu tür bir insan sorunları daha medeni bir şekilde çözmek yerine anında parlayarak terk eder ve sonra da büyük oranda terk edilenin peşinde koşmasıyla lütfedip geri döner.  Terk etmek şeklinde olmayan versiyonu da ortadan kaybolması, ulaşma denemelerine cevap vermemesi ve hatta engellemesidir. Sürekli engelleyip açar mesela.

Bu tür pasif – agresif yöntemler kullanan insanla sağlıklı bir ilişki yaşayamazsınız. Bu insanlar zaten kendileri sürekli terk ettiğinde peşlerinden koşacak adamlarla birlikte olurlar zira normal bir erkek bu davranışı çekmez ve bu insanı bırakır. Bu insanları düzeltme imkanınız yok. Tam tersi ne kadar sert olursanız olun her geri kabul ettiğinizde ona, sizi rahatça terk ederek cezalandırabileceğini söylersiniz. Tekrar edeyim, bu insanın pasif agresif kişiliğiyle alakalı bir durum ve bu insanlarla sağlıklı ilişki yaşanmaz. Siz de yaşayamazsınız, başkası da yaşayamaz. Eğer sevgiliniz bu şekilde pasif – agresif cezalandırma yöntemi kullanan biri ise, bu insanı terk edin ve bir daha asla kabul etmeyin. Ben değiştim, bir daha yapmayacağım diye yalvarsa bile, “güzel, bir sonraki sevgilin ve senin için iyi bir şey” deyin ve yine de kabul etmeyin. Sizi 3 – 4 kere terk eden insanı, gelip haftalarca yalvarsa bile geri almanız, “bu sefer zor oldu ama bak yine oldu” demesine neden olur.

Bu insanlar ilişki materyali değiller ve ilişki içinde kalarak düzeltmenin de bir yolu yok. Belki sizden tekmeyi yerse zihni açılır ve düzelir. Yani bu kişiyi terk ederek sadece kendinize değil, ona da iyilik yapıyorsunuz. Unutmayın:

Bozuk üzümden iyi şarap yapılamaz. İyi kalite üzümden iyi şarap da yapabilirsiniz, kabiliyetinize göre kötü şarap da. Ama bozuk üzümden iyi şarap yapamazsınız.

Beni cebinde sanıyor

“Beni dört kere terk etti … cebinde görüyor / sanıyor. Beni cepte görmemesini nasıl sağlarım?” Arkadaşlar, böyle bir durumda sevgiliniz sizi cebinde görmüyor / sanmıyor. Siz onun cebindesiniz. Sanki cepte değilsiniz de o sizi cepte sanıyor falan değil. Dört kere terk edip geri gelebiliyorsa siz ceptesiniz. Sizin o cepten çıkmanız lazım. Ama çoğu insan kendini kandırmak istiyor ve sorunun pratik şekli şu: “Ben ne yapayım da hem cepte olayım ama cepte olarak görmesin?” Böyle bir şey yok. Sizi cepte görmesini istemiyorsanız, o cepten çıkın gidin. BLÖF yapmayın. Bir kere cepte olduğunuza alıştırdığınız kişi ile ilişkiniz artık geri dönüşsüz zedelendi zaten. Bu tahribatın yarısı sizin eseriniz. Sorumluluğu alın, gerçekleri kabul edin, cepten çıkın gidin VE bir sonraki ilişkiniz için dersinizi alın. Ve hayır, bir sonraki ilişkiniz bu insanla olmayacak.

Yani no contact uyguluyorsunuz ama farkı şu ki onu alternatif olmaktan çıkarıyorsunuz. Size ulaşırsa buluşmuyorsunuz ve sizin yakanızdan düşmesini sağlıyorsunuz. Şansınız varsa hiç aramaz ya da kolayca peşinizi bırakır. Ama bazen peşinizden koşabiliyor. Öyle bile olsa almayın. Eğer yine kabul ederseniz, “bu sefer zor oldu ama yine oldu” diyecek ve ayrıca bir dahaki terk ediş ve geri dönüşünde, daha bir ısrarla peşinizden koşacak.

Bu insan bir ilişki yaşamanız için tek insan değil ayrıca iyi bir alternatif bile değil. Bu kişi söz konusu olduğunda, diğer binlerce alternatifinin %99’u bu kişiden daha iyi olacaktır. Zamanınızı bu insanla çöpe atmayın.

Siz sadece yalnızlıktan (hiç yoktan) iyiyseniz

Sevgilinin sizi sürekli terk edip geri gelmesinin bir başka nedeni de sizinle hiç yoktan iyi olduğunuz için beraber olması. Bu, kabul etmesi zor bir durum ama ne kadar kabul edip bu durumdan çıkarsanız, sizin için o kadar iyi. Zira bir kez birinin hiç yoktan iyisi olmayı reddederseniz, şu an olduğunuzdan çok daha değerli bir insan haline gelirsiniz. Ayrıca size gerçekten arzu duyan biriyle olma şansınızı arttırırsınız.

Bazen sevgiliniz sizi tam olarak istemiyor olabilir ama sizi yalnız kalmaktan iyi görüyor olabilir. Bu kişi genellikle kendisi de başkasını kolayca bulamayacak biridir. Ara ara sizden daralır ve gider başkasını arar. Bulursa tam gider ama genellikle  bulamadığı için yalnızlık üstüne çöker ve geri gelir. Geri gelip bir süre kaldı mı sizden sıkılır ve döngü böyle devam eder.

Bu döngüyü hemen kırmanız lazım. Yalnızlık, sizi hiç yoktan iyi olarak gören biriyle olmaktan çok daha iyidir. Bu kişiyle resmi olmayan bir ilişkiye de devam edebilirsiniz ama sevgiliniz olmasın. Ya bırakın, ya da tabak olarak dursun. Bu kişiye geri geldiğinde açık açık “bak güzelim, senden hoşlanıyorum ama böyle git gel ilişki olmaz. Beraber iyi vakit geçirip birlikte olabiliriz, seni sarar sarmalarım ama bizden bir daha sevgili olmaz” diyebilirsiniz. Kabul ederse kalır, etmezse gider. Siz peşinde koşmayın.

Şimdi tabii şöyle bir sorun var: Sizin hiç yoktan iyi olma sebebiniz muhtemelen daha önce onun gidip gelebilmesine neden olan omurgasız sünepeliğiniz ama böyle dik durursanız anında değerli olma ihtimaliniz çok yüksek.  Bu durumda da sevgiliniz sizi bir anda gerçekten, samimi bir şekilde değerli görebilir. Ama size tavsiyem bu insanla bir daha ilişkiye girmemeniz. Yeni kazandığınız değeri yeni biriyle değerlendirin. Çok daha sağlam bir ilişkiniz olacaktır.

Sürekli terk eden sevgilinin amacı ne?

Bu soruyu cevaplamak gereksiz, zira sizin bu soruyu soran zihin yapısından çıkmanız lazım. Sizin için doğru zihin yapısı şu: Sürekli terk eden sevgilinin amacı onu ilgilendirir zira zaten bir daha birlikte olmayacağız.

Siz amacını bilmek istiyorsunuz zira sizin zihininizde (ve onun zihninde) siz değersizsiniz, o değerli. Değersiz olan siz, o değerli varlığın ne istediğini bulmakla ve ona göre eğilip bükülmekle yükümlüsünüz.

Bu soruyu sormayı reddedin. Siz değerli biriyseniz o kişiyi hayatınızdan atıyorsunuz. O nedenle amacı sizin derdiniz değil. Peki nasıl değerli olacaksınız? Onu hayatınızdan atarak tabii ki! Sizi tamamen kaybedecek.

Bu dünyada siz dahil kimse eşsiz ve alternatifsiz değil. Bu sizin için özel biri olmayacak anlamına gelmiyor ya da sevgilinizi sürekli olarak alternatifleri ile değiştirin anlamına gelmiyor. Ama karşınızdaki sizin için çaba göstermiyorsa, alternatifleri ile aynı veya onlardan daha alt rütbeye iner anlamına geliyor.

Aşkta gurur olmaz

Aslına bakarsanız biraz duygularından arınıp düşünürse, hemen hemen her insan burada yazılanları zaten biliyor. Ama “çok sevdiği, onsuz yapamadığı için” bunları görmezden geliyor.

Burada çalışan birkaç beyin yıkama var. Bu beyin yıkamalardan ne kadar hızlı kurtulursanız, o kadar hızlı bir şekilde doyurucu bir ilişki hayatına sahip olursunuz.

Bunlardan birincisi oneitis. Oneitis ulvi bir şey değil bir ruh hastalığıdır.  Kurtulması kolay olmasa da en azından başlangıç olarak bunu sizin fedakar ve iyi bir insan olarak beslediğiniz kutsal duygu değil kurtulmakta zorlandığınız bir illet olarak görün.

İkincisi de şu aşkta gurur olmaz saçmalığı. Dünyada da var ama bizde adı konulmuş. Gurur yoksa aşk olmaz. Aşk gurursuz olmaz. Olsa olsa hastalık olur. Siz eğer gururunu aşk için tepeleten bir insansanız, siz sevilmeye layık olmayan bir insansınız. Sevilmeye layık olmayan bir insan mı olmak istiyorsunuz?

Siz eğer gururunu aşk için tepeleten bir insansanız, bir kadın sizi sevemez. Bir kadın saygı duymadığı bir erkeği sevemez. Seviyorum diye sizi, çevresini ve hatta kendisini kandırabilir ama bunu uzun süreler boyunca yapamaz.

Aşkta gurur olmaz demek, “ben gururumu koruyamayacak kadar muhtacım ama tabii bunu böyle söylersem gururum kırılır o yüzden aşk söz konusu olunca gurur olmaz diyeyim” demektir.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Okuyorum abi

“Abi siteyi iki senedir okuyorum ama …”

“Peki kızlara yürüdün mü?”

“Abi bak her gün 2 saat okuyorum, yayınları dinliyorum, 5 saat twitter’da feministlerle çarpışıyorum, ekşide meriç göt ediyorum.”

“Peki disiplinli bir şekilde çalışıyor musun?”

“Abi bak anlatamadım … okuyorum ben ya.”

Rollo’nun harika yazısına rağmen çoğu okuyucu maalesef burada üretilen içeriğe müptela olmanın, kendi başına bir harekete geçmeme bahanesi olabileceğinin farkında değil. Hergün podcast, blog yazısı, sosyal medya girişi, vs. tüketerek saatler harcayan bu arkadaşlar, hiç harekete geçmiyorlar ama olsun. Kırmızı hapın süper kahramanı, kızların elbiselerini yırtarak kendilerini kucağına attıkları, her baktığını eriten, nice donlar ıslatan Chad Thundercuck olmaktan sadece bir adım uzaktalar (!).

Neden buradasınız? Umarım bu soruyu ciddi ciddi düşündünüz çünkü bu soruyu cevaplayamazsanız, burada olmaktan çok fazla bir değer elde edemeyeceksiniz. Sizin için ideal sonuç ne olmalı bilmeniz gerekiyor. Yoksa tercih yapamazsınız ve yaptığınız tercihleri uygulayamayıp istemediğiniz yerlere doğru yol alabilirsiniz.

Böyle bir hedefiniz, vizyonunuz yoksa, dış etkilerin rüzgarında savrulur durursunuz. Burada hayatınızı finansal, cinsel, maskülenite ve güç açısından geliştirmenize yardımcı olacak, ihtiyacınız olandan çok daha fazla içerik var. Ama ne istediğinizi, neden burada olduğunuzu bilmeniz gerekiyor.

Buraya gelen hemen her erkek, başında bir problem ile geliyor. Bu problemin ne olduğunu bilmiyor ama neden olduğu acının tokadıyla en azından zihni bir problem olduğunu kavramış oluyor. Kişi, gelecekte bu acıyı yeniden yaşamamak için problemin ne olduğunu ve bu problemi nasıl aşacağını öğrenmek istiyor. Kız arkadaşlarının kendilerini neden terk ettiğini, neden hiçbir kızla birlikte olmadıklarını, neden aldatıldıklarını, neden erkek arkadaşlarının kendilerine saygı duymadığını, neden herkesin ayak paspası olduklarını bilmek ve bu durumu düzeltmek istiyorlar.

Ve eğer beni, burada yazan arkadaşları ve siteyi ciddiye alırlarsa ya da en azından bir bakalım ne diyor bu adamlar gibi bir zihin açıklığına sahiplerse, burada problem ayrıntıları ile anlatılıyor. Yani bilgiyse bilgi. AMA burada bir tavuk – yumurta çıkmazı var. Bilgi, uygulanmadığı sürece değer yaratamaz.  Fakat durumunuzu anlamadan da uygulamaya geçemezsiniz zira bunun için bilgi lazım. Sadece tavuk – yumurta problemi olsa iyi, burada ciddi bir tuzak var. Bilmeniz ve düşmemeniz gereken bir tuzak.

Bilgi sizin problem çözme kabiliyetinize çok şey katabilecek iken, uygulamaya geçmeme bahanesine de dönebilir. Çünkü bir konu hakkında bilgi kazandığınız sürece, bu problem üzerinde çalışıyormuşsunuz gibi hissedersiniz.

Bu tuzağa düşen birçok erkek maalesef analiz felcine hapsoluyor ya da buradaki “Benim Hapım Kırmızı Kulübünün” bir parçası olmaktan zevk alırken asıl problemlerini ya da neden burada olduklarını tamamen unutuyorlar. Bir şey yapıyorum mastürbasyonunun getirdiği iyi hisler ile dolduktan hemen sonra, internette sörf dolu yalnızlıklarının, başarısızlıklarının dipsiz kuyusuna daha beter batıyorlar.

Sahi neden buradasınız? Mahmut’un edebi dili ile entellektüel birikiminizi geliştirip, fular ve piponuz ile laptop dizde “meriçlerle” klavye kapıştırmak için değil herhalde. Gitar metodu kitabını 100 kere okudunuz ama neden elinize aldığınızı hatırlıyor musunuz? Tüm terimleri bilip, forumlarda bilgi tokuşturmak için değil herhalde. Gitar çalmak istiyordunuz.

Gözle – Konumlan – Karar Al – Uygula Döngüsü

Eğer öğrenme sürecinizin işinize yaramasını istiyorsanız, John Boyd tarafından geliştirilmiş olan OODA loop (observe–orient–decide–act) gibi bir döngüyü uygulayabilirsiniz.

Öncelikle kendinizi ve bulunduğunuz yeri gözlemlemelisiniz. Mesela, cinsel pazarda nerede olduğunuzu gözlemlemelisiniz. Cinsel pazarın ne alemde olduğunu gözlemlemelisiniz. Eğer başarı istiyorsanız, şu an neredesiniz? Günlük alışkanlıklarınız neler, başarılı olmaya artısı ve eksisi olan davranışlarınız neler?

İkinci adımda ise kendinizi konumlandırmalısınız. Cinsel pazardaki konumunuz nedir? Başarı yolunda neredesiniz? Burada önemli olan, zihinsel modellerinizin gerçeklik ile mümkün olduğu kadar bağlantıda olması. Gerçekliği olduğu gibi görmeniz lazım. Ne olduğundan kötü, ne de olduğundan iyi ama olduğu gibi. Bunu yapmak alçakgönüllülük ister, cesaret ister ve ilk adımla beraber bilgi ister. Kırmızı hap farkındalığı sizin için ilk iki aşamada çok yararlı olacaktır zira uzun süreli beyin yıkama nedeniyle gerçeklikten kopuk vaziyetteyseniz, daha gerçekçi bir model sunar.

Kırmızı hapa, bir bölgenin haritası gibi bakabilirsiniz. Mavi hap da aynı bölgenin haritası. Siz A noktasından B noktasına gitmek istiyorsunuz, daha doğrusu kafanızda A noktası (olduğunuz yer) ve B noktası (olmak istediğiniz yer) var. Sorun şu ki mavi hap haritasında (zihinsel model) A noktası çayır çimen bir alanda (teyzelerin bir numarası, kıymeti sonradan anlaşıklacak pırlanta gibi iyi çocuk) fakat gerçeğe daha yakın kırmızı hap haritasında bataklıkta gösteriyor (sinsi ve zayıf average frustrated chump). B noktası mavi hap haritasında dağların yamacında pembe panjurlu, mutlu mesut bir ev (kıymeti sonradan anlaşılmış ve son gülen olmuş iyi çocuk) ama gerçeğe daha yakın kırmızı hap haritasında aynı nokta bok çukurunda (nafaka motherfucka ya da evlimutsuzporno bağımlısı).

Üçüncü adım ise karar vermek. Birinci ve ikinci adım, üzerlerinde karar verebileceğiniz yeterli sayıda fikir üretmiş olmalıdır ve bu şekilde artık bir karar verebilirsiniz. Bu kolay bir iş değil zira bu aşamada kararlarınızı test etmeniz, zayıf noktalarını bulmanız ve ortaya çıkabilecek sorunları ilerde gözlem aşamasında değerlendirmeniz gerekli.

Dördüncü adım ise basit: harekete geçmek. Tüm adımların amacı budur: kararlarınızı aksiyona dökmek ve aksiyona geçtiğinizde öğrendiklerinizi sonra kullanmak üzere depolamak.

Fakat çoğu erkek, kırmızı hap haritasını alıp inceleyerek bataklıktan bataklığın kenarına çıkıyor, B noktasına yürümemesi gerektiğini anlıyor ama kırmızı hap haritasında istediği yere yürümüyor da. Haritayı inceleyip duruyor, forumlarda insanlara B noktasının kötülüklerini saydırıp, kırmızı haptaki C noktasını ballandıra ballandıra anlatıyor. Ama yolu yürümek zor ve sıkıntılı olduğundan orada öylece bekliyor ve daha da kötüsü ilk batalık gülü ayartması ile hop yeniden bataklığa dalıyor.

Niye buradasınız?

Bunu bir daha düşünün. Burada analiz felci geçirmek için durmuyorsunuz, bir yere gitmek istiyorsunuz ve araziyi tanımaya çalışıyorsunuz. Ama ondan sonra yürümeniz lazım. Yürümek zorundasınız. Siz yürümeseniz bile zaman sizi iteleyip duruyor zaten. Bugün 23 iseniz 10 sene okuyup aynı yerde duran bir 33lük olabilirsiniz. Buna izin vermeyin.

Son olarak burada feminizm veya politik doğruculukla ilgili daha çok savaş materyeli olması gerektiğini düşünenlere bir şeyler söyleyeceğim. Bunlara çok bulaşmamaktaki temel nedenim, birçok insanın bu kollektif savaşlarda feminist / politik doğrucu SJW göt etmek ile uğraşmayı, kendi hayatlarında yapmaları gereken şeylerden kaçmak için bahane olarak kullanmaları.

Carl’ın (Black Label Logic) çok güzel özetlediği gibi:

Politikanın ve kültürel savaşların maskülenite ve hepimizin yaşadığı ortam üzerindeki negatif etkisinin farkında olsam da, bunların tek yapabildikleri, kurallar koymak ama kadınların koyduğu kurallar betaları bağlar. Bu probleme Jordan Peterson odanı topla metaforu ile değiniyor: Dünyadaki problemleri çözmeye yeltenmeden önce kendi hayatınızdaki problemleri çözün. Birçok erkek için, sürüye katılıp dünyanın problemlerini çözme savaşına katılmak çok kolay ama kendi hayatına nesnel bir çerçeveden bakıp, enkaza dönen yaşamını yoluna koymak kat be kat daha zor.

Sen iki yüzlü! Önce kendi gözlerindeki perdeleri kaldır da, sonra biraderlerinin gözlerindeki perdeleri kaldırmaya yelten.
King James

Başkalarının, dünyanın ve evrenin yanlışlarını göstermek çok kolay. Şipşak değerlendirmeler yapmak ya da kendi üzerinde, sana ilerleme, saygınlık ve başarı vaadeden şeyler üzerinde harcayabileceğin zamanı daha büyük bir organizmaya katılıp harcamak çok daha kolay. Ama bunu yapmak gerçekte bildiğin slacktivizm (*) .

This shit is a log

(*) ingilizce slacker (tembel, uyuşuk )ve activism (eylemcilik) sözcüklerinin birleşimiyle oluşmuş, internet ve sosyal medyada yaygın eylemcilik biçimi.

Saha Raporu – Kütüphanede açılış

Az sonra okuyacağınız saha raporu, koronavirüsün Türkiye’de peydah olmasından hemen önce yaşandı. Şubat 2020 sonları olması lazım. Mart ayından sonra yaşanacakları tahmin edebilseydik, peygamberliğimizi ilan ederdik. Vaziyetten pek haberimiz yok. Neşeliyiz, coşkuluyuz ama biraz da telaşlıyız. Spor Bilimleri öğrencisi olduğumdan anatomi gibi ezber gerektiren dersler alıyorduk ve kafamız da başka yerlerde olduğundan zorlanıyorduk. Vaktimizin çoğunu kütüphanelerde geçirmeye başladık; haliyle açılış maçılış peşinde değildik. Aklı fikri Bitcoin, sanal para gibi şeylerde olan bir arkadaşımız vardı, PUA işleriyle en çok o ilgilenirdi. Diğer arkadaşın da başka sıkıntıları vardı. Kısacası saha raporumun yan karakterleri, karı kız işleriyle uğraşacak durumda değildi. Her neyse, fazla uzatmadan raha raporuna geçelim.

Öğle yemeği için kampüse gittik, karnımızı bir güzel doyurduk. Kütüphaneye gidelim de ders çalışalım, yoksa anatomi belamızı okuyacak havasındaydık. Yanımızdaki kızlar kütüphaneye gitmek istemeyince üç erkek kalakaldık. Neyse dedik, gece akarız alemlere şimdi işimize bakalım. Kütüphanenin alt katında grup çalışmaları için bir araya gelebildiğiniz bir yer vardır. Orada biraz gürültü patırtı olur. Biz de oturduk, Kalf kaslarının Latince isimlerini falan çalışıyoruz. Ortam sıcak, yok Soleus yok bilmem maximus yok şunun lif tipi derken beynimiz muşmulaya döndü. Ara verdik. Tam o esnada arkamdaki masada bir hareketlilik oldu. Şöyle göz ucuyla döndüm baktım esmer bir hatun masaya katılmış. Önce pek dikkatimi çekmedi, arkamda kalıyor çünkü.

Önümdeki arkadaş kızı süzdü etti, vücudunu beğendi. “Kalçaları küçük ama böylesine daha iyi çakılır” minvalinde bir şey söyledi. Yetiştiği ve girdiği ortamlardan gelen bir rahatlığı vardı.

Diğer arkadaşla “az sessiz ol, kız duyacak” dedik. Sonra döndüm tekrar baktım, şöyle bir kızın vücudunu avcı gözüyle süzdüm. Döndüm arkadaşa “Hacım, bunun her yeri küçük” dedim. “Üflesen kırılacak, şu kollara bak.”

Gerçekten de ufacık tefecik bir şey. Bizim diğer Bitcoinci arkadaş, “El falına bakma bahanesiyle bir yanaşayım kızlara, siz de arkamdan gelirsiniz.” dedi. Biz boşver moşver derken arkadaşı ikna ettik, vazgeçti. Kısmet banaymış tabii, haberim yok. Kızı mızı boşver, kalf kasına dön birader derken kız sandalyeme çarptı, ofladı pufladı. O an dedim tamam, bu iş bende. Benim çantada çikolata vardı, dedim kız pası verdi çikolata ile golü atarım. Çıkardım çantadan çikolatayı, döndüm arkamı uzattım kıza.

“Al abi bi snicker ye” dedim hafif gülümseyerek. Herkes güldü tabii, ortam bi ısındı. Kız “yok diyetteyim ben, tatlı, şeker yemiyorum” minvalinde bir söyledi. Aha dedim, ben Spor Bilimleri öğrencisiyim. Beslenme dedim mi bana soracaksın. Bizim Bitcoinci arkadaş da biliyor işleri tabii, rekabet istiyor.

“Sen biraz fazla kalmışsın diyette.” deyiverdi. Çalı çırpıdan farkın kalmamış, ne olacak bu halin?” Bir anda kızların odağını kendisine kaydırdı. Bir şeyler söylemem gerekiyordu, aklıma geleni pat diye söyleyiverdim.

“Kızın doktoru benim birader, hastayla doktor arasına girme.”

Aslında Bitcoinci eleman orada bir şeyler diyebilirdi ama hafif güldü, mevzuyu çaktı. Kısacası kızı bana bıraktı. Kız tüm vücudunu bana döndürmüştü artık. Suratında aptal bir gülümseme vardı, bunu pasif ilgi işareti olarak attım cebe. “Allah allah, bak sen.” dedi. “Sanki tıp okuyorsun ha!” dedi, orada bana bir shit test atmış oldu.

Tabii arkadaşları da durmadı. Onlardan da bir ton laf geldi. Ben de şöyle bir gevşedim. Vücudumun yarısı kıza dönük, yarısı bizim masaya. Ama kafam olduğu gibi kızın suratına bakıyor. Göz kontağı kuruyorum ama en fazla 3 saniye. 2 saniye başkasıyla göz kontağı kuruyorum, sonra 3 saniye yine kızla. O hafif, alaylı gülümsememi ve gözlerimdeki kısık bakışı koruyorum. Hatta bazen dudaklarımı vesaire yalıyorum. Kızın shit testine verdiğim cevap “O zaman hastan olayım, tedavi et beni.” oldu. Orada açılış ve tanışma kısmını koparmış oldum bence; orada kızla iletişimin kapısı açıldı. Adın ne, memnun oldum, hangi bölüm, hangi hoca vesaire klişe soru cevaplarla tanıştık. Masaları birleştirdik, ben doğal olarak kızın yanına oturmaya yeltendim ama başka bir arkadaşı hemen kapıverdi orayı. Kız evi naz evi meselesi anlayacağınız. Sana kızı kolay vermeyiz diyorlar akıllarınca. Ama kızın ilgisini çekmeyi başarmışım ki kız pasif ilgi işaretleriyle gel beni tavla diyor. Bakışları bende, elleri hiç durmuyor. Ya saçlarında, ya elindeki bileklikte, vücudu hafif bana dönük. Bir ara dudaklarını yaladı. Dedim normaldir yalar, olabilir. Hemen sazan gibi atlama. Ancak vücut dili her şeyi anlatıyor. Hem göz kontağı kuruyor hem de dudaklarını yalıyor. Bilinçsizce yapılan bir flört hareketidir bu.

Masada muhabbeti artırdık ama kıza tam ilgi gösteremiyorum. Rahatlık, vücut dili, muhabbet vesaire tamam ama zamanlama ve bağ kurma konusunda sıkıntı var; kızın yanındaki cadaloz taş koyuyor. Bitcoinci arkadaşı yendik, kızın arkadaşına yeniliyoz. Oğlum malafatı masaya vurman şart dedim kendime. Kütüphanenin çıkışında langırt masası vardır. Millet kahve sigara içer, langırt oynar. Döndüm kıza, “Gel seninle langırt oynayalım.” dedim. Yanındaki arkadaşı “Biz bostan korkuluğu muyuz burada?” deyiverdi.” Şöyle bir benim arkadaşlara bakış attım. Biraz yardımcı olun, wingman falan olun; bu kız kıskançlık krizine girdi yol vermiyor bana. Ama yok, onlar diğer kızlarla bilmem nerenin kahvesi şöyle böyle muhabbeti yapıyor. O an aklıma bir cümle geldi, dedim söyle gitsin. “Langırt oynayabilmek için ehliyetin olması lazım. Var mı senin langırt ehliyetin.”

Kızların “sen ne diyon oğlum” bakışı vardır, bilirsiniz. O bakışla “Langırt ehliyeti ne lan, kıçından uydurma. Hadi diyelim ki öyle bir şey var, arkadaşım X’in (esmer hatun) ehliyeti var mı?”  Haydi, oğlum dedim kendime, bitir şu işi. “Ben langırt federasyonu başkanının çaycısıyım. Ben ehliyetini verdim ona, sen karışma.” O zaman benim esmer hatun da bir shit test atıverdi. Gülerek, “Önce doktorum dedin olmadı, sonra hasta oldun şimdi de çaycı oldun; az kolpacı değilsin sen de hee” dedi. “Ben de her türlü meslek var, sen langırt oynamaya gel anlatırım.” diye yanıt verdim. Benim esmer hatun bayağı güldü buna, pasif ilgi işaretlerinden aktif ilgi işaretlerine geçti. Benim tarafıma geçmeler, bana espriler yapmalar, şakalarıma gülmeler. Biz masada bir süre daha sohbete devam ettik. Ben bazı şakalar, komik sözler söyledim. En sonunda kızla masadan kalktık, langırt oynamaya gittik. Kız tam beceremiyor, ben de yardım bahanesiyle vücuduna dokunuyorum. Orada kino dediğimiz şeyi bolca yaptım. Ama belli belirsiz. Sonradan diğerleri de katıldı, malum iki kişi langırt oynanmaz. Ben kızı yanıma aldım, o kaleci oldu. Öyle oynadık. Dedim oğlum Alduin, açılış ve bağ kurma tamam. Bokunu çıkartma kapanışı yap. Kızın numarasını almaya kararlıyım. “Doktorun olarak söylüyorum,” dedim “durumun kritik. Seni bir ara tedavi etmem lazım numaranı verirsen bir randevu ayarlarım.” Kız bana şimdi hatırlayamadığım hafif argo bir ifadeyle shit test attı. “O zaman hastan olarak söylüyorum, durumum kritik. Beni bir ara tedavi etmen lazım, numaranı verirsen randevu alayım.” dedim.

Olay benim için orada kapandı zaten. Şakalaştık, gülüştük, kız telefon numarasını verdi. Numarayı alır almaz döndüm bizimkilere, dedim hayde gidiyoz ben işimi hallettim. “Akşam kulüp toplantısı olacak, biz kaçıyoruz.” dedik, çıktık okuldan. Tabii kızın numarasını alırken dikkat edersiniz biraz üsteliyorum. Yani ısrar ediyorum. Burada şu önemli; kızın zaten telefon numarasını verme niyeti vardı, bunu bildiğimden üzerine gittim. Eğer niyeti olmasaydı ve tabii ben kızla önce bağ kurmamış olsaydım o ısrar bildiğiniz muhtaçlık göstergesi olurdu. Burada kız flört oyununu oynamak istiyor, numarayı vermek için son kez direncinin kırılmasını istiyor.

Peki, Alduin, sonra ne oldu derseniz. Kızla onlarca kez buluştuk, hem ortak arkadaş ortamında hem de baş başa bir şeyler yedik içtik. Flört ediyorduk aslında ama işi cinselliğe getirmedik. Nedeni korona söylentisinin iyice yayıldığı zamanlara denk gelmesi. Yok devlet hastanesinde korona virüslü varmış, sağlık bakanlığı söylemiyormuş muhabbetleri dönüyor. Okullar da kapanacak gibi. Kız öyle hemen yatağa atılacak ya da tek gecelik olacak biri değildi. Flört ederken kızı tanımaya çalıştım, gözlemledim. Uzun sureli ilişki için bir potansiyeli vardı ama kızlara pek güven olmaz, biliyorsunuz. Bir-iki buluşmadan sonra anladım ki kızın cinsellik yaşamak için partnerine güvenmesi gerekiyor. Zaten ben de kızdan hoşlanmıştım, tam benlikti. Şu flört aşamasını sevgililik aşamasına getirelim, sonra hayır ola dedik. Dedik ama önce korona, sonra YÖK vurdu. Okullar kapandı, ben de kızla kurduğum bağı kaybettim. Bakalım, ne olacak.

Konuk Yazar: Alduin

Eski sevgili nasıl unutulur?

Şu kelimeleri her duyduğumda kenara 10 Lira atsam iyi para biriktiririm:

“Abi unutamıyorum. Onu unutabilsem zaten hayatıma devam edebileceğim, onu takip etmeyi bırakabileceğim, onu aramamayı becereceğim, vs …”

Bu siteyi uzun süredir takip edenler, bunları söyleyen birisinin insan sinir sisteminin çalışma şeklini, gerçek çalışma şeklinin tam tersi sandığını görebilir. Buna sitede birçok yazıda değindik. Örneğin Fizyoloji ve Örtüşme ya da Harekete Geçmek, Düşünce Duygu ve Algı yazıları:

Hissetmek – algılamak – duygular – düşünmek – davranmak sıralamasını düşünün. Dışardan gelen sesi algılarız, bu bizde duygu ve düşünce oluşturur ve davranırız. AMA sinir sisteminizi kontrol etmenizin yolu bu süreci tersten çalıştırmaktır. Eğer davranışlarınızı değiştirirseniz, düşünce ve duygularınız ve daha sonra algılarınız da bu davranışlarınıza göre değişir. Herkes önce algı – duygu – düşünce üçlüsünü değiştirmeye çalışıyor ama işin özü değişim davranışlardan başlar.

Günümüzde yaygın olan New Age kültürü (düşünce dalgalarını evrene gönder evren sana Ferrari versin, seni başarılı yapsın tarzı The Secret / Sır saçmalıkları) nedeniyle insanlar oturdukları yerde kendilerini telkin ederek değişebileceklerini sanıyorlar. Sanki önce zihinlerini değiştirebilirlerse sonra istedikleri gibi davranabilecekler gibi düşünüyorlar.

Yani onu unutabilsen arkanı dönüp hayatına devam edeceksin diye bir olay yok. Arkanı dönüp hayatına devam edeceksin ve böylece onu unutacaksın. Sinir sistemimiz böyle çalışıyor. Belki hemen unutmayacaksın ama duygu ve düşüncelerimiz eninde sonunda davranışlarımızı takip ederler.

Yani eski sevgilini unutmak istiyorsan önce eski sevgilini unutmuş olsan nasıl davranırdın onu bir düşüneceksin.

1) Eski sevgilini unutmuş olsan onun hakkında konuşur muydun? Hayır. O zaman onun hakkında konuşmayı bırakacaksın. Arkadaşlarınla, daha da kötüsü ortak arkadaşlarınla, onunla bununla bu konuyu konuşmayı bırak. Onu sorma, ondan sana gelen bilgiyi kibarca kısa kes ve ilgilenme. Onu düşünmekten hemen kurtulamayabilirsin ama unutmayın ki davranışlarınız düşünce ve duygularınızı peşinden sürüklerler.

2) Eski sevgilini unutmuş olsan onu arar ya da ona mesaj atar mısın? Hayır. O zaman ona ulaşmayı keseceksin. Tamamen. Ona ulaşmak zorunda olduğun şeklinde krize girersen git helada ağla ama ona ulaşma. Yatağına kıvrıl, cenin pozisyonunda ağla ama ulaşma. Eğer bu krizleri ona ulaşmadan atlatırsan, bu krizlerin daha az sıklıkta ve şiddette geleceğini ve yok olacağını göreceksin.

3) Eski sevgilini unutmuş olsan onun sosyal medyasını takip eder miydin? Seni sosyal medyasından çıkarmış bile olsa takipçi sayısını takip edip eğer takipçi sayısı arttıysa acaba yeni erkekler ekliyor mu diye düşünür müydün? Whatsapp’ta online mı diye bakar mıydın? Çok uzun süre online ise acaba biriyle mi konuşuyor, uzun süre offline kalmışsa biriyle mi sevişiyor diye adamı ruh hastası yapacak şeyler düşünür müsün? Daha kötüsü onu gerçek hayatta takip eder miydin? Hayır. O zaman onu stalklamayı tamamen bırak. Onu stalklamak zorunda olduğun şeklinde krize girersen git helada ağla ama onu stalklama. Yatağına kıvrıl, cenin pozisyonunda ağla ama stalklama. Gerekirse birkaç ay sosyal medyaya, vs. hiç girme. Kendi hesaplarını kapa. Ama stalklama. Eğer bu krizleri onu stalklamadan atlatırsan, bu krizlerin daha az sıklıkta ve şiddette geleceğini ve yok olacağını göreceksin.

4) Eski sevgilini unutmuş olsan, onu gördüğünde surat mı asardın yoksa görüp görmediğin umrunda olmaz mıydı? Muhtemelen umursamazdın. Umursamamak demek kasmak, soğuk davranmak değil, minimum sosyal kibarlığı muhafaza edip fazlasında bir şey yapmamak demektir.

5) Eski sevgilini unutmuş olsan onu doğum gününü, mezuniyetini, yeni işini, vs. kutlar mıydın? Muhtemelen hayır.  Ama nezaketen demeyin, unutmuş olsanız diyoruz. Unutursan aklına gelmez. O nedenle bu bahanelerle bile ulaşmayın. Unutmuş olsan arkadaş kalmazsın. Umrunda olmaz. Arkadaş da kalmayın.

6) Eski sevgilinizi unutmuş olsanız ondan intikam alma fantezileri içinde kıvranır mıydınız? Hayır. Umrunuzda olmazdı. Çok karşılaştığım bir bahane bu: “Onun pişman olduğunu görsem / bana çektirdiklerini çektiğini görsem / gelse de yatsam sonra kapıya koysam / vs … sonra bir rahatlayıp bırakırım.” Nah bırakırsın. Bunlar eski sevgiliye yapışık kalmak isteyen tarafının bahaneleri. Eski sevgilini unutmuş olsan bunlar aklından geçmez. Daha da iyisi, eski sevgiliyi unutmak genellikle en iyi intikamdır zaten.

Birçok erkekte bu 80’ler arabeski tadında intikam fantezisini görüyorum. Kafalarındaki kadın imajı Nikah Masasını söyleyen Ümit Besen’e bakıp, o büyük aşkı kaybettiği için kıvranarak ağlayan Banu Alkan 😀 Hatun gelsin, pompalayayım sonra kapıya atayım ve o da saf melek ya hüngür hüngür ağlayıp pişman olsun.

Peki bu olsa bile genellikle gerçekte ne oluyor biliyor musunuz? “Yahu Mahmut’a geri döndüm ama bir süre birlikte olduktan sonra beni bıraktı. Herife nasıl koymuşsam artık kuyruk acısıyla bir de bana sana değmezmiş falan dedi. Manyak mı nedir? Her neyse canım sıkkın Ayten bugün alışveriş yapalım hem şu tanıdığın çocuğu konuşuruz.”

Arkadaşlar size bu narin premsesler imajını bırakmanızı ve acilen 2021 yılına gelmenizi şiddetle tavsiye ederim. Aşkın zıttı öfke değil umursamamaktır. Bunun harici her şey sizin kuyruk acınızı yansıtmanız olacaktır.

7) Eğer onu unutmuş olsanız eski sevgilinizi düşünmekten kendinizi ihmal ediyor olur muydunuz? Hayır. Kendinize çok faha fazla odaklanmış olurdunuz. O nedenle arkanızı dönün, kendi hayatınıza yürüyün ve kendinize odaklanın.

8) Eski sevgilinizi unutmuş olsanız, sizi bıraktığı yerde otlamaya devam mı ederdiniz yoksa yeni limanlara mı açılırdınız? Yeni limanlara açılırdınız. O zaman yeni limanlara açılın. Biliyorum ki (a) sevgili seviyesinde biri hemen karşınıza çıkmayacak ve (b) diğer insanlar “onun gibi olmayacak (!)” ama şunu unutmayın: eski sevgilinizi unutmuş olsanız illa sevgili seviyesinde birini bekleyerek vakit kaybetmez hayatın tadını çıkarırdınız. Ve daha önemlisi, karşınıza çıkan etten kemikten insanları kendi kafanızda yarattığınız ve kaideye koyup olduğundan çok fazla değer verdiğiniz bir tanrıça imajı ile karşılaştırmazdınız. Gerçek ile karşılaştırırsınız. Gerçek ne peki? Şu an yalnızsınız, hayatınızda insan ya da tanrıça bir kadın yok. Hergün yalnız yatıyorsunuz, yalnız geziyorsunuz, vs. Karşınıza çıkan insanları gerçekle karşılaştırın.

9) Eğer unutmak istiyorsanız, o size ulaşırsa kibar olun ama kısa kesin. Buluşmayın, buluşmak isterse bahanelerle savuşturun. Sonra görüşürüz deyin sonra bir bahane daha bulun. Kısa sürede sizin peşinizi bırakacaktır.

Şimdi şunu da ekleyeyim, eski sevgilinizi geri istiyorsanız bile bunun en iyi yolu önce onu unutmanızdır. Yani eğer geri dönmesini istiyorsanız bu maddeyi yapmayın ama istemiyorsanız yapın. Fakat önceki maddeleri uygulayın ve önce unutmanız sonradan bir arada olma şansınızı en çok arttıracak şeylerden biri.

Bu konuda birçok kişiyle konuşmuş ve yazışmış olan biri olarak şunu söyleyebilirim: Arkasını dönüp hayatına devam eden, kendine odaklanan, ona ulaşmayan ve ondan bilgi akışını kesen erkeklerin 99%u kendilerini de şaşırtacak kısa sürede (9 senedir unutamayan adamın 4 ayda tamamen unuttuğunu bile gördüm!) eski sevgililerini unutuyorlar. Bu hemen olmuyor yani ilk haftalarda ve aylarda duygu ve düşüncelerinde sanki en ufak bir değişiklik olmuyor gibi görünüyor ama kendileri başlangıçta fark etmeseler de duygu ve düşünceleri değişmeye başlıyor. Hatta şunu da ekleyeceğim:

a) Eski sevgilisini unuttuğunda nasıl davranacaksa öyle davranan adamlar eski sevgililerini unutmalarına engel olamıyorlar. Davranışları değişti mi, istedikleri sonuca uygun davrandılar mı, bir süre bu değişimi hissedemeseler bile duygu ve düşünceleri ve sonra algıları da değişmeye başlıyor. Belki ilk bir ay aramasalar, bilgi almasalar bile sürekli eski sevgililerini düşünüyorlar ve kötü hissediyorlar ama sonra bu düşünceler azalıyor ve iyi hissetmeye başlıyorlar. Ve sonra da eski sevgili ile ilgili algıları değişiyor. Onun dünyanın en güzel kızı olmadığını anlıyorlar mesela.

b) Eski sevgilisini unutamayan adamların hemen hemen hepsi bu davranışları sergileyemedikleri ya da yeterince sergileyemedikleri için unutamıyorlar.

Kırmızı Hap ve Geleneksel Cinsiyet Rolleri

Soru: Kırmızı hap bir öğreti olarak geleneksel cinsiyet rollerini destekliyor yani kırmızı hapın gelenekçi yönünden söz edebiliriz …

Aslına bakarsan öyle bir şey yok. Bundan daha önce Karım benden çok kazanıyor yazısında bahsetmiştim. Bu yanlış anlaşılan bir şey:

Kırmızı Hap, Geleneksel Muhafazakarlık ve Modern Zamanlar

Kırmızı hapı içinde bulunduğumuz ortama adaptasyon olarak değil, geçmişe (aslında varolmayan ve kartpostallardan veya filmlerden yansıtılan bir masal geçmişe) dönüş olarak uygulamaya çalışan çok erkek var. Özellikle de geleneksel muhafazakar geçmişe sahip erkeklerin çözümü bu. Geçmişe dönmek.

Oysa kırmızı hapı evliliğe uygularsak amaç kadını yeniden mutfağa sokup iş yaşamından çıkarmak değil, günümüz dünyasında bir aileyi, o ailenin tüm bireylerini mutlu edecek şekilde verimli ve  etkili olarak kurup yaşatmaktır. Erkeğin dominant (lider) olduğu metod kendini ispatlamış ve güvenilir bir yöntemdir ve bu nedenle de kırmızı hap tarafından benimsenmiştir.

Heteroseksüel ilişkileri en sağlıklı yürüten ayar, erkeğin onay beklemeden liderlik ettiği ayardır.

Burada anlatıldığı gibi, gelenekselden daha çok evrimsel bir rolü, erkeğin liderlik ettiği bir rolü destekliyor ama geleneksel de diyemezsin zira kadını yeniden mutfağa sokmak ya da iş yaşamından çekmek veya sadece anne haline getirmek gibi bir gelenekselcilik yok burada (kırmızı hapın içinde bunları savunanlar olsa da).

Soru devam: Kadınlara az ilişki yaşamaları, erkeklerin de kendilerini yüceltmeden önce evlenmemeleri tavsiye ediliyor. Ancak bütün erkekler otuzlarına kadar tek eşli ilişkiye girmeyip tabak çevirirlerse, kadınlar nasıl az ilişki yaşayacak? Tabak çevirmenin geleneksel rollere ve geleneksel topluma ne etkisi olabilir?

Güzel soru. Öncelikle erkeklerin çoğu tabak çevirmeyecek. İkincisi, kadınların çoğunun tabak çevirme olayına girmediği ama erkeklerin tabak çevirdiği bir durum mümkün. Zira kadınlar tabak çevirdi mi erkeklerden çok daha fazla sayıda tabak çevirebiliyorlar. Çok fazla ilişki yaşayan bir kadın, çok fazla ilişki yaşayan bir erkekten çok daha fazla ilişki yaşayabilir.

Diyelim ki bir adaya 100 erkek ve 100 kadın koydun. Burada örnek olsun diye sayıları abartacağım. 10 kadın her erkekle yatsın ama 90 kadın ya bir – iki erkekle beraber olsun ya da hiçbir erkekle birlikte olmasın. Bu durumda her erkek en az 10 kadınla birlikte olur, 10 kadın 100 erkekle ama kadınların 90%’ı çok az erkekle. Bazı erkekler tabak çevirdiklerinde, bazı kadınların da kendilerini tabak diye çevirebileceğini fark edemiyorlar. Çok az ilişkisi olan kadın da tabak çevirmede karşınıza çıkabilir ama erkeklerin çok azı tabak çevirdiğinden bu pek bir etki yapmıyor.

Cinsel devrimi suçlayın, erkekleri değil yazısında bundan biraz bahsediliyor:

Erkeklerin önüne gelenle yatma isteği sadece kadınlar da buna uyduğunda uygulanabilir. Ve kadınlar aptalca on yıllardır buna uyuyor.

Kadınlar kendi güçlerini azaltan bu duruma kandırıldılar, cinsel özgürlüklerini çok sevdiklerinden değil (bazıları sevse de), Gloria Steinem ve Bolick’in annesi gibi kadınların onları eski cinsel değerlerin evlilik ve çocuk ile beraber kadınları baskı altında tutan öğeler olduklarına inandırdıkları için.

Ortaya çıkan sonuç : azalan evlilik oranları ile çocukların hayatının kararması, yanlız annelerin hayalkırıklıkları, yanlız erkeklerin daha az mutlu olması (yalnız erkekler evli erkeklere göre daha fakir ve mutsuzlar). Cinsel devrim korkunç bir tahribat yarattı, kurbanları sebebin cinsel devrim olduğunun farkına varmasa bile.

Kırmızı hapın bir adaptasyon stratejisi olduğundan bahsettik. Şu anki ortama adaptasyon. Aslına bakarsanız gelenekçiliği bırakın ortamı kullanarak eskiye gitmeyi engelleyen bir strateji. Ama cinselliğin kapı bekçisi olması gereken kadınlar bu görevi sıkı bir şekilde yapmaya başlarlarsa yani ortam değişirse, ona da adaptasyon sağlanabilir.

Beni en çok güldüren şeylerden birisi de, tabak çevirmek, evlilik öncesi cinsel ilişki, geç evlenmek ya da evlenmemek, erkeklerin geleneksel kendilerini feda etme rolünden sıyrılıp kendilerini merkeze koymaları, vs. gibi öğeler içeren bir stratejiye sağ / geleneksel / muhafazakar denilmesi. İnsanın bunları sağ görmesi için ciddi oranda sola kaymış olması lazım 🙂 Bu etikete neden olan şey kırmızı hapın gelenekçi olup olmaması değil, feminen önceliğin erkekler aleyhine güç kazanmasına karşı olması. Feminen öncelik kendisini devrimci saydığı için, kendisine karşı olan şeyleri de gerici diye yaftalayıp saf dışı etmeye çalışıyor. Aşırı dincinin herkese kafir, aşırı sağcının herkese komünist, aşırı solcunun herkese faşist, feministin erkek hareketlerine ataerkil demesi gibi. Oysa benim gördüğüm bu sitede yazanların ve siteyi okuyanların ezici çoğunluğunun ortanın sağında ve solunda olmaları.

Bu arada tabak çevirmeyle ilgili defalarca söyledik: Tabak çevirirken her kızla yatmazsınız. Aslında tabak çevirenlerin ezici çoğunluğu için bu, farklı kızlarla buluşup aralarından öne çıkan ile birlikte olmak, kendini ilişki olana kadar alternatiflere kapamamak şeklinde olur. Yani tabak çevirmeyi bir orgy olarak düşünmeyin (öyle yaşayanlar olsa da), alternatifler arası seçim yapma şansı olarak düşünün.

Bakire Kız Arayışı ve Evlilik | Bakire Kız Miti

Selamlar Dostlarım ben, Mr. Deer. Bu sefer konumuz Bakire kız miti. Konuyu Kırmızı Hap yazarı Karanlık Ruya ile birlikte ela alıyoruz. Erkeklerin neden evlilik için ilk kriteri bakireliktir? Bu strateji doğru mudur? Bir kadının geçmişi uzun dönemli ilişkide ne kadar önemdir? Geçmişini nasıl öğrenebiliriz, evelenmeyi düşündüğümüz bir kadında nelere dikkat etmeliyiz; Sorularını ve daha fazlasını aşağıdaki podcast de inceliyoruz.  İyi Seyirler!

Kadınlarla (Oyun da) 10/10 Başarı Mümkün mü? | Erkeğin Hipergamisi

Merhaba millet, Ben Mr Deer. Daha önceki yazılarımdan ve videolarımdan beni bir çoğunuz tanıyorsunuz. Bu video da, bir çok insanın sayısız kere sorduğu ”her yürüdüğüm kızın numarasını alacak seviyeye gelebilir miyim?” sorusuna cevap arıyoruz. Bir bakıma da ”abi bir kız var” soruları da aynı kapıya çıkıyor, her yürüdüğümüz kızı elde etmek güzel bir hayal ama bir ”hayal”. Bu sorunun net ama tatmin etmeyen bir cevabı var, -hayır, her yürüdüğün kızı elde edemezsin. Fazla kısa ve tatmin etmediğini biliyorum.

Bazı durumlarda bu mümkün olabilir ama bu durumda da erkek ya kendi değerinin farkında olmuyor ya da düşük değerli kızlarla birlikte olmak daha kolay geliyor. Bu söylediklerim kulağa biraz karmaşık geliyor olabilir. Erkek değerini sonradan öğrenir ya da hipergami sinin farkına zamanla varır diyerek açıklayabilirim. Ülkemizde bir çok erkek kendi değerinin farkında olmadığı için düşük değerli kadınların ayak paspası olmakta, bu durumu yaşamamak için seviyemizi bilmeli ve kendi seviyemizde kadınlara yürümeliyiz. Çok daha fazlası videoda sizleri bekliyor dostlarım, İyi Seyirler!

Erkek Adam Türkçe Podcast: Soru Cevap 1,2 ve 3

Sitede sorulan sorulardan seçtiklerimizi cevapladık ve Youtube kanalında ile spotify’da yayınladık.

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayınları (3 soru cevap yayını) aşağıda. Bu yayınları beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. İyi izlemeler.

  1. 00:00 Maskülenite ile odun olmayı karıştırıyorum neyleyim?
  2. 03:30 Dünya bu kadar problemli iken insanlar neden çocuk yapmak isterler?
  3. 07:23 İltifat etmeden nasıl yürüyeceğiz?
  4. 10:15 Bir kızda cinsel yollarla bulaşan hastalık varsa ne yapacağız?
  5. 11:57 Sadece kısa süreli ilişkiler uzun vadede sorun olur mu?
  6. 14:33 Sana güvenemiyorum deyip çıkma teklifimi reddetti. Neden?
  7. 17:02 Ayrıldığım kız erkeklerle anlaşıyor, kızlarla anlaşamıyor. Bu ne demek?
  8. 17:29 Kadınları buluşmama bahaneleri üretmeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
  9. 18:58 Evlenmek mi lazım yoksa annemizin dizinin dibinde oturmak mı?
  10. 21:13 Reddeden oneitis kıza yeniden yürüdüm olmadı. Neden böyle şeyler yapıyorum?
  11. 25:51 Kız arkadaşım evlenmekten, çocuktan bahsediyor. Ne yapacağım?
  12. 27:38 Bir erkek hemşirelik okuyabilir mi?
  13. 28:54 Terk ettiğim eski sevgilimi özlemem normal mi?
  14. 29:40 Tipi ortalama bir erkeğin güzel bir kızla şansı var mı?
  15. 31:20 Carl Jung okumaya başlamak için önerebileceğin başlangıç kitabı tavsiye edebilir misin?
  16. 32:55 17 yaşında bir genç gün içinde daha çok ne yapmalı?
  17. 35:25 3 kere buluşup birlikte olan kadın birden soğudu ve mesaj atmıyor. Neden? 44:00 Her ilgisi alananı next yaparsak nasıl öğreneceğiz?
  18. 48:20 Peki ama kız bana bağlansın, benim olsun istiyorum. Normal mi?
  19. 50:22 Next’i abartıyor muyum?

  1. 00:00 Numarasını aldığım kız mesajıma cevap vermedi neyleyim?
  2. 05:06 Buluşmayı ne kadar önceden ayarlamak lazım?
  3. 05:54 Aldatma geçmişi olan kadından kız arkadaş yapılmaz ama şu istisna mı?
  4. 08:13 Artık kadınlar da para kazanıp güçlenebiliyorsa bizim ne özelliğimiz olabilir?
  5. 14:02 Bir kızla ara ara konuşuyoruz. Ona yürümek için instagramdan mı eklesem?
  6. 15:02 Feminen öncelikli ortamda yetişen erkek çocuklara karşı doğru davranış nasıl olmalı?
  7. 15:16 10 – 14 yaşlarındaki erkek çocuklarımıza kırmızı hap nasıl aşılanır?
  8. 18:11 18 yaşında olup üniversite okumayanlara ne tavsiye verirsin?
  9. 21:00 Çeviri yapmak dışında online nasıl para kazanabiliriz?

  1. 00:15 1 aydır günde 9 saat çalıştığım bir işe başladım. İşten çıkınca hiçbir şeye vaktim kalmıyor. Ne yapacağım?
  2. 01:40 Gündüz oyunu oynarken kızlarla konuşmaktan toplum baskısından korkuyorum. Ne yapmalıyım?
  3. 03:55 Üniversite sınavına hazırlanıyorum ama 2 ay önce ilişkim bitti. Fakat eski sevgilim aklımı kurcalamaya devam ediyor. Ne yapmalıyım?
  4. 07:35 Küçük şehirde set açıyorum ve bir kız arkadaşla gezerken set açtığım kıza rast gelme ihtimalim çok yüksek. Böyle bir durumda ne yapacağım?
  5. 08:37 Set açıp numara ya da instagram alıp daha sonra dönüş alamamam normal mi?
  6. 09:43 On kıza yürüdüm, 2 tane numara aldım. İlk defa bir haftadır gündüz oyunu yapıyorum. Bu oran düşük değil mi?
  7. 10:29 Gündüz oyununda kızlar sohbet ediyorlar ama numara vermekten çekiniyorlar. İnstagram istesem olur mu?
  8. 11:23 25 yaşındayım. 3 yıldır çalışıyorum. 2 iş değiştirdim şimdi yine bir şirketle konuşuyorum. Kariyer başlangıcında bu kadar sık iş değiştirmem sorun olur mu?
  9. 11:57 Dating uygulaması kullanırken kendimi değersiz hissediyorum. Geri dönüşlerin az olması motivasyonumu kötü etkiliyor. Bu konuda ne yapmalıyım?
  10. 13:32 Toksik bir insanla muhatap olmak zorunda kalırsak ne yapmalıyız?
  11. 14:29 İnancım gereği kızlarla ilişkiye girmiyorum. Bunun benim erkekliğimden eksiklik olduğunu söylüyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsun?
  12. 17:17 Türkiye’deki yasal cinsel ilişki yaşı 18. Bunun 16 olması konusunda ne düşünüyorsun?
  13. 18:27 Boşanılan eski eşle aramızda çocuk nedeniyle iletişim var ve bu da ilişkiyi ve kırmızı hap durumunu kötü etkiliyor. Bu durumda ne yapmalı?
  14. 21:36 Covid pandemisinden sonra sosyal olarak çok kötü bir durumdayım. Şu an oyun oynayabileceğim tek çevre iş. Ama işte kızlara yürümeyin diyorsun. Bu durumda ne yapacağız?
  15. 24:40 Dindar birisinin erken evlenmesi sence uygun mudur?
  16. 25:55 Sosyal medya yürümelerinden sonuç alamıyorum. Profilim aşırı iyi değil diye sanırım. Şimdiye kadar hep yüzyüze başarılı oldum.

Erkek Adam Discord Yayını: Sizden Gelenler (Soru & Cevap)

Bu hafta discord yayınında soru cevap yaptık:

Erkek Adam discord linki. Yayınları spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube videosu aşağıda. Bu videoları beğeniyorsanız, daha fazla kişiye ulaşması ve daha fazla yapılması için Erkek Adam Youtube kanalına kaydolmayı ve notifikasyonları açmayı unutmayın.

  1. 01:45 Evlilik, bütün bu aldığımız risk ve sorumluluklara değer mi?
  2. 02:40 NLP’deki alfa moda geçiş taktiğini doğru buluyor musun?
  3. 03:23 Bu yıl üniversiteden mezun olacağım ama iş bulamıyorum. İş bulunca her şey düzelecek mi?
  4. 06:34 İyi insan zararsız tavşan olmazsa nasıl iyi olacak?
  5. 09:52 Sınav döneminde tek odağım sınav mı olmalı yoksa kızlarla da konuşsam mı?
  6. 11:04 Yürürken PUA, ilişkide kırmızı hap uygulasak nasıl olur?
  7. 13:02 Kovid korku atmosferinin nedeni ne ve dünyanın kovidden sonraki durumunu nasıl görüyorsun?
  8. 21:33 Buluşmalara gelen ama ileri gitme hamlelerimden kaçan kız beni friendzone’a mı atmaya çalışıyor?
  9. 22:55 Bizi ağır oneitis yapan kızdan nasıl kurtuluruz?
  10. 23:43 Uzun süreli ilişkide kız arkadaş bir iş yaparken bize danışmalı mı? Mesela bir kız arkadaşıyla buluşurken.
  11. 24:32 Dışarda güzel kızlar görüp bunlar neden benim ortamında yok diyorum? Düşünce yapım mı yanlış?
  12. 25:26 İş ortamındaki arkadaş, kadın erkek ilişkileri nasıl olmalı?
  13. 26:20 Boşandıktan sonra çocuk varsa eski eski eşinizle konuşmak zorundasınız. Bu da çerçeveyi sarsıyor. Nasıl olacak bu iş?
  14. 28:08 Sayı / skor üzerine bir oyunum var ve direkt oynuyorum. Bu da bazı kızların rahatsız olmasına nedne oluyor? Onlara nasıl güven verebilirim?
  15. 29:37 Jordan Peterson ampirik değil diyorlar. Sence?
  16. 31:22 Hafif düzeyde kekemelik problemim var. Oyunu, tanışmayı nasıl yapacağım?
  17. 34:30 1.5 aydır tabak yok, oyun yok. Tabak illa ki olması gereken bir şey mi?
  18. 35:30 İş görüşmelerinde fazla istekli görünmek ters teper mi?
  19. 36:17 Salgının etkisi azalınca reel buluşmalar olacak mı?
  20. 37:00 Son zamanlarda gram enerjim yok ama kızlara yürüyesim yok. İlgi göstergesi var ama gidip konuşasım yok, neden böyle?
  21. 39:53 30 – 40 set açtım 4 tane başarılı setim oldu. Ama reddedileceğim korkusu var. Bu normal mi?
  22. 41:38 Skeptico nereye kayboldu?
  23. 41:55 MGTOW tercih midir yoksa içimizdeki mavi haplının gerçekleri kabul edememek midir?
  24. 42:48 Yeni çeviri projeleri var mı? No More Mr. Nice Guy kitabını çevirecek misiniz?
  25. 44:10 Normalleşme sürecinde saha nasıl olacak? Maske insanı sınırlıyor.
  26. 44:54 Sosyal bilimlerle ilgili tavsiye ettiğin bir alan var mı? Tarih, sosyoloji ve felsefeden hangisi?
  27. 45:30 Çocukken baba figürü olmayan erkekler kendilerini nasıl eğitmelidir?
  28. 46:30 Konuştuğum kız kriterlerime uymazsa konuşmayı kesiyorum. Bu normal mi?
  29. 48:00 Freddie kitap önerisine devam edecek mi?
  30. 48:27 Mesajlaşmayı sürekli başlatan taraf olmak istemiyorum ama yazmama düellosuna girmek istemiyorum. Ne yapmam lazım?
  31. 49:10 Kırmızı hap kitlelere yayılırsa iyi mi olur kötü mü?
  32. 51:25 Pasif gelir tavsiyen var mı?
  33. 54:26 Stoa felsefesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
  34. 55:35 Ağırsağlam ile yayın gelir mi?
  35. 57:00 Pandemi sonrasında sosyal ilişkilerimizi nasıl tutmalıyız?
  36. 58:48 Odaklanamıyorum. Ne yapmalıyım?
  37. 01:00:04 Bazen kendimi şikayet ederken ve mağdur hissederken buluyorum. Bundan nasıl kurtulabilirim?