Kadın ne istemez : Itibar kaybetme korkusu

Sosyal ağların ve insan etkileşiminin içinde bulunmaya bir erkekten daha çok ihtiyacı olan kadın için itibarı, erkek için olduğundan çok daha önemli. Çoğu erkek, özellikle günümüzde, böyle bir olgunun farkında bile değil. Örneğin biz erkekler için kendi aramızdaki çatışmalarda tehlike fiziksel kavgadır ama kadınların kendi aralarındaki çatışmalarda tehlike itibar süikastıdır. Kadınlar başkalarının kendileri hakkında ne düşündüğüne, ne dediğine, arkalarından nasıl konuştuğune erkeklere göre çok daha fazla önem verirler zira toplumdaki ve cinsel pazardaki yerleri çok daha fazla oranda itibarlarına bağlıdır.

Bunun yansıdığı alanlardan biri de kadın – erkek ilişkileridir. Bir kadın bir erkek ile (kendisine yürüyen, erkek arkadaşı ya da kocası) aralarından çözülmesi gereken bir sorun olduğunda, sorunun en pratik şekilde nasıl çözüleceğinden çok bu sorun çözülürken şu iki şeyin bilinmesine  odaklanırlar :

1 – Bu sorun / tartışma benim SUÇUM değil.

2 – Ben KÖTÜ bir insan / kadın değilim.

Bunu olguyu kavrayabilirseniz, bir kadınla etkileşiminiz oldukça tahmin edilebilir hale gelir.

Örneğin bir erkeğin bir kadına yürümesini ele alalım. Birçok kadın erkeği istemiyor olsa bile ona direct HAYIR demez. Zira sosyal olarak birini yüzüne karşı “hiç şans vermeden”  direct reddeden kadın iyi bir insan değildir. Bu nedenle de aslında hiç ilgisi olmasa da hemen HAYIR demek yerine erkeğin bunu kendiliğinden anlayacağını umarak olayı süründürür. Ya da en kötü “arkadaş kalalım” der. Arkadaşı oynamak yazısını hatırlayalım :

Bu aynı zamanda reddedişin yükünü erkeğin omuzlarına da yıkar zira eğer siz arkadaş kalalım cevabına “yok öyle bye bye” diye karşılık verirseniz, onun uzattığı arkadaşlık elini iterek suçlu konumuna da düşersiniz.

Sonuçta erkek acemi ise bunu “bir şans” olarak algılayıp defalarca yürümeye devam eder. Ama erkek ne kadar acemi olursa olsun erkeğin içinde kadının sinyallerini yakalayıp yorumlayan antik (milyonlarca yıllık) ve güçlü erkeklik algoritmaları vardır. Bunlar maalesef dil öncesi antik (gri beyin) algoritmaları olduğu için sonuçların “his” olarak ortaya çıkar. Erkek burada bir terslik olduğunu “hisseder”. Ama toyluğuna ve mavi haplı beyin yıkamasına bağlı olarak bunları görmezden gelen bahaneler geliştirir :

  • Belki emin değil,
  • Belki hazır değil
  • Belki Merve kanına girdi
  • Belki verem ve benim üzüleceğim için beni kendinden uzaklaştırmaya çalışıyor (nayır nolamaz)
  • Belki binlerce yıllık köklü bir vampire ailesine mensup ve beni çok istese de vampir akrabalarının bana zarar vereceğinden çekinip beni istemiyormuş gibi davranıyor
  • Vs …

Erkek bunu, kadın artık sorunu çözmek için mecburen “kötü” olup ve suçu üzerine alarak, erkeği reddetmesi gereken köşeye sıkışana kadar yapabilir. Bu olduktan sonra da erkek mesela bizim siteye gelir ve şöyle bir soru sorar :

Neden hemen seninle işim olmaz demedi de bu kadar “oynadı”?

Kız burada “oynamaya” mahkum. Şunu unutmayın, “neden hemen seninle işim olmaz demedi de bu kadar oynadı” diyen adamların ezici çoğunluğu kızın başında direkt reddetmesi durumunda “zalim kaltak bir şans bile vermedi” diyecekler. Kötüsü diğer kızlar da aynı şekilde (cinsiyet içi rekabetten dolayı) kızı “ruhsuz zalim kaltak” olarak yaftalayacaklar. O nedenle kız burada “ben kötü biri değilim / bu benim suçum değil” takıntısına olabildiğince devam edecektir.

Kız arkadaşınız ve karınızla tartışmalarınızda çalışan mekanizmalardan biri de budur. Bu mekanizma artı kadınların sorumluluk almaktan korkmaları (zira sorumluluk demek kaybetme ihtimali demek) herşeyin sizin suçunuz “olması” şeklinde dışarı vurulacaktır. Bazıları bunu uç noktalara götürüp aldatılmanızın bile sizin suçunuz olduğunu iddia edecektir. Bu mekanizmayı bilirseniz o suçlamaların nereden geldiğini anlar ve kadını bu olayın suçunun onda (ya da ikinizde) olduğuna ikna etmek için saatlerce kavga etmek yerine çenenizi kaparsınız.

Aslına bakarsanız durum çoğu erkek için bundan daha da kötü. Birçok erkek kadına ve kadın olana tapmaya programlandığından suçu sorgusuz sualsiz üstüne alacaktır ve gerçekten suçlunun kendisi olduğunu düşünüp özürlere, çiçeklere, hediyelere ve çikolatalara abanacaktır.  Bu şekilde davranmak ise erkeğin gözden düşmesine neden olur çünkü aslında kadın burada sizi suçlamaktan çok kendi itibarını korumakla ilgileniyor. Ama siz suçu durduk yere üzerinize alarak onun zihnine şu iki zararlı duyguyu işliyorsunuz :

  1. Bu adam kadınlardan anlamıyor, demek ki pek tercih edilen biri değil. Ben neden tercih edeyim (etmeye devam edeyim).
  2. Belki de bu sünepe gerçekten suçlu! Ben ise tamamen masumum. O zaman benim gibi kusursuz biri neden bu kusurlu insanoğlu ile beraber.

Evlilikten de bir örnek vereyim. Diyelim ki kadın kocası ile seks yapmıyor ya da ayda yılda bir seks yapıyor. Kocası ise sürekli kadına yanaşıyor ama kadının erkeği reddetmesi lazım. Bu durumda kadın kötü bir insan olup / suçu üstüne alıp gerçeği söylemeyecektir. Ben seni çekici bulmuyorum demeyecektir. Onun yerine bahane (buffer) bulacaktır. Bahane (buffer) erkek ve kadın için farklı ama birbirini besleyen şeylerdir. Kadın bahaneleri erkeği direkt reddetmek zorunda kalmamak için kullanır, erkek ise bahaneleri reddedilme ile direkt yüzleşmemek için.

Kadın bu durumda mesela daha fazla ev işi yaparsan daha fazla seks yapabiliriz (aslında olay senin SUÇUN zira az ev işi yapıyorsun) diyebilir. Erkek ise aslında karısı tarafından (yeterince) çekici bulunmadığını (reddedildiğini) kabul edip bunun üzerine çalışmak yerine karşı bahane ile karısının dediğini yapmayı tercih edebilir. Bu durumda da kadın adam her bahaneyi aştığında yeni bir bahane uydurmak zorunda kalır (çocuklarla daha fazla ilgilen, çocukların bizimle yatması lazım, vs …) ve bu kendi kendini besleyen bir döngüye girerler.

Erkek burada ERKEK ADAM olsa idi zor da olsa reddedildiğini kabul edip buna göre strateji üretirdi. Daha çekici olmak için çalışırdı mesela (kadını veya kadınlarla birlikte olmayı istediğini varsayarsak). Fakat erkek ERKEK ADAM değilse, mavi hapla beyni yıkanmış ise “mutlu eş mutlu hayat” (happy wife happy life) dolmasına göre hareket edecektir. Bu da evlilik için kamikaze dalışıdır zira kadınlar bir erkeğin her istediklerini yapmasını (gayet doğru bir şekilde) o erkeğin muhtaç ya da tercih edilmeyen (tercih edilse tecrübeli bir erkek olurdu ve asıl olayı anlardı) bir erkek olmasından kaynaklandığını bilirler.

Bu konuda Yin bir başka örnek vermiş :

Tam da bu yüzden, “yapmam” dedikleri şeyleri yapmak için ikna olmayı beklerler ve yaptıklarında da “bana bunu sen yaptırdın / o yaptırdı” diye anlatırlar. Yapmak istemediklerinden değil, sorumluluk almak istemediklerinden. Oyun, bu sorumluluğu kadının üstünden alma sanatıdır.

Oyun da işe yaramıyorsa, “sizinle” yapmak istemiyordur. Nokta. Save edip baştan başlayacağınız bir oyun değil bu. Devam ederseniz siz zararlı çıkarsınız. Vakit harcamayın.

Evet tam da bu yüzden dominant, girişken ve atak ama oyunu doğal bir süreç gibi oynayan “piç”, adım adım, konuşarak, ikna ederek ve eşitlikçi oynayan iyi çocuğa toz yutturur. Piçle “kendiliğinden olur” veya “erkek baştan çıkarır”. Iyi çocukla seks ise resmen günahtır 🙂

Bir arkadaş instagram hesabımızda sormuş:

“Bu benim suçum değil” “Ben kötü bir insan değilim.” Yargılayan erkekten koşarak uzaklaşmaları bu yüzden mi admin?

Evet, yargılayan erkek kadının itibarına saldıracağı ya da saldırılmasına neden olacağı için kadın ondan uzak durmaya ya da her şeyi saklamaya meyillidir. Çoğu “iyi çocuk” AFC kaliteli kadın miti yüzünden yargılayıcıdır. Sitede öğrenen adam serisindeki çocuğu okuduysanız ilk gecede sadece kevaşe hatunlar verir diyordu ve o kafayı aşana kadar ilk gecede seks tecrübesi olmadı.

Bitirirken tekrar edelim: Bir kadın bir erkek ile (kendisine yürüyen, erkek arkadaşı ya da kocası) aralarından çözülmesi gereken bir sorun olduğunda, sorunun en pratik şekilde nasıl çözüleceğinden çok bu sorun çözülürken şu iki şeye  odaklanırlar :

1 – Bu sorun / tartışma benim SUÇUM değil.

2 – Ben KÖTÜ bir insan / kadın değilim.

Bunu olguyu kavrayabilirseniz, bir kadınla etkileşiminiz oldukça tahmin edilebilir hale gelir. Unutmayın ki kadınlar için çok uzun bin yıllar boyunca itibar kaybı canlarını tehlikeye atan (namus, kötü kadın, kaltak, cadı, vs.) bir şeydi. Ya da onları cinsel piyasadan atan bir şeydi (genetik ölüm). Bugün bile kadınların kendi aralarındaki rekabette bir numaralı silah itibar saldırısıdır. İtibarı koruma içgüdüsünün kadın psikolojisine neden bu kadar içsel olduğunu anlamak için bu uzun geçmişi düşünün.

Kırmızı hap ile mavi hap oyunu oynamak

Soru : Bizim birşeyler yaşamak istediğimiz kızın bize ilgisi yoksa ne yapacağız? Yani bi ortamda görmüşsün güzel kiz eyvallah ama ilgisi yok. Friendzone olmaktan bahsetmiyorum. Kız ilginin farkında ama emin değil. Belki de ilgisi var ama damga yememek için birşeyler yapamıyor yada utanıyor. Bu durumda ne yapılmalı? Bu durumda ne yapılmalı? KH bize “kiz ilgi duymuyorsa NEXT” mi diyor. Hep kolay kızları mi elde edeceğiz? Onlar da biliyorsun hb’si düşük yada yüksek dramalı oluyor genelde.

Buna biraz ters tepki gösterdim ama aslında kendi içinde belli bir mantığı olan bir soru. Neden 2 kere red yeyip reddediyoruz? Neden 4 değil? Belki uğraşsam olur? Vs.

Oyunu ve kırmızı hapın ne olduğunu zihin yapısı olarak anlayabiliyor musunuz emin değilim. Buna daha önce ilgisi yetersiz kız yazısında değinmiştim. Burada da söylenen ile anlanan arasında bir uçurum var.

Bakın bir kızı nextlediğinizde, belki olacak işi bitiriyorsunuz. Belki bir adım daha atsanız olacaktı. Belki mavi haplı oynasan olacaktı. Evet bu mümkün. Sonuçta 2 red bir next istatistik bir strateji ve 2 redden sonra karşındaki hatunu reddetmen, 10 yürümede sana çok daha fazla başarı getirir şeklinde çalışıyor. Ama belki bir yürümede next yüzünden olmayabilir. Belki 3. adımda olurdu.

Bunu iyi anlayın. Kırmızı hapta başarı bir kızla sevgili olmak ya da onu götürmek değil, ilişkide fazlaca yatırım yapmak zorunda kalan ve bu nedenle de hep kaybetme korkusu ile yasayan tedirgin ve kırılgan mavi haplı olmamak. Kırmızı hapın amacı size o kızı sağlamak değil, sizin daha doyumlu bir hayata sahip olmanız. Bunun için o kızı kurban edebilir ve belki kırmızı haplı olmazsan o kızla çıkacaktın, evlenecektin, çocuklarınız olacaktı. Kim bilir? Fantezi bunlar ama hiç olmayacak şeyler değiller.

Şimdi şu durumu düşünelim. Diyelim ki ben kırmızı hapı az çok yutmuş biri olarak bir kıza yürüdüm ve iki kere reddedildim. Kızı nextlerim. Ama nextlerken psikolojim “2 kere şans verdim kullanamadı / kullansaydı (ben ödülüm)” olurdu. Ya belki ilgisinin farkında değil, belki korkuyor ya da ona nasıl da iyi bir tercih olduğumu göstereceğim gibi bir psikoloji değil. Bunlar kızın derdi, benim değil (ben merkezlilik). Ben neden kız arkadaşım bile olmayan kadının dertlerini kafama takayım, neden onun sorunlarını onun için çözmeye uğraşayım? Kız çok güzel diye mi? Kız çok güzelse bana ne? Tek güzel o mu?

Aynı kıza mavi haplı bildiğiniz biri gitti ve yürüdü. 5 kere reddedildi ama aylarca her tarafından sular seller gibi akan ama nedense belli edemediğini ya da kızın emin olmadığını düşündüğü ilgisini kıza boca etti. Ve kızı tavladı! Burada kim başarılı. Mahmut demeyin, toplumun 90%ına göre mavi haplı başarılı. Kızı o kaptı.

Ama kırmızı hapa göre ben başarılıyım. Zira mavi haplımız 10 koyup 1 aldı, psikolojisi de şu : “Mahmuta hayır diyen prenses, sonunda bana evet dedi (ben odul degilim o nedenle arayi ekstra seyler yaparak kapayip bana odul olan kizi kaparım)”.

İşte bu nedenle beta öder diye bir kavram var. Burada ödenen bedel. Zaman, kaynak ama en önemlisi de başka alternatifler. Çöpe atılan bolluk zihniyeti.

Kırmızı hapa gore burada ben başarılıyım. Bunu anlamayamıyorsanız, size saçma geliyorsa, kırmızı hap size göre değil. Hiç bulaşmayıp norm içinde kalin daha hayırlısı. Yoksa kızlar konusunda ortalama bir betadan bile daha başarısız olma ihtimaliniz çok yüksek.

Örneğin evliliğinde büyük sorunlar yaşayan adamlar kırmızı hap uygulamak istediğinde onları hep şöyle uyarıyorum : kırmızı haplı stratejilerin hedefi seni kurtarmak, evliliğini değil. Amacın illa evliliği kurtarayım ise kırmızı hap evliliği bitirebilir! Zira erkeğin maskülen ve dominant olmasına aşırı ters tepki verecek hatunlar vardır, özellikle de erkeklerle ilişkisi mesela çocukluğunda babasi ile ilişkisi yüzünden geri dönüşsüz hasar görmüş bir kadınsa. Erkek şimdiki gibi acı çekse belki çocuklar büyüyene kadar 10 sene evlilik devam edecek ama KH ile bir senede bitebilir.

Şimdi tabii isin tezatı şu ki yukarıdaki Mahmut – Mavi Haplı maçı şansı en az olan senaryo. Kırmızı hap zihin yapısı ile belki o kızı 100% (kendisi ödül olmayan mavi haplı tabiri ile) “kaybediyorsun” ama genel olarak daha çok ve daha güzel kızlarla birlikte oluyorsun. “Kazanan” mavi haplı belki 10% şansına oynayıp kızı “kazanıyor” ama genelde bu kadına surekli yatırım yapmak durumunda kalıyor ve genellikle kızı kapsa bile sonra kendinde çok yiyor. Eninde sonunda kız aslında arayı sürekli ödeyerek kapayan bir adam istemedigini fark edip gidince bunalıma giriyor. Yani kırmızı hap kafası omurgalı ama abazan gibi bir sonuca yol açmıyor (kadın erkek ilişkilerinin gerçek doğasını gören ama yıllardır ego yatırımı yaptıkları masalları bünyeden atamayan öfkeli gençlik gibi kadın düşmanı kesilmezsen tabii de biz ona siyah hap diyoruz), tam tersi mavi hap kafası sıklıkla omurgasız ve abazan olmaya neden oluyor.

Kız ilginin farkında ama emin değil. Belki de ilgisi var ama damga yememek için birşeyler yapamıyor yada utanıyor.

Bunlar daha fazla çabalamazsan bu muhteşem ödülü kaybedeceksin kafasının sürekli pompalayacağı fanteziler. Birincisi tamamen mantıksız daha doğrusu kızlarla tecrübesi olan bir erkeğin güleceği bir bahane. Kızlar, özellikle de güzel kızlar için ilgiden emin olmamak afrodizyaktır. Hayalgücünü kamçılar. Açık iletişim, herşeyi en açık şekilde ortaya dökmelisin, vs … bunlar mavi hap oyunu. İsterseniz kendiniz acı yoldan öğrenin sizi tutan yok ama ben size söyleyeyim sonu genelde hüsrandır.

İkincisi doğru ise de next çekerken siktir çekecek kadar ahmak değilseniz kız çözdü mü geri gelir zaten.

Fakat sorun şu ki bunlar genelde fantezidir. Kızın bizi önemsemediğini kabul etmek yerine kırılgan egomuzu okşamak için böyle bahaneler üretmeye meyilliyiz. Aslında onun da ilgisi var ama belki daha ilgimden emin değil. Aslında ilgisi var ama utanıyor belki. Aslında ilgisi var ama bugün kedisi ölmüş. Vs.

Hep kolay kızları mi elde edeceğiz? Onlar da biliyorsun hb’si düşük yada yüksek dramalı oluyor genelde.

Yoo bilmiyorum. Onca kızla birlikte oldum yaş kemale erdi bilmiyorum. Elde ettiğim kızlar sırf ben onları elde edebiliyorum diye hbsi düşük ya da yüksek dramalı değildi.

Sana ilgisi olan kız kolay değildir, sana ilgisi vardır. Sana ilgisi olmayan kız da zor kız değildir. Sana zerre ilgisi olmayan ve seni tanımaya bile yeltenmeden ya da 5 yemekten sonra reddeden kız gider ilk gecede başkası ile yatağa girer. Senin 5 paragraflık mesajını okuyup cevaplamaz, başkasının tek mesajı için sabahlara kadar bekler. Kolay – zor kız yoktur demiyorum, ama bunun ölçüsü size kolay – zor olması değil. Kısacası, birine 5 yemek yemeden öptürmeyen kız ile ilk gecede onunla seks yapan kız (genellikle) aynı kızlar.

Ek olarak buraya gelen çoğu erkeğin konuşmasından bile kızları henüz pek tanımadıklarını anlayabiliyorsun. Sen mesela düşük cpdli kızı çok ilgi vermeden tavlarım yüksek cpdli kız için çok daha fazla klasik ilgi ve zaman ayırma gerekir sanmak gibi. Oysa yüksek cpdli kızlar (genel olarak yoksa spesifik kızlarda tersi olabilir) ilgi hediye ve erkek gayretine boğulduklarından daha az çaba harcayan kendinden emin bırakıp gidebilen erkeklere ilgi duyarlar. Oyun ve kh yüksek cpdli kızlarda daha fazla çalışır düşük cpdli kızlarda ters tepebilir.

Neden 2 kere red yeyip reddediyoruz? Neden 4 değil? Belki uğraşsam olur? Vs.

Binlerce erkeğin tecrübesinden süzülen 2 red sonra next kuralı yaklaşık 16 yaşında bir kural. Odun kafa gibi uygulamanıza gerek yok tabii. Sen istersen 3 kere dene. Ama 2 kere seni reddeden kızı nextlemeyip daha da üstüne gidiyorsan, kız aslında ilgisinin farkında değil gibi fantezilere bel bağlıyorsan kıza gereğinden fazla yatırım yapıp oneitis yapmama şansın düşük. Sen istediğin kadar oneitis yok de.

Saha Raporu – Hapı Yutmak

Mahmut abi bayadır bunu yazmamı istiyordu benden. Ben hapı nasıl yuttum onu anlatıcam size. Bu aslında biraz da Erkek Adam’ın nasıl doğduğunun da hikayesi.

Hikayeye başlamadan önce, Mahmut Abi ile tanışmadan önce nasıl bir hayatım vardı onu açmam lazım. Mahmut Abi ile tanıştığımızda 20’li yaşların ortalarında, hayatında toplamda 6-7 hatun girmiş bir adamdım. Ortalama bir tipim, fena sayılmayacak bir işim vardı.

Özellikle son 3-4 yılda kadınlarla olan ilişkilerim aşırı dengesizdi. Bazen bir kızı kafaya takıp 6 ay mal gibi peşinde koşuyor, kırk yılda bir de hatun düşürüyordum. Ortam olarak bir sorunum yoktu, çevremde her zaman yazılmaya uygun bir hatun bulunurdu ama bende sonuca gidecek ekipman yoktu. Daha doğrusu yokmuş, sonradan öğrendim.

Bu noktada, dönüp baktığımda yaptığım hataları çok net görebiliyorum. Aşırı alkol tüketimi, düzensiz yaşam, kendine bakmama gibi bir sürü etmen o dönemki başarısızlığımı tetiklemiş. Ama en önemlisi, erkeğin hayatı düzenli olmayınca, psikolojisi de düzenli olamıyor. Düzenli olarak depresif, kaygılı bir ruh hali ile yaşayınca da hatunlar ile ilgili başarılı olma şansı pek olmuyor.

Gelelim asıl hikayeye, Mahmut abi ile tanışmam aslında o dönem Türkiye’den taşınma planları ile başladı. Taşınmayı planladığım ülkeye Mahmut abi’de düzenli olarak seyahat ediyordu, o dönem bana baya bir yardımcı oldu bu konuda.

O dönem gidip gelirken tanıştığı HB7 bir sarışın doğu avrupalı hatun ile tanıştırdı beni. Bir akşam denk getirip bir etkinliğe gittik. Hatun gayet hoş, hatta baya da pas veriyor olmasına rağmen gerizekalı ben hiçbir sinyali alamadım tabi. Kız en sonunda facebook’umu istemese belki de bu hikaye orada son bulacaktı. Ama o gece kızla konuşurken ne kadar tedirgin olduğum hala aklımda.

Neyse ki, kendi adım atmış bir kıza yürümeyecek kadar salak bir adam değildim, kızla bir yemeğe çıktık, gayet de güzel geçti ama tabi o zaman ilk buluşmadan adım atmak falan ne haddime! 2 gün sonra Türkiye’ye geri döndüm ama kızla iletişim devam etti. 2 ay sonra taşınacaktım ve kızı “sıcak” tutmalıydım. Her gün mesajlaşmaya başladık, tabi o zaman oyun falan da yok, mal gibi aklıma ne gelirse yazıyorum falan. 1 ay kadar sonra Mahmut abi ile denk geldiğimizde kızı sordu, “süper gidiyor her gün konuşuyoruz” dedim, “oğlum her gün mesajlaşmak iyi birşey değil kızı soğutursun kendinden” dedi. Hala unutmam içimden “siktir lan ordan sen ne biliyon sanki” dedim. Pişmanım!

Neyse, kızla ilk yemeğe çıktığımızdan 2 ay sonra falan valizimi topladım ve tek yön bilet ile taşıma işlemini gerçekleştirdim. Bu arada muhabbet o kadar ilerlemişti ki kız beni havaalanında karşıladı. Hatta 1 hafta sonraki bir konsere plan yapıp bilet falan da almıştık, hatun cepteydi yani. Daha doğrusu salak ben öyle zannediyordum.

Aslında burası biraz şanssızlık ama kızın çalışma izni ile ilgili bir sorunu oldu ve 3 hafta kadar ülkesine dönmesi gerekti bn taşındıktan 1 hafta sonra. Neyse dedim bekleriz, ne olacak. Kız ülkesindeyken de muhabbet aynen devam etti, ama o zaman beta olan ben, muhabbeti hiçbir zaman tam olarak flört etme kıvamına getiremiyordum. Baya kendi kendimi friendzone’a itiyordum ama farkında bile değildim.

Bu arada taşındıktan sonra Mahmut abi ile fazlaca zaman geçiriyorduk, o ara ara beni eğitme girişimlerinde bulunsa da umursamıyordum, her şey yolundaydı nasılsa. Hatun döndüğünde ben “bir şekilde” bu işi çözecektim. Şimdi dönüp kendime bakınca beni bir gülme alıyor.

Neyse hatun döndü, ilk buluşmayı yanağa güzelce bir öpücük ile kapattım. Ama ikinci buluşmada bir sorun vardı, kızın istediği restaurant’a gidip, onun istediği yerlerde takılmıştık ama kız pek de memnun gözükmüyordu. Hatta kız buluşmanın sonunda açıkca “ben daha dominant, güçlü bir erkek istiyorum” cümlesini açıkca kurdu.

Bu noktada kıza bir parantez açmak lazım, Doğu Avrupa (Rusya ve civarı diyelim genel olarak) kültürü bu konuda baya sert. Erkekler genel olarak aşırı dominant ve mental olarak sağlam. Bizim hatun biraz spirituel ve hafif feminist olmasına rağmen bu kültür ona da net bir şekilde işlemiş durumda. Garip olanı çoğu kadının aksine bu hatun ne istediğini açıkca söyledi. Bunun tam olarak nedenini hala çözebilmiş değilim.

Tahmin edeceğiniz üzere bu buluşma çok daha soğuk bitti ve ben eve kuruldum. Eve gitmeden kıza “ya noldu sorun ne?” gibisinden bir mesaj attım ve konuşmaya başladık. Bu arada eve vardığımda da güzelce içmeye başladım. Kıza gel konuşalım sorun ne diyince, “gel burda konuşalım” dedi, kalktım evine gittim. Kız alkollü olduğumu anlayınca, “eve çıkmayalım arkadaşlarım uyuyor” dedi, apartmanın bahçesinde konuşmaya başladık. Tahmin edeceğiniz üzere kız “bizden sevgili olmaz arkadaş kalalım modunda noktalandırdı konuşmayı. Ben de mal gibi “tabi olur” diyerek kabul ettim bu durumu. Kafada hala bir yerlerde ben bu kızı döndürürüm düşüncesi var tabi.

Kafam allak bullak olmuştu, 3 ay emek verdiğim kız 2 buluşmada kıçıma tekmeyi basmıştı. Birkaç gün sonra Mahmut abi’ye anlattım olayı, adam resmen suratıma kahkaha attı. Sonra biraz neden böyle olduğunu anlatmaya başladı bana, “dur lan bu adam hakatten birşey biliyor galiba” dedim kendi kendime.

Mahmut abi’nin anlattığı şeylerden yola çıkarak aramaya başladım internette, sadece bu adam biliyor olamazdı ya bu işleri. Reddit’te The Red Pill’i bulduğumda altın madeni bulmuşa döndüm resmen. Ben Mahmut abi’ye reddit’i, o da bana eskiden kalma kaynakları göstermeye başladık.

İlişki Sihirbazı kitabının ilk 20 sayfasından sonra kafayı kaldırdıp “hassiktir lan bu adam haklı” dediğim anı unutamam. The Red Pill bugüne kadar ilişkilerimle ve kadın davranışları ile ilgili anlamlandıramadığım her şeyi açıklıyordu. Neden peşinden koştuğum hatunlardan sonuç alamadığımı, neden çok kötü davrandığım hatunların peşimden ayrılmadığını, neden 3 yıllık kız arkadaşımın benden tiksinerek benden ayrıldığını.

İnsan bir konuyu teorik olarak öğrendiğinde o konuyu çok rahat uygulayabileceğini sanıyor. Ben konuyu çözdüğümü düşünüyordum ama asıl sancılı süreç yeni başlıyordu.

Sarışın hatun ile bağımı kopardım, yürüdüğüm hatun ile arkadaş olmanın bir mantığı yoktu. Hayatım çok da dağınık değildi aslında, yakşalık 15 yıldır ailemle yaşamadığım için her işimi kendim görmeye alışmıştım. Kilolu bir adam değildim ama yıllardır bilgisayar başında olmaktan postür konusunda baya bir kötüydüm. Spora başlamam gerektiğini farkettim.

Aslında bu kararları aldıktan sonra, herşey iyileşmeye başladı. Yalan söylemeyeceğim, ilk 3 ay en zor kısmıydı. Hem yıllardır spor yapmamış bir bünyeyi haftada 3 gün ağır spor yapmaya zorluyordum, hem de Tinder, bar v.s. gibi ortamlardan date kovalıyordum. Buluştuğum ilk 10 hatundan falan hiçbir sonuç alamadım. Shit testleri anlamak ve onlara buluşma esnasında modunu düşürmeden cevap verebilmek en zoruydu başlarda.

Zamanla işler güzelleşmeye başladı. Yatağa atabildiğim ilk hatun kendime olan güvenimi baya bir yerine getirdi. Ordan aldığım gazla da devamı geldi. Tabi çok reddedildim, moralimin bozulduğu zamanlar da oldu, ama her kötü giden buluşmadan sonra dönüp nerde yanlış yaptığımı anlayıp kendimi geliştirmeye devam ettim. Bu noktada sağolsun Mahmut abi ile baya bir mesai harcadık. O da konuya yıllardır uzak olduğu için bir anlamda onu da canlandırmış oldum.

Benim için konuyu tam anlamıyla iki şey oldu. Birincisi, tabak çevirmeye başlayınca insanın kafası çok daha rahat oluyor buluşmalarda. Bu olmazsa yarın başkası nasıl olsa olacak düşüncesiyle, erkek çok daha özgüvenli hareket edebiliyor ve bu kadınları çok ciddi anlamda etkiliyor. İkincisi de reddit’de okuduğum “Bir kadın sizinle buluşuyorsa kafasının bir yerinde sizinle yatma fikri vardır. Bu fikri ancak ve ancak sen mahvedebilirsin” lafıydı. Bunu kafama koyduktan sonra herhangi bir kadın karşısında çok daha rahat ve özgüvenli olabilmeye başladım ve başarı oranım inanılmaz arttı.

İşte tam bu sıralarda Mahmut abi 2000’lerin başında erkekadam.com diye bir site olduğundan bahsetti, site falan kalmamış tabi. Farkettik ki bu konu ile ilgili Türkçe çok çok kısıtlı kaynak var, dedik biz neden yapmıyoruz birşeyler, hiç olmazsa çeviri yapar ingilizcesi olmayan erkeklere okuyacak kaynak yaratırız diyerek başladık yaklaşık 3 sene önce. İyi de yapmışız.

Kendi adıma konuşmak gerekirse, benim açımdan hapı alıp dönüşümümü geçirip sonuç almaya başlamam yaklaşık 2 ayımı aldı. Tabi bu kişiden kişiye farklılık gösterebilecek bir durum. Ben çevremde kadın olmasına alışkın bir adamdım, sadece oyun konusunda beceriksizdim. Oyunumu biraz geliştirdikten sonra ortaya çıkan sonuçları eski saha raporlarımda görebilirsiniz zaten.

Bu arada sarışına ne oldu onu da anlatmadan bitirmeyeyim. Birkaç ay sonra bir mekanda karşılaştık, yanıma geldiğinde ben başka bir hatuna yürüyordum. Sarışın biraz ilgi göstermeye başlayınca diğer hatun ortadan kayboldu, kadınlar sarı saçlı, mavi gözlü ve kendilerinden daha güzel bir kadın ile yarışmaya girmeyi pek sevmezler. O gece dudaktan güzel bir öpücük verip gitti, ama 2 gün sonra hatun “sen beni öptün ben öpmedim, yok ben seni arkadaş olarak görüyorum” deyince, hayatımdan temelli çıkardım gitti.

Nasıl kız arkadaş bulabilirim?

Kadın erkek ilişkilerinin doğasını keşfetmeye başladıktan sonra kendimi hiç düşünmeden yaparken keşfettiğim ve bu işin içindeki birçok kişi tarafından da keşfedildiğini düşündüğüm bir şey var.

Bir erkek kız arkadaş (uzun süreli ilişki) arayamaz. Ancak kız arkadaşa (uzun süreli ilişkiye) açık olabilir ve kız arkadaş (uzun süreli ilişki) onu bulur.

Bunun zorlama değil de yetişkin bir erkek adamın doğal hali olduğunu anlamak size zor gelebilir. Ama işin doğal hali bu arkadaşlar. Doğal olmayan ve bir mavi haplını öğrenerek yaptığı şekli ise yılların tecrübesi ile ustalaştığından ortalama erkeğe doğal görünüyor. Olay şu ki, erkeğin kız arkadaş araması onu genelde hüsrana götürürken en sağlam ilişkileri ise kız arkadaş fikrine açık ama aramadığı zaman karşısına çıkan ve onu erkek arkadaşa eviren kadınla oluyor.

Kendisine aktif olarak kız arkadaş (ya da eş) arayan erkeklerin en büyük problemi, bu zihin yapısı ile karşılarına çıkan kızı o kalıba sıkıştırmaya yatkınlıkları ve kızın olabilecek (illa olacak demiyorum) faüllerine karşı körleşmeleri. Bir başka açıdan bakarsanız kafalarındaki hayali karşılarındaki bedene giydirmeye çalışıp uymayan taraflarını terzi gibi kesip biçerek kotarmaya çalışıyorlar. Sonuçta ortaya çıkan elbise üstte durmuyor tabii ki.

Daha doğalı erkeğin bekarken hayatına giren bir kızın belli bir süre sonra erkeği ilişkiye çekmesi ve erkeğin de kıza bakıp “bu kız ilişkiye gidiyor bakalım nasıl olacak” diye olayı gözlemleyerek akışına bırakması.

Bunun doğal olmasının bir sebebi de algoritmanin öbür yarısı ile yani kadının vahşi (özgür) bir aygır olan erkeği dizginleyen dişil güç olduğu fantezisi ile örtüşmesi. Tabii bu dizginler ile torbaya sıçan fayton beygirine dönüşen aygırlar kendilerini kapı önünde bulabilir. Bu hikayenin ana kahramanı, kadının aktif çabası ile ve sırf o kadın için bilinçli olarak kendini sınırlayan ama aslen opsiyonu olan adamdır.

Bakın bu kadınlarda o kadar güçlü bir dürtüdür ki, birçok kadının hayatını heba eder. Kadın 20li yaşlarında aynı yaşlarda bir adamı dizginlerim diye hırs yapar ve sabırla yıllarca dizginlenmesini bekler. İkisi de 33 yaşına geldiğinde adamın dizginlenesi gelir ve gider 20 yaşında kız bulur dizginlenir, diğer hatunu pat diye terk eder. O nedenle kızlara genellikle dizginlenme yaşına gelmiş bir erkeğe zaman harcamalarını (mesela 8 – 10 yaş daha büyük) ve aynı yaşlarda ve 30larına kadar dizginlenmeyeceği belli adamlarla vakit kaybetmemelerini tavsiye ediyorum ama bu başka bir konu.

Diyelim ki bekarsınız. Pardon demeyelim, çoğu okurumuz bekar zaten. Tabak çeviriyorsunuz. Yani illa birden fazla kızla berabersiniz diye değil, birden fazla kıza yürüyorsunuz. Bu kızlardan biri ile ilgili bir süre sonra bir farklılık göreceksiniz. Diğerlerinden daha azimli olacak zira kızın kendisi muhtemelen tabak çevirmiyor olacak(*) Diğerlerinden daha nitelikli olacak. Örneğin yemek yapıyor olacak, göze batan fazla problemi olmayacak, vs …

Bir parantez açayım : Birçok safoğlan burada gelip tek nitelik olarak aynı naneyi abukluyor : “kız gözümün içine bakiir, ağzıma düşiir ağabey!” Abiciğim gözünün içine bakması ne tek kriter ne de bir garanti. Sizi gözüne kestirmiş en deli kadının yapacağı şey de o zaten. Ya da sizinle birlikte 3 tabak çeviren kadın da gözünüzün içine bakabilir. Mesela Borderline Kişilik Bozukluğu olan kız size başlangıçta genelde hayatının en büyük aşkı gibi davranır. Kırmızı haplanmadan oyunu kotarmanın tehlikelerinden biri, normal kızları arkaya itip sahnenin en ön sırasında çığlık çığlığa sizi izleyen deli hatunların eline düşmektir. Normal kızlar biraz daha pırıltısızdır ve bu deliler kadar hızlı değillerdir. Kriterleriniz “benim için deli olacak” gibi geçmişin tercih edilmemişliğinin öcünü alır şekilde aşağılık kompleksi merkezli olursa fena yanarsınız. Hem de birçok kere.

Neyse, insani kriterleri sağlayan hatun zaten ilişki olayını halleder. Siz sadece oturup onun bunu yapmasını seyredersiniz. Yavaş yavaş evinize yerleşir. Önce orada burada (özellikle de erkeğin pek göremeyeceği ama başka kadınların görebileceği yerlerde) iz bırakır. Yemek yapar dolaba bırakır, bir erkeğin asla almayacağı desenlerde don – gömlek alır, evini temizlemeye başlar, çöpe bir erkeğin atmayacağı şeyler atar, öğrenci yurdun kapısına “La Mahmut halaya geldim ama seni odanda bulamadım. – Düriye” diye post it koyar, hastasın diye odana oda arkadaşlarınla çorba gönderir (arkadaş dediğin piç de koridorda çorbayı yer ve sana “la Mahmut çorba çok iyiydi kız sana yanık ama bak ben de sana tost aldım” diye kendine aldığı soğuk tostu vererek sırıtır ) vs … vs … Aslında izlemesi şirin bir süreçtir.

Bakın kız arkadaş fikrine açık olmanızdan bahsediyorum, her önünüze çıkan kıza tek gecelik davranıp sonra birinin sizi erkek arkadaş yapmasını beklemekten bahsetmiyorum. Sizin bir beklentiniz yok. Tek gece de olabilir, çok gece de ya da bir ilişki de. Başından bir etikete gerek yok (kız aşırı alarmlı değilse).

Kendisine aktif olarak kız arkadaş (ya da eş) arayan erkeklerin en büyük problemi, bu zihin yapısı ile karşılarına çıkan kızı o kalıba sıkıştırmaya yatkınlıkları demiştim. Bunun pratikteki anlamı, bu adamların her kadını aynı canavara çevirmeleri. Adam karısından ayrılır, hemen evlilik peşine düşer ve 6 ay sonra evlenir. Sonra bir bakarsınız tamamen farklı geçmişten gelen bu kadın da 6 ay içinde adamın eski karısının aynısına dönüşmüş. Şimdi soralım :  İki kümenin ortak elemanlarının oluşturduğu küme, bu kümelerin kesişim kümesidir. Her iki kümede de bulunan elemanlar kesişim kümesinin elemanıdır. O zaman bu iki evliliğin kesişim noktasında kim vardır? Abimiz tabii ki.

Burada aktif olan mekanizma muhtemelen adamın erkek olarak eksikliklerinden dolayı kız arkadaş / eş arama ihtiyacı. Kendi başına olamayan bu kişilerin hayatlarında bir boşluk oluyor. Bu boşluğu kadınla doldurmaya çalıştıklarında ise kadın kim olursa olsun, aynı tıkaç pozisyonunda aynı mavi ekranı veriyor.

Bu yazdıklarım yeni şeyler değil ama arada tekrarlamak gerekiyor. Daha önce ne demiştik :

Günümüzde, uzun süreli ilişkiyi hayatının amacı haline getirmiş o kadar çok beyni yıkanmış, kadınsılaşmış erkek var ki. Oysa bir erkek için uzun süreli ilişki asla amaç olmamalı. Bir erkek uzun süreli ilişkiye açık olabilir ancak.

Eğer erkekseniz bunu kafanıza kazıyın, erkek ilişkinin kapı bekçisidir. Kadının seksi amaç haline getirmesi nasıl ona bazı aşağı sıfatlar getiriyorsa, erkeğin ilişkiyi amaç haline getirmesi aynı sıfatları hak eder. Seks nasıl kadının ilişkiye getirdiği kaynağı ise, ilişki de (yanı zaman ve emek) erkeğin getirdiği kaynaktır ve bu kısıtlı kaynak sadece kadın bunu hakederse ona verilmelidir.

Sizin kadını seks yapmaya nasıl ikna etmeniz gerekiyorsa, kadının da sizi ilişkiye ikna etmesi lazım. Bir erkeğin büyük bir dikkatle koruduğu “İlişki Kapısı”nın ardında her kadının yaşamak istediği cennet bulunur. Bu cennette en sıkışmış kavanozlar bile kolayca açılır, örümcekler ezilir, kadına şoförlük edilir, aletler onarılır, cesaret ve siparişler verilir. Bu cennet, erkeğin zamanı ve emeği ile işler.

Bir erkek olarak sizin zaman ve emeğiniz en değerli kaynaklarınızdır. Bu kaynaklarınızı “işler yapmak” için kullanırsınız – özellikle de hayattaki amacınızı gerçekleştirecek işler. Bu nedenle bu zaman ve emeği bir başkasına verdiğinizde, o kişinin bu muazzam armağana saygı duyması ve takdir etmesi gerekir.

Bir kadınla ilişkinin yönetiminin temeli budur. Kadınınızın sizin zaman ve emeğinizi takdir etmesini ondan taviz vermeden beklemelisiniz.

Bazı erkekler zaman ve emekleri için takdir beklemezler. Bu erkekler kadınların ilişki kapısından kolayca geçmesine göz yumarlar. Hiçbir kriterler, duvarları, bariyerleri yoktur. Bu erkeklere meriç ya da beta uydu erkek denir. Friendzone denilen bir dördüncü dünya ülkesinde yaşarlar genelde.

Bazı erkekler ise zaman ve emekleri konusunda aşırı korumacıdırlar. Kadınlara genelde geçici seks vizesi verirler ve bir iki pompa bastıktan sonra da bu kadınları sorgusuz sualsiz bu sınırdışı ederler. Bunlar  yanlız kovboy alfalardır.

Siz muhtemelen bu ikisinin ortasında bir yerde olmayı tercih edeceksinizdir. Yani bir kadınla romantik ilişkiye girmek isteyeceksiniz – ama ancak o bunu hakederse. Unutmayın, sizin masaya koyduğunuz şey (zaman ve emek), kadının masaya koyduğu şeyden (seks) daha değerli. Erkek kadınla birlikte olmak isteyebilir, ama buna ihtiyacı yoktur. Kadının ise erkeğe ihtiyacı vardır (en azından büyük çoğunluğunun).

Dipnot : Yeri gelmişken şu sevgililik olayı ile ilgili de bir lafım var. 16 – 25 yaşında bir adamın 26 – 35 yaşlarında, şu anki sevgilisi ile birlikte olma ihtimali sıfıra yakın. Tamam hiç takmayın demiyorum ama bu sevgililik kurumunu çok ciddiye almayın. Sürdüğü sürece tadını çıkarın, bitti mi de zaten bitecekti deyip yolunuza bakın.

Ben kimim ki bunu size söylüyorum? Ben sizin ölmez kalırsanız 38 yaşınızdaki halinizin sesiyim. Benim yaşıma geldiğinizde şu anki yaşınıza söylemek isteyeceğiniz bir şeyi söylüyorum. Bunu bir düşünün. Bir ilişkiden bir ilişki olmasından fazlasını beklemeyin.

(*) Kendi tabak çevirme aktivitesini harem gibi gören bazı PUAlara çok gülüyorum. Saf saf sanki kendileri kızları tabak gibi çevirirken kızların da tabağı olduğunu bilmiyorlar. Tamam, her kız sizi tabak yapmaz ama harem nedir? Harem dediğin bir erkeğe ait bir sürü kadın demek oysa burada daha çok birbirini tabak diye çeviren 2 insan var.

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onbeşinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Ondördüncü Ders

Genç adam artık, hayat ve kadınlar hakkında bilmesi gereken herşeyi biliyordu. Hayat denilen kumarhaneye adım atmıştı ve oyuna girmişti. Bir erkek zar atarken, genç adam zar atana odaklandı ve :

“Pook! Senin konuştuğun genç adam kim biliyorum! O sensin!”

“Evet. Ben sana sadece kendi öğrendiğim dersleri anlatıyorum. Genç adama çıkışırken, aslında kendime çıkışıyorum. Hadi devam edelim.”

Pook masaya baktı ve zafer haneleri ile onların sunduğu ödülleri gördü. Önemli olanın kazanılan ödüller olmadığını bilerek zarı elinde salladı. Hayatın tuzu biberi, zarın şındırtısıdır” dedi kendi kendine.

Oyunu yöneten sordu : “Mösyö Pook, bu el için ne kadar bahis oynamak istiyorsunuz?” dedi. Pook elindeki zarlara baktı. Yetenek, Hayaller ve Dayanıklılık zarlarıydı bunlar. Bir de elimdeki çiplere baktı. Bir renkte sahip olduğu tüm mal varlığı, diğerinde ailesi ve arkadaşları da dahil sosyal bağları ve diğer renkte ise sahip olduğu en muhteşem varlık vardı : zaman.

Pook oyun yöneticisine döndü. “Hepsini masaya koy.” Oyun yöneticisi panikledi. “Ama bunu yaparsanız, tüm varlığınızı, sosyal ağlatınızı ve zamanınızı yani hayatınızı kaybedebilirsiniz. Bunların tamamını yeteneğiniz, hayalleriniz ve dayanıklılığınız üzerine oynamak istediğinizden emin misiniz?” dedi. Kumarhanedeki herkes Pook’a dönmüştü. Çok az insan bütün herşeyini masaya koyardı.

Zarı sallarken “hepsini masaya koy” diye tekrarladı Pook. Zarları yuvarlarken şöyle dedi :

“Hayatta alabileceğin en büyük risk, her şeyini masaya koymamaktır!”

“Dünyanın en zeki, en yetenekli ve en azimli insanı olabilirsin. Ama RİSKİN şanını kucaklamadan hayatta ve kadınlarla başarılı olamazsın.”

“Ama Pook. Ben risk almaktan korkuyorum. Ya kaybedersem?”

Pook genç adamı tokatladı. “Kaybedemezsin! Herkes seni tanımlamaya, seni kendilerine göre şekillendirmeye çalışıyor. Politikacılardan arkadaşlarına kadar. Sen olduğun gibi kaldığın sürece her şey yolunda. Sen bu kalıbı kırdığında ise herkes ama herkes seni durdurmaya çalışacak.”

“O zaman nasıl kaybedemeyiz ki?”

“Yiğit savaşçının savaş meydanında savaşarak kaybetmesi onurdur. Erkeği zafer değil savaş tanımlar. Bazı insanlar vardır, lanet ya da kötü şans ile hergün kuru ekmek yemek zorunda kalırlar. Bu durumu değiştirmek için her savaştıklarında, kazanıyordurlar.”

“Yani, risk almak savaşmak demektir. Yani bu bilgi ve öngörüler ise kılıçtır, kalkandır, zırhtır ve savaşırken kullandığın diğer şeylerdir. Ve ellerinde yeterince silah yokken bile savaşanlar, baştan aşağı en iyi silahlarla donatılmış iken kıçının üstünde oturanlardan daha değerlidirler.”

“Evet. Cennet, kibarca söyleyelim, bir çift zardır. Elindekini harekete geçmek için riske at. Eğer yeteneklerini ve hayallerini gömüp üstüne yatarsan, göklerin gazabı üstünde olacaktır.”

“Ama ya durum İMKANSIZ ise? Ya HER ŞEY SENİN ALEYHİNE ise? O zaman ne olacak?”

Pook bu yazıdan yorgun, tüm Pookların geldiği Pook Ülkesine doğru yavaş yavaş gözden kaybolmaya başladı. Giderken de şöyle dedi. “Şunu unutma …”

“Fırsatlar, imkansız durumların ardına gizlenirler.”

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Ondördüncü Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onüçüncü Ders

Genç adamın tek bir problemi kalmıştı. Kadınlarla, tek gecelikten buluşmaya ve uzun süreli ilişkiden tüm alanlarda oldukça başarılı idi. Ama arada sırada, sanki bir Yaratık yarıp da çıkmaya çalışıyormuş gibi, göğsünde bir baskı hissediyordu.

Kadınlar onunla “falan filan, falan da filan” diye konuşurken oldukça tatlı bir hisse kapılıyordu. Kız tatlı tatlı konuşmaya devam edince tüm vücudunu sıcak bir his ele geçiriyordu. Ona ne olmakta idi? Kız konuşmaya devam ediyordu ve bu his onun vücudunu sarıp onu felç ederken bir zehir içmiş gibi hissediyordu. Kız konuşmaya devam ettikçe, genç adam bu his yüzünden bayılacak gibi oluyordu.

Ertesi gün, kıza çiçek, çikolata ya da kötü şiirler göndermemek için kendiniz zor tutuyordu. Ve sonunda dayanamadı ve kendini bıraktı, “Sen benim hayatımsın! Senden başkasını böyle sevmedim. Senin için HERŞEYİ yaparım.”

Ve birgün kız şöyle dedi, “sanırım arkadaş kalmalıyız …”

AFC hastalığı yeniden ortaya çıkmıştı! Bir erkek bu hastalıktan tamamen nasıl kurtulabilir? Genç adamın suratında bir gülümseme belirdi ve farkına vardı :

“Her zaman bir yedek piliç bulundur!”

“Ama Pook! Belki de bu çocuk aşık olmaya başlamıştı!”

“Hayır, bu sahte aşk. Gel ve gör.”

Pook genç adamı Erkeğin Kalbine götürdü. Geniş odada, her duvarda birçok televizyon ekranı vardı.

“Burası neresi?”

“Her erkeğin değişik şeylere yönelik tutkuları vardır. Bu duvarda “araba” tutkusu vardır. Birçok değişik arabanın görüntüsünü görebiliriz, o hepsini sever. Bir başka duvarda da “yemek” tutkusu vardır. Burada da bir sürü değişik yemek görürüz, onun tüm favori yemeklerini. Eğer herhangi bir tutku duvarına gidersen, o tutkuyla ilgili bir sürü ekran vardır. Şimdi ise Kadın Duvarına bak.”

“Pook! Orada sadece bir ekran ve o ekranda da bir foto var!”

“Evet. Doğa bizi eğer evlilik içinde isek o duvarda sadece bir resim olacak şekilde sevmek üzere tasarladı.”

“Bunu anlayabiliyorum. Ama o zaman sorun ne?”

“Sorun şu ki adam daha evli ya da nişanlı değil! Aslında sadece “ilişki” içindeler veya “sadece arkadaşlar” ama erkek sanki kızla evliymiş gibi seviyor!”

“Aman tanrım …”

“Evet. Eğer bir erkek kızlarla buluşmaya başlarsa ve her defasında bir kızla birlikte ise, duvarında sadece bir kız olacaktır. Eğer duvarda sadece bir kız varsa, oğlan ister istemez kendisini o kızla evliymiş gibi görecektir. Bu da onun daha yeni görüşmeye başladığı kızla AFCye dönüşmesine neden olacaktır.”

“Diyelim ki genç adam sosyal yeteneksizlikten müzdarip ve sadece bir arkadaşı var. O arkadaş da bir kız. Sadece o kızın fotosu duvarda olacak. Yani bu nedenle kıza aşık mı olacak?

“Evet. Eğer tek bir f*ckbuddysi varsa, bir süre sonra kızla çıkmak ve daha fazlasını isteyecek ve zamanla AFCye dönüşecek.”

“Ama eğer yedekte bir piliç varsa …”

“… o zaman duvarda başka bir foto daha olacak. Bu durumda “evliymiş” gibi hareket edemeyecek zira orada birden fazla fotoğraf var. Bu da onun potansiyel AFCliğini durduracak.”

“Ama eğer başka şeylere ilgili ise? O zaman tek bir kızla çıkması gerekmez mi?”

“Hayır. Ya BİRDEN fazla kızla çık ya da HİÇ çıkma. Eğer sadece BİR kızla çıkarsan, AFC olursun. Çoğu erkek birden fazla kızla çıkmak için çok TEMBELdir ya da bundan KORKAR. Bu nedenle de hayat boyu AFC kalırlar.”

Sonraki Bölüm : Onbeşinci Ders

Erkek Adamın Notu : Bu yazı, Erkek Adam sitesinin Patreon destekçilerinin katkıları ile çevirilmiştir.

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onüçüncü Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onikinci Ders

Genç adam ne zaman bir kadına yaklaşsa, kafasına bin tane Don Juan felsefesi üşüştü. Bütün bu fikirler ise hareketlerini tıkıyordu!

Ve sonra küçük bir çocuk iken kızlara davranışlarının nasıl da HARİKA olduğunu hatırladı. Çocuk parkında iken her zaman Don Juan idi.

Merak ediyordu, acaba kadınlar mı değişmişti? Hayır, sadece zihni değişmişti. Gerçekte, kadınlar hala birer küçük kızlar. Bu nedenle kenarda oturan bomba hatunu gördüğünde, gülümsedi ve karşısında, eğlence arayan sıkılmış bir kız çocuğu gördü. Onunla dalga geçerdi, fiziksel şeyler yapardı, onu elinden tutup bir yerlere götürürdü ve kız da onun nasıl da harika bir erkek olduğunu düşünürdü.

“Ukala – eğlencelinin kaynağının ne olduğunu anladım …” dedi gülümseyerek.

“İşin sırrı, kadınlara küçük kız çocuklarıymış gibi davranmaktır.”

“Bu hayatımda duyduğum en cinsiyetçi şey!”

“Seni gidi şüpheci genç! Sen kalas bir kötümser, huysuz bir filozofsun.”

“Benimle böyle kaba davranabiliyorsun?”

“Bak genç adam. Çocuk iken tek istediğimiz büyümekti. Şimdi, yetişkin insanlar olarak, yeniden çocuk olmak istiyoruz! Fakir biri olarak, zamanını ve sağlığını para ile takas ediyorsun ve sonra da para ile zaman ve sağlık alıyorsun. Hepimiz çocuk olduk.”

“Çocuk gibi mi olalım diyorsun?”

“Evet! Küçük çocuklar, ergenliğin getirdiği kimyasal çılgınlığın laneti olmadığından TAMAMEN RAHATTIRLAR ve karşı cinse davranılması gerektiği gibi davranırlar. Hiçbir küçük çocuk gidip bir kıza “ne istersen yaparım” demez. Oğlan çocukları SÜREKLİ HAREKET EDERLER, oldukları yerde oturup bütün gün kızlarla konuşmazlar. Oğlan çocuklarının kamyonları, oyuncakları, atıldıkları tehlikeleri ve maceraları vardır. Şimdi, bu oğlan çocuklarının davranışlarını, kadınlarla GERÇEKTEN BAŞARILI erkeklerin davranışları ile karşılaştır.”

Genç adam şaşkındı. “Tıpatıp aynılar! Kadınların bu sözde kötü çocukların ve piçlerin peşinde koşmalarını OLGUN OLMAMALARINA bağlardım. Şimdi görüyorum ki evet bir açıdan olgun değiller ama gençliğin neşesini bir şekilde içlerinde yaşatmayı başarmışlar. Biz ise o neşeyi çoktan öldürdük.”

“Bir kızla buluştuğunda ne yaparsın?”

“Onunla felsefe, edebiyat, evrenin tasarımı, DNA ve dünya olayları hakkında konuşurum.”

“Bunu yapmayı bırak! Gel ve Gençlik Pınarının suyunu iç.”

Genç adam Gençlik Pınarının suyunu içti. Tüm o listelerle dolu beyni uçtu gitti. “Şimdi tek yapmak istediğim bir şeyler yapmak. Ortalıkta koşuşturmak istiyorum. EĞLENMEK istiyorum!”

“Kadınlar böyle adamlara BAYILIRLAR.  Bazı insanlar büyümekten o kadar korkarlar ki, genç bedenlerinin içinde aşırı yaşlı bir bunağa dönerler. Şimdi sen tüm filozofların, akademisyenlerin, düşünürlerin ve derin analizcilerin gıpta ile baktığı biri olacaksın. Onların ulaşamadığı bir dünyada olacaksın. Hiçbir şey değişmedi. Oyun parkında kızlara nasıl davranıyorsan, şimdi de onlara AYNI davranman lazım. Genç düşün ve HAYATINI YAŞA.”

Sonraki Bölüm : Ondördüncü Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Dokuzuncu Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Sekizinci Ders

Kadınlarla başarılı olmayı ne kadar da çok istiyordu! Neden başkaları başarılı iken kendisi başarısızdı? Berkecanların kızlara ulaşmak için tek yaptığı nefes almak iken kendisi her yolu denese de kızlara ulaşamıyordu. Ah ah, o aşkın sağ gösterip sol vuran acısı! O kız çok güzel ve harika ama onu sadece arkadaş olarak görüyor. Aslında bugüne kadar genç adamın arzu duyduğu her kadın onu arkadaş ya da daha alt rütbeli olarak gördü.

Artık değişim zamanıydı! Bilgi bu işin anahtarıydı, bunu biliyordu. Kitapları, makaleleri, kadın doğası ve kadında romantik ilgi yaratmakla ilgili her bilgiyi yalayıp yuttu.

Ve birgün Manual isimli İspanyol elemanla karşılaştı.

Manual dedi ki : “Dikkatini bana ver! Senin savaş planını açıklıyorum : “

Psikolojik manevralar! NLP (Neuro-linguistic programming) öğrenmelisin! Artık şöyle konuşacaksın : “Biriyle O BAĞI KURDUĞUNDA, o SICAK, GÜVENLİ ve RAHAT hissi, aranızda bir şeyler olabilir …” Manual ile beraber kadınlar, ayarları ile oynayabileceğin psikolojik enstrümanların toplamı haline geldi.

“Rehberler! Kadınlarla Sosyal Durumlar kitapçığını okuyup ezberlemelisin.” Genç adam artık kadın şöyle yaparsa böyle yapması gerektiğini ya da böyle yaparsa şöyle yapması gerektiğini, vs  vs … biliyordu. Manual’in rehberini takip ederek, sürekli başarıya ulaştı.

“Bilgi sonsuz! Her zaman daha fazla bilgiye ihtiyacın var,” dedi Manual. Bunu genç adamın gözlerinin önünden geçen sayısız makale takip etti. Genç adam sabahtan akşama kadar bilgisayar başındaydı.

“Seni seviyorum Manual” diye ağladı genç adam. Durum ne olursa olsun Manual’ın bir çözümü vardı. Sabah akşam Manual’a danışıyor, Manual’ın öğretisini ezberliyor ve Manual’a tapıyordu.

Ama … Ama yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. “Telefonda 20 dakikadan fazla konuşma” kuralını kafasına kazımıştı ama sürekli ihlal ediyordu … ve yine de başarılıydı! “Asla taviz verme” kuralını beynine kazımıştı ama … Bu kuralı ihmal ettiğinde çok yanmıştı ama bu sefer başarılıydı. Kısa sürede fazlaca katı takip ettiği kurallar yaptıklarını baltalamaya başladı.

“Ahhh” dedi genç adam. “Bu kural ve rehberler benim kendine güvenime ayağa kalkması için baston oldular. Ama bunların bir limiti var.” Genç adam gülümsedi. “Kural ve rehberler yürümeyi öğrenene kadar tutunacağın destekler.”

Artık İspanyol eleman Manual’in öğretisinin diktası altında olmamalıydı! Artık kendi başına uçup kükreyebilirdi. Yani …

Formüllerle sınırlı kalma!

“Peki rehberler ve kurallar başarı getirdi ise, onları neden kullanmayı bıraksım ki?”

“Zira genç adam başarısını kurallar ve rehberlerin kendilerine borçlu olmadığının farkına vardı. Başarı, kuralların ve rehberlerin dayattığı eğlenen zihin yapısından geliyordu.”

Diğer genç adamın hikayesini dinleyen genç adamın kafası karıştı. Bunun üzerine Pook, hiç bitmeyen sihirli yetenekleri ile, 2 erkeğin bir anda yanlarında belirmesini sağladı.

“Bunlardan biri” dedi Pook. “Bir aktör”. Ve üçü aktörün bir Herkül, bir 5. Henry, bir Hamlet ve sırayla H ile başlayan tüm kahramanlara dönüşümünü izlediler. Ama gerçekte aktör, kaybedenin tekiydi.

“O kahramana ne oldu?” diye içinden geçirdi genç adam.

Sonra diğer adamı izlediler.

“Bu adam kahramanca davranıyor” dedi genç adam.

“Gerçekten de öyle,” dedi Pook. “Biri doğal diğeri ise senaryo.”

“Ama senaryonun problemi ne?”

“Bir problemi yok! Ama senaryo ve rehberlerin amacını anlamak lazım.”

“Nedir bu amaç?”

Pook bunun üzerine genç adamı iki farklı erkek grubuna tepeden bakan bir yere götürdü. Bir grup ortadaki tahtta oturan Manual isimli İspanyol elemanın etrafında dönüyordu. Diğer grup ise ara sıra Manual’a danışsalarda, kendi yollarına gidiyorlardı.

“Burdaki mesaj nedir?”

“Basit” dedi Pook. “Manual’ın esprisi sana başarı sağlaması değil. Öyle olsa hayat boyu ona muhtaçsın. Manual’ın varolmasındaki tek amaç, sana başarıya giden yolları ve başarının nasıl bir şey olduğunu göstermektir, başarı sağlamak değil.”

“Yani …?”

“Yani geçmişte birkaç adam başarıya ulaştılar ve Manual’ı yarattılar. Manual onların otomasyonu, yeni gelenlere sürekli cevap veren robotu. Baştan çıkarma sanatında ve başarıda nihai amaç işin erkeğin doğası halini almasıdır. Bir kere içselleşirdin mi, Manual’a ihtiyacın kalmaz ve hayatın sana fırlattığı her kadınla başa çıkabilirsin.”

“Agghh!” dedi genç adam saçını başını yolarak. “Eskiden kadınları nazik melekler sanıyordum ve problemin kötü çocuklar olduğunu düşünüyordum! Bu bilgiler kadınlar hakkında inandığım tüm idealleri tuzla buz ediyor.”

Pook başını salladı. Şu aşağıdakiler bilmem gereken birkaç sert gerçek :

Kadınlar kendilerine sadık bir kaybedenle olmaktansa başarılı bir erkeği paylaşmayı tercih ederler.

Birçok kadın aşk için evlenmez.

Birçok boşanma erkeğin kadını sevdiği ama kadının erkekten iğrendiği bir durumda olur.

Uzun süreli evliliklerde bile Don Juan olmanız gereklidir.

Masum tatlı kız genellikle en azgınıdır ve muhtemelen masum da değildir.

Birçok kadın tipinize, kariyerinize ve onlara verebileceğinize, karakterinizden ve ahlakınızdan daha fazla önem verir.

Kadınlar erkeklerin hayal edebileceğinden çok daha fazla cinselliğe sahiptir.

Kadınlar dahiliğe değil güce ve hayal gücüne çekim duyarlar.

Kadınların tek amacı birlikteliktir, zevk ya da çocuk yapmak için. Senin felsefeni takmaz.

Kadınlar seks esnasında seks objesi gibi davranılmayı isterler ve bunu takdir ederler.

Kadınlar sosyal bağlantılara önem verirler, onlara bu öğretilir. Sen onun egosu olursun.

Sonraki Bölüm : Onuncu Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Sekizinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Yedinci Ders

Artık genç adamın kadınlar konusunda bol bol savaş planları vardı. “Eğer şöyle yaparsa …” dedi genç adam, “ben de şöyle yaparım.” İlgi sinyallerini ezberledi ve kafasını bu konuda yapılan felsefe ile doldurdu.

Fakat şuna da şahit olup duruyordu : kadınları baştan çıkarmak konusunu bilmeyen birçok erkek, skor üzerine skor kaydediyorlardı. Bu nasıl olabilirdi?

Aynı zamanda büyük bir problemle de karşı karşıyaydı. Bir kadınlar normal bir şekilde konuşurken oldukça rahattı. Ama ucunda cinsellik varken konuşmak, kendisini suçlu ve kirli hissetmesine neden oluyordu.

Arzusuz olmak onu muhtaç olmaktan koruyordu tamam ama bu ona kadın getirmiyordu. Aslında, kadınları arzulayan erkeklerin arzuları karşılık buluyordu.

Ve sonunda kafasına dank etti,

“Sadece Cinsel Olanlar kızları elde ediyorlardı.”

“Bunu anlamıyorum Pook!”

Bunun üzerine Pook genç adamı alıp Leonardo da Vinci’nin atölyesine götürdü. Genç adam oturup, büyük bir ekranın önünde duran Pook’u izlemeye başladı. Leonardo’nun Erkek resmi gibi, Pook’un da bir Kadın resmi vardı.

Pook işaret parmağı ile Kadın’a dokundu. “Kadınlar,” dedi, “tamamen cinsellik dolu yaratıklardır. Senin entellektüelliğine tepki vermezler. Senin zekana tepki vermezler. Sadece senin cinselliğine tepki verirler.”

“Pook, ne demek istiyorsun?”

“Çoğu erkek kendi cinselliklerinden korkarlar! Efendi adamlara bak! Onlar erkek değiller, androjenler. Oyuncak ayı gibiler.”

Genç adam anlamıyordu. Pook bir efendi adamı ve bir kadını yanlarına çağırdı.

“Bak,” dedi Pook. “Kadın efendi erkeği kendi zevk sarayına çağırdı. Seksi elbiseler giyiyor …” (Genç adam onaylayarak kafasını salladı ve ağzından salyalar akarak kadına baktı.) “O KADIN olmakla meşgul. (Genç adam yine onaylayarak başını sallladı.) “Kadın basit bir şekilde kadınlığını yaşıyor … Şimdi de efendi erkeğe bak!”

Efendi erkek oldukça rahatsız ve endişeli görünüyordu.

“Efendi erkek ERKEK olamıyor. Olduğu şeyi olamıyor. Bu kadar yeter.”

Pook başka bir örneği yanına çağırdı.

“Burada Efendi erkek, hatuna arkadaş oyunu ile sülük gibi yapışmış.”

“Neyse, gel kadına soralım. Ey kadın, söyle bize. Efendi erkeğin penisi var mı?”

“Ne? Mr. Efendi Erkeğin mi? YOK TABİİ! Onun bir penisi olamaz!”

Fakat genç adamın kafası hala karışıktı. “Hala anlamadım.”

“Bir kızla ilişkinin neyle ilgili olmasını isterdin?”

“Şey …”

“Onunla bütün gün DNA ve genetik hakkında kmı konuşmak istersin?”

Genç adam güldü : “Tabii ki hayır!”

“O zaman onunla DNA ve genetik hakkında konuşmayı bırak! Onunla İNEK konuları konuşmayı bırak. Kendine laboratuar arkadaşı aramıyorsun değil mi?”

“Ben seks istiyorum. Cinsellik içeren bir ilişki istiyorum.”

“O zaman kendi cinselliğini ortaya çıkar. Erkek ol, erkek gibi konuş, erkek gibi davran. Hareketli ve maceracı şeyler yap. Çok sevdiğin şeyler hakkında konuşmak başka şey ama çoğu erkek sadece konuşmuş olmak için konuşur.”

“Eğer kendimi, görünüşümü, hareketlerimi cinsellik kokan şekilde düzenlersem, kadınlar bunu mu takip eder?

“EVET AYNEN!”

Sonraki Bölüm : Dokuzuncu Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Yedinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Altıncı Ders

Genç adam, artık arzularına hükmedebildiğini düşünüyordu. Artık kız arkadaş – erkek arkadaş ilişkisindeydiler ve o mahçup ilk zamanlar geride kalmıştı. Her şey güzel gidiyordu! Bir şey hariç …

“Ben açım,” dedi kız (zaten sürekli aç değiller mi?). “Bana öğle yemeği alsana.”

Zavallı genç adam. İlişki öncesinde ve başlarda bunu yapmayacak kadar biliyordu. Ama şimdi kendi kendine şöyle dedi : “O benim kız arkadaşım. Onu mutlu etmeliyim!”

Ve kıza öğle yemeği getirdi. Kız karnını doyurduktan sonra tatmin olmuş muydu? HAYIR! Kız şöyle devam etti : “İşte şunu şunu yapmam lazım. Gerekli malzemeleri alıp getirebilirsen çok güzel olur.”

Ve efendi adam hemen alışverişe çıktı! Ve alışverişten geri geldiğinde, onu yeni işler beklemekteydi. Zavallı efendi adam! Bu böylece sürüp gitti! Daha fazla iş, daha fazla ödev ve bir de baktı ki kızın parmağının ucundaydı.

Sonra ne oldu : “Sanırım biz sadece arkadaş olarak kalmalıyız” dedi kız.

Efendi adam yıkılmıştı. Ama aynı zamanda kafası da karışmıştı. Onu hoş tutmak için elinden geleni yapmıştı ve sonuç bu muydu?

“Ahh” diye ayıldı. “Onun isteklerini tatmin ederken kendi yolumu kaybettim. Sen onun hizmetkarı oldun mu, o seni arkadaş olarak görecektir”. Zira …

“Saygı her şeydir.”

“Ama Pook, neden? Neden saygı bu kadar hayati?”

“Böyle bir soru beni aşar. Gel büyük bir filozofa soralım.”

Ve birden bire Sokrates belirdi!

“Sokrates! Sen buraya çağırıldın! Bunu biliyor muydun? Saygı neden hayatidir sorusunu cevapla.”

Ve Sokrates cevapladı : “Bu kolay bir soru Pook. Saygının olduğu her yerde korku da vardır, ama korkunun olduğu her yerde saygı yoktur. Çünkü korku saygıdan çok daha geniş bir alanı kaplar.” Bunu dedikten sonra Sokrates mavi bir dumana karışıp gözden kayboldu.

“Oh ulu bilge! Eşsiz ruh! Saygı, konulmuş sınırların farkına varmaktır. Sonuçta, bir korku hissi olmadan (senin çekip gidebileceğin korkusu), saygı nasıl kazanılabilir? Kadındaki gerçek tutku, sadece erkek kolayca çekip gidebilecek biri olduğunda ortaya çıkar; Büyük Avı’ın çekip gitmesi kadın için en büyük korkudur.”

“Çekip gitmek?”

“Evet. Şimdi karşı cinse bir soru soralım. Ey kadın, buraya gel!”

Kadın ateş ve kıvılvımlar içinde yanlarında belirdi.

“Bilmeceyi cevapla : bir erkeğin çekip gitmeye istekli / hazır olması sizi neden baştan çıkarıyor?”

Kadın güldü : “Bunu herkesin bildiğini sanıyordum. Bırakıp gidebilen erkek, alternatifleri olan bir erkektir ve bu erkek, kadının yerine başka bir kadını kolayca koyabilir. Başından bir kadına bağlanmış bir avukat, doktor ya da politikacı bulamazsın.”

“Gidebilirsin!” ve kadın bir ateş ve kıvılcım yumağında gözden kayboldu.

“Yani İyi Av her zaman çekip gitmeye hazır mıdır?”

“İyi Av saygıdır. Kadın seni emir eri olarak kullanmak yerine seninle hayatın tadını çıkarmalıdır. Sen Erkek Adam ol ve saygı istiyorsan önce kendine saygı duy.”

Sonraki Bölüm : Sekizinci Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)