Rebound Safhası

Çevirmen Hoca, kendi Saha Raporu‘nda, ilk buluşmada bekâret konusunu açıp önceki ilişkisinde “değer verdiği” adamın “tüm çabalarına rağmen” kendisiyle “zorla” beraber olduğunu ve bu yüzden bakire olmadığını anlatan kızla yaşadığı ilişki hakkında şöyle bir teşhis koymuş:

Olayın aslı şuydu: Adamın muhtemelen maskülen karakterine dayanamayıp bekaretini verdi, ama ardından adam kendisini terkedince alfa dul oldu. O arada ben karşısına çıktım, beni adamın yerine yara bandı olarak kullandı. Ama adamın ilk iletişiminde tabii eski hipergamik yaralar depreşti ve ben unutuldum.

Doğru teşhis yapmış, olay tam olarak bu.

Günlük dilde “yara bandı olmak” deniyor, fakat kadının Rebound Safhası‘ndaki erkek olmak dersek daha doğru olur. Zira ikisi aynı şey değil.

rebound safhası, buluşma, ilk buluşma, shit test
The Game

Rebound safhasında, alfa-dul olmanın anhedonisini yaşayan kadının mevcut hipergami eşiğini birkaç tık daha yukarı taşıyan bir adam olamazsan, kadın için psikolojik açıdan yıkıcı şekilde biten ilişkinin ardından yara bandı erkeği görevini üstlenmiş oluyorsun. Kadının buradaki esas amacı, eski ilişkisinin psikolojik yıkıntısının ardından tekrar duygusal bir ilişkiye girip giremeyeceğini anlamaya çalışmak ve bu sayede kendi özgüvenini toparlamaktır. Böyle bir kadınla yaşadığınız ilişki süresinde duyacağınız “bana çok iyi geldin/geliyorsun” benzeri lâflar bu durumun dolaylı fakat önemli işaretleri ve itiraflarıdır. Bu tip bir ilişkide, ilişki sanki uyum ve tutku içinde akmıyor da, önceki ilişkinin gölgesiyle savaşıyormuşsunuz, kızı rehabilite ediyormuşsunuz gibi tuhaf bir hisse kapılırsınız. Ki bu his tamamıyla gerçektir, olan biten de tam olarak budur.

Bu süreçte, kırmızı hap farkındalığı olmayan erkekler genelde böyle bir tablo karşısında korumacı ve sahiplenici güdülerine yenilip farkında olmadan Kurtarıcı Şeması‘nı takip ederler ve Captain-Save-A-Hoe moduna girip “ben o adam gibi pis kaka değilim, sana ihtiyacın olan duyusal yatırımı yapacağım, seks benim için birinci planda değil vs.” altmetini taşıyan mesajlar verirler. Kadınlar bu altmetni çok iyi okur ve sizi “beta öder” kategorisine atılabilecek bir erkek olarak değerlendirmeye başlar. Bunun tipik göstergesi ise sizden gittikçe artan dozda duygusal yatırım talep edilmesi ve seksin henüz kazanılmamış bir ödülmüş gibi sürekli ertelenmesidir.

Rebound safhasında, kırmızı hap farkındalığı olan bir erkek, yara bandı vazifesi gördüğünün içten içe farkında olmasına rağmen, önceliği seks olduğu için, kurtarıcı şemasına girmeden ilişkiyi sekse taşımaya çalışacaktır. Nitekim Çevirmen Hoca da bunu yapmış. Amacı ilişki ise, zaten böyle bir kadınla uzun süreli ve sağlıklı bir ilişki yaşanamayacağını bilmelidir. Bilmiyorsa, bunu öyle veya böyle öğrenecek ve dersini alacaktır. Çevirmen Hoca’nın hikayesinde, kadın ilişki materyali olmadığını 3 ay sonra tüm süreci giyotinle kesip atacak şekilde kendisi açık etmiş. Bana göre bu şaşırtıcı değil, sadece kaçınılmaz olan gerçekleşmiş. Bu durumda, kadının istediği “duygusal anlayış”ı gösteren erkek, ideal bir “beta öder” olduğunu alenen ilân etmiş olacaktır.

Erkeklerin hayatında en az bir kere karşılaştıkları, sayısız başka erkeğin de benzer olaylar raporladıkları, ilişkinin başlangıç safhasında tekrar..tekrar..tekrar..tekrar….önümüze gelen bu “geçmişte ben bi boklar yedim” hikâyesi bir tesadüf veya istisna değildir, aksine çok yaygındır.

Öncelikle, uzun ilişki materyali olmadığı zaten belli olan bir erkekle hipergamiye yenik düşüp ilişkiye girerek terk edilmiş ve bunun sonucunda duygusal olarak yıpranmış bir kadın olmak, kadının kendi sorunudur ve aklı başında bir kadın bu sorunu kendi içinde halletmesi gerektiğini bilir, erkeğe mümkün olduğunca yansıtmaz. Bu sorunu kendi içinde halledemiyorsa, ya halledene kadar başka bir ilişkiye başlamaz, ya da eski ilişkinin olumsuz etkilerini silip atacak hem daha maskülen hem daha stabil bir erkekle ilişkiye başlar. O erkeği kaybetmek istemeyeceğinden dolayı da uzun ilişki materyali olduğunu ona ispat etmeye çalışır, mal gibi kırmızı bayrak sallamaz. Aklı başında olmayan, dersini almamış, psikolojik olarak “damaged goods” kadınlar ise, ya battı balık yan gider deyip lunaparkta cock-carousel yolculuğuna çıkar, ya da bir tane “beta öder” bulmanın onu mutlu edeceğini zannederek beta öder arayışına çıkar.

İlişkinin daha başlangıcında, hele ki ilk buluşmada durduk yere “ben bi boklar yedim” hikayesini anlatmak, bekaretten filân bahsetmek kırmızı bayrağın ta kendisidir. Bu konuda erkeğin radarları duyarlı olmalı ve pozisyonunu ona göre almalıdır. Dürüstlük kisvesi altında ilişkinin başında kadının masaya bunu koyması, Nükleer Shit-Test seviyesinde bir “beta mısın?” testidir ve önünüze tüm maddelerini bilmediğiniz gizli bir antlaşma sürmesi anlamına gelir.

Erkek böyle bir kırmızı bayrak karşısında, pozisyonunu Tabak Teorisi‘ne uygun olarak almalı ve Seks ve İlişkilerin Temel İlkesinde anlatıldığı şekilde rütbe ataması yapıp rütbe sistemine riayet ederek hareket etmelidir.

Vaka çalışması – Bir kırmızı hap hikayesi

Biraz uzun olacak belki ama hikayemi anlatayım ister parça parça ister hikayenin tamamını yayınlayın. Buradaki birçok başlık bana çok faydalı oldu ve hemen hemen her yazınız-çeviriniz bana faydalı oldu diyebilirim.

Öncelikle yaş 25 yüksek lisans yapıyorum, entelektüel birikimim fena değildir ağzım da iyi laf yapar, kilo problemim var biraz ama genel olarak tercih edilebilecek bir tipim.

Anlatacağım ilişkiye dek kısa süreli ilişkiler yaşadım ve bu benim için çok verimliydi aslında, ihtiyacım olduğu anda kadınlarla diyalog kurup kendime partner ayarlıyor, onlarla biraz sevişip, takılıp ayrılıyordum. Buraya kadar olan kısma bakarsak alfa bile sayılabilirim:) ama işin özünde azılı bir beta, iğrenç bir meriçmişim onu fark ettim.

Söz konusu ilişkimdeki hatunu ayarlamam the game’deki stratejileri bilmeden uygulamam sayesinde oldu -ki kız bana bunu ilişki içerisinde defalarca söyledi. Kendisi sosyal çevremdendi zaman zaman arkadaş ortamında sohbet ederdik ve ben o aşırı entelektüel, politik doğrucu ortamda taban tabana zıt fikirlerimi çekinmeden söylerdim. Üstüne üstlük arada bu kıza ve diğerlerine de neg atardım ki -kızın söylediğine göre ortamdaki diğer kızlar da benden etkileniyormuş. Ben tabi bunları farkına varmadan yapıyordum. Neyse ben bu 10 üzerinden 9 güzellikteki kızımızla ilişkiye başladım. Fakat başlardaki o rahat, kendine güvenli tavrım bozulmaya başladı. Bir-iki ay içerisinde kız yavaş yavaş hayatımın merkezi haline geldi. bu noktada tekrar yüksek sesle söylüyorum *ONEITIS DİYE BİR ŞEY YOK* yazıyı okuyan herkes bunu dışından tekrar etmeli:) Neyse efendim ben bunu bir hayli özel biri diye pohpohluyorum, her istediğine evet demeye başladım, sürekli onun arzularını isteklerini tatmin etmeye çabalıyorum. nasıl etmeyeyim ki o benim tanıdığım en özel kadın! neticede.

Kendisi Ankara’da bir ameliyata girecekti, annesi babası dahi umursamazken ben kalkıp gittim, hemşireliğini yaptım üzerine bir de orada ufak bir şey yüzünden günlerce trip yedim. Yetmedi, maddi olarak elini cebine attırmadım, sürekli hesapları ben öderdim zira o benim için çok özeldi paranın lafı mı olurdu. Boktan arkadaş çevresinin yaptığı saygısızlıklara eyvallah dedim, zira arkadaşlarının bana yaptığı saygısızlığın bir önemi yoktu ve onun özür dilemesi gereksizdi, önemli olan kızın mutluluğuydu ve ben alttan almalıydım.

Sınavlarına doğru dürüst hazırlanmadı üzerine benim de bir dersten kalmama sebep oldu ve yüksek lisanstaki diğer derslerde de başarılı olmamı engelledi zira sürekli ilgi istiyordu ve sürekli ottan çöpten şeylerden kavga çıkarıyordu. Oturup sınavlara hazırlanmamız gerek diyordum ama hanımefendinin derdi gezmek tozmaktı. Bunu da aşırı sinsi bir şekilde yapıyordu özellikle belirtmem lazım çünkü her seferinde vicdanıma oynuyor ve beni manipüle ediyordu. Velhasıl maddi olarak elimde beş kuruş kalmamış, derslerimde performansım yarı yarıya düşmüştü ( bu beladan kurtulduktan sonra derslere yoğunlaştım ve bir sohbet esnasında hocam bana -geçen dönem neden o kadar kötüydün derslerde? dedi) sürekli bir kavga-gürültü ve sonu gelmez istekler listesinin içine boğulmuştum. Aylık olarak 800 tl öğrenim bursu almama rağmen kredi kartına bir o kadar borçluydum ve cebimdeki para 3 gün içerisinde bitiyordu tabi hanımefendinin özel istekleri yüzünden olduğunu belirteyim.

Ayrıldığımız gün bunun telefonunda mesajlaşmalar gördüm. Alenen tabak çeviriyordu yani, adamı elinin altında tuttuğunu fark ettim ve konuşmak istediğimde yine bağırıp çağırıp üste çıkmaya çalıştı, ben de o gün bu işi bitirdim.

Bu işin ilişki boyutuydu ve içerisinde ibret alınacak onlarca nokta var. ancak şunu özellikle belirtmeliyim bu yazdıklarımı edilgen bir perspektiften kaleme alsam da burada yüzde yüz suçlu benim. Zira kız bile aslında o kadar özel biri olmadığını ve kusurları olduğunu söylediği halde ben inatla onu hayatımın merkezi haline getirdim. Başka şeylerin acısını benden çıkarmasına müsaade ettim ve sınırlarımı asla koruyamadım. Benden hoşlanan diğer kızlarla ilişkilerimi sıfıra indirdim ve ona kendisinden başka kimseyle birlikte olmayacağıma dair yeminler ettim. işin bu noktaya gelmesi benim kabahatim kısaca.

Ancak değinmem gereken önemli bir nokta daha var ki o da kızın ALFA DUL olması. Evet ben çokça hata yaptım ancak şimdi düşününce kız çok ciddi alfa dul özellikleri gösteriyordu, tabi suçlu benim, bu yüzden kızın alfa dul olup olmaması önemsiz bunu unutmayalım. Kızın benden bir önceki sevgilisi olan şahıs bir hayli zengin biriymiş ve kızla sürekli gezip tozmuşlar, adam yeri geldiğinde kızı siktir etmeyi de bilmiş, kız aylarca aldatıldığından şüphelendiğini söylemişti mesela, yatağın altından kadın tokası bulduğu halde sineye çekmiş vs. onlarca şey. Kısaca adam kaba hatlarıyla alfa gibi davranmış ki asıl bomba şu: kız bir ara psikoloğa gitmişti, psikolog’un tespiti kızın 3 yıldır depresyonda olduğu şeklindeydi. İşin en civcivli tarafı da şu. 3 sene öncesi, kızın aldatılarak ve dayak yiyerek adam tarafından siktir edildiği tarihe denk geliyor. Muhteşem değil mi? Tam bir alfa dul ile karşı karşıyaymışım, o bitmez tükenmez isteklerin, sürekli mutsuzluğun, agresifliğin, boş ve manasız dalıp gitmelerin, ‘benim bir beklentim yok’ ‘artık benim canımı hiçbir şey yakamaz’ cümlelerinin arkasında meğer bunlar varmış, sonradan uyandım. bu arada yazıyı okuyan biri şunu söyleyebilir: neden durum bu kadar kötüyken o zaman ilişkiyi bitirmedin? Yanıtı basit aslında: birkaç kez bitirmeye çalışsam da kız demagoji yaparak beni ne kadar çok sevdiğini söyleyerek ayrılmak istemedi. evet ne diyorduk KADINLARIN DEDİĞİNE DEĞİL YAPTIĞINA BAK.

Neyse olay anlattığım gibi sonlandı, bana ‘senin benim üzerimdeki emeğin babamdan daha fazla (biri daddy issues mi dedi ehe ehe ) diyen kız ilişki bitiminde benden gördüğü zararın o dayak yediği, aldatıldığı, terk edildiği ilişkiden daha fazla olduğunu söyledi (bir not daha: ben ameliyatından sonra hemşireliğini yapmıştım demiştim, kendisinin zarar görmediği benden önceki erkek arkadaşı, kız hastalanıp kan revan içinde kaldığında bunu umursamadan kendi yaşadığı şehre dönüp kızı tek başına bırakmış, yani kıyasladığı adam buydu kısaca, tabi adamın yaptığının ne kadar doğru olduğunu şimdi anlıyorum ehe ehe) . Tekrar edeyim neredeyse kızın mutluluğu için kendimi paraladığım halde bunu duydum.

Her neyse, altın kural neydi ‘HYPERGAMY DOESN’T CARE‘. uzattım ve karıştırdım ama şu ana dek heralde bu sitede okuduğum hemen her makaleden bir kesit var benim yaşadıklarımda. Hepsini de anlatmak istedim ki ‘o kadar da olmaz’ diyen arkadaşlara bir kez daha düşünme imkanı vereyim.

AFTER THE RED PİLL

Kırmızı hapın gerçekleriyle tanıştıktan sonra ciddi manada işler benim için farklılaştı. Öncelikle hem bu sayfadaki makaleleri yazan-çeviren arkadaşlara hem de ekşi sözlük’teki skeptico, 1f, sonsuzluk ve bir gün, toroslardır benim yurdum, honorious ve karanlıkrüya nikli abilere-arkadaşlara teşekkürü borç biliyorum. Her birinden çok şey öğrendim ve işler bu sayede ciddi manada düzeldi. Öncelikle ilk öğrendiğim şey kendimi değersiz görmemem gerektiği oldu. Gerçekten kızdan önce ben, kendi kendime değer vermiyormuşum bunu fark ettim. Hayatımın merkezinin kendi mutluluğum olması gerektiği konusunda artık bir şüphem yok. Hatta bu sayede bana ekstra iş yıkacak ve beni kullanacak bir iki kişiyi direkt def ettim başımdan. onlar yüzünden ayıracağım zamanı kendi geleceğim için kullandım.

*Oneitis zırvalığının farkına vardım. Özel kadın yokmuş, ortada özel olan tek şey karşımızdakine yüklediğimiz anlamlarmış bunu gördüm. Bu sayede gündelik yaşamda da biri sırf güzel diye ‘hale etkisi’ne kapılmadan yapmam gerekeni yapmaya başladım -ki bu bana ekstra bir tabak olarak döndü.

*Spora başladım. Yavaş da olsa değişimi fark ediyorum ve bundan memnunum. Bunu da özellikle vurguluyorum her ne tür olursa olsun spor elzem ama vücut geliştirme estetik yönünü de düşündüğümüzde daha tercih edilesi bence. Zira görünüş çok önemli. Crazy, stupid, love filminden bir alıntı yapılmıştı bu sayfadaki bir makalede filmi onun üzerine izledim ve şu sahne çok dikkatimi çekti: Ryan Gosling (karakterin adını unuttum) dönüştürmeye çalıştığı adama ”şimdi tekrar et ben en iyisini hak ediyorum” dedirtiyordu. Bunun gibi ben de paramı kendim için kullanmaya başladım ve gardrobu yeniledim. Güzel, kendime yakışan şeyler aldım, dış görünüşümü bir nebze daha düzeltti bu ve etrafımdakiler de fark edilir bir değişim olduğunu söyledi.

*Oyun ve porno işini bıraktım. Zaten pek oyun oynamazdım ama artık sıfıra indi. Porno ise ciddi bir sorundu çünkü seks yapsam da resmen porno ve mastürbasyon bağımlısı biri haline gelmiştim. Bu bağımlılığı bırakınca ciddi manada enerjim arttı. Çok net bir şekilde söyleyebilirim ki hem bilişsel becerilerim (bilhassa dikkat konusu) hem de genel enerjim arttı. Artık bütün gün kendimi sağa sola atıp bir yerlere yığılmıyorum. kendimi kesinlikle daha iyi hissediyorum. Bu biraz gözden kaçan bir nokta ama bunu da vurgulamak istiyorum MASTÜRBASYONDAN UZAK DURUN.

Gelelim karşı cinse. Henüz rahip modunu tamamlamama daha vakit olmasına rağmen ısınmak için denemelere başlamıştım. İzban’da (İzmir’in raylı sistemi) evet basbayağı manyaklık yapıp toplu taşımada bir tabak buldum. Kıza başta hiç bakmadım ve beni ara sıra kestiğini gördüm. Ardından kolundaki dövmeden lafa girip önceden hazırladığım bir hikayeyi anlattım. kızdan üç-dört işaret aldım (ılı idi sanırım kısaltması) ve tüm bunlar beş dakikada oldu. benim ev onun gideceği yerden daha yakın olduğu için erken inecektim, inmeden numaranı versene dedim, o an, yeni tanıştığı adama tereddüt etmeden numarasını verdi. Bu arada kız da 10 üzerinde 7,5 ya da 8 (boyu kısa diye yarım puan kesilebilir:) diyeyim. Yani baya güzel bir hatun, ben erkek halimle çekinir numara vermezdim mesela ama hatun hiç tereddüt etmedi. Tekrar burada okuduklarımın işe yaradığını görmüş oldum bu vesileyle. Şu an bir tanesi şehir dışında fuckbuddy statüsünde diğer ikisi aynı şehirde açık ilişki tarzında üç tabağım var ki bu tabakları daha kendimle ilgili birçok hususu doğru dürüst düzeltemeden, tabak bulmanın çok zor olduğu yerlerden buldum.

Çok uzattığımın farkındayım ama şunu vurgulamak için bunları detaylarıyla anlattım: Gerek ekşi sözlükte gerek burada bahsedilen birçok konu uyduruk Disney masalları gibi değil, tamamen gündelik yaşam pratiklerine ve kadın doğasına dokunan şeyler. Özellikle bir metropolde yaşıyorsanız (şehrin olanakları vs dolayısıyla) bence işe yaramama şansı yok. Bırakın tabak koleksiyonu yapmayı, içgüdülerinizi serbest bırakarak, gerçek bir erkek gibi, inandığınız ve düşündüğünüz şekilde, iğdiş edilmeden yaşamak bile büyük bir lutuf. Hiç tabak çevirmesem, gidip porno ve mastürbasyon bağımlısı bile olsam sırf bundan sonra kadınlar hakkında gözümü açtığı için bile red pill öğretisine ve öğretiyi yayanlara minnet duyuyorum. Artık eski kız arkadaşıma kızmayı, kendimi ezdirmeyi-kullandırmayı, birilerinden onay beklemeyi bıraktım. Henüz red pill’le tanışalı kısa süre olsa da hem okul-iş hem de sosyal hayatım ciddi manada düzene girdi. henüz dönüşümüm tamamlanmasa ve öğreneceğim çok şey olsa da şimdiden, gözümün açılmasında faydası dokunan herkese teşekkür ederim.

Not: Hikaye biraz karışık gitti ve dağıldı ama sorunlu kısımlar olursa bir düzeltme yazarım yine.

Konuk Yazar : Pyrrhus