Tüm sorumluluğu üstüne alma

Daha önce yazdığım Disiplin eşittir özgürlük yazısı oldukça ilgi çekti. Bu yazının başlığının kaynağı olan kitabın yazarı Joko Willink‘in üzerinde durduğu bir başka konu da sorumluluk almak.

Hayat size ne getirirse getirsin, erkek adam olup kendi hayatınızın yüzde 100 sorumluluğunu almanız gerekir. Başınıza gelenleri kontrol edemeyebilirsiniz ama başınıza gelenlere vereceğiniz tepkiyi kontrol edebilirsiniz. Çoğu insan gibi özellikle başa gelen kötü şeyler için başkalarını suçlayıp bahaneler üretebilirsiniz. Bu şekilde “ağlamayı” her istediğinizde yapabilirsiniz ama olaylara böyle tepki vererek hem sizin için önemli olan insanların saygısını kaybedersiniz hem de hiçbir şey kazanmazsınız.

Bu tür bir bahane üretme ve mızmızlanma, egonun fazlaca büyük olmasından kaynaklanır. Zırlayıp duran kırık egonuzu pohpohlamak yerine ise kendi hayatınızın sorumluluğu kabul edip,  harekete geçebilirsiniz :

  • Benim yaptığım hangi tercihler beni bu noktaya getirdi?
  • Benim yapmam gereken ama yapmadığım hangi tercihler beni bu noktaya getirdi?
  • Bundan sonra yaptığım ama yapmam gereken neleri yapmayı bırakmalı, yapmadığım ama yapmam gereken neleri yapmaya başlamalıyım?

Gulak Takımadaları kitabının yazarı Aleksandr Soljenitsin, inanmış bir komunist olmasına rağmen Stalin’i eleştirdiği bir-iki kişisel mektubu yüzünden kendisini Sovyetlerin korkunç toplama kamplarında bulunca (Gulag), kitabında bol bol anlattığı ve orada olmalarını zilyon tane dış etkene bağlayan komunistlerin aksine, kendine şöyle bir ödev vermiş ve yapmış : “Bugüne kadar yaptığım tüm önemli kararları hatırlayacağım ve bu kararların mı beni buraya getirdiğini, eğer öyle kararlar vermesem nerede olabileceğimi analiz edeceğim”. Üstad tabii ki orada olma sebebinin kendi kararları olduğunu, en çok da kendi kişisel kriterlerine göre doğru olmadığını bildiği halde verdiği ve doğru olduğunu bildiği halde vermediği kararlar nedeniyle o cehenneme düştüğünü anlıyor. Bu hesaplaşma ile dönüşen Soljenitsin, sefil bir zekten (Rusça’da makhumun argosu), tüm Sovyetler Birliğini yıkacak olan kitapları yazıyor (ki Gulag Takımadalarını hapiste iken kafasından ezbere yazıyor ve sonra kağıda döküyor).

“Bazen, iyi insanların başına kötü şeyler gelebilir.
Neden bilmiyorum ama hayat adil değil.
Hastalıklar ve kazalar kurbanlarının “iyi insanlar” olmasını zerre kadar önemsemiyor. Hiçbir mantıkları, gerekçeleri veya acımaları yok.
Ve bildiğiniz en iyi insan bile şeytanın pençelerinde can verebilir.
Ve bu konuda elinizden hiçbir şey gelmez.
Peki, elinizden ne gelir?
Öfkelenmek mi, hüsrana uğramak mı, insanlara bağırıp çağırmak mı?
Kime bağırıp çağıracaksınız? Olumsuzluk çukuruna spiraller çize çize dalacak mısınız? Korkunç durumun nasıl hissettiğinizi ve durumu nasıl idare ettiğinizi dikte etmesine izin mi vereceksiniz?
Yere mi düşeceksiniz?
Yıkılacak mısınız?
Yoksa yere çakılıp tuzla buz mu olacaksınız?

Ya da yönetecek misiniz?
Bu durumla cesaret ve azimle yüzleşecek misiniz?
Ben derim ki : Yönetmeyi seçin.
Ayağa kalkın. İnsanların yön bulmak için baktığı kişi olun.
Darbeyi ve olumsuzluğu gögüsleyin.
Ateşi üstünüze çekin – evet üstünüze.
Müfrezedeki askerlerden birinin taktik olarak diğer takım arkadaşlarına hareket şansı vermek için açığa çıkıp düşman ateşini üstüne çektiği gibi. Ya da takımın düşmanın yerini belirlemesi için. Ama dediğim bu : ateşi üstünüze çekin. O acıyı bana getirin.

Başkaları başedemezken ben bununla başa çıkabilirim.
Kötü şeyler olurken ben tek iyi şey olacağım ve dimdik ayakta durup, sırt dayanabilecek kişi olacağım. Etrafımdakileri ben cesaretlendireceğim.
Ve bu pozitif tutum yayılacak. Ve savaşacağız. Ve savaşıp kazanacağız. Çarpışmayı olmasa da savaşı kazanacağız.
Zira bizim yüreğimiz asla teslim olmayacak.

Ve bu da asıl zaferdir. Dik durmak, en kaçınılmaz yenilginin karşısında bile dik durmak.
Ayakta kalmak ve savaşmak.”

Önemli kararlar verirken duygularınızı bir kenara bırakın

Kendinizi sabote etmek ve büyük başarılar elde edememek istiyorsanız, duygularınızın kararlarınızı dikte etmesine izin verin! Eğer büyük başarılar kazanmak, efektif bir lider olmak istiyorsanız, önemli kararlarınızı verirken, kendinizi duygulardan soyutlayın.

Örneğin, performansı düşük bir çalışanınızı işten çıkarmanız gerekiyor ama bu konuda kötü hissediyorsunuz ve bunu yapamıyorsunuz. Önce bu elemanın performansını yükseltmek için yapabileceğiniz herşeyi yapmalı, onu motive etmelisiniz. Ama hala düzelme yoksa … elemanı işten çıkarmak zorundasınız.

Ya da canınız sıkkın diye, bugün sabah 6’da kalkmak istemiyorsunuz. Yapmayın, canınızın sıkıntılı olmasının bir önemi yok. Kalkın.

Önemli kararlar verirken, mantığa göre karar vermelisiniz, duygularınıza göre değil. Duygularla savaş kazanamazsınız, iş kuramazsınız ya da dünyayı değiştiremezsiniz. Bunları ancak mantık ile ve ısrarlı çalışma ile yapabilirsiniz

Gündüzleri kazanırsanız, günü kazanırsınız

Eğer gün boyu disiplinli olmak istiyorsanız, sabah erken kalkmalısınız. Gece vardiyası çalışan biri olmadığınız sürece, bundan kaçış yok. Sabah, herkes kalkmadan uyanıp yatağı terk etme disiplinini gösteremiyorsanız, günün geri kalanında da kendinizden disiplin beklemeyin.

Alçakgönüllü olun

Disiplinli olmayı başaran, zayıflıklarınızı yenen ve kararlarını duygularından ayırabilen bir insanı bekleyen en büyük tehlike kibirli biri haline gelmektir. Sırf belli bir başarı elde ettiniz diye ne herşeyi bilir hale gelirsiniz ne de başkalarından birşey öğrenme ihtiyacı olmayan biri olursunuz.

Herşeyi kavradığınızı düşündüğünüz gün, daha iyiye gelişmeyi bırakırsınız. O gün, düşüşünüzün başlangıcıdır ki, bu sefer oldukça tepede olduğunuzdan, yere çakılışınız fazlaca gürültülü ve can acıtıcı olur.

Disiplin eşittir özgürlük

Çoğu insan kendisini geliştirmek için yapabileceği o tek değişimi arıyor. Hayallerini gerçeğe dönüştürecek o tek değişim. Fişten çekilmek ve kırmızı hap öğretisini öğrenmek, böyle bir değişim gibi görünebilir.

Fakat hayatınızı istediğiniz hale getirmek, sizi kafanızdaki potansiyel kişiye çevirmek için gerekli şey sadece bir tane değil. Ya da 10 veya 100 tane şey değil. Bu hızlıca koşup aşabileceğiniz bir yol değil ve maalesef kısa yol da yok.

Meditasyon sizi oraya ulaştırmayacak, ya da mucize bir hap. Sadece kırmızı hapı okumak ve zihninizde evirip çevirmek örneğin sizi daha maskülin bir erkek yapmayacak.

Daha iyiye evrilmek baş koymanız; gün-gün, hafta-hafta, ay-ay vermeniz gereken bir savaştır. Bu savaş tembelliğe, zayıflığa, nefsinize yenik düşmeye karşı hiç durmayacak olan bir savaştır.

Bu savaş, disiplin gerektirir. Çok çalışma ve kendini adama gerektirir. Erken kalkmanızı, geç yatmanızı ve bu ikisi arasındaki her dakika disiplinli bir şekilde çok çalışmanızı gerektirir. Hem de HER GÜN!

Eğer daha iyiye evrilmek istiyorsanız, bunun kısa yolunu aramayı bırakın. Hemen disiplin ve çok çalışma savaşına girişin. Kırmızı hapı bilgisayar başında okuyarak ve yazarak mı yutmaya uğraşıyorsunuz? Yapmayın. Bu fiziksel bir savaş. Hergün saat 6’da kalkmanızı, 11’de yatmanızı ve aradaki zamanda ağırlık kaldırmanızı, işinize ve daha fazla kazanmaya odaklanmanızı gerektiren bir savaş. Eğer bilmiyorsanız disiplinli bir şekilde İngilizce öğrenmenizi, eğer İngilizce biliyorsanız üçüncü bir dili öğrenmeye başlamanızı gerektiren bir savaş. Hergün, hayatınızın her anında dominant ve maskülin konuşmaya ve davranmaya çalışmanızı gerektiren, kadınlar tarafından reddedilme korkunuzu aşmak için oyunu pratik etmenizi gerektiren bir savaş.

<<Motivasyon
Motivasyon hakkında fazla endişelenmeyin.
Motivasyon kaypaktır. Arada gelir gider.
Motivasyon güvenilmezdir ve hedeflerinizi başarmak için motivasyona bel bağlarsanız yarı yolda kalırsınız. (*)

Her sabah kalkmak ve işe
koyulmak için motive olmayı beklemeyin. Sırtınızı motivasyona dayamayın.
Sırtınızı disipline dayayın. Ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.

Yani :

KENDİNİZİ YAPMAYA İTİN.

Bunu da disiplinle yaparsınız.

Herkes iş yapmadan amaçlarını elde ettirecek mucize hapı arar.
Fakat böyle birşey yok.

Hayır.

Çok çalışmak zorundasınız.
Çizgiyi tutmak zorundasınız.
İşleri yapmak zorundasınız.
Yani hemen çalışmaya başlayın.
Disiplinli olun. Disiplinin kendisi olun.

BAŞARIN.

Hepsi bu.

Joko Willink >>

Yorgunluk, isteksizlik, yarın yaparım abicilik asıl düşmanlarınız. Feminizm, hipergami, vs … Bunlar tembelliğin, motivasyonsuzluğun ve işleri ertelemenin yanında hiçbir şey değiller.

<<  Artık yok.

Artık bahaneler yok.
Artık “yarın yaparım” yok.
Artık “bir seferlikten birşey olmaz” yok.
Artık kendi nefsimin zayıflıklarını kabullenmek yok.
Artık kolay yolu konuşmak yok.
Artık zihnimi işgal eden sağlıksız ve verimsiz düşüncelere  boyun eğmek yok.

Hayır!

Artık yok.
Artık doğru zamanı beklemek yok.
Artık kararsızlık yok.
Artık daha fazla yalan yok.
Artık zayıflık yok.

Hayır!

Artık yok.
Şimdi güçlü olmanın zamanı.
Ve güç ile, kararlılık ile, mutlak bir disiplin ile
Olmak istediğim kişiye dönüşeceğim.
Ve ancak o dönüşüm tamamlandığında oturup
Artık yok diyeceğim

Joko Willink >>

Kendinizi hergün istisnasız sabah saat 6’da o yataktan kaldıracak disiplini elde etmediğiniz sürece başarılı olma şansınız yok. Haftanın 3 – 4 günü salona gidip ağırlık kaldırmadıkça başarılı olma şansınız yok. Hergün bilgisayar oyunlarına, internette sörf yapmaya, film veya dizi izlemeye, pornoya saatlar ayırdıkça gelişme şansınız yok. Bu alanlarda disiplini ele alacak kadar maskülin değilseniz, gidip kızlara yürümenin pek bir faydası yok.

<< Hergün

Bu yarı – zamanlı bir iş değil.
Bu mesaiyi bitir ve artık evine git işi değil.
Bu, haftasonu tatil yaptığınız bir iş değil.

Hayır.

Bu işte haftasonu tatili diye birşey yok.
Bu hergün yapmanız gereken bir iş : Hergünün Pazartesi olduğu bir iş.
Ve bu hoşunuza gitmeyebilir.

Ben? Ben buna bayılıyorum.
Benim için hergün yeni bir başlangıç.
Yeni bir gün.
Yeni bir hafta.
Hayata yeni bir başlangıç.
Kapıdan erkek gibi çıkıp, güne acımasızca saldırmak ve sahip olmak için yeni bir fırsat.

Bugün kelleler alacağım.
Baskı kuracağım.
Saldıran taraf benim.

Tabii ki yorulacağım.
Dayak yiyeceğim hatta nakavt olup yere serileceğim.
Kötü günlerim de olacak.

Ama DURMAYACAĞIM.

Joko Willink >>

Disiplin eşittir özgürlük nereden çıktı diyeceksiniz. Burada yazdıklarım emekli komando Jocko Willink’in felsefesi ve disiplin konusunda yazılmış en iyi kitaplardan biri olan Discipline Equals Freedom: Field Manual kitabının konusu. İngilizce biliyorsanız mutlaka okuyun. Bilmiyorsanız öğrenin ve sonra bu kitabı okuyun. Kitap iki kısımdan oluşuyor. İlk kısımda teori var ve ikinci kısımda ise pratik. Joko, ikinci kısımda, bu konuda ne yapacağını ve nereden başlayacağını bilemeyenler için çok sağlam bir yapılacaklar listesi veriyor.

Gerçi Joko’nun oldukça sağlam podcastlarını dinlerseniz, kitaptaki çoğu şeyin orada anlatıldığını göreceksiniz.

(*) – Motivasyon neden kaypaktır nasıl disiplinli olunur yazısında değindik.

Alfa


Alfa Buda, Corey Worthington.

Şimdi bu yazıda yazacaklarım bana hiç de yeni arkadaşlar kazandırmayacak. Bunu biliyorum zira bir erkekteki alfa özelliklerinin ne olduğu ile ilgili her tartışma, bu özelliklerle nasıl paralel olduğumuz hakkındaki kendi öz-algımız ile gölgeleniyor. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, son 12 yılda büyük ivme kazanan “topululuk”, “manosphere”, cinsiyetler arası ilişkinin yeni keşfedilen dinamikleri, soyut kavramlarla ilgili hep kendi terminolojisini geliştirdi. Bunun tehlikesi de bu terimlerin gerçek, evrensel tanımlamalarının olmaması. Konsepti göstermek için bu terimler kullanışlı – bir betanın, otçulun ya da sağlayıcı zihniyetine düşen birinin ne olduğunu az çok biliyoruz. Alfa bile belirli bir bağlamda oldukça açıklayıcı bir alet, konu “alfalık” olmadığı sürece. Alfanın ne olduğunu evrensel olarak tanımlamaya çalıştığımızda ise kıvılcımlar uçuşmaya başlıyor. Okumaya devam etmeden önce bir durup, sizce bir erkeği alfa yapan şeyler nedir düşünün. Kafanızda canlandırın. Eğer bitti ise, bunları bir kenara atın, hatta kafanızdan atın ve alttaki birkaç paragrafı sanki alfa hakkında hiçbirşey bilmiyormuş gibi okuyun.

Beni Alfa Buda ile ilkin Roissy’nin Hımm, üzgünüm? yazısı tanıştırdı. Gidip bunu Chateau’nun perspektifinden okuyun, bence onun analizi gayet iyi. Corey’e Alfa Buda demem erkeklerin onu Alfa içindeki zenvari bir varlık olarak görmelerini umma değil, alfa’ya en saf halinde bir örnek olması. Corey kelime anlamıyla ALFA, yalanla, düşüncelerle,  gölgelenmemiş ve herhangi bir etki ile durumu hakkında içgözlem yapmadan.

Corey Worthington oldukça berbat bir ademoğlu örneği ama aynı zamanda kitabına yüzde 100 uygun bir alfa örneği. Bu çocuğu tanımlayacak bir sürü sıfat bulabilirim ama “beta” bunlardan biri değil. İronik ve komik olan şeyde şu : bu çocuk muhtemelen Mystery Method ya da kırmızı hap camiası ile hiç karşılaşmadı, “tavuskuşu vari süslenme” gibi birşeyi de duymadı ama milyonlarca erkeğin PUA seminerlerinde küçük bir servet ödeyerek öğrenmeye çalıştığı şeylere doğal olarak sahip. Bencil veledin teki olabilir ama bu çocuğun normal bir erkeğe hakaret gibi gelen tarafı, bir sürü betanın sahip olmak için yanıp tutuştuğu alfa meydan okumasını doğal ve içten gelen bir şekilde gösteriyor olması. Bu velettek alfa özünü şişeleyebilse idiniz, muhtemelen dünyanın en zengin adamı olurdunuz.

Alfalık hakkında sahip olduğunuz ve biraz önce kenara atmanızı tavsiye ettiğim önyargılarınız kenardan bağırıyor “, … ama, ama Rollo, bu küstah götün bir alfa erkek örneği olduğunu nasıl söylersin?”. Sizi mutlu edecekse, sizi çok iyi anlıyorum. “Daha iyi bir erkek” olmak için çok çalışıyorsunuz, kendinizi analiz etmeye zaman harcıyorsunuz, fişten çekilme ve kendini yeniden icat etme konusunda yol katettiniz. Siz başarılı sınız, Corey ise sikik. Corey sizden daha iyi bir erkek değil ama alfayı sizden daha iyi anlayan biri.

Alfa bir kafa yapısıdır, demografik değil.

Alfa yapılanlarla ilgilidir, onun ne olduğunu biz söyleriz. Soylu alfalar da vardır, alçak alfalar da, fark ise kendilerini nasıl ifade ettikleri. Alfa tartışmasına hep erdem açısından yaklaşma eğilimi var; kişinin alfa tanımı onun erdem algısına en iyi ne hitap ediyorsa o. Alfa credilerini kazanan, kurallara göre oynayan ve insanların (kadınların) saygı duyması gereken bir adam. Ama hiçbir şekilde bu adam ahlaki önderlik edebilir diyemeyeceğiniz, umursamaz alfa göt herifler var. Yine de kadınlar bu adamlarla sikişmek için kendilerini ve birbirlerini paralar zira bu adamlar etrafa alfalık yayar. Corey’in yaptığı da bu. Dünyada alfa uyuşturucu çetesi liderleri de var, alfa kocalar, babalar ve endüstri liderleri de. Fark sadece alfalığın uygulamasında. Cengiz Han muhtemelen alfanın tepesi idi, insanları yönetme kabiliyeti olan ama o dönemde yaşayan birçok insan için korkunç biri olarak anılırdı. Aşağıda bunun şeması var

Corey gibi erkekler kendi öz-değerlerine yatırım yapan ve evrensel olarak bunun takdir göreceğini bekleyen erkekleri çileden çıkarırlar. Bu nedenle utanmazca kuralları ihlal eden bir doğal alfa ile karşılaştıklarında, hınç ile dolarlar. Bu tip bir çelişki karşısında gösterdikleri doğal tepki, alfa terimini kendilerine ve kendi başarılarına en uyan şekilde tanımlayıp, bu adamları dışlamaktır. Ama buradaki asıl çelişki, bu yeniden tanımlanan alfanın, doğal alfa duruşu kadar takdir görmemesidir ki böylece döngü devam eder. Sizin ya da herhangi birinin bir insana saygı duyup, duymamanızın o adamın alfa kafa yapısı ile hiçbir ilgisi yoktur. 3 adet bitmiş evliliğin ve 100+ seks partnerinin alfa kafa yapısına sahip olup olmamak ile ilgisi yoktur. Kafasından bir kere bile aldatma fikri geçmeyen bir sürü saygıdeğer beta var iken, 300 tane kadınla yatmış (fahişeler ya da bir çeşit ün ya da yakışıklılık sayesinde diğer kadınlar) betalar da vardır.

Bu yazıdan çıkarılacak ders, başarılarınız sayesinde alfa olmazsınız, alfa duruşunuz sayesinde başarılı olursunuz. Bu kafa yapısına ya doğal olarak sahipsinizdir ya da onu geliştirmeniz gerekir. Birçok genç erkekten bir kadına karşı davranışlarının alfa ya da yeterince alfa olup olmadığına dair sorular alıyorum. Gerçek cevap, alfa davranışların, alfa kafa yapısının dışavurumları olması. Corey, Alfa Buda, gibi yaptıklarının alfa olup olmadığını analiz etmek akıldan bile geçmez. Alfanın gerçekten ne olduğunu takdir etmeniz için neredeyse çocukça bir kavrayışa sahip olmanız lazım. Çocuklar alfayı anlarlar. İçe dönük, büyüyünce beta olmaya mahkum erkekler bile alfayı yetşkinlerden daha iyi anlarlar zira çocukların alfaya kılıf uydurmak için gerekli soyut düşünce gelişmemiştir henüz. Birçok erkek sosyalleşme ile doğuştan gelen bu alfalığı belli ölçülerde kaybederler. Doğal alfalar, Coreyler, alfanın faydasını ve kullanışlılığını daha iyi kavrarlar; kendi yetişkin faydaları ya da kendilerine zarar vermek için

Çeviri : Alfa

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

 

 

Hımm, üzgünüm?

Aşağıdaki videodaki çocuk, doğal alfaya nadide bir örnek. Tabii ki 20,000 dolar zarara neden olan bir parti verdiği için değil.

Neden peki? Sayalım.

  • Gerçekten özür dilemiyor. Clintonvari bir özür olmayan özür diliyor.
  • İlgisizliğin efendisi biri. Güzel ve yaşça daha büyük bir kadın tarafından azarlanmasına ve büyüklük taslanmasına rağmen eleman kendi duruşunu koruyor. Sarsılmadan.
  • Hiç gülümsemiyor.
  • Sikinde değil.
  • Eğer sikinde ise bile bunu hiç göstermiyor.
  • Çerçevesini koruyor. Ulusal kanalda. Meme halkası ile.
  • Kendini beğenmiş piçin biri.
  • Daha yüksek statüye sahip kaltağa karşı savunmaya geçmiyor.
  • Her zaman cevabı hazır.
  • Tek kelimelik cevap oyununa hakim.
  • Kendi beğenirliliğini varsayıyor (satışı varsaymak)

Corey Worthington Aptal-Beta nesli sonrasının Joel Goodsen’i ama daha az kötümseri. Corey, cam yumurtayı yere düşürüp “böyle çatlaklarla daha güzel oldu” diyecek biri.  Bazılarınızın “ama bu herif kalasın, götün teki” dediğinizi duyabiliyorum. Evet, bu doğru. Çocuk götün teki ve çoğu zamanda savruğun biri. İşte bu nedenle de onu ayın alfası adayı yaptım. Aranızda bu piçin lisenin en güzel hatununu becerdiğinden şüphesi olan var mı? Corey kalasın en büyüğünün bile saygı değer betalardan ve hatta çoğunlukla saygı değer alfalardan bile daha fazla kaliteli am yediğinin iki ayaklı bir örneği.

Doğuştan betalara tavsiyem, Corey’i taklit edin. Kadınlarla nasıl Corey Worthington oyunu oynayın.

Kız : Kız kardeşimle yattığına inanamıyorum! Ve annemle de!!

Sen : Umm, üzgünüm?

***

Kız : Ben yokken kedimi beslemen gerekiyordu. Ama kedim ölmüş. Ne yaptığını düşünüyordun?

Sen : Düşünmüyordum aslında.

***

Kız : Doğum günümü unuttun. Göt herif. Sik kafalı olmanın cool olduğunu mu düşünüyorsun?

Sen : Evet.

***

Kız : O aptal dövme seni utandırmıyor mu? Annen gördü mü bunu?

Sen : Evet. Herkes gördü. Çok sevdiler.

Kız : Büyü biraz ve kurtul o dövmeden. Yoksa senden ayrılırım.

Sen : Hayır, dövmeyi sevdim, kurtulmaya niyetim yok.

Çeviri : Umm, sorry?

Bir sonraki …

Erkek Adam sitesini e-posta adresine oldukça fazla sayıda tavsiye isteği alıyoruz. Bu maillerde konu ne olursa olsun, ortak problemi görmek hiç zor değil : paragraflarca yazı sadece bir kız ile ilgili! Bu kız eski kız arkadaş ya da hedefte olan ve iş atıp – iş atmadığı anlaşılamayan bir hatun kişi. Maillerde bu kız ile maili atan erkek arasındaki iletişimin ayrıntıları ve nerede hata yaptıklarına dair sorular var ama hatanın kendisi zaten bu tek kadına bu kadar saplanmak. Bu o kadar yaygın bir problem ki bir tavsiye isteği aldığımızda, genelde uzun olan bu mailde ilk yaptığımız detayları okumaktan ziyade yazan kaç kadından bahsediyor kontrol etmek oluyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu sayı her zaman “bir”. O özel kadın tabii ki.

Arkadaşlar, belirli bir kadın herhangi bir aşamada çark edebilir. Dün yüzünüze gülerken, bugün size sırtınızı dönebilir. Bunun nedeni siz de olabilirsiniz, kadın da. Kadınlar tabak çevirir ve sürekli opsiyonlarını karşılaştırır. Bir eleman öne geçmiştir, kadın sizi geriye atar, tamamen atar, falan filan. Önemli değil. Bir kadın şu an kız arkadaşınız / karınız değil ise ve bu kadın sizin hedefinizdeki tek kadınsa, o kadınla aranızdaki iletişimin içeriğinden çok daha büyük olan hata, sizin sadece bir kadına odaklanmanızdır.

Şu yazımızı iyi okuyun :

Kırmızı Haplı Çocuk – Mavi Haplı Çocuk

Dikkat edin, kızlar kırmızı haplı çocuğa yağmamaktadır. Kırmızı haplı çocuğun tek yaptığı kendisi ile seks yapmayan hatuna fazla zaman ve kaynak ayırmamasıdır. Kırmızı haplı çocuk resmen tabak çevirmektedir.

Bizim size tavsiye ettiğimiz gibi tabak çevirmiyor olabilirsiniz. Yani “abi ben aynı anda birden fazla kadınla yatamam, benim kişiliğime, prensiplerime, inançlarıma uymaz” diyor olabilirsiniz. Ama eğer şu an kimseyle yatmıyorsanız, birden fazla kadına paralel yürümemenize bir bahane değil bu. Bekarsın, kız arkadaşın yok, neden sadece bir kıza yazıyorsunuz?

Tabak teorisi yazısından :

Uzun süreli ilişki dışında erkeklerin büyük bir kısmı, sniper yöntemi olarak adlandırılabilecek bir ilişki stratejisi izlerler. Beta erkek sıklıkla tüm zamanını, enerjisini ve kaynaklarını hedefi sabırla beklemeye, o sabırla beklediği doğru zaman gelip de hedefindeki kıza niyetini belli etmeye adar. Bu “kız”, bütün bu bekleme / kur yapma dönemi boyunca, beta erkeğinin hedefindeki tek hatun kişidir. Bu proses birkaç haftadan, bazı uç örneklerde birkaç yıla kadar sürebilir. Bu bekleme süresi boyunca beta erkeği, en önemli kaynağından fedakarlık yapar – diğer potansiyel fırsatlar. Tabak çevirme teorisini kullanan erkek ise bu saçma (ama maalesef çok yaygın) durumdan kendini koruyabilir ve kadın peşinde koşarken birçok hedefe seri halde yönelir (pompalı tüfek yöntemi). Kadınsı koşullanma ile beyni yıkanmış beta erkeği balığı olta ile avlarken, tabak çeviren erkek balığı çok geniş bir ağ ile avlar. Ağa takılanlardan beğendiklerini alır, beğenmediklerini tekrar suya atar.

Kırmızı haplı erkeğin, mavi haplı erkekten farkı, kırmızı haplı erkeğin birden fazla kadını, hızlıca değerlendirmesi ve kendisine yeterince meyilli olmayan kadını hemen geride bırakarak bir sonraki hedefe yürümesidir. Mavi haplı erkek bir kadını haftalarca ve aylarca tüm ilgisinin odağında tutar ve ayda yılda bir yeni bir kadına yürürken, kırmızı haplı erkek onlarca kadına yürür.

Emin olun bir alfa erkek, ortalama betadan kat be kat fazla red yiyen biridir. Ha onun cazibesi nedeniyle belirli bir kadından red yeme oranı daha düşüktür ama başarı oranı yüzde 50 bile değildir. Eğer tek bir kadına haftalarca takılı kalmışsanız yaptığınız en büyük hata, sizinle henüz yatmamış bir hatuna takılıp kalmanızdır, aranızdaki konuşmalar, iletişim detaydır.

Aynı şey, eski kız arkadaş için de geçerli. Bir kız sizinle ilişkisini bitirdiği anda sizi başka bir kadına yelken açmak için serbest bırakmıştır. Nokta! Bizim eski kız arkadaş konusunda duruşumuz net (hemen geride bırak) ama diyelim ki hala onu geri kazanmaya uğraşıyorsun (çok yanlış hareket), yine de hemen başka kadınlara da yazmanız lazım.

Soru : Ama abi aşk?

Kısa cevap : Yalan dostum, aşk diye birşey yok.

Uzun cevap: Bu aşk masalı sizi uysal betalar olarak tutmak için var zaten. Yanlış anlamayın, iki insanı çocuk yapmak ve ona ilk senelerinde bakmak için biraraya getiren hormonal salgılamaların yarattığı “romantizm” yalan değil. Sağlıklı birşey. Ama bu Disney masalı tarzı “ömür boyu mutlu yaşadılar” aşkı tamamen propoganda ve ruh ikizi kişilik bozukluğunun bir parçası. İşin ilginç tarafı buna erkekler kadınlardan daha fazla kanıyorlar.

Alfa vücut dili ve vücut dilinin önemi

Şimdi anlatacağım hikaye benim aslında kafamda bu siteyi kurma fikrini yeşerten birkaç olaydan biridir. Zira uzun süredir 20’li yaşlarda erkeklerle sosyal aktivite yapmıyorken, iş ve mekan değişikliği nedeniyle bu yaş grubu ile sosyal aktiviteye başladım. İlk gözlemlediğim, bu yaş grubunun kadın – erkek ilişkilerinin dinamiğinden habersiz olduğu idi ki ben bu gözlemimden önce yeni neslin, internet sayesinde bizden daha iyi olacağını varsayıyordum.

Neyse olay şu : 26 yaşında Türk bir genç ile iş için yurt dışındayız. Gece eleman ile Türkiye’de pavyona denk gelebilecek bir yere gittik. Bizi götüren adam, yerli olduğundan gittiğimiz yer turistlere yönelik değil. Neyse kızlardan iki tanesi İngilizce biliyormuş. Ben geç vardığımdan yaşça daha büyük (26) ve oldukça güzel olan hatun genç arkadaşa verilmiş. Bana da 19 yaşında oldukça güzel vücutlu, idare eder tipli bir kız kaldı.

Neyse oturduk, konuşuyoruz, eğleniyouz. Bir 15 dakika geçti. Genç adam bana eğilip sordu :

Eleman: “Abi bu bana verdikleri hatun öyle yarım metre mesafede oturuyor. Bir de seninkine bak!”

Tam bunu dediğinde manzara şuydu : Eleman koltuğun ucunda, bacaklar kapalı, öne eğilmiş oturuyor. Kadın da koltuğun diğer ucuna doğru aynı pozisyonda. Bana verdikleri kız ise neredeyse kucağımda, kıkırdayarak bana meyve yediriyor.

Ben : “Abi öyle oturursan tabii gelmez kucağına.” (Aslında kızda problem var sanıyordu).

Eleman : “Nasıl, ne demek istiyorsun?”

Ben : “Bana baksana. Benim gibi otur.”

Ben o anda klasik erkek oturuşundayım. Koltuğun ortasında, geriye yaslanmışım, bacaklar görece açık, bir elim kızın poposunda (bu kısmı kızın mesleğinden, buluşmalarda yapmayın :)), diğer kolum geride açık. Hatun ise neredeyse kucağımda ve bana eliyle meyve yediriyor.

Eleman: “Nasıl?”

Neyse elamanın anlamadığını görünce tarif ettim. Bizden başka kimse Türkçe bilmediği için rahatça anlattım :

Ben: “Kız istemeye gitmiş mahçup damat gibi oturma öyle. Geriye yaslan. Bacaklarını aç. Kollarını da aç. Kızın üstünden geçirmene gerek yok. Sadece açıl betam açıl. Kız kucağına gelir.”

Çocuk dediğimi yaptı. Göz ucuyla ikisini seyrediyorum. Gerçekten de 5 dakikaya kalmadan kız azar azar bunun kucağına geldi ve kucağına monte oldu. Az önce yarım metre ötesinde durduğu adamın kucağında onu meyve ile beslemeye başladı.

Şimdi bu hikayedeki kadınların işi zaten o diye karşı çıkabilirsiniz ama asıl bu gerçek, olayı daha da dramatikleştiriyor. Alfa erkek oturuşu göstermeyen adama, işi zaten gelip kucağına oturmak olan kadın bile yanaşmıyor daha doğrusu yanaşamıyor! Ve aynı adam sadece duruşu ile ikili dinamiği değiştiriyor.

Bu dinamik özellikle ilk buluşmalarda önemlidir. Eğer kızla yan yana oturabileceğiniz bir yer seçerseniz ve eğer aranızdaki elektrik o gece beraber oturacak kadar da iyi ise alfa duruşu ve beta duruşu tamamen iki farklı sonuca gidecektir. Bu tabii yüzde 100 değil ama eğer yukarıdaki alfa duruşunu sergilerseniz kız yavaş yavaş kucağınıza sokulur ki sayısız kere deneyimlememe rağmen bu hareketi, hala küçük ve şaşkın bir tebessümle izliyorum. 1 saat içinde öpüşmeye gidecek bir geceyi, sadece beta oturuşu ile “iyi çocuktu ama ne bileyim bir şey eksikti”ye götürebilirsiniz.

Arkadaşın kendisi zaten bu vücut dilini öğrendiğinden beridir ilk buluşmalarda çok daha başarılı olduğunu anlattı. Sonradan önerdiğim birçok kişiden de aynı geri bildirimi aldım.

Peki tersi olan beta oturuşu nedir? Genel olarak kapalı ve sıkılgan oturuş. Şurada ise beta vücut dilinin cidden aşırı bir hali var.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Rahip Modu (Monk Mode) – Giriş

Rahip modu, kendinizi geliştirmek için kendinize zaman ayırmanızı sağlayacak ciddi bir dönem. Eğer hapı yeni yuttuysan ve nereden başlayacağınızı bilmiyorsan, tam olarak yerin burası. Konu biraz uzun olduğu için giriş, uygulama ve sonuç olarak 3’e bölüp yazacağım.

Peki nedir rahip modu? Rahip modu bir kişisel gelişim sürecidir ve kişisel gelişimi bir alışkanlık haline getirebilmek için en etkili yollardan biridir. Gerçekci olmak gerekirse, burada yazılanları okuyan insanların çoğu gerçekten harekete geçmedikleri için gerçek anlamda başarıyı yakalayamamakta. Bu nedenle bu süreci şiddetle tavsiye ediyorum.

Peki napıcaz? İsminin rahip modu olması boşuna değil, minimum dikkat dağınıklığı, maksimum dikkat ve özen gerektiren bir süreç bu. Kendini kontrol edebilmeyi, bir hayat düzeni oturtabilmeyi başarabilmen lazım, ki kolay olmayacak. Ancak ve ancak böyle cinsel pazar değerini kısa bir zamanda ciddi anlamda arttırabilirsin.

O zaman madde madde başlayalım:

1- Boş aktivitelerden uzak dur!

Günümüz hayat tarzının insana en büyük kazığı bu olsa gerek. Boş beleş işlere çok fazla zaman harcıyoruz ve bu zamanın kayıp olduğunun farkında bile değiliz. Peki ne gibi boş aktivitelerden uzak durman lazım?

  • Bi kahve içip boş boş oturmak
  • Telefondan ya da bilgisayardan saatlerce oyun oynamak
  • Maraton halinde dizi ya da film izlemek
  • Porno izlemek!
  • Mastürbasyon yapmak!
  • Sosyal medya, sözlük gibi yerlerde saatlerce gezinmek
  • Geceden kalma olup günün yarısını heba etmek

Daha bir sürü örnek verilebilir, ama olayın özünü anladığını varsayıyorum. Hayatta sana değer katmayan, yok yere zaman harcadığın, mastürbatif ne varsa çıkar hayatından. Sana sadece kısa vadede bir fayda sağlayan ancak uzun vadede hayatına artı bir fayda sağlamayan ne varsa bırak.

E peki abi hiç mi eğlenmeyeceğiz diye soruyorsan, e insansın tabi eğleneceksin. Ancak bunu belirli bir akşamda, belirli bir süreçte yapmaya alış. Oturup iki gün aralıksız dizi izlemek ya da oyun oynamak eğlenmek değil zaman kaybıdır. Yukarıdaki hareketleri düzenli olarak yapmayı bıraktığında zaten hayatında kendine ayırabileceğin ciddi bir zamanın olacak.

Şimdi bu noktada üzerinde durmak istediğim birkaç konu var.

Birincisi mastürbasyon. Tavsiyem mastürbasyon ve pornoyu tamamen hayatından çıkarmak. Neden mi? Mastürbasyon şu makalede de görebileceğin gibi hormonel seviyeni ciddi olarak bozmakta. Bu da bir başarı elde etmek için ihtiyacın olan motivasyonu bulabilmeni çok ciddi anlamda imkansız hale getirmekte. Aynı şekilde porno da, hem cinsellik algını çok ciddi bir şekilde bozmakta, hem de mastürbasyon aracılığıyla hayatına etki etmekte.

Diğer konu ise alkol. Alkol kullanıyorsan da ciddi anlamda azaltmanı öneririm. Alkol hem beynindeki hormonel yapıyı etkilemekte, hem de ciddi anlamda para ve zaman kaybına sebep olmakta. 1-2 biradan zarar gelmez ama asla ve asla fazlaya kaçma. Hele rahip modunda olduğun süreçte kesinlikle sarhoş olup sabahına hangover olacak kadar içme.

Monk Mode: Be More By Doing Less (Estranging Ourselves from Distractions and Focusing on Success)
Monk Mode: Be More By Doing Less (Estranging Ourselves from Distractions and Focusing on Success) kitabının kapağı.

2- Sosyal çevre

Bu konuda çok net ve acımasız olacağım. “Başarılı insanlar, eziklerle takılmaz!”. Hayatınızda bir amacı olmayan, boş beleş yaşayan tüm insanlarla iletişiminizi kesin ya da minimuma getirin. Sizin kendinizi geliştirmeye çalıştığınızı, yararlı birşey yaptığınızı anlamamak için inat eden, sizi yolunuzdan çevirmeye çalışan, “amaan ne uğraşıyon bunlarla” diyen herkesle ilişkinizi kesin.

İlk kısmı zor olacak, ancak bir süre sonra bunun da yararını göreceksiniz. Çevrenizde gerçekten vizyonu olan, kendini geliştirmiş ya da geliştirmeye çalışan insanlar olsun. Sizi demotive eden herkesi hayatınızdan uzaklaştırın.

3- Günlük hayat

Öncelikle kendinize bir günlük rutin oluşturun. Yatış – kalkış saatleriniz, yemek saatleriniz düzenli olsun. Bu konu özellikle genç arkadaşlar için biraz zorlayıcı olabilir, ancak bu da başarı için olmazsa olmazlardan.

Artık, “bugün dersim yok öğlene kadar uyuyayım” yok! Günlük ortalama bir uyku süren ve kalkış saatin olsun. Hafta sonları 1-2 saat ekstra kaytarabilirsin ama dediğim gibi artık öğlene kadar uyumak yok. Onun yerine yapılacak bir dolu şey var. Onları da bir sonraki yazıda anlatacağım.

Sonraki Bölüm : Rahip Modu (Monk Mode) – Gelişim

Alfa Kuralları – Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak

The Red Pill öğretisi ve bunun temellendirdiği “oyun” kavramı ile ilgili en yaygın eleştirilerden biri, oyunun sahte ve sığ olduğu, oyunu uygulayanların ise yapıyormuş gibi yapmalarının hiçbir zaman yapmak gibi olamayacağıdır. Bu konuya Sadece kendin ol (ya da başkası olma kendin ol) yazımızda değinmiş, erkeği oyundan alıkoymaya çalışan bu propogandanın, kadınların çıkarına işleyen sosyal bir gelenek olduğundan ve asıl amacının hipergamiyi eniyilemek olduğunu belirtmiştik.

Bu işin bir başka boyutu da, yapıyormuş gibi yapmanın, içten gelerek yapmanın temeli olabileceği. Alfa Erkek – National Geographics Çalışması adlı belgeselin aşağıda Türkçe altyazı ile koyduğumuz bölümü bunun aslında bilimsel temelleri olduğunu gösteriyor.

Alfa erkeklerin agresif, kendine güvenen ve egemen davranışlarının içten gelen özgüven ve güç duygusundan kaynaklandığı gibi, bu davranışları uygulamanın içte özgüven ve güç duygusu da yaratabileceği.

Bizim duygu diye hissettiğimiz şeylerin hormon salgılanması ile alakalı olduğu artık bilinen birşey. Yeni yeni keşfedilen şey ise hareketlerle hormon salgısının değişebileceği ve bunun da duygu yaratabileceği. Belgeselin aşağıdaki Fake It To Make It (Yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak) bölümünde, alfa maymun hareketleri yapmanın (örneğin kollar havada açık V duruşu) testosteron seviyesini 20% arttırdığı ve tam tersi itaatkar ve boyun eğer hareketlerin ise 10% azalttığı verisinden yola çıkarak bir deney yapılıyor.

Testosteron, erkeklik hormonu ve yüksek seviyeleri erkeklerin egemenlik ve hırs dürtüsü ile alakalı. İşin ilginci, bu tür özgüven hareketleri sadece testosteronu arttırmak ile kalmıyor, kortizol seviyesini de (stres hormonu) azaltıyor. Bu da alfa erkekliğin sadece agresif bir hırsla değil, stres karşısından serinkanlı bir şekilde davranmayla da ilişkisini açıklıyor.