Bir şeyler yapmalıyım yanılgısı

Burada soru soran erkeklerin önemli bir kısmının hikayesi genellikle şöyle: Kadın ile olmayacak kaygısına kapılıyorlar ve stres hormonu ile dolan beyinlerini “bir şeyler yapmalısın” düşüncesi kemirmeye başlıyor. Korku ve muhtaçlık temelli bu stres ile bir şeyler yaptıklarında ise, her şeyi mahvediyorlar. Buraya geldiklerinde ise “şimdi ne yapmalıyım?” diye soruyorlar. Aslında sordukları ise daha önce yaptıkları ve her şeyi mahveden şeyleri daha fazla ve değişik şekilde yapma izni. Fakat hemen hemen tamamı için cevap basit: Hiç bir şey yapmamalısın. Bu noktaya sürekli bir şey yaparak geldin zaten.

Örnek:

“6 haftadır görüştüğüm bir kız vardı. Her şey çok iyi başlamıştı. Birlikte iyi vakit geçiriyorduk, cinsellik çok güzeldi. Ben de bahsettiğin gibi işi ilişkiye sürme işini ona bırakmıştım.”

Buraya kadar sorun yok.

“Birgün bana işi için birkaç ay sonra başka bir şehre taşınacağını ama her haftasonu İstanbul’a geleceğini söyledi. Benimle görüşmeye devam etmek istediğini de ekledi.”

Uzak mesafe ilişkisi ideal değil ama şu aşamada zamana bırakılabilir.

“Ben ne yaptım peki? Bu olay canımı sıktı. Bir yandan da kız gidiyor paniğine kapıldım sanırım. Pat diye ona aşık olduğumu ve bu taşınma işinin beni çok üzdüğünü söyledim.”

BAM. Burada ilişkinin kadını olarak ne kadar iticileşeceğinin farkındasındır umarım.  Erkek gibi davransaydın en fazla “ben de seninle görüşmeye devam etmek istiyorum” der ve nasıl gideceğine bakardın.

Kız aynı şeyi tekrarladı. Ama ben akşam dayanamayıp bunun beni ne kadar üzdüğünü yazdığım bir mesaj attım. Onu çok sevdiğimi bilmesini istedim.

Emin ol, senin onu ne kadar çok sevdiğini biliyor 🙂 Şu an bu davranışlarınla bilemediği, senin ne kadar erkek ruhlu olduğun.

Bu taşınma işinin beni çok üzdüğünü söyledim ve işi olduğunu söylemesine rağmen ertesi gün görüşme konusunda ısrar ettim. Önce kabul etti ama ertesi sabah “bu işin yürüyeceğine emin değilim” diye bir mesaj attı ve görüşmeye gelmeyeceğini söyledi.

Burada oluşmakta olan bir şey yapmalıyım sarmalını görebiliyor musunuz? Bir şey yapmalıyım diye aptalca bir şey yapıyor ve o şey tam tersi etki yaptığı için daha fazlasını yapmalıyım diye yeni bir şey yapıyor. O şey daha da çok ters tepince de ne yapıyor? Daha daha fazlasını yapmalıyım diye her şeyi mahveden şeylerden daha fazlasını yapıyor. Kaybediyorum, kuş kafesten kaçıyor korkusu, bak bu da olmadı, bu da beni sevmeyecek, bu da gidiyor korkusu ile bir şey yapması gerektiğini düşünüyor. Oysa hiçbir şey yapması gerekmiyor ve yapmasa çok daha iyi.

Bunun üzerine 4 gün ne o mesaj attı ne de ben mesaj attım. Fakat 4 gün sonra dayanamadım ve daha etkili olacağını düşünerek bir çiçek aldım ve iş yerine gittim.

Oha, bir de arızaya bağladın yani. Şu çok seviyorum Gönüüül diye ağlayıp sızlayan sonra da kızın hayatını karartan, uç noktalarda çekip vuran adamlar gibi davranmaya başladın. Her kadının korkulu rüyası ve topuk topuk kaçacağı bir adam gibi. Bir şey yapmalıyım sarmalında dipsiz bir kuyunun dibine doğru düşüyorsun.

Benimle görüşmeyi kabul etti …

Lütfetmiş matmazel.

Ama ayrılma kararının kesin olduğunu söyledi. Ne yaptıysam ikna edemedim.

İkna etmeye çalışmasan belki kararı kesin olmazdı. Lütfen beni terk etme diye yalvarınca seni terk etmesi gerektiğine emin oluyor zaten. Yarın şehirden ayrılma planını çöpe atsa bile seninle birlikte olmaz artık.

Şimdi ne yapmam lazım? Son bir kez aramayı düşünüyorum ama nasıl bir şey söylemem lazım?

Bir şey yapmalıyım yanılgısı böyle bir şey işte. Şu aşamada bile kesinlikle hiçbir şey yapmaman gerekiyor. Bir şeyler yaparak kızı 5 günde hayatından kovaladın zaten, daha da kovalamak mı istiyorsun? Kızın peşinde koşarak kaybettin, daha da peşinden koşarak mı kazanacaksın?

Bu aşamada bir şey yapmalıyım yanılgısından kurtulman lazım. O sana ulaşana kadar ona ulaşmayacaksın. O sana ulaşmazsa bir daha hiç görüşmüyorsunuz. Sana ulaştı mı da şu zayıflıklar hiç olmamış gibi “senden haber almak güzel, görüşelim bir şeyler yapalım” diye flörte devam ediyorsun. Buluşursanız da bu olayları konuşmuyorsun, iyi vakit geçirmeye odaklanıyorsun.

Kadın erkek ilişkilerinde de her şeyde olduğu gibi sabır ve duygusal güç sizi başarıya ulaştırır, sabırsızlık ve duygusal zayıflık sizi başarısızlığa mahkum eder. Kadın erkek ilişkilerinde temel kural çok basit aslında:

Çekici ol. İtici olma.

En temel kural bu. Ve ilişkilerde erkeğin sabırsız olması, duygusal olarak zayıf olması, ilişkinin kadını olması İTİCİDİR. Sabırlı olması, duygusal olarak güçlü olması ve ilişkinin erkeği olması ÇEKİCİDİR.

Sana seni istemiyorum diyen birinin, istediğin kadar güzel çiçek ve çikolatalarla destekle, peşinde koşmak iticidir. Sana seni istemiyorum diyen birine blöf yapmadan arkanı dönüp gitmek ve o sana ulaşana kadar başka limanlara açılmak çekicidir.

Bir şey yapmalıyım yanılgısının sebebi, kaygı. Kaygı insanda bir şeyler yapmazsa işlerin kötüye gideceği, başına bir iş geleceği duygusudur ve beyniniz bu duyguya tepki veriyor. Ama şunu unutmayın. Beyninizin tepkisini harekete dönüştürmek zorunda değilsiniz. Zira birçok durumda kaygı zaten gerçeklikten değil, kişinin kendi sanal korkularından kaynaklanıyor.

 

 

Bir kadının sizinle ilişki istemediğini gösteren işaretler

Bir süredir bir kızla buluşuyorsunuz ama kızla ne olduğundan emin değilsiniz. Bu durumda olan erkeklerin %90’ı aslında Bir Getirisi Olmayan Arkadaşlar (Friends Without Benefits ya da Friendzone) ama azınlık gruba dahil yani kızla ara sıra yatıyor da olabilirsiniz.

Ama eğer şunları duyuyorsanız, çok büyük ihtimalle kız sizinle ilişki istemiyor. İlişki istemiyor ama yatıyorsa ne güzel ama ikisi de yoksa, sizin o döndüğünüz yörüngeden çıkıp gitmeniz en iyisi.

Sizin hayatınızda daha fazla yer işgal etmeye niyeti yoksa.

Sizinle ilişki isteyen bir kadın otomatik olarak sizinle beraber bir gelecek düşünmeye başlar. Bu başlangıçta beraberce yapacağınız küçük şeylerin planlarıdır ya da sizden beraber bir şeyler yapmak için plan yapmanızı ister.

İlişkiye evrilen süreç ilerledikçe kadın sizin daha fazla zamanınızı ve ilginizi işgal etmeye çalışır. Size daha fazla mesaj gönderir, gününüz hakkında sorular sorar, ne yaptığınızı ve tabii ki kiminle yaptığınızı öğrenmeye çalışır.

Bunların olması, “biz neyiz” sorusunun ufukta olduğunu gösterir.  Eğer bu davranışları görmüyorsanız, kız ya o noktada değildir ya da o noktada olmaya niyeti yoktur.

Sadece sizin onun için neler yaptığınızla ilgileniyorsa.

Sizinle ilişki düşünen bir kız ile sizin ilginiz hariç bir şey istemeyen bir kız arasındaki en önemli farklardan biri, konu siz olduğunuzda nelere odaklandığıdır.

Sizin hayatınızın nasıl gittiği ile gerçekten ilgileniyor mu yoksa arada nezaketen mi soruyor? Sizin hayatınızda olan biteni merak edip bunların içinde olmak istiyor mu, yoksa konu büyük oranda onun hayatı ve problemleri mi?

Size arzusu olmayan ama sizi yine de çevresinde tutmak isteyen kadın genellikle ben merkezci davranır. Bu kadın sizi ilginiz, desteğiniz ve potansiyel olarak Plan B değeriniz için çevresinde tutar ama size bir arzusu ve sizin için bir şey yapma isteği yoktur.

Bu, kendini kandıran erkeğe genellikle, kızın çok zahmet olmayan bazı şeyleri yapmaması ile görünür olur. Böyle bir durumla karşılaşırsanız, “ben senin için şunu şunu yaptım sen benim için bunu yapmıyorsun” diye zırlamayın. Kızı orada bırakın gidin ve bir daha da sizin için masaya bir şey koymayan insana kendinizi bedava peşkeş çekmeyin.

Başka erkeklerden bahsediyorsa.

Eğer konuşma esnasında başka adamlardan “lafın gelişi” bahsediyorsa, bunun nedeni (a) sizi erkek olarak değil “kız” kanki olarak görüyor olması ya da (b) sizi kıskandırarak test ediyor olmasıdır.

Ama bir kadın spor salonunda kendisinden numara isteyen yakışıklıdan, sevgililerinden ya da kaçamaklarından bahsediyorsa, kızın erkek arkadaşı değil kız arkadaşı olma yolunda ilerlediğinizi düşünebilirsiniz.  Bir kadın eğer sizinle ilişki istiyor olsa, sizinle ilişki ihtimalini azaltacak şeyler yapmaz. Durumu daha karışık hale getirmekten korkar.

Bir kadın size diğer erkeklerle olan ilişki sorularını anlatıyorsa, arkanızı dönüp gidin. Bir daha da o kadının çevresinde uydu olarak dönmeyin.

“Kendine odaklanmak” istiyorsa

Bir kadın size “kendime, hayatıma odaklanmak istiyorum” diyorsa, bu sizi direkt sizi reddetmeden reddetmek için söylediği bir şeydir.

Kadın dilinde “kendine / işine / sınavlarına / hayatına odaklanmak”, ilişkiye açık olmadığı anlamına gelir … Spesifik olarak sizinle ilişkiye. O nedenle sonra onu başka biriyle görürseniz şaşırmayın. Zira bu tür kadın reddedişleri ne kadar genel söylenirse söylensin, spesifik olarak sizinle ilgilidir.  “Şu an ilişki istemiyorum” demek, hemen her zaman “seninle ilişki istemiyorum” demektir.

Bu, bir süredir görüştüğünüz ama size karşı bir şey hissetmeyen ya da ilişki içinde olduğunuz ama ilişkiyi bitirmek isteyen kadınınların çok kullanacağı bir bahanedir. “Şu an ilişki istemiyorum” diye sizden ayrılan kadınların önemli bir kısmının atlayacağı diğer erkek aslında çoktan hazırdır.

Böyle bir şey duyduğunuzda onu ikna etmeye, onunla tartışmaya kalkışmayın. Devam etme niyetiniz varsa romantik olarak devam etmek istediğinizi ve fikri değişirse sizi aramasını söyleyin, arkanızı dönün ve gidin. Hatalarınız varsa bunlardan ders alın ama bu kadını ikna etmeye çalışmayın.

Sorun sende değil bende diyorsa.

Bir kadının ilişkiyi ya da sizin oldukça fazla yatırım yaptığınız yürümeyi terk ederken çok kullandığı bahanelerden biri de budur.  Bunun asıl anlamı şudur: “sorun sende”. Fakat kadınlar tartışmadan ve sizi direkt reddetmekten kaçındıkları için böyle söylerler.

Bu lafı genellikle fazla efendi, itaatkar, sıkıcı ve uysal davrandığınız için duyarsınız.  Sizin “efendi” özellikleriniz nedeniyle sizde sorun yoktur (!) ama bunlar yüzünden cinsel olarak itici olduğunuzdan sizi bırakmak ister ve bu da bir miktar suçluluk duygusu getirir.

Böyle bir şey duyduğunuzda onu ikna etmeye, onunla tartışmaya kalkışmayın. Devam etme niyetiniz varsa romantik olarak devam etmek istediğinizi ve fikri değişirse sizi aramasını söyleyin, arkanızı dönün ve gidin. Hatalarınız varsa bunlardan ders alın ama bu kadını ikna etmeye çalışmayın.

Sizin gibi birini bulabilmeyi çok istediğini söylüyorsa.

Bunu duyduğunuz anda, sizin için oyunun bittiğini anlayabilirsiniz. Game over. Arkanızı dönün ve gidin, bir daha kızı arayıp sormayın.

Bir kız bunu size cinsel / duygusal hiçbir çekim duymadığı ama sizin ona verdiğiniz şeyleri takdir ettiği zaman söyler.  Siz onun için hemen ulaşılabilecke noktaya gelmişsiniz ama o sizinle bir şeyler istemiyor. Bu lafı da genellikle fazla efendi, itaatkar, sıkıcı ve uysal davrandığınız için duyarsınız.  Ama daha önemlisi, kızın sizin ilginizi kazanmak için hemen hiçbir şey yapmadığı, ilginizi bedavadan peşkeş çektiğiniz durumlarda duyarsınız.

Arkanızı dönün, gidin ve bir dahaki sefere bu kadar bedava olmayın.

Her zaman meşgul ya da sizi ekiyorsa

Sizinle birlikte olmak isteyen bir kadın siz ne zaman buluşalım deseniz “meşgulüm” demez. Bir kadın tabii ki meşgul olabilir ve her buluşma teklifinizi kabul etmeyebilir ama bir kadın sizin için zaman ayırmaktan çok başka şeylerle meşgul ise, sizi pek istemediğini anlayabilirsiniz.

Sizinle telefonda iletişimden memnun olan ama buluşmaları çeşitli bahanelerle reddeden kadın, siz bedava ilginizden memnun olabilir ama sizinle işleri ilerletmek istemez. Mesela bir kadın mesajlaşmalarda istekli olabilir ama buluşmaya gelince “bakarız”, “himmm bilmem ki”, “bu aralat yoğunum”, vs. ile sizi reddediyorsa sizinle işleri ilerletmek istemiyordur. Hatta sizinle buluşmayı istemeyen bir kadın, sıklıkla başka biri ile buluşmaya zaman ayırabiliyordur.

Bir kadın özellikle de alternatif bir zaman önermiyorsa, sosyal medyada oldukça istekli olsa bile vaktinizi boşa harcıyor olma ihtimaliniz çok yüksek.

Sizin ve zamanınızın değerini bilmeyen bir kıza zaman harcayarak, kendinize ve zamanınıza değersizmişsiniz gibi davranmayın.

Bir sıcak bir soğuksa.

Sizinle ilişki için ilgilenmeyen ama sizin ilginizi isteyen bir kadının çok sık yapacağı şeylerden biri de, sizi bir iki adım uzakta tutacak şekilde davranmasıdır. Bu özellikle birçok tecrübesiz erkeğin takılıp kaldığı bir nokta. Zira kız ilgiden olmamak için sizi iki üç adım yakınına çekecek kadar sıcak davranırken, fazla yaklaştınız mı sizi iki üç adım uzakta tutacak kadar soğuk davranır. Birçok tecrübesiz erkek ise bu dinamiği tamamen yanlış anlayarak, daha fazla çabalayarak o üç adımlık mesafeyi kapatabileceğini sanar.

Bir kadın birgün “seni özledim” diyecek kadar sıcak, başka gün mesajlarınıza cevap vermeyecek kadar soğuk olabilir.  Böyle bir durumda olan tecrübesiz bir erkeğin kafası tamamen karışır. Tipik bir iyi çocuk, bardağın sadece dolu tarafına bakar ve soğuk günleri, sıcak günlerin hatırına tolere eder. İyi çocuk tam bir zihin jimnastiği kabiliyeti ile, kafasında prensese çevirdiği kadınla bir sonraki sıcak gün için sabırla bekler. Birgün umutla beklediği öpücüğü alabileceği umuduyla, kadının onayının peşinde koşarken, kendi özsaygısını çöpe atar.

Bir kadın bu davranışları sergileyen bir erkekten anladığı, kendisinin çok değerli biriyken erkeğin ondan daha değersiz olduğudur. Kadının böyle bir erkekle birliktelik istemesinin zor olduğunu söylememize gerek yok sanırım.

Kendinizi bu duruma sokmayın. Yakına kadar çekim (sıcak), aman çok yaklaşmasın diye itki (soğuk), bir erkeği yörüngede uydu yapar.

Şu an bir ilişki istemiyorsa

On milyonlarca erkeğin zamanını boşa harcamasına neden olan şeylerden biri de bu absürt bahane. Tecrübesiz birçok erkek bu bahaneye kelimesi kelimesine inanarak, “şu an ilişkiye hazır değilse hazır olmasını beklerim hatta onu ısıtmak için çaba da harcarım” diye yörüngede döner durur.

Kadıncada “şu an ilişki istemiyorum” demek, “seninle ilişki istemiyorum” demektir. Kadınlar  bunu genellikle size gerçeği direkt söyleyip sizi üzmemek için yaparlar. Ama bunu için için erkeği yörüngede tutmak için söyleyenleri de vardır.

Bu bahaneye inanarak umutla bekleyen birçok erkek-sat uydusunun sonunda şahit olduğu şey, kadının başka biriyle hemen ilişkiye hazır olmasıdır.  Ama on milyonlarca AFC, birinin kendisini seçmesi için onun yanında onun için bir şeyler yapması gerektiğini düşünür ve bu bahaneyi olduğu şey gibi almanın daha mantıklı olduğunu anlamak istemez. Bu bahane bir reddediştir.

Bir kişinin sizi seçmesi ve sizin için hazır olması için onun yörüngesinde asla beklemeyin.

Sürekli olarak onun çerçevesindeyseniz

Bir kadının her dediği ile aynı fikirdeyseniz, aktiviteleri sürekli olarak onun müsait olmasına göre ayarlıyorsanız, kararları o alıyorsa, aranızdaki dinamiğin kontrolü onun duygularının, ruh halinin ve fikirlerinin elindeyse, onun çerçevesindesiniz.

Eğer kendi isteklerinin peşinde koşan, planlarını kendine uyan şekilde yapan, kendi gerçekliğini yaratıp şekillendiren, zamanını boşa harcayan veya saygısız kadınları hayatından çıkarmakta problemi olmayan bir insansanız, kendi çerçevenizdesiniz.

Bir kadın ile ilişkinizin ilişki olabilmesi için, rahatlayıp kontrolü size bırakarak feminen davranmasını sağlayacak şekilde, sizin çerçevenizde olması lazımdır. Eğer sürekli olarak onun isteklerine göre hareket ediyorsanız ve onun liderliğini takip ediyorsanız, kadını maskülen olmaya itiyorsunuz. Bu, kadının sizden soğumasına neden olur.

Bu tabii ilişkiyi zorbalıkla yönetmeniz gerektiği anlamına gelmiyor. Bu konuda zorlamadan, ufak ayarlarla ve sosyal zeka ile davranmanız gerekiyor.

İletişimi veya cinselliği başlatmıyorsa

Ham arzu, bir kadınla ilişkinizde nerede olduğunuzun en iyi göstergesidir. İletişimi ve seksi sıklıkla kadının başlatması da ham arzunun en iyi göstergelerinden biridir.

Elleri sürekli üzerinizde olan ve sizinle konuşmak için bahaneler yaratan kadın sizi fiziksel ve ruhsal olarak istiyordur. Böyle bir kızın “biz neyiz?” diyerek ilişki başlatmaya çalışması an meselesidir.

Ama burada dikkat etmeniz gereken bir şey var. Bir kadın doğal olarak arkadaş canlısı ve dokunmaya yatkın olabilir. Birçok kadın da uydusu olan erkeklere arkadaşça dokunabilir, koluna girebilir, omzuna başını koyabilir ve bazen elini tutabilir. Hatta bazı kadınlar sizi sizden istediğini alacak kadar ısıtmak için size dokunarak sizi manipüle edebilirler. Burada ölçüt, yoğunluk ve tutarlılıktır.

Eğer bir ilişki istiyorsanız ve bu ilişkinin sağlıklı olmasını istiyorsanız, kadının sizi sizin onu aradığınızdan bir tık daha fazla aradığı noktaya gelecek kadar yatırım yapmasını beklemelisiniz.

İletişimi sizin daha fazla başlatmanız ise sizin muhtaç ve itici olmanıza neden olabilir.  Aslına bakarsanız bir kadını itmek için en etkili yöntemlerden birisi, iletişimi sürekli olarak sizin başlatmanızdır. Kadına sizi özlemesi, sizi düşünmesi ve size ulaşması için zaman ve fırsat vermelisiniz.

Gerilimden çok rahatlık varsa

Bir kızın sizinle aşırı rahat olması, onun sizinle ilişki istemediğine dair güçlü bir işaret olabilir. Sürekli ulaşılabilir, itaatkar ve tahmin edilebilir olmanız, çekici değil iticidir.

Fakat burada denge önemlidir zira aşırı gerilim ve özellikle de bu gerilim negatif ise, drama, dengesizlik ve ayrılık getirir. Kötü çocukların sarhoş edici derecede çekici iken ilişkilerinin genelde dengesiz ve kısa ömürlü olmasının nedeni, bu dengesizliktir. Bir kadının kalıp ilişki geliştirebileceği kadar rahat olması, ama sizi tam olarak çözememiş olması en iyi karışımdır.

Aranızdaki şey tamamen fiziksel ise.

Biriyle beraber olamayan erkeklerin en çok içinde bulundukları durum friendzone olabilir ama tek durum bu değildir. Bazen cinsellik de işin içindedir ama ilişki olmaz. Niyetiniz buysa, eğer duygusal ihtiyaçlarınızı cinsel ihtiyaçlarınızdan ayırabiliyorsanız sorun değil ama bu tür ilişkiler sıklıkla bir tarafın duygusal olarak daha fazla yatırım yapması ve diğerini daha fazla istemesi ile sonuçlanır. Özellikle de erkek tecrübesiz ise, bir süre sonra kadının içine düşer ve olayı ilişkiye çevirmeye çalışır.

Genel kural şudur: erkek cinselliği, kadın ilişkiyi daha fazla ister. Eğer roller değişirse, erkeğin hüsrana uğraması büyük olasılıktır. Bu nedenle aranızdaki şeyi tek eşli ilişkiye çevirmeye çalışan siz olmayın.

Eski sevgilisini unutamamış ise.

Bir kadın başka bir erkeğe yatırım yapmış halde ise, size yatırım yapamaz. Özellikle de yeni ayrılmış bir kız, eski sevgilisini hala tam unutmamış ise, sizinle ilişkiye ya açık olmayacaktır ya da rebound ilişkiye girecektir.

Eğer eğlencenize bakıyorsanız, rebound ilişki büyük sorun değil ama kadına gerçekten bağlandıysanız çok can sıkıcı bir durum. Kural olarak eğer ilişki istiyorsanız, eski sevgilisini unutamamış kızı anlayabilmeyi ve ona duygusal yatırım yapmamayı öğrenmeniz gereklidir.

Gerekli Zihin Değişikliği

Yukarıda bahsettiğimiz durumlarda çakılı kalmış erkeklerin ortak noktası, kendilerini zihin merkezlerine koymamalarıdır. Bu erkekler, kendilerini (de) ödül olarak görmezler.

Birçok erkek böyle bir durumda kendine ve bize şöyle soruyor:

“Neden benimle ilişki istemiyor? Benimle ilişki istemesi için ne yapmalıyım?”

Oysa şu soruyu soracak şekilde zihinsel değişim geçirmelisiniz:

“Neden bu kızla ilişki isteyeyim? Benimle ilişki için bir şeyler yapıyor mu?”

Kendini ödül olarak görmeyen bir insan maalesef kendisini ödül olarak görmeyenlerin peşinde koşup, kendisini ödül olarak görenleri hor görmeye (yani ben ödül değilim zihin yapısını doğrulamaya) meyillidir. Kendinizi ödül olarak görürseniz, sizi ödül olarak görmeyenlere şans vermemeye, sizi ödül olarak görenlere emeklerinin karşılığını vermeye meyilli olursunuz.

İlişkilerde başarı daha çok sizin doğru zihin yapısında olmanıza bağlıdır, ne kadar çaba harcayıp peşinde koştuğunuza değil. Siz erkek olarak önce başarı ve değer peşinde koşmalısınız, kadın peşinde değil.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Beyaz At

Bu hikaye muhtemelen, bugün okuyacağınız en önemli at hikayesi ya da en azından ilk üçe girecektir.

Çocukken sık sık İskoçya’yı ziyaret eden birini tanıyorum. Adamın İskoçya’daki akrabaları, at arabaları ile evlere süt dağıtma işiyle uğraşıyorlardı. Ellerindeki atlardan bir tanesi, adamın şu an adını hatırlayamadığı, beyaz bir at,  ailenin en değer verdiği attı.

Bu zeki at tüm süt dağıtım rotasını ezbere biliyordu. Öyle ki neredeyse hiç yönlendirilmeden hangi yolu gideceğini ve hangi evlere uğrayacağını öğrenmişti (her evin ne kadar süt aldığını da öğrenmişmiydi? Bilmiyorum, adam bundan bahsetmedi.)

Beyaz at aynı zamanda çok iyi huyluydu. Diğer atlardan farklı olarak, hiçbir zaman inatçı davranıp sahibine karşı gelmiyordu. Ve hiçbir zaman da mola istemiyordu. Hergün neredeyse hiç durmadan kendisinden isteneni yapıyordu.

Beyaz at aile için hayatı oldukça kolaylaştırıyordu ve aile de onu çok seviyordu – ya da daha doğrusu sözde çok seviyorlardı. Söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyordu. En çok yükü beyaz ata taşıtıyorlardı. En çok beyaz atın sağlığını ihmal ediyorlardı. Onu sürekli çalıştırmalarına rağmen ona çok az özen gösteriyorlardı.

İhmal edilen yük beygirlerinin çok acı veren kemik hastalıklarına yakalandıklarını duymuştum. Sonuçta nedeni ne olursa olsun, adamın anlattığına göre beyaz at genç yaşta öldü. Aile onu ölümüne çalıştırmıştı.

Soru: insanlar mı atları eğitirler, atlar mı insanları? Her iyi davranışçı size bunun iki yönlü bir etkileşim olduğunu söyleyecektir. Daha az uyumlu atlar, beyaz attan daha uzun ömürlüydüler ve bunun nedeni kısmen sahiplerinden daha çok şey talep etmeleriydi.

Bu hikayeyi bana anlatan adam, beyaz attan üzüntü ve yakınlık ile bahsetmişti. “Ben de bütün hayatım boyunca bu beyaz at oldum” demişti. Çevresindeki birçok kişi onun çalışkanlığını ve uyumlu doğasını süistimal etmişti. (Adam artık yeter demişti ve değişim sürecindeydi).

Çok sayıda erkek, beyaz at rolünü oynar. Bu döngüyü kırmak demek, insanları eğitmek demektir ve bu da roket bilimi değil. Bir at süt dağıtım rotasını ezberleyebiliyorsa, bir erkek de “evet lütfen”, “hayır teşekkür ederim” veya “siktir git” demeyi öğrenebilir. Bunlar basitlerdir, ama kolay olmayabilirler.

Beyaz at kendi doğasına göre davranıyordu ama beyaz at gibi davranan erkeklerin iki doğası vardır: birisi, başkalarına vermek için ısrar ederken diğeri bu verdiklerini kabul eden insanlardan nefret eder. Bu erkeklerin kişiliğinin yarısı “izin ver ödeyeyim” derken diğer yarısı da “bu üç oldu, bir kere de ben ödeyeyim de, bencil o.ç.” der. Bu erkek, kendi aleyhine olacak şekilde, ikiye bölünmüş biridir.

Bu çatışmayı çözmek zordur ama beyaz at olacak kadar gücü ve dayanıklılığı olan herkes, bir kez artık yeter dedi mi, bu alışkanlığından kurtulacak donanıma da sahiptir.

Çeviri: Beyaz at

Efendi Erkek Sendromu – 1

Sosyal yapıda ve geleneksel aile yapısındaki hızlı değişmeler günümüzde diğer insanların onayı peşinde koşan bir erkek türü yarattı. Bu erkeklere efendi erkekler (iyi çocuklar) diyoruz. Bu efendi erkeklerin temel ortak noktaları şunlar:

  • Başkalarının onayı peşinde koşarlar.
  • Kendi kusurlarını birer defo olarak görür ve gizlemeye çalışırlar. Çünkü kusurları açığa çıkarsa sevilmeyeceklerini düşünürler.
  • Diğer insanların önceliklerini ve ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koyalar.
  • Hemcinsleriyle (özellikle babaları) ve kendi maskülen doğalarıyla olan bağlarında kopukluk yaşarlar.

Bu iyi çocuklar dışarıdan nasıl göründüklerini ve hata yapmamayı fazla önemserler. Başkalarını memnun etmek onlar için hayati bir mesele haline gelmiştir. İnsanlarla çatışma yaşamaktan, anlaşmazlığa düşmekten coronadan korktukları gibi korkarlar.

İyi çocuklar özellikle kadınları memnun ederek, kadınların yakındıkları “kötü, umursamaz” erkek sürüsünden kendilerini olumlu anlamda farklılaştırarak kadınlar tarafından fark edilmeyi, kabul görmeyi strateji edinmişlerdir. Kendilerine mantıklı gelen bu strateji aslında son derece kötü ve insan çiftleşme ritüelinin acımasız savanasında bu erkekleri yem edecek cinstendir.

Kim bu efendi erkekler ?

Bu erkekler bazen en yakın arkadaşlarımız, bazen abilerimiz, kardeşlerimiz, bazen de ta kendimizizdir. Bu erkekler her kimseler hepsi birbirinden çok farklı, şahsına münhasır kişiler ancak ortak bir inanç onların kesişim kümesini oluşturuyor : “Eğer yeterince iyi olurlarsa ve her şeyi doğru yaparlarsa, sevilecekler, kabul görecekler, özellikle kadınlar onları fark edecek, ihtiyaçları karşılanacak ve problemsiz, rahat bir hayat yaşayacaklar”.  Bu kafa yapısı onları kendi hatalarını gizlemeye, kendi ihtiyaçlarını ve duygularını arka plana atıp diğerlerinin ihtiyaçlarına öncelik veren bir anlayışı kılavuz edinmelerini sağlıyor.

Efendi erkekler tam da bu yüzden hayatta, özellikle de ilişkilerde yüzleri gülmemeye en büyük adaylar. Çünkü bu erkekler kendi isteklerini ikincil öncelik yapmaya devam ettikçe kimse onların yerine bunu yapmayacak ve toplumda istekleri göz ardı edilen görünmez biri gibi yaşamaya devam edecekler.

Efendi erkeğin karakteristiği

Efendi erkekliğin temelleri erken yaşlarında içselleştirdikleri bir inanç sisteminden gelir. Ve bu yanlış inanç sistemi hayatları boyunca onlara önderlik eder. Normal erkeklerde şimdi sayacağım özelliklerin birkaç tanesi var olabiliyorken, efendi erkekler bu özelliklerin çoğuna sahiptirler:

  • Efendi erkekler onay ararlar: Efendi erkeklerin evrensel değeri başkalarının onayını aramaktır. Efendi adamın yaptığı ve söylediği çoğu şey birinin onayını alma ve almama meselesidir. (Bunu birçok erkek farkında olmadan da yapıyor)
  • Efendi erkekler çatışmadan kaçarlar: Efendi erkekler kendi dünyalarını problemden soyut bir şekilde tutmak isterler. Çünkü tersine dayanacak duygusal güçleri yoktur. Bunu sağlamak için insanları sinirlendirecek şeyler yapmaktan korkarlar.
  • Efendi erkekler kişisel hassaslıklarını, kusurlarını gizlemeleri gerektiğini düşünür: Kişisel kusurları sevilmeme nedeni olarak algılarlar. Kendilerini kusurlarıyla sevmeyi başaramazlar.
  • Efendi erkekler için hata yapmak tehlikelidir: Hataları dışlanma ve yalnız kalma nedeni olarak algılarlar.
  • Efendi erkekler fazla düşüncelidirler: Bu erkekler başkalarının önceliklerini ön plana alıp iyi davranışlarda bulunmanın diğer insanların onları sevmelerini sağlayacağı inancı içindedirler. Eğer birinin bir ihtiyacı varsa ya da kızgınsa, depresyondaysa kendine böyle bir talep gelmese bile iyi çocuklar o kişinin problemini çözmeye çalışırlar.
  • Efendi erkekler babalarından farklı olmaya çalışırlar: Pek çok efendi erkek pasif, kızgın ya da ilgisiz babaları olduğunu söyler. Bu yüzden bu erkeklerin babalarından 180 derece daha farklı olmaya çalıştıkları çok görülen bir şeydir. Babalarıyla bağ geliştirip, yeterli paylaşım yapamayan erkekler zaten rol model bulmakta zorlanır ve anneleriyle çok vakit geçirdikleri için dünyaya feminen bir gözlükten bakarlar.
  • Efendi erkekler erkek hemcinsleriyle problemli iletişim yaşarlar: Diğer erkeklerle iletişim kopukluğu kendi maskülen özlerinden kopukluğun bir sonucudur. (Zaten bir erkek kızlarla başarılı olmak istiyorsa önce erkeklerle iletişiminde belli oranda başarılı olması şarttır.)
  • Efendi erkekler kendi ihtiyaçlarını öncelik haline getirmekte zorlanırlar: Eğer kendi ihtiyaçlarını ön plana koyarlarsa kendilerini bencil, suçlu hissederler.
  • Efendi erkekler partnerlerini kendi dünyalarının merkezi yaparlar: Çoğu efendi erkek mutluluklarını partnerlerinin mutluluğuna bağlamış durumdadır. Bu yüzden sıklıkla ilişkilerine orantısız bir enerji harcarlar.

Sorarsanız eğer çoğu efendi erkek size “iyi erkek olmakta yanlış nedir ki ?” diyecektir. Bu erkeklerin uyumaya devam etmesi toplum ve feminizm tarafından destekleniyor. Mesela hassas erkeklerinin toplumumuzda birer komedi unsuru olarak kullanılması az görünür bir durum değil. Ancak Tvde gösterilen şapşal, kızı görünce eli ayağına dolaşan efendi erkek filmin sonunda gene de kızı kapabiliyor. Fakat gerçek hayatta bu senaryonun sonunun böyle gelişmesi söz konusu değil. Tüm bu ve benzeri beyin yıkamalar sayesinde çoğu efendi adam kalıplarını, inançlarını sorgulama gereği bile duymuyor.

Aslında sözlükteki “iyi” tanımıyla efendi erkeklerin dünyasında “iyi” tanımı birbirine uyuşmuyor. Bir erkeği iyi, efendi erkek diye etiketlemekle aslında onun pek az iyilik barındıran gerçek davranışlarına doğru bir referans yapmış olmuyoruz.  Bu erkekler toplum, ana akım medya, feminizm ve yüzeysel kadın söylemleri tarafından manipüle edilmişler ve başkalarının, özellikle de kadınların karşılıksız faydasını gözetmeyi kafalarında “iyi” olarak tanımlamışlar.

Efendi erkek adlandırılması bu söz konusu erkekler için aslında yanlış bir tanımlamadır. Çünkü efendi erkeklere aslında iyi demek yanlış bir tanımlama olur. İyi den ziyade bu erkekler düşünce bozukluğuna ve yanlış beklentilere sahipler. İşte “iyi, efendi” erkeklerin hiçte iyi olmayan ! özellikleri:

  • İyi, efendi erkekler gerçek değillerdir: İnsanların onları nasıl göreceklerini çok umursadıkları için kendilerini farklı göstermeye çalışırlar. Varsa hatalarını, kusurlarını sürekli gizlerler.
  • İyi, efendi erkekler karşılık umarak yardım ederler: Efendi erkekler karşılık bekler şekilde “iyi” olurlar. Bu karşılık çoğu zaman bir materyal değildir. O kişinin ona minnet duyması, o kişinin ona bir dahaki sefer kızmaması, kendisini kabul etmesi, diğer erkeklerden daha iyi bir sevgili adayı olduğunu anlaması gibi şeylerdir. Sonuç olarak efendi erkeğimiz çok fazla şey verir ve karşılığında çok az şey alır ve bu durum içinde hayal kırıklıkları birikmesine neden olur. Mesela bir kızın dertlerini dinleyip, yardımına koşup, hatta adet sancısı duyduğunda masaj yapıp sonra o kız başka bir adama gittiğinde buna yakınması klasik bir efendi adam davranışıdır. Bu hareketlerin hepsi özde iyi olduğundan değil, çıkar amaçlı yapılan şeylerdir.
  • İyi, efendi erkekler kapalı kutudurlar: Onay arayışı temelli hareket etmeleri, normalde ifade etmeleri gereken şeyleri bastırmalarına neden olur. Olası tepkilerden dolayı dışarı yansıtmadıkları o içlerindeki kopan fırtınalar en olmadık yerde birikip patlayınca herkesi şaşırtırlar.
  • İyi, efendi erkekler manipülatiftir: Efendi erkekler kendi isteklerini öncelik haline getirmedikleri ve istekleri konusunda açık olamadıkları için istediklerini almaları için ellerinde tek bir çare kalır. Bu çare de yan yollara dalıp manipüle ederek onu dolaylı yoldan elde etmeye çalışmaktır.
  • İyi, efendi erkekler pasif-agresiftirler: Efendi erkekler kendi hayal kırıklık ve içerlemelerini direk olarak yansıtmak için yeterince güçlü değillerdir. Bu yüzden de bu biriken olumsuz duyguları dolaylı yollardan, geç bir şekilde muhatabına yansıtırlar.  Bu mesajın karşıdaki kişi tarafından anlaşılması mümkün değildir ve iletişim bozulur. Pasif agresiflik aynı zamanda kişisel sınır çizmeyi becerememenin bir sonucudur.
  • İyi, efendi erkekler kızgınlık doludurlar: Efendi erkekler hayat boyu “iyi” çabaları sonucu elde ettikleri karşılığın çok az olduğunu görürler. Ve içine düştükleri bu durum bünyelerinde kızgınlık, umutsuzluk biriktirir. İçlerinde bastırılmış bu duygular her an düdüklü tencere gibi patlayacak halde gezmelerine neden olur.
  • İyi, efendi erkekler bağımlılıklara eğilimlidirler: Bağımlılıklar stresi azaltma, ruh halini değiştirme amaçlı kullanılır. Efendi erkekler içlerinde çok fazla şey biriktirdikleri için bu biriken enerjinin bir yerden çıkması gerekir. Diğer maddeler gibi efendi erkekler arasında cinsellik takıntısı da bağımlılık seviyesinde görülebilir. En efendi görünen erkeklerin bile internet geçmişlerinin başkalarına tarafından görülmesi fikri tüylerini diken diken edebilir.
  • İyi, efendi erkekler kişisel sınırlarını çizmekte zorlanırlar: Çoğu efendi erkek “hayır”, “şunu yapmak istemiyorum”  gibi şeyler söylemekte zorlanır. Bu yüzden kendilerini çaresiz kurbanlar olarak görebilirler. Bu onları pasif-agresif bir düdüklü tencere yapar.
  • İyi, efendi erkekler yalnızdırlar: Sevilme ve beğenilme arzularından dolayı kendileri olamazlar ve doğal olmayan hareketlerinden dolayı diğer insanların onlarla gerçekten bağ kurması zorlaşmıştır.
  • İyi, efendi erkekler samimi ilişkilerde problemler yaşarlar: Efendi erkekler kendileriyle çok meşgul oldukları için, berbat dinleyicilerdir ve muhtemelen o an kendilerini nasıl koruyacaklarını, ne derlerse iyi etki bırakacaklarını falan düşünüyorlardır.
  • İyi, efendi erkekler cinsel sorunlara eğilimlidirler: Efendi, iyi erkeklerin tatminsiz bir cinsel yaşamları vardır. Çünkü iyi bir cinsel yaşam feminen enerjiyle maskülen enerjinin birbirini ateşlemesiyle oluşur. Bluetooth cihazının eşleşmesi gibi düşünün. Feminen enerji karşısında eşleşecek yeterli güçte bir maskülen enerji bulamadığı için evliliklerde dahi son derece isteksiz bir partnerle karşılaşırlar.

Bu yazıyı “No More Mr Nice Guy” kitabından faydalanarak kendi eklemelerimi ve yorumlarımı katarak yazdım. Devam yazısında efendi erkek sendromunun kökenlerine iniyoruz.

Devam yazısı: Efendi Erkek Sendromu – 2

Yazar: Secret

Kızlarla başarının gerçeklerini anlattığım kitap setime buradan ulaşabilirsin, senin için aşağıya bana gelen yüzlerce okuyucu yorumundan bir örnek sunuyorum.

 

 

Vaka Çalışması: Seni terk edenin peşinde koşma

Abi selam. 2 ay önce bir kızla tanıştım ve flört etmeye başladık. Aramızda fiziksel bir şey olmasa da öyle yakınlaştık ki sanki sevgili gibiydik.

Bahse girerim, kız daha “biz neyiz” konuşması yapmadan sen ilişki öncelikli erkek kafasına girdin. Bu yol friendzone’a çıkar. Tamam hikayeyi okuduğumdan ne olacağını biliyorum ama cidden oraya çıkar.

Fakat daha sonra benimle görüşmeyi kesti çünkü bana karşı güçlü duygular hissetmeye başlamış ve şu an bir ilişkiye hazır değilmiş …

Kız senin kalbini kırmamak için öyle söylemiş.

Olan şu: Kızın fazlaca peşinden koştun, üstüne düştün ve ilişkiyi iteledin yani aranızdaki “flörtün” feminen tarafı oldun. Kız da “ne oluyoruz lan böyle, prense bir güldüm kurbağaya dönüştü” diye uzadı!

İyi çocuklar bu tür bir ilişki öncelikli erkek kafasının, ulvi bir şey olduğu konusunda kendilerini hayat boyu kandırabilirler. Kızlar bu “saf ve temiz duyguları” ellerinin tersiyle ittikleri için hayat boyu kadınlara düşman kesilebilirler. Ama gerçek değişmez:  ilişkiyi kadından hızlı iteleyen erkek, istediği şeye sahip olmayı hak etmediğine ve kızın bırakıp gitmesinin an meselesi olduğuna inandığı için böyle acele eder. Bu zayıflığın, kendini değersiz görmenin, korkaklığın tüm hareket ve sözlere yansıyacağını daha önceden yazmıştık.

Farkında olmamayı tercih ettiğin bu zayıflık yüzünden muhtemelen hep kaybettiğinden, bu da kaçmadan bir an önce ilişki / sevgili diye kızı kafesleme peşindesin. Ama o kafesin kapısı da kuşun istediği an uçup gitmesi için açık. Maalesef sevgililiği ve sağlam bir bağ sayıldığı tek yer senin pembe pardon mavi hayal dünyan.

Bu konuşmadan sonra arkadaş kalmaya karar verdik.

.
.
.

 

 

.
.
.

Oturabilirsiniz.

Bahse girerim, kız sana arkadaş kalalım dedi, sen de “mecburen” kabul ettin. Egon bunu “karar verdik” diye yazdırıyor. Senin niyetin arkadaşlık falan değil. Arkadaşı oynamanın sana bir kapı açacağını sanıyorsun ama fena yanılmışsın.

Arkadaş kalalım diyen kıza, kibarca “ben arkadaşlıktan fazlasını düşünüyorum ve seninle arkadaş kalamam. Eğer bu konuda fikrin değişirse beni ara” gibi bir şey dersin ve arkanı dönüp gidersin.

İlk başında aslında bu arkadaşlık olayını iyi idare ettim. Ama bir hafta sonra kızı fazlaca aramaya ve her defasında bir bahane bulup gelmemesine rağmen buluşma teklif etmeye başladım. Sanırım bu da beni zayıf ve muhtaç gösterdi.

Doğrusu zaten zayıf ve muhtaç erkek sinyallerine bir yenisini ekledin. Fazlaca peşinden koşarak yani ilişkiye hemen atlayan erkek olarak zayıf ve muhtaç erkek sinyalleri verdin. Peşinden koşmaya devam ederek yani arkadaş kalalım teklifine atlayarak daha da zayıf ve muhtaç erkek sinyalleri verdin.

Peki çözümün ne?

Seni friendzone’a ışınlayan davranışa yani peşinden koşmaya devam etmek! Aynı şeyi arka arkaya yapıp farklı sonuç beklemek. Deliliğin tarifi.

Arkadaş kalalım diyen kıza, kibarca “ben arkadaşlıktan fazlasını düşünüyorum ve seninle arkadaş kalamam. Eğer bu konuda fikrin değişirse beni ara” gibi bir şey diyecektin ve arkanı dönüp gidecektin.

2 hafta önce ona merhaba mesajı attım. Cevap verdi ama mesajlaşma bir yere gitmedi.

Seni friendzone’a ışınlayan davranışa yani peşinden koşmaya devam etmek! Aynı şeyi arka arkaya yapıp farklı sonuç beklemek. Deliliğin tarifi.

AFC olmak kolay değil. AFC nedir? AFC emektir.

Şimdi 2 haftadır no contact uyguluyorum. Birinci sorum şu. Önümüzdeki hafta kızın doğum günü. Onu arayıp doğum gününü kutlayayım mı?

Hayır. No Contact (iletişimi kes) demek no contact (iletişimi kes) demektir. Doğum günü, sevgililer günü, kabotaj bayramı, vs … aramayacaksın. NOKTA.

Aslında daha iyisi süpriz yapıp bir doğum günü hediyesiyle kızın iş yerine uğrayıp öyle mi kutlasam?

.
.
.

HAYIR! No Contact (iletişimi kes) demek no contact (iletişimi kes) demektir. Blöf yapmadan arkanı dönüp gidiyorsun demek. BLÖF YAPMADAN. Yani gittin mi dönüş yok!

Kız sana ulaşmadığı sürece bir daha senden bir telefon veya mesaj alamayacak demek. Evet bu, kız sana hiç ulaşmazsa bir daha senden hiçbir zaman telefon veya mesaj alamayacak demek. Kapiş?

2 hafta sonra arayım mı ile olmuyor o iş.

Ayrıca bir de kıza rüşvet vereceksin. Evet senin o doğum günü hediyen, beni sev rüşveti.

Ayrıca bu her Türk genç kadınının kabusu, arıza ve sülük gibi yapışan erkek davranışı.

Ne olacak sanıyorsun? Şöyle mi diyecek : “Seni kibarca reddedeyim derken kendini friendzone’a attın ama doğum günümde kapımda belirmenle bir anda senin bana aşkını büyüklüğünü anladım! Bu ulvi aşka hayır diyemem. Hemen beni babamdan iste.”

Sülük gibi yapıştığımın farkındayım …

Farkındasın (!) ama nedense kapısında belirerek sülük gibi yapışmaya devam etmek için izin istiyorsun!

Ama doğum gününde karşısına çıkar ve en alfa halimle cool bir şekilde davranırsam onu etkileyebileceğimi düşünüyorum.

Pembe pardon mavi hayallerde debelenip durduğunu ve çok fazla romantikli film izlediğini düşünüyorum. “Bok çukurunda debelenip onun karşısında tertemiz biri gibi davranarak, onun beni koklayacağını düşünüyorum” gibi absürt bir şey söylüyorsun.

Biliyorum ilişki …

Hala ilişki diyor ya 😀

uzak ama en azından arkadaş olarak devam etmeye ikna edebilirim.

Allah’ım sana geliyorum.

Sen bu kızı istiyorsun. Kız ise sana arkadaş kalalım demiş. Gerçi arkadaş kalmak istediğinden değil ama minimum olgunluğa sahip bir erkeksin ve ben seninle bir şey istemiyorum demek istediğini anlarsın diye söylemiş.

Ama şöyle mi yapsam: Ona bir mektup yazıp, içimi döküp yoluma devam mı etsem?

Birader senin şu aşamada hiçbir şey yapmana gerek yok. Arkanı yürü ve git. Kızı arama, sorma.

Kızın içinde sana karşı herhangi bir ilgi ve saygı kalmışsa (gerçi bu ikisini de yok etmek için emek harcamışsın), birkaç hafta ya da ay senden haber almazsa seni düşünecektir.

“Bana arkasını dönüp gitti mi?”

“Birini mi buldu acep?”

Umrunda değil miyim?

Acaba onu yanlış mı değerlendirdim?

Eğer bu derece bir ilgi yoksa, senin yüzüne kapanan kapıyı “yalvarırım beni içeri al” diye yumruklaman bu ilgi ve saygıyı azaltacaktır. O ilgi ve saygı yoksa zaten seni arayıp sormayacak, gittiğin umrunda olmayacak.

Kadının kapısında ağlamanın çalıştığını filmlerde izledin ama o bok gerçek hayatta çalışmaz.

Arkanı dön, arkana bakmadan yürü git. Eğer kapının öte yanında eve alınmayı bekleyen yavru köpek gibi beklemediğini anlarsa ve ilgisi varsa arkandan gelip seni “hey nereye böyle?” diye dürtecektir. İlgisi yoksa “oh gitti be” diye sevinip hayatına devam edecektir. Ama ikincisinde en azından senin kendine bir saygın kalır.

O saygıya ihtiyacın var zira sen bu oyunla her kızı kendinden topuk topuk kaçırırsın. Umursamamayı, tabak çevirmeyi, kendini ödül olarak görmeyi, vs. öğrenmen gerekiyor. Bir an önce.

Erkekler için İlişkiler Setimize de bakabilirsiniz.

Kadının ilgisini abartmak

PUA Cemiyeti’nin YouTube kanalındaki Kıza Nasıl Açılırsın? Nasıl Çıkma Teklif Edersin? videosunun altında şöyle bir diyalog var :

Mertmen : Abi kizin beni sevdigini biliyorum ama utaniyorum ne yapmaliyim.

Joker : Mertmen utangaç kaybeder. Biraz cesaret ele ele gezeceğin o güzel günleri düşün ve senden hoşlanıyorum de. Sadece 2 kelime edecek cesaretin yoksa yanmışsın sen zaten.

Mertmen : Abi bugun tum cesaretimi toplayip gittim yanina noldu dedi felan neyse sonra acildim hayir dedi bi daha beni rahatsiz edersen seni idareye sikayet ederim dedi. Ben de hani beni seviyordun felan dedim yok oyle bisey dedi. Arkadaslarina sordum Bilmiyoruz bize oyle dedi diye soyledi Ama simdi tum arkadaslarim pes etme diyo ne yapmaliyimm.

“Hani beni seviyordun ?” 😄

Bu çocuk saçmalamış ve abartmış ama yaşadığı hayal kırıklığı anormal bir durum değil. Araştırmaların tekrar tekrar gösterdiği üzere erkekler kafalarında, karşılarındaki kadının kendilerine olan cinsel ilgisini, olduğundan çok daha yüksek kurguluyorlar. (Dipnot : Kadınlar da tam tersi erkeğin kendilerine olan ilgisini, olduğundan daha az olarak kurguluyor).

Bunun nedeni muhtemelen erkeğin karşısındaki kadının ilgisini olduğundan daha az algılamasının, fırsat kaçırmasına neden olması. Günümüz feminenleşmiş erkeği, reddedilmeyi dünyanın başına yıkılması olarak algılasa da, reddedilmenin ahım şahım bir masrafı yok. Ya da kadının ilgisinin sandığından az olmasının çok büyük bir maliyeti yok. Bu nedenle, kadın ilgisini abartma sayesinde, erkek daha fazla kadına yürüyerek daha fazla kadınla birlikte olma şansını arttırıyor (kadınlar için erkeğin ilgisinin sandığından az olması ise,  tek başına hamilelik nedeniyle maliyeti ağır olabilir o nedenle kadınların ilgiyi olduğundan az görmesi de anlaşılır bir şey).

Maalesef reddedilmekten ölesiye korkan mavi haplı çocuklar dünyası için ilgiyi abartmak maliyetli. İdealindeki “dişi tanrıçayı” karşısındaki etten kemikten insan kadınının bedenine koyup ona tapan (oneitis) mavi haplı için, bir kadın tarafından terk edilmek asla o spesifik kadın tarafından reddedilmek olarak algılanmaz. İnsan ve tanrıça, tüm kadınlık tarafından reddedilmiş gibi algılar. Bu nedenle mavi haplı çocuk yürüyüp boyunun ölçüsünü almaktan korkar. Genellikle ilgisini abarttığı kadının çevresinde uydu olur ve haftalarını, aylarını ve bazen yıllarını çöpe atar.

Siz eğer tabak çeviriyorsanız, ilgili olduğunuz 5 kıza yürüyorsanız, belki 4 kızdan red yiyeceksiniz ama biri sizinle birlikte olacak. Tamam 4 tanesinde yanıldınız ama bir ayda ard arda ya da paralel 5 kıza yürümeseniz, kırmızı haplı çocuk gibi, bir ayın sonunda bir kızla bile birlikte olmayacaktınız. Ama siz yılda bir kıza yürüyor ve bu kızı da aylarca uzaktan sevip her hareketinden nem kapıyor, uzaktan sürekli papatya falı bakıyorsanız, ilgiyi abartmak sizi fena halde bağlıyor.

Buradaki çocuk ne yapmalı? Öncelikle hiçbir kızın ilgisinden 100% emin olamazsınız bunu öğrenmeli. Bu genç arkadaşın, böyle bir dersle öğrenmiş olması lazım. Bu nedenle de kırmızı haplı çocuk oyunu oynamalı.

Ama maalesef bir de çocuğın bahsettiği arkadaş etkisi var. Pes etme, aynı duvara kafanı vurup dur diye tavsiye vermişler. Bu tavsiyeyi “ya sen başkalarına da yürü ama bu kızı bir iki yine yokla” şeklinde veriyor olsalar yine işe yarar da, uzaktan uzaktan haftalarca duygusal yatırım yapmış ve kazanma şansı az olan adama, tüm kaynaklarını bu sepete koy ve çöpe at diye tavsiye veriyorlar.

Yeri gelmişken kısaca kıza nasıl açılırsın, nasıl çıkma teklif edersin sorusuna cevap vereyim. Belki daha uzun bir yazı yazarım. (Not: Sonradan yazdım) Bir kıza açılmazsın, bir kıza çıkma teklif etmezsin. Bunlara gerek yoktur. Bence senden hoşlanıyorum da açılmaya girer. Hem gereksiz, hem zararlı olabilir.

Uzaktan uzaktan “beni seviyor” hayalleri ile avunmak, kızın sizi sevmediğinizi öğrenmenin acısından iyidir gibi geliypr. Ayrıca bu sayede güya kadın – erkek arasındaki pozitif cinsel gerilimi arttırmak için gerekli oyunun stresine bulaşmadan yaşıyorsunuz..

Bir kızdan hoşlanıyorsanız ve gidip kızla konuşursanız, kız bunu 99% anlar zaten. Yani açılma kısmını geçin. Çıkma teklif etmeyeceksiniz, kızı bir yerlere çıkmaya davet edeceksiniz ve aranızdaki pozitif cinsel gerilimi arttırıp el tutma, sarılma, öpme, seks gibi şeylere yönlendireceksiniz. Çiftleşme dansı yapacaksınız yani.

Üstelik pat diye çıkma teklif ettiğinizde, belki de o aşama aşama tırmanışla olabilecek, sizi belki olabilir sahasından (oyununuz ile= olur bu sahasına geçebilecek kızı, daha henüz belki sahasında iken karar vermeye zorlayarak şansınızı azaltıyorsunuz.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Vaka Çalışması – Ne yazık ki sıkıntıdan öleceğime acı çekmeyi tercih ederim.

Aşağıdaki yorumu bir hatun yeni sevgilisi ile ilgili yazmış. Hatunun ağzından kırmızı hap gerçeklerinin doğrulanması (siz kadına saydırmadan önce belirteyim olanlar adamın suçu ve nedenini anlatacağım).

Başlık : Sonunda götün teki olmayan biri ile birlikteyim ve çok sıkılıyorum.

Mesaj : Götün teki heriflere uzun süre dayanabilme konusunda bir geçmişim var (en sonuncusu 9 sene sürmüştü). Sonunda iyi, zeki, hoş ve çekici bir erkekle çıkmaya başladım ve seks harika.

Ondan daha fazla hoşlanıyor olmayı çok isterdim. Ama maalesef. Duygusal olarak ulaşılabilir bir erkek ve benden samimi olarak hoşlanıyor. Ortak hobilerimiz var. Onun sevgisini kazanmak için çalışmam gerekmiyor. Onun ne düşündüğünü veya neye ihtiyaç duyduğunu anlamak için tahmin oyunları oynamam gerekmiyor. Ve bu çok SIKICI.

Bundan nefret ediyorum ama ondan neredeyse ayrılacak durumdayım ama ayrılmıyorum zira bu ilişki yürürse harika olacağını düşünüyorum. Ama kalıcı olarak arızalı olduğumu, götün teki heriflerin ya da sıkıntıdan ölmenin kaderim olduğunu düşünmeye başladım.

Ne yazık ki sıkıntıdan öleceğime acı çekmeyi tercih ederim.

Yukarıdaki mesajda hatunun SIKICI olarak tanımladığı ve hissettiği şey aslında sıkıntı değil. Bunu tek tek analiz ettiğimizde aslen ne olduğunu göreceksiniz.

Ama önce şu önemli tavsiyeyi vereyim : Eğer oyunu zayıf bir beta sağlayıcı iseniz, geçmişinde kötü çocukların acısı olan ve artık evinin kadını olma safhasına gelmiş kadınlardan uzak durun. Bu kadınlar söz konusu olduğunda SİZ KOCA DEĞİL AVSINIZ!

Evet kızımız alfa dul. Eldeki betanın veremediği dramanın açlığı ile acı çekiyor. Bu adamın tek şansı kadının dayanamayıp adamı terk etmesi yoksa bir iki sene içinde aldatma da başlayacaktır.

Sonunda iyi, zeki, hoş ve çekici bir erkekle çıkmaya başladım ve seks harika … AMA … Duygusal olarak ulaşılabilir bir erkek

Duygusal olarak ulaşılabilir bir erkek = Kadın gibi bir erkek.

ve benden samimi olarak hoşlanıyor.

ve benden samimi olarak hoşlanıyor

ve benden samimi olarak hoşlanıyor = O kadar uzun zaman pompalandım – bırakıldım ki benim uzun süreli partner olarak bir değerim olmadığımı anlayamayan erkekler midemi kaldırıyor.

Ortak hobilerimiz var.

Ortak hobilerimiz var = Bu adamla birlikte olmaya devam etmek için rasyonel sebepler bulmaya kasıyorum.

Onun sevgisini kazanmak için çalışmam gerekmiyor.

Onun sevgisini kazanmak için çalışmam gerekmiyor = onun sevgisi ve ilgisi değersiz.

Onun ne düşündüğünü veya neye ihtiyaç duyduğunu anlamak için tahmin oyunları oynamam gerekmiyor.

Elimin altında bir fino köpeği, zaten anlasam da anlamasam da, ihtiyaçlarını karşılasam da karşılamasam da alternatifi olmayan bir aç.

Bundan nefret ediyorum,

Bundan nefret ediyorum = kendimi tutmazsam bir götün kollarına atlayacağım.

Ama kalıcı olarak arızalı olduğumu, götün teki heriflerin ya da sıkıntıdan ölmenin kaderim olduğunu düşünmeye başladım.

Ama kalıcı olarak arızalı olduğumu … düşünmeye başladım = bu adam gibi bir adamı sevmem gerektiğini düşünüyorum ama kadın ruhum bu kadınsı, alternatifsiz, ilgisi değersiz adama değil o götlere meylediyor.

Bizler ilkel dürtülerin gaza bastığı bir arabanın şoför koltuğundayız. Direksiyonu ne yöne çevirmek istersek isteyelim, doğal dürtülerimize ne kadar ters yönlere gitmeye kalkarsak, motoru yakmaya o kadar yaklaşırız.

Bir erkek iyi bir kadına sadakat yemini edebilir ama kadının vücudu, yüzü, kıvrımları adamı heyecanlandırmıyorsa adam bu sözünü yerine getirmek için ilkel dürtülerini sürekli kontrol altına almak zorunda kalacaktır.

Bir kadın iyi bir erkeğe sadakat yemini edebilir, ama erkeğin kişiliği, duruşu, mizacı ve maskülenitesi kadını heyecanlandırmıyorsa, kadın bu sözünü yerine getirmek için ilkel dürtüleri ile sürekli savaşmak zorunda kalacaktır.

Kadın çekici bir gizeme sahip ve Korku Oyununun Vajina Gıdıklama Sanatında usta bir “piçe” olan doğal arzusu ile ne kadar savaşırsa, ilişkisinin bitmesi o kadar hızlanır. Bunu bir süre devam ettirebilir ama beraber olduğu kadınsı adamın varlığında hipergamisi içinde patlamaya hazır bir yanardağ gibi azdıkça azacaktır.

Bitirmeden, Alfa siker beta öder mantığındaki bir hipergaminin kadının haince planları sonucu olmadığını bilinç altında gerçekleşen bir olay olduğunu hatırlatayım. Aşağıdaki bölüm öğrenen adamla henüz yayınlanmayan bir konuşmadan :

Zaten genelde olay şöyle. Hatunlar 20lerinde bu adamlardan (efendi çocuk) uzak duruyorlar, sonra bu adamlar olmasa çocuk yapamayacakları ortaya çıkınca evleniyorlar ve sonra çocuk olunca boşuyorlar. FAKAT … Burada kadın hin planlar yapmıyor. Birçok kadın 32 yaşında bekleyen beta ile evlenirken içten olarak o adamı istiyor ya da istemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Kadının güvenlik ve çocuk ihtiyacı gözünü boyuyor. Ama çocuk olur olmaz, devletin nafaka artı iştirak nafakası hizmetinin de yardımıyla ihtiyaç bitince kadındaki perde kalkıyor. Yani “lan evde kaldın bir salak beta bulup seviyormuş gibi yapayım sonrasına bakarız” diye bir plan değil bu.

Kıssadan hisse : Bu kadına saydırmakla vaktinizi boşa harcamayın, bu adam gibi kadınsı, ilgisi değersiz, alternatifsiz veya aç olmamaya bakın.

Kaynak : Women Would Rather Be Miserable Than Bored

Vaka çalışması – 8 yıllık ilişkinin aldatılma ile bitmesi

Aşağıdaki hikayeyi ekşi’de gördüm. Yazan muhtemelen sempati puanı toplayım diye yazıp da şamar oğlanına dönünce kaçmış ama şu arkadaş kopyasını almış. Ben de buraya yapıştırıyorum. İlişki diyor ama 6 senesi ilişki 2 senesi evlilik :

2011 yılından önce herkesin imrendiği bir hayatım vardı. yaşıtlarıma nazaran varlıklıydım. yakışıklı ve güzeldim. onlarca sevgilim olmuştu. fakat çok erken yaşta sıkıldım bunlardan. daha sakin bir hayat için hayatımın aşkını bulmaya odaklamıştım kendimi. how i met your mother’daki ted misali..

onunla 2011 yılının sonlarına doğru tanışmıştık. ilk gözlerini gördüğüm anda evleneceğim kadın bu demiştim. gerçekten de öyle oldu. keşke görmeseymişim dediğim anlar olmuyor değil. ama hayat dediğimiz şey kazandığımız anı ve tecrübelerden ibaret değil mi zaten. birlikteliğin ilk gününden itibaren ben bir romeo’ya dönüşmüştüm. yıllardan beri içimde biriken sevme güdüsü patlama yaşıyordu resmen. ilk sene her ay dönümü ufak süprizler yapıyordum. romantik anlar yaratıyordum. gecenin 12’sinde puding yapıp evine götürüp sürpriz yapmışlığım bile vardı benim. evcil hayvanını bile ben almıştım. bir sıkıntısı, sorunu oluyordu ben kendimden vazgeçip ona adıyordum kendimi. o nefes alsın ben bir şekilde hallederim kendimi diyordum. yaşadığımız hayatın stabil devam etmesi için sürekli borçlanıyorum. en büyük hatam buydu belki de. arkadaşlarım azalıyordu gün geçtikçe farkındaydım fakat bana o yeter diyordum geleceğin hayalini kuruyordum. gözüm başka kimseyi görmüyordu. tanımadığım kızın saçları elime değse suçlu hissediyordum kendimi. evlilik teklifim bile muhteşemdi. yoktan var ederek yapmıştım.. yeni yeni dizilerde, filmlerde rastlıyorum bizim 7 yıl önce yaşadığımız sahneyi.. ben mecnundum, romeoydum, tristandım, ben aşktım.

ilk yıllar bu şekilde sürdü. ama içimde bir burukluk vardı. tam değildi her şey. yavaş yavaş içimde ki sıkıntıların nedenini fark etmeye başlamıştım. ben 10 adım atıyorsam o 1 adım atıyordu. belli bir zaman sonra bu koymaya başlamıştı. ama hep teselli ediyordum kendimi ilerde düzelecek. düzelecek. düzelecek.. (düzelmedi..) ben onu yüceltirken, o beni aşalıyordu resmen.. içimde ki romantik çocuk ölmeye başlamıştı artık. her eylemim hayal kırıklığına dönüşüyordu. herkesin imrenerek baktığı o ilişki sıradan bir hal almaya başlamıştı. müdahale etmeye çalışsam da içimde ki güç tükeniyordu. ama güçlü, dayanıklı bir çocuktum. tatillere gidiyorduk. arkadaşlarımla gitmişim gibi geliyordu hep. sadece el ele tutuşan bir çift. geceleri iyi geceler seni seviyorum diyen ve sırtını dönüp uyuyan birisi vardı karşımda. beni seviyordu ama hissettiremiyordu. hayallerimden çok uzaklaşmıştım bu süreçte.

6. yılımızda evlilik olayına start verdik. belki diyeceksiniz malsın durumlar böyleyken neden evlendin. evet hem maldım hem aşık hem umutlu. evlilik zamanında herkesin yaşadığı sıkıntıları yaşadık. ama atlattık. çünkü sevgi vardı içimde. umut vardı.. ışık vardı.. balayımızı çok güzel planlamıştım. romantik aşk filmlerinde ki sahneler mevcuttu. ama bulunduğumuz şehirlerde mevcuttu onda gene yoktu. eve girdikten sonra cicim ayı dedikleri olayı hiç yaşamadım. ama huzur vardı. saygı vardı. belli bir zaman geçtikten sonra yalnız hissetmeye başladım kendimi. sanki bir babaydım.. anneydim.. ama sevgilim yoktu. sürekli kollaman gereken, bakman gereken bir çocuk..hiçbir zaman maço erkek olmadım. erkek temizlik yapmaz, ütü yapmaz, yemek yapmaz demedim. hepsini elimden geldiğince yaptım. ama tek başıma yaptığımın farkına vardım belli bir süre sonra. çünkü ben yorgun argın ütülerimi yaparken o netflix’te birşeyler izliyordu. ben evi sildikten sonra ayakkabı ile eve giriyordu. benim sigara alacak param olmazken, bankalar peşime düşmüşken, evin tüm maddi sorumlulukları omuzlarımdayken o çılgınlar gibi alışveriş yapıyordu. bunlar artık koymaya başlamıştı. kendime dinlenecek alan bulamıyordum. aile bağları hiç yoktu. iki tarafın da ailesi yemeğe bile gelmemişti. cinsel hayat çürümeye başlamıştı. yakınlaşmalar 1 hafta arayla oluyordu sonra o süre 2 haftaya çıktı. yorgunluklar bahane ediliyordu. bunu tartışmaya açtığımda ise ‘beni tahrik etmiyorsun’ gibi söylenmeyecek sözler söylüyordu. yaralanıyordum kendimi iyileştirmeye çalışıyordum.

bu şekilde sürdü gitti. belli bir süre daha. düzelmesini umuyordum. derken netflix’te you adlı diziyi izledim. ve içime bir şüphe düştü. teline vs bakmamıştım yıllardır. ona almış olduğum apple watch salonda şarjda duruyordu. aldım kurcalamaya başladım. mesajlarda tanımadığım bir isim dikkatimi çekti. mesajı açtım ve bammmm.. karşımda “toplantıdayım aşkım çıkınca arayacağım seni. ve bir öpücük”. cevap ise “tamam minik unuttum ben toplantıyı sorry.” çok açık ve net whatsapptan konuşuyorlardı. mesajın orda unutulmasının ve tek 2 mesajın olmasının nedeni aradığı zaman meşgule atmış ve mesaj ile yanıtla yapmıştı. hemen fotoğrafladım elimde kanıt olmalıydı. ne yazık ki numaranın son 2 rakamı gözükmüyordu. bir hafta araştırma yaptım. yediremedim. çünkü çok güveniyordum. ilk baş inkar etti ama çocuğu bulmuştum. o inkar etti ben konuşma sürelerini buldum. o inkar etti ben çoçuğun köyünü, adresini tc’sini buldum. işyerini anasını babasını tespit etmiştim artık. ortada aldatma söz konusuydu. ve istemeye istemeye gidip mahkemeye dilekçe verdim. duruşma günü geldiğinde istersen boşver gitmeyelim geri çekeyim dedim. sarıl bana dedi öp beni dedi o an içimde bir ışık belirdi. birşey hissettin mi diye sordu. dedim evet. o ise ben hissedemiyorum dedi sevmiyorum artık dedi. yıkıldım. ve ayaklarım yüreğim ağzımda o duruşma salonuna girdik. 8 yıl boyunca koyduğum tüm tuğlalar 2 dakika içerisinde yıkıldı.

sonuç olarak bana aşık olmayan birisine aşık oldum. kızamıyorum da. ama şuan içimde ölmeyen bir öfke var ve delirmekten korkuyorum belki de delirdim bilmiyorum. içimden o çocuğun karşısına çıkmak geliyor. büyük ihtimalle de çıkacağım. öfkem azalacak mı peki ? sonuç olarak duygusal olarak çöküş, güven problemi, ekonomik iflas, 50k borç, hayal kırıklıkları, kaybolup giden 8 sene.. geçecek biliyorum ama ne kadar yara kalacak, ne zaman geçer muamma.

Tek tek ele alalım :

2011 yılından önce herkesin imrendiği bir hayatım vardı. yaşıtlarıma nazaran varlıklıydım. yakışıklı ve güzeldim. onlarca sevgilim olmuştu. fakat çok erken yaşta sıkıldım bunlardan.

Bunda kendi başına bir problem yok ama işte şu kafa (oneitis + aşkitis) adamı yakar :

daha sakin bir hayat için hayatımın aşkını bulmaya odaklamıştım kendimi. how i met your mother’daki ted misali..

Insan bir kere masala inanmasın, karşısına oneitisi çıkıyor (daha doğrusu karşısına çıkan ve kendisine ilk ilgi gösteren (ya da tahammül edebilen) hatuna fantezisini yansıtıyor.

onunla 2011 yılının sonlarına doğru tanışmıştık. ilk gözlerini gördüğüm anda evleneceğim kadın bu demiştim. gerçekten de öyle oldu.

Mavi hap tam güç devreye giriyor ve yarış atından (en azından kendi iddiası) at gözlüklü, çuvala sıçan yük beygiri yaratma süreci başlıyor. İlk gözlerini gördüğünde evleneceğim kadın bu dediğin an bittin zaten.

bir sıkıntısı, sorunu oluyordu ben kendimden vazgeçip ona adıyordum kendimi.

Bir erkeğin, bir kadının saygısını kaybetmesinin en kestirme yollarından biri bu. Nankörlük falan demeyin, bu adam kendinden iyi bir insan olduğu için değil, kadın için sonuna kadar çabalamazsa kaybederim korkusu yüzünden vazgeçiyor. Bu zayıflığı her kadın fark eder. Bir de üstüne kadının bu adam omurgalı mı, omurgasız mı diye yaptığı testlere bile böyle atlıyorsa sıçar.

Yokluk zihniyeti follows :

gözüm başka kimseyi görmüyordu. tanımadığım kızın saçları elime değse suçlu hissediyordum kendimi.

Gözünün dışarıda olmamasında sorun yok. Ama şu aşırı duygu yüklü “saçları elime değse suçlu hissediyordum” duygusallığı çok sakat. Bu aşamada eleman tanrıçasına layık olmayan bir ölümlü olduğunun farkında olarak kendisinin ona yetmeyeceğini düşünüyor ve açığı sürekli ödeyerek, çabalayarak ve böyle romantik kelimelerle yaltaklanarak kapamaya çalışıyor. Tabii ki bunu rasyonelleştirecek ve şöyle diyecek :

evlilik teklifim bile muhteşemdi. yoktan var ederek yapmıştım.. yeni yeni dizilerde, filmlerde rastlıyorum bizim 7 yıl önce yaşadığımız sahneyi.. ben mecnundum, romeoydum, tristandım, ben aşktım.

Şimdi dönüp bakınca sen neymişsin görüyorsundur umarım diyeceğim de görse bunu yazmaz.

Bu aşamada yıllardır çiğnediği önemli kurallardan birini etkisini ağır şekilde görmeye başlıyor.

yavaş yavaş içimde ki sıkıntıların nedenini fark etmeye başlamıştım. ben 10 adım atıyorsam o 1 adım atıyordu.

Onun sadece bir adım atmasının en büyük nedeni zaten senin her halta 10 adım atman.

belli bir zaman sonra bu koymaya başlamıştı. ama hep teselli ediyordum kendimi ilerde düzelecek. düzelecek. düzelecek.. (düzelmedi..)

Sen davranışını düzeltmezsen yani kendini geri çekmezsen nasıl düzelsin, neden düzelsin? Azıcık soğukluk yapsa, o 10 adımı 20 adım yapacak kadar bu kadına muhtaç olmuşsun.

ben onu yüceltirken, o beni aşalıyordu resmen..

Bir kadını bu kadar yükseklere çıkarırsan, sana tepeden bakmaktan başka çaresi kalmaz ki! Seni aşağılar zira senin onlarca adımı kendini aşırı değersiz, onu işe aşırı değerli bulduğun için yaptığını biliyor. Kendini sen aşağılıyorsun yani, o da sadece senin ona gösterdiğin şeyi görüyor.

Bu arada Heartiste’yi hatırlayalım:

III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

Bir erkeğin bu aşamaya gelmesi, kadının evlendikten sonra 200 kilo alıp salmasına denktir. Kadıncağız nasıl iğreniyordur anlamak için bunu gözünüzde canlandırın.

6. yılımızda evlilik olayına start verdik. belki diyeceksiniz malsın durumlar böyleyken neden evlendin.

Malsın evet. Bundan daha malı da bu tip bir evliliği kurtarmak için çocuk yapan ama bu da mal.

evet hem maldım hem aşık hem umutlu. evlilik zamanında herkesin yaşadığı sıkıntıları yaşadık. ama atlattık. çünkü sevgi vardı içimde. umut vardı.. ışık vardı..

İnsan zayıflıklarını erdem sayıp yüceltmeye meyilli. Çünkü muhtaçtım, alternatifsizdim, zayıftım demek yerine aşıktım demek daha kolay. Herkes arkandan seninle alay etse de en azından sırtını sıvazlıyor.

hiçbir zaman maço erkek olmadım. erkek temizlik yapmaz, ütü yapmaz, yemek yapmaz demedim. hepsini elimden geldiğince yaptım. ama tek başıma yaptığımın farkına vardım belli bir süre sonra. çünkü ben yorgun argın ütülerimi yaparken o netflix’te birşeyler izliyordu. ben evi sildikten sonra ayakkabı ile eve giriyordu.

Bkz. ev işi yapan erkeğin hazin sonu.

benim sigara alacak param olmazken, bankalar peşime düşmüşken, evin tüm maddi sorumlulukları omuzlarımdayken o çılgınlar gibi alışveriş yapıyordu.

Sen de gıkını çıkarmadan ödüyordun. Sen ödüyorsun neden yapmayacak? Kadının karaktersizliğini savunmuyorum ama kadınlar erkeklerinden aileye yön vermesini beklerler ve böyle bir “lider”in bozup azdıramayacağı kadın zor bulunur. Bu adama en anne eliyle seçilmiş, bakire ve iffet timsali kadını ver, aynı şekilde hipergamisine kısa devre yaptırır.

cinsel hayat çürümeye başlamıştı. yakınlaşmalar 1 hafta arayla oluyordu sonra o süre 2 haftaya çıktı. yorgunluklar bahane ediliyordu. bunu tartışmaya açtığımda ise ‘beni tahrik etmiyorsun’ gibi söylenmeyecek sözler söylüyordu. yaralanıyordum kendimi iyileştirmeye çalışıyordum.

Bkz. Karım benimle cinsel ilişkiye girmiyor.

içime bir şüphe düştü. teline vs bakmamıştım yıllardır. ona almış olduğum apple watch salonda şarjda duruyordu. aldım kurcalamaya başladım. mesajlarda tanımadığım bir isim dikkatimi çekti. mesajı açtım ve bammmm.. karşımda “toplantıdayım aşkım çıkınca arayacağım seni. ve bir öpücük”. cevap ise “tamam minik unuttum ben toplantıyı sorry.” çok açık ve net whatsapptan konuşuyorlardı.

Eskimo “birader” de teşrif ettiler.

Bkz. Aldatan kadın belirtileri

ve istemeye istemeye gidip mahkemeye dilekçe verdim. duruşma günü geldiğinde istersen boşver gitmeyelim geri çekeyim dedim. sarıl bana dedi öp beni dedi o an içimde bir ışık belirdi. birşey hissettin mi diye sordu. dedim evet. o ise ben hissedemiyorum dedi sevmiyorum artık dedi. yıkıldım.

wtf mavi ?!?!?

kızamıyorum da.

Kızamazsın tabii. Hepsi senin suçun. Evin reisi olman gerekirken hizmetçisi ve ATMsi olursan olacak budur. Reissiz ev, kaptansız gemi gibi alabora olmuş. Kadın da karaktersiz bu arada.

“sonuç olarak duygusal olarak çöküş, güven problemi, ekonomik iflas, 50k borç, hayal kırıklıkları, kaybolup giden 8 sene..  içimden o çocuğun karşısına çıkmak geliyor. büyük ihtimalle de çıkacağım. öfkem azalacak mı peki ?

Ne öfkesi abiciğim, git eskimo biraderine bir bira al. Adam seni kurtarmış resmen. Tamam bu işin şakası bira falan alma da harbiden ucuz kurtulmuşsun (50 bin lira ömür boyu nafaka ve çocuklarını yarım yamalak görmenin acısı yanında hiçbir şey), hayatının tadını çıkar şimdi.

Sen yat kalk bu kafayla ve bu hatunla çocuk yapmadığına dua et. O zaman bir de senin sponsporluğunda sevgilisinin kucağında hoplardı. Kadınla da hayat boyu bağın olurdu. İçindeki betayı öldür, o seni öldürmeden. Zira bu oneitis ile önüne çıkan her hatunla olay böyle olur. Uzun süreli ilişkiler nasıl yönetilir onu da öğrenmen lazım.

 

Seni karın beta yapmadı : Sen KENDİN YAPTIN

“Her erkeğin doğası, onu lider olmaya çağırır. Diğer erkeklerin reisi anlamında lider olamasa bile, her erkek evinin reisidir. Evinin koruyucusudur. Karısının ve çocuklarının yanlış yola sapmasını engeller, onlara yol gösterir ve doğanın meyvelerini çekirgelere ve kasırgalara karşı korur.” – Pook

İnsanların, genellikle dile getirdiklerinden farklı olan kırmızı çizgilerini test ederek, onların gerçek sınırlarını ve beklentilerini anlamaya çalışmak, evrensel bir insanlık özelliğidir.

  • Oyuncaklarını toplamayı ya da yatağa gitmeyi reddeden bir çocuk.
  • Hız sınırını aşan bir sürücü
  • İşine geç gelen bir çalışan ya da çalışanına ekstra para ödemeden ondan gece geç saatlere kadar çalışmasını isteyen bir patron.
  • Kendisi daha kolay alabilecek iken kocasından kendisi için bir şeyi getirmesini isteyen, ya da aylık harcama bütçesini aşan, ya da aylarca seks yapmayı reddeden kadın.
  • Kız arkadaşının cinsel kırmızı çizgilerini sürekli zorlayan bir erkek arkadaş.
  • Sofradan yemek çalan bir köpek.

Test edilenler eğer makul sınırlar ve sonuçları bastırırlarsa, ki yetkin bir erişkinden beklenen budur, karşılıklı olarak kabul edilebilir kurallar konulur ve doyurucu ilişkiler kurulabilir. Ama insan sürekli olarak bu sorumluluğundan feragat ederse, kötü sonuçlar ortaya çıkar :

  • Çocuklar, ebeveynlerine saygı duymayan şımarık veletlere dönüşürler.
  • Herkes hız sınırlarını aşmaya başlar ve bazıları öyle aşar ki ölümlü kazalar artar.
  • Çalışanlar işe geç gelmeyi alışkanlık haline getirirler. İşverenler işçilerini sömürmeye başlarlar.
  • Kadın kocasına olan tüm saygısını ve arzusunu kaybeder ve seks hayatı ölür. Bbazı durumlarda kadınlar kocalarına kötü davranır ve onlara duygusal şiddet uygular.
  • Kız arkadaş cinsel istismara uğrar.
  • Cesar Milan gelip de onlara alfa davranışları öğretene kadar, köpek sahiplerine dünyayı dar eder.

Makul sınırlar ve beklentiler dayatmak, tüm yetişkinlerin tüm ilişkilerde temel görevidir, özellikle de evlilikte. Birçok nedenle (çatışma korkusu, safsalak romantik aşk kavramı, iyi çocukların “gizli anlaşmaları” ile (*) istediklerini alma çabası, oneitis tek boynuzlu atının kendisini terk edeceği korkusu ya da kendisini sekssiz bırakacak korkusu, vs …) bazı kocalar, hayatlarının başka alanında gayet sınırlar koyabilen adamlar iken, yetişkin ve evli bir erkeğin ödevi olan bu “makul” sınırlar koyma işini evlilik içinde yapmaktan çekinirler. Bu adamların karıları, bu zayıflığı, insan ilişkilerinin normal akışı içinde cereyan eden bu bilinçaltı sınır test etme süreci sayesinde fark ederler. Bilinçsiz olsa da bu testlerin çok az dirençle karşılaşması onları ilişki yıpratıcı bir yere götürür.

Kendi bağımsız iradeleri olmadığından ve sürekli başkalarının çerçevesine girerek onların ihtiyaç duydukları onaylarını arayan, bildiğimiz çerçevesiz ve alıngan betalar, yanlışlıkla tüm iradeyi ve sorumlulukları başkalarına yansıtırlar. Bu adamlar özellikle karılarının kazara ya da fırsatçı bir şekilde sınırlarını test etmelerini, ya da onların kendine güvensiz ve kaygılı davranışlarını, kendilerini betalaştırmak için bilinçli bir şekilde açılmış bir savaş sanarlar. Gerçekte ise sebep – sonuç ilişkisi tam tersidir; erkeği betalaştıran süreç, kendi gizli anlaşmalarına uymaya kendilerini adamaları ve oneitis karılarını sinirlendirmekten ya da kaybetmekten korkmalarıdır.

Bu standart beta davranışı, örneğin bir kocanın, kendine güveni olmayan, sürekli endişeli ve bağımlı karısının sınır testlerini asla sınırlarını dayatmakla karşılamamasına ve bu nedenle de kadını bu ultra efendi salağın bir açıklık / bir yön göstermesine muhtaç bırakarak kadının  gittikçe daha fazla sınırda kişilik bozukluğu davranışları göstermesine neden olur.

Bizim bahtsız (kırmızı hap) radikalleri ise kadının çerçevesinden bakmaya devam ederek ve temel iradeyi ve kötülüğü kocaya değil de kadına atarak (böylece de erkeğin egosunu okşayarak) buldukları çözümler, kadını değiştirmeye odaklıdır, erkeği değil. Bu radikallerin bulduğu çözümler kadının egosunu kırmak üzerinedir. Bu hem faydasızdır hem de zaten erkeğin kontrolü dışındadır. Üretken olmayan ve kendi egonuzu sıvazlamaya yönelik bu düşünce tarzına karşı koyun.

Bir daha bu forumda asla “karım beni betalaştırdı” demeyin. Bu erkek hamsteringi (rasyonalleştirme makinesi) ve sizin ilerlemenize engel olan bir bencillik (solipsizm). SİZ kendiniz BETALAŞMAYI seçtiniz, süreci SİZ, iyi çocuk gizli anlaşmaları stratejisi ve oneitis eşinizi kızdırıp kaybetme konusundaki hastalık seviyesindeki korkunuz ile bu noktaya sürdünüz .

İyi haber ise şu : kendinizi kendi ellerinizle betalaştırdığınız için, süreci tersi şekilde işletmek de yine sizin ellerinizde.

Çeviri : Your wife didn’t make you beta; YOU did

(*) İyi çocuk gizli anlaşmalar (nice guy covert contracts) – Dr. Robert Glover‘ın meşhur eseriNo More Mr. Nice Guy“, gizli anlaşmaları şöyle tanımlar : iyi çocuğun karşı taraftın farkında olmadan karşı tarafla yaptığı şu 3 anlaşmadır : eğer iyi / efendi / kibar davranırsam, insanlar beni severler (ve benimle seks yapmak isterler); eğer insanların ihtiyaçlarını karşılarsam onlar da benim ihtiyaçlarımı karşılar; eğer doğru şeyleri yaparsam, hayat kolay olur.

80/20 kuralı ve alışveriş / validasyon seksi

Red Man Group Episode 43’de Rollo Tomassi 80/20 kuralının ve hipergaminin çokça yanlış anlaşılan bir tarafına değiniyor :

80 – 20 kuralının nasıl çalıştığını tartışıyorduk. Biliyorsunuz, erkeklerin 80%i betadır ve 20%si de kadınların gerçekten seks yapmak istediği erkeklerdir. Ama burada sık rastlanan bir yanlış anlama var. Yani 80% betaların seks yapamayacakları ve nesillerinin tükeneceği ve sonunda sadece alfa erkeklerin kalacağı gibi bir yanlış anlama. Bunu ilerde tartışmalıyız. Birçok erkeğin burada anlamadığı şey, hipergaminin dümdüz bir şey olmadığı . Sanki kadınlar sadece tepe 20%yi seçiyorlar ve kalanlar sanki hiç seks yapamaz gibi anlaşılıyor. Hayır, böyle olmuyor.

Olan şu : erkeklerin de çoklu üreme stratejisi var. Düşük cinsel pazar değerine sahip erkekler babalık yatırımına ve bir partnere daha fazla zaman ve enerji yatırmaya odaklanırlar. Eğer tepe 20% içinde bir erkek isen tohumları daha fazla yaymaya odaklanmaya meyillisindir. Zira daha fazla kadına erişimin olacaktır. Bu konuda yazmayı düşünüyorum ve belki de bunu bir programda konuşuruz. 80 – 20 kuralının kendisi bile dümdüz değil. Zira birçok erkek bunu “aman Allahım 80% içindeyim o zaman hiçbir zaman seks yapamayacağım” diye algılıyor. Hayır, siz de seks yapacaksınız ama kadınların sizi ne olarak gördüğü konusunda dikkatli olmanız lazım. Kadınlar sizi daha çok kullanışlı göreceklerdir.

Erkeklerin gözden kaçırdığı şey, kadınların tepe 20%yi arzulamalarının, onların o tepe 20%yi elde edebilecekleri anlamına gelmediği.  Kadınların kendi çekiciliklerine göre gerçekçi bir hedef tutturmaları lazım. Eğer ilerde bu konuda bir program yaparsak adını “mecburi tek eşlilik” koyalım.

Erkeklerin HB8 ve üstünü arzulamalarına rağmen çoğunun bu kadınlara erişiminin olmayacağı gibi. Erkeklerin en güzel kadınları arzulaması, o seviye altındaki kadınları sekssiz bırakmıyor. Aynı durum kadınlar açısından da geçerli.

Kadınlar erkeklerin tepe 80%sini arzular lafı aslında boş bir laf. Erkekler 22 yaşında iç çamaşırı mankeni gibi hatunları arzular demek gibi bir şey. Erkek için söyleyince “ee?” diyebiliyoruz ama kadını kafada büyütme eğilimi olan erkekler kadın için versiyonunu “kadınlar erkeklerin tepe 80%si ile yatar gerisine vermez” diye algılıyor. Bu nedenle de “abi bu adam beta neden kız arkadaşı var” gibi saçma sorular sorabiliyorlar.

Bir kere erkeklerin tepesindeki adamlar neden kendi klasmanlarının altında kadınlara baksınlar. Yani 10 üzerinden 9 bir erkek neden HB7 bir hatunla birlikte olsun? Ya da HB6. Bu adam kadınların 70%si için ulaşılır değil ki!

Ama abi ulaşabilseler bizi pas geçerler, bu da bir gerçek şimdi!

Evet, sen de yarın Victoria’s Secret mankeni bir hatuna ulaşsan Türkiye sınırları içindeki tüm kızları pas geçeceğin gibi. Kadın – erkek ilişkilerinin nasıl çalıştığına hoş geldiniz! Bu birliktelik denen şeyin yarısı sadakat yarısı da kapasite meselesi.

Ama abi sosyal medya yüzünden bu hatunlar kendilerini 2 puan yukarıda sanıyorlar!!

Evet ve çoğunlukla doğru. Çoğunlukla diyorum zira bu ibre kaymasının bir buluşmada sizin aleyhinize işlemesi için, sizin de kendi ezikliğinizle bu ilüzyonu beslemeniz lazım. Öncelikle kızlar bilinç altında ve bilince çok yakın bir yerde asıl cinsel pazar değerlerinin stresli bir şekilde bilincindeler. Ama sünepe erkeklere karşı daha yüksekmiş gibi oynamayı biliyorlar ve çoğu erkek de bunu kader kabul ettiği için oyunu oynayabiliyorlar. Bunu yemeyen ve öyleymiş gibi davranmalarını hafif bir gülümseme ile izleyen bir erkeğin karşısında 5 saniyede ibre yerine kayar.

Evet, çoğu kadın, çoğu erkek gibi gerçekçi bir arzu – elde edilebilirlik dengesi kurması lazım. Bu nedenle 80% dediğiniz adamlar da sekse ulaşabilir. Fakat Rollo’nun sıklıkla bahsettiği gibi ulaşabildikleri seks, tepe 20%nin ulaşabildiğinden farklıdır.

Kadınlar iki tür seks yaparlar : alışveriş ve validasyon seksi. Alışveriş seksini genelde betalara verirler. Bir beta erkek, kadını birlikteliğe çekmek için eksta çaba harcamalıdır ve bu çaba karşılığında sekse ulaşır.

Buna Türkçe kırmızı hap camiasında sıklıkla sadaka seksi diyorlar ama ben bu tanıma tamamen karşıyım. Sadaka acıdığından ve karşılıksız verilir. Sadaka seksini betaları aşağılamak için söyleyenler, farkında olmadan kadınlara haketmedikleri bir yüceltme / kredi veriyorlar. Sadaka falan yok ortada. Kadın o seksi karşılığında bir şey almak için yapıyor ve alıyor. Sanki karşılıksız veren bir azizeymiş gibi sadaka demenin bir manası yok. Olay alışveriş seksi.

Çoğu erkek alışveriş seksi harici seks bilmez. O nedenle de kadını elde tutmak için sürekli bir şey yapması gerektiğini ve bunun bir nevi kader olduğunu düşünür. Örneğin kadının kocasını elinde tutmak için ayda 2 – 3 kere yaptığı seks alışveriş seksidir. Birçok evli çiftin standart seksidir ya da ilk 3 yıldan sonra içine düştükleri sekstir.

Validasyon seksi ise kadının karşılığında ilişki veya ilişki içinde ise bir şey beklemeden yaptığı ve kadına “maskülen bir erkek beni seçti ve benimle birlikte oldu / ben maskülen bir erkeği elde edebilecek çekicilikte bir kadınım” hissi veren sekstir. Farkı inanılmazdır.  Kırmızı hap ile kendini geliştiren erkeklerin bildiği bir farktır bu. Şimdiki kız arkadaş sen telekonferansta iken kendiliğinden yaramazca masanın altına girip oral seks yapmaya başladığında, daha 3 sene önceki kız arkadaşının lütfederek yaptığı oral seks aklına gelir ve aradaki farkı anlarsın.

Validasyon seksi illa tek gecelik ilişkilerde olmaz. Evli iken ayıkan ve kırmızı hapı karısı üzerinde uygulayan bir erkek bile sonradan 10 yıllık karısı ile ulaşabilir. Kriter çok basittir aslında : senin erkekliğin, masküleniten yeterli ise validasyon seksi alırsın. Eğer yeterince maskülen bir erkek değilsen ya seks alamazsın ya da alışveriş seksi alırsın. Yani ya sen yeterli olacaksın ya da yetmediğin kısmını ödeyeceksin. Acımasız ama adil maalesef.

Aslına bakarsanız alışveriş seksi de zevksiz bir şey değil ve kadının da zevk alabildiği bir şey. Fakat günümüzde feminizm yüzünden kadınlar erkek için hiçbir şey yapmamaları gerektiğini öğrendiklerinden bu tür seks bir anda aşağılanır bir hale büründü.