Pırlanta gibi mutsuz erkekler, piç gibi it gibi mutlu herifler

33 yaşında biri şöyle yazmış:

Kendimden ve çevremden gördüğüm kadarıyla hep paralı ya da karaktersiz erkekler evliliklerinde mutlular. Tabi istisnalar kaideyi bozmaz. Parasız erkeği yalnızca annesi sever misali … Adam zengin, itin teki ama karısı kocasından başkasını görmüyor. Ya da adam şerefsizin teki zengin değil ama bu tip te hep mutlu tapılıyor adeta bu tiplere. Hadi parası olanı anladık karşı taraf kullanıyor bu durumu peki ya şerefsiz itlik yapan insana neden tapılıyor anlamış değilim. Ciddi anlamda pırlanta gibi insanlar (erkekler) tanıyorum ya mutsuzlar ya boşanma aşamasına gelmişler ya da boşanmışlar. Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bunu yazanın, kadınlarla başarılı erkeklere karşı hıncını ve kıskançlığını hissedebiliyor musunuz? Kullandığı kelimeler, “karaktersiz”, “it”, “şerefsiz”, vs. Bunun efendi çocukların geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğundan daha önce bahsetmiştik. Kendileri gibi “iyi çocuk” (pırlanta gibi erkek) olmayan erkeklere bu çamurları atarak üste çıkmaya çalılıyor. Aslında “ben bu kadar iyiyim, farklı olmak için en efendi benim ama neden onlar kazanıyor?” diyor.

Şimdi pırlanta gibi çocukların erkekliklerinden utanır hale gelmeleri ve erkekliklerinden başarı ile kurtulmaları sonucunda, meydanın erkekliklerinden utanmayan piçlere kaldığından da daha önce bahsetmiştik. Piçi çekici yapan kötülükleri değil, erkekliklerinden utanmamaları. Koca bir Pook’un Kitabı bu konu etrafında dönüyor:

İyi çocuklar mı piçler mi olayına bir şey ekleyeyim: piçler kazanıyorlar zira kendini beğenmiş duyarsızlıklarında, ham cinselliklerini hiçbir zaman saklamıyorlar. İyi çocuklar ise duyarlılıklarında cinselliklerini saklıyorlar zira bunun kadınları ezdiğini düşünüyorlar.

Fakat iyi çocuk bunu göremez, görse zaten “iyi” kalamaz. İyi çocuk kendisini erkeklikten arındırdığını kabul edemeyeceği için, karşısındaki adamlarda çekici olanın kötülükleri olduğunu, kötülük “sevici” oldukları için de kadınların kötü olduğunu düşünürler.

Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bu erkeklerin mutsuz olma sebepleri lüks hayat sağlayamamaları değil, sağlayıcılıkları hariç çekici bir taraflarının olmaması. Olmayan çekicilik yerine ödemeleri talep ediliyor ve bu talebe de boyun eğdikleri için daha da yeriliyorlar. Daha önce de belirtmiştik: Özellikle evlilikte, bir kadını mutsuz etmenin en kolay yolu, onun her istediğini yapmaktır. Özellikle de bu istekler sizin gücünüzü aşıyorlarsa.

Yanlış anlamayın. Bir evlilikte seks ve finans en önemli şeylerden ikisi. Bu ikisi kötü ise o evlilik kötüye gider. Ama bu arkadaşın bahsettiği sorunu yaşayan insanların büyük kısmı normalde orta ve ortanın üstü insanlar. Yani görece olarak paraları yok değil. Bu adamlar, omurgalı olmadıkları için sevilip sayılmıyorlar. Güçlerini aşan bir lüksü sağlayamadıkları için değil.

Haldun Abi bu pırlanta gibi mutsuz erkekler ile onların mutsuz karıları konusunu, 20 sene önce Magandalar Kadınları Daha Çok Mutlu Ediyor yazısında anlatmıştı:

Örneğin izlediğim ailelerin en mutlusu, en çok para kazanını olsaydı ve mutsuzu da en fakiri çıksaydı, bilimsel açıdan iş çok kolaylaşacaktı. Bana yıllık maaşını göster, sana ne kadar mutlu olduğunu söyleyeyim deyiverecektik. Ama bu kadar kolay olmadığını biliyoruz.

Sonunda aşağıda anlatacağım noktaya geldim ve en azından, bizim “maganda” diye adlandırdığımız türden bazı insanların, kadınlarına “aydın” diye adlandırdığımız kişilerden daha doğru davrandıklarına inanmaya başladım.

Hayır maganda olmamız gerekmiyor. Ama magandaların her şeyi yanlış yaptıkları saplantısından kurtulup, onları incelememizde hatta bazı davranışlarından ders almamızda hiç bir sakınca yok.

Öncelike bir kadınla evli ya da uzun bir ilişki içindeyseniz vereceklerinizin sınırını çok iyi çizin ve bu sınır aşıldığında ölümü bile göze aldığınızı çok ama çok açık bir dille belirtin (ve gerektiğinde uygulayın).

Beyaz At

Bu hikaye muhtemelen, bugün okuyacağınız en önemli at hikayesi ya da en azından ilk üçe girecektir.

Çocukken sık sık İskoçya’yı ziyaret eden birini tanıyorum. Adamın İskoçya’daki akrabaları, at arabaları ile evlere süt dağıtma işiyle uğraşıyorlardı. Ellerindeki atlardan bir tanesi, adamın şu an adını hatırlayamadığı, beyaz bir at,  ailenin en değer verdiği attı.

Bu zeki at tüm süt dağıtım rotasını ezbere biliyordu. Öyle ki neredeyse hiç yönlendirilmeden hangi yolu gideceğini ve hangi evlere uğrayacağını öğrenmişti (her evin ne kadar süt aldığını da öğrenmişmiydi? Bilmiyorum, adam bundan bahsetmedi.)

Beyaz at aynı zamanda çok iyi huyluydu. Diğer atlardan farklı olarak, hiçbir zaman inatçı davranıp sahibine karşı gelmiyordu. Ve hiçbir zaman da mola istemiyordu. Hergün neredeyse hiç durmadan kendisinden isteneni yapıyordu.

Beyaz at aile için hayatı oldukça kolaylaştırıyordu ve aile de onu çok seviyordu – ya da daha doğrusu sözde çok seviyorlardı. Söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyordu. En çok yükü beyaz ata taşıtıyorlardı. En çok beyaz atın sağlığını ihmal ediyorlardı. Onu sürekli çalıştırmalarına rağmen ona çok az özen gösteriyorlardı.

İhmal edilen yük beygirlerinin çok acı veren kemik hastalıklarına yakalandıklarını duymuştum. Sonuçta nedeni ne olursa olsun, adamın anlattığına göre beyaz at genç yaşta öldü. Aile onu ölümüne çalıştırmıştı.

Soru: insanlar mı atları eğitirler, atlar mı insanları? Her iyi davranışçı size bunun iki yönlü bir etkileşim olduğunu söyleyecektir. Daha az uyumlu atlar, beyaz attan daha uzun ömürlüydüler ve bunun nedeni kısmen sahiplerinden daha çok şey talep etmeleriydi.

Bu hikayeyi bana anlatan adam, beyaz attan üzüntü ve yakınlık ile bahsetmişti. “Ben de bütün hayatım boyunca bu beyaz at oldum” demişti. Çevresindeki birçok kişi onun çalışkanlığını ve uyumlu doğasını süistimal etmişti. (Adam artık yeter demişti ve değişim sürecindeydi).

Çok sayıda erkek, beyaz at rolünü oynar. Bu döngüyü kırmak demek, insanları eğitmek demektir ve bu da roket bilimi değil. Bir at süt dağıtım rotasını ezberleyebiliyorsa, bir erkek de “evet lütfen”, “hayır teşekkür ederim” veya “siktir git” demeyi öğrenebilir. Bunlar basitlerdir, ama kolay olmayabilirler.

Beyaz at kendi doğasına göre davranıyordu ama beyaz at gibi davranan erkeklerin iki doğası vardır: birisi, başkalarına vermek için ısrar ederken diğeri bu verdiklerini kabul eden insanlardan nefret eder. Bu erkeklerin kişiliğinin yarısı “izin ver ödeyeyim” derken diğer yarısı da “bu üç oldu, bir kere de ben ödeyeyim de, bencil o.ç.” der. Bu erkek, kendi aleyhine olacak şekilde, ikiye bölünmüş biridir.

Bu çatışmayı çözmek zordur ama beyaz at olacak kadar gücü ve dayanıklılığı olan herkes, bir kez artık yeter dedi mi, bu alışkanlığından kurtulacak donanıma da sahiptir.

Çeviri: Beyaz at

Evet, hayır, belki …

Birçok erkek manosphere’i mucize hapı ararken buluyor : aslında aradıkları, reddedilme sorununa çözüm. Reddedilme problemi, “bir erkeğin cinsel olarak başarılı olabilmesi için, reddedilme riskini göze alması ve reddedilme ile karşılaşması gereklidir” şeklinde özetlenebilir. Gerçek şu ki, çok azımız reddedilmekten hoşlanırız. Reddedilmek demek, yüzünüze bakılıp size “değersiz” bulunduğunuzun söylenmesi demektir. Eskiden bazı şarlatan PUAların sattığı şey de buna ilaç idi “3000 Dolar öderseniz ve benim seminerime katılırsanız, reddedilme riskini sonsuza kadar yok edeceksiniz”. Reddedilme ihtimali ile kanı donarak taş kesilen erkekler için çok ağız sulandırıcı bir ürün bu.

Fakat bu PUAları da negatif şekilde etkiledi. Bir ürün belli bir piyasaya göre geliştirilir ve bu örnekte pazar reddedilmenin düşüncesi ile bile taş kesilen ve sıklıkla oneitis hastalığına yakalanan erkeklerdi. Manosphere’in oluşma döneminde en çok gördüğüm soru “abi şimdi bir kız var …” ile başlar ve “bu kızı nasıl elde ederim (kız arkadaşım yaparım)” ile biterdi. Bu temelde “bir şirket var, bu şirketi nasıl müşterim yaparım” sorusu ile aynı. Bunun için öncelikle bu şirketin hayatını iyileştirecek bir ürüne ihtiyacımız var ve sonra da şirketin bu ürünün farkına varmasını sağlamalısınız. Sonra da bu ürünü onlara satmaya çalışmalısınız.

Bu taktikleri uygulamak her zaman başarı ile sonuçlanmayabilir ama umulan odur ki bu süreçte akıllı biri çıkıp da şu soruyu sorar : “abi biz ürünümüzün halihazırdaki halini almaya hazır başka müşteriler bulmak yerine neden ürünü sadece belli bir müşteriye göre geliştiriyoruz?”

Evet, Hayır, Belki …

Yıllar boyunca birçok şirket seminerine, çalıştayına ve eğitimine katıldım. Ama (ilişkilere) en çok uyarlanabilir olanı, kariyerimin başarında katıldığım ve satış odaklı olan bir tanesi idi. Bu satış çalıştayında eğitmen, 3 tip potansiyel müşteri tarif etti.

A) EVET!

B) Belki.

C) Anlat bana ….  ama hayır.

Müşteri A ile satış için çok uğraşmanıza gerek yoktur. Tek yapmanız gereken siparişi alıp, siparişi işlerken sıçmamanızdır. Bu insanlar ürünüze bayılmaktadır, şirketiniz hakkında çok güzel şeyler duymuşlardır, ürününüzü alma arzusu tarafından tamamen bastırılmış ve sayıca çok az çekinceleri vardır. Aslına bakarsanız bu tip müşterilere ürününüzü kötüleseniz bile, ürününüzün yanında yer alıp onu size karşı savunma eğilimindedirler. Ürününüze duygusal yatırım yapmışlardır, kafalarında zaten satın almışlardır ve zaten neden sıçmak için ısrar edesiniz ki?

Müşteri B ise potansiyel müşteridir ve ürününüze ihtiyaç duysa da henüz 100% ikna olmamıştır. Bunlar bir miktar satış, bilgi edinme ve ilgilenme süreci isterler. Eğer satış kanalınıza gelenleri elemede çalışır bir mekanizmanız varsa bunlar müşteri portföyünüzün çoğunluğunu oluştururlar. Bu müşterilere satış, belli bir yetenek ve tecrübe gerektirir. Bazıları sıkı bir markaj ister, bazılarına daha yumuşak yaklaşmak lazımdır ve yanlış hesaplamanız satışı yapamamanıza neden olabilir. Sadece güven ve rahatlığın inşaa edilmesine ihtiyaç duyan bir müşteriye sert bir satış süreci ile girerseniz, müşteri kaçabilir. “Neden hala düşünüyorsun, bu şahane bir ürün hemen şimdi almalısın” diye bastırılmasını bekleyene önceden güven ve rahatlık vermeye çalışırsan, müşteri bunu ürüne olan güveninizde zayıflık olarak algılayıp kaçabilir.

Ve son olarak da Müşteri C vardır. Bunlar ürününüzü hiçbir zaman almayacaktır ama bir satışçının kendilerine odaklanmasından gelen ilgiden zevk alırlar. Direk hayır demek yerine, zamanınızı boşa harcamanıza neden olacak şekilde etraflarında dönmenizi sağlarlar. İlginiz ile kendilerini önemli hissederler, egolarını tatmin ederler ama sizden hiçbir zaman ürün satın almayacaklardır. Bunlar karar verici gibi davranılmayı seven ama karar veremeyen kişiler olabilirler, eleştiri duygusu yüksek kişiler olabilirler ya da çoktan başka ürün almış olabilirler. Yani bu müşteri size C tipi iken başka ürüne A tipi ya da B tipidir. Bunun haricinde, aslında hiçbir ürünü almaya niyeti olmayan ama birine hayır demekten nefret eden karakterde biri olabilir.

Bu aşamada, 90ların sonunda ve 2000lerin başında (PUA) çalıştaylarına katılan erkeklerin çoğunun C tipi müşteriyi A tipi müşteriye çevirmenin sihirli yolunu arayan kişiler olduğunu anlamışsınızdır. Bunu tweetlediğimde biri bana erkeklere tüm kadınların B tipi müşteri olduğunun anlatıldığını, A ve C tipi müşterilerden asla bahsedilmediğini söylemişti. Bu aslında bir noktaya kadar anlaşılırdır, zira tüm kadınları B tipi olarak gösterirseniz, yani her erkeğin her kadınla şansı olduğunu ve şanslarının kendilerinin performansına bağlı olduğuna inandırırsanız, bu erkeklerin üretkenliğini arttırırsınız. Bu aynı zamanda neden bu kadar çok erkeğin bu tuzağa düştüğünü de açıklar.

Satış mesleğinde müşterileri bu şekilde kategorize etmenin sebebi, komisyon ile çalışan bir satışçının, A ve B tipi müşteriler aramaya ve satış kapamaya harcayabilecekleri zamanı, C tipi müşteriler ile heba etmesini önlemektir. Zira tersi, çok kötü satış rakamlarına neden olabilir. Bir satışçı olarak B’yi A’ya çevirmek için harcayacağınız zamanda, 3 – 4 tane A tipi müşteri bulabilirsiniz. Ya da C tipi müşteriyi B tipine çevirmek için boşa harcayacağınız zamanda birkaç B tipine satış yaparsınız ya da 10 – 20 tane A tipine satış yapabilirsiniz. Bir satışçı için başarılı zaman yönetiminin anahtarı, C tipi müşterileri en kısa sürede tanımlamaktır.

Dahası, kişi bu konuda biraz düşünerek her erkek için, her kategorideki kadın nüfusunun farklı oranlarda olduğunu söyleyebilir. “Alfa erkek” olarak tanımlayabileceğiniz biri için kadınların çoğu A kategorisinde iken, az bir kısmı B kategorisinde ve çok azı ise C kategorisinde olabilir. Ortalama beta için ise oranlar her kategoride 33% ya da çok daha kötü olabilir.

Evetçi Hatunlar, Hayırcı Hatunlar ve Belkici Hatunlar

PUAların “Hayırcı Hatunları” Evetçi veya Belkici Hatunlara çevirmeye odaklanması kendileri için mantıklıdır. Zira potansiyel PUA müşterilerinin çoğu bu duruma saplanmış vaziyettedir ve bu nedenle de PUAların ürünü pazarlarına göre şekillenmiştir. Yüksek değerli ve bu nedenle de sürekli “Evetçi Hatunlara” rastlayan erkekler, oyunu öğrenme ihtiyacı hissetmezler. Yatırımları konusunda bilinçli erkekler de, belli bir “Hayırcı Hatunu” saplantı haline getirip onu “Evetçi Hatuna” çevirme yolları aramaya çok daha az meyilli olacaklardır. Ama birçok erkek için temel problem, oyunu özellikle bir hayırcı hatunu evetçi hatuna çevirmek için öğrenmeleridir ve bu nedenle de zamanlarının çoğunu satış kapamaktan çok satış sürecinde harcamalarıdır.

Bu, çok fazla sayıda son dakika direnci ya da benzeri olaylarla karşılaşma nedeninizdir. C tipi müşterilerle çalışan her satışçı bilir ki, bunlar resmen ömür törpüsüdür. Bunlara satış için, kontrattaki maddelerin pazarlığı için haftalarınızı ve aylarınızı harcarsınız, avukatlar arasında dökümanlar ufak değişikliklerle defalarca gider gelir, ve tam kontratı imzalama aşamasında satın almama kararı çıkar. Ya da eğer imza atsalar bile, anlaşma şartlarını, ürün özelliklerini, satılan ürün paketini ve zaman çizelgesini değiştirmek için sürekli ensenizdedirler. Bunları hayırcı hatunlarla da sürekli deneyimlersiniz. Satış hiçbir zaman bitmez ve sadece konuşmayı devam ettirmek bile Herkülvari bir çaba gerektirir. Hayırcı bir kızla uğraşmanın en iyi yolu, C tipi müşteri adayı ile uğraşmanın aynısıdır. Onları açık bir karar vermeye zorlarsınız ve tepkilerine göre devam edersiniz. Hızlıca sonuca koşarsınız, ellerini hızlıca oynamaya zorlarsınız, ve bir kez hayır cevabını alınca da onları tamamen unutup önünüze bakarsınız. Bu, boşa harcadığınız çabayı en aza indirir.

Belli bir film türüne olan alerjime rağmen, “filmin %90ı boyunca hayırcı bir kız için ölüp biten ama sonunda bütün o zaman boyunca yanıbaşında bir evetçi kız olduğunu farkeden erkek tipi” beni her zaman eğlendirmiştir. Zira bu, belli bir erkek tipinde çok yaygın bir olgudur. Kadın dünyasında para birimi ilgidir, ve kız ile erkek arasında çok ciddi bir CPD uçurumu ya da çok kötü bir arka plan olmadığı sürece, hayırcı bir kız, hiçbir  zaman birlikte olmayacağı bir erkeğin ilgisinin tadına varmaya mutlu mesut devam edecektir. Hayırcı kızı belkici kızdan ayırmanın yolu genelde şöyledir : belkici kız konuşmayı onun için ilginç tuttuğunuz sürece muhabbete yatırım yapar. Hayırcı kızla muhabbeti ise sonuna kadar sizin sürdürmeniz lazımdır. Yani muhabbet rahatsız edici derecede tek taraflıdır.

Evetçi kızları, hayırcı kızlardan ayırmak daha kolaydır. Konuşmanın durduğu yerde bile muhabbeti devam ettirmek için aktif çaba gösterirler. Evetçi kızlarla hata payınız da daha fazladır. Hayırcı bir kızla muhabbet, iki yanında büyük bıçakların salındığı bir ipte dengede yürümek gibi ise, evetçi kızla muhabbet sakin bir şehirlerarası yolda araba sürmek gibidir. Kız konuşmaya yatırım yapacak, çoğu zaman pozitif tepkiler verecek ve eğer siz muhabbeti sürdürmekte zorlansanız bile sizi açmak için konular bulacaktır.

Belkici kızları hayırcılardan ayırmak biraz daha zordur zira diğer ikisine göre daha fazla bocalamaya meyillilerdir. Size bir mavi boncuk gösterip bir saklarlar, birgün soğuk, ertesi gün canayakındırlar. Bu durumda kıza eşiği aşırmak ve bir karara itmek daha nazik bir süreçtir. Zira eğer hayırcı bir kızla uğraşıyorsanız, kendinizi çok zaman harcamadan en kısa sürede azad etmek daha mantıklıdır. Ama aslında belkici olan bir hatunla uğraşıyorsanız, kızın evete mi hayıra mı meyilli olduğunu anlamaya biraz vakit ayırmanız daha faydalıdır.

Özet ve Sonuç

Eğer yolu kırmızı hapa çıkan erkeklerin en çok bocaladığı alanları sorarsanız, hayırcı bir kıza olan saplantıyı ve reddedilme korkusunu en tepede sayarım. Çoğu erkek, hayırcı bir kıza devasa zaman yatırmayı, dışarı çıkıp yeni adaylar aramaya tercih eder. Bu aynı zamanda mavi hap fantazisinin satış mottosudur ve Beta Erkek üretiminin arkasındaki stratejidir. Zira hayırcı kızlar birgün (yaşlanıp üstünde 30 yaş yazan) duvara tosladığında, bu sağlayıcı betalar onları pazardan çekip alacaktır. Sonuçta beta erkek, unicornuna kavuşacaktır.

Ama satışta çalışmış herhangi birinin size söyleyebileceği gibi, müşteri kovalamak, aslında sizi kovalayan müşterilerle satış kapamanıza engeldir. Daha başından ürününüzü almaya niyeti olan bir müşteri ile satış kapamak çok daha kolaydır zira bunların ikinci bir kere düşünme ihtimali azdır ve kontrat imzalamaya geldiğinizde onları yeniden satışa ikna etmek için çaba harcamanız gerekmez.

Çeviri : Yes, No, Maybe …

Vaka Çalışması – Mavi hap tarafından yenilip yutulmak

Merhaba arkadaşlar, size anlatacağım olayı tamamen ibretlik olması açısından yazıyorum. Etkileyici bir saha raporu olmasını canı gönülden dilerdim ama maalesef değil. Betalığın, hatta omegalığın diplerinde gezinmek ve işin en berbat kısmı psikolojik çöküntü yaşamak cidden çok kötü. Hala o zamanlarımı hatırlarım. Vücudumun nasıl sıkıldığını, nasıl haftalarca ızdırap olduğu aklıma gelir. Şimdi geri dönüp düşününce “beynini sktiğim salağı” diyorum kendi kendime. O zamanlar yaşadığım stresten saçlarım dökülmeye başlamıştı ve ilerleyen yaşla beraber dökülme de arttı. Kim için? Nemfomanik şizofren bir kaltak için.

Bahsettiğim olay, bizim Antalya’dan kalkıp asıl memleketimize gelmemizle başladı. Batı Karadeniz bölgesinde kalıyor bizim memleketimiz. Çoğunuzun pislik olarak addedeceği olaylar silsilesi aslında tüm bunlar. Ben ergenliğime girerken gelmiştik memlekete. Köyde küçükken oyunlar oynadığım bir kız vardı. Meral’di adı ve ikimiz de büyüdükçe oynadığımız oyunların şiddeti biraz artıyordu (gelişmekte olan ergenlerin farkında olmadan flörtleşmeye başlaması ama bunu farkedemeyecek kadar sığır olmaları durumu) benden iki yaş küçüktü. Arada sanırım akrabalık da vardı. Zamanla beraber büyümenin ve çok sık beraber olmanın ayrıca da hormonların dayanılmaz etkisiyle bende ufak ufak çekimler başladı. Belki o benden çok daha önce hissetmişti bende bişeyler olduğunu, bilmiyorum. Kız, küçük yaşta babasını kaybetmişti, amcası ve abileri vardı sadece. Kalabalık bir ailedeydi. Aynı köyden olduğumuz için kesinlikle aramızda bişey dahi olması kabul edilemezdi. O yüzden elimden geldiğince bunu gizlemeye çalıştım. En büyük epic fail’ı da burada yaptım: Lisede aynı sınıfta olduğum piçin tillahı bir çocuk vardı. Adı Mertcan’dı. Çocuğun babasının güvenlik şirketi vardı, çocuk baya yakışıklıydı, ayrıca baya da zengindi. Katıldığımız bir düğünde Mertcan, Meral’i oynarken görüyor ve gelip bana soruyor. Ben de hem kızın hem de tüm çevrenin anlamaması için güya ters köşe yapmak amacıyla ikisini tanıştırıyorum. Hatta üçümüz beraber oturduk ki, güya ikisi yalnız başına oturmasın. (Betalığı, omegalığı geçtim, bildiğin alagavatlığın da doruğuna çıktığım anlardı anlayacağınız) Daha sonra ben üniversiteyi kazandım ve Trabzon’a gittim. Yarıyılda döndüğümde tahmin edeceğiniz üzere baya bir yol almışlardı: Sahil kenarındaki ilçeye arabayla kaçamaklar, gece geç vakitlerde içmeli sıçmalı gezmeler, Mervelerde kalmalar, vs. Anladınız siz. Daha sonra kızın ailesi, durumu farkedip çocuğa telefon bile etmişlerdi. Nolur kızdan faydalanma, bak o şöyledir böyledir üzme vs tarzında konuştular. Daha sonra da kızın ailesi, kızı çocukla tanıştırdığım için bana cephe aldı. Ortada normalde suçum yokken bi anda günah keçisi olduğumu sanabilirsiniz ama gerçek şu ki, yaptığınız şey absürd ve yanlış bişeyse, mutlaka dönüp sizi buluyor. Neyse. Kız daha sonraları bayılmaya ve kasılmaya başladı. Sara teşhisi kondu. Tabii bu arada kız gitgide daha da manyaklaşmaya başladı. Benim tanıştırdığım çocukla mesafe koyup başka bi herifle vuruşmaya başladı. Adam evde kızı hunharca kullanıyordu, güya evlenmek istiyorlarmış. Çocuk askere gittiğinde buralardan kalkıp ta Ankara’lara gitmişliği var. Sonraki yaz, yazları köye gelen başka bir çocukla takılmaya başladı. Fındık ağaçlarının arasında yiyişiyolardı amk. Sonra onun da peşinden kalkıp, çocuğun yaşadığı Ereğli’ye kadar gitti. Aynı odada falan kalmışlar hatta. Ereğli’yi bilen bilir. Ben de tüm bunları duyup bildikçe kıza karşı korkunç bir öfke duymaya başlamıştım onunla konuşmuyordum (İyi ki gizlemeye çalışmışsın amk dediğinizi duyar gibi oluyorum) Sonraki sene bu İstanbul’da üniversite kazandı ama özel üniversite tabii. Hayvan gibi ücretli olduğunu bilmeden direk tercihe yazdığı için kolayca tuttu. Gözü hırs bürümüş ablası sayesinde apar topar İstanbul’a taşındılar. Maalesef anneleri, büyük şehrin temposuna dayanamadı ve fenalaşıp hayatını kaybetti. Kızın annesinin cenazesinde, kız, artık iyiden iyiye manyaklaşmıştı ve ben de bütün betalığımla tüm olan biten kırgınlığı unutup, ona iyi davrandım (niyeyse?) Sonra konuşmalar uzadı, uzadı uzadı ve uzadı. Herşey yolunda gibi görünüyordu; beta olarak kızın en zor zamanlarında yanındaydım ve ona tüm sahipleniciliğimle kol kanat geriyordum. Olayların en trajik kısımları da tam olarak burada başlıyor.

Ablamın kocasıyla aram pek iyi değildir. Kendisinin durumu bi hayli iyidir. Ailesi asker kökenli olduğu için ve babası eski OHAL zamanlarında Güneydoğu’da aktif görevlerde bulunduğu için hayvani paralar kazanmışlar ve bunu değerlendirmişler. Kendisi ablamla evlendiği günden beridir hep bizimkileri, akrabalarımızı ve beni hakir gören, aşağılayan, su katılmamış kallavi bir orospu çocuğudur. Beni sürekli kıza tekrar yanlamam için gazlamaya başladı. Başardı da. Bir gece odasında konuşurken (tabii kıza yapıştırma beklentisi had safhada götlüğün lüzumu yok.) bir anda kucağımda buluverdim. Sonradan özgüvensizliğimden, beceriksizliğimden, korkumdan ve kıza üzüldüğümden (üzüldüğüm kısmı doğruydu) kalkıp gitmek zorunda kaldım. Kapının önüne geçti, yalvardı, yakardı gitmemem için. Ama çıkıp gittim. Birkaç öpüşme ve yalaşmadan ötesine gitmemiştim. İlerleyen günlerde kız, Mertcan askerden döner dönmez evine gitti ve bütün geceyi çocuğun evinde geçirdi. İki gün sonra diğer herifin evinde sabahladı. Sonraki günlerde kızın bir arkadaşı vardı. Geyik olsun diye, ablamın kocasının da olduğu bir ortamda “yea, şu kızı ayarlasana bana” demiştim. Ve ciddiye alınmıştı bu dediğim. Pezevenk enişte de “e tamam işte tam senlik bu kız, yürü, yapıştır, koçum, aslanım vs” diye onaylıyordu. Bi anda tanımadığım kızı müstakbel sevgilim yapmışlardı. Ama benim aklım Meral’deydi. Oysa, ben istemediğimi söylememe rağmen arkadaşıyla konuşmuştu bile. Ertesi günü bir kafede buluşulacaktı. Eniştenin 4×4 jipiyle kafeye gidildi. Kızın ortalama bir tipi vardı. Sonradan, Meral ve enişte kalktılar ve “sizi biraz yalnız bırakalım” gibisinden bişeyler söyleyip gittiler. Yaklaşık bir saat kadar da gelmediler. Ben artık önümdeki kızı dahi unutmuştum, kız da muhtemelen benden iğrenmişti. Normalde o düzeydeki bir kızın benden iğrenmesini egoma büyük bir darbe olarak algılar, haftalarca şişinip bunalıma girerdim (genç kız hareketleri dikkat ederseniz) Bende jeton neyse ki erken düştü. Hala delilim yok ama adım gibi eminim ki kız, puşt enişteyle jipin içinde emmeli gömmeli skişmişti. Sonradan kızla konuşurken attığım zarfları yutan kızın paniklemiş hali, tüm mevzuyu teyit etti. Götoğlanı enişteye gittiğimde tabii ki de inkar etti. Evlerine gittim. Durumu ablama dahi söyledim. Ablam bana inanmadı. Öyle bi kızın bu adamla ne işi olur? dedi. Enişte de bir anda “İzmir’in yarısı benim ailemin, sıkıntı olursa hepsi gelirler” tarzında bişeyler geveledi. Oysa ki ona göre endişelenecek bişey yoktu. Olayı büyüklere anlatmadım. Sadece anneme anlattım. Orospu çocuğu enişte, telefonda anneme benim psikoloğa görünmem gerektiğini, boşlukta kaldığımı ve artık tehlikeli olmaya başladığımı söylemiş. Sonradan oturup anneme anlattığımda annem bana inandı, sadece ablamın huzuru kaçmasın diye kimseye bişey söylemedi. Mallığın doruklarında gezindiğim bu olayda, hem kendi elleriyle sevdiği kızı başkasının kucağına meze eden bir alagavattım. Diğerinde de kızın pezevenk enişteyle yalnız kalabilmesi için sıçrama taşı olmuş bir gerizekalıydım. Hem aşağılanmış, hem küçümsenmiştim, ayrıca suçlanmıştım, hem de giren bana girmişti. İkisi de kaldıkları yerden devam ediyorlar. Manyak olan ben oldum amk. He, ikisini tanımam için müthiş bir fırsat oldu. Ayrıca kırmızı hapla ilgili ciddi anlamda sorgulamalarımı başlatan travmatik olay da budur. Ben de sitede, aranızda olan biriyim ama bazı tanıdıklarıma blogdan bahsettiğim için ayrıca rumuzumu da bildikleri için, farklı rumuzla yazmak istedim. Herkes buna benzer olaylar yaşamış mıdır bilemem ama bu baya baya şiddetliydi. Belki biraz daha normale yakın ve kaldırılabilir bi mevzu olsaydı, tabak çevirmek veya hatunlara yanaşmak konusunda bu kadar tereddütte olmazdım. MGTOW yoluna kötü şekilde giriş yaptım anlayacağınız. İşin kötüsü kızla ve o orospu çocuğuyla görüşmeye devam etmem gerekiyor. Nefret gitti ama yapılanları da unutmuş değilim. Benzer bişeyi yaşamış olanınız varsa, sakın intikam almaya falan çalışmayın. Daha da pis boka batarsınız, çıkamazsınız. Şuan tabi skimde değil, 7-8 sene geçmiş amk. Herhangi bi sorun yok davranışlarımda, gayet normalim. Ama ikisinden biri önümde tökezlerse de tekmeyi atmakta sakınca görmem. Mahmut abiye de paylaştığı için teşekkür ederim. Kendinizi kullandırmayın. Kırmızı hapın da ötesinde, elinizi sikin ama şerefli, onurlu yaşayın. Kimseye eyvallahınız olmadığında, sizden iyi olduğunu düşündüğünüz kim varsa, ondan öndesiniz demektir. Bence bir erkeğin sahip olabileceği en büyük güç, kimseye mecbur olmamaktır. Sitedeki yazıları iyi belleyin. Yoksa böyle belletiyolar. Umarım sitedeki herkes, istediği noktaya gelir. Kendinize iyi bakın.

Rumuz: Toyboy

Evli ve mavi haplı

Dün Ekşi Sözlükte kadın siniri ile mücadele başlığında bulunan aşağıdaki entryi görüp (adam siler falan diye buraya tamamını taşıdım), bir tweet attım.

Olay evlilik hayatı ile ilgili ve yazar 40 yaşında. Bu sitenin okurlarının yarısı (48%) 25 yaş ve altında, yüzde 40’ı da 35 yaş ve altı. Bu nedenle çoğunuz daha evlilikten uzaksınız fakat yazıyı mutlaka okuyun ve mavi hap mentalitesi ile evliliğe girerseniz başınıza ne geleceğini görün.

Okumadan önce uyarayım, “eş baskısı nedeniyle acun’un programlarını izlemekten kurdeşen olan arkadaşım var” kısmından itibaren olay dramadan korku filmine dönüyor  :

gençken insan uğraşıyor ediyor durum düzelsin diye ama kırk yaşına gelince hiç çekilmiyor arkadaş.

hanım diyor ki beni sen delirtiyorsun, sana o yüzden bağırıyorum; tamam da arkadaş, benim de öfkelendiğim zamanlar oluyor, bugüne kadar hiç sesimi yükseltmedim sana, saygımızı kaybetmeyelim diye tek kelime argo söz kullanmadım, bu nasıl oluyor? tasvip etmediğim birşey olunca, kılıçdaroğlu modunda “doğru bulmuyorum” diyorum ama tüm evliliğimiz boyunca hiç bir falsom olmamasına rağmen, mesleki kurstan tanıştığım bir bayan sabah whatsapp’tan bir kitap indirimi ile ilgili mesaj atınca benim ne zamparalığım kalıyor, o günahsız kızın ne orospuluğu; kursa hatun bulmaya gitmekle suçlanıyorum, evde sabahın köründe bağırış çağırış kıyamet kopuyor; ağzımı açıp bir şey söylemeye kalksam “zeytinyağı gibi üste çıkmakla” suçlanıyorum; bu nasıl oluyor?

perşembe gecesi evde, cuma sabahı beşe kadar çalışmış, hazırlanıp sekiz uçağı ile antalya’ya gidip duruşmalara girmiş öğleden sonra ankara’ya dönüp toplantıya katılmış, oradan zorunlu bir yemekli çalışmanın ardından gece onbirde yorgun argın eve girmişim; ayağımda on sekiz saattir aynı çorap daha dururken “ben evde çok sıkıldım, bunaldım” diye trip atıp, kavga çıkartmak neden?

bu başlığın ilk entrysi çok doğru; ben dahil biz erkeklerin çok kusuru, günahı vardır elbette; kadına şiddet hiçbir şekilde kabul edilemez ama kadının erkeğe şiddetinin de konuşulması lazım.

çevremde iyi eğitimli, sosyal durumu düzgün arkadaşlarıma bakıyorum; efendi adamların ağzına ediyor kadınlar; buradan elbette kadına kötü davranılsın mesajı çıkmasın ama bir kadın, erkeği eline geçirdi mi kedinin, yumakla oynadığı gibi oynamaktan çekinmiyor arkadaş; hele bir de evlilik olursa önce arkadaşlarından, sonra ailesinden koparmaya, yerine kendi ailesi ve arkadaşlarını koymaya çalışıyor; akşam evde erkeğin istediği dizi bile izlenmiyor; eş baskısı nedeniyle acun’un programlarını izlemekten kurdeşen olan arkadaşım var; karşı çıkmaya kalktığında karısı öyle bir kıyameti koparttı ki çocukcağız sırf ağzının tadı kaçmasın diye yıllardır hafta içi hemen her gece aptal programlardan kendisi aptallaştı.

ortalama türk kızı ve kadınının, evlilik ile tavan yapan, bir erkek ile birlikte olduğunda neler yapması gerektiğine dair çok kötü hazırlanmış bir ön programı var; sevgililik, nişanlılık ve evlilik, kadın için mülkiyet ilişkisi üzerinden yürüyor; erkeği sahiplenmek, onun hayatını sahiplenmek, dünyasını onunla sınırlamak, öyle ki ne kendisi ne de erkek için nefes alacak en ufak bir boşluk bırakmamak; herşeyi birlikte yapmaya çalışmak, erkeğe bir mahremiyet alanı bırakmamak; saat başı arayıp kontrol etmek; sosyal medya hesabı açtırmamak, açtığı varsa sürekli kimlerle arkadaş olduğu ve paylaştıklarını takip etmek (bu arada kendisi ınstagram başta bir yığın sosyal medya sitesinde fink atmak) erkeğin, arkadaşları ile birlikte arada bir vakit geçirmesine engel olmak, es kaza program yapmışlarsa sürekli arayıp mesaj atarak trollemek; sürekli bitmez bir ilgi beklentisinde olmak, yoksa trip atmak; çok mu yazdım? bence az bile.

bizde ne erkek çağdaş bir birey olabiliyor ne kadın maalesef; birey olamayan erkek, kadına fiziksel şiddet uyguluyor, birey olamayan kadın da erkeğe psikolojik şiddet; ikisi de kabul edilebilir şey değil ve özellikle kırk yaşında hiç çekilmiyor.

Eğer evli bir erkekseniz ve evlilik hayatınız buna yakın ise, sizin acilen Skeptico’nun Dırdır serisi yazılarını okumanız lazım. Evlenmeye hazırlanan her erkeğe kitapçık olarak basılıp verilmeli o seri.

Daha önce bir yerde söyledim, Matrix’ten kırmızı hap ile uyandığınızda kendinizi bulabileceğiniz en zor ve acı pozisyon, mavi hapla evlenmiş ve yıllarınızı evli ve mavi haplı geçirmiş biri olarak kendinizi bulduğunuz pozisyondur. Fakat bu pozisyon ne kadar zor olsa da, 60 yaşında bir mavi haplı dede olmaktan daha iyidir.

akşam evde erkeğin istediği dizi bile izlenmiyor; eş baskısı nedeniyle acun’un programlarını izlemekten kurdeşen olan arkadaşım var; karşı çıkmaya kalktığında karısı öyle bir kıyameti koparttı ki çocukcağız sırf ağzının tadı kaçmasın diye yıllardır hafta içi hemen her gece aptal programlardan kendisi aptallaştı.

Şunu okuyana kadar beni en çok şaşırtan erkek, karısı kendisi ile seks yapmadığı halde, hala ona mükemmel bir kadın diyen ve yana yana o kadını tekrar kendisi ile yatmaya nasıl ikna edeceğim diye araştıran erkek tipi idi. Geçenlerde Bettina Arndt‘ın ICMI 2017 Keynote konuşmasını dinliyordum. Kadının Avustralyalı evli erkeklerin seksiz evliliklerinin dramını gösteren kitabını okuyan bir Arjantinli gazeteci, Arndt’ı arayıp şöyle sormuş :

“Avustralyalı erkeklere inanamıyorum. Bizde böyle birşey olsa o erkek hemen kendisine bir metres bulur”.

Bu seksiz evlilik benim başıma gelmedi ama benim böyle bir problemim olsa, hiç düşünmeden karıyı boşama işlemlerini başlatır ve bu arada da gider dışarda seks yapmaya başlardım. Sonuçta Türk Yasalarında seksizlik boşanma sebebi olarak sayılıyor. Ama bu erkeklerin derdi yasa değil zaten, ONEitis ve mavi hap.

Hadi televizyonu kaptırdın diyelim ama yukarıdaki erkeği, hiç sesini çıkarmadan anahtarlarını alıp akşam dışarı çıkmaktan alıkoyan nedir onu da anlamak da zor. Kadın kıyameti koparıyor ne demek? Ya tamam, Türkiye Tekvando Şampiyonu gibi bir kadınla evlisinizdir, kapıya yönelirken uçan tekme ile yere serilir, koltukta kendinize gelirsiniz anlarım. Ama yüzde 99umuz, yanılıp şaşırıp fiske vursa idik yeri öpecek kadınlarla evliyiz. Yani sırf bağırıp çağırma ile duran adam, aşırı mavi haplıdır.

 

Eskiden bu erkeklere kılıbık denirdi ve sayıca azlardı. Sanki şimdi norm bu adamlar olmaya başladı. Bill Burr’un yukarıdaki videoda dediği gibi, bu yazıda yazdığın duruma gelmek için ne yaptın sen arkadaş!

Bekleyen betalar

The Red Pill Reddit‘te yine bilindik bir hikayeye rastladım. Bilindik zira hipergami saklayamadan gittikçe daha ulu orta yapılmaya başladığından, bu tür hikayeler daha sık karşımıza çıkıyor.

2014 yılının önemli bir kısmında ve Önleyici İlaç’ta, Açık Hipergaminin Batı(lılaşmış) toplumlarda etkisini irdelemeye çalışıyorum. En iyisini sona saklamak  yazısında giderek artan sayıda karşımıza çıkan bir hikayeyi paylaştım : kadınların durulup yuva kurdukları dönemde, eski çılgın dönemlerinin “pişmanlık”larının kendilerine tek eşli ilişki ya da evlilik ile adanmış beta erkeklerinin önüne serilmesi.

Eğer henüz okumadıysanız, burada durun ve gidip önce En iyisini sona saklamak yazısını okuyun. Bu aşağıdaki itirafı parça parça işleyeceğim ama aşağıdakileri okurken unutmamanız gereken şey bu kadının içine düştüğü zor durum, Açık Hipergaminin Kırmızı Hap Farkındalığını erkeklere kendiliğinden vermesi – en betalara bile.

Hikaye : Adamın karısı geçmişte erkek arkadaşı ve onun erkek oda arkadaşı ile defalarca grup seks yapmış. Sonra tabii yaş kemale erip güzellik gide yazında “iyi çocuk” olan oğlumuzu bulup evlenmiş ve kocasına bu olaydan hiç bahsetmemiş. Koca bunu ortak bir tanıdıktan öğrenmiş ve olaylar gelişmiş.

Soranlar için güncelleme yazayım. Sabah itibari ile henüz hala aynı yatakta yatmadık ve birbirimizle 10 kelimeden fazla konuşmadık. Uyandığımda elinde iki kahve ile mutfaktan çıkıyordu. Beni masaya oturttu ve konuşmak istediğini söyledi.

Kısaca, dolandırıldığını (kendi sözü) hissediyormuş ve bugün bildiklerini bilse benimle evlenmeyi bırak, çıkmazmış bile. Benim imajım onarılmayacak ölçüde bozulmuş ve beni artık onun eşi olacak değerde biri olarak görmüyormuş. Olayın cinsel yönü bir yana, bana artık güvenmiyormuş zira bu kadar önemli bir şeyi bütün ilişki süresince ondan saklamışım. Ne dersem diyeyim bunların geçmişte yaptığım hatalar olduğunu ve benim bugün olduğum kişiyi yansıtmadığını ona anlatamadım. Bana karşı kızgın değildi, bana sürtük falan da demedi ya da onun gibi saygısızlık yapmadı. Sesini bir kere bile yükseltmedi. Bir yanım keşke yapsaydı dedi nedense. Bir işten atılmışım gibi hissediyorum.

Sonuçta boşanıyoruz. Benim hayat arkadaşım olması gereken adam, 10 yıl önce onunla tanımadığım zamanda yaptığım birşey için bana saniyesinde sırtını dönüyor. Bunu önce benimle konuşma nezaketini bile göstermedi – hafta içi kendi avukatını ziyaret etmiş ve işlemleri başlatmış. Onu biraz tanıyorsam burdan geri dönüş olmadığını biliyorum.

Kocamın birden fazla işi var, bu nedenle evlilik sözleşmesi yapmadan kesinlikle evlenmezdi. Ben yemin ederim ki buna hiç ihtiyacımız olmayacağını düşünüyordum o nedenle imzaladım. Bugün döküman elinde idi. Yasal zorunluluğu olmasa da benim öğrenci kredilerimin kalanını ödeyeceğini söyledi.  Bunu takdir etsem de bu hafta avukatımla konuşup mahkemede evlilik sözleşmesini geçersiz kılabilir miyim araştıracağım. Beraber bir hayat kurduk, hayatımın en iyi 5 yılını ona adadım ve 100% sadık kaldım – böyle bir çöp gibi atılmayı haketmiyorum.

Kadınlar 28 – 30 yaş sınırını geçtikten sonra, geçmişte yaptıkları “hatalar”ı affedecek bir iyi çocuğun halihazırda bulunabileceğine inanmaya koşullanmışlardır. Erkeklerden geçmişte yaptıkları şeylerin sonuçlarını kabul etmeleri beklenirken, kadınlara ise 30undan sonra başka biri oldukları ve geçmişin geçmişte kaldığı inancı pompalanır.

Bekleyen Betalar
New York Times evlilik sözleri serisinde çıkan bu twit şöyle diyor : “Gelin, koridorun sonundaki tatlı ve istikrarlı iş arkadaşınının hiç farkına varmadı – 32 yaşına bastığı güne kadar”. Bu “Sex and The City” kızın 32 yaşında asıl farkına vardığı, hızla yaklaşmakta olduğu ve bir betayı kalamazsa, yalnız ve çocuksuz çarpacağı duvar.

Buradaki kadının kocası dolandırıldığına inanıyor zira adam gerçekten de dolandırılmış. Karısının 30 yaş öncesi ve sonrası ikili kişiliğini farkedince hissediyor bunu. Burada bizim inanmamız beklenen şey, kocanın, karısının yeni bir sayfa açarak yarattığı “gerçek” kişiliğini göremeyen bir yobaz olduğu. Bu kadınların ellerinin altında bulunan bilindik bir şema. “Bir erkek eğer kadınının geçmiş cinsel deneyimlerini kaldıramıyorsa bu onun kendine güvensizliğindendir”.

Bu konuda erkekler de az değildir gerçi. Bu adamın yaptığının ahlaken doğru bir intikam olduğunu söyleyecek çok erkek de bulursunuz. Burdaki adam için aslolan bir erkeğin karısının gözünden düşmesinden ziyade, onun cinsel  olarak verebileceklerinin en iyisini kendisine vermemiş olmasıdır.

Subjectif olarak olay bu olabilir ya da olmayabilir ama mesele, bu adam gibilerin karılarının (alfa) sevgilileri için geçmişte duydukları gerçek arzudur : seks ve ilgi için kadının 30undan sonra kapadığı iyi çocouktan beklenen maddi kaynaklar, duygusal yatırım olmadan duyulan arzu. Ortada dolandırıcılık olarak adlandırılan şey bu : alfa çocuk onun üçlü seksini karşılığında hiçbir şey vermeden almıştır ama kendisi muhtemelen bunun yanından geçemeyecek kadar kırıntı bir arzuyu anca “3 tane iş” sahibi olarak ve bunun meyvelerinden aslan payını paylaşarak alabilmektedir ancak. Kötü çocuklar onun en iyisini bedavadan kapmışken kendisine kala kala onun yeni, reforme olmuş ve tepe yıllarını geçmiş hali kalmıştır.

Ne dersem diyeyim bunların geçmişte yaptığım hatalar olduğunu ve benim bugün olduğum kişiyi yansıtmadığını ona anlatamadım. Bana karşı kızgın değildi, bana sürtük falan da demedi ya da onun gibi saygısızlık yapmadı. Sesini bir kere bile yükseltmedi. Bir yanım keşke yapsaydı dedi nedense. Bir işten atılmışım gibi hissediyorum.

Daha önce belirttiğim gibi, kadının kocasından beklenen onun “bugün ne olduğunu” kabul etmektir, bunun yanında kadının 10 yıl önce hali kendinden daha az kaynaklara sahip olan aşığına daha fazla arzu duymuştur. Burası tamamen spekülasyon ama 3 tane iş kuran bir erkek zamanını karısının 10 sene önce birlikte olduğu aşıklardan daha özenle ve çalışarak harcamıştır. Burada adamın kendi sorumlu geçmişi ile karısının geçmişini karşılaştırdığında duyduğu kızgınlığı görebiliyoruz.

Ve adam her iyi işadamı gibi bu çatışmayı sakince ve sabırla yönetiyor. Kadının, adamın sesini yükseltmesini bekleyen tarafı ile eskiden alfa aşıklarının umursamazlıklarından tahrik olan tarafı aynı taraf.

Sonuçta boşanıyoruz. Benim hayat arkadaşım olması gereken adam, 10 yıl önce onunla tanımadığım zamanda yaptığım birşey için bana saniyesinde sırtını dönüyor. Bunu önce benimle konuşma nezaketini bile göstermedi – hafta içi kendi avukatını ziyaret etmiş ve işlemleri başlatmış. Onu biraz tanıyorsam burdan geri dönüş olmadığını biliyorum.

Kocamın birden fazla işi var, bu nedenle evlilik sözleşmesi yapmadan kesinlikle evlenmezdi. Ben yemin ederim ki buna hiç ihtiyacımız olmayacağını düşünüyordum o nedenle imzaladım. Bugün döküman elinde idi. Yasal zorunluluğu olmasa da benim öğrenci kredilerimin kalanını ödeyeceğini söyledi.  Bunu takdir etsem de bu hafta avukatımla konuşup mahkemede evlilik sözleşmesini geçersiz kılabilir miyim araştıracağım. Beraber bir hayat kurduk, hayatımın en iyi 5 yılını ona adadım ve 100% sadık kaldım – böyle bir çöp gibi atılmayı haketmiyorum.

Şimdi buraya dikkat edin; beta erkeklerden artan sayıda beklenen şey şu : 20li yaşlarında gösterdikleri sabrın sonunda meyvesini vereceğini ve o yaşlarda yüzlerine bakmayan hatunların zamanla “olgunlaşıp” doğru yolu bularak sonunda onu seksi bulacağı. (Yani efendi adamın eninde sonunda kazanacak olması olayı)

Tam o yaşa kadar kırmızı hapı yutmamış beta erkeğin kabul etmediği, bu “son kazanan sen olacaksın” öğretisinin, kendisini bu tip kadınların kullanımına sunmak için piyasaya sürülmüş feminen-öncelikli propoganda olması : artık alfa çocuklar için daha genç kadınlarla rekabet edemeyen kadınların can simidi. Burada propoganda bekleyen betamıza, kadının cinsel olarak en iyisini, kendi olgunluğunun en iyi zamanında vereceğini aşılar: yoksa başka neden kızımız kendisi ile hayat boyu evlilik bağına girmiş olabilir ki? Kocası ve çocuklarının babası olarak seçtiği adamla daha iyi bir cinsel olması gerekmez mi?

Bekleyen betalara hafif hafif işlenen propoganda budur. Hele şimdi, modern toplumlardaki uluorta hipergami ile bu mesajı oldukça etkili kadınların yazdıklarında görebilirsiniz :

Hayat arkadaşı konusunda benim kadınlara tavsiyem, her türlüsü ile çıkın : kötü çocuklar, cool çocuklar, bağlanmaktan-korkan çocuklar, çılgın çocuklar, … Ama onlarla evlenmeyin. İş evlenmeye geldiğinde, kendisi ile eşit bir partner arayan birini bulun. Kadınların zeki, fikirleri olan ve hırslı olması gerektiğine inanan. Eşitlik taraftarı olan ve ciddi anlamda ev işi yapan biri. Bu erkeklerden var ve güvenin bana zaman geçtikçe bu erkeklerden daha seksisi yok.
– Sheryl Sandberg, Lean In: Women, Work, and the Will to Lead

Kadınlara pompalanan metin bu. Buradaki hatun sadece Sandberg’in tavsiyesine uymuş ve bekleyen betasının da aynı metne inandığını görmüş. Problem şu ki kızımızın betası “daha seksisi yok” kısmını ciddiye almış ve bugün karısı ne derse desin daha önce başka birinin daha seksi olduğu gerçeği suratına çarpmış.

Aslına bakarsanız fem-merkezciliğin korkması gereken, hipergamiyi gü yüzüne çıkaran kırmızı hap camiasından çok bunu “neşe içinde” toplum geneline anlatan gururlu ve ben merkezci kadınlar. Bugün sosyal medyada tüm kötü çocuk maceralarını paylaşan hatunlar, 10 sene sonra bu hatunun yaşadığı problemle daha çok karşılaşacaklar.

Uluorta hipergami yaygınlaştıkça ve bu artan sayıda kadın tarafından gururla paylaşıldıkça, erkekleri utandırma taktikleri ile kabullenmeye itmek zorlaşacak. Bu olay her ne kadar burada ve en iyisini sona saklamaktaki yazısındaki gibi ağır olmasa da, birçok erkeğin sandığından daha yaygın. Kadınlarının en iyisini daha önceki sevgililerine verdiklerini farkeden ama egoları ya da çocukları nedeniyle o evlilikten çıkamayan (çıkarsa kadının boşanma tecavüzüne uğrama ihtimali de var) önemli sayıda erkek var.

Beklemedeki betaların çoğu sonunda bir kadınla eşleşiklerinde, kadın bir kere bu alfa erkek maceralarını sisteminden attığında, kadınla kendi CPDlerinin eşit olduğuna inanırlar. Bu erkekler, gerçekten de kadınlarının tam olarak kendi CPDleri ile kadınlarının CPDleri birbirine eişt olduğunda “kapatılırlar”. Aşağıdaki grafikte eşitlendiği yaşta.

CPDleri düşmekte olan kadınlar bile düşe yazan CPDleri ortalama bir erkekle eşitlendiğinden sonra yaptıkları Plan B beta sağlayıcı (uzun süreli uydu erkek) ile evlenme kararlarının kendi kişisel – olgunlaşmaları sonucu olduğuna inanırlar. Bunca süre nasıl bu kadar aptal olup, burnunun dibindeki mükemmel erkeği farkedememiştir?  Bu anlatı, o zamana kadar hayatı reddedilmeler ve ortalamanın altında tecrübelerle geçmiş betanın gururunu kabartmasın da ne yapsın?

Uzun süreli olarak ilişki ve cinsellikten yoksun olmanın verdiği açlık birçok erkeği kadın merkezli sosyal geleneğin kendine biçtiği rolü oynamaya ikna eder. Artık en iyisini kendisine vereceğine inandığı kadın ile ödüllendirildiklerine olan inanç ve bunun zevki, derinlerde hissetikleri çelişkiyi örter.

Bana bu yazıyı yazma ilhamı veren şey Facebook’ta çokça paylaşılan bir meme : “I wish I could turn back the clock. I’d find you sooner and love you longer – Zamanı geri alabilmeyi isterdim. O zaman seni daha önce bulur ve daha uzun süre severdim.” Bunu bir erkeğin kız arkadaşına, ikinci boşanması sonrası bulduğu kız arkadaşına, gönderdiğini farkettim. Bu elemanın düşünmek istemeyeceği şey, eğer kız arkadaşını daha erken bulsa idi, kız kendini keşfetmekle meşgul olduğundan, oğlumuzun yanından bile geçmeyeceğidir.

Kaynak : Betas in Waiting

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Evlenmek tam bir kumar mıdır? Evlenmemeli mi?

Tristan rumuzlu okuyucumuz sormuş : evlenmek tam bir kumar mıdır yani? Evlenilmemeli mi? 

Maalesef eğer çocuk istiyorsan, bu çocuğu sağlıklı bir birey olarak yetiştirmek için aile kurumu neredeyse şart. Ama ilginçtir bu illa resmi olarak evleneceksin anlamına gelmiyor. Mesela benim 2 Türk arkadaşım var yurt dışında. Partnerleri ile evli değiller ama çocukları var ve aile olarak yaşıyorlar.

Bizim tavsiyemiz ve bloğun da dikkat edersen etrafında döndüğü en temel sorun : eğer çocuk istiyorsanız evlenin ama evlenmeye erkeklerin çoğunluğu gibi beta sağlayıcı ya da gençliğini düşüncesizce kötü çocuklara vermiş bir kadının beta çıkış bileti olarak girmeyin. Türkiye’de ve modern toplumlarda temel sorun “efendi adamın eninde sonunda kazanacak olması” diye algılanan şeyin aslında tamamen onun içine düştüğü bir tuzak olması. Efendi adamlar genelde 20 – 30 yaş arası seksiz ya da az seks ile geçen hayatın, klasik erkek CPDsinin doğal sonucu olduğunun ve eğer kendilerini geliştirirlerse önlerindeki 10 yıl içinde ciddi oranda artacağının farkında değiller. Bekar bir adam potansiyelini gerçekleştirirse 30 – 37 arası CPD hep yükselecek ve çok daha fazla ya da istediği gibi kadın bulabilecek. Kadınların genel hipergami stratejisi, bir efendi adamı, bu uyanışı yaşamadan kapatmak. Zira kadının 27 – 30 yaşı da CPDnin aşağı indiği, artık kötü çocukların kendine bakmadığı yaşlar (kendim de dahil birçok insan biliyorum, 30larında ve 40larında hala 23 – 27 yaş arası takılıyorlar).

Toplumda biyolojik saat diye yutturulmaya çalışılan telaş aslında kadınların CPD değerleri düşünce, henüz daha yeni yükselmekte olan bir betayı, bunun farkına varamadan kapama telaşı. Benim blogdaki temel dertlerimden biri, bir erkeği bundan korumak. Sonra bu plan B betaların başına genelde gelen şöyle birşey (gerçi burdaki bayağı ağır ama az çok temsili) : En iyisini sona saklamak.

Ben Erkek Adam rumuzunda yazıyorum ve 30luk bir abiyim. 30 yaşında bu beta evlilik kervanına katılmış ve sonra kafasındaki beta provider şablonuna direnen bendenize hayatı zehir eden feminaziyi boşamış biriyim. Tüm bunlar başıma aşağıdaki stratejiyi izlememekten geldi. Ve daha da kötüsü 20lerimde kırmızı haplı olmama rağmen (tabii o zaman ismi kırmızı hap değildi ve böyle iyi ortaya dökülmemişti – şimdiki gençler çok şanslı) toplum propogandasına yenildim. İyi olanı(!) yaptım. Ama bir çocuk babası olmanın tatminini yaşayan biri olarak gençlere “evlenmeyin!” tavsiyesi vermek istemiyorum. Evlilikten ağzı yanan bir erkeğin klasik şeysidir bu ama 40lardan sonra çocuk ve aile önemli bir ihtiyaç haline geliyor birçok erkek için. Hepsi değil gerçi, eğer öyle bir erkeksen hiç evlenme. Ama hayatımın 2. yarısı çocuksuz ve ailesiz yaşamak benim için çekilir birşey mi sorusunu sorman lazım kendine. Modern toplum o kadar gençlik takıntılı ki, hayatın 2. yarısını düşünmek ve buna göre hareket etmek düşüncesi kimsede yok.

Yine de erkekler için ideal evlilik yaşı makalesindeki strateji en emniyetlisi :

  1. CPDnizin düşük olduğu 20 – 27 arası uzun süreli ilişkiden uzak durun, kondomu takıp sikebildiğiniz kadar sikin. Şaka değil, orta yaş krizi yaşama ihtimalinizi sıfıra düşürür.
  2. CPDnizin yükseldiği 27 – 35 arası evlilikten uzak durun ve opsiyonlarınıza bakın. Bu dönemde artık tek eşli ve uzun süreli ilişkiler yaşamaya bakabilirsiniz. Bir kadına muhtaç mantalitesi olmadan emin olun sonuçta en iyisini seçeceksiniz. Elinizdeki tabaklardan biri olacak bu kalıcı kadın.
  3. Eğer çocuk niyetiniz yoksa hiç evlenmeyin. Eğer çocuk istiyorsanız 33 – 38 arası evlenin. Tavsiyem de artık kendine can havliyle beta arayan bir 30 – 36 banddı kadınıyla değil de 24 – 29 bandı bir kadınla evlenin (bir kadın da bize göre 27 yaşında evlenmeli ve bu da bir yazı konusu). Ama bu kadın bir kadın havuzundan seçilmeli öyle muhtaç olduğunuz, sizinle seks yapan tek hatun olmamalı.
  4. Evliliği veya uzun süreli ilişkiye kendi çerçevenizle girin. Öncelikle kırmızı hapın farkında olun. Çoğu erkek bunun zerre farkında olmadan evleniyor. Hipergamiyi bilin. Bakın hipergami, her kadın ilk fırsatta kocasını düşünmeden daha alfa bir erkeğin altına yatar demek değil. Hipergami bir dürtü. Erkeklerin ezici çoğunluğu nasıl içten gelen mümkün olduğunca kadınla seks yapma dütrüsünü verdiği sözler, aile ve medeni toplum gerekliliği ile başarılı bir şekilde kontrol altında tutuyorsa, çoğu kadın da hipergamiyi kontrol altında tutuyor. Ama bu dürtü orada hep var. Sizin için bunun anlamı basit : erkeklik yan gelip yatma yeri değil. Çerçevenin her zaman kontrolü elinizde olmalı. Ne zaman ki “kız arkadaşıma / karıma 40 yıllık karım gibi davranayım, yan gelip yatayım” mantığına düşerseniz, o zaman hipergaminin ağına düşebilirsiniz.
  5. Sitedeki tavsiyeleri takip ederseniz muhtemelen zengin de olacaksınız. Evlilik anlaşmasını unutmayın.

Dediğim gibi benim birincil amacım, olabildiğince erkeği, alfa siker beta öder denkleminin beta öder aktörü olmaktan kurtarmak. Bu denklemin tamamen toplumca itelenen bir propoganda yağmuru ile dayatıldığı bu dünyada, bence bu çok önemli bir misyon. Çünkü çoğu erkek, beta olsa bile, bu tuzağa kendi betalığından çok yılların beyin yıkamasından (genelde anası, ortalıkta olup oğlunu psikolojik olarak geliştirme özürlü tipik Türk babası, hayatındaki kadınlar ve diğer betalar üzerinden gelen propoganda) ve doğru olanı yapma baskısından düşüyor bu tür bir evlilik tuzağına.

Umarım açıklayıcı olmuştur.

En iyisini sona saklamak

Bugün The Red Pill Reddit bölümünden bir hikayeyi konu edineceğiz. Bu elemanın olayını özetleyip kendi yorumlarımı vermek yerine, olayın vuruculuğunu 100% korumak adına bu uzun hikayeyi özetlemeden, olduğu gibi buraya aktaracağım (bir de eleman orjinal girişinde yeterince meramını dinletememişti):

Bunu daha önce başka bir subreddite postaladım ama yorumlardaki kavgalardan dolayı oradan uçuruldu. Bugüne kadar olanları özetlemeye çalışacağım. Karımla 7 sene önce karşılaştım. İş sekse gelince çok seçici idi. Bana benden önce sadece 1 erkekler beraber olduğunu söyledi. Hiçbir zaman oral seks yapmadı, sadece bazı seks pozisyonlarında seks yapmayı kabul ediyordu ve zaten seks zamanla kötüleşip durdu. Bu her ne kadar canımı fazlası ile sıksa da, ondan çok hoşlanıyordum ve zamanla seks hayatımızın açılacağını umuyordum. Uzatmayayım, işin sonunda onun üniversite yıllarından bir videosu elime geçti. Videoda 6 kişinin daha bulunduğu (5 erkek ve diğer bir kadın) bir grup seks yapıyordu. Videoda anal seks, oral seks, önlü – arkalı seks yapıyor ve birçok kere “ben pis orospunun tekiyim” diye bağırıyordu. Bütün olay boyunca o kadar istekli idi ki. Videoyu izledikten sonra çok büyük bir üzüntü duydum. Bazı insanların bazı şeyleri yapmak istememelerini anlıyorum ama sorun onun bazı şeyleri yapmak istememesi değildi. Bu şeyleri benimle yapmak istememesine rağmen başka bir sürü erkeğin orospusu olmak istemesi idi sorun. Çok sinirli ve kırgındım, sonunda karıma bazı saçma sapan şeyler söyledim.

Onu aradım ve onunla konuşmam gereken bir koun olduğunu söyleyip kızımızı, kız kardeşine bırakmasını istedim. Neden diye sordu ama ona telefonda konuşamayacağımı, buraya gelince konuşacağımı söyledim.

Konuşmanın tüm detayları aklımda değil, o nedenle elimden geldiğince özetleyeceğim. Karım gelmeden önce biraz içki aldım ki çok iyi bir fikir değildi tabii.

Ben : Bana geçmişinle ilgili sakladığın birşey var mı söylemek ister misin?

O : Bunu neden konuşuyoruz şimdi?

Ben : Sadece herhangi bir pornoya ilgin var mı, ya da öyle şeylere bilmek istiyorum.

O : Senin kafan iyi mi?

Ben : Senin üniversiteden kalma, diğer heriflerle videonu buldum. Senin kim olduğunu bilmiyorum artık ve senin yakınında olmak bile beni hasta ediyor.

Bu noktada ğlamaya başladı.

Ben : Söyleyecek birşeyin var mı?

Ağlamaya devam etti. Bunun bir yere varmayacağını görünce, evi terketmek üzere anahtarlarımı aldı. O da bana engel olmaya çalıştı.

Ben : Eğer gitmemi istemiyorsan bana karşı 100% dürüst olmalısın ve bana bunca yıldır neden yalan söylediğini açıklamalısın.

O : Benim sürtüğün teki olduğumu düşünmeni istemedim.

Ben : Bana söylemiş olsa idin, bunu sorun etmezdim. O videoda yaptığın vahşi şeyleri benimle yapmanı çok isterdim. Tamam seni o adamlar kadar azdırmadığımı anlıyorum. Onların siklerini emmek hoşuna gidiyor, benimkini değil.

O : Öyle değil, beni aşağı görmeni istemedim.

Ben : Hayır, tam olarak öyle. Senin diğer erkeklerle yatma yalanındaki şey. Sen o şeyleri yapmaktan hoşlanmıyor değilsin. O şeyleri benimle yapmaktan hoşlanmıyorsun.

O : O şeyleri seninle de yapabilirim. Seni çekici buluyorum, biliyorsun.
Ben : O şeyleri yapma zorunluluğu hissettiğin için benimle yapmanı istemiyorum. Beni gerçekten arzulayan birini istiyorum.

O : Değişebilirim, lütfen evliliğimizi bunun için mahvetme. Bunları aşabiliriz. Evlilik danışmanlığına gidebiliriz.

Ben : Evlilik danışmanlığı senin benimle ilgili hislerini değiştirmeyecek. Bak evlilik danışmanlığını deneyebilirim ama önce ayrı yaşamayı denemek istiyorum.

O : Lütfen yapma bunu. Üniversite yıllarımda yaptığım birşey için evliliğimizi çöpe atma.

Ben : Bu sadece bir kerelikmiş gibi rol yapma! Dürüst ol, benden önce kaç erkekle düzüştün söyle bana. Kaç erkeğe sakso çektin, kaç erkeğin seni götünden sikmesine izin verdin.

O : Bu neden önemli, söyledim ya, bunları seninle de yapacağım.

Ben : Çok şanslıyım ya! İffet kaidesi gibi sikişen bir orospu ile evlenmişim.

O : Evliliğimizi bunun için mahvetme. Değişmeye istekliyim.

Ben : Seni boşamıyorum ama şimdilik ayrılmayı denemek istiyorum. İşler nasıl gidecek görmek istiyorum ama sana bakmak şu an beni hasta ediyor.

Beni engellemeye çok çalışssa da sonunda evi terk ettim. Bana o şeyleri benimle yapacağını söyleyerek gitmemem için yalvardı. Çok hasta edici bir deneyimdi, sonuçta beni seks ile manipule etmeye çalışması kalan tüm saygımı bitirdi.

Şu an bir motelde kalıyorum. Karımdan sürekli telefon geliyor. Nerde olduğumu sorup duruyor, eğer söylersem atlayıp gelecek ki onu görmeye henüz hazır değilim. Tüm enerjim çekilmiş gibi hissediyorum. O şeyleri ona söylediğim için kendimi kötü hissediyorum ama başka ne yapabilirdim bilmiyorum zira çok kırgınım.

Daha önce de söylediğim gibi, geçmişte önüne gelenle yatmasını dert etmezdim ama o şeyleri başka erkeklerle yapıp benimle yapmamış olması beni çok derinden yaraladı.

Bu evlilik nasıl kurtarılır, bilmiyorum. Onun bana olan arzularını değiştiremem. Üstüne bir de babama daha yeni akciğer kanseri teşhisi kondu ve bu zaten beni çok büyük bir stes altına sokmuştu. Lütfen tam olarak ne yapmam gerektiğini bana söyleyin, bir erkek olarak kendime olan güvenim tamamen darmadağın oldu. Karımı cinsel olarak açmayı çok denedim ama bana komple kapanmıştı. O erkeklere olan arzusunu bana hissetmediğine gerçekten inanıyorum. Bu nedenle onların orospusu olmak tamamen doğal iken bana bir oral seks bile vermedi. Bana şehvet ile bakan bir kadın istiyorum, evlilik görevi olarak benimle yatan bir kadın değil.

Karımla her türlü seks benim doğal hakkım demeye çalışmıyorum. Onun bunları benimle yapmak istemesini istiyorum. Şimdi suçluluk duygusundan dolayı bunları benimle yapsa bile, bunu arzuladığından yapmayacak. Bu evliliği nasıl kurtarırız bilmiyorum. Kızımı eskisi kadar çok göremeyeceğim gerçeği yüzünden kendimi bok gibi hissediyorum, özellikle çocukluğunda.

Maaşımı başka hesaba yatırmak ve boşanma halinde finansal durumumu toparlamak için birkaç telefon ettim. Abim büyük bir hukuk firmasında çalışıyor, ne yapabilirim diye ona bir telefon etmeyi planlıyorum. Sorun şu ki onu aradığım andan itibaren geri dönüş yok. Bunu aileme söylediğim anda karımın gözlerindeki tüm imajı yerle bir olacak. Bir de şu an sağlık sorunları var ve sağlık sigortası konusunda bana bağlı. Hiçbir şeyi mahvetmek istemem ama işler nasıl tekrar yoluna girer bilmiyorum. Eğer bana tavsiye vermek yerine beni yargılayacaksanız, yorum yazarak boşuna zaman kaybetmeyin. Orda bazı kırıcı şeyler söylemiş olabilirim ama benim ne kadar kırıldığımı bilemezsiniz. O gün dediklerim için karımdan özür diledim, ama bu ilişki nasıl toparlanır göremiyorum.

Edit –  Karımla ilişkimin düzelmesini istiyorum. Onun bazı seks aktiviteleri yapmak istememesini anlıyorum. Ona açık evlilik (open marriage) teklif etmeyi düşünüyorum. Bu şekilde hala bir aile olarak kalabiliriz ama seks yaşamımızda tatmin olabiliriz.

Şimdi burda bayağı birşey olmuş ama bence ilk söylenmesi gereken şey, bu tür geçmiş sırlarının ortaya çıkması birçok erkeğin rahatça itiraf edeceğinden çok daha yaygın. Bu tip bir hikayeyi ilk defa duyuyorum demeyi çok isterdim ama maalesef bu 7. duyuşum ve bunların 4’ünü birebir danışmanlık verdiğim erkeklerden dinledim.

Teknoloji hayatımızın içine girdikçe, özellikle dijital kayıt teknolojileri, ve bir sürü kişisel video ve foto (çiftlerin çektikleri amatör pornografik dijitaller de dahil) sosyal medyaya yüklendikçe, bir kadının ilişki ve cinsel geçmişi ile ilgili bulmacanın eksik parçaları daha kolay bulunur hale gelecek. Asıl problem, gerekli dedektiflik işinin yapılmasından ziyade, bir beta erkeğin “biricik kartanesi”nin kadın milletinin genel kavranış kalıplarıyla çelişen kirli çamaşırların ne kadarına inanmaya istekli olacağı.

Geçenlerde Return of Kings sitesinde Emmanuel Goldstein, aksi ispatlanana kadar tüm kadınların sürtük olduğunu varsaymanın oyun için ne kadar gerekli olduğuna değinen bir yazı yayınladı. Bu tür hikayelerin ışığında, bu yaklaşımdaki pragmatizmi anlamamak mümkün değil ama bekarken, oyunun bilincinde tabak çevirirken, en cici kızların bile doğru zaman ve doğru alfa ile kötü kız aktiviteleri yapabileceklerini varsayacak açık fikirliliğiniz var (olmalı).

Eminim, benim feminen hipergamiye dikkat çekmem ile “ama erkeklerde yapıyor” korosu hemen çığırtkanlığa başlayacak. Eğer problem sadece alfa siker, beta öder cinsel stratejisinin alfa siker kısmı olsa, bunda da haklı olacaklardı. Ama erkeğin “kaçamaklarını”, kadının “kaçamaklarından” ayıran, erkeğin ilişkide uzun vadeli kaynak ve duygusal yatırımını gerektiren beta öder kısmı.

Kadının sunabileceği en iyi şey

Yukarıda aktardığımız hikayeyi anlayan kişi, hipergamik denklemin sivri ucu ile hançerlenmiş vaziyette. Her ne kadar bu adamın karısını dengesiz, duygusal olarak mahvolmuş, muhtemelen cinsel taciz mağduru (bunu bilmiyoruz ama orjinal girişe gelen yorumlarda bu çok varsayılmış) biri gibi resmetme çabası olacaksa da, burada benim üzerinde durmak istediğim belirli bir kadının deneyiminden ziyade, bu kadının ve diğer tüm kadınların cinsel pluralizmlerini haklı çıkarmak için kullandıkları metodoloji.

Kadınların cinsel deneyimlerini (bugün artan oranda gururla) kaydeden teknolojilerden önce, kadın cinselliğinin daha karanlıkta kalan yönleri ve bunları motive eden hormon / altbeyin kaynaklı dürtüleri, alfa siker beta öder denkleminin beta öder kısmını oynayacak elemandan saklamak daha kolaydı.  Fakat bu tür kayıt teknolojilerinin artık bu tür geçmiş deneyimleri sonradan ortaya serebilme ihtimalinin artması, kadının geçmişte yaptığı “çılgınlıklar”ı haklı çıkarma çabasını zorunlu kılıyor.

Feminen zorunluluğun hayatlarının en az yarısı boyunca beyinlerini yıkadığı erkekler, alfa siker, beta öder denkleminin ikinci yarısında rollerini kuzu kuzu oynamaya programlanmış vaziyetteler. Bu itirafı yazan adam gibi erkekler, uzun süre kapılarında sabırla bekledikten sonra bu sabırlarının ödülü olarak evlendikleri kadınların “en iyisini kendilerine sakladığı” inancına büyük bir ego yatırımı yapmışlardır.
Buradaki gibi erkekler maalesef kadınlarının alfa siker yıllarından çıkış bileti olarak kullanıldıkları (ve ne acıdır ki çoğunlukla da bunla gurur duyarak) gerçeğinin farkına çok sonra, genellikle beta öderi oynadıkları evlilikleri CPDlerinin tepe noktasına ulaşma potansiyellerini tamamen parçaladıktan sonra varıyorlar. Bu role de anneleri, iğdiş edilmiş babaları, kızkardeşleri, kadın arkadaşları, öğretmenleri ve tüm feminen gerekliliğin toplumsal çabası ile robot gibi programlandıktan sonra yerleştiriliyorlar. Benim ve mansphere’in bu kadar amansız saldırıya uğramasının sebeplerinden biri de, feminen odaklı toplumun bu sinsi prosesini göz önüne çıkarıyor olmamız. Bu yazarın hikayesi, plural feminen cinsel stratejisinin uygunsuz gerçeği. Bir kadının Cinsel Pazardan başarıyla çıkış, çocuk yapma, bekar  hayatı ile zıt bir aile yaşamı görüntüsü verme ve bunu kendi şartları ile yapabilme kapasitesi, uzun vadeli kaynaklarını sömüreceği daha iyi betaların bu prosesten bi haber olmalarına bağlı.

Çok şanslıyım ya! İffet kaidesi gibi sikişen bir orospu ile evlenmişim.

Erkeklerin kadınlarının cinsel geçmişine olan bu merakı, onun “en iyisini kendisine sakladığına” inanmak istemeleri. Tabii ki bunun güvenle bağlanma ve sadakat gibi sebepleri de var ama daha önce de bir yerde söylemiştim, her erkek aslında için için bir sürtük ister, ama bu kadının sadece kendileri ile sürtük olmasını isterler. Bir kere bu erkeğin karısının en iyisini kendine sakladığı inancı yıkıldığında, arzu dinamiği mal gibi ortaya çıkar.

Doğal olarak bir kadının evlilik içi cinsel yaşamı normalize edildikten sonra asıl cinsel kapasitesi ortaya döküldüğünde, sırrı ortaya çıkmadan önceki konfigürasyonu korumak ilk amacı haline gelir.

Ben : Hayır, tam olarak öyle. Senin diğer erkeklerle yatma yalanındaki şey. Sen o şeyleri yapmaktan hoşlanmıyor değilsin. O şeyleri benimle yapmaktan hoşlanmıyorsun.
O : O şeyleri seninle de yapabilirim. Seni çekici buluyorum, biliyorsun.
[…]
O : Değişebilirim, lütfen evliliğimizi bunun için mahvetme. Bunları aşabiliriz. Evlilik danışmanlığına gidebiliriz.

Burada okuduğunuz arzu için yapılan bir pazarlığın metni. Kadının derdi ne adamın gerçekten tatmin olması ne de ortaya dökülen cinsel pluralizminin çözüme kavuşması. Kadının derdi, kendi normalini bencilce muhafaza etmek sadece. Buradaki erkeğin ise yaslanabileceği tek bir rasyonalleştirme yöntemi kalmamış, durumunun farkına varmayı reddetme şansı yok ve acımasız kırmızı hap gerçekleri yavaş yavaş önüne seriliyor – arzunun pazarlığı olmaz.

Onun kendisi ile aynen o videodaki erkeklerle olduğu gibi seks yapmasını istiyor.  Onun cinsellik konusunda en iyisini kendisine vermesini istiyor ama kadının 7 yıldır bunu ondan esirgemesi, hem de onun tüm kaynaklarından faydalanırken esirgemesi; erkeğin sabrı, aşkı ve azmi, kadının cinsel stratejisini, hipergamiyi daha da göze batar hale getiriyor. Kadının gerçek cinsel arzusu, cinsel olarak en iyisi zaten hiçbir zaman onun için değildi ki.

Ayrıca bakınız Bekleyen Betalar.

Yazının İngilizce aslı : Saving The Best

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Alfa siker, beta öder

Kırmızı hap çevrelerinde kadın hipergamisini kısaca belirtmek için kullanılan meşhur bir atasözü ile sıkça karşılaşacaksınız : “alpha fucks, beta bucks” ya da “alpha fux, beta bux”. Bunun Türkçe tercümesi “Alfa siker, beta öder”.

Bir kadının çiftleşme stratejisi iki amaca sahiptir. Birincisi, kendisine ve çocuklarına bakılması / güvenliktir, ikincisi de iyi genetik materyale sahip çocuklar yapmaktır. Bunlar kadınların bilinçli planladıkları ve sinsice yürüttükleri stratejiler değildir, genetik kodlarına evrimce işlenmiş bilinç altı algoritmalardır.

Tarih öncesi avcı – toplayıcı toplumlarda iyi sağlayıcı olan erkekler aynı zamanda iyi genetik materyale sahip alfa erkeklerdi. Sürünün en iyi avcıları aynı zamanda sürünün en atletik ve gözüpek erkekleri idi. Orman kanunlarının hüküm sürdüğü bu upuzun (takriben homo sapiens’in 250 bin yıllık serüvenin bir 240 bin yılında) dönem boyunca, kadınların alfa erkeklerle olmayı (gerektiğinde aynı erkeği başka erkeklerle paylaşmak pahasına), beta erkeklerle birlikte olmaya tercih ettiler. Bunun en önemli kanıtı genetik araştırmalardan geliyor. Tarih boyunca yaşamış erkeklerin sadece 40%ı genlerini bugüne aktarabilmişken bu oran kadınlarda 80%.

Fakat yerleşik, modern zamanlarda yukaridaki dinamik altüst oldu. Avcı -toplayıcı toplumlarda genlerini bir sonraki nesle aktaramayacak olan bu beta erkekler muhtemelen sadece kendilerine yetecek kadar yemekle yaşayabiliyor ve en azından yan gelip yatmanın tadını çıkarıyorlardı. Fakat, avcı – toplayıcı toplumların aksine büyük insan gücüne ihtiyaç duyan gelişmiş toplumların,bu betaları daha üretken yapmaları gerekti. Bir erkeği, böyle bir toplumun geleceğini dert etmeye, çok çalışmaya ve çalışıp kazandığının çoğunu topluma bırakmaya zorlayan tek çalışır yöntem ise tek – eşli, evlilik temelli aile oldu. Fakat bu durumda, kadınları bu betalarla evlenmeye itecek baskılar, töreler geliştirilmek zorunda kalındı. Feminizm öncesi toplumların kadınlar üzerinde bu kadar baskı kurması, erkekler için aile kurumunu kurmak ve çekici kılmaktı.

Günümüzde erkekler genel olarak iki uç kategoriden birine giriyor : bir grupta kadınları hediyelere ve çiçeklere boğan, istikrarlı efendi çocuklar var. Bunlar kadınlarına iyi kaynaklar sağlayacak kariyerlere sahipler ama yeterince erkeksi ve dominant değiller. Bu erkeklere, manosphere’de genelde beta deniliyor. Diğer grupta ise “kötü çocuklar” ya da piç adamlar var. Bu erkekler kadınla yatıp bırakan, kadınlara görece kolayca ulaşan erkekler. Her ne kadar erkeksi ve dominant olsalar da, kadınlara uzun süreli kaynak ve güven sağlayacak erkekler değiller (ya bu kaynaklara sahip değiller, ya da sahip olsalar bile bunu bir kadına yedirmeye niyetli değiller).

Not : Tanıdığınız kötü çocukları ve efendi çocukları ormana koyduğunuzu hayal edin. Muhtemelen kötü çocuklar efendi çocuklara göre daha iyi avcılar olacaktır ve böyle bir ortamda kötü çocuklar hem genetik materyale hem de kaynaklara sahip olacaktır. Fakat modern toplumlarda efendi çocuklar kaynak edinmeye daha müsait işlerde çalışırken kötü çocuklar görece daha az kaynağa sahip oluyorlar. Fakat milyonlarca yıllık gen havuzu son 4000 – 5000 yıllık toplumsal değişime aynı hızda adapte olamadığı için, kadınların cinsel seçim algoritması hala kötü çocuklara arzu duyuracak şekilde çalışıyor.

Birçok kadın, kendilerine kaynak sağlayacak, istikrarlı bir efendi adamla evlenir. Bu arada da fırsatları olursa, karşılarına çıkan kötü çocuklarla da seks yaparlar. Böylece hem güven isteyen, hem de iyi gen isteyen taraflarını doyururlar. Peki aşk, sadakat, sevgi? Bunlar her kadına ve erkeğe uygulayacağınız, herkeste olan ulvi şeyler değil.

Kadınların hipergami dürtülerinin baskı altında tutulduğu töre merkezli baskının kalmadığı cinsel devrim sonrası modern toplumlarda alfa erkek olmak ne kadar güzel ise, bu tür günümüz toplumlarında beta erkek olmak da o kadar kötü. Bu toplumlardaki birçok genç kadın, güzelliklerinin doruklarında alfalarla parti yaparak geçirirken, bir yanda da friendzone’da beta biriktiriyor. Belli bir yaştan sonra ise alfalar için daha genç kadınlarla rekabet edemeyeceklerini anladıklarında ise bu betalardan en uygununu kafalayıp evleniyorlar. Özellikle bugün bazı Batılı toplumlarda ve gruplarda kadınların önemli bir kısmı, gençken alfalardan çocuk peydahlayıp sonra bir beta ile evlenerek kadın hipergamisini başarmış oluyor (iyi genleri ve kaynakları aynı anda al). Ya da aslında sosyal devlet sağolsun, bu çocuklara kaynak aktarımını devletin sosyal yardımları üzerinden yapıyorlar (bugün ABD’de mesela, siyahi toplumda çocukların sadece %30’u evli çiftlere doğuyor). Hatta daha da kötüsü, kadınların yaklaşık 3% kadarı (bu oran sosyo ekonomik seviye arttıkça 1%lere, azaldıkça 20%lere gidiyor) alfanın birinden gizlice çocuk, betanın birine bu çocuk kendisininmiş gibi yetiştiriyor.

Bunlar sosyolojik boyutlar. Peki bireysel boyutta bu ne anlama geliyor veya siz bu bilgiyi nasıl kullanacaksınız? Öncelikle bunu duyar duymaz kötü çocuk olacağım hevesine kapılmayın, iyi çocuğun (betanın) ilacı, kötü çocuk olmak değil. Hem maskülen, çekici ve yüksek statülü bir alfa olup, hem de güvenlik ve kaynak sağlayacak bir erkek olmak en iyisi.

Eğer siz beta erkek olursanız, illa aldatılırsınız, karınız başkasına kaçar diye bir şey yok. Bu riskler daha yüksek ve riski azaltmak için betalıktan kurtulmalısınız ama asıl önemlisi, beta erkek bir kadınla beraber olduğunda, alfa erkek olmamasının eksikliğini sürekli “ödeyerek” kapamak zorunda kalır. Ödeme derken sadece paradan bahsetmiyoruz. Daha fazla ilgi, zaman, kaynak, duygusal yatırım ile ödemek zorunda kalır. Bu her ne kadar sıklıkla bir kadını ilişkide tutmaya yetebilse de, kadının erkeğe arzu duymasını engeller ve erkek kadını ile ödediği sürece beraber olur ve daha da kötüsü kadınıyla al-ver seksi (kadının erkeği ilişkide kalsın da ödesin diye lütfedip yaptığı düşük arzulu, alışveriş seksi) yapar.

Siz yeterince alfa bir erkekseniz, kadınınız size arzu duyacaktır ve sizden daha iyisiyle karşılaşsa bile, eldekini kaybetme riskini göze alamayacağı için pek bir sorun yaşamazsınız. Ya da alfa erkek olursanız, dürtülerine daha fazla hakim olabilen bir kadın seçebilirsiniz (seçenekleriniz olduğu için) ve bu kadının da riski daha az olacaktır.

Siz yeterince alfa bir erkekseniz, ilişkiniz boyunca erkek tarafı kalmayı başarırsınız (dominant, duygusal yatırımı daha az, hedefleri olan, duygusal olarak güçlü) ve bu da kadını feminen olmaya itecektir.

Kısacası arkadaşlar, kırmızı hap camiasındaki bu deyişi, “kadın kesin arkandan alfalar ile sikişir” gibi bir mankafalılıkla ve negatif ile okumayın. Bu sözün ortaya çıkış amacı, size “sen ne kadar alfa isen, o kadar az ödemek zorunda kalırsın” diye sizi alfa erkek olmaya teşvik etmektir.

Erkekler için İlişkiler Setimize de bakabilirsiniz.