Geçen hafta çoğu erkeğin hayatlarının bir noktasında karşılaşmayı bekleyebilecekleri yeni bir kavramdan bahsettim. “Sıfırlanmak” kavramı, bir erkeğin hayatı boyunca elde ettiği statünün, finansal varlığının, itibarının, profesyonel ve kişisel gelişiminin, duygusal yatırımının ve diğer şeylerin silinmesidir. Bu kavramı bu yazıda biraz daha ayrıntılandırmak istiyorum zira birçok erkeğin bu kavramı yanlış anladığını düşünüyorum.
Kırmızı hap farkındalığına sahip bir erkeğin bu farkındalığının bir parçası olarak, hayatının birden fazla noktasında kendisini yeniden inşaa etme işi ile başbaşa kalacağının bilincinde olması gerektiğini düşünüyorum. Yenilgi, reddedilmek ve hayal kırıklığı başınıza gelecek ve bunlar erkeğin hayatının birer parçası. Ve bunlar başınıza geldiğinde yeniden ayağa kalkmanın erkek olmanın bir ölçüsü olduğunu söylemekten övünüyoruz. Ama benim bahsettiğim, bazı zamanlarda hayatınızı sil baştan yeniden inşaa etmek zorunda kalacağınız.
Eninde sonunda sıfırlanacaksınız, ve bununla nasıl başa çıkacağınız, geçici yenilgilerle başa çıkmanızdan çok daha farklı bir şey. Bu sıfırlanma ile başa çıkmayı daha da zorlaştıran şey, size o zamana kadar yaptığınız yatırımın başkaları tarafından da takdir gören ve gerçekten değer verilen bir yatırım olduğunu söyleyen mavi hap koşullanmanız. Hayatınızın o anında anlamanız gereken şey, en zor yollardan öğrendiğiniz gerçekler ile kendinizi yeniden ve çok daha iyi bir şekilde inşaa etme umudunuz olduğudur.
Geçen hafta belirttiğim gibi, bunu bir çeşit erkek mağduriyeti ya da bir erkeğin hayatından fazlaca şikayet etmesi olarak görmek çok kolay. Empati, özellikle erkekler arasında, her zaman az bulunan bir şey olmuştur. Ne kadar hasta olduğum, işimin ne kadar kötü gittiği ya da ne kadar az uyku uyuyabildiğim gibi konularda 3 ya da daha fazla erkeğin olduğu bir grupta ağzımı açmamam gerektiğini zor yolda öğrendim. Zira size garanti ederim diğerlerinden birinin kesin kanser hastalığı, lağım çukurunda çalışmaktan hallice bir işi ya da amansız bir uykusuzluk hastalığı vardır. Erkek olarak maskülenitemizin ölçüsü her zaman hayatın ters giden alanlarını nasıl kabul edip ona adapte olmamız olmuştur. Bu nedenle bir adamın hayatının bir anında tamamen sıfırlanacağımı söylemem, erkeklerin hayatlarının ne kadar zor olduğundan yakınmam olarak algılanır. Bizden beklenen yumruğu çenemize yedikten sonra ağlayıp sızlamadan daha fazla yumruk için ayağa kalkmaktır.
Erkekler hayatın kendileri için ne kadar zor olduğu ve bunun nasıl da iyi üstesinden geldikleri konusunda birbirleri ile rekabete bile gireceklerdir. Diğerleri ise zaten erkeğin hayatının zorluklarını duymak bile istemeyeceklerdir. Bazıları ise erkeklerin benlik algılarını başkalarının – özellikle kadınların – fikirlerine bakarak inşaa etmekle yanlış yaptıklarını söyleyip geçeceklerdir.
İlk ikisini halletmek kolay. Erkekler genellikle birbirleri ile rekabet halindedir, bu sadece sosyal arka planda devam eden bir şey olarak algılansa bile. Bu kıran kırana bir rekabet olmak zorunda değildir, arkadaşça rekabet bile eninde sonunda rekabettir.
Erkekler duruma göre elbette birbirlerine sempati göstereceklerdir ama erkeklerin bu rekabetçi doğası yine de hem kazananlar hem de kaybedenler tarafından iögüdüsel seviyede farkında olunan bir şeydir. Grup dışındaki erkekler bunun grup içindeki erkeklere göre daha farkında olacaktır (kan bağı birlikteliği evrimleşmiş bir adaptasyondur) ama grup içinde bile erkek egemenlik hiyerarşisi olacaktır. Bu hiyerarşilerin nasıl kurulduğu sosyal ve çevresel etkilere bağlıdır ama bu hiyerarşilerin varolduğunun kabulu bile feminen – öncelikli toplum düzeninin erkeklerden kendi kendilerine saklamalarını istediği bir şeydir.
Değeri Nitelendirmek
Rekabet varolan bir şey ama erkeğin hayat beklentilerini, kendi başarı ve başarısızlık kriterlerini dışsal bazı değerlendiricilere bağlama fikri üzerine yazmak istiyorum. Sosyal etkiler, ailesel etkiler ve bir erkeğin kadınların kendisinden beklediğini düşündüğü şeylere göre bir kadınla yakınlaşmayı ve üremeyi başarıyla gerçekleştirme hakkında (çoğunlukla koşullanmış) bilinçaltı anlayışı çok ateşli bir tartışma konusudur. Bir erkek eğer hayatının belli aşamalarında sıfırlanmış ise, bu “sıfırlanma” sadece erkeğin kişisel bütünlüğünü ve yatırımını mavi hapın kumdan zemini üzerine inşaa etmesinin sonucu mudur?
MGTOWcular yanlışım varsa düzeltebilirler ama benim anladığım kadarıyla bu, erkeklerin kendi yoluna gitmelerinin temel prensiplerinden biridir – kadınların hipergami standartlarına göre erkeğin değerini belirlemelerini reddetmek. Bunu anlamakla birlikle birlikte erkeğin kendi kişisel değerini belirlemesinde kadın milletinin ona verdiği değerlendirmelerden daha fazlasının olduğunu düşünüyorum.
Kırmızı Hap farkındalığına sahip bir erkeğin bir parçası oldukları Oyunu anlama ve kendi kişisel değerlerini önceki mavi hap yanılgılarından koparak bu oyuna göre yeniden hesaplamaları zorunluluğu gizli saklı bir şey değil. Bu nedenle ben kendisini eski ideallerinin fişinden çeken her erkeğin çeşitli derecelerde de olsa kendi yoluna gittiğini (men goes their own way – MGTOW) ama meselenin bu yeni farkındalıkla nereye gittiği ve kendi içinde nasıl bir değer yarattığı olduğuna inanıyorum. Yeni bir özdeğer algısı yaratıp inşaa ederken bile bir erkeğin bu değeri kaybetme ihtimali vardır – o değeri nasıl ölçtüğünden bağımsız olarak.
Boşanmış bir erkek için “kırmızı hapın farkında” olup olmamasından ve kendi kuralları ile yaşayıp yaşamamasından bağımsız olarak, çocuklarının velayetini ve hayatları üzerindeki etkisini kaybetmesi, sıfırlanmak anlamına gelebilir. Kendi kişisel değerimizin, biz onu nasıl ölçersek ölçelim ve nasıl değerlendirilmesi gerektiğini düşünürsek düşünelim sıfırlanabilecek yanları vardır. Her zaman söylediğim gibi, bir kadın erkeğin hayatına yoldaş olmalıdır ve asla onun hayatının odağı olmamalıdır. Fakat bu tür bir ilişkide bile hala silinebilecek bir dürtüsel değer vardır ve kadınların, ailenin, iş arkadaşlarının, bundan etkilenmesi bunu değiştirmez.
“Sırf sen bir şeyin kıymetinin başkaları tarafından bilineceğini düşünüyorsun diye başkaları onun kıymetini bilecek diye bir şey yok ve sen böyle düşündüğün için, o şeyi kaybettiğinde her şeyi kaybedebilirsin” demek kolay.
III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil
Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.
Yukarıdaki, Roissy’nin Amcığın 16 Buyruğu eserindeki üçüncü buyruk. Bu yazı ile alakalı zira erkeklerin çoğunluğunun kendi kişisel yatırımlarını değerlendirirken hangi ölçüleri önceliklendirdiklerini gösteriyor. Kırmızı hap farkındalığı olan bir erkeğin mavi hapın fişine takılı ve en basit kırmızı hap prensiplerinden bile bihaber bir erkeğe sinirlenmesi çok kolaydır. Çoğu erkeğin hala boğazına kadar mavi haplı olduğu ve içinde yaşadıkları gerçeklikle ilgili hatalı olduklarını söylediğinizde sizinle sonuna kadar savaşacakları gerçeğini unutmak da kolay. Mavi haplı erkeklerin, mavi hap sonunda kendilerini mahvedecek olsa bile, mavi hapın sağladığı güven duygusuna ihtiyaçları vardır.
Daha da önemlisi, geçen haftaki yazıda belirttiğim intihar oranları, hayat boyunca ruhlarına işlenmiş mavi hap koşullanmasına göre kendi değerlerini inşaa etmiş erkeklere dayanıyor. Karşı karşıya oldukları durum bu ve daha fazla erkek fişten çekilene kadar da bu acı gerçek hüküm sürmeye devam edecek. Kırmızı haplı erkekler diğerlerini fişten çekmeye çalışırken bize direnen çekim gücü budur. Olay bir erkeğin daha iyi sikiş sayısı elde etmesi değil, olay erkeğin hayatını kurtarmak ile alakalı.
Son yazıda dediğim gibi, kayın biraderim hayat boyu her hırsını kurban edip doğru olanı yaparak takdir göreceğini düşündüğü için sonunda intihar etti. Mavi hap kelime anlamıyla ölümü oldu. Hayatının merkezi yaptığı Oneitisi olmadan yaşayamayacağına o kadar inandırılmıştı ki, o merkezi kaybettiğinde, gerçekten yaşamaya devam edemedi. Trajik olan ise onun hikayesi, aynı nedenlerle ölen binlerce erkeğin hikayesinden biri. Erkekler için tehlikeli bir çağda yaşıyoruz. Mavi hap eskisine göre çok daha büyük bir yük zira günümüzde erkeklere varlarını yoklarını bu bu koşullanmaya yatırmaları öğretiliyor.
Erkeklerin kendi öz değerlerini bu yanlış ideoloji üzerinden inşaa ettikleri bariz görünür bir olay. Ve evet, kendimizi zihin merkezimize koymalıyız ve hayatımız içimizdeki betayı öldürmeye ve kişisel yatırımımızın mavi haplı ölçülere göre değerlendirileceğini sanmamıza neden olan idealist ümitleri çöpe atmalıyız. Mor haplı “hayat koçları”na sıcak bakmama nedenlerimden biri, bir türlü kurtulamadıkları bu tehlikeli bir değer sistemine bağlı olmaları.
Erkekler hayatlarında birden fazla kere sıfırlanacaklar ama eğer erkek mavi hapın değer sistemine göre kendi değerini ölçen biri ise intihar istatistiklerinde bir rakam olacaktır. Trajik olan ise bu erkekler başka söyleyecek bir şey bulamadıklarından “sen aşarsın bunları aslanım” ve pozitif düşünce mantraları söyleyen kalabalığın içinde, bu yanlış değerlendirme ile sonlarına yürüyecek olmaları.
Çeviri : Zeroed Out
Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.
Kendinizi kızlara göre ayarlamaya kalkarsanız ortada palyaçoya dönersin. Özellikle de hangi hiyerarşiyi seçip hangisinde yükseleceğiniz kararını kadınlara ya da genel olarak başkalarına göre vermeye kalkarsanız vay halinize.
Hayır, bazı kızlar serseri sever ve onların radarından çıkıp man in suit seven kızların radarına girersin.
Hayır, bazı kızlar konumlu adam sever ve onların radarından çıkıp serseri seven kızların radarına girersin.
Her kıza hitap etmeye çalışan erkek hiçbir kıza hitap etmez.
Dünya erkek nüfusunun binde biri olan azınlık tepe erkekler hariç hiçbir erkek, tepe 20%de olsa bile, tüm kadınlara hitap etmez. Bunu da dert etmez. Bunu dert eden oneitis mentalitesidir. Ya birtanesi kartanesi benim olacağım şeyi sevmezse korkusudur. Sen takım elbiseli ve ayda 40,000 lira para kazanan bir direktörsen emin ol birçok dövmeli serseri rock star seven hatun suratına bakmaz. Ama tam tersi serseri rock star adamın da suratına bakmayacak bir sürü hatun vardır.
Tüm hatunları baştan çıkarabilecek erkek olmak, gerçeklikten kopuk mavi haplı fantazisidir. Bunu en uyuyan mavi haplı da fantazilerinde canlandırır, kırmızı hapı okumuş ama sindirememiş mavi haplı da.
Heaven (K)nın bahsettiği ruh hali çerçevesiz olmaktır, kendini kendi zihinsel merkezine koyamamaktır. En temel maskülenite özelliğine sahip olamamaktır. Bu ruh halinde iken kadınlar da dahil hiçbir şeyde başarılı olamamak çok da öngörülemeyen bir sonuç değil.
Bornova evimiz devamında şöyle demiş :
Jordan Peterson ve Kırmızı Hap yazısında değinmiştim. Eski sistemde beta öder kısmı alfa tohum kısmı kadar bulunmaz ve arzulanan bir şey idi. Bugün ise sosyal devlet, kadının iş yaşamına katılımı vs … gibi şeylerle önemi azaldı. Ama yok olmadı. Jordan Peterson gibi düşünürlerin iş kadın – erkek ilişkilerine gelince yaptıkları en büyük hata alfa siker beta öder denkleminin (*) alfa siker kısmını bilmemek (Jordan Peterson hayatına giren ilk kadınla evlenmiş ve hala onunla evli biri o nedenle kadın – erkek ilişkileri dinamiği tecrübesi çok çok az) :
Rollo’nun sıklıkla tekrar ettiği tavsiyesi gidip göt serserinin teki olmayın ama o adamın özünü alın. Peki o adamın özü nedir? Kendi zihin odağında kendisinin olması. Göt olması, burada bazı erkeklerden duyduğum gülünç ve ne anlama geldiği belirsiz “karılara köpek çekmesi” çekici olmasının nedeni değildir sadece kadın için çekici olan o özündeki kendine odaklılığı ve efendi çocuklar gibi topluma secde edip bastırmadığı maskülenitesi için katlanılan bir şeydir. Rollo’nun dediği bu esansa odaklanın. Bunu bir yorum içinde şöyle yazmıştım :
Tepesine tırmanmayı arzu ettiğiniz hiyerarşiyi bulun. İnsan olarak en büyük avantajımız bu zaten, kurt, aslan, sırtlan, maymun vs … tüm hayvan sürülerinde tek bir hiyerarşi vardır. İnsan topluluklarında ise sürüsüne bereket. Aşçı, muslukçu, matematikçi, ayakkabıcı, iş adamı, futbolcu, vs … bir sürü. İçinde yükselmek için zekanızın ve yeteneğinizin elverdiği ve mümkünse size zevk veren hiyerarşide, kadınlar ne ister diye düşünmeden yükselmeye bakın. Evet, bir hiyerarşiyi seçmeniz sizin birçok havuza ulaşmanızın kapısını kapatacak ama orada yükselerek elde edeceğiniz havuz, hiçbir şeyde yükselmeden bekleyen ya da her hiyerarşide yükselmeye çalışan adamdan çok daha büyük olacaktır.
“Her alanda C– ama bir alanda A++olan adam, her alanda B olan adamdan daha çok kadına ulaşır.”
(*) Bu denklemi ciddi ciddi beta dünyada sikemez, alfa asla ödemez anlayan var. Beta da siker, alfa da öder. Ama alfa temel olarak tohumları ve cinsel arzulanırlığı için beta ise ödeyebilme kapasitesi için seçilir.