Yedekte tutan kadın

Bu siteyi okuyanlar, yedekte tutan kadın başlığını okuyunca, uydu erkek diye düşünmüşlerdir. Ama uydu (ilişki ihtimali olmayan ya da çok az olan kadının çevresinde dolanan, arkadaş oyunu ile sinsice don içine gireceği günü bekleyen) erkeklerin önemli bir kısmı, yörüngede kendi kendilerine dolanıyorlar. Bu erkekler yedekte tutulmuyorlar, kendileri bir şekilde yörüngeye yerleşiyorlar. Burada bahsedeceğimiz erkekler, uydu erkeklerin bir alt grubu. Bu grubun derdi, yedekte aktif olarak tutulmaları.

İngilizcede bunun argosu benchning yani (yedek kulübesindeki) bankta bekletmek. Burada bekleten kişi, bekleyeni aktif olarak bankta / yörüngede tutuyor:

“Birinin sizinle tam olarak ilgilenmemesi ama aynı zamanda sizin yörüngeden çıkmanınız / banktan kalkıp gitmenizi de istememesi”

Türlü türlü yedekte tutma var. Özellikle internette tanışma yaygınlaştıkça, online olan yedekte tutmalar artıyorlar zira bunlar daha kolaylar. En yaygını, sizinle çok sıcak konuşan ama sizinle buluşmaya yanaşmayan kadınlar. Eğer kadın erkek ilişkilerinde tecrübesiz ve çocuksuysanız, yörüngeye yerleşebiliyorsunuz. Zira bırakıp gideyim deseniz ortada sıcak bir konuşma, arayıp soran bir kadın var. Ümit var, icraat yok. Bu nedenle birçok erkek, özellikle de opsiyonsuz ve yokluk zihniyetindeki erkek, birgün ilk 11’e girerim umuduyla yedek kulübesinde bekliyorlar.

Diğer yaygın bir yöntem de, bir kızın sizinle buluşması ama buluşmaların ısrarla bir yere gitmemesi. Bu bir yere gitmeyen buluşmalar sonucunda erkek bir yerde bırakıp gitse bile, kadının hemen peşinden koşması. Ama peşinden koşmaya kanıp kalan erkeğin yine bir kol mesafesi uzakta tutulması. Örneğin kız erkekle buluşuyor, evine bile geliyor ama kanepede bir kol mesafesi uzakta duruyor, öpmeye bile izin vermiyor. Ama erkek bırakıp gidince peşine düşüyor, konuşmak, buluşmak istiyor. Bu da bir yörünge işlemi. Adı üstünde yörünge: kadının erkeği yörüngede tutacak kadar çekim vermesi lazım yoksa erkek yörüngeden uçar gider. Ama yeri geldiğinde itmeli ki Apollo karanlık deryalara splashdown (suya iniş) yapamasın.

Bunun bir de yarı çekimli versiyonu var. Kadın hiç aramıyor mesela ama adam aradı mı gayet güzel muhabbet. Ya da adamla buluştu mu eğlenceli, güzel (güzel eksi cinsellik) zaman geçiriyor fakat iki buluşma arası adam aramasa varlığını gösterir hiçbir hareket yapmıyor.

Yedekte tutulmaktan nasıl kurtulursunuz?

Öncelikle “biraz daha çabalasam belki olur”, “bıraktım ama belki bir adım daha atsam olurdu” gibi sinsi düşüncelerden kurtulmanız lazım. Ayrıca yedek kulübesinde oturmaya gönüllü olmanıza neden olan asıl problemi ele almanız lazım: İlk 11’de oynayacağınız başka bir takım olamayacağı inancı. Bunun “ben olabileceğini biliyorum, istesem bulurum ama bu takımı istiyorum” versiyonundan kurtulmanız lazım. Egonuzun birinci vazifesi sizi rahatlatmak ve başka takım bulamayacağınızı düşünüp sizi strese sokmak yerine “ben istesem olur ama istemiyorum” diye sizi pışpışlıyor. Burada egonuz sizin dostunuz değil.

Next (bir sonraki), aslında sizin bir kadınla gereksiz yere vakit kaybetmemeniz için var ama sizi yedekte olmaktan da koruyacak bir araç. Bir kadına iki buluşma teklif ediyorsunuz ve bunları reddediyorsa next. Bir daha o sizi arayana kadar siz onu aramıyorsunuz. Bir daha sizi ararsa ama buluşma lafını ağzına almazsa, bir süre sonra kısa ve aralıklı iletişim ile kibarca başınızdan savıyorsunuz. Bir daha sizi ararsa ve buluşursa bakarsınız.

Bir kadınla 3 bilemedin 4 kere buluştunuz ama sizinle ileri gitmiyor mu? Sizi “arkadaş” olarak mı görüyor? Duygularından emin değil mi? Next. Emin olunca daha doğrusu duyguaları sizin istediğiniz yere gelince sizi arasın. O zamana kadar (ki o zaman gelirse eğer) görüşmüyorsunuz.

Bakın unutmayın, yedekte tutan kadın, sizi özellikle orada tutmak için her zaman bir çekim yaratacaktır. Siz onu nextlediğinizde, sizi arayıp peşinize düşecektir. Burada sizin için kriter, sizin istediğiniz şey oluyor mu olmuyor mu? Belki bir buluşmada değil, belki 3-4 buluşmada ama daha da uzuyorsa, o kadın sizi yeterince istemiyordur. Bırakır gidersiniz, çoğu kadın da orada burakır. Ama yedekte tutan kadın, sizin peşinizden gelir fakat yine bir şey olmaz.

Burada sizin için en önemli oyun, kadının ilgisinin yeterli olup olmaması. Ama ilgi yeterliliği ne demek bunu unutmayın:

(İlgisi yetersiz derken) ilgisi, kendine değer biçen bir erkeğin ilgisine değecek seviyede görünmüyor diyorum. Kız seni istiyor mu acaba şeklinde ilgiden bahsetmiyorum. NEXT ile bazen aslında size ilgisi olan kız, ilgisini zamanında, yeterince gösteremediği için sizi kaybeder şeklinde bakmanız lazım. Ben 100% elinin altındayım yeterki biraz da olsa ilgisi olsun şeklinde değil.

Kızın yanlış adımlar atması, zamanında adım atmaması, vs … ile aslında istese de şansını kaybedeceği adamlar olun.

Bu tür manipülasyonlardan kendinizi korumak için, ilgi yetersizliği konusunda, abartmadan olduğundan az görmeye meyilli olun.

Pırlanta gibi mutsuz erkekler, piç gibi it gibi mutlu herifler

33 yaşında biri şöyle yazmış:

Kendimden ve çevremden gördüğüm kadarıyla hep paralı ya da karaktersiz erkekler evliliklerinde mutlular. Tabi istisnalar kaideyi bozmaz. Parasız erkeği yalnızca annesi sever misali … Adam zengin, itin teki ama karısı kocasından başkasını görmüyor. Ya da adam şerefsizin teki zengin değil ama bu tip te hep mutlu tapılıyor adeta bu tiplere. Hadi parası olanı anladık karşı taraf kullanıyor bu durumu peki ya şerefsiz itlik yapan insana neden tapılıyor anlamış değilim. Ciddi anlamda pırlanta gibi insanlar (erkekler) tanıyorum ya mutsuzlar ya boşanma aşamasına gelmişler ya da boşanmışlar. Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bunu yazanın, kadınlarla başarılı erkeklere karşı hıncını ve kıskançlığını hissedebiliyor musunuz? Kullandığı kelimeler, “karaktersiz”, “it”, “şerefsiz”, vs. Bunun efendi çocukların geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğundan daha önce bahsetmiştik. Kendileri gibi “iyi çocuk” (pırlanta gibi erkek) olmayan erkeklere bu çamurları atarak üste çıkmaya çalılıyor. Aslında “ben bu kadar iyiyim, farklı olmak için en efendi benim ama neden onlar kazanıyor?” diyor.

Şimdi pırlanta gibi çocukların erkekliklerinden utanır hale gelmeleri ve erkekliklerinden başarı ile kurtulmaları sonucunda, meydanın erkekliklerinden utanmayan piçlere kaldığından da daha önce bahsetmiştik. Piçi çekici yapan kötülükleri değil, erkekliklerinden utanmamaları. Koca bir Pook’un Kitabı bu konu etrafında dönüyor:

İyi çocuklar mı piçler mi olayına bir şey ekleyeyim: piçler kazanıyorlar zira kendini beğenmiş duyarsızlıklarında, ham cinselliklerini hiçbir zaman saklamıyorlar. İyi çocuklar ise duyarlılıklarında cinselliklerini saklıyorlar zira bunun kadınları ezdiğini düşünüyorlar.

Fakat iyi çocuk bunu göremez, görse zaten “iyi” kalamaz. İyi çocuk kendisini erkeklikten arındırdığını kabul edemeyeceği için, karşısındaki adamlarda çekici olanın kötülükleri olduğunu, kötülük “sevici” oldukları için de kadınların kötü olduğunu düşünürler.

Karılarına lüks hayat sunamayan çoğu erkek, evliliğinde mutsuzlar, sevilmiyorlar ve sayılmıyorlar.

Bu erkeklerin mutsuz olma sebepleri lüks hayat sağlayamamaları değil, sağlayıcılıkları hariç çekici bir taraflarının olmaması. Olmayan çekicilik yerine ödemeleri talep ediliyor ve bu talebe de boyun eğdikleri için daha da yeriliyorlar. Daha önce de belirtmiştik: Özellikle evlilikte, bir kadını mutsuz etmenin en kolay yolu, onun her istediğini yapmaktır. Özellikle de bu istekler sizin gücünüzü aşıyorlarsa.

Yanlış anlamayın. Bir evlilikte seks ve finans en önemli şeylerden ikisi. Bu ikisi kötü ise o evlilik kötüye gider. Ama bu arkadaşın bahsettiği sorunu yaşayan insanların büyük kısmı normalde orta ve ortanın üstü insanlar. Yani görece olarak paraları yok değil. Bu adamlar, omurgalı olmadıkları için sevilip sayılmıyorlar. Güçlerini aşan bir lüksü sağlayamadıkları için değil.

Haldun Abi bu pırlanta gibi mutsuz erkekler ile onların mutsuz karıları konusunu, 20 sene önce Magandalar Kadınları Daha Çok Mutlu Ediyor yazısında anlatmıştı:

Örneğin izlediğim ailelerin en mutlusu, en çok para kazanını olsaydı ve mutsuzu da en fakiri çıksaydı, bilimsel açıdan iş çok kolaylaşacaktı. Bana yıllık maaşını göster, sana ne kadar mutlu olduğunu söyleyeyim deyiverecektik. Ama bu kadar kolay olmadığını biliyoruz.

Sonunda aşağıda anlatacağım noktaya geldim ve en azından, bizim “maganda” diye adlandırdığımız türden bazı insanların, kadınlarına “aydın” diye adlandırdığımız kişilerden daha doğru davrandıklarına inanmaya başladım.

Hayır maganda olmamız gerekmiyor. Ama magandaların her şeyi yanlış yaptıkları saplantısından kurtulup, onları incelememizde hatta bazı davranışlarından ders almamızda hiç bir sakınca yok.

Öncelike bir kadınla evli ya da uzun bir ilişki içindeyseniz vereceklerinizin sınırını çok iyi çizin ve bu sınır aşıldığında ölümü bile göze aldığınızı çok ama çok açık bir dille belirtin (ve gerektiğinde uygulayın).

Hipergami yine yeniden

Hipergami konusunda gerçeğe dayanmayan düşünce ve korkular arada bir yorumlara geliyor. Bunu arada bir hatırlatmakta fayda var yoksa sırf bu kavram bile klasik mavi haplı masallardan kaynaklanan yanlış anlaşılamalarla birleştiğinde, erkeği negatife itmeye yetiyor:

Mahmut abi, kızların hipergamik olduğunu kabul ettikten sonra nasıl kızlara güvenmeye hâlâ devam edebiliriz? Özellikle 20-27 yaş aralığı yani hipergaminin zirve yaptığı dönemde.

Bkz. Kadınlara güvenmek İlişkilerde bindiğiniz dala değil kanatlarınıza güveneceksiniz ve yetişkin erkekliğe, oğlan çocukluğunda ihtiyacınız olan güven ihtiyacını taşımayacaksınız.

Kızlar hep erkekler arasında en iyisini secmek istiyorsa …

Böyle bir şey yok. Kadınlar erkekler arasından, kendi kapasitelerinin elde edebileceğinin en iyisini seçmek istiyorlar. Bazı kırmızı hap mankafası insanlar ki sayıları camiada çok, bunu aynen senin dediğin gibi yazıyorlar. Bu, kadınları tanrıça gören mavi kafanın uzantısıdır. İnsanlar, en önce kendi kapasiteleri ile sınırlıdırlar. Kadınların öyle en iyisini seçme gibi bir lüksü yok. Sosyal medya tarafından egosu şişmiş bir kadın bile genellikle kendi kapasitesini için için bilir. Bilemeyecek azınlığa bulaşmayın yeter.

… ve biz bi ciddi ilişki içindeyken bizden daha iyi bir erkek ona yürürse kız neden “daha iyisini cepte buldum, bununla devam edebilirim” demesin ki?

Çünkü karşında dürtülerinin esiri bir süper yaratık değil, bir insan var. Öncelikle hipergami tek çalışır dinamik değil. Kadınlarda hipergami var demek, kadınlar sadece hipergaminin esiridir demek değildir. Bkz.  kaplan terbiyecisi, bkz. Hipergami üzerine notlar, bkz. awalt

Kısacası (a) her kadında aynı seviyede hipergami vardır ama her kadındakiahlak, dürtü kontrolü, vs. seviyesi aynı değildir. O nedenle kadını seçmek önemli. (b) Kadının erkeği yeterince erkekse, eldekini bırakıp gitmenin kaybı yüksek olursa, çoğu kadın bu atlamayı düşünmez bile. Erkek adam olarak değersiz, masküleniteden uzak, iyi / efendi çocuk sünepesini bırakmak pek kayıp olmadığından, o tip adamlar hipergaminin insafındadır. Yani senin yeterince erkek olman önemli.

Erkekler de önüne gelen güzel kadına kayma dürtüsüne sahip ama sırf o dürtü ile mi yaşıyorlar? Erkeklerin tohumlarını yayma dürtüsü en öncesinde kapasiteleri sonra kendi ahlak anlayışları ile sınırlı. Kadınlarda da aynı.

Sırf duygusal bir bağ var diye daha etkileyici olan erkeğe gitmeyen kız bize sevgisinden değil ilişkiye saygısından devam edecekse bence etmese daha iyi. Gitsin o alfa bireyle takılsın, çiftleşsin.

Vay. Çok romantiğiz. Bence sen bu absürt romantik düşüncelerden kurtulamazsan git masal dünyasında pembe pembe yaşamaya devam et. Kafandaki kutsal aşk çocuğu hayatına hastalıklı bir çocuklukla bağlı kalmaya devam ediyorsun ve yetişkin bir erkek olmak istemiyorsun henüz. Fakat egonu şişire şişire “gitsin onlarla takılsın” dersin, kadınlar da hay hay derler ve sen de kadınlardan, kendinden, dünyadan nefret ede ede yaşar gidersin. Zihin yapın hala mavi haplı bundan hızlıca kurtulman lazım.

Anlayamıyorum hâlâ bu durumu, yanımıza her alfa gelişinde onu kıskanmamız mı gerekecek?

Cinsel rakiplerini kıskanmak kadınlara özgü bir harekettir. Erkekler böyle işlemezler ama günümüzde erkekler feminenleştiği için cinsel rakiplerini kıskanmaya başladılar. Yeterince erkek adam isen, kimseyi kıskanmana gerek yok.

Erkek adam aldatılmaz mı? Aldatılır. En alfa adam da aldatılabilir. Ama yetişkin bir erkek bundan korkmaz. Zira hem bunun ihtimali azdır hem de oldu mu erkeğe zarar verme şansı yoktur. Bu tür korkular, erkek cinsel çekiciliğinden yoksun ve bir kadına tamamen yatırım yapıp terk edilince yıkılacak adamların derdi.

Hipergami gerçeğini bilen bir erkek söylemesi ayıp gavat gibi hissetmez mi bu duruma kayıtsız kaldığında?

Gavat ne alaka? Yukarıda sıraladığın kırmızı hap mankafalılığı düşüncelerine devam edersen böyle absürt, saçma sapan ve alakasız şeyler düşünürsün.

Kırmızı hapı her bünye kaldırmıyor zira böyle gerçekten kopuk ve izole yorumluyorlar. Senin şu anki durumun şuna benziyor: Kırmızı hap sana trafik kurallarına uymazsan, iyi sürücü olmazsan başına gelecekleri gösteriyor. Zira sana nasıl sürersen sür, gideceğin yere mutlu mesut gideceğin anlatılmış. Kendin gibi sür, kimsenin sana şöyle ol demesine izin verme masalından uyanmışsın. Bu durumda trafik kurallarını öğrenmek, uymak ve iyi sürücü olmak şeklinde davranman gerekirken sen trafiğe çıkmaktan korkar hale geliyorsun.

Anneciğim gibi olmayacaksa olmasın

Bir Ekşi sözlük yazarı, erkeğin ilişkide yaptığı hatalar girişine şunu yazmış:

Herkes hatalardan bahsetmiş. Ben size kadınların en temelde ne istediğini yazayım. oradan uyarlayın kendinize. Kadınlar güç ister sayın amına koduklarım. (beylere sesleniyorum).

Evet güç.

Aklınıza hemen para ya da sosyal statü geliyor ama öyle değil işte. sadece paralı ve sosyal statüye sahip andavalların yanındakilere kadın demiyoruz, önce bunu bir aklınıza sokun.

Fiziksel güç ister kadınlar. Çünkü milyarlarca yıldır dönen evrende kadının vazgeçemediği tek şey budur. Çük kadar yengeçler bile dişiyi etkilemek için güç gösterisi yapıyorlar amk, insanız diye farklı mı olacak sandınız? Boylu poslu diye tabir boşuna mı çıkmış ortaya? Vücudunuz %5 yağ oranına sahip olmak zorunda değil, ama dayanıklı ve cesur olacaksınız. Korkak görünürseniz sıçtınız.

Mental güç ister kadınlar; ki bu modern kadın için fiziksel güçten daha önemlidir. Neden? Çünkü M.Ö. 500 yılındaki gibi yaşamıyoruz artık. Sadece fiziksel güce sahip olmak, sürdürdüğümüz hayattaki çoğu şeye yetmez. Mental güç deyince, kafadan 25 basamaklı iki sayıyı çarpıp sonucu söylemek değil amk. Fizik alanında yeni bir buluş yapmanız da değil. Kıvrak zekaya sahip olmak, psikolojik ve duygusal olarak güçlü olmak, cesur olmak. parlamanız lazım anlıyor musunuz lan?

Açalım biraz:

Denizde ayağınıza yosun deyince ödünüz patlıyorsa,
ne yesek acaba diye kararsız kalıyorsanız,
abuk subuk durumlara ağlıyorsanız,
sürekli “sen bilirsin”, “çok yoruldum”, “canım istemiyor” diyorsanız,
şikayet üretmeyi seviyorsanız,
kararlı davranmıyorsanız,
yalan söylüyorsanız,
çok konuşuyorsanız, (hele ki boş konuşuyorsanız)

Sıçtınız.

Şimdi diyeceksiniz ki her kadın aynı değil. Biliyoruz herhalde. Kişilerin karakterleri, değerleri, mizaçları farklı olacak elbette. ama ne olursa olsun, güç isteği kadının yaradılışında vardır. Peki bunlara sahibiz, neden hala ilişkimiz bok gibi? nerede hata yapıyoruz?

Çünkü bir erkek ne kadar güçlü olursa olsun, sevdiği kadına karşı gardın hemen indirir. yani bir kadın, erkeğe hata yaptığını söylediği zaman erkek kişisi kafasında hemen bir soru işareti yakar.

“haklı mı acaba?”

Haaah afferin. (kamyoncu bi dayı vardı kaza yapanlara haaah afferim size diyen, o tonlama ile söylüyorum). işte büyük sıçış. Kadınlar dener. Sürekli gardınızı indirecek misiniz, geri adım atacak mısınız diye denerler. Kararınızdan, söylediğinizden, beklentinizden, Yaptığınızdan kısa bir süreli bile olsa vazgeçerseniz, geri dönüşü olmaz.

Zion’un duvarını ilk delen makineyi hatırladınız? sonrasını da hatırlayın.

Not: hayatınızdaki kadının/erkeğin mutluluğunu kendi mutluluğunuzun “önüne/arkasına değil”; yanına koyun.

Tamamını buraya aldım zira sonra bunlar silinebiliyorlar. Bugün bu girişten konuşmayacağız. Bu girişe cevaben yazılan aşağıdaki girişi konu edeceğiz:

Üst edit: işbu entry, bu yazılanlara cevap olarak yazılmıştır.

Bir üstte yazan yazar arkadaş “ne sikik tavsiyeler veriyorsunuz demeyeceğim” demiş. ben diyorum ne sikik tavsiyeler bunlar.

“Açalım biraz:

denizde ayağınıza yosun deyince ödünüz patlıyorsa,
ne yesek acaba diye kararsız kalıyorsanız,
abuk subuk durumlara ağlıyorsanız,
sürekli “sen bilirsin”, “çok yoruldum”, “canım istemiyor” diyorsanız,
şikayet üretmeyi seviyorsanız,
kararlı davranmıyorsanız,
yalan söylüyorsanız,
çok konuşuyorsanız, (hele ki boş konuşuyorsanız)

sıçtınız.” bak bak yazdığına bak.

Ben bir kadını sevdiğim zaman; sen bilirsin, çok yoruldum, canım istemiyor diyemeyeceksem, çok konuşmayacaksam, onunla boş yapamayacaksam, ne yesek diye salak salak fikirler üretemeyeceksem, “yosun” burada metafor ise atıyorum ben de “palyaçodan” korkamayacaksam, canım sadece ağlamak istiyor diye onun mis gibi kokan vücuduna sarılıp doya doya ağlamayacaksam, kararsız kaldığımda ona soramayacaksam. ee ne sikime var o kadın benim hayatımda.

Kadın, güçlü erkek istermiş, yengeç bile güç gösterirmiş, hassiktir ordan rıfat abi. ben bütün güçsüzlüklerimde yanımda olacak kadın isterim, bunu küçük gören kadının da yeri belli. internet geldi de daha fazla görüyoruz. “rakı seven kadınların, kısa paçalı reyis “güçlü” sevgililerini.

Bizler artık mağara adamı değiliz beyler, koynuna girip ağlayamayacağınız kadınlarla işiniz olmasın. sonunda ya atm olursunuz, ya bombok bir ilişki içerisinde boğulursunuz. bırakın “rakı” seven, hayatında bir bok olamayıp, karşısındaki adamın gücüyle statü kazanan kadınları da kendi ayakları üzerinde duran, zaten “güçlü” olan kadınlarla birlikte olun. bu ayı oğlu ayılar gibi güçlüyüm ben diyip de vasıfsız, korunmaya muhtaç kadınların peşinde koşmayın.

Debe editi: dün geceden beri mesaj kutusunun içi bmw anahtarları dolmuş. rica ediyorum “alfa” beyler, benim mesaj kutum nargile cafe değil, en çok siz “erkekkkkk”siniz. hadi, siz yavaştan cadde’ye akın
bir de “sevgili olmayalım” videosunu çeken “alfa” seven hanımlar, sizi de mesaj kutum yerine cadde’ye alalım.

Şuku veren herkese de teşekkür ediyorum, iyilik kazanacak kısa paça bitecek 🙂

Şu bölüm can alıcı:

Ben bir kadını sevdiğim zaman; sen bilirsin, çok yoruldum, canım istemiyor diyemeyeceksem, çok konuşmayacaksam, onunla boş yapamayacaksam, ne yesek diye salak salak fikirler üretemeyeceksem, “yosun” burada metafor ise atıyorum ben de “palyaçodan” korkamayacaksam, canım sadece ağlamak istiyor diye onun mis gibi kokan vücuduna sarılıp doya doya ağlamayacaksam, kararsız kaldığımda ona soramayacaksam. ee ne sikime var o kadın benim hayatımda.

Kadın, güçlü erkek istermiş, yengeç bile güç gösterirmiş, hassiktir ordan rıfat abi. ben bütün güçsüzlüklerimde yanımda olacak kadın isterim, bunu küçük gören kadının da yeri belli. internet geldi de daha fazla görüyoruz. “rakı seven kadınların, kısa paçalı reyis “güçlü” sevgililerini.

Ben bana anne olacak kadın isterim, yoksa istemem diyor yani. Aşk hiyerarşisindeki büyüyememiş oğlan çocuğu bu. Bir idealizm içinde yaşayan, performans yükünü reddeden ve muhtemelen bunun sonuçlarını yaşayacak biri.

Bu girişin debeye girdiğini hatırlatayım. Ekşi sözlük yazarlarının genel olarak içinde bulunduğu okumuş kesimde şu videoda anlattığım korkunç hayatları yaşayan kocaların oranının neden daha yüksek olduğuna şaşırmıyorsunuz umarım.

Şu kısımla ilgili de yazmak istiyorum:

Debe editi: dün geceden beri mesaj kutusunun içi bmw anahtarları dolmuş. rica ediyorum “alfa” beyler, benim mesaj kutum nargile cafe değil, en çok siz “erkekkkkk”siniz. hadi, siz yavaştan cadde’ye akın

Bunların en büyük problemlerinden biri de, kendilerini bir elit, modern, ileri sanmaları. Maskülenite ile ilgili söylenen her şey ise “cahil”, “kro”, vs. yaftası ile kafalarına girmeden çöpe atılıyor. Ben şahsen bu adamlara neden laf anlatmak istiyorsunuz, neden mesaj atıyorsunuz, neden onlar için zaman harcıyorsunuz anlayamıyorum. Sizden yardım istemeyi bırak, herhangi bir yardım teklifinizi sizi aşağılamaya çalışarak karşılayacak insanlara kesinlikle bir yardımda bulunmaya çalışmayın. Bu insanlarla tartışarak vakit de kaybetmeyin. Siz inandığınız şeyleri yaşayın, bu tür bilgileri anlamaya çalışanlara yardım edebilecekseniz edin ama bu adamları bırakın yazsınlar, çizsinler, kuduz köpek gibi her tarafa cahil, kro cadde insanı yaftaları atıp kendilerini taze soğan sansınlar ve sonra karılarının kırbacı altında Acun izlerken kurdeşen döksünler. Bu kötü bir şey olabilir ama bu adam gibiler bunu tamamen hak ediyorlar ve ilerde ancak gelip nerede hata yapıyorum diye kendileri araştırırlarsa belki bir şeyler anlatılabilir.

Şuku veren herkese de teşekkür ediyorum, iyilik kazanacak kısa paça bitecek 🙂

Bu insanlara bir şey anlatamazsınız zira bu insanlar tamamen “iyiler” ve herkesin tepesinde bir “elitler”. Buna kendilerinden başka kimse inanmıyor ama olsun. Bunların dünyasında en küçük bir doğal gerçek kro, toksik maskülen ve kötü.

Yanlış anlamayın, burada okuduklarınızı başkalarına ulaştırabilirsiniz. Birçok insan burayı başka birinin tavsiyesi ile buluyor. Arkadaşından, hiç tanımadığı bir yabancıdan, oğlundan (evet oğlundan), kuzeninden, vs. duyup gelen çok. Ben şahsen bir kişiye kırmızı hapı bir kere hafif bir şekilde açıklarım, eğer şu yukarıdaki moda girerse bir daha asla onunla bu konuyu konuşmam.

Arkadaş meclislerinde bu konuları tartışırken zorlandıklarını söyleyenleri duyuyorum. Neden tartışıyorsunuz ki? Bana ne yaptığımı soruyorlar. Ben böyle tartışmalara hiç girmiyorum, zorlarlarsa anlamadığım sıkıcı konular deyip geçiyorum. Size de aynısını tavsiye ederim. Kırmızı hap, en iyi yaşanarak ve senin nasıl böyle olduğunu öğrenmek isteyenlere anlatılarak yayılır. Boş içki masası tartışmaları ile değil.

Aşk bombardımanı (love bombing) nedir?

Romantik bir ilişkinin başlarında, bir bombardıman şeklinde yaşanan aşırı ilgi, sevgi, değer görme, sık ve şık hediyeler, sürekli olarak övülme, geleceğe yönelik romantik planlar gibi olumlu görünen şeylerin, ilişkide mesafe katedildikten sonra birdenbire tam tersine dönmesi durumuna aşk bombardımanı (love bombing) denir. Aşk bombardımanı ile ilişkiye bağımlı hale gelen kişinin, ilişkinin devamında gelen tüm olumsuzluklara rağmen ilişkiyi bitirmesi çok zor olur. Bu da kişinin bunalıma girmesine ve özgüvenini kaybetmesine neden olabilir.

Peki ilişkinizde aşk bombardımanına maruz kaldığınızı nasıl anlarsınız?

İlişkinin başlarında :

  • kendinizi rüyada gibi hissediyorsunuz ve partnerinizi kaybetmeye dair korkular başlıyor
  • Partneriniz, eleştirilecek bir noktası olmayan, “kusursuz” biriyse
  • Partnerinizin sevgi bombardımanı, özellikle başka insanların bulunduğu ortamlarda artıyor.

İlişkinizde işler ciddiye bindiğinde ise:

  • Partneriniz sizi başka insanların yanında da dahil olmak üzere sürekli eleştiriyor ve aşağılıyor.
  • Kendisini vazgeçilmez olarak görüyor ve sizin tek odak noktanızı kendisi yapıyor.
  • Size kendi uygun gördüğü zamanlarda, kendi uygun gördüğü kadar sevgi ve ilgi veriyor.
  • İlişkinin başına göre bariz olan bu değişimi kabul etmiyor veya bu değişimden sizi sorumlu tutuyor.

Durum buysa, ne yazık ki daha öncesinde aşk bombardımanı denilen manipülatif bir ilişki yöntemine maruz kalmış olma ihtimaliniz çok yüksek.

Aşk bombardımanı sonrası ilişkinin geldiği yer çok yıpratıcı ve yorucu olabilir ama bu durumdan ve maruz kaldıktan sonra negatif etkilerinden kurtulmak için yapabileceğiniz bazı şeyler var.

Öncelikle, bir ilişkiye başlarken temkinli olun. Ayaklarınızı yere sağlam basın. Birden bire yoğun bir şekilde ilişkiye dalmayın. Romantik hisler her ne kadar kendiliğinden ve aniden oluşuyor gibi görünseler ve pazarlansalar da, aslında zamana yayılmış bir şekilde ve karşılıklı bir çaba ile ortaya çıkarlar. Daha henüz yeni başlamış iken aşırı yoğun duygular varsa, temkinli davranmanız gerek. Özellikle de kırılgan, ilgiye ve sevgiye daha fazla ihtiyaç duyduğunuz bir dönemdeyseniz.

İkinci olarak da, aşk bombardımanı olan ilişkilerde, partnerler birbirlerini “kusursuz” görmeye, hiçbir eleştiriy dikkate almamaya ve eleştirileri kıskançlık olarak yorumlamaya meyillidirler. Unutmamanız gereken şey, hiçbir ilişkinin kusursuz olmadığı. Eğer ilişkinizi kusursuz görüyorsanız, bunda bir gariplik olduğunu düşünmeniz gerekli.

Üçüncü olarak, sizin için hayatta en çok değer hak eden kişi sizsiniz ve bu değeri kendinize öncelikle siz vermelisiniz. Karşınızdaki kişi bunu kendi arzusuna göre verip alıyorsa, o kişiye dur demelisiniz. İlişkinizde bir süre sonra elde edilmişü, cepte, değersiz ve sorunlu hissediyorsanız, o ilişki iyi değildir ve size iyi gelmeyecektir.  Size iyi gelmediği halde devam ettirdiğiniz bir ilişki varsa, burada aktif olan güç sevgi değil bağımlılıktır.

Aşk bombardımanı, narsist kişilik bozukluğuna sahip sevgili eylemidir. Sizi dünyanın merkesinde gibi hissettirir. Partnerinizin yanında kendinizi yarı tanrı gibi hissedersiniz. Sizi bir şekilde kendisine bağımlı hissettirir, zaten aşk bombardımanının temel amacı budur. Yavaş yavaş, sizinle gurur duyuyor, sizi en tepede görüyor gibi yapar ve bunu diğer insanların yanında da başarıyla uygular. Aşırı ilgi, sevgi, hayranlık ile beyniniz gereksiz hormon kokteyli salgılar ve bu kokteyle bağımlı hale gelirsiniz. Partneriniz daha sonra bu ilgi, sevgi ve hayranlığı keser. Bu olduğunda siz, neye uğradığınızı şaşırırsınız. En başlarda bana tapıyordu resmen, acaba bir hata mı yaptım demeye başlarsınız.

Şimdi bunları okuyunca, başlangıçta size tapan ama sonra sizden soğuyan her sevgiliyi narsist, aşk bombardımanı uygulayan bir manipülatör olarak yaftalamayın. Buraları okuyorsanız, erkeklerin ilişkiye başladıklarında daha alfa, ilişki içinde daha beta olmaları nedeniyle karşılarındakini soğutmalarının çok karşılaşılan bir durum olduğunu biliyorsunuz. Yani birçok durumda hata sizde. İlişki içinde, kendi zayıflıklarınız yüzünden muhtaç hale gelip, gerçekten düşkünleşerek karşınızdakinin gözünden düşmüş olabilirsiniz. Ama suç sizde olmayabilir de.

Peki aşk bombardımanı manipülasyonu mu, yoksa bu kendi zihin yapınız veya zayıflıklarınız sonucu ilişkinin bitmesi mi? Bu ikisi birbirine özellikle aşk bombardımanı aşamasında çok benzerler. Aradaki farkı anlamak zordur. Aradaki fark, soğuma evresinin niteliği ile alakalı.

Sizin ilişki içinde düşmeniz sonucu ilişkinin başındaki yoğun ilgi ve sevginin bitmesi durumunda sevgiliniz sizi aşağılamaya, sizi suçlamaya, vs başlamaz. Çoğunlukla kendi kendine “prens sandım kurbağa çıktı” ya da “prensti ilişkide kurbağaya döndü” der ve sizi “kırmadan” terk eder. Evet, kavga olur, suçlamalar olur ama bunlar genellikle sizi manipüle etmekten çok hayalkırıklığı temellidir ve kısa sürede ayrılığa dönüşür.

Aşk bombardımanını, bağımlı etme manipülasyonu uygulayan kişi ise sizi sürekli aşağılamaya, suçlamaya, bir ilgi verip bir vermemeye, vs. başlar. Ayrılık, o da eğer olursa süreci çok uzundur. Yani aşk bombardımanında aşırı ilgi ve sevgi birden bire aşırı ilgisizlik ve nefrete dönüşür. Sizden gerçekten soğuyan birinde ise aşırı ilgi ve sevgi, ilgisizlik ve ayrılığa evrilir.

Hala farkı anlayamıyorsanız merak etmeyin. Farkı anlamanıza gerek yok. Zira hangi nedenle olursa olsun başlardaki aşk bombardımanına karşı temkinli olursanız ve ilişki sizi yıpratan bir seviyeye geldiğinde bu davranışlara tolerans göstermeden ilişkiyi bitirip yeni ilişkiniz için ders alırsanız, farkı anlamanıza gerek kalmaz. Hem başta alfa – sonra beta döngüsünden çıkarsınız hem de aşk bombardımanı ise o manipülasyonun etkisinden.

Yani kısacası, aşk bombardımanında sevgili, sizi değersizleştirme sürecine girer. Amacı sizi duygusal olarak etkisizleştirip kendisine bağımlı hale getirmektir. Bunu da sizi iki şeye inandırarak yapar: (a) Geçmişteki aşk bombardımanı gerçekti ve sizin yüzünüzden bitti ve (b) bir şeyleri doğru yaparsanız o cennet döneme geri dönebilirsiniz. Sürekli olarak “beni sen böyle yaptın” der mesela. “Sana hakaret ediyorum ama bunun için beni sen delirtiyorsun” der. Bu anlamda aşk bombardımanı bir çeşit gaslightingdir. Siz, o cennet bahçesinden kovulma nedeninizi kendiniz olarak gördüğünüz ve onunla cennet bahçesine dönmenin bir yolu olduğunu düşünerek ona daha da bağımlı hale gelirsiniz.

Şimdi bu manipülasyon herkes üzerinde çalışmaz. Manipülatör bunu dener ama bu genellikle duygusal olarak zayıf ya da zayıf bir dönemde olan, kadın erkek ilişkilerinde tecrübesiz veya başarısız, ya da bu tür manipülasyonlardan bihaber  insanlar üzerinde çalışır.

Ama aşk bombardımanı sürecine bir girerseniz ve buna dur demezseniz, süreç sonunda duygusal olarak zayıf, özgüvensiz, kendisinden sürekli şüphe eden ve sevilmeye layık olmayan biri gibi hissetmeye başlarsınız.  Toplumda maalesef sadece ilişki içindeki fiziksel şiddetten konuşuyoruz ve bu tür psikolojik şiddet şekillerini tartışmıyoruz. Bunlar da aslında ciddi şiddet eylemleri. İnsanların çoğu bu tür manipülasyonların farkında bile değiller. Toplumda konuşulmasa bile sizin bu manipülasyonları bilmeniz, bu manipülasyonların ağına düşmemenizin veya düşerseniz içinden hemen çıkmanızın ön koşulu. Bu tür manipülasyonlara yeterince maruz kalırsanız, en güçlü durumda bile başlasanız o kuyuya düşersiniz.

Bu siteyi okuyorsanız hele, bunları kesinlikle bilmeniz lazım. Zira eğer kadın erkek ilişkileri konusunda sıfır çekmekten belli bir başarıya evriliyorsanız, toplumda sayıları az olsa da, manipülatörlerin eline düşme riskiniz çok daha yüksek. Zira manipülatörler sayıca az olsalar da, en ön sıradadırlar ve normal kadınlara göre çok daha pırıltılıdırlar. Tecrübeli bir erkek, bu kızların neden böyle aşırı pırıltılı, “kusursuz”, ilgili ve neredeyse tapar durumda olduğunu sezer ya da en azından bunlardan şüphe duyar. Yılların açlığından çıkmakta olan bir erkek ise bu insanları, yeni fişten çekilmenin önünde açtığı dünyanın olağan bir nimeti olarak görür. Pırıltıdan gözleri kamaşır ve bir arka sırada olan, aslında beraber olmaları gereken normal kızları görmezden gelirler. Normal bir kız, manipülatöre göre çok daha yavaştır, daha az ilgi ve sevgi gösterirler. Olması gerektiği gibi yavaş yavaş ısınırlar. Daha az derken ilgi ve sevgileri çok olabilir ama manipülatörün aşırı ilgi ve sevgisine göre azdır.

Bana danışanların önemli bir kısmı beni eski sevgili konusunda arıyorlar. Bunların önemli bir kısmında da, aşk bombardımanı gibi manipülatif eski sevgililer görüyorum. Böyle bir eski sevgiliniz varsa, o eski sevgiliyi geri döndürmeye çalışmayın. O eski sevgiliden kaçın. Kimin bitirdiği önemli değil, bitmiş olması önemli ve iyi. Manipülasyon nedenli bağımlılığınız yüzünden acı çekiyorsunuz biliyorum ama manipülasyon varsa, ne olursa olsun o kişiyle bir daha birlikte olmayın. Böyle bir ilişkide iseniz, bu ilişkiyi düzeltmekten ziyade, bu ilişkiden çıkmanız gerekiyor.

Aşk bombardımanı yapan kişi, karşısındakinin bağlılığı ile yetinemiyor ve onu bağımlı hale getirmeye çalışıyor. Fail burada kurbanı sinsi ve kurnaz bir şekilde manipüle ediyor. Aşk beyanları, göklere çıkarmalar, ilgiye boğmalar ama bir yandan da mesela kurbanı izole etmek gibi şeylerle uğraşıyor.

Peki bir insan böyle şeyleri neden yapar ki? Bunun narsizm ile ilgisi var. Narsizm, güvensizliğin maskesidir. Bu rahatsızlığın pençesinde olan insanlar, çaresizce, sürekli olarak onaylanma ve hayranlık ihtiyacı duyarlar. Bu insanlar normal ilişkilerdeki bağlılık ve güven ile yetinemezler. Bağımlılığa ve tam boyun eğmeye ihtiyaç duyarlar. Karşılanması mümkün olmayan ihtiyaçları, kurbanları bağımlı olsa ve boyun eğse bile karşılanamayacağından, sonunda ya birden terk edip yeni hedeflere yönelirler, ya da ilişkide kalıp kurbanlarına saldırırlar.

Bu tür narsist, manipülatif insanlar kurtarılabilir mi sorusunu çok alıyorum. Tahmin edersiniz ki bu soru, aslında bağımlılığını doyurmak için bağımlılık odağına yakın olmak isteyen insanların bahanesi. Ama diyelim ki soruyu soran bunu tamamen iyi niyetinden soruyor. Bu insanları kurtarmaya çalışmak tehlikeli, yıpratıcı ve çoğunlukla da nafile bir çabadır. AMA daha önemlisi, o kişiyi sizin kurtarmanızın çok zor olmasının yanında, sizin varlığınız o kişinin kurtulmasına engeldir. Eğer manipülatif, narsist, BPD, vs. bir insana yardım etmek istiyorsanız, onların bu manipülasyonlarının sonuçlarını yaşamalarını sağlayın yani o insanı terk edin. Ancak böyle bir tokat, o insanın kendisini sorgulamasına neden olur. O insanın hayatında kalıp o insanın davranışlarını ödüllendirirseniz, bu şekilde hastalıklı davranmaya teşvik edersiniz. Bu kadar hasta insanları kurtarmak sizin işiniz değil. Siz veya bir yakınınız eğer böyle manipülatif bir ilişki içindeyse, yapılabilecek en iyi şey – her iki taraf açısından da – bu ilişkiye son vermektir. İlişkinin kaybı ile gelen tokat hem bağımlı tarafın, hem de manipülatif tarafın ihtiyacı olan acı ilaçtır.

Burada erkeklerin ekstra problemi, kurtarıcı planı. Erkeklerde doğal olarak bulunan kadını koruma içgüdüsünü manipüle edebilen bir kadın, o erkek güçlü bile olsa onu pençesine alabilir. Doğal, içgüdüsel koruma içgüdünüzün seçici olduğunu, her kadına değil sizi hak eden kadına yönelecek bir şey olduğunu unutmamalısınız. Çarpıtılmış kurtarıcı planının, doğal koruma içgüdüsünden farkı budur. Koruma içgüdüsü hak edilmelidir, sürekli olarak kazanılmalıdır. Kurtarıcı planı ise bir kadına sadece varolduğu ve zor durumda olduğu için yönelir. Ve biliyorsunuz, ardında yatan temel etken, alışveriş seksidir.

Zehirli ilişkiler konusunda daha fazla ayrıntı için Bu yazı, Toksik İlişkiler – Narsist / Borderline Partner Rehberi kitabımıza bakabilirsiniz.

Ghosting nedir, ghosting neden yapılır ve ghosting’e nasıl tepki gösterilir?


Ghosting, hemen hemen tamamen ilişkiler bağlamında bahsedilen bir kavram. Ghost İngilizce hayalet demek ve Türkçe’ye hayalet olmak diye çevrilebilir ama Türkçe’de bunun karşılığı daha çok buhar olup uçmak, yok olmak. Anlamı şu:

Bir kişi ile tüm bağlantıyı aniden, hiçbir açıklama yapmadan ya da sebep göstermeden kesmek ve ilişki kesilen kişinin tüm ulaşma çabalarını görmezden gelmek demek.

Bir kişi size ghosting uyguladığında, birden buhar olur uçar. Hiçbir mesajınıza, aramanıza cevap vermez. Sizinle iletişimi keseceğine dair hiçbir şey söylemez.Neden ortadan kaybolduğuna dair hiçbir sebep göstermez ve çoğu durumda bunun nedenini siz de bilmezsiniz. Yani mesela biri ile kavga edip ağır hakaret ederseniz, o kişi sizinle tüm iletişimi yine sebep göstermeden, tamamen kesebilir ve ona hiçbir şekilde ulaşamayabilirsiniz. Ama neden iletişimi kestiğini bilirsiniz o nedenle bu tam olarak ghosting değildir. Ya da biri sizden ayrıldığında salya sümük peşinden koşar, yapışırsınız ve birden engeller, ortadan kaybolur.  Bu da ghosting değil.

Ghosting 2000’lerin başında popüler olan bir kelime. 2000’lerin ortalarından itibaren sosyal medya ve online çöpçatan uygulamalarının artışı ile beraber, ghosting de hızla arttı ve sıklıkla kullanılan bir kelime olmaya başladı.

Ghosting aile, iş, arkadaşlık yaşamında da yapılan bir şey ama genellikle ilişkiler bağlamında ortaya çıkıyor ve biz de bugün ilişkiler bağlamında konuşacağız.

Ghosting oldukça sinir bozucu bir şey ve genellikle ghosting uygulanan kişinin ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkisi var. Buna rağmen ghosting yapan kişi, karşısındakinin bu şekilde ortadan kaybolması hakkında ne hissedeceğini pek düşünmüyor ve bazı ruh sağlığı uzmanları, ghosting’i pasif agresif bir duygusal şiddet ve zalimlik olarak tanımlıyorlar.

Peki ghosting neden olur? Eğer ghosting’e uğrarsanız ne yapmalısınız?

Ghosting’in temel nedeni, uygulayanın yetişkin, duygusal olarak güçlü ve yeterli kişisel ahlaka sahip biri gibi davranmak yerine (ki genellikle böyle biri değildir), duygusal olarak rahatsız bir durumdan kaçınmak için ortadan kaybolmasıdır. Buzzfeed araştırmasına göre, ghosting yapanların %85’i, karşı tarafa o kadar da ilgili değilmiş. %65’i, ghosting uyguladıkları kişinin kendilerini rahatsız eden bir şey yaptığını belirtmiş. Sadece %25’i, karşısındakine kızgın olduğunu belirtmiş.

Ghosting’in 2000’lerin ortalarından itibaren artmasının temel nedeni, artık ilişkilerin artan oranda sanal ortamda başlayıp devam etmesi. Ortak sosyal ortamları olmayan insanların, ghosting yapabilme imkanları var zira hem karşılarındakinin kendilerine ulaşma imkanı kısıtlı hem de bu yaptıklarının bilinip ayıplanacağı bir sosyal çevre içinde değiller.

Örneğin klinik psikolog Ramani Durvasula bu konuda şöyle diyor: “Ghosting gittikçe yaygınlaşıyor zira yapması çok kolay hale geliyor. Sosyal medya ve teknoloji, kolayca başınızdan savabileceğiniz ilişkilere girmenize olanak sağlıyor. Oturup neyin neden olduğunu açıklayacağınıza, ortadan kaybolmayı tercih edebiliyorsunuz”

Ghosting uygulayan insanlar genellikle ben merkezci, manipülatif ve duygusal olarak zayıf insanlar. Ama ghosting yaygınlaştıkça, insanlar bunu umursamamaya başlıyorlar ve bu nedenle kendileri de yapmaya başlayabiliyor. Nadiren olsa da ghosting kişinin depresyona girmesi, madde bağımlılığı gibi bir alışkanlığa gömülmesi veya başına gerçekten bir şey gelmesi sonucu oluyor.

Benim en çok gördüğüm ghosting senaryolarından bahsedeyim. Bunlar üzerinden ghosting’in neden olduğuna ve buna karşı ne yapılması gerektiğine bakalım.

En çok karşılaştığım ghosting, sanal ya da gerçekte tanışan ve farklı sosyal çevrelerde olan iki insanın henüz flört aşamasındayken oluyor. Bir taraf birden bire ortadan kayboluyor. Bu birçok durumda ikili arasındaki flört, ortada bırakılan tarafından “iyi gidiyordu” şeklinde tanımlanırken oluyor.

Bu tür ghosting’in en çok rastlanan sebebi, kişilerin artık birden fazla kişiyle aynı anda flört etmesi. Bu şekilde birden fazla kişiyle flört eden kişi, bu flörtlerden biri ile ilerlediğinde, diğerleri ile artık görüşmek istemiyor. Şimdi çıkıp da “ben başkasıyla görüşüyorum” diye açıklama da yapmak istemediğinden, ghosting yapıyor.

Bu şekilde yeni tanıştığınız kişi birden ortadan kayboluyorsa, büyük ihtimalle üçüncü bir şahıs vardır. Size tavsiyem bunun böyle olduğunu varsayın ve o kişiye ulaşmaya, neden ortadan kaybolduğunu öğrenmeye çalışmayın. %85 ihtimalle zaten size o kadar da ilgili değildi, böyle birinin neden peşinde koşacaksınız?

Bu en çok, sanal tanışan ve haftalarca ya da aylarca buluşmadan yazışan insanların başına geliyor. Bir kişi ile sanal da olsa tanıştıktan sonra ona buluşmadan fazla duygusal yatırım yapmayın ve sanal “ilişki” şeklinde devam etmeyin. Maksimum 2-4 hafta içinde buluşun, buluşmayacaksanız daha da ilerlemeyin.

Günümüzde maalesef insanlar mesajla, aramayla ilişki başlar, gelişir ve olgunlaşır sanıyorlar ve karşıları ile aralarında gerçek bir temas olmamasının, ilişki dedikleri şeyi ne kadar zayıf yaptığını göremiyorlar. Böyle bir “ilişki” içindeyseniz, karşınızdaki gerçek biri ile karşılaştığı anda, o gerçek kişi size göre çok daha avantajlı durumda. Bu tür ilişkilerden uzak durarak kendinizi ghosting gibi saçmalıklardan koruyabilirsiniz.

Yine bu tür daha çok sanal flörtlerde ghosting’in bir nedeni de kişinin gerçek yaşamının artık flörte izin vermemesi. Karşınızdaki kişi mesela evli olabilir, sevgilisi olabilir. İşsiz güçsüz biri iken kendini kariyerli tanıtmış olabilir. Ya da sadece bir dönem canı sıkkındı ve sizinle görüşmek iyi geldi. Ama şimdi değil ve sizinle görüşmesine gerek yok. Sanal gidelim bir şekilde devam ettiririm diye başlar ama gerçek hayatı artık ortaya çıkma tehlikesi geldiğinde, birden ortadan kaybolabilir. Eşinden ilgi göremeyen ya da arası bozuk olan insanlar, ilgiyi sanal devşirmeye çalışabiliyorlar. Sonra nereye gideceğini düşünmeden ilerliyorlar ve artık gerçek hayatları bunu kaldıramadığı duruma geldiğinde birden ortadan kaybolabiliyorlar.

Aslına bakarsanız, karşınızdaki size neden ghosting yaptı, neden birden ortadan kayboldu, bunu bilmenize gerek yok. Birden ortadan kaybolmak kaba, kabul edilemez bir davranış ve yapan artık kendisini sizinle ciddi bir ilişki adaylığından eler. Bu kişi ile çok isteyen yani eli zayıf taraf (siz) – birden istemeyi bırakan eli güçlü taraf ilişkisine girmeyin. Bu kişiyi hor görün. Kendinize saygılı davranın ve ghosting uygulayan kişiye ulaşmaya çalışmayın. O size gelip sizin peşinizden koşup, size durumu anlatmak için çaba gösterecek. Belki o zaman dinlersiniz. Unutmayın, ghosting sizin eksik ve istenmeyen biri olduğunuzun delili değil, karşınızdakinin düşük karakterli, duygusal olarak zayıf bir zavallı olduğunun delili. Biri sizi istemeyebilir ama normal bir insan bunu size kibarca söyler. Sizin bunu kabul edip bir daha ona ulaşmamanız lazım ama eğer hata yapıp onunla görüşmeye çalışırsanız, başta buna tolerans gösterir. En azından beni arama der. Ghosting’de karşınızda böyle biri yok. Aşağı biri var. Böyle aşağı biri karşısında  kendinizi aşağılamayın.

Bir de tabii şu “kapanış” yapma duygusu var. “Bir kere görüşsek ve yüzüme söylese de bitirsek istiyorum”. Bunu istiyor olabilirsiniz ama ghosting durumunda bunun çok az faydası var. Ghosting’e verebileceğiniz en iyi cevap, ortadan kaybolan için artık ortadan kaybolmuş olmak.

Ghosting yapan kişiye ulaşarak onu utandırmaya da çalışmayın. Ulaşıp ona nasıl aşağılık biri olduğunu söyleyerek içiniz rahatlayacak sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Zira bu insanlar kendi hareketlerinin sorumluluğunu alamayan, duygusal olarak az gelişmiş insanlar. Dediklerinizin üzerlerinde pek bir etkisi olmayacak. Ama böyle bir insanın peşinde koşup sonra onun sizi hiç takmadığını görmek sizi yaralar. Yapmayın. Eğer ghostinge uğradığınızı düşünüyorsanız, ghosting ile cevap verin. Ulaşmaya çalışarak değil.

Fakat siz bunu yapamıyorsunuz. Haftalardır mesajlaşıyorduk, sevgili gibiydik, aramızdaki şey yalan mıydı diye kendinizi yiyip bitiriyorsunuz. Aranızda muhtemelen gerçek bir şey vardı ama (a) ya siz buna ondan çok daha fazla düştünüz, (b) ya karşınızdaki insan yalandı ya da (c) karşınızdaki insan daha fazla istediği biriyle devam etti.

Sizin hatanız çoğunlukla, uzun mesajlaşma / araşma periyodları ile tatmin olmanız ve yüzünü pek fazla görmediğiniz insana büyük duygusal yatırım yapmanız. Karşınızdakinin ghosting uygulaması için belli bir karakter düşüklüğüne de sahip olması lazım ama sizin kontrol edebileceğiniz şey şu:

Bir kişi ile sanal olarak tanıştınız diyelim. Ya da gerçekte tanıştınız ama ortak bir çevreniz yok. Sadece telefon ya da instagram aldınız. Sanal görüşme periyodunu uzun tutmayın. Devamının gelip gelmeyeceğini bilmediğiniz birine fuzuli zaman harcayıp bağlanmayın. 2-3 hafta içerisinde görüşün, konuşun, gerçekten olur mu olmaz mı kafanızda netleştirin. Görüşemeyeceğiniz kişiye kafanızda yatırım yapıp sonra o yatırım çökünce yıkılmayın.

Bir kişinin dediklerine değil yaptıklarına bakın. Özellikle duygusal olarak kötü zamanda iseniz, bu konuda kafanızı kuma gömmek, az ihtimalli bir hayali yaşatmayı, karşınızdaki bariz gerçeklikle yüzleşmeye tercih edebiliyorsunuz.

Seni özlüyorum, görmek istiyorum, bu sefer görüşeceğiz, vs .. vs .. diyor ama 2 aydır görüşemiyor musunuz? Sizin sonuç çıkaracağınız şey, istemenize rağmen görüşemiyor olmanız, seni özlüyorum, görmeyi çok istiyorum palavraları değil.

Şimdi ghosting’in çoğunlukla olmasa da sıklıkla karşılaştığım bir nedeni daha var. Ghosting’e uğrayan kişi, aslında bunu hak edecek bir şey yapmış oluyor ama bunun farkında bile değil. Özellikle de karşısındaki sinirlendiğini, yaptığı şeyin hoş olmadığını söylemek yerine birden iletişimi kesiyorsa. Fakat bu genellikle flörtün ilk haftalarında, iki taraf birbirine o kadar düşkün değilken oluyor. Burada ghosting yapan taraf, sinirlense bile, karşısındakini pek önemsemediğinden ona açıklama yapmak bile istemiyor. Bu durumda karşılıklı olarak hatalısınız. Ama yine de hatanızı kabul ettikten sonra ghosting yapanın peşinden koşmayın. Eğer engelli değilseniz bunu kabul eden bir mesaj atın, kendisini üzdüğünüz için üzgün olduğunuzu söyleyin, görüşmek istiyorsanız bunu belirtin ve o sizi arayana kadar onunla iletişimi kesin.

Hayalet olan insanın sonra birden yeniden ulaşmasını da ele alalım. Bu olabiliyor. Şimdi birkaç gün değil haftalarca ortadan kaybolmuş insanı, yoğun bakımdaydım ya da uzaylılar kaçırdı gibi “mantıklı” açıklamaları yoksa hayatınıza yeniden almayın. Hadi alacaksınız diyelim, en fazla eğlencelik alın. Ciddi bir şey düşünmeyin. Kendisi o hakkını kaybetti.

Çok yaygın olmasa da, gerçek, fiziksel bir ilişki içindeyken ghosting uygulayanlarla karşılaştım. Bu en kötüsü. Gerçi bunlardan birkaçı benim de tavsiye ettiğim bir şeydi. Eğer sevgilinizin sizi aldattığını gördüyseniz ve bundan eminseniz, ondan açıklama talep etmek ya da “bana bunu nasıl yaptın” diye hesap sormak yerine onu hayatınızdan çıkarın ve size ulaşma çalışmalarını görmezden gelin tavsiyesi veriyorum. Aldatmanın bahanesi, haklı nedeni yok çünkü. Bu şekilde ghosting bence haklı ve eğer sevgiliniz ghosting yaptı ve siz de onu aldatıyorsanız, bunu öğrenmiş olabileceğini unutmayın.

Eğer bu yoksa, karşınızdaki kötü bir şey yapmıştır muhtemelen. Bu zor bir durum ama eğer sağlık nedenleriyle ya da kaçırılma gibi kriminal nedenler olmadığına eminseniz bırakın ve aramayın. Neden diye sormayın. Bu durumda da ghosting yapanı hayatınızdan çıkarın.

Gaslighting nedir?

Gaslighting, Türkçe’de henüz karşılığı olmayan yeni (2015’ten beridir) popüler olmuş bir kavram.  İkili ilişkilerde tarafın diğerine psikolojik şiddet uyguladığı bir manipülasyon çeşidi. Burada zorba olan taraf, kurbanının kendi gerçekliğini ve akıl sağlığını sorgulamasını sağlayacak şekilde ona manipülasyon uyguluyor. Bunun sonucunda da kurban duygusal olarak zayıf bir kişilik ise, kendi gerçekliğinde değil de karşısındakinin gerçekliğinde yaşamaya başlıyor.

Peki gaslight (gaz lambası) ne alaka? Terim 1944 tarihli, Gaslight adlı filmden geliyor. Filmin kendisi 1940 tarihli aynı adlı İngiliz filminin yeniden çevirimi ama kavramı dile kazandıran film 1944 versiyonu.

Film kocası tarafından yavaş yavaş manipüle edilerek deli olduğuna inandırılmaya başlayan bir kadının hikayesi. Kocanın derdi, karısının deli raporu alması ve böylece onun vasisi olarak sahip olduğu değerli varlıklara el koymak. Hikayede koca, gaz lambasının ışığını azar azar kısıyor ve karısı bunu fark ettiğinde ona “lamba ışığının değişmediğini” söyleyerek çıkışıyor. Zamanla kadın, lambanın ışığının kısılmadığını, kendisinde bir sorun olduğunu düşünüyor. Filmde Ingrad Bergman’ın canlandırdığı kadının, geçmişte büyük bir travma yaşamış olduğunu ve bu nedenle zaten belli psikolojik zayıflıkları olduğunu da ekleyelim. Filmin adı buradan geliyor ki bu ad sonrasında bugün ele alacağımız manipülasyona da isim veriyor.

Bu kavram o zamandan beridir var ama 2015 yılından itibaren daha yaygın kullanılmaya başlanmış. Nedeni de sanırım gaslighting manipülasyonlarının artması. Peki gaslighting neden artıyor? Artıyor zira artabiliyor. Artık sosyal medya ve online uygulamalar sayesinde çevremizle hiç alakası olmayan kişilerle tanışıp sevgili oluyoruz. Sosyal medya insanları gerçek hayatta daha fazla izole ediyor. İzolasyon, duygusal çöl yaratıyor ve bunu dolduran insanlara bağımlı hale gelebiliyoruz. Bütün bunkar da insanları, yakın sosyal çevre kontrolünden uzakta manipüle edilmeye açık hale getiriyor.

Gaslighting, genellikle romantik ilişkiler bağlamında kullanılan bir kelime ama aile, iş ve arkadaş çevresinde de örneklerini görmek mümkün. Bu, toksik insanların, karşılarındaki insan üzerinde güç elde etmek üzere, onları manipüle ettikleri, sinsi ve oldukça kötü niyetli bir manipülasyon şekli.

Gaslighting, kişinin kendi gerçekliğini sorgulaması için yapılan ve amacının da kişinin kendi gerçekliğinden vazgeçerek, karşısındakinin etkisi altına girmesi olan bir manipülasyon.

Yalan

Gaslighting yapan insanlar, iflah olmaz, hastalık derecesinde yalancı insanlardır. Bu insanların yalanını kanıtıyla yakalasanız bile, yalan söylediklerini inkar ederler.  Zaten normal biri ile gaslighting yapan biri arasındaki farkı böyle anlayabilirsiniz. Normal bir insan, yalanı ortaya çıktığında utanır, özür diler ya da belki sinirlenir ama yalanını inkar etmez. Hasta ruhlu manipülatör ise yalan söylediğini israrla inkar eder. “Sen bunu uyduruyorsun, öyle bir şey yok” derler.

İtibarsızlaştırma

Gaslight yöntemlerinden biri de, zorbanın sizinle ilgili gizlice dedikodu yayması. Kişi, diğerlerine sizin için endişelendiğini söyleyerek alttan alta sizin ruh sağlığınızın yerinde olmadığı fikrini yayar. Maalesef bu insanlar bazen çok zeki olabilirler ve bu şekilde herkesi sizin aleyhinize çevirebilirler.

Bunun tam tersine, zorba kişi sizin için endişelendiği, sizin yanınızda olduğu maskesi ile, diğerlerinin sizin hakkınızda kötü şeyler düşündüğünü veya söylediğini iddia eder ve sizi diğer insanlara düşman eder.

Dikkat Dağıtma

Gaslight huyu olan kişiye bir şey sorduğunuzda ya da yaptıkları bir şey konusunda ona hesap sorduğunuzda, size karşı soru veya hesap sorarak konuyu değiştirmeye çalıştırır. Bu, ilişkilerde insanların ara sıra yaptığı bir şeydir ama gaslight şeklinde, kurban zamanla olan şeyler konusunda ağzını açamamaya başlar zira suçlunun kendisi olduğunu düşünmeye başlar.

Düşüncelerinizi ve hislerinizi hor görme

Gaslight manipülatörü, sizin düşünce ve duygularınızı küçümseyerek sizin üzerinizde güç elde etmeye çalışır. “Çok alıngansın”, “aşırı tepki gösteriyorsun”, “sesini yükseltme” (sesinizi yükselttiğiniz yoktur) gibi sözleri çok kullanır. Sizin düşüncelerinizi ve duygularınızı hor görür, bunları dile getirdiğinizde sizi dinlemez veya sizi değişik şeylerle suçlar. Burada amaç, sizin kendi duygu ve düşüncelerinizden şüphe etmenizdir.

Suçu size atma

Bir kişiyle her tartışmanızda, suçlu olmadığınıza emin olmanıza rağmen sonunda suç siz mi oluyorsunuz? Onun yaptığı şeylerin sizi nasıl etkilediğini her tartıştığınızda bile sonunda bu davranışlara sebep siz mi oluyorsunuz? Zaman içinde, eğer bir şekilde doğru davranırsanız, karşınızdakinin size daha iyi davranacağına, o ne olduğu belli olmayan davranış şekillerini bulduğunuzda, ilişkinizin sorunsuz devam edeceğine inanmaya mı başladınız? Ya da artık o ne yaparsa yapsın asıl sorunun kendinizde olduğunu düşünmeye mi başladınız? Tebrikler. Muhtemelen gaslighting manipülatörü bir arıza ile berabersiniz.

Örneğin manipülatör, sürekli olarak kurbanı ile ince ince dalga geçebilir ama bunu sürekli inkar eder. Kişiyi “alıngan” olmakla suçlar. Kurbanı bu suçlamalar karşısında sinerse, zaman içerisinde dalga geçmeler azar azar artarak hakarete dönüşür. Öyle bir zaman gelir ki, kurban ağır hakaret görse bile kötü hissetmesinin kendi suçu olduğunu sanmaya başlar.

İnkar

Manipülatörler, herhangi bir hatalarını kabul etmemekle meşhurdurlar. Kendi kötü tercihlerinin sorumluluğunu almak istemezler. Doğru kurbanı bulduklarında, o kurbana istediklerini yapmaya ama bunları tamamen inkar etmeye başlarlar ve zamanla kurban kendisini önemsiz hissetmeye başlarlar. Bu tür bir manipülasyona izin veren kurban, sonradan terk ederek ya da edilerek manipülatörden kurtulsa bile, uzun süre boyunca iyileşemez.

Tarihi yeniden yazmak

Manipülatör kişi, geçmişte olan olayları sürekli olarak kendi lehine olacak şekilde değiştirir. Dediği şeyleri ya da sizin dediklerinizi değiştirir ve siz bu konuda kendisine karşı çıktığınızda sizi yalan söylemekle, hatırlamamakla ve hatta bunamakla suçlar.

Gaslighting yapıldığını nasıl anlarsınız?

Gaslighting yapan biriyle beraberseniz, bunu hızlıca tespit edip, kişiyi hayatınızdan çıkarmanız önemli. Zira bir kere gaslighting sarmalına girerseniz, ne olduğunu anlamadan dipsiz bir kuyuya yuvarlanabilirsiniz. Karşınızdaki kişi size gaslighting uygular zira sizi kullanmak ister. Narsizm gibi aşağılık kompleksi ile kendi gerçek kişiliğini saklamaya çalışanlar, sosyopatlar, sınırda kişilik bozukluğu gibi aşırı terk edilme korkusu olan insanlar, ilişkilerinde karşılarındaki kişiyi güçsüzleştirmeye çalışarak ilişki yürütme stratejisi güderler. Bu insanların amacı, sizi ona bağımlı hale getirmek ve böylece onun ne olduğunu anlasanız bile onu terk edemeyecek olmanızdır. Ama tabii kendisi isterse sizi terk edebilir.

Gaslighting en iyi sizdeki belirtileri ile anlaşılır:

Sürekli özür dilemek zorunda kalıyor musunuz?

İlişkide olduğunuz kişi size bariz kötü davranıyor ama siz bunun yapmanız gereken ama ne olduğunu bilmediğiniz mucize davranışlarla düzeleceğine mi inanıyorsunuz? Devamlı yeterince iyi bir insan, iyi bir sevgili, iyi bir arkadaş olup olmadığınızı sorguluyor musunuz? Ne yaparsanız yapın yeterince iyi olmadığını, hatta hep kötü yapıyor olduğunuz hissine kapılıyor musunuz?

Yalnızlaşmaya mı başladınız? İlişkinizle beraber ailenizden, arkadaşlarınızdan, sosyal çevrenizden koptunuz mu? Ve bunu karşınızdaki kişinin özellikle yaptığını hissediyor musunuz?

Her tartışmada suçlu siz misiniz? Artık tartışma çıkmasın, suçlu çıkmayın diye, size ne yapılırsa yapılsın ağzınızı açamıyor musunuz? Durumu kurtarmak, anlık huzur bulmak için yalan söylediğiniz oluyor mu? Hır çıkmasın diye sustuğunuz, doğruluğunuzu savunacak, savaşacak gücü bile bulamadığınız oluyor mu?

İlişkiden önce normal biri olduğunuz konusunda bir şüpheniz yok iken, bu ilişki ile kendini sorgulayan, bunalımlı, kafası karma karışık, geleceğe umutla bakamayan, olduğu şey konusunda hayal kırıklığına uğramış biri mi oldunuz?

İlişkiden önce böyle değilken, ilişki sürecince kararlar alamayan, içe kapanık biri mi oldunuz?

Bazı gaslighting örnekleri:

Sevgiliniz defalarca belli bir olaydan veya söylemden kırıldığınızı anlatmanıza rağmen sizi üzüp kırdıktan sonra “çok abartıyorsun, fazla dramatiksin” diyor.

Partneriniz size hakaret ettikten sonra “hep sen beni sinirlendirip bu hale getiriyorsun” diyor.

Suçlanacak çok şeyi olmasına rağmen “hep beni suçluyorsun, sanki sen suçsuzsun” diyor.

Sizi üzüp, ağlatıp, kırıp “sen histeriksin, başkaları görse bu halini bana acırdı, senin deli olduğunu düşünürdü” diyor.

Sizin için çok önemli olmasına rağmen bir konu için “bir daha bu saçmalığı dinlemeyeceğim” diyip, sizi söyledikleriniz veya inandıklarınızın saçmalık olduğuna inandırmaya çalışıyor.

Emin olduğunuz bir hatıra konusunda “hayır sen yanlış hatırlıyorsun” diyor.

“Hep negatifsin”, “çok kötümsersin”, “daha önce de kız/erkek arkadaşlarım oldu, hiç biri senin gibi değil” diyerek inanç, his ve fikirleriniz konusunda sizi şüpheye düşürmeye çalışıyor.

Sürekli dalga geçip, daha sonrasında çok alıngan olmakla suçluyor. Bu hareket sürekli tekrarlandıkça aşağılanmayı kabullenmeye, kötü hissettiğinizde “sadece espri yapıyor, ciddiye almamam gerek” demeye başlıyorsunuz.

Gaslighting ile nasıl başa çıkılır?

Bu tür manipülatörler, herkesi ağlarına alamazlar. Böyle bir manipülasyonun uygulanabilmesi için, kurbanın buna açık olması lazımdır. Yine de kendinizi suçlamadan önce, bu manipülatörü hayatınızdan atmanız lazım.

Eğer uzun süredir bu tür manipülasyona uğradıysanız, bu sizin için çok zor. Zira manipülasyon zaten sizi ona bağımlı yapmak için yapılıyor ve uzun süre buna maruz kalırsanız, ona bağımlı olduğunuzu sanıyorsunuz.

Ama ona bağımlı hale gelmeye başladıysanız ve bunun gaslighting sonucu olduğundan şüpheleniyorsanız, bu insanı hemen terk etmeniz lazım. Aslına bakarsanız, bir ilişkide, ilişki öncesine göre daha zayıf bir insan haline geldiyseniz, o ilişkiyi terk etmeniz lazım.

Ama burada sorun yaratan bir şey daha var muhtemelen: Aşk bombardımanı.

Bu tür ruh hastaları, kurbanlarını ellerinde tutmak için ilişkinin başında sevgililerini aşk bombardımanına tutarlar. Hiç böyle sevilmemişsinizdir. Seks inanılmazdır. Daha önce ilişkileriniz olsa bile böylesi hiç olmamıştır. Aylar süren bir cennette yaşarsınız. Sonra … BAM! O cennet cehenneme döner ama suçlusu sizsinizdir ve ilişkiden de kopamazsınız zira içinizde hep bir o cennete geri dönme ümidi vardır. O cennetten cehenneme dönmenizin suçlusunun siz olduğunuz fikri gibi, o cennete dönebilecek olma ümidi de sizin kafanıza, manipülatör tarafından yerleştirilmiştir maalesef. Ve yine maalesef, tüm o aşk bombardımanı, manipülatör tarafından sizi ona bağımlı hale getirmek için yapılmış bir dizi manipülasyondur.

Size tavsiyem, tarafsız üçüncü tarafların fikrini almanız. Ailenizden, arkadaşlarınızdan uzaklaştıysanız, ya da bunu onlarla paylaşmaya utanıyorsanız, psikoloğa gidin, bizim gibi danışmanlık veren yerlere başvurun ya da bunlara paranız yoksa burada ya da başka forumlarda yazın ve tavsiye isteyin.

Yazıyı şu ağır gaslighting vakası ile bitirelim ve kişinin derdini bir forumda paylaşması ile nasıl da kurtulduğuna bakalım. Buradaki hikaye ağır ruh hastası sevgili içeriyor. Gaslighting her zaman bu kadar ağır olmayabilir ama nerelere gidebildiğini görmek açısından bu hikayeyi paylaşalım:

“3 hafta önce erkek arkadaşımla aynı evde yaşamaya başladık. Bu süreç içerisinde daha önce hiç olmayan bir problem baş göstermeye başladı. Olayı kafamdan kurguluyor olabilirim, ancak o bize taşındığından beri evdeki eşyalar sürekli kaybolup bir gün sonra yeniden ortaya çıkıyorlar. Bahsettiğim durum anahtarı kaybedip başka bir yerde bulmak gibi bir şey değil. Özellikle olmaları gereken yerlerde aradığım ve bulamadığım eşyaları, bir gün sonra tam olarak o baktığım yerlerde buluyorum.

Örneğin her sabah işe giderken yanımda bir tane çikolata götürürüm. Bu çikolata paketlerini hep aynı yere koyuyorum. Bir sabah uyandığımda çikolata paketlerinin yerinde yeller estiğini gördüm. Sevgilime sorduğumda bilmediğini söyledi. Akşam eve döndüğümde manzarayı tahmin edin! Evet, çikolatalar tekrar olması gereken yerlerine dönmüştü. Sevgilim bu konuda “belki sabah görmemişsindir” dedi. Dikkatinizi çekerim, burada bahsettiğimiz şey toplamda tam 12 paket çikolata, nasıl görmemiş olabilirim ki?”

Başlarda ilginç bir espri anlayışı olduğunu düşünmüş ve bunu yüzüne söylemiştim. Ancak ne demek istediğimi anlamadığını söyledi ve oldukça sert şekilde tepki verdi. Durum böyle olunca ben de geri adım atmak zorunda kaldım. Sanırım böyle saçma bir işe kalkışma ihtimali, tüm bunların benim yanılgılarım sonucunda meydana geldiği fikrinden daha olası geldi. Fakat zamanla iyice sinirlerim bozulmaya başlamıştı. İş için gerekli olan bir evrağı koyduğum yerde bulamamak, ve sonra tam o yerde ortaya çıkması çok keyfimi kaçırıyordu. Ne yapacağımı bilmiyorum, durumla ilgili hiçbir fikrim yok. Delirmediğime eminim, ancak mantıklı bir açıklama da bulamıyorum. Sevgilime ne zaman konuyu açsam gerginlik yaratmaya çalıştığımı söylüyor. Lütfen bana yardım edin…”

Kişi durumu internette paylaşıyor ve olay ortaya çıkıyor:

“Yardımlarınız için hepinize teşekkürler. Son gelişmeleri özet geçiyorum. Böyle bir manipülasyon yönteminin varlığından haberdar edilince hemen gizli kamera siparişi verdim. Kameralar gelene kadar başımızdan bir olay daha geçti. Bir kitap aldığımı ve ertesi gün babama vereceğimi söyledim, masanın üzerine bıraktım. Ertesi sabah tam da beklediğim gibi kitap ortadan yok olmuştu. Hiçbir tepki vermedim, bunun üzerine sevgilim garip davranışlar sergiledi. Kitabı hatırlatmaya çalıştı, ancak sürekli “ne kitabı” diye sordum ve siniri bozuldu. Akşam eve geldiğimdeyse kitap tekrar yerli yerindeydi, ama yine hiç tepki vermedim. En sonunda kendisi “aa bak, kitap buradaymış işte” dedi. “O kitaptan mı bahsediyordun ya, tamamdır teşekkürler” diyerek geçiştirdim. Gecenin kalanında oldukça gergin davrandı.

Kameralar geldikten sonra gerçek tamamen ortaya çıktı, Gerçekten de eşyaların yerini değiştirenin o olduğunu gördüm. Daha sonrasında evime arkadaşımın geleceğini ve bir süre kalacağını, bu yüzden ayrılması gerektiğini söyledim. Gittikten bir iki gün sonra da telefonda ayrılık konuşması yaparak ayrıldım. Biliyorum, bu olabilecek en iyi son değil. onunla yüzleşebilirdim de. Yine de bundan kaçındım ve olabilecek en sorunsuz ve hızlı şekilde kurtulmaya çalıştım. Hala neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum, ama benim hikayem de böyle.”

Sevgilim / flörtüm mesajlarıma geç cevap veriyor ne yapmalıyım

Bugün modern teknoloji kurbanı gençlerini üzüp duran geç mesaj atma davranışını konuşacağız. Mesajlarıma geç cevap veriyor? Neden? Ne yapmalıyım?

Bunları sorular üzerinden tartılacağım:

Sevgilim mesajlarıma geç cevap veriyor çok sinirleniyorum ne yapabilirim?

Arkadaşlar sevgilimle mesajlaşıyoruz ama mesajlarıma geç cevap veriyor 3 dk 5 dk 15 dk 25 dk bile oluyor kaç kez söyledim etki etmiyor ne yapmam gerekiyor siz olsanız ne yapardınız kendimi önemsiz ve ciddiye alınmamış hissediyorum haksızmıyım siz ne düşünüyorsunuz ne yapmalıyım cevaplarınız için teşekkürler

Bunu yazan kişinin sorusu sevgilisinin geç cevap vermesi değil zira sevgilisi geç cevap vermiyor. 25 dakikayı bırak bazen bir iki saat sonra cevap verir, neresi geç bunun? Bu şekilde sevgilim geç cevap veriyor diye soranlar, kendilerine güven problem yaşayan, terk edilme korkuları olan ve negatif duygulara aşırı yatkın insanlardır. Bu insanlar için küçük ve genellikle bir problem olmayan şeyler bile onların terk edilme, yalnız bırakılma korkularını tetikler.

Bunu yazan erkeğin yapması gereken, kendisine böyle saçma şeyler sorduran zayıflıklarını düzeltmeye çalışmaktır. İzolasyon korkusunun temeli geçmişte terk edilmek ya da bunun korkusunu yaşamak olabilir. Terapi işe yarayacaktır ama terapisiz de ilk yapması gereken, burada mesajın geç gelmediğini anlamak.

Tekrar edeyim, burada olduğu gibi, sevgilim geç mesaj atıyor sorularının önemli bir kısmında sevgili geç mesaj atmıyor, soruyu soran en ufak tetikleyicide korkularına kapılan biri.

Aslında bunu yazan erkek ama bu kadınlarda daha yaygın olan bir problem. Muhtemelen sebebi de kadınların Beş büyük kişilik özelliğinden biri olan negative duygulara yatkınlık boyutunda erkeklere göre daha negative duygulara yatkın olmaları. Bir insan negative duygulara ne kadar yatkınsa, ufak tetikleyicilerden felaket senaryoları yaratmaya da o kadar yatkındır.

Kadınlar neden negatif duygulara daha yatkınlar? Tam sebebi bilinmese de en mantıklı açıklaması, kadınların hamilelik ve bebek bakımı sorumlulukları nedeniyle, her şeyin en negatif sonucunu düşünmeye ve böylece en çok güvenlik önlemi almaya yatkın olmaları. Fakat işte türümüzün devamı için faydalı olan bu özellik, kadınların kişisel hayatlarında negatif sonuçlara neden olabiliyor.

Kadınları neden anlattım? Sadece kadın okuyucular için değil, erkek okuyucular için de önemli olduğu için. Zira siz aslında geç cevap vermiyorsanız fakat sevgiliniz geç cevap veriyorsunuz diye trip atıyorsa, kızın kendine güven, özdeğer problemleri ile uğraşıyorsunuz. Gerçekten mesaj ve ilgi problemi ile değil.

Her neyse. Negatif duygulara daha az yatkın olan insanlar, sevgilisi bir saat mesaj atmazsa işi var herhalde der ve işlerine bakarlar. Bu olayda genellikle pozitif nedenler ilk akıllarına gelen nedenlerdir. Negatif duygulara çok daha yatkın olan insanlar ise 10 dk geç cevap aldıklarında, “artık beni sevmiyor mu”, “ben yeterince sevilmiyor muyum” gibi şeyler düşünürler. Özellikle de geçmişte terk edilme, aldatılma travmaları varsa, negatif duygulara daha yatkın hale gelirler.

Yukarıdaki durumdaki arkadaşlara vereceğim önemli tavsiyelerden biri de, bu negatif duygulara kapılarak hareket etmemeleri. Birçok kadın ve erkek, ilişkilerini ya da flörtlerini bu tür bir “geç mesaj yazıyorsun” çıkışması ile başlayan süreç sonucunda kaybediyorlar. Karşı taraf açısından baksanıza.

Diyelim adam toplantıda ve mesaja cevap vermedi. Hatta toplantıda mesaja baktı yani görüldü attı. Duygusal olarak güçlü birinin, hayat boyu uzun süre birlikte olduğu insanların hepsi, ben mesaja bir saat, iki saat geç cevap veriyorsa bunun iş, arkadaşlarla buluşma, vs. nedeniyle olduğunu bilen ve hır çıkarmayan insanlardır. Neden? Zira bu olaydan kavga çıkaran insanların uzun süreli ilişkide karın ağrısı olduklarını bilirler ve bu insanları elerler. Siz de bu nedenle elenen insanlardan olmayın.

Şimdi bir de şu örneğe bakalım:

Merhaba. Şu an flört ettiğim adamla bir arkadaş etkinliğinde tanıştık ama o hemen sonrasında uzak bir şehre yerleştiği için iletişimimiz uzak mesafeden oldu. 3 aydır görüşüyoruz ve ayda 1 kere buraya geldiğinde de buluştuk. Buluşmalar güzeldi ama benim sorunum şu: Mesajlarıma çok geç cevap veriyor. Bazen birkaç saat sonra ve bazen ertesi gün cevap veriyor. Bir de çoğu zaman ben mesaj atıyorum. 

Bu iki insan sevgili değil ve tanıştıktan sonra 3 ay geçmesine ragmen hala sevgili değiller. Bu ayrı bir problem ama mesaj kısmına gelelim. Yeni tanıştığınız ve flört etmeye başladığınız kişi, size birkaç saat sonra cevap verebilir. Bu onun size karşı ilgisiz olduğunu göstermez. Sadece, hemen cevap veren kadar ilgili ya da boş değildir (işi gücü olmaması anlamında).

Fakat burada sıklıkla ertesi gün cevap alıyorsa, ilgi azlığı var demektir. Bu durumda yapmasi gereken şey, hatasından dönmek zira yaptığı hata ilginin daha da azalmasına neden oluyor. Nedir hatası? Aslında 2 hatası var ama mesajlaşma ile ilgili olandan başlayalım.

Çoğu zaman ben mesaj atıyorum diyor. Aynı zamanda söylemese de, karşısındaki kendi mesajlarına geç dönerken, kendisi muhtemelen çok daha hızlı dönüyor. Kadınların bir tık daha fazla mesaj yazması normaldir ama sürekli mesajlaşmayı o başlatıyorsa, bunun nedeni bir önceki örnekte olduğu gibi korkudur, zayıflıktır. Karşısındaki bunu hisseder ve kimse korkularına yenilen, zayıf biri ile birlikte olmak istemez.

Yapması gereken, onun her mesajına karşılık, maksimum 2 kere mesaj başlatmak. Eğer bir veya iki kere mesaj başlattı mı, karşısındaki başlatmadan mesaj atmamak. 2 taraf da yaklaşık olarak aynı oranda birbirinin peşinde koşmalı. Bir taraf diğerinin daha fazla peşinde koşuyorsa, bunun sebebi ya karşı tarafın o kadar da ilgili olmamasıdır ya da peşte daha fazla koşan tarafın karşı tarafa mesaj atma fırsatı vermeyecek şekilde aceleci olmasıdır ki bu da genellikle peşinde koşanı soğutur. Özellikle de peşinde koşulan taraf az çok tercih edilen biriyse.

Mesajlaşmada eğer peşinden koştuğunu fark ediyorsanız, karşı tarafın daha çok mesajlaşma ihtimalini en çok arttıracak şey, karşı taraf ile aynı hızda, aynı aralıkta ve aynı uzunlukta mesajlaşmaktır. Burada yapması gereken, karşısındaki 1 gün sonra mesaj atıyorsa, ona 1 gün sonra cevap vermektir. Karşı taraf bir kere mesajlaşma başlatıyorsa, 2 kere mesaj başlatmaktır. Karşı taraf ne uzunlukta yazıyorsa o uzunlukta yazmaktır. Böylece hem ilgisi olan insanı az mesajla ilgisiz bırakmaz, hem ilginin yeşermesine izin verir hem de ilgisi zaten yeşermeyecek adama fazla duygusal yatırım yapmaz. Bu önemli zira siz birinin peşinde fazla koşarsanız, bu sizin fazlaca duygusal yatırım yapmanıza neden olur.

İlişkilerin Temel Kuralı şudur:

Bir ilişkide daha güçlü olan taraf, diğerine daha az ihtiyaç duyan taraftır.

Sorun şu ki peşinde koşmanızın nedeni daha fazla ihtiyaç duymak gibi dursa da aslında peşinde koşarak daha fazla ihtiyaç duyarsınız.

Konumuzla alakalı olarak burada yaptığı ikinci hata, uzak mesafe ilişkisi. Günümüz teknolojisi maalesef bizi çevremizden, şehrimizden koparırken, uzakta insanlarla bağlantıyı arttırıyor. Çok küçük bir yerde, gerçekten karşı cins açısından çok fırsat olmayan bir yerde yaşamıyorsanız, uzak mesafe ilişkisi başlatmak kötü bir fikir. Yani eğer zaten bir ilişkiniz varsa ve bu bir nedenle uzak mesafe ilişkisine evrilmişse o anlaşılır ama henüz ilişki yok ve uzaktan ilişki başlatmak istiyor sanız o tür ilişkiler iyi ilişkiler değiller. Buluşmalar ve fiziksel bir bağ yerine, mesajlaşma / arama gibi daha az etkileşim olan ortamlarda yürüyorlar ve aranızda bir bağ kurulması ve bunun korunması çok zor.

Şimdi bu konuştuklarımızdan sonra şunu yorumlayalım.:

Akşam mesaj yazdım instagramdan. Son seyehatinin nasıl geçtiğini sordum. Müthişti falan yazmış. Gülücük falan koymuş. Ben de sohbeti uzatmaya çalıştım sorular sordum. Mesajlarıma hep geç cevap verdi. 15 dk 20 dk 30 dk falan. Son mesajımı ise nerdeyse 10 saattir görmedi ya da görüldü olmadı cevap da yok.

Benimle ilgilenmiyor değil mi?

Şimdi daha önce konuştuğumuz gibi, 15 – 30 dk aralıklı mesaj burada normal. Aralarında bir ilişki yok. Ama, mesajını 10 saattir görmemesi mesela normal değil.

Bu tür sorularda hemen hiç yazmasalar da, tüm mesajlaşmaları muhtemelen yazan başlatıyor.

Sorusunun yani “benimle ilgilenmiyor değil mi” sorusunun cevabını ise şöyle bulabilir. O mesaj atmadan ona mesaj atmaz. Eğer mesaj atmazsa ilgilenmediğini anlar.

Bir başka soru ki, mesaj konusunda çok sorulan bir soru:

Bir aydır ilişkiye doğru giden bir flörtüm var. Bir kere buluştuk çok ilgiliydi. Fakat mesajlarıma geç cevap veriyor. Yazıyorum 15 dk sonra cevap veriyor, geçenlerde bir iş için yardım ettim. Nasıl gitti dedim: 5 saat sonra cevap verdi. Aradım mesela görüntülü konuşalım dedim, şu an işim var dedi. Sonra mesaj attı özür diledi. Bu tür saygısızlıklara gelemem dedim, kavga ettik.

Şimdi bu ilişkiye doğru giden bir flörtüm var lafını her duyduğumda içimden “onun ilişkiye giden bir flörtün olduğundan haberi var mı” acep diyorum. 1 ayda sadece bir kere buluşulan flört ile nasıl ilişkiye gidiliyorsa. Bu laf “sevgili gibiyiz” lafına benziyor. Sevgili gibiyiz genellikle söyleyenin kendisini “sevgili gibi sandığı ama friendzone diyarında olduğu flörtlerdir. Birçok durumda flört bile değildir aslında.

Neyse burada bir flört olduğunu varsayıyorum. Şimdi 15 – 30 dk mesaj normal dedik. 5 saat biraz geç olmuş ama sürekli değilse o da normal ki daha önce 15 dk yazdığına göre sürekli değil. Fakat daha önemlisi burada kız saygısız değil, erkek fazla alıngan ve kendi zayıflıklarına, korkularına kapılmaya başlamış.

Arkadaşlar. Bir kişinin sizinle, sizin istediğiniz kadar ilgilenmemesi, saygısızlık değildir, ilgisizliktir. Kimsenin size ilgi borcu yok.

Sonuçta erkeğin burada yaptığı muhtemel hata, mesajlaşmayı buluşmalar ayarlamak için kullanacağına, ilişki yürütme ortamı olarak kullanması. “Ama uzak mesafe” ise az önce dedim, o ilişkiyi başlatmasa daha iyi. Fakat yakın mesafe is eve ilişkiye gitmek istiyorsa, buluşma ayarlayacak.

Erkek mesajlaşmayı ilişki yürütmek için kullanırsa ve buluşmaları ihmal ederse, o ilişkiler pek gelişemezler. Erkek genellikle mektup arkadaşına döner. Aynı zamanda eğer kızın başka alternatifleri varsa, buluşmaya odaklanan bu erkekleri çok kolay geçerler. Haftada bir veya 2 kere  buluşmanız, hergün 1 saat mesajlaşmanızdan iyidir.

Özetlersek, flörtüm / sevgilim mesajlarıma geç cevap veriyor diyorsanız ilk önce sorgulamanız gereken şey, kendinizin bir hata yapıyor olup olmadığınız:

Acaba mesajlarınıza gerçekten geç mi cevap veriyor yoksa siz negatif duygulara fazla hızlı kapılıp geç mi sanıyorsunuz?

Acaba buluşma yerine, mesajla ilişkiye mi odaklandınız?

Acaba sürekli siz mi mesaj başlatıyorsunuz?

Eğer bunlar yoksa, karşınızda ilgisiz biri var demektir. Ya da yeterince ilgisi olmayan biri. Bu durumda bu kişiye mesajlarına daha sık cevap ver diyerek mesajlarınıza daha sık cevap verdiremezsiniz. Gerçekten işi gücü olan adama söylerseniz tamam ama ilgisi az ise bir işe yaramaz hatta ters teper. Yapabileceğiniz en iyi şey, onun mesaj başlatma sıklığını – mesaja cevap verme hızını, mesaj uzunluğunu geçmemektir.

Biliyorum (gerçi siz biliyor musunuz bilmiyorum), sürekli mesaj atma sebebiniz, mesaj atmazsanız kaçacağı, uzaklaşacağı korkusu. Ama gerçekte, bu korku ile sürekli mesaj atmanız, ilk mesajları hep sizin atmanız gibi hareketler, kendi kendini gerçekleştiren kehanet olarak korktuğunuz şeyin olmasını hızlandırır.

Yapabileceğiniz en iyi şey, sizin de karşınızdaki için bir ödül olduğunun farkına varıp, sizin peşinizden en az sizin onun peşinden koştuğunuz kadar koşmayan insanlara kendinizi bir değeriniz yokmuş gibi yamamaya çalışmamaktır.

2 mesaj başlattınız ama o 3 gündür başlatmıyor mu? Düşünmeniz gereken şey, “benim peşimden koşmazsa, benim için çaba göstermezse, ben ona kendimi çabasız, uğraşsız vermem. Ben, benim için emek harcayan birine layığım, değersiz ve tercih edilmeyen bir insan gibi kendimi emek harcayarak yamaman gereken birine değil.”

Bu konuda genel mesajlaşma prensipleri yazısına da bakabilirsiniz.

Bu yazıyı dinlemek isterseniz:

Çıkma teklifi nasıl edilir? Bir kıza nasıl açılınır?

Bu özellikle genç erkekler tarafından çok sorulan bir soru. Bir kıza nasıl çıkma teklifi yaparım? Sevdiğim bir kıza nasıl açılırım? Ona ilgimi nasıl belli ederim.

Aslında bu sorunun cevabı basit: Çıkma teklifi etmezsiniz ve etmemelisiniz. Bir kıza açılmazsınız ve bazı durumlar haricinde açılmamalısınız. Bunun yerine bir kız hoşunuza gidiyorsa onunla başbaşa buluşmaya, beraber iyi vakit geçirmeye ve beraber geçirdiğiniz bu iyi vakti pozitif cinsel gerilim ile tatlandırmaya odaklanırsınız. Bu sırada da fiziksele gidersiniz. Yani önce ufak dokunuşlar, sonra el ele tutuş ve öpücük gibi. Ve bu şekilde de eğer gelişecekse aranızdaki aşk hikayesi gelişir.

Burada ona ilgimi nasıl belli ederim sorusuna da değinelim. Bahsi geçen kızla muhabbetiniz olabilir ya da hiç muhabbetiniz olmayabilir. Eğer hiç muhabbetiniz yoksa bir fırsatını bulup “merhaba” diyerek tanışırsınız ve birkaç kere muhabbet ettiğinizde kız size karşı sıcaksa onu beraber bir şeyler yapmaya davet edersiniz. Bu durumda kız sizin ilk merhabanızdan itibaren niyetinizi az çok biliyordur. Gerçi tam emin değildir ama bu kötü değil iyi bir şey. Bir kadının başlangıçta erkeğin duygularından tam emin olmaması genellikle o erkeğe olan ilgisini arttırır.

Zaten şunu asla yapmayın: Kızla hiç muhabbetiniz yok ve uzaktan görüyorsunuz. Pat diye gidip direkt ya da bir aracı ile çıkma teklif etmeyin! Henüz kızın bilmediği birisiniz, uzaktan bakarak sizden hoşlanıyor bile olsa aranızda bir bağ ve çekim yok. Bu yok iken pat diye çıkma teklif ederseniz genellikle reddedilirsiniz.

Muhabbetiniz olan bir kız ise siz onu beraberce bir şeyler yapmaya ya da içmeye davet ettiğinizde niyetinizi, ilginizi anlamaya başlar zaten. Burada da yapacağınız hata, muhabbetiniz olsa bile tek bir kere bile buluşmadan pat diye çıkma teklif etmek veya açılmak.

Arkadaşlar çıkma teklifi denilen şeyin ergenlikte bile olmaması lazım. Nedeni de basit. Bir kadın ile aranızdaki ilişki buluşmalarda gelişir ve belli bir eşiği geçene kadar hamdır. Çıkma teklifinin çocukça olmasının yanında, o eşiği geçmiş kadına teklif etmeniz sorun olmayabilir ama eğer o eşiğe gelmemiş kadına yaparsanız genellikle reddedilirsiniz ve aranızdaki ilişki o seviyeye hiç gelemeyebilir. Açılmakla ilgili problem de aynıdır. Bir de çıkma teklifini ve açılmayı, genellikle bu buluşmaları hedefe doğru yönlendirmeyi bilmeyen erkekler yaparlar ve yönlendirmeyi bilmediklerinden kadınla aralarındaki ilişki ham iken yaparlar.

Tabii burada şöyle birkaç sorun var. Birincisi, defalarca buluşuyorsunuz ve buluşmalar bir yere gitmiyor. Sadece buluşuyorsunuz. Bu da sağlıklı değil zira eğer sadece buluşur, eğlenirseniz 4-5 buluşma içerisinde arkadaşa evrilebilirsiniz. İkincisi, birçok kadın ilgili olsa bile bu çıkma teklifi ve açılma konusunda da çoğu erkek gibi düşünüyorlar ve bunun sözel olarak gelmesi gerektiğini düşünüyorlar.

Şimdi birincisini aşmak için yapmanız gereken niyetinizi arkadaşlık maskesi altına saklamamak. Buluşmalarda pozitif cinsel gerilim yaratmanız gerekiyor. Pozitif cinsel gerilim ise en öncelikle doğru espri anlayışı ile olur. Kıza dalga geçmeden, aşağılamadan takılmak, esprili olmaktan korkmamak, saatlerce oturup sıkıcı şeylerden konuşmadan daha eğlenceli ve hafif konulara eğilmek, kızla konuşmanız sıcaksa yavaş yavaş dokunmak. Dokunmak derken mahrem yerlerine ya da saçlarına falan değil. Hafiften eline koluna dokunmak.

Peki bunları yaptınız ve yine bir yere gitmiyor. Bu aşamada size tavsiyem sizi hayal kırıklığına uğratacak ama ikiniz arasında bir çekim varsa ve siz arkadaşlık maskesi arkasına saklanmıyorsanız, yakınlaşırsınız. Yakınlaşmıyorsanız, büyük ihtimalle kız sizin ilginizden hoşlanıyordur, sizinle iyi vakit geçiriyordur ama size karşı ilişkisel bir ilgisi yoktur. Bu nedenle kızla buluşmayı bırakmanızı tavsiye ederim.

İkincisi, kadın çıkma teklifi bekliyorsa veya açılmanızı bekliyorsa. Burada da kadının yanılgısını sizin düzeltmenize gerek yok. Düşünsenize. Sürekli teke tek buluşuyorsunuz, sürekli pozitif cinsel gerilim yaratıyorsunuz. Bunun kendisi çıkmaktır, ilgini belli etmektir, kıza açılmaktır.

Fakat çoğu kadın işin aranızda fiziksele gitmesi için adım atmaz. Bu adımı, risk alarak siz atarsınız. Fiziksel dediğim illa seks değil. Dokunmalardan el eleye ve öpüşmeye gitmek. Bu ikisinden biri önce olabilir zaten biri oldu mu diğeri kendiliğinden oluyor. Risk alın ve abartmadan, saldıray moduna girmeden işi oraya götürün. Sabırlı ama kesin olun. Mesela eğer öpüşme anı gelmişse, yavaş ama kesin bir şekilde öpmeye eğilin. Yavaş zira istemiyorsa kaçabilsin ya da seni durdurabilsin, kesin zira sizin tereddütünüz zayıflık olur ve iticidir.

Bir ara ilk buluşmada neler yapılır, neler konuşulur konularına daha önce değinmiştik.

 

Pozitif cinsel gerilim nasıl yaratılır?

Bir kadınla etkileşiminizin cinsel birlikteliğe ya da ilişkiye gitmesi için, aranızda pozitif cinsel gerilim olması lazım. Bu gerilimi yaratmak ise erkeğin işi. Günümüzde maalesef çoğu erkek, kızı ürkütme ve kötü çocuk görünme korkusu ile sıfır cinsel gerilim yaratıyor ve her ne kadar annesinin altın günü tayfası teyzelerin takdirini kazanan birer efendi çocuk olsalar da kızlarla aralarında pek bir şey olmuyor. Ya da zıt ucunda negatif cinsel gerilim yaratıyor ve saldıray / abazan, kaba, düşük sınıf bir konuma düşüyor.

Şimdi mazide kalsa da pozitif cinsel gerilim eskiden kültürde her yerde örneğini gördüğünüz bir şeydi. Türkiye’de Yeşilçam her zaman bu konuda cılız olsa da tam olarak arabesk film istilasında yani 80’lerde, Batıda ise 80’lerin sonunda bu bitti. Şimdi ise durum daha vahim. Daha önce bir podcastta değinmiştim. Yıldız Savaşlarında Han Solo’nun Prenses Leia’ya yaptığı kur sözde “kötü çocuk” pozitif cinsel gerilimidir. Bunları günümüz uyuyan “uyanık”(woke) kültürü cinsel taciz olarak tanımlıyor. O nedenle erkek kitlesinin ezici çoğunluğu ne pozitif cinsel gerilim nasıl yaratılır onu biliyor, ne de bilse bile yapacak cesareti var. Cesaret konusuna sonda değineceğim. Şimdi pozitif cinsel gerilime giriş dersi yapalım.

Bu konuda sadece Erkekler İçin Tinder Rehberi kitabında doğru düzgün bir bölüm yazmışım. O bölümü burada biraz modifiye ederek yayınlıyorum. Bölümün kendisi de İlişki Sihirbazı kitabından genişletildi.


Kadınlar pozitif cinsel gerilime bayılırlar. Pozitif cinsel gerilim sizin maskülen, seksi ve elde etmesi zor olduğunuzu göstererek kadının sizinle seks yapma düşüncesini oldukça heyecan verici yapar.

Cinsel gerilim tutkulu bir cinsel arzu duymak için en önemli bileşendir. Cinsel gerilim ve çekim, seks önünde aşılması gereken engellerin varolması ile yaratılır. Doğru tip espri anlayışı, mükemmel cinsel gerilimi yaratma açısından çok güçlüdür.

Doğru tip espri anlayışı onun sizin mükemmel bir erkek olduğunuzu hissetmenize neden olur zira eğer ona şaka yollu sataşacak cesaretiniz varsa, siz onun güzelliğinden başı dönen ve çekinen muhtaç bir erkek değilsinizdir. Kapınızı çalan bir sürü kadın olmalıdır.

Sizinle birlikte olma fikri kısa sürede onun için büyük bir meydan okuma halini alır ve onun rüyalarını süsleyen bir fanteziye döner. Sonunda sizinle birlikte olduğunda duyacağı hazzın ne kadar da tatlı olacağını hayal etmeye başlar.

Bu nedenle, doğru espri anlayışı edinmeye zaman harcamalısınız. Sadece yüzeysel bir mizah anlayışı geliştirmek ile yetinmeyip bu işin derinine inmelisiniz.

Peki mizah anlayışınızın, her şeyin kontrolünüz altında olduğunu yansıtmasını nasıl sağlarsınız?

Kadına kaba ve acımasız olmayacak şekilde şaka yollu sataşarak. Bu ukala – eğlenceli duruşu sadece kadına değil başka şeylere de uygulayarak her alanda kendine güvenen ve seçici biri olduğunuzu gösterebilirsiniz.

Eğer espri yapacağım diye kadını kaba ve acımasız bir şekilde alaya alırsanız, bu komik olmaz ve sizi oldukça kendine güvensiz biri olarak gösterir. Yanlış espri anlayışı sizin ERKEK ADAM olduğunuzu değil tam bir kaybeden olduğunuzu gösterir.

Mesela şu örneğe bakalım. Kızın profilinde şu yazıyor:

Eğer sadece seks arıyorsanız aradığınız ben değilim. Önce arkadaş olalım beyler!!! Adem, Havva’n burada …)

Erkek : Selam. Demek cennetten atılma sebebim sensin. Ama sen şimdi tabii tüm suçu yılana atacaksın …
(22 dakika sonra)
Kadın: Hahahahahaaaa … Evet o benim.
Erkek : Bana cennette bir yaşama mal oldun kadın … O zaman bana bir buluşma borçlusun. Kahve mi, bira mı?
Kadın: Bira 😀

Bakın burada beta tuzağına düşmeden esprili bir şekilde buluşma (arkadaşça olmayan, date olan) konusuna giriliyor.

Kız: Evli falan değilsin İnşallah?
Erkek: Aman diyim, daha iki muhabbet ettik hemen evlilik lafı açtın! Benim önce seni tanımam lazım 🙂

Kız: Ben evlenmek için ciddi birini arıyorum.
Erkek: Hımm, o zaman gizli aşık kadrosu boş mu? Ben oraya başvurayım. Umarım CVimde göreceğin tecrübe ve yetenekler yüz yüze bir mülakat yapmamızı sağlar.

Bunların nasıl her şeyin kontrol altında olduğunu ve sizin çekici bir erkek olduğunuzu gösterdiğini anlıyor musunuz? Onun kıçını öpmüyorsunuz. Ama aynı zamanda ona karşı kaba davranmıyorsunuz.

Asla ama asla kendinizi alçaltan espriler yapmayın zira bunu yaparsanız kendinizi alçaltırsınız. Böyle espriler yaparsanız, kadınlar sizin KAYBEDEN olduğunuzu düşünürler, kaybeden biri olduğunuzun şaka olduğunu düşünmezler.

Bir kızla konuşurken kullanabileceğiniz sağlam bir taktik vereyim: Onun söylediklerini sizin eğlenceli – ukala sözleriniz için mermi olarak kullanın.

Onunla henüz yeni tanıştıysanız ve kız “spor salonuna gideceğim” derse, “benim gözüme güzel görünmek için çalışmaya şimdiden başladın ha?” deyin. “Bu çok güzel, sporu sakın aksatma” diye ekleyin.

Eğer size “Aman Allahım sen çok ukalasın” gibi bir şey söylerse özür dilemeyin. Zira hatun sizin gerçekten dominant bir erkek olup olmadığınızı, en küçük karşı çıkmasında hemen geri vitese takıp takmayacağınızı test ediyor.

Bunun yerine ona “İltifatın için teşekkür ederim” deyin. Burada ne döndüğünü anlıyorsunuz değil mi? Bunları yapın ve kadınların bu tür şeyleri nasıl sevdiğine kendiniz şahit olun.

Bu sizin kendine güvenen ve kendisi ile barışık bir ERKEK ADAM olduğunuzu ve her şeyi bir iltifat olarak algıladığınızı gösterir.

Hayatınızın tamamını bu tür bir espri anlayışı ile doldurmanız çok önemli. James Bond’u düşünün. James Bond, durum ne kadar zor olursa olsun her zaman söyleyecek eğlenceli – ukala bir şey bulur. Her zaman kontrolü elinde tutan ve kendine güvenen bir erkektir. James Bond’un daha yeni tanıştığı bir kadınla nasıl konuştuğunu, kinaye ve ince zeka kullandığını hatırlayın.
Bu tip bir espri anlayışı kadınla (ve aslında herhangi bir kişi ile) aranızdaki iletişimin eğlenceli olmasını sağlar, tuzu biberi olur ve her şey için strese girmenin ne kadar anlamsız olduğunu anlamanızı sağlar. Bu ise sizi daha da seksi yapar.

Bir başka deyişler, bu tip bir espri anlayışı sizin ERKEK ADAM olmanıza yardımcı olur. Pozitif cinsel gerilim yaratan doğru espri anlayışını pratik ettikçe, kendine güvenen duruşunuzun sonucu olarak, bu kabiliyet sizde doğal hale gelecektir.


Şimdi burada ayarı kaçırmamayı nasıl sağlayacaksınız?

Ayar konusuna gelmeden şu iki şeye dikkat çekmek istiyorum.

Birincisi, sonunda değineceğini söylediğim cesaret ile ilgili. Ne kadar tecrübeli olursanız olun ara sıra ayarı kaçıracaksınız! Bunları ortalama bir erkeğin yapamama sebebi de zaten bu risk. Ve evet bu risk gerçekten var, düşük olsa da azımsanamayacak kadar düşük değil. Ne kadar tecrübeli olursanız olun, bir yerde yanlış bir espri yapabilirsiniz ya da espriniz doğrudur ama kız yanlıştır. Tecrübe ile yanlış espri yapmamayı öğrenirsiniz, ama yanlış kız her zaman karşınıza çıkacaktır.

Şimdi burada bu riski yani kızın “öeh” demesi ve bazen belki de kaçması riskini göze alacaksınız. Ama aynı zamanda ustalaşıp da denge konusunda yetenek kazandıkça şunu da fark edeceksiniz: pozitif cinsel gerilim aynı zamanda kadına yönelik bir shit test.

Evet, buna ikincisi diyelim, pozitif cinsel gerilim doğru yapıldığında, sizin sizden o şekilde hoşlanmayan ve hoşlanma ihtimali az olan kızı elemenizi sağlar. Burada da cesaret devrede zira çoğu erkek yüzüne gülen kızı nimet saydığından, hoşlanmayan kızı hoşlandırmak için arkadaş gibi çevresinde uydu gibi dönmeyi, biran önce kızın ilgi seviyesini görüp vakit kaybetmeden yeni limanlara açılmaya tercih ediyorlar. Kızın ilgisizliğini ortaya çıkarıp bu ilgisizlik gerçeğine maruz kalmaktan korkuyorlar. Sonra ne oluyor: Gerçekliği reddedebiliyorlar ama onu reddetmenin sonuçları kendilerini eninde sonunda ısırıyor.

Pozitif cinsel gerilim aynı zamanda uzak durmanız gereken, fazla alıngan, aşağılık kompleksi olan, duygusal olarak zayıf kızları da eler. Tabii yine çoğu erkek kadının 1 metre uzaktan hissedilen sıcaklığı için, kurtarıcı planı uygulamayı, kadının yanlış kadın olduğunu bulup elemeye tercih ediyor.

Tamam ayara gelelim.

Pozitif cinsel gerilimi iyi ayarlamak için, onu içselleştirmeniz lazım. İçselleştirmeniz için de :

  1. Kendinizin pozitif veya en azından pozitif, eğlenceli olması için bir yolda çabaladığınız bir hayata sahip olmanız lazım. İş – ev – sanal uyuşturucu (netflix / sosyal medya / porno / oyun) – yat – kalk – iş gibi sıkıcı bir hayatınız varken nasıl pozitif olacaksınız, nasıl eğlenceli olacaksınız, nasıl sıkıcı olmayacaksınız?
  2. Tecrübe ve pratik. Özellikle kalibrasyonu ayarlamak için tecrübeye, neyin aşırı olduğunu görmeye ve kendinizi ayarlamaya ihtiyacınız var. Bunun için de bol pratik gerekiyor.
  3. İçinizdeki erkek adamı ortaya koymaktan, maskülen istek ve arzularınızdan utanmamanız gerekiyor. Çıkarın pipinizi vurun masaya demiyorum ama pipinizin olduğundan ve pipinizin istediği şeyler olduğundan utanmayın diyorum. Yani ne “Sikinin Götürdüğü Yere Git” ne de “Pipisiz Oyuncak Ayı” gibi davran. Bunun için de erkek adam ol.
  4. Okumak, izlemek ve doğru şeyleri okuyup izlemek. 90’ların ve 2000lerin romantik komedilerini, kadın tüketimi için yapılan Türk dizilerini, Avengers Komik Kıyafetler Giyip Orayı Burayı Yıkmaca filmlerini izleyeceğinize, oturup 50’lerin siyah beyaz Humphrey Bogart filmlerini izleyin daha iyi. Çoğunuz eminim bir tane bile izlememişsinizdir o nedenle bu filmlerde kadınların erkeklerin ilgisi ve ilişkisi peşinde koşmasını görmek bünyenizi sarsabilir 🙂