Aşağılık duygusu ile savaşma programım IV – Kırmızı çizgilerini belirle

Aşağılık duygusu ile savaşma programım I – Giriş yazısına üçüncü adım ile devam ediyoruz.

Her erkeğin sosyal etkileşimlerini yöneten “kurallar” listesi olmalı. Böyle bir listeye sahip olmak, “beta” erkekler için çok daha önemli zira bir beta olarak duygularınız sizi doğal olarak başkalarından dilenmeye itecektir. Aşağılık duygusundan kurtulmanın bir kısmı, daha önceden duygusal olan ve dile dökülmemiş hareket ve düşünceleri rasyonelleştirmek ve kelimelere dökmektir. Kızlar, arkadaşlarınız ve patronunuz için yaptığınız şeyleri kelimelere döktüğünüzde, çoğunlukla kulağa ne kadar saçma geldiğini ve ne kadar ayak paspasına döndüğünüzü kavrayacaksınız.

Kurallar listesi yaratmak, inançlar listesi yaratmak gibidir; eğer siz kendinizi doğal bir beta olarak görürseniz, beyniniz sürekli olarak kötü davranışları fazlaca tolere eden ve dilenen “kurallar” yaratacaktır. Her erkek için tam bir kurallar listesi yaratamam ama kendi kurallarınızı analiz etmenize yarayacak bir çerçeve yaratabilirim. Kurallarınızı aynı zamanda başka akıllı insanlarla da gözden geçirerek onların da görüşünü almalısınız.

Benim çerçevem

Genel olarak başkaları için yaptığınız her şey şu iki kategoriden birine girer : yükümlülük ya da hayrına iş. “Yükümlülükler”,  yapmanız gereken, yapmamanızın ahlaki olarak yanlış olduğu şeylerdir. Mesela biri sabah 8’de sizinle restoranda buluşmak için sözleşmiş ise ve o kişi saatinde o restorana gelir ama siz geç kalırsanız, yanlış bir şey yapmış olursunuz. Zira karşınızdaki sizin için bir şey yaparken siz onun iyiliğine karşılık vermemiş olacaksınız. Genellikle siz, biri sizin için bir şey yaptığında, ya da sizin için aynı şeyi yapacak olduğunda bir şeyi yapmakla yükümlüsünüzdür. Başka insanların sözleri değil ancak davranışları sizin için yükümlülük yaratabilir. Biri size “söz veriyorum saat 8’de orada olacağım” dedi diye yükümlülük altına girmezsiniz ama bu kişi geçmişte hep dakik olmuş ise, sizin de zamanında orada olmanız gerekir. Yine de “söz vermek” sizin için yükümlülük yaratır. Ben de insanlar hakkında olumlu düşünürüm ve biri ile saat 8’de buluşmaya sözleştiysem, zamanında orada olurum.

Bunun dışında yaptığınız her şey “hayır işidir”.  “Hayır işi” (burada) sizin yaptığınız şeyi hak etmeyen (zira sizin için aynı şeyi yapmamış biri olan) kişiler için bir şey yapmanızdır. “Hayır işi” yapmakta bir kötülük yoktur – başkalarına karşılık beklemeden vermek sizi iyi hissettirir. Ama “hayrına yaptığınız” işlerin karşılığında bir şey beklemeyin. Eğer karşılığında bir şey bekliyorsanız zaten hayrına yapmıyorsunuz – iyi çocuğu oynuyor ve onlar için aptal ve küçük iyilikler yaparak onlara yaltaklanıyorsunuz. Örneğin barda bir kadına içki ısmarlamak “hayır işidir” – hatun sizin için hiçbir şey yapmamış olduğu gibi içkisini içtikten sonra sizi bırakıp başka bir erkekle sikişirse kızmaya da hakkınız yoktur. Hatunun size hiçbir borcu yoktur, sizin yaptığınız hayır severliktir.

Yükümlülük / hayır işi ayrımı, kırmızı çizgiler yaratmak için iyi bir başlangıçtır. Bir kişi için bir şey yapma baskısı hissettiğinizde, baskı içinizden ya da dışınızdan gelebilir, kendinize bunun yükümlülük mü, hayır işi mi olduğunu sorun. Eğer bu yükümlülük değil ise, “yatırımınız” için hiçbir geri dönüş istemeyeceğinize emin olmadan o şeyi yapmayın.

Bunun için haftalık bir program koymuyorum. Bu, sürekli devam  ettirmeniz gereken bir süreç.

Daha maskülen olun.

En ilkel seviyede, alfa erkek diğerlerini fiziksel olarak bastırdığı için kabilenin alfasıdır. Nokta. Bu nedenle, aşağılık duygularınızı yok etmek için haftalık spor programınızın olmasını şiddetle tavsiye ediyorum. Başkaları ile kavga etmenizi ya da sert erkek takılacağım diye götün teki olmanızı tavsiye etmiyorum. Ama bir başka erkekle kavga ederseniz yenme şansınızın olduğunu hissetmeniz gereklidir. Yine uyarayım, aşağıdaki program, zorunlu minimum.

Kardiyo : Haftada en az 2 kere, 30’ar dakika kardiyo. Tercihen haftada 4 kere.

Ağırlık kaldırma : Her ana kas grubunuzu haftada en az bir kere çalıştıracağınız bir ağırlık programınızın olması lazım. Göğüs, kol, sırt ve bacak kas gruplarınız, ana kas grupları. Her biri için en az iki egzersiz yapın. Yine uyarayım, bu minimum. İdealinde, ana kas gruplarını haftada 2 kere çalıştırmanız lazım.

Diyet : Herkesin gereksinimleri farklı olduğundan diyet ile ilgili tek önerim, haftada bir, uzun süre devamlı yapabileceğiniz bir iyileştirme yapmanız. Bu küçük bir iyileştirme olabilir – koladan diyet kolaya geçmek, bir tane daha az pasta yemek, vs … Daha fazlasını yapmak isterseniz yapın.

Son olarak da herhangi bir çeşit dövüş sanatı ile uğraşın. Zorunlu bir kural koymak istemem ama aşağılık duygularından kurtulmayı gerçekten istiyor iseniz, tamamen evrimsel nedenlerden dolayı en az bir saat dövüş sporlarına ayırın. Evrimsel dedim zira alfa erkekler iyi savaşçılar olacak şekilde evrimleşmiştirler.

Bir sonraki adım : Aşağılık duygusu ile savaşma programım V – Meydan Okuma Terapisi

Çeviri : My program for fighting feelings of inferiority

Aşağılık duygusu ile savaşma programım III – Kendini sevmeyi öğren

Aşağılık duygusu ile savaşma programım I – Giriş yazısına ikinci adım ile devam ediyoruz.

Kendini sevmeyi öğren

Egemenlik hiyerarşisinin dibindeki insanlar, kabilede kalabilmek için alfa erkeğin kabulüne ihtiyaç duyduklarından, aşağılık duygusu hisseden insanlar onay ve kabul görmüş hissetmek için kendilerinden yukarıda gördükleri insanlara karşı duygusal bağımlılık geliştirirler. Bunun en yaygın örneği, bir erkeğin özsaygısını devam ettirebilmek için bir kadına ihtiyaç duymasıdır. Fakat bu bağımlılık arkadaşlar, aile, işyerinde patron, toplum, medya, vs … ile de meydana gelebilir.

Bu adımın amacı sizin özdeğer algınızı başkalarının ne düşündüğünden koparmaktır. Kendinizi değerlendirmeniz nesnel faktörlere bağlı olmalıdır, başkalarından aldığınız iltifat ya da yergilere değil. Bunu yapmanın en iyi yolu, nesnel sonuçlar üreten bir aktivite ile uğraşmaktır. Spor ile uğraşan insanların genel olarak hayatta daha başarılı olmalarının nedeni budur – skor panosunu referans alabildikleri için özsaygılıdırlar.  İnsanlar sizi her zaman alaşağı etmek isteyebilir ama eğer başarınızın nesnel bir ölçüsü varsa, bu insanların ne dediklerini daha az takarsınız.

Nesnel sonuçlar üretmek için, tüketmek yerine ürettiğiniz bir hobi ya da iş ile uğraşmanız gereklidir. Çoğu insana hobilerini sorsanız “kitap okumak, sinema izlemek, gezmek, vs …” gibi şeyler söyleyeceklerdir. Bunlar TÜKETİMDİR. Bir miktar tüketim gereklidir ama tüketim nesnel sonuçlar üretmez ve bu nedenle de özsaygınızı iyileştirmez. Bunun için ÜRETMELİSİNİZ. İdealinde, sanat içeren en az bir hobiniz ve sanat içermeyen en az bir başka hobiniz olması lazım. Sanat üretmenin harika bir yoludur ama kalitesini ölçmek için nesnel bir standart olmadığı için zamanla bir insan için mastürbasyona dönüşebilir.

Haftada en az 1 saat yaratıcı bir aktivite ve bir saat de üretici bir aktivite ile uğraşın.

Nesnel sonuçlar üretseniz bile duygusal sevgi hissetmeye ihtiyacınız var. İnsanlar seviliyor hissetme ihtiyacına sahiptir ve maalesef aşağılık duygusu hisseden birçok insan büyürken seviliyor hissetmemişlerdir. Bazı danışanlarım bana “ben hep toplum dışı oldum zaten, insanlara ihtiyacım yok”. Hayır. Bu yanlış. Herkes, egemenlik hiyerarşisinin bir parçasıymış gibi hissetme ihtiyacına sahiptir. Ben bunun dışındayım ya da insanlara ihtiyacım yok diyemezsiniz. Herkes insanlara ihtiyaç duyar, ormanda tek başına yaşayan münzevi bile. Toplum dışı kalarak, sadece aşağılık duygunuzu güçlendirirsiniz.

Bunu onarmak çok zordur ve muhtemelen bu programın en zor adımıdır.

İlk olarak, sizi seven en az 3 kişi bulun – arkadaş ya da aile. Sevgi ile kastım bu insanların sizi desteklemesi ve maddi / manevi durumunuz ne olursa olsun, ne yaşıyor olursanız olun size pozitif duygular vermesidir. Kısacası, koşula bağlı olmayan sevgi. Romantik ilişkinizi bu bağlamda “sevgi” kaynağı olarak kullanamazsınız zira romantik bir ilişkide kadının “sevgisi” her zaman belli önkoşullara sahiptir.

Bazılarınız için sizi sevecek 3 kişi bulmak zor olacaktır. Bazılarınız için ise çok kolay. Elinde bu kadar seveni olanlarınızın yapması gereken bu kişilerle yeniden bağlantıya geçmek ve onların sevgisini çantada keklik farzetmemektir. Egemenlik hiyerarşisinde bir yeriniz olduğunu hissetmek için, biyolojik bir seviliyor hissetme ihtiyacınız var. Kendini sevecek 3 kişiye sahip olmayanlar ise bu kişileri bir şekilde bulmak zorunda. Yeni arkadaşlar bulup onlara iyi bir insan olduğunuzu göstermek için çaba göstermeniz gerekebilir. Yeni arkadaşlarınız “kaybeden” bile olsalar bu çabaya değer. Unutmayın sizin kelime anlamı ile sevilmeye ihtiyacınız var. Burada sadakat ve düzenlilik, çekicilik, para, eğlence, vs … gibi şeylerden daha önemli.

Üçüncüsü, geçmiş travmalarınızla yüzleşmeniz ve aşağılık duygunuza sebep olmuş olan bilinçaltı duygularınızı yoketmeniz gereklidir. Bu acılı ve derin bir özanaliz gerektirecek ve bir terapiste ihtiyaç duyabilirsiniz (fakat çoğu terapist işe yaramazdır, hatırlatayım). Aşağılık duygusu hissetmenize neden olan orjinal sebebi anladığınızda, bu düşünce ve duyguyu serbest bırakın. Bence birçok insan bilinçaltında bu negatif düşüncelere sarılıyor zira hizada durmak ya da alçakgönüllü olmak ya da doğru olanı yapmak için kendilerini eleştirmek zorunda hissediyorlar. Kendini eleştirmek ve alçakgönüllülük kötü şeyler değiller ama alçakgönüllülüğünüz mantığa dayanmalı, aşağılık duygusuna değil. Eğer geçmişinizde bir hata yaptıysanız, o hatanın objektif bir analizini yapın ve neyin yanlış gittiğini bulun. Sonra da bu hatayı bir daha yapmamaya yemin edin. VE BU SİKTİĞİMİN ŞEYİNİ BIRAKIP YOLUNUZA DEVAM EDİN. Geçmiş başarısızlıklar kaynaklı negatif duygulara sarılıp kalmak sizi duygusal olarak engeller.

Ve son olarak, duygusal “ihtiyaçlar”ınızı yok etmelisiniz. Modern toplum, erkekleri ve kadınları, eğer belli bir miktar para kazanmazlarsa, belli marka arabaları sürmezlerse, belli elbiseleri giymezlerse, vs … değersiz hissedip aşağılık duygusuna itecek şekilde tasarlanmıştır. Medya bizi sürekli olarak, mükemmel hayatlar yaşayan insanların görüntülerine boğuyor. Bu görüntülerin çoğunun sahte olduğunu ve bu insanların problemlerini halı altına süpürdüğünü unutuyoruz. Günümüzde birçok erkek, bir sürü güzel kadınla seks yapmaları gerektiğini yoksa bir şekilde aşağı / eksik olduklarını sanıyorlar. Erkeklerin büyük çoğunluğunun tek kadınla bile düzenli seks yapmadığı ya da daha az güzel kadınlarla seks yaptıkları gerçeğinin farkına varamıyorlar. Ne kadar çok “ihtiyaç”tan kurtulursanız, o kadar az aşağılık duygusu hissedersiniz. Her ne kadar sürekli kendinizi geliştirmeye çalışmanız gerekse de, X’e sahip olmazsam, Y’yi başaramazsam yenik biriyim gibi duygusal ağırlıklar yaratmayın.

Bir sonraki adım : Aşağılık duygusu ile savaşma programım IV – Kırmızı çizgilerini belirle

Çeviri : My program for fighting feelings of inferiority

Aşağılık duygusu ile savaşma programım II – Zihnini temizle

Aşağılık duygusu ile savaşma programım I – Giriş yazısına ilk adım ile devam ediyoruz.

Zihnini Temizle

Kaygı ve depresyon birleşerek insanın kafasında aynı gereksiz şeyi derin derin düşünerek, defalarca çevirmesine neden olur. Bu düşünceler, düşünenin bilinçaltındaki kaygı, depresyon ve korkularından kaynaklandığı için, zamana insanı sınırlayan ve negatif inançlara dönüşürler. Beta erkeğin beyni, sürekli olarak negatif duygularından beslenen negatif inançlar yaratan bir fabrika olduğu için, bu negatif inançlardan sadece okuyarak ve izleyerek kurtulmak çok zordur. İlk yapmanız gereken şey, duygularınızı değiştirmektir. Ama tüm bu süreç boyunca kendinizi çalışkan bir şekilde analiz etmeli, irrasyonel negatif inançlarınızı tanımlamalı ve onları yok etmelisiniz. Bu çok zor bir iş çünkü bu inançlar bilinçaltının derinliklerinden kaynaklanıyorlar ve sizin beyin devrelerinizin o kadar entegre parçaları haline gelmişlerdir ki siz onları apaçık gerçekler olarak görüyorsunuz.

Modern medya ve internet de bizi çoğunlukla negatif ve insanda aşağılık duygusu oluşturmak için tasarlanmış bilgilerin bombardımanına tutarlar. Çoğu felsefi, dini ve modern self-help bilgisi de yararsızdır; basit konseptlerin fazlaca analizine dayanır ve çok az yararlı materyal içerir. Öğrendiğimiz çoğu “pozitif” bilgi gerçek olsa da birçok bağlamda alakasız, yarım yamalak, idealde iyi iken pratikte yararsız ve geri dönüşü çok düşük bilgilerdir.

Akıl sağlığımızı ve pozitif bakışımızı korumak için, bilgi girişimizi kısıtlamamız gereklidir. Aşağıda, zihninizi nasıl temizleyeceğiniz ile ilgili adımları listeliyorum.

Haftada 2 saat manevi / ruhsal bir aktivite yapın. Bu meditasyon olabilir, dua etmek olabilir, dini bir rütuel olabilir, temaşa olabilir ya da manevi bir şey okumak olabilir. Manevi derken sizin gündelik duygu ve düşüncelerinizde daha “ruhsal” ya da “yüksek” şeylere yoğunlaşmanızdan bahsediyorum.  Eğer duygu ve düşünceleriniz tamamen yoğunlaşıyorsa, avlanmak, sörf yapmak ve hatta halüsilojenler bile bu tanıma girerler.

Manevi pratikleri zorunlu kılmak çelişkili görünebilir ama bir insan eğer duygusal bir ölü girdaba kapılmış ise – negatif duygular, negatif düşünceler; negatif düşünceler negatif aksiyonlar; negatif aksiyonlar ise negatif duygular yaratır -, bu döngüyü kırmak için kişinin kendi gündelik düşünce ve duygularının dışına adım atması lazımdır. Çoğu insan ironik bir şekilde, gündelik hayatlarının tamamen dışına çıktıkları “manevi” pratiklere sahiptir : sarhoş olmak, video oyunları oynamak, anlamsız videolar izlemek gibi. Ama bu aktiviteler kafalarını kendi gündelik düşüncelerinden daha kötü şeylerle doldurduğu için, duygusal ölüm spiralinde daha hızlı batıyorlar.

Pratik değeri olmayan bilgiyi sınırlandırın. Birçok danışanım”fazla entelektüel”. Demek istediğim şu : hergün saatlerce okuyorlar, video izliyorlar, düşünüyorlar ve tartışıyorlar ama hiç gerçek bir şey yapmıyorlar. Kendinize dürüstçe şu soruyu sorun : “tükettiğim bilginin pratik kullanımı var mı?” Eğer cevap hayır ya da çok az ise siz bu bilgiyi zevk için tüketiyorsunuz. Zevk için bilgi tüketmek problem değil ama bunu haftada en fazla 15 saate sınırlamanız lazım. Biliyorum bu yüksek bir rakam ama ben burada zorunlu minimumu bulmaya çalışıyorum.

Örneğin politikayı takip etmenin benim için bir zihin mastürbasyonu olduğunu farkettim. Üzerinde neredeyse hiç etkim olmayan şeyler yüzünden korkmuş, kızgın, her şeyin doğrusunu bilen ve kibirli biri haline geliyordum (zira politikayı takip etmeyen insanlardan daha akıllı olduğumı düşünüyordum).  Politikayı hala seviyorum ama politika ile ilgili okurken video oyunu oynayan adamla aynı şeyi yaptığımın farkındayım.

Çoğu zihin masturbatorü, yararsız bilgileri tüketmekten zevk almalarının sebebinin tam da bu bilgilerin yararsızlığı olduğunun farkında değildir. Faydasız bilgi tüketirken yanlış yapma şansınız yok, aşmanız gereken bir zorluk yok (sıkıcı ve zor olduğu anda okumayı bırakabilirsiniz) ve takip etmeniz gereken bir çizelge ya da içerik yok.

Danışanlarım zihinsel masturbasyonu, “dünyayı öğrenmem lazım”, “kendimi bulmam lazım”, “aptal görünmek istemiyorum” ya da “inandığım şeyleri öğrenmem lazım” gibi bahanelerle savunuyorlar. Benim buna cevabım ise eğer öğrendiğini pratiğe dökmüyorsan, öğrendiğin şeyin değeri yok. Sizin “inançlarınız”, insanların sizin hakkında ne düşündüğü ve sizin insanlar hakkında ne düşündüğünüz önemli değil – sadece YAPTIKLARINIZ önemli.

İnançlarınızı düzeltin. Daha önce belirttiğim gibi, eğer aşağılık duygusu hissediyorsanız, inançlarınızı düzeltmek  lunaparklardaki tokmak oyununu (whack a mole) oynamaya benzer. Beyninizde bir negatif düşünceyi ezseniz başka deliklerden negatif düşünceler yüzeye çıkar. Duygusal durumunuzu düzeltmek bu nedenle “neye inandığınızı keşfetmekten” daha önemlidir.

Sizin yine de negatif düşünceleri bilincinize çıkar çıkmaz ezmeniz gerekir. Size neye inanacağınızı söyleyemem ama genel olarak şunu söyleyebilirim : dünya sonsuz derecede karmaşık ve sürekli değişiyor. Bu nedenle kimse gerçekten bir şey bilemez. Bir insanın bildiği her şey öznel, geçici ve büyük ihtimalle tam değildir. Bu nedenle bildiğiniz ya da inandığınız herhangi bir şey yanlış olabilir ve açık fikirli olmalısınız. Dünyadaki belirsizlik ve ihtimaller, duygusal olarak negatif birini tek başlarına mahvedebilirler. Bu nedenle, bu tip soruları pozitif bir zihin yapısı ile karşılamalısınız. Haftada 15 dakikanızı inançlarınızı yazmaya ve onları saçmalık mı değil mi diye stres testine tutmaya ayırın.

Benim kullandığım testlerden biri şu : herhangi bir düşünce ya da inanç bana aksiyon almamamı söylüyor ise, o inanç ya da düşünce geçersiz ve değersizdir.

Bir sonraki adım : Aşağılık duygusu ile savaşma programım III – Kendini sevmeyi öğren

Çeviri : My program for fighting feelings of inferiority

Aşağılık duygusu ile savaşma programım I – Giriş

Günümüz modern toplumunda birçok erkek aşağılık duyguları yaşıyor ve ben bu aşağılık duygularını “tamir edecek” bir program yaratmaya çalışıyorum.

İlkel egemenlik hiyerarşisinde, alfa erkek en tepede oturup istediği herşeye sahip olurken, daha alt rütbeli maymunlar ona itaat edip onun emrinde yerlerini alırlar. Evrim egemenlik hiyerarşisini, daha alt rütbeli maymunlarda endişe duygusu yaratarak dayatır.  Sosyal kaygı, kendilerini hiyerarşinin alt katmanlarında hisseden bireylerin, alfa erkeği kızdıracağını düşündükleri şeyler yaptıklarını düşünmeleri ile, endişe hissetmelerinin sonucudur.

Bu erkeklerin kadınlar da dahil karşılaştıkları birçok hayat problemimin temelinde, kendilerini egemenlik hiyerarşisinde aşağıda hissetmelerinin yattığına inanıyorum. Bu sorunlar, zorbalığa maruz kalma, yenilgilerle dolu bir geçmiş, iyi aile ve arkadaşlık bağlarının olmaması ve birçok şekilde ortaya çıkabilir. Kaygı (hem genel hem de sosyal kaygı), depresyon, kadınlarla başarısızlık, sosyal izolasyon, özsaygı, motivasyon eksikliği, bağımlılıklar, kendine zarar veren davranışlar, aşağılık kompleksinin belirtileridir. Bilinçli ya da bilinçaltında aşağılık duygusu hisseden erkekler genellikle kadınlara yürümekten korkarlar, karşılığında bir şey almadan kendilerini kullandırırlar, çatışmadan korkarlar ve genelde kendilerini diğer insanların altında / alçağında görürler.

Bildiğim kadarıyla, şu an tanımlamakta olduğum spesifik problemi çözmek üzere internette yayınlanmış tam bir program yok (eğer varsa lütfen bana haber verin). Terapi yeterli değil zira terapist problemi doğru tanımlasa bile (ki bu nadirdir), “hasta” ağırlık kaldırmaya, meditasyona, kendini geliştirmeye ve sosyal ortamlarda pratik yapmaya başlayana kadar iyileşmeyecektir.

Aşağılık duygusu hissetmek oldukça yaygın. Aslında hepimizin şu ya da bu şekilde aşağısında olduğumuz birileri olduğu için, herkes değişik oranlarda da olsa bu duyguları hisseder. Bu devirde zaten kitle iletişim araçları hiç durmadan, yaptığımız her şeyde bizden daha iyi insanların olduğuna dikkatimizi çekip duruyorlar. Burada zorluk, genel olarak aşağılık duygusu hissetmeye karşı sağlamlaşmaktır. Ben bir grup kibirli göt herif yaratmaya çalışmıyorum – tek istediğim şey, başka bir erkeğin sizden daha iyi olmasının, sizin ondan “aşağıda” olduğunuzu hissetmenize neden olmaması. Bu erkek, (genellikle) eğer yeterince çalışırsanız ulaşabileceğiniz seviyede biri sadece.

Aşağıdaki, programımın ilk taslağı. Burada amacım, kişinin yapması gereken ve herkesin yapabileceği “asgari olması gereken” adımları oluşturmak. Bu nedenle, “ağırlık kaldırmak” kısmında, bir kişinin tüm ana kas gruplarını haftada bir kere çalıştırması gerektiğini söylüyorum. Bence bundan daha fazla spor yapmalısınız, ama amacım asgari yapılması gerekenleri yazmak.  Bu listeye bir sürü başka şey koyabilirsiniz ama ben herkes için gerekli asgari, tartışma gerektirmeyen ve kişiye özel olmayan şeyleri koydum. İnsanların günlük çizelgelerinin öngörülemez değişikliklerle dolu olduğunun farkındayım. Bu nedenle tüm tavsiyelerimi haftalık bazda yazdım. İdeali, herkesin her hafta için yapılacak işler listesi oluşturması ve işleri yaptıkça listede işaretlemesi.

Bu konunun uzmanı değilim. Bu nedenle de insanların “kesinlikle asgari oranda gerekli” şeyler konusundaki düşüncelerini merak ediyorum.

Programı 4 ayrı adıma ayrıldım. Bu adımlar, kronolojik olacak şekilde tasarlandı ama hepsi aynı zamanda paralel yapılacak şeyler. Mesela, insanlarla yüzyüze gelmeden önce kendinizi sevmeyi öğrenmeniz lazım ama insanlarla yüzleşme aşamasında ve sonrasında da kendinizi sevmeye devam etmeniz lazım.

Bu program, rehberden çok dini bir şey. Bundan kastım şu : Bu programı okuyup “çok enteresan, bunu birgün deneyeceğim” demek yerine, hemen işe koyulup sürekli uygulamaya başlamanız ve o hafta ne hissederseniz ya da nereye gidiyor olursanız olun uygulamanız.  Bu programda asgari zorunluluklar listesini oluşturma sebeplerimden biri de kimsenin bir bahane ile uygulamadan kaytarmamasını sağlamak ya da hemen başlamalarına engel olacak birşey listelememek.

Ve son olarak şunu söyleyeyim, bu bir “harika erkek” olma programı değil. Programın çok spesifik bir hedefi var – aşağılık duygusu hissetmeyi engellemek.  Birçok beta erkek ve aşağılık duygusu hisseden insan günümüz toplumunda çok başarılı insanlar ve itaatkar özellikleri çoğu zaman profesyonel hayatta sahip oldukları bir değer.

Programın adımları şöyle :

  1. Zihnini temizle.
  2. Kendini sevmeyi öğren.
  3. Kırmızı çizgilerinin bir listesini oluştur.
  4. Meydan Okuma Terapisi

İkinci bölümde zihnini temizle adımını ayrıntılı ele alacağız.

Çeviri : My program for fighting feelings of inferiority

Jordan Peterson’ın yeni kitabı “12 Rules for Life” piyasada

Jordan Reis‘in yeni kitabı “12 Rules for Life: An Antidote to Chaos” (Yaşam için 12 Kural: Kaos Panzehiri” kitabı sonunda piyasaya çıktı. Aşağıda, kitabın resmi tanıtım videosunda Jordan Peterson kitabı tanıtıyor.

 

Kitabın resmi tanıtım yazısı şöyle :

Modern dünyada herkesin bilmesi gereken şeyler nelerdir? Ünlü psikolog Jordan B. Peterson’ın bu en zor sorulara cevapları antik geleneğin büyük bir çabayla kazanılmış gerçeklerini en son bilimsel araştırmaların çarpıcı bilgileri ile birleştiriyor.

Komik, şaşırtıcı ve bilgilendirici bir şekilde Dr. Peterson bize neden kaykay yapan çocuklara karışmamamız gerektiğini, çok kolay eleştirmeye yatkın insanları nasıl korkunç bir sonun beklediğini, sokakta bir kedi görürseniz neden durup kafasını okşamanız gerektiğini anlatıyor.

Daha basit bir canlı olan istakozun sinir sistemi bize dik durmak (omuzlarımız geride) ve hayatta başarı hakkında ne söylüyor? Antik Mısırlılar neden en yüksek tanrı diye dikkat verebilme kapasitesine taptılar? Kindar, kibirli ve intikam dolu bir hale gelen insanları nasıl ızdırap dolu yollar bekliyor? Dr. Peterson geniş bir çerçevede disiplin, özgürlük, macera ve sorumluluk konularını tartışıyor ve dünyanın bilgeliğini 12 pratik ve derin yaşam kuralına süzüyor. 12 Rules for Life, okuyucusunun zihnini ve ruhunu yüceltip dönüştürürken, modern bilim, inanç ve insan doğası ile ilgili bilinenleri sarsacak.

Toronto Üniversitesi Psikoloji Profesörü Jordan Peterson,  ilkin Social Justice Warrior‘larla (SJW) girdiği başarılı mücadele ile gündeme gelse de, genç erkeklerin hiç duymadıkları, ama eksikliğini derinden hissettikleri sorumluluk ve hayatına yön verme mesajları ile kısa zamanda erkek popülasyonu tarafından yoğun takip edilen biri haline geldi. Peterson’u erkekler arasında bu kadar meşhur eden şey, erkeklerin babalarından duymaları gereken ama artık hiç duymadıkları mesajları veriyor olması. 12 Rules for Life: An Antidote to Chaos adlı kitabı Ocak 2018'de piyasaya çıkan kitap, Peterson'un Maps of Meaning: The Architecture of Belief  adlı bir kitabı da mevcut. Jordan Peterson'un Türkçe çevirilerini burada Jordan Peterson Türkçe etiketinden takip edebilirsiniz.

İçindeki alfayı cilalayıp parlatmak

İçindeki betayı öldürmek  yazısında bir okuyucu yorum ile şöyle sormuş :

aşmaya çalıştığım şeyi daha da açayım; beğendiğim bir kadının karşısında sesim farkında olmadan inceliyor, vücut dilim dostane-talepkar arasında bir şekle bürünüyor. seksi bir kızla sohbetim ilerlerken o insana alışıp kendimi biraz rahat hissetmeye başladıktan sonra kıkır kıkır gülmeye başlayıp kendimi salıyorum. gevşeyip frame kaybediyorum. bunların her an farkında olmak ve düzeltmek için zihinsel mücadele vermem gerekiyor. dedim ya şartlandırılmış evcil hayvan gibi. alçaltıcı bir ifade ama çoğu erkeğin durumunu özetlediğine inanıyorum.

Evet, doğru söylüyorsun. Çoğu erkeğin durumu bu.  Daha önce de söylediğim gibi, alfa aslında bir erkeğe değil bir davranışa sıfat. Bu konuda tekrardan Rollo Tomassi’nin yazısına bakabilirsiniz. Bizim basitçe “alfa erkek” dediğimiz adam, “alfa / maskülen davranışları” daha çok olan erkek. Yani beta da, beta davranışları daha çok olan bir erkek. Zaten bu nedenle ben son zamanlarda maskülen benlik kavramını kullanmaya başladım. Alfa biyolojide bir türün belli bireylerini ima ettiği için kafa karıştırıyor. Biz de burada kolay kaçıp alfa erkek / beta erkek dediğimiz için kafaları daha çok karıştırıyoruz.

Otomatik Beyin

Yukarıda bahsettiğin erkek, kadın karşısında beta davranışları şahlanan erkektir. Yani güzel bir kadın gördü mü, 95% beta, 5% alfa davranışı sergiler. İşin sizi umutsuzluğa düşüren tarafı şu : siz kırmızı haptan haberdarsınız, belki bu siteyi baştan aşağı okudunuz ama mavi haplı adamdan hala sadece marjinal olarak iyisiniz. O 95% – 5% iken siz belki bu öğreti ile 90% – 10%siniz. Pratikte aynı betalık! Neden?

Aslında beynin nasıl çalıştığını düşündüğünüzde bunun neden böyle olduğunu anlamanız zor değil. Hoşlandığın ve güzel bir kadın ile iletişime girdiğinde, aranızdaki iletişimin yüzde 90’ı vücut dili. Sorun da burda. Vücut dili daha çok, beyinde otomatik devrelerce idare edilir. Vücut dilini istediğiniz zaman bilinçli olarak da kontrol edebilirsiniz ama doğal eğilimimiz vücut dilini otomatik devrelere bırakmaktır.

Bu otomatik devreler ise bir şeyi ancak defalarca tekrarlayarak öğrenir. Bisiklet sürmeyi düşün. Bisiklet sürerken yaptığın hareketleri istersen bilinçli olarak yönetebilirsin ama çoğunlukla dikkatin dağılır ve bisikleti sürmeyi otomatik devreye bırakırsın.

Yani sen kırmızı hapı biliyorsun ama senin kadınla iken vücut dilini kontrol eden devreler daha bunu bilmiyor. Onları da öyle bir gecede değiştiremezsin. Bir gecede 90% beta – 10% alfa davranışından, 10% beta – 90% alfa davranışına geçemezsin. Yapman gereken, yapana kadar yapıyormuş gibi yapmak ve tekrar. Bu konuya maskülin benliği geliştirmek yazısında değindim ama tekrara vurgu yapmadım.

Tekrar

90% beta – 10% alfa davranışından, 10% beta – 90% alfa davranışına geçmenin tek yolu var. Kendini bu davranışı gösterdiğin duruma maruz bırakmak (güzel bir kızla iletişim kurmak) ve bunu yaparken de  elinizden geldiğince 10% beta – 90% alfa gibi davranmaya çalışmak. Ve şu süreci göze almak :

İlk defa bunu yaptığında sen 10% beta – 90% alfa gibi davranmaya çalışacaksın ama 89% beta – 11% alfa davranacaksın. Pratikte beta olacaksın ve 1%lik iyileşmeyi algılayamayacaksın.

İkinci defa bunu yaptığında sen 10% beta – 90% alfa gibi davranmaya çalışacaksın ama 88% beta – 12% alfa davranacaksın. Pratikte beta olacaksın ve 2%lik iyileşmeyi algılayamayacaksın.

Üçüncü defa bunu yaptığında sen 10% beta – 90% alfa gibi davranmaya çalışacaksın ama 87% beta – 13% alfa davranacaksın. Pratikte beta olacaksın ve 3%lük iyileşmeyi algılayamayacaksın.

Bu şekilde devam ettiğinde, bir yerde 50% beta – 50% alfa davranacaksın ve ondan sonra alfa özelliklerin baskın olmaya başlayacak. Bu noktada iyi bir haber vereyim. İlk başta her yaklaşmanda belki 1% iyileşeceksin (hatta belki 0.5%) ama sen 10% beta – 90% alfa gibi davranmaya çalışırsan bir süre sonra bu iyileşmeler sıçrama yapacak. Tek bir denemende belki olumlu tepki alacaksın ve 10% iyileşeceksin. Bunun tersi de doğru. Yani geriye gitmen de mümkün ve iyileşmenin yavaşlaması da. Fakat sonuçta o eşiği aştığın an gelecek.

Harekete geçmek

Burada tabii çoğunluğun yaptığı 2 önemli hatayı yapmazsan bunun olma ihtimali var :

Birincisi, erkenden havlu atmak. Örneğin diyelim ki 10. yaklaşmandasın. Sen 10% beta – 90% alfa gibi davranmaya çalışacaksın ama 80% beta – 20% alfa davranacaksın. Pratikte beta olacaksın ve o 10%luk farkı da belki algılayamayacaksın. Sürecin bu aşamalarında birçok erkek, o kadar denedim bir şey değişmiyor diye havlu atar. Değişim daha su yüzüne çıkmamıştır çünkü.

İkincisi, yaklaşma sıklığını ayda yılda bir tutarsan, yani ayda bir bu tür bir yaklaşma yaparsan, 20 yaklaşmayı 2 senede yaparsan yani, bir yerde istesen de istemesen de havlu atarsın.

Burada sen tekrarlarla beynindeki devreleri değiştiriyor, otomatik devrelere 10% beta – 90% alfa öğretiyorsun. Bunun tekrardan başka yolu yok. Sihirli hapı yok. Bu siteyi istediğin kadar oku, git başka kitaplar oku, harekete geçmediğin sürece, bu tekrara dayalı süreci yaşamadığın sürece, bahsettiğin betalaşmayı azaltamazsın, yani içindeki betayı öldüremezsin :

Ne yazık ki, sana seni mucizevi şekilde olmak istediğin Erkek’e gönüştürecek standart bir program veremeyeceğim. Bu yolu ancak sen bulabilirsin. Fakat şunu söyleyebilirim, olmak istediğin Erkek olmak, harekete geçmeni gerektiriyor. Hedefin her zaman senden uzağa doğru hareket ediyor ama aslında bu iyi bir şey. Bizi büyümeye, olgunlaşmaya ve zorluklarla mücadele kapasitesi kazanmaya iten bir şey bu. Ama bütün bunlar, senin harekete geçmenle mümkün.

Bu blogda ve kırmızı hap komunitesinde günlerce tavsiye okuyup, bilgelikten faydalanabilirsin ama bunların hiçbiri sen harekete geçmedikçe bir işe yaramayacak. Sayamayacağım kadar çok genç erkeğe her türlü tavsiyeyi verdikten ve onları pratiğe dökmeleri için teşvik ettikten sonra, bu erkeklerin harekete geçecek motivasyonu bulamadıklarına şahit oldum. Çoğunlukla harekete geçmek için dibe vurmayı ya da çok ciddi bir travmayı bekliyorlar.

Buraya gelip saha raporlarını okuyorsunuz, taktikler öğreniyorsunuz. Bunları bilmeniz önemli ama eşiği aşma azmi ile uygulamadığınız sürece, sahada başarılı olma şansınız yok.

Eşiği aşma anı

Bu şekilde tekrarların bir yerinde, eşiği aşıyorsunuz. Ve bu da aslında hayatınızda ilginç bir anı oluyor.

Ben kırmızı hapın öncülü fikirlerle ilk karşılaştığımda, bunlar genelde kızlara yaklaşma üzerineydi. O zaman internetten yürümek pek yaygın olmadığından, bu da barda ya da sokakta yaklaşmak anlamına geliyordu.

Kendime şöyle demiştim. 100 kere yaklaşıp deneyeceğim ve 100ü bulana kadar pes etmeyeceğim. Kaç kere yaklaşıp havamı almam gerekti tam hatırlamıyorum ama 30 bile değildir.  O gün de diğerleri gibi üç dört kızla iletişime geçip, işi yürümeye çevirdiğimde havamı aldığım günlerden biri idi. O gün de davranışlarımın çoğu beta idi. O gün de tünelin ucundaki ışık görünürlerde yoktu.

Biraz suratsız ve yorgun bir şekilde markete girip bir şeyler almak için raflara bakıyordum. Etrafıma baktığım yoktu, radarlarım kapanmıştı. Bir rafta durmuş bir ürünün etiketini okurken sol tarafımdan çok tatlı bir sesin “merhaba” dediğini duydum. Kafamı çevirdiğimde yanımda bütün vücudu bana dönük, 1.60 boylarında oldukça güzel bir kız vardı.

“Merhaba. Şu tepedeki deterjanı almama yardımcı olabilir misin?”

Kıza vücudumu dönmeden sıratıma bir gülümseme geldi ve sonradan kendim de şaşırsam da “Telefon numaranı verirsen olurum tabii” deyiverdim.

Kız şaşırdı ama hemen yapıştırdı : “Senden her yardım isteyen kıza böyle asılır mısın?”

İşte oyun bilgileri burda birden işe yaramaya başlıyor. Kızın sesinden beni çekici bulduğunu hissetmiştim. Ama cevaben “git işine” demeyip de benimle iletişime devam edecek şekilde shit test atması “yürü la Mahmut” gazı vermeye yetti.

Gözünün içine bakarak ve hala gülümseyerek “Tabii ki hayır. Sadece kırmızı çizmeli, kıvırcık saçlı ve güzel olanlara asılırım” dedim. Sonra da bir şey demeden döndüm ve deterjanı indirip kıza verdim. Ardında da telefonumu çıkardım. Kız gülümseyip telefonu aldı ve numarasını yazdı. Bir şey demeden çekti gitti ama bir iki kere dönüp bana bakmayı da ihmal etmedi.

İşte o an bunca “faydasız” yaklaşmanın bende Mr. Miyagi etkisi yarattığını anladım. Onca cilala parlat sonrası hiçbir bok değişmedi diye sinirlenirken, ilk yumruğu, binlerce kez cilalayıp parlatmış Daniel San gibi karşılamıştım. Artık kartal vuruşuna giden yolum açılmıştı!

Ha kız yüzüme gülüp telefonuma yanlış numara girmiş, ordan ekmek çıkmadı. Ama aslolan daha önce asla cesaret edemeyeceğim bir girişkenlikle fırsat değerlendirmem, shit test savurmam ve vücut dilimin tamamen “oyun” modunda olması idi. Bir şeylerin geri dönüşsüz değiştiğini hissetmemdi. O hatunda iş çıkmasa da gerçekten bu olay bende otomatik hale geldi ve sonradan çok ekmeğini yedim. Yıllar sonra bile o devreyi kullanıyorum. Mesela yıllar sonra bira kuyruğunda bana “bir bira daha alsana, 2 bira alana bir tane bedava” diye akıl veren kıza “tamam, o ekstrayı benimle içeceksen alayım” diye atlayan devre, o gün o markette son bağlanışını yapıp aktive olmuştu.

“bunların her an farkında olmak ve düzeltmek için zihinsel mücadele vermem gerekiyor. dedim ya şartlandırılmış evcil hayvan gibi” derken doğru söylüyorsun. Ama o mücadele, eğer sen o mücadeleye kendini sürekli maruz bırakır ve dediğin gibi her an farkında olarak düzeltirsen, azar azar otomatikleşecek ve bir noktada şartlanmış evcil hayvandan, şartlanmış vahşi kurta dönüşeceksin. Tabii erkeklerin çok azı gibi yolu yürümeyi göze alabilirsen.

İçinizdeki betayı öldürmek – II

İçinizdeki betayı öldürmek – I yazısının devamıdır.

Estetik mi  Sosyal Robotlar mı?

Daha önce belirttiğim gibi, erkekler gerçek romantiklerdir, kadınlar da çok nadir olarak takdir edilen bu romantizmin araçlarıdır. Cinsel devrim sonrası feminizasyonun en büyük yakınmalarından biri, erkeklerin feminen yanları ile bağlantı kuramadıklarıdır. Biz “duygularımızla bağlantılı değiliz”. Tanrı popüler kültürü, her cinsiyetin içinde eşit ama ortaya çıkarılamış bir feminen ve maskülin enerji olduğuna inandırdığı için Carl Jung’un çürümüş cesedini sonsuza kadar cehennemde yaksın. Batı kültürü Jungcu teoriye öyle batmış vaziyetteki bunun farkında bile değiliz. Cinsiyetsiz ve androjen toplumun ideal hedef olması normalleşti.

Ateşli konuşma bir yana, son 50 yıla kadar, gerçekten de erkekler, duygular söz konusu olduğunda kendilerini en çok kontrol edebilen cinsiyetti. Erkeklerin duygularını belli etmemeleri kadınlara çekici gelen şeydi. Ya gizemli şairler ve sanatçılar olarak, ya da her duygu gösterisi kendi başına olay olan doğal olarak acıya dayanıklı bir insan olarak, erkeklerin duygusal ulaşılmazlığı kadınların ilgisini daha fazla çekmiştir. Modern toplumlarda ise, kadınlarla samimiyet için erkeklerin duygularını açıkça ifade etmeleri teşvik ediliyor ve pratikte erkeğin sahip olabileceği tüm gizemi öldürüyor. Kadın erkek beyinlerindeki farklar bir yana, erkeklerin duygularını saklayacak şekilde evrimleşmelerinin sebebi, çocukça bir zayıflık değil, düzenli şekilde kadınların ilgisini çekiyor olması.

Fakat bu devirde değil. Erkekler ve oğlan çocukları, her durumda duygularını açıkça ifade etmelerinin problemlerin çözümü olduğunu duyuyorlar. “Erkekler ağlamaz” öyle amaçsız bir söz değil. Duygularını zaptetmeden dışa vurmak feminen bir özellik. Erkeklerin en yoğun duyguları hariç hiçbir duyguyu göstermeyen sosyal robotlar olması değil bu; duygularını göstermenin her durumda normalleşmesi ile ucuzlaması. Erkeğin duygularını, bunu gerçekten takdir etme kapasitesi olmayan kadınlara göstermesi, kadınlara çok nadir verilmesi gereken bir hediye

Öğrendiklerinizi kafanızdan atın

Duygusal olarak ulaşılır olmaya uzun süre koşullanmış bir beta erkek için, duygusuz olmak çok zor olacaktır.  İyi haber şu : size duygusuz olmanızı söylemiyorum, sizi her ota boka kolayca duygusallaştıran nedenleri kafanızdan atın diyorum. Duygusal olarak yanınca duygusuz biri olmak çok zor değil. Asıl zor olan bu duygular hakkında iyi hissederken onları frenleyebilmek. Duygularımız bizi insan yapan şeyler ve onları takdir etmek önemli. Ama duyguların aleyhinize ne kadar kolay kullanılabileceğini farketmeniz deaynı şekilde önemli. Sizi kolayca duygusallaştıran nedenleri kafanızdan atmanız lazım. Belki terk edilmiş olmak ya da özellikle kolayca duygulanan biri olarak yetiştirilmiş olmak gibi nedenler.

Araba kullanmayı öğrenirken çok duyduğunuz “virajı içten almak” ve “virajda fren yapmamak” kavramlarını hatırlayın. Araba kullanırken kendimizi virajda bulduğumuzda doğal dürtümüz frenlere asılmak ve daha da kötüsü bunu yaparken virajı dönmeye devam etmektir. Tüm içgüdümüz bunu söylese de böyle yaparsak zaten tehlikeli olan durumu daha da tehlikeli hale getirir hatta kaza yaparız. Ama virajı dönerken fren yapmamamız gerektiğini öğrenip uygulayarak, fren yapmamayı refleks haline getirebiliyoruz ve böylece de kaza yapmadan araba sürüyoruz.

Aynı şekilde yolda kazalara uğramamak için eski alışkanlıklarınızı  ve şartlanmalarınızı atmanız gerekiyor. Bu pratik ve tekrar gerektiriyor – en fevri reaksiyonlarınızın bile tersi davranacağınız şekilde değişmesi gerekiyor. Azmin yerine koyabileceğiniz birşey yok.

Kendiniz hakkındaki düşüncelerinizi değiştirmeniz ilk adım. Aslında bu en zor adım zira çoğu erkek, kendi kendileri hakkında yeni bir düşünce şeklini içselleştirmeleri gerektiğine inanamaz.  Çoğu durumda rehavet, erkeklerin bu değişimi yapmamalarının en önemli sebebi. Bir insanın şimdiki durumundan ne kadar mutlu olduğuna kendini inandırması için bahaneler bulması, gerçekten kendini eleştirip değişmek için çabalamasından daha kolay.

Ne yazık ki, sana seni mucizevi şekilde olmak istediğin Erkek’e gönüştürecek standart bir program veremeyeceğim. Bu yolu ancak sen bulabilirsin. Fakat şunu söyleyebilirim, olmak istediğin Erkek olmak, harekete geçmeni gerektiriyor. Hedefin her zaman senden uzağa doğru hareket ediyor ama aslında bu iyi birşey. Bizi büyümeye, olgunlaşmaya ve zorluklarla mücadele kapasitesi kazanmaya iten birşey bu. Ama bütün bunlar, senin harekete geçmenle mümkün.

Bu blogda ve kırmızı hap komunitesinde günlerce tavsiye okuyup, bilgelikten faydalanabilirsin ama bunların hiçbiri sen harekete geçmedikçe bir işe yaramayacak. Sayamayacağım kadar çok genç erkeğe her türlü tavsiyeyi verdikten ve onları pratiğe dökmeleri için teşvik ettikten sonra, bu erkeklerin harekete geçecek motivasyonu bulamadıklarına şahit oldum. Çoğunlukla harekete geçmek için dibe vurmayı ya da çok ciddi bir travmayı bekliyorlar.

Kendimi motivasyon konuşmacısı saymıyorum ama bir aşamada uçurumu aşman ve kafanı değiştirmen lazım

Çeviri : Kill The Beta

İçinizdeki betayı öldürmek – I

Rational okuru Paul muhtemelen en çok tavsiyem istenen konuda kendisine yol göstermemi istemiş.

“Bütün blogunu okudum ve benim en büyük problemim şu : içimdeki betayı nasıl öldüreceğim? Her yattığım kıza, hatta her takıldığım kıza, karşı duygular geliştirdim. Tek gecelik bir ilişki yaşadığım hatta erkek arkadaşını benimle aldatan kız için bile. Sanki hiç öz kontrolüm yok gibi yani yattığı her erkek için acı çeken kız gibiyim.

Bu soruya kesin bir cevabımın olmasını çok isterdim Paul. Adım – adım betalıktan kurtulun programı geliştirebilmiş olsa idim, tüm erkeklerin takip ederek içlerindeki betayı öldürebilecekleri bir şablonum olsa idi, hayal edemeyeceğim kadar zengin olabilirdim. Alfa Buda hakkında dediğim gibi, eğer alfa özünü şişeleyip satabilse idim hayatım kurtulurdu. Gerçek şu ki bu sorunun basit bir cevabı yok zira her erkeğin durumu kendine özel. Tabii ki erkeklerin problemlerinin ortak kaynakları ve Feminen Matrix sınırları içinde çalışır bir cinsel strateji kurma çabalarında (beta oyunu) ortak zihin yapıları var. Ama bu zihinsel şemaları uygulamada ve bu şemalardan kurtulmak için ihtiyaçları olan reform yolunda her erkek farklı bir vaka.

Ben Oyunun hakettiği gibi ciddiye alınmamasının temel sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum -kendi öz analinizi yapmak ve sonra da bu analize göre kendinizi baştan yaratmak oldukça büyük bir iş. Geçen 10 yılın PUA gurularının ve oyun yarı tanrılarının şarlatan satıcılar gibi ucuz görünmesinin sebeplerinden biri, bu kişilerin her erkeğin kaçınılmaz olan içindeki betayı öldürme gerekliliği konusunda ihtiyaçları olan kişiselleşmeyi göz önünde bulundurmamalarıdır. Bu seminerlerde PUAların değinmekren kaçındıkları şey zira sizin başarınız, sonuçta başarıyı nasıl ölçtüğünüz, tamamen size bağlı.

Daha önce hayalinizde görmediğiniz kızlarla birlikte olma fikri PUA DVDleri sattırabilir; kişiliğinizin iç işleyişini değiştirmek ise çok daha zor bir iştir. Bir kitapçının self-help (kişisel gelişim) bölümüne baktı ve bu konuda neden bu kadar çok kitap basıldığını düşündü iseniz, tamamen aynı dinamik nedeniyle – bir kişinin hayatında temel bir değişim yapmaya etki etmek çok az kişinin gerekli sabır ve sebata sahip olduğu ciddi çaba gerektirir.

Bunu aklımızda tutarak demem gerekli ki senin içinde elimde bir yol haritası yok maalesef – elinde böyle bir harita olduğunu söyleyen herkes sana birşeyler kakalamaya çalışıyor -ama, sana doğru yönü göstermeye çalışacağım. Neyin çalışıp neyin çalışmayacağını sana ben söyleyemem, bunu ancak sen kendin bulabilirsin. Ama unutma, kendini değiştirmek, zaman alan bir süreçtir. İçsel oyunlarını dönüştürme konusunda çok zorlanmayan erkekler bile, bu hala devam eden bir süreçtir. Ben kendimi alt rütbe bir alfa olarak tanımlamayı arzu ediyorum (Roissy’nin ölçü yöntemleri ile) ama bu ara ara daha aşağı kaymadığım anlamına gelmez. Süreç derken de kastettiğim bu; her shit testi geçebilecek şekilde kurşun geçirmez biri olmayacaksın ama hatalarından ders alıp kendini bir dahaki sefer için ayarlamaya teşvik edileceksin. Artık alfa olduğunun farkına vardığın büyük an gibi birşey yok, oyunu tamamen içselleştirdiğin bir nokta da yok. Oyunun üstadıdır sertifikası da almayacaksın. Ama düşünceni değiştirebilirsin ve hep doğru yönde yürüyebilirsin.

Bilmek savaşmanın yarısıdır

Eğer içselleştirmenin gerçekten bir ilk adımı varsa bu kendinizi eğitmektir. Bu aslında en zor işlerden biri. Eğer benim blogumu okuyorsanız, ya da en azından ucundan da olsa Oyun konseptine aşina iseniz, bu size gayet kolay görünecek ama unutmayın, hala fişe takılı olan koca bir dünya dolusu insan var. Bu erkeklerin sadece küçük bir yüzdesi Oyunu ve pozitif masküliniteyi dikkate alacak ve bunların da çok az bir kısmı bunda bir değer görecek. Bizim perspektifimizden olay oldukça apaçık : kitapları / blogları okuruz, konseptlere aşina oluruz, çalışacağını düşündüğümüz şeyleri alırız, fikirleri deneriz, bunların geçerliliğini gözden geçiririz ve bir fikri ya içselleştirir ya da çöpe atarız. Fakat fişten çekilmiş için apaçık olan şey, fişe takılı için “dine küfretme” gibi algılanır.

“Eğitiminiz” fişten çekildiğinizde bitmez. Aslında yeni bir zihin yapısını içselleştirmek fişten çekilen için çok daha önemli zira siz bunu pratiğe döküyorsunuz. Birçok erkeğe söylüyorum, bir kez hapı yuttunuz mu geri dönüş yok. Oyunu keşfeden ve sosyal yeteneklerden yoksun olmak ya da PUA tekniklerinin hayallerindeki kadını sikmek için uygulanabilecek sihirli formül olduğuna kendilerini inandırdıklarından uygulamayı başaramayan birçok erkek, daha önceki cinsiyetler arası dinamik cahili oldukları rahat kabuğa dönmek isterler. Ve bunu yapmaya çalışırlarsa geri dönüş olmadığını keşfederler. Sosyal etkileşimler, feminizasyon, normal diye kabul etmeye koşullandıkları kaybeden taraf olma – bütün bunlar onlara incelikle kaçındıkları gerçeği hatırlatıp durur ve onlar da bundan nefret ederler. Ve bu gerçeğe düşman kesilirler.

Bunu buraya ekliyorum zira bu pozitif masküliniteyi içselleştirmek için dönüşen erkekleri bekleyen gerçek bir tehlike. Aynı şekilde artık Oyun gerçeklerine ve fişten çekilmişim gerçekliğine daha duyarlı hale geldiniz (ya da gelmeniz gerekir). Burada eskiden normal saydığınız şeylerden uzaklaşacaksınız. Buna kolay bir örnek popüler medyadaki kadın erkek ilişkileri ile alakalı şeylere kafa yormak. Bir şarkı duyacaksınız, bir dizi izleyeceksiniz veya bir konuşmaya kulak misafiri olacaksınız ve temel varsayımları feminen önceliği tarafından domine edilmiş bir kültür ile çevrili olduğunuzu farkedeceksiniz. Yeni zihin yapısını içselleştirmek ve ya da eski zihin yapısına yeniden dönmek açısından bütün bunların içinde kendi pozisyonunuzu anlamanız önemli

Değişimi uygulamak

Yeni gerçeklik olarak algıladığınız şeyi uygulamanızın hayati olduğunu söylememe gerek yok. Öğrendiğiniz teorileri internetten çıkıp sahada test etmeniz lazım. Bu klüplerde kızlara yazmak, karınıza karşı tavrınızı değiştirmek ya da hatta iş yerindeki bir kadınla iletişiminizi değiştirmek anlamına gelebilir, tamamen size kalmış. Değişimi uygulamanın en zor tarafı, sizi daha önceden tanıyan kişilerin “yeni” sizi sorgulamalarının şoku olacak. Eğer yeni bir şehre taşınıp, yeni sosyal çevre edinirken piç alfa rolünü oynamaya başlasanız böyle bir derdiniz olmayacaktı. Ama sizi yıllardır bilen insanların gözünün önünde böyle bir değişim yaptığınızda, “olmadığı biri olmaya çalışan sahte biri” etiketini yiyeceksiniz.

İnsanların öngörülebilirliğe ihtiyaçları var – bu onlara diğerleri üzerinde belli bir kontrol hissi verir. Kendinizi değiştirdiğinizde, ya da kişiliğiniz bir dış etmen tarafından değiştirildiğinde, bu öngörülebilirliğe karşı bir tehdittir ve buna karşı mantıki tepki diğerlerinin dizi eski yerinize itmeye çalışmasıdır. Utandırma, kadınların başvurduğu doğal bir taktik, ama itki her zaman sizi yeniden kendi çerçevelerinin içine doğru olacaktır. Ve aslında diğerlerinin tehdit olarak algıladığı şey, yeni sizin çerçeve sarsıcı olmanızdır. Bunu bir kere ve ağır bir şekilde yaparsanız insanlar bunun sizin kişiliğinizin  daha önce “yanmış” olmaya karşı gerçekçi olmayan bir tepkisi olduğunu iddia edeceklerdir. Bunu ince bir zeka ile zamana yayarak yapın, insanlar değişimin gerçek olduğunu kabul etmeye daha istekli olacaklardır. Her zaman değişim talep edin ama bunun hemen olmasını talep etmeyin.

Bunu unutmayın zira arkadaşlarınız sizin dönüşüm sürecinizdeki en büyük şüphe kaynağı olacaklardır. Kötü niyetli olmayabilirler, ama anlamanız gereken şu ki, bu niyet normallik arzusunda geliyor, sizin için en iyisini istediklerinden değil. Eski bir kadın arkadaşınızın sizi ilk defa “hayvan” olarak tanımladığı an, sistem için bir şoktur. Eski benliğiniz alttan alta durumu düzeltmek isteyecektir ama bunu hakaret olarak algılama dürtünüze karşı koymanız lazım. “Evet, hayvanım” diye övünmek, bütün önceki hayatınız başkalarını kızdırmamak / gücendirmemek, hele de sikmek istediğiniz hatunları, üzerine kurulduğu için çok zor gelecektir. İçinizdeki beta için bu mantığa aykırı bir hareket. Size ne kadar sadist gelirse gelsin, beraber olmak istediğiniz kadınları dolaylı olarak kızdırma kapasiteniz, sizi bol bol ödüllendirecek. Fakat içinizdeki beta ile yeni yeni ortaya çıkan alfa arasındaki çelişki, uzlaştırması en zor çatışma olacak. Çoğu erkeğin dönüşüm esnasında çuvalladığı nokta burasıdır ve bunun sebebi de temel olarak bu erkeklerin duygularını kontrol edebilme pratiklerinin olmamasıdır.

Devamı : İçinizdeki betayı öldürmek – II

Çeviri : Kill The Beta

Her seferinde bir alışkanlığa odaklanarak disiplini sağlamak

Disiplinli olmak için irade gerektiğini hepimiz biliyoruz. Ama neden irademizi kullanıp disiplinli bir hayat yaşayamıyoruz sorusunun cevabı çeşitli. Bugün, en çok yapılan hataya değineceğim. Eminim çoğunuz bu hatayı, farkında olmadan da olsa, yapıyorsunuzdur : iradenin sınırlı bir kaynak olduğunu bilmemek.

Diyelim ki, disiplinsiz bir hayatınız var. Bağımlılıklarınız var (video oyunu, alkol, porno gibi) ve spor salonuna gitmiyorsunuz. Neyi ne zaman yaptığımız belli değil ve yapmanız gerektiğini bildiğiniz halde yapmadığınız yığınla şey var.

Öncelikle disiplin için ciddi iki sebebinizin olması lazım. İki dedim dikkat edin. Nasıl disiplinli olunur yazısında bahsetmiştik, sadece disiplinin ödüllerini değil, disiplinsizliğin cehennemini de her an aklınızda tutmanız lazım. Örneğin dünya üzerinde birçok yetişkin, kimse kendisini zorlamamasına rağmen her sabah aynı saatte işinin başında olacak disiplini bulabiliyor. Neden? Sonunda aldığı maaş çeki mi veriyor bu disiplini? Evet, kısmen ama asıl motivasyon, işe gitmezse ve işini kaybederse, çoluğunun çocuğunun aç kalacağı cehennem durumunun itmesinden geliyor.

Diyelim ki, tavsiyelerimize uydunuz ve bir plan yaptınız. Sabah erken kalkacaksınız, spor salonuna gideceksiniz, derslerinize çalışacaksınız, porno ve video oyunundan uzak duracaksınız, İngilizce kursuna yazılacaksınız, vs. vs. İradenizi kullanarak bunları yapmaya çalıştığınızda ise çoğu insan gibi bir süre bunları yapıp sonra dağılıyorsunuz.

Sorun muhtemelen insan iradesinin sınırlı olmasından. Bazı ciddi anlamda azınlık insanlar hariç çoğu insan her defasında sadece bir ya da iki şeyi irade gücü ile rutini dışına çıkıp yapabilir.

Bu durumda, sizin yapmanız gereken her seferinde sadece bir davranışı irade gücü ve disiplinli bir şekilde, alışkanlık olana kadar yapmak ve bu davranış alışkanlık olduğunda ise diğer bir tanesini ele almaktır.

Örneğin şu aşağıdakiler sizin yapmayı planladıklarınız :

  • Sabah 05:00de kalkıp spor yapmak
  • Sabah 05:00 – 06:00 arası spor yapmak
  • Pornoyı kesmek
  • Akşam 07:00 – 10:00 arası üniversite sınavına hazırlanmak
  • Gece saat 10:00’da yatmak (yedi saat uyku lazım diye)

Nasıl disiplinli olunur yazımızdaki gibi çizelgenizi yaptınız ve niyet edip yukarıdaki çizelgeyi uygulamaya başladınız. Başlayamazsınız. Kimse, hayatında ciddi bir şok olmamış ise 0% disiplinden 100% disipline gidemez. Gitmeye kalkarsanız, kimyanız sarsılır. Bunun yerine 3 hafta kuralı uygulamanız ve 0’dan 100’e aşama aşama gelmeniz lazım.

21 Gün Kuralı : Buna göre çizelgenizi yaptıktan sonra, nasıl disiplinli olunur yazısındaki gibi kendinize çalışanınız gibi kibar davranarak, bunu aşama aşama uygulayın. Örneğin yukarıdaki çizelgeyi ben olsam şöyle hayata geçirirdim :

  1. Önce 21 gün boyunca her gece saat 10:00’da yatardım. Ortalama 21 günde (bazı insanlarda bu biraz daha uzun sürebilir) saat 10’da yatmak irade gücünüzle yapmanı gereken birşey olmaktan çıkıp rutin halini alacaktır.
  2. 21 gün sonra sabah 05:00’da kalkmaya başlayın. Aslında bunu yukarıdaki ile birleştirebilirsiniz ama olmuyorsa zararı yok. 21 gün boyunca sabah saat 5’te kalkın. 6 haftaya hem gece 10’da yatıyor, hem de sabah saat 5’te kalkıyor olacaksınız. Sabah erken kalkmanın disiplin için önemini anlatmıştık. Bu şekilde 1.5 ay gibi bir sürede erken yatıp, erken kalkan biri olursunuz.
  3. 42. günde ise sporu hayatınıza 05:00 – 06:00 arası sporu sokun. 21 gün bunu disipline edin. 2 ay içinde erken yatan ve erken kalkan, aynı zamanda da sabah spor yapan biri olacaksınız.
  4. 85. günde sınav hazırlığı rutinine başlayın  …
  5. Ve sonra pornoyu kesin …

Böylece aynı anda 4 – 5 şeyi disipline edeceğinize ki yüzde 90’ınız bunu başaramaz, bir şeyi disipline edip rutinleştirme ile uğraşın. Birşey rutin haline geldi mi onu disipline etmeniz kolaylaşacak.

Tabii ki rutin hale getirdiğiniz şeylerden kaytardığınız da olacak. Acı çekeceksiniz ama örneğin sabah 6’da kalkmayı bıraktığınız zaman geri dönüp 21 günlük ek program ile onu tekrar rutin yapın. Sadece bir iki kaytarma önemli değil ama ne zaman rutinden çıktığınızı siz kendiniz anlarsınız zaten.

Böyle bir plan ile örneğin 5 önemli öğeye sahip bir çizelgeyi 15 haftada (4 aydan kısa bir sürede) oturtursunuz.

Jordan Peterson – Hayatta ve iş yaşamında tepeye çıkmak

Jordan Peterson, Kasım başında Rubin Report’a konuk oldu ve 2018 başında piyasaya çıkacak olan 12 Rules for Life – An Antidote to Chaos adlı yeni kitabı ile ilgili konuştu. Söyleşi İngilizce ve yaklaşık 3 saat uzunluğunda ama oldukça öğretici : Jordan Peterson LIVE: 12 Rules for Life – An Antidote to Chaos

Aşağıdaki kesitte, Jordan Peterson, hayatta ve iş yaşamında nasıl öne çıkılacağını anlatıyor.

Jordan Peterson’un Türkçe alt yazılı diğer videolarını Erkek Adam Youtube kanalında bulabilirsiniz.

Jordan Peterson ile ilgili bir başka kaynak da Jordan Peterson – Kişilik ve Dönüşümleri Ders Notları kitabı.

Toronto Üniversitesi Psikoloji Profesörü Jordan Peterson,  ilkin Social Justice Warrior‘larla (SJW) girdiği başarılı mücadele ile gündeme gelse de, genç erkeklerin hiç duymadıkları, ama eksikliğini derinden hissettikleri sorumluluk ve hayatına yön verme mesajları ile kısa zamanda erkek popülasyonu tarafından yoğun takip edilen biri haline geldi. Peterson’u erkekler arasında bu kadar meşhur eden şey, erkeklerin babalarından duymaları gereken ama artık hiç duymadıkları mesajları veriyor olması. 12 Rules for Life: An Antidote to Chaos adlı kitabı Ocak 2018'de piyasaya çıkacak olan Peterson'un Maps of Meaning: The Architecture of Belief  adlı bir kitabı da mevcut. Jordan Peterson'un Türkçe çevirilerini burada Jordan Peterson Türkçe etiketinden takip edebilirsiniz.