Erkekliğin 7 ölümcül günahı

Erkek olmanın ne demek olduğuna dair sonu gelmez tartışmalar sürerken ve erkeklik üzerinde bir anlaşma sağlanmamışken, erkekliği tanımlamak için maskülinitenin antitezi olan özellikleri tanımlamaktan başlayabileceğimize inanıyorum.

Aşağıda, bugünün erkekleri arasında salgın haline gelen yedi özelliği yazacağız.

1. Kendine Acımak

Burada listelenen 7 günah içinde, bu en hastalıklı olanı. Bu günahı işleyen erkek, kendisini bir kurban olarak görmeyi seçerek, ağlamak, şikayet etmek ve öfke nöbeti geçirmek gibi acıma duygusu yaratmasını umduğu hareketler icraa eder. Kendisi için üzülen erkek, kendi durumunu değiştirmek için hiçbir harekette bulunmayan erkektir. Hayatının neden bu kadar ızdırap dolu olduğunu anlayamayan erkek, kendi ızdırabını arttırmaktan başka bir şey yapmaz. Kendine acımak, kendi mezarını kendin kazmak gibi bir şeydir. Kendine acıyan her kimse, bu sert dünyanın acımasızlığını hakeder.

2. Rahatlık

Rahatlık, amaçsızlık ve boyun eğme ile aynı şeydir – temelde denemeden pes etmektir. Halinden memnun erkek, dışardan bir şey dürtmedikçe tepki vermeyen bir aylaktır. Katolik kilisesinin orjinal 7 günah listesinde bu, miskinliğe denktir.

Modern toplumumuzun temel problemi, erkek için (en azından fiziksel olarak) aşırı rahat olmasıdır. Geçmişte erkekler sırf zorunluluktan, maskülin enerjilerini sürekli işe koşmak zorundalardı yoksa hayatta kalamaz ya da yeni yerler fethedemezlerdi. Ama bugün, böyle bir zorunluluk yok. Çoğu erkek, güvenli ve konforlu ortamlarda çalışıyorlar ve işleri için çoğunlukla fiziksel hiçbir güce ihtiyaç duymuyorlar. Bununla beraber erkekler kendilerini eğlendiren elektronik ekranlarla çevrililer ve bu da onların fiziksel olarak dejenere olmalarına neden oluyor. Fiziksel dejenerasyonu ise zihinsel dejenerasyon takip ediyor. Bir kez tuzağa düştü mü erkek, azıcık çabayı bile büyük bir yük gibi algılıyor.

Rahatlık bir yaşam biçimi olamaz. Dini inancınız olsun olmasın, bir amacınızın ve itkinizin olması lazım. Dindar bir erkek, Tanrısı tarafından kendine çizilmiş yolu bilir; ateist ise kendisinin takip edeceği yolu kendi yaratmalıdır. İki durumda da, tüm erkekler, içlerindeki tutku ateşini sürekli canlı tutmalı ve hiç durmadan yollarında yürümelidirler.

3. Korkaklık

Korklar yaşarken bin kere ölürler. Kaderini korkularının eline bırakan bir erkek ise köleden başka bir şey değildir.

Korku, harekete geçmeyi çarpıtılmış ve abartılmış bir imgeyle bastırarak, erkeği gülünç bir şekilde kontrol eden bir hiledir. Gerçek şu ki, korktuğumuz şeylerin büyük çoğunluğu öldürücü değildir. İlkel zamanlarda bizi bekleyen tehlikelerin aksine, günümüzde risk olarak algıladığımız şeylerin hemen hiçbiri bizi fiziksel zarar veya ölüm riskine sokmaz. Buna rağmen erkekler kaç kare sokakta beğendikleri bir kıza yürüme  ya da zehirli politik doğruculuk diline karşı çıkma fikri karşısında korku içinde kalırlar? Kaç kere kaybetme ve alaya alınma korkusu ile bir şeye başlamadan vazgeçerler?

Korku da acı gibi hayatın önlenemez bir parçası. Cesaret, korkunun olmaması değil, korkuya rağmen harekete geçebilmektir. Çoğu erkek, daha fazla konsantre olarak ve amaçları için daha fazla bastırarak korkunun yüzüne gülmeyi öğrenebilirler.

4. Dikkati Dağılmışlık

Düşünürseniz, tüm hayatınız zaman ve enerjinizin odaklanması üzerine. Odaklanma olmadığında, hayatınızı boşa harcıyorsunuz. Dikkat dağınıklığı, disiplin eksikliğinin en kolay göze görünen işareti ve bu günümüz dünyasında her geçen gün daha da artan bir problem. Herkes, elektronik cihazların alarm ve sesleri ile dikkati dağınık bir şekilde yaşıyor.

Dikkatinizin dağıldığı her anın kayıp olduğunu bilin; verimliliğinizi kaybedersiniz, zamanınızı kaybedersiniz ve misyonunuza doğru olan yönünüzü kaybedersiniz. Bunlar cep telefonu, televizyon ve internet gibi küçük dikkat dağıtıcılar olabilir ya da kötü kişisel bütçe yönetimi ya da zehirli kadınlar gibi büyük dikkat dağıtıcılar olabilirler.

Dikkat süreniz sınırlı. Dikkat dağınıklıklarını hayatınızdan çıkararak ya da kendinizi dikkat dağıtıcı ortamlardan çıkarara dikkat sürenizi canınız gibi savunun. Ne üzerine odaklanırsanız osunuz, dikkatinizi nereye yönelttiğiniz konusunda sorumluluk sahibi bir kişi gibi davranın.

5. Bağımlılık

Bağımlılık ve düşkünlük aynı elmanın iki yarısıdır. Bir erkek kendisini uyuşturmak için madde bağımlısı olabilir ya da nesnelere, kişilere veya olaylara fazlaca düşkün olabilir. Hangisine bağlanırsa bağlansın, düşkün olduğu şeyin kendisine mutluluk ve tamlık getirdiğini düşünür. Ama acaba öyle mi?

Budist öğretiye göre, düşkünlük tüm ızdırapların kaynağıdır. Dışsal onay ihtiyacı olan erkek zincirlere vurulmuş biridir ve rüzgarda savrulan bir yapraktır. Düşkünlüğün sadece arzu nesnelerine karşı olmayabileceğini aklınızda bulundurun; öfke, intikam, acı, üzüntü ve geçmişten gelen ve gelecekte olacak herşeye pişmanlık ve endişe şeklinde bağımlı olabilirsiniz.

Unutmayın : Beraber sürüklenmemek için, bırakıp gitmeniz lazımdır.

6. Zayıflık

Zayıflığın birçok çeşidi vardır ama hepsi eşit şekilde zararlıdır. Fiziksel zayıflık bir erkek için kesinlikle kabul edilemez ve bunu daha ayrıntılı açıklamaya gerek yok. Zihinsel zayıflık ise daha aldatıcıdır. Bu, ruhunuza her an sızabilecek bir şeydir, özellikle de savunmasız olduğunuz zamanlarda. Erkek olarak, başınıza ne gelirse gelsin üstesinden geleceğine inanmalısınız. Bunları her zaman istediğiniz gibi çözemeyebilirsiniz ama her zaman güç ve cesaret gösterebilirsiniz.

Zayıflık ruhunuza, rica minnet de sızabilir. Buranın okuyucuları için feminist buyruğun oyunlarını tekrar listelemeye gerek yok. Sadece kendinizi bunlardan birine boyun eğerken bulursanız hemen bırakın.

Erkekler güçlü doğmazlar. Fiziksel güç gibi, zihinsel zayıflığı yenmenin de tek yolu adım adım kendinizi güçlendirmenizdir : saçma sapan şeylere “hayır” demeyi öğrenin. Çizginizi çizin ve kendiniz için ayağa kalkıp dik durun. Rahatsız edici ve korkutucu şeylerden kaçmak yerine onlara meydan okuyun. Saçma özürler uydurmayı bırakın ve harekete geçin. Zayıflıklarınızı yenmek için sınırlarınızı zorlamalısınız; kendinize sürekli “alfa” olduğunuzu söylemeniz sizi “alfa” yapmayacaktır.

7. İradesizlik

İradesizlik / irade gücünün eksikliği, burada yazan tüm günahların anasıdır. İrade gücü olmayan bir erkek bir erkek değildir. Erkeği iten bu ateş olmadan, hiçbir şey mümkün değildir. Günümüz erkeği ve özellikle genç erkekler için bu erdemi bulup ateşlemek daha zordur. Günümüz Batılı toplumlarında erkekler, hak sanrısı içindeki kadınlara ve cinsel sapkınlara yer açmak için halı altına süpürülmüşlerdir. Masküliniteyi yok etmeye yeminli günümüz feminize toplumunda, çoğu erkeği bıkkın, savaşı bırakmış ve moralsiz görmek şaşırtıcı değil. Durum ne kadar kötü olursa olsun, bu üstesinden gelinmesi gereken bir durum, kenarda matem tutulması gereken bir durum değil.

İrade, geliştirilmesi güçten daha zor bir şey. Bazı erkekler güçlü bir irade ile doğmuş gibidir ama irade geliştirilebilir. Yukarıdaki bazı önerileri yaparak ve her günün bir öncekinden daha iyi olması için çabalayarak, çelik iradenizi yavaş yavaş geliştirebilirsiniz. Diğer muhteşem erkekleri okuyarak onları rol modeli yapmak ve bu şekilde gerçek hayatta olabilecek bir akıl hocası gibi kullanmak ve diğer destekleyici erkeklerle takılmak iradeniz için iyidir. Ve son olarak unutmayın : asla vazgeçmeyin. Hiçbir koşulda vazgeçmeyin, hayat buna izin vermez.

Çeviri : The 7 deadly sins of manhood

Ana kuzusunun 5 göstergesi

Anneler Günü’nde, anneleri ne kadar el üstünde tuttuğumuzu bilirsiniz. Bazılarımız bu kutsallaştırmayı yanlış ve sinir bozucu buluruz ama bu bizim annelerimizden nefret ettiğimiz anlamına gelmez. Onları tabii ki çok severiz ve bazılarımızın güçlü babaları vardı ve iki ebveynin de çocuk gelişiminde rolü olduğunu biliyoruz. Ama anneye karşı duyulan dengesiz ve mantıksız bir sevgi, erkeği negatif etkileyen bir şey.

Bu devirde, tarihin hiçbir devrinde olmadığı kadar çok erkek anneleri gibi davranıyorlar. Elimde veriler yok ama herhangi bir gece bir bara gittiğinizde, bu önermeyi ispatlayabiliriz. Gerçekten de, çevrede bir sürü kız varken güzel bir kızın telefonla konuşmasının bitmesini sabırla bekleyen erkekler görüyorum. Ya da daha kötüsü, seksi kadınlarla “platonik arkadaş” gibi geceye akan erkekler görüyorum.

Bu davranışların suçlusu zayıf-babalar ve bekar-anneler. Babanın trajik bir şekilde öldüğü ve tek bir ebeveyn tarafından büyütülmek dışında bir alternatifin olmadığı durumlar biliyorum. Fakat güçlü bir baba karısına, çocuklarına aşılamak istediği değerleri öğretmelidir. Bazı erkeklerin de çocuklarından, hukuk sistemi marifeti ile uzak tutulduğunun da farkındayım. Bu talihsiz erkekler için konuşmuyorum; hayat kaotik bir şey. Benim hedefimde, annelerini mutlu etmeye odaklanıp annelerine dönüşen erkekler var. Eninde sonunda, çocukluğunuzda ne yaşamış olursanız olun, kendinizi değiştirmeniz gereken bir zaman var.

Güçlü babalar olmadan, zayıf erkekler kadınlara, sanki onlar anneleriymişcesine, annelerine davrandıkları gibi davranacaklardır; kutsal tanrıçalar. Bu nedenle, anasının kuzuları anneleri ile o kadar özdeşleşirler ki, kadın gibi davranmaya başlarlar. Aşağıdakilerden herhangi birini yapıyorsanız, çeşitli hobiler edinerek, diğer erkeklerle takılmaya başlamanızı tavsiye ederim.

1 – Kadınlara yürümekten korkarlar.

Bekar bir erkeğin, istediği bir kadının yanında suspus kalması için hiçbir neden yoktur.  Bir anne oğlunu, kendisine ve diğer kadınlara hayranlık duymak üzere yetiştirmeye meyillidir. Hepimiz biliyoruz ki kadınlar kendilerine kraliçe gibi davranılmasını istediklerini söylerler ama gerçekte ise karışıklığı severler. Erkekler de karışıklığı severler. Bu nedenle de, cesareti olan erkekler, kızları kaparlar.

Bir anne oğluna, istediği kadını tatmin etmek için elinden geleni yapması gerektiğini öğretir. Bu nedenle anasının kuzusu hoşlandığı bir kadını gördüğünde, onu en mükemmel şekilde tavlayacağı durum ile ilgili gündüz düşlerine başlar. Problem ise, kızı ürkütmemek ya da kızdırmamak için ona ne söyleyeceğini fazlaca analiz etmesinden kaynaklanır. Bu ruh hali, erkeğin suspus olmasını besleyen bir özgüven eksikliğine neden olur. Anasının kuzusuna, annesini hiçbir zaman üzüp ağlatmaması gerektiğini de öğretilmiştir ve o tam da tatlı annesi gibi bir kadın aramaktadır.

Kendi elleri ile kadınını başka erkeğe yem eden her erkeğin bildiği gibi; iyi çocuklar sona kalırlar. Bunun neden böyle olduğunu anlamalısınız. İyi çocuk bir yalancıdır – kadınla cinsel ilişki istemektedir ama bu gerçeği göstermek yerine onun etrafında dans etmeyi tercih eder. Yalancı biri, iyi bir çocuk değildir. Anneniz yanlış öğretmiştir.

2 – Seks yapmak istedikleri kadınla arkadaş olurlar.

Gece dışarı çıktığımda, kesinlikle “sadece arkadaş” olan bir “çifte” rastlarım. Bu tür “buluşmaları” sık gördüğünüzde, bir kadını suçlayamazsınız. Bir erkeğin hayatında, birden fazla platonik kadın arkadaş olmamalıdır.

Güzel kadınlarla “arkadaşça dışarı çıkmaya” giden erkekler, zamanlarını iki şekilde boşa harcarlar. Birincisi, gerçekten cinsel ilişki yaşayabilecekleri bir kadınla buluşabilecekleri zamanı boşa harcarlar. İkincisi, kendilerini kadınların çekici bulabileceği bir erkeğe çevirmek için kullanabilecekleri zamanı, kendilerini cinsel olarak çekici bulmayan bir kadına harcarlar. Dinleyin ana kuzuları : sizin “yakın arkadaş” saydığınız ve sizinle dışarı çıkan kızın sizinle çıkmasının tek sebebi, yapacak daha iyi bir işinin olmamasıdır.

 

3. Birden fazla kadın arkadaşları vardır.

Bir erkeğin hayatı boyunca sadece bir tane kadın arkadaşı olmalıdır. Bu demektir ki eğer lisede gerçekten platonik bir kadın arkadaşınız oldu ve artık onunla irtibatınız kalmadı ise, yeni bir kadın arkadaş edinmemelisiniz. Bir erkek, bir erkek olarak bir kadınla bağdaşamaz. Bu kural, arkadaşlarınızın karılarını ve kız arkadaşlarını da kapsar.

Sizin ilginizi çekmeyen ya da sizi istemeyen kadınlara tabii ki dostça davranabilirsiniz ama arkadaş olmayın. Eğer şu an birden fazla kadın arkadaşınız varsa, yatağa atmak istemediğiniz hatunu seçin ve onu arkadaş olarak tutun. Diğerlerinden kopun ya da onları yatağa atmaya çalışın.

4. Kadın gibi duygusallardır.

Anasının kuzusu, karşı cinsin duygusal baskısı altında ezilir. Bu nedenle de istedikleri kadına yürüyemezler. Bunun yerine, daha az saldırgan yolu tutarlar ve önce onlarla arkadaş olmaya çalışırlar. Bunun bir nedeni, reddedilmenin acısını kaldıramamalarıdır.

Anasının kuzusu, kızın birgün iyi çocuğu oynayan kendisinin değerini anlayarak kendisine varacağını düşündüğü kurmaca bir gerçeklikte yaşamayı tercih eder. Bir kadının kendilerini reddetmesi, annelerinin kendilerine öğrettiğinin tersidir. Dünya size, sizin özel biri olmadığınızı ve insanların içinde sizin olmadığınız bir hayatı seçebileceğinizi hatırlatacaktır. Bir kadın erkeğin yürümesini reddettiğinde, anasının kuzusu sanki kendi annesi, sevgisini reddetmiş gibi hisseder. Anasının kuzusu için bu çok fazla bir yüktür.

5. Anneleri onlar için kutsal bir tanrıçadır.

Analarının kuzularının anlamadığı şey, annelerinin babaları için diğer kadınlardan herhangi biri olduğudur. Bir ana kuzusunun annesini aşağılamaya çalış ve olacakları gör. Bazıları o kadar kendilerinden geçeceklerdir ki ağızlarından çıkanları kulakları duymayacaktır. Birçoğu da şiddete başvuracaktır.

Nasıl reaksiyon gösterirlerse göstersinler, bunu kırmızı ve ıslak gözlerle yapacaklardır. Anasının kuzusu muhtemelen babasının ölümünü kabul edebilecek iken, annesi öldüğünde intihara meyilli olacaktır. Su katılmamış bir ana kuzusu, neredeyse anasıyla evlidir. Annelerinin tek koruyucusu olarak, ona, onun şerefine ve aralarındaki ilişkiye saldıranlar şeytandır.

Sonuç

Annenizi sevmenizde hiçbir problem yoktur. Ama bu sevgi kontrolden çıktığında ve onun gibi davranmaya, sanki onunla “buluşuyormuş” gibi buluşmaya başladığınızda, kendinizi analiz edin. Anneniz sadece bir ölümlü ve babanızla hiç de “kutsal” olmayan şeyler yapmış bir kadın (belki de başka erkeklerle de). Anneniz bir azize değil. Annenizin memesinden kesildiğinizde, gerçek bir erkeğe dönüşebilirsiniz.

Çeviri : 5 Signs of The Mama’s Boy

Kızlar hakkında kendi ergen halime öğreteceğim 10 ders

Son 20 yılda bir sürü Oyun oynadım ve birçok maceraya atıldım. İlişkilerin tadını çıkardım ve birçok güzel kızla kısa süreli ilişki de yaşadım. Ama her zaman böyle değildim. Şu an 40larımın başındayım. Ergenken, ilişki hayatım boktandı. 20 yaşına kadar milli olamadım.

Buna hiç gerek yoktu. Dünyanın en iyi parti oyuncusu olabileceğimi iddia etmiyorum ama yanlış inançlar ve tecrübesizlik nedeni ile de bir sürü fırsat kaçırdım.

Aşağıda eğer şansım olsa idi, ergen halime şu aşağıdaki 10 dersi verirdim.

1 – Rahatla, işler zamanla kolaylaşıyor.

16 yaşındayken, uzun süredir bu dünyadaymış gibi hissediyordum. İşler iyi gitmiyordu ve içimden bir ses daha da kötüye gideceğini söylüyordu. Sadece hiçbir zaman bir kız arkadaşım olmayacağından korkmakla kalmıyor, hiçbir zaman bir işimin olmayacağından yada kendime yetecek kadar kazanamayıp evsiz biri olup çıkacağımdan korkuyordum.

Bugün de ara ara negatif projeksiyonlar yapabiliyorum. Ama daha fazla tecrübeli olduğum için hayatın iyi ve kötü şeylerle dolu olduğunu biliyorum. Çok kötü şeyler oluyor ama iyi şeyler de oluyor.

Bunun yanında hayatım üzerinde, düşündüğümden daha fazla kontrol sahibi olduğumu farkettim. Çok çalışarak (oyun için olduğu gibi girişimcilik için de), kendi geleceğimi şekillendirebiliyorum.

2 – Kızı tanrıça mertebesine çıkarma.

Bu, muhtemelen genç bir erkeğin öğrenmesi gereken en önemli ders.

Hayatımın başlarında, aşk işlerim hep tahmin edilebilir bir yol izlerdi. Tek bir kıza odaklanırdım (genelde kahverengi saçlı ve ince – ağız tadım onca yıldan sonra bile değişmedi). Ama harekete geçmek yerine, bir şeyin olması için bekler dururdum ve kimya dersindeki “anlamlı bakışmalar”ın, ona olan ilgimi belirtmekte yeterli olacağını umardım.

Tabii ki bu berbat bir strateji idi. Ve hiçbir şey olmadan o geçen sürede, kızı her geçen gün daha fazla saplantı haline getirirdim. Bu da kızın benim gözümdeki statüsünü tanrıça seviyesine çıkarırdı ve ona sahip olamamanın acısı daha da şiddetlenirdi.

Bu kızları tanrıçalaştırarak bir yandan da bir sürü duygusal rahatsızlık biriktirirdim ama aynı zamanda kızı gerçekten elde etme şansımı da inanılmaz azaltırdım. Muhtaçlık aşikardır; kadınlar bir erkeğin ilgisini 6. his gibi algılayabilirler. Eğer erkek bu ilginin ardından hızlıca harekete geçmez ve istedikleri konusunda dürüst olmaz ise, o erkekten tiksinirler.

3 – Seninle gerçekten ilgilenen kıza git.

Kızları tanrıçalaştırmanın (oneitis) bir başka sonucu da benimle gerçekten ilgilenen kızları görmezden gelmemdi.

Okul yıllarımda, kızlarla şansımın çok kötü olduğunu söyler dururdum. Aslında, olan bu değildi. Benimle ilgilenen güzel kızlar vardı. Ama o an hangi kız benim saplantım ise, benimle ilgilenen kızları onun için görmezden gelirdim. Yani birçok iyi şansı kendi elimle kenara ittim.

Unutma, IOI aldığında (Indicator of Interest – İlgi Göstergesi ya da yürüme davetiyesi) mutlaka değerlendir – bunu yapmaman masada para bırakıyorsunuz demektir.

4 – Kıskançlık güçlü bir motivasyon kaynağıdır.

İroni şu ki, benimle gerçekten ilgilenen kızları görmezden gelmem, oneitisimde kıskançlık yaratarak ortaya çıkacak şansı da geri tepmem anlamına gelirdi.

Genç bir erkek olarak, kıskançlığın nasıl bir motivasyon kaynağı olduğunu farkedememiştim. Sürekli olarak “onu ancak onun hakkında ne kadar ciddi düşündüğümü göstererek elde edebilirim” mavi hap kavramına yapışıyordum.

Bu çok yanlış. “Onun hakkında ne kadar ciddi olduğunu” göstermek, cinsel heyecan yaratmanın en kötü; muhtaç ve aşırı yatırım yapmış biri gibi görünmenin en iyi yoludur.

Diğer kızların attığı yemlerden birini bile yakalasa idim, sadece hayatın tadını çıkarmakla kalmayacak, pazarda başka yerlerde de kendim için talep yaratacaktım.

5- Mükemmel olmaya çalışma.

Mükemmel olmaya çalışma. Onun “mükemmel erkek” tanımı ne diye tahmin etmeye çalışıp, o kalıba girmeye çalışma. Bu saçmalıklarla vakit kaybetme.

Lisede kızları gerçekten götüren erkeklere bak. Serseriler. Bu adamların “mükemmel erkek” olmayla vakit kaybettiklerini mi sanıyorsun? Tabii ki hayır. Bu adamlar basitçe dürüst, dobra ve kendilerini öne atabilen erkekler.

Benim stratejim “diğerlerinden farklı olmaya çalışmak” idi. Diğer erkeklerden radikal farklılık anahtar olsa da, daha erdemli olmaya çalışmak işe yaramaz. En azından bu evrende işe yaramıyor.

6 – Cinsel çekim önce gelir ve onun donunun içine pazarlıkla giremezsin.

Ergenlik dönemimde kızları elde etme stratejim pazarlık üzerine kurulu idi. Eğer ona neden benden hoşlanması gerektiği ile ilgili tüm nedenleri açıklayabilirsem, kız benim ne kadar mükemmel bir erkek olduğumu ve diğer erkekleri değil de beni seçmesi gerektiğini anlayacaktı. O zaman göremediğim şey, cinsel çekimin, mantığa oynamaya her zaman üstünlük sağlayacağı idi.

Benimle aynı zamanda okuyan Vinny Pringo’nun ise daha derin bir stratejisi vardı. Okuldaki oyun parkında tırmanma demirleri vardı. Öğle arasında, Pringo gömleğini çıkarır, demirlerde barfiks çeker ve kızlara gelişmiş omuzlarını, kollarını ve karın kaslarını sergilerdi. O zaman bunun “gösteriş” olarak küçümserdim. Bu “gösteri”lerden önce göğüs kaslarını yağladığına yemin edebilirim.

Pek doğal olarak, Pringo ileri yıllarımızda ama boğulurken ben kızlarla hiçbir yere gitmeyen “derin ve anlamlı” muhabbetlere çakılı kaldım.

Ham cinsel istek ateşlemek ile yakınlığın pazarlığını yapmak arasında seçim yapman gerektiğinde, her zaman ilkini tercih et.

7 – Önceliğin kendin olsun.

Bu nedenle – Vinny Pringo gibi doğal alfaların içgüdüsel olarak farkında oldukları gibi, önceliğin kendin olsun.

Kızın ne istediğini tahmin etmeye çalışma. Aslına bakarsan onu düşünmek için hiç zaman israf etme. Eğer barfiks çekmek istiyorsan çek. Futbol oynamak istiyorsan oyna. Keman çalmayı öğrenmek istiyorsan öğren.

Sen kızın istedikleri yerine kendi zevklerini tatmin etmeye odaklandıkça, daha çok kendi yolunda olacaksın ve bu da seni daha iyiye götürecek. Hiçbir kadın, bir erkeğin misyonunun yerini almak istemez.

(Çevirenin Notu : Amcığın 16 Buyruğu : II. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil)

8 – Reddedilmek dünyanın sonu değil.

Lisedeyken, reddedilmekten ödüm kopardı : tüm problemlerimin temelinde bu vardı. Reddedilirsem, samimi bir şekilde göğün tepeme yıkılacağına ve bundan da sağ çıkamayacağıma inanırdım.

Tabii ki bu deli saçması idi. Gerçek şu ki hayatın her aşamasında reddedilmek engellenemez bir şey. Bir kitap yayınlamak isteseniz de birçok kez reddedileceksiniz, bir iş bulmak ya da iş fikrinize finans aramak istediğinizde de. İlişkiler konusunda durum neden farklı olsun ki?

Olgunlaştıkça reddedilmeyi kabul etmeyi değil, onu bağrıma basmayı da öğrendim. Reddedilmeyi bir nişan olarak göğsümde gururla taşımaya başladım. En azından erkeklerin ezici çoğunluğu korkuyla kilitleyen bir şeyi yapabiliyordum. Sadece bu bile beni sürüden ayırıyordu.

9 – Tüm kızlar aynı fikirde değiller.

Yukarıdaki maddeden devam edersek : bir kız tarafından reddedilmiş olman, bir sonraki kızın seni otomatik olarak reddedeceği anlamına gelmez.  Bu benim bir diğer yanlış inancım idi. Çevredeki tüm kızları aynı sanar, bir tanesinin seni reddetmesinin diğerinin de seni reddedeceği anlamına geldiğini düşünürdüm.

Bu, benim cinsel pazarın karmaşıklığını keşfetmemden önce idi. Farkettim ki, erkek cinsel pazar değeri statik değil. Amerika’da 10 üzerinden 3 bile alamayacak bir erkek, Şangay’da popüler erkek olabiliyor idi.

Erkeğin cinsel pazar değeri, bakana göre değişen bir şeydir.

10 – Eğer onu elde etsen bile, bu hayatının problemlerini çözmeyecek.

Ve son olarak da, diğer bir mavi hap fantazisinden kurtulman gerekecek. Uzun süredir arzuladığın o kızı elde etsen bile, sakın bunun senin hayatını mükemmel yapacağını ve artık hiçbir probleminin kalmadığını düşünme. Gerçek bunun tam tersi.

Talihsiz gerçek şu ki, bir kızla ilişki başladığında, asıl yük başlıyor.

Çeviri : 10 lessons about girls i would teach my teenage self today

Bir grup kadını ıssız bir adaya koyarsanız ne olur?

Aşağıdaki yazı, Return of Kings sitesinde yayınlanan Why patriarchy is the greatest social system ever created? yazısının yorum kısmında yer aldıktan sonra The Red Pill reddit grubunda tepeye oynadı.
“Birkaç yıl önce, Survivor yarışmasının Hollanda versiyonunu, feminist oda arkadaşımla izleme zevkine nail olmuştum. Hollanda Survivor’ın bu serisinde iki ada vardı ve birinde sadece erkekler ve diğerinde sadece kadınlar bulunuyordu.  Feminist oda arkadaşım serinin reklamını bana ve diğer öğrencilere haftalarca yaptı zira ona göre bu program bize kadınlar tarafından yönetilen bir toplumun ataerkil toplumun kötülüklerinden nasıl kurtulmuş olacağını gösterecekti.

Olayın nasıl geliştiğini anlatayım : iki grup kendi adalarına bırakıldı ve başlangıç için bir miktar erzak verilerek kendi hallerine bırakıldılar. İki grupta da başlangıçta insanlar yerel hiyerarşiyi anlayana kadar bir miktar karmaşa oldu. Erkekler genellikle neyin gerekli olduğunu düşündülerse onu yaptılar – ortamda emir veren bir lider yoktu. Kimi avlanmaya çıktı, kimi yiyecek toplamaya giderken kimi balığa çıktı. Bir elemana kumda oturmaktan gına geldi bank yapmaya başladı. Diğerleri zamanla büyüyen bir klübe yaptılar. Bir diğer eleman her gece yemek yaptı. Birkaç gün içinde, muntazam bir medeniyet çıktı ortaya, hergün bir öncekine göre biraz daha varlıklı bir medeniyet.

Kadın topluluğu da bir rutine bağladı hemen. Havularını asacak bir ip gerildikten sonra güneş banyosuna ve ağız dalaşına başladılar. Çünkü erkeklerin aksine kadınlar grubun ortak kararı olmadan hiçbirşey yapamıyorlardı. Ve grup en az bir düzine kadından oluştuğu için, hiçbir zaman ortak karar da alamıyorlardı. Birkaç bölüm içinde kadınlar tüm erzaklarını yediler, tropik fırtına ile sırılsıklam oldular, kum sineklerince çiğ çiğ yendiler ve genel olarak acınası bir haldelerdi. Erkekler ise gayet mutlu mesuttular. Çatışmalar vardı tabii ama bunlar genelde hızlıca çözülüyordu.

Bunu feminist arkadaşımla izlemek ise paha biçilmez bir deneyimdi. Önce farklılıklara kılıf uydurmaya çalıştı ama argümanları hızlıca zayıfladılar ve zayıfladılar. Sonunda program yöneticileri, birşeyler yapmaları gerektiğine karar verdiler ve kadınlara yardım etmek üzere erkek adasından 3 erkeği kadın adasına gönderdiler. Kadın adasından da 3 kadın erkek adasına gitti. Bu bölüm boyunca feminist arkadaşımın yüz ifadesi paha biçilmezdi.

Başlangıçta kadın adasına seçilen 3 erkeğin, gayet tahmin edebileceğiniz nedenlerle, ağzı kulaklarında idi. Ama sonra adaya gittiler ve kadınlarca karşılandılar. “Klübeniz nerede?” diye sordular. “Bizim klübemiz yok”. “Ezaklarınız nerede?” diye sordular. Cevap : “Tüm pirinci yedik”. Vs. Vs.

3 eleman sonuçta köpek gibi çalışmak zorunda kaldı. İlk haftalarda edindikleri tüm yetenekleri kullanarak ve deneye yanıla bir klübe inşaa ettiler, balık avladılar, kadınlara yiyecek toplama işi yaptırmaya çalıştılar. Kadınlar dırdıra ve güneş banyosuna devam ettiler.

Erkeklerin adasına giden 3 kadın ise oldukça mutlu oldular. Yemek, barınak ve yeterince erkek ilgisi hazırdı. Onlar da güneş banyosuna devam ettiler.

Ve dostlarım bu, ataerkil toplum düzeniydi. Benim eski arkadaşım ise artık feminist değildi.”