Pook’un Kitabı – 15 Ders – Altıncı Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Beşinci Ders

Erkek bir kendisine bir kız arkadaş arıyordu. Birçok kıza yürüdü ve onları KAZANMAK için elinden geleni yaptı. Hepsinde de yenilgiye uğradı.

Kızın birine çiçekler aldı, diğerine hediyeler. Bir başka kıza çikolatalar aldı.

Kızla konuşurken, kızın her dediğine hemfikir oldu. Yapacaklarını planlarken, kızın tek sözüyle tüm kendi planlarını değiştirdi. Kadınlar tüm hayatının etrafında döndüğü birer güneş oldular.

Ama zavallı erkek sürekli yere çakıldı ve yandı.

Daha yaşlı kadınlar ve arkadaşları “çünkü senin ne kadar İYİ olduğunun farkında değiller” dediler.

Ama yine de erkek, tüm çakılmalarında ve yanmalarında ortak bir noktayı farketmeye başladı. “Bütün bunlarda tek sabit benim. Ya bütün bu yenilgilerin sebebi benim ısrarla yapıp durduğum bir şey ise?”

Aynı şeyleri yapmaya devam etti. Bekleneceği gibi yine çakıldı, yine yandı. Ama birgün içinde bir şeyler kaydı. “Artık yeter!” dedi. “Neden dilenci gibi davranıyorum? Zekiyim, yakışıklıyım, geleceğim parlak ve asıl kadınlar beni elde etmek için çalışmalı!”

Ve sonunda, çiçekler almayı, hediyeler vermeyi, çikolatalar getirmeyi, kızın her dediği ile hemfikir olmayı, herşeyi kıza göre planlamayı ve onun kaprislerinin yörüngesinde dönmeyi bıraktı.

“Artık hatunları göklere çıkarmak yok” zira …

“Sen çok iyi bir avsın.”

“Evet” dedi Pook. “Sen kazanılması gereken bir ödülsün.”

Genç adam büyük bir sevinç ile hoplayıp zıpladı. “Süper! Bu demektir ki kılımı kıpırdatmayabilirim, hayalperest alışkanlıklarıma devam edebilirim ve kendimi değiştirmek için hiçbir şey yapmama gerek yok! Bunu duyduğuma sevindim zira ben zaten mükemmelim ve kimse için değişmeme gerek yok!”

Pook genç erkeğe okkalı bir tokat attı. “Aptal ergen! Eğer hayat seni değiştirmiyorsa, sen o hayatı yaşamıyorsun demektir! Hayat tarafından tamamen değiştirilmeyenler, onun zerre farkında olmayanlardır!”

Ama genç erkek inatçıydı. “Ben” dedi, ders verir bir tonda. “hiç kimse için değişmeyeceğim.”

“Ya kendin için?”

Kendimi olduğum gibi seviyorum!

“Tamam! Bu kadar yeter!”

Genç erkek şaşırmıştı. Pook’u hiç sinirli görmemişti.”Ben neysem oyum” diye ısrar etti.

Bunun üzerine Pook 2 genç erkeği yanlarına çağırdı. Her biri birer köşede duruyordu. Pook şöyle dedi : “Önümüzde, hayatın başında 2 erkek var. İkisi de aynı kökenden geliyorlar ama gittikleri yerler birbirlerinden çok farklılar. Önce birinci erkeğe bakalım.”

Genç erkeğin çocukluğuna şahit oldular. Çocuk kafasını çarptığında, gidip annesine ağlıyordu. Annesinin eteğini çekiştiriyordu. Annesinin yanında güvende ve rahat hissediyordu. Babasının yanında ise için için, anlamlandırmadığı bir korku hissediyordu. Cezaları, süreleri ve öğrenilmesi gereken dersleri babası belirliyordu. Çocuk ise bu tür zor şeylerden uzak görünen annesinin yanında olmayı tercih ediyordu.

Sonra, ikinci genç erkeğin çocukluğuna gittiler. Onun çocukluğu da birinci erkek ile tıpatıp aynı idi!

Genç erkek sabırsızlıkla, “bununla nereye varmaya çalışıyorsun?” diye sordu.

“İzle” dedi Pook.

Birinci erkek, annesi ile beraberken hissettiği o çekici, rahimdeymiş güveni veren histen hiçbir zaman kurtulamadı. Gerçek hayata atıldığında, zamanın rüzgarı nereye eserse oraya savrulan bir yaprak gibiydi. Hayatta ne yapmak istediğini bilmiyordu ve bu nedenle çevresindekiler ne yapıyorsa onu yaptı. Arkadaşlarının elinde, kendi işine bakmak için hiçbir zaman gruptan kopamayan bir kukla idi. Oyun oynamak ona annesinin yanındayken hissettiği rahatlık ve neşeyi hatırlatıyordu ve bu nedenle oyun oynamayı çok seviyordu. Sonunda bir kız buldu ya da daha doğrusu kendisinden hoşlanan (belki de kim bilir kendisine tahammül edebilen) ilk kızı seçti ve evlendi. Ne yazık ki evliliği sadece birkaç yıl sonra bitti ve boşandılar. Zavallı erkek “beni neden terk etti?” diye zırladı. “Onu EL ÜSTÜNDE tuttum! Ona hergün çiçek aldım. Soneler söyledim. Ona onu sevdiğimi sürekli söyledim!” Kadın ise “ondan bıktım” diye yakındı. Erkek hayatta yıkılarak ve sonra tekrar yıkılarak yol aldı ve hayatı boyunca çocukluğunun neşe dolu kumdan kalesini tekrar inşaa etmeye çalışsa da, hayatın dalgaları kaleyi yıkıp durdu. Sonunda unutulmuş ve önemsiz biri olarak öldü gitti.

“Offf!” diye haykırdı genç adam. “Bu çok korkunç!”

Pook, “korkunç olan ne?” diye sordu. “Sonuçta o sadece kendisi oldu! “Şimdi ikinci genç adama bakalım.”

İkinci genç adam, artık çocukluğun bittiğini kısa zamanda anladı. Yaz tatillerinin dertsiz tasasız ve feminen saadetinin sonsuza kadar tekrarlamaya çalışmak yerine, gerçekliğin kucağına atladı. “Hayatımı bir hiç olarak yaşamayacağım!” dedi. Arkadaşları ve çevresi onun sürekli kendisini geliştirmesini, yeni yeni yetenekler elde etmesini şaşkınlıkla izlediler. O ise tam tersine arkadaşlarına şaşırıyordu. “Sanki zamanda donup kalmışlar gibi” dedi. “Ben değiştim ve bunu onaylıyorlar. Ama onlar aynı kaldılar!” İstediği kadını SEÇTİ. İstediği kariyeri seçti. İstediği kaderi seçti. Hayatın zorluklarına meydan okudu ve onlar karşısında geri çekilmeyi reddetti. Birinci genç adam yaşadığı çağ ile tanımlanıyor iken ikinci genç adam yaşadığı çağı tanımladı! Öldüğünde ardından, sayısız insan ağladı. Onun bir dahi olduğunu düşündüler. Diğerleri onun çağının ötesinde bir yetenek olduğunu söylediler. Bazıları ise ona ilahi bir el değdiğinden bahsettiler! Bu zavallı aptallar başarıyı başka ne şekilde tanımlayabilirler ki? “Böyle bir şeyi insan sonradan kazanamaz” dediler. “Doğuştan gelen bir şey olmalı.” Hayır! O böyle başarılı idi zira o, dünyanın ve kültürün elinde şekillenmek yerine onları elleriyle şekillendirmeyi seçen bir Erkekti.

Pook “fark çok basit” dedi. “Birinci genç adam yüzünü bebekliğe dönmüştü. İkinci genç adam ise yüzünü bebeklikten öteye dönmüştü. Birinci genç adam ana rahmine geri dönmeyi diliyordu; ikinci genç adam ise ana rahminden uçup gitmeyi istiyordu. Birinci genç adam dünyada yumuşacık ve rahat bir yer arıyordu; ikinci genç adam ise yumuşacık rahatlığı ardında bırakmayı diliyordu. Birinci genç adam olağandı; ikinci genç adam ise olağanüstüydü. Bu nedenle ikinci genç adam Çok İyi Bir Avdı ama birinci genç adam en fazla evrende boşluk dolduruyordu.

“Anladım” dedi genç adam. Şaşkınlık içindeydi. “İkinci genç adam sürekli daha iyi olmak için çalışıyordu. Birinci adam ise, eğer daha kötüye gitmediyse, aynı kaldı.”

“Aynen! Bu ÇÜRÜMEK ile OLGUNLAŞMAK arasındaki farktır. İyi bir meyve olmaya bak! KAZANILMAK istenen ödül ol!”

Sonraki Bölüm : Yedinci Ders (Yakında)

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Beşinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Dördüncü Ders

Bir kadın ona azimle yavşıyordu ve erkek bu duruma alışık olmadığı için şaşırmış ve dona kalmıştı. Erkek, sabredecek kadar bilge idi. Ama …

Kadın ona daha da yaklaşıyordu. Onu görünce, gözleri parlıyordu. Öpücük ve öpüşme üzerine şakalar yapıyordu. Erkek, kadını öpme dürtüsünü hissetti ama buna karşı koydu.

Bir süre sonra, kız soğudu. Erkekle ilgilenmemeye başladı. Ve erkeği bırakıp başka limanlara yelken açtı.

Erkek “aman Tanrım” diye uyandı. “Onu öpmeliydim. Bazı öğretileri takip ediyordum ve kendim olmayı bıraktım. Kendi içsel doğamı takip etmeliydim ve …

“Sezgilerine güven!”

Genç adam, “sezgilerine nasıl güvenirsin” diye sordu.

Pook onu bir kahvaltı masasına götürdü. Masada bir çocuk oturuyordu.

“Şimdi, söyle bana. Bu çocuk yemek yemesi gerektiğini nerden biliyor?”

“Yemek hemen önünde. Yemeğin kokusunu alıyor ve onu görüyor. Ağzının suyu akıyor.”

“Ve kadınlar konusunda da olay budur! Çocuk daha sonra ne yapar?”

“Masadakilerin tadına bakar.”

“Ama bunu ne zaman yapacağını nereden biliyor?”

“Hisleri ona ne zaman tadacağını söyler. Ne zaman yemek yiyeceğini bilir zira yemek hazırlanmıştır, pişirilmiştir ve önüne konulmuştur”.

“Ama hangi mekanizma bunu ona söyler?”

Genç erkek gülümsedi. “Midesi.”

“Kadınlarla da durum aynıdır! On yıllar süren gelişme ve büyüme sürecinde buna hazırlanırlar. Bunu hayal ederler. Bunu isterler. Oh evet, bunu isterler! Senin neşen, senin ilgin, senin arzun ve onların arzusu ile olaya ısınırlar. Kendi kendilerini sana sunarlar. Şu giydiğini kendisi için mi giyiyor sanıyorsun? Kadınlar bakılıp hayran olunacak takılar değillerdir. Tüketilmek için vardırlar. Sen bunu biliyorsun. Onlar bunu biliyorlar.”

“Anlıyorum …”

“Doğanın halihazırda çalışan bir sistemi var. Dünyanın hiçbir felsefesinin sana faydası yok. Çalıştıkları düşünülen felsefeler, doğanın müziği ile en uyumlu olan felsefelerdir. Ya sistemle aynı yönde akarsın ya da akıntının tersine acı içinde yüzersin. Bu nedenle, SEZGİLERİNİ dinle.”

Sonraki Bölüm : Altıncı Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Dördüncü Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Üçüncü Ders

Bir erkek kendisini güzel kadınların ortasında buldu. Ama ortamda aynı zamanda kendisine güveni yüksek olan birçok erkek de vardı. Bu erkekler yakışıklıydılar. Daha zengindiler. Daha çekiciydiler. Her açıdan daha iyiydiler.

Ama bu erkek de kendisinin bazı şeylere sahip olduğunu biliyordu. Bu şeyler sadece diğerlerinin sahip oldukları gibi cafcaflı değildi. “Sabırlı olacağım ve kartların doğru yere düşmesini bekleyeceğim” dedi. Bunun atalet ya da yavaşlıkla alakası olmadığına dikkat et. Güzel kadınların dikkatinin ya da rakiplerinin başarılı veya başarısız olmasının kontrolünü kaybetmesine izin vermedi.

Güzel kadınlar “gel buraya” diye feryat ettiklerinde ve diğer erkekler onlara koştular. Ama bu erkeğe aynı şeyi yaptıklarında, erkek sadece güldü ve YOLUNA DEVAM ETTİ.

Diğer erkekler, daha yakışıklı olmalarına rağmen kız arkadaş bulma arzularına yenik düştüklerinden kızları kaybettiler. Sabırlı adam ise kızları kaptı.

İki kolunun altında iki kadınla “şimdi anlıyorum” dedi.

“Sabır, rafine edilmiş kendine güvendir.”

Genç adam “ama Pook” diye isyan etti. “Sabır nasıl kendine güven olabilir? Kendine güven cesaret demek değil midir? Sabır nasıl kendine güven ve aksiyon anlamına gelebilir?

Pook genç adama “seni aptal çocuk!” diyerek bir tokat attı. “Şimdi seninle Don Juan’ı çağıralım ve onun nasıl davrandığını gözleyelim.”

Bir ışık hüzmesi içinde Don Juan yeryüzüne indi.

“Duy sesimi ey Don Juan! Etrafta kadınlar ver ve erkekler onlara yürüyorlar! Buna senin tepkin nedir?”

Don Juan omuz silkti ve güldü.

Genç adam “ne?” diye bağırdı. “Diğer erkekler kızları kapacaklar! O nasıl böyle rahat olabilir?”

“O bu kadar rahat zira kendisinin iyi bir av olduğunu ve kadınları elde etmenin kolay olduğunu biliyor. Kendisinin Prens olduğunu biliyor.”

“Ama kadınlar …”

“… onlar önemli değiller. Odağın sende olmalı! Hemen her kadını elde edebilen erkekler, diğer erkeklerin kızlara yürümesinden korkmaz ya da tedirginlik hissetmezler. O, diğer erkeklerin bilmediklerini bilir. Aslında, akıllı ve seçici kızları aptal piliçlerden ayırlamaları için onların serbestçe hareket etmesine izin verebilir. Kaslar konusunda olduğu gibi. Genelde fiziksel olarak en güçlü olan erkekler, kendi kapasitelerinin bilincinde sessiz ve sabırlılardır. Genellikle gürültülü yapanlar, gerekli yeteneğe sahip olmayanlardır. Daha sessiz olanlar genelde daha büyük köpeklerdir ve küçük köpekler aradaki boyut farkını gürültülü bir şekilde havlayarak kapamaya çalışırlar. Dünyayı kontrol edenler sabırlı olanlardır, sabırsız olanlar ise dünyanın kontrolü altındadırlar!

Sonraki Bölüm : Beşinci Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Üçüncü Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – İkinci Ders

Bir erkek bir kadını aradı ve onu dışarı çıkmaya davet etti. Erkek heyecanlı idi, tedirgindi; utangaçtı.

“Yani yarın buluşuyoruz değil mi?”

Kız, “hımm, evet” diye cevapladı.

Ve yarın gece oldu. Erkek bütün gün boyunca bu buluşmayı düşünerek ızdırap çekti. Buluşmada nasıl davranmalıydı? Ne giymeliydi? Yeteri kadar parası var mıydı? Kız için yeterince eğlenceli biri olacak mıydı?

Ama zavallı çocuk bütün gün boyunca çektiği ızdırabın boşa olduğunun farkında vardı. Buluşma falan yoktu. Kız oğlanı ekmişti.

Belli ki, kızın geçerli bir bahanesi OLMALIYDI. Belki de başına kötü bir şey gelmişti. Belki arabası çalışmamıştı. Belki de tam o gece, iki aşığın yıldızlarının hizalanmasına engel olan kozmik ve olağanüstü bir olay meydana gelmişti.

Bu nedenle yeniden denedi. “Birbirimizi yanlış mı anladık?”

“Oh, hımmm … Evet.”

“Hala buluşmak istiyor musun?”

“Tabii ki.”

“O zaman hadi şu şu gün buluşalım. Tamam mı?”

“Tamam!”

O gün gelir. Erkek yine ekilir.

Ama erkek olayı yine de mantıklı bir açıklamaya bağlar. Kız, hayatında bazı şeylerin olmakta olduğunu söylemiştir. Kız onunla buluşmak istediğini söylemiştir. Kız onunla vakit geçirmenin sorun olmadığını söylemiştir. Belli ki, bir şeyler olmuştur. Sonuçta, buluşmaya evet diyen kızın kendisi değil mi?

Kısacası erkek kızı bir daha arar ve başka bir buluşma ayarlar. Ve önceki gibi YİNE ekilir.

Erkek “AGRHHH” diye haykırır. “Bu benim hatam zira yapmam gereken …”

“Ne söylediğine değil ne yaptığına bak.”

Pook sonra erkeği, üzerinde muhteşem bir tablo bulunan bir duvarın yanına götürdü. Tabloda erkeğin kendisine çok benzeyen bir erkek resmedilmişti. Tablodaki erkek, dişi bir canavarın, sfenksin önünde duruyordu!

Erkek, “bu canavar nedir?” diye feryat etti.

“Neden” dedi Pook. “O canavar tüm kadınlardır, doğa ananın kendisidir! Bu iğrenç sfenks kalpleri söküp atar ve bilmecesine cevap veremeyenlerle beslenir[1]. Tablodaki o adam, sfenksin bilmecesini çözdü. Bu nedenle de ona, DON JUAN denilmeye başlandı.”

“Peki sfenksin bilmecesinin cevabı neydi?”

“Cevap, aslında ortada bilmece olmadığı idi. Kadın, herhangi bir bilmecesi olmayan sfenkstir. Ona sırlar, gizemler atayan, onları yüksek mertebelere ve tanrıça statüsüne çıkaran, bizim zihnimizdir.”

Pook, genç adamın kafasının karıştığını farketti ve açıklamaya devam etti. “Yukarıdaki örneği ele alalım! Elemanın nasıl tekrar tekrar ekildiğine ve yine tekrar tekrar bunu nasıl rasyonalize ettiğine bak! Bu eleman kaç kere “sinyalleri” kendi hoşuna gidecek şekilde rasyonelleştirdi? Tanrıça hazretlerine ki adamın kafasında hatun tanrıçalaştı, kaç kere hediyeler ve hazineler adadı? Elemanın aşırı aktif hayal gücü kızın saygısızlıklarını, sığlığını ve kusurlarını kaç kere ‘aşka’ çevirdi?”

“Yani biz tabloda ne görmek istiyorsak onu mu çiziyoruz?”

“Aynen! Ne söylediğine değil ne yaptığına bak. Zihninin görmek istediğine göre değil ne yaptığına göre yargıla. Kibrimiz, bize ilgisi olmayan her kadının imajını alıp onu gizli gizli bizi seven bir aşığa dönüştürür (kadınlar da duymak istediğimiz şeyileri söylerler). Bu nedenle de bir kadının bizimle ilişkisini değerlendirirken, söylediklerine değil yaptıklarına bakmalıyız.”

Sonraki Bölüm : Dördüncü Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)