Ekşi çöplükte uzun süredir sitemizi takip ettiği anlaşılan bir takipçimiz, erkekadam.org başlığına aşağıdaki yorumu yazmış.
Modern zaman kadın erkek ilişkilerine gerçekçi bir perspektif sunan site. Sitenin 40’lık ve görmüş geçirmiş admini Mahmut Abi sağ olsun baya şey öğrendim ilişkilere yönelik.
Teşekkür ederim.
Ama canımı sıkan şu ki, ilişkilerde neden sürekli bir taktik yapmak durumundayız?
Benim de canımı bu yorum sıktı, daha doğrusu bu yorum oldukça üzücü. Bir takipçi var ve iyi niyetle bir şey yazmış ama uzun süredir takip etmesine rağmen “neden taktik yapmak durumundayız” diye soruyor ☹
Klişe olacak ama siz doğal olmayan taktikler yapmak durumunda değilsiniz. Siz, asıl doğal olmayan ama yıllarca tekrarlaya tekrarlaya düşünmeden, otomatikman yaptığınız hareketlerden kurtulup, doğal olanı öğrenmek durumundasınız. Bu geçiş sürecinde ise tabii ki bir süre her adımınıza dikkat etmeniz gerekecek.
Şöyle düşünün. Piyano çalmayı yanlış öğrenmişsiniz. Yani iki parmak çalmayı öğrenmişsiniz ve yıllarca iyi kötü iki parmak çalmışsınız ama tabii ki pek bir başarınız yok. Sonra biri gelip size 10 parmak çalmanız gerektiğini ve böyle çalmazsanız bu işte iyi olamayacağınızı söylüyor. Siz de, yıllardır iki parmak ile başarısızlıktan başarısızlığa koştuğunuz için 10 parmak çalmayı istiyorsunuz.
Sorun şu ki, iki parmak çalmak her ne kadar işin doğası olmasa da, sizin için otomatik. 10 parmak çalmaya geçmek ise zor. Sürekli hata yapıyorsunuz, sürekli parmaklarınıza dikkat etmeniz gerekiyor ve 10 parmak çalmak hiç de doğal gelmiyor. Ama eğer bu konuda ısrarla çalışırsanız, 10 parmak çalmak doğal olacak zira otomatikleşecek.
Neden modern zaman ilişkileri saf duygu ile ilerlemiyor da şunu yaparsam karşılığı şu olur diye taktik kasmaya yönelik?
Çünkü çocukluktan çıkıp yetişkin olduğunuzda, yetişkin hiçbir aktivite saf duygu ile ilerlemez, ilerleyemez. Sonuçta ilişkiler size ana kucağı olup içinde dünyadan kaçtığınız cennet bahçesi olmak için değil de bir yuva kurma, çocuk yetiştirme ile alakalı ve bunun gerektirdiği görevler, beklentiler, kaynaklar, vs. var.
Bizi sevabımızla – günahımızla sevecek, değer verecek biri çıkmaz mı?
Yetişkin bir erkeğin karşısına ona geri kalan hayatında annelik yapan bir kadın çıkmaz mı? Muhtemelen çıkmaz. İlişkiye girdiğiniz kadın sizin kopamadığınız ya da çocukluğunuzda kaygı ile bağlandığınız anneniz olmayacak. Senin “günahım – sevabım” dediğin tabii ki ciddi zayıflıkların. Bunlar üzerinde çalışıp güçlenmek yerine, zayıflıkların ile sevilmek istiyorsun. Belki yüzbinlerce yıl önce öyle kadınlar vardı ama yetişkin, az çok güçlü bir erkek olmak yerine duygusal olarak çocuk kalmayı isteyen erkekleri ile beraber hayatın altında, evrimsel olarak ezilip gittiler.
Andrew Huberman bir podcastında çocukluk bağlanma stillerinin yetişkin bağlanma stilleri haline gelmesinin altındaki oldukça ilginç mekanizmayı açıklıyor. Size garip ve hatta rahatsız edici gelecek ama çocuklukta ebeveynleriniz ile aranızdaki bağı yöneten sinir devreleri, yetişkinliğinizde romantik ve cinsel bağlarınızı yöneten sinir devreleri ile aynı! Ve ebeveynleriniz ile yaşadığınız çarpık bağlanmalar (örneğin kaygılı bağlanma) romantik ilişkilerinize miras kalıyor.
Zaten bana öyle geliyor ki “beni olduğum gibi sevebilecek kadın yok mu” diye yakınanların çoğu, çocukluğunda bir şekilde, olduğu gibi sevilme konusunda ebeveynleri tarafından tatmin edilmemiş insanlar. Ebeveynlerinden alamadıklarını partnerlerinden almaya çalışıyorlar ve muhtaç çocuk gibi davrandıklarından genelde hüsrana uğruyorlar.
Konuyu dağıtmadan sadede gelecek olursam, senin “bizi günahımızla – sevabımızla sevecek, değer verecek biri çıkmaz mı” diye şirin şirin söylediğin şeyin aslı, “benim çocuklukta tatmin olmamış ihtiyaçlarımı ben çocukmuşum gibi tatmin edecek biri çıkmaz mı” oluyor. Benim bildiğim, yetişkin bir kadın yetişkin bir erkeği alıp oğlu gibi yetiştirmek istemez. O nedenle işin zor. Kadınlar kısa süre içerisinde koca bebekleri evlat edinme konusunda arzulu olmayacaklarına göre, senin “günahım – sevabım” dediğin çarpık bağlanma stilini iyileştirip yetişkin ve güvenli bir bağlanma stiline çevirmen gerekecek maalesef.
Ben bu zaruri taktiklerin sebebini sosyal medya ve insanların oturduğu yerden anlık birbirlerine ulaşabilmelerine bağlıyorum.
Senin zaruri taktik dediklerinin çoğu birkaç nesil öncesine kadar erkeklerin otomatik olarak yaptıkları şeylerdi. Asıl senin “taktik değil doğal” dediğin şey yeni dünyanın, teknolojinin eseri.
Sonsuz seçenek olan bir yerde kimse bir tane seçenek ile yetinmek istemez.
Eğer seçeneğin yeterince iyiyse isteyebilir. Eğer bu seçeneği kaybedince, aynısını bulmak zor olursa gayet de isteyebilir. Eğer bıraksan da bir kaybın olmayacak bir seçenek olursan, evet yetmezsin, seninle yetinemezler.
Bu tabii ki dışarda iyi bir seçenek olsanız da sizinle yetinemeyecek, ilgiye aç kadınların olmadığı anlamına gelmiyor ama onları da bir zahmet tanımayı ve hızlıca bırakmayı öğrenin.
Hep daha iyisini ister.
Ne kadar iyisini alabildiği de kendi kapasitesi ile sınırlıdır. Karşısına kendisini isteyen daha iyisi çıksa bile, eldekinden olma yeterince yüksek maliyetli ise o atlamayı yapmak zordur. Kaçınız iyi maaşlı işinizi bırakıp bunun 10 katını kazanma potansiyeliniz olan ama riskli bir yeni kariyere geçebilirsiniz?
Tabii bir de eş bağı var, karşılıklı yatırım var, bir yatırım bağı var. İnsanlar, çocuk yetiştirmek için 10 yıllarca eş bağı kurabilen canlılar. Ayrıca öyle sürekli daha iyisini isteyecek kadar uzun da yaşamıyoruz. Bir eşten diğerine kaç kere atlayabileceksiniz, zamanla piyasanız düştükçe keşke 10 senede 10 tane insanla olacağıma, 10 senede bir eş bağı kursaydım demeyecek misiniz? Bazılarınız eminim demeyecek ama çoğunuz bunu diyeceksiniz.
Bu da insanı taktik yapmaya, ilişki ve ilgiyi diri tutmaya iter.
Umarım bu şeyleri yeterince tekrarlayıp otomatikleştirdikçe, bunun taktik değil doğal olan olduğunu, yazdıklarından akan efendi erkek zihin yapısının çocukluktan beri oynadığın taktik olduğunu, o taktik kümesinin tek artısının, yıllarca yaptığın için otomatikleşmesi olduğunu anlayabilirsin.
Beni ben olduğum için kabul eden biri ile karşılaşmayı isterdim.
Peki olduğun sen itici ise. Mesela sen, kıllarını bile almayan, 200 kiloya çıkmış, yıkanmayan bir kadını sırf onu o olduğu için kabul eder miydin? Ne alaka demeyin. Erkekler görsele daha çok bakar, kadınlar davranışa. Eğer bir erkek, yetişkin bir erkek gibi değil de, yetişkin bir kadına muhtaç (duygusal olarak muhtaç) bir çocuk gibi davranıyorsa, bir kadına öyle itici görünebiliyor. İstediğin kadar yakışıklı ol, paran olsun, vs. Bunlar en fazla sena tolerans gösterilmesini sağlar, kabul edilmeni değil.
Modern zamanlarda çok büyük bir istek sanırım.
Bir erkeğin kişiliği zayıf ve itici ise, olduğu gibi sevildiği hiçbir çağ olmadı. Biriyle evlendirildiği ve kadının mecburiyetten katlandığı çağlar oldu.
Bu arada geçenlerde, kaygılı bağlanma stiline (olduğu gibi sevilme hayaliyle yaşayan efendi erkekler bu kategoride) sahip insan oranının 90’larda yaklaşık %25 civarında olmasına rağmen, günümüzde %50’nin üstünde olduğunu gösteren araştırmalar olduğunu izledim. Bu 80’lerde olgunlaşan bir kavram yani elde veri yok ama kim bilir 50’lerde ne kadar azdı. Yani eskiden olduğu gibi sevilme ihtiyacı olan yetişkin erkek oranı da çok azdı, onu da unutmayalım.
Takipçimizin de birgün bunların taktik değil doğal olan olduğunu anlayabilmesini umarım.
Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.
Şimdi bu konularda çok kolay etiket yapıştırılıp borderline ya da narsist deniyor (çoğunda da kadın aslında adamın pısırıklığından asabileşip giden biri) ama öyle var sayalım.
Toksik bir kadın, özü aşağılık kompeksi içinde olan narsisti idealize etmeye başladığında, narsist buna mal gibi atlayıp, aşırı yükselip borderline’ın aşk bombardımanı gazını arttırmasına neden olabilir. Narsist erkekler love bombing ile tuzağa çekilmeye daha müsaitler zira love bombing ile kendilerine mükemmel erkek gibi davranıldıkça tam istedikleri, kan emecekleri, yakıt ihmali kurbanını bulduklarını düşünerek bağlanırlar. Tabii sonra kim kimin kanını emiyormuş görürler 🙂
Dengeli stabil bir erkeğin bu tür bir içsel aşağılık kompleksi, dışsal büyüklenmeciliği olmadığından kendini çok yerene de çok övene de “ne diyor bu mal?” diye bakar. Yani biri “sen berbatsın” dediğinde kendisine “yoo berbat falan değilim” der, biri “sen mükemmelsin” dediğinde “yoo mükemmel değilim” der. Bu nedenle de borderline aşk bombardımanı yaptığında “ben böyle mükemmel değilim, iyiyim ama bu kadar da değil. Bu kadında bir gariplik var” diyebilir. Narsist ise “tabii ki ben mükemmelim” diye gaza gelebilir.
Tecrübeli bir borderline kadının daha 1 ay olmadan narsist bir adama gösterdiği lovebombing, aşktan ziyade idealizasyondur. Buldum gaza gelen malı vereyim gazı olayıdır.
Böyle bir kadın hemen her erkekte, aşk bombardımanı (idealizasyon) aşamasından düğmeye basılır gibi bok bombardımanı (değersizleştirme) aşamasına geçer. Ve en geç bu geçişi yaptığında, dengeli ve stabil bir erkek tarafından hızlıca terk edilir. Narsist ya da başka şekillerde stabil olmayan, zayıf bir erkek ise aşk bombardımanı aşamasında kadına çok düştüğünden, bu geçişten sonra da bırakamaz.
Ben kitapta yazmıştım, her toksik kadın her erkeğe aşk bombardımanı yapmaz. Örneğin adam o kadar betadır ki ne idealize edebilir ne de idealize etmesine gerek kalır. Başından tepesine binebilir.
Teori mi kasıyorsun yoksa bir durum mu var?
“Kırmızı hapta genel olarak kadın sizi manipüle edemedikçe gözünde güçlenirsiniz ve sizi asla bırakamaz gibi bir düşünce de hakim.”
Burada, kırmızı hapta, manosphere’in her yerinde öğrendiğiniz şeyler az çok sağlıklı kadınlarda çalışır, sağlıksız ya da erkeklerle sorunlu kadınlarda çalışmaz. Erkeklere düşman olmuş kadına ne kadar maskülensen seni o kadar sevmez, o kadar saldırganlaşır. Ergen kafasından kurtulamadığınızdan mı nedir, bu işlerden bir çizgiroman kahramanı yaratmaya çalışıyorsunuz. Burada bin kere yazdım, o kadın dünyanın en özdeğerli ve özgüvenli erkeğine de öyle davranır. Bir zavallı ile özdeğerli bir erkeği ayıran, o kadını dize getirebilmesi değil, özgüvemli erkeğin böyle bir kadını hayatından hızlıca atarken, zavallının “bu kadını adam edeceğim, dize getireceğim” fantezileri ile, zayıflığının altında ezilmesidir.
Bir erkek zehirli bir kadını “ben bu kadını gücümle itaatkar kadın” yaparım diyorsa eskiden güçlü bile olsa artık zayıf, zavallı bir erkek olduğunu anlamalı. Güçlü erkekler böyle şeylerle uğraşmazlar.
“Yani güçlü bir duruşla her kadından saygı göremiyorsunuz.”
Hayır. Şimdi geçenlerde bir yerlerde yazmadığımi fark ettiğim, bariz olduğunu düşündüğüm ama birçok olgunlaşmamış erkeğin şaşırdığı bir şey söyleyeyim. Spesifik bir alfa erkeği sağlıklı kadınların birçoğu sevmez. Böyle “aslında çok istiyor, ıslanıyorlar ama istemiyor gibi davranıyor” değil, gerçekten istemeden, hoşlanmadan itici bulur.
Sadece efendi erkekler her kadın tarafından sevilir ama kadınlar onlarla da yatmazlar.
Bazen bir kadın “ay Çad çok itici” dedi mi manosphere’de aslında ıslanıyor, kıvranıyor ama yine de böyle diyor gibi bir yanılgı var. O kadın o gayet çekici olan adamı gerçekten itici buluyor olabilir. Aslında hayatın her alanında geçerli bir olay bu. Ne kadar omurgalı ve güçlü olursan, o kadar sevmeyenin olur, kadınlarda da bu geçerli.
Yani alfa erkeğin her kadın beni çekici bulur diye bir şey yok, havuzunuz artar ama sevmeyeniniz, sizi itici bulan da artar. O yüzden o kadar özgüvenli, özdeğerli, omurgalı adam oldum bu kız beni neden çekici bulmuyor diye düşünmenin anlamı yok.
Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.