Selam,
Günde ortalama 2 açılış ile 3 aydan fazla süredir elimde 3 tabak tutmaya çalışıyorum. Bazen oyunun zevki ile bu sayıyı aştığım oluyor. Bu durumda eskimiş tabaklar da kendiliğinden düşüyor. Her yaklaşmayı not alıyorum, hatalarımı not defterime kaydediyor bir sonraki açılışta dikkat ediyorum. Hatalarından ders almadıkça yeni bir girişim pek bir ileriye götürmez bizleri. Notlarımdan derlediğim birkaç rastgele açılışı paylaşmak istiyorum.
Starbucks seti.
Kahveciler açılış yapmak için çok uygun mekanlar, bu mekanlarda sayısız numara aldım, bunun için spesifik bir yöntem yok sadece gözümü fırsatlara açıyorum. Mekana girer girmez hedefleri göz ucuyla kontrol ettim, pek beni heveslendirecek bir hedef göremediğim için içeriye yöneldim. O gün henüz bir açılış yapmamıştım ve öncelikli hedefim öncelikle biraz laflayarak ağız tembelliğimi aşmaktı. Kahve alırken baristalarla onların konuşmasını sağlayacak ufak konuşmalar yaptım. Oturacak yer ararken uzun masada çalışan HB7 dikkatimi çekti. Koltuklarda boş yer olmadığı için masaya onun iki yanına oturdum ve kitabımı okumaya başladım. Koltuklardan biri boşalınca onunla birlikte koltuğa yöneliyormuş gibi yaptım, sonrasında koltukları paylaşmayı teklif ettim ve kabul etti. Karşısına oturduktan sonra benden konuşmamı beklediğini ve bunun gerginliğini hissettim işin doğrusu. O yüzden bu sessiz gerginlik geçene kadar kendi işime baktım, kahvemi içip kitabımı okudum. Yaklaşık yarım saat sonra okuduğu kitabı sorarak açılışa başladım, ilk etapta çok temkinliydi ve sadece sorduğum sorulara cevap verdi. Ben de okuduğu yazarla ilgili yarım yamalak bir şeyler geveledim. Yaklaşık 5 dakika sonra kendi okuduğum kitapla ilgili birkaç yem attım amacım onun da soru sormasını sağlayarak oyuna dâhil olmasını sağlamaktı. İlgi belirtisi aldıktan sonra “–Ne iş yapıyorsun” sorusu üzerine soruları kişisel alana doğru çektim. Soğuk okuma yaptım. Ortak ilgi alanlarını ortaya çıkarttıktan sonra, daha önce vermiş olduğum ‘zaman sınırlaması’ sebebiyle, (ki gerçekten kalkmam gerekiyordu) hoş biri olduğunu bir ara konuştuğumuz konular üzerine bir etkinlik yapmanın güzel olabileceğini söyledim. “Nasıl haberleşebiliriz” diye sorduktan sonra birkaç shit test aldım, nasıl savurduğumu hatırlamıyorum bunlar artık biraz içgüdü haline geldi ama işin temeli ciddiye almadığımı belli ederek abartarak dalgaya vurdum. Telefonunu aldıktan sonra iki gün sonraki aramama mesajla cevap verdi, birkaç gün süren mesaj oyununu beceremediğim için nextlemek zorunda kaldım.
Kitapevi seti.
Bu sette öncelikle belirtmem gereken şey, Mystery’den öğrendiğim kadarıyla yaklaşmaya zaman sınırlaması koymak ve beden diline dikkat etmek. Beden dilinde dikkat edilmesi gereken şey vücudunun tamamen ona dönük olmaması ve her an gidecekmiş izlenimi verilmesidir. Ek olarak göz temasının onun tarafından bozulması gerektiği gibi çokça detaya şimdilik girmiyorum.
Ufak bir kitapçıda kitaplara bakarak vakit öldürüyorum. Bir bölümde durarak gerçekten ilgimi çeken kitaplarla ilgilenmeye başladım. Bir süre sonra biraz yakınımda bir HB5,5’un olduğunu fark ettim. Göz ucuyla seçtiği kitaba baktım, en ufak bir fikrim dahi yoktu. Hey! diyerek giriş yaptım, – “bugün o yazarın kitabını başka birinde daha gördüm, nasıl bir yazar bugünlerde çok popüler galiba”.
- Evet iyi bir yazar aslında blablabla…
- Sanırım X kitabını da yazan kişi değil mi?
- Evet, falanfilan…
- Aynı isimde bir tiyatro oyunu izledim geçenlerde, sen izleyebildin mi?
Bundan sonra konu bu kadar çabuk olmasa da kitaptan bağımsızlaşarak sevdiğimiz yazarlara, gittiğimiz oyunlara geldi anladığınız üzere. Bu sırada vücut dili tamamen bana dönük olduğu ve söylediğim komik olmayan şeylere bile güldüğü için benimle ilgilendiğini anlayabildim. Bu sefer laf kalabalığı yapmak yerine ufak sessizliklerin olmasına izin verdim ve önüme dönerek kitapları incelemeye devam ettim ve tahmin ettiğim üzere sessizlikler her seferinde onun tarafından bozuldu. Etraftan bana kulak kabartanlar olduğunun farkındaydım bu beni gerdi ama yansıtmamaya çalıştım. Sonrasında aslında bir arkadaşımla buluşacağımı ama işten çıkamadığı için biraz vaktim olduğunu yakınlardaki Y kahvecisine gitmeyi planladığımı söyledim, eşlik etmesini istedim ve kabul etti. Oturduktan sonra ne iş yaptığımdan başlayarak aralıksız sorular sordu, bunun ilgi olduğunun farkındaydım ancak neredeyse verdiğim cevapları bile dinlemeden sorular peşpeşe geliyordu. Belli bir yakınlığı, aşinalığı kurma ve diğer buluşmanın temelini atma girişimlerinden sonra telefonumu çıkararak – “o halde seni haftasonu ararım” dedim bu noktada sevgilisi olduğunu söyledi, ben de “güzel haftasonuna kadar sana göz kulak olacak biri var anlaşılan” diyerek savuşturdum ve telefonunu aldım. Bundan sonraki buluşmada özellikle doğrudan mekânda buluşmak gibi söze dökmediği bir niyeti vardı. Bu buluşmada biraz saldıraylaşmış olabilirim ya bundan ya da gerçekten kızın sevgilisi olduğundan ikinci buluşmaya taşıyamadım.
Kendi istatistiğimi tuttuğumda yaklaşmaların %50 sinin telefonunu alabiliyor, bunların yarısını ilk buluşmaya götürebiliyor, bunların yarısını da ikinci buluşmaya taşıyabiliyorum. Prensip gereği pek az sayıdaki f-close’ları paylaşmıyorum. Sonuç olarak hayatımı buna adamadım ancak buna uyumlu hale getirdim. Bence işin püf noktası içsel oyun, çerçeve ve fazlasıyla sosyal olmak. Fazla pua bilgileriyle beyninizi yorup atalete kapılmayın. Fırsatlar ayağınıza kadar geliyor emin olun. En sık yaptığım açılışlardan örnekler paylaşmaya çalıştım. En kısa zamanda hatalarımı görme adına başarısız ilk buluşmaları da yazacağım okuyan herkese teşekkürler.
Konuk Yazar : Givemefive