Saha Raporu – Feminist Kız’a İnstagram Close

Tramvayda sevimli bir kızın yanında oturdum gidiyordum. Kız elinde bir dergiye göz atıyordu. Dikkatlice baktım ve ne göreyim feminist dergisi! 😀 😀
“Dur şu feministle bir kafa bulayım.” dedim ve sohbete başladım
S:Samurai
F:Female (şaka şaka feminist kız :D)

S:Dergiyi baya baya okuyorum yanından ama rahatsız olmadın umarım 😀 (sakin ses tonu ve 7saniyeden uzun lazer göz teması (Rsd Julien)

F:Hahaha hayır okuyabilirsin tam tersine hoşuma gitti. ( dergiyi elime verir) Al hatta oku biraz.

S:(Dergiyi inceler) Hmm bu dergi feminizmle alakalı bir şeye benziyor. Feminizm nedir?

F:(Yemi yuttu ve uzun uzun anlattı. Karşıyı konuşturmak social hook pointe girmek için etkilidir)

S:?Hmm sen bir feminist misin? Adın ne? 😀

F:(Bir an duraksadı) Ben Femininur :DD Evet ama yani (Açıklama yapacaktı +1 puan)

S:(Açıklamasını keserek) Harika! çak bakalım (çakarız ve elini elimin üstünde bir kaç saniye tutar. İLİ) Ben de Samurai.

F:Hehehe. Memnun oldummmm :)) (yavru köpek gülüşü)

S:Feminizm erkek haklarını da koruyor değil mi? Mesela bir Kuzey Avrupa ülkesinde bir kadın kocasını aldatıp başkasından çocuk yapmış. Bunun üstüne de yüzsüzce mahkemede “Çocuğun babası biyolojik olmak zorunda değildir. Bir aile olduğumuz için sosyal babası konumunda olarak çocuğa ve bana para göndermek zorundadır” diye iddiada bulunmuş ve adamdan yüklüce nafaka almış. Adam sonrasında intihar etmiş. Bu gibi durumlar hakkında ne düşünüyorsun? (Piç sırıtışı)

F:(Tam bu noktada benim onunla uğraşan bir tatlı serseri olduğumu fark etti ve gözlerindeki parıldamayla ve 6 yaşındaki kızların munzur gülüşlerini suratına takmasıyla bana bunu belli etti. Biz flört ediyorduk. Flörtün böyle bir şey olduğunu anlamak yüzlerce hatamın sonucuydu. Onu azdırdığımı fark ediyordum onun beden dilinden)

Heheheheehe tabi ki Samurai’cığım… böyle şeyleri yanlış buluyorummmm hihihihihihi 😀

Tüm vücudunu bana döner bileklerini aşağı çevirerek kolunun içini bana gösterir ve gülümseyerek göz teması kurar.

-Burada önemli bir not geçmek istiyorum. Bu kız dişil enerjiye sahipti ve sevimliydi. Neden feminist olsundu ki?
2 sebep vardı bildiğim.
1- Çok şişman çirkin olur erkeklerden rağbet görmezsin
2-Ağır bir travma yaşarsın (tecavüz vb) ve psikolojin bozulur erkeklere karşı cephe almaya başlarsın.

İkincisi kesinlikle değildi. Çünkü travmatik bir kadın yeni tanıştığı biriyle böyle güzel sohbet etmezdi. Bu kız DHVsi yüksek erkeklerden ilgi görmüyordu!!! Ama nasıl! Çok sevimli! Nofapin mi etkisi yoksa derken… sonra instagramına göz atmamla sebebini anlayacaktım…

S:Femininur ben bir sonraki durakta ineceğim. Seninle bir ara kahve içelim.

F:Olurr 😀

S:(Telefonu çıkarırım. İnstagram açar eline veririm. O da kendini arayıp takip eder.Sormaktansa bu hamleyi yapmak her zaman daha etkili oluyor.Numarada da bunu uyguluyorum. Özellikle İnstagram almanın sebebi DHV dolu video ve foto oluyor bu yüzden genelde İnstagram tercih ediyorum. RSD Max “İnstagramın senin ekürindir.” der.

S:Bir sonraki durakta iniyorum. Çok memnun oldum enerjin güzel. (Kısaca ve düşük temasla sarılırım o da karşılık verir sarılır) görüşürüzzz 🙂

Tramvaydan inince salonda İnstagram fotoğraflarına baktım. Bu kızın doğuştan yüksek dişil enerji ve anaçlık potansiyeli olmasına rağmen lise çağına kadar erkek gibi yetişmiş. Metal müzik dinlemeler (5 sene elektro gitar çaldım Dream Theaterdan tut Slayer’a Kadar solosuyla çalarım size ama kardeşlerim metal erkek müziğidir. Kız arkadaşımın dinlemesini asla istemem. Eskisen böyle düşünmezdim ama metalci kardeşlerim beni linç etmeden önce bunun bir tecrübe sonucu olduğunu bilin :).
Kız evde tek kız çocuğu bir sürü erkek kardeşi var. Okulda da erkek kankaları olmuş hep. Falan ama yüksek dhvli sevgilisi hiç olmamış belli çünkü böyle makyajına dikkat eden, güzel hanım hanımlık giyinen davranan bir moda üniversitede anca girmiş. 2015’de gotfather gibi dizini bacaklarının üstüne atıp arkasına yaslandığı fotoğrafı var hahahaha 😀

Ertesi gün: merhaba Feministnur. Bugün sana bir kahve ısmarlayım bir 20 dakika Pablo’da oturalım.

10 dakika sonda cevap:
F:Selammm 🙂 Bugün HD’de hödö projesi var müsait olmicam ama yarın zaman ayırabilirim 🙂

(bu güzel bir cevaptı bence. Kızın ilgisini buluşma soruma verdiği cevaptan anlıyorum genelde. Reddettiklerinde Yüzde 80 “O gün doluyum” diye cevap veriyorlar. Ama eğer “O gün doluyum ama şu gün boşum” diyorsa bu 3 ilgi işareti değerinde bir İLİdir bana göre.

S: Ama ben yarın taşınıyorum 🙂 (Cidden taşınıyordum hahaha şu an bu postu uçağı beklerken bavullarımın yanında yazıyorum. Kız feminist olduğu için koz arkadaş materyaline çok sokmamıştım ama bir deneyim olarak yürümüştüm. İyi kızmış ama sohbeti güzeldi.)

Konuk Yazar : Samurai

Saha Raporu – Renkli Ayakkabılar

Selam millet, hemen konuya gireyim. 1 aydır görüşemediğim bir arkadaşla buluşmak ve bir kaç set açmak için bir AVM’de buluştuk. Ortalıkta HB-6 yukarısı olmadığı için 30luk ablaları açtım lakin beni bir sinek gibi savuşturdular, bir iki daha böyle olması ve etrafta set olmaması ile, yakındaki bir AVM ye transfer olduk.

Girdiğimiz gibi arkadaşa “şu hatunu açsana ayakkabılardan iyi neg atarsin” dedim.

– Hayır, istiyorsan sen aç (bu kelimeler beni harekete geçirir).
+Bla bla..

+ Ben – Hatun

+Hey(omzuna dokunur,önüne geçerim), merhaba arkadaşımla ayakkabılarının ne kadar dikkat çekici olduğu hakkında konuşuyorduk ve dedim ki “acaba ayakkabıları gibi pozitif mıdır” ve işte (3 numaralı gülüş)

-ahh merhaba, teşekkür ederimm.

+Tahmin edeyim moda tasarımı okuyorsun.

-hahaha hayır, annem moda tasarımcısı.

+Bunu biliyordum, elini uzatsana birşeye bakmaliyim..

-(uzatır, erken teslim oldu)

+Düz tut, hayır birleşik. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun ? Hiç birşey hahaha. Şaka yapıyorum, dinle(parmak rutini)

-(gözleri parildiyor, dinliyor)

+Seninle 20 yıl sonra evleneceğim, o zamanlarda iyi bir anne bulacağımı pek sanmıyorum.

-hahahaha. Şu an YouTube için video falan yapmıyorsun değil mi?

+MMM, sanmıyorum(çevreye bakarım) sanırım şu kız benim için çalışıyor.

Hatuna dönüp bakarız ve

+Hayir, degilmiş.

TAKUR TUKUR

Birkaç şey daha, özgüven, insanlar ve çevredeki karakterler…….

TAKUR TUKUR

Birkaç şey daha, özgüven, insanlar ve çevredeki karakterler…….

+Adın ne?

-Hatun (sonradan unutuyorum)

+Hatun mu? Bisküvi ismi gibi.

-Nasil ya böyle bisküvi ismi mi olur?

+Sen ne diyorsun, eskiden bunlar Bim ve Şok da satiliyordu, dandik ve yan marka bilirsin;)

– ya tam bir saçmalık böyle bisküvi mi olurmuş(Neg yerine oturdu), bu arada nerede oturuyorsun?

+Bla bla.

-Uzakmışşş

+Bu bana gelemeyeceğin anlamına geliyor

-ahh, evet bu çok kötü(küçük kız hareketleri)

+Merak etme seni alırım..

TAKUR TUKUR..

+Bak ne diyeceğim, seninle sohbet güzeldi, buna devam etmeliyiz(telefon çıkar).

– O zaman burda tekrar karsilasiriz tekrar devam ederiz.

+Buraya yolumun düşeceğini sanmıyorum hem bu an bir daha hangi insanın başına gelir, bak reddetmek bir seçenek ama önemli olan doğru bir adım atabilmek.

Numara alınır ama devam edilmelidir

Biraz sohbetin ardından,

+Hafta sonu ne yapiyorsun?

-Aslında boşum ama sınav olabilir takvime bir bakayım.

+Ooo randevu ile çalışıyoruz.

-hahaha. Hayır sınav şeysi(kolay kız olmak istemiyor).

Bla bla takur tukur..

-Cumartesi muhtemel.

+Çok karamsar, karamsar insanları hiç sevmem.

-bla bla.

Velhasıl kelam Cumartesi için sözleştik. Olur olmaz sorun değil, bu cümleler 5 dakikalık kısım, 10-15 dakika konuştuk. Bu set aslında biraz sancılı idi, çünkü 20 gündür set açmıyordum ve hızlı konuşuyordum, tabii tonlamalar hariç. Beden dili iyiydi, ses tonu iyi olmasa da doğru yerde doğru tonlamalar seti kurtardı.

Yazıyı şu efsane söz ile bitireyim;
Ne dediğin dediğin değil nasıl dediğin olay.

Konuk Yazar : Casanova

Saha Raporu – AVM Mağaza yürümesi

Dün akşam 8 gibi Avm’de yeni bir şeyler almak için geziyordum. Mağazaya girdim klasik size nasıl yardımcı olabilirim diyen reyoncu bir kız geldi. Gösterdiğim pantolona uygun bir gömlek bakmasını söyledim. Getirdi ve “gelin kabine deneyebilirsiniz, ben burada olacağım beden seçiminde veya renk uyumu sorununda yardımcı olabilirim” dedi. Getirdiği gömlek benim hoşuma gitmedi. Yeni bir şeyler getirdi durdu. Bari hazır dışarıdayım az kendimi geliştireyim demiştim. Buradan tanıdığım bir arkadaşımdan öğrendiğim soğuk okumaları denedim.Ben(B)
Kız( reyoncu)

(B)- Part time çalışıyorsun belli kesinlikle okuyorsun hatta kimya mühendisliği bölümün değil mi?
(reyoncu)- Hayır ya(gülümseyerek) nereden çıktı kimya?
(B)- Böyle her an gizli karışımı çıkartıp üstüne döküp yok edicekmişsin gibi duruyorsun.
(reyoncu)- Cidden o kadar yorgun mu duruyorum? /Burada sohbeti uzatmak için bu tepki.
(B)- Perişan duruyorsun beni de olumsuz etkiledin bak şimdi almasam mı gömleği acaba?
(reyoncu)- Hayır çok yakıştı almalısın.

Bana bir kaç soru sordu. Sporcu(karate) olduğumdan bahsettim. Kendisi de judocuymuş, iyi denk gelmişti. İkimizinde spor dalları aynıydı konu oradan ilerlemişti. Kabine bir kız arkadaşı geldi. Gelen arkadaşı da konuya dahil oldu onlar aralarında konuşmaya başladı. Ben ise beğendiğim gömleği aldım kabinin kapısını açtım çıktım.

Benimle ilgilenen kız sohbete yeni dahil olan kızın götüne şaplak attı, sırıttı. Ben de şaşırmadım değil ne tepki vereceğimi şaşırdım :d Kız beni görünce çok özür dilerim felan dedi. “Neden özür diliyorsun?” dedim, “bu durum için” dedi. “Sorun yok benim için de hoş bir anı oldu” dedim.

(B)- Seninle hoş bir sohbet ettik. Saat 10 gibi işin biter diye tahmin ediyorum. Benim bir eve uğramam gerekli daha sonrasında seninle bla bla yerde ki cafede oturup kahve içelim dedim.

(reyoncu)- Bilemiyorum yeni tanıştığım biriyle ne kadar uygun olabilir ki?

(B)- Kararını verirsin sen ben dediğim yerde olucam(gülümsedim)

10.15 geçe felan mekana gittim. Ben zaten gidicektim gelmese de sorun olmayacaktı. 10.35 civarı geldi aslında beklemiyordum ama geleceğinden eminmişim gibi bir yüz ifadesi sergiledim. Ayağa kalktım elini uzattı elini sıktım. Yanak yanağa öpüşmeye geldi öptüm ve oturduk. Güzel loş ışıklı bir mekandı.

“Filtre kahve söylüyorum iki tane. Senin ki sütlüdür diye tahmin ediyorum.”

“Evet” dedi. Sipariş verdim sohbet ettik. Genel tanışma felan buraları çok detaya girmiyorum. Zaten yukarıda bir çok şeyi detaylı anlattım.

Sporumdan sorular yöneltti. İkimizin de ilgi alanıydı aslında gerçekten iyi bir tesadüftü. Hiç sıkılmadan konuşuyor keyif alıyordu. Beni salonuna davet etti. Klubunde ki hocalarını tanıdığımı söyledim. Bir tanesi öz amcam oluyor.

(reyoncu)- Çevren çok geniş herhalde? / Burada ah evet böyle geniş dersen büyük hata olur.

(B)- Yeteri kadar olduğunu düşünüyorum.

(reyoncu)- Peki daha önce neden denk gelmedik çevremde bu kadar tanıdığın olduğu halde?

(B)- Gelmişizdir belki de?

(reyoncu)- Evet olabilir. Olsun sonuç olarak şuan denk geldiğimizi biliyoruz.

Sohbet böyle devam etti. Bir tek çevre konusunda tetikleyici bir soru ile karşı karşıyaya bıraktı beni. Ondan da gayet başarılı şekilde ne kendimi büyük göstererek veya küçük göstermeden atlatmış oldum.

Hoş bir sohbetti ama artık kalkma vaktimiz geldi. Hesabı ben ödedim davet benimdi sonuçta orada ben ödeyeyim. Bırak lütfen demeye başladı tamam bir sonra ki buluşmamızda sen ödersin dedim.(ikinci buluşmaya da sinyal çakıldı burada)

İkimizin de yolları ters olduğundan metroya kadar beraber gittik .

(B)- Başka bir zaman görüşürüz reyoncu
(reyoncu)- Olur görüşelim 🙂
(B)- Telefonunu ver.

Numaramı yazdım kaydetti. Gece için teşekkür etti ben evime o evime ayrılmış olduk.

İlk kez bir set sonrası buluşma yaptım. Gerçekten kendini inanılmaz iyi hissediyorsun. Burada beni tetikleyen kısım kızın götüne şaplak atması olmuştu. Eğer böyle bir olay yaşanmasa böyle bir sete girişmecektim. Gömleğimi alıp mağazadan çıkıp evime gidicektim. Hem güne +1 skor eklemiş oldum, hem de benim için çok iyi bir anı olmuş oldu. Geri döneceğini biliyorum. Numaramı da bu yüzden vermedim. Bıraktığım etkileşimle ,gece sonunda kendisinin yanağımdan öpmesiyle, ve bir çok detaylarla anlamış oldum.

Detayların bir çoğunu kaçırmış olabilirim. Çok detay verip sıkmakta istememiş olabilirim karışık o durumlar bilemiyorum. Herkesin dışarıya çıktığında algılarını açık tutmasını, bir yere gittiğinde mekanı enerjisiyle parlatmalı diye düşünüyorum. Gün sonunda hiç bir şey yolunda gitmiyorken çok güzel olaylarla karşılaşılabiliyor. Bu olaylar sadece kadınlar felan değil bir çok şeyden o yüzden Anı değerlendirebilmek gerçekten harika bir olay.

Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Herkese iyi oyunlar

Konuk Yazar : Oxampyl

Saha raporu: Feminist kıza s-kapanış

Merhabalar !
Eğlenerek okuyacağınız bir rapor olması ümidiyle yazıyorum. Kendimden bahsetmem gerekirse ; oyun ile tanışmam altı sene öncesine dayanır. Kırmızı hap ile ise daha yeni yeni haşir-neşirim. Turkiye’ye gelen herşeyin bozulduğu gibi kırmızı hap düşüncesinin de burada bozulmaya başladığını düşünüyorum fakat Erkek Adam sitesi tam da o old school kırmızı hapı size öğretmektedir. Emeği geçen herkese teşekkürler öncelikle. Hayatımın en mantıklı makalelerini burada okudum.
Neyse, rapora donelim. Bu işin içerisinde uzun süredir bulunanların aksine ben hala kendimi PUA olarak adlandırıyorum ve bununla gurur duyuyorum . Geçen hafta bununla daha fazla gurur duydum.
Altı sene boyunca ömrümü hep sahada geçirdim. İş çıkışları,  arkadaşlarımla buluştuğumda. Bunun ekmeğini hep yedim. Her tecrübeyi yaşadım. Altı sene öncesinde elime kız eli değmemişken..
Normal şartlarda online oyun sevmiyorum. Sahada yüz yüze iletişim daha bana göre. Ama son zamanlarda pek vaktim olmadığından instagram üzerinden oyuna sardım. Kullanıcı adıyla alakalı mesaj attığım bir kız ” ne diyorsun ya?” dedi ve oyun başladı. Saat gecenin 4’ü idi. Biraz konuştuktan sonra işyerinin benim evime yakın olduğunu öğrendim ve bir gün buluşmak adına numarasını istedim. Sonrasına whatsapptan devam ettik ve kız uyudu. Ben o gün gece 1’de uyandığım için uyumadım.  Sabah günaydın mesajı attı.
Arkadaşımla buluştuktan sonra öğlen saatlerinde eve dönerken onu aradım. ” Beşiktaşa geçiyorum, arkadaşımla buluşacağım yolun düşerse uğra ” dedi.
Almanya’dan gelen bir arkadaşımı aradım (kendisi de pua) bana winglik eder umuduyla . Kızların yanına gittik ve bütün iletişim kötüye gitmeye başladı.  Bunu beklemiyordum. Fakat çok umursamadım.  Kendi karakterimi gruba aktarmaya çalışıyordum.  Grup teorisinin özü budur . Çoğu kişi işler sarpa sarınca bırakıp gider, bense “Kendi eğlencem” modunda takılıp en ufak bir şeyle -sacma dahi olsa- ortamı neselendendirmeyi seviyorum. Oyunun en önemli iki kuralı: Kendini her zaman iyi hisset , insanlara her zaman kendilerini iyi hissettir.
Kızlar gülüyorlardı eğlendikleri belliydi . Ben sürekli sataşıyor, rahatsız olduklarını veya olacaklarını hissettiğim anda geri çekiliyordum. Kızlar kalkıp tuvalete gittiğinde wingim gitmek istediğini söyledi .  Benim de Taksim de bir görüşmem vardı. Kızlar geldiğinde gitmemiz gerektiğini eğer görüşmek istiyorlarsa bir saate kadar döneceğimi söyledim.  Muallakta cevap verdiler. ” Bakın,  görüşmek istemiyorsanız sıkıntı yok. Bana net olun kararsızlık sevmiyorum” dedim sert bir şekilde. Tamam arasiriz dediler. Gidip işimi hallettim çıktığımda mesaj atmışlardı ve dönüş yaptım.
“Bana gel istersen , otururuz” dedi set. Same day lay e gidiyordum daha 12 saat bile olmamıştı. Wingimi aradığımda gelmek istemedi . Ben de diğer arkadaşımı aradım.
Evde ortam daha da renklenmisti ve birbirimize daha acildik. Flort koçluğu yaptığımdan bahsettim , onlar da feminist olduklarından ve kadının ne kadar üstün olduğundan vesaire. Zaferimi onların ne söylediğini umursamayarak perçinledim. Umursasam tuzağa düşerdim. Çerçeveyi korudum ve golümü attim .
Bunu şu şekilde yaptım; tartışmaya girmeyerek , kendini kanıtlamaya calisircasina hayırrrrr erkek ustunnn demeyerek ama onlari da kabullenmeden. Ilerleyen dakikalarda ” Gel son erkek bükücü ” dedim. ” seninle bir oyun oynayacağız ” Göz teması oyunumu oynadım en yakin mesafeden ve geri cekildim.  Seksüel gerilim kurulmuştu. ” iyi arkadaş oluruz seninle ” dedi . Bummmmm friendzone:)
Bunun olması normal çünkü fiziksel olmamıştım.  Ama altı sene boyunca oyunun bana öğrettiği bir şey var. Eski erkek arkadaşı dinlemediysen ve cinsel gerilimi kurduysan hala umut var demektir . On saniye önce kurdum zaten 🙂 “Eyyy gözlerime bak” dedim yakın mesafede
 ” Friendzone bana gore olmadi hiç bir zaman” güldü, yakınlaştı , öptüm.. Alkış…
Artık sariliyorduk ve cinsel enerji odayı kaplamıştı ama izole etmem gerekliydi . Su istedim beraber mutfağa gidip yiyismeye başladık. Döndüğümüzde sarıldık , şarkı söyledik ve story attık. Dokunduğumda bazen uyarıyordu ve pardon deyip çekiliyordum ( Rsd Julien ‘dan ögrendigim en önemli sey) ve iki dakika sonra tekrar yakinlasiyordum . Bu hep bu sekilde itme – cekme seklinde devam etti. O tuvalete gittiğinde ben de mutfağa geçtim. O dönerken cagirdim ve duvara yapıştırıp öpüşmeye başladım. Arkadaşı geldi ve  “Ne yapıyorsunuz ?”diyerek güldü.  Sanki bir saattir önünde yapmıyormuşuz gibi .Arkadasini utandirmaya çalışıyordu.  Toplamazsam kapanış olmazdı . Ben de makaraya sardım.   “ Muhabbet edeceğiz ya musade etsene” diyerek guldum . Gittiğinde öpüşmeye devam ettik.
“Sesleri hala geliyor “ dedi kulağıma. Elinden tuttum.
“Sanirim daha sessiz bir yer var, gel” dedim ve yönlendirdim.
Tuvaletin yanındaki odasına geçtik.
Onu boşalttıktan sonra erkek düşmanı feminist beni nasıl tatmin edeceğini sordu. Suratına boşaldım.
Kilit noktalar
Çoğu şeyi atlamış olabilirim üstünden bir hafta geçtiği için hatırlamıyorum.  Fakat bazı önemli noktalar şunlar :
  • Çoğu kadın kulaktan dolma bilgilerle ya da erkek düşmanı ortamda yetişip kendilerini feminist adlediyorlar ama ERKEKLERE MUHTAÇLAR.
  • Kadınlar yönlendirilmeye her zaman yonlenerek cevap verir.
  • Her ihtimali göz önünde bulundurun ve iyi bir winginiz olsun.
  • Eğlenin ve eğlendirin.  Yapmak için yapmayın içinizden geldiği gibi yapın.
  • Her zaman ve her durumda yeterlisiniz.  Uzun dönem ilişki harici maddiyat sorun değildir
  • Harcadığım tek para kızın evine giderken ki taksi parasıydı, biraları onlar sipariş ettiler.
 Konuk Yazar : Gaspard – Eski Sosyal Dinamikler Eğitmeni

Kazanılması gereken ödül olmak ya da çürümemek ama olgunlaşmak

Erkek bir kendisine bir kız arkadaş arıyordu. Birçok kıza yürüdü ve onları KAZANMAK için elinden geleni yaptı. Hepsinde de yenilgiye uğradı.

Kızın birine çiçekler aldı, diğerine hediyeler. Bir başka kıza çikolatalar aldı.

Kızla konuşurken, kızın her dediğine hemfikir oldu. Yapacaklarını planlarken, kızın tek sözüyle tüm kendi planlarını değiştirdi. Kadınlar tüm hayatının etrafında döndüğü birer güneş oldular.

Ama zavallı erkek sürekli yere çakıldı ve yandı.

Daha yaşlı kadınlar ve arkadaşları “çünkü senin ne kadar İYİ olduğunun farkında değiller” dediler.

Ama yine de erkek, tüm çakılmalarında ve yanmalarında ortak bir noktayı farketmeye başladı. “Bütün bunlarda tek sabit benim. Ya bütün bu yenilgilerin sebebi benim ısrarla yapıp durduğum bir şey ise?”

Aynı şeyleri yapmaya devam etti. Bekleneceği gibi yine çakıldı, yine yandı. Ama birgün içinde bir şeyler kaydı. “Artık yeter!” dedi. “Neden dilenci gibi davranıyorum? Zekiyim, yakışıklıyım, geleceğim parlak ve asıl kadınlar beni elde etmek için çalışmalı!”

Ve sonunda, çiçekler almayı, hediyeler vermeyi, çikolatalar getirmeyi, kızın her dediği ile hemfikir olmayı, herşeyi kıza göre planlamayı ve onun kaprislerinin yörüngesinde dönmeyi bıraktı.

“Artık hatunları göklere çıkarmak yok” zira …

“Sen çok iyi bir avsın.”

“Evet” dedi Pook. “Sen kazanılması gereken bir ödülsün.”

Genç adam büyük bir sevinç ile hoplayıp zıpladı. “Süper! Bu demektir ki kılımı kıpırdatmayabilirim, hayalperest alışkanlıklarıma devam edebilirim ve kendimi değiştirmek için hiçbir şey yapmama gerek yok! Bunu duyduğuma sevindim zira ben zaten mükemmelim ve kimse için değişmeme gerek yok!”

Pook genç erkeğe okkalı bir tokat attı. “Aptal ergen! Eğer hayat seni değiştirmiyorsa, sen o hayatı yaşamıyorsun demektir! Hayat tarafından tamamen değiştirilmeyenler, onun zerre farkında olmayanlardır!”

Ama genç erkek inatçıydı. “Ben” dedi, ders verir bir tonda. “hiç kimse için değişmeyeceğim.”

“Ya kendin için?”

Kendimi olduğum gibi seviyorum!

“Tamam! Bu kadar yeter!”

Genç erkek şaşırmıştı. Pook’u hiç sinirli görmemişti.”Ben neysem oyum” diye ısrar etti.

Bunun üzerine Pook 2 genç erkeği yanlarına çağırdı. Her biri birer köşede duruyordu. Pook şöyle dedi : “Önümüzde, hayatın başında 2 erkek var. İkisi de aynı kökenden geliyorlar ama gittikleri yerler birbirlerinden çok farklılar. Önce birinci erkeğe bakalım.”

Genç erkeğin çocukluğuna şahit oldular. Çocuk kafasını çarptığında, gidip annesine  ağlıyordu. Annesinin eteğini çekiştiriyordu. Annesinin yanında güvende ve rahat hissediyordu. Babasının yanında ise için için, anlamlandırmadığı bir korku hissediyordu. Cezaları, süreleri ve öğrenilmesi gereken dersleri babası belirliyordu. Çocuk ise bu tür zor şeylerden uzak görünen annesinin yanında olmayı tercih ediyordu.

Sonra, ikinci genç erkeğin çocukluğuna gittiler. Onun çocukluğu da birinci erkek ile tıpatıp aynı idi!

Genç erkek sabırsızlıkla, “bununla nereye varmaya çalışıyorsun?” diye sordu.

“İzle” dedi Pook.

Birinci erkek, annesi ile beraberken hissettiği o çekici, rahimdeymiş güveni veren histen hiçbir zaman kurtulamadı. Gerçek hayata atıldığında, zamanın rüzgarı nereye eserse oraya savrulan bir yaprak gibiydi. Hayatta ne yapmak istediğini bilmiyordu ve bu nedenle çevresindekiler ne yapıyorsa onu yaptı. Arkadaşlarının elinde, kendi işine bakmak için hiçbir zaman gruptan kopamayan bir kukla idi. Oyun oynamak ona annesinin yanındayken hissettiği rahatlık ve neşeyi hatırlatıyordu ve bu nedenle oyun oynamayı çok seviyordu. Sonunda bir kız buldu ya da daha doğrusu kendisinden hoşlanan (belki de kim bilir kendisine tahammül edebilen) ilk kızı seçti ve evlendi. Ne yazık ki evliliği sadece birkaç yıl sonra bitti ve boşandılar. Zavallı erkek “beni neden terk etti?” diye zırladı. “Onu EL ÜSTÜNDE tuttum! Ona hergün çiçek aldım. Soneler söyledim. Ona onu sevdiğimi sürekli söyledim!” Kadın ise “ondan bıktım” diye yakındı. Erkek hayatta yıkılarak ve sonra tekrar yıkılarak yol aldı ve hayatı boyunca çocukluğunun neşe dolu kumdan kalesini tekrar inşaa etmeye çalışsa da, hayatın dalgaları kaleyi yıkıp durdu. Sonunda unutulmuş ve önemsiz biri olarak öldü gitti.

“Offf!” diye haykırdı genç adam. “Bu çok korkunç!”

Pook, “korkunç olan ne?” diye sordu. “Sonuçta o sadece kendisi oldu! “Şimdi ikinci genç adama bakalım.”

İkinci genç adam, artık çocukluğun bittiğini kısa zamanda anladı. Yaz tatillerinin dertsiz tasasız ve feminen saadetinin sonsuza kadar tekrarlamaya çalışmak yerine, gerçekliğin kucağına atladı. “Hayatımı bir hiç olarak yaşamayacağım!” dedi. Arkadaşları ve çevresi onun sürekli kendisini geliştirmesini, yeni yeni yetenekler elde etmesini şaşkınlıkla izlediler. O ise tam tersine arkadaşlarına şaşırıyordu. “Sanki zamanda donup kalmışlar gibi” dedi. “Ben değiştim ve bunu onaylıyorlar. Ama onlar aynı kaldılar!” İstediği kadını SEÇTİ. İstediği kariyeri seçti. İstediği kaderi seçti. Hayatın zorluklarına meydan okudu ve onlar karşısında geri çekilmeyi reddetti. Birinci genç adam yaşadığı çağ ile tanımlanıyor iken ikinci genç adam yaşadığı çağı tanımladı! Öldüğünde ardından, sayısız insan ağladı. Onun bir dahi olduğunu düşündüler. Diğerleri onun çağının ötesinde bir yetenek olduğunu söylediler. Bazıları ise ona ilahi bir el değdiğinden bahsettiler! Bu zavallı aptallar başarıyı başka ne şekilde tanımlayabilirler ki? “Böyle bir şeyi insan sonradan kazanamaz” dediler. “Doğuştan gelen bir şey olmalı.” Hayır! O böyle başarılı idi zira o, dünyanın ve kültürün elinde şekillenmek yerine onları elleriyle şekillendirmeyi seçen bir Erkekti.

Pook “fark çok basit” dedi. “Birinci genç adam yüzünü bebekliğe dönmüştü. İkinci genç adam ise yüzünü bebeklikten öteye dönmüştü. Birinci genç adam ana rahmine geri dönmeyi diliyordu; ikinci genç adam ise ana rahminden uçup gitmeyi istiyordu. Birinci genç adam dünyada yumuşacık ve rahat bir yer arıyordu; ikinci genç adam ise yumuşacık rahatlığı ardında bırakmayı diliyordu. Birinci genç adam olağandı; ikinci genç adam ise olağanüstüydü. Bu nedenle ikinci genç adam Çok İyi Bir Avdı ama birinci genç adam en fazla evrende boşluk dolduruyordu.

“Anladım” dedi genç adam. Şaşkınlık içindeydi. “İkinci genç adam sürekli daha iyi olmak için çalışıyordu. Birinci adam ise, eğer daha kötüye gitmediyse, aynı kaldı.”

“Aynen! Bu ÇÜRÜMEK ile OLGUNLAŞMAK arasındaki farktır. İyi bir meyve olmaya bak! KAZANILMAK istenen ödül ol!”

Çeviri : 15 Ders – Altıncı Ders – Pook’un Kitabı

Çeviren : İsimsiz Adam

Mahmut’un Notu :

Geçenlerde Pook’un bir sözünü tweet attığımda İsimsiz Adam rumuzlu okur instagramdan bana mesaj atarak, Pook’tan çeviri yapmam gerektiğini ve sitede Pook çevirisi olmamasının büyük eksiklik olduğunu söyledi. Ben Pook’u sonradan okuyan biriyim, okur 2000lerin başından biliyormuş. Dediği doğru. Pooksuz kırmızı hap sitesi olmaz. Kendisine çeviri yaparsa yayınlayacağımı söyledim. Sağolsun en güzel Pook yazılarından birinin en güzel yerini çevirmiş.

Bilmeyene tanıtayım, Pook, 2000 – 2006 yılları arasında SoSuave adlı PUA / Seduction Art forumunda yazan ve olayı PUA’dan kendini geliştirmeye, iyi çocukların derdinin teknik bilmemekten daha büyük olduğuna ve iyi çocuğun toplumda daha temel bir cinsiyet politikası kayması (feminizm ve cinsiyet sosyal inşaadır politikası) nedeniyle toplumca “üretildiğine”, kendine odaklanmaya çeviren esrarengiz kişidir. Kırmızı hap ilkin Sosuave PUA forumunda yavaş yavaş şekillenen fişten çekilme kavramı ile ortaya çıktı ama temellerini ilk atan Pooktur.

2006 yılından sonra kısa bir süre sonra bir blog açmış ama sonra tamamen ortadan kaybolmuş.

Kırmızı Hapın ağa babası, sonradan SoSuave forumunda moderatör olan Rollo Tomassi olarak bilinir ama Pook Rollo’dan öncedir.

Pook’un kitabı, Pook’un SoSuave yazılarının derlenmesi ve özellikle 15 Ders kısmı zamanının çok ötesinde. Şiddetle tavsiye ederim. Türkçesini şurada bulabilirsiniz. İngilizcesi bedava olarak şu sitede. Pook’un Kitabı.

Saha Raporu – Instagram’da Mesaj Oyunu

Merhabalar, saha raporuna başlamadan önce sonuçta başarısız olduğumu belirteyim gerisini okuyup okumamak size kalmış. Şimdiden teşekkür ederim.

19 yaşındayım ve üniversiteye başlayana kadar kızlarla konuşamıyordum bile. Bir kız bana selam verdiğinde hatta gülümsediginde bile heyecanlanıp orayı terk ediyordum. Ki üniversiteye başlayana kadar markette kasiyer bayan olduğunda bile elim ayağım dolanırdı. Dışarıya tek başıma çıkmaya korkuyordum bu arada, yani o marketlere de hep ailemle gidiyordum. Bunları durumum hakkında bilgi vermek için söylüyorum.

1 yıldır hem bu siteyi okuyorum hem de youtube da bu konuyla ilgili bulduğum birkaç yabancı kanalı takip ediyorum. Ve utangaçlıgımı yenmede en etkili olan şey bir abimle dansa başlamamız oldu. Bir yıl içinde bir kıza yürümedim ama utangaçlığımı büyük ölçüde yendim. Kızlara normal bir insana nasıl davranıyorsam öyle davranmaya başladım ve dans bu konuda çok etkili oldu. Aynı şekilde artık dışarıya çıkmaktan çekinmemeye başladığımı da söyleyeyim, çünkü insanları takmamaya başladım. Ancak bir yılın sonunda hayatımda ilk kez bir kıza yürüdüm ve sonunda başarısız olsa da bana çok şey katan bir oyun çıkardığımı düşünüyorum. Başlarda kızın çerçevesine giriyordum ancak yine de işi sonradan toparladığımı düşünüyorum.

Kızı instagram da buldum ancak hiçbir ortak arkadaşımız yoktu, sadece kızın biosundaki lise Ankara’da idi ve şuan Antalya’da üniversite okuyordu. Ben de şu an Ankara’dayım. Son olarak başlamadan belirteyim,kızın profili gizliydi, 1000+ takipçisi vardı ama takip ettiklerinin sayısı çok daha düşüktü. Yani ilgi orospusu mu bilmiyorum, sizin takdiriniz. Kıza takip isteği yolladım, o da kabul edip beni takip etti. Ardından ilk gün bir şey yazmadım sadece o hikaye paylaşınca ona bakıyordum ve ben de onun da benimle ilgilenip ilgilenmediğinden emin olmak için hikaye paylaşıyordum. 3 hikayemin de hepsine paylaştıktan sonra 1 saat geçmeden baktı. Ben de 2. Günün akşamı bir kitap fotoğrafı ve kitapla ilgili bir yazı paylaştığını görünce mesaj attım. E : Erkek, K :Kız

E : geçen hafta bitirmiştim bunu 😀
O bölümü bulana kadar da canım çıktı, “beni dinlemekten yorulma, çünkü ben yorulmadım hiç” hoş.
K : Eveet öyle gerçekten 🙂
(Burada yazacak bir şey bulamadım ben de “muhabbet etmek için kendini kasma” diye düşünüp mesajını beğenip bıraktım. Hemen ardından da kız benim mesajımı beğendi)
E: Ahaha karşılıklı beğeni mi yapıyoruz mesajlara 😀
K: Hayır içimden geldi. Onun için yaptım 😀
(Kızın profiline girip en yukarıda duran fotoğrafını beğendim sonra da beklemeden yazdım)
E: Fotoğraflara yok yani 😀 geri alıyorum o zaman 😀
(Kız benim de son paylaştığım gönderiyi beğenir)
E: Tenkss, çok naziksiniz 😀
K: You’re welcome. Siz de öylesiniz efendim 😀
E: bir beyefendi olmak bunu gerektirir 😀 özellikle ingilizcen varsa ve edebiyat seviyorsan 😀
K: :D:D
(burada kız sadece gülücük atınca yazacak bir şey bulamayıp konuşmayı bırakmayı düşündüm ama hayatımda ilk defa bir kıza yürüyorum. Hem de daha önce tanımadığım birine. O yüzden şansımı denemek istedim.)
E: Like atınca kalp gönderiyordu normalde, gitmiş ama o inanamıyorum 🙁
K: Çok mu seviyordun ki
E: Haliyle ankara’da barzolar hep. çok yok öyle kalp atacağım kişi. Antalya’da birilerini bulursam yolluyorum 😀
K: Antalya’dan mı gittin Ankara’ya 😀
E:Yok 😀 çok alakasız bir yerden geldim hatta.
K: neresi 😀
(Kızda ilgi uyandırmak için direk cevap vermek istemedim.)
E: ama çocukluğum Antalya’da geçti, ondan seviyorum orayı. Hem kızları daha sıcakkanlı 😀
K: Ben de Ankara’dan geldim, ama Aydın doğumluyum 😀 İşte üniversiteyi kazanınca ailece taşındık buraya 🙂 bunları niye söylüyorum bilmiyorum ama senin nereden geldiğini merak ettim.
E: Evet, Ayşe hanım aydın doğumlu ve yarışmamıza ankara’dan katılıyor. Ailesiyle birlikte yaşıyor, öğrenci :D(Kızın adını değiştirdim.)
K: Ehliyeti yeni aldı ve arabası yok 😀
E: Ben onu da yapamadım daha 😀 şanslı say kendini 😀
K: Öyleyimdir 😀
E: neyse o zaman ben arabayı getireyim sen de gezdirirsin artık, depoyu sen dolduruyorsun yalnız 😀
K: Niye ben 😀
E: Centilmenlik de bir yere kadar canım 😀 Antalya’dan başlarız sahili takip ede ede İspanya’ya. Mis gibi.
K: Ya bu arada benim sevgilim var da sen öyle bir anda yazınca bir şey diyemedim. Sadece söylemek istedim.
(Burada doğru söylediğinden emin değilim, son fotoğraflarına şöyle bir göz attım sevgilisiyle fotoğrafı yoktu. Ben de shit test olarak gördüm bunu.)
E: Sana bir sır vereyim mi ?
K: 😀
E: Kimseye söylemek yok 😀
K: Dinliyorum 😀
(Kız bu son mesajı ben yazdıktan 3-4dk sonra attı. Ben de hemen cevap vermeyeyim diye o kadar bekliyordum. O sırada profilime girip en eski ve yenisi karışık fotoğraflarımın 3 ünü beğendi.)
E: Benim de var. Ama seninle konuştuğumu bilmiyor 😀
K: Evet o yüzden ayıp olmasın, seninle konuşmak güzeldi.
K: İyi geceler 🙂
(Burada da shit test e devam diye düşündüm ama kız ikonci olarak da iyi geceler diye mesaj atıp kestirince vazgeçtim.)
E: Nazik demişken bu kadar nazik olacağınızı da beklemiyordum. Romentik komedi sonu gibi oldu 😀 Ayıp olmasın o zaman, sana da
K: 🙂

Kız gülücük, kahkaha vb koyduğu için sürekli ben de kullandım. Son kısımdaki belirttiğim yer hariç mesajların hepsine anında cevap verdi, ben de öyle yaptım. Başlarda sırf muhabbeti ilerletmek adına çerçevemi koruyamamış olabilirim ancak yukarıda da dediğim gibi hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşadım ve başarısız da olsam bu bana çok büyük özgüven kattı. Ben iyi gittiğini düşünüyordum ama son anda kızın böyle tam ters yöne dönme sebebi profilimdeki dans videolarını izlediği için de olabilir. Çok yakın bir dans ve bunun üzerine benim kızlarla çok içli dışlı olduğumu(keşkeee 🙂 ) ve güvenilmez biri olduğumu düşünmüş de olabilir.

Herkese sevgiler.

Yazan : Anonim Anonim

Kadınlarla tanışma konusunda ayrıntılı bir sistemi, Çekici Erkek Kitabı Serisinde bulabilirsiniz.

Yılbaşı gecesi ve ilk s kapanışı

Haplanalı çok uzun bir süre olsa da hayatımda belli başlı şeyleri yerine oturtana kadar teorik bilgileri pratiğe geçirme fırsatım olmamıştı. Aylardır bir yandan kırmızı hapla ilgili okuyor, diğer yandan kitap okuyup spor yaparak fiziki ve mental olarak kendimi geliştiriyordum. Arada gelip geçen hatunlar farkına varıp bir şekilde hayatıma girmeye çalışıyor fakat gelişme sürecimi tamamlayana kadar pek siklemiyordum.

Bu yılbaşı gecesi bunları pratiğe dökme fırsatım oldu. Bir arkadaşımla beraber İstanbul’un bilinen bir klubüne takılmaya gittik. Ayrı ayrı kız tavlayacak, gerekirse ikili kızlara yürüyecektik. Başlarda farklı farklı kızlara yürüdük, bir kaç numara ile geceyi kapatmak üzereydik ki başka bir arkadaşım geldi. Kendisinin yanında sevgilisi ve zil zurna sarhoş sevgilisinin kız arkadaşı vardı (Bana göre HB 8.5 objektif olarak HB 7.5’dur). Kızla anında bi elektriklenme yaşayıp deli gibi bakışıyorduk zaten. Gece ilerledikçe kızla dans sırasında iyice kaynaştık, kırmızı haptan öğrendiğim şekilde alaycı bir tavırla espirili bir şekilde kızla muhabbet kurdum. Belli bir süre sonra kızla aramızdaki elektriklenme ilerledi, detaya girmeyeceğim.

Hatun her ne kadar zil zurna sarhoş olsa da shit test yapacağı tuttu. Ben tam sarhoş değil sadece çakırkeyiftim, öpüşürken hava almak istediğini söyledi ben de bi sigara içerim diye düşünerek dışarı çıkardım hatun kişiyi. Klasik ağlama seanslarına başladı, böyle şeyi çok tecrübe etmememe rağmen okuduklarımdan biliyordum. Zira daha öpüştüğüm 2. kız sayılır kendisi. Normalde sevgilisinin olduğundan, suçluluk ve pişmanlık duyduğundan yakındı. Bütün bunlara elbette hazırlıklıydım. Kızın gözlerinin içine bakarak kızı bir güzel dinledim sonrasında ise “annen veya köpeğin ölmediği sürece ağlamanı yasaklıyorum” diyip “şimdi gel bu gece boyunca erkek arkadaşın yok, ben varım o yüzden beni dinleyeceksin” diye içeri götürdüm. Gece boyu kızla takıldıktan sonra kızın evinde S kapanışıyla geceyi bitirip kız uyurken arkadaşım tarafından dropelandım.

Kız bana arkadaşım vasıtasıyla ulaştı bu akşam. Ben de o gece yaşananların tek gecelik bir olay olduğunu, fazla ciddiye almaması gerektiğini bir daha görüşmeyeceğimizi söyledim. Zira böyle bir kızdan kız arkadaşı malzemesi çıkmayacağını biliyorum. Body tarzı bir ilişki içinde fazla arkadaş çevreme yakın.

Bu gecenin tamamını neredeyse kırmızı hapa borçluyum. Zira eski ben olsaydı ne kızla sağlıklı ilişki kurabilir (eskiden yüksek derecede alkol ve sigara kullanıyordum), ne de vicdan azabından o gece kızla devam edebilirdim. Arkadaşlar mental ve fiziki olarak kendinizi geliştirmeniz bütün işin anahtarı. Gerisi çorap söküğü gibi geliyor.

Stilin Üç Temel Kuralı

Erkeklere anlatmak istediğimiz şeylerden biri , stilin/stil giyinmenin amacının içinizdeki en iyiyi çıkartmak olduğu ve nasıl biriyseniz onu yansıtması gerektiği. Bunu yapabilmek için de stil giyim kuralları/kılavuzları kullanıyoruz; ancak bu kurallar/kılavuzlar bu kadar bol iken, erkekler hangisini veya hangilerini uygulayabileceğini nasıl bilecek? Üstelik herkes aynı kuralları takip ederse, bir erkek kendi stilini nasıl kişiselleştirebilecek? Her erkeğin kendine özel karakteristik özellikleri, güçlü ve zayıf noktaları ve kişiliği var. Kurallar kişiden kişiye değişen faktörlerin hepsini nasıl dikkate alacak?

Aynı anda hem fişek gibi hem de güzel giyinebilmenin ince noktası kendi karakterinize uyan kuralları uygulamaktan ve gerektiğinde bazı kuralları değiştirerek “eşsizliğinizi” artırmaktan geçiyor. Bu koşullar stilin üç önemli temel kuralına bağlı kaldığınız sürece gerçekleştirilebilir. Bu
temel kurallar kişisel stilinizin esasını oluşturmalı ve stilinizde uygulayacağınız herhangi bir değişiklik bu temeller ile uyumlu olmalı.

Bu makalede detaylara girmeyeceğim, onun yerine, giyiminiz hakkında herhangi bir karar vermeden önce dikkate alabileceğiniz bir temel oluşturmanıza yardımcı olacağım.

Temel Kural 1: Giyiminiz dikkati yüzünüze çekmeli

Bu kural iyi giyinme konusuna gelince göz önüne almanızı gerektiren en önemli faktörlerden. Dikkati yüzünüze çekmek zaten yapmaya çalışmanız gereken bir şey. Yüzünüz sadece kelimelerinizin çıktığı yer değil, karşınızdakiyle olan iletişiminizin çoğu yüz ifadeleriniz ve gözleriniz ile yapılıyor. Yüz ifadeleri ve gözler kelimelerin anlatabildiğinden daha çok şey anlatır çoğu zaman.

Dikkati yüzünüze çekebilmeniz için, kıyafetlerinizin rengi ve kombini ten renginize uyumlu olmalı. Örnek olarak, dikkati yüzüne çekmek isteyen yüksek kontrastlı bir görünüme sahip (saç ve ten renginin birbirinden oldukça farklı olması) bir erkek, giyiminde de aynı yolu (yüksek
kontrast) takip etmeli. Yani açık saç renkli ve daha soluk bir yüze sahip bir adam; dikkati yüzünden mahrum kılacak koyu renkli, yüksek kontrasta sahip bir kombin kullanmamalı. Bu kombini yüksek kontrastlı bir görünüme sahip biri kullanmalı. Örnek geliyor.

Bu kural iyi giyinme konusuna gelince göz önüne almanızı gerektiren en önemli faktörlerden. Dikkati yüzünüze çekmek zaten yapmaya çalışmanız gereken bir şey. Yüzünüz sadece kelimelerinizin çıktığı yer değil, karşınızdakiyle olan iletişiminizin çoğu yüz ifadeleriniz ve gözleriniz ile yapılıyor. Yüz ifadeleri ve gözler kelimelerin anlatabildiğinden daha çok şey anlatır çoğu zaman. Dikkati yüzünüze çekebilmeniz için, kıyafetlerinizin rengi ve kombini ten renginize uyumlu olmalı. Örnek olarak, dikkati yüzüne çekmek isteyen yüksek kontrastlı bir görünüme sahip (saç ve ten renginin birbirinden oldukça farklı olması) bir erkek, giyiminde de aynı yolu (yüksek
kontrast) takip etmeli. Yani açık saç renkli ve daha soluk bir yüze sahip bir adam; dikkati yüzünden mahrum kılacak koyu renkli, yüksek kontrasta sahip bir kombin kullanmamalı. Bu kombini yüksek kontrastlı bir görünüme sahip biri kullanmalı. Örnek geliyor.

Burada çoğumuzun gözleri direkt Jon Hamm’in yüzüne odaklanıyor çünkü üstte bahsettiğimiz kuralı uygulamış. Kendisi de, giydiği takım elbise de yüksek kontrastlı. Biraz kafa karıştırıcı olabilir, ayrıntılı olarak başka bir makalede değiniriz.

Temel Kural 2: Giyiminiz pozitif özelliklerinizi yansıtırken negatif özelliklerinizi olabildiğince saklamalı

Kendi stilinizi geliştirip şık giyinmenin önemli kısımlarından biri de içinizdeki en iyiyi çıkartacak şekilde giyinmeniz. Bu da giyiminiz sayesinde pozitif özelliklerinizi vurgulamanız ve negatif özelliklerinizi saklamanız/minimize etmeniz mümkün olabilir, estetik olarak hoş gözükürsünüz. Örnek vermek gerekirse, kısa ve tıknaz bir adam mısın? Dikey çizgilere sahip bir kıyafet kullanarak uzun boylu olduğunuz izlenimini yaratabilirsiniz. Yatay çizgilere sahip bir kıyafeti giymeyerek de ne kadar geniş olduğunu dünyaya duyurmamış olursunuz. Mesela Joe Pesci yatay çizgili bir takım elbise giyer miydi? İmkanı yok.

Bu kural estetik dengeyi sağlamakta daha çok yardımcı oluyor. Vücudunuzda oransız bir bölge varsa stilinizi ona göre ayarlamalısınız. Yakında gelecek olan takım elbise ile ilgili makalemizde, takım elbisenizin omzu/omuz pedi sizin omzunuzun bittiği yerde bitmelidir şeklinde yazdık. Ancak daha dar veya daha geniş bir kafanız varsa, bu kuralda ufak bir değişiklik yapabilirsiniz:

Kafanız daha dar ise, elbisenin omzunu biraz daha dar giyebilirsiniz. Daha büyük bir kafanız varsa daha geniş elbise omzu giyebilirsiniz.

Karakteristik özelliklerinizi vurgulama ve estetik bir denge sağlamada en önemli faktörlerden biri de üzerinize uyan kıyafetler giymeniz. Kıyafetleriniz üzerine uymuyorsa iyi giyimli ve stil sahibi biri olamazsınız. Fit giyinmeyi başka makalelerde daha ayrıntılı anlatacağız ama şu an için bilmeniz gereken şey, ikinci temel kuralı karşılamak için üzerinize uyan kıyafetler giymeniz gerektiği.

Temel Kural 3: Giyiminiz kişiliğinizi yansıtmalı

Jersey Shore adlı boktan diziyi hatırlıyor musunuz? (IMDB 3.6) Doğruyu söylemek gerekirse ben birkaç bölüm izledim ve “The Situation” bölümünden bir replik aklımda kaldı: Eğer iyi görünüyorsan, iyi hissedersin. İyi hissedersen, (yaptığın şeylerde) iyi sonuç alırsın. Stil ile ilgili olan kısmına gelirsek, stiliniz hakkında yapacağınız herhangi bir seçim kişiliğinizin bir yansıması olmalı yoksa iyi hissedemezsiniz. İyi hissetmez iseniz, bu durum yaptığınız ve yapacağınız işlere yansır.

Daha muhafazakar biri misiniz? O zaman son zamanların modası dar giyim size uygun olmayabilir. Eğer öyleyse, daha “geleneksel” kesime sahip kıyafetler giymeniz sizin için daha iyi olacaktır. Diğer yandan belki de daha taşkın bir kişiliğe sahipsinizdir. Bunu göze çarpan renklere sahip kıyafetler giyerek yansıtabilirsiniz. Sade bir giyim kuralımız hala geçerli.

Giydiğiniz kıyafetler başkası için güzelse ama sizi rahatsız ediyorsa, o zaman stilin size sağlayacağı avantajlardan birinden feragat ettiniz; o da yıkılmayacak bir özgüven. Kişiliğinizle uyumlu bir görünümünüz olmalı. Bu istediğinizi giyebilirsiniz, hatta eşofman ve sandalet kombinini sizi rahat hissettirdikleri için kişisel üniformanız yapmalısınız anlamına gelmiyor. Belirli kıyafet, renk, desen kombinasyonları diğerlerinden daha çekici ve cazip görünebildiği için stil için kılavuzlar ve kurallar var. Bu çatı altında araştırma yaparak sizi daha iyi gösteren ve içinde rahat edebildiğiniz kıyafetleri seçmek sizin işiniz. Kurallar üzerinde ustalaşıp üzerinizde neyin iyi gözüktüğünü bildikten sonra kuralları eğip bükerek de stilinizi daha iyi bir hale getirebilirsiniz. Deneme yanılmayla öğrenilen bir süre olduğu için hayal kırıklığına uğramanız olası. Size yardım etmek için buradayız.

Başka bir noktayı vurgulamak istiyorum. Stil ve konfor arasında seçim yapmak zorunda değilsiniz. Birçok erkek iyi giyinmenin rahatsız kıyafetler giymek anlamına geldiği şeklinde hatalı bir görüşe sahip. Tabii ki de bazı kıyafetler diğerlerinden daha rahat hissettirecek, herkes işte-okulda giydiği pantolonunu çıkarıp, eve gelip eşofman giydiğinde bir nebze rahatlıyor. Eğer kıyafetleriniz size uyuyorsa, sizi rahatsız etmeyecekler.

Genç Clint Eastwood kapri giyecek birine benziyor mu? Siz de giymeyin.

 

Son Sözler

Well Built Style olarak sade ve basit bir giyimin stiliniz için her zaman daha başarılı olacağına gönülden inanıyoruz. Bu üç temel kuralı esas aldığınız sürece kendinizin terzisi olacaksınız ve stiliniz hakkında aldığınız her karar; karakterinize ve kişiliğinize, özel olarak ısmarlama dikilmiş bir elbise gibi uyum gösterecek.

Kaynak : The 3 Pillars of Style

Çeviren : Murat

Saha Raporu – Beşin biri

Selam,

Günde ortalama 2 açılış ile 3 aydan fazla süredir elimde 3 tabak tutmaya çalışıyorum. Bazen oyunun zevki ile bu sayıyı aştığım oluyor. Bu durumda eskimiş tabaklar da kendiliğinden düşüyor. Her yaklaşmayı not alıyorum, hatalarımı not defterime kaydediyor bir sonraki açılışta dikkat ediyorum. Hatalarından ders almadıkça yeni bir girişim pek bir ileriye götürmez bizleri. Notlarımdan derlediğim birkaç rastgele açılışı paylaşmak istiyorum.

Starbucks seti.

Kahveciler açılış yapmak için çok uygun mekanlar, bu mekanlarda sayısız numara aldım, bunun için spesifik bir yöntem yok sadece gözümü fırsatlara açıyorum. Mekana girer girmez hedefleri göz ucuyla kontrol ettim, pek beni heveslendirecek bir hedef göremediğim için içeriye yöneldim. O gün henüz bir açılış yapmamıştım ve öncelikli hedefim öncelikle biraz laflayarak ağız tembelliğimi aşmaktı. Kahve alırken baristalarla onların konuşmasını sağlayacak ufak konuşmalar yaptım. Oturacak yer ararken uzun masada çalışan HB7 dikkatimi çekti. Koltuklarda boş yer olmadığı için masaya onun iki yanına oturdum ve kitabımı okumaya başladım. Koltuklardan biri boşalınca onunla birlikte koltuğa yöneliyormuş gibi yaptım, sonrasında koltukları paylaşmayı teklif ettim ve kabul etti. Karşısına oturduktan sonra benden konuşmamı beklediğini ve bunun gerginliğini hissettim işin doğrusu. O yüzden bu sessiz gerginlik geçene kadar kendi işime baktım, kahvemi içip kitabımı okudum. Yaklaşık yarım saat sonra okuduğu kitabı sorarak açılışa başladım, ilk etapta çok temkinliydi ve sadece sorduğum sorulara cevap verdi. Ben de okuduğu yazarla ilgili yarım yamalak bir şeyler geveledim. Yaklaşık 5 dakika sonra kendi okuduğum kitapla ilgili birkaç yem attım amacım onun da soru sormasını sağlayarak oyuna dâhil olmasını sağlamaktı. İlgi belirtisi aldıktan sonra “–Ne iş yapıyorsun” sorusu üzerine soruları kişisel alana doğru çektim. Soğuk okuma yaptım. Ortak ilgi alanlarını ortaya çıkarttıktan sonra, daha önce vermiş olduğum ‘zaman sınırlaması’ sebebiyle, (ki gerçekten kalkmam gerekiyordu) hoş biri olduğunu bir ara konuştuğumuz konular üzerine bir etkinlik yapmanın güzel olabileceğini söyledim. “Nasıl haberleşebiliriz” diye sorduktan sonra birkaç shit test aldım, nasıl savurduğumu hatırlamıyorum bunlar artık biraz içgüdü haline geldi ama işin temeli ciddiye almadığımı belli ederek abartarak dalgaya vurdum. Telefonunu aldıktan sonra iki gün sonraki aramama mesajla cevap verdi, birkaç gün süren mesaj oyununu beceremediğim için nextlemek zorunda kaldım.

Kitapevi seti.

Bu sette öncelikle belirtmem gereken şey, Mystery’den öğrendiğim kadarıyla yaklaşmaya zaman sınırlaması koymak ve beden diline dikkat etmek. Beden dilinde dikkat edilmesi gereken şey vücudunun tamamen ona dönük olmaması ve her an gidecekmiş izlenimi verilmesidir. Ek olarak göz temasının onun tarafından bozulması gerektiği gibi çokça detaya şimdilik girmiyorum.

Ufak bir kitapçıda kitaplara bakarak vakit öldürüyorum. Bir bölümde durarak gerçekten ilgimi çeken kitaplarla ilgilenmeye başladım. Bir süre sonra biraz yakınımda bir HB5,5’un olduğunu fark ettim. Göz ucuyla seçtiği kitaba baktım, en ufak bir fikrim dahi yoktu. Hey! diyerek giriş yaptım, – “bugün o yazarın kitabını başka birinde daha gördüm, nasıl bir yazar bugünlerde çok popüler galiba”.

  • Evet iyi bir yazar aslında blablabla…
  • Sanırım X kitabını da yazan kişi değil mi?
  • Evet, falanfilan…
  • Aynı isimde bir tiyatro oyunu izledim geçenlerde, sen izleyebildin mi?

Bundan sonra konu bu kadar çabuk olmasa da kitaptan bağımsızlaşarak sevdiğimiz yazarlara, gittiğimiz oyunlara geldi anladığınız üzere. Bu sırada vücut dili tamamen bana dönük olduğu ve söylediğim komik olmayan şeylere bile güldüğü için benimle ilgilendiğini anlayabildim. Bu sefer laf kalabalığı yapmak yerine ufak sessizliklerin olmasına izin verdim ve önüme dönerek kitapları incelemeye devam ettim ve tahmin ettiğim üzere sessizlikler her seferinde onun tarafından bozuldu. Etraftan bana kulak kabartanlar olduğunun farkındaydım bu beni gerdi ama yansıtmamaya çalıştım. Sonrasında aslında bir arkadaşımla buluşacağımı ama işten çıkamadığı için biraz vaktim olduğunu yakınlardaki Y kahvecisine gitmeyi planladığımı söyledim, eşlik etmesini istedim ve kabul etti. Oturduktan sonra ne iş yaptığımdan başlayarak aralıksız sorular sordu, bunun ilgi olduğunun farkındaydım ancak neredeyse verdiğim cevapları bile dinlemeden sorular peşpeşe geliyordu. Belli bir yakınlığı, aşinalığı kurma ve diğer buluşmanın temelini atma girişimlerinden sonra telefonumu çıkararak – “o halde seni haftasonu ararım” dedim bu noktada sevgilisi olduğunu söyledi, ben de “güzel haftasonuna kadar sana göz kulak olacak biri var anlaşılan” diyerek savuşturdum ve telefonunu aldım. Bundan sonraki buluşmada özellikle doğrudan mekânda buluşmak gibi söze dökmediği bir niyeti vardı. Bu buluşmada biraz saldıraylaşmış olabilirim ya bundan ya da gerçekten kızın sevgilisi olduğundan ikinci buluşmaya taşıyamadım.

Kendi istatistiğimi tuttuğumda yaklaşmaların %50 sinin telefonunu alabiliyor, bunların yarısını ilk buluşmaya götürebiliyor, bunların yarısını da ikinci buluşmaya taşıyabiliyorum. Prensip gereği pek az sayıdaki f-close’ları paylaşmıyorum. Sonuç olarak hayatımı buna adamadım ancak buna uyumlu hale getirdim. Bence işin püf noktası içsel oyun, çerçeve ve fazlasıyla sosyal olmak. Fazla pua bilgileriyle beyninizi yorup atalete kapılmayın. Fırsatlar ayağınıza kadar geliyor emin olun. En sık yaptığım açılışlardan örnekler paylaşmaya çalıştım. En kısa zamanda hatalarımı görme adına başarısız ilk buluşmaları da yazacağım okuyan herkese teşekkürler.

Konuk Yazar : Givemefive

Sıcak İklimlerde Sonbahar/Kış Mevsimi İçin Giyim Önerileri

Okuyuculardan en çok gelen sorulardan biri de sıcak iklimlerde sonbahar ve kış mevsimi için nasıl giyinilebileceği. (Metnin orijinali Güney Kaliforniya, Florida, Texas gibi Amerika’da ılıman iklimlerin yaşandığı bölgelerden bahsediyor, bunun Türkiye versiyonu İzmir, Mersin, Antalya gibi Akdeniz ikliminin yaşandığı kıyı bölgeleri)

Soğuk mevsimlerde ortalama sıcaklığın 15 derece olduğu bir iklimde yaşıyorsanız şu şekilde dışarı çıkamazsınız:

Çok terlersiniz. Gerek yok.

Peki ne yapabilirsiniz?

Dış Giyim

İlk değiştirmeniz gereken şey dış giyiminiz. (Ceket, parka vb.)

Pardesü, yün palto ve parka gibi seçenekler kullanım dışı. Aşırı soğuktan koruma sağlayan ağır bir kıyafete ihtiyacınız yok.

Onun yerine, daha hafif kıyafetler tercih edin. Gömlek ceket, kalın olmayan bomber ceketler ve normal kot ceketler güzel seçenek.

Bu kıyafetlerin en güzel yanı da günlük giyime uyumlu olmalarının yanı sıra, istenildiğinde daha resmi bir şekilde giyilebilmeleri.

Örnek olarak kot ceketi ele alalım. Takım pantolonu ve gömlek ile giyilebileceği gibi, tişört ve spor ayakkabı gibi daha rahat giyim eşyaları ile de giyilebilir. Nasıl giyinmek istediğinize bağlı.

Hem Türkiye’de olup hem de bütçeye uygun opsiyonlardan biri de Mango’nun koyu renkli kot ceketi. Ben de bundan aldım, memnunum.

Bahsettiğim diğer ceket türleri Türkiye’de nerede bulunabilir bilmiyorum ama aklınızda bir fikir oluşturmak için birkaç link atayım.

M-65 türü askeri ceket (Buna Field Jacket de deniyor;, Amerikan ordusunun savaş zamanı giydiği, şu sıralarda sivil giyilen bir ceket türü)

Bomber ceket (Bu daha yaygın, yazarın önerdiği markanın Türkiye’de olan modelini atıyorum. Aynısı değil ama renkler benzer)

Kazaklar

Ceket seçiminde uyguladığınız stratejiyi kazak alırken de uygulamanız gerekiyor.

Bu kalın kazakların ve kalın hırkaların uygun olmayacağı anlamına geliyor.

Onların yerine, merino yünlü kazak, kaşmir kazak ya da direkt pamuk kazak ve kapüşonlu kazak (hoodie) giymek daha mantıklı.

Bu tür kıyafetleri; alta herhangi bir şey giymeden kullanabilirsiniz ya da bir gömlek-tişört üstüne de giyebilirsiniz. Pantolon olarak da aklınıza gelen herhangi bir şey olabilir; kot, chino veya daha klas takılmak istiyorsanız bir takım pantolonu. Size kalmış.

Orijinal metinde kullanılan kıyafet önerisi Türkiye’de yok, o yüzden yine Mango’dan önereceğim. Benim de yakın zamanda almak istediğim bir 100% yün kazak. Renk olarak bordo öneririm. Kıyafette renk seçimi hakkında da bir yazı çevireceğim aynı yazardan.

Pantolon

Ciddi bir değişikliğe ihtiyaç duymayan alanlardan biri. Kot pantolon, chino, takım pantolonu olabilir. Kadife pantolon hakkında bilgim yok. Pantolonlar hakkında en az bir yazı çevireceğim.
Ayakkabı

Kar gibi bir derdiniz olmayacağı için çok ağır bir bota gerek yok. Klasik bot (work boot tarzı) veya temiz beyaz spor ayakkabılar çoğu zaman yeterli oluyor.

Param var ve daha üst seviye bir şey istiyorum derseniz Chelsea botlar ve Chukka botlar var, ikisinin üstünkörü karşılaştırmasını bu linkten inceleyin. Zara’nın erkek bot koleksiyonu almak isteyenler için bir fikir oluşturabilir.

Tüyoları Uygulama Aşaması

Şimdi hepiniz bu tüyoların uygulandığında nasıl gözüktüğünü merak ediyorsunuzdur. İlham almak için birkaç örnek:

Bu tür bir kombin özellikle üniversiteye giden gençler için çok uygun.

Diğer örnekler daha resmi ve yaşı büyük erkekler için:

Son Sözler

Sonbahar/kış mevsiminde pardesü veya palto giyememek boktan bir durum. Erkek adama çok yakışıyorlar güzel giyildiklerinde. Bu tabii ki de İzmir-Mersin gibi bir yerde hiç giyilemeyecekleri anlamına gelmiyor ama bu memleketlerde on iki ayın maksimum bir veya iki ayı kış, bu zamanlarda da hava çoğunlukla eksi dereceleri görmüyor. Özellikle istenmeyen terlemeleri önlemek için daha ince giyinmek mantıklı görünüyor.

Kaynak : How to pull killer fall / winter looks for warm weather

Çeviren : Murat