Kendine bir açıklama borçlusun!
Kendine aynada bakıp şöyle söylemelisin : “Neden sadece %50ni veriyorsun? Senin sorunun ne?”
Kendini cezalandırman lazım.
Kendine şunu söylemelisin :
“Artık televizyon izlemek yok”
“Artık abur – cubur yok, tatlı yok”
Artık ‘hayır şimdi olmaz’ yok.”
“Şimdi gidip ağırlık kaldırıyoruz.”
“Artık alkol yok, şimdi olmaz, HAYIR, bununla şimdi başa çıkamam.”
Kendine şunu söylemelisin : “Kendime borcum var.”
Bir kere bile aynada kendi gözlerinin içine bakıp, “beni yarı yolda bırakan kişi BENİM” demedin!
O noktaya gelene kadar, sana ihanet eden sensin.
Hiçbir zaman denemedin. Yeterince cesur değilsin. Başkasını suçlamaya çalışıyorsun.
“Başarılı olmama sebebim patronum”.
Kendine aynada bakıp şöyle söyledin mi hiç :
“Zamanında yataktan kalkmıyorum.”
“İşe zamanında gitmiyorum.”
“İşte iken kendimi işe %120 vermiyorum.”
“Beni yarı yolda bırakan yine benim!”
Değişen ne? Ben değiştim. Mağduru oynamayı bıraktım.
“Başıma güzel şeyler gelmesini bekliyorum” demeyi bıraktım.
“Gidip savaşacağım.”
“Gidip çalışacağım.”
“Gidip bastıracağım.”
“Gidip öğreneceğim.”
“Gücümün sınırlarına dayanıp gereken ne ise yapacağım”.
Hergün, ama hergün, gücümün son damlasına kadar kaybeden değil kazanan olmak için çalışacağım.
Evliliğin nasıl olsun istiyorsun?
Oğlun nasıl olsun, kızın nasıl olsun istiyorsun?
Sağlığın nasıl olsun istiyorsun?
Finansal olarak ne istiyorsun?
Mesela, yılda ne kadar para kazanmak istiyorsun?
Nasıl bir araba kullanmak istiyorsun?
Nasıl bir hayat yaşamak istiyorsun?
Her sabah kazara oradaymış gibi uyanma. NE ISTIYORSUN?
Ve ne yapmak istediğini bulunca, doğal hayatının geri kalanını, yataktan kalkıp o istediğin şeyin peşinde koşmak için harca.
Tam potansiyeline ulaşmadan yaşamanın bir bahanesi yok.
Bahane yok.
“İşleri yarına bırakma” kavramına inanmıyorum.
O kavrama gerçekten inanmıyorum.
Avustralya’da iken, “işleri erteleyen ve yarına bırakan biri olduğunu söyleyen genç bir kadına sordum :
Bak, eğer sana “yarın sabah saat 5:00’te benimle buluşursan, sana 3 milyon Dolar vereceğim” desem. Ne yapardın?
Bana dedi ki “yarın sabah 4:59’da burada olurdum!”
“O 3 milyon doları almak için hazır olarak.”
Ben de dedim ki “bak, işleri yarına bırakmak diye birşey yok.”
Olay şu ki senin yaptıklarının senin için bir önemi yok.
Doğru mu? Senin için anlamlı değil.
Senin için önceliği veya acelesi yok.
Bir şeyin aciliyeti yoksa, onu sonra yaparsın.
Eğer senin için bir anlamı ve önemi yoksa, senin için bir önceliği de yok.
Yani senin yapman gereken, hayatını nasıl anlamlı ve önemli yaparsın, nasıl bir amaç bulursun?
Eğer bunları cevaplayabilirsen, sana söz veriyorum, erken kalkacaksın, erkenden orda olmak için koşacaksın ve o hedefini gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa yapacaksın.
Miskinlik diye bir şey yok, senin amacsiz ve anlamsiz hayatin senin için önemli değil. Olay bu.