Meslek Seçimi

Meslek seçmek bir erkeğin hayatını belirleyecek önemli konulardan biri. Erkek Adam topluluğunu takip eden çoğu arkadaşımın bu alanda soruları olduğunu görüyorum. Üniversite sınavına girenler, mesleğine yeni adım atanlar veya kariyer değiştirmek isteyenlerin sorularına yorumlara baktığımda denk geliyorum. Bu yazıda meslek seçimini ele alalım ancak devam etmeden önce bütünlük arz etmesi bakımından şu makaleyi okuyabilirsiniz.

Yıllar önce üniversite tercihlerimi yapmak için Anadolunun küçük bir kasaba lisesinde müdür yardımcısının odasından içeri girmiştim. O zamanlar sistem böyle değildi. Biz dolduruyor sonra gidip bizzat işletiyorduk. Kağıdı uzattım ve uzatmamla şu cevabı aldım.

MY: Emin misin?
T: Evet.
MY: 24 tercih hakkın var sen sadece 3 tane girmişsin. Ya tutmazsa?
T: Kesin biri tutacak.
MY: Nasıl bu kadar eminsin? Bence eklemek yap.
T: Bu üniversiteler dışında okumak istemiyorum. Olmazsa yine hazırlanılır. Sırf yazmak için bölüm yazmadım. Bunlar benim seçimlerim, lütfen bu şekilde girin.

Bu cevabı bir homurdanma ve klavye sesleri takip etti. Birkaç ay sonra listenin ikinci sırasında bulunan tercihe yerleşmiştim. İsteyerek gittim ve severek okudum. Ancak mezun olduğumda bu mesleğin bana sunacağı olası iş ortamı hoşuma gitmemişti. Ciddi bir kriz ortamındaydık. Tüm Dünya 2008 krizinin etkilerini hissediyordu. Benim çalışma alanımda kriz çıkmış öyle iş bulmak artık o kadar kolay değildi. Üstüne çok zor şartlar isteniyordu. Bunun yanında üniversitede aldığımız eğitimin bize iş dünyasında istenen bilgiyi vermediğini, gereksiz teorik kaldığını ve pratik olmadığımı fark ettim. Güya teknik okumuştuk ancak ne doğru düzgün çekiç tutabiliyor ne de alet kullana biliyorduk. Üretim, tasarım ve planlama gibi hayati konuların hakkında derslerden aklımda kalan şeyler sunum sayfaları idi. O göz kanatan, özensiz şekilde üniversite hocaları tarafından hazırlanan sunumdan çok her şeye benzeyen sayfalar. Üstelik mezun olduğum üniversite ilk 5’te olan bir üniversite olmasının yanında bende onur ödülüyle her kula nasip olmayacak bir başarıyla mezun olmama rağmen durum buydu. Ancak şanslıyım ki bu durumla karşılaşacağımı tahmin etmiştim ve kendimi doldurmaya, geliştirmeye başlamıştım. Yakın arkadaşlarımı uyarmaya çalıştım. Ancak işe yaramadı.

Tonyukuk: “Hüseyin, Mete biz derslerde yeterince şey görmüyoruz, uygulayamıyoruz. Gördüğüm kadarıyla başka şeyler gerekiyor. Ben yakında şu sertifika programına başlıyorum. Birlikte gidelim.”

Yakın Arkadaş: “Tonyukuk, ne gerek var? Firmalarda o dediğin kullanılmıyor? İhtiyaç olsaydı kullanırlardı.”

Tonyukuk: “Firmaların doğru yaptığını ve bildiklerini nasıl biliyorsun.”

Yakın Arkadaş: “Yok abi, boşuna uğraşmanın anlamı yok.”
Tonyukuk: “Bence yanlış düşünüyorsun. Onları doğru ve eksiksiz kabul ediyorsun. Unutma o firmalar insan evladı ürünü. Her şey tamsa dahi mutlaka iyileştirilecek şeyler vardır.”

Bir önceki yazıda değişimi herkes farklı karşılar demiştim, hatırlamışsındır. Sonra bu arkadaşlarımla yollarım ayrıldı. Ben aldığım kararların ve yaptığım çalışmaların çok faydasını gördüm. Dahil olduğum ekiplere farklı bakış açıları getirdim ve fark ettim ki takip edilmeye, takdir edilmeye ve taltif edilmeye başlandım. Fark şuydu ben öğrenmeye devam ederek seçeneklerimi arttırıyordum onlar ise okulun verdiğiyle yetinip bu değişen dünyada seçeneklerini daraltıyorlardı. Biliyorsunuz özgüven seçeneklere sahip olmaktan gelir. Onlara göre X okuyan biri X Tesislerinde çalışabilir, X Tesislerine mal verenlere görev alabilir ya da X Tesislerini denetleyenler de uzman olabilirdi. Bana göre ise X okuyan olan biri nerede çalışacağına kendi karar verir ve isterse Y, Z, K, F, … işlerinde çalışabilir idi.

Ev İnşa Ediyoruz

Meslek seçmek, içinde yaşayacağın evin yerini seçmek gibidir. Kariyer ise zamanla inşa edeceğin evindir. O evin tuğlalarını, bahçesini, boyasını zamanla tamamlarsın. Bir süre sonra bahçeye havuz koymamıştım ama havuz da koyayım, köpekte alayım diyebilirsin. Şömine eklemek, çardak yapmak ya da elveriyorsa bahçeye kümes yapmak isteyebilirsin. Ayrıca, Evin rengini maviden yeşile dönüştürmek isteyebilirsin. Çünkü insan doğamız hayal etmekten çok reaksiyon vermeye daha yetkindir. Senin hayalin düz bir zemin üzerine iki katlı ve Bahçeli bir ev inşa etmek olabilir ancak o evi inşa ettiğinde aslında 3+1 bir apartman dairesi istediğini anlayabilirsin. Bu hatunların alfayı evcil yapma arzularına ve bunda başarılı olduklarında “Hayal ettiğim bu değildi.” reaksiyonuna benzemektedir. Neden? Çünkü insan olarak biz kadın ve ya erkek olmamızdan bağımsız olarak reaksiyon vermede başarılıyız.

İsteklerin ve Arzuların Değişebilir

Meslek seçimi konusuna ev ve arazi metaforu üzerinden devam edelim. Şu an istediğin şeylerle 30’ların, 40’ların ya da 50’lerinde istediğin şeyler farklı olabilir. Hatta bence muhtemelen böyle olacaktır. 25 yaşında bana iki oda bir salon kariyer yeter diyebilirsin. Ancak 30’larının ortasında Bahçeli villa istiyormuşum olabilir. Peki sen diyelim ki dik yamaçta bir arsa aldın (meslek seçtin) ve buraya bir evladiyelik ev diktin sonrada fark ettin ki aslında sen yaptığından çok farklı bir ev istiyormuşsun. Ne yapacaksın? Burada iki yol var, birincisi ya kabullenip ben böyle mutlu olmak zorundayım dersin ya da iki o evi yıkıp zemini istediğin eve uygun hale getirip – bu maliyet ve zaman denektir. Bir daha ev inşa edebilirsin. Ancak bunu yapmak için zemini kazıman, ek maliyetler çıkması ve ciddi bir uğraşla karşılaşacaksın. Zamanında verdiğin kararla sonradan istediğin arasında bir fark çıktı. Zaman, emek ve maliyette bu farkın bedeli olmaktadır.

Doğru Zemini Seçmek

Toplumda başarılı olduğu düşünülen şeyin takip edilmesi yaygındır. Bunu ticari girişimlere baktığında, projelere baktığında görebilirsin. Bir bakmışsın biri tavuksepeti diye firma kurmuş ve tutmuş, bir süre sonra hindisepeti, kazsepeti mutlaka peydah olacaktır. Bu durum meslek seçiminde de kendisini göstermektedir. Geçmişe dönüp baktığımda meslek seçim trendlerini daha iyi görebiliyorum. Benim hazırlandığım zamanlar Gemi Mühendisliği çok revaçtaydı, mezunları hemen iş buluyor daha okurken çok iyi paralarla tersanelerde çalışıyorlardı. Benden sonraki dönemde Endüstri Mühendisliği popüler oldu sanki her çıkan otomatik CEO oluyormuş gibi bir algı oluşturuldu. Aynı şerler Genetik Mühendisliği, Tıp gibi daha birçok alan içinde söz konusu olmuştur. İnsanoğlunun gelişimiyle bazı dalların kaçınılmaz olarak öne çıkacağı doğrudur ancak bunun yukarıda verdiğim örneklerde çok bilinçli olduğunu düşünmüyorum. Özellikle bazı basın ve yayın organları geleceğin meslekleri diye arada üflüyorlar. O listeler öyle gerçeği tam olarak yansıtmıyor. Peki ne yapmak lazım? Rasyonel olarak kararınızı vermeniz gerekiyor.

Bu konuda size yol göstermesi için bir Venn şeması* oluşturalım.

Venn Şeması üç alanda meslekleri göstersin. Yeteneğiniz olan meslekler, İstediğiniz meslekler ve Geleceğiniz kurabilecek olanakları sunabilecek meslekler. Böyle bir şemada sizin seçmeniz gereken bölge bu üç alanın kesişimi olan mesleklerdir. 

Yeteneğiniz olan meslekler sizin eğiliminizin olduğu ve çevrenizden ailenizden bu konuda geri bildirimler aldığınız alandır. Burada zaten nokta atışı meslekten bahsetmek doğru değil. Alanlar üzerinden gitmek hem esneklik verir hemde doğru seçim olasılığını arttırır.  

İstediğiniz meslekler sizin gönlünüzden geçen ve yapmayı hayal kurduğunuz mesleklerdir. Bu meslekler size ilham vermiş veya dış etkenlerden dolayı arzulamış olabilirsiniz. 

Gelecek vadeden meslekler ise size gelecekte güzel imkanlar sunabilecek mesleklerdir.

Burada elbette tüm detayları anlatmak ve her bir alt kırılıma değinmem mümkün değil ancak meslek seçerken aklınızda tutmanız gereken şey sizin durumunuzda en yüksek düzeyde fayda sağlayacak seçimi yapmış olmaktır. Bunu çok para kazanacağım olarak değil uzun vadeli ve sürdürülebilir iyi gelecek sunabilecek bir seçim olarak düşünün. Aldığı paranın hazzıyla okurken firmalarda çalışmaya başlamış ve okulu uzatarak hala aynı seviyede kalan kişiler gördüm. 15 yıldır bir kaç dersten geçmeye çalışıyor ve hala mezun olamıyordu. Askerlik konusu problemli idi. Okulun bu kadar uzaması onların modunu düşürüyordu. Bu doğru bir çözüm değil. İyi kazanıyorlardı ama yine de doğru bir çözüm değil. Risk barındırıyor ve sürdürülebilir değil. 

Her şey üniversite mi? 

Değil. Eğer üniversiteye gidemiyor ancak yinede bir meslek edinmek istiyorsan bunu yapmanın yolları var. Ülkemizde ciddi bir kalifiye eleman ihtiyacı var. Maalesef eğitim sistemi bu ihtiyacı karşılayamıyor ve bu kalifiye elemanlar eğer işini iyi yapıyorsa ve ahlaklı ise üniversite mezunlarından çok daha fazla kazanıyorlar. Burada meslek edinmeyi düşünmelisin ve yine yukarıda paylaştığım şema yaklaşımını kullanarak ilerlemek istediğin alanı seçebilirsin. 

Yapılmaması Gereken Hatalar

Özellikle çevremde karşılaştığım ve dehşete düşerek incelediğim bazı hataları burada paylaşmak isterim. 

  1. Sevgili ve arkadaş nedeniyle seçim yapmak

Bu kesinlikle yapılmaması gereken bir hata. Hayatın böyle bir erken döneminde geleceğimizi şekillendiren bir seçim konusunda belki hayatınızda bir kaç yıl sonra – muhtemelen,  olmayacak kişilere göre seçim yapmak doğru değil. Seçimlerini rasyonel nedenlerle yapmalısın duygusal nedenlerle değil. Çok iyi bir ilişkin ve arkadaşlığın olabilir ama önceliğin kendi misyonun olmalı. Eğer neden diye soruyorsan, 1 numaralı demirden kanunu hatırla çerçeve herşeydir. Gerekirse ilişkini bitir ama rasyonel nedenlerle seçim yap.

  1. Çevre ve aile ne diyorsa onu yapmak

Bu da sık karşılaşılan bir durum. Burada hiç dinlemeyin demiyorum. Görüşlerini elbette alın ancak ev ödevinizi yapın ve sadece halanızın eczacı komşusu nedeniyle eczacı olmayın. Başkalarının yanlış düşüncelerini ve sanrılarını hayatınızın akıp giden zamanıyla ödersiniz. 

  1.  Ciddiye Almamak

Bu da karşılaştığım önemli bir hata. Biliyorsunuz göç yolda düzelir diye bir atasözümüz var. Ancak genelde plansız kervanı yolda eşkiyalar soyar. Hayatınızın gidişatını belirleyecek önemli bir konuda cep telefonu alırken gösterdiğiniz ciddiyetten daha fazlasını göstermelisiniz. 

  1.  Medyanın Gazına Gelmek

Bazı meslekler filmlerde, ana haber bültenlerinde ve dizilerde çok havalı gösterilir. Bu kişiler iyi para kazanmakta, özgürce dolaşmakta, istedikleri zaman gidip gelmektedir. Ancak bu üfürmeler çoğunlukla – hatta hepsi doğru değildir. Mesela geçenlerde gördüğüm bir dizide esas kızımız – artık esas kızlarımız var biliyorsunuz feminizm sağolsun. Avukat oluyor şak diye iyi bir hukuk bürosunda işe başlıyor. Bu yeni mezun çiçeği burnunda avukat eas kızımız çatırt diye bir kaç kişiden sorumlu oluyor, hayati davalara bakıyor ve özel ultra lüks odasında çevresinde ki betamorfoz erkeklere havasını basıyor. Ulumanitu liderliğiyle Abraham Lincoln*’’e bile taş çıkarıyor. Bize de götümüzle gülmekten başka bir şey kalmıyor tabi. Gençler böyle şeyler filmlerde olur diye bir söz vardı hatırladınız mı? 

Potansiyeli Olan Meslekler

Şu günlerde gördüğüm kadarıyla yazılımcı olmak baya popüler. Bu alana ciddi bir yöneliş var. Dijitalleşme nedeniyle daha çok yazılımcıya ihtiyaç olacağı aşikar ancak insanlığın devamı için itfayeci, eczacı, tesisatçı, elektrikçi, öğretmen…vs ihtiyacıda olacak. Burada önemli olan bilinçi karar vermek ve işini iyi şekilde yapmak. Oturduğum bir muhitte acar bir tesisatçı hafta sonları da yoğun olduğu için abi aileme vakit ayıramıyorum bazen diye dert yanıyordu. Kazandığı para pek çok beyaz yakalının kazandığının üstündedir. İşini iyi yapan bu arkadaş aynı zamanda çevrede sevilen ve sayılan biridir. Bir başka örnek ise Müzik Öğretmeni olan tanıdığım olsun. Akşamları sahneye çıkması ve ayrıca kendi yönettiği öğrencileriyle iyi bir gelire sahip oldu ve mutlu bir yaşantısı var. 

 Şimdi burada aklınıza şu soru gelebilir. Tonyukuk, bazı meslekler ölecek deniyor o zaman ne olacak? Geçmişte olan değişimler bazı mesleklerin öleceğini ancak farklı ve yeni mesleklerin yerine geleceğini göstermektedir.  İkinci olarak insan ırkı geçmişe göre bazı alanlarda pek çalışmaya hevesli değil. Örneğin enerji endüstrisinde çalışanların önemli bir kısmı yakın gelecekte emekli olacaklar. Bu ayrılacak vatandaşların yerine kimi bulacağız diye firmalar kara kara düşünüyor. İkinci dünya savaşını atlatmış bir genç için 1950’li yıllarda böyle bir endüstride çalışmak süper bir güvenceyken, 2020’li yıllarda internet çağında yaşayan gençler için durum böyle görünmüyor. Bu firmalarda iş gücünü yazılımlarla kapatmaya çalışıyorlar.  Düzenli olarak takip ettiğim uluslararası güvenilir kuruluşların bu alanda öngörüleri ve raporları var. Bu bilgiler size daha sağlıklı öngörüyü verecektir. Bu da başka bir yazının konusu olsun. 

*Venn Şeması Daireler kullanarak şema elemanlarının mantıksal ilişkisini gösteren temel bir küme gösterim şemasıdır. Proje yönetimi, Strateji gibi alanlarda sıkça kullanılır. 

*Abraham Lincoln Amerika Birleşik Devletlerinin Efsanevi 16. Başkanı. Köleliği kaldırarak siyahlara özgürlük verilmesini sağlamıştır. Kölelik karşıtı tutumu nedeniyle ülke iç savaşa girmiş ve iç savaş sürecinde ülkeyi yönetmiş ve siyasi dehasıyla ülkeyi tekrar bir araya getirmeyi başarmıştır. Kölelik sempatizanlarının suikastı sonucu hayatını kaybetmiştir. Yüzü Amerikalıların duyduğu saygı nedeniyle Rushmore Dağına George Washington, Theodore Roosevelt ve Thomas Jefferson ile birlikte kazınmıştır. 

Yazan : Tonyukuk

İngilizceyi kendi kendime nasıl öğrenebilirim?

Eğer İngilizce bilmiyorsanız, İngilizce öğrenmek önünüzdeki en öncelikli amaçlardan biri olmalı (liseyi / üniversiteyi bitirmek, üniversite sınavına / mesleğe hazırlanmaktan sonraki ilk amaç). Benim gözlemlediğime göre Türk eğitim sistemi maalesef gençlere özellikle İngilizce öğretmiyor. Sanırım bizim eğitim sisteminin temel amacının gençleri eğitmek değil devlete sadık vatandaş yetiştirmek olmasından dolayı.  İngilizce bilirseniz size Türkçe pompalanan propaganda hariç fikirlere de açık hale geliyorsunuz. Bu Yeni Türkiye’de de böyle, Eski Türkiye’de de böyle idi. Sadık vatandaş yetiştirme amacı tek başına problem olmayabilir ama bu amaç harici eğitimi savsakladığımız için eğitim sistemi kötü. İngilizce öğrenmeyen insan evet bazı zararlı akımlara kapalı oluyor ama bu da pire için yorgan yakmaya benziyor maalesef. Durum bu olunca da çoğumuz için İngilizce öğrenmek, kendi kendimize yapmamız gereken bir iş haline geliyor.

Bugün İngilizce sadece beyaz yakalı için gerekli değil. Mesleki açıdan bakarsanız su tesisatçısı iseniz de İngilizce size büyük bir kendi kendine eğitim olanağı sağlıyor. Zira örneğin YouTube’da su tesisatçılığının inceliği ve ileri teknikleri ile ilgili binlerce video var. Bir tesisatçı bu videoları anlayabilirse, Türkiye’deki tüm tesisatçıların önüne geçebileceği bilgiler edinebilir.

Türkiye’de hiç yabancı dil bilmeyen oranı %81 ve bu konuda Avrupa birincisiyiz. Dikkat edin bu istatistik yabancı dil hakkında. Memleketteki Almanca ve Arapça konuşanları çıkarsanız muhtemelen İngilizce bilmeyen oranı 90%.

Bu demektir ki İngilizce öğrenerek sosyal anlamda statü atlamanız mümkün. Özellikle arz – talep açısından İngilizce bilen çalışan sayısı ihtiyaçtan az olduğu için iş bulmanızı kolaylaştırır. Araştırmalar İngilizce bilenlerin bilmeyen ve aynı işi yapanlardan aynı pozisyonda olsalar bile daha fazla kazandığını gösteriyor (sanırım 30% daha fazla). Daha kolay yükselebileceğiniz için kazanç farkı potansiyel olarak çok daha büyük.

Tabii bir başka önemli şey de sosyal ve kültürel olarak ufkunuzun açılması. Örneğin kırmızı hap camiasında bile okunması gereken kitapların çok azı Türkçe’ye çevrilmiş vasiyette. Eğer ingilizce bilmiyorsanız orada burada bulunan parça parça çevirilerden başka alternatifiniz yok. Oysa The Rational Male, 12 Rules for Life, Tactical Guide to Women, No More Mr. Nice Guy, vs. kitapları okuyabilseniz hayatınız değişirdi. Ayrıca bugün nereye gitseniz İngilizce ile kolayca yolunuzu bulup insanlarla anlaşabiliyorsunuz ki size tüm dünyayı açan bir dil.

Neyse çok uzattım. Başlıktaki soruya gelelim : Kendi kendime ingilizce nasıl öğrenebilirim? Ben İngilizce konusunda şanslı idim zira İngilizce’yi o zaman ilkokuldan sonra 1 sene İngilizce hazırlık sınıfı olan bir Anadolu Lisesi’nde, yine o zaman 25 yaşında yeni mezun ve oldukça idealist ve mesleğini seven bir İngilizce öğretmeninden öğrendim. O nedenle kendi kendine öğrenme tecrübem yok ve tavsiye vermem de zor. Ama geçenlerde Tweeter’da bu konuda bir seriye rastladım ve burada paylaşmak istiyorum.

Benim gibi evde kendi imkanlarıyla ingilizce öğrenmeye çalışan veya çalışmaya niyeti olan cahil fakirler için birkaç link paylaşacağım.

1- miniversite.org sitesinden Özkan Çelen’in ücretsiz ders videolarını izleyebilirsiniz. Üstelik videoların altındaki alıştırma linklerinden de öğrendiğiniz konuyu pekiştirebilirsiniz. Kendisi kıyak bi abiymiş helal olsun.

2- Gramerin yanı sıra her seviyeye uygun hikayelerin olduğu dev bir arşiv. Hikayeleri okurken bir yandan da dinleyebiliyorsunuz. Sherlock Holmes, Spiderman, Heidi, Jules Verne, Jack London, vampir hikayeleri… Ne ararsanız var. Link : YDS Dil Eğitimi : YDS IELTS ve İngilizce için dev arşiv 

3 – Gramer Notları. Yukarıda verdiğim linkteki sayfanın içinden bir parça. Gramer konularını türkçe tanım ve örneklerle anlatıyor.  Link : Gramer Notları

4 – Kayçı Ceren ( ) youtube kanalında ingilizce tarih makalelerini cümle cümle türkçeye çeviriyor. İngilizcesi başlangıç veya orta seviyede olanlar için bulunmaz bir nimet.

5-Ben henüz pek kullanmadım ama linkteki sitede sabahlara kadar ingilizce yazışarak sohbet edebileceğiniz bir bot var. Clever Bot

6- Uygulamalar. Lingualeo: Hem gramer hem kelime ezberi için çok iyi bir uygulama. Özellikle gramer alıştırmaları çok işe yarıyor. Bilgisayardan da kullanabilirsiniz. Link : Lingualeo Türkçe

Duolingo: En bilinen uygulamalardan biri. Hepsini 3. seviyeye getirdikten sonra tekrar etmiş olmak için geri dönüp son seviye çıkaracağım. Bu da hem pc hem telde var. Link : Duolingo Türkçe

Voscreen: En keyifli uygulama. Film ve dizilerden 10-15 saniyelik kesitler sunup size doğru çeviriyi soruyor. (pc-tel) Link : Voscreen

İngilizce öğrenme 6000 kelime: her alan kendi içinde başlıklara ayrılıyor. Aynı uygulamanın bir de cümle versiyonu var ona da bakabilirsiniz.

Fiilin ikinci ve üçüncü halini, zamanlara göre nasıl çekimlenip cümlede nasıl kullanıldığını öğrenmek için kullanışlı bir site. İngilizce dahil 12 adet dil seçeneği var.Fiil Çekimi

Reading Words: Dokunduğunuz kelimelerin türkçesini görebiliyorsunuz. Çevrilemeyen kelimelerden s takısını silince sorun çözülüyor.

10 – İngilizce ders dinlemek isteyenler ‘a bakabilir. İngilizce altyazı var. Diğerleri zorlayabilir ama Ronnie isimli hocanın söyledikleri çok iyi anlaşılabiliyor.

11 – Color Verbs: Düzensiz fiilleri ezberlemeyi kolaylaştırıyor. Renk vererek fiilleri gruplandırabiliyorsunuz. Pratik kısmı da gayet güzel.

Pilot nasıl olunur?

Eğer ilginiz varsa pilotluk bence çok iyi bir meslek. Hem parasal açıdan (THY kaptan pilotu maaşı 32 bin, ikinci pilot maaşı ise 25 bin TL üstü) hem de statü açısından oldukça tatmin edici ve talebi yüksek bir meslek.

Kaptan Uğur üniversiteyi bitirdikten sonra da AYJET uçuş okuluna giderek, pilot olmuş ve 10 yıla aşkın süredir havacılığın içinde. 3 yıldır Sorumlu Kaptan Pilot olarak görev yapmakta. Kanalında havacılıkla ilgili videolar paylaşıyor ve bunlardan biri de pilot nasıl olunur videosu. Aşağıdaki v ideoda nasıl pilot olunacağını ayrıntılı olarak anlatıyor.

Pilot nasıl olunur videosunun ardından altındaki “bir pilotun hayatı” videosunu da izlemenizi tavsiye ederim.

Alaylı yazılımcı

Daha önce birkaç kere yazılım alanında çalıştığımı söylemiş üniversitede bilgisayar mühendisliği ya da bilgisayarla ilgili bir bölüm okumadığımdan bahsetmiştim. Yazılım geliştirmeyi kendi kendime nasıl öğrendiğimi anlatmamı isteyen arkadaşlar oldu. Kısaca anlatmaya çalışayım.

Benim ilkokulu bitirir bitirmez Anadolu Lisesi’nin hazırlık sınıfında ingilizce öğrenmek gibi bir avantajım oldu. Şimdi o yaşta hazırlık sınıfları yok sanırım ama bir dönem boyunca haftada neredeyse 25 saat ingilizce ders gördüm. Üstüne o zamanlar tam bir hırs küpü olduğumdan bir 20 saat de ben ders çalıştım (haftasonu 5 x 2 = 10 saat artı hafta içi 2 x 5 = 10 saat). 6 ayda yaklaşık 1,000 saat ingilizce ile uğraşmışım. Normalde gündelik hayatta ve iş hayatında iyi ingilizce konuşmak için gerekli upper intermediate ingilizce öğrenmek için 640 saat ders ve 400 saat kadar da ders artı çalışmak lazım. Anadolu Lisesi ve inekliğim sağolsun 12 yaşında o seviyeyi geçmiştim. Babamın iş arkadaşının misafiri İngiliz bir kadın vardı. Bir yıl önce tek kelime bilmezken bir yıl sonra onunla uzun uzun Antartika maceralarını konuşmuştuk mesela.

Sonra hemen ardından bilgisayar aldık. O zaman Intel X86 işlemcilere sahip PC’ler yeni çıkmış ama pahalı. Babama yalvar yakar bir bilgisayar aldırdım ama adam gitti bana haber vermeden Commodore 64 aldı ve görevini tamamladı 🙂 PC o zaman memur maaşı ile kolay alınabilecek bir alet değil. Her ne kadar hayal kırıklığına uğrasam da hala sakladığım bu makine beni programlama ile tanıştırdı. Zira bilgisayarla beraber Commodore 64te BASIC programlama dilini anlatan bir kitap vardı. Yaz tatili dolayısıyla bende vakit bol. Kitaba daldım. Ne internet var ne de “abi bu kod çalışmıyor” diye soru sorabileceğim bir forum. Sinirden saçlarımı yola yola günde 2- 3 saat o kitaba gömüldüm ve sonunda elimdeki dandik bilgisayara “I know you BASIC bitch” diyecek ve RiverRide’ın çok kaba bir versiyonunu yazacak kadar BASIC öğrendim.

Lise de bir arkadaşımın mühendis babasının Pcsine ağzımın suyu akarak bakmaktan ve Doom oynamaktan başka gerçek bir bilgisayarla maalesef ancak üniversitede uğraşabildim. Lise boyunca üniversite sınavına hazırlanmaktan (Lise 1’in yazında başlamıştım) bilgisayarı unutmuştum.

Sonra şans yüzüme güldü. Daha doğrusu 3 sene çalışıp iyi bir üniversite kazandım. Birgün yurtta odada boş boş otururken benim liseden aynı üniversitenin bilgisayar bölümünü kazanan bir abim odama muhabbete gelip “lan boş boş oturacağına bilgisayar labına gidip programlamanı geliştirsene” dediğinde “bilgisayar labı ne?” diye sormuştum. “Şu binaya git şu kata çıkıp Bilgisayar Labi yazan yere” git anlarsın diye tarif etti. Ben de saf saf dediği yere gittim ve üniversite kartımı verip Lab 3 Computer 21 (numaralar aklımdan çıkmış olabilir) yazan bir kart alıp Lab 3 yazan yere gittim.

Lab 3’ün kapısından gördüğüm manzara karşısında gözlerim öyle doldu ki, oraya çöküp ağlayacaktım. İçerde tam 25 tane 32 bit PC var! 25 tane! Daha sonra zaten bilgisayarlarda Windows 95 ve Internet görünce sevinçten uçuyordum! Bana Lab’a git diyen abinin tavsiyesi ile üniversite kütüphanesinden aldığım kitaplarla önce PASCAL sonra da C öğrendim. Ardından C++ kastım ama doyurucu bir kitap bulamadım. Internette araştırarak Deitel & Deitel’in kitabının en iyisi olduğunu öğrendim ve Aksaray’da bir kitapçıda orjinalini buldum. Fakat bende alacak para yok. Kötüsü harçlıktan biriktirsem bile okulun 3 ayı kalmış, yaz tatiline kadar para biriktirsem bu sefer yaşadığım ufak şehre, evime dönmem lazım ki evde PC yok.

Neyse 3 ay özel ders vererek ve fuarda çalışarak Deitel & Deitel’in C++ kitabını ve bir Pcnin 50%sini alacak parayı 3 ayda biriktirdim. Çoğu fuardan geldi. Kalanı da babamdan borç aldım (gerçi sonra geri ödemedim) ve eve otobüsün bağajında yepyeni PC ve D&D C++ kitabı ile gittim. Yaz tatilinde ise bu kitap sayesinde 3 ayda C++’ı çözdüm. Kolay olmadı. Internet yok, pointer aritmetiği falan ağlatıyor adamı. Şimdi C# ve Java var. Allah Garbage Collector’ı icat edenden razı olsun 😊

Ondan sonraki senem ise okulda ufak ufak proje yaparak geçti. Sanat Klübünden psikoloji okuyan bir kızın vasıtası ile psikoloji bölümündeki deneylere Visual C++ ile deney programları yazdım mesela. Psikoloji kız dolu o işin ekmeğini öyle yedim. Sonra elektrik elektronik bölümünde silme erkek ekiple imaj işleme algoritmaları yazdım. İki bilgiyi bir araya getirecek girişimci ruh içime doğsa, kağıda yazılı çok seçenekli anketlerden veri okuma algoritmaları yazar köşeyi dönerdim ama 1972 Playboy güzeli Lena ablanın fotosunu işlerken aklıma gelmedi.

Üniversitenin son 2 senesi ise part time çalıştım (bu yüzden de okulu uzattım). Fakat 2000 – 2001 dotcom balonunun son senesi, o sene Istanbul’da dandik ASP işlerinden bile part time 400 USD kazanıyordum. Öğrenci adam için çok iyi para. Sonra balon patladı tabii.

Mezun olunca ilk girdiğim ve full time profesyonel yaptığım iş C++ ile sunucu tarafında çalışan ve çok kullanıcılı bir uygulama yazan bir şirketti. Teknik ekibin başında yabancı bir amca vardı. Bilgisayar mühendisi olmamamdan dolayı başta bana pek sıcak bakmasa da sonradan iyi anlaştık. Sonraki yıllarda o şirketten ve Türkiye’den ayrıldı, bir iki sene sonra da ben şirketten ayrıldım. Ardından birgün kendisinden bir telefon aldım. “Mahmut Tayland’da birine ihtiyacım var, aklıma sen geldin, biliyorum sen gidersin” dedi. “Gitmem mi lan giderim tabii!” dedim. Uzakdoğu’da yaşama fırsatını duyunca parayı bile sormadım, bıraksan bedava gideceğim. Kısa süre sonra 4000 Dolar olduğunu öğrendiğim maaşla Bangkok’taydım (bugün İstanbul’da 25 yaşında ve 4000 Dolar maaşla olmak gibi bir şey). 3 sene sürecek Bangkok ve ara ara bugüne kadar gelecek yurt dışı maceram da böylece başlamış oldu (daha önce ülke sınırlarından dışarı çıkmamıştım). Bugün bile Asya’da yaptığım ağı sata sata hala o pazara çalışıyorum.

Geçenlerde ekonomist Atilla Yeşilada bir videosunda “akıllı biri olduğumdan dolayı mı Ingilizce bildiğimden dolayı mı iyi kazanıyorum bilmiyorum” dedi. Aynı şeyi ben de söyleyebilirim ve cevabı bilmek istemiyorum 😊 Ama Ingilizce hayatımı değiştirdi. Hangi mesleği yapacak olursanız olun mutlaka öğrenin. Benim şansıma bir hazırlık sınıfından dünya kadar vaktimin ve beynimin taze olduğu bir yaşta Ingilizce öğrendim. Ama rakamlar sizin için de farklı değil. 640 saatlik bir ders programı ile örneğin haftasonu 8 saat ders alarak 6 ayda derdinizi anlatacak kadar, 1 senede sokakta konuşacak kadar ve 1.5 senede işinizde çok düzgün kullanacak kadar öğrenebilirsiniz. Bu ucuz bir yatırım değil ama dünyada İngilizce bilenler ortalama 25% daha fazla kazanıyorlar ve Türkiye gibi nüfusun sadece 14%ünün İngilizce bildiği bir ülkede bu oran muhtemelen daha fazla.

İkincisi artık sizin elinizde streaming video yayını izleyebileceğiniz kadar hızlı bir internet var. Ben kendi kendime yazılım öğrenirken bu imkanlar yoktu. Şimdi Türkçe bile çok kaynak var.

Üçüncüsü artık yazılımdan çok daha kolay para kazanabileceğiniz işler ve diller var. PYTHON gibi basit bir dili birkaç ayda öğrenebilirsiniz ve sadece PYTHON bilgisi ile bile para kazanabilirsiniz. Bilgisayarlar çok hızlı ve güçlü artık. Bizim gibi C++’da bir avuç memoryde sürekli pointer yükleye boşalta program yazıp compilerın bulamadığı buglarla saç beyazlatmak zorunda değilsiniz.

Şunu da söyleyeyim eğer iyi bir üniversitenin mühendislik fakültesinden mezun olmasam, kendimi yetiştirmiş bile olsam bu işe girmem zor olurdu. Sektörde en büyük problemlerden biri bu. Bence yetiştirmek üzere lise mezuniyetinden adam almanın hiçbir problemi yok ama sektör illa üniversite diploması istiyor.