Senin derdin ne?

“İyi tercihler tecrübeden gelir. Tecrübe ise kötü tercihlerden.”

Yeni erkek paradigması ile bu kadar ilgilenmeye başladığımda yüzleşmem gereken engellerden biri, bu konuya bu kadar tutkulu bir ilgi göstermemin sebebini anlamaya çalışmaktı. SoSuave’ye ve genel olarak manosphere’e katkı yapmaya başladığımdan beridir, kendi cinsel ve ilişki geçmişimi, daha küresel fikirlere temel yapmamaya ve öne çıkarmamaya çalıştım. Kadınların fabrika ayarı tam olarak bunu yapmaktır; küresel sonuçlara ulaşmak için olayları kişiselleştirmek. Kendi deneyiminizin başka herkesin çerçevesini tanımlayacağını düşünmek sadece bir bencillik abidesi değil aynı zamanda istisnaların kuralı tanımladığını göremeyen ve miyop bir bakış açısıdır.

Benim kendi tecrübelerime fazla referans vermememin temeli buydu. İnsanlar sizin görüşünüzü şekillendiren koşullardan kolayca sonuçlar çıkarabilirler. Bu aslında bir kadını okumanın en kolay yollarından biridir zira kadınların kendi deneyimsel “ben önemliyim” sanısı onların gerçekliğini tanımlar. Ben daha pragmatik bir yaklaşım istedim ve bütün bunlar ben bir üniversite daha okumaya karar verdiğimde oldu – kişilik çalışmaları odaklı davranışsal psikoloji. Oyun, ya da daha sonra Oyun olacak şey, bu kararı benim için etkiledi. Düğmeye basınca TV’nin çalışıyor olduğunu bilmek yetmedi, TV nasıl çalışıyor bilmek istedim.

Buna rağmen neden diğer erkeklerin de fişten çekilmesi bu kadar umrumda sorusu hala ortada idi. Ben bir internet camiası ve erkeklerin deneyimlerini paylaştıkları ortamlar olmadan fişten çekilmiştim, gerisinden bana ne? Çoğu erkeğin çok iyi diyeceği 15 yıllık bir evliliğim ve cin gibi, zeki bir kızım var. İyi para kazanıyorum ve iyi geziyorum. Sesimin duyulması neden bu kadar önemli?

Böyle soruları cevaplamaya zorlandığım zamanlar, kendi tecrübelerimi denkleme koymaktan başka tercihim kalmıyor. Bunu yapmaya isteksizim zira eleştirenlerin bunu kendi amaçlarına göre kullanmaları kolay. “O kızgın, ağzı yanmış”, “Bu onun duygusal boşalması”, “Kin dolu”. vs. Fakat buna rağmen bu deneyimleri daha iyi bir anlayış geliştirmek için gözlem olarak ortaya sürmek lazım. Önyargısız rolü yapmayacağım, kimse önyargısız değildir. Ama ortaya sunduklarımı elimden geldiğince analiz ederek yazacağım.

Derdim ne bilmek istiyor musunuz?

Benim derdim, en dolaylı maskülin davranışın bile alay konusu ve şeytani olduğunu ve bastırılması gerektiğini düşünmeye programlanmış genç erkeklerle dolu bir dünyada yaşıyor olmak. Bu bastırma, alay ve kötüleme sonucunda ise maskülinitenin pozitif ve çekici bir şey olabileceğinin bile akıllarına gelmemesi.

Benim derdim, yakın bir AFC arkadaşımın, onu terk eden kız olmadan (kelime anlamıyla) yaşayamayacağını düşünüp kafasına bir kurşun sıkması.

Benim derdim, bir rahibin karısının, adam evliliklerinin her günü kadını tepeye çıkarıp kendini aşağıya çektiği için kocasını, 4 çocuğunu ve 18 yıllık evliliğini kendi hipergamisinin peşinde terk etmesi.

Benim derdim, 65 yaşında hayat boyu betanın, karısının 20 yıldır kendisine seks için nasıl şantaj yaptığını ve kadın terk eder korkusu ile nasıl adam gibi davranamadığını anlatırken dizimde hüngür hüngür ağlaması.

Benim derdim, 19 gibi çok genç yaşta evlenen arkadaşımı, karısının kendini aldattığı motelin otoparkında kadını öldürmekten vazgeçirmem. Sabahın 4ünde arabanın arka koltuğunda ağlayan 3 çocuk ile kadını sevgilisi ile kaldığı motele kadar takip etmişken.

Benim derdim, Şükran gününde aşırı dindar baldızım ve 20 yıllık eski kocası kadın artık onun “hayatının erkeği olmadığına” karar verdiği için kendini bir ağaca asıp intihar ettikten sadece 8 ay sonra evlendiği milyoner yeni kocasıyla medeni bir şekilde oturmak zorunda kalmak. Benim derdim, eski kocanın kurmak için kıçını yırttığı evin adam toprağa verildikten sadece 3 ay sonra satılması ile finanse edilen silikon memelere ve Porsche’ye bakmak zorunda olmak. Benim derdim, 22 yaşındaki yeğenime babası gibi AFC olmamayı öğretirken dolaylı bir şekilde annesinin edepsiz ve fırsatçı hipergamisini göstermek.

Benim derdim, Alzheimer’dan çürüyen babamın, seks için hayatı boyunca çalışır olduğunu düşünüp kullandığı kurtarıcı planı ile hala çaba harcaması. Benim derdim, 53 yaşında erken emekliliğe zorlayana ve ardından 2. karısı tarafından hızlıca terkedilinceye kadar takıntılı bir şekilde çalışmasına neden olan davranışa, zayıf bir şekilde düşmesini seyretmek.

Benim derdim, 2 karısından 3 kızı olan  ve 3. karısı (yine bir başka bekar anne) tarafından duygusal olarak manipule edilen iyi bir arkadaşıma danışmanlık yapmak. Bu adam öyle ümitsiz idi ki işten eve gidip kişisel problemleri ile yüzleşmekten çekinir, haftasonları Pazartesi sabahlarını iple çekerdi.

Benim derdim,kendisini diğer erkeklerden ayırmanın en iyi yolunun “şövalyelik / centilmenlik” olduğunu düşünen ve bu nedenle de 2 farklı babadan 3 çocuğu olan bir bekar anne ile ilişkiye giren ama sonunda da kadını 4. çocuğuna hamie bırakan ve doğru olanı yapmak adına kadınla evlenen adama danışmanlık yapmak.

Benim derdim,yeni erkek arkadaşının, kendisinin “ruh ikizi” olduğuna inanan ve “onu başkası ile görmektense hapiste çürümeyi” yeğleyen eski erkek arkadaşı tarafından 30 kere bıçaklanmasına şahit olmak zorunda kalan 17. yaşındaki bir kıza yardımcı olmaya çalışmak.

Benim derdim, 15 yıllık evlilikten sonra bile eşimin mayo modelliği yapabildiğini, benim Erkek olarak yaptığım tercihlerime güvenli bir saygı duyduğunu ve bunları 1950lerin mağara adamı, kadının ruhunu ezerek kaba egemenlik kurmacalı – şövenist bir erkek olarak değil, pozitif bir şekilde maskülin rol modeli olarak yaşayarak başardığımı, “modern kadınlara” anlatmaya çalışmak.

VE BENİM EN BÜYÜK DERDİM, 14 yaşında AFC hilkat garibelerinin kendilerini acınası, kitlesel medya gazlı, pop kültürü dayatması, idealize edilmiş ve feminen romantik / ruh ikizi miti için feda etmeye gönülden razı olmalarını izlemek. Neden? Başka bazı AFCler aynı bataklığa kendilerinden önce saplandı ve birbirlerini daha da hızlı batmak için pohpohlar ve onaylarken bu hastalığı diğer AFClere de hızla yayıyorlar diye. Bu bulaşıcı bir hastalık : ızdırap yoldaş sever gibi.(*) Benim korkum sadece tek bir Erkek olduğum ve bu elemanların kıçına AFC babalarının atamadığı ya da atmak istemediği tekmeyi yeterince güçlü atamayacak olmam.

Benim derdim bu. Bazen bu gerçekten ölüm kalım meselesi olabiliyor. Oyunu anlamak, onun nasıl ve neden çalıştığını bilmek, kelimenin tam anlamıyla hayatta kalma yeteneğidir. Sorgulamadan, üstünkörü ve yanlış yönlendirilerek elde ettiğimiz ve inanmaya koşullandığımız, aşk, cinsiyet, seks, ilişkiler, vs. hakkındaki varsayımlarımız ile verdiğimiz önemli kararları düşünün. Bu kararların sadece bizim değil ailemizin ve sonucu olan çocukların ve bunlara bağlı tüm domino taşlarının üzerindeki etkilerini düşünün. Kararlarımızın bilmediğimiz insanları bile nasıl etkileyebileceğini sürekli düşünüyoruz. Hayatta yaptığımız her şey, sonsuza kadar yankı yapıp dalgalanıyor. Benim çoğu insanın “derdin ne, ne uğraşıyorsun?” dediği yerde eğitmek, bu konuyla uğraşmak ve olayı analiz edip yeni şeyler inşaa etmekte mantığım bu.

(*) – Misery loves company. Izdırap yoldaş sever anlamında İngilizce atasözü. Izdırap sahibi insanların yine aynı ızdıraptan adamları bulup kaynaştığı ya da bu insanların diğer normal insanları da kendileri gibi acı çeker hale getirmek istediklerini belirtir.

Çeviri : What is your problem?

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.
Share this...
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterShare on LinkedIn

73
Leave a Reply

Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.

avatar
18 Comment threads
55 Thread replies
1 Followers
 
Most reacted comment
Hottest comment thread
30 Comment authors
JanusAetherÇevirmen HocaÖzgürHeaven Recent comment authors
  Subscribe  
Notify of
MeLLoN
Guest
MeLLoN

Kurgulanmış algılardaki perdeleri bir nebze kaldıran yazı hocam. Sonuçta insan uzun yıllar boyunca oluşmuş bu evrende, bu dünyaya şu an yaşayan 7 milyar insanın içinde bir ihtimal olarak geliyor. Ortalama 60 ila 80 yıl yaşıyor. Onu da çevrenin, feminizmin, popüler kültürün, medyanın, ailesinin; travmaların vs. etkisiyle gölgede mi yaşamalı. Kendi hayatı üzerinde kendi kontrolü olmadan. Farkındalık önemli ama bana göre o kadar da tehlikeli. Sıcak hayallerin içinden soğuk gerçeklere ikili saltoyla atlamak da zihin için bir travma. Çöküş ya da çıkışın başlangıcı burada oluyor insanda.

Ferhat
Guest
Ferhat

Şu an o dönemdeyim. İçimde müthiş bir kızgınlık ve içe kapanıklık var. Bir dönem olacak bu. Yıllardır kabullenmiyordum bunlari mavi hapin gercekligine derinlerde hep inandığımdan. Oyunu uzun süredir bildiğim halde naiflik ve iyilik arzusunun nasıl kötü algilanabildigini yeni kabullenebiliyorum.

Murtaza
Guest
Murtaza

ben bu yazıyı daha önce niye görmemişim yahu. bu sitenin neden kurulduğunu da açıklıyor. yorumların bazısında yardım istemeyen adama hakikaten yardım edilemediğine bende katılıyorum. istanbul da 3 erkek bekar evinde kalıyorduk. ev büyük herkesin kendi odası vardı. kardeşim gibi sevdiğim dostum sevgili yapmıştı. kız arasıra bizde kalmaya felan başladı. niyeyse kızdan haz etmemiştim. mesafeli davranıyordum. bir gün salonda koltukta oturuyordum. evde yalnızım zannediyordum. bu kız, arkadaşın odasından yarı çıplak kısacık bi şort/askılı badiyle geldi sırtı dönük önüme oturdu. kafasını kucağıma dayadı, boynum tutulmuş masaj yapar mısın dedi. hayır yapmam dedim ‘sik beni’ diye bakıyordu yüzüme. apar topar dışarı bi yerlere… Read more »

Heaven
Guest
Heaven

Bir süredir üzerine düşündüğüm bir şey var. Ve gerçekten cevabını çok merak ediyorum. Şöyle bir düşünce: Şimdi biz erkeklerin çoğu erkek olma yolunda çok büyük engeller ve manipülasyonlarla karşılayor. Çocukluktan itibaren AFC koşullanmaları medya, çevre, anne hatta baba tarafından içimize işleniyor. Bunu sonucunda zaten zorlu olan erkek olma yolu daha da zorlu bir hale geliyor. Çok farklı acılarla yüzleşiyoruz. Ailemizin ve çevremizin bizi resmen becerdiğini farkediyoruz. İyi çocuk taktikleri ile belki yıllarca kızların ayakkabıları altında eziliyoruz. Peki ya kadınlar. Onlar için böyle bir geçiş süreci yok mu. Ben kendimi bildim bileli kadınlar aynı. Yani hepsi tam bir çakal. Sizin deyişinizle… Read more »

Özgür
Guest
Özgür

Aynen aynen kadın olmak dünyanin en guzel seyi. Kadin genetik olarak çirkinse isterse fitness model olsun, doğuștan kücük burunlu, al yanakli bir köy kızı bile ondan daha arzulanabilir olacak. Bazıları gelip șey yazmasın șimdi kadinin fiziği daha önemli falan diye. Hanginiz tipine bakınca hayattan sogudugunuz ama 90-60-90 bir kadınla vakit geciriyorsunuz. Çok azdıysan yüzüne bakmadan yatıp geçersin o ayrı. Biz de ise durum bu değil. Çirkinsen çok iyi bir vücut, saç-sakal falan diyerek görünüșü kurtarıyosun. Kısa boyluysan futbol oynarsın. İriysen güreșirsin. Skinny isen koșarsın. Fiziksel olarak rezilsen akademik kasarsın. Zeki değil ama agzin laf yapiyorsa bi yolunu bulur para yaparsın…… Read more »

Çevirmen Hoca
Member

Kadın erkek farketmez, tipinin iyi olması seni bir adım önde başlatır. Ama bu durumu hazmedemeyen kişilerin unuttuğu şu ki iki tarafta da şanslı bir azınlık var. İnsanların çoğunun tipi ortalama. Biraz çaba ile düzeltilecek tipte yani. İşte bu insanlara çabalayıp forma girmek zor geldiği için yakışıklı/güzel olanlara nefret kusmak daha kolay geliyor.

Heaven
Guest
Heaven

Ya güzellik olayı bir yana. Kadınlar kadın olmak için bizim gibi kendilerini parçalamıyor. Hepsi de kadın oluyor, otomatik doğal bir süreç sonucunda. Bizim ise erkek olma yolunda yarımızdan fazlası telef oluyor. Yani onlar hemen olgunlaşıp, ilişki durumları ile ilgili silahlarını kuşanıyorlar. Erken yaşta hayatı fark ediyorlar. Biz ise, mal oluyoruz küçük bir azınlık hariç. Yani kadın olmak için çaba harcamıyorlar. Biz erkek olabilmek için kendimizi parçalıyoruz. Anlatmak istediğim şey bu. Bu bana çok garip geliyor.