Sosyalleşme konusunda problem yaşayan insanlarla konuştuğumda, sıklıkla dinlediğim bir davranış kalıbı var. Sosyalleşme konusunda güdük, tecrübesiz veya kaygılı bazı arkadaşlar, sosyal ortamlara girdiklerinde, kendilerini o sosyal ortamın en sosyal kelebek, en dışa dönük, en rahat insanları ile karşılaştırıyorlar. “Bu adam ya da adamlar buradayken kim dönüp bana bakar” gibi bir düşünceye kapılıyor ya da minimumda böyle bir sosyal kelebek ile aralarındaki devasa farka odaklanıp, bu farkı asla kapatamayacakları düşüncelerinde boğuluyorlar. Bana da “ben bu farkı nasıl kapatacağım?” diye soruyorlar ya da bu adamları görünce morallerinin ve motivasyonlarının kaybolduğunu anlatıyorlar.
Sosyal olarak güdük bir yerden başlıyorsanız, sosyal ortamın kaymağı adamlarla aranızdaki farkı nasıl kapatacaksınız? Muhtemelen bu farkı hiçbir zaman tamamen kapatamayacaksınız ve o adamlar gibi olamayacaksınız. Sosyal olarak oldukça başarılı insanların büyük bir kısmına ailesi, sosyalleşmeyi öğretmiş oluyor, başarısız insanların büyük bir kısmı ise bunu aileden öğrenmiyor. Böyle birinin, çocukluktan beri sosyalleşme öğretilen adamı yakalaması çok güç.
Şimdi aileden bu çeşit bir sosyalleşme öğrenmeyen bir adam, bu çeşit sosyalleşen bir adama yetişmesi zor. Ama iyi olan şey şu ki, yetişmesi gerekmiyor.
Sosyalleşmeye yeni başlayan birinin yapması gereken ilk şey, kendisini en iyisi ile karşılaştırmayı bırakmak ve kendisini ortamın ortalaması ile karşılaştırıp, önce onu yakalamak ve sonra ondan iyi olmayı hedeflemek olmalı. Zira sosyalleşme korkusu olan biriyseniz, ortalamadan da kötüsünüz ama ortalamayı yakalamak ve geçmek gibi gerçekçi bir adımı bypass edip, en iyi ile karşılaştırma yapıyorsunuz.
Dikkat edin, kendinizi sizden daha kötü durumda olanlarla karşılaştırıp, duygusal mastürbasyon yapın demiyorum. Siz ilk başladığınızda muhtemelen ortalama sizden daha iyi ve hala daha iyi ile karşılaştırıp, daha iyi olmak için yol haritası edinin diyorum.
Daha iyi bir yaşam serisinin üçüncü kitabında, “kendimizi başkaları ile karşılaştırmak” başlıklı bir yazı var. Oradan alıntı:
Kendimizi yukarı doğru karşılaştırmamız normalde bize daha iyi olmamız için yol haritası verebilecek bir şey iken ya da aşağı doğru karşılaştırmamız bir duygusal başa çıkma mekanizması iken, karşılaştırmalar kontrolden çıktıkça asıl amaçlarından uzaklaşıyorlar. Yukarı doğru karşılaştırma yapmak motivasyonumuzu azaltıyor ve kendimizi olduğumuz yere saplanıp kalmış gibi hissetmemize neden oluyor. Aşağı doğru karşılaştırma ise, kendimizi bir sürü çaylakla karşılaştırıp üstün, iyi hissederken, gerçek bir gelişim göstermememize neden oluyorlar.
Bu konuya asosyal ve yalnız biriyseniz bunları yapın yazısında da değinmiştik:
Şimdi en büyük etkiye sahip olanı ile başlayalım. Sosyal etkileşimleri baltalayan şeylerden birisi ego ve karşılaştırma yapmak. İnsanlarla muhabbet ettiğiniz, örneğin politika konusunda konuştuğunuz, etkileşime canlı bir şekilde katıldığınız bir durumu düşünün. Bu etkileşim esnasında zihniniz karşılaştırmalar yapmaya başladığı an, sosyal etkileşimden daha az zevk almaya başlarsınız. “Bu kişi çok güzel noktalara değiniyor, düşüncelerini çok daha iyi bir şekilde dile getiriyor, onun yanında benim konuşmam bir mandanın konuşmasından hallice” diye düşünmeye başlıyorsunuz. Zihniniz karşılaştırma yapmaya başladığı için de, bu noktaya kadar zevk aldığınız konuşma, bu noktadan sonra da sizin için kötüleşmeye başlıyor.
Sosyal etkileşim esnasında yaptığınız her karşılaştırma, sizin o etkileşimden aldığınız zevki tahrip eder. “Arkadaşım ve ben bu iki kızla konuşuyoruz ama arkadaşım benden daha uzun boylu, daha yakışıklı!” diye düşünmeye başladığınızda, bu iki kızla konuşmaktan zevk almak yerine, kendi kafanızın içine sıkışırsınız. Bu nedenle de sosyalleşirken yaptığınız karşılaştırmalar konusunda tetikte olmalısınız. Birincisi bu karşılaştırmaların hiçbir faydası yok. Yani tam o anda karşılaştırma yapmanızın ne anlamı var ki? Karşılaştırmaların tek başarabileceği şey, sizin kendinizi aşağı hissetmenizi sağlamak.
“Bu adam ya da adamlar buradayken kim dönüp bana bakar” yanılgısına da değinmek istiyorum. Bir insan sosyal ortamı ne kadar domine ederse etsin, tüm sosyal ortamın havuzunu sizin ya da ortamdaki diğer insanların aleyhine kapatamaz. Bazı arkadaşlar nedense, ortamda öne çıkan, karizmatik insanlar olduğunda, tüm kızların onun çevresinde döndüğünü ya da en azından için için onu arzuladığını, ya da kendi gerçek ya da potansiyel erkek arkadaşlarını o insanlarla karşılaştırdıklarını sanıyorlar. Sosyal ortamlarda rahat bir şekilde bulunan ve hatta öne çıkan arkadaşların da bildiği gibi, sosyal ortamda böyle bir dinamik mevcut değil. Sırf öne çıkabiliyorsunuz diye herkese hitap etmiyorsunuz ve aynı zamanda herkese hitap etme derdiniz de yok zaten. Eğer bu tür fantezi dinamiklerle zihninizde kendinizi demoralize etmezseniz, insanların çeşit çeşit olduğunu, öne çıkan insanların herkes tarafından sevilmediğini ya da her kız tarafından arzulanmadığını kendiniz de görebilirsiniz. Aslına bakarsanız daha önce bir yazıda değindiğim gibi, ne kadar öne çıkar ya da erkek hiyerarşisinde yükselirseniz, sizi çekici bulan kadın sayısı ve sizin gibi olmak isteyen erkek sayısı artarken, sizi gerçekten içten bir şekilde itici bulan erkek ve kadın sayısı da o kadar artar.
Birçok erkek, sosyalleşirken o ortamın şimdi ve buradasında olmak yerine, kendi kafasının içinde bu tür negatif düşüncelerle, karşılaştırmalarla, insanların kendi hakkında ne düşündüğü ile vs. debelenip duruyor. Bu da kendi başına, erkeğin sosyalleşme çabasını baltalıyor. Asosyal ve yalnız biriyseniz bunları yapın yazısından:
Sosyal etkileşimlerinizi sabote etmenizin bir diğer yolu da, sosyal etkileşime katılmak yerine kendi kafanızın içinde olmanız. Kendi kafanızın içinde olduğunuz zaman sosyal etkileşimlerden zevk alamazsınız.
Bu konuda yapabileceğiniz en önemli şey, sosyal etkileşime katılmak yerine kendi kafanızın içinde dönmeye başladığınızı yakalamak. Daha önce irade konusunda değinmiştim, bir şeyin farkında olmak ile o şeyi kontrol edip bastırmak beraber çalışan şeyler. Kelime anlamı ile, beyninizde şeylerin farkında olan bölüm aynı zamanda onları kontrol eden bölüm. Yani bir şeyin farkında olduğunuzda, o şeyin gücü ciddi oranda azalıyor. Yani karşılaştırma yapmaya başladığınızın farkına vardığınızda, karşılaştırma yapma seviyeniz otomatik olarak azalmaya başlar. Bu belki ilk farkına vardığınızda olmaz ve biraz zaman alabilir ama zamanla kesinlikle olur. İşin güzel tarafı, karşılaştırma yapmayı bıraktığınızda, sosyal etkileşimden biraz daha fazla zevk almaya başlarsınız. Etkileşime daha çok katıldığınız ve dikkatinizi verdiğiniz için, daha çok pozitif geri bildirim alırsınız. Bu da sizin daha az asosyal hissetmenizi sağlar.
Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.
Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.
“Aslına bakarsanız daha önce bir yazıda değindiğim gibi, ne kadar öne çıkar ya da erkek hiyerarşisinde yükselirseniz, sizi çekici bulan kadın sayısı ve sizin gibi olmak isteyen erkek sayısı artarken, sizi gerçekten içten bir şekilde itici bulan erkek ve kadın sayısı da o kadar artar.”
Abi 2 sorum var :
1-) Bu yazının geçtiği kaynağı hatırlıyor musun?
2-) Erkeklerin hiyerarşide yükseldikçe itici bulmasını anladım ama neden itici bulan kadın sayısı artıyor yükseldikçe?
Bu yazıda: Narsist erkeğe aşk bombardımanı, duygusal olarak güçlü erkeğe olandan farklı mı?: Hayır. Şimdi geçenlerde bir yerlerde yazmadığımi fark ettiğim, bariz olduğunu düşündüğüm ama birçok olgunlaşmamış erkeğin şaşırdığı bir şey söyleyeyim. Spesifik bir alfa erkeği sağlıklı kadınların birçoğu sevmez. Böyle “aslında çok istiyor, ıslanıyorlar ama istemiyor gibi davranıyor” değil, gerçekten istemeden, hoşlanmadan itici bulur. Sadece efendi erkekler her kadın tarafından sevilir ama kadınlar onlarla da yatmazlar. Bazen bir kadın “ay Çad çok itici” dedi mi manosphere’de aslında ıslanıyor, kıvranıyor ama yine de böyle diyor gibi bir yanılgı var. O kadın o gayet çekici olan adamı gerçekten itici buluyor olabilir.… Read more »
“Aslında hayatın her alanında geçerli bir olay bu. Ne kadar omurgalı ve güçlü olursan, o kadar sevmeyenin olur, kadınlarda da bu geçerli.”
Şimdi oturdu abi teşekkür ederim.
Mahmut Abi, çocukken mizacı gereği gayet sosyal olan ama yaşadığı şeyler onu içekapanıklaştırıp sosyal zekasının törpülenmesine olmuş birisi tekrar sosyal zekası yüksek birisi olabilir mi?
Oturduğu yerden olamaz, sosyalleşmek için çaba harcarsa olabilir. Yaşadığın şeylerin travmasını aşıp aşamayacağına da bakar.
Eskiden epey sosyal bir insandım, Kasım’dan itibaren adeta bir kış uykusuna yatmış gibi kendimi çoğunlukla eve kapatarak geçirdim.
Şimdi tam tekrardan sosyal ortamlara karışmaya başladığım zaman diliminde faydalı bir yazı oldu, hayatımın hiçbir evresinde sosyalleşme konusunda sorunlar yaşamadım ama içsel çatışmalarım yüzünden sosyalleşmekten aldığım haz düşüktü.
Teşekkürler.
Mahmut Abi son paragraftaki “irade konusunda” isimli linke tıklandığında gidilen video kullanılamıyor.
Düzelttim.
Ortaokul ve lisede yaşadığım zorbalıktan dolayı içe kapanık ve sosyal iletişim becerisi düşük biriyim. Kaç yıllık hayatımda sosyalleşebildiğim tek ortam üniversite oldu. Bir anda pat diye böyle olmadım ama artık kızlarla uzun süre göz teması kuracak, cinsel imalı şakalar, sorular konular ve hatta fiziksel temas kurabilecek kadar kabuğumu aşabildim. Ancak sorun şu grup ortamlarında kabuğuma çekiliyorum. Erkek ortamı olduğu için dönen muhabbetler karı kız, anılar, futbol dümenden muhabbetler. Bu eksikliğimi göz teması kurarak, ortamdaki şakalara falan gülümseyerek, “aynen haklısın” gibi onaylarla ve masaya yakın durarak kapatmaya çalışıyorum. Sence bu ortamda kalıp kendimi aşmaya mı çalışmalıyım yoksa ortamı değiştirmeli miyim? Ayrıca,… Read more »
Erkek ortamını değiştirebilirsin ama eninde sonunda bir erkek ortamı bulamıyorsan demek ki sen uyumsuzsun. Bir yayında demiştim, insanlarla küçük, önemsiz muhabbet yapabilmek sosyal yetenektir, bunları yapamamak ve daha da kötüsü bunlara tepeden bakmak, sosyal özürlülüktür genellikle. Senin çok kaliteli olduğundan değil yani. Bu erkek ortamına bir kız girince kızı ortaya alıp şaka yollu yerden yere vuruyorlar. Bel altı şakalar, zorbalama, hakaret vesaire. Kızlar da bundan eğleniyor gibi görününce “acaba ben de onlar gibi mi olmalıyım kızlara karşı?” diye düşünüp duruyorum. Böyle boktan bir erkek ortamı bulmak da yetenek diyeceğim ama aşırı efendi erkek olup, ortamda olanı tamamen kendi fantezi dünyanda… Read more »
Efendi erkek tiplemesinden kendimi çıkarmaya çalışıyorum birkaç sene öncesine göre daha iyi durumdayım diyebilirim. İnsanlarla baş başayken uyum sağlayabiliyorum genel hayat üzerinden, dertlerden, ilişkilerden vesaire konuşabiliyorum ancak iş bir ortam grup muhabbetine gelince kendimi göstermiyorum, konuşacak bir şey çıkmıyor ağzımdan. Bunu çözebilmiş değilim. Trabzon’da yaşıyorum genel anlamda erkeklerin büyük kısmı bu şekilde. Kendime yakın veya bana benzer erkeklerle de arkadaşlık kurmak istemiyorum çünkü konfor alanında hissediyorum kendimi. Zorlu kişiliklerle takılmaya devam edersem belki kabuğumu aşabilirim ya da aşamam. Son olarak sosyalleşmek dışında, sosyal iletişimimi geliştirmek için hangi tür kitapları tercih etmeliyim ve şu blind date videolarına da arada bakıyorum oradan… Read more »
sosyal iletişimini geliştirmek için sosyal iletişime ağırlık verip etrafı gözlemleyerek, pratik yaparak öğrenmelisin. O iş kitapla olmaz.
Sosyallikle ilgili yazılar çok faydalı oluyor abi emeğine sağlık devamını bekliyoruz.