Daygame felsefem / Daygame nedir ve ne değildir ?

Merhaba, bu daygame ile alakalı detaylı ve ayrıntıya inen bir yazıdır. İçerikte şunları bulacaksın:

  • Kızlarla tanışabilen erkek karakterini edinmek
  • Kızla tanışma korkusunu yenme
  • Daygame nedir ve ne değildir?  / Apaçi kime denir?
  • Daygame’in 3 önemli aşaması
  • Daygame’in sana kazandıracağı dolaylı faydalar
  • Ben neden hala daygame yapıyorum ?
  • Daygame ile alakalı çarpık algı

Daygame tanımadığın kızlarla tanışmanı, sohbeti ilerletmeni, kızın numarasını almanı ve kızla görüşmeni sağlayan bir yöntemdir. Ancak daygame’in bana ifade ettiği şeyi söyleyecek olsaydım şunu söylerdim: daygame beni heyecanlandıran kızlarla beraber olma sanatıdır.

Uygulaması ilk başta biraz uğraş istiyor ancak az az olarak hayatın içine yedirilerek yapıldığında getirisi yüksek ve üstelik insanların ilk bakışta görmediği çok fazla dolaylı faydasını da size hissettiren bir yöntemdir.

Bir yerde görüp beğendiğin kızlarla gidip ne yaptığını iyi bilen bir tavırla muhabbeti ilerletme becerisi kazandırmasının dışında en göze çarpan dolaylı fayda ise bunun harika bir konfor alanının dışına çıkma pratiği olmasıdır.

Daygame’i yeni duyduysan senin için birkaç satır temel bilgi vermeye çalıştım. Şimdi tanımlamalardan biraz uzaklaşalım. Şimdi sana sağlam bir daygame başarısı için yıllar içinde yarattığım daygame sistemimden ya da felsefemden önemli gördüğüm bazı esintiler sunacağım.

Kızlarla tanışabilen erkek karakterini edinmek

Bir dönem yapıldığında daygame’in sağladığı en güzel faydalardan biri karakterine kızlarla girişken bir şekilde konuşabilme özelliğini kazanmana yardım etmesidir. Ya da bu kızlarla bu tarz etkileşimleri eskisi gibi korkulacak ve anormal bir şey olarak algılamazsın diyelim. Peki, normalde bunu yapamıyorsan bu zor şey nasıl olacak ki? Hadi konuya direkt ortasından dalayım:

Benim adım Ahmet diyelim. Daygame’in çok faydalı bir şey olduğunu duydum, birkaç yazı okudum ve daygame öğrenmeye karar verdim. Şimdi sokakta hoşuma giden bir kız gördüm ve onunla konuşmak istiyorum. Ama bu durum benim için hiç de olağan değil. Bu erkeklerin her zaman yaşayacakları ortak bir zorluk. Peki, erkekleri gazlayarak o kızla konuşmalarını sağlamak dışında daha kalıcı seviyede bu problem nasıl çözülebilir?

Yıllar içinde ben şunu fark ettim: hem stres duymadan daygame yapmak hem de başarılı olmak için en azında kızlarla ilk tanışma aşamasında bir karaktere giriyor olduğunu düşünmek işe yarıyor. Tıpkı bir tiyatro oyununda karaktere girmek gibi. Bu o an kızlarla tanışma girişiminin bir oyun olduğunu unutmamanı sağlıyor.

Karaktere girmek konusunu daha iyi açıklamak için bunu bir metaforla anlatayım. Bu arada şimdi anlatacağım hikayedeki gözlemlerim gerçek. Benimle benzer zamanda Kadıköy’de bir yürüyüşe çıkanlar benzer manzarayı görmüş olabilirler. Güneşli bir akşamüstünde Kadıköy’ün insan trafiğinin bol caddelerinden birinde yürüyordum. Ve Şarlo’yu gördüm. İnsanları eğlendiriyordu. Şarlo’yu biliyorsun, 1900’lü yılların sinema oyuncusu Charlie Chaplin’in yarattığı bir karakter. Büyük şapkası, komik bir bıyığı olan, elinde bastonunu döndüren, tek kelime bile etmeden insanları sadece hareketleriyle güldüren bir karakter.

İşte o günde Kadıköy’deydi ve insanları güldürüyordu. İnsanlar onunla fotoğraf çektiriyorlar, karşılığında da Şarlo bahşiş alıyordu. Ama hatırlatayım gerçek Şarlo karakterinin canlandırıcısı Charlie Chaplin 45 sene önce öldü. Oradaki herkes bunun bir oyun olduğunu ve bu Şarlo’nun orijinalinin bir kopyası olduğunu biliyordu. Kimse onu gerçek sanmıyordu ve herkes mutluydu.

Hikayeyi şuna dikkat çekmek için anlattım: ister gerçeği olsun, isterse de buradaki orijinalinin kopyası olan Şarlo olsun, bu karakter insanlarla iletişime geçmek için bir araç! Aslında sen de ilk tanışma aşamasında kızlara bir karakter yaratarak gidiyorsun çünkü normal halin o kızlarla tanışmaya falan gitmezdi!

Sen bunun bir oyun (aynı Şarlo’nun sokakta gerçekleştirdiği mini bir performans gibi düşün) ve yaptığın şeyin o oyunda bir karaktere girmek olduğunu anlamazsan eski alışkanlıklarından kuvvetle yaptığın şeyi çok ciddi algılar ve gereksiz strese girersin.

Bahsettiğim gibi düşünmek kızlarla tanışma olayını çok ciddiye almanı engeller. Alt tarafı geliştireceğin bir karakter uzantının üzerinde çalışıyorsun. Birkaç dakikalık bir performans yapacaksın. Bu sana kendinden bir şey kaybettirmez. Bu durumda o ciddi ve yaptığın şeyi hayati olarak algılayan tutumunun iplerini biraz salman gerekir.

Peki, bu oyun performansını sergilerken, tutumumuz ne olacak? Şunu aklından çıkarma sen kızı tavlamaya falan çalışmıyorsun, sadece onunla konuşma başlatarak kızın ayağına gelen bu muhabbet fırsatını değerlendirmesi bekliyorsun.

Eğer “ben bir avcıyım, o da av. Şimdi ne yapıp edip onu etkileyeceğim” diye düşünürsen kendini kötü bir zihin yapısına konumlandırmış olursun. Yaptığımız tek şey var, kıza bir muhabbet fırsatı sağlamak, kız isterse bu fırsatı değerlendirir.

Yani işin içinde “tüm cesaretimi topladım kıza gittim, Aman Allahım!” diyeceğin ciddi bir durum yok. Kız yüzünü çevirip başka bir yöne gidiyorsa, bu kızın ayağına gelen muhabbet hakkını kullanmak istemediği anlamına gelir.

Benim kendi daygame felsefemin içinde ilk olarak eğer bunu doğal bir şekilde yapamıyorsan bir karaktere girmek ve oyunu doğru bir tutumla yapmak var. Tabi bu karakter zamanla senin gerçek karakterinin gerçek bir uzantısı oluyor!

Tabi karaktere girmek derken, sana Şarlo gibi davran demiyorum. Şarlo’yu konuyu anlaman için bir metafor olarak kullandığımı hatırlatayım çünkü bildiğin gibi Şarlo aslında insanları palyaçovari şekilde eğlendiren bir karakter. Ben senin palyaço olmanı istemiyorum, senin bürüneceğin karakter ilk adımı atma inisiyatifini alabilen, kızın biraz sıra dışı bulabileceği ama aslında normal olan kıza selam vermeleri yapabilen, görmezden gelinirse bununla ilgili bir sorunu olmayan, kız onunla konuşmayı tercih ederse de aklına ne gelirse ondan konuşan biri olmandır.

Bu denemelerin getireceği şey bir süre sonra kızlarla rahatça konuşabilme özelliğinin senin karakterine doğal bir şekilde eklenmesi olacaktır. Dediğim gibi bu yeni davranış şeklin tekrarlarla zamanla karakterinin bir uzantısı oluyor. Ve tanımadığın kızlarla muhabbete girmek sana Starbucks’dan bir kahve almak kadar doğal gelmeye başlıyor.

Aslında burada yapmayı öğrendiğin şey alt tarafı bir kızla tanışmak için bin bir zorluğu aşmayı öğrenmek değil, zihin yapını erkeğin düşünmesi gerektiği şekilde düzeltmek. Böylece her şey çok daha kolay gerçekleşiyor. Toplum biz erkekleri bunlardan korkutuyor ama kendi yurttaşın bir kızla konuşmaktan daha doğal bir şey yok. Burada anlattığım aslında amaç olarak kızlarla tanışma gibi görünse de, aynı derecede öneme sahip olarak aslında kendi kendine yaptığın bir meydan okumadır. Kendi konfor alanını genişletip hayatı daha az korkarak yaşıyorsun.

Şimdi korku konusunu biraz daha deşeyim çünkü bu daygame yapan erkeklerin genel bir sorunu. Sonrasında daygame’i size daha detaylı anlatacağım.

Kızla tanışma korkusunu yenme

Sana gazlamalar, teoride çok mantıklı gelen ancak asla uygulayamayacağın kişisel gelişim tavsiyeleri vermeyeceğim. Onun yerine benim bu korkuyu nasıl yendiğimden bahsedeceğim. Yani direkt işime yarayan kendi bulduğum tekniği seninle paylaşacağım. Bunun sende de işe yarama ihtimali çok yüksek.

Şöyle düşün sokakta yürüyorsun, yanından güzel bir kız geçti. Kız güzel bir fiziğe sahip, şık giyinmiş, hatta giydiği kıyafetler o kadar özenli ki bir an gözünü korkutuyor. Onunla konuşmak istediğinde içindeki ses muhtemelen şöyle şeyler diyecek: “Sen değersizsin ve o sana bakmaz. O yüzden onunla konuşursan absürt bir şey yapmış olursun!”.

İçindeki sesin sana değersiz olduğunu söylemesi birçok kişinin ortak sorunudur. Herhangi bir sebepten dolayı bir psikoloğa gidersen muhtemelen ilk seanslardan birinde psikoloğunun seninle konuşmak isteyeceği konulardan biri değersizlik hissi olur. Değersizlik insan hayatında o veya bu şekilde oluşan temel negatif duygulardan biridir. Yani çok yaygın bir durumdur. Şimdi sana “kendi değerinin farkına var”, “sana kendini değerli hissettiren 10 tane şeyin bir listesini yap, buzdolabına as” gibi şeyler demeyeceğim. Şimdilik neden değerli olduğunun farkına varmasan da sorun değil.

Benim burada uyguladığım şey değersizlik duygusu hissedersem bunu bir kenara bırakmak ve kendime kendi başarımı oranımı hatırlatmaktır. Daha önce bunun gibi kızlarla konuşurken aşağı yukarı yüzde kaç oranında başarılı olduğumu bilirim.

Onun gibi birçok kızla konuşma başlatmayı denedim, bazıları hiç yüz vermedi, bazıları gönülsüzce konuştu, bazılarıyla iyi muhabbet oldu ama sonu gelmedi, bazıları ise sevgilim oldu. Ne demek istediğimi anlayabildin mi? Bu demek oluyor ki değersizlik hissinden bağımsız olarak benim bir başarılı olma oranım zaten mevcut. Sen henüz bu oranı tespit edememiş olabilirsin ama aslında oran sende de var ve üstelik zamanla yükselecek. Benim burada yaptığım şey oranıma odaklanmak oluyor. Bu düşünce şekliyle değersiz hissetme durumu o kızla konuşma eylemi için denklemin dışında kalıyor.

Bu durumda değersizlik hissi o kızla başarılı olma konusunda artık bir kriter olmaz. O sese şunu diyorum: “şimdi izin verirsen kendi başarı oranıma odaklanacağım, eğer ‘değersizsin’ diyerek beynimin içinde konuşmaya devam edersen senin yüzünden var olan başarı oranımı da yakalayamam. Gerçekten değersiz olsaydım bile bazı kızlar bana bakıyorlar işte! Kabul et bunu! Şimdi kapat çeneni!”

Kafanın içinde sana değersiz olduğunu söyleyen düşünce muhtemelen orada zaten 10-15 senedir var ve eski sana ait bir düşünce. Ona şöyle söyle “sen bundan 15 sene öncesine ait bir düşüncesin, ben değersiz olsam bile belli bir başarı oranım var, diyelim ki gerçekten değersizim, neden %20’lik olan başarı şansımı da hiç edeyim ki, şimdi izin verirsen bana bakacak olan %20’lik kızlara denk gelmek için çalışacağım”. Bu argüman değersizlik hissini önemsizleştiriyor çünkü değersiz olsan bile harekete geçince belli oranda başarıya sahip olacaksın.

Ancak kendine bunları hatırlatmazsan ve değersizlik hissiyatını çok umursarsan, kıza yaklaşınca baskın gelen değersizlik hissiyatı gözünden bile okunur ve başarısız olursun. Her zamanki başarı oranının da altına düşersin. Bunun yerine gözünde başarı oranının farkında olan bir kendinden eminlik olmalı. O yüzden bu duyguya mantıklı bir şekilde isyan et ve bu duyguyu devreden çıkar.

Daygame nedir ve ne değildir?  / Apaçi kime denir?

Daygame’in ne olduğunu ve ne olmadığını birbirinden ayırmak istiyorum. Apaçi’nin argoda sokak serserisi gibi bir anlamı var. Amacım kimseyi gücendirmek değil, hepimiz bir zamanlar apaçilik yapmış olabiliriz. Bu tanımlamayı kullanmamın nedeni bunun toplumda belli bir stereotipteki kişileri yansıtmasıdır. Bu kişilerin genelde niteliği azdır ama özgüvenleri yüksektir.

Daygame’e yabancı olan insanlar, özellikle olayı çarpıtmak isteyen kadınlar sokakta birçok kızla konuştuğunuzu duyduklarında sizi bu stereotip’deki insanların içine koymaya meyilli olabilirler. Benim daygame felsefemdeki daygame oyuncusunu tanımlama şeklim çok farklı. Şimdi söyleyeceklerim oyunu apaçi şeklinde oynayan kişilerle, stratejik davranan ve oyunu zekasıyla oynayan bir daygame oyuncusunu ayıran şeylerdir:

İyi bir daygame oyuncusunun gününün akışında yaptığı en önemli şey daygame değildir. Daygame’i bir hobi, hayatta yaptığı şeylere bir ek olarak devam ettirir. Oyundan ve konuştuğu kızlardan ne beklediği açık ve tutarlıdır. Konuştuğu kızlarla ilgili tutumu sağlıklıdır: kızla konuşarak kıza değerlendirmesi için şans verdiğinin farkındadır. Yaptığı oyunu gözlemler, nerelerde hata yaptığını tespit eder, ısrarın hiçbir işe yaramadığını bilir, kızın hareketlerini okuyarak nerelerde muhabbeti kesmesi gerektiğini ve arkasını dönüp gitmesi gerektiğini çok iyi bilir. Kızın kendisinin önüne attığı kemikleri kabul etmez, daha fazlası için kıza meydan okuyabilir. Daygame oyuncusu kendine farklı konularda altyapı oluşturur. Kendini kitap, film, aktiviteler ve tecrübeler anlamında besleyerek kızla muhabbet aşamasında işini kolaylaştırır.

Apaçi tipi yapılan daygame ise zekadan, teknikten yoksun olarak saldıran ve ne kadar umarsızca fazla yaparsa o kadar sonuç alacağını düşünerek yapılan oyundur. Bu kişi kendine bir altyapı ve tutum oluşturmaya zaman ayırmaz. Durup düşünmesi gereken noktalarda nefes almak yerine bir değerlendirme yapmadan aynı yaklaşımı günde 30 defa dener. Kız ona yarım ağızla ve bir ayağı dışarıda şekilde yanıt verse bile ısrar ederek bir şey elde edeceğini sanır. Kızların ondan kurtulmak için verdiği sosyal medya adreslerini bir başarı sayar, oysa kızla ayaküstü bir bağ kurmadığı için bu sosyal medya adresleri bir işe yaramaz. Oyunu okuma becerisini ve tekniğini geliştirmez. Apaçi tipi oyunda oyuncu “kimsenin ne düşündüğünü umursamıyorum ben” gibi aşırı uç söylemler kullanabilir. Bu anlayış devam ettirilebilir değildir, bu kişiler eninde sonunda çevreden negatif anlamda çok dikkat çeker ve sorun yaşarlar. Oyunu bırakırlar.

Apaçi tipi oyuncu kıza odaklanır, kaliteli bir daygame oyuncusu ise oyuna odaklanır. İyi bir daygame oyuncusu güzel iletişim kurabilmenin bir amaç olduğunu bilir. Bu iletişim tarzının zaten kendisine birçok kızı getireceğini bilir. Kız sadece bir sonuçtur, güzel iletişim oluşturmayı öğrenmenin ise kendisine bir kızla sevgili olmaktan çok daha fazla faydası olacağını bilir.

Ben senin bu oyunu makul ve mantıklı şekilde yapmanı istiyorum. Serseri mayın gibi davranmanı istemiyorum. Kurduğun cümlelerin robot gibi değil, senden cümleler olmasını istiyorum. Bunun yerine apaçilik de yapabilirsin ve buna daygame yapmak da diyebilirsin ama iyi bir iletişim kurmuş olmazsın ve iyi sonuçlar alamazsın.

Daygame’in 3 önemli aşaması:

Bu kısımları temel seviyede anlatacağım çünkü anlatacak çok fazla şey var, aksi halde bunlar hakkında uzun bir kitap yazmak gerekir. Eğer bu sistem aklına yatarsa ve fazlasını öğrenmek istiyorsan o kitabı zaten yazdım :=) Şuradan edinip okuyabilirsin.

Daygame’in başlangıç aşaması: Bu aşamada en iyi sonuç rahat bir enerji yayan göz teması ile başlamakla mümkün olur. Aynı şekilde iyi bir göz teması ile başlamayan her günlük hayat etkileşimi zayıf bir şekilde başlamış sayılır. Daygame de bunun bir istisnası değildir. Daygame’de etkileşime kötü bir göz teması ile başlarsan iletişimin sakat doğmuş olacağını söyleyebilirim. Tabi “zayıf sonuçlar da beni idare eder” diyorsan illa böyle yap diyemem. Gene de arada birkaç balık tutarsın. Ancak unutma ki güçlü sonuçlar istiyorsan iyi bir göz teması ile başla, öğrenmeye hatalı bir şekilde başlarsan hatalı olana alışırsın.

Bir yabancıya iyi bir göz teması ile yaklaşmak eğer kendini alıştırmadıysan sandığından daha zordur. İdeal olan şudur ki başın dik, gözlerinin içi gülerken, emin bir göz temasıyla ona içinde tereddüt barındırmayan bir selam vermendir. Bu muhtemelen en zor kızda bile mucizevi bir şekilde etkileşimde seni çok avantajlı bir yerden başlatacaktır. Çünkü bu diğer erkeklerin yaptığı yaklaşımdan çok farklıdır.

Tabi bunu yapabilmek için rahat hissetmen lazım. Eğer gerginsen yazının başında verdiğim tekniklerle (karaktere girme + değersizlik hissi tekniği) gerginliğin aşabildiğin kadar aşmanı, sonra da deneyerek en aza indirmeni tavsiye ederim.

Resimdeki: Todd Valentine

Daygame’in orta aşaması: Bu aşamada olay kızla karşılıklı konuşmaya döndüyse sonuçtan bağımsız olarak başarılısın demektir. Çünkü eğer bunu yapabiliyorsan bu kızla olmasa bile çok geçmeden başka bir kızın numarasını alabilirsin ve buluşabilirsin demektir.

Olay karşılıklı konuşmaya döndüğünde artık gerisi çoğunlukla kıza bağlı şeylerdir. Oyunun orta kısmında dikkat etmen gereken yer kanca noktasıdır. Kanca noktası: Kızın o an senin varlığından memnun olmasıdır. Kız kanca noktasına geldiyse yaptığın şeyden hoşlanmıştır ve büyük ihtimalle seninle tekrar görüşmek isteyecek demektir.

Kız senin orada olmandan memnun değilse, gene de seni dinler ama bir ayağı hala dışarıda olabilir, gözü gideceği yola bakıyor olabilir. Bu durumda yaptığın oyun başarısız olmuş demektir, bu kızla on dakika daha konuşmanın bir anlamı olmaz, kızdan numara alsan da anlamsız olur.

Unutma ki sen kıza ona verdiğin şansı değerlendirmesi için bir şans veriyorsun, onu iknaya çalışmıyorsun. Şansını değerlendirmemekte ısrar ediyorsa bırak değerlendirmesin. Ben genelde bu tarz kızlarla karşılıklı konuşma yapsam bile numara istemem. Çünkü numara alsam da bir sonuç gelmeyeceğini bilirim.

Daygame’in son aşaması: Bu aşamada kızlara direktif verdiğin bir dili kullanmanı tavsiye ederim. Yani “tamam telefonunu ver / telefonunu yaz”, “hafta sonu görüşüyoruz” gibi bir dilden bahsediyorum. Bu noktada tereddüt eden oyuncu şansını düşürür. Zaten kızın ona telefonunu vereceğini düşünen adam telefonu kızdan rahat bir şekilde ister ve kazanır. Unutma sen isterken tereddüt edersen kız da verirken tereddüt eder.

Bu aşamalarda zamanla geliştireceğin birçok ince ayar vardır. Mesela “hafta sonu kahve içelim mi?” demek yerine “Ee kahveden haber ver ne zaman içiyoruz?” demelisin. Bunu dediğimde kızlar önce yüzüme bakıyorlar. Kurduğum iddialı cümle ile yüzüm arasında bir uyumsuzluk var mı diye bakıyor. Henüz tanıştığı bir adam bu iddialı cümleyle blöf mü yapıyor diye kontrol ediyorlar. Oyun pokere benziyor bu anlamda. En sevdiğim daygame oyuncularından biri olan Todd Valentine eski bir poker oyuncusu. Oyunun pokerle bazı benzerlikleri şunlar: Mesela kızın seninle konuşacağını farz ederek konuşmaya başlamazsan şansın düşer, pokerde de oyuncu elini dolu göstermelidir. Telefon istiyorsan  da %100 emin görünsen iyi olur, %80 değil. Pokerde de tereddüt kendini rakibine karşı ele vermek demektir. Bu aşamada da çok fazla ayrıntı ve nedenler var. Bunları kadınlarla tanışma rehberi setinde anlattım.

Daygame’in sana kazandıracağı dolaylı faydalar

Şimdi daygame’in sana kazandıracağı dolaylı faydalardan bahsetmek istiyorum. Bunları bilmek eğer o gün hiç güzel bir kızla tanışmadıysan yaptıklarının boşa gitmediğini bilmek açısından önemli. Şahsen ben numara alamadığım zamanlarda da eve normalde döndüğümden daha mutlu dönüyorum.

Birincisi, daygame genel iletişimi becerisini geliştiriyor ve girişkenliği arttırıyor. Sosyal ortamında ve diğer ortamlardaki karşılaştığın insanlarla iletişim kurmak her zamankinden çok daha kolay olmaya başlıyor.

Hayatta kendine güvenmek zorunda olduğunun farkına varmana yardımcı oluyor. Çünkü kendine güvenerek gidip konuştuğun kızların sevgilin olduklarında hayatına keyif ve güzellik getirdiğini, korkup poponun üstüne oturduğunda da hiçbir şey elde edemediğini, kimsenin sana bir şey vermediğini görüyorsun. Gerçekten kendine güvenmekten başka pek de bir alternatifinin olmadığını anlamanı sağlıyor.

Korkularının çoğunun yapay olduğunu ya da toplum tarafından yaratıldığını anlıyorsun. Özellikle korku ortamının çoğunun gençliğini yaşamamış mutsuz insanların sana da aynı mutsuzluğu aktarmasından ötürü olduğunu görüyorsun.

Her zaman dünyanın en mantıklı şeylerini yapmanın gerekli olmadığını anlıyorsun. O an mantıksız da görünse senden geldiği için bu davranışların değerli olduğunu anlayabiliyorsun.

Başkaları ne düşünür diye değil kendi isteğin için hareket etmeyi öğreniyorsun. Başkalarına kalsa sana biçtikleri değerin sadece bir piyon kadar önemsiz olacak olduğunu fark edebiliyorsun.

Bunun yanında daygame sana olumsuz duyguya rağmen harekete geçmeyi, sana bu dünyada düşündüklerin kadar değil yaptıkların kadar var olduğunu hatırlatma açısından çok şey anlatır. Bana bakmaz dediğin kızlar sana bakarlar şok olursun, bu düşüncende bir hata olduğunu öğrenirsin. Güzel bir günde sokakta gezerken, havaya doğru konuşarak mutlu ve şarkı söyleyerek gezebilirsin.

Ben neden hala daygame yapıyorum ?

Son olarak bundan biraz bahsedeyim. Ben daygame’e neden başladım ve neden hala devam ediyorum. Benim hayatımda da daygame birçok insanda olduğu gibi neden hayatımın belli bir döneminde yaptığım bir şey olarak tarihin tozlu sayfalarında kalmadı? Bunun sebebi belli aralıklarla tanıştığım yeni ve güzel kızlardı. “Lan bu bana bakmaz!” dediğim birçok kızla beraber oldum. Bu yüzden yazımın başında daygame’in tanımı olarak “beni heyecanlandıran kızlarla beraber olma sanatı” ifadesini kullanmıştım.

Ben gençlik yıllarımda daygame’e başlarken gerçekten utangaç bir çocuktum. Genel seviyedeki iletişimde dahi problem yaşayabiliyordum. Bu durumda bir gençken daygame’in bir performans sergilemekten ibaret olduğunu fark ettim. Yani daygame bu yönüyle bana şunu söylüyordu: “geçmişte silik biri olmanın önemi yok. 5 dakika güzel bir şekilde konuşursan kızın numarasını alabilirsin.”

Nihayetinde kızlarla tanışmak için birçok yöntem var. Daygame de onlardan biri. Burada kişisel tercihler işin içine giriyor. Ben biraz daha olağanın dışında yolları seçmeyi sevdiğim için daygame’i tercih ettim. Şunun da farkında olun, kızlarla tanışmak için size gece oyunu yapın tavsiyesi verenlerin çoğu gece oyunu yapmıyorlar. Sizi bu pahalı, uyku düzeninizi bozan, alkolle iç içe olan sağlıksız ve Türkiye’de damsız girilebilen uygun mekan bulmanın zor olduğu oyun stiline yönlendiriyorlar çünkü kafalarında “kızlarla barda/gece kulübünde tanışılır” gibi bir bilgi kalmış. En son 5 sene önce bir gece kulübünün önünden geçmiş olmaları bu bilgiyi size aktarmalarına engel olmuyor.

Daygame ile alakalı çarpık algı

Daygame ile ilgili zaman zaman çeşitli çarpık algılar dillendirilebiliyor. Bunu ünlü daygame oyuncusu Tom Torero’nun intihar haberinde okumuştum. Haberi yapan havuz medya sitesi şöyle yazmıştı: “sokakta kadınları hedef alıyorlar”.

Sanki daygame oyuncusunun elinde silah varmış ve birini hedef alıyormuş, kızları manipüle edip ağına düşürüyormuş gibi. Yani daygame öyle bir şey değil. Eğer öyle olsaydı aslında tüm iletişim türlerinin birer manipülasyon sayılması gerekirdi. Bu insanlar sanıyorlar ki ezbere birkaç tane manipüle edici tavlama cümlesi var ve üstelik karşı taraftaki kız da bu cümleleri yiyecek kadar aptal, böylelikle bunlar kolaylıkla işe yarıyor ve kızı yatağa atabiliyorsunuz.

Daygame konuşmada inisiyatifi alma ve doğal muhabbet etme becerisi üzerine kuruludur. İçinde kimseyi kandırmak yoktur. Size daygame’den daha garip ve manipüle edici olan şeyi söyleyeyim: Bu günümüzde çok yaygın olarak kullanılıyor, evet sosyal medya tanışmaları. Birincisi sosyal medya tanışmaları manipülasyona çok açıktır, senin olmayan şeyleri sosyal medya hesabına koyarak seninmiş süsü verebilirsin, gerçekte olduğundan farklı bir imaj çizebilirsin, kendini orada her şekilde farklı göstermek çok kolaydır. İkincisi olarakta hayatında hiç iki gözünle görmediğin birine yürümek ise sosyal medya tanışmalarını garip sınıfına sokar.

Böyle sağlıksız bir yöntem toplumun doğalı ve konfor alanı olmuş durumda. Feministlere göre internette bin tane kıza aynı mesajı kopyala yapıştır olarak göndermeniz sorun değil ama sokakta aynı şeyi birkaç kıza söyleyince kızları hedef alıp manipülasyon yapmış oluyorsunuz.

Bu çarpık algının desteklenmesinin nedeni sosyal medya tanışmalarının ağırlıklı olarak kadınların avantajına çalışmasıdır. Kadınların bu ortamda elleri daha güçlü. Kadını karşı cinste değerli kılan şey görseldir, görseli bu ortamlarda geniş erkek kitlesine çok kolay bir şekilde pazarlayabilirsiniz.

Bunun yanında daygame ile ilgili topluma korku pompalayan insanların ortak bir özelliği de çoğunun mutsuz olması ve kendinden farklı şeyler yapanlara saldıran insanlar olmaları. Bir kız görünce gidip konuşulabilir. Ve böylesi internetten tanışmaktan daha sağlıklıdır. O an konuşmayıp internetten o kızın izini sürmek ise sağlıklı değildir.

Daygame ile ilgili konuşulacak çok şey var, bu benim özel ilgi alanım olduğu için fazla detayına inebildim, gerçekten çok fazla detay var. Bana göre daygame her zaman kızlarla tanışmaktan fazlası ve bir erkeğin kendi korkularından kurtulmasını ifade ediyor. Bu konuda life game üzerine Mahmut abiyle bir yayın yapmayı düşünüyorduk, bu yazı beğenilirse ve yeterince istek gelirse onu da yapabiliriz.

Yazar: Secret / CentilmenKulübü

Bir kadın gibi ilgiye boğulsaydın ne olurdu ?

Büyük şehirlerdeki güzel kızlar internet aracılığıyla, barlarda, sokaklarda ya da sosyal çevrelerinde erkekler tarafından direkt ya da dolaylı olarak ayda 1000 defadan fazla seks talebi alıyorlar.

Bir kız basit bir sosyal medya profiline sahipse, biraz sosyal çevre oluşturmaya zaman ayırmışsa, haftada birkaç kez dışarı eğlenmeye çıkıyorsa sana garanti ederim ki geçmişteki çok ünlü bir kadına teklif edilenden daha fazla penis teklifine maruz kalmış demektir.

Bir kadın ona teklif edilen seksin %99’uyla ilgilenmeyecektir ancak bu durumun onun psikolojisine olan etkisini düşünün.

Bu durumu tersten düşünelim. Eğer ayda 1000 kadın seninle seks yapmaya çalışsaydı bu seni nasıl bir insan haline getirirdi ? Eğer ben ayda 1000 kereden fazla seks teklifi alsaydım nasıl biri olurdum söyleyeyim:

Kökten bir şekilde bozulmaya, şımarmaya başlardım, tüm o kadınları sadece var olduğum için hak ettiğimi düşünürdüm. Kadınları ekerdim, buluşmalarımı sıklıkla iptal ederdim çünkü en iyi olan seçeneğin hangi kız olduğuyla alakalı sürekli kafam karışık olurdu.

Beynimin içini okuyamayan ve bana tam istediğim şekilde davranma konusunda başarısız olan kadınlara karşı ukala (bitchy) hareketler sergilerdim. Çünkü, “ne yani bu kadınlar istediğim anda yüzlerce diğer kadınla yatabileceğimi bilmiyorlar mı ki?” diye düşünürdüm

Moduma göre değişken, kaprisli hareket ederdim. Kadınlardan aldığım reaksiyona göre hareket ederdim. Eğer bir hafta diğer haftadan daha az ilgi aldıysam, öfke nöbetine girerdim ve hemen bir tatmin beklerdim. Aynı zamanda çok kolay sıkılırdım.

Çok fazla kadın sürekli olarak beni eğlendirmeye çalışırken, sıkıcı ve bunun için bir şeyler yapmayan bir kıza 5 dakikadan daha fazla dayanamazdım. Son olarak, istikrar ve güvenilirliktense çeşitliliğe önem verirdim. Bir yeni kızdan diğerine zıplamayı deneyimlemeye bağımlı olurdum. Ve tüm bu heyecan ve eğlencenin bir kızdaki istikrar ve güvenilirlikten daha değerli olduğunu düşünürdüm. Dikkat sürem küçük bir çocuğunkine dönüşürdü.

Az önce modern kadını tarif etmedim mi?

Bizim büyük bir bölümümüz genetiğimizle şekillenmiş olsa da çevre de bu şekillenmede büyük bir rol oynar. Ve çevre sizinle seks yapmak isteyen binlerce insandan durmaksızın devam eden bir ilgi sunuyorsa, kişiliğiniz hatta insanlığınız gerileyecek ve başkalarıyla anlamlı bağlar kurmanız zorlaşacaktır.

Modern kadında kalıcı bir sevgi, huzur ve güvenilirlik bulmaya çalışmak zeminde hareket eden kırmızı lazeri kovalamaya odaklanmış bir kediyle derin bir sohbet geliştirmeye çalışmak gibidir.

Eminim siz de barda, gece kulübü ya da başka bir ortamda kızın ilgisini hızlıca kaybetmesine ve sadece 10 dakika sonra başka bir adam tarafından açılış yapılması durumunu gözlemlemişsinizdir.  Hatta küçük kasabalardaki kadınlara bile çok fazla yazıyorlar. Avrupa’nın tenha kasabalarından kızlarla tanıştım. Bu kızlar yerel beta ve kızın yörüngesinde dönüp duran erkeklerin sürekli onlarla yatmaya çalıştığını söylüyorlardı. İspanyol, İngiliz turistler onlara sürekli avm’lerde yaklaşıyorlardı. Ve internetten sürekli olarak karşılıksız hediye ve sadece bir buluşma koparmak amacıyla ücretsiz seyahat teklifi alıyorlardı.

Kadınların bu kadar fazla flört fırsatının olduğunun anlaşılması bizim oyunumuzu nasıl kuracağımızın temellerinden biri olmalı. Kadınlar daha fazla seçeneğe sahip oldukça, oyunumuz daha metodik olmalı.

Çeviri kaynağı: Roosh V

Benim yorumum: Roosh V’nin kitaplarından birini okurken bu bölüm hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim. Roosh V burada karşınızda bir rakibiniz varsa ve sürekli elini güçlendiriyorsa, sizin de buna göre kendi oyununuzu güncellemenizin gerekliliğinden bahsetmiş. Oyun sabit değildir ve zamana, kültüre göre değişir.

Kızların fazla ilgiden sağlıklı düşünme yetileri bozulmuş durumda. Onlarla yatmaya çalışan erkek sürüsüne bakıp, kendilerinin sadece var oldukları için ilişkide masaya hiçbir şey koymadan erkek tarafından sunulacak her şeye layık olduklarını düşünmeye başlıyorlar. Sonuçta ortaya dengeli bir ilişkidense erkeğe baskın, dominant gelmeye çalışan, erkekten sürekli çerçeve çalmaya çalışan kaprisli, tavırlı kadınlar çıkıyor. Ve bunlardan bıkmış erkekler.

Flörtte ve tanışmalarda kadınla erkeğin stratejisi çok farklıdır. Bir kadın stratejisi olarak ayağına geleni beklemek çok etkili olabilse de, erkek için hüsrandır. Bir erkeğe takılı kalmak seçenek bolluğundan kadın için daha uzak bir ihtimal olsa da, erkekler seçenek darlığından bir kadına aşırı anlamlar yüklemeye daha yatkındır. Bu yüzden bizlerin tutarlı ve düzenli bir şekilde kızlara yürümesinin önemli olduğunu savunmuşumdur. Kızlar zaten modern zamanda teknolojinin coşturduğu bolluğu ve hipergamiyi dibine kadar yaşıyorlar. Sen bu konuda kendini nasıl güncelliyorsun?

Ben de bazen geçmişte söylediğim şeyleri bir kenara bırakıyorum.  Çünkü daha iyi işe yaranını bulmuş oluyorum. İngiltere’deki gündüz oyunu yapan oyuncuların (Rahmetli Tom Torero gibi) oyun stilinin tam olarak bizim toplumumuzdaki kızlara uygun olmadığını düşünmüş ve uzun yıllar deneme-yanılma çalışmalarıyla Türkiye kültürüne uygun olarak yazdığım gündüz vakti kadınlarla tanışma rehberi ‘ni çıkarmıştım. Tabi her zaman oyunum daha iyiye evriliyor, zaman zaman erkekadam’da yaptığımız bunun gibi podcastlerle öğrendiğim yeni bakış açılarını güncel bilgi olarak sunuyorum.

Kendi vücut geliştirme tecrübelerim | Bir noktada tıkandıysan bunları dene

Bu yazıda tamamen kendi vücut geliştirme / fitness tecrübelerime bağlı tavsiyeler vereceğim. Yani “bende bunlar işi yaradı, sende de yarayabilir” gibi bir mantıkla bu yazıyı kaleme alıyorum. Vereceğim tavsiyeler fitness’ı seven ve bu işe belli bir bütçe ayırmış kişilere yönelik olacak. O yüzden şu besinlerden şu kadar yemelisin ya da bu sistemle çalışmalısın gibi şeyler beklemeyin 🙂 Şimdi gelelim bana faydası çok olan tavsiyelerime.

Tavsiye 1: “Bir antrenöre ihtiyacın olduğunu bir antrenörle çalışana dek fark etmeyebilirsin”

Bu işi ne kadar iyi bildiğini düşünsen de en azından belli bir dönem için iyi bir antrenörle çalışmanı tavsiye ederim. Belli bir tecrübesi olan insanlar antrenöre soğuk bakıyorlar. Kendi başıma 5-6 senedir antrenman yapıyordum. Youtube’daki neredeyse tüm spor hocalarını tanıyor, onların hazırladıkları içerikleri yoğun şekilde izliyordum. Kısacası neredeyse her şeyi bildiğimi sanıyordum. “Zaten her şey internette var, salondaki antrenörler çömezleri ve kızları çalıştırmak için varlar” diye düşünüyordum. Ancak böyle bir tecrübe edindikten sonra harcadığım paranın yaptığım en yerini bulan harcamalardan biri olduğunu kanaat getirdim.

Aslında benim zamanında sahip olduğum bu önyargıya insanların da sahip olması çok normal. Bir spor salonuna girdiğinizde antrenör profilinin önemli bir kısmını kızların peşinde dolaşan kişiler olarak görüyoruz. Gittiğim eski spor salonundan bir antrenörden bench presste bana 1 set yardım etmesini istemiştim. Tam bana yardım edecekti ki bir kız ona seslenince beni bırakıp koşa koşa kızın peşinden gitmişti 🙂 Bu biraz uç bir örnek olsa da spor salonlarındaki ciddiyetsiz antrenör profilden dolayı bana bir faydaları olabileceğini düşünmemiştim. Ta ki geldiğim belli bir aşamayı ne yapsam aşamadığımı fark edip, gelişim konusunda bir kısır döngünün içine düştüğüm noktaya kadar.

Böyle bir yardımı gereksiz buluyorsan ve her bilginin internette bedava olarak bulunduğunu düşünüyorsan şöyle düşün: Süper vücudu olan ve yarışmaya hazırlanan kişilerin de birer antrenörü var. Hatta Mr.Olimpia’ların da antrenörleri var. Tamam, bu adamlar olayı profesyonel seviyede yaptıkları için daha derinlemesine yardıma ihtiyaç duyuyorlar ama sonuçta sizden ya da benden daha tecrübeli birçok insanın spor antrenörleri var. Şunu demek istiyorum: “bu spor için zaten her bilgi internette bedavaya var” algısı yanlış. Yani internetteki bilgiler size belli bir seviyeye kadar yardımcı olur. İnsan vücutları birbirine benzese de, çok fazla kişisel farklılıklar var. O bilgiyi kendine göre kişiselleştirmende bir antrenörün faydası büyük oluyor.

Antrenörler çalışmak bana iki yönden faydalı oldu. Birincisi bir antrenörden öğrenebileceğin en iyi şey hedef kas grubunu iyi bir şekilde çalıştırabilmeyi öğrenmekti. Bunu zaten iyi yaptığımı sanıyordum. Ne de olsa youtube var değil mi? 🙂 Şöyle bir sorun var ki çoğumuzun yaptığımızı sandığımız hareket ile aslında yapıyor olduğumuz hareket arasında bayağı fark olabiliyor. Bu farkı da seni dışarıdan gözlemleyen bilgili bir göz görebiliyor. Mesela ben sol kolumu tamamen açtığımı sanıyormuşum. Ama tam olarak açmıyormuşum. İyi bir benchpress formuna sahip olduğumu düşünüyordum ama omzum gene de çok fazla devreye giriyormuş. Hedef kas grubundaki gerilimi bir yerden sonra başka kas gruplarına kaçırdığım için bu sporda boyun ağrısı yaşıyordum. Boynumu devreden çıkarmayı öğrendiğim için seneler sonra boyun ağrısından kurtuldum vb.

Antrenörün ikinci faydası ise deneme-yanılma sürecini kısaltmasıdır. Normal şartlarda bir beslenme programını 2 ay uyguladıktan sonra yaptığım şeyin isabetliliği konusunda hiçbir zaman tam emin olmadığım için “lan acaba bu tam olarak böyle olmayacak mı?” deyip uyguladığım programı değiştirmekten beni alıkoyacak hiçbir güç olmuyor:) Bana burada “doğru yoldasın, bunu uygulamaya devam et” diyen biri olması gerekiyor. Yoksa ben o beslenme planını o süreçte 5 kere değiştiririm. Bunu diyen birini de dinlemem için onun bilgisine güveniyor olmam gerek.

Olur da gelecekte bir antrenörler çalışmaya karar verirsen, antrenör seçimi konusuna da değineyim. Burada antrenörün hem okullu hem alaylı olmasını tercih edin. İlk çalıştığım antrenör bana belli bir seviyeye kadar fayda vermişti. Spor salonlarında bulunan şu ölçüm cihazlarına fazla takılıyordu. Benim hedeflerimi iyi anlayamamıştı. Benim ciddiyetime karşı o daha gevşekti. İşin kötüsü bana inisiyatif bırakıyordu. “Şunu yapayım mı / bunlardan tüketeyim mi?” falan dediğimde “istersen yapabilirsin” diyordu. (İstediğimi yapabilmeyi istesem antrenör tutmazdım). Net olarak yapmam gerekeni bana söylemiyordu. (Ben bana inisiyatif bırakmayan eğer bunu yaparsan şöyle sonuçları olur, o yüzden yap/yapma gibi bir yaklaşım sergileyecek birini arıyordum).

İkinci antrenörüm hem alaylı hem de okulluydu. Hiç ölçüm cihazı kullanmadık, zaten o ölçüm cihazına güvenim 0’dı.  Doğru gösterdiğini düşünmüyorum, sadece bir illüzyon yaratıyor. Sadece vücuda bakıyor ve leb demeden leblebiyi anlıyordu. Bana inisiyatif bırakmıyor, yapmam gerekeni net şekilde belirtiyordu. Yani bu istediğim tarzda bir yaklaşımdı.

Tabi bu dediklerim biraz bütçe ayırmayı gerektirdiği için, muhtemelen bunları öğrenciyken yapmakta zorlanırsın. İşinizi kurduktan sonra bu konulardaki paranın çarpan etkisi hayli etkili oluyor. Aslında spor salonuna yıllardır gelen ve hedefledikleri vücutlardan uzakta olan erkeklerin çoğu için kendi başlarına çalışmak bir antrenörle çalışmaktan çok daha pahalıya geliyor. Çünkü deneme-yanılmayla yıllar kaybediyorlar. Kaybettikleri zaman ve emek bir antrenörle 3-6 ay çalışma masrafından kat ve kat pahalıya mal olabiliyor.

Tavsiye 2: Yemek hazırlığında lezzet-pratiklik dengesi

Yemeği pratik şekilde yanında taşıyabilecek şekilde hazırlaman gerekiyor. Bu konuda farklı sistemler denedim. Burada lezzet ile pratiklik arasındaki sana uyan oranı bulman gerekiyor. Evet, yemeklerini her öğün saatinde pişirirsen daha lezzetli yemekler yersin. Ama bu yöntem pratiklik olarak sınıfta kalıyor. Günübirlik pişirirsen akşam yiyeceğin yemek biraz soğuk ve lezzeti kaçmış olur. Bunların hepsini denedim ve pratiklik-lezzet oranı açısından baha uyan sistem olarak şunu buldum. Bir sabah kalkıyorum. Ve 3 günlük olarak yiyeceğim tüm proteinleri pişiriyorum. Pişen proteinleri 3 gün boyunca tüketeceğim her öğün için kaplara bölüp buzdolabına koyuyorum. (Pişmiş proteinleri buzdolabında sağlıklı şekilde saklayabileceğiniz süre 3-4 gündür).

Aynı şeyi karbonhidratlar ve sebzeler için yapmıyorum. Karbonhidrat ve sebzeleri her sabah sadece o gün için pişiriyorum. Bu rutinimi çok pratik hale getiriyor. Gün boyunca yiyeceğim tüm yemekleri hazırlamak sabah 40 dakikamı alıyor. (Sadece proteinleri pişirme günlerinde 1 saatten daha fazla sürüyor).

Spora gitmeyi seviyor muyum?

Spora gitmeyi seviyorum diyebilmek çok kıymetli bir şey. Bunu diyebilecek hale gelmem kolay olmadı. Bunu diyebilecek hale henüz gelemediysen büyük olasılıkla antrenmanın tam bir terapi olan etkisini henüz yeterince tecrübe etmemişsindir. Beynini boşaltıyorsun ve farklı bir dünyaya dalıyorsun. Antrenman sonunda kafan bir hayli temizlenmiş oluyor, daha sağlıklı düşünmeye başlamış oluyorsun. Bu çok büyük bir artı. Bazen spora gitmeye zorlandığım olmuyor mu ? Oluyor ama bu günlerin sayısı az diyebilirim.

Bana faydaları ?

Sporun genel faydalarına ek olarak pisboğaz olmamaya, sağlıklı beslenmeye alışmam önemli bir fayda. Spor yapmayan halime göre çok daha fazla sebze tüketmem göz ardı edemeyeceğim bir diğer fayda. Aynı şekilde neredeyse hiç tatlı ve alkol de almamayı zorlanmadan becerebiliyorum. (Özellikle alkol bu spora tezat bir şey olduğu için, emeklerimi etkilemesin diye geçmişte içmekten vazgeçtiğim çok olmuştur). Tatlı, kötü beslenme, alkol gibi şeyleri seven bir insana bu dediğim tablo eziyet gibi görünecektir ancak önemli olan bu faydasız beslenme alışkanlıklarından zorlanmadan uzak kalabiliyor olmak. Yaptığınız bu spor bir yerden sonra size bunu sağlıyor. Bir süre sonra alışınca pek bir irade kullanmaya gerek kalmayınca süreç keyifli ilerliyor.

Yazar: Secret

Disiplin konusundaki tecrübelerimi Adım Adım Disiplin Rehberi kitabında anlattım.

Kendi Kırmızı Hap Vaka Analizim

Bu yazıda kendi kırmızı hap vaka analimizi yapacağım 🙂

2 yıldır beraber olduğum Ukraynalı kız arkadaşım (Son yıllarda her yaz tatile Antalya’ya giderim ve oradaki yabancı hatunlarla daygame’den tanışırım, bu kızla da o şekilde tanıştım) ilerleyen yaşından kaynaklanan evlenme telaşı içindeydi. Bir yandan da daha iyi bir hayat için Türkiye’ye taşınmak ve burada çalışmak istiyordu. Kendisine evlenme konusunda pek yardımcı olmadığım için sonunda bana “ara vermek” 🙂 istediğini söyledi. Bu beklentilerini karşılayamadığım ve artık bana dert olmaya başladığı için ayrılmak benim için de güzel bir seçenekti ve buna itiraz etmedim. Zaten itiraz etmiş olsam da sonuç değişmezdi.

Onunla bir daha hiçbir şekilde iletişime geçmedim. 6 ay kadar sonra bana ulaştı. Bana neden haber verdiğini bilmediğini ama Antalya’ya taşınıyor olduğunu ve orada iş arayacağını söyledi. Benimle güzel giden ilişkisini mahvettiğini de ekledi.

Yaşı gereği olan bu telaşının (kadınların duvara toslama evresi) yanında ona gelecek vadetmeyen bana daha fazla zaman ayırmak istememesini anlayışla karşılaşmıştım zaten. Şimdi tam olarak neler dediğini hatırlamıyorum ama kız aslında benden bayağı kavgalı ve saldırganlaşarak ayrılmıştı. Ben de bu ilişki miadını doldurduğu için ona ulaşmamıştım bile. Aslına bakarsanız bu kadar kavgalı giden bir kızın bana ulaşmasına şaşırmıştım. Demek ki “no contact” yapınca bu durumdayken bile ulaşabiliyorlarmış. Neyse, Antalya’da ev tuttuğunu ve olurda görüşme şansımız olursa çok sevineceğinden bahsediyordu.

Ben de o sıralar motosikletle yarım Türkiye turu yapmak üzereydim ve rotam Antalya’dan da geçiyordu. Yanına uğrayacağımı söyledim. 1 ay sonra yanına gidene kadar zaten konuşmadık. Arada “ne zaman geliyorsun?” diye soruyordu. Sonunda oturduğu eve gittim, ben yakınlaşmak istedim ama aramızda bir şey olmadı. Artık arkadaş olduğumuzu söyledi. Ben biraz zorlayınca yeni bir ilişkiden çıktığını söyledi. Tabi böylesine gözden çıkardığım bir kız da olsa, hatırı sayılır bir geçmişim olan bir kızın başka bir erkekle olduğunu duymak beni biraz sarstı. Çıkıp gittim. Antalya’ya tatil için gitmiştim, yeni yabancı kızlarla tanışmak için bu her sene benim için kaçırılmayacak bir fırsattı. Bu tatili zaten eski sevgilimle harcamak istemiyordum. Ona gitme amacım da bir skordu sadece.

Neyse… Kıza benden sonra başka bir erkekle beraber olduğu için artık onunla bir ilişkiye başlamamızın imkansız olduğunu ve bunu kabul etmeyeceğimi söyledim. Kız “bu durumu anlamıyorum, seni bekleyemezdim ki tabi ki kendime bir ilişki arayacaktım. Ne önemi var ki başka biriyle beraber olmuş olmamın ?” gibi konuştu.

Kırmızı Hapta kızların sizle ilişkilerine “ara vermek” istediklerini söyleyerek başka erkeklerle beraber olup, umduklarını bulamayınca tekrar size dönmek istemeleri çokça işlenen bir konudur. Ama bir erkeğin bu noktada doğru seçimi yapması için kırmızı hap okumasına gerek yok. İçgüdüsel olarak onu kabul etmemeniz gerektiğini biliyorsunuz çünkü bu durumu mideniz kaldırmıyor. Artık başka birinin olmuş eski sevgilinizi kabul etmek kendinize aşırı bir saygısızlık olarak geliyor. Ben de bu durumu söyledim, tabi ki salağa yattı. Güya bu durumda nasıl bir yanlışlık olduğunu anlayamıyordu. Kız başka limanlara açılmıştı ama aradığını bulamamıştı. Şimdi ayrıldığı liman ona daha mantıklı geliyordu. Alternatifsiz bir erkek bu durumda onu kabul ederdi tabi. Bir erkek için onu tekrar kabul etmenin gurur kırıcılığını yaşamaktansa elime kadın eli değmemesi daha güzel bir seçenek.

Antalya’ya geliş amacım tatil yapmanın yanı sıra rus ve ukraynalı kızlarla tanışmak demiştim. Artık hangisi denk gelirse :)… Bu kızla görüşmemizden 1 gün sonra daygame (gündüz oyunu) sayesinde bir otelde animatör olarak çalışan Kiev’li bir kızla tanıştım. Avm’de gezerken kızı gördüm, biraz muhabbetten sonra Starbucks’ta kahve içmeye davet etim ve kabul etti. Akşamına bu kızla canlı müzik dinlemeye gitmek falan derken bayağı eğlendik. Tabi samimi fotolarımız da oldu. Fotoğraflardan birinde Antalya’daki tarihi Hadrian kapısının önünde kızla ayakta ve yan yana poz verirken, ben kızın belinden tuttum, kızda bir dizini kırıp bacağını kaldıraraktan benim vücuduma yapıştırdı. Dansçı olduğu için bu tarz hareketlerde kıvraktı 🙂 Tabi bu fotoğrafı hemen instagrama attım.

Normalde benden ayrılınca eski kız arkadaşımı instagramdan engellemiştim ancak dün gene onunla instagramda ekleşmiştik. Beklediğim üzere bu fotoğrafı görür görmez bana mesaj attı. Bana tekrar bir ilişki için şans vermek istemiş güya, ama şimdi gerçek yüzümü görmüş. Yeni kız arkadaşımla mutluluklar diliyormuş falan. Böyle diyordu.

Bu kız onun benden sonra başka bir adamla olmasının onunla bir ilişki kurmamı net olarak engelleyecek olması durumunu bir türlü anlamıyordu. Yani hayal dünyasında geziyordu. Ya da anlamamazlıktan geliyordu! Ne de olsa birçok kadın bir erkeği ne kadar betalaştırabileceklerini görmek için bu tarz şeyleri hobi olarak dibine kadar denerler.

Neyse bu yeni ve güzel dansçı Ukraynalıyla takılınca eski kız arkadaşımın başka bir adamla beraber olması fikrinin rahatsız ediciliğinden ışık hızında uzaklaştım. Onun bana geri dönerek ilişkiyi altın tepside gibi sunma durumuna da güzel bir cevap vermiş oldum.

Kırmızı hapı bilmesem, kızlarla tanışmayı (daygame) bilmesem ve kadınlarla tecrübesiz bir erkek olsam kabus bir senaryo yaşamam çok olasıydı. Oysa oldukça sarsıcı olabilecek bu olayı çok hızlı atlatmayı başarmıştım.

Öncelikle bu kız beni bırakıp gittiğinde alternatif yaratabileceğime güvenim olmasaydı ona daha fazla yapışırdım. Sonrasında no contact yapamayarak onu arar ve reddedilirdim. Ve bana ulaşmasına fırsat vermemiş olurdum. En önemlisi başka bir adamla takılıp, umduğunu bulamayarak bana geri gelmek istediğinde bunu kabul etmek durumunda kalabilirdim. Başka kızlarla hızlı bir şekilde tanışarak kafamı bana değer veren başka kızlara odaklayamazdım ve tatilim zehir olurdu. Mutlu tatil anıları biriktiremeden eve dönerdim.

Sonuçta benim de başıma kırmızı hap camiasında yaygın olarak yaşanan bir olay geldi. Ve kadınların başka limanlara açılıp tekrar eski sevgilisine geri dönüp erkeği betalaştırması gibi şeyleri kestirebiliyordum. Aslına bakarsanız bu olayı ilk elden kırmızı hapta okumamıştım, başıma geldikten sonra bu konseptten Dr.Redpill’in youtube kanalında bahsettiğini duydum. Bu yalnızca içgüdüsel olarak reddettiğim bir durumdu. Duygusal olarak yıkılmamak ve başka kızlarla tanışma becerimin yüksek olması da beni güçlü kıldı.

Diğer tanıştığım Kiev’li kızla olan macerayı bir sonraki yazımda anlatacağım.

Yazar: Secret

Hemen her sene Antalya’da dünyanın en güzel kızlarıyla tanışıyorum. Gerçekten öyleler. 5 yıldızlı otellere ya da gece kulüplerine gitmeme gerek kalmıyor. Tek yapmam gereken güneş yanığı olmamaya dikkat etmek 🙂 Tabi ki bunları daygame sayesinde yapıyorum. Daygame konusunda bildiklerimi mezara götürmek istemediğim için bu konuyla ilgilenenler için detaylı bir eğitim seti hazırladım. Şimdiye kadar çok beğenildi. İsterseniz buradan inceleyebilirsiniz.

Tanışma Korkusundan Kurtulmanın Gerçek Yolu

Bir erkeğin tanımadığı bir kızla konuşma başlatmaya çekinmesine sebep olan birçok akla yatkın gerekçesi vardır. Şunun haberini vereyim: Bu korkuların çoğu deli saçması değil. Bu yazıda senden duygusuz ve soğukkanlı bir robot olmanı beklemeden bu korkuları en az düzeyde hissederek nasıl harekete geçeceğini anlatacağım.

İster gündüz oyununu biliyor ol ya da hiç bu gibi şeyleri okumamış olarak şurada burada gördüğün bir kızla tanışmak istemiş ol erkeklerin bu gibi durumlarda ilk yaptıkları şey korkuyla pazarlık yapma yolunu izlemek oluyor. Uzun seneler harekete geçmek için korkularımla bu pazarlığı yapmış biri olarak söyleyebilirim ki bu çok etkisiz bir yöntem ve üstelik korkuyu arttırıyor.

Bunun nedeni psikolojide… Psikolojide kötü bir duyguyu veya travmayı bastırırsanız daha farklı sorunların ortaya daha farklı şekillerde çıktığı bilinir. Yani bastırılan rahatsız edici duygu kendini başka bir şekilde mutlaka belli eder ve kişinin hayat kalitesini düşünür. Somatik rahatsızlıkların birçoğu da böyle ortaya çıkar, negatif duyguların bastırılmasıyla. Yapılması gerekense negatif duygu oluşturan bu travma gibi şeylerle yüzleşmek ve kötü duyguların enerjisini boşaltmaktır. Eğer onları kabul etmez, aksine bastırsan bu enerjiler boşalmaya fırsat bulamaz ve sıkışarak sana rahatsızlık vermeye devam ederler. Konu dışı olacak ama bu boşaltma yöntemlerinden etkili olduklarına kanat getirdiklerim şunlar: eft tekniği,  bu durumla kendi içinde yüzleşip kabul etme,  birine anlatma, kağıda dökerek kendine anlatma vb. Bunların hiçbiri negatif hissi bastırmadığı ve yavaş yavaş enerjisini boşaltmaya yaradıkları için etkililer.

Aynı şeyi kızlarla tanışma korkusunu bastırma biçiminde de yapmamalıyız. Kızla tanışma konusunda korkuyla pazarlık edip korkuyu bastırmak için genelde şu iç konuşmalara başvurulur:

  • Konuşmamanın üzüntüsü, konuşmanın yarattığı stresten daha büyük olacak
  • Asıl garip olan gidip bu kızlarla konuşmamak
  • Bu kızlarla konuşmam son derece normal
  • Zaten bir daha onu görmeyeceğim, yani kötü bir intiba oluştursam bile önemli değil

Bunlar evinizdeki rahat koltukta otururken aklınıza gelecek süper mantıklı argümanlar olmakla beraber az önce bahsettiğim psikolojik nedenlerden dolayı korkuyu azaltmıyorlar. Çünkü korkuya çok önem yüklemene neden oluyorlar.

Öncelikle sahip olman gereken bakış açısı, ister bir kızla konuşmak ya da işin ile ilgili bir girişim yapmak olsun buna benzer korkuların hayatında olmasının doğal olduğunu kabul etmek. Korkusuz davranmayı beklemek gerçek dışıdır. İlk yapman gereken şey bazı şeyleri biraz korka korka yaparak başlaman gerektiğini bilmendir. Eğer böyle yaparsan tecrübeyle o korku minimuma inecek ve zamanla yerini neşeye bırakacak. Ama ufak korkularına duyar kasarsan ve onlara çok önem verip, bastırmaya çalışırsan sürekli büyüyecekler.

Şunu da ekleyeyim, ben korkma duygusunun kendisiyle ilgili değilim. Sorun şu ki korktuğun zaman kızlarla kurduğun iletişimin kalitesi bozuluyor ve yaptığın tanışma girişimleri boşa gidiyor. Ne kadar rahatsan ve neşeliysen o kadar iyi iletişim kuruyorsun. İletişim dâhisi biri bile korktuğunda bu becerilerinin büyük bölümünü kullanamaz. Bu yüzden korku duygusuyla alakalı bu yazıyı yazıyorum.

Bakınız: Todd sevdiğim ve başarılı bulduğum gündüz oyuncularından biridir.

Korkunun varlığını abartmayan ve garipsemeyen zihin yapısını benimsedikten sonra yapman gereken şey tecrübe kazanarak bu korkuya son darbeyi vurmaktır. Ne demek istiyorum ? Bir kızla tanışacakken korkmana neden olan temel şey o kızla konuşmayı denersen başına gelecek en olumsuz senaryoları düşünmektir. Bunları düşünmekte haklısın, herhalde bunları hiç düşünmemiş olana deli diyebilirdik.

Burada yeri gelmişken bir parantez açmak istiyorum. Özellikle bizim kültürümüzde konu gündüz oyunu gibi şeylerle kadın-erkek tanışmasına gelince insanlar daha paranoyak ve korku temelli hareket edebiliyorlar. Bunun nedeni bu tarz tanışma girişimlerinin pek yaygın olmaması, normalleşmemesidir. Bizim kültürümüz demişken yabancı pua kaynaklarda açılış korkusuna çok büyük yer verilmiyor. Bunun nedeni de buna gerek olmaması. Yurtdışında açılış korkusu yaşaman için daha az neden var. Çünkü kültürel yapı tanımadığın bir insanla konuşman için daha elverişli. Ve “small talk” denilen alışkanlıktan dolayı kadın-erkek fark etmeksizin genelde iki yabancı insanın konuşmaya başlaması daha normal olarak kabul ediliyor.

Bu dediklerimden Türkiye’de gündüz oyunu yapılmaz dediğimi sananlar olacaktır. Öyle olsaydı ben +10 senedir bunu uyguluyor olmazdım. Ancak yurtdışında çıkıp ülkemize gelen akımı (gündüz oyunu da yurtdışından gelmiştir) tamamen aynı kültürlermiş gibi aynı şekilde devşirmek saçmalık. Bu konuyu anlamayan insanlar İngiltere’deki adamların yaptıkları gibi kızların önüne tavşan gibi zıplayıp muhabbet etmeye çalışıyorlar. Tabi ki kendi hayatları ancak benim bu gibi konularda söylediğim şey “açılışın / tanışmanın en güzeli dışarıdan zaten kızı tanıyormuşsunuz gibi görünenidir” olacaktır. Yani oyun konusunda birçok şeyi Türkiye’ye göre uyarlamak gerekiyor. Açılış korkusu konusu da öyle çünkü ortalama bir Türk gencinin açılış korkusu hissetmesi için İngiltere’deki yaşayan akranına göre daha fazla nedeni olabilir. Neden ise tamamen kültürel kabuller. Hani çoğu insanın kabul edip “ama zaten herkes böyle düşünüyor” diye hiç sorgulamadığı şeyler. Ancak bunlar hiçbir zaman engel değil ve dediğim şeylerle bunları aşabiliyorsunuz.

Tanışma korkusunu gidermek için bahsettiğim zihin yapısını benimsedikten sonra yapman gereken şeye geleyim. Kızla tanışma korkusu şunlardan kaynaklanıyor: kötü senaryolara en baştan engel olacak stratejileri bilmemekten ve olur da kötü senaryolar başına gelirse durumu kontrol etmeyi bilmemekten.

Bunun için kafanda bir çıkış planın olmalı. Kızla konuşmayı nerede keseceğini bilmen gerekiyor.  Gündüz oyunu yapan erkekler çıkış planlarının olmamasından dolayı kızla konuşmak istediklerinde far görmüş tavşan gibi kalıyorlar. Çünkü olabilecek en kötü senaryolara kitlenip kalıyorlar. Ama çıkış planı olan kişi böyle bir şey olmayacağını bilir. Çünkü negatif durumları yaşamadan iletişimi kesebiliriz ya da bunları yönetebiliriz.

Burada gene dediğimi yanlış anlayanlar olacaktır. Kızlarla tanışmak mayın tarlasında yürümek gibi bir şey değil. Başına nadiren de olsa ve nasıl davranacağını bilmezsen böyle şeyler de gelebilir diye anlatıyorum. Ve bunlar kafanda açılış korkusu yarattığı için. Kafandaki o felaket senaryolarını yaşamanı engelleyecek birkaç tavsiye vereceğim.

Öncelikle bir kızla tanışmaya gittiğinde ona selam verip sonra hiç duraksamadan soluksuz bir şekilde ona iltifat etme. Öncelikle selam ver, kıza gülümseyerek bak ve birkaç saniye kızı tart. Eğer bu aşamada kız sana karşı sosyal özürlü bir surat ifadesi takınırsa ya da negatif, agresif bir tutum takınırsa iltifat etme. Dikkat ettiysen burada kızın ilk tepkisini ölçüyor ve göğsünde yumuşatıyorsun. Çünkü eğer nadir de olsa karşına gelecek bu tarz arıza (hayatında mutsuz olan ve acısını senden çıkarmak isteyen,  erkeklerden nefret eden, evde kalmış ve erkeklerden nefret eden, normalde senin ona bakmayacağını bilen ve bu yüzden aşağılık kompleksi duyan, kocasıyla sorunlar yaşatan vb.)  kızlara yazdığını belli edersen sonuç hiç değişmeyecektir: kız seni eleştirecek, kabahatli çıkarmaya çalışacaktır. Bu kızlara karşı bir açıklama yapmak ya da başladığın cümleyi bitirmek zorunda hissetme. İyi günler deyip kızın yanından uzaklaşabilirsin. Bu durumda bile ona zaten hak ettiğinden fazlasını vermiş oluyorsun.

Yani sosyal özürlü tepki verecek arıza kızları bu gibi yöntemlerle kolayca tespit edip eleyebilirsin. Bu gibi yöntemleri kullanmak seni kamikaze gibi kızlarla konuşan biri olmaktan çıkartıp olayın kontrolünü tamamen elinde bulunduran bir oyuncu haline getirir.

Kendini olası olumsuz senaryolardan uzak tutma becerin yoksa bunlardan korkman çok normal. Son yaptığım 1000 açılışta / tanışmada herhalde sadece birkaç mutsuz kadın yaptığım şeyle alakalı bana vaaz vermeye kalkmıştır. Kadınlar negatif tavır alıp, böyle şeyler söylediğinde genelde ben çoktan 5 adım kadar ileriye gitmiş oluyorum bile. Gene birçok kadın bir erkeğin ona selam vermesini suç sayan bir çarpık algıya da sahip olabilir. Bu kızları ben 5 dakikada ayaküstü tedavi edemeyeceğimi biliyorum. Sen de denememelisin. Çünkü zaman değerli ve uzaklaşmalısın.

Bunların hiçbiri yabancı kitaplarda yazmıyor çünkü yurtdışında bunlara ihtiyacın yok. Yanlış anlama, bu kadınlardan ülkemizde çok var demiyorum ama dikkat etmezsen az da olsa sana denk gelme şansları var. Ben bu kadınlara denk gelirsem baştan onları elemiş oluyorum ya da acımayıp iletişimi direkt olarak kesiyorum. Gördüğün gibi bu tarz bir tecrübeyle her şey daha kolay ve açılış korkusu yaşamak için daha az nedene sahipsin. Artık korku yerini neşeye bırakabilir ve bu seni çok daha başarılı yapar.

Bu beceriye sahip olmanın sana katacağı diğer şeyse bir kızla konuşma başlattığında sadece 2 olasılık algılamaktır. Kız ya seninle konuşmaya başlar ya da seni görmezden gelir / konuşmak istemeyen bir tavır sergiler. Bu gibi ne yaptığını bilen kontrol stratejileriyle düşünmen gereken üçüncü bir felaket senaryosuna gerek duymazsın.

Bir kızla konuşmaya giderken saydığım sebeplerden dolayı genelde kafamda sadece iki olasılık olur. Benim iki olasılıkta da yapacağım şeyler çok basit. Pozitif ya da nötr bir tavır görürsem kızla konuşmaya devam ederim. Ancak beni vücut diliyle bile dışarıda bırakan bir kızla dahi bağlantımı keserim. Üçüncü bir senaryo olarak kötü şeyler olacağını düşünmek için nedenim yok. Çünkü çirkef olma potansiyeli olan ya da konuşmaya gönülsüz kızları göğsümde yumuşatıp eliyorum. Ya da negatif şeyler konusunda gene daha başka çıkış stratejilerim var.

Konuşmayı nerede bitireceğini ve nasıl çıkacağını bilmek tanışma korkusunu neredeyse bitiriyor. Söylediğin şeyi negatif olarak algılayan bir kızla tartışmayıp “peki, iyi günler” deyip uzaklaşınca salaklaştığını görmek komik. Ona selam verdik ve biraz laflamak istedik diye şimdi kendisine bir açıklama borçlu olduğumuzu düşünüyor ama zamanımız değerli, bize bunun için para ödemiyor, ona bir şeyler öğretmeye çabalamamalıyız, onu kendi haline bırakmak en iyisi.

Son bir örnek verip yazıyı bitireceğim. Starbucks’ta yan masadaki kızlara dönüp “ne içiyorsunuz?” dedim. Söylediler. Sonra bir yorum yaparak konuşmayı devam ettirdim. Kızlarda kapalı bir vücut dili, isteksizlik ve rahatsızlık belirtisi yoktu. Eğer kızlar göz kaçırma, asık surat gibi konuşmaya isteksiz tavırlar gösterselerdi önüme dönüp işime bakardım. Gördüğün gibi reddedilme ya da risk gibi şeyler böyle bir oyunda yok.

Daha konuşacak çok şey var, şimdilik burada kesiyorum. Kızlarla nasıl doğal bir şekilde tanışabileceğini öğrettiğim çok beğenilen kitap setime göz atmak istersen seni buraya alalım.

Saha Raporu: Kızın turisti ararken beni bulması

Rapor yazmanın içime pek sinmemesinin birkaç nedeni var. Bir kere her erkeğin tarzı çok farklı. Bir erkeğin kuracağı cümle başka tarza sahip bir erkeğin ağzında zorlama durabiliyor. Bir kişide hoş görünen davranış diğer kişinin ilk başta çizdiği karakterle uyuşmadığı için uyumsuz görünüyor.

İkincisi insan ilişkilerinin raporunu tutmak kendi başına garip bir şey. En beğendiğim pick up artistlerden biri olan Willy beck bu yüzden tüm saha videolarını silmişti. Gizli kamerayla saha videosu çekmek rapor yazmaktan daha da garip zaten. Ama gene de kadın-erkek ilişkilerinde modern erkeği silahsız bırakan şu hale baktığımda biraz da gerekli gibiler.

Raporlar sadece şu bakış açısıyla okunursa faydalı olur: “Bu kişinin bir tarzı var, benim de farklı bir tarzım. Bu rapordan kendi oyunuma katabileceğim neler öğrenebilirim?” … Böyle bakıldığına emin olduktan sonra rapora geçelim.

Daha önce daygameden tanıştığım kızdan burada bahsetmiştim. Bu kız bir turist rehberiydi. Biraz aceleci bir hali vardı, meğerse kafileden bir turisti kaybetmiş onu arıyormuş. Ben de onunla o ara tanıştım. Ayaküstü eğlenceli bir muhabbetten sonra birkaç defa buluştuk. Aslında buluşması biraz zor oldu. Bir kere buluşma iptal bile oldu. Kızın buluşmaları sürüncemede bıraktığı sürede  kısa ve öz muhabbetler dışında ona pek fazla ulaşmamaya dikkat ettim.

Aramızda iyi bir intiba bırakan bir tanışma gerçekleşmiş olduğunu düşünsem de yeni tanışılan kızın da kendinin mesaj başlatmasını beklemek boşa çıkabiliyor. O yüzden haftada 1 gibi kıza yazdım. Eğer aramızdaki muhabbet biraz daha ilerlemiş olsaydı, onun mesaj başlatmasını da beklerdim.

Sonunda buluşmalarımızda samimiyet ilerledi. Buluşmada alkolden konu açılınca evde güzel bir şarabım olduğundan bahsetmiştim. “İçmiyorum ama evde duruyor” demiştim. Kız “ben senin yerinde olsam onu şimdiye çoktan bitirmiştim” demişti. Ertesi gün evdeki şarabın fotoğrafını çekip kıza gönderdim. Altına da “şunu beraber içelim” yazdım. Spordan dolayı pek alkol tüketen biri değilim ama işleri kolaylaştırdığı bir gerçek. Kızlar maalesef fazla içiyorlar.

Daha önceki muhabbetle bağlantılı bir şey bulduğunuzda eve çağırması bu yüzden kolay. Özenle ayarlanmış randevuları tavsiye etmediğim gibi eve gelecek kıza yapılan özenli hazırlıkları da tavsiye etmem. Bunların hepsi geri tepen şeyler. Bu kıza “bize gel ve sana güzel bir yemek hazırlayayım” gibi bir şey demek istemezdim.

Geçmişte böyle şeyler söyledim ve dilimin yandığı bir gerçek. Sitede bununla alakalı yazılar var mı bilmiyorum ama erkeğin yemek hazırlaması, titizlenmesi, özenle bir şeyler hazırlaması rol değişimi gibi oluyor. Normalde erkekler olarak biz ayaklarımızı uzatıp dinlenirken kadınımızın bize yemek hazırlamasını ve bu yemeği beğeneceğimizi ummasını isteriz. Kadın da kesinlikle bunu ister. Bunun tersini teklif etmek mantıklı değil. Bunun yerine şarap ya da kahve diyerek işi basit tutmak daha iyi iş görür.

Aynı şey buluşmalar için de geçerli. Henüz tanıştığınız bir kızı yemeğe çıkarmanız sizi sağlayıcı konumuna yaklaştırıyor. Kızlar da böyle özenli buluşmaları sizden beklemiyorlar (golddigger değilse), sadece siz böyle şeyleri yapmanız gerektiğini hissedebiliyorsunuz. Daha pahalı bir yemeğe çıkarırsan, daha özenli olursan, daha detaycı olursan, daha çok para harcayıp daha güzel bir şey yaparsan bu çabanın kızı sana yaklaştıracağını düşünüyorsun. Ama genelde tam tersi oluyor.

Bunlar kız için yapacağın büyük çabalardır. Sen kız için bu çabalarda bulunursan kız kendini daha değerli hisseder. Tersine, kızın seni değerli olarak görmesi için kıza çaba harcatman gerek!

İşin kilidi burada: İnsanoğlu için uğrunda birazcık olsa bile çaba harcadığı şeyler önemli hale gelir. Bu yüzden iyi düşünülmüş buluşmalar, özenli ev davetleri sana bir şey kazandırmayacak. Hatta -eğer bunları uzun dönemli, değer verdiğin kız arkadaşın haricinde yeni tanıştığın birine yapıyorsan- senden değer götürecek. Tüm bu çabalar senin gözünde kızı daha değerli hale getiren şeyler. Ona emek verdikçe kız değerleniyor. Kızın gözünde senin değerli hale gelmen için bunun tersi olmalı, kıza senin için bir şeyler yapmasına izin vermelisin.(Başlangıç olarak kızın gözünde seni değerli hale getirecek çok minik şeyler: Kızın sana bir şey ısmarlaması, sana yemek hazırlaması ya da bir konuda sana düşünceli davranması kız için birer çabadır ve kız çaba harcadıkça sen kızın gözünde değerli hale gelirsin)

Bilinçaltındaki kızın gözüne girme motivasyonuyla kızın elini cebine atmasına izin vermezsen, kız rahatına bakarken sen onun için bir şeyler yaparsan, ona karşı çok düşünceli davranırsan vb. kıza şunu demiş olursun : “benim için çabalamaya, yani bana değer vermeye zahmet etme”.

Neyse…

Evde şarap içerken bir ara “bu aralar durgunum, pandemi etkiledi” falan diyordu. O anın neşesine aykırı olacak tarzda benim henüz ona bir yabancı olmam ve bana bu yüzden mesafeli olmasıyla alakalı bazı fikirler ortaya döktü.

Yaklaşık 30 dakika sonra sevişiyorken, bugünkü en mutlu yüz ifadesine sahip olduğunu gördüm. Ve az önceki ana atıfta bulunarak “Bak o kadar felsefe yaptığına değdi mi hiç” dedim.

Geçenlerde yıllar önce bir arkadaşımın tavsiyesiyle aldığım ve kitaplığımda beklemekten biraz sararmış olan Taocu sevişmeyle alakalı bir kitabı okumuştum. Bu kitap eski Çinlilerin sevişme tekniklerini anlatıyordu. Buradan güzel bir iki teknik öğrenmiştim ve kız üstünde uyguladım. Kitabın geneli bence boş olsa da cinsel birleşmedeki ileri-geri mevzusuna biraz ruh katmayı öğrettiği için faydalı olduğunu söyleyebilirim. Bana göre kitaptaki tek işe yarayan bilgi de buydu zaten. (Nasıl farklı ritimlerle bu işin uygulanacağını anlatıyordu)

Seviştikten sonra şarabın kalanını bitirmek istediğimi söyledim. Şarap içip Tv izlerken “ben şuana kadar 2 kişiyle beraber oldum” dedi. Bir şey sormamıştım ama kendini açıklıyordu. Siz sorun ya da sormayın kadının size kendini açıklama ihtiyacı hissetmesi iyi bir şey. (Henüz seks yapmadığınız kızlarda da bir ilgi işaretidir.)

Ben de cevap olarak “Kadınların söylediğini 2 ile çarp derler” dedim. “Ee ne var bunda?” diyebilirsiniz. Bunu şu yüzden söylüyorum, ukala yanıtlar işe yarıyor ve çekim oluşturuyor. Bu yanıt da öyleydi.

Neyse… Sonuçta onunla tanıştım, bulaşamadığımız süreçte ilgimi kıza dengeli bir şekilde ve her an geri çekebilecek şekilde verdim. Kendimle alakalı her şeyi açık etmeyerek merak etmesine ve sormasına izin verdim. Benim için bir şeyler yapmak istediğinde bunlara hayır demedim.

Erkekler bu saydıklarımın tersini yaparak kızın başta ilgili olacağı varsa bile, kızın ilgisini geri çekmesine neden olabiliyorlar. Kızı bulun, cesaretli olup tanışın, ilgi uyandırmak için onu biraz kaşıyın, ilgisi düşük kızları eleyin, geçmiş tecrübelerinizde ters teptiğini gördüğünüz şeyleri yapmayın, kendi ilginizi dikkatli dağıtın, biraz ukala olun ve yeni sevgiliniz hayırlı olsun.

Son çıkan kitabımı okumanı tavsiye ederim.  Tecrübemi sistematik bir şekilde aktardığım güzel bir kitap oldu.

Yazar: Secret

İlginç misin yoksa abaza mı?

Kadınlar senden daha çok, kafalarında sana ait olduğunu düşündükleri imajla beraber oluyorlar. Kadın için seviştiği erkekten daha önemli olan şey muhtemelen o erkeği kafasında koyduğu kategoridir. Bunun anlamı şu: birçok durumda seninle değil, senin başarılarınla, toplumdaki yerinle sevişiyorlar. Ya da senin ait olduğun sosyal zümreye ait biriyle sevişmek onlara makul geliyorsa seninle bu yüzden sevişiyorlardır. Bu yüzden erkekler bir şeylerini kaybettiklerinde genelde kadınları tarafından eskisi gibi sevilmiyorlar.

Çünkü kadınlar başarı objesi erkekle beraber olmak isterler. Kadınlar ellerinde olsaydı beta erkeklerin onlara yürümesini yasadışı hale getirmek isterlerdi. Zaten bunu statüsü düşük ama onlara yürüyen erkekleri sosyal medyada bir suç işlemiş gibi ifşa ederek ya da basit bir muhabbet başlatmayı taciz sayma gibi hareketlerle yapıyorlar. Çünkü bu erkekler kafalarındaki imaja, kategoriye uymuyor. Oysa beta erkeği sapık konumuna sokan aynı hareketler başarılı imaja sahip erkeğin ilginç olarak yorumlanmasına neden olabiliyor.

Kadınların erkekleri en çok kategorize ettikleri şeylerin başında erkeğin mesleki statüsü ve sosyal statüsü gelmektedir. Belirli bir mesleki etikete sahip olduğunuzda aynı şeyleri yapsanız da kadının tepkisi 180 derece değişiyor. Tersi durumda, başta güzel bir iletişim kurduğunuz bir kadın size işinizi sorduktan sonra her şey negatif anlamda 180 derecede de değişebilir. (Kadın o an size çaktırmasa bile bu oluyor).

Bu yurtdışında Türk olduğunuzu söylemek gibi bir etki yaratıyor. Maalesef yurtdışında bazı ülkelerde Türklerin imajı oldukça kötü ve siz güzel bir iletişim kursanız da ön yargıya takılabiliyorsunuz. (Ukrayna’da kızlar nereli olduğumu sorduklarında, verdiğim cevap sonrasında yüzlerinin düştüğünü defalarca gördüğümde buna emin oldum. Diğer ülkelerde daha farklıdır belki)

Kadınlar sizin belli bir zümreye ait olmanızla, değerli olduğunu düşündükleri bir mesleki sınıfa ait olmanızla vb. kısacası etiketinizle sizden fazla ilgileniyorlar. Kadın için “dün akşam başarılı bir (etiket her neyse) ile  seviştim” demek önem arz ediyor. Birçok kadın sizden daha çok etiketinize önem veriyor.

Aklın aşırı uçlara gitmesin. Bu anlattıklarımdan “etikete sahip olmayanlar sonsuza kadar sevişemeyecekler” gibi bir anlam çıkarman için oldukça yıkık ve isyankar bir erkek olman lazım. Kadına kafasında seni başarılı olarak algılayacağı bir kategoriye koymasına yardımcı olacak bir etkilet sunamıyorsan mevcut olanı parlatmalısın. Parlatamıyorsan da yenisini inşa etmelisin. İnşa etmek içinde kendini yatırım yapmalı ve çalışmaya başlamalısın. Etiketi sadece satrançta güçlü bir taş gibi düşün. Oyunu kazanmanı ne kadar  kolaylaştırdığını bilirsin ve o taşı kaybetmek istemezsin.

Var olan özelliklerini iyi bir şekilde pazarlamalısın. Kadının anlayacağı şekilde anlat ve mümkünse iyi bir gelir sağladığının/sağlayacağının işaretlerini göster. Oyun eskisinden çok daha kolay olacaktır. Şunu da ekleyeyim kadınlardaki bu beklentide bir yanlışlık yok. Çünkü kadındaki güzelliğin karşılığı erkekte başarıdır.

Yazar:Secret

Başarı objesi erkeği tüm yönleriyle anlattığım son kitabıma buradan ulaşabilirsin:

Erkeğin Kişisel Başarı Rehberi Kitabı

 

Kızlarla tanışırken çerçeveyi kurmak

Kızla muhabbet yüzeyde eğlendirici ve ikna edici olabilirken alt katmandaki çerçevemiz zayıfsa yüzeyde yapacağımız şeyler boşa gidecektir. Ayaküstü neredeyse stand-up yaptığım ve kızın aşırı eğlendiği birkaç tanışma girişimimi hatırlıyorum. Normalde öyle espriler düşünsem aklıma gelmezdi. Ancak çerçevemde sorun vardı. Çünkü çerçevem genel olarak daha istekli olan ve çabalayan tarafın ben olarak göründüğü şekildeydi.

Öncelikle “kızla tanışmaya giden sensin, bu durumda daha istekli taraf olanın senin olman normal değil mi?” diye sorulacaktır. Evet öyle ama zaten tanımadığın bir kızla tanışacaksan bu var olan bir dezavantaj. Eğer kızlar bizle muhabbete başlasalardı bunu yaşamazdık 🙂

Yabancı pua kaynaklarında hep tanımadığın bir kızla tanışmaya gidiyorsan, böyle bir özgüven gösterdiğin için 1-0 önde başlıyorsun gibi şeyler söyleyebiliyorlar. Bu tamamen yanlış. Gerçekte olan onunla konuşmayı talep eden sen olduğun için 0-1 geride başladığın (Bu söylemin nedeni bence işin biraz pazarlama yönü biraz da erkekleri şevklendirmektir). Ancak o kadar da dezavantajlı değiliz, sadece birazcık ve bu aşılıyor.

Tüm bu yüzeydeki oyunun altında bir çerçeve var. Tabi ki oyununla bu çerçeveye etki ediyor ve onu değiştiriyorsun, zaten tüm olayda burada. Daygame yaparken kadınla ilk başta konuşmak isteyen benim, sonrasında ondan numara talep eden benim. Bunlar çerçevemi zayıflatan şeyler. Ama bunu oyun ile dengeliyorum. Muhabbetim güzelse ilk baştaki dezavantajlı durumumu dengeledim bile. Çoktan 1-1 olmuşumdur.

Ancak bazı durumlarda erkekler bu çerçeveyi çok kötü kuruyorlar. Tüm bunlarla skoru dengelemeden önce kendi kalesine çok gol yiyorlar. Erkeklerin en fazla gol yedikleri 4 yer şunlar:

  • Daha istekli taraf olmaları
  • Kızdan çok daha fazla çabalamaları
  • Kızı ikna etmeye çalışmaları
  • Talepkar olmaları

Bunları yaparken yüzeyde iyi oynasanızda skor olarak öne geçemezsiniz. Çünkü çerçeveni mahvetmiş oluyorsun. Olay da burada 1-0 geride başlığının bilincinde olmak ve çok fazla negatif olarak içeri kaçmadan başlayabilmek (erkekler çabalayarak, fazla istekli olarak, ikna etmeye çalışarak iyice içeri kaçıyorlar). Öncelikle şunu söyleyeyim bir kadını ikna etmeye çalışmanın hiçbir mantığı yok. Bir kadını ikna ederek numarasını almak, ikna ederek buluşmaya çağırmak kendi topuğuna sıkmaktır. Bir kere kadını ikna etme sarmalının içine düştüğünde işin çok zorlaşır. Çünkü çerçeven kötüleşir. Ne seninle 1 dakika daha fazla konuşması için, ne telefonunu vermesi için, ne de seninle buluşması için bunu yapmalısın. (Eğer kız sadece göstermelik bir direnç göstermiyor ve shit test atmıyorsa-bunu da kızın genel tavrından anlarsın). Çünkü arzuyu kızla pazarlık ederek uyandıramazsın. Bunun yerine kadının ikna olacağı bir görüntü sergilemelisin ve teklif ettiğinde kadının “evet” diyebilmek için nedeni olmalı.

İkna ederek buluşmaya getirdiğin kıza karşı 3-0 geriden başlıyor olacaksın, kız muhtemelen senden bir şeyler bekleyecektir, ona pahalı bir yemek ısmarlaman gibi. Öyle olmasa bile “çok fazla peşimde koştu, böyle devam edip egomu beslesin bakalım” diye düşünecektir. Burada ödül kadın, sense kendini tercih edilmeyen bir ürün olarak konumlandırdın. Çerçeve olarak hiç olmak istemeyeceğin bir yerdesin.

Kızı ikna ederek telefon numarası aldıysan da, kız aslında ikna olmadı. Burada kızın sana telefon numarası vermesinin senin için bir ödül olduğu düşüncesini vurguladın, yani çerçeveni mahvettin. Kız sana cevap vermeyecek, cevap verse bile muhabbete yatırım yapmayacak, buluşma sözü verse bile ekecek, ekmese bile mutlaka başka bir şey olacak.

Peki burada ne yapılabilir? Yapman gereken şey, ikna etmenin, orantısız çabalamanın kıyısından geçmeden kendini pazarda tercih edilen bir ürün şeklinde konumlandırmaktır. Bu aslında bu sitede ödül olmak dedikleri şey. Bunu yapmak için özgüven göstermeli, eğlenceli muhabbet yapmalı ama bu tarz çerçevelere dikkat etmelisin. Kız bolca shit test atarak ve genel tavrıyla seni o çerçeveye sokmak isteyecektir. Ne de olsa burada kızın hipargamik filtresi çalışıyor. Kızın sunduğu bu kötü çerçevelere girmemen gerekir. Shit testleri zaten mümkün mertebe geçmek gerekiyor. Ona burada değinmeyeceğim.

Şimdi sana tanımadığın bir kıza tanışırken çerçeveni güçlendirmek için birkaç tavsiye vereceğim. Şu çok önemli bir detay: Kızı çabalamaya iten her türlü hareket çerçevemizi güçlendirir. Yabancılar bu yüzden “kıza işini tahmin ettir, yaşını tahmin ettir” vb. diyorlar. Burada amaç kızın bilişsel olarak enerji harcaması, senin hakkında bir şey bulmaya çalışırken çaba harcaması çünkü kızın enerji harcadığı şey zihninde değerli hale gelir.

Mesela yapabiliyorsan kız sorduğu halde hakkındaki bazı şeyleri söylememek ve gizemli bir şekilde bırakmak bu çerçeve için etkilidir. Diğer türlü sorguda bildiği her şeyi dökülen acemi bir suçluya benzeyebilirsin. Gerçekten kızın sana soracağı sorular karşından yüksek değer göstergesi bir bilgi vermeyeceksen bildiğin her şeyi kıza anlatmak sana toplamda faydası “0” olacak bir şey. Hatta eksisi olan bir şey.

Buraya tanıştığım bir kızla olan örnek bir yazışma bırakıyorum. Yüz yüze tanıştığımız zaman sorduğu halde ona mesleğimi söylememiştim:

Kız: Hala işinden bahsetmedin
Ben: Buluşmada son derecede şeffaf olacağıma emin olabilirsin 🙂
Kız: Zaten beni durdurup tanışmak istedin 1.gizem burada başladı. Kime çalışıyorsun 🙂
Ben:Bir ipucu olsun. X’e :))
Kız:Tatmin olmadım pek. Başıma ilk kez geliyor. O kadar gezdim dolaştım tek başıma.
Ben:Şaşırmadım buna. Herhalde kafaya martı pislemesi gibi bir şey benim de 2 hafta önce başıma gelmişti. Şans demek ki.
Kız:Hayır, daha bilimsel ve gerçekçi bir neden olmalı. Benim genel izlenimim dışardan burnu havadadır.
Ben:Demek ki bazı erkekler benim gibi bunu meydan okuma olarak görebiliyorlar.
Kız:Sevdim bunu.

Tanıştığım bu kıza işimi söylememiştim, hala söylemiyorum. İşin güzel tarafı da şurada: Merak ediyor, tahmin etmeye çalışıyor, kendini anlatmaya çalışıyor, bunları yaparken aslında bana değer katıyor, çerçevem daha iyi hale geliyor.

Bunun tersi kızın çabalamadığı ama senin ondan daha fazla çabaladığın, kızın çabalamadığı içinde ikna edilmeyi beklediği, adeta bir mülakatta sana sorular soran, senin de doğru cevapları vermek için çabalar halde olduğun durum bulunabileceğin en kötü durumdur.

Tanımadığın bir kızla konuşurken çerçeveni iyileştiren şeyler:

  • Kıza istediği her bilgiyi vermeme, eksik verme (bunu susarak değil, kızla dalga geçerek, bir yandan eğlendirerek yapmak)
  • Kızın kendini sana anlatması (kız kendini anlatarak bir çaba gösteriyor-kendi reklamını iyi yapmaya çalışıyorsa çok daha iyi)
  • Kıza ancak kahve ısmarlarsa gelebileceğini söylemek (bu aslında oyuncu bir şey, kahveye paran olmadığı için değil – ama bunu öncesinde oyuncu bir tavır sergilemediysen söyleme)

Tanımadığın bir kızla konuşurken çerçeveni kötüleştiren şeyler:

  • Shit testlerden kalmak (bu shit testler daha çok davranışsaldır, kızın peş peşe sana 3 soru sorması ve seni gayret ederek bu sorulara cevap verir hale sokması da shit testtir-çerçeveni bozar)
  • İkna etmek (numara almak için, buluşmak için)
  • Pazarlık yapmak
  • Komik olsa bile kendini küçülten, kendini komik duruma sokan espriler yapmak
  • Tek taraflı olarak konuşman (konuşmak çabalamaktır ve efor sarf etmektir, bir şey satmak isteyen satıcılar çok konuşur. Bunu tek taraflı yapman sana kötü bir çerçeve kurar)
  • Soruları kızın sorması ve senin sürekli cevap vermen (“Ne güzel kız bana soru soruyor, demek ki ilgili” diye sevinme, kız burada soruları soran taraf olarak patronluk taslıyor, sen de bir mülakata girmişsin ve mülakatı geçmeye çalışan kişi konumunda kalıyorsun)
  • Kızın dümdüz sorularına, dümdüz doğru yanıtları vermen (Bazı normal sorulara normal yanıtlar ver ama bunlardan yarısı için esprili yanıtları kullan – unutma kızın o soruların doğru cevabını alması sana hiçbir artı kazandırmayacak, kaçırdığın şey ise dalga geçme, espri yaparak kızı zorlama şansı)
  • Kızın şüpheyle seni sorguladığı durumlarda önüne çıkan çukurlardan zıplamaya çalışan Mario gibi tepki vermen (Mario olma, ispat etmeye çalışma, dalga geç)

Son olarak kızlarla tanışma girişiminde bulunmuş “KÜÇÜKÇEKMECELİ KEİRAN LEE” nickli okuyucunun yorumuna cevap vermiştim, konuyla bağlantılı olduğu için buraya da taşıyorum.

Yorum şuydu:

“Abi bugün bir tane kıza yürüdüm. Selam tanışabilir miyiz? Ile girdim. Tabi dedi sonra sevgilim var dedi kız. Bende bozuntuya vermeden heeee yaptım. Ve kız dedi “ben bu tür yurumeleri doğru bulmuyorum. Işte karşındakinin yaşını bilmeden yürüyorsun falan dedi. Bende “yaşın kaçtı?” dedim. Benden 3 yaş büyükmüş. Sonra bende dedim “çok güzel bakıyordun bende yürüdüm” dedim. Oda” öyle… normal bakıyordum” dedi. Sonra benim yaşımı sordu bende söyleyince “iste bak yaşın küçükmus benden”dedi. Bende” ne olmuş yani insanlık hali değilmi, ama tabi sevgilin olunca olay daha farklı gelisiyor” dedim. Oda bana ” yinede ben böyle insanları kötü karsilamam dedi . Bende ” teşekkür ederim :)))) ” dedim .sonra bozusmadan ayrıldık oradan. Kız tamamen sosyal ortamımda olmayan bir kızdı ve onun negatif cevaplarına karşı çok rahat ve dik başlı konuşdum. Onun redlerine güzel cevap verdim rahat olunca. Oda benim rahatligimdan yararlandı ve bozmadan beni konuyu kapattık. Abi boyle sevgilim var diyenlere karşı nasıl tepki vermeliyiz.?Bazen de abi red aldıktan sonra sabah oyunu motivasyonum düşüyor. Böyle zamanlarda ne yapmalıyım. Teşekkürler.”

Cevabım şöyleydi:

1-Kıza asla “tanışabilir miyiz” deme, bu kıza çok fazla insiyatif yüklüyor ve kız normalde tanışmak istese bile özgüvenli bir kız olsa bile buna hayır der.
2-Kızlar “doğru bulmuyorum” gibi şeyler derlerken aslında betalara kural koyuyorlar senin bu kuralları yiyen bir beta olup olmadığını anlamak istiyor.
3-Kızın sana yaşının küçük ve bu yüzden aranızda bir şeyin zaten olmayacağıyla ilgili ifadesine karşı verdiğin “ikna etme” çabası o kadar yanlış ki. Burada kızı ikna etmeye asla çalışmamalısın, dünyanın en mantıklı argümanını masaya koysan da kendini çerçeve olarak kızdan aşağı bir yere çekmiş oluyorsun! Karşındakini ikna etmeye çalışan değeri düşük bir ürün olarak konumlandırmışsın kendini. Kendine harakiri yapmışsın.
4-“Sevgilim var” diyen kızlara cevap vermek konusunda da şunu söyleyeyim: bu bir reddetme cümlesi, baştan kendini reddettirmeyecek şekilde oynayacaksın. Bazı nadir durumlarda da shit testtir ve dalga geçerek 1 kez şansını deneyebilirsin bu soruya mantıklı bir cevap vermeden.
Kolay gelsin.

Yazar: Secret

Bu arada tanımadığın kızlarla etkili bir şekilde tanışma ve muhabbeti ilerletme konusunda kendini iyi bir şekilde geliştirmek istiyorsan bu yazıdakine benzer ve çok daha kapsamlı bilgileri eğitim setimden öğrenebilirsin.

Kendi Liginin Dışındaki Kızlara Yürümek | Yetersizlik Hissiyatı

Erkeklerde özellikle belli bir kıza yürüyecekken, o kızı “kendi liginin dışında” olarak görme, kendini yeterince “değerli, yeterli” görmeme durumu sık karşılaşılan durum. Yani kız kendilerinden daha değerlidir ve kendileri o kızı elde etmek için yeterli değillerdir.

Bu yazıda kendini yeterli ve değerli bir erkek olarak hissetme ve olduğun kişiyle barışık olma durumunu nasıl içselleştirebileceğinden bahsedeceğim. Kendini yürüyeceğin kızla yan yana düşündüğünde içinde “yetersizlik” hissiyatını beliriyorsa bunu aşmanın birkaç güzel yolu var.

İlk yol bir erkek olarak değerli, yeterli biri olduğunu gösterebilecek mantıksal nedenleri bir araya toplamandır. Bir liste yap. Bir kız için iyi bir seçim olduğunu gösteren ve gerçekten inandığın 10 tane sebep yaz ve bu listeyi görebileceğin bir yere koy.

İkinci olarak yaptığın – denediğin şeylerdeki olumlu geribildirimlere özellikle dikkat et. Mesela bir kızdan genel olarak red cevabı aldın ama aslında onunla diyalogunun belli bir kısmı iyiydi. Bu olumlu geribildirimi üstüne alınmalısın!

Erkekler genelde sadece sonuca bakarlar ve her konuştuğu kızdan sonra “gene reddedildim, tercih edilmedim” tarzında kendilerine sürekli olumsuz geribildirim veriler. Bu değersiz erkek imajını adil olmayan bir şekilde pekiştirir. O an meşgul olduğun şey kızlarla diyalog ya da hayattaki başka beceriler olsun her denemende – girişiminde olumlu yaptığın birkaç şey vardır, bunları bulup çıkar ve olumlu geribildirimle kabul et.

Evet, ilk tavsiye mantıksal nedenler bulmaktı, ikincisiyse kendin ile alakalı olumlu geribildirimleri gözden kaçırmamaktı. Şimdi de bence en iyi olan yolu söyleyeyim:

Kızı hak ettiğine inan ya da inanma, sen hayatta kendi köşendesin, yani sadece kendi tarafını tutuyorsun. Kendine karşı bir başarı borcun var. O anda kendine dönük olarak değerini ölçen bakış açın nasıl olursa olsun, ister kendini o kıza karşı yetersiz hisset ya da kendinle alakalı başka negatif hislerin olsun yapabileceğin tek alternatifinin hamle yapmak olduğunu unutma.

O kızla konuşmak istediğinde kendini yeterli bulman ya da bulmaman tamamen konu dışı bir şeydir. Çünkü sen kendi tarafındasın ve sonuç istiyorsun. Sonuç içinde hamle yapman gerek.

Varsayalım ki kendine karşı değersizlik hissin ve o kızı hak etmediğin, hatta onunla konuşmaya bile yeterince layık olmadığın hissin gerçek olsun. Bu düşüncen gerçek olsa bile, bu varsayımın istediğin sonuç için sana yardım etmeyecek. Bu yüzden eğer günün sonunda bir yere varmak istiyorsan içindeki bu değer tartma terazisini pek de önemsememelisin.

Hayatı sadece kendi gözünden yaşıyorsun. Kendinden başkası olamazsın bu yüzden eğer kendini düşük değerde hissediyorsan bunu neden o kadar önemsiyorsun ki?

Elbette kendini geliştireceksin ve olabileceğin en iyi versiyonun olmaya çalışacaksın ama şu anda bir kızla beraber olmak için yeterince değerli misin yoksa değil misin neden önemli olsun? Önemli değil çünkü sen sonuç istiyorsun ve sonucu elde etmek için de eyleme geçmelisin.

Sana güzel bir örnek vereceğim. Mesela futbolda normalde karşısındaki takımı yenme olasılığı düşük olarak görülen takımlar vardır. Ve aslında bu takımlar da yeterince sık bir şekilde galip gelirler. Bu takımlar karşılarındaki daha güçlü ve köklü takımları yenmeye layıklar mı? Aslında genel olarak değiller ama yeterince sık bir şekilde kazanıyorlar. Dünyadaki farklı liglerde farklı takımlar her zaman kazandıkları şampiyonlukları en fazla hak eden takım mı oluyorlar? Hayır. Ama sonuçta kazanıyorlar. Bu takımların kazanma olasılıkları düşük görülen, yeterince üst klasman takımlar olmamaları kimsenin umurunda değil. Sen de kendinsin ve şuan olabileceğin tek kişisin, o yüzden elinden gelen şeyleri yapmaya başlamak senin görevin.

Mesela sana “bu kız bu adamdan daha iyisini bulamamış mı?” dedirtecek birçok çift göreceksin. Muhtemelen kızın çevresinde gerçekten de çok daha yüksek değerli olarak algılanacak adamlar vardır. Ancak bu sefer dışarıdan şansı daha az olarak görünen adam oyunu doğru oynamıştır ve kızla beraberdir. Ve bunda da bir yanlışlık yoktur.

Pick up ta bahsedilen “kendi liginden olmayan kızı elde etmek” bir manipülasyon çabası değildir. Senin o kızı bağlamak için yeterince değerli olup olmadığını kimse umursamıyor, git doğru oyunu oyna ve bu sefer sen kazan. Böylece pratikle ve tecrübeyle gerçekten de değerli olmaya başlarsın.

Hepsini geçelim “değerlilik” gerçekte nedir? Yani bir erkeğin kendini o kızla beraber olmak için “yeterince değerli” hissetmesi? Buradaki değerlilik kavramı kendini kızın gözünden görmek. Eğer kız senin değerli olduğunu düşünürse sen de değerli hissedeceksindir. Eğer kız senin yanında pozitif ruh halinde olursa, güzel zaman geçirirse sen de kendini yeterli hissedersin.

Özetleyelim, şuan olduğundan başka biri olma seçeneğin yok, o yüzden git ve değersizlik hissine rağmen eyleme geç. İkinci olarak neden değerli olduğun fikrine vurgu yapacak niteliklerini içeren bir liste yap ve üçüncü olarak bulabileceğin tüm pozitif geribildirimleri al.

Bir kız gördüğünde ve içten içe o kızın sana bakmayacağını ve senin o kız karşısında yeterince yüksek değerde olmadığını, yetersiz olduğunu düşündüğünde, kendini o kızla başarı konusunda düşük şansı olan bir erkek olarak görme fikriyle barış. Bunda bir sakınca yok. Kendini düşük değerli olarak algılarken de o kızla beraber olma şansın var. Tıpkı favoriyi yenen alt klasman bir takım gibi. Önemli olan senin o kızı hak ediyor gibi durup durmadığın değil, önemli olan kızla beraber olmak. Ben de bu mantıkla ilk gördüğümde bana bakmayacağını düşündüğüm çok fazla kızla beraber oldum, sonra da bu kızlar bana bakıyor demek ki değerliyim diye düşünmeye başlamıştım. Yetersizlik ve değersizlik hissi burada konu dışı bir şey. Sonuç istiyorsun, git ve oyununu oyna, kazanırsan kazanırsın.

Yazar: Secret

Bu arada “çekici erkek olmak için her erkeğin bilmesi gereken bilgiler” adında 30 dakikalık bir podcast hazırladım. İstersen göz atabilirsin.

Yüksek değerli erkek olmak ne demektir?

Rollo Tomassi‘nin youtube kanalını takibe aldım. Bu kanalın tamamını elimden geldiği kadarıyla Türkçeye çevirmeyi planlıyorum. Videolar oldukça uzun, ana temaya bağlı kalarak özet şekilde çeviri yapıyorum.

Çevirilerin bir kısmını buradan, bir kısmını kendi sitemden yayınlayacağım ve gene youtube kanalımdan bu çevirilerin seslendirilmiş hallerini yayınlayacağım.  Bu kanalda farklı konularda güzel podcastler de yayınlıyorum.

İlk olarak “Yüksek değerli erkek ne demektir?” adlı son youtube videosunu çevirdim. Çevirideki ifadeleri Türkçemize uyumlu olması ve anlam bütünlüğü için yeniden düzenledim! Kendi ifadelerimi kullanarak konuyu anlattım. Video şu:

Çeviriye geçelim….

Günümüz feminist gözlüğü takan dünyasında yaşlı, obez, 2 çocuklu-boşanmış kadınlar bile kendilerinde yüksek değerli erkeği isteme hakkı görüyorlar. Bir de genç ve güzel bir kadının nasıl erkekleri isteme hakkını kendinde bulacağını düşünün. Bunun nedeni birçok kadının kendi cinsel piyasa değerleri hakkında illüzyon-yanılsama içinde olmalarıdır.

Toplum kadınların kıçını öpüyor ve onlara her şeye sahip olabileceklerine ve en iyiye layık olduklarını söylüyor. Yetinmemelerini, evliliği ertelemelerini, kariyeri, başarılı alfayı hedeflemelerini söylüyor.

Kadınlara “bir erkekte neler olmalı?” diye sorulduğunda. Yakışıklı, kariyerli, bol para yapan, özgüvenli falan filan diyorlar. Peki, erkeklerin yüzde kaçı bunların hepsine birden sahip ki? Kadınlar buna % 20-50 diyebilirler. Halbuki tüm bu saydıkları şeylerin hepsine sahip olan erkeklerin oranı %1 gibi bir şey.

Bunun anlamı teknik olarak kadınların erkeklerin çoğunu görmemesi demek. Kadınlar kendilerinden üstün erkeklerin dediklerine itaat ederler, kendileriyle eşit olan erkeklere değil ! Toplum içindeyken eşit erkek istediklerini söylerler ama sadece kendilerinden üstün olarak algıladıkları erkeği görünce o erkeğe boyun eğerler. Bu yüzden yüksek değerli olmak gerekir. Yüksek değerli olmanın bir erkeğe sağlayacağı en önemli avantajlarından biri de çekip gidebilme lüksü olacaktır.

Pek çok erkek saygısız, kaba, obez ve kendileriyle seks yapmayan kadınları bırakıp gidemiyorlar. Çünkü yalnız kalmaktan ve yenisini bulmaktan korkuyorlar. Yüksek değerli olan dolayısıyla bir ayağı kapıdan dışarıya çıkmış bir adam olduğunda, sırada bekleyen başka bir kadın olduğunda kadınlar o erkeğe saygılı davranacaklardır.

Öncelikle yüksek değer birçok insanın öznel (kişiden kişiye değişen bir şekilde) olarak algıladığı bir şey. Öncelikle yüksek değerin ne olduğunu objektif olarak belirlemeliyiz.

Şundan çok eminim ki, birazdan bir kadın gelip bu videonun yorumlarına: “yüksek değerli erkek olmak demek iyi bir erkek olmaktır. Benim ihtiyaçlarıma duyarlı, elimi tutan, köpekleri ve dondurmayı seven, çocuk isteyen ve iyi aileden gelen erkektir” falan diyecektir. O yüzden yüksek değerli demekten kastımızın ne olduğunu objektif bir şekilde ortaya koymalıyız.

Alfa demek olarak şu tanımı yapabiliriz. Alfa belli bir maddi güce, tecrübeye, yeterince farklı kadınla yaşanmışlığa, şekle girmiş vücuda, bankada belki 6 aylık maaşı kadar bir birikime sahip kişidir diyebiliriz. Bence bu sizi giriş seviyesinden yüksek değerli adam sınıfına sokar.

Maalesef biz erkekler bu “yüksek değerli” olma konusunda erkekler olarak kadınlardan farklı olarak somut bir şeylere sahip olmalıyız. Onlar için sadece güzellik yetecektir ama bizim için durum çok daha farklı. Biz bu noktada kadınlardaki gibi bir ayrıcalığa sahip değiliz. Bir kadına ilişkide kendisinin masaya ne koyacağını sorduğunuzda “ben iyi biriyim, naziğim, ilgiliyim” gibi birçok sübjektif şeyi söyleyecektir. Ama erkeğin böyle bir ayrıcalığı yoktur. Erkeğin masaya somut şeyler getirmesi zorunludur. Bizler üstü kapalı bir şekilde performans yükü altındayız.

Kadınlar politik doğrucu olarak: “partnerim en az benim kadar para kazanmalı ya da benden biraz daha düşük olsa da olur” falan diyebilirler ama şunu biliyoruz ki kadınların söyledikleriyle yaptıkları ayrı iki dünyadır. İstedikleri kendilerinden en az %25-50 daha fazla kazanan bir erkek. Kendilerinden çok daha başarılı ve fazla kazanan erkek istiyorlar ve bir yandan da bunları önemsizmiş gibi gösteriyorlar. Çünkü bu beklenti onları kötü gösteren bir şey olurdu. Bu yüzden bu konuda dürüst olmuyorlar.

Erkekler bunlara sahip olurlarsa lider olurlar ve ilişkiye istediklerini dikte edebilirler. Çünkü kadınlar eğer ödül olduğunu düşünmezlerse o erkeği takip etmezler. Çoğu kadın çoğu erkeğe aslında saygı duymaz, duyarmış gibi yaparlar çünkü doğalarının bu onları kötü gösterme ihtimali olan tarafını gizlemek isterler. Ve bunları gerçekleri dürüstlükle redpillde dile getiren erkekleri “kadınlardan nefret ediyorlar vs.” diye damgalamaya çalışırlar. Bizler kadınlardan nefret etmiyoruz, sadece pratikte bu cinsel eşleşmelerin kadınların dürüstçe dile getirmediklerinden daha sert bir doğası olduğunu söylüyoruz.

Kadınlar hipergamiyi uzun süre sır olarak tuttular. Bunu zaman zaman bazı komedyenler dile getirmiş olabilir ama tarihsel olarak kadınların üstün faydası gözetilerek bu eşleşme, partner bulma stratejileri sır olarak tutulmuştur. En azından bir noktada üzeri kapatılmaya çalışılmıştır.

Günümüzde sosyal medyanın patlamasıyla kadınların kendi egolarını yaptığı yaptırım ve beklentileri arşa çıkmış durumda. Ve artık cinsel pazar değeri olarak 6’lık bir kadın çok rahat bir şekilde kendini 8’lik olarak hissediyor. Çünkü sosyal medya üzerinden beta ve feminist erkekler gibi gruplar tarafından çok fazla ilgi bombardımanına tutuluyorlar.

Artık kadınların hipargamiyi bir sır olarak tutmaya ihtiyaçları yok. Bunu da açıkça artık medyada görebiliyoruz. Açıkça belli bir yaşa göre (genç oldukları ve birçok erkekle takılabildikleri parti yıllarında) serserilerle takılmaları ancak belli bir yaştan sonra daha kalıcı-sağlayıcı-sorumluluk sahibi beta erkeklerle evlenmeleri tavsiye ediliyor.

Reklamlarda bilerek ortalama güzelliğin bile altındaki bir kadını alıp tepedeki çekici bir adamla eşleştiriyorlar. Erkekler hayatta eğer belli standartlara sahip olmazlarsa çekici kadınlarla olamayacaklarını çok hızlı bir şekilde öğreniyorlar. Ancak bu tarz reklamlar kadınlara ne kadar güzel olmasalar da, hatta maskülen bir kadın olsalar da azınlık dilimdeki erkeği hak ettikleri vurgulanıyor. Bu yüzden kadınlar gerçek yaşamla uyumlu bir beklentinin dışına çıkmış durumdalar. Bu reklamların söylediği ortalama altı güzellikte bir kadının tepedeki dilimdeki erkekleri hak ettiği.

Kadınlar için eskiden gizli bir şekilde verilen hipargamik tavsiyeler artık artık çok açıkça veriliyor. Kadınlara, değerinizin düşüşe geçeceği 28 yaşlarına kadar eğlenin ancak bu serseri adamlarla evlenmeyin ve o yaştan sonra sorumluluk sahibi betayı bulun tavsiyesi açık bir şekilde veriliyor.

Kadınlar kendileriyle eşit partner aramıyorlar, kendilerinden üstün görecekleri birini arıyorlar. Erkeklerin beynine küçüklüklerinden beri kazınan klasik söylemin aksine seninle eşitin olduğunu bilen kadın seni kendinden üstün göremez. Çünkü hipargamik kadın her zaman kendinden daha yukarıda ve iyi olanı arar.

Kadınlar her zaman ataerkil toplumda yaşadıklarını söyleyip mağdur edebiyatı yapıyorlar ancak söz konusu 2021 yılıysa artık bu durum geçerli değil ve kadınların şuanki toplumda daha fazla ayrıcalıkları ve hakları var. Eğer günümüz feminist toplumunda kadınsan ataerkil diye bahsettiğin bir erkeğin üzerindesin demektir.

Feminizm sadece kadınların mağdur olduğunu iddia ederse varlığını sürdürebilir. Çünkü feminizm “eşitliği” savunduğunu söyler anca bunu sadece bir tarafın mağdur olduğunu iddia ederse savunabilir. Ancak bunu savunmak şuanki toplumda yapılabilecek bir şey değil.

Görüştüğüm birçok kadına bir erkekten beklediklerini sorduğumda, 19 yaşındayken beklediklerinin 29 yaşındayken beklediklerinden çok daha farklı olacaklarının en azından bilinçaltı seviyede farkında olduklarını gözlemliyorum. Ben bu durumun birçok erkek tarafından da fark edilmesini bekliyorum ancak kadınlar zaten bunun çoktan farkındalar!  Ve belli bir yaşa kadar serserilerle gönül eğlendirip sonra da sorumluluk sahibi betayı bulmak planlarının bir parçası! Aslında erkekler burada kadınların gördüğü büyük resmi görmüyorlar. 19 yaşındaki bir kızın eşleşme-partner bulma stratejisi aslında aynı zamanda hayat stratejisidir. Ancak 21 yaşında bir erkek hala kendisine anlatılan idealleştirilmiş aşk masallarına inanıp duruyor (Kendimle eşit bir partner bulacağım, her şey plana göre gidecek, çocuklarımız olacak vs) . Ama kadınlar daha 19 yaşından beri 28 yaşlarına kadar olan parti yıllarındaki eğlenme halinin ileri 30’lu yaşlarındaki güvenlik ve kendilerini garantiye alma ihtiyaçlarına kadar sürmeyeceğinin farkındalar. Bu eğlenceyi belli bir yaştan sonra sürdüremeyeceklerini biliyorlar. Ve her şeyi plana göre işletiyorlar! Bu yüzden kadının eşleşme (partner seçme) stratejisi aynı zamanda hayat stratejisidir.

Bir kadın 20’li yaşlarında ve güzelse hayat onun için kolay modda olacaktır. Ancak biz erkekler için tek opsiyon görünüşümüz ve yaşımız değildir. Para erkekler için büyük bir eşitleyicidir. Para erkeği yakışıklı hale getirir. Bu açıdan erkekler para yapmaya odaklanabilir çünkü kadınlar bir yere kaçmıyorlar. Erkekler kadınlar gibi değerli olmak için belli bir zaman dilimine hapis değiller. Bir erkek 20-30’larında çalışıp 35’lerinde cinsel pazar değerini yukarı getirebilir. Çünkü biz erkekler en değerli olduğumuz yaşlar bakımından kadınlarla aynı cinsel pazar zaman tünelinde değiliz.

Kadınlar 35 yaşında bir erkeği daha genç kadınlarla beraber olduğu için utandırmak isterler ama kendilerinin değerinin düşüşte olduğunun ve erkeğinkinin artışta olduğu bildikleri için bunu yaparlar.

Hayatı bir banka gibi görürsek, kadınlar hayata 5 milyon dolar avansla başlıyorlar (19 yaşında güzel bir kadın olması). Ancak ortalama bir erkek 20’lerinde bu kadının yanındayken neredeyse 0 bakiyededir(20’li yaşlarında tecrübesiz erkek değersizdir). 35’ine kadar daha fazlasını biriktirebilir(statü kazanıp kendini geliştirilerek). Erkek 35’lerinde kadına başlangıçta avans verilenin 3 mislini kazanmışken kadının parası çoktan suyunu çekmek üzere olacaktır(ilerleyen yaşı ile beraber kadının değeri 28’lere doğru düşüşe geçer). Ve kadınlar bu noktada çok uyanık bir şekilde kendi değerleri düşerken değeri yükselen erkeği kapmaya çalışırlar. Ama zeki erkek hayat bankasında 5 milyon doları birikmişken, geçmişte zengin olan ancak şuan 200bin doları kalan kadınla ciddi bir ilişki kurmaz.

Erkekler olarak performans yükü altındayız. Birçok erkek bunu kabul etmek istemiyor. Kadınların onların duygularına dokunan ve kendini ifade eden erkekleri istediklerini, herkesin karşılıklı olarak kazandığı, dünyadaki herkesin kazanan olduğu bir dünyada olduklarını düşünmeye eğilimliler. Ancak işin gerçeği sen bir erkeksin ve doğanda mücadele etmek var. Güzel kızları istiyorsan diğer erkeklerin yanında parlamalısın.

Erkek oyunu ile kadın oyunu çok farklıdır. Erkeğin oyunu kadını elde etmektir, kadın oyunu ise seks sonrasında erkeği elde etmekle, elde tutmakla ilgilidir. Ve pek çok kadın seksten sonra, seks dışında erkeğe bir değer sağlama konusunda yetersizdir.

Kadınlar güçlü ve bağımsız olmak istiyorlar ama hala önlerinde eğilip onlara evlenme teklif eden geleneksel erkek bekliyorlar. Ama kendileri geleneksel kadın olmak istemiyorlar. Erkekten beklenen şeyler geleneksel şeyler. Yani erkek centilmen olacak, koruyucu olacak, yeterli parayı kazanacak ama kadın geleneksel olmayacak. En mavi haplı erkekler bile günümüz evliliklerdeki bu dengesiz noktayı görebiliyorlar.

Kimse kadınlara bir ilişkiye başlarken cinsellikleri ve güzellikleri dışında masaya ne getireceklerini (ilişkiye nasıl bir değer katacaklarını) sormuyor. Bu sorulursa kadınlar genelde iyi bir işe sahip olduklarını söylüyorlar. Ama iyi yemek yapacaklarını, iyi anne, iyi eş ya da destekleyici sevgili olacaklarını vs. söylemiyorlar. İş bir kadını iyi bir eş, sevgili yapmıyor. Bunlar erkeklerin cinselliğin ötesinde baktıkları değer değil.

Pek çok kadın seksten başka bir şey masaya getiremiyor ve masaya getirdikleri diğer şeylerde zaten erkeklerin sahip oldukları şeyler.

Kadın: Daha fazla para yapıyorum !
Erkek: Tebrikler. Ben de öyle

Kadın: İyi bir işim var !
Erkek: Tebrikler. Benim de öyle

Bunlara erkekler zaten sahip. İşin aslı kadınlar erkeğin ne istediğini bilmiyorlar. Çünkü bunu hiç düşünmek zorunda kalmamışlar. Bir erkek kadından daha geleneksel kadın rollerini bekleyecektir.

Günümüz toplumunda erkeklerin kadınlara standart olarak saygı duymaları öğretilmiştir. Saygı kazanmak için tek yapmaları kadın doğmaktır. Bir kadının ağzından “ben bir kadının, saygı duyacaksın” lafı kolay bir şekilde çıkabilir. Ancak bir erkek size gelip “ben erkeğim bana saygı duy” dediğinde o erkeğe .iktiri çekeriz.  Erkekler saygı beklediklerinde bu komik olur çünkü erkekler eğer bir alanda başarı gösterirlerse saygıyı hak ederler. Bu adil bir durumdur.

Bir erkeği hayatta yaptıkları saygıdeğer hale getirir. Ancak kimse kadınlar için erkeklerden bekledikleri bu performansa dayalı aynı saygı kriterlerini dile getirmiyor. Pek çok erkeğin kafasına kadınlara sadece kadın oldukları için saygı duyma düşüncesi yerleşmiş. Bu düşünce erkeğin kadının türlü saçmalıklarını tolere etmesine neden oluyor.

Kadınlarla erkekler saygıdan farklı şeyler anlıyorlar. Kadınların tanımında herkes herkese saygı duymalı. Çünkü kadınların dünyasında saygıya tek referans kadın oldukları için saygı görmeleri gerektiğidir. Erkekler saygıyı diğer erkek başarılıysa ona verirler. Mesela bir erkek çok çalışıp varlıklı hale geldiyse ona saygı duyarız. Bir erkek “erkek olduğum için bana saygı duy” derse ona güleriz çünkü yaptıkları onu saygıdeğer hale getirir. Şuan toplumda kimse kadınlardan erkeklerden bekledikleri saygı kriterlerini beklemiyor. Sadece vajinaları oldukları için saygıyı hak ettikleri bir algı söz konusu. Bir kadın sadece kadın olmasının arkasına sığınarak sana saçmalık saçacak olursa, kadın olmasından ötürü ona saygılı davranma beyin yıkamasını bir kenara bırak ve bir erkeğe yaptığın gibi ona hak ettiği türden konuş. Bu durumda kadının fikri seninle çelişiyor olsa bile sana olan saygısı artacaktır. Çünkü ona gerçekten hak ettiği gibi davranma cesaretine sahip olduğunu göstermiş oluyorsun.

Kadınlar erkekleri, erkeklerin onları obje haline getirdiklerinden daha fazla obje haline getiriyorlar. Erkeği kazandığıyla, statüsü ve özgüveniyle obje haline getiriyorlar. Kadınlar sana çok faydacı yaklaşacaklardır. Statünden, gücünden, ona sunacağın türlü şeylerden faydalanmak isteyeceklerdir. Sen de küçüklüğünden beri sana öğretilen masalları bir kenara bırakıp bir kadının sana faydasını tartmayı düşünmelisin. Kadınların erkeklerden çok daha yoğun olan bu faydacı yapısının evrimsel nedeni kadının kendisini için en üstün-ideal erkeği bulmak için cinsel pazar değerinin en tepe nokta yaptığı 18-24 yaş aralığının ona kısa bir zaman tanımasıdır. Kadının en ideal erkeği bulmak için elinin en güçlü olduğu bu zamanın bir erkeğe göre çok kısa olması kadını her zaman daha faydacı, fırsatçı yapacaktır.

Çeviren: Secret