14 – 18 yaş arası gençlere tavsiyeler

Lise çağında kırmızı hapla tanışan erkeklere tavsiye yazmam istendi. Daha önce bir yorumu cevaplarken konuya girmiştim ama şimdi daha geniş kapsamlı bir yazı yazmanın zamanı geldi. Aslına bakarsanız bu sitedeki çoğu tavsiye sizin için de geçerli. Fakat bu yazı ile beraber sadece size hitap eden ve kırmızı hapı daha sade dille anlatan birşeyler yazarak devam edeceğim.

Alışkanlıklar

Öncelikle alkolden, sigaradan, uyuşturucudan, pornodan ve video oyunlarından uzak durun. Bu sonuncusu zor olabilir ve kararında video oyununun stres atan birşey olduğunu biliyorum. Ama 4,000 saat Dota tecrübem var adamlarından olmayın (4,000 saat uçuşu olan adam birçok havayolu şirketinde Airbus A320 kaptan pilotu olabilir, 4,000 saat video oyunu ile çöpe atılmayacak kadar değerli birşey).

Spor

Ağırlık kaldırın ama balon gibi şişmeyin. Yirmilerinizin başında soldaki adam gibi değil, sağdaki adam gibi olmayı hedefleyin :

Soldaki fotodaki adam kaslarını her ağırlık setini 8 – 15 kere yaparak kas yığmış. Şöyle anlatayım. Kasların görünüşünü etkileyen 2 tip kas gelişimi var. Bunlardan birincisi, her sette 8 – 15 tekrar yaparak kasları büyütmektir. İkincisi de, her sette 3-5 tekrar yaparak kasları sertleştirmektir. Bu iki tip egzersizi de yapmalısınız. Örneğin önce kaslanmak için yüksek tekrar sayılı şekilde çalışıp sonra bu kaslara şekil vermek için düşük tekrarlı setlere girmeniz lazım. Sadece yüksek tekrar ile soldaki adama dönersiniz.

Ağırlık kaldırarak, özellikle 20 yaşına kadar kemik yapınız gelişmeye devam edeceği için testosteronun etkisi ile köşeli çene gibi 20’lerinde kızları deli edecek fiziksel özellikler kazanabilirsiniz. Herkesin anatomisi ve bu tür şeylerden faydalanma oranı farklı ama çoğunlukla çalışır bir yöntemdir bu.

Gym ile beraber gitmez ama iyi bir dövüş sanatı öğrenin. Ama çıkıp serserilik etmemek için işin içine bu sanatların felsefesini de katın. Sokakta iyi bir boksörü kolay kolay hiçbir Uzakdoğu dövüş sanatçısı deviremez, boks yapmanızı şiddetle tavsiye ederim. Bunun harici muay thai, jiu jitsu ve hatta bulabiliyorsanız Mixed Martial Arts yapın. Bir kavga çıkarsa ve gerekirse kendinizi savunacak güç ve yeteneğe sahip olmalısınız. Ve bu güç ve yeteneği bilip, yanınızda sizinle beraber kaçacak hıza sahip olmayanız gereken biri olmadığı sürece kavga gördünüz mü kaçacak bilgeliğe de. İyi dövüş sanatı alntrenmanı yapan biri çok hızlı koşar, kaçarsanız çok büyük ihtimalle yakalanmazsınız. Ama şunu da söyleyeyim, bu tür kavga arayan adamlar, dövüşebilen erkeğin vücut dilini ve kas kitlesini okumayı ve onlardan uzak durmayı bilirler.  Örneğin okuldaki zorbaların sizi aslında yine yere yapıştıracak güce sahip olmalarına rağmen sizden uzak durmaya başlayacaklarını farkedeceksiniz.

Sizin yaşınızda kızlar (yaklaşık 16 – 24 arası) kızlar görsel çekiciliğe çok daha fazla önem verirler. Çirkin bile olsanız eğer spor ile ciddi uğraşırsanız, birçok yakışıklı patatesten daha avantajlı olabilirsiniz.

Meslek

Eğer üniversiteye gidecekseniz sınava iyi çalışın ve kazanabileceğiniz en iyi üniversiteyi kazanın. Eğer çok ciddi bir tutkusu olan azınlıktan değilseniz, iyi para kazandıracak, az çok sevebileceğiniz bir mesleğe yönelin. Kızların veya başka şeylerin önüne geçmesine izin vermeyin.

İyi bir üniversite okumak için elinizden geleni yapın ama eğer üniversiteye gitmeyecekseniz ya da gidemeyecekseniz de bir işte ustalaşmaya bakın. Bir zanaatte ustalaşmak, üniversiteye gitmeyecekseniz hayata atılmanın en iyi yollarından biri gibi görünüyor. Şu an maalesef toplumda bir “üniversite balonu” var, eskiden liseden düz girilebilecek işlere bile aslında hiç gerek olmamasına rağmen üniversite diploması istiyorlar. Herkes çöpten de olsa üniversite diploması peşine düşünce, bazı zanaatlarda açık olmaya başladı. Bu zanaatlar nedir diye araştırıp onlara yönelebilirsiniz. Örnek olarak veriyorum, örneğin bazı Asya ülkelerinde vinç operatörü açığı olduğundan, vinç operatörü, üniversite diplomalı mühendisten daha fazla kazanabiliyor.

Meslek seçerken arz – talep olayına da dikkat edin. Bir mesleği yapmak isteyen insan sayısı ne kadar çoğalırsa, o mesleğin ekonomik değeri düşer. Örneğin ihtiyaçtan daha fazla insan öğretmen olmak için okuyorsa, öğretmenliğin meslek olarak size getirisi düşer. Seçeceğiniz meslekte buna dikkat edin.

Türkiye, maalesef hiç kimsenin gerçekten çok çalışarak bir yere gelebileceğine inanmadığı bir ülke. Herkes maaşından, işinden, okulundan şikayetçi ama kimseni de çok çalışıp daha iyi bir yere gelinebileceği inancı yok. Bu ülke için kötü birşey ama eğer siz çok çalışmayı göze alıyorsanız bu sizin için bir avantaj. Yani tepeye çıkmak için Güney Kore’deki gibi herkesin çok çalıştığı bir ülkedeki gibi kasmaya ihtiyacınız yok.

Eğer KH size ağır geliyor ve kadın – erkek ilişkileri sizin sınava ya da mesleki eğitiminize negatif etkisi olduğunu düşünüyorsanız, monk mode’a girmekten çekinmeyin. Zaten eğer küçük bir yerde yaşıyorsanız (ben öyle idim), seks yaşamı zor.  Koklaşmayı da bir iki sene erteleyin, zararı yok.

Disiplin

Disiplinli olun.

Müzik

Bir müzik aleti çalmayı öğrenin. Eğer mümkünse bu, bir grupta çalabileceğiniz bir alet olsun. Elektro gitar, bas gitar veya bateri. Bildiğim kadarı ile bas gitar çalan açığı var mesela ama ben elektro gitarı tavsiye ederim. Müzik aleti çalmak, insanın ruhunu ve sosyal hayatını çok güzelleştiren birşey. Hem de eğer dediğim gibi böyle arada amatör olarak gruplarda çalabileceğiniz birşey olursa, 20lerinizde kafanıza gökten hatun yağar.

İngilizce

Çok şey söyledim ama İngilizce öğrenin. Muslukçu olacaksanız da İngilizce öğrenin, bilgisayar mühendisi olacaksanız da İngilizce öğrenin. Hem üniversite sınavı, hem spor hem de İngilizce size program olarak ağır gelebilir ama en azından öğrenmeye başlayın. İyi seviye İngilizce bilmek için 1,000 saat çalışmış olmak gerekiyor. Günde 1 saat çalışarak 3 yılda öğrenirsiniz, 2 saat çalışarak 1.5 yılda.

Türkiye, dünya nüfusunun yüzde 1’i. Sadece Türkçe ile hep bu yüzde 1’in içinde kalacaksınız. İngilizce ise sizi Dünyanın nüfus olarak yüzde 30’una ama ekonomi ve kültür olarak yüzde 80’ine açacak. Önünüze birçok fırsatlar çıkaracak. Örneğin İngilizce bilirseniz, sadece YouTube’dan iyi seviyede bilgisayar programlama öğrenmeniz mümkün.

Kadın – Erkek İlişkileri

AMAN HA HİÇBİR KIZI HAMİLE BIRAKMAYIN. Yazık edersiniz gençliğinize. Kondom şart. Aşağıdaki bölümü bir daha okuyun :

Tomassi’nin 5 Numaralı Demirden Kanunu
Doğum kontrolünü ASLA bir kadının eline bırakma.
Kadınların kullanabileceği 41 çeşit doğum kontrol yöntemi varken erkeklerin kullanabileceği sadece 2 yöntem var : vazektomi ve prezervatif – sizin kadının tercihine karşı elinizdeki tek silah, pratik olarak prezervatif.
Bir kadının bir erkeği hayat boyu kendine bağlaması ile aranızdaki tek engel ince latex zar. Her zaman korunun. Karısı ve kız arkadaşı doğum kontrol hapı kullandığı için korunmasız rahat rahat seks yapan ve sonra da bir şekilde hap çalışmadığı için çift çubuğu eline alan o kadar çok erkek var ki! Burada çalışmayan tek şey doğum kontrolünü partnerlerinin insiyatifine bırakan bu arkadaşların kafası.

İyi çocuk olmayınSadece kendiniz olmayın, gerekiyorsa değişin. Özellikle ama özellikle Sözlerinin Erleri yazısındaki gibi bir babanız varsa, “aşağılık herifin teki olan” babanızın tam tersi olma azmi ile annenizin avucunda feminen propogandanın oyuncağı olmayın. Babanız nasıl olursa olsun zaten size “oturarak işeyen”, daha “iyi”, kadınlar tarafından daha kabul gören (!?!?) erkek olmanız prpopogandası pompalanacak. Babanız hayvan herifin teki diye, bu propogandaya çok daha açık hale gelmeyin.

Yeri gelmişken söyleyeyim, annenizle aranıza mesafe koyun. Annenize sırtınızı dönün ve o da kadın diye düşman kesilin gibi bir gerizekalılıktan bahsetmiyorum. Annenize iyi niyetli ama bu iyi niyetinin size artık bu yaşta pek yararı olmayan biri gibi davranın. Annenizin oğluşu olmayın, herşeyi arkanızdan annenize toplatmayın. Daha bağımsız olun. Akdeniz ülkesi erkeğisiniz. Bizim gibi ülkelerde annelerin oğulları üzerindeki etkisi olması gerekenden çok fazla. Zaten baba denilen adamın erkek çocuğuna rol modeli olmak gibi bir derdi yok. Kendinizi daha bağımsız hale getirin ve annenizin kanatları altından en kısa zamanda çıkın. Evi terk edin demiyorum, aman ha. Sadece, daha erkek şeyler yapmaya kalktığınızda (boks, sabah 6’da kalkıp spor yapmak, spor salonuna gitmek, gerekirse kavgadan kaçmamak, vs …), anneniz “aman oğlum üşüme, aman oğlum yorulma, aman oğlum bla bla …” diye girecek olaya. Bu tür “aman oğlum gel şurda dizimin dibinde  tavşan ol, sana zarar gelmesin” tarzı şeyleri dinlemeyin.

18 yaş altı, feminen propogandanın kafanıza ONEitis‘i aşıladığı yaşlar. Kızlara ilgi duymaya başladığınızda, gidip bu konuda tavsiye arayacaksınız ve toplum, medya ve kültür ise size feminen propoganda aşılayacak. Hatta muhtemelen bu propoganda daha taze aşılanmış ve siz de bunun yüzünden yandığınız için burayı okuyorsunuz. Öncelikle aşk hiyerarşisi yazısında yazdığımız aşk uçurumunun farkında olun :

Erkek doğasının aptallığı, kadının anaç içgüdülerinin özüyle ilgili sadakatin, romantik aşk için de ulaşılır olduğuna dair inançtır. Erkek budala bir şekilde, annesi kendisini nasıl sevdi ise idealleştirdiği kızarkadaşının da kendisini öyle seveceğine inanır. Kadınların çocuklarını nasıl sevdiklerini gözlemleyerek kadınların büyük bir sevgi kapasitesine sahip olduğunu çıkarır. Bu doğrudur, kadınların büyük bir sevgi kapasitesi vardır. Ama maalesef bu büyük sevgi sadece çocuklarına reserve edilmiştir ve erkeklerinin ulaşımına açık değildir. Bu nedenle erkeğin kadın aşkı konusundaki ideali gerçekçi değildir.

Sizin yaşınız öyle tek bir kıza aşık olup da yarı romantik bunalımlarla geçireceğiniz bir yaş değil. Bu gerçi her yaşta aptalca da, özellikle sizinki gibi yaşlarda olan herşey gelip geçici olduğu için daha bir aptalca.

Siz aslında 20lik abilerinizden daha şanslısınız. Siz Alfanın Kökeni yazısında bahsedilen beyin yıkamaya abileriniz kadar uzun maruz kalmadınız. İkincisi de orda ve doğal yetenek mitindeki gibi bir erken başlama avantajınız var. Şöyle söyleyeyim. Diyelim 15 yaşındasınız. Her ay sadece 1 kıza yürüyerek oyununuzu geliştirmeye başlasanız, 22 yaşına gelmeden 84 kez oyununuz geliştirme fırsatınız olur. 22 yaşında kh ile tanışmış bir erkek daha yeni başlarken (ki size bu yaş büyük görünse de çok genç aslında) siz muhtemelen artık ustalaşmış olursunuz.

Bu siteyi biraz okudu iseniz, bizim ilişkilerde başarı tavsiyelerini “demir tavında dövülür” atasözündeki taktikle verdiğimizi anlamışsınızdır. Yani, demiri ateşe atmadan demire şekil veremezsin. Bunun sadece okuyarak ilişkiler nirvanasına erilen bir metodu olsa idi onu burda bedava değil best seller olacak bir kitapta yazardım ama öyle bir yöntem yok.

Her seferinde bir alışkanlığa odaklanarak disiplini sağlamak

Disiplinli olmak için irade gerektiğini hepimiz biliyoruz. Ama neden irademizi kullanıp disiplinli bir hayat yaşayamıyoruz sorusunun cevabı çeşitli. Bugün, en çok yapılan hataya değineceğim. Eminim çoğunuz bu hatayı, farkında olmadan da olsa, yapıyorsunuzdur : iradenin sınırlı bir kaynak olduğunu bilmemek.

Diyelim ki, disiplinsiz bir hayatınız var. Bağımlılıklarınız var (video oyunu, alkol, porno gibi) ve spor salonuna gitmiyorsunuz. Neyi ne zaman yaptığımız belli değil ve yapmanız gerektiğini bildiğiniz halde yapmadığınız yığınla şey var.

Öncelikle disiplin için ciddi iki sebebinizin olması lazım. İki dedim dikkat edin. Nasıl disiplinli olunur yazısında bahsetmiştik, sadece disiplinin ödüllerini değil, disiplinsizliğin cehennemini de her an aklınızda tutmanız lazım. Örneğin dünya üzerinde birçok yetişkin, kimse kendisini zorlamamasına rağmen her sabah aynı saatte işinin başında olacak disiplini bulabiliyor. Neden? Sonunda aldığı maaş çeki mi veriyor bu disiplini? Evet, kısmen ama asıl motivasyon, işe gitmezse ve işini kaybederse, çoluğunun çocuğunun aç kalacağı cehennem durumunun itmesinden geliyor.

Diyelim ki, tavsiyelerimize uydunuz ve bir plan yaptınız. Sabah erken kalkacaksınız, spor salonuna gideceksiniz, derslerinize çalışacaksınız, porno ve video oyunundan uzak duracaksınız, İngilizce kursuna yazılacaksınız, vs. vs. İradenizi kullanarak bunları yapmaya çalıştığınızda ise çoğu insan gibi bir süre bunları yapıp sonra dağılıyorsunuz.

Sorun muhtemelen insan iradesinin sınırlı olmasından. Bazı ciddi anlamda azınlık insanlar hariç çoğu insan her defasında sadece bir ya da iki şeyi irade gücü ile rutini dışına çıkıp yapabilir.

Bu durumda, sizin yapmanız gereken her seferinde sadece bir davranışı irade gücü ve disiplinli bir şekilde, alışkanlık olana kadar yapmak ve bu davranış alışkanlık olduğunda ise diğer bir tanesini ele almaktır.

Örneğin şu aşağıdakiler sizin yapmayı planladıklarınız :

  • Sabah 05:00de kalkıp spor yapmak
  • Sabah 05:00 – 06:00 arası spor yapmak
  • Pornoyı kesmek
  • Akşam 07:00 – 10:00 arası üniversite sınavına hazırlanmak
  • Gece saat 10:00’da yatmak (yedi saat uyku lazım diye)

Nasıl disiplinli olunur yazımızdaki gibi çizelgenizi yaptınız ve niyet edip yukarıdaki çizelgeyi uygulamaya başladınız. Başlayamazsınız. Kimse, hayatında ciddi bir şok olmamış ise 0% disiplinden 100% disipline gidemez. Gitmeye kalkarsanız, kimyanız sarsılır. Bunun yerine 3 hafta kuralı uygulamanız ve 0’dan 100’e aşama aşama gelmeniz lazım.

21 Gün Kuralı : Buna göre çizelgenizi yaptıktan sonra, nasıl disiplinli olunur yazısındaki gibi kendinize çalışanınız gibi kibar davranarak, bunu aşama aşama uygulayın. Örneğin yukarıdaki çizelgeyi ben olsam şöyle hayata geçirirdim :

  1. Önce 21 gün boyunca her gece saat 10:00’da yatardım. Ortalama 21 günde (bazı insanlarda bu biraz daha uzun sürebilir) saat 10’da yatmak irade gücünüzle yapmanı gereken birşey olmaktan çıkıp rutin halini alacaktır.
  2. 21 gün sonra sabah 05:00’da kalkmaya başlayın. Aslında bunu yukarıdaki ile birleştirebilirsiniz ama olmuyorsa zararı yok. 21 gün boyunca sabah saat 5’te kalkın. 6 haftaya hem gece 10’da yatıyor, hem de sabah saat 5’te kalkıyor olacaksınız. Sabah erken kalkmanın disiplin için önemini anlatmıştık. Bu şekilde 1.5 ay gibi bir sürede erken yatıp, erken kalkan biri olursunuz.
  3. 42. günde ise sporu hayatınıza 05:00 – 06:00 arası sporu sokun. 21 gün bunu disipline edin. 2 ay içinde erken yatan ve erken kalkan, aynı zamanda da sabah spor yapan biri olacaksınız.
  4. 85. günde sınav hazırlığı rutinine başlayın  …
  5. Ve sonra pornoyu kesin …

Böylece aynı anda 4 – 5 şeyi disipline edeceğinize ki yüzde 90’ınız bunu başaramaz, bir şeyi disipline edip rutinleştirme ile uğraşın. Birşey rutin haline geldi mi onu disipline etmeniz kolaylaşacak.

Tabii ki rutin hale getirdiğiniz şeylerden kaytardığınız da olacak. Acı çekeceksiniz ama örneğin sabah 6’da kalkmayı bıraktığınız zaman geri dönüp 21 günlük ek program ile onu tekrar rutin yapın. Sadece bir iki kaytarma önemli değil ama ne zaman rutinden çıktığınızı siz kendiniz anlarsınız zaten.

Böyle bir plan ile örneğin 5 önemli öğeye sahip bir çizelgeyi 15 haftada (4 aydan kısa bir sürede) oturtursunuz.

Tüm sorumluluğu üstüne alma

Daha önce yazdığım Disiplin eşittir özgürlük yazısı oldukça ilgi çekti. Bu yazının başlığının kaynağı olan kitabın yazarı Joko Willink‘in üzerinde durduğu bir başka konu da sorumluluk almak.

Hayat size ne getirirse getirsin, erkek adam olup kendi hayatınızın yüzde 100 sorumluluğunu almanız gerekir. Başınıza gelenleri kontrol edemeyebilirsiniz ama başınıza gelenlere vereceğiniz tepkiyi kontrol edebilirsiniz. Çoğu insan gibi özellikle başa gelen kötü şeyler için başkalarını suçlayıp bahaneler üretebilirsiniz. Bu şekilde “ağlamayı” her istediğinizde yapabilirsiniz ama olaylara böyle tepki vererek hem sizin için önemli olan insanların saygısını kaybedersiniz hem de hiçbir şey kazanmazsınız.

Bu tür bir bahane üretme ve mızmızlanma, egonun fazlaca büyük olmasından kaynaklanır. Zırlayıp duran kırık egonuzu pohpohlamak yerine ise kendi hayatınızın sorumluluğu kabul edip,  harekete geçebilirsiniz :

  • Benim yaptığım hangi tercihler beni bu noktaya getirdi?
  • Benim yapmam gereken ama yapmadığım hangi tercihler beni bu noktaya getirdi?
  • Bundan sonra yapmadığım ama yapmam gereken neleri yapmayı bırakmalı, yapmadığım ama yapmam gereken neleri yapmaya başlamalıyım?

Gulak Takımadaları kitabının yazarı Aleksandr Soljenitsin, inanmış bir komunist olmasına rağmen Stalin’i eleştirdiği bir-iki kişisel mektubu yüzünden kendisini Sovyetlerin korkunç toplama kamplarında bulunca (Gulag), kitabında bol bol anlattığı ve orada olmalarını zilyon tane dış etkene bağlayan komunistlerin aksine, kendine şöyle bir ödev vermiş ve yapmış : “Bugüne kadar yaptığım tüm önemli kararları hatırlayacağım ve bu kararların mı beni buraya getirdiğini, eğer öyle kararlar vermesem nerede olabileceğimi analiz edeceğim”. Üstad tabii ki orada olma sebebinin kendi kararları olduğunu, en çok da kendi kişisel kriterlerine göre doğru olmadığını bildiği halde verdiği ve doğru olduğunu bildiği halde vermediği kararlar nedeniyle o cehenneme düştüğünü anlıyor. Bu hesaplaşma ile dönüşen Soljenitsin, sefil bir zekten (Rusça’da makhumun argosu), tüm Sovyetler Birliğini yıkacak olan kitapları yazıyor (ki Gulag Takımadalarını hapiste iken kafasından ezbere yazıyor ve sonra kağıda döküyor).

“Bazen, iyi insanların başına kötü şeyler gelebilir.
Neden bilmiyorum ama hayat adil değil.
Hastalıklar ve kazalar kurbanlarının “iyi insanlar” olmasını zerre kadar önemsemiyor. Hiçbir mantıkları, gerekçeleri veya acımaları yok.
Ve bildiğiniz en iyi insan bile şeytanın pençelerinde can verebilir.
Ve bu konuda elinizden hiçbir şey gelmez.
Peki, elinizden ne gelir?
Öfkelenmek mi, hüsrana uğramak mı, insanlara bağırıp çağırmak mı?
Kime bağırıp çağıracaksınız? Olumsuzluk çukuruna spiraller çize çize dalacak mısınız? Korkunç durumun nasıl hissettiğinizi ve durumu nasıl idare ettiğinizi dikte etmesine izin mi vereceksiniz?
Yere mi düşeceksiniz?
Yıkılacak mısınız?
Yoksa yere çakılıp tuzla buz mu olacaksınız?

Ya da yönetecek misiniz?
Bu durumla cesaret ve azimle yüzleşecek misiniz?
Ben derim ki : Yönetmeyi seçin.
Ayağa kalkın. İnsanların yön bulmak için baktığı kişi olun.
Darbeyi ve olumsuzluğu gögüsleyin.
Ateşi üstünüze çekin – evet üstünüze.
Müfrezedeki askerlerden birinin taktik olarak diğer takım arkadaşlarına hareket şansı vermek için açığa çıkıp düşman ateşini üstüne çektiği gibi. Ya da takımın düşmanın yerini belirlemesi için. Ama dediğim bu : ateşi üstünüze çekin. O acıyı bana getirin.

Başkaları başedemezken ben bununla başa çıkabilirim.
Kötü şeyler olurken ben tek iyi şey olacağım ve dimdik ayakta durup, sırt dayanabilecek kişi olacağım. Etrafımdakileri ben cesaretlendireceğim.
Ve bu pozitif tutum yayılacak. Ve savaşacağız. Ve savaşıp kazanacağız. Çarpışmayı olmasa da savaşı kazanacağız.
Zira bizim yüreğimiz asla teslim olmayacak.

Ve bu da asıl zaferdir. Dik durmak, en kaçınılmaz yenilginin karşısında bile dik durmak.
Ayakta kalmak ve savaşmak.”

Önemli kararlar verirken duygularınızı bir kenara bırakın

Kendinizi sabote etmek ve büyük başarılar elde edememek istiyorsanız, duygularınızın kararlarınızı dikte etmesine izin verin! Eğer büyük başarılar kazanmak, efektif bir lider olmak istiyorsanız, önemli kararlarınızı verirken, kendinizi duygulardan soyutlayın.

Örneğin, performansı düşük bir çalışanınızı işten çıkarmanız gerekiyor ama bu konuda kötü hissediyorsunuz ve bunu yapamıyorsunuz. Önce bu elemanın performansını yükseltmek için yapabileceğiniz herşeyi yapmalı, onu motive etmelisiniz. Ama hala düzelme yoksa … elemanı işten çıkarmak zorundasınız.

Ya da canınız sıkkın diye, bugün sabah 6’da kalkmak istemiyorsunuz. Yapmayın, canınızın sıkıntılı olmasının bir önemi yok. Kalkın.

Önemli kararlar verirken, mantığa göre karar vermelisiniz, duygularınıza göre değil. Duygularla savaş kazanamazsınız, iş kuramazsınız ya da dünyayı değiştiremezsiniz. Bunları ancak mantık ile ve ısrarlı çalışma ile yapabilirsiniz

Gündüzleri kazanırsanız, günü kazanırsınız

Eğer gün boyu disiplinli olmak istiyorsanız, sabah erken kalkmalısınız. Gece vardiyası çalışan biri olmadığınız sürece, bundan kaçış yok. Sabah, herkes kalkmadan uyanıp yatağı terk etme disiplinini gösteremiyorsanız, günün geri kalanında da kendinizden disiplin beklemeyin.

Alçakgönüllü olun

Disiplinli olmayı başaran, zayıflıklarınızı yenen ve kararlarını duygularından ayırabilen bir insanı bekleyen en büyük tehlike kibirli biri haline gelmektir. Sırf belli bir başarı elde ettiniz diye ne herşeyi bilir hale gelirsiniz ne de başkalarından birşey öğrenme ihtiyacı olmayan biri olursunuz.

Herşeyi kavradığınızı düşündüğünüz gün, daha iyiye gelişmeyi bırakırsınız. O gün, düşüşünüzün başlangıcıdır ki, bu sefer oldukça tepede olduğunuzdan, yere çakılışınız fazlaca gürültülü ve can acıtıcı olur.

Disiplin eşittir özgürlük yazısına yorum …

Disiplin eşittir özgürlük yazısına bayıldım benim fikirlerim de buna paralel.

1) Güzel kardeşlerim duyguyla yapılan hiçbir şeyin sonu gelmez. Çünkü güçlü duygular genelde olumsuz bir olaydan sonra ortaya çıkar.Misal,sınava girmişsindir çok kötü geçmiştir sonra sınav çıkışı gazlanıp dersin ki,ulan yarından itibaren bütün gün ders çalışıp bir daha ki sınav öttüreceğim.Ama sonra ne olur bir gün çalışsın iki gün çalışırsın sonra salarsın.Çünkü hepimiz insanız ve duygularımız sürekli değişir.İşi duygulara döktün mü asla bir iş yapamazsın.Benim bugün moralim bozuk,canım istemiyor,yarın bakarız demek en kolayıdır.Önemli olan duyguları kabullenip işe koyulmaktır.

2) Aksiyon adamı olun güzel kardeşlerim.Çünkü önemli olan işin kendisidir,senin düşüncelerin değil.Örnek vereyim,diyelim sigara içiyorsun ve bırakmak istiyorsun,girdin internete 1 hafta sigaranın zararlarıyla ilgili yazılar okudun ama hala sigara içmeye devam ediyorsan bu kadar araştırıp düşünmenin bir anlamı yok.Düşünmeyin yapın.Ben size düşünmeyin derken düşünmeden hareket edin demiyorum.Yapılacak bir iş varsa düşünmek bu işin yapılmasını sağlamaz.Aksiyon alın.Bütün hafta , kitap okumaya başlasam iyi olur , diye düşünüp kitap okumadıktan sonra kitap okumayı düşünmenin bir anlamı yok,tamamen vakit kaybı.Aynı şekilde spor,aylarca sporla ilgili makaleler,yazılar oku gidip spor yapmadıktan sonra bunların bir anlamı yok.Aksiyon,aksiyon,aksiyon.Teoride çok tatlıdır,pratikte bir boka yaramaz.O zaman da teorinin bir anlamı kalmaz çünkü uygulayamadın.

3) Kendinizi eğitin.Kendinizi eğitmekten kastettiğim şey şudur:Sen hayatında yapmadığın bir şeyi bir kerede mükemmel bir şekilde yapamazsın.Örnek:Hayatında hiç koşuya çıkmadın gaza geldin,ben yarından itibaren günde 20 km koşmaya başlayacağım,dedin.Bok koşarsın.Önde 3-5 km hafif hafif koşarsın 1-2 ay sonra arttırmaya başlarsın.Hayatında hiç düzenli ders çalışmadın.Seneye de üniversite sınavı var,dedin ki, ben yarından itibaren günde 12 saat ders çalışacağım.Bok çalışırsın.Bir defa sen daha önce yarım saat bile oturup ders çalışmamışsın ki bir anda nasıl 12 saat çalışabilirsin.Yavaş yavaş aksiyon alıp,kendinizi eğitin.Bir sefer yaptın diye usta olamazsın.

4) Eğlence dünyası fakirin uyuşturucudur.Fakiri mecazi olarak al.Sabah akşam dizi seyretmek,oyun oynamak,manga okumak,anime seyretmek,film seyretmek senin hayatını daha güzel yapmayacak.Senin el alemin hikayelerini izlemek yerine kendi hayatını tuğla tuğla inşa edip,kendi hikayeni yazman gerek.Steam’de kazandığın achievementların gerçek hayata bir etkisi yok.

5) Asla şikayet etmeyin,sızlanmayın,bahane bulmayın.Bir kere bahane bulursan gerisi gelir.Eğer sen gözünü yükseklere dikmişsen çalışmaktan,emek vermekten gocunmayacaksın.Örnek:Okul birincisi olmak istiyorsan ders çalışmaktan şikayet edemezsin.Diğer bir örnek :Futbolcusun ve kendini Real Madrid’de görüyorsun o zaman antrenman yapmaktan sızlanmayacaksın. Genç kardeşlerimiz belki hatırlamazlar,Sergen Yalçın Türkiye’nin gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcusuydu ama yurt dışında oynayamadı.Neden ?Çünkü tembeldi.Yetenek ve zeka çalışmadıktan sonra bir anlam ifade etmez.Diyelim ki piyanoya doğuştan yeteneğin var,ama hayatında hiç piyanoya dokunmadın.O zaman piyanoya doğuştan yetenekli olmadın bir anlamı var mı?

6) Stoacı Epiktetos’un güzel bir lafı vardır çok severim: Önce nasıl bir insan olmak istediğine karar ver,sonra o insan olmak için ne gerekiyorsa yap.Bence çağımızın sorunu tamamen bu.Herkes her şeyin en iyisini hak ettiğini düşünüyor ama o hak ettikleri düşündükleri şey için hiç emek vermek istemiyorlar.

Biraz uzun oldu ama yazı tam benlik ,yorum yapmadan geçmek istemedim, çünkü bütün olay disiplindir başka bir şey değil.

Konuk Yazar : Patorikku

Benim kırmızı hap hikayem

Şuan 20 yaşındayım. Kırmızı hapla tanışalı 1.5 sene oluyor. Tanışma hikayem ise bir çok insan gibi, hard-core betalık içeren 1 seneyi aşkın bir ilişki sonucu boynuzlanma.

Ben bu ayrılık döneminde sürünürken, arkadaşımın bir şey buldum deyip bana theycallmealpha.com sitesini atmasıyla red pill kavramını duydum ilk. Daha sonra ekşi sözlükte skeptico‘nun entrylerini keşfetmemle devam etti. İngilizce bilmediğim için orjinal hiç bir yazıyı okuyamıyordum. Bilgim çok fazla kısıtlıydı ama skeptico sayesinde en azından temellerini, neler yapmam gerektiğini öğrenmeye başlamıştım. Sonra diğer yazarları keşfetmem ile süreç hızlandı. En son da Erkekadam’ı keşfettim. İçerikleri gördüğümde çok sevinmiştim çünkü okuyamadığım yazıları çeviriyorlardı.

Aslında istediğim kızları etkileyip onlarla beraber olabiliyordum fakat işi sekse götürme oranım çok düşüktü sevişmenin ötesine geçemiyordum çoğu zaman. Uzun süreli ilişkileri yürütmeyi süre olarak başarsam da her zaman betalaşıyordum, shit testlerde hep çakıyordum. Feminen masallara çoğu cinsim gibi bende kanmıştım. Kızlar dışında, hayat amaçlarım da zayıftı, kendimi geliştiriyordum fakat yetersizdi. Vizyonum dardı.

Kırmızı hapla lisenin son sınıfına başlamadan önceki yaz ayında tanıştım. Ortalamanın çok altı kalitede bir lisede okuyodum ve bir sene sınıfta kalmıştım. İte kaka hiç bir şey öğrenmeden lise sona kadar gelmiştim. Bunları o an fark etmiştim ve ilk hedef olarak kendime üniversiteyi kazanmayı koydum. Dershane, özel ders vs. gibi opsiyonlarım yoktu ailemin durumundan ötürü ama kırmızı hapta bir erkeğin sızlanmasına, suçu başkasına atmaya yer yoktu. Bende youtubeda bana yardımcı olabilecek eğitim kanallarını belirleyip, 10 aylık bir çalışma planı çıkardım kendime. Ailem dahil hiç kimsenin benden bir umudu yoktu, okuldaki hocaların hepsi benden bir halt olmayacağından hem fikirdi. Test çözdüğümü gördüklerinde gülüyorlardı. Aldırış etmedim ve ham 30 bin sıralama yaptım. İstediğim çoğu üniversite ve bölüme puanım yetiyordu, okulumdaki herkesi sollamıştım. O bana gülenler, ailem hepsinin saygısı bana birden yükseldi. Bu benim ilk zaferim oldu. Tabi o dönem sınava hazırlanırken öğrendiğim az buçuk bilgi ile de 6-6,5 puan falan sayılabilecek bir kızı 1 seneliğine sınav stresi, kafa boşaltma, rahatlama gibi ihtiyaçlarım için düzenli seks için elimde bulundurmuştum. Bu da uzun süreli bir ilişkide hep dominant olup, her şeyi elimde tuttuğum, yönettiğim ilk ilişki ve kız olmuştu.

Üniversiteye geçtiğimde artık diğer eksikliklerimi kapatmaya yöneldim. Giyim tarzımdan, konuşmama, davranışlarıma, düşünce yapıma, bakış açıma, vizyonuma, kariyer hedeflerime kadar her şeyi değiştirip en iyi hale getirmek için çalışmaya başladım. Okulda uygulama birimlerinden birinde mesleğimle alakalı çalışıp, az da olsa para kazanıyorum. Dış görünüşüme verdiğim önemle, işimde ki başarıyla hem hocalarımın hem okuldakilerin saygısını kazandım.

Düzenli olan bir ilişkim var şuan her zaman olmasa da %80 olarak istediğim şekilde ilerliyor. Tabak çevirmeyi de ihmal etmiyorum bu sırada. Hayatımın merkezine kendimden, hedef, değer ve amaçlarımdan başkasını koymuyorum. Bana bir şey katmayacak şeylerden uzak duruyorum. Bunları yaptıkça da istediğim her şey ayağıma geliyor. Kendini iyi hissetmek nedir, özgüven nedir, özsaygı nedir bunları öğrenmek hayatıma çok büyük şeyler kattı.

Hala çok fazla eksiğim olduğunu biliyorum. kırmızı hapı sadece kız tavlamak için okumadım hiç bir zaman. Okusaydım da başarılı olamazdım eminim ki, çünkü o bilgiler senin donanımınla hayata geçip işe yaracak şeyler bence. Bildiğimden emin olduğum tek bir şey var ki, 1.5 sene gibi bir sürede beni getirdiği nokta çok çok fazla. Umarım o hapı tamamen sindirebilirim bir gün.

Çok dağınık ve gereksiz şeyler yazmış olabilirim, iyi bir yazı olmamış olabilir. Sadece sizinle paylaşmak istedim. Bu siteye emek veriyorsunuz ve az da olsa emeğinizin karşılığını aldığınızı bilmeniz için yazdım. Teşekkür ederim bütün yazarlara ve siteyi kuran herkese, minnettarım.

Konuk Yazar

Nasıl disiplinli olunur?

Dünkü Disiplin eşittir özgürlük yazımızdan sonra disiplin ile ilgili sorular geldi. Bu nedenle bugün Nasıl disiplinli olunur? sorusuna cevap arayacağız.

Öncelikle disiplin tam olarak ne demektir onu açıklayalım. Disiplin, aslında tek gerçeklik olan “şu anki” zevki, sanal bir “gelecekteki” yarara kurban etmek demektir. Bu nedenle zordur zira feda ettiğin şey somut gerçeklik aleminde birşey iken, beklediğin yarar ise henüz olmayan bir gelecektedir.

Cennet ve Cehennem

Disiplinli olmak için, öncelikle kendinize şu iki soruyu sorun :

  • Yapmam gerektiğini bildiğim halde yapmadığım ya da yapmayı sürekli ertelediğim şeyler neler?
  • Yapmamam gerektiğini bildiğim halde yapmaya  devam ettiğim şeyler neler?

Bu listeyi kimse size dikte edemez, ancak siz kendiniz yazabilirsiniz. Ve bu satırları okurken farkındasınız ki bu listedeki öğeleri zaten biliyorsunuz. Yine de kendinize zaman ayırın ve aklınıza gelenleri kağıda yazın. Daha sonra kendinize şu soruyu sorun :

  • Eğer yapmam gerektiğini bildiğim halde yapmadığım şeyleri yapmaya başlarsam ve yapmamam gerektiği halde yaptığım şeyleri bırakırsam; ve bunu da 5 sene boyunca disiplinli bir şekilde devam ettirirsem, 5 sene sonra nerede olurum?

Bu sorunun cevabını oturup kompozisyon yazar gibi yazın. Bunun sadece size değil, çevrenize nasıl iyi yansıyacağını ayrıntılandırın. Bu sizin cennetiniz. Motivasyonunuz.  Ama işte çoğu insanın disipline olamamasının sebebi, bunun ötesine gitmemeleri.

Disiplinin kaynağı motivasyon ve korkudur.

 Şimdi kendinize şu soruyu sorun :

  • Eğer yapmam gerektiğini bildiğim halde yapmadığım şeyleri yapmamaya ve yapmamam gerektiği halde yaptığım şeyleri yapmaya devam edersem; ve bunu da 5 sene boyunca yaparsam, 5 sene sonra nerede olurum?

Bu sorunun cevabını oturup kompozisyon yazar gibi yazın. Bu sizin cehenneminiz. Disiplinli olmazsanız, başınıza gelecek kötü şey. Bunun nasıl sadece sizin değil, çevrenizdekilerin de cehennemi olacağını ayrıntılı yazın.

Disiplinli olmak için hem cennete koşmaya, hem de cehennemden kaçmaya ihtiyacınız var. Disiplin sadece ödül ile olmaz. Disiplin için cezanın da tanımlı olması gereklidir. Korkusuz disiplin olmaz.

Askerlerin disiplini daha rahat içselleştirmeleri biraz da bundan. Sadece tanımlı bir cennetleri yok, eğer disiplini elden bırakırlarsa içine düşecekleri somut cehennemleri (düşmana yenilmek ve hatta ölüm) de sürekli enselerinde. Sivilde ise biz, cehennem kısmını tamamen es geçmeye meyilliyiz.

Erken Kalkmak

Disiplin için sonraki adım erken kalkmaktır. Birazdan yazacağımız hedefler ve korkular kısmı ilk adım gibi görünebilir ama bunları ortaya koymadan önce bile bu adımı harekete geçirebilirsiniz.

Erken kalkmak çok önemlidir zira onsuz disiplin olmaz. Erkenden kalkarak, günün disiplin tonunu belirlersiniz. Bunu bir rituel olarak da düşünün. Her güne, çok sevgili uykunuzu kurban ederek başlıyorsunuz ve güne kurban vererek başlayarak, disiplini yaratıyorsunuz. Disiplinin yukarıdaki tanımını anımsayın.

Egzersiz

Disiplin için ikinci adım egzersizdir. Kalktıktan sonra yapacağınız fiziksel egzersiz sizi günün içine, doğru enerji ile ateşleyecektir. Uykudan sonraki o tatlı tembelliği de kurban etmeniz, bonus olarak da ritueldir.

Çizelge

Dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü merici zamanında demiş ki : “hayat siz başka planlar yaparken başınıza gelenlerdir”. Bok yemiş. Plan yapmak önemli ve bunu uygulanabilir bir çizelgeye çevirmek daha da önemli.

Evet, disiplinli bir yaşam için yapmanız gereken diğer adım ise çizelge. Ama çizelgeyi şunu şunu ve şunu yapacağım listesi olarak algılamayın. Çizelgeyi yapmanın en iyi yolu, yapılması istenen şeyleri isteyen tarafınızla, yapması gereken tarafınızı birbirinden hayali olarak ayırmaktır. Daha sonra da kendinizle, sizin için çalışan biri gibi pazarlık yapmalısınız. Yani sizin yapmak istediğiniz şeyler yanında, kendinize ödüller ve boş zamanlar da çizelgelemelisiniz.

Sizin için doğru iş yapılacak zaman / dinlenilecek zaman oranını bulun. Bir yerden başlayın ve onu azar azar arttırın. Mesela günde 7 saat iş, 9 saat boşluk diye başlarsanız, iş kısmını azar azar arttırarak hedeflediğiniz rakama çıkarın. Asla, hergün 16 saat diye girmeyin, hemen tükenir ve 1 haftaya kalmaz salarsınız.

Çizelgenizi kağıda yazabileceğiniz gibi Google Calendar kullanabilirsiniz. Bu adımı sabah rutininden sonra saydık ama bunu yapmanız için en iyi zaman gece yatmadan önceki yarım saat.

Gece yatmadan bir saat önce tüm elektronik aletleri bırakın ve yarım saat önce, ertesi gün için çizelgenizi yapın. Sabah uyanınca, yatakta dik oturun ve kalkmadan çizelgenizi gözden geçirin.

Çizelgenizi yaparken kenarda ihmal ettiğiniz ve siz ihmal ettikçe büyüyen işler konusunda uyanık olun. Bu tür işleri küçükken halletmeyi alışkanlık haline getirin. Bunlar sonradan çok ciddi boyutlara çıkabilir. Örneğin arabanızın motorundan gelen sesi ihmal ede ede birgün saatlerce yolda kalabilirsiniz.

Zayıflıklardan kurtulmak

Zayıflıklarınızdan kurtulmanızın tek yolu, onların üzerine gitmektir. Zayıflıklarımızı gözardı etmek onları yok etmediği gibi, büyütebilir de.

Egzersiz yapmaktan hoşlanmıyorsanız, gidin egzersiz yapmaya başlayın. Telefonla potansiyel müşterileri aramaktan mı korkuyorsunuz? Telefonu kapıp potansiyel müşterileri arayın. Kızlara yürümekten mi koruyorsunuz. Kızlara yürüyün.

 

 

 

Disiplin eşittir özgürlük

Çoğu insan kendisini geliştirmek için yapabileceği o tek değişimi arıyor. Hayallerini gerçeğe dönüştürecek o tek değişim. Fişten çekilmek ve kırmızı hap öğretisini öğrenmek, böyle bir değişim gibi görünebilir.

Fakat hayatınızı istediğiniz hale getirmek, sizi kafanızdaki potansiyel kişiye çevirmek için gerekli şey sadece bir tane değil. Ya da 10 veya 100 tane şey değil. Bu hızlıca koşup aşabileceğiniz bir yol değil ve maalesef kısa yol da yok.

Meditasyon sizi oraya ulaştırmayacak, ya da mucize bir hap. Sadece kırmızı hapı okumak ve zihninizde evirip çevirmek örneğin sizi daha maskülin bir erkek yapmayacak.

Daha iyiye evrilmek baş koymanız; gün-gün, hafta-hafta, ay-ay vermeniz gereken bir savaştır. Bu savaş tembelliğe, zayıflığa, nefsinize yenik düşmeye karşı hiç durmayacak olan bir savaştır.

Bu savaş, disiplin gerektirir. Çok çalışma ve kendini adama gerektirir. Erken kalkmanızı, geç yatmanızı ve bu ikisi arasındaki her dakika disiplinli bir şekilde çok çalışmanızı gerektirir. Hem de HER GÜN!

Eğer daha iyiye evrilmek istiyorsanız, bunun kısa yolunu aramayı bırakın. Hemen disiplin ve çok çalışma savaşına girişin. Kırmızı hapı bilgisayar başında okuyarak ve yazarak mı yutmaya uğraşıyorsunuz? Yapmayın. Bu fiziksel bir savaş. Hergün saat 6’da kalkmanızı, 11’de yatmanızı ve aradaki zamanda ağırlık kaldırmanızı, işinize ve daha fazla kazanmaya odaklanmanızı gerektiren bir savaş. Eğer bilmiyorsanız disiplinli bir şekilde İngilizce öğrenmenizi, eğer İngilizce biliyorsanız üçüncü bir dili öğrenmeye başlamanızı gerektiren bir savaş. Hergün, hayatınızın her anında dominant ve maskülin konuşmaya ve davranmaya çalışmanızı gerektiren, kadınlar tarafından reddedilme korkunuzu aşmak için oyunu pratik etmenizi gerektiren bir savaş.

<<Motivasyon
Motivasyon hakkında fazla endişelenmeyin.
Motivasyon kaypaktır. Arada gelir gider.
Motivasyon güvenilmezdir ve hedeflerinizi başarmak için motivasyona bel bağlarsanız yarı yolda kalırsınız. (*)

Her sabah kalkmak ve işe
koyulmak için motive olmayı beklemeyin. Sırtınızı motivasyona dayamayın.
Sırtınızı disipline dayayın. Ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.

Yani :

KENDİNİZİ YAPMAYA İTİN.

Bunu da disiplinle yaparsınız.

Herkes iş yapmadan amaçlarını elde ettirecek mucize hapı arar.
Fakat böyle birşey yok.

Hayır.

Çok çalışmak zorundasınız.
Çizgiyi tutmak zorundasınız.
İşleri yapmak zorundasınız.
Yani hemen çalışmaya başlayın.
Disiplinli olun. Disiplinin kendisi olun.

BAŞARIN.

Hepsi bu.

Joko Willink >>

Yorgunluk, isteksizlik, yarın yaparım abicilik asıl düşmanlarınız. Feminizm, hipergami, vs … Bunlar tembelliğin, motivasyonsuzluğun ve işleri ertelemenin yanında hiçbir şey değiller.

<<  Artık yok.

Artık bahaneler yok.
Artık “yarın yaparım” yok.
Artık “bir seferlikten birşey olmaz” yok.
Artık kendi nefsimin zayıflıklarını kabullenmek yok.
Artık kolay yolu konuşmak yok.
Artık zihnimi işgal eden sağlıksız ve verimsiz düşüncelere  boyun eğmek yok.

Hayır!

Artık yok.
Artık doğru zamanı beklemek yok.
Artık kararsızlık yok.
Artık daha fazla yalan yok.
Artık zayıflık yok.

Hayır!

Artık yok.
Şimdi güçlü olmanın zamanı.
Ve güç ile, kararlılık ile, mutlak bir disiplin ile
Olmak istediğim kişiye dönüşeceğim.
Ve ancak o dönüşüm tamamlandığında oturup
Artık yok diyeceğim

Joko Willink >>

Kendinizi hergün istisnasız sabah saat 6’da o yataktan kaldıracak disiplini elde etmediğiniz sürece başarılı olma şansınız yok. Haftanın 3 – 4 günü salona gidip ağırlık kaldırmadıkça başarılı olma şansınız yok. Hergün bilgisayar oyunlarına, internette sörf yapmaya, film veya dizi izlemeye, pornoya saatlar ayırdıkça gelişme şansınız yok. Bu alanlarda disiplini ele alacak kadar maskülin değilseniz, gidip kızlara yürümenin pek bir faydası yok.

<< Hergün

Bu yarı – zamanlı bir iş değil.
Bu mesaiyi bitir ve artık evine git işi değil.
Bu, haftasonu tatil yaptığınız bir iş değil.

Hayır.

Bu işte haftasonu tatili diye birşey yok.
Bu hergün yapmanız gereken bir iş : Hergünün Pazartesi olduğu bir iş.
Ve bu hoşunuza gitmeyebilir.

Ben? Ben buna bayılıyorum.
Benim için hergün yeni bir başlangıç.
Yeni bir gün.
Yeni bir hafta.
Hayata yeni bir başlangıç.
Kapıdan erkek gibi çıkıp, güne acımasızca saldırmak ve sahip olmak için yeni bir fırsat.

Bugün kelleler alacağım.
Baskı kuracağım.
Saldıran taraf benim.

Tabii ki yorulacağım.
Dayak yiyeceğim hatta nakavt olup yere serileceğim.
Kötü günlerim de olacak.

Ama DURMAYACAĞIM.

Joko Willink >>

Disiplin eşittir özgürlük nereden çıktı diyeceksiniz. Burada yazdıklarım emekli komando Jocko Willink’in felsefesi ve disiplin konusunda yazılmış en iyi kitaplardan biri olan Discipline Equals Freedom: Field Manual kitabının konusu. İngilizce biliyorsanız mutlaka okuyun. Bilmiyorsanız öğrenin ve sonra bu kitabı okuyun. Kitap iki kısımdan oluşuyor. İlk kısımda teori var ve ikinci kısımda ise pratik. Joko, ikinci kısımda, bu konuda ne yapacağını ve nereden başlayacağını bilemeyenler için çok sağlam bir yapılacaklar listesi veriyor.

Gerçi Joko’nun oldukça sağlam podcastlarını dinlerseniz, kitaptaki çoğu şeyin orada anlatıldığını göreceksiniz.

(*) – Motivasyon neden kaypaktır nasıl disiplinli olunur yazısında değindik.

Bunalmadan günde 10+ saat nasıl ders çalışırım ve kendimi bu tempoya nasıl alıştırırım?

University of Toronto öğretim üyesi ve klinik psikolog Jordan Peterson‘un Quora’daki bazı sorulara yanıtlarını burada paylaşmaya devam ediyoruz. Bu tavsiye, öğrencilere ama çalışanlar için de faydalı bilgiler içeriyor.

Bunalmadan günde 10+ saat nasıl ders çalışırım ve kendimi bu tempoya nasıl alıştırırım? sorusuna üstadın yanıtı şu :

Öncelikle​ (1) bunu yapamazsın ve (2) yapmaya da çalışamazsın. Kimse o kadar çok ders çalışamaz. Günde 3 saatten fazla yoğun konsantre olabilmek çok az rastlanan bir şeydir.

Ama, eğer gerçekten yapman gereken bu ise …

Günde 7.5 saatten fazla çalışma. Kendini tüketirsin. Daha fazlasının sana bir faydası olmaz. Tükendikten sonra hiçbir şey öğrenemezsin.

Haftada 1 gün tatil yap. O gün yapmaktan hoşlandığın şeyler yap. Uzun süre boyunca ders çalışman / çalışman gerekecek, kendini tüketme hakkın yok. Bu tam tersi sonuç doğuracaktır. Senin işin öğrenmek, öğrenmeye çalışırken genç yaşta ölmek değil.

Bir plan yap. Konuların her birinde en önemli bilgi hangisi? Önce, sadece o bilgiye konsantre ol. Her çalışma alanında ilk hedefin önce en kolay 50%yi öğrenmek.​
Düşük çözünürlükten, yüksek çözünürlüğe doğru çalış. Önce kendine çalıştığın konunun merkezi fikirlerini öğret. Sonra, ancak bundan sonra, detayları öğrenmeye başla. Bunun anlamı, çalıştığın konu hakkında özet yazı yazıyormuş gibi genel ve yüksekten bir çalışma yapman.

Arada kestir (uyu). 2.5 saat çalış. Sonra ara ver. Bu arada kafanı yormayacak birşey yap, örneğin bir film bölümü izle. Sonra biraz uyu. Bu hem seni tazeleyecektir hem de çalıştığın konuyu hatırlama şansını arttıracaktır. Uyku, hafızayı pekiştirmeye yardım eder.

2.5 saat bir konuda çalış. Sonra başka konuya geç. Böyle devam et.

Oku. Sonra kitabı bırak ve okuduğunu özetle. Kitaba tekrar bakma, bu şekilde hatırlamayı öğrenmen lazım. Bu pratikle okuduğunu hatırlamayı öğrenirsin ve bu senin bir şeyi hatırlama gücünü arttırır. Bir materyali kabak tadı verene kadar okumak sanki çalışan bir yöntemmiş gibi görünür ama işe yaramaz. MEtnin altını çizmek gibi gereksiz şeylerle kendini kandırma.

Gece yan iş yapıyorsak burda verimliliği nasıl arttırırız? sorusuna ise şöyle cevap vermiş:

Günün sonunda enerjinizi arttırmanın en sağlam yolu, 20 – 45 dakika ya da daha fazla uyumaktır. Bu gecenize 3 – 4 saat verimli saat daha katacaktır. Bunu yapmak, ekran başında yarı ölü gibi çalışmaktan çok daha faydalıdır.

Toronto Üniversitesi Psikoloji Profesörü Jordan Peterson,  ilkin Social Justice Warrior‘larla (SJW) girdiği başarılı mücadele ile gündeme gelse de, genç erkeklerin hiç duymadıkları, ama eksikliğini derinden hissettikleri sorumluluk ve hayatına yön verme mesajları ile kısa zamanda erkek popülasyonu tarafından yoğun takip edilen biri haline geldi. Peterson’u erkekler arasında bu kadar meşhur eden şey, erkeklerin babalarından duymaları gereken ama artık hiç duymadıkları mesajları veriyor olması. 12 Rules for Life: An Antidote to Chaos adlı kitabı Ocak 2018'de piyasaya çıkacak olan Peterson'un Maps of Meaning: The Architecture of Belief  adlı bir kitabı da mevcut. Jordan Peterson'un Türkçe çevirilerini burada Jordan Peterson Türkçe etiketinden takip edebilirsiniz.