Nasıl kız arkadaş bulabilirim?

Kadın erkek ilişkilerinin doğasını keşfetmeye başladıktan sonra kendimi hiç düşünmeden yaparken keşfettiğim ve bu işin içindeki birçok kişi tarafından da keşfedildiğini düşündüğüm bir şey var.

Bir erkek kız arkadaş (uzun süreli ilişki) arayamaz. Ancak kız arkadaşa (uzun süreli ilişkiye) açık olabilir ve kız arkadaş (uzun süreli ilişki) onu bulur.

Bunun zorlama değil de yetişkin bir erkek adamın doğal hali olduğunu anlamak size zor gelebilir. Ama işin doğal hali bu arkadaşlar. Doğal olmayan ve bir mavi haplını öğrenerek yaptığı şekli ise yılların tecrübesi ile ustalaştığından ortalama erkeğe doğal görünüyor. Olay şu ki, erkeğin kız arkadaş araması onu genelde hüsrana götürürken en sağlam ilişkileri ise kız arkadaş fikrine açık ama aramadığı zaman karşısına çıkan ve onu erkek arkadaşa eviren kadınla oluyor.

Kendisine aktif olarak kız arkadaş (ya da eş) arayan erkeklerin en büyük problemi, bu zihin yapısı ile karşılarına çıkan kızı o kalıba sıkıştırmaya yatkınlıkları ve kızın olabilecek (illa olacak demiyorum) faüllerine karşı körleşmeleri. Bir başka açıdan bakarsanız kafalarındaki hayali karşılarındaki bedene giydirmeye çalışıp uymayan taraflarını terzi gibi kesip biçerek kotarmaya çalışıyorlar. Sonuçta ortaya çıkan elbise üstte durmuyor tabii ki.

Daha doğalı erkeğin bekarken hayatına giren bir kızın belli bir süre sonra erkeği ilişkiye çekmesi ve erkeğin de kıza bakıp “bu kız ilişkiye gidiyor bakalım nasıl olacak” diye olayı gözlemleyerek akışına bırakması.

Bunun doğal olmasının bir sebebi de algoritmanin öbür yarısı ile yani kadının vahşi (özgür) bir aygır olan erkeği dizginleyen dişil güç olduğu fantezisi ile örtüşmesi. Tabii bu dizginler ile torbaya sıçan fayton beygirine dönüşen aygırlar kendilerini kapı önünde bulabilir. Bu hikayenin ana kahramanı, kadının aktif çabası ile ve sırf o kadın için bilinçli olarak kendini sınırlayan ama aslen opsiyonu olan adamdır.

Bakın bu kadınlarda o kadar güçlü bir dürtüdür ki, birçok kadının hayatını heba eder. Kadın 20li yaşlarında aynı yaşlarda bir adamı dizginlerim diye hırs yapar ve sabırla yıllarca dizginlenmesini bekler. İkisi de 33 yaşına geldiğinde adamın dizginlenesi gelir ve gider 20 yaşında kız bulur dizginlenir, diğer hatunu pat diye terk eder. O nedenle kızlara genellikle dizginlenme yaşına gelmiş bir erkeğe zaman harcamalarını (mesela 8 – 10 yaş daha büyük) ve aynı yaşlarda ve 30larına kadar dizginlenmeyeceği belli adamlarla vakit kaybetmemelerini tavsiye ediyorum ama bu başka bir konu.

Diyelim ki bekarsınız. Pardon demeyelim, çoğu okurumuz bekar zaten. Tabak çeviriyorsunuz. Yani illa birden fazla kızla berabersiniz diye değil, birden fazla kıza yürüyorsunuz. Bu kızlardan biri ile ilgili bir süre sonra bir farklılık göreceksiniz. Diğerlerinden daha azimli olacak zira kızın kendisi muhtemelen tabak çevirmiyor olacak(*) Diğerlerinden daha nitelikli olacak. Örneğin yemek yapıyor olacak, göze batan fazla problemi olmayacak, vs …

Bir parantez açayım : Birçok safoğlan burada gelip tek nitelik olarak aynı naneyi abukluyor : “kız gözümün içine bakiir, ağzıma düşiir ağabey!” Abiciğim gözünün içine bakması ne tek kriter ne de bir garanti. Sizi gözüne kestirmiş en deli kadının yapacağı şey de o zaten. Ya da sizinle birlikte 3 tabak çeviren kadın da gözünüzün içine bakabilir. Mesela Borderline Kişilik Bozukluğu olan kız size başlangıçta genelde hayatının en büyük aşkı gibi davranır. Kırmızı haplanmadan oyunu kotarmanın tehlikelerinden biri, normal kızları arkaya itip sahnenin en ön sırasında çığlık çığlığa sizi izleyen deli hatunların eline düşmektir. Normal kızlar biraz daha pırıltısızdır ve bu deliler kadar hızlı değillerdir. Kriterleriniz “benim için deli olacak” gibi geçmişin tercih edilmemişliğinin öcünü alır şekilde aşağılık kompleksi merkezli olursa fena yanarsınız. Hem de birçok kere.

Neyse, insani kriterleri sağlayan hatun zaten ilişki olayını halleder. Siz sadece oturup onun bunu yapmasını seyredersiniz. Yavaş yavaş evinize yerleşir. Önce orada burada (özellikle de erkeğin pek göremeyeceği ama başka kadınların görebileceği yerlerde) iz bırakır. Yemek yapar dolaba bırakır, bir erkeğin asla almayacağı desenlerde don – gömlek alır, evini temizlemeye başlar, çöpe bir erkeğin atmayacağı şeyler atar, öğrenci yurdun kapısına “La Mahmut halaya geldim ama seni odanda bulamadım. – Düriye” diye post it koyar, hastasın diye odana oda arkadaşlarınla çorba gönderir (arkadaş dediğin piç de koridorda çorbayı yer ve sana “la Mahmut çorba çok iyiydi kız sana yanık ama bak ben de sana tost aldım” diye kendine aldığı soğuk tostu vererek sırıtır ) vs … vs … Aslında izlemesi şirin bir süreçtir.

Bakın kız arkadaş fikrine açık olmanızdan bahsediyorum, her önünüze çıkan kıza tek gecelik davranıp sonra birinin sizi erkek arkadaş yapmasını beklemekten bahsetmiyorum. Sizin bir beklentiniz yok. Tek gece de olabilir, çok gece de ya da bir ilişki de. Başından bir etikete gerek yok (kız aşırı alarmlı değilse).

Kendisine aktif olarak kız arkadaş (ya da eş) arayan erkeklerin en büyük problemi, bu zihin yapısı ile karşılarına çıkan kızı o kalıba sıkıştırmaya yatkınlıkları demiştim. Bunun pratikteki anlamı, bu adamların her kadını aynı canavara çevirmeleri. Adam karısından ayrılır, hemen evlilik peşine düşer ve 6 ay sonra evlenir. Sonra bir bakarsınız tamamen farklı geçmişten gelen bu kadın da 6 ay içinde adamın eski karısının aynısına dönüşmüş. Şimdi soralım :  İki kümenin ortak elemanlarının oluşturduğu küme, bu kümelerin kesişim kümesidir. Her iki kümede de bulunan elemanlar kesişim kümesinin elemanıdır. O zaman bu iki evliliğin kesişim noktasında kim vardır? Abimiz tabii ki.

Burada aktif olan mekanizma muhtemelen adamın erkek olarak eksikliklerinden dolayı kız arkadaş / eş arama ihtiyacı. Kendi başına olamayan bu kişilerin hayatlarında bir boşluk oluyor. Bu boşluğu kadınla doldurmaya çalıştıklarında ise kadın kim olursa olsun, aynı tıkaç pozisyonunda aynı mavi ekranı veriyor.

Bu yazdıklarım yeni şeyler değil ama arada tekrarlamak gerekiyor. Daha önce ne demiştik :

Günümüzde, uzun süreli ilişkiyi hayatının amacı haline getirmiş o kadar çok beyni yıkanmış, kadınsılaşmış erkek var ki. Oysa bir erkek için uzun süreli ilişki asla amaç olmamalı. Bir erkek uzun süreli ilişkiye açık olabilir ancak.

Eğer erkekseniz bunu kafanıza kazıyın, erkek ilişkinin kapı bekçisidir. Kadının seksi amaç haline getirmesi nasıl ona bazı aşağı sıfatlar getiriyorsa, erkeğin ilişkiyi amaç haline getirmesi aynı sıfatları hak eder. Seks nasıl kadının ilişkiye getirdiği kaynağı ise, ilişki de (yanı zaman ve emek) erkeğin getirdiği kaynaktır ve bu kısıtlı kaynak sadece kadın bunu hakederse ona verilmelidir.

Sizin kadını seks yapmaya nasıl ikna etmeniz gerekiyorsa, kadının da sizi ilişkiye ikna etmesi lazım. Bir erkeğin büyük bir dikkatle koruduğu “İlişki Kapısı”nın ardında her kadının yaşamak istediği cennet bulunur. Bu cennette en sıkışmış kavanozlar bile kolayca açılır, örümcekler ezilir, kadına şoförlük edilir, aletler onarılır, cesaret ve siparişler verilir. Bu cennet, erkeğin zamanı ve emeği ile işler.

Bir erkek olarak sizin zaman ve emeğiniz en değerli kaynaklarınızdır. Bu kaynaklarınızı “işler yapmak” için kullanırsınız – özellikle de hayattaki amacınızı gerçekleştirecek işler. Bu nedenle bu zaman ve emeği bir başkasına verdiğinizde, o kişinin bu muazzam armağana saygı duyması ve takdir etmesi gerekir.

Bir kadınla ilişkinin yönetiminin temeli budur. Kadınınızın sizin zaman ve emeğinizi takdir etmesini ondan taviz vermeden beklemelisiniz.

Bazı erkekler zaman ve emekleri için takdir beklemezler. Bu erkekler kadınların ilişki kapısından kolayca geçmesine göz yumarlar. Hiçbir kriterler, duvarları, bariyerleri yoktur. Bu erkeklere meriç ya da beta uydu erkek denir. Friendzone denilen bir dördüncü dünya ülkesinde yaşarlar genelde.

Bazı erkekler ise zaman ve emekleri konusunda aşırı korumacıdırlar. Kadınlara genelde geçici seks vizesi verirler ve bir iki pompa bastıktan sonra da bu kadınları sorgusuz sualsiz bu sınırdışı ederler. Bunlar  yanlız kovboy alfalardır.

Siz muhtemelen bu ikisinin ortasında bir yerde olmayı tercih edeceksinizdir. Yani bir kadınla romantik ilişkiye girmek isteyeceksiniz – ama ancak o bunu hakederse. Unutmayın, sizin masaya koyduğunuz şey (zaman ve emek), kadının masaya koyduğu şeyden (seks) daha değerli. Erkek kadınla birlikte olmak isteyebilir, ama buna ihtiyacı yoktur. Kadının ise erkeğe ihtiyacı vardır (en azından büyük çoğunluğunun).

Dipnot : Yeri gelmişken şu sevgililik olayı ile ilgili de bir lafım var. 16 – 25 yaşında bir adamın 26 – 35 yaşlarında, şu anki sevgilisi ile birlikte olma ihtimali sıfıra yakın. Tamam hiç takmayın demiyorum ama bu sevgililik kurumunu çok ciddiye almayın. Sürdüğü sürece tadını çıkarın, bitti mi de zaten bitecekti deyip yolunuza bakın.

Ben kimim ki bunu size söylüyorum? Ben sizin ölmez kalırsanız 38 yaşınızdaki halinizin sesiyim. Benim yaşıma geldiğinizde şu anki yaşınıza söylemek isteyeceğiniz bir şeyi söylüyorum. Bunu bir düşünün. Bir ilişkiden bir ilişki olmasından fazlasını beklemeyin.

(*) Kendi tabak çevirme aktivitesini harem gibi gören bazı PUAlara çok gülüyorum. Saf saf sanki kendileri kızları tabak gibi çevirirken kızların da tabağı olduğunu bilmiyorlar. Tamam, her kız sizi tabak yapmaz ama harem nedir? Harem dediğin bir erkeğe ait bir sürü kadın demek oysa burada daha çok birbirini tabak diye çeviren 2 insan var.

 

Karım benden çok kazanıyor

Bir arkadaş Kızlar Soruyor sitesinde şöyle bir soru yöneltmiş :

Eşimle üniversitede tanışmıstık. 2 yıldırda evliyiz. Evlenmeden önce bana ben çalışırım çocuğu en az 3 yıl sonra düşünürüm demişti bende bunu kabullenerek evlendim. Evliliğimiz gayet güzel gidiyor ama maaşı arttı ve artık benden daha fazla kazanıyor kendimi ona yetemiyormuş gibi hissediyorum , aciz hissediyorum. Iyice kompleks yaptım kendime bunu. Birkere benden 2 yıllık evliliğimiz süresince maddi anlamda istedigı seyler bir elin parmağını gecmiyor. Biraz da kıskanıyorum insaat sirketinde inşaat mühendisi olarak calisiyor iş arkadaşlarının %70i erkek zaten. Annemde biraz cahildir. Kadın dedigin evinde oturup yemek yapıp cocuk bakar diye üzerime geliyor. Sizinde böyle bir sorun başınıza geldi mi?

Şu kısımla ilgileneceğiz :

Evliliğimiz gayet güzel gidiyor ama maaşı arttı ve artık benden daha fazla kazanıyor kendimi ona yetemiyormuş gibi hissediyorum , aciz hissediyorum. Iyice kompleks yaptım kendime bunu.

Aklınıza ilk gelen şey bir adamın karısından daha fazla kazanması gerektiği olabilir. Adama ne yapıp edip karısından daha fazla kazanmasını öğütleme refleksi gösterebilirsiniz. Ama bu biraz düşünürseniz kırmızı hapa ters. Elbette bir erkek kazanç açısından her zaman daha fazlasını hedefleyebilir ama bu bağlamda adama tek çözüm olarak karısından fazlasını kazanmasını sunmak, ona karısıyla rekabete girmesini söylemek ve daha kötüsü bir erkeğin koca olarak değerini eve getirdiği ekmeğin göreceliliğine (beta öder tarafına) bağlamak gibi bir şey.

Kadının eve daha fazla para getirmesi (ya da para getirmesi) erkeğin gerekliliğini azaltır fikri, Eski Kurallar Kitabında geçerlidir. Artık geçerliliğini hızla yitiren kurallar kitabında. Kadınların yüksek eğitimde temsil oranlarına bakarsanız ve eğitim ile gelir paralel ise, her geçen yıl daha fazla kadının eve para getireceğini ve birçoğunun da kocalarından daha fazla kazanacağını görebilirsiniz.

Kırmızı hap değişen çevreye adaptasyon gerektiriyor ve elimizde değişen bir çevre var. Hem bu (erkeğin karısının bir promosyon ile erkekten fazla kazanması) geçmişte erkeklerin adapte olup çözmek sorunda kaldıkları problemlere göre oldukça kolay bir problem.

Kaynak sağlayan erkek, geçmişte ya kendine kaynakları olan bir erkek bul ya da bir vahşi hayvana yem ol zamanlarında hayati bir eş seçimi kriteri idi. Aynı kriter, daha 70 – 80 yıl öncesine kadar insanların günde 16 saat tarla ve hayvanlarına bakarak hayata tutunduğu zamanlarda da oldukça önemli idi.

Artık o günler geride kaldı. İyi ki de geride kaldı.

Fakat hayat hala zor ve stresli. Özellikle de duygusal olarak. Hala oldukça ciddi kararlar vermek gerekiyor ve birilerinin de bu kararların sorumluluğunu alması gerekiyor. O nedenle, erkeğin ailenin temel direği, yani hayatın fırlattığı fırtınalara ve depremlere karşı sarsılmaz bir kaya olması hala çok önemli. İstediğiniz kadar iyi kazanın ya da kadın istediği kadar iyi kazansın, geleceği muhakkak olan hassas zamanlarda(hamilelik),  krizlerde (ciddi hastalıklar, vs.) temel direğe ihtiyaç olacak.

Aynı şekilde bir erkek adamla beraber olmak bir kadın için onay (validation) ve sosyal kanıt (social proof) demek. Alfa tohumları, beta kaynakları olayını düşünün. Beta kaynaklarını kaybedince aciz hissetmek, kadına yetmiyor hissetmek, olayın sadece beta kaynakları olduğunu sanmaktır. Ya da erkeğin kendisinde kaynak hariç hiçbir cinsel çekicilik özelliği olmadığını düşünmesidir. Buna şurada değinmiştik :

Hipergami sadece en iyi sosyal kaynaklara / statüye sahip erkekler için geçerlidir : Bu tek – taraflı pespektifin Jordan Peterson tarafından yayıldığını görüyorum. Fikir şu : kadının doğal olarak iyiliği için olduğundan, kadınlar sadece kendilerine ve çocuklarına uzun vadede en iyi imkan ve korumayı sağlayan, en iyi baba materyali erkekleri arzulayacaklardır. Bu fikir, hipergami denkleminin alfa siker yarısını görmezden gelen miyop bir bakış açısıdır. Bu, kadınları öven bir bakış açısıdır. Hipergami tanımını, kadınların içsel iyiliği ile sınırlayan erkekler aynı zamanda alfa denilince sadece sosyal, iş ve toplum hayatının lideri erkekleri düşünürler. Bu birçok açıdan yanlış ama eninde sonunda kendileri gibilerinden daha seksi bir erkek olamayacağını anlayan kadınlar tarafından (tabii ki kaliteli kadınlar tarafından) ödüllendirileceğine inanan erkekler için erdem tatmini sağlayan bir düşüncedir. Bu yanlış inancın bekleyen betalar arasında çok yaygın olduğunu belirteyim.

Bir erkek olarak evlilikte tek genel geçer değeriniz, güçlü bir sırta sahip olmak ve o sırtı başka biri için bükme hevesiniz değil. Olmamalı.

Bizden önceki nesillerin toplum içindeki yerlerini düşünecek zamanları yoktu. Çoğu gece gündüz açlıktan ölmemek için çalışıyordu. Ama geçmişte erkeklerin mecburiyetten yaptıkları bir şeyi, günümüzde kutsal bir görev olarak görüp yaşatmanın bir anlamı yok. Geçmişe göre bolluk içinde yaşadığımız günümüzde, erkeğin yük beygiri olmasını gereklilik olarak görmeyi bırakabiliriz.

Kırmızı Hap, Geleneksel Muhafazakarlık ve Modern Zamanlar

Kırmızı hapı içinde bulunduğumuz ortama adaptasyon olarak değil, geçmişe (aslında varolmayan ve kartpostallardan veya filmlerden yansıtılan bir masal geçmişe) dönüş olarak uygulamaya çalışan çok erkek var. Özellikle de geleneksel muhafazakar geçmişe sahip erkeklerin çözümü bu. Geçmişe dönmek.

Oysa kırmızı hapı evliliğe uygularsak amaç kadını yeniden mutfağa sokup iş yaşamından çıkarmak değil, günümüz dünyasında bir aileyi, o ailenin tüm bireylerini mutlu edecek şekilde verimli ve  etkili olarak kurup yaşatmaktır. Erkeğin dominant (lider) olduğu metod kendini ispatlamış ve güvenilir bir yöntemdir ve bu nedenle de kırmızı hap tarafından benimsenmiştir.

Heteroseksüel ilişkileri en sağlıklı yürüten ayar, erkeğin onay beklemeden liderlik ettiği ayardır.

Evlilikte güç kavramını eve sokulan paranın miktarıyla özdeşleştiren, kökleri ciddi bir sosyalizm teorisi içeren feminizmdir. Feminizm teorisi, tüm gelirin koca tarafından kazanıldığı ailelerde kadının sıfır gücü olduğunu iddia eder. Bunu genellikle elindeki parayı aile içi zorbalık olarak kullanan azınlığa bakıp genelleyerek ya da kadınların özellikle de belli bir yaşın üstündeki kadınların aile içi yönetimdeki ciddi otoritelerini tamamen görmezden gelerek yapar. Feminizmin birincil amacı aile kurumunu parçalamak ve sakat aile ekonomisi teorilerine göre kadınların ekonomik gücü arttıkça aileler de kolayca parçalanacak.

(Twitter’da erkek evin direğidir lafına saldıran birçok feminist gördüm ve genelde hepsinin argümanı “ama kadın da para kazanıyor eve destek oluyor”. Kafalarında direk denilince ATM canlanıyor. Oysa evin direği ev fırtınada kafana yıkılmasın diye var, para bir direğin kafada canlandıracağı son şey olmalı. Feminist değilsen tabii)

Kırmızı hapın buna cevabı nedir? Bir ilişkideki liderlik pozisyonu, o ilişkiye bireyin soktuğu para ile doğru orantılıdır teorisini reddetmek! Beta öder erkeklerin ne kadar dominant (!?!?) olduğunu, bekleyen betaların görece yüksek gelirlerine rağmen ilişkilerin iplerini nasıl da (çoğunlukla para da kazanmayan) kadına bıraktığını düşünün. Erkek olarak cinsel pazar değerinin önce duygusal güce ve oyuna, sonra paraya ve tipe bağlı olduğunu düşünün. Ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Karım benden daha fazla kazanıyorsa ne yapayım?

Öncelikle bunu dert etmeyi  bırak. Zira bu aşamadan sonra karınla ilişkini onun senden çok kazanması değil, o senden çok kazanıyor diye içine girdiğin düşük ruh hali ve kendinde göremediğin liderlik görevini bırakman yıkacak. O nedenle bunu dert etmeyi bırak ve evin lideri / kaptanı görevini eline al. Çoğu kadın, kendi para kazansa bile, ciddi kararlar vermek istemez zira karar vernmek sorumluluğu sırtına almak ve işler ters giderse hedef olmak anlamına gelir. O nedenle çoğu kadın erkeğin karar vermesini (tabii sorumluluğu ve işler ters giderse negatif tüm sonuçları sırtlamasını) ister.

Koca ve baba olarak görevlerin kazandığın paraya bağlı değil. Elbette otur evde ev erkeği ol demiyoruz. Para kazan ve hatta kendi kariyerinde hırsla yüksel tabii ki ama kadın daha çok kazanıyorsa ezilme. Eve daha az para getiriyorum o zaman daha değersizim diye düşünme. Günümüzde iyi kazanan ve iyi sağlayıcı olacak erkek bulmak, dominant ve maskülen bir erkek bulmaktan çok daha kolay. Eve daha fazla para getiren ama taşaklarını hanımları çantalarında taşısın diye bırakmış mavi haplı yığına bak.

Son olarak : kadın olmaktan utanmayan her kadın, yanında bir erkek olmasını ve bu erkeğe dayanabilmeyi ister. İş yaşamı ile ev yaşamını birbirinden ayırır. Parayı silah olarak kullanmaz.

Modern kadının artık bir erkeğe ihtiyacı yok. Doğru. Ama bu hayatlarında bir erkek istemedikleri anlamına gelmiyor. Erkeklerle ilgili ciddi travma yaşamamış kadınlar her zaman olduğu gibi yanlarında bir erkek istiyorlar ve uzun süre de isteyecekler. Evet artık kurtlara yem olmamak için erkeğe ihtiyaçları yok ya da açlıktan ölmemek için. Fakat erkek adam olabilen bir erkeğe yaslanmak ve o erkeği başkasından önce kapayarak sosyal kanıt ve tatmin etmeye ihtiyaçları var. Erkek artık gereksinim değil belki ama lüks. Bu da o kadar da kötü bir şey değil. Lüks olmasına rağmen insanların hayatlarında olmasını arzuladıkları ve onsuz yapamayacakları o kadar çok şey var ki.

Tekrar edeyim : siz bir evin direğisiniz, kaptanısınız. ATMsi ya da yük beygiri değilsiniz. Sizin cinsel pazar değeriniz ve statünüz öncelikle erkek adam olmanıza bağlı. Ne kadar kazandığınıza değil.

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onbeşinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Ondördüncü Ders

Genç adam artık, hayat ve kadınlar hakkında bilmesi gereken herşeyi biliyordu. Hayat denilen kumarhaneye adım atmıştı ve oyuna girmişti. Bir erkek zar atarken, genç adam zar atana odaklandı ve :

“Pook! Senin konuştuğun genç adam kim biliyorum! O sensin!”

“Evet. Ben sana sadece kendi öğrendiğim dersleri anlatıyorum. Genç adama çıkışırken, aslında kendime çıkışıyorum. Hadi devam edelim.”

Pook masaya baktı ve zafer haneleri ile onların sunduğu ödülleri gördü. Önemli olanın kazanılan ödüller olmadığını bilerek zarı elinde salladı. Hayatın tuzu biberi, zarın şındırtısıdır” dedi kendi kendine.

Oyunu yöneten sordu : “Mösyö Pook, bu el için ne kadar bahis oynamak istiyorsunuz?” dedi. Pook elindeki zarlara baktı. Yetenek, Hayaller ve Dayanıklılık zarlarıydı bunlar. Bir de elimdeki çiplere baktı. Bir renkte sahip olduğu tüm mal varlığı, diğerinde ailesi ve arkadaşları da dahil sosyal bağları ve diğer renkte ise sahip olduğu en muhteşem varlık vardı : zaman.

Pook oyun yöneticisine döndü. “Hepsini masaya koy.” Oyun yöneticisi panikledi. “Ama bunu yaparsanız, tüm varlığınızı, sosyal ağlatınızı ve zamanınızı yani hayatınızı kaybedebilirsiniz. Bunların tamamını yeteneğiniz, hayalleriniz ve dayanıklılığınız üzerine oynamak istediğinizden emin misiniz?” dedi. Kumarhanedeki herkes Pook’a dönmüştü. Çok az insan bütün herşeyini masaya koyardı.

Zarı sallarken “hepsini masaya koy” diye tekrarladı Pook. Zarları yuvarlarken şöyle dedi :

“Hayatta alabileceğin en büyük risk, her şeyini masaya koymamaktır!”

“Dünyanın en zeki, en yetenekli ve en azimli insanı olabilirsin. Ama RİSKİN şanını kucaklamadan hayatta ve kadınlarla başarılı olamazsın.”

“Ama Pook. Ben risk almaktan korkuyorum. Ya kaybedersem?”

Pook genç adamı tokatladı. “Kaybedemezsin! Herkes seni tanımlamaya, seni kendilerine göre şekillendirmeye çalışıyor. Politikacılardan arkadaşlarına kadar. Sen olduğun gibi kaldığın sürece her şey yolunda. Sen bu kalıbı kırdığında ise herkes ama herkes seni durdurmaya çalışacak.”

“O zaman nasıl kaybedemeyiz ki?”

“Yiğit savaşçının savaş meydanında savaşarak kaybetmesi onurdur. Erkeği zafer değil savaş tanımlar. Bazı insanlar vardır, lanet ya da kötü şans ile hergün kuru ekmek yemek zorunda kalırlar. Bu durumu değiştirmek için her savaştıklarında, kazanıyordurlar.”

“Yani, risk almak savaşmak demektir. Yani bu bilgi ve öngörüler ise kılıçtır, kalkandır, zırhtır ve savaşırken kullandığın diğer şeylerdir. Ve ellerinde yeterince silah yokken bile savaşanlar, baştan aşağı en iyi silahlarla donatılmış iken kıçının üstünde oturanlardan daha değerlidirler.”

“Evet. Cennet, kibarca söyleyelim, bir çift zardır. Elindekini harekete geçmek için riske at. Eğer yeteneklerini ve hayallerini gömüp üstüne yatarsan, göklerin gazabı üstünde olacaktır.”

“Ama ya durum İMKANSIZ ise? Ya HER ŞEY SENİN ALEYHİNE ise? O zaman ne olacak?”

Pook bu yazıdan yorgun, tüm Pookların geldiği Pook Ülkesine doğru yavaş yavaş gözden kaybolmaya başladı. Giderken de şöyle dedi. “Şunu unutma …”

“Fırsatlar, imkansız durumların ardına gizlenirler.”

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Ondördüncü Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onüçüncü Ders

Genç adamın tek bir problemi kalmıştı. Kadınlarla, tek gecelikten buluşmaya ve uzun süreli ilişkiden tüm alanlarda oldukça başarılı idi. Ama arada sırada, sanki bir Yaratık yarıp da çıkmaya çalışıyormuş gibi, göğsünde bir baskı hissediyordu.

Kadınlar onunla “falan filan, falan da filan” diye konuşurken oldukça tatlı bir hisse kapılıyordu. Kız tatlı tatlı konuşmaya devam edince tüm vücudunu sıcak bir his ele geçiriyordu. Ona ne olmakta idi? Kız konuşmaya devam ediyordu ve bu his onun vücudunu sarıp onu felç ederken bir zehir içmiş gibi hissediyordu. Kız konuşmaya devam ettikçe, genç adam bu his yüzünden bayılacak gibi oluyordu.

Ertesi gün, kıza çiçek, çikolata ya da kötü şiirler göndermemek için kendiniz zor tutuyordu. Ve sonunda dayanamadı ve kendini bıraktı, “Sen benim hayatımsın! Senden başkasını böyle sevmedim. Senin için HERŞEYİ yaparım.”

Ve birgün kız şöyle dedi, “sanırım arkadaş kalmalıyız …”

AFC hastalığı yeniden ortaya çıkmıştı! Bir erkek bu hastalıktan tamamen nasıl kurtulabilir? Genç adamın suratında bir gülümseme belirdi ve farkına vardı :

“Her zaman bir yedek piliç bulundur!”

“Ama Pook! Belki de bu çocuk aşık olmaya başlamıştı!”

“Hayır, bu sahte aşk. Gel ve gör.”

Pook genç adamı Erkeğin Kalbine götürdü. Geniş odada, her duvarda birçok televizyon ekranı vardı.

“Burası neresi?”

“Her erkeğin değişik şeylere yönelik tutkuları vardır. Bu duvarda “araba” tutkusu vardır. Birçok değişik arabanın görüntüsünü görebiliriz, o hepsini sever. Bir başka duvarda da “yemek” tutkusu vardır. Burada da bir sürü değişik yemek görürüz, onun tüm favori yemeklerini. Eğer herhangi bir tutku duvarına gidersen, o tutkuyla ilgili bir sürü ekran vardır. Şimdi ise Kadın Duvarına bak.”

“Pook! Orada sadece bir ekran ve o ekranda da bir foto var!”

“Evet. Doğa bizi eğer evlilik içinde isek o duvarda sadece bir resim olacak şekilde sevmek üzere tasarladı.”

“Bunu anlayabiliyorum. Ama o zaman sorun ne?”

“Sorun şu ki adam daha evli ya da nişanlı değil! Aslında sadece “ilişki” içindeler veya “sadece arkadaşlar” ama erkek sanki kızla evliymiş gibi seviyor!”

“Aman tanrım …”

“Evet. Eğer bir erkek kızlarla buluşmaya başlarsa ve her defasında bir kızla birlikte ise, duvarında sadece bir kız olacaktır. Eğer duvarda sadece bir kız varsa, oğlan ister istemez kendisini o kızla evliymiş gibi görecektir. Bu da onun daha yeni görüşmeye başladığı kızla AFCye dönüşmesine neden olacaktır.”

“Diyelim ki genç adam sosyal yeteneksizlikten müzdarip ve sadece bir arkadaşı var. O arkadaş da bir kız. Sadece o kızın fotosu duvarda olacak. Yani bu nedenle kıza aşık mı olacak?

“Evet. Eğer tek bir f*ckbuddysi varsa, bir süre sonra kızla çıkmak ve daha fazlasını isteyecek ve zamanla AFCye dönüşecek.”

“Ama eğer yedekte bir piliç varsa …”

“… o zaman duvarda başka bir foto daha olacak. Bu durumda “evliymiş” gibi hareket edemeyecek zira orada birden fazla fotoğraf var. Bu da onun potansiyel AFCliğini durduracak.”

“Ama eğer başka şeylere ilgili ise? O zaman tek bir kızla çıkması gerekmez mi?”

“Hayır. Ya BİRDEN fazla kızla çık ya da HİÇ çıkma. Eğer sadece BİR kızla çıkarsan, AFC olursun. Çoğu erkek birden fazla kızla çıkmak için çok TEMBELdir ya da bundan KORKAR. Bu nedenle de hayat boyu AFC kalırlar.”

Sonraki Bölüm : Onbeşinci Ders

Erkek Adamın Notu : Bu yazı, Erkek Adam sitesinin Patreon destekçilerinin katkıları ile çevirilmiştir.

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onüçüncü Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onikinci Ders

Genç adam ne zaman bir kadına yaklaşsa, kafasına bin tane Don Juan felsefesi üşüştü. Bütün bu fikirler ise hareketlerini tıkıyordu!

Ve sonra küçük bir çocuk iken kızlara davranışlarının nasıl da HARİKA olduğunu hatırladı. Çocuk parkında iken her zaman Don Juan idi.

Merak ediyordu, acaba kadınlar mı değişmişti? Hayır, sadece zihni değişmişti. Gerçekte, kadınlar hala birer küçük kızlar. Bu nedenle kenarda oturan bomba hatunu gördüğünde, gülümsedi ve karşısında, eğlence arayan sıkılmış bir kız çocuğu gördü. Onunla dalga geçerdi, fiziksel şeyler yapardı, onu elinden tutup bir yerlere götürürdü ve kız da onun nasıl da harika bir erkek olduğunu düşünürdü.

“Ukala – eğlencelinin kaynağının ne olduğunu anladım …” dedi gülümseyerek.

“İşin sırrı, kadınlara küçük kız çocuklarıymış gibi davranmaktır.”

“Bu hayatımda duyduğum en cinsiyetçi şey!”

“Seni gidi şüpheci genç! Sen kalas bir kötümser, huysuz bir filozofsun.”

“Benimle böyle kaba davranabiliyorsun?”

“Bak genç adam. Çocuk iken tek istediğimiz büyümekti. Şimdi, yetişkin insanlar olarak, yeniden çocuk olmak istiyoruz! Fakir biri olarak, zamanını ve sağlığını para ile takas ediyorsun ve sonra da para ile zaman ve sağlık alıyorsun. Hepimiz çocuk olduk.”

“Çocuk gibi mi olalım diyorsun?”

“Evet! Küçük çocuklar, ergenliğin getirdiği kimyasal çılgınlığın laneti olmadığından TAMAMEN RAHATTIRLAR ve karşı cinse davranılması gerektiği gibi davranırlar. Hiçbir küçük çocuk gidip bir kıza “ne istersen yaparım” demez. Oğlan çocukları SÜREKLİ HAREKET EDERLER, oldukları yerde oturup bütün gün kızlarla konuşmazlar. Oğlan çocuklarının kamyonları, oyuncakları, atıldıkları tehlikeleri ve maceraları vardır. Şimdi, bu oğlan çocuklarının davranışlarını, kadınlarla GERÇEKTEN BAŞARILI erkeklerin davranışları ile karşılaştır.”

Genç adam şaşkındı. “Tıpatıp aynılar! Kadınların bu sözde kötü çocukların ve piçlerin peşinde koşmalarını OLGUN OLMAMALARINA bağlardım. Şimdi görüyorum ki evet bir açıdan olgun değiller ama gençliğin neşesini bir şekilde içlerinde yaşatmayı başarmışlar. Biz ise o neşeyi çoktan öldürdük.”

“Bir kızla buluştuğunda ne yaparsın?”

“Onunla felsefe, edebiyat, evrenin tasarımı, DNA ve dünya olayları hakkında konuşurum.”

“Bunu yapmayı bırak! Gel ve Gençlik Pınarının suyunu iç.”

Genç adam Gençlik Pınarının suyunu içti. Tüm o listelerle dolu beyni uçtu gitti. “Şimdi tek yapmak istediğim bir şeyler yapmak. Ortalıkta koşuşturmak istiyorum. EĞLENMEK istiyorum!”

“Kadınlar böyle adamlara BAYILIRLAR.  Bazı insanlar büyümekten o kadar korkarlar ki, genç bedenlerinin içinde aşırı yaşlı bir bunağa dönerler. Şimdi sen tüm filozofların, akademisyenlerin, düşünürlerin ve derin analizcilerin gıpta ile baktığı biri olacaksın. Onların ulaşamadığı bir dünyada olacaksın. Hiçbir şey değişmedi. Oyun parkında kızlara nasıl davranıyorsan, şimdi de onlara AYNI davranman lazım. Genç düşün ve HAYATINI YAŞA.”

Sonraki Bölüm : Ondördüncü Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onikinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onbirinci Ders

Genç adama artık gökten kadın yağıyordu. Hayat ne kadar da güzel görünüyordu! Ama etkileri de ne kadar yıpratıcıydı! Kendisini bomboş hissediyordu … sanki bir konuda kendisini kandırıyormuş gibi hissediyordu. Ve birgün, içinde bir ses belirdi.

İÇ SES : “Hey kımıl zararlısı! Beni hayatının sonuna kadar bu kafese tıkamazsın!”

“Sen kimsin ey zalim ses? Sözlerin kalbime bir hançer gibi saplanıyorlar.”

İÇ SES : “Öyleyse sen korkaksın. Ben senim, senin derinlerdeki benliğinim, senin kendi hayalgücünüm, ve … eğer … öyle hoşuna gidecekse … senin ruhunum. Beni kafese kapalı tutmaya devam edersen, kadınlarla başarın seni artan oranda hüsrana uğratarak canını acıtacak.

“Ne! Benliğimi bir virüs gibi saran bu BOŞLUĞU sen mi yayıyorsun?”

İÇ SES : “Seni gidi ödlek, imansız şapşal! Şimdi arzuladığın gibi kadınları elde edebiliyorsun. O zaman neden böyle mutsuzsun?

“Ah iç ses, çok acımasız ve iğrençsin. Bu dünyaya davetsiz gelen bir kabalıksın. Benim cevabım şu : henüz ruh ikizimi  / ONU bulamadın …”

İÇ SES : “Seni gidi gidi sivilceli, ahmak saksağan! Duygularını benliğinden kopardığın için mutsuzsun. Hayalgücünü gerçeklikten kopardığın için mutsuzsun. Gerçek kişiliğini evrenden soyutladığın için mutsuzsun.”

“Ama değişmek zorundaydım çünkü kadınlar yüzüme bakmıyordu!”

İÇ SES : “Ve sonunda kaybettin zira beni kafese kapatarak kendini sınırladın.”

“Kadınlar neyi istiyorssa onu yaptım.”

İÇ SES : “Ama kadınlar senin kendi dünyanda yaşamanı, kıçına şaplak yemek için sürekli domalmayı ve önüne gelene duygusal tampon olan bir zavallı olmayı bırakmanı isterler. Sen erkekleri mutlu etmek için yapabileceği herşeyi yapan bir kadın gibisin. Evet, şu her erkeğin bifteğini içine soktuğu hatunlardan. Sen her kadının içinde yeri olan bir mucize tamponsun …”

“Ah seni acımasız doğa kuvveti!”

“Kadınların tüm istediği … kendine güvenmen … eğlenceli olman … spontane olman … Bunlar kendi hayalgücüne göre yaşayan erkeğin özellikleri. Kendi rüyalarını gerçekleştirmeye bak! Kadınların gözünde mükemmel olmaya çalışmayı bırak yoksa cinselliğin en gerçek buyruklarından birine karşı gelirsin : Kadınları sıkıntıdan öldürme ve …”

“Rüyalarını ve günlük hayatını birleştir.”

“Genç, sana bir mektup var.”

Genç adam heyecanlandı. “Mektup? BANA?” Mektubu yırtarak açtı. “Kimden bu?”

“Oku.”

Ve genç adam okudu. Pook’a baktı. “Adrese göre bu mektup Kadın Evreninden geliyor!”

“Evet! Üzerimizdeki gökkubbe gibi, Kadın Evrenindeki hanımlar bizi gözlüyorlar. Evet, seni sürekli izliyorlar. Hayatına bakıyorlar ve erkek olanı dişi unsur ile ödüllendiriyorlar.”

“Ama her erkek eşit şekilde almıyor bu ödülü?”

“Tabii ki hayır! Bazıları saf altınından alırken şapşallara dökme demiri düşüyor.”

“Bu feminen unsur hakkında daha fazla bilgi istiyorum.”

“Feminen unsur oldukça rahatlatıcıdır, spor arabada çok güzel aksesuar olur, nedensiz yere patlar ya da donar ve altın, platin gibi değerli metallere ve taşlara çok iyi reaksiyon gösterir. Kendisinden daha iyi bir örneğin yanında yeşile döner.”

“Ne diyorsun Pook? Bu unsur bizim dengeleyicimiz olan bir unsur mu?”

“Ah salak oğlan. Bırak bu süslü sözleri de mektubu oku.”

“Kadınlar biz erkeklere sık mektup yazarlar mı?”

“Nadiren. Kadınlar kadınca konuşurlar ve biz erkekle bunu duymayız bile. Ama ben, emektar Pook, bu mektubu erkekçeye çevirdim.”

“Teşekkürler. Demek bu nedenle 19. Yüzyılda yazılmış gibi.”

“Traşı kes, mektubu oku.”

Genç adam mektubu okumaya başladı.

Sevgili Genç Adam,

Kadınlara nankör davranmayın. Size süpriz yaptılar belki sizi şoke ettiler ama bir yandan da sizin için büyük zaferler hazırladılar. Bu başarılar arasında, kendi hayatınız ve kaderiniz üzerindeki kontrolünüz ve yönlendirmeniz de var.

Ama maalesef çoğu erkeğin kaderi bu değil. Çoğunuz için durum, odağınızı devasa bir yanlıştan kaldırıp başka bir yanlışa odaklanmak şeklinde. Sırtınıza binmiş bu ağır tahtı yıkmak yerine, onun üzerine yeni “sistemler” ve “teknikler” yığıyorsunuz! Kaybedenlik kısır döngüsü!

Doğa yanılmaz ve doğanın sırrına erişilmez diye boşuna dememişler. Eğer bize bir dakikanı ayırırsan (sana birazdan elçimiz olan Mösyo Pook aracılığı ile göstereceğimiz üzere), sana devrimci bir devrim göstereceğiz. Ve senin hayatını yöneten taht, üzerine hangi sistemi koyarsan koy sarsılacak ve kırılacak.

Senin gözleri hırs ile parlayan soylu yoldaşların, senin onların hayatının sınırları içinde yaşaman için, kendilerini o tahta yerleştirmeye çalışacaklar. Senin rüyalarının taç yapıp, “Bana bak! Ben senin hayatının odağıyım. Benim isteklerim senin kanunların olacak. Bugün neyden hoşlandığın, ne yemeyi, hangi kadını, hangi arabaları tercih ettiğin benim tarafımdan dikte edilecek. Ben tek başıma senin dünyanın çerçevesini belirleyeceğim” diyecekler.

Ah seni zavallı genç adam! Ve sen böylece başkalarının önünde eğilip, onların seni kontrol etmelerine izin vereceksin. Ama senin içinde, dışarı fışkırmak için tutuşan, bir anka kuşu gibi küllerinden doğacak bir Prometheus ateşi var. Senin hayallerinden beslenen bir ateş. Tek yapman gereken, düşüncelerini ve hareketlerini, gümlük hayatını ve hayallerini birleştirip, sırtındaki o tiran tahtinin yok oluşunu izlemek.

“Ah Pook! Bu kadınlar ne kadar garipler!”

“Öyleler! Benim Don Juan’a dönüşmem sonrası en çok şaşırdığım şeylerden biri, daha yaşlı kadınların bendeki değişimi farketmeleri değil, “sen sanki yetişkin bir erkek oldun” demeleriydi.”

“Bunu neden dediler Pook?”

“Çünkü gerçek buydu. Başkalarının seni şekillendirmesine neden izin veresin ki? Hayatın aynı kısır döngüye hapsolmuş vaziyette zira kendini birer kaybeden olan arkadaşlarından ve aptalca eğlencelerden koparamıyorsun.”

Don Juan ile bir şapşal arasındaki fark, Erkek Adam ile çocuk arasındaki farktır. Şüphen olmasın, Erkek Adam ile şapşalın dünyaları, cennet ve cehennem kadar birbirinden farklıdır.

Bu, bir zamanlar herkes tarafından bilinen bir gerçekti. Erkekler gelişip kendi dünyalarını kendileri yaratırlardı. Ne isterlerse önce alırlar, sonra sorarlardı. Hayatta ne yapmak istediklerini ve oraya nasıl varacaklarını kendileri tasarlarlardı.

Kadınların en çok iğrendiği şey, yıkık erkeklerdir. Amaçsız, İyi Çocuk ve şapşal erkekler. Bunlar enerjilerini yanlış şeylere harcarlar ve üretici enerjilerini heba ederler. Ömürlerinin tüm yılları böyle trajik bir şekilde geçip gidebilir.

Ya da daha kötüsü, odaklandıkları şey sandıkları şey olmaz. Eğer Doğa onları özgürlüğe doğru yönlendirmezse, Erkeğin İyi Çocuğa, aygırın sütçü beygirine dönmesi gibi.

Erkeğin hayatı yumuşacık ve başkalarının verdiği yönergelerle yürüyen bir hayat değildir. Tüm erkekler liderlik yapmalıdır. Eğer başka erkeklere lider olmasalar bile en azından kendi evlerinde lider olmalılardır. Karılarını ve çocuklarını yanlış yollardan, Doğanın meyvelerini çekirgelerden ve fırtınalardan koruyan bir lider.

Genç adam mektubu bir kenara bıraktı. “Bu ne kadar da garip bir mektup!”

Pook gülümsedi. “Eğer birgün, gerçekten Kadın Evrenine gidersen, daha çok şaşıracaksın.”

“Ve bu evrenin anahtarı nedir?”

“Düşlerini ve gündelik hayatını birleştirmen. Tek yolu bu.”

Sonraki Bölüm : Onüçüncü Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onbirinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Onuncu Ders

Adam, artık kendisi ile barışık ve başarılı bir erkek olarak rahatladı ve arkadaşları ile tekrar görüşmeye başladı. Kısa sürede onların “kadın” problemleri olduğunu gördü.

Bir arkadaşı, “kadınlar neden kadın ki?” diye fikir belirtti. “Eğer kadın olmasalardı her şey çok daha kolay olurdu ve mantıkla açıklanabilir hale gelirdi!”

“Doğru! Kadınlar sadece kadın değiller, sinir bozucu derecede kadınlar.”

Ve şikayetleri böyle sürüp gitti.

Yıllar sonra, genç adam arkadaşlarının evlendiğini ya da ciddi ilişki içinde olduklarını gördü. Her bir arkadaşını, kız arkadaşı seçmişti. Arkadaşlarının her biri kronik olarak mutsuzdu.

Ama, arkadaşları bunu kendilerine itiraf edemiyorlardı. Ona şöyle diyorlardı, “Ne? Hala yalnız mısın? Zavallı çocuk! Birgün sen de bizim gibi bir hatun bulmayı başaracaksın.”

“Tabii ki,” dedi bir diğeri. “Ben daha yeni bir kız arkadaş buldum ama sen hala yalnızsın! Hah!”

Üçüncüsü ise şöyle dedi : “Biz hepimiz ya evliyiz ya da kız arkadaşlarımız var. Ama sen, zavallı dostum, hala yalnızsın. Bizim tavsiyelerimizi dinlemelisin.”

Ve hep beraber dediler ki, “Kadına çiçekler, çikolata, şiir, ilanı aşk, tüm ilgini, tüm sözlerini, tüm zamanını, tüm hayallerini ve tüm HAYATINI ver! Onun tüm arzularını, planlarını, manipülasyonlarını ve geleceğiniz için tasarladığı her şeyi gerçekleştirmeye bak.”

Genç adam güldü. “Erkekliğimi bir kız için çöpe at diyorsunuz? İstemez zira …”

“Başarı, Kızı elde etmek değildir.”

“Pook! Bununla ne demek istiyorsun?”

“Çoğu erkek hala kadın gibi düşünüyor. Birçok kadınla uyuyarak, kız arkadaşı sahibi olarak ya da bir kadınla evlenerek kadınlarla başarılı olacaklarını düşünüyorlar.”

“Yani dilenciler seçici olamazlar mı diyorsun? Yani erkeğin kadını seçmesi yerine onun tarafından seçilmesi.”

“Yaklaştın ve dediğin doğru. Ama kadınlar birçok bahane ile bir erkekle çıkarlar. Ve birçok değişik sebeple bir erkekle evlenirler. Yine birçok sebeple bir erkekle yatarlar. Yukarda dediğine ek olarak sen SENİNLE ilgilenen bir kadın bulmalısın.”

“Anlamadım.”

Bunun üzerine Pook 4. Erkek ve kız arkadaşını çağırdı. Erkek kasım kasım kasıldı : “Artık bir kız arkadaşım var! Yabadabadu!” Pook bir de bekar erkek çağırdı. Kız arkadaşı olan erkek daha da bir kasıldı, “ah, zavallı şey! Üzülme! Birgün sen de benim yaptığım gibi bir kız bulacaksın!”

Bekar erkek kafasını eğdi. Üzgün görünüyordu. Kız arkadaşı yoktı. Herhangi bir kızla herhangi bir ilişkisi yoktu. Yuuuuuuh.

“Şimdi,” dedi Pook. “Birkaç yıl ileriye saralım.”

Yıllar sonra, kız arkadaşı olan erkek ve kız arkadaşı evlenmişlerdi. Neden evlenmişlerdi? “Zira bu atılacak bir sonraki adım gibi görünüyordu!” Ama, birkaç yıl sonra da boşandılar.

“Bu adamların hatası, başarıyı bir kadını veya kadınları elde etmek olarak tanımlamalarıydı. Bunun yerine kendilerinden GERÇEKTEN HOŞLANAN bir kız bulmaya bakmalıydılar.”

“Bunu neden söylüyorsun Pook? Dediğin eksta emek istiyor gibi.”

“Evet, ama bunu yaparsan ilerde şunları söylemekten kurtulursun : “

“Beni sevdiğini söylüyordu ve evlendik! Ama şimdi neden boşanmak istiyor?”

“Bütün arkadaşlarım “beni sahiplendiğini” söylüyordu. Ama neden beni eski erkek arkadaşı ile aldattı?”

“Telefonlarıma çıkmıyor? Ne oluyor?”

“Buluşmaları onun istediği gibi ayarladım ama o benim “sıkıcı” olduğumu söyledi. Ne demek istiyor?”

Pook kafasını salladı. “Eğer uzun süreli bir şeyler düşünüyorsan, kadının SENDEN hoşlandığından emin olmalısın. Seninle çıkıyor, seninle yatıyor, ve evet maalesef seninle EVLENİYOR olması senden hoşlanıyor anlamına gelmez.”

“Peki ne yapmalıyım?”

“İlk buluşmaları ve bu buluşmalarda ne yapacağınızı hep sen planla. Eğer kız SENDEN hoşlanıyorsa, bir şekilde o buluşmalara gelecektir. Bir iki ay sonra bu konuda yumuşayabilirsin ve buluşmaları onun istediği şekilde de ayarlarsınız. Ama başlangıçta buluşmaları sen ayarladığında, hatun seni ekiyorsa, seni peşinden koşturuyorsa ve planları hiç uymuyorsa, bunlar kızın aslında senden hoşlanmadığının belirtileridir.”

“Anladım … ama ya sen berbat biri isen ve HİÇBİR kadın senden hoşlanmazsa?”

“O zaman biraderlerinle istediğini yapacak bol bol vaktin olur. Kızı elde etmek başarı olamaz zira bu yalnız olmak kaybetmektir anlamına gelir. Hayır. Kaybetmek, mutsuz bir evlilik içinde olmak ya da kadınının aslında senden hoşlanmamasıdır.”

“Yani odak sen olmalısın, onun ilgisi de dahil?”

“Evet. “Kızı elde etmek başarıdır” kafasını bırak ve hiçbir zaman TERK EDİLMEZSİN.”

Sonraki Bölüm : Onikinci Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Onuncu Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Dokuzuncu Ders

Neden bazı erkekler kadınlar konusunda hiç çaba göstermeden başarılılar ama bazı erkekler ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler başarısızlar? Neden görünüşte kendini beğenmiş olan bu erkekler kızları elde ediyorlar? Neden bu piç herifler başarılı oluyorlar da iyi çocuklar yeniliyorlar?

“Çünkü sen pısırığın tekisin!” diye cevapladı piç herifler. Ama iyi çocuk çekingen bir ses tonuyla cevapladı, “ama ben sadece kendim oluyorum. Kimse için değişmeyeceğim.”

Ama bu iyi çocuk tek bir kızla bile buluşamıyordu.

“Hahaha, sen pısırık herifin tekisin!” diye dalga geçti piçler. Çekici hatunlar arkasından gülüp, “nasıl da muhtaç bir kaybeden bu” dediler.

Muhtaç! Neden kızlar kendisinden daha iyiymiş gibi davranıyor? Neden o kızı kazanmak zorunda ki, bırak kız onu kazansın! Neden kıza hediyeler alıyor? Bırak o sana hediye alsın! Bu yeni duruş ona ihtiyacı olan buluşmaları sağladı. Ama daha önce neden muhtaç zihin yapısına sahipti?

Eskiden kafasındaki sesleri hatırladı. Ne diyordu bu sesler? Hadi kulak verelim :

“Senin kasların yok. Çekici kızları elde edebileceğini mi düşünüyorsun?”

“Zeki değilsin. Sana grubun en iyilerini elde edebileceğini düşündüren ne?”

“Yüksek maaşlı bir işin yok! Çekici bir kızı hakettiğini düşünmen neden?”

Ve en yüksek, aynı zamanda en gıcık ses : “Sen diğer erkekler gibi yakışıklı değilsin. Bu nedenle de çekici bir kadını hak etmiyorsun.”

Ne kadar üzücü! Yakışıklı prens değildi ve bu nedenle de öyleymiş gibi davranmıyordu. Ama artık yakışıklı prens olmanın kendine güven düşüncesini kazandıran şey olmadığını farketmişti. Tam tersine, kendine güven düşüncesi onu yakışıklı prense çevirmişti. Hayatta başarılı olmak için zihninde başarılı olmak lazımdı.

“Sır budur,” diye muştuladı.

“Ne düşünürsen, o olursun. Ve özgürlüğün, düşüncenle sınırlıdır.”

“Ama Pook! Nedir bu, kişisel gelişim semineri mi veriyorsun? Kadınlar bunun neresinde?”

“Kadınlar gelip giderler ama (senin hayatında) SEN kalıcısın. Odağın kendin olmalı. SEN bir kızda ne arıyorsun? SEN bir buluşmadan ne bekliyorsun? SEN nasıl bir ilişki istiyorsun?

“Ama Pook! Ya kız benim istediğim buluşmayi beğenmezse? Kız ya benim aradığımdan farklı ise?

“O zaman o kız sana uygun değildir! Kadınların nefret ettiği şey senin bir buluşmayı tasarlayamaman (ki bu kendi istediklerini düşünmeden kadını mutlu etmeye odaklanan erkeklerin başına çok gelir). Senin bir takım hobi ve zevklerin var. Eğer hatun senin planladığın buluşmayı beğenirse bu iyi. Eğer beğenmezse git başka kız bul. Dışarda milyarlarcası var.”

“Ama … bu … reddedilmek anlamına gelir!”

Pook genç adama okkalı bir tokat attı. “Bu sadece sen odağını kadın yaparsan bir reddedilmedir. Eğer bunu yaparsan, sen aslında tercihleri senin değil kadının yaptığına inanırsın. Ortada reddedilme yok; sen sadece hatunun zevkleri iyi mi onu test ediyorsun. Sonuçta, o da kendi ilgi ve zevklerine uygun bir erkek arıyor. Eğer bir nedenden dolayı senden hoşlanmazsa bırak gitsin! Ve bunun için de ona teşekkür et.”

“Kıza teşekkür etmek mi?”

“Ne tercih ederdin? Kendi ilgi ve zevklerini sırf bir erkek arkadaşı olsun diye bastıran bir hatun mu yoksa senden sen olduğun için hoşlanan bir hatun mu?”

“Zevklerime ve isteklerime paralel olan hatunu!”

“Tabii ki! Şimdi acıların çocuğu olduğun o iyi çocuk günlerini düşün. O sürekli her şeyi kabul edip, çatışmadan, uyumsuzluktan ve fikir ayrılığından kaçındığın acı dolu günleri. O günler sana uygun bir hatun bulmanı sağladılar mı?”

“Maalesef hayır!” Eski halini hatırlayınca, genç adamın yüzü tiksintiden bembeyaz oldu. “O halimden çok utanıyorum!”

“Bu yoldan geçen tek sen değilsin,” dedi Pook. “Bak, vadinin dibine bak! Erkeklerin orada nasıl yığılıp kaldığına bak!”

Ve genç adam vadiden aşağıya baktı. Vadinin dibinde iyi çocuklar, sürüler halinde kendilerini bir puta doğru fırlatıyorlardı, altın kadın heykeli. Hiç durmadan bu heykele çiçekler, çikolatalar, berbat şiirle ve ilanı aşklar bu heykele adıyorlardı. Sonra bir şimşek çaktı.

Ve birden gök yüzünden, zarif bir ışık hüzmesi ve ilahi harp melodileri içinde Don Juan inmeye başladı.

“Ne oluyor ya?” dedi Pook. “Bu yazıda bunu planlamamıştım.” [Sosuave Notu: Don Juan ruhu canının istediği yazıda istediği zaman belirir!]

Genç adam seslendi, “Konuş kutsal ruh!”

“Onunla ben konuşacağım” dedi Pook. “Sen nereden çıktın?”

Don Juan ruhu sessiz ve dingin bir şekilde, yıkılmaz bir edayla duruyordu.

“Konuş be ruh! Mutlak gerçeği konuş!”

Ve Don Juan ruhu, erkeklerin dönüştükleri aşağılık hayvanlara büyük bir kızgınlıkla bakarak, elindeki tabletleri, Don Juanı görünce çil yavrusu gibi kaçışan iyi çocuklara fırlattı. Şu sözleri konuştu ve bir ışık demeti içinde gözden kayboldu :

“Kendini olduğun gibi göremezsen kendin olamazsın. Karakterini mutluluk için feda edersen, eninde sonunda mutluluğunu da yıkıp geçersin. Durumu kontol edemeyebilirsin, ama kendini, duygularını ve hayatını kontrol edebilirsin. Sen kendini sevmeye başlamadan, bir kadın seni sevmeyecek. Kendi erkek doğana hakim olmadan, kadın doğasına hakim olamazsın. Önce onun seni nasıl elde edeceğine odaklanmadan, sen onu elde edemezsin. Bu forumun prensiplerini, bu forumu terk etmeden tam olarak anlayamazsın. Başkasının sevgisini, kendi sevgini bedava peşkeş çekerek elde edemezsin. Kendi arzularını, arzularının ahlakını yıkıp geçmesine izin vererek tatmin edemezsin. Hayallerini ve onları gerçekleştirmek için yürümen gereken yolu reddederek kendin olamazsın, kendini bulamazsın.

Sonraki Bölüm : Onbirinci Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Dokuzuncu Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Sekizinci Ders

Kadınlarla başarılı olmayı ne kadar da çok istiyordu! Neden başkaları başarılı iken kendisi başarısızdı? Berkecanların kızlara ulaşmak için tek yaptığı nefes almak iken kendisi her yolu denese de kızlara ulaşamıyordu. Ah ah, o aşkın sağ gösterip sol vuran acısı! O kız çok güzel ve harika ama onu sadece arkadaş olarak görüyor. Aslında bugüne kadar genç adamın arzu duyduğu her kadın onu arkadaş ya da daha alt rütbeli olarak gördü.

Artık değişim zamanıydı! Bilgi bu işin anahtarıydı, bunu biliyordu. Kitapları, makaleleri, kadın doğası ve kadında romantik ilgi yaratmakla ilgili her bilgiyi yalayıp yuttu.

Ve birgün Manual isimli İspanyol elemanla karşılaştı.

Manual dedi ki : “Dikkatini bana ver! Senin savaş planını açıklıyorum : “

Psikolojik manevralar! NLP (Neuro-linguistic programming) öğrenmelisin! Artık şöyle konuşacaksın : “Biriyle O BAĞI KURDUĞUNDA, o SICAK, GÜVENLİ ve RAHAT hissi, aranızda bir şeyler olabilir …” Manual ile beraber kadınlar, ayarları ile oynayabileceğin psikolojik enstrümanların toplamı haline geldi.

“Rehberler! Kadınlarla Sosyal Durumlar kitapçığını okuyup ezberlemelisin.” Genç adam artık kadın şöyle yaparsa böyle yapması gerektiğini ya da böyle yaparsa şöyle yapması gerektiğini, vs  vs … biliyordu. Manual’in rehberini takip ederek, sürekli başarıya ulaştı.

“Bilgi sonsuz! Her zaman daha fazla bilgiye ihtiyacın var,” dedi Manual. Bunu genç adamın gözlerinin önünden geçen sayısız makale takip etti. Genç adam sabahtan akşama kadar bilgisayar başındaydı.

“Seni seviyorum Manual” diye ağladı genç adam. Durum ne olursa olsun Manual’ın bir çözümü vardı. Sabah akşam Manual’a danışıyor, Manual’ın öğretisini ezberliyor ve Manual’a tapıyordu.

Ama … Ama yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. “Telefonda 20 dakikadan fazla konuşma” kuralını kafasına kazımıştı ama sürekli ihlal ediyordu … ve yine de başarılıydı! “Asla taviz verme” kuralını beynine kazımıştı ama … Bu kuralı ihmal ettiğinde çok yanmıştı ama bu sefer başarılıydı. Kısa sürede fazlaca katı takip ettiği kurallar yaptıklarını baltalamaya başladı.

“Ahhh” dedi genç adam. “Bu kural ve rehberler benim kendine güvenime ayağa kalkması için baston oldular. Ama bunların bir limiti var.” Genç adam gülümsedi. “Kural ve rehberler yürümeyi öğrenene kadar tutunacağın destekler.”

Artık İspanyol eleman Manual’in öğretisinin diktası altında olmamalıydı! Artık kendi başına uçup kükreyebilirdi. Yani …

Formüllerle sınırlı kalma!

“Peki rehberler ve kurallar başarı getirdi ise, onları neden kullanmayı bıraksım ki?”

“Zira genç adam başarısını kurallar ve rehberlerin kendilerine borçlu olmadığının farkına vardı. Başarı, kuralların ve rehberlerin dayattığı eğlenen zihin yapısından geliyordu.”

Diğer genç adamın hikayesini dinleyen genç adamın kafası karıştı. Bunun üzerine Pook, hiç bitmeyen sihirli yetenekleri ile, 2 erkeğin bir anda yanlarında belirmesini sağladı.

“Bunlardan biri” dedi Pook. “Bir aktör”. Ve üçü aktörün bir Herkül, bir 5. Henry, bir Hamlet ve sırayla H ile başlayan tüm kahramanlara dönüşümünü izlediler. Ama gerçekte aktör, kaybedenin tekiydi.

“O kahramana ne oldu?” diye içinden geçirdi genç adam.

Sonra diğer adamı izlediler.

“Bu adam kahramanca davranıyor” dedi genç adam.

“Gerçekten de öyle,” dedi Pook. “Biri doğal diğeri ise senaryo.”

“Ama senaryonun problemi ne?”

“Bir problemi yok! Ama senaryo ve rehberlerin amacını anlamak lazım.”

“Nedir bu amaç?”

Pook bunun üzerine genç adamı iki farklı erkek grubuna tepeden bakan bir yere götürdü. Bir grup ortadaki tahtta oturan Manual isimli İspanyol elemanın etrafında dönüyordu. Diğer grup ise ara sıra Manual’a danışsalarda, kendi yollarına gidiyorlardı.

“Burdaki mesaj nedir?”

“Basit” dedi Pook. “Manual’ın esprisi sana başarı sağlaması değil. Öyle olsa hayat boyu ona muhtaçsın. Manual’ın varolmasındaki tek amaç, sana başarıya giden yolları ve başarının nasıl bir şey olduğunu göstermektir, başarı sağlamak değil.”

“Yani …?”

“Yani geçmişte birkaç adam başarıya ulaştılar ve Manual’ı yarattılar. Manual onların otomasyonu, yeni gelenlere sürekli cevap veren robotu. Baştan çıkarma sanatında ve başarıda nihai amaç işin erkeğin doğası halini almasıdır. Bir kere içselleşirdin mi, Manual’a ihtiyacın kalmaz ve hayatın sana fırlattığı her kadınla başa çıkabilirsin.”

“Agghh!” dedi genç adam saçını başını yolarak. “Eskiden kadınları nazik melekler sanıyordum ve problemin kötü çocuklar olduğunu düşünüyordum! Bu bilgiler kadınlar hakkında inandığım tüm idealleri tuzla buz ediyor.”

Pook başını salladı. Şu aşağıdakiler bilmem gereken birkaç sert gerçek :

Kadınlar kendilerine sadık bir kaybedenle olmaktansa başarılı bir erkeği paylaşmayı tercih ederler.

Birçok kadın aşk için evlenmez.

Birçok boşanma erkeğin kadını sevdiği ama kadının erkekten iğrendiği bir durumda olur.

Uzun süreli evliliklerde bile Don Juan olmanız gereklidir.

Masum tatlı kız genellikle en azgınıdır ve muhtemelen masum da değildir.

Birçok kadın tipinize, kariyerinize ve onlara verebileceğinize, karakterinizden ve ahlakınızdan daha fazla önem verir.

Kadınlar erkeklerin hayal edebileceğinden çok daha fazla cinselliğe sahiptir.

Kadınlar dahiliğe değil güce ve hayal gücüne çekim duyarlar.

Kadınların tek amacı birlikteliktir, zevk ya da çocuk yapmak için. Senin felsefeni takmaz.

Kadınlar seks esnasında seks objesi gibi davranılmayı isterler ve bunu takdir ederler.

Kadınlar sosyal bağlantılara önem verirler, onlara bu öğretilir. Sen onun egosu olursun.

Sonraki Bölüm : Onuncu Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)

 

Pook’un Kitabı – 15 Ders – Sekizinci Ders

Pook’un Kitabı – Giriş ve 15 Ders

Önceki Bölüm : Pook’un Kitabı – Yedinci Ders

Artık genç adamın kadınlar konusunda bol bol savaş planları vardı. “Eğer şöyle yaparsa …” dedi genç adam, “ben de şöyle yaparım.” İlgi sinyallerini ezberledi ve kafasını bu konuda yapılan felsefe ile doldurdu.

Fakat şuna da şahit olup duruyordu : kadınları baştan çıkarmak konusunu bilmeyen birçok erkek, skor üzerine skor kaydediyorlardı. Bu nasıl olabilirdi?

Aynı zamanda büyük bir problemle de karşı karşıyaydı. Bir kadınlar normal bir şekilde konuşurken oldukça rahattı. Ama ucunda cinsellik varken konuşmak, kendisini suçlu ve kirli hissetmesine neden oluyordu.

Arzusuz olmak onu muhtaç olmaktan koruyordu tamam ama bu ona kadın getirmiyordu. Aslında, kadınları arzulayan erkeklerin arzuları karşılık buluyordu.

Ve sonunda kafasına dank etti,

“Sadece Cinsel Olanlar kızları elde ediyorlardı.”

“Bunu anlamıyorum Pook!”

Bunun üzerine Pook genç adamı alıp Leonardo da Vinci’nin atölyesine götürdü. Genç adam oturup, büyük bir ekranın önünde duran Pook’u izlemeye başladı. Leonardo’nun Erkek resmi gibi, Pook’un da bir Kadın resmi vardı.

Pook işaret parmağı ile Kadın’a dokundu. “Kadınlar,” dedi, “tamamen cinsellik dolu yaratıklardır. Senin entellektüelliğine tepki vermezler. Senin zekana tepki vermezler. Sadece senin cinselliğine tepki verirler.”

“Pook, ne demek istiyorsun?”

“Çoğu erkek kendi cinselliklerinden korkarlar! Efendi adamlara bak! Onlar erkek değiller, androjenler. Oyuncak ayı gibiler.”

Genç adam anlamıyordu. Pook bir efendi adamı ve bir kadını yanlarına çağırdı.

“Bak,” dedi Pook. “Kadın efendi erkeği kendi zevk sarayına çağırdı. Seksi elbiseler giyiyor …” (Genç adam onaylayarak kafasını salladı ve ağzından salyalar akarak kadına baktı.) “O KADIN olmakla meşgul. (Genç adam yine onaylayarak başını sallladı.) “Kadın basit bir şekilde kadınlığını yaşıyor … Şimdi de efendi erkeğe bak!”

Efendi erkek oldukça rahatsız ve endişeli görünüyordu.

“Efendi erkek ERKEK olamıyor. Olduğu şeyi olamıyor. Bu kadar yeter.”

Pook başka bir örneği yanına çağırdı.

“Burada Efendi erkek, hatuna arkadaş oyunu ile sülük gibi yapışmış.”

“Neyse, gel kadına soralım. Ey kadın, söyle bize. Efendi erkeğin penisi var mı?”

“Ne? Mr. Efendi Erkeğin mi? YOK TABİİ! Onun bir penisi olamaz!”

Fakat genç adamın kafası hala karışıktı. “Hala anlamadım.”

“Bir kızla ilişkinin neyle ilgili olmasını isterdin?”

“Şey …”

“Onunla bütün gün DNA ve genetik hakkında kmı konuşmak istersin?”

Genç adam güldü : “Tabii ki hayır!”

“O zaman onunla DNA ve genetik hakkında konuşmayı bırak! Onunla İNEK konuları konuşmayı bırak. Kendine laboratuar arkadaşı aramıyorsun değil mi?”

“Ben seks istiyorum. Cinsellik içeren bir ilişki istiyorum.”

“O zaman kendi cinselliğini ortaya çıkar. Erkek ol, erkek gibi konuş, erkek gibi davran. Hareketli ve maceracı şeyler yap. Çok sevdiğin şeyler hakkında konuşmak başka şey ama çoğu erkek sadece konuşmuş olmak için konuşur.”

“Eğer kendimi, görünüşümü, hareketlerimi cinsellik kokan şekilde düzenlersem, kadınlar bunu mu takip eder?

“EVET AYNEN!”

Sonraki Bölüm : Dokuzuncu Ders

Pook’un Kitabının Tamamı (PDF 385 Sayfa)