Madem Mahmut abi evlenilecek kadınların özelliklerini anlattı, ben de size bu tarz kadınların niye feministler tarafından sevilmediğini anlatayım. Hem de ekşi sözlük üzerindeki ibretlik bir entry ve tartışma üzerinden.
Sözlükte “gokkusagindaki ruh” nickli kadın yazar, çalışmayı bıraktıktan sonra evliğinde mutluluğu nasıl yakaladığını şöyle anlatmış:
calistigim zamanlar esimle aramizda tartismalar olurdu. bunlar genelde utusuz gomlekleri, yikanamamis camasirlari, yine dunden kalan yemekler vb. konularda olurdu. esim asla ev isi ve yemek yapmazdi. ben de ondan sonra eve geldigim halde bunlarla ugrastigim, o uyurken utu ve temizlik yaptigim icin gergin ve kizgin olurdum. gel zaman git zaman ev kredimiz bitip maddi olarak duzluge cikinca cocuk planlari devreye girdi ve bebegim icin isten ayrildim zira aldigim maas cocuk bakicisi masrafini ancak karsiliyordu. esim de benim maasimin yaklasik 4 katini aldigi icin isten benim ayrilmam ve cocuga bakmam finansal acidan daha dogruydu.
simdi gercekten hersey cok yolunda. utulu gomlegi gectim, utulu donlar, her aksam iki cesit yemek, salatasina kadar hersey ve mutlu bir cocuk var… ve her aksam eve yorgun argin ve gergin gelmedigim icin ayiptir soylemesi gelsin cowgirller gitsin blowjoblar … yorgun kadin (ve erkek) maalesef cinsel hayatina herkes gibi ozen gosteremez. en azindan ben o kadar yorgunlugun uzerine uyumayi tercih ederdim.
isi birakmam maddi olarak olmasa da manevi olarak evimizdeki huzuru fazlasiyla arttirdi. ha ama benim gelirim yuksek degildi. maasim 5-6 bin olsaydi 2 bin bakiciya verip uzerine hala para kalsaydi bu karari bu kadar kolay alamazdim herhalde.
edit: 3 dil biliyorum universite mezunuyum ve cocugumun en iyi okullarda okumasini istiyorum. bunu eve 500 tl fazla girip, bakici kadinlarin elinde buyuyup, anne babasini mutsuz gorerek basaramaz. daha 2 yasinda bile degil ingilizce kelime dagarcigi turkcesi kadar. her gun ozenle ogretiyorum herseyi ilmek ilmek. oyun gruplarina katiliyoruz, muzeleri, cocuk parklarini geziyoruz. haftada bir kelime turkce ve ingilizce harici baska dillerden bir sozcuk ogreniyoruz. bu hafta “hola” ogrendik mesela. ona gonlunce vakit harciyorum. ben eminim ki cok basarili ve guclu bir kadin olacak.
Hanımefendi gayet mantıklı bir açıklamayla dışarıdaki iş yükü bittiği için ev işlerini daha kolay yaptığını, çocuğuyla daha iyi ilgilendiğini ve onun da eğitimine katkı sağladığını, ve cinsel hayatlarının da gözle görülür ölçüde iyileştiğini söylemiş. Kısacası anne mutlu, baba mutlu, çocuk mutlu. Buraya kadar bir sorun görebiliyor musunuz? Ben de göremiyorum. Hatta şu tarz bir evlilik eminim genç arkadaşlarımızın da, ileride evlenmeyi düşünen benim de hayalim.
Ama bunu gören feminikler boş durur mu? Kadının ne erkekten para dilenmesi kalmış, ne ataerkil düzene boyun eğmesi, ne de geri kafalılığı … ilgili yazının devamında hakaretler gırla (üçüncü sayfa sonunda başlıyor). Hepsini buraya tek tek yazmam imkansız, ancak özet geçersem klasik feminik utandırma taktikleri ile kadını yerden yere vurmuşlar.
Peki bu evlenilecek kadının harika bir örneği olan ablanın evine ve kocasına olan bu bağlılığı ve bu hayat enerjisi feminikleri niye kızdırıyor? Bana kalırsa iki temel sebep var:
- Alfa dul sendromu. Belirli bir yaşa kadar erkeklerle gününü gün edip daha sonra evlenecek erkek bulamayan, alfa erkek eşiği yüksek olduğu için bulduğunu da beğenemeyen hatunlar evliliğe bok atar. Bunun sebebi, kadınların her zaman yaptığı gibi hatayı kendinde aramadan birilerine bok atma yani evde kalma sebeplerini rasyonalize etme çabası. “Ben evlenilecek kadın olamadım” demek yerine “evlenip kocasına yemek yapan kadınlar köledir” diyerek üstlerindeki sorumluluğu kaldırmış oluyorlar.
- Ego yatırımı. Bir düşünceye ne kadar uzun süre inanırsanız o düşüncenin aksi ispatlandığı zaman karşı çıkışınız o kadar sert olur. Mesela kırmızı hapla tanışan meriçlerin can siperane bir şekilde yaptıklarını savunması gibi. Mesela Orta Çağ kilisesinin dünya dönüyor denince bunu diyen bilim insanlarını aforoz etmesi gibi. Çünkü onlar bu düşünceye yatırım yapmışlardı, aksini öyle hemen kolayca kabul etmek yıllarca inandırdıkları egolarına bir darbe olacaktı.
- İşte bu ablamıza karşı feminiklerin saldırıları da ego yatırımının birer örneği. Okumuş ama ev hanımı olarak hayatına devam kadınların mutsuz olacağına dair feminik propagandaya kendilerini öyle kaptırmışlar ki bunun aksi tek bir örnek bile saldırıya geçmelerine neden oluyor. İşin komiği, kadın altını çizerek mutlu olduğunu söylediği halde devamında gelen entryler “hayır sen mutsuzsun! mutlu olamazsın! kocan seni kandırıyor! aslında sen zincire bağlı çalıştırılan kölesin!” diye ağzından salyalarak saçarak bu durumu inkar etmeye çalışıyor. Kadının nasıl hissettiğini kadından iyi biliyorlar amk, komediye gel. Götü boklu bir aile şirketinde 2000 tl için eşek gibi çalışmak özgürlük; ama evde kocana ve çocuklarına yemek yapmak, hem kendinin hem onun yüklerini hafifletmek kölelik.
Her daim kadınların özgürlüğünü ve tercih haklarını savunduğunu söyleyen feminikler, “kendi özgür iradesiyle” işini bırakıp ev hanımlığa geçen bir kadına fütursuzca saldırıyor. Çünkü feminizme göre özgürlük ancak erkeklere hayatı zindan edip, ardından 40lı yaşlarda 32832 tane kediyle aynı evde yaşayarak elde edilebilir. Mutluluk gibi tanımı çok geniş bir kavramın kocaya iki kap yemek yapmakla biteceğini iddia eden bir güruh var karşınızda. O yüzden size daha ikinci buluşmada “kadın erkek eşitliğine inanıyorum” (hukuki eşitliği kastetmiyorum tabi ev işlerini paylaşma anlamında eşitlik), “ev işi yapmam”, “ay çocuk ayak bağı” ne diyen kızlardan ayaklarınızı götünüze vura vura kaçın, o kadar diyorum.
Hatta iyi gelirli bir kariyeri olup da 29-30 yaşına geldiğinde hala evlenmemiş bir hatun da bunun lacivertidir, onlardan da kaçın. Ben kaçtım, hiç pişman olduğumu hatırlamıyorum.
Ha az kalsın unutuyordum, bu ablamız gibi geleneksel kadın erkek rollerinden gocunmayan bir hatun bulursanız evlilik vaktiniz geldi demektir.