Üç Adımda İçinizdeki Merici Öldürün

Meriçlik çağımızın büyük vebası. Her erkek, özellikle de genç yaşlarda, bu derde düşüyor. Hatta yıllar geçse de hala bunun farkına varamayıp kadınlara iyilik yaparak, destek olarak yatağa giden yolu açacağını düşünenler var. Daha kötüsü darbe yediği halde yaptığını savunmaya devam edenler var. Ben de geçmişte bunlardan biriydim ve kırmızı hap sonrası aşağıdaki üç kurala dikkat ederek içimdeki merici tahtalı köye yolladım.

1. Anne, kız kardeş, babaanne, anneanne, hala, teyze gibi birinci dereceden akrabalarınız dışında hiçbir kadına iyilik yapmayın. Meriçliğin temel başlangıç noktasıdır bu iyilik meselesi. Kıza yaranmak için yaptığınız her iyilik onun gözündeki pısırık, yalaka erkek imajını güçlendiriyor. Bahsettiğim iyilikler bilgisayar tamir etme, kızın eşyasını taşıma, ödevine/sunumuna yardım etme, yiyecek veya içecek ısmarlama gibi şeyler. Örnekleri elbette çoğaltabiliriz. Burada ana fikir, kızın siz olmadan halledebileceği her sorunu (ki kızların sorunların çoğu zaman eften püften meseleler olduğu için bu sorunların neredeyse yüzde 95’idir) kıza bırakmak. Merak etmeyin, ölmeyecek. Ölüm veya sağlık gibi hayati meseleler varsa o başka tabii. Ama o konularda da zaten elinizden gelen pek bir şey olacağını sanmıyorum.

2. Hiçbir kadınla samimi arkadaş olmayın. İsterse karşınızdaki ilgi duymadığınız bir kadın olsun. “Onunla bir ilişki düşünmüyorum ne olacak ki?” demeyin. Hele de okul ve iş yaşamında ister istemez artan samimiyet sizi kadınlarla arkadaşlık fikrine daha çabuk alıştırıyor. Bu durum, uzun vadede ilişki/seks düşündüğünüz kadınlara da aynı biçimde yaklaşmanıza neden oluyor. Yani bir nevi alışkanlığa dönüşüyor ve aradaki gizemi azaltarak arzuyu anında öldürüyor. Hele ki uzun mesajlaşma falan kesinlikle 10 kusurlu hareketten biri.

Peki kadınla görüşmeden, konuşmadan nasıl işi ilerleteceğiz? Benim demek istediğim yabani gibi davranmak değil; sadece kadınla kanka moduna girmeyin. Günde 7-8 saati birlikte geçirmeyin, her boku birlikte yapmayın, yapışık ikiz gibi dolaşmayın. Sadece baş başa buluşma olduğunda kadınla samimi olun. Zaten orası kendine güvenen esprili bir dille ve dokunarak kadını kendimize bağlayacağımız yer.

3. Hiçbir kadının derdini dinlemeyin. Bu davranış, ağzınızdan tek kelime çıkmadan sizi pasif meriç konumuna sokuyor. Unutmayın ki kızlar kendi aralarında boktan bir meseleyi bile saatlerce tartışma kapasitesine sahip. Diğer kızlarla yapmaya alışık olduğu bu hareketi sizle de yapmasına izin verdiğiniz zaman bilin bakalım ne oluyor? Kızın derdini saatlerce dinleyebilecek “başka bir kız arkadaş” oluyorsunuz. Yani kız sizi bırakın sevgili/seks adayı olarak görmeyi erkek olarak bile göremiyor.

Tabii bunları ilk yaptığınızda kadınlar size “öküz, odun, kaba herif” diye kızacak. Hatta bazıları feminik masallarıyla soslanmış şövalyelik dersleri verecek. Gülüp geçin, çünkü kendisini kullandırmayan bir erkekle karşılaşmanın şokunu yaşayıp shit test atıyorlar. Bunları duymanız doğru yolda olduğunuzu gösteriyor. Belki o kadınla ilişkiniz bozulacak; ama meriçlik yapmamanın getirdiği özsaygı kendinize bakışınızı ve duruşunuzu değiştirecek.

Daha da önemlisi kadın bu kararlı davranışlarınızdan ötürü sizi kafasında etrafındaki meriç topluluğundan çok daha farklı ve üstün bir yere koyacak, eliniz güçlenecek. Tecrübeyle sabit.

Gerçekte 250 kişinin tamamıyla rekabet etmiyorsun

Erkek kardeşim bir keresinde eyalet dışında bir işe başvurmuştu.

Pozisyon için 250 kişi daha işe başvurmuştu ve matematik açıdan şansı 250’de 1 gibi görünüyordu.

İşe alım sürecine girmeye karar verdiğinde telefonda konuştuk. “Lee, insanlar bana hiç şansım olmadığınız zira işi almak için bir sürü insanın başvurduğunu söylüyorlar” dedi.

“Evet, tahmin edebiliyorum” dedim.

“Ama olay şu ki ben bütün o adamlarla rekabet etmiyorum. Şimdiden onların çoğundan daha iyiyim.”

Küstahça mı geldi? Öyle değil. Objektif baktığında doğru söylüyordu.

Biz küçükken babamız ve büyükbabalarımız bize “sağlam ve güçlü bir şekilde el sıkış”, “zamanında gel”, vs. gibi şeyler öğretmişti. Her erkeğin bilmesi gereken temel şeyler.

Fakat günümüzde, bunlar çok ve boş konuşan soyaoğlanlar arasında yaygın şeyler değiller. Benim birader de Millenial ama öyle davranmıyor.

Tabii ki insanlar belli ırk kotalarını doldurmak gibi şeyler için işe alındıklarından iş piyasası kötü ama yetenek / yeterlilik hala sizi bir yerlere çıkarabilir, özellikle de küçük işletmeler dünyasında. Benim erkek kardeşimin avantajı, el bebek  gül bebek büyütülmemesi. Daha önce bu yollardan geçmiş sert erkekler tarafından büyütüldü.

Birden fazla görüşmeye gitti. Hepsine gitti, el sıkıştı, işin başındakilerle görüştü, isimleri hatırladı, binadaki diğer çalışanlarla konuştu ve patron içeri girerken kafası ile selam vermek üzere oto parkta kahve içti.

Bir ay içinde elene elene 10 aday kaldı. Benim birader de bunlardan biri idi.

Sonunda işe birini aldılar- ama o kişi benim birader değildi.

Omuz silkti. Ucundan kaçırmıştı.

Ama sonra patron kardeşimi aradı ve dedi ki “dinle, senin bizim takımda olmanı istiyoruz, bir yerlerde, herhangi bir yerde. Yukarıdakilerle konuştum ve eğer becerebilirsek sana bir pozisyon açacağız.”

Kısa süre sonra, birader yeni pozisyonda işe alındı.

Şaşırmadım.

Evlilik istatistiklerine bakıp “AMAN ALLAHIM, BOŞANMA ORANLARINA BAK!” diyebilirsiniz.

Bir çocuk yetiştirmenin masraflarına bakıp “AMAN ALLAHIM, BEN ÇOCUK SAHİBİ OLAMAM” diyebilirsiniz.

“ŞANSIM 250’DE BİR, KAZANMA ŞANSIM YOK!” diyebilirsiniz.

Ama çoğu insanın yememesi gerekirken patates cipsi yemeyi bırakacak kadar bile öz kontrolü yok. Çoğu insanda gelecek için para biriktirecek, bir köpeği eğitecek ya da oyunu öğrenecek kadar sabır yok. Bunun yerine istatistiklere bakıp hırlıyorlar. Dünyanın adil bir yer olmadığından ya da kadınların şeytani olduğundan ya da kimsenin işe adam almadığından şikayet edip duruyorlar. Ve o siktiğimin köpeği koltuğa işemeye devam ediyor!

Rekabet ettiğiniz adamlar bunlar. Şansınız düşündüğünüz kadar az değil.

Çeviri : You’re not really competing against all 250

Dread Game Bölüm III – Yumurtlama Dönemindeki Korku Oyunu

Geçenlerde ilginç bir makale dikkatimi çekti, içinde gördüğüm yararlı bilgilerden ötürü havada kalan bazı konuları bunun üzerinden anlatmayı düşündüm.

Kadınlar Çekici Buldukları Eşlerini Yumurtlama Dönemindeki Kadınlardan Uzak Tutuyor

Başlıktan da anlayacağınız gibi bu çalışmadaki bulguların birçoğu kırmızı hap ilkeleri ile uyumlu. Ama değinilmesi gereken başka yönler de var. Bu çalışmayı ele almadan önce hatırlatmak isterim ki kadınların bu korumacı davranışları, araştırmacıların “çekici eşler” diye tanımladığı durumun etrafında şekilleniyor. Kadından kadına değişen bu çekicilik algısı, benim analizimin de temelinde yatan düşünce.

Kadınların başka kadınlarla kurduğu arkadaşlıklar hem fırsatlar hem de potansiyel tehditler oluşturmaktadır ve eşlerini kaybetmek de bu tehlikelere dâhildir. Hemcinsleriyle arkadaşlığın yararlarını artırmak ve maliyetlerini azaltmak isteyen kadınların eşlerini koruma yoluyla bunu gerçekleştirmesini tavsiye etmekteyiz. Kadınlar, başka kadınların eşlerini elinden alma potansiyeli olup olmadığını gösteren sosyal işaretlere dikkat ederler. Biz de bu çalışmada böyle bir işareti değerlendiriyoruz: başka kadınların doğurganlığı. Erkekler yumurtlama dönemindeki kadınları çekici bulur; aynı şekilde bu kadınlar da çekici erkekleri arzularlar. Dolayısıyla yumurtlama dönemindeki kadınlar diğer kadınların romantik ilişkileri açısından tehdit oluşturabilir. Yapılan 4 deneyde evli veya ilişkisi olan kadınlara yumurtlama ve adet dönemindeki farklı kadınların fotoğrafları gösterilmiş ve deneklerin yumurtlama dönemindeki kadınlardan pek hoşlanmazken adet dönemindeki kadınlara böyle yaklaşmadıkları gözlemlenmiştir. Ancak bu eğilim sadece eşleri çekici olan kadınlarda görülmüştür. Yumurtlama dönemindeki kadınların fotoğrafına bakan bu kadınların kendi eşlerine olan cinsel isteği de artmıştır. Bu bulgular, kadınların diğer kadınların doğurganlık işaretlerine dikkat ettiklerini ve eşlerini bu kadından korumak için çeşitli yollara başvurduklarını (söz konusu kadınları dışlamak, eşine normalden fazla ilgi göstermek vb.) göstermektedir.

Bu çalışma daha en başından iki kırmızı hap düşüncesini doğruluyor: CPD’nin pasif korku oyununa etkisi ve adet döngüsünün bir kadının cinsel arzuları ile yumurtlama dönemindeki cinsel cazibesini artırma çabasına etkisi.

Çiftlerin kendi CPD ve eşlerinin CPD’nin farkında olmasının erkekler ile kadınlar arasındaki ilişki dinamiğinde oynadığı role ve bu durumun ilişkinin sağlamlığını nasıl belirlediğine daha önce değinmiştim. İşte yukarıdaki çalışma da bu dinamiğin altında yatan sebepleri gözler önüne seriyor. Çünkü bir birey eşinin CPD’ni ne kadar yüksek görüyorsa koruma güdüsü de o kadar yüksek oluyor. Eş koruma güdüsü, hem bireylerin CPD hem de sosyal ortamdaki diğer insanların CPD’ne göre şekilleniyor.

Dolayısıyla bir kadın başka kadınların eşini arzuladığını gördüğü anda harekete geçmektedir. Örneğin, kadınların yarısından fazlası eşi olan bir erkeği arzuladıklarını ve eşi olan erkeklerin yüzde 80’i de başka bir kadının hedefi olduklarını belirtiyor. Bu erkeklerin neredeyse yarısı da bu kadınlarla “işi ileri götürdüklerini” kabul ediyor. Bu yüzden kadınların eşlerini korumaya çalışması mantıklı bir davranıştır.

Okuyucularım lütfen bu çalışmanın giriş ve sonuç kısımlarını okusunlar. Tabii ki bazı kadınlar erkeklerin kendilerine gösterilen ilgiyi yanlış anladığı konusunda ısrarcı olacaklardır. Bu da kadınların en temel amaçlarından birine hizmet eden bir sosyal gelenektir: İnandırıcı reddetme. Erkeklerin egoist ve salak oldukları için kadınlardan gördükleri ilgiyi yanlış anladıkları fikri ne kadar yaygınlaştırılırsa kadınların gösterdikleri ilgiyi inkâr etmesi için o kadar rahat olur. Erkeğin ilgi gösteren kadını beğenmemesi veya başka bir kadını tercih etmesi durumunda ise kadın bu kez de reddedilişini örtecek bir bahane elde etmiş olur.

Tarih boyunca erkekler eşlerini başka erkeklerden korumak için bir yerlere kapatırken (örneğin haremler) kadınlar da benzer şekilde eşlerini potansiyel avcılardan uzaklaştırmışlar ve rekabetin getireceği maliyetleri önlemeye çalışmışlardır. Bu strateji, kadının potansiyel tehditleri tespit edebilme becerisine bağlıdır. Kendini ve eşini potansiyel avcılardan (yani diğer kadınlardan) uzak tutmaya çalışan bir kadın, kocasının sadakatini kontrol alsa da başka kadınlarla kuracağı dostluklardan vazgeçmektedir.

Söz konusu çalışma, kadınların eşlerini yüksek CPD’li diğer kadınlar (yani seksi buldukları kadınlardan) ve yumurtlama dönemindeki kadınlardan örtülü bir biçimde korumaya çalıştıklarını gösteriyor. Bu durum, bir kadının kıyafet, süslenme, ses tonu, koku, cinsel yakınlık gibi yumurtlama dönemi göstergelerini bilinçaltında sezebildiğini ve aynı zamanda hemcinsleriyle arkadaşlıklarını bozmadan “yüksek değerli” cinsel yatırımlarını korumak için örtülü yöntemler geliştirdiklerini gösteriyor.

Böylece kadınların diğer kadınlardan gelecek hafifmeşrep davranışlara karşı tetikte olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. Ancak yumurtlama döneminin mesajları bazen çok ince olduğu için kadınlar açıkça sergilenen “hafifmeşrep” davranışların ötesine geçen işaretleri de fark edecek şekilde evrim geçirmiş. Kadının kendisinden daha yüksek CPD sahibi eşini korumasının evrimsel açıdan önemi de burada yatıyor. Bu hassasiyet kadının psikolojik yapısının parçası.

Ayrıca, bir kadın kendisini ve eşini sürekli olarak sosyal ortamlardan uzaklaştırmaya çalışıyorsa uyumsuzluk ve anaç olmamakla suçlanarak kötü bir arkadaş gibi görülebilir. Bu durum kadının hemcinsleriyle arkadaşlık kurmasını zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda eşi tarafından da zor, geçimsiz, güvenilmez ve kontrol delisi olarak görülmesine neden oluyor. Yani bir taraftan kadının diğer kadınları uzaklaştırması sonucunda hemcins arkadaşlığından elde edeceği faydalar azalırken diğer taraftan kendi sosyal ortamına girmesini izin verdiği kadınlara eşini elinden alması için fırsat ve motivasyon sunmuş oluyor.

Bu eş koruma güdüsünü, güzel kadınların dolu likör sektöründe çalıştığım evlilik dönemim ve kırmızı haptan haberimin olmadığı 20’li yaşlarımdaki ilişkilerimde de gözlemlemiştim. O zamanlar kız arkadaşlarım kıskançlık yaptığında “hatun milleti manyak işte” deyip geçerdim. Ancak nedense bu kıskançlık krizleri benzer zamanlarda ortaya çıkıyordu. Eşinizin veya sevgilinizin kıskançlık yaptığı, sizinle zaman geçirme isteğinin arttığı veya size karşı cinsel açıdan daha yakın olduğu dönemler size garip geliyor olabilir. Bir kadının sizi diğer kadınlardan koruma çabası, kadın gözündeki CPD’nizin en temel göstergesidir. Çünkü bir kadın ancak “çekici bulduğu” adamı korumaya uğraşır.

Bu bilgiye sahip olmak kırmızı hap farkındalığı açısından önemli; çünkü kadına sormadan CPD açısından nasıl bir konumda bulunduğunuzu kolaylıkla anlarsınız. Bir kadının gözündeki çekicilik, daha doğrusu alfalık, seviyeniz onun kendi CPD’ni nasıl gördüğüyle alakalıdır. Uzun ilişkide erkekler çoğu zaman bu dengeyi kaybederek yanlarındaki ortalama kadından daha iyisini bulamayacaklarını düşünmeye başlıyor. Düşük CPD sahibi kadınların yüksek CPD’li erkeklere karşı sıkça oynadığı bir oyun vardır: Erkeği diğer kadınlardan korumak için değersiz biri gibi göstermek. Bu değersizleştirme çabası, erkeği triple sindirme, azarlama veya başka kadınlara bakmakla suçlama şeklinde baş gösterebilir. Böylece kadın yüksek değere sahip bir erkeğin kendini sınırlamasını ve sürekli olarak düşük değerli karısına/kız arkadaşına yaranmaya çalışmasını sağlar.

Şimdi bazı okuyucular feminizm odaklı bir sosyal düzende kadınların zaten uzun süreli maddi rahatlığa sahip olduğunu ve nafaka, çocuk desteği gibi imkânlarla ellerini güçlendirdikleri için kocalarını koruma gereği duymayacaklarını düşünebilir. Ancak kadınların psikolojik yapısı henüz bu noktaları hesaba katacak kadar evrim geçirmedi. Her ne kadar maddi durumları garanti altına alınmış olsa da güvende olduklarını hissettirecek işaretleri görmek istiyorlar.

Pasif Korku Oyunu

Peki, kadınların bu koruma içgüdüsünü kendimiz için kullanmak adına nasıl bir bilgiye dönüştürebiliriz? Bu sorunun cevabını yukarıda verdim zaten. CPD’nizi yükselterek kadına karşı pasif korku oyununu başlatmış oluyorsunuz.

Korku oyunu meselesini gündeme getirdiğim için bana öfke duyanlar oldu. Sürekli olarak bunun manipülasyon ve kadınla erkeğin arasındaki güveni yıkacak bir yöntem olduğunu söyleyip duruyorlar. Ancak bu kişilerin (özellikle de kadınların) fark edemediği nokta şu: Çoğu ilişkide korku oyunu o ya da bu şekilde oynanıyor. Hem erkeğin hem de kadının eşini koruma içgüdüsüyle çeşitli davranışlar sergilemesi, bilinçaltında karşı tarafa yaptıkları yatırımı kaybedeceklerine dair bir korku olduğunun ve sürekli olarak CPD’lerini değerlendirdiklerinin bir kanıtıdır.

Böyle bir olayla karşılaşan erkeklere tavsiyem, yumurtlama dönemindeki korku oyununun işaretlerine dikkat ederek bu durumu eşlerinde bir arzu yaratmak için kullanmalarıdır. Tabii bu dediğim mavi hap zihniyetine taban tabana zıt; çünkü çoğu erkek koruma davranışı sergileyen bir kadının korkularını bastırma ve rahatlatma yoluna gidecektir. Ancak rahatlık ve aşinalık gerçek arzuyu öldüren ve kadının yüksek CPD’nizden ötürü sizi elde tutmak için sevişme isteğini azaltan unsurlardır. Zaten kadın rahatça elinde tutabildiği bir adam için neden rekabete girsin ki?

Yumuşak veya pasif korku oyununun püf noktası, bu oyunları kullanabileceğiniz fırsatlara karşı dikkatli olmak ve gereken durumlarda kadının korkusunu üstü kapalı ve dolaysız bir şekilde tetiklemektir. PUA’ların bu konudaki güzel taktiklerinden birisi de neg atmak veya başka bir deyişle iltifat ediyormuş gibi görünüp dalga geçmektir. Böylelikle kadının egosu biraz da olsa normal bir seviyeye indirilir ve kendisini erkeğe beğendirmek için uğraşır. Pasif korku oyununda da benzer bir mantık vardır.

Kadınların “çekici” buldukları eşlerini koruma içgüdüsü bu oyunu oynamak için güzel bir fırsat sunar. Başka kadınlar sizinle flört ettiğinde bunu değerlendirin, sosyal değerinizi kanıtlayacak durumları kaçırmayın ve kadın sizi korumak istediğinde onu sadakatinize ikna etmeye çalışmayın. Bazen geri adım atmanız gerekebilir; ancak hemen ölümsüz aşkınızı kanıtlama derdine düşmeyin. Kadının içinde bulunduğu çerçeveyi her daim hatırlatın. Unutmayın, kadın size layık olmak istiyor. Bu çabayı elinden alırsanız onun gözündeki değerinizi de kaybedersiniz.

– SERİNİN SONU –

Çeviri: Ovulation and Dread

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Geçmiş saha raporları

 

1-

Küçük bir sahil kasabasındayım, yazlığa yakın yerdeki plajlarda daha çok emekli amca ve teyzeler oluğu için sıkılıyorum, ben de daha merkezdeki plaja gittim. Kendimi suya atıp serinledikten sonra plaja dönüp etrafı kesmeye başladım.

-(Cold approach yöntemiyle) Kızlarla tanışmak için en iyi yerlerden biri olduğu düşünüyorum, hele yanınızda plaj topu, frizbi vs gibi oyuncaklar varsa; hem ortak aktivite de olur. Giriş için de fazla düşünmenize ve heyecan yapmanıza gerek kalmaz.

Sol çaprazımda tek başına oturan bir kız vardı, bir kitap okuyordu. Gülümseyerek yanına gittim, “emekli teyzem de sahilde tek başına kitap okumayı sever” diyerek oturdum. İfadesiz bir suratla hıhıh gibi bir gülme efekti verdi. “Ama belki sen daha eğlencelisindir, tanımam gerekli “dedim. Arkada oturan erkek arkadaşımın hoşuna gitmeyebilir bu düşüncen dedi (arkada bir bar var, gölgelik yerde insanlar oturup bira içiyorlar). Kahkaha atıp, sanırım dedim ve kendi yerime geçtim. Bu sırada biraz ileride iki tane hatunun(HB 8.5 – HB 8) denize girmekte olduklarını görünce ben de denize atladım. Biraz ilerde denizde bir ip ve şamandıralar var, oraya yaklaşınca hatunlara bağırıp “sakın bu ipi geçmeyin ileride köpekbalıkları dolaşıyormuş” dedim. Birbirlerine baktılar, bir süre sonra güldüler.
Sen geçiyor musun diye sordu birisi, o sırada diğeri de dalga geçiyor be inanma dedi. Bir süre cesaret ile ilgili bir muhabbet döndü, bu sırada kızların aslında Hollanda’da yaşadıklarını ve kardeş olduklarını öğrendim. Kızlar güle güle deyip çıktılar, ben de 5 dk sonra çıktım. Üstüme bir t shirt geçirip (ki bence hataydı, kendi vücudumdan utanıyor izlenimi bıraktım) yanlarına gittim. Fiziksel temas ve olayı cinselliğe çekemedim ve ortamdaki duygu durum seviyesi çok statik kaldı. Yine de genç olan kızın numarasını akşam bir ara çıkmak üzere aldım. Birlikte kalktık, kızları bırakmayı teklif ettim (arabayla gelmiştim), gerek olmadıklarını söyleyip güle güle ile veda ettiler. Daha sonra olayı mesajlaşmada hiçbir yere bağlayamadım.

2-

Ufak bir banka işini hallettikten sonra metroya binmeden istasyonun önündeki parkta bir sigara içiyorum. O sırada yandaki banklarda tek başına oturan bir kızı gördüm, birisini bekliyor gibiydi. Yaklaşık 3 dk kendimle mücadele ettikten sonra yanına gidip ‘kim bekletiyor seni” diyebildim. Bir arkadaşım dedi, 15 dk oldu bekliyorum ve çok sıkıldım. Kızın vücut dili çok olumluydu, ben de yanına oturdum. Klasik kimsin necisin sorularını fazla geçemedim. Bu sırada onunla konuşma nedenimin onu beğenmiş olduğum için olduğum söyledim. Açıkçası çok kötü bir set olduğunu düşünüyordum, çünkü kendimden emin değildim ve rahat konuşamıyordum. Fakat kız gelen bir telefon sonrası kalkıp giderken yine de numarasını istedim. Numarasını verdi ve bende çaldırdım; kaydetmek için ismimi sordu, “Ah ama hatırlamıyorsan beni hak etmiyorsun” diye cevapladım. Söylemedin ki dedi (Gerçekten söylememiş olabilirim, o anda hatırlamıyordum) , neyse deyip ismimi söyledim ama giderken “Görüşürüz ….” onun ismini yanlış söyledim . Gözlerini kısıp şakacıktan kızarmış gibi baktı.

Mesajlaşma oyununu beceremediğim düşündüğüm için bir arkadaşıma verdim, onunla 1-2 gün yaklaşık 1 saat yazıştıktan sonra, öğlen vakti evimin bir sokak önündeki cafede bir şeyler içmek için buluştuk. Cafe de bir süre sonra oturduğu sandalyeyi yanıma çektim, fiziksel teması kurdum ve 1-2 dk içinde öpüşmeye başladık. Konuyu hobilere getirdim, tabii ki yanıtladıktan sonra aynı soruyu bana sordu. Gözlerine bakarak ve ufak bir sırıtışla, pul koleksiyoncusu olduğumu söyledim; bu sırada kızın tepkisine göre eve götürme hamlesini yapmayı düşünüyordum. Dalga mı geçiyorsun dedi beklemediğim şekilde ama “Yoo, hayır, evim 1 dk mesafede hemen gösterebilirim cevabını yapıştırdım”.Güldü, çok beklersin dedi.

Umursamaz bir ifadeyle “Hıhı” diyerek geçiştirdim.

Bu sırada hesabı istedim ve ayağa kalktım; kız bu sırada sözde itiraz etsede içten heyecanlandığı belli oluyordu. Kısa süreli bir öpüşme seansı daha yaşadık ve ona pul koleksiyonumun küçük olduğunu ve beklentiyi yüksek tutmamasını söyledim. Görücez diye yanıtladı ve hiç LMR ile karşılaşmadan eve geçtiğimiz anda sevişmeye başladık.

3.görüşmeden sonra, kızın ilgisini kaybettim ve bir daha görüşemedik. Zira benim en büyük problemlerimden biri, baştaki enerjiyi kalan sürede çok düşürüyorum ve kız bunu ki yüzlülük olarak görüp soğuyor. PUA taktiklerinin bir sonucu bence; başta bir takım “gimmick”ler ile kızı etkileyip, fiziksel oyun ve hızlı vites yükseltme ile ne koparırsam kardır mantığıyla yürüyorum sürekli. Uzun vadede sohbet, statü ve sosyal becerilerime güvenmiyorum çünkü. TRP ‘nin faydalı yönlerinden biri de bu olabilir, gerçi tam tersine ne kadar kızla birlikte olursanız o kadar gelişirseniz diye bir düşünce de var. Evet gelişiyorsunuz ama zaten iyi yaptıklarınızı daha iyi ve özgüvenli yapıyorsunuz, yapamadıklarınız yine aynı kalıyor.

3-

Berlin de bir hosteldeyim, birlikte dolaştığım İspanyol arkadaş lobide bir kız grubuyla (3 italyan kız) sohbeti başlatmış. Gece takılmak için dışarı davet ediyor ancak kızlar yorgunuz deyip geri çeviriyorlar; yalnız içlerinde birisi istekli, diğer ikisi onu bastırıyor. Bu sırada arkadaş dillerini benzerliğinden faydalanarak bir şeyler söylüyor ben anlamıyorum; o sırada partiye hevesli kızın önünde hafif vücut temasıyla dans edermiş gibi yapıyorum. Kızın hoşuna gittiğim belli (HB 5.5-6), bu sırada tütün vs çıkarıp sigara sarmaya başlıyor. Aa bana da sarsana deyip, bodrum katındaki sigara içme odasına gitmeyi öneriyorum(Dışarısı çok soğuk). Aşağıda kız sarıyor, ben de parti mevzunu tekrar gündeme getiriyorum; ancak arkadaşlarını bırakmak istemediğini söylüyor. Bu sırada odada kimse yok ve kimse gelecek gibi de değil gibi hissediyorum ve ilginç bir şeyler denemeye karar veriyorum.

-Biliyorsun, parti sadece club lar da olmaz.

*Başka neresi mesela?

-Benim olduğum her yer. Burası da parti için uygun bence, baksana bayağı kalabalık

* … (gülüyor) Aklında ne var?

Burada kızla öpüşmeye başlıyoruz. Ben kızın ileri gideceğini düşünmüyorum, odam da boş değil, işi nasıl ilerleteceğim diye düşünürken, kız sikimi ellemeye başlıyor. Bu sırada telaşa kapılıyorum, evet onu orada sikmek istiyorum ama birinin gelme düşüncesi ben de anksiyete yaratıyor. 2-3 dk öpüşüp elleşiyoruz, ben de biraz rahatlıyorum zira kimsenin geleceği yok gibi yine de L şeklindeki odada en azında kapı önünde olmasın deyip kuytuya çekip, yeteri kadar soyunuyoruz. İşlem tamam, lobiye döndüğümüzde kimse bize naptığımızı da sormuyor ama bir gülüşme oluyor. Kız beni Face’den ekliyor ve odalarına çıkıyorlar. Hayatımdaki en kısa/kolay yaptığım seks budur. Kızın çok güzel olmaması ve zaten DTF olması işime geldi ama fırsatı değerlendirdiğim için de mutluyum.

Konuk Yazar : retired_pua

Dread Game Bölüm II – Yumuşak Korku Oyunu

Geçen yazımda tek eşli dönemin öncesi ve sonrasında uygulanabilecek çeşitli korku oyunlarını ele almıştım ve bu da gündeme getirdiğim en tartışmalı konulardan biri olmuştu. Kadınlar korkunun oyunun faydasını erkeklere hatırlattığım için beni kötülüyor; erkekler ise bana destek çıkmalarına rağmen bu korkuyu açıkça kullanmanın geri tepebileceği endişesiyle bir tereddüt yaşıyorlar. Onlara hatırlatmak istediğim şey, ortalama bir ilişkide korku oyununun gerçekten kaçınılmaz olduğudur; çünkü İlişkilerin Temel Kuralından ötürü korku zaten tüm ilişkilerde önemli bir faktördür:

Bir ilişkide en güçlü taraf, en az umursayan taraftır.  

Daha önce kırmızı hap dünyasında da defalarca belirtildiği üzere, en güvenli ilişkiler erkeğin kadından 1-2 CPD puanı daha üstünde olduğu ilişkilerdir. Bu dengesizlik, kadının erkeğe bağlanmasını sağlayan asıl güçtür ve yumuşak veya pasif bir korku oyunuyla da kadına gösterilebilir. Bu korkunun kökeni, kadının duygusal, fiziksel ve maddi kayıplarını aklına getirmesinde yatar. Korku oyunu ne kadar pasifse kadının bu korkuyu hissetmesi de o kadar kademelidir.

Yumuşak Korku Oyunu

Eşimle birlikte geçenlerde 49 yaşında bir kadınla sohbet ettik. Beraber gittiğimiz spor salonundaki danışma masasında duruyor, dolayısıyla yakından tanıdığımız bir arkadaş. Yaşına göre çirkin sayılmaz, fiziksel açıdan gayet güzel bir vücudu var. 20’li ve 30’lu yaşlarında erkekleri peşinde koşturduğunu tahmin etmek zor değil. Ancak şimdilerde 50’ye merdiven dayadığı halde Duvar sonrası pişmanlık yaşamak yerine kendi kendine umutlanmış gibi görünüyor. Bunun kulağa garip geldiğinin farkındayım; ama nedense yakın gelecekte “iyi bir adam” elde etme “şansı” olduğu konusunda gayet iyimser. Geçmişte sevgili olduğu serseri alfa erkekler konusunda son derece dürüst ve dobra konuşuyor, aralarında evlenip daha sonra boşandığı biri de var. Aslında içinde bulunduğu duruma nasıl düştüğünün farkında olan kadınlardan birisi; geçmişte yaşadığı hipergamik hayatının sonuçlarına katlanıyor ve hatalarını kabul ediyor.

Spor salonuna farklı zamanlarda gitsek de genellikle sabahı tercih ediyoruz. İşte böyle sabahların birinde danışma masasındaki arkadaşımız bize şöyle dedi:

Sizi gerçekten çok seviyorum, inanın bana. Her gün önümden bir sürü insan gelip geçiyor ama sizi ne zaman görsem sizinki gibi bir ilişkim olacağına dair umudum artıyor. Birbirinizle öyle uyumlusunuz ki senin gibi bir adamla tanışıp böyle bir bağ kursam diye içimden geçiriyorum.”

Bunları tam dışarı çıkmak üzereyken duyduk. Kişisel hayatıyla ilgili birkaç şey daha söyledi ama galiba gururum okşandığı için o anlattıklarına pek odaklanamadım. Arabayla eve dönerken eşim yüzüme baktı ve “Sonum onun gibi olmadığı için o kadar mutluyum ki!” dedi. Ses tonu beni son derece şaşırtmıştı. “İyi ki ben öyle değilim, bu yaşta onun durumunda olmak çok korkunç.” Onaylamak için başımı salladım, eşim benim sık sık dile getirdiğim Duvar sonrası kadın davranışları analizlerimden birini daha yapmamı bekliyordu. Daha sonra gözleri dolarak hayatımda duyduğum en güzel iltifatlardan birini etti: “Umarım kızımız da senin gibi bir adamla evlenir.”

Bunu duymak gerçekten iyi hissettiriyor. Şimdi soracağım soru size çok alakasız gelebilir ama yaşadığım kısa gurur anından sonra kendi kendime düşündüm: Böylesine saygı görüp takdir edilmek güzel ama eşim eğer arkadaşımızın şu anki durumunu görmeseydi beni takdir edecek farkındalığa ulaşır mıydı?

Yaşadığım bu olay, sosyal kanıtın ne kadar güçlü olabileceğinin bir göstergesiydi. Eşimle olan ilişkimize ve evliliğimize dair aşkımdan ve sadakatimden bir şey kaybetmedim; ancak bu durumun anlaşılması için illa doğru yerdeki doğru adam olmam mı gerekiyordu? İşte bu durum yumuşak korku oyununun bir türüydü. Erkeğin çaba göstermesini gerektirmeyen, sadece gerekli şartların ortaya çıkmasıyla oluşan bir korku oyunu…

Kadınlar yanındaki erkeği bir süre sonra çantada keklik görmeye başlar ve başka bir kadın olaya dahil olmadan da erkeğin değerini anlayamaz. Benzer şekilde, bir kadın bir yerde gördüğü erkeğin değerini yanındaki kadınların ona davranışından ölçer. Ayrıca diğer kadınların içinde bulundukları durum da bir erkeğin karısı ve uzun dönemli sevgilisi için bir sosyal statü göstergesidir. Bu durumun varlıklı kadınlar için daha farklı işlediğinin farkındayım; ama böyle bir dinamik kesinlikle mevcut. Kadınların erkeklerin yaptıkları fedakarlıkları takdir etme güdüsünden yoksun olduklarını daha önce defalarca belirttim; bu takdir duygusunu ortaya çıkaracak tek olay, başka bir kadının o evli veya uzun ilişki içerisindeki kadına yanındaki adamın değerini hatırlatmasıdır.

Kademeli Korku Oyunu

Kadınlar CPD’nin tepe noktasına çıktıkları zaman korku oyunu karşısında istenilen tepkiyi pek vermezler. Çünkü bu dönemlerde giden bir sevgilinin yerine yenisini bulmak işten bile değildir. Bu dönemlerde duygusal yatırım yaptıkları uzun süreli ilişkileri olsa bile kaybetme korkusunu bilinçaltının derinliklerine itmeyi bilirler. Ancak Duvara yaklaşmaya başladıkça bu kaybetme korkusunun yerini güven korkusu almaya başlar. Tabii bu güvenin çeşitli biçimleri mevcut: finansal, duygusal, psikolojik ve ruhsal güven. Hatta kendine saygı da bir kadının güven ihtiyaçları arasındadır.

Kadının CPD’nin yüksek olduğu dönemlerde erkekler kendi potansiyel değerlerinin ileride bir kadın için ne anlam ifade edeceğinin farkında değillerdir. 20’li yaşlardan 30’lu yaşlara geçişte kadının CPD’si düşmeye ve erkeğinki yükselmeye başladığı zaman erkek korku oyununun önemini pek fark edemez. Çünkü “hayallerindeki kızı” kaçırmamak istemektedir. Kadının amacı ise oynadığı hipergami kumarında ucuza gitmemektir.

Kadın Duvara çarpıp yaşlanmaya başladığı ve erkek CPD’nin zirvesine çıktığı zaman ise yumuşak korku oyununun ilişkideki rolü değişmeye başlar. Kadının fiziksel cazibesini yavaş yavaş azaldığı için bilinçaltına kaybetme korkusu ve güven sağlayamama endişesi yerleşir. Belki görünürde bu korkuyu yansıtmaz ama her geçen yıl bunu daha da hissettirecek işaretler gözüne çarpmaya başlar.

Kadınlara bu korkuyu hatırlatmak zalimce görünüyor farkındayım; ama bu yazıyı yazmaktaki amacım bu değil. Kadınların yaşadığı yumuşak korku oyununun farkına kolay vardığım için ilişki oyunumu biraz daha hassas şekilde oynamaya gayret ediyorum. Ancak her şey ortadayken de bu dinamiğin kadınların hayatının farklı dönemlerinde oynadığı rolü görmezden gelmenin bir anlamı yok.

CPD ile ilgili yazmaktaki temel amacım, erkeklerin hayatın belli dönemlerindeki kadın davranışlarını kolayca tahmin etmesini ve böylelikle gördükleri işaretlere dayanarak oyunlarını ona göre planlamasını sağlamaktır. Yumuşak korku oyununa kadının verdiği tepki, uzun dönemli ilişki ya da evlilikte erkeğin kendi çerçevesini kadına başarıyla kabul ettirmesi gibi görünebilir. Hatta bu tepki hayatta takdir görmeye pek alışmamış erkeklerin hoşuna da gidebilir; ancak bu takdirin KİME yapıldığına bakmaktan çok NEDEN yapıldığına bakmayı unutmamak gerekir.

Devamı gelecek… 

Çeviri: Soft Dread

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Dread Game Bölüm I – Korku Oyunu Nedir?

Hepimizin başına gelmiştir. Bir kızla ilişkiye başlarız, fiziksel samimiyet, birlikte vakit geçirme, kafaların uyuşması vs. her şey süper gitmektedir. Ama ilk aylardaki flört döneminin tatlı anlarından sonra ne olursa kız birden soğur. O iki-üç ay önceki cilveli hatun gider, yerine çift kapılı no-frost bir buzdolabı gelir. İşte Rollo Tomasi de böyle durumlara düştüğümüzde hatunu yeniden ateşlemek ve daha da önemlisi bu durumlara hiç düşmemek için uzun ilişki ve evlilik düşünen her erkeğin temel silahı olacak korku oyununu öneriyor. Reyizden dinleyelim.

Erkeklerin özellikle uzun ilişkilerde kadınları manipüle ederek bir korku hissi yaratmasına yönelik olumsuz yorumları görünce bu dinamiği daha ayrıntılı bir şekilde ele almaya karar verdim. Peki, nedir bu korku oyunu meselesi? Uzun ilişkilerde çerçevenizi sağlam tutmak için bir kadında korku uyandırmanız önemlidir. Doğal olarak kadınlar da bu kontrol mekanizmasının açıkça ortaya konulmasından rahatsız olup korku oyununu kötülüyor. Korku oyunu, adından da anlaşılacağı üzere, erkeğin aşkını kaybetmekten korkan kadının uğrayacağı duygusal, finansal, ailevi ve şahsi felaketleri düşünerek yaşadığı korkuya dayalıdır. Kadının bu şekilde açıkça korkutulması, erkeğin çeşitli şantajlarla kadının özgüvensiz yanını kullanarak onu köle haline getirmesi gibi anlaşılıyor. Ancak bu tür duygusal kaygıların arasında kaybolan gerçek, korkunun bu tanımdan çok daha geniş olması ve erkeklerin zannettiği gibi dramatik bir yapıda olmamasıdır.

Korkunun Farklı Yüzleri

Jim diye çok iyi bir arkadaşım var, 37 yaşına yeni girdi. Sevdiğim bir adam. Ama pek yüzüne bakılacak bir adam da değil. 30 yaşında kendini tamamen saldı. “Kazara” bir hamilelik sonucu doğru olanı yapma kaygısıyla erken yaşta evlendi. Böylelikle fırsat penceresini kapatarak değerlendirebileceği diğer tüm seçenekleri çöpe atmış oldu. Karısı ikinci doğumdan sonra kendini tamamen salıp adeta bir plaj topuna döndü, gerçi Jim de aynı durumdaydı. Aslına bakarsanız tekrar ortamlara akması zor bir şey değil ama Jim’de bunu yapma hevesi yok.

Şimdi siz Jim’in bu durumunu öğrendikten sonra onun bir ilişkide korku oyununu kullanacak son erkek olduğunu düşünüyorsanız haklısınız. Zaten Jim gibi adamlar hanımlarının kendi kendine oynadığı korku oyunundaki habersiz figüranlar. Jim iyi bir dış görünüşe sahip olmadığı ve oyundan bihaber olduğu için kadınların ilgisini çekemeyecek durumda; ancak ailesine inanılmaz ölçüde iyi bakan bir adam. Bir hukuk firmasında programcı olarak ter dökerek ailesine ekmek getiriyor. Tek başına karısının hemşirelik okulu masraflarını karşılıyor. Ayrıca çok da ilgili bir baba ve evdeki tamirat işlerinden falan da çok iyi anlıyor. Tüm bunlara rağmen Jim’in karısı cadalozun teki, kocasına sürekli dırdır ediyor. İşin kötüsü bu huyu kızlarına da bulaştırmış ve onlar da babalarına aynı anneleri gibi dırdır etmekten geri durmuyor.

Tüm bu saldırgan tavırlarına rağmen Jim’in karısı bu hayatta tanıdığım en kıskanç kadınlardan biri. Kocasının nerede olduğunu öğrenmek için zırt pırt arıyor, hatta arada sırada striptiz kulübüne gittiğinden (Jim böyle bir yere daha hayatında adım atmadı) veya başka bir kadınla ilişkisi olduğundan şüpheleniyor. Bu paranoya öyle bir noktaya vardı ki Jim gibi bir adamın başka bir kadın tarafından kapılacağına inanmak cidden komik. Ama işte korku oyunu dediğimiz ve gerçekleşme ihtimali çok zayıf olsa da kadında rahatsızlıkla birlikte bir rekabet endişesi uyandıran durum tam da bundan ibaret.

“Ben onunla rekabet edemem…”

Tanıdığım hastalık derecesinde kıskanç olan kadınlardan bazıları, amatör vücut geliştiricilerin eşleri ve sevgilileriydi. Bunlara erkek kardeşimin eski sevgilileri de dâhil. Bu kadınlar, hatta kendisi spor yapanlar bile, eğer aşırı derecede özgüvenli değilse yanındaki adamın başka kadınlar tarafından nasıl arzulandığına dair işaretler gördükçe yeni kontrol taktiklerine başvurur. Ortada bir işaret bulunmasa bile adamın arzulanabilir bir erkek olması kadındaki kıskançlığı çıkarmaya yeterlidir. Yüksek statülü bir adamın tek aşkı olsalar da içlerindeki bu korkuyu bastırmayı başaramazlar.

Kadınların porno izleyen erkeği aldatan erkekle bir tutması da bu düşüncenin ürünüdür. Erkekleri daima hastalıklıymış gibi göstermeye çalışan ve boşanırken para koparıp “Ye, Dua Et, Sev” filminin senaryosuna(*) benzer bir hayat yaşamak isteyen kadınlar için bu zaten kolay bir bahane. Ancak burada kaçırılmaması gereken nokta, kadınların o filmlerdeki porno yıldızlarının fiziğine sahip olamayacaklarını ve yine oradaki fantezileri de asla gerçekleştiremeyeceklerini bilmeleridir. Bu durum korku oyununun kadınların bilinçaltında nasıl bir yer tuttuğunu açıkça gösteriyor. Erkeğin cinsel fantezileri o filmlerle benzer olsun veya olmasın kadın kendini rekabetteymiş gibi hissederek adamın aşkını kaybetmekten korkuyor.

Korku Oyunları

Erkeklerin bir kadının rekabet kaygısından yararlanarak uzun süreli ilişkiyi kontrol etmesi fikri, tabii ki feministlerden büyük bir eleştiri alıyor. Ancak bu düşmanlığın altında yatan sebep, çaktırmadan uygulandığı durumlarda korku oyununa dayanmak bir kadın için zaten zorken bu açıkça uygulandığı zaman kadın için iyice katlanılmaz olmasıdır. Bu bağlamda korku aslında bir kadının Duvara çarpmaya yaklaştıkça yeni bir yağlı kapı bulma ihtimalinin düşmesinden ötürü karşısındaki adamı kaybetmekten korkmasıdır. Boşanma durumunda kadınların sağlam para koparmasını sağlayan feminist yasaların temelinde de bu korku vardır. Bu öylesine güçlü bir korkudur ki başarısız bir evlilik veya hamilelikten sonra kadının yine paralı bir koca bulamama ihtimalini telafi etmek için hukuki garantiler verilmesi gerekmiştir.

Sosyal değerinizi göstermek ve yanınızdaki kadının arzusunu artırmak için diğer kadınlarla ara sıra flörtleşmenizi tavsiye etsem de bu rekabet endişesi oluşturmanın tek veya en iyi yolu değildir. Başka bir kadınla açıkça flört etmek bu endişeyi artırır; ancak işin püf noktası erkeğin sıradanlaşan hayatında ufak bir değişim yaparak kadının hayal gücünü tetiklemesidir. Yani bu taktiğin amacı kaybetme korkusuyla kadını yıldırmaktan ziyade kadın erkeği artık sıradan ve çantada keklik görüp başka kaynaklardan ilgi aramaya başlamışken erkeğin hala değerli olduğunu ona hatırlatmaktır.

Korku oyunuyla bu hayal gücünü tetiklemek için bazen tek yapmanız gereken spor salonuna gitmektir, daha iyi giyinmeye başlamaktır, işyerinde terfi almaktır, iş seyahatine çıkmaktır, günlük yaşamınızı değiştirmektir, oyun zihniyetini benimsemektir, eski veya yeni bir arkadaşla buluşmaktır, kadına esprili ve ukala bir şekilde takılmaktır. Yani onun hassas noktalarını kaşımaktır. Çoğu kadın bir erkeği ömür boyu köle etmek için amının yeterli olduğunu düşünse bile kadının CPD’nin düşmesi ve erkeğin özgüven kazanması sonucu bu denge bozulur. Kadın da böylece kaybetme korkusunu kontrol edebilmek için yeni programlar geliştirmeye çalışır. Mesela yurtdışındaki bir fuara gitmeden önceki gece karınız sizinle çatır çutur sikişiyorsa bahsettiğim program devreye girmiş demektir. Çok şey yapmanıza gerek yok; en ufak değişimler bile işinizi görecektir. Hatta çoğu zaman korku oyununu başlatan siz değil kadın olacaktır.

Kadınların bastırmaya çalıştığı kaybetme korkusunu uyandırmak yerine hafifletmek için daha anlayışlı yöntemler kullanmak da isteyebilirsiniz; ama bunlardan bahsetmeye gerek yok. Zaten çoğu erkek bu yöntemleri uyguluyor, yani sürekli olarak sevgililerine ve eşlerine nasıl aşık ve sadık olduklarını belirtiyorlar. Mesela Jim de bu şekilde karısını sakinleştiriyor.

Açıkça söylemek gerekir ki kadınların büyük bir çoğunluğu bu durumun aleyhlerine kullanılmasına izin vermeyecek kadar sağlam bir konumda. Zaten bu kaygının ortaya çıktığı durumlar da yukarıda bahsettiğim uç örnekler için geçerli. Her ne kadar öyle olduğum sanılsa da Dark Triad taktiklerinin kullanılması taraftarı değilim. Bunlar yanlış taktikler olduğundan değil; sadece oyun doğru oynandığı zaman bunlara gerek bile kalmıyor. Sadece uç durumlarda Dark Triad uygulanabilir. Böyle gerekli durumlarda da erkek zaten kadının çizgiyi geçtiğinin farkında olmalıdır.

Özetle, uzun ilişkide kadının aşk ve bağlılığını garanti altına almak sizin görevinizdir; ancak kaybetme korkusu kadının içinde hep var olacağından bu konuda ASLA ideal bir seviyeye ulaşamayacaksınız. Öte yandan rahatlık ve samimiyet de bu güvenceyi sağlayamayacak. Kadın geminin sallanmasını istiyor, çünkü böylelikle yaşadığının farkına varıyor.

Devamı gelecek…

Çeviri: Dread Games

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Optimum alkol eşiği

Merhaba size avucumun içindeki bir kadını kendimden nasıl tiksindirdim vakası anlatacağım.

Kızı daha önce görmüşlüğüm vardı. Hafta sonu da klüpte karşılaştık. Aynı 5 – 6 kişilik arkadaş ortamındayız, ortamda sadece bir kişinin tanıdığı sıfatı ile, kuzenim ile gelen ben varım.

Işık’lar, müzik ve alkol derken ben kendimi bu kıza yapışmış buldum. Standart dans, kulaktan kulağa muhabbet falan derken optimum düzeyi kaçırmamak için sigara bahanesiyle dışarı çıkarıp öpüşme yakınlaşma faslına geçtim.

Sonra içeri girdik. Buradan gidip bir yerde oturup bir şeyler içelim denildi. Tamam dedim, toplandık gittik. Kalabalığın arasından geçerken bu elimi tutuyor, yakın temas o gecenin en enerjik olduğu anda kuruldu ya kopmuyor o yüzden.

Hikaye burada başlıyor arkadaşlar.

Gittiğimiz mekanda ben, Ams***dam bira, tekila derken masada a*ı g*tü dağıttım. Çenem düştü. Kız oradayken herhangi bir şey içmedi. Ben masada benimle aynı kafada olanlarla muhabbete tutuldum.

Sonra bir de bu kıza dönüp muhabbet etmeye çalıştım ama muhabbet BENİM KENDİMDEN BAHSETTİĞİM ve kızla sık sık dalga geçerek küçümsediğim şakalarla doluydu. Kız üzülmüş ve hayal kırıklığı yaşamış haldeydi.

Bu hikayeyi neden anlattım?

Alkol eşiği.

Çoğumuz kafamız iyiyken daha rahatız daha keyifliyiz ama asla daha cool daha Alfa değiliz.

Yetişkin bir erkek adam böyle bir olayda sarhoş olmamalı. Benim hatam ikinci mekana geçtiğimizde içmek oldu. Oradayken herhangi bir içki söyleyip çok çekelemeden kontrolü elden bırakmamalı ve kızla olan güzel muhabbeti sürdürmeliydim.

O an içkinin kafasıyla kolay olan eğlence için herşeyi Kesin bir gecede ayakta zor durarak eve döndüm.

Mutlu son: neyseki kızında bende gönlü varmış bir kaç gün sonra takmadı bu olayı.

Konuk Yazar : Bay Pipo

Öcü Gibi Korkuyorlar Erkek Adam Yoldaşımdan

Evet gençler o kadar bilgi verdik ve aydınlatıcı tartışmalarda bulunduk ama her oluşuma olduğu gibi bize de bir marş lazım. Bunu da aşağıda dinleyebileceğiniz Mao Zedong yoldaşım isimli güzide eserden yola çıkarak yapmayı düşündüm. Bu eser, başta türkiye kırmızı hapçıları olmak üzere tüm dünya erkekleri ve yoldaş erkek adamın şahsında maskülen harekete yönelen modern feminist liberal kırması meriç alaşımı cepheyi yerle bir edecektir.

Öcü gibi korkuyorlar
Erkek Adam yoldaşımdan
Gün geçtikçe ürküyorlar
Erkek Adam yoldaşımdan

Kim saldırdı hele bakın
Kezban feminist akın
Kaçıyorlar takım takım
Erkek Adam yoldaşımdan

Virtue signalling düşkünü
Kırmızı hapa kin güdüşünü
Maskülenlikten ürküşünü
Erkek Adam yoldaşımdan

Feminist zulme korku saldı
Beynimizde alfa kaldı
Day game ile ilham aldı
Erkek Adam yoldaşımdan

Kırmızı hapçılar savaşacak
Tüm OHK’lar yıkılacak
Meriçler de örnek alacak
Erkek Adam yoldaşımdan!

Kıskançlık

İllimitable Man bugün güzel bir tweet serisi atmış. Bu seride kıskançlık derken, kadın erkek kıskançlığından ziyade, sizin sizden daha fazlasına sahip başkalarını kıskanmanız anlamında kıskançlıktan bahsediyor:

Eğer kıskançlık hissediyorsanız, daha yemeniz gereken çok ekmek var. Siz içgüdüsel olarak kıskançlığınızı, bu duygunuzdan sorumlu tuttuğunuz kişiye yansıtabiliyor olabilirsiniz ama eğer hüsranınızı karşınızdaki kişiyi mahvetmeye çalışmak yerine kendinizi geliştirmeye kanalize ederseniz, daha akılcı davranırsınız.

Karşınızdakinin sizi hedef alan kötü niyetinden kaynaklanan bir durum yok ise, karşınızdaki kişi sizin kıskançlığınıza neden olmadı. Kıskançlığınızın sorumlusu o kişi veya kişiler değil. Kıskanç hissediyorsunuz zira bu kişi size “olmak istediğiniz ama olmadığınız kişi”yi hatırlatıyor.

Yani kıskandığınız kişi sadece bir tetikleyici ama hissettiğiniz şeyden tamamen siz sorumlusunuz. Eğer kendi duygularınızın sorumluluğunu kabul edemiyorsanız, hala çocuksunuz. Eğer nasıl hissettiğiniz sürekli başkalarının suçu ise, siz dünyanın hislerinizden sorumlu olduğunu düşünüyorsunuz, kendinizin değil.

Sorumluluğu elinizden çıkarıp dışarı atıyorsunuz ama yanında kontrolü de dışarıya atmış oluyorsunuz. Eğer siz çevrenizin sizin kontrolünüzde değil de sizin çevrenin kontrolünde olduğunuza inanırsanız, sizin kontrol merkeziniz kendi içinizde değil, dışarıda olur.

Bunun sonucunda kaçınılmaz olarak kendinizi mağdur olarak görmeye başlarsınız ve Nietzche’nin meşhur köle ahlakını içselleştirir ve daha da güçsüzleşirsiniz.

Frederich Nietzsche’nin felsefesinin ana temalarından biri olan efendi – köle ahlakı kavramına göre temelde iki ahlak çeşidi var : efendi ahlakı ve köle ahlakı. Niezsche köle ahlakıyla bir tür yaşama biçimini dile getirmekte ve bu yaşam tarzını olumsuzlamaktadır. Acıma, alçak gönüllülük, korku, büyük olan karşısında eziklik, sabır, hoşgörü, gurur vb. türde özellikler barındıran yaşam anlayışı Nietzsche’ye göre köle ahlakına uygun bir yaşam anlayışıdır.

Neyse devam edelim :

Bu tehlikeli tuzağa düşmeyin. “Duyarlılık üzerine kurulu efendi ahlakının aksine köle ahlakı hınç üzerine kuruludur. Yani efendinin değer verdiği ama kendinde olmayan şeyleri değersizleştirme üzerine” der Nietzsche.

Tweet serisi ile ilgili diğer tweetlerde ise şunu söylüyor :

Kıskançlık duyduğunuz çoğu şey ne sizin ne de başkalarının suçu. Onların daha uzun boylu, daha akıllı ve daha yakışıklı / güzel olması gibi. Bunlara karar veren nedir biliyor musunuz? Oyun, doğa ve genetik.

Sizin yapmanız gereken elinizdeki kartları en iyi şekilde oynamak, daha iyi kartlarım olsaydı keşke diye bir köşede ağlamak değil. Değiştiremeyeceğiniz şeylere odaklanmanız sağlıklı değil zira bu kalbinizi öfke ile doldurup size zarar vermemiş olan insanlara zarar verme isteği yaratmaktan başka bir işe yaramaz. 1.62 cm boyunda bir erkeğin 190 cm boyunda bir erkeğe ya da varoş kızının Ivanka Trump’a bakıp bakıp hiddetlenmesi gibi. Bu ruhunuza zarar verir. Yapmayın.

Peki ne yapın? İnsan ilişkilerinde parametrelerden sadece biri olan tek bir boyuttaki eksikliğe takıntı derecesinde odaklanmayın. İnsan ilişkilerinde birçok boyut olduğunu ve bir boyutta avantajsız iseniz ve bu değiştiremeyeceğiniz bir şey ise; başka daha fazla boyutta kendinizi geliştirebileceğinizi ve avantajsızlıklarınızı telafi edebileceğinizi bilin.

Kendinizin en kötü boyuttaki konumunu, o boyutun en tepesindeki örneklerle karşılaştırmayı bırakın. Çok büyük ve aptalca bir hata. 1.65 boyunda bir erkek boyunu dert ettiğinde kendini hep 1.90lıkların Kıvanç Tatlıtuğ tipindekiler ile karşılaştırır. Oysa bu adamlar 1.80 ve üstü boyluların yüzde 5’idir. Bu boyutta tepede (1.80 üstü) insanların çoğu başka boyutlarda fire verir : şişmandır, eğitimsizdir, oyunsuzdur (bize boyu uzun ama oyunsuz birçok arkadaştan mail geliyor mesela), zeki değildir, atletik değildir, zengin değildir, genç değildir, tembeldir, vs .. vs ..  Değiştiremeyeceğiniz bu boyutun ağlama duvarına yaslanıp ağlayacağınıza değiştirebileceğiniz boyutlarda en tepeye çıkmaya odaklarsanız o boyuttaki elemanların %90ını geride bırakacaksınız.

“Ama abi hiçbir zaman Kıvanç Tatlıtuğ ile rekabet edemem ki?” Niye sadece buna ağlıyorsun? Madem ağlamaya başladın hiçbir zaman Usain Bolt’tan hızlı, Clint Eastwood’dan karizmatik, Elon Musk’tan zengin veya Rocco Siffredi’den “kocaman” olamayacaksın diye de ağla.

Evet belki 1.80lik bir kızı tavlaman daha zor ama memlekette kadın boy ortalaması 1.61 iken hala av sahanda yüz binlerce kadın var. Unutma, tüm kızları elde edemezsin ama kızları elde edeceksin.

Kırmızı Hap Anayasası – Bölüm III

Madde 17. Kapı Bekçiliği 

Erkekler ilişkinin, kadınlar ise seksin kapı bekçisidir. Seksin olup olmayacağına kadın, seksin devamında ilişkinin olup olmayacağına ise erkek karar verir. Peki neden? Cevap basit: arz ve talep. Erkekler daha çok seks, kadınlar ise ilişki isteyen taraftır. Bir erkeğin kadına bağlılığı seks kadar değerlidir. Bu işin cilvesi ise kadınların ilişki için seks sunmak zorunda olmamasıdır. Bu üstü örtülü bir sözleşmedir; karşılıklı saygın bir anlaşmada seks sunan kadın ilişki talep eder, erkekler de ilişki karşılığında seks ister. Nasıl ki erkekler ilişki olmadan da seksi seviyorsa kadınlar da seks olmadan sunulan bağlılığa bayılır.

Bir kadın, erkeğe seks sunmadan ilişkiyi elde edebiliyorsa o erkekle “arkadaş olur”. Buna friendzone diyoruz. Friendzone, erkeklerin kadından herhangi bir seks sözü almadan ona sadık kaldıkları ve karşılığında onurlarını göz göre göre harcadıkları dipsiz bir kuyudur. Böyle bir adam erkeğin orospusudur; çünkü nasıl ki önüne gelenle yatan bir kadın seksin bedelini ucuzlatıyorsa, seks olmadan ilişkiye devam eden erkek de ilişkinin değerini düşüyor demektir.

Madde 18. Duvar: Erkek Değer Kazanır, Kadın Değer Kaybeder

Kadınlar değeri gitgide düşen varlıklardır; tek varlıkları ve satış noktaları, güzellikleri ve doğurganlıklarıdır. Güzelliklerinin zirve dönemini hesapsızca harcarlar, basit zevklere adanmış ortamlarda bir kucaktan diğerine atlayarak rahatça seks yaparlar. Kendilerine de güçlü kadın derler. Partinin sürekli devam edeceğini sanarak 20’li yaşlarını bir çocuk gibi hoyratça ve sorumsuzca geçirirler ve “uslanmak” için çok zamanları olduğunu düşünürler. Ama 30 yaşına geldikleri zaman garip bir şey olur ve kadının dış görünüşü inanılmaz derecede bozulmaya başlar, yüzündeki her kırışıklık güzelliğinden ve gücünden bir parça alıp götürür. Çapkınlıkları ve madde kullanımı bu durumu daha da kötüleştirir. Buna bir de yemek yapmaktan anlamadığı için sağlıksız beslenmeyi eklerseniz, modern kadının neden daha erken yaşlandığını anlarsınız.

Kadın, ancak güzelliğinin gücünü kaybettiği zaman hayatındaki öncelikleri değişmeye başlar ve uslanmak için umutsuzca erkek aramaya koyulur. Çoğu zaman da birkaç sene önce yüzüne bakmayacağı bir erkeğe razı olmak zorunda kalır. Öte yandan erkekler bu yaşlarda 20’lerine göre daha güçlü olmaya başlar, dolayısıyla cazibeleri de artar. Bir kadın gençliğinde parlarken yaşla birlikte çabucak söner. Zaman erkeklere çok daha cömert davranır ve yıllanmış şaraba dönüştürür. Kadının yaşı sorulmaz denmesinin sebebi budur; çünkü erkeklerin böyle bir çekincesi yoktur.

Madde 19. Kadın Doğulur, Erkek Olunur

Kadın doğulur, zaten bir kadın çocuk doğurabilen bir kız çocuğundan daha fazlası değildir. Bir kadını kız çocuğundan ayıran herhangi bir zihinsel veya ruhsal bir farklılık yoktur. Aradaki tek fark yaştır. Fakat bir kadın erkekleri eleştirirken sevmedikleri adama “oğlan çocuğu”, sevdiklerine ise “adam gibi adam” der. Erkeklerden ise kadınlara dair böyle laflar duymazsınız. Kadınların aksine, erkeklerin yaşla birlikte aşması gereken ve erkeğin kalitesinin ve karakterinin ispatı olan engeller vardır. Bunlar erkeğe saygı duyulmasını sağlar. Korkusuzluk, özgüven, cesaret güç ve onur gibi… Bu yüzden erkek olunur diyorum. Acı, sefalet, zorluklar ve kalp kırıklıkları erkekleri oğlan çocuğundan adama dönüştüren şeylerdir.

Çatışma ve acı, maskülen bir zihin yapısını oluşturan unsurlardır. Bir erkek çatışmalarla uğraşmadan ve geriye dönüp hatalarını analiz etmeden adam olamaz. Erkekliğin alameti deneyim ve zorluktur, düzensizlikten rahatlığa geçiş süreci erkeğin içgüdüsel olarak takip ettiği bir yoldur. Erkekler güçlenerek oğlanlıktan adamlığa geçmek için hayatlarındaki acılara mantıkla yaklaşmak zorundadır. Erkek doğulmaz; çünkü konfordan gerçek bir adam çıkmaz. Kanlı savaş meydanlarında erkek olunur. Bu savaş ekonomik, psikolojik veya bunların bileşimi şiddetli bir savaş olabilir. Dolayısıyla erkekler bir nevi askerdir, korkusunu bastırmayı ve adrenalini besleyerek gelişmeyi öğrenmiş bir bireydir. Adamlığın ruhu budur. “Adam” kelimesinin gerektirdiği kudrete layık bir erkek olabilmek için bu süreçten geçmek gerekir.

Madde 20. Bekâr Anneler Zayıf Erkekler Yetiştirir

Bekâr annelerin erkek çocuklarını yetiştirecek becerileri yoktur. Daha doğrusu, erkeğe maskülen gelişimi için gereken rehberliği sağlayacak malzemelerden yoksundurlar. Bu yüzden potansiyeline ulaşamayan erkek çocukları disiplinden uzak kalır ve hayatta bir amaçları ve hedefleri olmaz. Kötü disiplin, pasiflik ve düşük özgüven getirir, bu özellikler de etkileyici değildir ve erkeğin romantik ilişkilerdeki başarısını düşürür.

Madde 21. Halo Etkisinin Önemi

Sosyal pazar değeri her şeydir. Düşük statülü bir adamın söylediği şey “iğrenç” bulunurken aynı şeyi güçlü ve yüksek statülü bir adamın söylemesi kadına “flörtöz” veya “seksi” gelebilir. Hal böyleyken erkeklerin fiziksel açıdan her zaman en yüksek standartta olması lazımdır. Çünkü bu durum hayatınızı cinsellik dışında sosyal ve maddi alanlarda da kolaylaştırır. Ne kadar iyi görünüyorsanız o kadar olumlu tepkiler alırsnız. Dış görünüş olarak çekici insanlara karşı daha az önyargı beslenmesine hale etkisi denir.

Madde 22. Testosteron ve Sağlık

Beslenme ve egzersiz, potansiyelinize ulaşmanız konusunda son derece önem taşır. Obez, düzenli uyumayan ve kötü beslenen bir erkek düşük enerjilidir ve verimli olamaz. Bu insanların zihinsel durumu başarılı olmaya yeterli değildir, üstlerinde sürekli uyuşukluk vardır. Erteleme hastalığı, hareketsiz bir hayat yaşayan bir erkeği yavaş yavaş öldüren bir zehirdir. Fiziki olarak aktif adamlar işlerini halleder. Egzersiz sizi sadece o anda harekete geçirmez, aynı zamanda sürekli devam edecek bir enerji aşılar. Düzenli fiziksel aktivite ve iyi beslenme, seçenek değil zorunluluktur.

Doymuş yağ tüketerek ve en az 8 saatlik gece uykusu alarak doğal testosteron seviyenizi artırın. Ağırlık kaldırarak antrenman yapın, haftada en azından üç kere squat, bench press ve deadlift antrenmanlarına gidin. Her antrenmandan önce mutlaka bir gün dinlenin. Erkek zihnini tam kullanılabilmek için vücuduna iyi bakmalıdır. Yüksek testosteron zihninizi berraklaştırır, özgüven verir ve enerji seviyenizi yükseltir.

Madde 23. Eğitimin Feministleşmesi

Modern eğitim, erkek çocukları ve genç adamlara karşı taarruz için inşa edilmiş sosyal mühendisliğin kalesidir. Kadın öğretmenlerin sayısı erkekleri geçiyor ve yükseköğrenim kurumlarında varlıklarını daha çok hissettiriyorlar. Eğitim kurumlarındaki kadın hocaların ve öğrencilerin erkeklere karşı cinsiyetçi tavırları erkekleri akademik dünyadan uzaklaştırıyor. Bu genç adamları kaybedecekleri apaçık belli olan bir yarıştan çekildikleri için suçlayabilir miyiz? Tabii ki hayır! Feminizmle kol kola giden politik doğruculuk, umut dolu ve enerjik bir erkeğin motivasyonunu, umutlarını ve onurunu kırmaya yetiyor. Modern akademik dünya, erkeklerin ruh sağlığı açısından yararlı bir ortam değil. Sözde ilerici sosyal mühendislik, modern erkeğin zihinsel sağlığını tamamen kötüleştiriyor.

Eğitim gören bir erkekseniz ve bu sürecin psikolojik anlamda yıpratıcı olduğunu düşünüyorsanız serbest çalışmanızı sağlayacak bir meslek veya beceri öğrenmenizin ya da iş kurmanızın vakti gelmiş demektir. Maddi özgürlük, sadece özgüven sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bir erkeğin politik doğruculuğa bulanmış beyaz yakalı dünyasından da kaçmasını sağlar. Mühendislik veya inşaat gibi ileri derece yetenek veya risk gerektiren sektörlerde kadınların sayısı düşüktür, böyle ortamlarda erkek düşmanlığından uzak bir sığınak bulabilirsiniz.

Tamircilik, elektriçilik, tesisatçılık gibi çoğu meslekte erkeklerin sayısı ezici çoğunluktadır. Dolayısıyla işyerindeki olumsuz kadın baskısından kaçmak için bu alanları tercih edebilirsiniz. Yaşamınızı sürdürmek için bir işe ihtiyacınız olduğu için maddi bağımsızlık bir erkeğin adam olmasının gereğidir. Girişimci olan veya erkeklerin çok olduğu alanlarda çalışan erkekler, beyaz yakalılara göre daha iyi durumdadır. Çünkü erkekliklerini bastırmak zorunda kalmazlar, istedikleri gibi davrandıkları için işlerini kaybetme korkuları yoktur. Kurumsal şirketlerde erkeklere karşı sergilenen olumsuz tavır akademinin bir yansımasıdır.

Madde 24. Kadınlar Neden Erkeklerle Arkadaş Olur?

Kadınların erkeklerle arkadaş olma sebebi, erkeklerin daha ilginç, eğlenceli, oturaklı ve uyumlu olmasıdır. Ayrıca, güzel bir kadın hiçbir şey sunmadan erkeklerden iyilik görebileceğinin de farkındadır. Bu yüzden eli yüzü düzgün denilebilecek kadınlar bile bu durumdan fayda sağlamaya kalkar. Erkeklerin kadınlarla arkadaş olma sebebi ise arkadaşlığın sekse giden yoldaki ilk adım olduğunu düşünecek kadar salak olmalarıdır. Kadınlar da bu yanlış inanışı kullanarak erkeklerin hiçbir şey elde etmeden zaman, para ve enerji harcamasından yararlanır. Arkadaşlığın yatağa giden bir yol olmadığını anlayan erkekler, kadınlarla arkadaşlığın anlamsız olduğunu görür. Bir erkeğin arkadaşlığı kadınınkinden daha değerli olmasına rağmen kadın arkadaşlık karşılığında seks sunmaz; çünkü sevilmeniz sevişilecek bir adam olduğunuz anlamına gelmez. Kadınlar da bu sorunun tam tersini yaşarlar. Çünkü kadınlar arkadaştan çok sevişilecek biri olarak görülür. Erkeklerin sevişmek, kadınların ise sevilmek için uğraşması gerekir.

Bir kadın sadece kendi ihtiyaçlarını düşünür, sizinkini umursamaz. Bir erkek nasıl ki karşıdaki kadını seks için kullanıp atabilirse kadınlar da erkeğin duygularını ve parasını kullanıp atabilir. Kadın sizin zamanınızı harcamaktan, sizi bir eğlence kaynağı olarak kullanmaktan ve hiçbir şey vermeden sürekli şikâyetlerini size anlatmaktan memnuniyet duyar. Arkadaşlığı daha değerli olan bir erkek için bu kötü bir anlaşmadır. Eğer sürekli takıldığınız bir hatunla sevişemiyorsanız yüzde 99 ihtimalle kötü bir anlaşma yaptınız demektir.

Çekici bulmadığınız halde size ilginç gelecek ve arkadaşınız olabilecek kadınların sayısı pek azdır; çünkü kadınların çoğu şahsiyetten yoksundur. İşleri güçleri dedikodudur. Kadın, sıkıcılığın en somut örneğidir. Çoğu kadının seksten başka sunabileceği bir şey yoktur; çünkü başarılı olmak için kendilerini geliştirmeleri gerekmez. Bu yüzden kadınların çoğu komik veya ilginç olmak için uğraş göstermez. Kaliteli bir arkadaşlık arıyorsanız erkekleri tercih edin. Bir kadınla sıkıntıdan öleceğiniz kadar çok muhatap olmak zorundaysanız (ki muhtemelen olacaksınız) yapılacak en iyi şey onunla dalga geçmektir. Kadınları ilginç hale getirmenin tek yolu onlara takılmak, hatalarını yüzlerine vurmak ve sürekli uğraşmaktır. Yoksa sıkılırsınız ve dünyanın en sıkıcı kitabını okumayı bir kadınla oturup iki çift laf etmeye tercih edecek hale gelirsiniz.

– SERİNİN SONU –

Çeviri: The Red Pill Constitution