Kızlar hakkında kendi ergen halime öğreteceğim 10 ders

Son 20 yılda bir sürü Oyun oynadım ve birçok maceraya atıldım. İlişkilerin tadını çıkardım ve birçok güzel kızla kısa süreli ilişki de yaşadım. Ama her zaman böyle değildim. Şu an 40larımın başındayım. Ergenken, ilişki hayatım boktandı. 20 yaşına kadar milli olamadım.

Buna hiç gerek yoktu. Dünyanın en iyi parti oyuncusu olabileceğimi iddia etmiyorum ama yanlış inançlar ve tecrübesizlik nedeni ile de bir sürü fırsat kaçırdım.

Aşağıda eğer şansım olsa idi, ergen halime şu aşağıdaki 10 dersi verirdim.

1 – Rahatla, işler zamanla kolaylaşıyor.

16 yaşındayken, uzun süredir bu dünyadaymış gibi hissediyordum. İşler iyi gitmiyordu ve içimden bir ses daha da kötüye gideceğini söylüyordu. Sadece hiçbir zaman bir kız arkadaşım olmayacağından korkmakla kalmıyor, hiçbir zaman bir işimin olmayacağından yada kendime yetecek kadar kazanamayıp evsiz biri olup çıkacağımdan korkuyordum.

Bugün de ara ara negatif projeksiyonlar yapabiliyorum. Ama daha fazla tecrübeli olduğum için hayatın iyi ve kötü şeylerle dolu olduğunu biliyorum. Çok kötü şeyler oluyor ama iyi şeyler de oluyor.

Bunun yanında hayatım üzerinde, düşündüğümden daha fazla kontrol sahibi olduğumu farkettim. Çok çalışarak (oyun için olduğu gibi girişimcilik için de), kendi geleceğimi şekillendirebiliyorum.

2 – Kızı tanrıça mertebesine çıkarma.

Bu, muhtemelen genç bir erkeğin öğrenmesi gereken en önemli ders.

Hayatımın başlarında, aşk işlerim hep tahmin edilebilir bir yol izlerdi. Tek bir kıza odaklanırdım (genelde kahverengi saçlı ve ince – ağız tadım onca yıldan sonra bile değişmedi). Ama harekete geçmek yerine, bir şeyin olması için bekler dururdum ve kimya dersindeki “anlamlı bakışmalar”ın, ona olan ilgimi belirtmekte yeterli olacağını umardım.

Tabii ki bu berbat bir strateji idi. Ve hiçbir şey olmadan o geçen sürede, kızı her geçen gün daha fazla saplantı haline getirirdim. Bu da kızın benim gözümdeki statüsünü tanrıça seviyesine çıkarırdı ve ona sahip olamamanın acısı daha da şiddetlenirdi.

Bu kızları tanrıçalaştırarak bir yandan da bir sürü duygusal rahatsızlık biriktirirdim ama aynı zamanda kızı gerçekten elde etme şansımı da inanılmaz azaltırdım. Muhtaçlık aşikardır; kadınlar bir erkeğin ilgisini 6. his gibi algılayabilirler. Eğer erkek bu ilginin ardından hızlıca harekete geçmez ve istedikleri konusunda dürüst olmaz ise, o erkekten tiksinirler.

3 – Seninle gerçekten ilgilenen kıza git.

Kızları tanrıçalaştırmanın (oneitis) bir başka sonucu da benimle gerçekten ilgilenen kızları görmezden gelmemdi.

Okul yıllarımda, kızlarla şansımın çok kötü olduğunu söyler dururdum. Aslında, olan bu değildi. Benimle ilgilenen güzel kızlar vardı. Ama o an hangi kız benim saplantım ise, benimle ilgilenen kızları onun için görmezden gelirdim. Yani birçok iyi şansı kendi elimle kenara ittim.

Unutma, IOI aldığında (Indicator of Interest – İlgi Göstergesi ya da yürüme davetiyesi) mutlaka değerlendir – bunu yapmaman masada para bırakıyorsunuz demektir.

4 – Kıskançlık güçlü bir motivasyon kaynağıdır.

İroni şu ki, benimle gerçekten ilgilenen kızları görmezden gelmem, oneitisimde kıskançlık yaratarak ortaya çıkacak şansı da geri tepmem anlamına gelirdi.

Genç bir erkek olarak, kıskançlığın nasıl bir motivasyon kaynağı olduğunu farkedememiştim. Sürekli olarak “onu ancak onun hakkında ne kadar ciddi düşündüğümü göstererek elde edebilirim” mavi hap kavramına yapışıyordum.

Bu çok yanlış. “Onun hakkında ne kadar ciddi olduğunu” göstermek, cinsel heyecan yaratmanın en kötü; muhtaç ve aşırı yatırım yapmış biri gibi görünmenin en iyi yoludur.

Diğer kızların attığı yemlerden birini bile yakalasa idim, sadece hayatın tadını çıkarmakla kalmayacak, pazarda başka yerlerde de kendim için talep yaratacaktım.

5- Mükemmel olmaya çalışma.

Mükemmel olmaya çalışma. Onun “mükemmel erkek” tanımı ne diye tahmin etmeye çalışıp, o kalıba girmeye çalışma. Bu saçmalıklarla vakit kaybetme.

Lisede kızları gerçekten götüren erkeklere bak. Serseriler. Bu adamların “mükemmel erkek” olmayla vakit kaybettiklerini mi sanıyorsun? Tabii ki hayır. Bu adamlar basitçe dürüst, dobra ve kendilerini öne atabilen erkekler.

Benim stratejim “diğerlerinden farklı olmaya çalışmak” idi. Diğer erkeklerden radikal farklılık anahtar olsa da, daha erdemli olmaya çalışmak işe yaramaz. En azından bu evrende işe yaramıyor.

6 – Cinsel çekim önce gelir ve onun donunun içine pazarlıkla giremezsin.

Ergenlik dönemimde kızları elde etme stratejim pazarlık üzerine kurulu idi. Eğer ona neden benden hoşlanması gerektiği ile ilgili tüm nedenleri açıklayabilirsem, kız benim ne kadar mükemmel bir erkek olduğumu ve diğer erkekleri değil de beni seçmesi gerektiğini anlayacaktı. O zaman göremediğim şey, cinsel çekimin, mantığa oynamaya her zaman üstünlük sağlayacağı idi.

Benimle aynı zamanda okuyan Vinny Pringo’nun ise daha derin bir stratejisi vardı. Okuldaki oyun parkında tırmanma demirleri vardı. Öğle arasında, Pringo gömleğini çıkarır, demirlerde barfiks çeker ve kızlara gelişmiş omuzlarını, kollarını ve karın kaslarını sergilerdi. O zaman bunun “gösteriş” olarak küçümserdim. Bu “gösteri”lerden önce göğüs kaslarını yağladığına yemin edebilirim.

Pek doğal olarak, Pringo ileri yıllarımızda ama boğulurken ben kızlarla hiçbir yere gitmeyen “derin ve anlamlı” muhabbetlere çakılı kaldım.

Ham cinsel istek ateşlemek ile yakınlığın pazarlığını yapmak arasında seçim yapman gerektiğinde, her zaman ilkini tercih et.

7 – Önceliğin kendin olsun.

Bu nedenle – Vinny Pringo gibi doğal alfaların içgüdüsel olarak farkında oldukları gibi, önceliğin kendin olsun.

Kızın ne istediğini tahmin etmeye çalışma. Aslına bakarsan onu düşünmek için hiç zaman israf etme. Eğer barfiks çekmek istiyorsan çek. Futbol oynamak istiyorsan oyna. Keman çalmayı öğrenmek istiyorsan öğren.

Sen kızın istedikleri yerine kendi zevklerini tatmin etmeye odaklandıkça, daha çok kendi yolunda olacaksın ve bu da seni daha iyiye götürecek. Hiçbir kadın, bir erkeğin misyonunun yerini almak istemez.

(Çevirenin Notu : Amcığın 16 Buyruğu : II. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil)

8 – Reddedilmek dünyanın sonu değil.

Lisedeyken, reddedilmekten ödüm kopardı : tüm problemlerimin temelinde bu vardı. Reddedilirsem, samimi bir şekilde göğün tepeme yıkılacağına ve bundan da sağ çıkamayacağıma inanırdım.

Tabii ki bu deli saçması idi. Gerçek şu ki hayatın her aşamasında reddedilmek engellenemez bir şey. Bir kitap yayınlamak isteseniz de birçok kez reddedileceksiniz, bir iş bulmak ya da iş fikrinize finans aramak istediğinizde de. İlişkiler konusunda durum neden farklı olsun ki?

Olgunlaştıkça reddedilmeyi kabul etmeyi değil, onu bağrıma basmayı da öğrendim. Reddedilmeyi bir nişan olarak göğsümde gururla taşımaya başladım. En azından erkeklerin ezici çoğunluğu korkuyla kilitleyen bir şeyi yapabiliyordum. Sadece bu bile beni sürüden ayırıyordu.

9 – Tüm kızlar aynı fikirde değiller.

Yukarıdaki maddeden devam edersek : bir kız tarafından reddedilmiş olman, bir sonraki kızın seni otomatik olarak reddedeceği anlamına gelmez.  Bu benim bir diğer yanlış inancım idi. Çevredeki tüm kızları aynı sanar, bir tanesinin seni reddetmesinin diğerinin de seni reddedeceği anlamına geldiğini düşünürdüm.

Bu, benim cinsel pazarın karmaşıklığını keşfetmemden önce idi. Farkettim ki, erkek cinsel pazar değeri statik değil. Amerika’da 10 üzerinden 3 bile alamayacak bir erkek, Şangay’da popüler erkek olabiliyor idi.

Erkeğin cinsel pazar değeri, bakana göre değişen bir şeydir.

10 – Eğer onu elde etsen bile, bu hayatının problemlerini çözmeyecek.

Ve son olarak da, diğer bir mavi hap fantazisinden kurtulman gerekecek. Uzun süredir arzuladığın o kızı elde etsen bile, sakın bunun senin hayatını mükemmel yapacağını ve artık hiçbir probleminin kalmadığını düşünme. Gerçek bunun tam tersi.

Talihsiz gerçek şu ki, bir kızla ilişki başladığında, asıl yük başlıyor.

Çeviri : 10 lessons about girls i would teach my teenage self today

14 – 18 yaş arası gençlere tavsiyeler

Lise çağında kırmızı hapla tanışan erkeklere tavsiye yazmam istendi. Daha önce bir yorumu cevaplarken konuya girmiştim ama şimdi daha geniş kapsamlı bir yazı yazmanın zamanı geldi. Aslına bakarsanız bu sitedeki çoğu tavsiye sizin için de geçerli. Fakat bu yazı ile beraber sadece size hitap eden ve kırmızı hapı daha sade dille anlatan birşeyler yazarak devam edeceğim.

Alışkanlıklar

Öncelikle alkolden, sigaradan, uyuşturucudan, pornodan ve video oyunlarından uzak durun. Bu sonuncusu zor olabilir ve kararında video oyununun stres atan birşey olduğunu biliyorum. Ama 4,000 saat Dota tecrübem var adamlarından olmayın (4,000 saat uçuşu olan adam birçok havayolu şirketinde Airbus A320 kaptan pilotu olabilir, 4,000 saat video oyunu ile çöpe atılmayacak kadar değerli birşey).

Spor

Ağırlık kaldırın ama balon gibi şişmeyin. Yirmilerinizin başında soldaki adam gibi değil, sağdaki adam gibi olmayı hedefleyin :

Soldaki fotodaki adam kaslarını her ağırlık setini 8 – 15 kere yaparak kas yığmış. Şöyle anlatayım. Kasların görünüşünü etkileyen 2 tip kas gelişimi var. Bunlardan birincisi, her sette 8 – 15 tekrar yaparak kasları büyütmektir. İkincisi de, her sette 3-5 tekrar yaparak kasları sertleştirmektir. Bu iki tip egzersizi de yapmalısınız. Örneğin önce kaslanmak için yüksek tekrar sayılı şekilde çalışıp sonra bu kaslara şekil vermek için düşük tekrarlı setlere girmeniz lazım. Sadece yüksek tekrar ile soldaki adama dönersiniz.

Ağırlık kaldırarak, özellikle 20 yaşına kadar kemik yapınız gelişmeye devam edeceği için testosteronun etkisi ile köşeli çene gibi 20’lerinde kızları deli edecek fiziksel özellikler kazanabilirsiniz. Herkesin anatomisi ve bu tür şeylerden faydalanma oranı farklı ama çoğunlukla çalışır bir yöntemdir bu.

Gym ile beraber gitmez ama iyi bir dövüş sanatı öğrenin. Ama çıkıp serserilik etmemek için işin içine bu sanatların felsefesini de katın. Sokakta iyi bir boksörü kolay kolay hiçbir Uzakdoğu dövüş sanatçısı deviremez, boks yapmanızı şiddetle tavsiye ederim. Bunun harici muay thai, jiu jitsu ve hatta bulabiliyorsanız Mixed Martial Arts yapın. Bir kavga çıkarsa ve gerekirse kendinizi savunacak güç ve yeteneğe sahip olmalısınız. Ve bu güç ve yeteneği bilip, yanınızda sizinle beraber kaçacak hıza sahip olmayanız gereken biri olmadığı sürece kavga gördünüz mü kaçacak bilgeliğe de. İyi dövüş sanatı alntrenmanı yapan biri çok hızlı koşar, kaçarsanız çok büyük ihtimalle yakalanmazsınız. Ama şunu da söyleyeyim, bu tür kavga arayan adamlar, dövüşebilen erkeğin vücut dilini ve kas kitlesini okumayı ve onlardan uzak durmayı bilirler.  Örneğin okuldaki zorbaların sizi aslında yine yere yapıştıracak güce sahip olmalarına rağmen sizden uzak durmaya başlayacaklarını farkedeceksiniz.

Sizin yaşınızda kızlar (yaklaşık 16 – 24 arası) kızlar görsel çekiciliğe çok daha fazla önem verirler. Çirkin bile olsanız eğer spor ile ciddi uğraşırsanız, birçok yakışıklı patatesten daha avantajlı olabilirsiniz.

Meslek

Eğer üniversiteye gidecekseniz sınava iyi çalışın ve kazanabileceğiniz en iyi üniversiteyi kazanın. Eğer çok ciddi bir tutkusu olan azınlıktan değilseniz, iyi para kazandıracak, az çok sevebileceğiniz bir mesleğe yönelin. Kızların veya başka şeylerin önüne geçmesine izin vermeyin.

İyi bir üniversite okumak için elinizden geleni yapın ama eğer üniversiteye gitmeyecekseniz ya da gidemeyecekseniz de bir işte ustalaşmaya bakın. Bir zanaatte ustalaşmak, üniversiteye gitmeyecekseniz hayata atılmanın en iyi yollarından biri gibi görünüyor. Şu an maalesef toplumda bir “üniversite balonu” var, eskiden liseden düz girilebilecek işlere bile aslında hiç gerek olmamasına rağmen üniversite diploması istiyorlar. Herkes çöpten de olsa üniversite diploması peşine düşünce, bazı zanaatlarda açık olmaya başladı. Bu zanaatlar nedir diye araştırıp onlara yönelebilirsiniz. Örnek olarak veriyorum, örneğin bazı Asya ülkelerinde vinç operatörü açığı olduğundan, vinç operatörü, üniversite diplomalı mühendisten daha fazla kazanabiliyor.

Meslek seçerken arz – talep olayına da dikkat edin. Bir mesleği yapmak isteyen insan sayısı ne kadar çoğalırsa, o mesleğin ekonomik değeri düşer. Örneğin ihtiyaçtan daha fazla insan öğretmen olmak için okuyorsa, öğretmenliğin meslek olarak size getirisi düşer. Seçeceğiniz meslekte buna dikkat edin.

Türkiye, maalesef hiç kimsenin gerçekten çok çalışarak bir yere gelebileceğine inanmadığı bir ülke. Herkes maaşından, işinden, okulundan şikayetçi ama kimseni de çok çalışıp daha iyi bir yere gelinebileceği inancı yok. Bu ülke için kötü birşey ama eğer siz çok çalışmayı göze alıyorsanız bu sizin için bir avantaj. Yani tepeye çıkmak için Güney Kore’deki gibi herkesin çok çalıştığı bir ülkedeki gibi kasmaya ihtiyacınız yok.

Eğer KH size ağır geliyor ve kadın – erkek ilişkileri sizin sınava ya da mesleki eğitiminize negatif etkisi olduğunu düşünüyorsanız, monk mode’a girmekten çekinmeyin. Zaten eğer küçük bir yerde yaşıyorsanız (ben öyle idim), seks yaşamı zor.  Koklaşmayı da bir iki sene erteleyin, zararı yok.

Disiplin

Disiplinli olun.

Müzik

Bir müzik aleti çalmayı öğrenin. Eğer mümkünse bu, bir grupta çalabileceğiniz bir alet olsun. Elektro gitar, bas gitar veya bateri. Bildiğim kadarı ile bas gitar çalan açığı var mesela ama ben elektro gitarı tavsiye ederim. Müzik aleti çalmak, insanın ruhunu ve sosyal hayatını çok güzelleştiren birşey. Hem de eğer dediğim gibi böyle arada amatör olarak gruplarda çalabileceğiniz birşey olursa, 20lerinizde kafanıza gökten hatun yağar.

İngilizce

Çok şey söyledim ama İngilizce öğrenin. Muslukçu olacaksanız da İngilizce öğrenin, bilgisayar mühendisi olacaksanız da İngilizce öğrenin. Hem üniversite sınavı, hem spor hem de İngilizce size program olarak ağır gelebilir ama en azından öğrenmeye başlayın. İyi seviye İngilizce bilmek için 1,000 saat çalışmış olmak gerekiyor. Günde 1 saat çalışarak 3 yılda öğrenirsiniz, 2 saat çalışarak 1.5 yılda.

Türkiye, dünya nüfusunun yüzde 1’i. Sadece Türkçe ile hep bu yüzde 1’in içinde kalacaksınız. İngilizce ise sizi Dünyanın nüfus olarak yüzde 30’una ama ekonomi ve kültür olarak yüzde 80’ine açacak. Önünüze birçok fırsatlar çıkaracak. Örneğin İngilizce bilirseniz, sadece YouTube’dan iyi seviyede bilgisayar programlama öğrenmeniz mümkün.

Kadın – Erkek İlişkileri

AMAN HA HİÇBİR KIZI HAMİLE BIRAKMAYIN. Yazık edersiniz gençliğinize. Kondom şart. Aşağıdaki bölümü bir daha okuyun :

Tomassi’nin 5 Numaralı Demirden Kanunu
Doğum kontrolünü ASLA bir kadının eline bırakma.
Kadınların kullanabileceği 41 çeşit doğum kontrol yöntemi varken erkeklerin kullanabileceği sadece 2 yöntem var : vazektomi ve prezervatif – sizin kadının tercihine karşı elinizdeki tek silah, pratik olarak prezervatif.
Bir kadının bir erkeği hayat boyu kendine bağlaması ile aranızdaki tek engel ince latex zar. Her zaman korunun. Karısı ve kız arkadaşı doğum kontrol hapı kullandığı için korunmasız rahat rahat seks yapan ve sonra da bir şekilde hap çalışmadığı için çift çubuğu eline alan o kadar çok erkek var ki! Burada çalışmayan tek şey doğum kontrolünü partnerlerinin insiyatifine bırakan bu arkadaşların kafası.

İyi çocuk olmayınSadece kendiniz olmayın, gerekiyorsa değişin. Özellikle ama özellikle Sözlerinin Erleri yazısındaki gibi bir babanız varsa, “aşağılık herifin teki olan” babanızın tam tersi olma azmi ile annenizin avucunda feminen propogandanın oyuncağı olmayın. Babanız nasıl olursa olsun zaten size “oturarak işeyen”, daha “iyi”, kadınlar tarafından daha kabul gören (!?!?) erkek olmanız prpopogandası pompalanacak. Babanız hayvan herifin teki diye, bu propogandaya çok daha açık hale gelmeyin.

Yeri gelmişken söyleyeyim, annenizle aranıza mesafe koyun. Annenize sırtınızı dönün ve o da kadın diye düşman kesilin gibi bir gerizekalılıktan bahsetmiyorum. Annenize iyi niyetli ama bu iyi niyetinin size artık bu yaşta pek yararı olmayan biri gibi davranın. Annenizin oğluşu olmayın, herşeyi arkanızdan annenize toplatmayın. Daha bağımsız olun. Akdeniz ülkesi erkeğisiniz. Bizim gibi ülkelerde annelerin oğulları üzerindeki etkisi olması gerekenden çok fazla. Zaten baba denilen adamın erkek çocuğuna rol modeli olmak gibi bir derdi yok. Kendinizi daha bağımsız hale getirin ve annenizin kanatları altından en kısa zamanda çıkın. Evi terk edin demiyorum, aman ha. Sadece, daha erkek şeyler yapmaya kalktığınızda (boks, sabah 6’da kalkıp spor yapmak, spor salonuna gitmek, gerekirse kavgadan kaçmamak, vs …), anneniz “aman oğlum üşüme, aman oğlum yorulma, aman oğlum bla bla …” diye girecek olaya. Bu tür “aman oğlum gel şurda dizimin dibinde  tavşan ol, sana zarar gelmesin” tarzı şeyleri dinlemeyin.

18 yaş altı, feminen propogandanın kafanıza ONEitis‘i aşıladığı yaşlar. Kızlara ilgi duymaya başladığınızda, gidip bu konuda tavsiye arayacaksınız ve toplum, medya ve kültür ise size feminen propoganda aşılayacak. Hatta muhtemelen bu propoganda daha taze aşılanmış ve siz de bunun yüzünden yandığınız için burayı okuyorsunuz. Öncelikle aşk hiyerarşisi yazısında yazdığımız aşk uçurumunun farkında olun :

Erkek doğasının aptallığı, kadının anaç içgüdülerinin özüyle ilgili sadakatin, romantik aşk için de ulaşılır olduğuna dair inançtır. Erkek budala bir şekilde, annesi kendisini nasıl sevdi ise idealleştirdiği kızarkadaşının da kendisini öyle seveceğine inanır. Kadınların çocuklarını nasıl sevdiklerini gözlemleyerek kadınların büyük bir sevgi kapasitesine sahip olduğunu çıkarır. Bu doğrudur, kadınların büyük bir sevgi kapasitesi vardır. Ama maalesef bu büyük sevgi sadece çocuklarına reserve edilmiştir ve erkeklerinin ulaşımına açık değildir. Bu nedenle erkeğin kadın aşkı konusundaki ideali gerçekçi değildir.

Sizin yaşınız öyle tek bir kıza aşık olup da yarı romantik bunalımlarla geçireceğiniz bir yaş değil. Bu gerçi her yaşta aptalca da, özellikle sizinki gibi yaşlarda olan herşey gelip geçici olduğu için daha bir aptalca.

Siz aslında 20lik abilerinizden daha şanslısınız. Siz Alfanın Kökeni yazısında bahsedilen beyin yıkamaya abileriniz kadar uzun maruz kalmadınız. İkincisi de orda ve doğal yetenek mitindeki gibi bir erken başlama avantajınız var. Şöyle söyleyeyim. Diyelim 15 yaşındasınız. Her ay sadece 1 kıza yürüyerek oyununuzu geliştirmeye başlasanız, 22 yaşına gelmeden 84 kez oyununuz geliştirme fırsatınız olur. 22 yaşında kh ile tanışmış bir erkek daha yeni başlarken (ki size bu yaş büyük görünse de çok genç aslında) siz muhtemelen artık ustalaşmış olursunuz.

Bu siteyi biraz okudu iseniz, bizim ilişkilerde başarı tavsiyelerini “demir tavında dövülür” atasözündeki taktikle verdiğimizi anlamışsınızdır. Yani, demiri ateşe atmadan demire şekil veremezsin. Bunun sadece okuyarak ilişkiler nirvanasına erilen bir metodu olsa idi onu burda bedava değil best seller olacak bir kitapta yazardım ama öyle bir yöntem yok.