Erkeğin zengin olduğunu nasıl anlarsın …
Bu şakaya çok güleriz ama şaka neden bu kadar komik? Komik çünkü insanlar, diğer tüm yüksek seviyeli hayvanlar gibi, bilinçaltında algısal karşılaştırmalar yapacak yetenektedir. Bu şaka komik zira sistemdeki dengesizliği görebiliyoruz ve kişisel duruma göre çıkarsamalar yaparak sonuçlara varabiliyoruz. Sosyal Eşleşme Teorisi’nin temelinde bu vardır.
Sosyal Eşleşme Teorisi, temek olarak şöyle tanımlanabilir : diğer herşeyin eşit olduğunu varsayarsak, bir birey kendisiyle aynı ya da benzer derecede fiziksel çekiciliğe sahip birine çekim duyup onunla eşleşecektir.
Bu oldukça bilinen bir sosyal psikoloji teorisidir, Oyun teorisyenleri tarafından yaratılmış bir kavram değil. Fakat, teori cinsel pazar dinamiklerinin oyun ve statü gibi değişkenleri eklenmeden önceki çerçevesine vurgu yapar.
Bu, birçok kültür ve toplumda doğal olarak ortaya çıkan bir şeydir. Teorinin püf noktası ise tabii ki “diğer herşeyin eşit” olmasıdır. Fakat saf bir şekilde, cinsel çekimin ve eşleşmenin herşeyden soyutlanmış bir ortamda gerçekleştiğini varsaymayacağım. Tam tersine, bilinç altında çalışan bir psiko-biyolojik prensibin kişisel (mikro) seviyeden bütün bir kültürün (makro) sosyal psikolojisine etki eden diğer psikolojik şemaları nasıl ortaya çıkardığını göstermek istiyorum.
“Kadınlar neden aldatır” ya da erkekler neden arketip şekilde güzel kadınlarla seks yapmak istemeye meyillidir gibi konularda daha önce forum postlarında yazdığım gibi, bu arzunun temelinde psikolojik olarak evrimleşmiş bir fırsatçılık vardır. Bu fırsatçılık, kendimizin ve çocuklarımızın hayatta kalması için, bu tür doğal karşılaştırmaları yapma ve onlardan sonuç çıkarma yeteneğimiz üzerine kuruludur. Bu bize bin yıldan fazla süredir o kadar yarar sağlayan bir mekanizmadır ki, doğal karşılaştırmalar yapabilme kapasitesi, çevremizi deneyimlememizin otonom ve bilinçaltı bir öğresi haline gelmiştir. Hayatta kalma açısından, daha büyük elmayı yememizin daha küçük elmayı yememizden daha iyi olduğunu biliriz. Biyolojimizin bizi ittiği şeyleri istemeye eğilimliyiz. Ve bunun üzerinden bu tür isteklerimizi en iyi şekilde tatmin edeceğini düşündüğümüz idealler geliştirmeye meyilliyiz.
Daha önce belirttiğim gibi, çekiciliğin ve cinsler arasındaki ilişkinin herşeyden soyut bir ortamda gerçekleşmediğini ve (çoğu tahmin edilebilir) değişkenlerce etkilendiğini anlıyorum. Ama Sosyal Eşleşme Teorisi, cinsel çekim ve eşleşme sürecinden çok seçim motivasyonları ile ilgilidir. Fiziksel görünüm, cesaret, vs. gibi şeylerin cinsel çekim üzerindeki etkisinin önemi konusunda sürekli soru alıyorum. Kendi tecrübelerime göre söyleyebilirim ki bunların cinsel çekim üzerinde tabii ki etkisi var. Şişman bir erkek, Fitness America yarışmacısını, bu ikili arasında başka özel bir etkileyici faktör yoksa, cinsel olarak etkileyemeyecektir. Bu cinsel çekimin şişman erkeğe yönelik nitel ve gerçek bir arzu üzerine kurulacağını da savunmayacağım. Ortada ciddi olarak dengesiz bir sistem var.
Sosyo-ekonomik, entellektüel, duygusal seviye, vs gibi şeyler eşit alındığında, kendiniz ile benzer fiziksel görünümde insanlardan etkilenip, onları etkileyebilmeye meyillisiniz. Bu, “o kız / erkek benim seviyemin / ligimin üstünde” zihniyetininin temelindeki psikolojik şemadır. Bunlar daha idealize fiziksel özelliklere sahip özellikteki kişileri etkileme ve onlarla eşleşme ihtimalinin azlığının bilinçaltında anlaşılmasının göstergeleridir. Kişi dengesizliği kendi algılar ve ihtiyaçlarını karşılamak için (burada seks) daha olabilir fırsatlar için kendi kendini kısıtlar.
“Zengin erkek” fotoğrafına bir daha bakın. Bu dengesizlikteki kadının “servet avcısı” (golddigger) olduğunu varsayarız. Bunu da Sosyal Eşleşme Teorisinin içselleşmiş anlayışı ile yaparız. Başka ne sebeple, tanga giyen (cinsel olarak boşta olduğunun göstergesi) görece çekici ve iyi vücutlu bir kadın,obez bir erkekle olsun ki? Eğer erkek bunu dengeleyecek başka şeylere sahip değilse nasıl olabilir? Fotoya bakar ve güleriz. Kadınlar, fotodaki kadının erkeği gerçekten arzulamadığını ama başka ‘kaynaklar” sağlayabilmesine aşık olduğunu düşünerek olayı rasyonelleştirir. Yüzeysel mi? Belki. Ama bu yine de özellikle kişilerin bireysel durumlarını bilmediğimizde kullandığımız doğal karşılaştırma içgüdülerine sahip olduğumuzu gösterir. Kadının erkeği gerçekten seviyor olma ihtimali vardır ama bizim ilk aklımıza gelen bu değildir. Aslına bakarsanız, bu ihtimali düşünmek bile önemli miktarda eğitim ve zihinsel çaba gerektirir çünkü Sosyal Eşleşme karşılaştırması bizim doğal fabrika ayarımızdır.
Son olarak da, Sosyal Eşleşme Teorisi’nin AFCizmin ve ONEitis‘in üzerinde yükseldiği ana ayaklardan biri olduğunu söyleyeyim. Bu iki şemadaki reddedilme korkusunun temelinde, Sosyal Eşleşme Teorisi’nin bilinçaltı kavrayışı vardır. ONEitis özellikle “ben bir daha bu kadından / adamdan daha iyisini bulamayacağım” fikrine neden olan, dengesizlik öz algımızdan kaynaklanır. Bir kişi ilişkisinin Sosyal Eşleşmede bir dengesizliği temsil ettiğini düşünürse, o ilişki ne kadar kötü olursa olsun kalıp onu tolere edebilir. İdealize edilmiş bir partnerden gelen suistimal, daha az idealize edilmiş ve anonim birinden gelen reddedilmeye yeğlenir.
Bu yazıyı neden yazdığımı düşünebilirsiniz. Geçenlerde kendisini feminist olarak tanımlayan biri ile tartıştım. Modern insan toplumunda cinsel pazarın olması fikrini tamamen reddediyordu. Cinsel pazarın altındaki cinsel dinamiği reddetmiyordu. Bunun insanlığa, insanlık dışı ve uygunsuz bir etkisi olduğunu düşünüyordu. Bu tartışmaya kadar, ben cinsel pazarın ve cinsel pazar değerinin kişilere uygulanması fikrinin herkesçe kabul gördüğünü düşünüyordum. Cinsel pazar evrensel olarak çalışan ve bazılarının başarılı, bazılarının başarısız şekilde manevra yaptığı bir yerdi. Bu fikrin reddedilmesi ya da onu sosyal olarak değiştirmeye çalışmak, bu pazarda oynanan oyunun acımasız olduğunu kabul etsem de bana absürt geliyor. Benim karşı argümanım, Cinsel Pazarın insanlığın daha isabetli bir temsilcisi olduğu ve insan olarak başarılı evrimimizin Cinsel Pazarın acımasız gerçekleri sayesinde meydana geldiği idi. Hatun dinlemedi bile.
Çeviri : Social Matching Theory
Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.