Yüksek zeka, akıllı olmak anlamına gelmez

George W. Bush aptal mı? Sekiz yıllık çalkantılı başkanlığı sırasında tüm siyasi görüşlerden pek çok kişinin aklını meşgul eden bir soru bu. Kesin cevap verecek olursak; hayır aptal değil. Hatta, Bush’un IQ puanının 120’nin üzerinde olduğu tahmin ediliyor, bu da onun zeka konusunda nüfusun en üst yüzde 10’luk diliminde olduğunu gösterir. Fakat, bu tabii ki her şeyi açıklamaz. Eski başkana sempati duyanlar bile, onun bir zihinsel açıdan ve karar verici konumda bir kişi olarak değerlendirildiğinde o kadar yüksek zeka diliminde olmadığını kabul ediyordu. Bush’a sadıklığı bilenen, başkanlık dönemindeki konuşma yazarı David Frum dahi onu “içi çok dolu olmayan”, “meraksız” ve “sonuç olarak bilgisiz” olarak nitelendirdi. Siyaset uzmanı ve eski Cumhuriyetçi kongre üyesi Joe Scarborough, zekası sorgulanan diğer ABD başkanlarıyla karşılaştırıldığında, Bush’un “tek başına ayrı bir grupta” olduğunu iddia ederek onu entelektüel derinlikten yoksun olmakla suçladı. Bush’un kendisi bile, düşünce şeklini tanımlarken; “çok analitik düşünmediği” söylemişti.

Peki Bush yüksek IQ’ya sahip ise, böyle biri nasıl bu tür entelektüel eksikliklere sahip olabilir? Başka bir deyişle, “akıllı” bir insan nasıl aptalca davranabilir? Kanada, Toronto Üniversitesi’nde insan gelişimi ve uygulamalı psikoloji bölümü profesörü olan Keith Stanovich, 15 yıldır bu bariz tutarsızlığı çözmeye uğraşıyor. Stanoivic, bu bağdaşmazlığın sandığımızdan çok daha fazla sayıda insan için geçerli olduğunu söylüyor. Ancak Stanovich’e göre bunda tuhaf bir şey yok. IQ testleri, mantık, soyut akıl yürütme, öğrenme yeteneği ve çalışma belleği kapasitesi dahil olmak üzere belli başlı zihinsel yetenekleri ölçmek için mükemmel bir yoldur. Bu testler, ne kadar bilgiyi aklınızda tutabileceğinizi gösterir.

Fakat, gerçek hayatın olağan akışında iyi kararlar vermek için gerekli olan çok önemli başkaca yeteneklerin ölçülmesi söz konusu olduğunda bu testler çuvalladığını söyleyebiliriz. Çünkü, IQ testleri, bir kişinin bilgiyi eleştirel bir şekilde tartma yeteneği veya kişi doğru karar vermeye çalışırken yanlış yöne gitmesine yol açabilecek bazı sezgisel, zihinsel önyargılarını aşabilme kapasitesi gibi şeyleri ölçemiyor. Yani daha açmak gerekirse, gün içinde ne yiyeceğimizi seçerken, paramızı dövize mi gayrimenkule mi yatıracağımız konusunda düşünürken veya iş hayatında karşılaştığımız zorlu bir müşteriyle nasıl başa çıkacağımız gibi kararları vermek zorunda kalırken kullandığımız rasyonel düşünce türünden bahsediyoruz. Gittikçe karmaşıklaşan bir dünyada yolumuzu bulmak için rasyonel düşünmede iyi olmak zorundayız. Birçok araştırmacıya göre, IQ testleri işte bu kâbiliyeti ölçemiyor.

Stanovich’e göre, IQ testleri insanların bilişsel yeteneklerini ölçmek için hala elimizdeki en etkili yol ama henüz rasyonel düşünmeyi ölçmek konusunda IQ testlerinden istifade edemiyoruz.” IQ testleri, bilişsel işleyişin önemli bir alanını ölçer ve akademik ve iş hayatında başarıyı tahmin etmede orta derecede iyidir. Ancak eksiktirler. Bir kişinin ‘İyi düşünme’ konusunda ihtiyacı olan tam teçhizatı ölçmek konusunda yeterli değiller.” diyor Stanovich. Yani, IQ her şey değildir.

Cambridge, Massachusetts’teki Harvard Eğitim Bilimleri Lisansüstü Bölümü’nde düşünme ve akıl yürütme becerileri üzerine çalışan David Perkins, IQ’yu açıklamak için şu örneği kullanıyor; “Yüksek bir IQ, bir basketbol oyuncusunun boyu gibidir”. Söylemek istediği şu; basketbol oyuncularının diğer her özelliği eşit olduğunda boyu uzun olanın boyu bir avantaj haline gelir, IQ’yu da işte böyle ele almalıyız. “Diğer her şeyin eşit olması çok önemli. Ama diğer her şey eşit değil. İyi bir basketbolcu olmak için uzun boylu olmaktan çok daha fazlası gerekir; aynı şekilde iyi bir düşünür olmak için yüksek bir IQ’ya sahip olmaktan çok daha fazlası var.” diyor Perkins.

Genel zeka olarak bilinen bir faktörü ölçmek için tasarlanan IQ testleri ve bunların yerine geçebilecek diğer testler, birçok işletme tarafından “en iyi” adayların seçilmesine yardımcı olmak için kullanılır ve ayrıca liselere ve üniversitelere girişte öğrenci seçme sınavı şeklinde işlev görür. ( Türkiye’de üniversite sınavı olarak bilenen AYT VE TYT, ABD’deki SAT sınavları gibi )  Yani üniversiteye yerleşebilmek için girdiğimiz sınavın bir IQ testi formu olduğunu söyleyebiliriz. Stanovich, “Zeka Testlerinin Gözden Kaçırdığı Nedir?” isimli kitabında (Yale University Press, 2008) “IQ testlerinin, ABD’deki milyonlarca insanın “akademik ve profesyonel kariyerlerini” önemli ölçüde belirlediğinin” altını çiziyor. Bilişsel işleyişin yalnızca sınırlı bir bölümünü ölçtüğünü iddia ettiği bu tür testlere toplumun “bol keseden ilgi” vermesine karşı çıkıyor.. İngiltere, Plymouth Üniversitesi’nde bilişsel psikolog olan Jonathan Evans da “IQ testleri gereğinden fazla kredi veriliyor ve bence çoğu psikolog buna katılacaktır” diyor.

Hakikaten, IQ puanları, bir kişinin belirli bir meslekte ne kadar başarılı olacağını tahmin edememelerinin yanı sıra, bireyin çok yönlü zekasının seviyesini ortaya koymada da zayıf bir gösterge oldukları öne sürülerek uzun süredir eleştirilmiştir. Fosilbilimci Stephen Jay Gould 1981’de The Mismeasure of Man’da genel zekanın sadece matematiksel bir yapaylık olduğunu ve kullanımının bilimsel olmadığını, kültürel ve sosyal açıdan da ayrımcı olduğunu iddia etti. Harvard Eğitim Enstitüsü’nden Howard Gardner 25 yıldan fazla bir süredir bilişsel kapasitenin en iyi matematiksel, sözel, görsel-mekansal, fizyolojik, natüralist, öz-düşünümsel, sosyal ve müzikal yeteneklerin bütünü açısından bakıldığında anlaşılabileceğini söylüyor.

Yine de IQ testini eleştiren birçok kişinin aksine, Stanovich ve diğer rasyonel düşünce araştırmacıları IQ testleri ile ölçülebilen, “zekayı” mental beceriler olarak nitelendirmekten rahatsız değiller. Bu “zekayı” yeniden tanımlamaya çalışmıyorlar. Bunun yerine, zekanın ötesine geçen – rasyonel düşünmenin temel araçları olarak tanımladıkları bilişsel-algısal kabiliyetlere dikkat çekmeye çalışıyorlar. Bu kabiliyetlerin, yargılama ve karar vermede zeka kadar önemli olduğunu iddia ediyorlar. Evans, “IQ, akıllı olmanın sadece bir parçası” diyor.

Rasyonel düşünme yeteneğinin zekadan ne kadar farklı olduğuna dair bir örnek olarak, şu bulmacayı düşünelim: Beş adet 3D yazıcımız var. Bu beş makinenin beş adet küçük alet üretmesi 5 dakika sürerse, 100 makinenin 100 aleti üretmesi ne kadar sürer? Çoğu insan  içgüdüsel olarak doğru “hissettiren” yanlış cevaba atlayıp “100” der. Daha sonra cevabı değiştirmek isteseler bile.. Bu tür ilk anda basitmiş gibi gelen ve ilk akla gelen cevapların yanlış olduğu sorulara “genel kanının aksi cevapları olan sorular” diyelim. Connecticut, New Haven’daki Yale İşletme Fakültesi’nden Shane Frederick, ABD’deki çeşitli kolej ve üniversitelerdeki (aralarında Harvard ve Princeton’ın da bulunduğu) yaklaşık 3400 öğrenciye bu ve benzer “genel kanının aksine cevapları olan sorular” sorduğunda, bunların yalnızca yüzde 17’si sorulan üç soruyu  birden doğru cevapladı. Öğrencilerin üçte biri herhangi bir doğru cevap veremedi (Journal of Economic Perspectives, cilt 19, s. 25).

Günlük hayatta bu üstteki örneğe benzer, farklı formlara bürünmüş sorunlarla karşılaşıyoruz. Muhtemelen beynimiz bilgiyi işlemek için iki farklı sistem kullandığından, dikkatli bir muhakeme yapmadan, sorunları sıklıkla yanlış anlıyoruz (bkz. New Scientist, 30 Ağustos 2008, s. 34). Beynimiz bilgiyi işlerken kullandığı iki sistemden birisi sezgisel ve spontane; diğeri ise üzerinde düşünerek yani bilinçli ve mantıklıdır. Her konuda bunlardan birisi daha iyidir demek yanlış olur. Bazı konularda sezgisel yol işimize gelebilir. Mesela, özel hayatımızda potansiyel adaylar arasından partner seçerken veya çok fazla deneyime sahip olduğunuz durumlarda sezgilerimizi kullanabiliriz…  Öte yandan, farklı durumlarda sezgisel yol kararları bizi tongaya düşürebilir. Örneğin, kendi benmerkezci bakış açımıza aşırı değer verdiğimizde olduğu gibi… Ölçüp biçerek karar verme yolu bilinçli problem çözmenin anahtarıdır ve sezgisel yol bizi yanlış yola sevk ediyor gibi görünüyorsa, bu sezgisel eğilimlerimizi ve yargılarımızı aşmamıza yardımcı olabilir.

IQ testleriyle ilgili sorun, akıl yürütme ve kısa süreli hafıza kullanımını kapsayan düşünceye dayalı becerilerimizi değerlendirmede etkili olmalarına rağmen, bunları duruma dayalı ölçememeleri yani durum gerektirdiğinde bunları kullanma eğilimimizi değerlendirememeleridir. Bu çok önemli bir ayrımdır: Princeton Üniversitesi’nden Daniel Kahneman’ın belirttiği gibi, zeka beyin gücüyle ilgiliyken, rasyonel düşünme kontrolle ilgilidir. Evans, “Entelektüel olarak yetenekli bazı insanlar, analitik düşünceye çok fazla girme zahmetine girmezler ve sezgilerine güvenmeye meylederler.” diye açıklıyor. “Diğer insanlar içlerindeki sesi dinleyip bunu gerekçelendirerek yaptıkları şeyden emin olurlar .” Bir IQ testi, birinin bu yollardan hangisini izleyeceğini tahmin edemez; George W. Bush gibi akıllı olduğu varsayılan insanların aptalca hareket etmesinin ardında yatan tutarsızlık bundan kaynaklanır.

Bazı deneylerde çeşitli entelektüel yeteneklere sahip insanların belirli rasyonel düşünme görevlerindeki performansları karşılaştırılıyor. Bush’un birçok “akıllı aptal” insandan yalnızca biri olduğu ve zekanın “iyi düşünme”nin zayıf bir göstergesi olduğu fikri bu deneylerden yola çıkarak ortaya atılmış. Geçen yıl yayınlanan bir çalışmada, Harrisonburg, Virginia’daki James Madison Üniversitesi’nden Stanovich ve Richard West, zeka ile bir kişinin bazı yaygın sezgisel düşünce tuzaklarından kaçınma yeteneği arasında bir ilişki olmadığını buldular. (Journal of Personality and Social Psychology, cilt 94). , s 672).

Stanovich ve diğer araştırmacılar, sayı oranları, olasılıklar, tümdengelimli akıl yürütme ve geriye dönük akıl yürütme kullanımını gibi belirli türde düşünme görevlerinde, zeki insanların daha iyi performans gösterdiğini buldular. Bu, bilhassa herhangi bir sezgisel tuzak bariz olduğunda, özellikle de doğru cevap mantığa veya soyut akıl yürütmeye – IQ testlerinin iyi ölçtüğü yeteneklere – bağlı olduğunda geçerli oluyor. Ancak çoğu araştırmacı, genel olarak, zeka ile başarılı karar verme arasındaki ilişkinin zayıf olduğu konusunda hemfikirdir. Bunun istisnası, insanların önyargılarından dolayı zayıf pozisyona düşüp hata yapabilecekleri durumlarda önyargıları konusunda uyarılmasıdır, böyle durumlarda yüksek IQ’su olanlar daha iyisini yapma eğilimindedir. Bunun nedenini Evans şöyle açıklıyor; “Akıllı insanlar her zaman her şartta diğerlerinden daha fazla akıl yürütmezler ama, akıl yürüttüklerinde daha iyi akıl yürütürler”.

Örneğin, aşağıdaki sorunu ele alalım. Jack Anna’ya, Anna ise George’a bakıyor; Jack evli, George değil. Bu durumda evli biri bekar birine mi bakıyor? “Evet”, “hayır” veya “belirlenemez” diye üç ayrı seçenek arasında seçim yapması istendiğinde, insanların büyük çoğunluğu üçüncü seçeneğe ( “belirlenemez” seçeneğine) gidiyor yani YANLIŞ seçeneğe. Yine de, tüm seçenekler üzerinden tek tek akıl yürütmeleri söylenirse, yüksek IQ’ya sahip olanların doğru cevaba ulaşmaları daha olası oluyor. ( Doğru cevap “EVET”tir çünkü: Anna’nın medeni durumunu bilmesekte, her iki durumda da bakan kişi evli bir kişidir (Jack). Stanovich’e göre bunun anlamı şu; “zeki insanlar ancak onlara ne yapmaları gerektiğini söylediğinizde daha iyi performans gösterir”.

Perkins’in açıklaması da şu şekilde: “IQ, sizin için yeni olan problemlerde daha büyük bir kompleks kavrama kapasitesine işaret ediyor. Ancak bu yetenekle ne yaptığımız bu yeteneği neye uyguladığımız bambaşka bir soru. Zihinlerimizi ışıldaklar olarak düşünelim. IQ, ışıldağın parlaklığını ölçer, ancak ışıldağı nereye doğrulttuğumuz da önemli. Bazı insanlar, birçok nedenden dolayı ışıldağı bir durumun diğer tarafına doğru tutmazlar –  o tarafı gözden kaçırmalarının sebebi yerleşik bazı fikirleri, önyargıları olabilir ya da rahatsız edici olabilecek şeylerden kaçınmak için ya da belki sadece aceleleri olduğundan… Işıldağın ne kadar yüksek bir WAT değerine sahip olduğu yani ne kadar iyi aydınlattığı bu tür akılsızlıklardan kaçınmak için yeterli değildir. Doğrusunu söylemek gerekirse de, süper zeki olmak bu bahsettiğimiz hatadan kaçınmak için bağışıklığa sahip olmak anlamına gelmez.” 1980’lerde, süper-zekilerin yüzde 44’ünün astrolojiye, yüzde 51’inin biyoritim gibi sözde bilimlere ve yüzde 56’sının uzaylılara inandığını bulundu. (Skeptical Inquirer, cilt 13, s 216). Zihinlerimizi ışıldak olarak düşünelim demiştik; IQ, ışıldağın parlaklığının göstergesidir, ancak nereye doğrulttuğumuz da önemlidir.

Öte yandan, IQ’nun rasyonelliğin zayıf bir göstergesi olduğu fikri de eleştirilerden muaf değildir. Laredo’daki Uluslararası Texas A&M Üniversitesi’nde insan davranışının arkasındaki genetik ve çevresel faktörleri inceleyen Christopher Ferguson, yüksek IQ’ya sahip olanların daha uzun yaşama ve daha fazla kazanma eğiliminde olduklarını bu yüzden de zeki insanların daha rasyonel olduğunu varsaymamız gerektiğini söylüyor. Ferguson, “Yüksek IQ sahibi insanlar daha fazla bilgi birikimine sahip olmaya yatkınlar bu da daha iyi kararlar vermelerini sağlıyor.” diyor.

Lakin, Pennsylvania, Pittsburgh’daki Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Wändi Bruine de Bruin, zekanın birinin iyi bir düşünür ve karar verici olup olmadığını belirleyen tek faktör olamayacağını gösterdi. 18 ve 88 yaşları arasındaki 360 Pittsburgh sakini üzerinde yaptığı bir çalışmada, araştırmacı ekip, zeka farklılıklarına bakılmaksızın, daha iyi rasyonel düşünme becerileri sergileyen insanların hayatları boyunca ciddi kredi kartı borcu yapmak, kazâra hamile kalmak, okuldan uzaklaştırma almak gibi olumsuz olaylardan önemli ölçüde daha az muzdarip olduğunu buldu. (Journal of Personality and Social Psychology, cilt 92, s 938). Pittsburgh’daki Rand Derneği’nde çalışan Andrew Parker ve Carnegie Mellon’daki Baruch Fischhoff, ergenler arasında da benzer bir ilişki buldu. Bir karar verme yeterliliği testinde daha yüksek puan alanlar daha az alkol tüketiyor, daha az uyuşturucu kullanıyordu ve genel olarak daha az riskli davranışlarda bulundular. (Journal of Behavioral Decision Making, cilt 18, s 1). Fischhoff’e göre bunlar olumlu yaşam deneyimleri için rasyonel düşüncenin zekadan daha önemli olabileceğini gösteriyor.

Stanovich’in teorisine getirilebilecek güçlü bir eleştiri, IQ testleriyle birlikte kullanılabilecek kanıtlanmış bir rasyonel düşünme becerileri testinin olmamasıdır. Kahneman, “Zekanın neyi ölçmediğini söylemek yeterli değil, rasyonaliteyi ölçmenin alternatif yollarını önermelisiniz” diyor. Stanovich, evrensel bir “rasyonalite bölümü (RQ) testi” geliştirmek için milyonlarca dolarlık bir araştırma programı gerekse de, bunun yapılamaması için teknik veya kavramsal bir gerekçe olmadığını savunuyor. Bu konuda zaten hali hazırda da Bruine de Bruin ve Fischhoff tarafından kullanılan karar verme yetkinliği ölçüsü gibi birkaç iddiacı var.

Geçerli bir RQ testi faydalı olur mu? Bruine de Bruin, “Varsayımsal olarak evet, çünkü insanların işlerinde ne yapacaklarıyla daha “doğrudan” ilgili becerileri kapsayacaktır” diyor. Kahneman, beyin gücü ölçümleri olarak IQ testlerinin akademik seçim için iyi çalıştığını savunuyor. “Ancak, özellikle kapsamlı ve fazlaca dürtüsel olmayan bir liderlik tarzı istiyorsam, yöneticileri veya liderleri seçmenin bir yolu olarak RQ testlerini ciddi düşünürdüm” diyor.

Ancak bir sorun var: IQ’nun aksine, insanları RQ testlerinde başarılı olacak şekilde eğitmek nispeten kolay olurdu. Evans, RQ, “İnsanların sahip oldukları kapasiteyi ne derecede kullanmaya meyilli olduklarını ölçer” diyor. “Normal eğilimleri bu olmasa bile, insanları sezgilerini görmezden gelmeleri ve akıl yürütmeyi kullanmaları için bu teste yönelik eğitebilirsiniz.”

Madalyonun öbür yüzü ise şu; herkes rasyonel düşünme ve karar verme becerilerini geliştirebilir. Ann Arbor’daki Michigan Üniversitesi’nden Richard Nisbett ve diğer araştırmacılar, istatistiksel akıl yürütmede sadece yarım saatlik bir eğitimin, bir kişinin günlük durumlarda rasyonel düşünmeyi kullanma yeteneğini geliştirebileceğini keşfettiler. Bu konuda gelişmek için resmi bir eğitime bile ihtiyacımız yok: Kendi kendimize öğretebileceğimiz pek çok numara var, diyor Perkins.

Aynı şeyi yapan liderleri seçmek için daha donanımlı olabiliriz.  “Bush’un yerine gelen başkan entelektüel idi, bilişsel esneklik gösteriyordu, yaygın inançları sorgulayabiliyor, tutarsızlığa gelemiyordu, ve öngörülüydü.” diyor Stanovich. “Rasyonel düşünme profilleri açısından baktığımızda Bush ve Obama birbirinden son derece farklıydı.” Bu arada Başkan Obama’nın IQ’su ortalamanın oldukça üzerindeydi- ama hatırlarsanız yazının başında açıkladığımız üzere Bush’unki de öyleydi.

Çeviri: Why a high IQ doesn’t mean you’re smart

Share this...
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterShare on LinkedIn

37
Leave a Reply

Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.

avatar
14 Comment threads
23 Thread replies
3 Followers
 
Most reacted comment
Hottest comment thread
25 Comment authors
FranklyAltairEfeAhmet EkremCamper Recent comment authors
  Subscribe  
Notify of
BenLark
Guest
BenLark

Smart icin Zeki yerine Akıllı demek daha dogru olabilirdi…Zeka ve Akıl bariz farklı
Zekada genetik ve yetistirilis.
Akıllı olmakta ise sosyal zeka,pratik olmak,gozlem yetenegi,tecrube,sans vs gibi faktorler etkili

Kendine guven + Sarsılmaz Irade + Tutku + Zeka + Yuksek enerji + Dogru Hedef + Çalışma = Yuksek Başarı

Okulda çok basarılı olmaktansa , orta basarili olup ama sosyal ve ticari acidan becerikli olmayi tercih ederdim

Gooseman
Guest
Gooseman

Son cümleye kesinlikle katılıyorum, her ne kadar Türkiye’de uygulaması zor olsa da

Skullgrager
Guest
Skullgrager

Guzel yazi olmus eline sağlık Mahmut Abi

Marki de Franco
Guest
Marki de Franco

Elinize saglik yararli bir paylasim oldu.

Hkn
Guest
Hkn

Fizik
Kimya
Biyoloji
Matematik
Elektronik
Tıp
Evrim
Psikoloji
Sanat
Üretim ve Teknoloji
İktisat ve Ekonomi
Müzik ve Spor
Merakınız yoksa zeki değilsiniz.Sürekli merak ve öğrenme isteği zekanın en büyük göstergesidir.Ancak zeka belirli bir zaman dilimi içerisindeki yeteneği ifade eder.A.Einstein de dediği gibi “İki şey sonsuzdur;insan oğlunun aptallığı ve evren” yani yeni birşeyler öğrenene kadar herkes aptaldır.Çünkü henüz uzay ile ilgili çok az şey biliyoruz yada Tıp ile ilgili…

Ysyn
Guest
Ysyn

Evet bende 4 5 yıl öncesine göre çok daha zeki hissediyorum ilgilendiğim ve öğrendiğim şeyler sayesinde.

Thanos'un sol tassagi
Guest
Thanos'un sol tassagi

Bende de zeka var ama kizlarla basarisizim.sanat muzik bilimin 0 oldugu tiktokcu arkadasim her ay baska bir kizla ama.bazen ona ozenmiyor degilim.bu kadar bilgiyi yarrak gibi tasiyorum ama hepsi teorik.sebebi benim annem babamin maloz onunkilerin sosyal bocekler olmalari.

Thanos
Guest
Thanos

Sen kendi anne babandan bahsederken kullandigin ifadeyle zannettigin gibi onlardan ne kadar zeki oldugunu ortaya koymuyorsun, asagilik kompleksine sahip vasat bir adam oldugunu beyan ediyorsun yalnizca.

mikelanjelo
Guest
mikelanjelo

adam anamdan babamdan zekiyim dememiş düzgün oku

Yunus
Guest
Yunus

Bir kere bakış açında sorun var “bu kadar bilgiyi yarrak gibi yaşıyorum ama hepsi teorik” kelimesiyle zaten bunları kendi kişisel zevkin ve hoşlandığın için değilde sanki birileri senle ilgilensin diye yapmışsın ama maalesef iş sadece bir şeyler biliyor olman değil bunu nasıl sunduğun da önemli mesela bizim burda Urfa kebapçısı var Ahmet abi çokta güzel yapıyor ama Czn burakta aynı tarifi ufak farklılıklarla belki atadan gelme bir iki dokunuş tecrübe farkıyla yapıyor ama sunuş tarzından ötürü rağbet görüyor talep ediliyor. Yemek sadece lezzetli diye kimse koşmaz insanlar artık sunuma da önem veriyor kısacası her şey de insanlar sadece bir şeylerin… Read more »

Efe
Guest
Efe

Hocam bu tip yeteneklerini nasıl geliştirdin peki biraz bilgi verebilir misin

Frank Underwood
Guest

Cevap 2000 mi

Mustafa
Guest
Mustafa

5

Not Elegance Gentleman
Guest
Not Elegance Gentleman

o zaman şöyle diyebilir miyiz?. Akıllı insanlar risk alan insanlardır. Zeki insanlar bilgiyi daha hızlı kapabilen ve daha fazla beyninde tutabilen insanlardır. Mesela okul hayatında başarılı olmayıp, gerçek hayatta ünlü, zengin olmayı başarabilen çok insan var. Bu insanlar akıllılar. Birde okulda kendisine verilen sınavları(görevleri) yüksek puanlar ile geçip hayata atılınca çelmeye takılan çok insan var. Bu insanlarda zekiler ama kovalamıyorlar.

Thanos'un sol tassagi
Guest
Thanos'un sol tassagi

Risk almak degil de sosyal zekayla alakali daha cok.mark zuckerberg asosyla ama zeki.ama duygusal zekasi sifir.ya ailenin ve genetigin de cok onemi var tuttugunu koparma, asilma, sosyal beceriler, korkusuz olma, dedigin gibi risk alabilme falan bunlari iq ile nasil olceceksin? Messi nin iq su cok yuksektir ama insanlarla iletisimi ve sosyal zekasi yani eq su yuksek diyebilir miyiz? Sadece iq herseyi belirlemez kisacasi.akil da belirlemez.onsezi de cok onemli ki bence iq ile alakasi var.bana kalirsa bi insanin sulalesine bak derim genelde ayni cizgide gidiyor cunku kariyerleri. Amina koyim bakiyorsun cok basarili muzisyen, ozeniyorsun onun gibi olmaya falan sonra bi bakiyorsun… Read more »

Thanos'un sol tassagi
Guest
Thanos'un sol tassagi

Ve akillara o isim gelir : 143 zafer

Melih Eren Gündoğdu
Guest
Melih Eren Gündoğdu

Ben TYT ve AYT sınavlarının pek de IQ Testi olduğunu düşünmüyorum.
Ancak şöyle de bir şey var: Yüksek derecelere girmek için sadece çalışmak yetmiyor. Hem IQ hem de çalışmak lazım. Kafası çalışan bir insansanız, daha az çalışma ile daha iyi yerlere gelirsiniz ama zeka tek başına da yeterli olmuyor.

Rommel
Guest
Rommel

tyt ayt demişken keşke mahmut abim bize sınavın sırlarını verse 5 ay kalmışken bi ivmelenme güzel olurdu

Seneca
Guest
Seneca

Abi zeki olup sosyal becerileri çok kötü, kadınlar konusunda başarısız mavi haplı adam sayısı çok fazla doğru ama benim gözlemlerime göre bu adamlar kırmızı hapla tanıştıktan sonra felsefeye,kadın erkek ilişki dinamiklerine diğerlerine nazaran çok daha çabuk hakim oluyorlar ve bu doğrultuda adımlar atmaya başlarlarsa başarılı olma ihtimalleri daha yüksek oluyor. Pek zeki olmayanlar ise bu kadar çabuk kavrayamıyorlar, bazı şeyleri yanlış yorumluyorlar,doğru adımlar atamıyorlar. Taşlar yerine tam oturmayabiliyor anlayacağın. Sen ne düşünüyorsun sence de böyle mi durum en azından zeki adamlar teoride işi daha iyi kapıyorlar bence. Pratik kısmı kişinin kendisine bağlı tabii.

Memoli
Guest
Memoli

Nasıl akıllı olunur o da yazsa keşke

NetcenAdımı
Guest
NetcenAdımı

kitap oku.

Camper
Guest
Camper

Sonra 30 dklık antremanlarla RQ gelişiminden bahsediyor. Bir kaynak bulan var mı bu konuda ?

Ahmet Ekrem
Guest
Ahmet Ekrem

Mahmut abi, akıl ve zeka arasındaki farkla ilgili çok yazı okudum ama hala aklın nasıl geliştirileceğini tam olarak anlamadım. Çıkardığım tek sonuç; aklın sorguladıkça geliştiği, dolayısıyla felsefe ile ilgilenmenin faydası olacağını düşünüyorum. Bana tam olarak nasıl daha akıllı olunacağını söyleyebilir misin?

Ve her alfa erkeğin aynı zamanda akıllı olduğunu söyleyebilir miyiz?

Son olarak hazırcevaplılık direkt olarak akıl ile bağlantılı mıdır?

Efe
Guest
Efe

babamla telefonda konuşurken sen her işi zekanla çözebileceğini düşünüyorsun dedi. Bunu ünide çoğu dersten çuvallamam ve bütlere kalmamdan dolayı söyledi aslında çok önemli bir eleştiriydi. hallederim kafasına girip sonra sıçıyorum bazen. Çevremden de zekisin lafını çok duydum ama zeki olmak başlı başına yeterli değil.akıllıca adımlar atmadığım hayli fazla örnek var önümde. Üniye geldiğimden beri sosyallik açısından kendime çok şey kattım insan ilişkilerimi geliştirdim sporu düzenli hale getirdim kitap okumayı ve araştırmalar yapmayı sürdürdüm günlük tutma alışkanlığı kazandım duygusal kontrolümü geliştirmek için iç dünyama fazlasıyla indim ve korkularıma kendimi gönüllü olarak maruz bıraktım. Bunların yanında esas yapmam gereken şeylerden biri olan… Read more »

Altair
Guest
Altair

Mahmut Abi, çeviri için teşekkürler, ellerine sağlık. Yine şaşırmadığım bir durum, içinde “kız, kadın, sevgili, eski sevgili, ilişki” vb. türevi kelimeler geçmeyen yazının yorumları 20-30 iken bunların türevi yazıların yorum sayısı sonsuz. Artık bu tür yazıların yorum sayısını tahmin edebilir hale geldim. Gidip kızlarla alakalı olmayan yazılara 1000 yorum yazın demek değil bu ancak o yazılara da destan yazmaya gerek yok. Bundan iki önceki yazı, “no contact” ile ilgili olan, yorum sayısı 465’ti, belki sonra artmıştır. Kaçı orijinaldi? Hepsi birbirinin tekrarıydı sadece. Özellikle eski sevgiliyle ilgili yazanlarda bir varsayım var, kendilerinin ve yaşadıkları olayın çok özel, “orijinal, eşsiz” olduklarını düşünüyorlar.… Read more »