Öcü Gibi Korkuyorlar Erkek Adam Yoldaşımdan

Evet gençler o kadar bilgi verdik ve aydınlatıcı tartışmalarda bulunduk ama her oluşuma olduğu gibi bize de bir marş lazım. Bunu da aşağıda dinleyebileceğiniz Mao Zedong yoldaşım isimli güzide eserden yola çıkarak yapmayı düşündüm. Bu eser, başta türkiye kırmızı hapçıları olmak üzere tüm dünya erkekleri ve yoldaş erkek adamın şahsında maskülen harekete yönelen modern feminist liberal kırması meriç alaşımı cepheyi yerle bir edecektir.

Öcü gibi korkuyorlar
Erkek Adam yoldaşımdan
Gün geçtikçe ürküyorlar
Erkek Adam yoldaşımdan

Kim saldırdı hele bakın
Kezban feminist akın
Kaçıyorlar takım takım
Erkek Adam yoldaşımdan

Virtue signalling düşkünü
Kırmızı hapa kin güdüşünü
Maskülenlikten ürküşünü
Erkek Adam yoldaşımdan

Feminist zulme korku saldı
Beynimizde alfa kaldı
Day game ile ilham aldı
Erkek Adam yoldaşımdan

Kırmızı hapçılar savaşacak
Tüm OHK’lar yıkılacak
Meriçler de örnek alacak
Erkek Adam yoldaşımdan!

Kırmızı Hap Anayasası – Bölüm III

Madde 17. Kapı Bekçiliği 

Erkekler ilişkinin, kadınlar ise seksin kapı bekçisidir. Seksin olup olmayacağına kadın, seksin devamında ilişkinin olup olmayacağına ise erkek karar verir. Peki neden? Cevap basit: arz ve talep. Erkekler daha çok seks, kadınlar ise ilişki isteyen taraftır. Bir erkeğin kadına bağlılığı seks kadar değerlidir. Bu işin cilvesi ise kadınların ilişki için seks sunmak zorunda olmamasıdır. Bu üstü örtülü bir sözleşmedir; karşılıklı saygın bir anlaşmada seks sunan kadın ilişki talep eder, erkekler de ilişki karşılığında seks ister. Nasıl ki erkekler ilişki olmadan da seksi seviyorsa kadınlar da seks olmadan sunulan bağlılığa bayılır.

Bir kadın, erkeğe seks sunmadan ilişkiyi elde edebiliyorsa o erkekle “arkadaş olur”. Buna friendzone diyoruz. Friendzone, erkeklerin kadından herhangi bir seks sözü almadan ona sadık kaldıkları ve karşılığında onurlarını göz göre göre harcadıkları dipsiz bir kuyudur. Böyle bir adam erkeğin orospusudur; çünkü nasıl ki önüne gelenle yatan bir kadın seksin bedelini ucuzlatıyorsa, seks olmadan ilişkiye devam eden erkek de ilişkinin değerini düşüyor demektir.

Madde 18. Duvar: Erkek Değer Kazanır, Kadın Değer Kaybeder

Kadınlar değeri gitgide düşen varlıklardır; tek varlıkları ve satış noktaları, güzellikleri ve doğurganlıklarıdır. Güzelliklerinin zirve dönemini hesapsızca harcarlar, basit zevklere adanmış ortamlarda bir kucaktan diğerine atlayarak rahatça seks yaparlar. Kendilerine de güçlü kadın derler. Partinin sürekli devam edeceğini sanarak 20’li yaşlarını bir çocuk gibi hoyratça ve sorumsuzca geçirirler ve “uslanmak” için çok zamanları olduğunu düşünürler. Ama 30 yaşına geldikleri zaman garip bir şey olur ve kadının dış görünüşü inanılmaz derecede bozulmaya başlar, yüzündeki her kırışıklık güzelliğinden ve gücünden bir parça alıp götürür. Çapkınlıkları ve madde kullanımı bu durumu daha da kötüleştirir. Buna bir de yemek yapmaktan anlamadığı için sağlıksız beslenmeyi eklerseniz, modern kadının neden daha erken yaşlandığını anlarsınız.

Kadın, ancak güzelliğinin gücünü kaybettiği zaman hayatındaki öncelikleri değişmeye başlar ve uslanmak için umutsuzca erkek aramaya koyulur. Çoğu zaman da birkaç sene önce yüzüne bakmayacağı bir erkeğe razı olmak zorunda kalır. Öte yandan erkekler bu yaşlarda 20’lerine göre daha güçlü olmaya başlar, dolayısıyla cazibeleri de artar. Bir kadın gençliğinde parlarken yaşla birlikte çabucak söner. Zaman erkeklere çok daha cömert davranır ve yıllanmış şaraba dönüştürür. Kadının yaşı sorulmaz denmesinin sebebi budur; çünkü erkeklerin böyle bir çekincesi yoktur.

Madde 19. Kadın Doğulur, Erkek Olunur

Kadın doğulur, zaten bir kadın çocuk doğurabilen bir kız çocuğundan daha fazlası değildir. Bir kadını kız çocuğundan ayıran herhangi bir zihinsel veya ruhsal bir farklılık yoktur. Aradaki tek fark yaştır. Fakat bir kadın erkekleri eleştirirken sevmedikleri adama “oğlan çocuğu”, sevdiklerine ise “adam gibi adam” der. Erkeklerden ise kadınlara dair böyle laflar duymazsınız. Kadınların aksine, erkeklerin yaşla birlikte aşması gereken ve erkeğin kalitesinin ve karakterinin ispatı olan engeller vardır. Bunlar erkeğe saygı duyulmasını sağlar. Korkusuzluk, özgüven, cesaret güç ve onur gibi… Bu yüzden erkek olunur diyorum. Acı, sefalet, zorluklar ve kalp kırıklıkları erkekleri oğlan çocuğundan adama dönüştüren şeylerdir.

Çatışma ve acı, maskülen bir zihin yapısını oluşturan unsurlardır. Bir erkek çatışmalarla uğraşmadan ve geriye dönüp hatalarını analiz etmeden adam olamaz. Erkekliğin alameti deneyim ve zorluktur, düzensizlikten rahatlığa geçiş süreci erkeğin içgüdüsel olarak takip ettiği bir yoldur. Erkekler güçlenerek oğlanlıktan adamlığa geçmek için hayatlarındaki acılara mantıkla yaklaşmak zorundadır. Erkek doğulmaz; çünkü konfordan gerçek bir adam çıkmaz. Kanlı savaş meydanlarında erkek olunur. Bu savaş ekonomik, psikolojik veya bunların bileşimi şiddetli bir savaş olabilir. Dolayısıyla erkekler bir nevi askerdir, korkusunu bastırmayı ve adrenalini besleyerek gelişmeyi öğrenmiş bir bireydir. Adamlığın ruhu budur. “Adam” kelimesinin gerektirdiği kudrete layık bir erkek olabilmek için bu süreçten geçmek gerekir.

Madde 20. Bekâr Anneler Zayıf Erkekler Yetiştirir

Bekâr annelerin erkek çocuklarını yetiştirecek becerileri yoktur. Daha doğrusu, erkeğe maskülen gelişimi için gereken rehberliği sağlayacak malzemelerden yoksundurlar. Bu yüzden potansiyeline ulaşamayan erkek çocukları disiplinden uzak kalır ve hayatta bir amaçları ve hedefleri olmaz. Kötü disiplin, pasiflik ve düşük özgüven getirir, bu özellikler de etkileyici değildir ve erkeğin romantik ilişkilerdeki başarısını düşürür.

Madde 21. Halo Etkisinin Önemi

Sosyal pazar değeri her şeydir. Düşük statülü bir adamın söylediği şey “iğrenç” bulunurken aynı şeyi güçlü ve yüksek statülü bir adamın söylemesi kadına “flörtöz” veya “seksi” gelebilir. Hal böyleyken erkeklerin fiziksel açıdan her zaman en yüksek standartta olması lazımdır. Çünkü bu durum hayatınızı cinsellik dışında sosyal ve maddi alanlarda da kolaylaştırır. Ne kadar iyi görünüyorsanız o kadar olumlu tepkiler alırsnız. Dış görünüş olarak çekici insanlara karşı daha az önyargı beslenmesine hale etkisi denir.

Madde 22. Testosteron ve Sağlık

Beslenme ve egzersiz, potansiyelinize ulaşmanız konusunda son derece önem taşır. Obez, düzenli uyumayan ve kötü beslenen bir erkek düşük enerjilidir ve verimli olamaz. Bu insanların zihinsel durumu başarılı olmaya yeterli değildir, üstlerinde sürekli uyuşukluk vardır. Erteleme hastalığı, hareketsiz bir hayat yaşayan bir erkeği yavaş yavaş öldüren bir zehirdir. Fiziki olarak aktif adamlar işlerini halleder. Egzersiz sizi sadece o anda harekete geçirmez, aynı zamanda sürekli devam edecek bir enerji aşılar. Düzenli fiziksel aktivite ve iyi beslenme, seçenek değil zorunluluktur.

Doymuş yağ tüketerek ve en az 8 saatlik gece uykusu alarak doğal testosteron seviyenizi artırın. Ağırlık kaldırarak antrenman yapın, haftada en azından üç kere squat, bench press ve deadlift antrenmanlarına gidin. Her antrenmandan önce mutlaka bir gün dinlenin. Erkek zihnini tam kullanılabilmek için vücuduna iyi bakmalıdır. Yüksek testosteron zihninizi berraklaştırır, özgüven verir ve enerji seviyenizi yükseltir.

Madde 23. Eğitimin Feministleşmesi

Modern eğitim, erkek çocukları ve genç adamlara karşı taarruz için inşa edilmiş sosyal mühendisliğin kalesidir. Kadın öğretmenlerin sayısı erkekleri geçiyor ve yükseköğrenim kurumlarında varlıklarını daha çok hissettiriyorlar. Eğitim kurumlarındaki kadın hocaların ve öğrencilerin erkeklere karşı cinsiyetçi tavırları erkekleri akademik dünyadan uzaklaştırıyor. Bu genç adamları kaybedecekleri apaçık belli olan bir yarıştan çekildikleri için suçlayabilir miyiz? Tabii ki hayır! Feminizmle kol kola giden politik doğruculuk, umut dolu ve enerjik bir erkeğin motivasyonunu, umutlarını ve onurunu kırmaya yetiyor. Modern akademik dünya, erkeklerin ruh sağlığı açısından yararlı bir ortam değil. Sözde ilerici sosyal mühendislik, modern erkeğin zihinsel sağlığını tamamen kötüleştiriyor.

Eğitim gören bir erkekseniz ve bu sürecin psikolojik anlamda yıpratıcı olduğunu düşünüyorsanız serbest çalışmanızı sağlayacak bir meslek veya beceri öğrenmenizin ya da iş kurmanızın vakti gelmiş demektir. Maddi özgürlük, sadece özgüven sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bir erkeğin politik doğruculuğa bulanmış beyaz yakalı dünyasından da kaçmasını sağlar. Mühendislik veya inşaat gibi ileri derece yetenek veya risk gerektiren sektörlerde kadınların sayısı düşüktür, böyle ortamlarda erkek düşmanlığından uzak bir sığınak bulabilirsiniz.

Tamircilik, elektriçilik, tesisatçılık gibi çoğu meslekte erkeklerin sayısı ezici çoğunluktadır. Dolayısıyla işyerindeki olumsuz kadın baskısından kaçmak için bu alanları tercih edebilirsiniz. Yaşamınızı sürdürmek için bir işe ihtiyacınız olduğu için maddi bağımsızlık bir erkeğin adam olmasının gereğidir. Girişimci olan veya erkeklerin çok olduğu alanlarda çalışan erkekler, beyaz yakalılara göre daha iyi durumdadır. Çünkü erkekliklerini bastırmak zorunda kalmazlar, istedikleri gibi davrandıkları için işlerini kaybetme korkuları yoktur. Kurumsal şirketlerde erkeklere karşı sergilenen olumsuz tavır akademinin bir yansımasıdır.

Madde 24. Kadınlar Neden Erkeklerle Arkadaş Olur?

Kadınların erkeklerle arkadaş olma sebebi, erkeklerin daha ilginç, eğlenceli, oturaklı ve uyumlu olmasıdır. Ayrıca, güzel bir kadın hiçbir şey sunmadan erkeklerden iyilik görebileceğinin de farkındadır. Bu yüzden eli yüzü düzgün denilebilecek kadınlar bile bu durumdan fayda sağlamaya kalkar. Erkeklerin kadınlarla arkadaş olma sebebi ise arkadaşlığın sekse giden yoldaki ilk adım olduğunu düşünecek kadar salak olmalarıdır. Kadınlar da bu yanlış inanışı kullanarak erkeklerin hiçbir şey elde etmeden zaman, para ve enerji harcamasından yararlanır. Arkadaşlığın yatağa giden bir yol olmadığını anlayan erkekler, kadınlarla arkadaşlığın anlamsız olduğunu görür. Bir erkeğin arkadaşlığı kadınınkinden daha değerli olmasına rağmen kadın arkadaşlık karşılığında seks sunmaz; çünkü sevilmeniz sevişilecek bir adam olduğunuz anlamına gelmez. Kadınlar da bu sorunun tam tersini yaşarlar. Çünkü kadınlar arkadaştan çok sevişilecek biri olarak görülür. Erkeklerin sevişmek, kadınların ise sevilmek için uğraşması gerekir.

Bir kadın sadece kendi ihtiyaçlarını düşünür, sizinkini umursamaz. Bir erkek nasıl ki karşıdaki kadını seks için kullanıp atabilirse kadınlar da erkeğin duygularını ve parasını kullanıp atabilir. Kadın sizin zamanınızı harcamaktan, sizi bir eğlence kaynağı olarak kullanmaktan ve hiçbir şey vermeden sürekli şikâyetlerini size anlatmaktan memnuniyet duyar. Arkadaşlığı daha değerli olan bir erkek için bu kötü bir anlaşmadır. Eğer sürekli takıldığınız bir hatunla sevişemiyorsanız yüzde 99 ihtimalle kötü bir anlaşma yaptınız demektir.

Çekici bulmadığınız halde size ilginç gelecek ve arkadaşınız olabilecek kadınların sayısı pek azdır; çünkü kadınların çoğu şahsiyetten yoksundur. İşleri güçleri dedikodudur. Kadın, sıkıcılığın en somut örneğidir. Çoğu kadının seksten başka sunabileceği bir şey yoktur; çünkü başarılı olmak için kendilerini geliştirmeleri gerekmez. Bu yüzden kadınların çoğu komik veya ilginç olmak için uğraş göstermez. Kaliteli bir arkadaşlık arıyorsanız erkekleri tercih edin. Bir kadınla sıkıntıdan öleceğiniz kadar çok muhatap olmak zorundaysanız (ki muhtemelen olacaksınız) yapılacak en iyi şey onunla dalga geçmektir. Kadınları ilginç hale getirmenin tek yolu onlara takılmak, hatalarını yüzlerine vurmak ve sürekli uğraşmaktır. Yoksa sıkılırsınız ve dünyanın en sıkıcı kitabını okumayı bir kadınla oturup iki çift laf etmeye tercih edecek hale gelirsiniz.

– SERİNİN SONU –

Çeviri: The Red Pill Constitution

Kırmızı Hap Anayasası – Bölüm II

Madde 8. Çerçeve ve Duygusal Çalkantılar

Kadınlar duygularını aşırı uç noktalarda yaşadıkları için erkeklerin duygusal açıdan daha dayanıklı olmasını beklerler. Bu durum erkeklerin baskı altında ezilmemesini gerektirir ki biz buna “çerçeveyi korumak” diyoruz. Kadınlar naz yaparak duygusal değişimler yaşamaya daha yatkındır; erkeklerin ise duygusal açıdan dengeleyici bir güç olmasını isterler. Bu bağlamda bir erkek genellikle kadının duygularını ifade edeceği bir araçtır; bir nevi kadının aşırı ve orantısız duygusal tepkilerinden etkilenmeyen bir basınç vanası veya “fırtınada sığınılacak liman” da diyebiliriz. Kadınlar duygularını adeta ruhlarından boşaltırlar, bu yüzden de sürekli olarak zihinsel sıkıntılarından arınma ihtiyacı duyarlar. Fakat erkeğin böyle bir şey yapması asla tavsiye edilmez ve olumsuz karşılanır; çünkü zayıflıklarını dile getiren bir erkek ölüm fermanını imzalamış demektir. Kadınları sakinleştirmek için ya agresif davranmanız ya da sabırlı bir şekilde bu durumun geçmesini beklemeniz gerekir.

Bu sebeplerden ötürü, duygusal çalkantılarını açıkça ifade eden bir erkek, kadında sevgiden çok korku ve tiksinti uyandırır. Canını acıtan bir erkeğe güvenmeye alışmış kadınlarda bu durum daha da belirgindir. Dolayısıyla siz ne kadar dürüst olduğunuzu düşünseniz de bir kadına dert yanmak erkek için maalesef salakça bir hamledir. Duygusal gelgitlerini açıkça paylaşma ayrıcalığı sadece kadınlara aittir. Kendisine saygı duyulmasını isteyen bir erkek bunu yapamaz.

Bir kadın, duygusal problemleri karşısında güçlü kalabilen bir erkek gördüğü zaman onu çekici bulur. Kadınlar, kendileri çözemedikleri problemlerin erkekler tarafından çözülmesini isterler. Bunun çifte standart olduğunun farkındayım; ama ilişki içerisindeyken sorunların çözümü için kadına güvenirseniz yarı yolda kalırsınız. Çünkü bırakın erkeğinkini kendi problemlerini bile çözecek durumda değiller.

Duygusal denge farkı ile arzu mekanizması arasındaki bu ince ilişki, kadınların duygularını bencillik derecesine varacak şekilde ve özgürce yaşamalarını sağlar. Öte yandan, erkeklerin kendi felaketlerini hazırlamadan açıkça yaşayabilecekleri duygusal durumlar çok kısıtlıdır. Eğer iki taraf da duygusal çalkantılara kapılırsa, dengeden söz edilemez ve ilişki sürmez. Kadınların mantıklı davranması erkeklere göre daha zor olduğundan erkeklerin bu yükü kabullenip daha mantıklı davranan taraf olması gerekir. Bu ne kadar çaba gerektirse de bir erkek elinden geldiğince bu kurala uymalıdır. Bu adil değil farkındayım; ama işe yarayan tek şey de bu.

Madde 9. Kadınların İçgüdüsel Tiksintisi

Bir önceki maddeden yola çıkarsak, kadınların zayıf erkeklerden nefret etmesinin temel sebebi hipergamidir. Bu tür erkeklere karşı pek arzu duymazlar. Kadının daha adil davranan cinsiyet olduğu saçmalığı sürekli dile getirilse de düzgün işleyen bir toplumun belkemiği erkeklerdir. Duygusal sorunlar yaşayan bir erkeğe kadından çok erkekler yardım eder. Çünkü bir erkeğin zayıf bir erkeğe yaklaşımı kadınınki kadar keskin değildir. Erkekler de kadınsı davranan erkekleri küçük görür; ama bu en ufak bir zayıflık göstergesinde o erkekten tiksinecekleri anlamına gelmez. Güçlü olmak duygusal olarak vurdumduymaz kalmak değildir; bir erkeğe kara günde yardım edecek tek kişi başka bir erkektir. Çünkü kadınlar zayıf bir erkeği görmeye bile dayanamaz ve böyle bir erkeği en fazla sömürürler. Erkeklerin aksine kadınlarda “fayda sağlama” güdüsü yoktur; daha çok almaya yatkındırlar.

Madde 10. Dominantlık ve Cesaret

Karşınızda kim olursa olsun sınırlarınızı iyi belirleyin, enayi olmayın. Korkusuz bir cesaret duygusu geliştirin. Erkekler kadınlardan daha çok risk alır; çünkü erkekliğin gereği budur. Korkak, özgüvensiz ve risk almaktan kaçınan bir erkek başarısızlığa mahkûmdur ve çevresinden saygı görmez. Erkekler gerektiğinde sorunla yüzleşerek risk alabilmelidir. Sorumluluktan kaçarak ve pasif kalarak saygı görmeyi bekleyemezsiniz. Hal böyleyken erkeklerin sorun çözmesi ve kadınlardan beklenmeyen şekillerde sorunları halletmesi gerekir. Zaten erkekler böyle sorunlarla baş edebilecek şekilde donatılmıştır (bkz. Madde 3 ve 9).

Madde 11. Sürü Psikolojisi ve Grup İçi Yanlılık

Kadınların cinsiyetleri söz konusu olduğundan belirgin bir yanlılığı vardır. Tartışmadaki nesnel gerçekler ne olursa olsun hemen diğer kadınların yanında yer alırlar. Kadınlarda sürü psikolojisi yaygındır ve grupça tek bir fikri desteklerler. Fikir grupça kabul görürse o fikre karşı tehdit olduğunu düşündükleri diğer düşünceler ve davranışları savuşturmak için grubun gücünü kullanmaya çalışırlar. Tabii bu da ahlaki açıdan düzenbaz olmayı gerektirir ve kadın arkasındaki grubun kendisini destekleyeceğini bilerek toplumda neyin kabul edilebilir olup olmadığına karar verir.

Madde 12. Kadınların Cinsel Çoğulculuğu

Kadınlar, cinsellik konusunda çoğulcudur. Parası olan efendi erkeği evlenilecek adam olarak görürler ve onunla yatmadan önce sürekli para harcamasını beklerler. Zaten bu erkek kadında arzu uyandırmaz, sağladığı maddi güvenlik nedeniyle kadına ona “katlanır”. Fakat kadını etkilemeye çalışmadan doğru bildiğini ortaya koyan bir adam olursanız kısa zamanda soluğu yatakta alırsınız. Bunun sebebi de kadının midesinde uçuşan kelebekler ve yarattığınız arzu kıvılcımlarıdır; çünkü kadının efendi sağlayıcısı değil şehvet duyduğu sevgilisi olursunuz. Kısaca ödeyen beta değil siken alfaya dönüşürsünüz.

Madde 13.  Düşük Statülü Erkekler

Ne kadınlar ne de toplum zayıf erkekleri umursar. Madde 6’da da belirttiğim gibi hipergami nedeniyle düşük statülü erkekler kadınlar için görünmezdir. Zayıf, depresif, ufak tefek, fakir, eğitimsiz, özgüvensiz, herhangi bir şekilde güçlü olmayı beceremeyen bir adamsanız yaşayıp yaşamamanız kimsenin umrunda değildir. İnsanların sizi önemsemesi için ya güçlü bir erkek ya da kadın olmanız gerekir. O yüzden kolları sıvayıp kendinize yetecek hale gelmezseniz kimse sizi takmaz. Ya yüzeceksiniz ya da batacaksınız. Batarsanız kendi başarısızlığınız ve zavallığınızda boğulursunuz. Ama yüzerseniz insanlar sizi farketmeye başlar.

Toplumun kadınlar için her zaman bir güvenlik ağı vardır; çünkü zayıflık kadınlar için bir avantajdır. Beyaz atlı prensler kadını kurtarmaya gelir, diğer kadınlar da onu destekler ve devlet de bu çifte yardım etmeye dünden hazırdır; ama erkeğe bir başarı veya övgü atfedilmez. Benzer durumdaki bir erkekten ise herkes soğur. Kadınlar toplumdan dışlanmadan hayatına devam ederken erkeklerin böyle bir olanağı yoktur.

Madde 14. Kadın Merkezli Aile Hukuku

Hukuk ve mahkemeler her zaman kadının yanındadır. Bugünkü hukuk, mantık, şeref ve adaletten ziyade kadının çıkarını ön plana çıkarır. Aile hukuku tamamıyla bozuldu ve feminist zırvaların getirdiği karar alma mekanizmaları ile yönetiliyor. Anayasanın maddeleri, genel hukuka aykırı bir şekilde, erkeklerin haklarını vahşice çiğneyen modern mevzuatlarla yeniden düzenlendi.

Madde 15. Narsist Kadınlar

Bu devirde ortalama bir Batılı kadın, feminizm ve sosyal medyada gördüğü ilgiyle beyni yıkandığı için her şeye hakkı olduğunu sanan bir şımarıktır. Hipergaminin iyice suyu çıktı ve bir nevi narsistliğe dönüşerek en sıradan kadınların bile değerini olduğundan yüksek görüp kendini özel sanmasına yol açtı. Bu narsistliği güçlendiren unsurlar ise peşine takıldıkları ideoloji ve gördükleri aşırı ilgidir. Aslında günümüzdeki narsist kadınların yarattığı sorunun büyük kısmı, kültürümüzün tamamen kadın merkezli olmasıdır. Değerlerimiz kadınların değerlerine dönüştü. Fakat tamamıyla kültürel değerleri suçlamak da doğru değil. Bu narsist davranışların kökeni, sayıları gittikçe artan bekâr annelere dayanıyor. Bu kadınlar kendi aşk hayatlarında başarısız oldukları için kızlarını öyle bir erkek nefretiyle büyütüyorlar ki o kızlar karşı cinsi ancak olumsuz yönleriyle tanıyor ve kızın hayatındaki her sorunda annesi “ben sana demiştim” diyekre kendini haklı çıkarıyor. Kendine feminist desin ya da demesin modern toplumda çoğu kadının değer yargıları feminizmden gelmiştir. Güçlü kadın mesajı ve erkeklerin şeytan gibi gösterilmesi toplumda gitgide yayılıyor.

Toplum ve anneler, kadınlara sürekli olarak “ödül” olduklarını, kadınların melek olduğunu, fakat erkeklerin tüm kötülüklerin kaynağı olduğunu ve geçmişte kadınlara yaptıkları kötülüklerden ötürü asla pişmanlık duymadıklarını öğütlüyor. Durum bu iken kadınlar erkekleri etkilemeye uğraşmıyor; çünkü erkeklerin aksine kendilerini kanıtlamaları gerektiğini düşünmüyorlar. Fakat erkeklerden sürekli olarak kendisini kanıtlamasını bekliyorlar. Batı toplumlarının damarlarında dolaşan bu kibir, hem feminist ideolojinin hem de modern kadının kalbidir.

Madde 16. Bağlılık, Seksten Daha Değerlidir

Kadınların erkeklere ihtiyacı, erkeklerin kadınlara olan ihtiyacından fazladır; kadınlar da bunu bilir ve bu durumdan nefret eder. Erkekler genelde seks ve belki bir noktaya kadar da aile ister. Ancak kadınların duygularına hâkim olmak için bir erkeğin enerjisine ihtiyacı vardır. Bu yüzden mantıklı davranışların yarattığı güven ve denge duygusunu hissedebilmek için babalarının dominant olmasını isterler. Bekâr annelerin ve ileri yaştaki kadınların yönettiği evlere bakarsanız acınası bir halde olduklarını görürsünüz. Bu kadınların ufacık bir mutluluk için bile erkeğe ihtiyacı vardır; ama kendileri bir erkeğin hayatına sorundan başka hiçbir şey getirmezler. Bekâr ve evde kalmış ifadeleri bu sebepten farklı anlamlar taşır; çünkü bir erkeğin en değerli varlığı kadına sunacağı bağlılıktır.

Devamı gelecek…

Çeviri: The Red Pill Constitution

Ağaç yaş iken eğilir.

Bir okurumuz mail ile gönderdi, sizinle paylaşmak istedim. Türkiye’ye feminizm en çok film, dizi ve televizyon programları üzerinden akıyor. Aşağıdaki de çocuk programlarına bir örnek.

Selamlar,

Kırmızı hap ile 40 yaşında tanışan evli ve bir çocuk babası bir erkeğim. Sitede yer alan yazıları ilgi ile takip ediyorum. Hayat 40’ında başlar lafı red pill sayesinde benim açımdan gerçek oldu diyebilirim. Sizlerle paylaşmak istediğim nokta ise özellikle evli ve çocuklu erkeklerin çocuk yetiştirme aşamasında özellikle dikkat etmelerini istediğim bir nokta.

Çocuklarımız internet üzerinden çizgi film izlemeye bayılıyorlar ancak bu çizgi filmlerin önemli bir kısmı çocuklara daha o yaşta mavi hap ve feminizm propagandası yaparak bilinç altına bunları işlemekte. Aşağıda buna ilişkin bir çizgi filmin linki bulunmakta. Eğer 10 dakikanızı ayırıp izlerseniz durumun vahametini anlarsınız.

Filmde evin babasını aslan karakteri canlandırmasına karşın erkekleri ve babaları ev işleri ve iş hayatını beceremeyen beceriksiz bireyler olarak göstermekte. Ayrıca çocuklara bu yaşta baba figürünü pasif bir birey olarak gösterirken anneyi ise tam feminiklerin istediği gibi yücelten konumda göstermektedir. Buna dikkat etmemiz çocuklarımınızın zihinlerini bu safsatalar ile kirlenmesini önlememiz gerekiyor.

Saygılarımla

Kırmızı Hap Anayasası – Bölüm I

Illimitable Men‘in kaleminden çıkan ve kırmızı hap dünyasının özeti niteliğindeki bu metni paylaşmak için aslında geç bile kaldık diyebilirim. Bugüne kadar bu sitede kadınlar ve ilişkilere dair okuduğunuz her şeyi özetleyen bir başucu eseri. Tek seferde yutmalık bir kırmızı hap. 

Madde 1. Feminizm, Acındırma, Güç ve Ayrıcalık

Feministler, erkeklerin güçlü olmasını sağlayan ayrıcalıkları elde etmek istiyorlar. Kadınlara faydası olan durumlarda (hesabı erkeğin ödemesi veya cesaretin erkekten beklenmesi gibi) “gelenekçi” davranırken bu geleneklerin önlerini kestiği durumlarda ise (önüne gelenle yatan kadının kınanması, kadınların liderliğine güvenilmemesi vs.) birden “ilerici” kesiliyorlar. Bu amaca ulaşmak için kadınların toplumdaki “yumuşak gücünün” (yani cazibelerinin) etkisini örtbas etmeye çalışarak kadınları ve erkekleri sadece görünürdeki güç (ekonomik ve siyasi) üzerinden kıyaslıyorlar. Bu tek taraflı bakış açısının gücü, insanların kadınlara karşı duyduğu acıma hissinden geliyor. Böylece kadının güçsüz olduğu masalı kendilerine daha fazla güç olarak geri dönüyor.

Feminizm, hümanist eşitlikçilik kisvesine bürünmüş bir kadın ayrıcalığı hareketidir. Erkeklerin bariz şekilde üstün olduğu alanlarda kadınların beceriksizliğini haksızlıkmış gibi göstererek erkekleri suçluyor ve söz konusu alanlarda kadınlara öne çıkarılmas için önünde hukuki düzenlemeler yaptırıyorlar. Bu sayede kadınlar, erkeklerin eskiden beri iyi olduğu sahalarda toplumsal kazançlar elde etmeye başladı.

Kadınlar, yumuşak gücü sessiz sedasız kullanmaya devam ediyor. Sosyal etkileri ölçmek zor olduğundan güzellik ve acındırma eşitliği bozan faktörler olarak görülmüyor. Feministler bu durumun ne kadar gülünç olduğu anlaşılmasın diye ev işi gibi ekonomik değeri son derece düşük becerileri göz önüne çıkarıyorlar. Dolayısıyla böyle küçük ekonomik değerleri ölçerken kadın güzelliği veya kırılganlığının etkisini hesaba katmamak ikiyüzlü bir davranıştır. Erkeklerin sert gücü tekeline aldığı tam tersi durumlarda zayıf kalan erkeklere destek sağlanması, 50 seneyi aşkın bir sosyal mühendislik sayesinde mümkün olmuştur. Beceriksiz olduğu halde saygı görme ayrıcalığı, kadınlara has ve nedense pek az dile getirilen bir sosyal avantajdır. Zaten feministler de ideolojik temelini bu psikolojik dayanak üzerine kurmuştur.

Terazinin bir kefesinin kadınlar lehine ağır basmaya başladığı zamanlarda benzer bir erkek hareketi ortaya konulamadı. Bunun başlıca sebebi, toplumun erkeklere pek acımamasıdır. Merhamet arayan bir erkek, yardımdan ziyade bu zayıflığından ötürü hakir görülür. Bu yüzden, kadınların ekonomik ve siyasi gücünü doğuran psikolojik mekanizma erkekler için çıkmaz sokaktır.

Madde 2. Kadınlar, Mantık ve Duygusal Muhakeme:

Kadınlar mantıksız ve tutarsızdır. Elbette mantık kapasiteleri vardır; ama bunu kullanmaya pek meyilli değillerdir. Fabrika çıkışlarında mantık olmadığından mantıklı davranmak için daha fazla çaba harcamak zorundadırlar. Erkeklerinse mükemmel olmasalar bile mantığa yatkınlığı kadınlara göre daha fazladır. O yüzden tüm dünyada erkeklerin muhakeme ve karar verme becerisi daha üstündür.

Kadın mantıklı olmaya çalışsa bile duygusallığa hemen geçiş yapabilir. Bu özelliğinden ötürü bir kadın ne kadar zeki olsa da sağduyusunu kaybetmeye daha meyillidir. Kadınların akıl yürütme konusunda kötü olmalarının nedeni budur. Çünkü bir kadın kararlarını mantıktan ziyade o anki duygusal durumuna göre alır. Adil ve mantıklı olanın ne olduğunu görse bile o andaki duygu seline kapılır kapılmaz bunu inkâr edip sırf “doğru olduğunu hissettiği” şeye yoğunlaşacaktır. Bir kadının mantıklı bir şey duyduğu anda duygularına yenilip “Umrumda değil!” dediğine ve ağzından ondan başka herkese mantıksız gelecek sözler çıktığına hepiniz şahit olmuşsunuzdur. İşte bu “solipsizm” dediğimiz olayın en belirgin örneğidir. Solipsizm, bir kadının dış etkilere kendini kapatıp duygularına göre karar vermesidir. Hal böyleyken bir kadının kararsız ve çelişkili davranmasını beklemek gerekir. Kadınlar kaypaktır, akıllı adam kadınların dediklerinden çok yaptıklarına bakan adamdır.

Madde 3. Kadınların Manipülatif Doğası:

Kadınlar, doğası gereği çıkarcıdır. Ortalama bir erkeğe göre ikna ve sosyal manipülasyon konusunda çok daha başarılıdırlar. Cinsiyetler arasındaki bu farkın evrimsel temeli, kadınların bedensel olarak daha güçsüz ve zayıf olmasından kaynaklanır. Bu sayede erkeklerle rekabet etmek yerine onları etkileyip kullanmayı öğrenmişlerdir. Yani kadınların gücü fiziki güçten ziyade zihinsel bir güçtür. Fiziki şiddet yasadışıyken duygusal şiddet böyle değildir. Dolayısıyla fiziksel şiddet isteğini bastırıp duygusal şiddete yönelmek kadınlar için sosyal bir avantajdır. Bu sayede hukuk sistemi tarafından yargılanma tehlikesiyle karşılaşmadan toplumda istediklerini elde ederler. O yüzden erkeklerin de duygusal şiddet konusunda kadınlar kadar becerikli olmayı öğrenmesi gerekir.

Hukuk, erkeğe karşı uygulanan duygusal şiddete ceza vermez. Çünkü fiziki şiddet görünür ve ölçülebilirken (tabii bu kadının erkeğe fiziki şiddet uyguladığı durumlarda pek geçerli değil) duygusal şiddet karakterle ilgili bir sorundur ve yasaya göre değerlendirilemez. Erkeğin kızınca yumruk atmak istediği gibi kadınlar da kızınca sizi perişan etmek ister. Zihinsel yaralanmaların da fiziksel olanlar kadar can yakıcı olduğu su götürmez. Özetle, kadınlar erkeklere göre duygusal açıdan daha agresiftir.

Madde 4. Kendini Kısıtlayan Genetik Belirleyicilik

Zengin ve/veya başarılıysanız ırkınızın hiçbir önemi yoktur. Küçük beyinli çoğu erkek, beyaz, siyah, Asyalı, Hintli, Arap olmak gibi yüzelsel kimliklere takılıp kalmıştır. Hepiniz dünyaya kendi etnik kökeninizin getirdiği bir bakış açısıyla yaklaşıyorsunuz. Örneğin Batı ülkelerindeki beyaz olmayan kişiler, etnik kimliklerinden ötürü utanç veya öfke duyarlar. Özellikle Asyalılar beyaz olmayı yücelterek kendi kültürlerine karşı içlerinde bir nefret büyütürler. “Hiçbir zaman mükemmel olamam çünkü beyaz değilim” düşüncesi hastalıklı bir kafa yapısına işarettir. Çünkü bu düşünce sizi sınırlayan ve özgüvensizlik aşılayan bir inanıştır. Yaşadığınız yerde beyaz adam üstün görülüyor olabilir; ancak güç, tüm etnik engelleri aşar ve para da güç demektir. Kızların dalga geçeceği ufacık bir çükü olan 1.60’lık bir erkekseniz bol sıfırlı bir banka hesabı ve özgüvenli bir duruş bunu telafi edecektir.

Beyazlara kızarak veya onları kıskanarak hiçbir yere varamazsınız, bu aşağılık duygusunu yenmeniz gerekiyor. Kendinizi ırkınızdan ötürü harap etmek yerine başarılı olmaya çalışın. Erkekler, hayatlarında bulundukları konuma göre ölçülür. Başarılı adam sevilir, başarısız olan sevilmez. Değiştiremeyeceğiniz özelliklerinize bakıp üzülmek zihninizi kirleterek başarılarınızı engeller. Kökeninizden utanmayın; çünkü değiştiremeyeceksiniz.

Madde 5. Hipergami ve Dal Değiştirme:

Kadın hipergamisi erkeklere ikili bir bakış açısıyla yaklaşır. Onlara göre bir erkek ya üstündür ya da değildir. Bir kadın karşısındaki erkeğin değersiz olduğunu düşünüyorsa onunla asla sevişmez. Ancak üstün gördüğü bir erkekle yatabilir. Bu yüzden kadınlar erkeklerin üstünlüklerini kanıtlayacak şekilde güç sergilemesini bekler. Bir kadın kendini erkekten aşağıda görüyorsa ona karşı arzu duyar. Buna da hipergami denir. Bir nevi sosyal merdivende yukarı çıkma isteği de diyebiliriz. Hipergaminin etkisinden ötürü kadınlar yakışıklılık, zenginlik, özgüven, popülerlik gibi yüksek statü göstergelerine ilgi duyarlar.

Hipergami çok farklı şekillerde ortaya çıkabilir. En çok görülen örneği para avcılığıdır. Yani bir kadının bir erkekle sırf parasından ötürü birlikte olmasıdır. Daha az çıkarcı ilişkilerde ise kadınlar kendisinden daha özgüvenli buldukları erkeklerle sevgili olurlar. Genel olarak özgüveni düşük kadınların hipergami dürtüsü de düşükken egoist olanlarınki daha yüksektir.

Hipergami fırsatçılığı doğurur. Hipergamisi kontrol altında tutulmayan bir kadın daha yüksek statülü bir adam bulduğu anda aldatacaktır. Eğer bu adam kendisiyle uzun dönemli ilişkiye hazırsa birlikte olduğu adamı bırakıp ona koşması yüksek bir ihtimaldir. Bu eyleme “dal değiştirme” denir. Muhafazakâr bir aile hayatı ve güçlü bir aile reisi figürüyle kontrol altında tutulmayan hipergami, kadınların aşırı derecede fırsatçı ve sadakatsiz olmasına yol açar. Gelenekçi toplumlarda kadınların hipergamisi aile, toplum ve kültür tarafından dizginlenir ve kadınların “daha iyisi gelene kadar beklemesine” izin verilmeden yaşıtı biriyle evlenmesi sağlanır.

Bazı kadınlar diğerine göre daha hipergamik olabilir; ama her kadın mutlaka hipergamiktir. Bunu bir ölçek gibi düşünün, her kadının farklı bir hipergami derecesi var. Hipergami Pandora’nın kutusu gibidir. Bir kere içine girildi mi bir daha çıkmak zordur. Kadın ne kadar deneyimliyse hipergamisi o kadar çoğalır ve ilişki materyali olmaktan o kadar uzaklaşır. Aile kurma ve annelik için en uygun kadınlar, hipergamisi kontrol altında tutulanlardır. Maddecilik ve hafifmeşreplik hipergamik davranışlardır, kadındaki “sürekli daha iyisini isteme” duygusunun bir göstergesidir. Bu kadınlarla ciddi ilişkilerden kaçınmak gerekir. Tutumlu ve alçakgönüllü kadınlar uzun süreli ilişkiye daha uygundur.

Madde 6. Yüzde 80/20 Kuralı:

Yüzde 80/20 kuralı, hipergaminin doludizgin yaşandığı toplumlarda erkeklerin yüzde 20’sinin kadınların yüzde 80’i ile yatacağını anlatan teoridir. Bu durum, pareto ilkesinin cinsel ilişkilere uyarlanmış halidir. Sadece evlilik yanlısı muhafazakâr toplumlarda her erkeğin kendi sosyal çevresinden bir kadınla evlenmesi garantidir. Aile düzeni yıkılıp zevkine düşkünlük topluma yayıldığı zaman görülecek doğa düzen yüzde 80/20’dir.

Madde 7. Aşk Hiyerarşisi:

Aşk, kadının hipergamisinin doyurulmasından ibarettir. Bir kadın sizden iyi olduğunu düşünürse size saygı duymaz. Size saygı duymazsa da size âşık olamaz. Çünkü kadınlar erkeklerden farklı şekilde severler. Kadınların aşkı, hayranlık ve saygının bir birleşimidir. Saygı da güçten doğar. Dolayısıyla sevilmek istiyorsanız güçlü olmak zorundasınız. Zayıf bir erkek her zaman hor görülür. Hipergami kadına güçsüz olan erkeğin aşka layık olmadığını telkin eder.

Kadınların aşkı faydacıdır. Karşısındaki erkeği koşulsuz olarak sevmeleri mümkün değildir. Bu tür bir karşılıksız sevgi sadece çocuklarına özeldir. Bu davranışlarının kaynağı Briffault Kanunu’dur. Fakat bir erkek karşısındaki kadına yaptığı şahsi yatırımdan ötürü karşılıksız bir sevgi duyabilir. Aşkın hiyerarşisi, erkekler > kadınlar > çocuklar şeklindedir. Yani kadınlar aşk ve para söz konusu olduğundan erkeklerden daha bencildirler. Erkeklerin aşkta fedakârlık yapması beklenirken kadın böyle değildir. Erkekler fedakâr, kadınlar fırsatçı âşıklardır.

Devamı gelecek… 

Çeviri: The Red Pill Constitution

Sevgi ile çekicilik farklı şeylerdir.

Birçok erkeğin kabul etmek çok zorlandığı gerçeklerden ikincisi (birincisinden Aşk Hiyerarşisi yazısında bahsettik):

Affection is not same as attraction. Yani “sevgi / şevkat ile çekicilik aynı şey değildir”.

Aslında bu Aşk Hiyerarşisinde bahsedilen gerçeğin uzantısıdır :

Erkek doğasının aptallığı, kadının anaç içgüdülerinin özüyle ilgili sadakatin, romantik aşk için de ulaşılır olduğuna dair inançtır. Erkek budala bir şekilde, annesi kendisini nasıl sevdi ise idealleştirdiği kızarkadaşının da kendisini öyle seveceğine inanır. Kadınların çocuklarını nasıl sevdiklerini gözlemleyerek kadınların büyük bir sevgi kapasitesine sahip olduğunu çıkarır. Bu doğrudur, kadınların büyük bir sevgi kapasitesi vardır. Ama maalesef bu büyük sevgi sadece çocuklarına reserve edilmiştir ve erkeklerinin ulaşımına açık değildir. Bu nedenle erkeğin kadın aşkı konusundaki ideali gerçekçi değildir.

Kadınlar, zayıf erkekleri en fazla sevebilirler, ama onlara çekim duyamazlar. Bunun tam tersini söylemelerine rağmen. Her yerde, duygularını açabilen, zayıflıklarını paylaşan erkekler istediklerini söyleselerde, böyle erkeklere en fazla şevkat duyarlar. Ama onlarla cinsel partnerlik fikrinden iğrenirler.

Kadınlar masküliniteyi çekici bulur ve arzularlar. Maskülinite ise güç ve dayanıklılık demektir. Oysa iyi çocuk olmak tam tersine erkeksi hiçbir güce sahip olmamak demektir. İyi çocuk, maskülin erkeğin zıttıdır.

Bir kadının önünde iyi çocuk olduğunuzda, ona “benim hiçbir gücüm yok” mesajı gönderiyorsunuz. Onun için, tüm çerçeveyi ve gücü istediği anda kadına verebilecek bir sünepeden başka birşey değilsiniz.

Bir erkek olarak, her zaman ama özellikle de cinsel partneriniz olmasını istediğiniz veya olan kadının yanında güçlü olmalısınız. Zayıflıklarınızı, dertlerinizi, duygusal çalkantılarınızı kendinize saklamalısınız. Eğer derdinizi kadınınızla paylaşırsanız, sizi arzulayan kadının arzu seviyesi düşer, bunu yeterince uzun süre yaparsanız, geriye sadece sevgi ve şevkat kalır. Şefkat, kadının çocuğuna reserve duygularıdır, size kullanılmak için orda değillerdir. Olurda bu duygular size yönelirse, sizi kadının çocuğu haline getirir ve bu da sizi cinsel partnerlikten çıkarır.

Eğer dertlerinizi paylaşmanız gerekiyorsa, erkek arkadaşlarınızla paylaşın. Düşen bir erkeğe yabancı bir erkeğin yardım etme / edebilme olasılığı, tanıdığı bir kadının yardım etme olasılığından daha fazladır. Erkek arkadaşlarınız yoksa en kötü gelin burda paylaşın. Ama kadınlarla ve özellikle de kadınınızla paylaşmayın. Unutmayın, kadınınıza arkadaş gibi davranırsanız, gerçekten arkadaşı olursunuz ve artık erkeği olamazsınız.

Kid Rock’tı sanırım şöyle güzel bir laf etmişti. Kadınınıza derdinizi anlattığınızda tabii ki “aşkım merak etme bunu beraber aşacağız lafını duyacaksınız. Ama hiç kendinizi kandırmayın. O andan itibaren geri sayım başlamıştır. Eğer alarm çalmadan düze çıkmazsanız, başınız dertte”.

Eğer ağlamanız gerekiyorsa gidin helada ağlayın. Bir hastalığınız varsa, bu doktorla sizin aranızda. Gidin bir yardımlaşma grubuna katılın. Babalarımız bunu çok iyi biliyordu ve kadınlar önünde bugün ortalama bir erkeğe çok kasıntı gelen davranışlarının sebebi buydu :

Yaşlı adam hasta yatağında, gebermesine ramak kalmış, hala gürlemeye, sertlikler yapmaya devam ediyor. Çevresindeki kadınlar da sessiz ve anlayışlı koştururken, bir yandan da onu hoş tutmaya uğraşıyorlar. Bu durumun ne kadar gülünç olduğunu çocukken bile görüp hem gülmüş, hem de adama çok kızmıştım (Ulan be adam! canın çıkmış hala kadınlarına eziyet ediyorsun! Daha güler yüzlü olsan ne olur?). Şimdi düşününce (davranışı hala onaylamasam da) bir açıdan adamı haklı bulabiliyorum. Çünkü üstlendiği rolü son anına kadar sürdürmeye gayret ediyormuş…

Şevkate oynamak sizi Oyunsuzluğun hazin sonundan kurtarmaz, o sonu hızlandırır.

Bunun bir uzantısı ise, çoğu erkeğin oyunsuzluğuna alternatif olarak kullandığı ve hemen her zaman hüsranla sonuçlanan, kendini aşağılama taktiğidir. Rollo Tomassi Baba’nın bu yaygın beta oyunu ile ilgili özel demirden kanunu var, unutmayın :

Tomassi’nin 9 Numaralı Demirden Kanunu

ASLA, kendini küçültme, bir kadına güçsüz, kırılgan olduğunu ima edecek bir söz söyleme. Bu kendi tetiklediğin bir felaket ve tam anlamıyla senin onun için ödül olma mantığının karşıtı. Bir kez kendini aşağıya doğru ittiğinde bunun geri dönüşü yok.

Bu konuyu açalım. Burda anlatmaya çalıştığımız kadının acıma duygusuna oynamak. Büyük hata. Çekiciliği acıma duygusundan daha hızlı öldüren çok az şey vardır.

Demirden Kanunlar yazısında güzel bir örnek var. Ben de bu siteye sıcak sıcak gelen bir vaka çalışmasından örnek vereyim :

Kız: İyi geceler , tatlı rüyalar.

Erkek: Sana da. Sınavdaki kötü not için üzgünüm herşeyi düzelteceğim.

Kız: Ha şey neden böyle birşey dedin ?

Erkek: Hep sana mücadele etmen gerektiğini söylemiştim ne olursa olsun gücünü kaybetme demiştim fakat bir anlığına ben kaybettim.

Kız: Düzelteceksin

Erkek: Söz veriyorum.

Kız: Bana karşı sorumlu hissetmeni istemiyorum aslında.

Burda Tomassi’nin 9 Numaralı Demirden Kanunu ihlal ediliyor. Sonuç ortada. Ne seviyede kasmanız gerektiği ile ilgili o yazıya yazmıştım. Burada tekrarlayayım :

İkincisi, Rollo’nun dediği gibi kendini aşağılamak, kırılgan göstermek ya da yenilgilerini paylaşmak, “duyarlı ve kırılgan tarafını gösteren erkek” olmak oyunsuzluğa çare değildir. Feminen kız çerçevesidir. Çok ölümcül hatadır. Yenilgini paylaşmışsın.

Sen Supermensin unutma. Supermen işemez bile bırak yenilmeyi. Yıllar önce yırtık bir abim bana kızla ilk buluştuğunda sakın tuvalete gitme demişti. Sebebini sorunca da “sen supermensin oğlum. Süpermenler işer mi, sıçar mı?” demişti. Bu abartı olabilir ama ana fikir şu : sen supermensin. Sen sınavda yenilmezsin. Yenilsen de bunu asla paylaşmaz içinde halledersin.

Maalesef arkadaşlar. Süpermen işemez, sıçmaz, hastalanmaz, yenilmez. Bunları Klark Kent yapar. Süpermen’in çişi gelince gider Klark Kent olur, ondan sonra tuvalate gider. Lois Lane ise kime deli olur, kimi ‘sever’ biliyorsunuz. Süpermen asla Klart Kent olduğunu Lois’e göstermez. (bizim eskiden ne güzel rol modellerimiz vardı, sizin böyle modelleriniz yok maalesef).

Erkekler yanında tamamen salıp gidecekleri ruh ikizini, bu kadın milleti içinde BİRtanesini. Onun yanı, performans beklentisinden ve stresten uzak, kasmadan, arkadaşça, dostça, sevgi ve şevkat içinde boğulacağı gizli cennettir. Biz ise diyoruz ki, bu MASALDIR. Siz buna kasmak diyorsunuz ama bu MASKÜLİNİTEDİR. Eğer bu terimi kullanmak istiyorsanız evet kasacaksınız. Hem de, sıkı durun :

Kadınla karşılaştığınız ilk saniyeden, onu son gördüğünüz ana kadar sürekli ‘KASACAKSINIZ’.  Bir kitap yazıyorum, ondan sneak peak vereyim (bu bölüm aynı zamanda ilişki öncesinde alfa olup, ilişkide beta olmak ne demek açıklıyor):

Unutmamanız gereken bir başka nokta da kadınınız ne kadar içinize düşerse düşsün, Erkek Adam olmayı asla bırakmamanız gerektiğidir. Sosyal koşullanmanın erkeklere aşıladığı masallardan biri de, hayatının kadınını bulup, onunla dertsiz, tasasız bir sonsuz aşk yaşamaktır. Bulduğu kadın hayatının kadını olduğundan, onu o olduğu için sevdiğinden ve onu her haliyle seveceğinden (!), erkek ilişkide Erkek Adam olmayı bırakır ve bir süre sonra da kadının kendisinden soğumasını izlemek zorunda kalır.

Artık kızı tavladım, işleri biraz salabilirim derseniz büyük bir hata yaparsınız. Eğer bu hataya devam ederseniz de ilişki hızla bozulmaya başlar.

Birçok erkek, kızı tavlayana kadar doğru zihin yapısındadır ama bir kez ilişki başladı mı, özellikle de kadın büyük bir ilgi gösteriyorsa, bu erkekler artık “gerçek” benliğine dönebileceğini düşünür. Oysa dönmek istediği, yıllardır içinde yaşadığı için oldukça aşina olduğu ve rahat hissettiği feminen beyin yıkamasıdır.

….

Kadın size ne derse desin, onun iltifatlarına iltifatlar ile cevap vermeyin. Böyle yaparsanız, kadının iltifatlarının hızla kesildiğini göreceksiniz.

Yine aynı şekilde kadın size ne derse desin, ilk seni seviyorum diyen olmayın, ilişki 3 – 4 aylık olmadan seni seviyorum demeyin ve bu kelimeleri çok sık söylemeyin.

Şimdi burayı çok dikkatli okuyup özümseyin:

KADIN İLTİFAT ETMEDİĞİNİZDEN, “SENİ SEVİYORUM” DEMEDİĞİNİZDEN NE KADAR ŞİKAYET EDERSE ETSİN, ASLINDA İLTİFAT ETMENİZİ VEYA “SENİ SEVİYORUM” DEMENİZİ İSTEMEZ!

Zira bu sadece siz yelkenleri suya indirecek misiniz diye bir testtir. Beklenti, kadına boyun eğmeyerek testi geçmenizdir. Yani kadını tatmin etmek istiyorsanız, onun istediği gibi (testi geçen) biri olun.

Kadınlar onlardan büyülenmeyen, onlar için eriyip bitmeyen erkeklerden hoşlanırlar. Böyle bir erkek çok daha seksidir. Nazik olmamanızı tavsiye etmiyorum, ama dominant olmayı hiçbir zaman elden bırakmamalısınız.

İyilik değil zayıflık

Çok duyarım, siz de duymuş hatta söylemişsinizdir : “Ona çok iyi davrandım, onun için şunu şunu yaptım. Neden beni sevmedi (de o kötü çocuğu sevdi).”

Bırakalım artık bu “iyi” maskesini. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki buradaki iyi çocuk erkek iyi falan değil, zayıf. İyi çocukların ortak özellikleri, kendileri ne kadar farkında olmasalar da, kadına ihtiyaç duymaları. İhtiyaç bir zayıflıktır ve dünya üzerindeki hiçbir kadın, zayıflık gösteren ve birine muhtaç olan bir erkeği çekici bulamaz. İyi çocuk oyunu, kadın – erkek ilişkilerinde, erkeğin kamikaze oyunudur.

Bu “iyilik yaptım nankör kevaşeden kötülük buldum” hikayelerinin ayrıntısını dinleyin, şu gerçek yüzünüze hemen çarpar : Erkek fazla iyi ve naziktir ve bu doğal değildir. Bu şekilde davranmak bir erkeğin cinselliğini ve maskülinitesini engeller ve gizler. İyi, şevkat uyandıran çocuk olmak beyni tamamen yıkanmış erkeğe doğal görünür.

Yani kadını, erkeğin farketmediği bir gerçeği, o erkeğin iyi değil zayıf ve sinsi olduğu gerçeğini, farkettiği ve bu nedenle de doğal olarak erkeği reddettiği için suçlamak hiç adil değil.

Tabak çevirme ile ilgili yanlış anlamalar

Rollo Tomassi’nin kırmızı hap camiasındaki en önemli yazı dizisi Tabak Teorisi‘ni Türkçe’ye çevirmiştim. Benim kendi tavsiyelerimle de paralel olduğu için, çeşitli zamanlarda gelen sorulara cevaben “tabak çevirin” diyorum. Ama gelen mail ve yorumların azınlık ama sayıca önemli derecede fazla bir kısmından anladığım kadarıyla, tabak çevirmek konusu ile ilgili bir iki ciddi yanlış anlaşılma var. Bunlara o yazılarda da değindik ara ara ama toplu olarak bir daha üstüne basalım.

Tabak çevirmek ve aldatmak

“Abi tabak çevirme yazılarını okudum ve tavsiyene uyacağım. Kız arkadaşıma yakalanmadan nasıl tabak çeviririm biraz tüyo versene …” Ya da “abi tavsiyen güzel de şimdi kız arkadaşım var vicdanen ona bunu yapamıyorum. Bana bir yol göster”.

Ben bütün o yazıları çevirdiğim için her kelimesini okudum. Rollo Tomassi ve bu sitede biz tabak çevirin derken kız arkadaşınızı ya da karınızı aldatın tavsiyesi vermiyoruz. Tabak çevirmek, uzun süreli ilişkiye alternatiftir, paralelinde yapılacak bir şey değildir. Ha hiç mi şeytana uymadık. Uyduk bazen ama bu aktif arayarak yaptığımız ya da övündüğümüz hele hele tavsiye edeceğimiz bir şey değil.

Eğer ilişkiden memnun değilseniz, ilişkiyi bitirin ve tabak çevirin. Paralelinde çevirmeyin. Bunun tek istisnası, karısı kendisi ile seks yapmayan amcalardır. Onlar çevirmeyip ne yapsın?

Tabak çevirmek ve bekar erkek

Önemli bir yanlış anlama da tabak çevirmenin bir seks yapma stratejisi olduğu. “Ulan Türkiye’de yaşıyoruz, ne tabağı?” ya da “lan adam bir tane kadın bulamıyor, sen 3 tane kadınla yat diyorsun” suçlamaları da hep bu yanlış anlamadan. Tabak çevirmek, tabaklarla yatıyorsunuz anlamına gelmez. Aslında tabak çevirmenin çoğu erkek için en gerekli ve pratik versiyonu seks yapmadan olan versiyonu zaten.

Ne demek istediğimi anlatayım. Bence bir erkeğin tabak çevirmeden en faydalanacağı dönem, bekar ve kız aradığı dönemdir. Bu dönemde tabak çevirmeyi kazanan tek strateji olarak görüyorum. Bize en çok mail atan grup, sniper yöntemi ile kız arayan erkekler. Sorular da bu hedefteki kızı nasıl sevgili yaparım ya da burdan bana ekmek çıkar mı, kız ilgilenmiyor, kaşlarını kaldırdırken sol gözbebeği 20 derece sağa kaydı sence bunun anlamı “sana kızgınım ama boş ta değilim” mi, vs … vs … tadında. Çoğunun cevabı “ben nerden bileyim amk” ama üşenmeyip ciddi ciddi cevaplamaya çalışıyoruz. Sağolsun Ölümcül Oneitis belirtisi yazısından sonra Destansı Oneitis hikayeleri neredeyse bitti ama kısa öykü dalında eserlerden bolca alıyoruz.

Arkadaşlar şunu iyi belleyin : Öyle tek bir kızı (haşa çarpılacağım, kız ne demek meleği ya da tanrıçayı demem lazım) görüp vurulmak, aşık olmak, sevdalanmak, onunla ilgili hayaller kurmak, planlar yapmak ve sonra da onun peşinde koşmak devri bitti artık. Ha bana sorsanız yüzde 90ınız doğmadan önce bitti ama kesin olan bir şey var ki, 20 yıldır başka bir devirde yaşıyoruz. Feminizm, modern toplum falan derken o tip kadın – erkek ilişkilerinin zemini kaydı ve artık. İşin acı tarafı, kadınlar bunun az çok farkındalar ve davranmaları gerektiği gibi – pragmatik bir şekilde – tabak çeviriyorlar. Ama erkeklerin büyük bir kısmı ise hala Ediz Hun filmlerinde yaşıyor.

Bir sonraki cümleyi okumadan gidin “bir şişe rakı, Orhan Gencebay CDsi ve abi sana kız mı yoğkk” diyecek pohpohlayacak bir lavuk bulun. Canınızı sıkacağım : Hedefinizdeki birtanesini sevgili yapma şansınız, fişi yeni çekilen sizin için %10 ve en baba Oyun üstadı olsanız bile taş çatlasa %30. Size birtanesini tavlamak için dünyanın en sağlam tavsiyelerini versem ve harfiyen uygulasanız, şansınız en fazla 3’te bir. Siz muhtemelen bu kızın 4 – 5 talibinden birisiniz (kadınların tabak çevirmesi farklıdır). Yeni kadın – erkek ilişkileri devrinde birtanesini tavlamaya çalışma stratejisi / sniper methodu / mavi haplı çocuk oyunu, oyunu en iyi şekilde taklit etseniz bile sakat bir stratejidir. Bu devirde ancak tabak çevirme stratejisi / pompalı tüfek methodu / kırmızı haplı çocuk oyunu ile şansınız var.

Yani, bu genelde arkadaş çevrenizde olan kızı ilk olarak birtanesi olmaktan çıkarmalısınız. Bunun için de hemen iki üç hedef daha yaratmalısınız. Aynı arkadaş çevresinde 3 tane hatuna paralel yazmak ters tepeceği için bunları yeni av sahalarında bulmanız gerekecek. Bu şekilde paralel yürüyerek ve düşen tabağın yerine bir başka kız koyarak ancak başarılı olursunuz. Bunlardan biri kız arkadaş olduğunda, diğerlerine yürümeyi bırakırsınız. Genelde kız arkadaş olan size en ilgili ve sizin de en beğendiğiniz kriterlerinin ortada bir yerde buluştuğu kızdır.

Üzgünüm, birtanesi kartanesini seçip, filmlerdeki gibi onun için doğru çabayı gösterip onun kalbini çalma gibi inanmayı canıgönülden istediğiniz çocuk masallarının gerçek dünyada üç kuruş değeri yok. Onlara hala inanmak istiyorsanız, hala erkek değil çocuk olduğunuzdan, önce büyümeye bakmanızı tavsiye ederim. Dikkat edin, inanmak istiyorsanız dedim, inanıyorsanız demedim. Çoğu okur artık bunların masal olduğunun artık farkında ama bu gerçek onlara acı veriyor, bu nedenle inanmak istiyorlar. Bu acının nedeni çocuk olmanız hala, ilk hedef almanız gereken problem de bu.

Neo: Gözlerim neden acıyor?
Morpheus: Çünkü onları daha önce hiç kullanmadın.

(The Matrix filminden)

Kısacası; tabak çevirmenin en pratik ve yapılabilir olanı, bekar bir erkeğin birden fazla kıza paralel yazmasıdır. Bu tavsiyemi unutmayın, herhangi bir zamanda bekarsanız ya hiçbir kıza yürümeyin ya da birden fazla kıza aynı anda yürüyün. Asla tek kıza yürümeyin.

Ama abi vicdanım elvermiyor?

Bu şaşırtıcı olmaması gereken fakat her duyduğumda şaşırdığım bir şey. Eğer kız arkadaşınız / karınız ile uzun süreli ilişkide iseniz ve tabak çevirmek size vicdan azabı veriyorsa anlıyorum. Zira kötü bir şey yapıyorsunuz, vicdanınız da bunu size söylüyor. Dediğim gibi. Arada şeytana uyup yapmadık mı? Yaptık maalesef. Ama dikkat edin, burada saha raporu olarak tek bir aldatma hikayesi yok. Zira anlatmaya utandığımız bir zayıflık.

Ama zaten vicdanım sızlıyor diyenler aldatan erkek arkadaşlar ya da kocalar değil. Onlar vicdan falan düşünmüyor bile. Vicdanı sızlayanlar, hiçbir kadınla ilişkisi olmayan ve kısa sürede de bu medeni durumu değişecek gibi durmayan erkekler. Bu erkeklerin vicdan dediğinin vicdan olmadığına eminim.

Peki nedir bu? Söyleyeyim. Birtanesine (oneitis) ihanet sonucu duydukları suçluluk duygusu. Yani, olmayan bir şeye karşı.

Oğlumuz, uzaktan bir kızı istiyor, ona küçük adımlarla yürüyor. Oğlumuz farkında değil ama birtanesi olmuş bile. Evet oğlumuzun problemlerinden biri de, kızlara yürüyecek cesareti olmadığından, yeni kızlara yürümemek için birtanesi bahanesini kullanıyor. Yani, bu durumun sebeplerinden biri korkaklık. Ama yine aynı derecede sorun ise bu kutsal birtanesi / kartanesi miti. Ya bu kız O özel kadın ise (ki kızımız tam o anda muhtemelen tabak çeviriyor).

Ya üzülürse diye düşünenler de az değil. Ya bu kızların hepsi üzülürse. Birincisi, bu bir rekabet oyunu. Bazıları bu maçı kaybedip üzülecek. Ne yani, kadın milleti üzülmesin diye siz kaybetmeye mi razısınız?

Bakın dikkat edin, siz üzülürken kızların sikinde mi, gidin siz de üzün demiyorum. Oyunun kuralı bu, her maçı herkes alamaz. Üzüntü oyunun doğasında var. Siz yine de yenmek için oynamalısınız.

Kısacası, bekar bir erkeğin birden fazla kıza aynı anda yürümesi, bu devirde oyunun kuralı. Oyunu size böyle oynatmayan ise vicdanınız değil, çocukluğunuzdan beridir “20li yaşlarında kendilerini keşfeden kızlara kalabalık olmayıp 30larında onlara sponsor olacak” uslu bir koca olmanız için size işlenen feminen buyruk. Bu buyruk, hem erkeklerin hem de kadınların geleneksel sorumluluklarına bağlı olduğu, olmadığı zaman ise toplumun baskı yaptığı zamanlarda en azından erkeğe aile babası, toplumun üretken bir bireyi saygısı ve aile saadeti getiriyordu.

Kadınların (en azından sizin hedef sınıfınızdaki kadınların) geleneksel rollerinden azad olduğu devirde sizin bunlara sadık kalmanızın beklenmesi, bunun size böyle öğretilmesi, sizin bunu vicdan meselesi yapmanız, ahlaksız bir kültürel propaganda. Bunu takip etmek de size ancak hayal kırıklığı getirir.

Erkek Düşmanlığı Balonu (The Misandry Bubble) – Bölüm 2 – Ekonomik Tez

Birinci Bölüm olan Kültürel Kriz‘in ardından Ekonomik Tez ile devam ediyoruz.

Camdan Tavanlar ve Zeminler : Erkek düşmanları, büyük şirketlerin CEO’larının yüzde 50sinin kadın olmamasını, her tarafa sinen cinsiyetçiliğin “camdan tavanları” ile bas bas bağırarak açıklıyorlar. Hiçbir zaman değinilmeyen ise aynı derecede geçerli “camdan zeminler”, mahkumların, intiharların ve sakat bırakan iş kazalarının kurbanlarının yüzde 90ının erkek olması. Eğer bu sonuçlar, sonuçların acısını çeken erkeklerin tercih ve hareketlerinin sonucu ise, “camdan tavanın” yukarısına çıkan erkekler için de aynı şey geçerli değil mi? Erkek düşmanlarının bu gerçekleri samimi bir şekilde konuşamama sebepleri, bu insanların tamamen irrasyonel hak sanısı hakkında bize bir şeyler söylüyor.

En yalan mitlerden bir tanesi de kadınların aynı iş için erkeklerin yüzde 75’i ödeme aldıklarıdır. Bu miti darmadağın etmeme izin verin ve bu süreçte de bu insanlar için böyle yalan inançlar yaymanın neden karlı ve çekici olduğunu görelim.

Kadınların ortalama olarak yıllık bazda erkeklerden daha az kazandığı doğrudur. 22 yaşında birinin ortalamada 40 yaşında birinden daha az kazandığı da doğrudur.  Neden ikincisi yaş ayrımcılığı değil iken birincisi cinsiyet ayrımcılığına örnek olarak gösterilir?

Eğer kadınlar gerçekten aynı iş için erkeklerden daha az çalışıyor olsalardı, cinsiyetçi olmayan her CEO sadece kadınları işe alarak maaşlardan 25% tasarruf sağlayıp rakiplerini alaşağı edebilirdi. Tüm CEO ve yönetim kurulu üyelerinin milyarca dolar kar imkanını çöpe atacak kadar cinsiyetçi olduğuna mı inanacağız? Rahibeler cemaatinin “Sosyal Sorumluluk Direktörü” Cypress Semiconductor şirketinin CEO’su TJ Rodgers’a yönetim kurullarında daha fazla kadın olması gerektiğini yazdığında, Rodgers kar etmeye çalışan bir müessesede bu tür politik doğrucu şeylerin neden yeri olmadığını açıklayan bir mektup ile cevap vermişti. Bir rahibeler cemaatinin birine “Sosyal Sorumluluk Direktörü” adı altında ekonomik gerilemeden etkilenmeyen bir maaş ödemesi kendi başına bu şımarık varoluşa örnek. Ve ben rahibelerin seküler Marksist inançları yaydığının da farkında değildim.

Amerika’da 2008’de iş kazasından ölenlerin yüzde 92.7 si erkek.

Eğer maaş farkı varolsa idi, kadın girişimciler kadın çalışan alarak rakiplerinin önüne geçebilirlerdi ama dünyada hiçbir ülkede böyle bir şeyin olduğunu görmüyoruz. Serbest pazar güçleri kadın maaşlarında böyle bir yanlış fiyatlamayı düzeltirdi, eğer gerçekten böyle bir yanlış fiyatlama olsa idi. Ama yanlış fiyatlama yok ve bunu iddia edenler ekonomi cahili olduklarını ilan ediyorlar ama büyük bi mutlulukla da aynı şekilde ekonomi cahili kadınları da olmayan bu adaletsizlik konusunda öfke ile dolduruyorlar. Halka açık firmalarda CEO olarak görev yapan / yapmış kadınların, yarattıkları değere nazaran kadınlara daha az ödeme yaptıran bir komplo ile ilgili konuştuklarını hiç duymadım.

Eğer mahkumların yüzde 50sinin, ağır makine kullanımı gereken işlerin yüzde 50sinin, dışarda çalışmayı gerektiren ya da zehirli gazlarla çalışmayı ya da tehlikeli suçlulara gardiyanlık yapmayı gerektiren işlerin yüzde 50sinin de kadın olmasını zorlayacak yasalar geçirecek isek, Fortune 500 CEOlarının yüzde 50sinin kadın olmasını zorlayacak yasalar geçirmeye varım. Adil ise adil bu. Var mısınız?

‘Erkekdurgunluğu’ ve ‘Dişikonomi’ : Bir kadının ekonomik başarısı kendi meziyetleri sayesinde ise, bu başarıdan mutluluk duyarım. Birçok kadının ekonomik başarısı kendi meziyetleri sayesinde var. Ama çok fazlası da serbest pazar güçleri ya da meritokrasi değil de politik rüşvet ve ideoloji temelli yolsuzluk sayesinde.

Yakın zamandaki ekonomik durgunluk ve işsiz toparlanma da, erkek işsizlik oranı kadın işsizlik oranından çok daha yüksek. Bu durum basitçe piyasa güçlerinin sonucu olsa idi tamam. Ama ‘feminist’ gruplar, devlet teşvik fonlarının erkeklere yardım aleyhine kadınların iş bulmasını arttırmak üzere kullanılması için çok yoğun çalıştılar. Solcu Obama yönetimi itaat etmeye dünden razıydı ve servetin zorla transferi gerçekleşti. Bu, paranın ekonomi için en iyi kullanımı anlamına gelmese de.

Önce dedesi sonra da kocası tarafından kazanılan devasa servet ile dünyanın en şanslı kadınlarından biri olan Maria Shriver, geçenlerde yayınladığı recently ‘A Woman’s Nation : The Shriver Report’ (Bir Kadının Devleti : Shriver Raporu) adlı raporda, kadınların artık nasıl erkeklerden daha iyi ekonomik performans gösterdikleriyle ilgili böbürleniyordu. Tüm rapor baştan aşağı yalan feminist mitlerle, yanlış istatistiklerle dolu ve “kadınlar erkeklerden daha iyi yöneticilerdir” gibi açıkça cinsiyetçi söylemlerle dolu (bir erkeğin tersini söylediğini hayal edin). Bunun yanında rapor “kadınlara daha az ödeme yapılıyor” miti ya da işletmeler kar etmek için değil de  sosyak mühendislik için varlarmış gibi ekonomik cahilliklerle dolu.

Bütün bu yalan raporlar ve organize erkek katşıtı lobi faaliyeti başarılı oldu. Bugün erkek işsizliği, kadın işsizliğinden çok daha kötü durumda ve arada büyük bir uçurum var. ‘Erkekdurgunluğu’, ABD ‘dişikonomi’ye evrilirken devam ediyor. Ve milyonlarca işsiz erkek arasında, kendi çocuklarını iki ebeveynli evden mahrum eden kendileri olmasa da korkunç seviyede iştirak nafakası borcu olan ve kendilerini hapiste bulan erkekler de var. Dahası, tekrar vurgulamak isterim ki çalılan Amerikan erkek nüfusunun 10 – 30%sini efektif olarak 70% vergi altında ezmek, onların yeni teknolojiler geliştirme ya da yeni şirketler kurma şevklerini ortadan kaldırıyor. İşgücünün bir dilimi 70% vergi yükü altında iken gelir vergisi 35% mi olsun 39.6% mi tartışması komik duruyor.

Bu zorbalığın ötesinde, işsiz erkeklerin bir bölümünü hapiste tutmak da vergi verenlere yük oluyor. Artan oranda erkeği vergi yaratan kategorisinden vergi tüketen kategorisine atmak devlet bütçesinde iki kere delik açacak. “ABD dünyanın en büyük hapishane nüfusuna sahip” lafını bir daha duyduğunuzda, bu erkeklerin bir çoğunun orada olma sebebinin iradeleri dışında boşanmış ve işlerini kaybetmiş olmak olduğunu hatırlayın. Kadınlar ise bu arada teşvik üstüne teşvik alıyorlar.

Devlet Balonu : Devlet özel sektör işgücü dağılımı cinsiyet ile yüksek derecede ilişkili olmasa da, 100,000 Doların üstünde kazanan kadınlara odaklandığımızda ilişki görürüz. Aşağıdaki çizim Cato Enstütüsünden ve toplam kazanca (maaşlar ve maaş harici imkanlar) bakıldığında, bu on yılda devlet sektörünün özel sektörü fazlaca aştığını görürsünüz. Devlet çalışanının verimliliği özel sektör çalışanından daha fazla mı arttı ki devlette çalışan özelde çalışanın iki katı kazanıyor? Vergi verenler ödediklerinin karşılığını alabiliyorlar mı?

Bitmedi. Sosyal sigorta vergilerinin çoğu erkekler tarafından ödeniyor ama kadınlar tarafından kullanılıyor (kadınlar ortalama 7 yıl daha fazla yaşadığı için). Bu tek başına problem değil ama kadınların ABD sağlık harcamalarının üçte ikisini kullandığı ve bu 2.5 Trilyon Dolarlık yıllık harcamanın çoğunun erkekler tarafından ödendiği gerçeği mutlaka tartışılmalı. Kadınların doğum yaptıkları için daha fazla sağlık harcaması kullanmaları ‘doğal’ olabilir. Ama erkeklerin bunu kadın milleti için değil de sadece kendi karıları için ödemeleri daha ‘doğal’ olurdu. Sağlık sektörü aynı zamanda devasa bir kadın işgücüne sahip. Hemşirelik gibi katmadeğeri olan işlerde değil sadece, bürokratik ve yönetim pozisyonlarında da. Aslında Medicare’den Obamacare’e, devlet sigortasından kamu işlerine ve hapishanelerin genişletilmesine savunma ve altyapı hariç tüm devlet harcamaları ya erkeklerden kadınlara net servet transferi ya da Evlilik 1.0ın direk sonuçları. Her iki durumda da suçlu feminizm.

Bu Cato Enstütüsü çizgisi, savunma hariciFederal Devlet harcamalarının 1960lardan beri nasıl arttığını gösteriyor. Savunma harcamalarındaki azalış vergi verenlere “barış karı” olarak geri dağıtılmamış, daha fazla sosyal programa aktarılmış. Artan masraflara rağmen kimse Amerikan kamuoyunun 2010 yılında 1960lara göre daha iyi savunma harici yönetim aldığını iddia edemez. Daha önce belirttiğimiz gibi artışın çoğu ‘feminizm’in dolaylı ya da dolaysız sonucudur. Eyalet ve yerel hükümet israflarını da ekleyin, GSMH’nin yüzde 20sinin devleti Evlilik lurumunun yerine geçirmek için kullanıldığını görürsünüz ama bu da başarılı bir yerine geçirme değil. Erkeklerin gelirlerinin vergilerin 70 – 80%sini ödediğini hatırlayın.

Solcular sonunda zorba bir devlet yaratmak için mükemmel bir truva atı buldular. ‘Feministler’ servetin erkeklerden kadınlara ve özelden devlete transferi için lobi yapabilirler ve bunu yaparken kendilerine karşı çıkan herkesi “kadın düşmanı” diyerek, kendilerinden önceki askeri ajanların ve düz sosyalistlerin kendilerine muhalefet edenleri susturabildiklerinden çok daha etkili bir şekilde susturabilirler. Muhafazakarların bu utandırma diline özel bir zaafı var ve birçok muhafazakar, muhalefet etmenin “kadın düşmanlığı” olacağı “centilmenlik / şövalyelik” şeklinde paketlendiği sürece her türlü sosyalizmi sonuna kadar savunmak üzere vurguladıkları prensiplerinden vazgeçebilirler. Fakat ABD’nin birçok yerinde (Kaliforniya, New York, New Jersey gibi eyaletlerde) toplanılan vergi miktarının doyuma ulaştığına inanmamız için nedenler var. Optimal nokta çoktan geçildiği için, bundan sonra her vergi artışı, vergi gelirini arttırmayıp azaltacak. Ve Federal vergilerdeki artış bugünden tam bir yıl sonra, 1/1/2011 tarihinde, zaten fakirleşmiş erkeklere kolayca yüklenemeyek başka bir ekonomik durgunluk yaratabilir.

Erkekler boşanmayı durdurma hakları olmadan çocuklarından koparıldıklarında, iş pazarından serbest piyasa eli ile değil de sosyal mühendislik ile dışlandıklarında, bir zamanlar inandıkları ve bazı durumlarda korumak uğruna askeri oldukları toplumun kendi isteklerine zerre saygısı olmadığını gördüklerinde, bu erkeklerin toplumu desteklemek için bir nedenleri kalmayacak.

Cinsiyetler Arasındaki Anlaşma : Bekar bir erkeğin hayatta kalması için fazlaca bir şeye ihtiyacı yoktur. Çoğu bekar erkek yılın sadece 2 ayı çalışarak kendini rahatça geçindirebilir.  Bir erkeğin çok çalışarak çok daha fazlasını kazanma motivasyonu, rekabetin çok olduğu alanda kendine bir eş çekebilmek, bir evi geçindirebilmek ve birkaç çocuk sahibi olabilmek ve evli ve toplumun direği bir erkek olarak saygı görebilmektir.    Eskiden yüksek ekonomik potansiyel gösteren ve sosyal dokunun desteklediği genç bir erkek, kızın anne ve babasını etkileyerek kız ile evlenebilirdi. Bunun sonucunda erkek çok çalışmak zorunda kalırdı ve emeğinin karşılığının 80 -90%si  devlete, işverene ve ailesine giderdi ama karşılığında bir aile ve yüksek statü elde ederdi. Bu nedenle de kazancının çoğu başkalarına gitse de durumdan mutlu idi.

Dört Canavar Düdüğü bunu değiştirdi ve kadınların beta erkekleri tamamen görmezden gelerek, alfa erkeklerle evlenme şansları matematiksel olarak çok az olsa da alfa erkeklerin peşinde koşmalarına olanak sağladı. Sorumluluk sahibi ve üretken bir yaşam sürmeleri öğütlenen beta erkekler ise dolandırıldıklarını anladılar.

Sadece 20 yıl önceki sosyal kurallar altında başarı kazanan erkekler bugünün kurallarının ihanetine uğradılar. Bu da onların üretkenliğine ve becerilerine bağımlı olan toplumu desteklemeyi reddetmelerine yol açtı.Kadınlar kendilerini tüm geleneksel sorumluluklarından özgürleştirirken (komikdir ki bu onları eskiye göre daha mutsuz yaptı) erkeklerin tüm geleneksel rollerini harfiyen yerine getireceklerini sanıyorlardı. Özellikle de kadınlara kaynak veren ve onları koruyan rollerini. Belirtmeye gerek yok ki centilmenlik / şövalyelik doğalarının bir parçası olmasına rağmen erkekler, centilmenliğin karşılığında bir takdir gerektirdiğini ve kadınlardan bu takdirin gelmediğini hissedecekler.

Kocaların ve babaların rollerinin değersizleştirilmesinin ve yerlerine devletin geçmesinin sonucunun ne olacağını görmek için çok uzaklara bakmaya gerek yok. ABD siyah topluluğuna bakmak yeterli. Detroit’te ortalama ev fiyatları daha 2003’te 98,000 Dolar iken bugün sadece 14,000 Dolar. Otomotiv sektörü işleri.Detroit’i 2003’ten çok daha önce terk etti ve bu nedenle düşüş endüstrinin gitmesine bağlanamaz.  Baltimore, Oakland, Cleveland, ve Philadelphia gibi şehirler de çok daha iyi durumda değiller. Bunun beyazlarda olmayacağını düşünenler, İngiltere’nin alt tabakasına baksınlar.  Beyaz nüfusun alttaki yarısı siyahlarla aynı kadere mahkum. Los Angeles gibi şehirler de ‘Detroitleşebilir’.

Buna ek olarak insanlar toplumun fiziksel güvenliğini unutmuşa benziyorlar. Toplumun ve özellikle kadınların fiziksel güvenliği,tamamen ‘saldırgan’ erkek – ‘koruyucu’ erkek oranının belli bir seviyenin altında kalmasına bağlıdır. Daha çok erkek işgücünden dışlandıkça, suç bir alternatif haline gelir. En eğitimli erkek bile eğer ihanete uğradığını düşünürse şiddete başvurabilir. Batıdaki her toplu silahlı saldırı ve hatta terör teşebbüsü eğitimli ve iyi iş potansiyeli olmasına rağmen sevgisiz kalan erkeklerce yapıldı.

Profesyonel işi olan erkekler hemen hiçbir zaman suça bulaşmasalar da, saldırıya uğrayan bir kadına yardım etmemeyi tercih edebilirler. Birçok erkek basitçe kurtarıcı olmak istemeyecekler ve bu erkek düşmanlığı tarafından horlanan polisleri de kapsayabilir. Güvenlik oksijen gibidir – sadece kalmadığı zaman farkedilir. Büyük miktarda umursamayan erkek yaratarak kadınlar çok şey kaybedecekler.

Ataerkil sistem çalışır zira erkek ve kadınların güçlerinin birbirlerini tamamlayarak işbirliği yapmalarını sağlar. ‘Feminizm’ ise kadınları, eninde sonunda en dayanıklı betadaki şövalyeliği bile yok edebilecek kadında ahlaksız davranışlara teşvik ederek, iki cinsiyeti de çürütür. Bekar anneliğin teşvik edilmesi sır değil. Daha az görüneni ise bekar kız kuruluğunun da sürdürülemez ve karşılıksız yollarla teşvik edildiği. Erkek düşmanı bir topluma doğal çözüm, bu toplumun düşürülüp ele geçirilmesidir.

Nüfus kaydırımı : Sonunda büyük oranda erkekler tarafından ödenen vergilere ve anayasal olmayan gölge devletin  erkeklerden zorbaca aldığı nafaka ve iştirak nafakasına, erkekler tarafından sürdürülen alt yapıya, erkekler tarafından icat edilen tekonolojilere ve erkekler tarafından sağlanan güvenliğe göbekten bağlı ‘feministlerin’ ‘güçlenmiş’, ‘bağımsız’ ve ‘kendine güvenli’ hissettiği bir topluma ulaştık. Peki dünyanın şimdiye kadar gördüğü en ayrıcalıklı insan sınıfı olan bu kadınlardan toplum ne fayda gördü?

Açıkça söyleyeyim bence bir kadın ne kadar çocuk yapacağına, çocuk yapıp yapmayacağına kendi özgür iradesi ile karar verebilmelidir. Ama, çocuksuz yaşlı bir kadın başka kadınların çocuklarından kaynak elde edememelidir. Adil olalım, çalışma yaşındaki insanların yaşlılara bakma yükümlülüğü, ürememeyi seçmiş kadınları desteklemek için kamulaştırılmamalıdır.

20 yaşında 3 adet hayali kadını ele alalım. Biri şehirli solcu ‘feminist’, diğeri kırsal muhafazakar ve üçüncüsü de inançlı bir müslüman. Aşağıdaki tablo, 3’ü de paralel yaşlanırken hayat çizgilerini gösteriyor. İnsanlar Batı’daki doğum oranlarındaki düşüşü konuşurken çocuğu 23 yaşında yapmakla 33 yaşında yapmak arasındaki ek farkı dikkate almıyor. Tabloda görüleceği gibi, 3 genç kadının 1:1:1 olan oranları 40 yıl içinde 12:4:0 toruna dönüşüyor.  Bu 40 yıllık sürecin 20 yılının geride kaldığını da düşünürseniz, bu 3 kadın da şu an 40 yaşında.

Şehirli solcu feminist çocuksuz. Taşra muhafazakarı 30 yaşında evli ve 1 çocuklu ve 40 yaşında evli ve 2 çocuklu. Müslüman kadın ise 30 yaşında, evli ve 3 çocuklu. 40 yaşında evli ve 4 çocuklu. 60 yaşlarında iken feministin sıfır torunu var. Taşra muhafazakarının 4 torunu var. Müslüman kadının ise 12.

Kısacası, genç kadınların bardan bara atlamaktan, 300 dolarlık cüzdan almaktan ve devlette bürokrat olarak çalışmaktan ve devleti koca yerine koymaktan ibaret hayatı seçmesi şeklinde organize olan toplumun ilerde çıkaracağı değeri nasıl tahmin ederiz? Acınası 60 yaşında code pink (aktivist) bir nenenin 12 müslüman ergene ‘cinsiyet toplumsal bir kurgudur’ diye ders vermesinin hayali çok komik görünüyorsa, olaya bir de makro bakalım.  Aşağıdaki haritada 15 yaş altı çocukların (1990 – 2005 arası doğanların) nüfusa göre ülkelere nasıl dağıldığı görülüyor.  Meksika ve ABD’de aynı sayıda çocuk var iken Pakistan ve Bangladeş’teki toplam çocuk sayısı tüm Batı Avrupa’daki çocuk sayısına eşit.  Gelişmekte olan ülkelerin doğurganlık oranı her ne kadar Batı seviyelerine düşmeye başlasa da, 1990 – 2005 doğumları bazı gerçekleri sabitleştirdi. Zamanı 15 yıl ileri aldığımızda, bu çartlardaki değerlerin 2025 yılında 20 – 35 yaş arası (kadınların doğurganlık yaşları) yetişkin oranları olacağını söylemeye gerek yok.  Yakın gelecek bile işe koyulanların.

Solcu ‘feministler’in soyları tükenecek ve kısa sürede nefret ettikleri muhafazakarlar tarafından değil, ‘feminizme’ tamamen zıt başka kültürler yerlerini alacak. Solcu ‘feministler’in hayran oldukları devlet, bu kadınların ne yeni vergi veren ne de yeni teknoloji üretmediklerini anladığında, hızlıca onlara karşı pozisyon alacak ve onları ‘güçlenmiş’ hak sanısı pozisyonlarından indirecek. Bir kocaya karşı yükümlülüklerin berbat bir olasılık olduğunu düşünüyorlarsa, bir de koca yerine koydukları devlete karşı yükümlülüklerini görsünler.

İnsanlığın Dokusu Yırtılacak

Bize benzeyen insanlar 100,000 yıldır hayattalar ve bize benzeyen daha önceki insansılar da ondan önceki 1 – 3 milyon yıldır varlar. İnsansı tarihinin ilk 99.9%sinde, türümüzün ana amacı diğer tüm türlerle aynı olmuş – üremek. Dişiler daha kıt üreme kaynakları idiler zira çoğu erkek ölse doğabilecek çocuk sayısında düşüş olmaz ama her kadın öldüğünde doğabilecek çocuk sayısı azalır. Geçmişte insanların da 40 – 45 yaşına yaşadığını daha önce belirtmiştik. Bu nedenle insan beyni atalarımızın evrimsel devrelerini devam ettirdi ve kadınların esenliğini erkeklerin esenliğinden daha üstün tuttu ve erkekler harcanabilir cinsiyet olarak görüldü. Eldeki kaynakların mümkün olduğunca kadınlara aktarılması, çocukların hayatta kalması demek olduğu için, hem erkekler hem de kadınlar bu statükoyu normal görecek şekilde evrimleşti. Feminen Buyruk, insanlığın buyruğu idi.

İnsan toplumu geliştikçe, öncelikler değişti. Öncelikle, teknolojik ilerleme ve zenginlik sayesinde çocuk ölüm oranları 50% gibi bir orandan çok düşük seviyelere indi. Bu nedenle artık 6 tane yetişkinliğe ulaşan çocuk için 12 doğum yapmaya gerek kalmadı.  İkincisi, insanlar tarımdan bilgi toplumuna geçti ve istenen çocuk sayısı düştü. Bugün yüksek ve orta gelirli tüm ülkelerde doğurganlık oranı 2%den daha aşağıda ve birçok kadın hiç çocuk yapmıyor. Üçüncüsü, artık bariz ki insanlar çocuktan başka birşey üreten ilk tür oldular; insanlar artık teknoloji üretiyorlar. Sonuç olarak, daha önceki 99.9%lik zamanda varolan kadınlara kaynakları aktarmanın çocukların hayatta kalması ile ilişkisi artık geçerli değil.

Buna rağmen gömülü beyin devreleri bu çok yeni dönüşüme adapte olmadı, belki de olamıyor. Kadınlar doymak bilmeden kaynak elde etmeye programlanmışlar ve birçok erkek de kaynak sağlamaya. Bu bir zamanlar geçerli ama şimdi geçerli olmayan biyolojik neden sebebi ile toplum hala soru sormadan, kaynaklarının çoğunu kadınlara yönlendiriyor. Ama çocuklara gitmek yerine, bu para kadınlara yönelik tüketim malzemelerine giderken, gölge devlet bütün masraf ve sonuçların kadınlardan uzağa taşınmasını sağlıyor. Birçok insan şu anki toplumu normal görebilir ama bu insanlar paranın kadınlara yönlendirilmesinin artık gereksiz olduğunu göremiyorlar. 21. yüzyılda böyle bir kaynak yeniden dağılımına hiçbir neden yok. Eğer varsa bile bu 50 – 50% olmalıydı.

Bugün herhangi bir mağazaya ya da alışveriş merkezine gidin. Sergilenen malların yüzde 90ını almayı, sıradan bir erkek aklının ucundan bile geçirmez. Buna rağmen bu mallar çok değerli raf alanı kaplıyorlar yani bu ürünler büyük hacimlerde satılıyor. Bu ürünleri alıyor? Refah içinde herhangi bir ülkede etrafa bakın, toplumun kadınlara kanalize ettiği para ile alınan ve kadınlara hitap eden ürünler görürüz. Mağazalardaki ürünlerden, paket servisi restoranların yaygınlaşmasına, ev kredisi faizlerinden, yargı sisteminin kadın hipergamisini teşvik edecek şekilde bozulmasına herşey kadınların artık çoğunlukla yerine getirmedikleri bir fonksiyon için kadınlara kaynak aktarımının sonucu. Bu tarihin en büyük kaynak yanlış kullanımı ve bu tür bir yanlış yatırım her zaman balonun patlaması şeklinde düzelir.

12 çocukluk doğum oranlarına dönelim demiyorum, bu ne arzı edilir ne de gerekli bir şey. Burada büyük resim şu : insan ruhunun ana yönlerinden birisinin, hem kadınlar hem de erkekler nedeniyle artık miadı doldu. Düzeltme geldiğinde, bu insanlığın gördüğü en yıkıcı olay olacak. Bazıları bunun ‘Teknolojik Singularite’nin bir varyasyonu olacağını ve 2020’den çok sonra (muhtemelen 2060 – 65 civarında) olacağını düşünüyorlar. Ama başlıca düşünürler bile, bariz cinsiyete yönelik kaynak akımı düzelmesi konusundan uzak duruyorlar.

Erkek Kurtuluşunun 4 Atlısı

Daha önceki bölümde, Feminizmin 4 Canavar Düdüğünün hiç beklenmeyen şekilde bir araya gelerek kadınlara daha önce hayal bile edemeyecekleri tercihler sağladığından bahsetmiştik. Bazı kadınlar topluma pozitif katkı yaptılar ama azımsanamayacak sayıda kadın da erkek düşmanlığının ve dizginsiz bir açgözlülüğün kendilerini ele geçirmesine izin verdiler. Bu kadınlar şu an şahit olduğumuz felakete yol açtılar. Teknoloji statükoyu her zaman yıkar ve her dalgada yeni kazananlar ve kaybedenler yaratır. Yüzyıllar sonra, Gloria Steinem bir öğretmen ve Mystery ise bir sarah soytarısı olabilir.

Bu yazının başlığı “Erkek Düşmanlığı Krizi” ve hatta “Erkek Düşmanlığına Karşı Savaş” değil. Başlık “Erkek Düşmanlığı Balonu” zira erkeklere kötü davranılmasına neden olan güçlerin sonu ufukta belirdi bile. Erkek Kurtuluşunun Dört Atlısını tanıtmama izin verin. Bunlar bahsettiğimiz birçok gücün birleşimi ve bugünün sürdürülemez hiyerarşik düzenini 2020 yılına kadar yırtıp atacaklar :

1) Oyun:Kadın zihninin nasıl çalıştığını öğrenmek, her erkek için paha biçilmez ve yüce bir bilgi bütünüdür. Erkek bu bilgiyi tamamen adanmış bir Pick-up-Artist olarak da kullanabilir, bir ömür boyu evlilikte ruh ikizini yaratmak ya da kısa süreli ilişkiler için de. Oyun ile bir erkek, olaydan bihaber betaların altında ezildikleri yüklerden bağımsızdır.

Bir erkek, mantıklı tüm finansal analizlerin aksine 50,000 Dolarlık bir araba, 20,000 Dolarlık bir yüzük, 50,000 Dolarlık bir gelinzilla festivali ya da aşırı pahalı bir ev alması için (toplamda 2 Milyon Dolarlık bir mahvoluş) hiçbir neden olmadığını öğrendiğinde hem özgürleşir hem de büyük bir sevinçle dolar. Bir erkek gelirini yarıya düşürmesinin cinsel adayların sayısını çok az düşürdüğünü anladığında, daha kolay, evine daha yakın ve daha az stresli bir işe geçebilir. Bir erkek, kadını tatmin etmenin, kadını baştan çıkarma sürecinde yapması gerekenin tam tersi olduğunu öğrendiğinde, o aşağılayıcı ritüellerin tamamını çöpe atabilir.

Zirveye ulaşan erkek için iki ya da üç paralel ilişkinin zevki çok zor değil. Bu, talihsiz betaları daha çok kadınsız bırakacaktır (erkeklerin kadına olan ilgisi sıfır toplamlıdır ama kadınların erkeklere olan ilgisi sıfır toplamlı değildir). Erkeklerin yüzde 80inin Oyunu anlayıp Oyunda ustalaşacak entellektüel kapasitesi olmasa da, Oyunun sağlam uygulayıcılarının sayısının yüzde 20ye yaklaşması ile bile, otlakçı kadınlardan vergi emen devlete, yolsuzluğa batmış emlaktan, boşanma avukatı endüstrisine tüm parazit yaratıkları açlıktan öldürecektir.

2) 2020’de Yetişkin Eğlence Teknolojileri : Peki Oyunun temel prensiplerini içselleştiremeyen ve bu konuda ustalaşamayan 80% ne yapacak? Onlar hayalkırıklığı dolu bir hayata, aşağılanmaya ve neredeyse köle durumunda ikinci sınıf vatandaşlığa mı mahkum? Neyse ki bu zavallı ruhlar, teknoloji sayesinde doyum sağlayabilecekleri bir özgürlük yaşayabilecekler, kadınların doğum kontrol hapı, çamaşır makinesi ve elektrik süpürgesi ile yaptıkları gibi.

Birçok nedenden dolayı, internet pornosu, VHS kasetlere ve 90ların Skinimax içeriğine göre daha fazla bağımlılık yaratıcı. Fakat başka çeşit bir teknoloji piyasaya sürüldüğünde,  cinsel pazarı dağıtacak ölçüde büyük etkiler yaratacaklar.

Bu sitede daha önce, dokunma duyusu, hareket algısı ve grafik teknolojilerinin 2012’den itibaren video oyunlarını eğlencenin en yüksek formu haline sokacağını anlatmıştık. 3-D/ hologram görüntüler, dokunma duyulu arayüzler ve yeterince yapay zeka ile henüz olgunlaşmamış olan “sanal seks” teknolojileri 2020’den önce birçok erkeğin ulaşabileceği bir teknoloji olacak ve 2020 sonrasında ise bu teknolojilerin piyasaya doğum kontrol hapları ve İnternet pornosundan çok daha fazla etki eden bir noktayı geçtiğini göreceğiz. Erkek nüfusunun büyük bir kısmı farkında olmadan sanal sekse bağımlı hale gelecek.

2020lerin sanal seksinin gerçek seksin yerine geçemeyeceğini söyleyenler (çoğu kadın) için şunu diyeceğim : sanal seksin eksiklikleri, sanal kadının HB10/10+ bir güzellikte olması ve gerçek dünyada bir beta erkeğin HB 4 – 7 arası ile idare etmesi gerektiği gerçekliğinin yanında önemli olmayacak. Gerçek HB10 > sanal HB10 > gerçek HB7. Bu nedenle sanal HB10’un gerçek HB10 (gerçek kadın nüfusunun yüzde 1’i) yerine geçemeyeceğini söylemek anlamsız zira sanal 10, gerçek kadınların çoğundan (7 ve altı) daha iyi olacaktır. Bekar erkekler Cuma akşamı işten eve geldiğinde, sanal aleme dalacaklar ve ‘beta testing’ kavramına yeni bir boyut katacaklar. Bu münzevi erkekler bariz şekilde bar ve gece klüplerinden çekilecekler ve birçok işletmenin kapanmasına neden olacaklar. Bu erkeklerin beyinleri, gerçek kadınların çoğuna libido ayıramayacak kadar yamulacak. Bu durum, gerçek cinsel pazarda kadınların değerinde büyük düşüşe neden olacak ve HB8 kadınların HB5ler gibi davranılmasına ve 35 yaşında bir kadının 55 yaşında bir erkeğin bile ilgisini çekememesine neden olacak. Roadrunner ve çakal anı birçok kadı için birkaç yıl öne çekilecek ve Oyunun alfaları ise çaresiz kadınların daha da kolay avlandığını görecekler.

Japonya’da geliştirilen bir başka teknoloji ise gerçek boyutlada ‘dişi’ robotlar. Seks robotlarının yazılım / oyun türevi çözümlere göre ekonomik ve pratik olacağına inanmıyorum.  Çünkü bu robotlar fiyat, çok yönlülük, kişiye özellik ve bir üst modele geçme konusunda sanal  ile rekabet edemezler.

Bazı ‘feministler’ bu teknolojilerin piyasaya çıkması ile tufan gibi gelen kadınların cinsel değer azalmasına kör değiller ve şimdiden bunları yasaklamaya çalışıyorlar. Böyle yasaklar tabii ki mümkün değil ve sanal seks teknolojileri video oyunlardan ve home theatre tekonolojilerden ayrılamaz. Fakat onların yasak için lobi denemeleri öğretici olacak.

İleri yetişkin eğlencesi teknolojilerinin bir diğer pozitif sonucu da kadınların bu tür teknolojilerin sağlayamayacağı tek özelliklerini geliştirmelerine neden olması – bir erkeği seviliyor hissetirme kapasitesi. Modern kadınların rekabet edebilmek için bu antik kavrama yeniden aşina olmaları gerekecek. Bu gereksinim, pragmatik kadınların bugünkü durumu yaratan ve ‘feminizm’ maskesi altında yapılan erkek düşmanlığını reddeden bir harekete başlamalarına neden olabilir. Bu da hem erkekler hem de kadınlar için faydalı olabilir.

3) Küreselleşme : Dördüncü atlı ise birçok alt başlık içeren büyük bir konu. Ana tema şu : serbest piyasa güçleri, eninde sonunda bir ülkenin yasal sınırlarının etrafından dolanacak bir yol bulacaktır :

a) İslam : Feministlerin yaşadıkları Batı şehirlerdeki müslümanların yüksek doğum oranlarının yanında, genelde solcuların ve özelde kadın düşmanlarının yumuşak karnı, kadınlar üzerinde gerçekten baskı kuran diğer kültürlere meydan okumaya isteksizlikleridir. İngiltere’de, İslamcı Mahkemeler şu an çalışır haldeler ve Şeriat Yasalarına göre kararlar veriyorlar. İngiltere boşanma yasaları ABD’dekilerden bile daha erkek düşmanı ve bu nedenle birçok erkek, İngiliz yasaları tarafından yokedilmemek için şeriat yasalarına dönüyor. Şeriat mahkemeleri bu erkeklere kucak açıyor ve ‘feministler’ ise bu konuda hiç ses çıkarmaya cesaret edemiyorlar. İngiliz erkeklerini şeriat mahkemelerinin kucağına atarak erkek düşmanlığı kendi ayağına kurşun sıkıyor. Geçen yüzyılın krizinde düşman olan grup, bu yüzyılda mütteffikimiz. Bunu sırf kendim de müslüman olduğum için söylemiyorum.

b) Yabancı ülkede çalışmak : Amerika büyük yetenekleri ve yüksek hacimde (yasal) gçöçmeni kendine çekmeye devam etse de, Asya ve Latin Amerika’ya yerleşen erkeklerin hemen hemen tamamı, yeni hayatlarının kalitesi konusunda övgü dolu sözler söylüyorlar. Daha erkek dostu bir ülkede yaşayan ve orada yerel bir kadınla evlenen erkekler, ABD’deki 3 paraziti sırtlarından atıyorlar – vergilerini toplayan devlet, hayatını elinden alabilecek müstakbel eş ve parasını harcaması beklenen endüstriler (düğün, tek taş, emlak ve boşanma avukatları). Bu durum, ABD’de yaşayan erkek sayısı da azaltıyor. Kendi erkek düşmanlıklarını kadın düşmanlığı olarak yansıtan erkek düşmanları ise bu erkeklerin göçünü kızgınlıkla izliyorlar. Kadın düşmanları gidiyor diye ‘feministler’ seviniyor olmalıydı değil mi? Burada bir kez daha erkeklere karşılığından bir şey vermeden erkeklerden herşeylerini alma beklentisindeki ‘feministlere’ örnekler görüyoruz.

Bir yer ne kadar adaletsiz olursa, yetenekli insanların başka yerlere göç ettiğini görürüz. ABD boşanma yasalarının korkunçluğu Hindistan ve Çin’de fark edilirse, bazı erkekler buraya göç etmekten vazgeçecek ve ABD gelecekteki vergi verenlerini de kaybedecektir.

c) Tıp Turizmi : ABD’de bağışlanmış yumurta + tüp bebek + taşıyıcı anne toplam 150,000 USD tutarken, bu iş Hindistan’da en iyi kliniklerde 20,000 Dolara yapılabiliyor. Bu herkese göre bir yöntem değil ama 20,000 Dolara (paralelede iki yaparsanız 35,000 Dolara) ama artık erişimi görece kolay bir yöntem. Hindistan’daki müşterilerin çoğu çiftler olsa da, kendi bebeklerini bu şekilde yapmaya karar veren az da olsa yalnız erkekler var. Hindistan’da fakir taşıyıcı anne 10 yılda kazanabileceği parayı sadece 9 ayda kazanıyor. Herkes için kazan – kazan durumu olan bir sistem. Aşırı yüksek masrafları yüzünden erkeklerle evlenme pazarının dışında kalan Batılı kadınlar hariç.

Tıp turizmi bazı prosedürlerde ABD sağlık sisteminin devre dışı bırakabiliyor. ABD sağlık sistemi ise yönetimsel ve bürokratik sisteminde, özel sektörde kazanabileceklerinin 2 katını kazanan büyük sayıda kadın çalıştırıyor. Bu kadınlar, sanayii işlerinde çalışan erkeklerin yaşadıklarını yaşayacaklar, yüksek maaşlaraı gittikçe pahalılaşan devlet balonu tarafından korunuyor olsa da.

Gördüğünüz gibi küresel güçler, şimdiki statükodan çok daha güçlüler.

4) Erkeklerin Ekonomiden Çekilmesi ve Vergi Kaybı : Daha önceki bölümlerde, en egomanyak ‘feministin’ bile erkek emeğine ne kadar bağımlı olduğunu gördük. Tekrar edeyim : erkeklerin üretici ve girişken kapasitelerinin tamamını kullanmaya zerre motivasyonları olmadığı hiçbir toplum, ayakta kalamaz.

Şehirli ABD’de erkekler ve kadınlar arasındaki anlaşma bozuldu (taşrada hala bir miktar devam etse de). Aşamalı vergi sisteminin varsayımı, erkeklerin aileleri için her zaman kendi ihtiyaçlarının 10 katını kazanacakları varsayımı üzerine kurulu. Bu tür ailesel motivasyonu olmayan bir erkek, daha kolay ve az para ödeyen bir iş seçerek, devlete kazandırdığından daha fazlasına mal olabilir. Daha az vergi demek, sadece bekar anneler ve kadınlar için devlet işlerine değil, polis gücü için de daha az para demek. Daha az polis memuru ve gardiyan demek. Feminist hipergamik ütopya, kendi kendini finanse edecek güce sahip değil. Her beta erkeğin tam potansiyeline ulaşacak şekilde çalışmasına bağımlı. Beta erkeklerin böyle çalışmaması ise erkek düşmanlığı balonuna göbekten bağlı devlet balonunu patlatacaktır. Bu nedenle erkek düşmanlığının uzun süre finanse edilebilmesi matematik olarak mümkün değil.  Küçük bir delet gücü, sürekli yayılan büyük bir devlet gücünden daha sürdürülebilirdir. Sürekli büyüyen devlet finanse edilemez ve toplu çelişkiler çukuruna düşer. Günümüz Rusya’sına hakim olan mafya kapitalizmine bakmanız yeterli.

Bu Dört Atlı on yılın sonunda erkek düşmanlığının yükünü erkeklerden kadınlara yönlendirecek şekilde birleşecekler. 1/1/2020 tarihinde, erkek düşmanlığı balonunun nasıl patladığını ve kadınların kaderlerinin kontrolünü ‘feministler’e yükleyerek nasıl acı çekeceklerini göreceğiz. Dikkat ederseniz, herhangi bir Erkek Hakları grubunun ortaya çıkışını Dört Atlı içinde saymadım. Saydığım nedenlerle bunun mümkün olacağını sanmıyorum.

Dört Atlı’yı eleştirecekler için (benim tahminlerime karşın kendi tahmin geçmişlerini görmek isterim) : Kadınlar kendi Dört Canavar Düdüklerine sahip oldular ve artık dengeler karşı tarafa geçiyor. Bu yüzyılda 4 atlıyı aklınızda tutun ve 2010’un bu ilk gününde okuduğunuz bu yazıyı aklınızdan çıkarmayın.

Kimi ilgilendiriyor?

ABD’nin güvenliği ve refahı için tehditin İslamcı Terörizm olduğu 10 yılı geride bırakıp asıl tehlikenin erkek düşmanlığı olduğu 10 yıla girerken, aşağıdaki konulardan herhangi biri ile ilgili bir kişinin bu tehlikeyi ciddiye alması gerek :

  • Oğlu, erkek kardeşi, erkek yeğeni evlenecekler ya da kendisi evlilik yapacak erkekler (özellikle de evlilik anlaşması olmayanlar). Daha önce anlattığımız gibi, bu erkeğin hayatı mahvolabilir, çocuklarından ayrılabilir ve ileri demokraside olabileceği çok az kişinin aklına gelecek şekilde hapse atılabilir. Boşanmış erkeklerin intihar oranı şoke edecek kadar yüksek
  • İki ebeveynli ailelerde büyüyen insanların daha çok olduğu toplumların, yetişkinlerin çoğunun iki ebeveynli sağlam ailelerden gelmeyen toplumları yok edecekleri konusunda hem fikir olanlar.
  • Küçük torunu, torununun çocuğu , yeğeni ya da kuzeni olanlar. Boşanma yasaları kadınlara çocukları rehine olarak kullanma şansı veriyor ve bunun çocuğu boşanmadan sonraki uzun yıllar kötü etkileyeceğini kimse inkar edemez. ‘Feministler’ sahte araştırmalarla babanın rolünü hiçleştirmeye çalışsa da, gerçek hayat örnekleri bunun tersini gösteriyor.
  • Pahalı evi olanlar. Erkeklerin aile kurmaktan sakınmaları, ev talebini azaltacak. Evinin konut kredisinin %80’i duranlara hatırlatayım, ev fiyatları %20 düşerse, evde sizin payınız %100 siliniyor. Beta erkeklerin iş bulma şanslarının yok olduğu ilk ABD şehri olan Detroit’te ev fiyatları 2003’te ortalama 98,000 USD iken bugün sadece 14,000 USD. Eğer eviniz varsa, servetiniz iki ebeveynli ailelerin oluşup kalıcı olmasına bağlı.
  • Artan suç oranlarından endişeli olanlar. ABD’de siyah çocukların %72’si bekar annelere doğuyor ve bu sayı beyaz çocuklarda %30lara geldi. Erkek ekonomik gerilemesi de eklenince birçok erkek için hayatta kalmanın tek yolu mafyaya katılmak olacak. Sevgi görmeyen erkekler, eskiden evlenebiliyorlardı ama şimdi mafya için kolay avlar.
  • Federal ve devlet bütçesindeki sağlık hacamalarında artan açıktan endişe duyanlar. Devlet bu açığı kapamak için harcamaları düşürmek yerine vergileri arttırmakta diretiyor. Yüksek maaş kazanmak için çok çalışmayı seçen erkek sayısı azaldıkça, vergilerin %75’ini tepe %10 öder modeli kırılacak. Nafaka, yatakta iyi olmamak veya kendini kadın şiddetinden korumak yüzünden hapsi boylayan erkek sayısı arttıkça, vergi geliri düşecek. Bir mahkümu parmaklıklar ardında tutmanın maliyetinin yılda 60,000 USD olduğunu hatırlatalım.
  • ABD anayasasının değerli bir döküman olduğunu düşünen herkes. ‘Suçlu olduğu kanıtlanana kadar herkes masumdur’ ilkesi, feminist ağırlıklı birçok yasada işlemiyor. Daha önceden üzerinde durduğumuz ‘gölge devlet’, masum erkekler üzerinde her türlü zorbalık için ‘feminizm’i kullanıyor. Bu da ABD’nin özgürlükler ülkesi olduğu savını savunulmaz kılıyor.
  • Ulusal güvenlik konusunu ciddiye alan herkes. Bu toplumun kendisine ihanet ettiğini düşünen erkek sayısı arttıkça, kendisi görevdeyken boşanma avukatlarının karısını boşanmaya teşvik ettiğini görmek için orduda hizmet etmeyi göze alacak erkek sayısı azalacak. Savaş meydanlarından eve dönen erkekleri hemen başka türlü bir savaşın içine atmak, en iyi erkeklerimize yapılan başka bir utanç verici ihanettir. Dahası, İngliz erkeklerinin, erkek düşmanı İngiliz boşanma mahkemelerince mahvedilmemek için nasıl şeriat yasalarına döndüğünü anlatmıştım. Bunlardan bazıları, İslam’ın kendilerine kendi toplumlarından daha fazlasını sağladığını düşünecektir.
  • ‘Feminist’ doktrinden sapan her kadının uğradığı saldırılardan ve kendilerini ‘feminist’ ilan edenlerin söz ve davranışlarından bıkan her kadın. Her etkinin aynı şiddette ve eşit tepki ile karşılaşacağına inanan biriyseniz, ‘feministler’in canayakın köpeği sürekli tekmelemelerinden endişe duymanız lazım.
  • Son olarak da genç kızı ve kızkardeşi olan herkes. Aklını yitirmiş ‘feministler’in yaptıklarının bedelinin erkeklerden kadınların sırtına yüklenmesi (feminizmin nefret doktrini ile alakaları olmasalar bile) ile artık sadece en güzel kadınların evlenebileceği bir dünyaya gidiyoruz. Baştaki yönetim özetinde bahsettiğim gibi, feministler kadınları felakete sürüklüyorlar.

Listeyi daha da uzatabilirdim ama anlatmak istediğim çok açık. Önümüzdeki on yılın en büyük problemini anlattık.

Sonuç

Ben sadece bir gözlemciyim ve herhangi bir çeşit aktiviste dönüşmeyeceğim. Ama daha önce de söylediğim gibi, Gandhi ruhlu bir ‘aktivist’ olmak da çok güçlüdür. Bir Gelecekçi olarak, bunlar çoğunluk tarafından farkedilmeden önce bazı şeyler tahmin ettim. Düzenli okurlar, benim tahminlerimin gerçekleşme oranlarını bilirler. Bana inanın, erkek düşmanlığı balonunun şişmesi ve ardından patlaması, ABD’de gelecek 10 yılı tanımlayacak. 2010lu yılların bu ilk gününde, daha binlerce makaleye neden olacak makaleyi yazıyorum.

Yukarıda da belirttiğim gibi bu yazıyı okumak, birinin 1997 yılında 2000li yılların Terörle Savaşını detaylı anlattığı bir yazıyı okumak gibidir. Bu sitenin emlak balonunu 2 yıl önceden ve hisse senedi balonunu 6 ay önceden bilmesi gibi, burada detaylıca yazdığım Erkek Düşmanlığı Balonunun çöküşü de büyük bir doğrulukla gerçekleşecek. Ben balonu görünce tanırım ve erkek düşmanlığı da bu çağın en büyük balonu. Tahminlerimin aksine yatırım yapmanız riskli.

Bu site 2030’da ABD’nin hala süper güç olacağını tahmin etti. Bu tahmini modifiye etmek istemiyoruz ama ABD’nin 2030’da süper güç kalmasının önünde bir tehlike olduğunu söylemek istiyorum. Erkek Düşmanlığı Balonu tatmin edici ve düzenli bir şekilde atlatılmazsa tehlike var. Hangi toplumun, iki cinsiyet de iyi davranış görürken refahını arttırmaya devam edeceğini göreceğiz ama ABD şu an doğru yolda yürümüyor. Bu nedenle ben Erkek Düşmanlığı Balonunun güzelce sönme ihtimalini düşük buluyorum. Sönecek ama şiddetli bir kasırga şeklinde sönebilir. Sadece taşra Amerikası ulusu barışçı bir geçişe taşıyabilir. İngiltere ise maalesef artık kurtarılacak durumda değil.

Bitti

Kaynak : The Misandry Bubble

Evlilik Oyunu

Her ne kadar kırmız hap erkekleri evlilikten soğutsa da özellikle çocuk sahibi olmak isteyenler için bu kaçınılmaz bir yol. Şahsi olarak kırmızı hapın evlilik ve uzun süreli ilişkilerde daha çok işe yaradığını düşünüyorum. O yüzden Rollo Tomasi’nin evlenecek erkeklere nelerden vazgeçtiklerini ve neye dikkat etmesi gerektiğini anlattığı bu yazıyı çevirdim. Yazı erken evlilikten bahsetse de her türlü evlilik için geçerli olduğunu düşündüğüm noktalar mevcut.

Okurlarımın da bildiği üzere kızım üniversite ikinci sınıfa gidiyor. Onun kendi hayatında aştığı her eşik, benim de geçmişe gitmeme ve o yaştayken deneyimlerimin kızıma göre ne kadar da farklı olduğunu düşünmeme neden oluyor. 19 yaşındayken kızım kadar düzenli ve – dürüst olmak gerekirse – varlıklı biri olabileceğim asla aklıma gelmezdi. O zamanlar, kısa bir süreliğine, yaptıklarım ve düşüncelerimle ilgili bir günlük tutmuştum. İlk “gerçek” kız arkadaşım bana düşüncelerimi yazmam için bir defter hediye etmişti (o da günlük tutan kızlardan biriydi); ben de o dönemki betalığımın gereğini yaparak kızlara karşı aslında mavi haptan kaynaklanan öfkemi bu deftere dökmüştüm. Bu günlüğü ilerde beni aldattığı zaman hissedeceği suçluluk duygusundan kurtulmak için bana hediye ettiğini ise çok sonra anlamıştım. Böylelikle kız arkadaşım, 18 yaşındayken ve heyecanla beklediği “parti yıllarına” henüz girmişken, ilk kız arkadaşıyla evleneceğini zanneden görev aşığı bir betadan da kurtulmuş oluyordu.

Bu olay 1988’de yaşandı. O zamanlar 19 yaşında olan Rollo Tomassi, klasik bir mavi haplı betaydı. O zamanlar nasıl bir düşünce yapım olduğunu tekrar görmek için ara sıra günlüğümden birkaç sayfa okuyorum ve ne kadar da idealist bir beta olduğumun farkına varıyorum. Üstelik aynı hülyalara dalmış birkaç arkadaşım da vardı. O zaman bu durumun benden önce de sonra da var olmaya devam edecek bir süreç olduğunu fark ettim. Bu dönem, Koruyucu Tıp (Preventive Medicine) kitabımda “Kırılma Süreci” adını verdiğim dönemdi.

Bu bahsettiğim kız benim ONEitisim olmuştu. Benimle (arzulu bir şekilde) sevişen ilk kızdı, benim gibi bir adamla birlikte olduğu için “kaliteli” olduğunu düşündüğüm kızdı. Dolayısıyla ben de “sıradan bir erkek” olmadığım için onun başkasıyla yatabilecek ve erkeklerle gönlünü eğlendirecek bir kız olmadığını düşünüyordum. Hatta bu kızla evlenmeyi istiyordum; çünkü mavi haplı kafa yapım kendimi feda edip kadına “destek” olmanın, onun hayallerini gerçekleştirmesine yardımcı olmanın en doğru yol olduğunu söylüyordu. Yol gösterenim de olmadığı için bu kararı vermem gayet kolaydı.

Kızım geçenlerde okuldaki en yakın kız arkadaşının 19 yaşındaki erkek arkadaşından evlenme teklifi aldığını söyledi. İki genç de üniversite ikinci sınıftalar. Bunu duyunca anılarım aklıma geldi. 49 yaşında şu bloğu yazarken yararlandığım bilgi ve deneyimi elde etmemi sağlayan ilk kız arkadaşımın beni terk etmiş olmasından memnuniyet duyuyorum. Bunu kabullenmek zor biliyorum, özellikle de bipolar kız arkadaşımla geçirdiğim sefil yılları düşününce. Ancak bu kötü deneyimler de iyi olanlar kadar gerekliydi. Bu yüzden kızımın arkadaşına “Tebrikler” demekte cidden zorlanıyorum.

Aslına bakarsanız bugünlerde 19 gibi erken bir yaşta evlenen hiç kimseye destek vermek istemem. Modern evlilik, bir erkek için hayvanat bahçesi gibidir. İnsanlar bana “Rollo, sen de evliyken neden evliliği bu kadar çok eleştiriyorsun?” diyorlar. Sanıyorlar ki evliliğim kötü olduğu için bu kadar olumsuz konuşuyorum. 21 senedir gayet mutlu bir şekilde devam eden evliliğime rağmen bugünün erkeklerine evliliği önermememin sebebi, evliliğin günümüz dünyasındaki halidir. MGTOW ve PUA camiasının üzerinde mutabakata vardığı belki de tek nokta evliliğin bir mavi hap düşüncesi olduğudur. Bu fikre karşı olduğumu daha önce birçok yazımda belirttim; ama bunu diyenlere hak vermiyor da değilim. Evliliğin riski, güzelliklerini kesinlikle aşıyor; ancak kırmızı hapla tanıştığı halde evliliğe adım atacak erkekler de mevcut. Bu erkekler, evlendikleri kadının tek bir sözüyle kendilerini evden attıracaklarını ve çocuklarını elinden alacaklarını gayet iyi biliyor. Evli erkekler olarak tabiri caizse hayatımızı ortaya koyup bir erkeğin girebileceği en riskli dünyaya adım atıyoruz. Çocuklarımızın ve ailemizin geçim derdi, mutluluğu ve gelecek kaygısı çoğu erkeğin yaşam enerjisini sömürüyor. İşin kötüsü, aldığımız riskten ötürü karılarımızın bizi anlamasını veya takdir etmesini de bekleyemiyoruz.

İşte kızımın arkadaşının 19 yaşındayken aldığı evlilik teklifinden sonra bunları düşündüm. Bu evliliğin gerçekleşmesi halinde, istatistiki olarak, 28 yaşına gelmeden boşanacaklar. Eminim ki bu teklifi yapan erkek bunu tam bir mavi hap idealizmiyle yapıyor ve ne yazık ki bu idealizm feminist buyruğun eşitlikçi hülyalarından fena halde etkilenmiş durumda. Doğal olarak da bunun iyi bir düşünce olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu çocuğun babası olsaydım evlenmesini engellemeye çalışırdım; ama manosphere camiasında bunun doğru olduğunu söyleyen de çıkabilir elbette.

 “Büyüyen” Erkekler

Gelenekçi muhafazakâr çevrelerde evliliğin bir erkeğin “büyümesi” için son şansı olduğuna dair yaygın bir inanış var. Bugünkü evlilik kavramına bakarak bu fikre de karşı çıkıyorum; ama büyümeyi pek istemeyen erkeklerle dolu bir sosyal düzende bu gibi basmakalıp sözlerin kulağa ne kadar hoşa geldiğini de biliyorum. Bu fikir, AMOG (Alpha Male of Grup, Grubun Alfa Erkeği) olmanın yeni bir yolu olarak görülüyor (özellikle de dindar çevrelerde); evlenip aile kurmaktaki kerameti görebilecek kadar kendini bilen bir erkekseniz, ergenliğini uzatmak isteyen oğlan çocuklarına göre “daha iyi bir adam” olarak kabul ediliyorsunuz. Bu da pek yeni bir düşünce değil.

Bahsettiğim düşüncenin bu kadar yaygın olmasının sebebi ise uzun vadeli düşündükleri partnerlerine yatırım yapan erkeklerin birden fazla partner bulamadıkları için bu beceriksizliklerine kılıf uydurmaya çalışmasıdır. Böylelikle mecbur kaldıkları durumu aslında bir erdemmiş gibi sunuyorlar. Ama atladıkları ayrıntı şu ki bir kadınla hayatlarını geçirerek uzun vadede doğru kadını bulmalarını sağlayacak birden çok kadından kendilerini mahrum etmiş oluyorlar. Mavi hap, bir erkeğe daima tek bir kadınla ilişki kurmasını tavsiye ederken kadınları birden fazla eş potansiyelini değerlendirmeye teşvik eder.

Erkeklerin CPD’lerinin zirvesine varması daha uzun sürüyor demiştik; fakat esas sorun, bu erkeklerin kendilerini aile/evlilik hayatına hazırlayacak ve kadınların hipergami odaklı cinsel stratejilerine göre davranmalarını sağlayacak ilişkileri yeterince tecrübe etmemiş olmalarıdır. Kadınlar da erkekler de artık geç evleniyorlar. 34-35 yaşına kadar evlenemeyen kadınlar ise muhtemelen hiç evlenemeyecekler.

Erken Evlilik

19 yaşında evlilik teklifi yapan bu çocuğa “aferin” demek erdemli gibi görünse de bu teklifi yapmasına neden olan mavi hap düşünceleri evliliği tamamıyla bu genç adamın aleyhine çeviriyor. Ne genç erkekler ne de genç kadınlar ileride ulaşacakları potansiyeli görebiliyorlar. Dindar bir çevrede “meşru” sekse giden tek yol evlilik olduğu için erkenden evlenenler var; ancak “sürekli” seks yapabilmek için bir an önce evlenmesi gerektiğini düşünen erkeklerin de sayısı az değil. Aslında bu devirde kadınların evliliğe sıcak bakmaması bizim için bir lütuf; çünkü birçok genç erkek bu yatırımı yapabilmek için kendi hayallerinden vazgeçmeye hazır.

20 ile 24 yaş arasında yapılmış evliliklerin yüzde 39’u boşanmayla sonuçlanıyor. Bu durum aslında kadınların “gençliğimi yaşayamadım” sendromunun bir sonucu. Erken evliliğin mavi haplı idealist erkekler için en büyük dezavantajlarından birisi de hanımlarının hipergamisini bilmemeleridir. Kadınların yaptıkları tercihler ne kadar kötü olursa olsun hipergamilerinden vazgeçmediklerini daha önce yazmıştım. Tabii ki kültürel veya şahsi faktörler bunun etkisini azaltabilir; ama evrimin getirdiği dürtü asla tamamen kaybolmuyor. 20 yaşında evlenip çocuk sahibi olan bir kadın, 30’una geldiğinde etrafındaki bekâr arkadaşlarının heyecan verici deneyimlerini görüp öfkeyle dolacak. Olaylar ve kişiler değişebilir; ama hipergami değişmez.

Erken evlilik, bir erkeğin potansiyelini kısıtlar. Gelenekçi muhafazakârlar bu dediğime kızacak biliyorum; fakat evliliğin ve babalığın sorumlulukları erkeği bekârken değerlendirebileceği fırsatlardan alıkoyar. Aristo, “Erkekler için ideal evlilik yaşı 35, kadınlar içinse 18’dir.” demiş. Bunun sebebi, bir erkeğin gerçekten erkek olmak için çok uzun bir süreye ihtiyaç duymasıdır. Erkeğin evlenirken yapığı fedakârlıklardan biri de bekârken önüne çıkacak fırsatlardan vazgeçmektir. Hatta bazı fırsatlardan sırf evli olduğunuz için yararlanamayabilirsiniz. Erken evlenen erkeklerin çoğu bunun farkında bile değil.

Erken evlenip CPD’lerinin zirvesine gelene dek boşanmayan erkekler, orta yaş krizini daha sert yaşıyor. Bu da bir kadının CPD’si düştüğü için daha iyi bir adam bulamadığı zaman yaşadığı öfkeye denk geliyor. Aslında erkeklerin yaşadığının kriz olduğunu da sanmıyorum. Bu durum, oyunu ve dolayısıyla kadınları daha iyi anlamaya başladıkları zaman kendileriyle yaptıkları hesaplaşmanın bir yansıması. Mesele erkeğin evli olması değil; işin püf noktası erkeğin oyunu önceden bilseydi “yaşayabileceği” hayata dair pişmanlığıdır, yaptığı fedakârlıkların ve karşılığında elde ettiklerinin (tabi elde edilen bir şey varsa) bir muhasebesidir.

Erken evliliğin en büyük yararı, erkeği daha sonraki eşinin saygı duyacağı bir dünya kurma yolunda eğitmesidir. Dediğim şey kadınların din ve sosyal gelenekler gibi faktörlerden ötürü erkeğe saygı duymak zorunda kaldığı zamanlarda ve kültürlerde çok daha sık görülüyordu; ancak o günler geri kaldı. Şu anda kadınlar istemedikleri her türlü ilişkiden kafalarına göre çıkabilirken erkekler kendilerini kadınlara beğendirmek için birçok sorumluluk üstlenmek zorunda.

Avantajlar

Erken evliliğin birkaç avantajı var; ancak bunlar biraz da erkeğin evlendiği kadının karakterine bağlı. Eğer sağlam bir çerçeve ve erkeğin gücüne saygı duyan bir kadınla evlenirseniz uzun vadede mutlu olma ihtimaliniz bulunuyor. Hele ki kadın bakire ise güçlü bir çerçeve ve dominantlığın getirdiği alfa karakter kadının erkeğe daha da bağlanmasını sağlıyor. Dolayısıyla bakire kızlarla tabak çevirmenizi asla tavsiye etmiyorum. Alfa erkekle veya alfa görünmeye çalışan bir erkekle bile seks yapan bakire kız, o adama çok daha kolay bağlanır. Zaten bu tür kadınlara alfa dul diyoruz; ama böyle ilişkiye girdiğiniz bir kızla yapacağınız evlilikte çok güçlü bağlarınız olacaktır.

Defalarca bahsettiğim üzere sağlıklı ve ruhsal dengesi yerinde çocuklar yetiştirmenin en kolay yolu evliliktir. Bu durum bana göre bugünün erkeklerinin evlenmesi için tek sebeptir. Biyolojik saatini dikkate alarak CPD’sinin zirvesinde (22-26 yaş arası) evlenen bir kadınla yapılan evlilikten doğan çocukların mutlu olması kuvvetle muhtemeldir. Hayatının yarısından fazlasını milyoner bir mimar olmak için harcayan bir kuzenim var; ama benimle aynı yaştayken (49) çocuklarının yaşı 5 ve 7. Benzer bir hayatı yaşamaya asla katlanamazdım. Tabii para çoksa işler kolay; ancak evrimsel açıdan baktığımızda bu yaşta dede olmamız gerekirdi. Ben 28 yaşında evlendim; bunun elbet avantajları ve dezavantajları vardı. Fakat bu yaşımdayken hala küçük çocuklarım olduğunu düşünemiyorum bile.

Son olarak, genç bir kadınla evlenmeniz gerektiğini söylememe gerek yok herhalde. Bir kadının evlilikte, özellikle de erken evlilikte, dengeyi korumasının tek yolu hangi konuda fedakârlık yaptığının farkında olmasıdır. Kadınlar da evlenirken kendi geleceklerinden fedakârlık yapıyorlar, bu da daha sonra kızgınlık yaşamalarına neden oluyor. Eğer bir erkek kırmızı hap düşüncelerinden nasibini aldıysa zaten kendi fedakârlıklarının farkındadır; ama kadın da kendi fedakârlıklarının farkına varmalıdır. Bu tabii çok zor bir durum; çünkü kadınların solipsist ve hipergamik doğası toplumun aşıladığı “güçlü kadın” düşüncesiyle birleştiği zaman asla hak ettikleri şeylere ulaştıklarını düşünmüyorlar.

Günümüzde gelenekçi muhafazakâr çevreler, evliliğin sorumluluğunu sürekli olarak erkeklere yüklüyor. Kadınların sorumluluklarından bahseden neredeyse hiç yok. Kadınların hep erkekler yüzünden bu hale geldiği söylenip duruyor. Bunun feminist buyruğun kadınları suçluluk psikolojisinden kurtarma çabaları olduğunu daha önce belirtmiştim. Kadınlara “bir erkek uğruna” bir şey yapmamaları öğütleniyor, yapan kadınlar da erkeğe köle olmakla suçlanıyor. Böylece ortaya solipsist ve erkekten sürekli fedakârlık bekleyen bir kadın nesli çıkmış oluyor. Bu durum evliliklerin başarısız olmasının bir numaralı nedenidir, başka sebep aramaya gerek yok. Evlilik, erkeğin kaynaklarını kadına akıttığı, fakat kadının erkek için yapacağı her şeyin “ayıplandığı” bir ticarete dönüştürülüyor. Bu düşünce sadece mavi saçlı feministlere özgü sanmayın; dindar kadınlar da aynı kafada.

Kadınlar, ancak çerçevesi güçlü olan bir erkeği memnun etmeye çalışır. Kendinize kadının girmekten zevk alacağı bir dünya kurun ve onun size eşlik etmesini, destek olmasını sağlayın. Tabii bu iş zaman alacak. Kadınlar, erkeklerde yeterlilik arayacak şekilde evrimleşmiştir. Bir kadının hipergamisi “potansiyeli” olan bir adama yatırım yapacak kadar bekleyemez, ortada gözle görülür bir değer olmasını ister. Kadınların kendisinden büyük ve uzun boylu erkekleri istemesinin nedenlerinden birisi de budur. Daha da önemlisi, bugünkü feminist ideolojinin telkin ettiğinin aksine, kadının size köstek değil destek olması gerekir. Çünkü kadın erkek eşitliği, karı-koca arasında işbirliğini değil rekabeti körükleyen bir düşünce yapısıdır.

Kaynak : The Marriage Game

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun

Türkiye dibine kadar ataerkil, bir avuç zavallı feministe ne yükleniyorsunuz, siz asıl muhafazakarlara, sokakta adam dövenlere yüklenin diyen bik biklere gelsin :

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile kadının anlık bir tartışma sonucu en basit şikayetiyle, herhangi bir darp olmasa dahi erkek 6 ay süreyle evden uzaklaştırılabiliyor. Kanun kapsamında, en ufak şikayetle ilgili olarak dahi delil ve belge aranmaksızın erkek aleyhinde kararlar veriliyor. Erkeğin evden uzaklaştırılma süresi de kadının şikayeti sonrası darp olsun ya da olmasın erkeğin 1 aydan 6 aya kadar evden uzaklaştırılması öngörülüyor.

Şikayetçi olan kadının mahkemeye gitmesine bile gerek olmadan polisi araması dahi erkeğin uzaklaştırılması için yeterli. Kadının ‘bana sesini yükseltti’ demesi dahi yeterli bir sebep. Darp raporu gibi herhangi bir belge de aranmıyor ve erkeğe başvurulmadan karar veriliyor.

Avukat Ali Cahit Polat demiş ki : “Şu an yılda 120 bin ila 130 bin aralığında evden uzaklaştırılan baba modelleriyle karşılaşıyoruz. ‘Eve yeteri kadar bakmıyor’, ‘Bana sesini yükseltti’, ‘Evdeki ışığı kapatmadı’ gibi oldukça basit nedenlerle evler, 6 ay boyunca babasız kalıyor.”

Boşanma niyeti bulunan eş örneğin şiddete uğrama tehlikesi olmayan eş tarafından diğer eş aleyhine otomatik olarak alınan koruma kararı, eşlerin boşanma davasında haksız yere ‘şiddet uyguladığına dair delil’ olarak sunulabilmektedir.

Ne güzel ya. Betayla evlen sonra adamı sudan sebeple evden attır ama tabii ki tüm masraflarını adama ödet. Bir beyanın yeter. Böyle neo-marksist bir şeyin muhafazakar bir hükümetin burnunun dibinde gerçekleşmesi de ayrı bir ilginçlik.

Edit : Hukukçu okur Law Lord bu yukarıdaki yazılanlar için şu yorumu yapmış :

Bir hukukçu olarak şunu söyleyebilirim ki karşı tarafın kusuru daha fazla ise yoksulluk nafakası ödemezsiniz.(TMK m.175) Bunun yanında çocukların velayeti de yüzde doksan kadına verileceğinden iştirak nafakası ödemeniz gibi bir durum söz konusu olabilir.(TMK m.182) Çözümü aslında o kadar zor değil: kesinlikle çalışan kadınla evlenin. Her halükarda işiniz kolaylaşır. Yoksulluk nafakasını alan taraf bile olabilirsiniz. Ayrıca bu yazıdaki gibi kimse kimseyi ışığı kapatmadı diye evden attıramaz, külliyen saçmalık, dayanağı varsa esas-karar numarasını da ekleselermiş kanıt olarak. Böyle şeyler mümkün değil, korkmayın o kadar da. Medyada abartıldığı kadar da korkunç değil.

O yargıç sizin davanıza kadar yüzlerce olayı çözüme kavuşturmuş böyle aptalca kararlar ender görülür. Onları da temyizde çözersiniz. Önemli olan kusurlu taraf olmamanız.

Tabi bunların yanında öyle boşanma davaları görüyoruz ki şaşırmamak elde değil. Kendi kocasını arkadaşına ayarttırıp nafaka-tazminat alanlardan tutun, çocuğuna öğretip öz babasına taciz iftirası attıranlar…

Ama ne olursa olsun red pill camiası olarak kadına şiddetin karşısında olmalıyız, bunu meriç olmak ya da beta olmakla bir tutamayız. Bugün hukukun bazı üstün değerleri vardır. Bu değerlerden birisi de kişi varlığı değerlerinin her şartta dokunulmaz olmasıdır. Dolayısıyla hiç kimsenin bir başkasının vücut bütünlüğüne karşı yaptığı ihlal savunulamaz.

İki konuda kendisine katılıyorum. Eğer evlenecekseniz ÇALIŞAN KADIN İLE EVLENİN. Ve kadına vurmayın ve eğer kadın şiddet uyguluyorsa onunla aynı ortamdan hemen uzaklaşın. Bu klasik kadın döven azınlığa hitap etmiyorum. Açıkçası onlar yasayı hakediyorlar. Kadının psikolojik şiddet uyguladığı durumlardan bahsediyorum. Ben çevremde psikolojik şiddete meyilli kadınlar gördüm hatta 1:50 boyu ile 1:80 adama tekme yumruk girenine de rastladım. Adam tabii sünepeliğinden sineye çekmiyor bunu kadının niyetinin tokat yeyip zabıt tutturmak olduğunun farkında ve kadın 1 saat vursa adamda morluk olmaz. İlginçtir ki psikolojik şiddeti kullanan kadınlar gördüm ama bu kadar tahriğe rağmen daha kadına bir fiske vuran adam görmedim. Kendinden güçsüz birine vurmak etik değil hem de yasal olarak bir anda tüm kartları ona verirsiniz. Kadın size vururken parmağını kısa sizi aile içi şiddetinden içeri aldırır. Psikolojik şiddete meyilli bir kadınlaysanız, kadınım saldırılarını gizlice kayıt yapın ve tek fıske vurmadan veya söz etmeden çekip gidin. Boşanırken işinize yarar.

Bunun nasıl ülke yıkabilecek ölçekte bir tehlike olduğunu anlamak için birinci bölümünü çevirdiğimiz Erkek Düşmanlığı Balonu yazısının çeviri aşamasındaki ikinci bölümüne bakalım :

Cinsiyetler Arasındaki Anlaşma : Bekar bir erkeğin hayatta kalması için fazlaca bir şeye ihtiyacı yoktur. Çoğu bekar erkek yılın sadece 2 ayı çalışarak kendini rahatça geçindirebilir.  Bir erkeğin çok çalışarak çok daha fazlasını kazanma motivasyonu, rekabetin çok olduğu alanda kendine bir eş çekebilmek, bir evi geçindirebilmek ve birkaç çocuk sahibi olabilmek ve evli ve toplumun direği bir erkek olarak saygı görebilmektir.    Eskiden yüksek ekonomik potansiyel gösteren ve sosyal dokunun desteklediği genç bir erkek, kızın anne ve babasını etkileyerek kız ile evlenebilirdi. Bunun sonucunda erkek çok çalışmak zorunda kalırdı ve emeğinin karşılığının 80 -90%si  devlete, işverene ve ailesine giderdi ama karşılığında bir aile ve yüksek statü elde ederdi. Bu nedenle de kazancının çoğu başkalarına gitse de durumdan mutlu idi.

Dört Canavar Düdüğü bunu değiştirdi ve kadınların beta erkekleri tamamen görmezden gelerek, alfa erkeklerle evlenme şansları matematiksel olarak çok az olsa da alfa erkeklerin peşinde koşmalarına olanak sağladı. Sorumluluk sahibi ve üretken bir yaşam sürmeleri öğütlenen beta erkekler ise dolandırıldıklarını anladılar.

Sadece 20 yıl önceki sosyal kurallar altında başarı kazanan erkekler bugünün kurallarının ihanetine uğradılar. Bu da onların üretkenliğine ve becerilerine bağımlı olan toplumu desteklemeyi reddetmelerine yol açtı.Kadınlar kendilerini tüm geleneksel sorumluluklarından özgürleştirirken (komikdir ki bu onları eskiye göre daha mutsuz yaptı) erkeklerin tüm geleneksel rollerini harfiyen yerine getireceklerini sanıyorlardı. Özellikle de kadınlara kaynak veren ve onları koruyan rollerini. Belirtmeye gerek yok ki centilmenlik / şövalyelik doğalarının bir parçası olmasına rağmen erkekler, centilmenliğin karşılığında bir takdir gerektirdiğini ve kadınlardan bu takdirin gelmediğini hissedecekler.

Kocaların ve babaların rollerinin değersizleştirilmesinin ve yerlerine devletin geçmesinin sonucunun ne olacağını görmek için çok uzaklara bakmaya gerek yok. ABD siyah topluluğuna bakmak yeterli. Detroit’te ortalama ev fiyatları daha 2003’te 98,000 Dolar iken bugün sadece 14,000 Dolar. Otomotiv sektörü işleri.Detroit’i 2003’ten çok daha önce terk etti ve bu nedenle düşüş endüstrinin gitmesine bağlanamaz.  Baltimore, Oakland, Cleveland, ve Philadelphia gibi şehirler de çok daha iyi durumda değiller. Bunun beyazlarda olmayacağını düşünenler, İngiltere’nin alt tabakasına baksınlar.  Beyaz nüfusun alttaki yarısı siyahlarla aynı kadere mahkum. Los Angeles gibi şehirler de ‘Detroitleşebilir’.

Buna ek olarak insanlar toplumun fiziksel güvenliğini unutmuşa benziyorlar. Toplumun ve özellikle kadınların fiziksel güvenliği,tamamen ‘saldırgan’ erkek – ‘koruyucu’ erkek oranının belli bir seviyenin altında kalmasına bağlıdır. Daha çok erkek işgücünden dışlandıkça, suç bir alternatif haline gelir. En eğitimli erkek bile eğer ihanete uğradığını düşünürse şiddete başvurabilir. Batıdaki her toplu silahlı saldırı ve hatta terör teşebbüsü eğitimli ve iyi iş potansiyeli olmasına rağmen sevgisiz kalan erkeklerce yapıldı.

Profesyonel işi olan erkekler hemen hiçbir zaman suça bulaşmasalar da, saldırıya uğrayan bir kadına yardım etmemeyi tercih edebilirler. Birçok erkek basitçe kurtarıcı olmak istemeyecekler ve bu erkek düşmanlığı tarafından horlanan polisleri de kapsayabilir. Güvenlik oksijen gibidir – sadece kalmadığı zaman farkedilir. Büyük miktarda umursamayan erkek yaratarak kadınlar çok şey kaybedecekler.

Ataerkil sistem çalışır zira erkek ve kadınların güçlerinin birbirlerini tamamlayarak işbirliği yapmalarını sağlar. ‘Feminizm’ ise kadınları, eninde sonunda en dayanıklı betadaki şövalyeliği bile yok edebilecek kadında ahlaksız davranışlara teşvik ederek, iki cinsiyeti de çürütür. Bekar anneliğin teşvik edilmesi sır değil. Daha az görüneni ise bekar kız kuruluğunun da sürdürülemez ve karşılıksız yollarla teşvik edildiği. Erkek düşmanı bir topluma doğal çözüm, bu toplumun düşürülüp ele geçirilmesidir.