Saha Raporu: Bir çuval inciri berbat etmek

Sene 2013. Meriçliğin ve betalığın doruğuna çıktığım, sonrasında ise reddedilmekle kalmayıp sosyal ortamda diğer kızların da maskarası olduğum bir ilişki girişimden yeni çıkmıştım. Zaten o güne kadar da kavga dövüş ilişkimi sürdürdüğüm bir sevgilim olmuştu, ondan sonra da karşılaştığım ve oneitis haline getirdiğim kız ise resmen beni rezil ederek reddetmişti. Ruhsal olarak bitik durumdaydım, sadece dışarıya çaktırmıyordum. İşime ruh gibi gidip geldim, batsın bu dünya modundaydım.

“Yeter artık bu böyle gidemez, ben nerede yanlış yapıyorum” deyip sözlük ve İngilizce forumlar sayesinde PUA bloglarıyla tanıştım. Ve gördüm ki benim durumumda milyonlarca erkek varmış hem Türkiye’de hem de dünyada. Tabii o zaman Red Pill falan tanımıyorum ama bir ay gibi kısıtlı bir zamanda okuduklarım perspektifimin olumlu yönde kaymasına acayip etki etmişti. Kızlarla nerelerde yanlış yaptığımı tespit ettim ve gündüz oyunu kafama yattığım için bunu denemeye karar verdim. Ancak ufak bir şehirde yaşadığımdan (daha önceki rezaletimden ötürü) hiçbir ortak arkadaşım olmayan ve sosyal ortamımı etkileyemeyecek hatunlara yürümeye başladım. İşte anlatacağım hikâye de başarısız ama ilerideki başarılarımın temelini oluşturacak bir hikâye. Hatta ilk deneyimlerimden biri diyebilirim, ondan felaketle bitti ya zaten ☺

Bir gün uçakta yanıma esmer bir hatun oturdu. Esmer pek sevmem aslında ama bu yüzü ve vücudu bakımında HB8 diyeceğim bir kızdı. Zaten daha deneme aşamasında olduğum için hemen planı devreye sokayım dedim. Yurtdışı seferi olduğundan yolculuğumun uzunluğuna güvenip harekete geçmek için kendime biraz zaman verdim. Normalde bunu yapmamak lazım, çünkü sen cesur olacaksan o doğru an asla gelmez. Ama ben 3 saatlik yolculukta nasıl olsa malzeme çıkar pusuya yattım, kıza ilgimi asla belli etmiyorum. Hatunda da Türk kızındaki klasik resting bitch face mevcut. ☺

İnişe yarım saat kala tuvalete gittim geldim, orta koltukta oturduğumdan yerime geçmek için kızın koridor tarafındaki koltuğundan kalkıp bana yol vermesi lazım. Ama kızda tık yok, beni görmedi bile. İşte beklediğim fırsat geldi deyip eğildim ve kızın yüzüne imalı bir şekilde bakmaya başladım. Kız aniden yol vermediğinin farkına vardı ve “ay pardon ya kusura bakmayın” deyip hemen kalktı. Yerime oturup yüzümde hafif dalga geçer bir gülümsemeyle dönüp “korktun galiba?” dedim. Kız hemen gülümseyerek ya dalmışım falan deyip durumu toparlamaya çalıştı. İlk buzu rahatça kırmıştım.

Tabi kız konuştu diye mal bulmuş mağribi gibi atlamayacaksın, kelimeleri idareli kullanmak lazım. Biraz daha vakit geçtikten sonra inerken yanımızdaki Fransız kadınla fransızca konuştuğunu görünce hemen kimmiş neciymiş öğrenmek için “aa Fransızcayı nerden öğrendin” falan deyip adını gittiği okulu da öğrendim ve uçaktan indik.

Burada kritik nokta kızla ilk konuşmayı fazla uzatmamak, mümkünse 10-15 dk. Ben hemen pasaport ve valize onun önünde gittim ki kız bu da karşılık alınca yapıştı deyip yokluk zihniyetiyle yaftalamasın. Daha sonra danışmada bir şey soruyormuş gibi yapıp oyalanarak onun gelmesini bekleyeceğim tabii ☺ bunlar hep tabi kızın bana yazıyor algısını yönetmek için. Beklediğim gibi de oldu, çünkü ben danışmada metroyla ilgili bilgi alırken o da valizini almış gözleri beni arıyordu. Bunu görünce elimle gel gel deyip çağırdım. Gelince tabi “ben olmasam kayboluyorsun ya iyi ki denk gelmişim uçakta sana” deyip takılmayı da ihmal etmedim, tabi kız yine güldü hiç bozulma yok.

Fakat bi yandan içimde de inanılmaz bir heyecan var, eski ben olsam meriç gibi kıçını yalayacağım kızla dalga geçmek takdir edersiniz ki yeni haplanmış erkek için resmen devrim. Yine de sonuna kadar heyecanı koruyup kapıdan ayrılırken numarayı istemeyi düşünüyordum ki,

Kız numaramı istedi!

Yaşadığım şoku anlatamam. Eskiden olsa hayatta bakmaz diyeceğim, zaten benim de reddeder deyip konuşmaya cesaret edemeyeceğim kız kendi ağzıyla numaramı istiyordu. İçimden vay amk bu işler bu kadar kolay mıymış deyip geçmiş günlerime bi anlığına da olsam üzüldüm. Numarayı versem de arayıp aramayacağı belli olmadığı için “sen numaranı ver ben seni ararım” dedim. Numarasını verdi ve oradan uzaklaştık.

Şimdi diyebilirsiniz ki nerede incir berbat olacak? Normalde PUA ve Red Pill camiası, numarası alınan kıza ilk mesajı atmak için en az 2-3 gün beklenmesi gerektiği konusunda hemfikirken ve ben de bunu bilirken iki saat sonra kıza whatsapp üstünden “bu benim numaram, kaydet istersen” diye yazdım, üstüne de şu gün buluşalım mı diye sordum. Üstüne bir mallık daha yapıp niye cevap vermedin diye sıvadım. Tabi kız kendisiyle tanıştıktan 2-3 saat sonra buluşma daveti yapan bir adamın yokluk zihniyeti farkedip dönmek bile istemedi. Son ana kadar harika getirdiğim yürümeyi tek bir hamleyle batırmış oldum.

Çıkarılacak dersler:

1. Her ortamda tetikte olun, algılarınızı burada olmaz deyip kapatmayın. Gündüz oyunu oynuyorum diye illa kız tavlamak amacıyla dışarı çıkmanıza gerek yok, bu amaçla gitmediğiniz yerlerde de (havaalanı, market, konser vs.) hatunlara yürümek için acayip fırsatlar çıkacak. Hatta bu tarz ortamlarda bar vb. gibi yerlere göre rekabet daha az olduğu için kızlar olayın doğallığına kapılıp diyaloğa daha açık olacaktır.

2. Mizahın gücüne inanın. “Kız çok güzel, dalga geçersem bozulur konuşmaz” deyip dilinizi tutmayın. Zaten kız kendisini gücendirmeyi göze alarak dalga geçen erkekleri daha özgüvenli bulacaktır, bu onun dış görünüşünden etkilenmediğinizin kanıtı. Tabi dalga geçerken dozu iyi ayarlamak lazım. Direkt hakaret olmamalı.

3. Bu dalga geçme olayı aynı zamanda kıza kendini açıklama ihtiyacı hissettiriyor ki bu güzel hatunların hiç yaşamadığı bir şey. Zira güzellikleri yüzünden her hareketlerinin tolere edilmesine o kadar alışmışlar ki kendilerine hareketinden ötürü garip bakan birini gördüklerinde afallayıp aksini ispatlamaya çalışıyorlar. Muhabbet ortamını körükleyen ve kızın size kendini beğendirmeye çalışmasına yol açan bir durum.

4. Kıyafetiniz her daim iyi olsun, her yere sanki az sonra bakanlar kurulu önünde sunuma çıkacakmış gibi giyinerek gidin. Bunun çok faydası oluyor, hatta kıza karşı buzun yüzde 70’i tipten ziyade iyi giyimle kırılır. Nerden başlarım diyorsanız erkek modası takip edin, tabi efemine tiplerin olduklarını değil. Hiçbir şey bilmiyorsanız koyu renk takım elbise giyin amk modası geçmez ☺

5. Numara aldıktan sonra ilk mesajı atmak ve buluşmaya davet etmek için mutlaka 3-4 gün bekleyin. Ben bunu acı bir tecrübeyle öğrendim. Anında iletişime geçmek yokluk zihniyetinin en büyük kanıtı. Unutmayın, bu süre içerisinde kızla iletişim kurmadan kaybedeceğiniz hiçbir şey yok ama ağzınızı açtığınız anda benim gibi olayı mahvedebilirsiniz.

6. Cevap gelmezse veya bu shit testin kralıdır, benim gibi ikinci mesajı atıp da iyice batmayın. Politikanız mesajı at ve unut olmalı, cevap vermek onun sorunu. İkinci ihtimal de buluşmaya gelemem deyip alternatif sunmaması. Burada da sen bilirsin deyip birkaç gün sonra tekrar denemek lazım.

7. Kıza yürüme olayı bir bütündür, maalesef tek bir hayatı bile affetmiyor. En azından başlarda hatayı sıfıra indirmek lazım. Çünkü ilk izlenimi nasıl verirseniz ilişki de öyle devam eder. Oyunun adımlarını kendinize uyarlayıp standart bir taktik planı geliştirmek bu yüzden önemli.

14 – 18 yaş arası gençlere tavsiyeler

Lise çağında kırmızı hapla tanışan erkeklere tavsiye yazmam istendi. Daha önce bir yorumu cevaplarken konuya girmiştim ama şimdi daha geniş kapsamlı bir yazı yazmanın zamanı geldi. Aslına bakarsanız bu sitedeki çoğu tavsiye sizin için de geçerli. Fakat bu yazı ile beraber sadece size hitap eden ve kırmızı hapı daha sade dille anlatan birşeyler yazarak devam edeceğim.

Alışkanlıklar

Öncelikle alkolden, sigaradan, uyuşturucudan, pornodan ve video oyunlarından uzak durun. Bu sonuncusu zor olabilir ve kararında video oyununun stres atan birşey olduğunu biliyorum. Ama 4,000 saat Dota tecrübem var adamlarından olmayın (4,000 saat uçuşu olan adam birçok havayolu şirketinde Airbus A320 kaptan pilotu olabilir, 4,000 saat video oyunu ile çöpe atılmayacak kadar değerli birşey).

Spor

Ağırlık kaldırın ama balon gibi şişmeyin. Yirmilerinizin başında soldaki adam gibi değil, sağdaki adam gibi olmayı hedefleyin :

Soldaki fotodaki adam kaslarını her ağırlık setini 8 – 15 kere yaparak kas yığmış. Şöyle anlatayım. Kasların görünüşünü etkileyen 2 tip kas gelişimi var. Bunlardan birincisi, her sette 8 – 15 tekrar yaparak kasları büyütmektir. İkincisi de, her sette 3-5 tekrar yaparak kasları sertleştirmektir. Bu iki tip egzersizi de yapmalısınız. Örneğin önce kaslanmak için yüksek tekrar sayılı şekilde çalışıp sonra bu kaslara şekil vermek için düşük tekrarlı setlere girmeniz lazım. Sadece yüksek tekrar ile soldaki adama dönersiniz.

Ağırlık kaldırarak, özellikle 20 yaşına kadar kemik yapınız gelişmeye devam edeceği için testosteronun etkisi ile köşeli çene gibi 20’lerinde kızları deli edecek fiziksel özellikler kazanabilirsiniz. Herkesin anatomisi ve bu tür şeylerden faydalanma oranı farklı ama çoğunlukla çalışır bir yöntemdir bu.

Gym ile beraber gitmez ama iyi bir dövüş sanatı öğrenin. Ama çıkıp serserilik etmemek için işin içine bu sanatların felsefesini de katın. Sokakta iyi bir boksörü kolay kolay hiçbir Uzakdoğu dövüş sanatçısı deviremez, boks yapmanızı şiddetle tavsiye ederim. Bunun harici muay thai, jiu jitsu ve hatta bulabiliyorsanız Mixed Martial Arts yapın. Bir kavga çıkarsa ve gerekirse kendinizi savunacak güç ve yeteneğe sahip olmalısınız. Ve bu güç ve yeteneği bilip, yanınızda sizinle beraber kaçacak hıza sahip olmayanız gereken biri olmadığı sürece kavga gördünüz mü kaçacak bilgeliğe de. İyi dövüş sanatı alntrenmanı yapan biri çok hızlı koşar, kaçarsanız çok büyük ihtimalle yakalanmazsınız. Ama şunu da söyleyeyim, bu tür kavga arayan adamlar, dövüşebilen erkeğin vücut dilini ve kas kitlesini okumayı ve onlardan uzak durmayı bilirler.  Örneğin okuldaki zorbaların sizi aslında yine yere yapıştıracak güce sahip olmalarına rağmen sizden uzak durmaya başlayacaklarını farkedeceksiniz.

Sizin yaşınızda kızlar (yaklaşık 16 – 24 arası) kızlar görsel çekiciliğe çok daha fazla önem verirler. Çirkin bile olsanız eğer spor ile ciddi uğraşırsanız, birçok yakışıklı patatesten daha avantajlı olabilirsiniz.

Meslek

Eğer üniversiteye gidecekseniz sınava iyi çalışın ve kazanabileceğiniz en iyi üniversiteyi kazanın. Eğer çok ciddi bir tutkusu olan azınlıktan değilseniz, iyi para kazandıracak, az çok sevebileceğiniz bir mesleğe yönelin. Kızların veya başka şeylerin önüne geçmesine izin vermeyin.

İyi bir üniversite okumak için elinizden geleni yapın ama eğer üniversiteye gitmeyecekseniz ya da gidemeyecekseniz de bir işte ustalaşmaya bakın. Bir zanaatte ustalaşmak, üniversiteye gitmeyecekseniz hayata atılmanın en iyi yollarından biri gibi görünüyor. Şu an maalesef toplumda bir “üniversite balonu” var, eskiden liseden düz girilebilecek işlere bile aslında hiç gerek olmamasına rağmen üniversite diploması istiyorlar. Herkes çöpten de olsa üniversite diploması peşine düşünce, bazı zanaatlarda açık olmaya başladı. Bu zanaatlar nedir diye araştırıp onlara yönelebilirsiniz. Örnek olarak veriyorum, örneğin bazı Asya ülkelerinde vinç operatörü açığı olduğundan, vinç operatörü, üniversite diplomalı mühendisten daha fazla kazanabiliyor.

Meslek seçerken arz – talep olayına da dikkat edin. Bir mesleği yapmak isteyen insan sayısı ne kadar çoğalırsa, o mesleğin ekonomik değeri düşer. Örneğin ihtiyaçtan daha fazla insan öğretmen olmak için okuyorsa, öğretmenliğin meslek olarak size getirisi düşer. Seçeceğiniz meslekte buna dikkat edin.

Türkiye, maalesef hiç kimsenin gerçekten çok çalışarak bir yere gelebileceğine inanmadığı bir ülke. Herkes maaşından, işinden, okulundan şikayetçi ama kimseni de çok çalışıp daha iyi bir yere gelinebileceği inancı yok. Bu ülke için kötü birşey ama eğer siz çok çalışmayı göze alıyorsanız bu sizin için bir avantaj. Yani tepeye çıkmak için Güney Kore’deki gibi herkesin çok çalıştığı bir ülkedeki gibi kasmaya ihtiyacınız yok.

Eğer KH size ağır geliyor ve kadın – erkek ilişkileri sizin sınava ya da mesleki eğitiminize negatif etkisi olduğunu düşünüyorsanız, monk mode’a girmekten çekinmeyin. Zaten eğer küçük bir yerde yaşıyorsanız (ben öyle idim), seks yaşamı zor.  Koklaşmayı da bir iki sene erteleyin, zararı yok.

Disiplin

Disiplinli olun.

Müzik

Bir müzik aleti çalmayı öğrenin. Eğer mümkünse bu, bir grupta çalabileceğiniz bir alet olsun. Elektro gitar, bas gitar veya bateri. Bildiğim kadarı ile bas gitar çalan açığı var mesela ama ben elektro gitarı tavsiye ederim. Müzik aleti çalmak, insanın ruhunu ve sosyal hayatını çok güzelleştiren birşey. Hem de eğer dediğim gibi böyle arada amatör olarak gruplarda çalabileceğiniz birşey olursa, 20lerinizde kafanıza gökten hatun yağar.

İngilizce

Çok şey söyledim ama İngilizce öğrenin. Muslukçu olacaksanız da İngilizce öğrenin, bilgisayar mühendisi olacaksanız da İngilizce öğrenin. Hem üniversite sınavı, hem spor hem de İngilizce size program olarak ağır gelebilir ama en azından öğrenmeye başlayın. İyi seviye İngilizce bilmek için 1,000 saat çalışmış olmak gerekiyor. Günde 1 saat çalışarak 3 yılda öğrenirsiniz, 2 saat çalışarak 1.5 yılda.

Türkiye, dünya nüfusunun yüzde 1’i. Sadece Türkçe ile hep bu yüzde 1’in içinde kalacaksınız. İngilizce ise sizi Dünyanın nüfus olarak yüzde 30’una ama ekonomi ve kültür olarak yüzde 80’ine açacak. Önünüze birçok fırsatlar çıkaracak. Örneğin İngilizce bilirseniz, sadece YouTube’dan iyi seviyede bilgisayar programlama öğrenmeniz mümkün.

Kadın – Erkek İlişkileri

AMAN HA HİÇBİR KIZI HAMİLE BIRAKMAYIN. Yazık edersiniz gençliğinize. Kondom şart. Aşağıdaki bölümü bir daha okuyun :

Tomassi’nin 5 Numaralı Demirden Kanunu
Doğum kontrolünü ASLA bir kadının eline bırakma.
Kadınların kullanabileceği 41 çeşit doğum kontrol yöntemi varken erkeklerin kullanabileceği sadece 2 yöntem var : vazektomi ve prezervatif – sizin kadının tercihine karşı elinizdeki tek silah, pratik olarak prezervatif.
Bir kadının bir erkeği hayat boyu kendine bağlaması ile aranızdaki tek engel ince latex zar. Her zaman korunun. Karısı ve kız arkadaşı doğum kontrol hapı kullandığı için korunmasız rahat rahat seks yapan ve sonra da bir şekilde hap çalışmadığı için çift çubuğu eline alan o kadar çok erkek var ki! Burada çalışmayan tek şey doğum kontrolünü partnerlerinin insiyatifine bırakan bu arkadaşların kafası.

İyi çocuk olmayınSadece kendiniz olmayın, gerekiyorsa değişin. Özellikle ama özellikle Sözlerinin Erleri yazısındaki gibi bir babanız varsa, “aşağılık herifin teki olan” babanızın tam tersi olma azmi ile annenizin avucunda feminen propogandanın oyuncağı olmayın. Babanız nasıl olursa olsun zaten size “oturarak işeyen”, daha “iyi”, kadınlar tarafından daha kabul gören (!?!?) erkek olmanız prpopogandası pompalanacak. Babanız hayvan herifin teki diye, bu propogandaya çok daha açık hale gelmeyin.

Yeri gelmişken söyleyeyim, annenizle aranıza mesafe koyun. Annenize sırtınızı dönün ve o da kadın diye düşman kesilin gibi bir gerizekalılıktan bahsetmiyorum. Annenize iyi niyetli ama bu iyi niyetinin size artık bu yaşta pek yararı olmayan biri gibi davranın. Annenizin oğluşu olmayın, herşeyi arkanızdan annenize toplatmayın. Daha bağımsız olun. Akdeniz ülkesi erkeğisiniz. Bizim gibi ülkelerde annelerin oğulları üzerindeki etkisi olması gerekenden çok fazla. Zaten baba denilen adamın erkek çocuğuna rol modeli olmak gibi bir derdi yok. Kendinizi daha bağımsız hale getirin ve annenizin kanatları altından en kısa zamanda çıkın. Evi terk edin demiyorum, aman ha. Sadece, daha erkek şeyler yapmaya kalktığınızda (boks, sabah 6’da kalkıp spor yapmak, spor salonuna gitmek, gerekirse kavgadan kaçmamak, vs …), anneniz “aman oğlum üşüme, aman oğlum yorulma, aman oğlum bla bla …” diye girecek olaya. Bu tür “aman oğlum gel şurda dizimin dibinde  tavşan ol, sana zarar gelmesin” tarzı şeyleri dinlemeyin.

18 yaş altı, feminen propogandanın kafanıza ONEitis‘i aşıladığı yaşlar. Kızlara ilgi duymaya başladığınızda, gidip bu konuda tavsiye arayacaksınız ve toplum, medya ve kültür ise size feminen propoganda aşılayacak. Hatta muhtemelen bu propoganda daha taze aşılanmış ve siz de bunun yüzünden yandığınız için burayı okuyorsunuz. Öncelikle aşk hiyerarşisi yazısında yazdığımız aşk uçurumunun farkında olun :

Erkek doğasının aptallığı, kadının anaç içgüdülerinin özüyle ilgili sadakatin, romantik aşk için de ulaşılır olduğuna dair inançtır. Erkek budala bir şekilde, annesi kendisini nasıl sevdi ise idealleştirdiği kızarkadaşının da kendisini öyle seveceğine inanır. Kadınların çocuklarını nasıl sevdiklerini gözlemleyerek kadınların büyük bir sevgi kapasitesine sahip olduğunu çıkarır. Bu doğrudur, kadınların büyük bir sevgi kapasitesi vardır. Ama maalesef bu büyük sevgi sadece çocuklarına reserve edilmiştir ve erkeklerinin ulaşımına açık değildir. Bu nedenle erkeğin kadın aşkı konusundaki ideali gerçekçi değildir.

Sizin yaşınız öyle tek bir kıza aşık olup da yarı romantik bunalımlarla geçireceğiniz bir yaş değil. Bu gerçi her yaşta aptalca da, özellikle sizinki gibi yaşlarda olan herşey gelip geçici olduğu için daha bir aptalca.

Siz aslında 20lik abilerinizden daha şanslısınız. Siz Alfanın Kökeni yazısında bahsedilen beyin yıkamaya abileriniz kadar uzun maruz kalmadınız. İkincisi de orda ve doğal yetenek mitindeki gibi bir erken başlama avantajınız var. Şöyle söyleyeyim. Diyelim 15 yaşındasınız. Her ay sadece 1 kıza yürüyerek oyununuzu geliştirmeye başlasanız, 22 yaşına gelmeden 84 kez oyununuz geliştirme fırsatınız olur. 22 yaşında kh ile tanışmış bir erkek daha yeni başlarken (ki size bu yaş büyük görünse de çok genç aslında) siz muhtemelen artık ustalaşmış olursunuz.

Bu siteyi biraz okudu iseniz, bizim ilişkilerde başarı tavsiyelerini “demir tavında dövülür” atasözündeki taktikle verdiğimizi anlamışsınızdır. Yani, demiri ateşe atmadan demire şekil veremezsin. Bunun sadece okuyarak ilişkiler nirvanasına erilen bir metodu olsa idi onu burda bedava değil best seller olacak bir kitapta yazardım ama öyle bir yöntem yok.

Alfanın Kökeni

Rational okuru Jeremiah oldukça sık sorulan bir soruyla gelmiş:

“Rollo. Benim sorum şu : alfa özelliklerinin genetik mi yoksa öğrenilmiş mi olduğunu düşünüyorsun? Modern erkeklerin yüzde kaçı sence alfa özellikleri gösteriyor ve bu erkeklerin yüzde kaçı bu özelliklere hep sahipti ve yüzde kaçı sonradan öğrendi? Feminizm tüm erkekleri ilk süt dişleri çıktıktan itibaren yatırmış sikiyorken hala “doğal” alfaların olduğuna inanmak çok zor.

Daha önce de belirttiğim gibi alfa “özü” öyle çoğu erkeğin kendi anlayışına göre kavradığı gibi öznel bir kavram değil. Bu mütevazi blog yazarına göre “alfa” bir zihin yapısı, demografi değil. Erkek camiası belki sonsuza kadar alfayı alfa yapan özellikler nedir diye tartışacak ama bana göre çoğunlukla, alfa zihin yapısının etkisi üzerinde hemen herkes hemfikir.

Bunu aklımızda tutalım ama bana göre bir erkek alfa mı doğar yoksa alfa zihin yapısına sonradan mı şekillenir sorusu oldukça güzel bir soru.

Aslında bu, psikolojinin birçok düşünce akımına sokuşturduğu klasik “doğuştan mı, öğrenilmiş mi?” sorusu.  Bir özellik kalıtsal, biyolojik, çevresel etkilerle mi şekillenir yoksa öğrenilmiş, sosyal doktrin ile empoze edilmiş ya da kültürün dayattığı birşey midir? Ve tabii aynı şekilde klasik bir başka çekişme de bazı insanların herşeyin sadece bir taraftan etkilendiğini söylemesi, her özelliğin az ya da çok iki taraftan da etkilenmesine rağmen.

Tomassi okulu psikoloji sağlam bir şekilde davranışçılık üzerine otursa da, dışsal etkenlerin içsel eğilimleri sonradan modifiye edebileceğini göz önüne almak önemli.

Bunları göz önünde bulundurarak Alfanın kökeni hakkında benim perspektifim şu :biyoloji Alfa’nın başlangıç noktasını belirliyor, bu noktadan sonra ona ne olacağını ise erkeğin çevresi belirliyor. Daha iyi bir kelime bulamadığım için “alfa enerjisi” diyeceğim, çeşitli derecelerde ve biyolojik olarak erkeğin başlangıç paketinde belirlenen birşey; buradan itibaren, sosyal geri besleme ile bu enerji erkeğin yetiştirilişi sırasında ya rafine edilip geliştiriliyor ya da erkeğin sosyal çevresi tarafından kısıtlanıp bastırılıyor.

Ben sanat okulunda iken üzerimde en çok etkisi olan öğretmenlerimden biri bana şöyle demişti : “iki tip sanatçı vardır : doğuştan gelen bir içsel sanatçı ruhu ile ödüllendirilenler ve bu doğuştan gelen sanatçılığa sahip olmayan ama sanat için büyük bir tutku besleyerek sanatlarında iyi olanlar. Gerçek üstadlar, doğal yetenek ile tutkudan gelen itkiyi birleştirebilen insanlardır.” Bütün yaratıcılık gerektiren çalışmalarında bu modeli referans aldım ama bu modelin sanat dışına da uygulanabileceğini düşünüyorum.

Kendini Yetiştirmiş Alfa

Roosh’un Doğal Yetenek Miti yazısında, “Alfalığı Öğrenme Teorisi” konusunda mükemmel bir analiz var. Burada anlatılmak istenen, Alfa davranışlarının ve sonuçta kadınlarla başarıya etkisinin, deneye yanıla öğrenilen bir davranışlar kümesi olduğu.

Doğal yeteneğin ne olduğu konusunda beni hemfikir olmaya zorlarsanız, doğal yetenek bir seks dahisidir derim – herhangi bir oyun eğitimi olmamasına rağmen diğer erkeklerden çok daha fazla sayıda kadınla beraber olabilen biridir. 12 DVDlik setleri ya da bir düzine erkekle beraber PUA seminerlerini izlememiş bir erkek. Bu erkeğe bakıp, “bu adam otomatik olarak hatun götürüyor, adam hatun götürmek için doğmuş!”

Ama durum böyle değil. Bu işin kitabını okumamış olması onun oyununu çok sayıda kadın üzerinde deneyerek sizin gibi deneye yanıla öğrenmediği anlamına gelmez. Bu onun avranışlarının farkında olmadan ve davranışlarını özellikle ayarlamadan hareket ve taktiklerini adım adım geliştirmediği anlamına gelmez. O da sizin gibi denedi ve yanıldı, neyin çalışıp neyin çalışmadığını anlamak için o da sizin gibi yürümelerinin sonuçlarını değerlendirdi.

“Doğal yetenek” yürüme verilerini Excel’e girecek kadar takıntı yapmamış olabilir, ama o da ne yaptığının bilincinde idi. O da çekiciliğin ardındaki mekanizmayı anlayan ve bunu isteğine göre açıp kapayabilen biri. O da kadınlardan pozitif tepki alan espri anlayışını ve hikaye anlatma sanatını öğrendi. Onunla ilgili en son söyleyebileceğiniz şey, onun dünyaya otomatik olarak kadın sikme yeteneği ile doğduğu.

Roosh’un burada araştırdığı şey temel davranışsal psikoloji terimi – makro-psikolojik dinamiklerden mikro-psikolojik şemalar, maksatlı ya da bilinçaltında, çıkarımsal deneme yanılma yönetimi ile geliştirilir. Farkında olsanız da olmasanız da,  herkesin belli ölçüde bir Oyunu vardır. Bildiğiniz her erkeğin, kendisine bir kadınla cinsel ilişkiye gitmeye yardımcı olduğuna inandığı davranışsal ve zihinsel tavırları vardır. En kötü mavi haplı betanın bile bir kadınla nasıl birlikte olabilineceğine dair bir fikri vardır.

Bu Oyun protatipi, sizin anaokulunda karşı cinsle ilk etkileşime girdiğiniz 5 yaşınızdan, kırmızı hapı keşfettiğiniz güne kadar sürekli deneme – yanılma yönetimi halindeydi. Ve siz resmi Oyunu adapte ettikten sonra öğrendiğiniz yeni bilgilerle eski davranışlarınızı ve zihinsel yapınızı modifiye etmeye devam edeceksiniz. Aslına bakarsanız, PUA camiası, erkek camiası (manosphere)  ve onların türlü türlü permitasyonları en ham halleri ile bu davranış modifikasyonu için deneme – yanılma deneyi ve bilgi geribeslemesi temelli bir meta – çabadır.

Bazıları için bu öğrenme süreci diğerlerine göre daha kolaydır. Yine Roosh’dan :

Onun sizin aklınızı başınızdan alma sebebi genetik değil, sizden çok önce olaya başlamış olması. Özel bazı nedenlerle seks oyunu dünyasına sizden yıllar önce atlamış olması; etrafının kikirdeyen öğrenci kızlarla çevrili olduğu bir zamanda başladığı için şanslı olması. Siz daha ilk yürümenizi yaparken o çoktan yüzlerce kadın üzerinde oyununu pratik etmişti.

Bu yazdıklarıyla davranışsal bakış açısından hemfikir olsam da, bu nokta benim Roosh’un teorisinden ayrılmaya başladığım yer. Alfa bir erkeğin Alfa statüsüne gelişiminde, herşeyi tamamen öğrenilmiş davranışa indirgeyemeyeceğimiz kadar çok biyolojik ve çevresel belirleyici var. En basit ve gözlemlenebilir şey, genetik olarak daha yakışıklı ve fiziksel olarak daha arzulanır bir erkeğin Alfa Oyunu geliştirme fırsatları, olarak daha az yakışıklı ve seksi bir erkeğin eline geçen fırsatlardan istatistiki olarak çok daha fazla olacaktır. Teoride, avantajlı fiziksel özelliklere sahip bir erkek , davranışları gözden geçirip çıkarım yapmaya “daha erken başlamış” olacaktır zira bu erkek, onun fiziksel özelliklerine doğal olarak çekilen kadınlar tarafından daha sık cesaretlendirilecektir.

Ne yazık ki tüm bunlar, davranış geliştirme sürecinin izole bir ortamda geliştiğini varsayıyor. Erkeğin Alfa statüsü davranışları gelişimini destekleyen ya da köstekleyen (kelimenin gerçek anlamı ile) bir dünya dolusu çevresel faktör ve değişken var. Roosh buna değinmiş:

Bu noktada şunu söyleyebilirsiniz, “ama böyle doğuştan yetenekler var. Mozart mesela!”

Çağdaşları ile karşılaştırırsak, Mozart’ın olağanüstü şeyler başarmış biri olduğunu kimse inkar edemez. Ama onun gelişim sürecinin de zamanı için oldukça olağanüstü olduğu unutulur. Mozart, müzik eğitimine 4 yaşından önce başlamıştı, aynı zamanda yetenekli bir besteci olan babası, ünlü bir müzik öğretmeni idi ve keman kullanımı hakkında ilk kitaplardan birini yazmıştı. Dünyaca ünlü diğer besteciler gibi Mozart’da uzman olarak doğmamıştı, uzmana dönüşmüştü.

Bu örnekte doğal ve doğuştan yetenek yok değil ama çevrenin bir insanın davranışsal gelişimini ve sonunda kişiliğini geliştirecek ya da kısıtlayacak şekilde bir rol oynadığını göstermesi açısından iyi bir örnek. Mozart örneğinde bir başarı öyküsü görüyoruz (bir sanat üstadı); doğal bir yeteneğin dış faktörlerce desteklenerek cesaretlendirildiği ve tam potansiyeline ulaştığı bir örnek. Mozart doğal yetenek ve ideal çevre konusunda doğru karışım idi ve bu da ona “erken başlama” avantajını verdi.

Jeremiah, “feminizm tüm erkekleri ilk süt dişleri çıktıktan itibaren yatırmış sikiyorken hala “doğal” alfaların olduğuna inanmak çok zor” diye ağlıyor ve tabii ki bu da Alfa statüsü geliştirmeyi köstekleyen, negatif bir çevreye örnek. Örnek çok ama davranış psikolojisi açısından feminizasyonu, feminen buyruğa daha iyi uymaları için erkeklerin doğal dürtü ve eğilimlerinin planlı uygulanan davranış modifikasyonları ile törpülenmesi olarak görebiliriz. Erkekler, herşeyi kapsayan fem – merkezli gerçeklikte sosyalleştikçe, “doğal alfayı” aykırılık olarak görmeye başlarız.  İçinde bulunduğumuz meta-çevreye rağmen bu adamlar, içsel bir yetenek ya da dışsal bir gelişim ile bir şekilde kendilerini Alfa haline geliştirmeyi başarmışlardır.

Doğal Alfa

Corey Worthington’u Alfalığın zirvesine örnek gösterdiğimde birçok kişi benim kredibilitemi sorgulamıştı. Alfanın “erkeklerin bilge lideri” anlamına gelmesi gerektiğini düşünen erkekler, anlaşılır şekilde, Corey’in umursamaz Alfa kasıntılarından rencide olmuştu. Başında da belirttiğim gibi “Alfa Özellikleri” tartışmasının biteceği yok ama hem erkek camiasında hem de psikolojide, muhtemelen testosteron ile ateşlenen ve kendini insan erkeklerinde gösteren bir Alfa dürtüsü mevcut.

Kimsenin 5 yaşında sağlıklı bir oğlan çocuğuna nasıl Alfa davranmasını öğretmesine gerek yok, o bunu kendi başına kavrayabilir. Çeşitli durumlarda bu minik Alfalar çevrelerini keşfetmeye, risk almaya, neyin çalışıp neyin çalışmadığını denemeye, sonuçları kendisine zarar verecek ya da kendisini yok edecek olsa da çalıştığını düşündüğü şeyleri uygulamaya isteklidirler. Bu kendisini tek teker bisiklet sürme denemeleri ya da babasının bilgisayarını kurcalama olarak gösterebilir, ama bu ham ve rasyonel olmayan özgüven, Alfa kasıntıları, çeşitli derecelerde de olsa erkek olmanın kendine has bir durumudur.

Yetişkinlerin yapabilme kapasitesi olan soyut düşünce ile engellenmemiş bir oğlan çocuğu (bu kapasite 3 yaşından 21 yaşına kadar gelişir) Alfadır ve hep öyle olacaktır. O, kimseyi takmayan bir Alfadır ve onun içindeki Alfayı dize getirip onu acınası bir betaya çevirmek ve varlığını garanti altına almak için feminen buyruk, bir dünya sosyal koşullamanın bastırmasına ihtiyaç duyar. Tam da bu nedenle dünyanın Alpha Buda /Corey Worthingtonlarının ham, sorumsuz, bastırılamaz, vurdum duymaz Alfa enerjisi bizi bu kadar rencide eder.

Tüm Oyun teorisi, PUA teknikleri, hatta feminene hizmet eden “Adam Ol” çığlıkları ya da erkeğin Alfa erkek davranışını ve kafa yapısını taklit etmesini teşvik eden diğer şeyler, aslında altan alta bir erkeği, 5 yaşındayken sahip olduğu Alfa enerjisine geri döndürmek amacındadır.

Çeviri : The Origin of Alpha

Kadının kendisi shit testtir (Woman itself is a shit test)

Bunu sanırım Twitter’da görmüştüm. Söylenen en doğru sözlerden biriydi. Tamamen bilinçdışı, içgüdüsel gelişen bir durum. Dolayısıyla bunda kadının bir kabahati yok. Önemli olan, bu testleri her zaman başarıyla geçebilmek. Testlerin sonu yok. 90 Yaşına da gelsen karın sana bir yerden gol atmaya çalışacak. Amaç, gol yememek. Yediysen de atarak durumu eşitlemek.

Shit test, ilişki dinamiğinin vazgeçilmezlerinden. İlişkinin başlamasından tutun da sağlıklı bir şekilde devam etmesine kadar bu testlerde başarılı olmanın önemi çok fazla. Ne yazık ki çok az erkek bunun bilincinde. Genelde erkekler, kadınların suyuna giderek ilişkiyi kurtaracaklarını düşünseler de bu durum uzun vadede vahim sonuçlar doğuruyor. Erkeğin verdiği her taviz, ilerde daha büyük tavizleri beraberinde getiriyor ve bir süre sonra ipler kopuyor. Çerçeve teorisini hatırlayın. Frame’inizi sarsacak şeyler yaptığınızda kadınların gözünde saygınızı, sonra da sevginizi kaybedersiniz. Kadının sizi sokmaya çalıştığı şekli kabul ettiğinizde başlarda her şey tıkırında gibi gözükse de sonrasında dozu artmış dırdırla ve shit testle karşılaşacaksınız. Kolay yolu seçip taviz verdiğinizde ise duymanız oldukça muhtemel olan sözleri size söyleyeyim: ara mı versek? , ben yapamıyorum, sorun sende değil bende, seni seviyorum ama seninle yapamıyorum bla bla bla … Türkçe meali: Sen testte başarısız oldun ve beni hak etmediğini anladım. Senden çok daha değerli biriyle birlikteyim. Senle vakit kaybetmişim.

Aldığım mesajların çoğunda söylenen şuydu: İyi başlıyorum ama devamını getiremiyorum. Bunun 2 sebebi var, delikanlı :

  1. Frame teorisini sarsarak ilişkiyi en başında dinamitliyorsun. Dolayısıyla shit testlerde başarısız oluyorsun.
  2. Alfa dulla ya da cinsel pazar değeri ( sexual market value) senden yüksek bir hatunla birliktesin. Yani Ferrari’ye 10 liralık benzin atmaya çalışıyorsun.

Bunların dışında zaten gereken şeyleri yapıyorsan başarısız olma ihtimalin %1. Kadına kendini sevdirmeyi becerdiysen o kadın, çölleri aşıp sana gelir ama kadında bir etki oluşturamadıysan önüne dünyaları sersen seninle ıslanmayacaktır.

Meriçle gerçek erkeği birbirinden ayıran en önemli şeylerden biri de fırtınalı denizde nasıl hareket edileceğini bilmesidir. Meriçler, dümenine geçtiği her gemiyi risk almamak için kıyıya yakın sürmeye çalışırlar. Halbuki fırtınalı havada gemiyi kıyıya yakın sürmek gemiyi karaya oturtur. Erkek adam risk alır, korkmaz. Hata yapar, ders alır. Meriçler hata yapmaktan kurtulamazlar. Red Pill‘i en iyi şekilde öğrenmek için okuma yapmak değil, pratikte harekete geçip denemeler yapmak gerekir.

Shit testin canlı bir örneği: Ekşi linki ölmüş maalesef.

Sözkonusu entrye cevap vermedim tabi ki. Cevap alamayınca entrye not kısmını ekleyip aslında dalga geçtiğini söylemiş. Ekşi Sözlük’te bu tip entryleri sıkça görürsünüz. Kadın olduğunu açıkça belli eden yazarların adeta ” bakalım bana mesaj atacak mı? ” kafasında yazdığı entryler vardır. Meriçler tabi ki bu entryleri gördüklerinde mesaja abanırlar hatta çoğu iltifatla karışık yalakalık yapar ve sonunda 3’ün 1’ini alırlar.

İçinizdeki betayı öldürmek – II

İçinizdeki betayı öldürmek – I yazısının devamıdır.

Estetik mi  Sosyal Robotlar mı?

Daha önce belirttiğim gibi, erkekler gerçek romantiklerdir, kadınlar da çok nadir olarak takdir edilen bu romantizmin araçlarıdır. Cinsel devrim sonrası feminizasyonun en büyük yakınmalarından biri, erkeklerin feminen yanları ile bağlantı kuramadıklarıdır. Biz “duygularımızla bağlantılı değiliz”. Tanrı popüler kültürü, her cinsiyetin içinde eşit ama ortaya çıkarılamış bir feminen ve maskülin enerji olduğuna inandırdığı için Carl Jung’un çürümüş cesedini sonsuza kadar cehennemde yaksın. Batı kültürü Jungcu teoriye öyle batmış vaziyetteki bunun farkında bile değiliz. Cinsiyetsiz ve androjen toplumun ideal hedef olması normalleşti.

Ateşli konuşma bir yana, son 50 yıla kadar, gerçekten de erkekler, duygular söz konusu olduğunda kendilerini en çok kontrol edebilen cinsiyetti. Erkeklerin duygularını belli etmemeleri kadınlara çekici gelen şeydi. Ya gizemli şairler ve sanatçılar olarak, ya da her duygu gösterisi kendi başına olay olan doğal olarak acıya dayanıklı bir insan olarak, erkeklerin duygusal ulaşılmazlığı kadınların ilgisini daha fazla çekmiştir. Modern toplumlarda ise, kadınlarla samimiyet için erkeklerin duygularını açıkça ifade etmeleri teşvik ediliyor ve pratikte erkeğin sahip olabileceği tüm gizemi öldürüyor. Kadın erkek beyinlerindeki farklar bir yana, erkeklerin duygularını saklayacak şekilde evrimleşmelerinin sebebi, çocukça bir zayıflık değil, düzenli şekilde kadınların ilgisini çekiyor olması.

Fakat bu devirde değil. Erkekler ve oğlan çocukları, her durumda duygularını açıkça ifade etmelerinin problemlerin çözümü olduğunu duyuyorlar. “Erkekler ağlamaz” öyle amaçsız bir söz değil. Duygularını zaptetmeden dışa vurmak feminen bir özellik. Erkeklerin en yoğun duyguları hariç hiçbir duyguyu göstermeyen sosyal robotlar olması değil bu; duygularını göstermenin her durumda normalleşmesi ile ucuzlaması. Erkeğin duygularını, bunu gerçekten takdir etme kapasitesi olmayan kadınlara göstermesi, kadınlara çok nadir verilmesi gereken bir hediye

Öğrendiklerinizi kafanızdan atın

Duygusal olarak ulaşılır olmaya uzun süre koşullanmış bir beta erkek için, duygusuz olmak çok zor olacaktır.  İyi haber şu : size duygusuz olmanızı söylemiyorum, sizi her ota boka kolayca duygusallaştıran nedenleri kafanızdan atın diyorum. Duygusal olarak yanınca duygusuz biri olmak çok zor değil. Asıl zor olan bu duygular hakkında iyi hissederken onları frenleyebilmek. Duygularımız bizi insan yapan şeyler ve onları takdir etmek önemli. Ama duyguların aleyhinize ne kadar kolay kullanılabileceğini farketmeniz deaynı şekilde önemli. Sizi kolayca duygusallaştıran nedenleri kafanızdan atmanız lazım. Belki terk edilmiş olmak ya da özellikle kolayca duygulanan biri olarak yetiştirilmiş olmak gibi nedenler.

Araba kullanmayı öğrenirken çok duyduğunuz “virajı içten almak” ve “virajda fren yapmamak” kavramlarını hatırlayın. Araba kullanırken kendimizi virajda bulduğumuzda doğal dürtümüz frenlere asılmak ve daha da kötüsü bunu yaparken virajı dönmeye devam etmektir. Tüm içgüdümüz bunu söylese de böyle yaparsak zaten tehlikeli olan durumu daha da tehlikeli hale getirir hatta kaza yaparız. Ama virajı dönerken fren yapmamamız gerektiğini öğrenip uygulayarak, fren yapmamayı refleks haline getirebiliyoruz ve böylece de kaza yapmadan araba sürüyoruz.

Aynı şekilde yolda kazalara uğramamak için eski alışkanlıklarınızı  ve şartlanmalarınızı atmanız gerekiyor. Bu pratik ve tekrar gerektiriyor – en fevri reaksiyonlarınızın bile tersi davranacağınız şekilde değişmesi gerekiyor. Azmin yerine koyabileceğiniz birşey yok.

Kendiniz hakkındaki düşüncelerinizi değiştirmeniz ilk adım. Aslında bu en zor adım zira çoğu erkek, kendi kendileri hakkında yeni bir düşünce şeklini içselleştirmeleri gerektiğine inanamaz.  Çoğu durumda rehavet, erkeklerin bu değişimi yapmamalarının en önemli sebebi. Bir insanın şimdiki durumundan ne kadar mutlu olduğuna kendini inandırması için bahaneler bulması, gerçekten kendini eleştirip değişmek için çabalamasından daha kolay.

Ne yazık ki, sana seni mucizevi şekilde olmak istediğin Erkek’e gönüştürecek standart bir program veremeyeceğim. Bu yolu ancak sen bulabilirsin. Fakat şunu söyleyebilirim, olmak istediğin Erkek olmak, harekete geçmeni gerektiriyor. Hedefin her zaman senden uzağa doğru hareket ediyor ama aslında bu iyi birşey. Bizi büyümeye, olgunlaşmaya ve zorluklarla mücadele kapasitesi kazanmaya iten birşey bu. Ama bütün bunlar, senin harekete geçmenle mümkün.

Bu blogda ve kırmızı hap komunitesinde günlerce tavsiye okuyup, bilgelikten faydalanabilirsin ama bunların hiçbiri sen harekete geçmedikçe bir işe yaramayacak. Sayamayacağım kadar çok genç erkeğe her türlü tavsiyeyi verdikten ve onları pratiğe dökmeleri için teşvik ettikten sonra, bu erkeklerin harekete geçecek motivasyonu bulamadıklarına şahit oldum. Çoğunlukla harekete geçmek için dibe vurmayı ya da çok ciddi bir travmayı bekliyorlar.

Kendimi motivasyon konuşmacısı saymıyorum ama bir aşamada uçurumu aşman ve kafanı değiştirmen lazım

Çeviri : Kill The Beta

İçinizdeki betayı öldürmek – I

Rational okuru Paul muhtemelen en çok tavsiyem istenen konuda kendisine yol göstermemi istemiş.

“Bütün blogunu okudum ve benim en büyük problemim şu : içimdeki betayı nasıl öldüreceğim? Her yattığım kıza, hatta her takıldığım kıza, karşı duygular geliştirdim. Tek gecelik bir ilişki yaşadığım hatta erkek arkadaşını benimle aldatan kız için bile. Sanki hiç öz kontrolüm yok gibi yani yattığı her erkek için acı çeken kız gibiyim.

Bu soruya kesin bir cevabımın olmasını çok isterdim Paul. Adım – adım betalıktan kurtulun programı geliştirebilmiş olsa idim, tüm erkeklerin takip ederek içlerindeki betayı öldürebilecekleri bir şablonum olsa idi, hayal edemeyeceğim kadar zengin olabilirdim. Alfa Buda hakkında dediğim gibi, eğer alfa özünü şişeleyip satabilse idim hayatım kurtulurdu. Gerçek şu ki bu sorunun basit bir cevabı yok zira her erkeğin durumu kendine özel. Tabii ki erkeklerin problemlerinin ortak kaynakları ve Feminen Matrix sınırları içinde çalışır bir cinsel strateji kurma çabalarında (beta oyunu) ortak zihin yapıları var. Ama bu zihinsel şemaları uygulamada ve bu şemalardan kurtulmak için ihtiyaçları olan reform yolunda her erkek farklı bir vaka.

Ben Oyunun hakettiği gibi ciddiye alınmamasının temel sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum -kendi öz analinizi yapmak ve sonra da bu analize göre kendinizi baştan yaratmak oldukça büyük bir iş. Geçen 10 yılın PUA gurularının ve oyun yarı tanrılarının şarlatan satıcılar gibi ucuz görünmesinin sebeplerinden biri, bu kişilerin her erkeğin kaçınılmaz olan içindeki betayı öldürme gerekliliği konusunda ihtiyaçları olan kişiselleşmeyi göz önünde bulundurmamalarıdır. Bu seminerlerde PUAların değinmekren kaçındıkları şey zira sizin başarınız, sonuçta başarıyı nasıl ölçtüğünüz, tamamen size bağlı.

Daha önce hayalinizde görmediğiniz kızlarla birlikte olma fikri PUA DVDleri sattırabilir; kişiliğinizin iç işleyişini değiştirmek ise çok daha zor bir iştir. Bir kitapçının self-help (kişisel gelişim) bölümüne baktı ve bu konuda neden bu kadar çok kitap basıldığını düşündü iseniz, tamamen aynı dinamik nedeniyle – bir kişinin hayatında temel bir değişim yapmaya etki etmek çok az kişinin gerekli sabır ve sebata sahip olduğu ciddi çaba gerektirir.

Bunu aklımızda tutarak demem gerekli ki senin içinde elimde bir yol haritası yok maalesef – elinde böyle bir harita olduğunu söyleyen herkes sana birşeyler kakalamaya çalışıyor -ama, sana doğru yönü göstermeye çalışacağım. Neyin çalışıp neyin çalışmayacağını sana ben söyleyemem, bunu ancak sen kendin bulabilirsin. Ama unutma, kendini değiştirmek, zaman alan bir süreçtir. İçsel oyunlarını dönüştürme konusunda çok zorlanmayan erkekler bile, bu hala devam eden bir süreçtir. Ben kendimi alt rütbe bir alfa olarak tanımlamayı arzu ediyorum (Roissy’nin ölçü yöntemleri ile) ama bu ara ara daha aşağı kaymadığım anlamına gelmez. Süreç derken de kastettiğim bu; her shit testi geçebilecek şekilde kurşun geçirmez biri olmayacaksın ama hatalarından ders alıp kendini bir dahaki sefer için ayarlamaya teşvik edileceksin. Artık alfa olduğunun farkına vardığın büyük an gibi birşey yok, oyunu tamamen içselleştirdiğin bir nokta da yok. Oyunun üstadıdır sertifikası da almayacaksın. Ama düşünceni değiştirebilirsin ve hep doğru yönde yürüyebilirsin.

Bilmek savaşmanın yarısıdır

Eğer içselleştirmenin gerçekten bir ilk adımı varsa bu kendinizi eğitmektir. Bu aslında en zor işlerden biri. Eğer benim blogumu okuyorsanız, ya da en azından ucundan da olsa Oyun konseptine aşina iseniz, bu size gayet kolay görünecek ama unutmayın, hala fişe takılı olan koca bir dünya dolusu insan var. Bu erkeklerin sadece küçük bir yüzdesi Oyunu ve pozitif masküliniteyi dikkate alacak ve bunların da çok az bir kısmı bunda bir değer görecek. Bizim perspektifimizden olay oldukça apaçık : kitapları / blogları okuruz, konseptlere aşina oluruz, çalışacağını düşündüğümüz şeyleri alırız, fikirleri deneriz, bunların geçerliliğini gözden geçiririz ve bir fikri ya içselleştirir ya da çöpe atarız. Fakat fişten çekilmiş için apaçık olan şey, fişe takılı için “dine küfretme” gibi algılanır.

“Eğitiminiz” fişten çekildiğinizde bitmez. Aslında yeni bir zihin yapısını içselleştirmek fişten çekilen için çok daha önemli zira siz bunu pratiğe döküyorsunuz. Birçok erkeğe söylüyorum, bir kez hapı yuttunuz mu geri dönüş yok. Oyunu keşfeden ve sosyal yeteneklerden yoksun olmak ya da PUA tekniklerinin hayallerindeki kadını sikmek için uygulanabilecek sihirli formül olduğuna kendilerini inandırdıklarından uygulamayı başaramayan birçok erkek, daha önceki cinsiyetler arası dinamik cahili oldukları rahat kabuğa dönmek isterler. Ve bunu yapmaya çalışırlarsa geri dönüş olmadığını keşfederler. Sosyal etkileşimler, feminizasyon, normal diye kabul etmeye koşullandıkları kaybeden taraf olma – bütün bunlar onlara incelikle kaçındıkları gerçeği hatırlatıp durur ve onlar da bundan nefret ederler. Ve bu gerçeğe düşman kesilirler.

Bunu buraya ekliyorum zira bu pozitif masküliniteyi içselleştirmek için dönüşen erkekleri bekleyen gerçek bir tehlike. Aynı şekilde artık Oyun gerçeklerine ve fişten çekilmişim gerçekliğine daha duyarlı hale geldiniz (ya da gelmeniz gerekir). Burada eskiden normal saydığınız şeylerden uzaklaşacaksınız. Buna kolay bir örnek popüler medyadaki kadın erkek ilişkileri ile alakalı şeylere kafa yormak. Bir şarkı duyacaksınız, bir dizi izleyeceksiniz veya bir konuşmaya kulak misafiri olacaksınız ve temel varsayımları feminen önceliği tarafından domine edilmiş bir kültür ile çevrili olduğunuzu farkedeceksiniz. Yeni zihin yapısını içselleştirmek ve ya da eski zihin yapısına yeniden dönmek açısından bütün bunların içinde kendi pozisyonunuzu anlamanız önemli

Değişimi uygulamak

Yeni gerçeklik olarak algıladığınız şeyi uygulamanızın hayati olduğunu söylememe gerek yok. Öğrendiğiniz teorileri internetten çıkıp sahada test etmeniz lazım. Bu klüplerde kızlara yazmak, karınıza karşı tavrınızı değiştirmek ya da hatta iş yerindeki bir kadınla iletişiminizi değiştirmek anlamına gelebilir, tamamen size kalmış. Değişimi uygulamanın en zor tarafı, sizi daha önceden tanıyan kişilerin “yeni” sizi sorgulamalarının şoku olacak. Eğer yeni bir şehre taşınıp, yeni sosyal çevre edinirken piç alfa rolünü oynamaya başlasanız böyle bir derdiniz olmayacaktı. Ama sizi yıllardır bilen insanların gözünün önünde böyle bir değişim yaptığınızda, “olmadığı biri olmaya çalışan sahte biri” etiketini yiyeceksiniz.

İnsanların öngörülebilirliğe ihtiyaçları var – bu onlara diğerleri üzerinde belli bir kontrol hissi verir. Kendinizi değiştirdiğinizde, ya da kişiliğiniz bir dış etmen tarafından değiştirildiğinde, bu öngörülebilirliğe karşı bir tehdittir ve buna karşı mantıki tepki diğerlerinin dizi eski yerinize itmeye çalışmasıdır. Utandırma, kadınların başvurduğu doğal bir taktik, ama itki her zaman sizi yeniden kendi çerçevelerinin içine doğru olacaktır. Ve aslında diğerlerinin tehdit olarak algıladığı şey, yeni sizin çerçeve sarsıcı olmanızdır. Bunu bir kere ve ağır bir şekilde yaparsanız insanlar bunun sizin kişiliğinizin  daha önce “yanmış” olmaya karşı gerçekçi olmayan bir tepkisi olduğunu iddia edeceklerdir. Bunu ince bir zeka ile zamana yayarak yapın, insanlar değişimin gerçek olduğunu kabul etmeye daha istekli olacaklardır. Her zaman değişim talep edin ama bunun hemen olmasını talep etmeyin.

Bunu unutmayın zira arkadaşlarınız sizin dönüşüm sürecinizdeki en büyük şüphe kaynağı olacaklardır. Kötü niyetli olmayabilirler, ama anlamanız gereken şu ki, bu niyet normallik arzusunda geliyor, sizin için en iyisini istediklerinden değil. Eski bir kadın arkadaşınızın sizi ilk defa “hayvan” olarak tanımladığı an, sistem için bir şoktur. Eski benliğiniz alttan alta durumu düzeltmek isteyecektir ama bunu hakaret olarak algılama dürtünüze karşı koymanız lazım. “Evet, hayvanım” diye övünmek, bütün önceki hayatınız başkalarını kızdırmamak / gücendirmemek, hele de sikmek istediğiniz hatunları, üzerine kurulduğu için çok zor gelecektir. İçinizdeki beta için bu mantığa aykırı bir hareket. Size ne kadar sadist gelirse gelsin, beraber olmak istediğiniz kadınları dolaylı olarak kızdırma kapasiteniz, sizi bol bol ödüllendirecek. Fakat içinizdeki beta ile yeni yeni ortaya çıkan alfa arasındaki çelişki, uzlaştırması en zor çatışma olacak. Çoğu erkeğin dönüşüm esnasında çuvalladığı nokta burasıdır ve bunun sebebi de temel olarak bu erkeklerin duygularını kontrol edebilme pratiklerinin olmamasıdır.

Devamı : İçinizdeki betayı öldürmek – II

Çeviri : Kill The Beta

Evli ve mavi haplı

Dün Ekşi Sözlükte kadın siniri ile mücadele başlığında bulunan aşağıdaki entryi görüp (adam siler falan diye buraya tamamını taşıdım), bir tweet attım.

Olay evlilik hayatı ile ilgili ve yazar 40 yaşında. Bu sitenin okurlarının yarısı (48%) 25 yaş ve altında, yüzde 40’ı da 35 yaş ve altı. Bu nedenle çoğunuz daha evlilikten uzaksınız fakat yazıyı mutlaka okuyun ve mavi hap mentalitesi ile evliliğe girerseniz başınıza ne geleceğini görün.

Okumadan önce uyarayım, “eş baskısı nedeniyle acun’un programlarını izlemekten kurdeşen olan arkadaşım var” kısmından itibaren olay dramadan korku filmine dönüyor  :

gençken insan uğraşıyor ediyor durum düzelsin diye ama kırk yaşına gelince hiç çekilmiyor arkadaş.

hanım diyor ki beni sen delirtiyorsun, sana o yüzden bağırıyorum; tamam da arkadaş, benim de öfkelendiğim zamanlar oluyor, bugüne kadar hiç sesimi yükseltmedim sana, saygımızı kaybetmeyelim diye tek kelime argo söz kullanmadım, bu nasıl oluyor? tasvip etmediğim birşey olunca, kılıçdaroğlu modunda “doğru bulmuyorum” diyorum ama tüm evliliğimiz boyunca hiç bir falsom olmamasına rağmen, mesleki kurstan tanıştığım bir bayan sabah whatsapp’tan bir kitap indirimi ile ilgili mesaj atınca benim ne zamparalığım kalıyor, o günahsız kızın ne orospuluğu; kursa hatun bulmaya gitmekle suçlanıyorum, evde sabahın köründe bağırış çağırış kıyamet kopuyor; ağzımı açıp bir şey söylemeye kalksam “zeytinyağı gibi üste çıkmakla” suçlanıyorum; bu nasıl oluyor?

perşembe gecesi evde, cuma sabahı beşe kadar çalışmış, hazırlanıp sekiz uçağı ile antalya’ya gidip duruşmalara girmiş öğleden sonra ankara’ya dönüp toplantıya katılmış, oradan zorunlu bir yemekli çalışmanın ardından gece onbirde yorgun argın eve girmişim; ayağımda on sekiz saattir aynı çorap daha dururken “ben evde çok sıkıldım, bunaldım” diye trip atıp, kavga çıkartmak neden?

bu başlığın ilk entrysi çok doğru; ben dahil biz erkeklerin çok kusuru, günahı vardır elbette; kadına şiddet hiçbir şekilde kabul edilemez ama kadının erkeğe şiddetinin de konuşulması lazım.

çevremde iyi eğitimli, sosyal durumu düzgün arkadaşlarıma bakıyorum; efendi adamların ağzına ediyor kadınlar; buradan elbette kadına kötü davranılsın mesajı çıkmasın ama bir kadın, erkeği eline geçirdi mi kedinin, yumakla oynadığı gibi oynamaktan çekinmiyor arkadaş; hele bir de evlilik olursa önce arkadaşlarından, sonra ailesinden koparmaya, yerine kendi ailesi ve arkadaşlarını koymaya çalışıyor; akşam evde erkeğin istediği dizi bile izlenmiyor; eş baskısı nedeniyle acun’un programlarını izlemekten kurdeşen olan arkadaşım var; karşı çıkmaya kalktığında karısı öyle bir kıyameti koparttı ki çocukcağız sırf ağzının tadı kaçmasın diye yıllardır hafta içi hemen her gece aptal programlardan kendisi aptallaştı.

ortalama türk kızı ve kadınının, evlilik ile tavan yapan, bir erkek ile birlikte olduğunda neler yapması gerektiğine dair çok kötü hazırlanmış bir ön programı var; sevgililik, nişanlılık ve evlilik, kadın için mülkiyet ilişkisi üzerinden yürüyor; erkeği sahiplenmek, onun hayatını sahiplenmek, dünyasını onunla sınırlamak, öyle ki ne kendisi ne de erkek için nefes alacak en ufak bir boşluk bırakmamak; herşeyi birlikte yapmaya çalışmak, erkeğe bir mahremiyet alanı bırakmamak; saat başı arayıp kontrol etmek; sosyal medya hesabı açtırmamak, açtığı varsa sürekli kimlerle arkadaş olduğu ve paylaştıklarını takip etmek (bu arada kendisi ınstagram başta bir yığın sosyal medya sitesinde fink atmak) erkeğin, arkadaşları ile birlikte arada bir vakit geçirmesine engel olmak, es kaza program yapmışlarsa sürekli arayıp mesaj atarak trollemek; sürekli bitmez bir ilgi beklentisinde olmak, yoksa trip atmak; çok mu yazdım? bence az bile.

bizde ne erkek çağdaş bir birey olabiliyor ne kadın maalesef; birey olamayan erkek, kadına fiziksel şiddet uyguluyor, birey olamayan kadın da erkeğe psikolojik şiddet; ikisi de kabul edilebilir şey değil ve özellikle kırk yaşında hiç çekilmiyor.

Eğer evli bir erkekseniz ve evlilik hayatınız buna yakın ise, sizin acilen Skeptico’nun Dırdır serisi yazılarını okumanız lazım. Evlenmeye hazırlanan her erkeğe kitapçık olarak basılıp verilmeli o seri.

Daha önce bir yerde söyledim, Matrix’ten kırmızı hap ile uyandığınızda kendinizi bulabileceğiniz en zor ve acı pozisyon, mavi hapla evlenmiş ve yıllarınızı evli ve mavi haplı geçirmiş biri olarak kendinizi bulduğunuz pozisyondur. Fakat bu pozisyon ne kadar zor olsa da, 60 yaşında bir mavi haplı dede olmaktan daha iyidir.

akşam evde erkeğin istediği dizi bile izlenmiyor; eş baskısı nedeniyle acun’un programlarını izlemekten kurdeşen olan arkadaşım var; karşı çıkmaya kalktığında karısı öyle bir kıyameti koparttı ki çocukcağız sırf ağzının tadı kaçmasın diye yıllardır hafta içi hemen her gece aptal programlardan kendisi aptallaştı.

Şunu okuyana kadar beni en çok şaşırtan erkek, karısı kendisi ile seks yapmadığı halde, hala ona mükemmel bir kadın diyen ve yana yana o kadını tekrar kendisi ile yatmaya nasıl ikna edeceğim diye araştıran erkek tipi idi. Geçenlerde Bettina Arndt‘ın ICMI 2017 Keynote konuşmasını dinliyordum. Kadının Avustralyalı evli erkeklerin seksiz evliliklerinin dramını gösteren kitabını okuyan bir Arjantinli gazeteci, Arndt’ı arayıp şöyle sormuş :

“Avustralyalı erkeklere inanamıyorum. Bizde böyle birşey olsa o erkek hemen kendisine bir metres bulur”.

Bu seksiz evlilik benim başıma gelmedi ama benim böyle bir problemim olsa, hiç düşünmeden karıyı boşama işlemlerini başlatır ve bu arada da gider dışarda seks yapmaya başlardım. Sonuçta Türk Yasalarında seksizlik boşanma sebebi olarak sayılıyor. Ama bu erkeklerin derdi yasa değil zaten, ONEitis ve mavi hap.

Hadi televizyonu kaptırdın diyelim ama yukarıdaki erkeği, hiç sesini çıkarmadan anahtarlarını alıp akşam dışarı çıkmaktan alıkoyan nedir onu da anlamak da zor. Kadın kıyameti koparıyor ne demek? Ya tamam, Türkiye Tekvando Şampiyonu gibi bir kadınla evlisinizdir, kapıya yönelirken uçan tekme ile yere serilir, koltukta kendinize gelirsiniz anlarım. Ama yüzde 99umuz, yanılıp şaşırıp fiske vursa idik yeri öpecek kadınlarla evliyiz. Yani sırf bağırıp çağırma ile duran adam, aşırı mavi haplıdır.

 

Eskiden bu erkeklere kılıbık denirdi ve sayıca azlardı. Sanki şimdi norm bu adamlar olmaya başladı. Bill Burr’un yukarıdaki videoda dediği gibi, bu yazıda yazdığın duruma gelmek için ne yaptın sen arkadaş!

Kadınlar için uğraşmak

Bir süredir kayıp olan Hank Moody, dün sağlam ve ses getiren bir saha raporu ile geri döndü : Saha Raporu – Shit test level : Model. Sanırım, sitenin en çok yorum alan yazısı olan bu saha raporuna gelen bir grup okuyucu yorumu dikkatimi çekti zira sitede çokça gördüğümüz bir yorum tipi bu. Örnek olsun diye Altanus’un yorumunu buraya koyuyorum ama aşağıda yazacaklarım sadece ona değil, bu tip “böyle kadınlarla uğraşmaya değmez” yorumlarına :

Bence bu kadar shit testi çekmeye değmez. Tanrıça bile olsa, bir mekanda 1.5 saat bekletilmek çok büyük terbiyesizlik. Hatta bana göre shit test bile değil, tamamen kızın aptalca davranması.

Ne bileyim, bu kadar uğraşa, bütün bir günün mahvolmasına değmez gibi geliyor bana. Hem 1,5 saat bekletecek haber vermeden, hem mesajlarına adam gibi cevap vermeyecek, mekana gelmeyecek gidecek McDonalds’ta oturacak, yanında arkadaşı ile vs vs, say say bitmiyor, yazarken ben daraldım. Buluşmaya neden arkadaşını getiriyorsun? Ve PMS olmana rağmen buluşmaya neden geliyorsun?

Model veya değil, bu kadar uğraşa değmez gibi geliyor bana, bilemedim.

Bu düşünce 1990 sonrasında doğan nesilde çok yaygın. Daha önce de yazdım, bir üst nesil bu tür kırmızı hap teknikleri gördüğünde genelde “vay lan, tabii ya, kızlar böyle çalışıyor hakkaten, o zaman oyunu böyle oynuyoruz” derdi, şimdiki nesil ise genelde “lan sikerim böyle aşkın ızdırabını, kızlar ego tatmini yapan şımarık yaratıklar ve ben bu oyunu oynamıyorum” tepkisi veriyor. Bunda 1990 sonrası neslinde narsisizmin yaygın olmasının etkisi büyük (evet arkadaşlar, ego sorunu sadece kızlara özgü değil). Ama başka bir problem daha var. Bu ciddi bir problem ve buna orada bir yorumla değil, yazı ile dikkat çekmek istedim.

“Bu kadar uğraşa değmez” öncelikle ilginç bir yorum. Dikkat ederseniz, Hank burda tek gecede yatış kapaması yapmış. Kızla uslu uslu, tek öpücük almadan 5 kez muhallebiciye giden adamın yaptığı yatırımın ve uğraşın 10’da biri bile yok.  Hele hele bir kıza kafayı takan ve kızla tek kere buluşmasa da saatlerce onu düşünen, hayal eden adamın yatırımının yüzde biri bile yok 🙂 Bir de zaten yeni saha raporunda yazdığı gibi orda boş boş da oturmuyor. Yani gece 2 – 3 saat kendi kendine takılmanın uğraş olarak değerlendirilmesi, efor olarak pek mümkün değil.

Bu tür yorumlarda “uğraş” denilen şey, kadın davranışları ve shit test ile uğraşmak aslında. İşte bu görüş de tam olarak feminizmin genç erkekler üzerinde ne kadar sağlam işlemiş olduğunu gösteriyor. Kadın ve erkek aynıymış ve aynı davranırmış gibi konuşuyorsunuz. Ne demek istediğimi anlatayım. İlgiden ve muhtemelen daha 22 yaşında olmasına rağmen yediği düzinelerce pompadan ruhu çürümüş bu zavallı kız iyi bir örnek değil ama her hatun az çok böyle çocukça davrandığı için yine de buradan devam edeceğim.

Johnny DeLusion geçenlerde güzel bir tweet attı :

“Eğer erkekler tanıştıkları kızlara 12 yaşındaki yaramaz kız kardeşine davranır gibi davransaydı. Tüm ilişki problemleri çözülmüş olurdu.”

İşte 90 sonrası doğanların feminizmin eşitlikçilik akımından etkilenmesi tam olarak bu. 22 yaşında bir kızın kız gibi (genelde de çocuk bir kız gibi) değil de, 22 yaşında bir erkek gibi davranmasını beklemek.

Feminizmin ulvi bir amaç olabilecek kadın – erkek eşitliğini özellikle 70lerdeki cinsel devrim sonrası kadın – erkek aynılığına bozması sonucu, toplumda çok yaygın bir propoganda var ve bu da kadın ve erkeğin aynı olduğu yanılgısı yaratıyor.

Eğer “delikanlı adamın delikanlı sevgilisi” olur diyen gay bir erkek değilseniz, elinizdeki malzeme bu arkadaşlar. Kadınlar ve erkekler, hormonal, fiziksel ve zihinsel olarak çok farklılar. Fakat bu basit gerçek, maalesef gençlerin farkında oldukları birşey değil. Bu farkı bilerek hareket eden bir erkek için oldukça eğlenceli olan shit testler, bunu bilmeyen çoğunluk için bir işkenceye dönüşüyor. Çünkü birçok erkek, bu tür bir davranışı bir erkekten gördükleri zamanki gibi davranıyorlar ve sinirleniyorlar. (Şimdi düşünün, kız gibi davrandığı için karşısındaki erkeğin birden ciddileşmesi ve sinirlenmesine maruz kalan kadının hayal kırıklığını ve şaşkınlığını).

Size tavsiyem, geri dönüp Saha Raporu – Shit test level : Model yazısını, Hank’in kıza 12 yaşındaki yaramaz kız kardeşine davranır gibi davrandığı farkındalığı ile okumanız.

Bitirmeden alakalı olduğu için Clojure’un şu yorumunu ekleyeyim :

Merak ediyorum şu Tinder’da takılan kızların takılma amacı ne? Seks mi gerçekten? Ben Tinder’dan yalnızca 1 kızla seks yapabildim. Diğerleri hep öylesine takılıyorum kafasında konuşuyordu. Kimisine göre Tinder’daki kızlar parası olan, yakışıklı elemanlarla buluşup peşlerinden koşmasını sağlayıp egolarını tatmin ediyor ve asla seks yapmıyor. Kimisine göre ise oradaki kızlar seks yapıyor. 

Oraya yorum olarak da yazdım ama, bir kız tinderda tanışıp ego tatmini için buluşmaz. Böyle bir ego tatminini, sadece mesaja bağlayan ve genelde çekici olmayan bazı kızlar yaparlar. Buluşmayı herhangi bir yakınlığa çevirmek erkeğin işidir. Erkeğin bu işine çomak sokmaya çalışarak da onu test etmek kızın işi. Neden? Tarih öncesinden gelen bir oyun bu ve daha önce Seks ve İlişkilerin Temel İlkesi yazısında söyledik : Kadınlar seksin kapı bekçisidir, erkekler ise ilişkinin. O nedenle kadın o kapıyı hemen açmaz, sizi sınar.

Bu olay eğlenceli bir oyun aslında fakat çoğu erkek, yukarıda bahsettiğim eşitlikçi zihniyetten dolayı, bu testleri kibir olarak algıladığı için saçma tepki gösterir ve sonra da kız ego tatmini yaptı sanar.

Ben ne zaman “egolarını tatmin ediyor ve asla seks yapmıyor” duysam, ki çok duyuyorum, orada erkeğin bu feminen beyin yıkaması nedeniyle kaçırıldığu bir fırsat görüyorum. Zira daha önce shit test yazısında söylediğimiz gibi  “bir kadın size shit test yapıyorsa sizinle cinsel ilişkiye girme ihtimali kafasında belirmiş demektir“.

Aklınızdan hiç çıkarmayın, erkekler sadece görsel olarak karşılarında olana bakarak (gençlik, tazelik, güzellik, güzel cilt, memeler, kalçalar ve meme – kalça oranı, vs …) buluşmanın ilk 10 saniyesinde bu kızla yatabilir mi, yatamaz mı anlar (bu kızdan ilişki malzemesi çıkar mı ayrı konu). Bir kadın ise, erkekle buluştuğu anda ilk 10 saniyede bu adamla hiç işi olmayacağını anlar ama eğer bu sonuca varmamış ise erkeği “belki” bölgesine atar ve sınamaya başlar. Neden? Zira kadınların erkeklerde aradıkları şey görsel olarak karşılarında değildir (maskülinite) ve kadın karşısındaki adamın erkek mi, yoksa erkek rolü yapan oğlan çocuğu mu olduğunu anlamasının tek yolu, erkeği sınamaktır. Biz bu sınamaya shit test diyoruz. Alın size kadın ve erkeklerin farklarından biri daha!

(Önemli bir ikinci fark da, erkeklerin görsel öğelerle tahrik olurken, kadınların sözler ile tahrik olmasıdır. Bunu bilmeyen oğlumuz, “belki” bölgesinde iken kendisine savrulan shit testleri, kadını sözel olarak tahrik eden cevaplara çevirmek yerine az önceki gibi ciddileşirse, kendisi önündeki vücuttan tahrik olurken, kadını buzlar kraliçesine çevirir).

Şunu da aklınızdan çıkarmayın, sayıları az olmasa da ciddi anlamda azınlıkta olan psikopatlar haricindeki kadınlar, zerre kadar beraber olmak istemedikleri erkekleri shit test ile dürtüp acı çektirmezler. Yani eğer kadın sizi “belki bu adamla olabilir” bölgesine almasa idi o “ego tatmini” sandığınız davranışları göremezdiniz.

Vaka Çalışması – İyi kızlar da “yaparlar”

İyi kızlar, hiç yakalanmamış kötü kızlardır.

6 yıl önce bir arkadaşıma yaptığım danışmanlıkla ilgili bir vaka çalışması anlatacağım. İşe aldığım ve beraber çalıştığım, Ray isminde iyi bir arkadaşım var. İş arkadaşı olarak tanıştık ama zamanla Ray benim iyi dostlarımdan biri oldu ve kendisinin fişini Matrix‘ten bizzat ben çektim. İyi bir öğrenci idi ama fişten çekilmek için bir dönüşüm sürecinden geçmesi gerekti. Hayat boyu feminen koşullama ile beslenmiş birçok erkek gibi, benim öğrettiklerimi kabul ediyor görünürken, arka planda AFC kafa yapısını gizlice devam ettiriyordu. Ve bu, dönüm noktası gelene kadar devam etti.

Benim haberim olmadan Ray, çekici sayılabilecek bir promosyon kızı ile flörtöz bir “arkadaşlık” kurmuş. Benim HSAO (Hadi Sadece Arkadaş Olalım) reddedilişi ve arkadaşı oynamak hakkında diyeceklerimi bildiği için, bu “ilişkiyi” benden habersiz sürdürmüş. Kızlar birkaç kere “çıkmış” ve ara sıra alkollü iken “öpüşme” dışında hatun Ray’ile arasındaki mesafeyi standart kadın teknikleri ile korumuş : “İlişkiye hazır değilim“, “şu an erkek arkadaş aramıyorum”, “biz arkadaşız”, vs. Fakat kız Ray’i küçük samimiyet havuçları ile 3- 4 ay “ilgi ağında” tutmaya devam etmiş. Şunu da belirtmem lazım, Ray beta diyebileceğiniz biri değil. Fazlaca kadınla birlikte olmuş biri ama bu şirin ve “iyi kız” (en iyi ihtimalle HB7), Ray’in ONEitis‘i haline gelmiş.

Bütün bu süreç, kızın Aaron Lewis’in evet Staind’den) bizim kumarhanedeki solo akustik gösterisinde çalıştığı zaman yaptığı bir tek gecelik ilişki ile duvara toslamış.  Kısaca anlatmak gerekirse, kızımız gece alkolü fazla kaçırınca, Aaron Lewis’in tur müdürü ile klasik “doğru-alfa, doğru ortam, doğru koşullar” durumunda sikişmiş. Kız bunun üstüne de olayı Ray’e anlatma hatasını yapmış ve Ray de kıza doğru olduğunu düşündüğü şekilde yaptığı bunca yatırımdan sonra ihanete uğramış gibi hissetmiş. Bir tarafta doğru kimyasal reaksiyon ile (“eleman seksi idi, ben sarhoştum, olaylar gelişti, nasıl olduğunu anlamadım”) kızı bir gecede siken bir adam var, diğer tarafta ise Ray’in 3 – 4 aylık kişisel yatırımı.

Tabii bu noktada Ray olayı ve olaya giden süreci bana anlattı.  Kız Ray’den deliler gibi özür diledikten sonra ona HSAO reddedişini zeytin dalı olarak uzattı. Cevaben ona yapmasını tavsiye ettiğim şeyi yaptı ve hayatında ilk defa bir kadını öylece bırakıp gitti. Bu, kız için tam bir şok oldu. Bu tepkiyle daha önce hiç karşılaşmamıştı ve tüm kartlar bir anda Ray’in eline geçti. Düzenli olarak barlarda ve aktivitelerde Ray ile “karşılaşıyor” ve “bir kere daha konuşmak” istiyordu. Kız, Ray’in “arkadaşı olmak” için tavırlarında keskin bir U dönüşü yapmıştı.

Ray ile gurur duyuyorum zira geri çekilmenin gücünü farkeden birçok erkeğin aksine, Ray kızın peşinde koşmasından etkilenip HSAO içine girmektense olaydan tamamen çekildi. Aslında halen kullandığı çok önemli bir silahı öğrendi – geri çekilmenin gücü. Aynı zamanda kadınları anlamanın temel prensibini öğrendi : kadının ne söylediğine değil, ne yaptığına bak. Davranışları okumanın önemini öğrendi. 6 – 7 ay kadar Ray’in peşinde koştuktan sonra, kız “arkadaş olmak” için uğraşmayı bıraktı. İleri yıllarda ara ara konuşmaya devam etseler de, işin çerçevesi tamamen değişmişti. Kızın Ray’e, Ray peşinde koşarken hiç olmayan bir saygısı var. Eğer Ray, HSAO’a teslim olsaydı, bu saygı kesinlikle olmazdı.

İyi kızlar

Bu kız her fırsatta “uygunluğunu” göstermeye çalışan ve her sorulduğunda “iyi kalpli bir erkek” aradığını söyleyen biri idi. Promosyon kızı olarak sürekli dışarı çıkan biriydi ama sürekli “elalem ne der”e önem veren biri izlenimini veriyordu. Onunkisi klasik davranışları, söylenenlerden çıkarma vakası idi. Biyoloji sonuçta kendi kendine ikna ettiği şeyleri yendi – cinsellik, biz ne kadar bastırabileceğimizi düşünsek de, kendini göstermeden yapamadı. Cinsellikten soyutlanmış rahipler, ahlak bekçisi Cumhuriyetçi devlet adamları, zamanında Oneitis yaptığınız kardan da temiz kızların hepsinin içinde taşacak doğru zamanı bekleyen bir cinsellik var. FaceBook’dan gördüğüm kadarıyla kızımız şu an, hatunun hipergamisinin ipini koparabilme potansiyelinden zerre kadar habersiz beta kocası ile Montana’da yaşıyor.

Bir erkeğin “iyi kız” olarak algıladığı kadınla ilgili düşeceği tuzaklardan biri de onu bir melek gibi görüp tepesine çıkarmaktır. Beyaz şövalyeler zaten buna hep düşerler ama en sahada pişmiş PUA’lar bile “iyi kızların” kişiliğini keşfetmeye meyillidir. Şirince bir HB8 “iyi kız”, ONEitis reçetesidir zira baştan çıkarılamaz gibi görünür. “Sadece iyi kalpli olsun” söylemi, peri masallarından çıkma bir mükemmeliktedir, yeteri dozda bir saflıkla birleştirirsen, kız Disney masalı dileklerine gönülden inanan bir ilahe haline gelir. Oyunu olan erkekler için o, yeni önüne gelenle yatma paradigmasının sayısız “yollu” kızları arasında nadide bir mücevherdir. Beta beyaz şövalye için kız bir arketiptir – dünyanın pisliğine bulanıp kendisi ile asla çıkmayacak olan diğer kadınlara dönüşmeden kurtarılması gereken masum prensestir. İki tip erkek de, bu masum prenses alfa tur müdürü ile sikiştiğinde aynı şekilde şok olur.

Henüz okumadı iseniz Robert Greene’nin Art Of Seduction (Baştan Çıkarma Sanatı) kitabını okuma listenize eklemenizi şiddetle tavsiye ederim. Bu ufuk açıcı eserinde Greene, baştan çıkaran arketiplerinin profilini çıkarır ve bizim “iyi kız”ın Doğal baştan çıkarıcı olduğunu gösterir : baştan çıkarıcı bir güdüyü maskeleyen çocuksu bir masumiyet. İyi kızı bir azize olarak görmeye meyilli olabilirsiniz, ama bu çoğunlukla hatadır. İyi kız, hipergaminin kendisine çalışması için baştan çıkarıcı şekilde şirin olmak zorundadır. Tüm o azizelik adayları, daha iyi opsiyonları gözden geçirene kadar kenarda tutmak için vardır, ya da bizim promosyon kızında olduğu gibi, birden karşısına çıkan alfa deneyimini yaşamak için.

İyi kız oyunu, erkeklerin meyilli olduğu “Kaliteli Kadın” mitini oynama üzerine kuruludur. Erkekler böyle kadınların, duvara toslamadan bir erkek kapama peşinde koşan soğuk, kibirli ve şirret kevaşeler sürüsünün içinde, nadide çiçekler olarak var olduklarına inanırlar. Bakire bir azize ya da Babil orospusu değildir bu kız, bu ikisi arasında bir şirinedir. Kız sadece HB 7 – 8 seviyesindedir, tanrıça HB9 değildir, yani gösterip de vermeyen bir ulaşılabilirlik imajına da sahiptir. Bütün bunlar onu idealize edilmiş, gayet dayanıklı bir ONEitis yapar.

Her erkeğin öyle ya da böyle bir oyunu olduğu gibi, kadınların da kendilerine has oyunları vardır. Feminen gerçeklikte yaşadığımız için, kadınların oynadıkları oyunlar yapay sayılmıyor. Bunlar sadece kadınların doğal hali, kadınların anlaşılmaz yaratıklar olması miti gibi. İyi kızı diğer kızlardan ayıtan özellikler bile hala feminenin sosyal normları içinde oluşur. Oyunun bilge oyuncusu erkekler kendileri için neyin çalıştığını bilirler, ama aynı zamanda kadınların kendileri üzerinde oynadıkları oyunların da farkında olmalıdırlar. Amused Mastery (Eğlenceli Ustalık) Prensibinin en önemli özelliklerinden biri, aslında ustalığa eğlenmek için sahip olmaktır. Şifreli konuşuyorum gibi görülebilir ama kadın oyunundan ne beklenmesi gerektiğini bilecek kadar deneyimli olmak, onun üzerinde ustalaşmak ve bu oyunla karşılaşınca oyunla gülüp eğlenebilmek.

Mesela, kadın oyununun pratik amacı, hipergamiyi maksimize etmektir. Bu kadın oyununun temelidir. Bunu bilerek, kadınların sizin üzerinizdeki tüm baştan çıkarma metodlarına karşı eğlenceli bir tepki bulabilirsiniz. İyi kız da hala alfa aramaktadır, ve fırsat bulduğunda, iyi kız postunu atıp o alfayla sikişmeye hazırdır. Bir iyi kızla ya da onun kızkardeşlerinin tüm oyunları ile karşılaştığınızda, nihai amaçlarının ne olduğunu bilerek başlayın

Çeviri : Good girls “do”

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.