1.78 cm boyunda, kel ve 50 yaşında bekar bir erkek. Henüz evlenmemiş … Böyle girince “yazık lan …” demek geliyor içinden ama amcamız Jason MOTHERFUCKING Statham (JMS). Maskülinitenin boyu, saçı ve yaşı nasıl önemsizleştirdiğinin yeryüzü temsilcisi. Bu amcamız, 2010 yılından beridir kız arkadaşı olan Rosie Huntington-Whiteley ile (çıkmaya başladıklarında Jason Statham 42, Rosie Huntington-Whiteley 22 yaşında idi) hayatından memnun görünüyor. Kel istemem, 185 altı erkeğe bakmam diyen kızlarla çıkamaz ama. Çok da sikindeydi o kızlar 😀
JMS’yi buraya ara ara taşıyoruz zira kız arkadaşıyla hep maskülin pozlar veriyor. Biri de aşağıdaki. Illimitable Man bu fotoğrafa “bir erkek kız arkadaşıyla böyle poz vermeli” diye yorum yazmıştı. Donald Jr. örnek almalı 🙂
Tamam, eğer erkek kadından bir 8 – 10 yaş veya daha fazla büyükse bu tür bir ilişki liderliği ve eğlenen ustalık yakalamak zor değil. Zaten 20li yaşlarının ilk yarısındaki gençlerin problemlerinden biri de kız arkadaşları ile aralarına koyabilecekleri yaş farkının sınırlı olması.
JMS, klasik pozu kusursuz veriyor :
Kalçadan – omuza kadına bitişik fakat kadından öteye dönmüş vücut.
Hatunu kollarıyla sarmış ama hatuna dönük olmayan vücut.
Kadın kendisine hayranlık ile bakarken uzağa bakmak (eski Türk aile fotoğraflarındaki babalar gibi uzağa bakmış).
Fotoğraftaki kadın ABDli gazeteci Megyn Kelly. Tipik narsisist, cinsel devrim sonrası ortamın ürünü bir bimbo. Fotoğrafta ise oldukça mutlu görünüyor. Sanki fotodan biraz önce iş görmüşler gibi. Bu fotoğrafta ciddi alfa alametleri var. O nedenle bu senaryoya inanmaya eğilimliyim.
Aranızdaki bazı merdümgirizler “adam kısa lan, Megyn’i düdükleme şansı yok” (kadın 1.68 boyunda) diyor eminim. Bu siteye gidip geliyorsanız, hiç mi bir şeyler öğrenmediniz? Alfa erkeklik fiziksel yapıdan çok çok daha fazlasıdır. Kısa erkekler ortalamada uzun erkeklerden daha avantajsız olabilirler ama eğer bunu kişilik temelli çekicilik öğeleri ile telafi ediyorlarsa richter ölçeği ile 8-9 şiddetinde vajina sarsıntıları yaratabilirler. Bu oğlumuz da kadından kısa ve genç. Üniversite öğrencisi. Bu tip narsisist bir kadınla bu pozu vermesi kendisi ile ilgili bir şeyler söylüyor.
1) En bariz alfa alameti eli. “Havada asılı el”in tam tersi. Adam, sahiplenme kavrayışı ile kadını omuzundan tutmuş.
2) Alfa Erkek – God Mode ve Alfa erkek – Steve MOTHERFUCKING McQueen mode yazılarında değindik. Adamın vücudu ileriye, kadından öteye dönük. Kameraya bakıyor. Kadını kavramış ama ondan öteye dönük. Kadına eğilmemiş. Bunun şu aşağıdaki damadın geline tamamen teslim olmuş vücut dili ile karşılaştırın. Kafasını kadının saçlarına gömmüş, tüm vücudu ona dönük. İkisi yüzlerini birbirine dönük olsalardı belki belki romantik bir poz derdik ama kadın tabii ki kameraya ve adamdan öteye bakıyor. Tek artı nokta kızın adama doğru yaslanmış olması ama o da bu elemana ilerde çok iyi bir boşanma aukatı dilememizi engelleyemiyor.
3) Kadına umarsızca vücudunu yaslamış, kadın da aynı şekilde. Kalçadan omuza aralarında boşluk yok.
4) Adamın kemeri. Sanki tuvaletteki hızlı seksten sonra fotoya yetişmek için aceleyle bağlanmış gibi.
Başlıktan da anlayacağınız gibi bu çalışmadaki bulguların birçoğu kırmızı hap ilkeleri ile uyumlu. Ama değinilmesi gereken başka yönler de var. Bu çalışmayı ele almadan önce hatırlatmak isterim ki kadınların bu korumacı davranışları, araştırmacıların “çekici eşler” diye tanımladığı durumun etrafında şekilleniyor. Kadından kadına değişen bu çekicilik algısı, benim analizimin de temelinde yatan düşünce.
Kadınların başka kadınlarla kurduğu arkadaşlıklar hem fırsatlar hem de potansiyel tehditler oluşturmaktadır ve eşlerini kaybetmek de bu tehlikelere dâhildir. Hemcinsleriyle arkadaşlığın yararlarını artırmak ve maliyetlerini azaltmak isteyen kadınların eşlerini koruma yoluyla bunu gerçekleştirmesini tavsiye etmekteyiz. Kadınlar, başka kadınların eşlerini elinden alma potansiyeli olup olmadığını gösteren sosyal işaretlere dikkat ederler. Biz de bu çalışmada böyle bir işareti değerlendiriyoruz: başka kadınların doğurganlığı. Erkekler yumurtlama dönemindeki kadınları çekici bulur; aynı şekilde bu kadınlar da çekici erkekleri arzularlar. Dolayısıyla yumurtlama dönemindeki kadınlar diğer kadınların romantik ilişkileri açısından tehdit oluşturabilir. Yapılan 4 deneyde evli veya ilişkisi olan kadınlara yumurtlama ve adet dönemindeki farklı kadınların fotoğrafları gösterilmiş ve deneklerin yumurtlama dönemindeki kadınlardan pek hoşlanmazken adet dönemindeki kadınlara böyle yaklaşmadıkları gözlemlenmiştir. Ancak bu eğilim sadece eşleri çekici olan kadınlarda görülmüştür. Yumurtlama dönemindeki kadınların fotoğrafına bakan bu kadınların kendi eşlerine olan cinsel isteği de artmıştır. Bu bulgular, kadınların diğer kadınların doğurganlık işaretlerine dikkat ettiklerini ve eşlerini bu kadından korumak için çeşitli yollara başvurduklarını (söz konusu kadınları dışlamak, eşine normalden fazla ilgi göstermek vb.) göstermektedir.
Bu çalışma daha en başından iki kırmızı hap düşüncesini doğruluyor: CPD’nin pasif korku oyununa etkisi ve adet döngüsünün bir kadının cinsel arzuları ile yumurtlama dönemindeki cinsel cazibesini artırma çabasına etkisi.
Çiftlerin kendi CPD ve eşlerinin CPD’nin farkında olmasının erkekler ile kadınlar arasındaki ilişki dinamiğinde oynadığı role ve bu durumun ilişkinin sağlamlığını nasıl belirlediğine daha önce değinmiştim. İşte yukarıdaki çalışma da bu dinamiğin altında yatan sebepleri gözler önüne seriyor. Çünkü bir birey eşinin CPD’ni ne kadar yüksek görüyorsa koruma güdüsü de o kadar yüksek oluyor. Eş koruma güdüsü, hem bireylerin CPD hem de sosyal ortamdaki diğer insanların CPD’ne göre şekilleniyor.
Dolayısıyla bir kadın başka kadınların eşini arzuladığını gördüğü anda harekete geçmektedir. Örneğin, kadınların yarısından fazlası eşi olan bir erkeği arzuladıklarını ve eşi olan erkeklerin yüzde 80’i de başka bir kadının hedefi olduklarını belirtiyor. Bu erkeklerin neredeyse yarısı da bu kadınlarla “işi ileri götürdüklerini” kabul ediyor. Bu yüzden kadınların eşlerini korumaya çalışması mantıklı bir davranıştır.
Okuyucularım lütfen bu çalışmanın giriş ve sonuç kısımlarını okusunlar. Tabii ki bazı kadınlar erkeklerin kendilerine gösterilen ilgiyi yanlış anladığı konusunda ısrarcı olacaklardır. Bu da kadınların en temel amaçlarından birine hizmet eden bir sosyal gelenektir: İnandırıcı reddetme. Erkeklerin egoist ve salak oldukları için kadınlardan gördükleri ilgiyi yanlış anladıkları fikri ne kadar yaygınlaştırılırsa kadınların gösterdikleri ilgiyi inkâr etmesi için o kadar rahat olur. Erkeğin ilgi gösteren kadını beğenmemesi veya başka bir kadını tercih etmesi durumunda ise kadın bu kez de reddedilişini örtecek bir bahane elde etmiş olur.
Tarih boyunca erkekler eşlerini başka erkeklerden korumak için bir yerlere kapatırken (örneğin haremler) kadınlar da benzer şekilde eşlerini potansiyel avcılardan uzaklaştırmışlar ve rekabetin getireceği maliyetleri önlemeye çalışmışlardır. Bu strateji, kadının potansiyel tehditleri tespit edebilme becerisine bağlıdır. Kendini ve eşini potansiyel avcılardan (yani diğer kadınlardan) uzak tutmaya çalışan bir kadın, kocasının sadakatini kontrol alsa da başka kadınlarla kuracağı dostluklardan vazgeçmektedir.
Söz konusu çalışma, kadınların eşlerini yüksek CPD’li diğer kadınlar (yani seksi buldukları kadınlardan) ve yumurtlama dönemindeki kadınlardan örtülü bir biçimde korumaya çalıştıklarını gösteriyor. Bu durum, bir kadının kıyafet, süslenme, ses tonu, koku, cinsel yakınlık gibi yumurtlama dönemi göstergelerini bilinçaltında sezebildiğini ve aynı zamanda hemcinsleriyle arkadaşlıklarını bozmadan “yüksek değerli” cinsel yatırımlarını korumak için örtülü yöntemler geliştirdiklerini gösteriyor.
Böylece kadınların diğer kadınlardan gelecek hafifmeşrep davranışlara karşı tetikte olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. Ancak yumurtlama döneminin mesajları bazen çok ince olduğu için kadınlar açıkça sergilenen “hafifmeşrep” davranışların ötesine geçen işaretleri de fark edecek şekilde evrim geçirmiş. Kadının kendisinden daha yüksek CPD sahibi eşini korumasının evrimsel açıdan önemi de burada yatıyor. Bu hassasiyet kadının psikolojik yapısının parçası.
Ayrıca, bir kadın kendisini ve eşini sürekli olarak sosyal ortamlardan uzaklaştırmaya çalışıyorsa uyumsuzluk ve anaç olmamakla suçlanarak kötü bir arkadaş gibi görülebilir. Bu durum kadının hemcinsleriyle arkadaşlık kurmasını zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda eşi tarafından da zor, geçimsiz, güvenilmez ve kontrol delisi olarak görülmesine neden oluyor. Yani bir taraftan kadının diğer kadınları uzaklaştırması sonucunda hemcins arkadaşlığından elde edeceği faydalar azalırken diğer taraftan kendi sosyal ortamına girmesini izin verdiği kadınlara eşini elinden alması için fırsat ve motivasyon sunmuş oluyor.
Bu eş koruma güdüsünü, güzel kadınların dolu likör sektöründe çalıştığım evlilik dönemim ve kırmızı haptan haberimin olmadığı 20’li yaşlarımdaki ilişkilerimde de gözlemlemiştim. O zamanlar kız arkadaşlarım kıskançlık yaptığında “hatun milleti manyak işte” deyip geçerdim. Ancak nedense bu kıskançlık krizleri benzer zamanlarda ortaya çıkıyordu. Eşinizin veya sevgilinizin kıskançlık yaptığı, sizinle zaman geçirme isteğinin arttığı veya size karşı cinsel açıdan daha yakın olduğu dönemler size garip geliyor olabilir. Bir kadının sizi diğer kadınlardan koruma çabası, kadın gözündeki CPD’nizin en temel göstergesidir. Çünkü bir kadın ancak “çekici bulduğu” adamı korumaya uğraşır.
Bu bilgiye sahip olmak kırmızı hap farkındalığı açısından önemli; çünkü kadına sormadan CPD açısından nasıl bir konumda bulunduğunuzu kolaylıkla anlarsınız. Bir kadının gözündeki çekicilik, daha doğrusu alfalık, seviyeniz onun kendi CPD’ni nasıl gördüğüyle alakalıdır. Uzun ilişkide erkekler çoğu zaman bu dengeyi kaybederek yanlarındaki ortalama kadından daha iyisini bulamayacaklarını düşünmeye başlıyor. Düşük CPD sahibi kadınların yüksek CPD’li erkeklere karşı sıkça oynadığı bir oyun vardır: Erkeği diğer kadınlardan korumak için değersiz biri gibi göstermek. Bu değersizleştirme çabası, erkeği triple sindirme, azarlama veya başka kadınlara bakmakla suçlama şeklinde baş gösterebilir. Böylece kadın yüksek değere sahip bir erkeğin kendini sınırlamasını ve sürekli olarak düşük değerli karısına/kız arkadaşına yaranmaya çalışmasını sağlar.
Şimdi bazı okuyucular feminizm odaklı bir sosyal düzende kadınların zaten uzun süreli maddi rahatlığa sahip olduğunu ve nafaka, çocuk desteği gibi imkânlarla ellerini güçlendirdikleri için kocalarını koruma gereği duymayacaklarını düşünebilir. Ancak kadınların psikolojik yapısı henüz bu noktaları hesaba katacak kadar evrim geçirmedi. Her ne kadar maddi durumları garanti altına alınmış olsa da güvende olduklarını hissettirecek işaretleri görmek istiyorlar.
Pasif Korku Oyunu
Peki, kadınların bu koruma içgüdüsünü kendimiz için kullanmak adına nasıl bir bilgiye dönüştürebiliriz? Bu sorunun cevabını yukarıda verdim zaten. CPD’nizi yükselterek kadına karşı pasif korku oyununu başlatmış oluyorsunuz.
Korku oyunu meselesini gündeme getirdiğim için bana öfke duyanlar oldu. Sürekli olarak bunun manipülasyon ve kadınla erkeğin arasındaki güveni yıkacak bir yöntem olduğunu söyleyip duruyorlar. Ancak bu kişilerin (özellikle de kadınların) fark edemediği nokta şu: Çoğu ilişkide korku oyunu o ya da bu şekilde oynanıyor. Hem erkeğin hem de kadının eşini koruma içgüdüsüyle çeşitli davranışlar sergilemesi, bilinçaltında karşı tarafa yaptıkları yatırımı kaybedeceklerine dair bir korku olduğunun ve sürekli olarak CPD’lerini değerlendirdiklerinin bir kanıtıdır.
Böyle bir olayla karşılaşan erkeklere tavsiyem, yumurtlama dönemindeki korku oyununun işaretlerine dikkat ederek bu durumu eşlerinde bir arzu yaratmak için kullanmalarıdır. Tabii bu dediğim mavi hap zihniyetine taban tabana zıt; çünkü çoğu erkek koruma davranışı sergileyen bir kadının korkularını bastırma ve rahatlatma yoluna gidecektir. Ancak rahatlık ve aşinalık gerçek arzuyu öldüren ve kadının yüksek CPD’nizden ötürü sizi elde tutmak için sevişme isteğini azaltan unsurlardır. Zaten kadın rahatça elinde tutabildiği bir adam için neden rekabete girsin ki?
Yumuşak veya pasif korku oyununun püf noktası, bu oyunları kullanabileceğiniz fırsatlara karşı dikkatli olmak ve gereken durumlarda kadının korkusunu üstü kapalı ve dolaysız bir şekilde tetiklemektir. PUA’ların bu konudaki güzel taktiklerinden birisi de neg atmak veya başka bir deyişle iltifat ediyormuş gibi görünüp dalga geçmektir. Böylelikle kadının egosu biraz da olsa normal bir seviyeye indirilir ve kendisini erkeğe beğendirmek için uğraşır. Pasif korku oyununda da benzer bir mantık vardır.
Kadınların “çekici” buldukları eşlerini koruma içgüdüsü bu oyunu oynamak için güzel bir fırsat sunar. Başka kadınlar sizinle flört ettiğinde bunu değerlendirin, sosyal değerinizi kanıtlayacak durumları kaçırmayın ve kadın sizi korumak istediğinde onu sadakatinize ikna etmeye çalışmayın. Bazen geri adım atmanız gerekebilir; ancak hemen ölümsüz aşkınızı kanıtlama derdine düşmeyin. Kadının içinde bulunduğu çerçeveyi her daim hatırlatın. Unutmayın, kadın size layık olmak istiyor. Bu çabayı elinden alırsanız onun gözündeki değerinizi de kaybedersiniz.
Geçen yazımda tek eşli dönemin öncesi ve sonrasında uygulanabilecek çeşitli korku oyunlarını ele almıştım ve bu da gündeme getirdiğim en tartışmalı konulardan biri olmuştu. Kadınlar korkunun oyunun faydasını erkeklere hatırlattığım için beni kötülüyor; erkekler ise bana destek çıkmalarına rağmen bu korkuyu açıkça kullanmanın geri tepebileceği endişesiyle bir tereddüt yaşıyorlar. Onlara hatırlatmak istediğim şey, ortalama bir ilişkide korku oyununun gerçekten kaçınılmaz olduğudur; çünkü İlişkilerin Temel Kuralından ötürü korku zaten tüm ilişkilerde önemli bir faktördür:
Bir ilişkide en güçlü taraf, en az umursayan taraftır.
Daha önce kırmızı hap dünyasında da defalarca belirtildiği üzere, en güvenli ilişkiler erkeğin kadından 1-2 CPD puanı daha üstünde olduğu ilişkilerdir. Bu dengesizlik, kadının erkeğe bağlanmasını sağlayan asıl güçtür ve yumuşak veya pasif bir korku oyunuyla da kadına gösterilebilir. Bu korkunun kökeni, kadının duygusal, fiziksel ve maddi kayıplarını aklına getirmesinde yatar. Korku oyunu ne kadar pasifse kadının bu korkuyu hissetmesi de o kadar kademelidir.
Yumuşak Korku Oyunu
Eşimle birlikte geçenlerde 49 yaşında bir kadınla sohbet ettik. Beraber gittiğimiz spor salonundaki danışma masasında duruyor, dolayısıyla yakından tanıdığımız bir arkadaş. Yaşına göre çirkin sayılmaz, fiziksel açıdan gayet güzel bir vücudu var. 20’li ve 30’lu yaşlarında erkekleri peşinde koşturduğunu tahmin etmek zor değil. Ancak şimdilerde 50’ye merdiven dayadığı halde Duvar sonrası pişmanlık yaşamak yerine kendi kendine umutlanmış gibi görünüyor. Bunun kulağa garip geldiğinin farkındayım; ama nedense yakın gelecekte “iyi bir adam” elde etme “şansı” olduğu konusunda gayet iyimser. Geçmişte sevgili olduğu serseri alfa erkekler konusunda son derece dürüst ve dobra konuşuyor, aralarında evlenip daha sonra boşandığı biri de var. Aslında içinde bulunduğu duruma nasıl düştüğünün farkında olan kadınlardan birisi; geçmişte yaşadığı hipergamik hayatının sonuçlarına katlanıyor ve hatalarını kabul ediyor.
Spor salonuna farklı zamanlarda gitsek de genellikle sabahı tercih ediyoruz. İşte böyle sabahların birinde danışma masasındaki arkadaşımız bize şöyle dedi:
“Sizi gerçekten çok seviyorum, inanın bana. Her gün önümden bir sürü insan gelip geçiyor ama sizi ne zaman görsem sizinki gibi bir ilişkim olacağına dair umudum artıyor. Birbirinizle öyle uyumlusunuz ki senin gibi bir adamla tanışıp böyle bir bağ kursam diye içimden geçiriyorum.”
Bunları tam dışarı çıkmak üzereyken duyduk. Kişisel hayatıyla ilgili birkaç şey daha söyledi ama galiba gururum okşandığı için o anlattıklarına pek odaklanamadım. Arabayla eve dönerken eşim yüzüme baktı ve “Sonum onun gibi olmadığı için o kadar mutluyum ki!” dedi. Ses tonu beni son derece şaşırtmıştı. “İyi ki ben öyle değilim, bu yaşta onun durumunda olmak çok korkunç.” Onaylamak için başımı salladım, eşim benim sık sık dile getirdiğim Duvar sonrası kadın davranışları analizlerimden birini daha yapmamı bekliyordu. Daha sonra gözleri dolarak hayatımda duyduğum en güzel iltifatlardan birini etti: “Umarım kızımız da senin gibi bir adamla evlenir.”
Bunu duymak gerçekten iyi hissettiriyor. Şimdi soracağım soru size çok alakasız gelebilir ama yaşadığım kısa gurur anından sonra kendi kendime düşündüm: Böylesine saygı görüp takdir edilmek güzel ama eşim eğer arkadaşımızın şu anki durumunu görmeseydi beni takdir edecek farkındalığa ulaşır mıydı?
Yaşadığım bu olay, sosyal kanıtın ne kadar güçlü olabileceğinin bir göstergesiydi. Eşimle olan ilişkimize ve evliliğimize dair aşkımdan ve sadakatimden bir şey kaybetmedim; ancak bu durumun anlaşılması için illa doğru yerdeki doğru adam olmam mı gerekiyordu? İşte bu durum yumuşak korku oyununun bir türüydü. Erkeğin çaba göstermesini gerektirmeyen, sadece gerekli şartların ortaya çıkmasıyla oluşan bir korku oyunu…
Kadınlar yanındaki erkeği bir süre sonra çantada keklik görmeye başlar ve başka bir kadın olaya dahil olmadan da erkeğin değerini anlayamaz. Benzer şekilde, bir kadın bir yerde gördüğü erkeğin değerini yanındaki kadınların ona davranışından ölçer. Ayrıca diğer kadınların içinde bulundukları durum da bir erkeğin karısı ve uzun dönemli sevgilisi için bir sosyal statü göstergesidir. Bu durumun varlıklı kadınlar için daha farklı işlediğinin farkındayım; ama böyle bir dinamik kesinlikle mevcut. Kadınların erkeklerin yaptıkları fedakarlıkları takdir etme güdüsünden yoksun olduklarını daha önce defalarca belirttim; bu takdir duygusunu ortaya çıkaracak tek olay, başka bir kadının o evli veya uzun ilişki içerisindeki kadına yanındaki adamın değerini hatırlatmasıdır.
Kademeli Korku Oyunu
Kadınlar CPD’nin tepe noktasına çıktıkları zaman korku oyunu karşısında istenilen tepkiyi pek vermezler. Çünkü bu dönemlerde giden bir sevgilinin yerine yenisini bulmak işten bile değildir. Bu dönemlerde duygusal yatırım yaptıkları uzun süreli ilişkileri olsa bile kaybetme korkusunu bilinçaltının derinliklerine itmeyi bilirler. Ancak Duvara yaklaşmaya başladıkça bu kaybetme korkusunun yerini güven korkusu almaya başlar. Tabii bu güvenin çeşitli biçimleri mevcut: finansal, duygusal, psikolojik ve ruhsal güven. Hatta kendine saygı da bir kadının güven ihtiyaçları arasındadır.
Kadının CPD’nin yüksek olduğu dönemlerde erkekler kendi potansiyel değerlerinin ileride bir kadın için ne anlam ifade edeceğinin farkında değillerdir. 20’li yaşlardan 30’lu yaşlara geçişte kadının CPD’si düşmeye ve erkeğinki yükselmeye başladığı zaman erkek korku oyununun önemini pek fark edemez. Çünkü “hayallerindeki kızı” kaçırmamak istemektedir. Kadının amacı ise oynadığı hipergami kumarında ucuza gitmemektir.
Kadın Duvara çarpıp yaşlanmaya başladığı ve erkek CPD’nin zirvesine çıktığı zaman ise yumuşak korku oyununun ilişkideki rolü değişmeye başlar. Kadının fiziksel cazibesini yavaş yavaş azaldığı için bilinçaltına kaybetme korkusu ve güven sağlayamama endişesi yerleşir. Belki görünürde bu korkuyu yansıtmaz ama her geçen yıl bunu daha da hissettirecek işaretler gözüne çarpmaya başlar.
Kadınlara bu korkuyu hatırlatmak zalimce görünüyor farkındayım; ama bu yazıyı yazmaktaki amacım bu değil. Kadınların yaşadığı yumuşak korku oyununun farkına kolay vardığım için ilişki oyunumu biraz daha hassas şekilde oynamaya gayret ediyorum. Ancak her şey ortadayken de bu dinamiğin kadınların hayatının farklı dönemlerinde oynadığı rolü görmezden gelmenin bir anlamı yok.
CPD ile ilgili yazmaktaki temel amacım, erkeklerin hayatın belli dönemlerindeki kadın davranışlarını kolayca tahmin etmesini ve böylelikle gördükleri işaretlere dayanarak oyunlarını ona göre planlamasını sağlamaktır. Yumuşak korku oyununa kadının verdiği tepki, uzun dönemli ilişki ya da evlilikte erkeğin kendi çerçevesini kadına başarıyla kabul ettirmesi gibi görünebilir. Hatta bu tepki hayatta takdir görmeye pek alışmamış erkeklerin hoşuna da gidebilir; ancak bu takdirin KİME yapıldığına bakmaktan çok NEDEN yapıldığına bakmayı unutmamak gerekir.
Hepimizin başına gelmiştir. Bir kızla ilişkiye başlarız, fiziksel samimiyet, birlikte vakit geçirme, kafaların uyuşması vs. her şey süper gitmektedir. Ama ilk aylardaki flört döneminin tatlı anlarından sonra ne olursa kız birden soğur. O iki-üç ay önceki cilveli hatun gider, yerine çift kapılı no-frost bir buzdolabı gelir. İşte Rollo Tomasi de böyle durumlara düştüğümüzde hatunu yeniden ateşlemek ve daha da önemlisi bu durumlara hiç düşmemek için uzun ilişki ve evlilik düşünen her erkeğin temel silahı olacak korku oyununu öneriyor. Reyizden dinleyelim.
Erkeklerin özellikle uzun ilişkilerde kadınları manipüle ederek bir korku hissi yaratmasına yönelik olumsuz yorumları görünce bu dinamiği daha ayrıntılı bir şekilde ele almaya karar verdim. Peki, nedir bu korku oyunu meselesi? Uzun ilişkilerde çerçevenizi sağlam tutmak için bir kadında korku uyandırmanız önemlidir. Doğal olarak kadınlar da bu kontrol mekanizmasının açıkça ortaya konulmasından rahatsız olup korku oyununu kötülüyor. Korku oyunu, adından da anlaşılacağı üzere, erkeğin aşkını kaybetmekten korkan kadının uğrayacağı duygusal, finansal, ailevi ve şahsi felaketleri düşünerek yaşadığı korkuya dayalıdır. Kadının bu şekilde açıkça korkutulması, erkeğin çeşitli şantajlarla kadının özgüvensiz yanını kullanarak onu köle haline getirmesi gibi anlaşılıyor. Ancak bu tür duygusal kaygıların arasında kaybolan gerçek, korkunun bu tanımdan çok daha geniş olması ve erkeklerin zannettiği gibi dramatik bir yapıda olmamasıdır.
Korkunun Farklı Yüzleri
Jim diye çok iyi bir arkadaşım var, 37 yaşına yeni girdi. Sevdiğim bir adam. Ama pek yüzüne bakılacak bir adam da değil. 30 yaşında kendini tamamen saldı. “Kazara” bir hamilelik sonucu doğru olanı yapma kaygısıyla erken yaşta evlendi. Böylelikle fırsat penceresini kapatarak değerlendirebileceği diğer tüm seçenekleri çöpe atmış oldu. Karısı ikinci doğumdan sonra kendini tamamen salıp adeta bir plaj topuna döndü, gerçi Jim de aynı durumdaydı. Aslına bakarsanız tekrar ortamlara akması zor bir şey değil ama Jim’de bunu yapma hevesi yok.
Şimdi siz Jim’in bu durumunu öğrendikten sonra onun bir ilişkide korku oyununu kullanacak son erkek olduğunu düşünüyorsanız haklısınız. Zaten Jim gibi adamlar hanımlarının kendi kendine oynadığı korku oyunundaki habersiz figüranlar. Jim iyi bir dış görünüşe sahip olmadığı ve oyundan bihaber olduğu için kadınların ilgisini çekemeyecek durumda; ancak ailesine inanılmaz ölçüde iyi bakan bir adam. Bir hukuk firmasında programcı olarak ter dökerek ailesine ekmek getiriyor. Tek başına karısının hemşirelik okulu masraflarını karşılıyor. Ayrıca çok da ilgili bir baba ve evdeki tamirat işlerinden falan da çok iyi anlıyor. Tüm bunlara rağmen Jim’in karısı cadalozun teki, kocasına sürekli dırdır ediyor. İşin kötüsü bu huyu kızlarına da bulaştırmış ve onlar da babalarına aynı anneleri gibi dırdır etmekten geri durmuyor.
Tüm bu saldırgan tavırlarına rağmen Jim’in karısı bu hayatta tanıdığım en kıskanç kadınlardan biri. Kocasının nerede olduğunu öğrenmek için zırt pırt arıyor, hatta arada sırada striptiz kulübüne gittiğinden (Jim böyle bir yere daha hayatında adım atmadı) veya başka bir kadınla ilişkisi olduğundan şüpheleniyor. Bu paranoya öyle bir noktaya vardı ki Jim gibi bir adamın başka bir kadın tarafından kapılacağına inanmak cidden komik. Ama işte korku oyunu dediğimiz ve gerçekleşme ihtimali çok zayıf olsa da kadında rahatsızlıkla birlikte bir rekabet endişesi uyandıran durum tam da bundan ibaret.
“Ben onunla rekabet edemem…”
Tanıdığım hastalık derecesinde kıskanç olan kadınlardan bazıları, amatör vücut geliştiricilerin eşleri ve sevgilileriydi. Bunlara erkek kardeşimin eski sevgilileri de dâhil. Bu kadınlar, hatta kendisi spor yapanlar bile, eğer aşırı derecede özgüvenli değilse yanındaki adamın başka kadınlar tarafından nasıl arzulandığına dair işaretler gördükçe yeni kontrol taktiklerine başvurur. Ortada bir işaret bulunmasa bile adamın arzulanabilir bir erkek olması kadındaki kıskançlığı çıkarmaya yeterlidir. Yüksek statülü bir adamın tek aşkı olsalar da içlerindeki bu korkuyu bastırmayı başaramazlar.
Kadınların porno izleyen erkeği aldatan erkekle bir tutması da bu düşüncenin ürünüdür. Erkekleri daima hastalıklıymış gibi göstermeye çalışan ve boşanırken para koparıp “Ye, Dua Et, Sev” filminin senaryosuna(*) benzer bir hayat yaşamak isteyen kadınlar için bu zaten kolay bir bahane. Ancak burada kaçırılmaması gereken nokta, kadınların o filmlerdeki porno yıldızlarının fiziğine sahip olamayacaklarını ve yine oradaki fantezileri de asla gerçekleştiremeyeceklerini bilmeleridir. Bu durum korku oyununun kadınların bilinçaltında nasıl bir yer tuttuğunu açıkça gösteriyor. Erkeğin cinsel fantezileri o filmlerle benzer olsun veya olmasın kadın kendini rekabetteymiş gibi hissederek adamın aşkını kaybetmekten korkuyor.
Korku Oyunları
Erkeklerin bir kadının rekabet kaygısından yararlanarak uzun süreli ilişkiyi kontrol etmesi fikri, tabii ki feministlerden büyük bir eleştiri alıyor. Ancak bu düşmanlığın altında yatan sebep, çaktırmadan uygulandığı durumlarda korku oyununa dayanmak bir kadın için zaten zorken bu açıkça uygulandığı zaman kadın için iyice katlanılmaz olmasıdır. Bu bağlamda korku aslında bir kadının Duvara çarpmaya yaklaştıkça yeni bir yağlı kapı bulma ihtimalinin düşmesinden ötürü karşısındaki adamı kaybetmekten korkmasıdır. Boşanma durumunda kadınların sağlam para koparmasını sağlayan feminist yasaların temelinde de bu korku vardır. Bu öylesine güçlü bir korkudur ki başarısız bir evlilik veya hamilelikten sonra kadının yine paralı bir koca bulamama ihtimalini telafi etmek için hukuki garantiler verilmesi gerekmiştir.
Sosyal değerinizi göstermek ve yanınızdaki kadının arzusunu artırmak için diğer kadınlarla ara sıra flörtleşmenizi tavsiye etsem de bu rekabet endişesi oluşturmanın tek veya en iyi yolu değildir. Başka bir kadınla açıkça flört etmek bu endişeyi artırır; ancak işin püf noktası erkeğin sıradanlaşan hayatında ufak bir değişim yaparak kadının hayal gücünü tetiklemesidir. Yani bu taktiğin amacı kaybetme korkusuyla kadını yıldırmaktan ziyade kadın erkeği artık sıradan ve çantada keklik görüp başka kaynaklardan ilgi aramaya başlamışken erkeğin hala değerli olduğunu ona hatırlatmaktır.
Korku oyunuyla bu hayal gücünü tetiklemek için bazen tek yapmanız gereken spor salonuna gitmektir, daha iyi giyinmeye başlamaktır, işyerinde terfi almaktır, iş seyahatine çıkmaktır, günlük yaşamınızı değiştirmektir, oyun zihniyetini benimsemektir, eski veya yeni bir arkadaşla buluşmaktır, kadına esprili ve ukala bir şekilde takılmaktır. Yani onun hassas noktalarını kaşımaktır. Çoğu kadın bir erkeği ömür boyu köle etmek için amının yeterli olduğunu düşünse bile kadının CPD’nin düşmesi ve erkeğin özgüven kazanması sonucu bu denge bozulur. Kadın da böylece kaybetme korkusunu kontrol edebilmek için yeni programlar geliştirmeye çalışır. Mesela yurtdışındaki bir fuara gitmeden önceki gece karınız sizinle çatır çutur sikişiyorsa bahsettiğim program devreye girmiş demektir. Çok şey yapmanıza gerek yok; en ufak değişimler bile işinizi görecektir. Hatta çoğu zaman korku oyununu başlatan siz değil kadın olacaktır.
Kadınların bastırmaya çalıştığı kaybetme korkusunu uyandırmak yerine hafifletmek için daha anlayışlı yöntemler kullanmak da isteyebilirsiniz; ama bunlardan bahsetmeye gerek yok. Zaten çoğu erkek bu yöntemleri uyguluyor, yani sürekli olarak sevgililerine ve eşlerine nasıl aşık ve sadık olduklarını belirtiyorlar. Mesela Jim de bu şekilde karısını sakinleştiriyor.
Açıkça söylemek gerekir ki kadınların büyük bir çoğunluğu bu durumun aleyhlerine kullanılmasına izin vermeyecek kadar sağlam bir konumda. Zaten bu kaygının ortaya çıktığı durumlar da yukarıda bahsettiğim uç örnekler için geçerli. Her ne kadar öyle olduğum sanılsa da Dark Triad taktiklerinin kullanılması taraftarı değilim. Bunlar yanlış taktikler olduğundan değil; sadece oyun doğru oynandığı zaman bunlara gerek bile kalmıyor. Sadece uç durumlarda Dark Triad uygulanabilir. Böyle gerekli durumlarda da erkek zaten kadının çizgiyi geçtiğinin farkında olmalıdır.
Özetle, uzun ilişkide kadının aşk ve bağlılığını garanti altına almak sizin görevinizdir; ancak kaybetme korkusu kadının içinde hep var olacağından bu konuda ASLA ideal bir seviyeye ulaşamayacaksınız. Öte yandan rahatlık ve samimiyet de bu güvenceyi sağlayamayacak. Kadın geminin sallanmasını istiyor, çünkü böylelikle yaşadığının farkına varıyor.
Evet arkadaşlar önceki yazılarımdan bilen vardır ben Secret Child fakat bundan sonraki yazılarıma Ames Profondes ismiyle devam edeceğim. Yazılarımıza değer verip paylaşan Erkek Adam Blogu yöneticilerine ve zaman ayırıp yorum yapan kişilere teşekkürlerimi sunarak başlamak istiyorum.
Red Pill’le yeni tanışmış veya yeni tanışacak olan insanlara bir konuk olarak söylemek istediğim şeyler olacak. Bu felsefeyle ilgili yapılan yanlış yorumları da açıklayacağım. Ben de kırmızı hapı yeni yutmuş sayılırım. Bundan öncesinde farklı platformları da okuduğum oldu ama Red Pill bunların arasında olaya en doğru ve gerçekçi yaklaşımı sunan platform. Özellikle Erkek Adam Blogu’nda yer alan çeviriler önemli derecede bir bilgi birikimi bunun değerini bilin. Asıl değinmek istediğim şey bazı sözlüklerde The Red Pill felsefesini olur olmadık şekilde eleştiren ve yanlış anlayan insanları ciddiye almamanız. Önce eleştirilere cevap verip devamında yeni tanışanlara ve tanışacak olanlara temel bilgileri verip bu camianın amacını sade bir dille açıklayacağım. Elon Musk’ın başarılarını bile çürütmeye ve eleştirmeye çalışanlar varken bu camianın eleştirilmemesi garip olurdu. Bu bizleri şaşırtmıyor açıkçası.
Sözlüklerdeki eleştirilerin içinden en çok dikkatimi çeken “ The Red Pill felsefesi psikopat insanları savunup bize alfa gibi gösteriyor. ” yorumuydu. Bu arkadaşımız olayı çok yanlış anlamış ve olaya sadece bir açıdan bakmış. Sözlükte yazılan onca bilgiden bu çıkarımı yapması ayrı bir olay. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Red Pill’in burada anlatmak istediği şey Alfa niteliklerine sahip olan kişilerin beta kişiler tarafından saldırıya maruz kalması ve Alfa niteliklerine karaktersiz damgası vurulmaya çalışılmasıydı. Sürekli uydu erkek olarak kalmış , meriçliğin zirvesine ulaşmış ve iyilik ayağına yatıp kadınları pusuda bekleyen kişilerin ortamda bir Alfayı farkettiği zaman onu karalama kampanyasına başvuracağı gerçeği değişmiyor. Sonra bu kişiler tarafından Alfa kişimize psikopat damgası vuruluyor. Neden ? Çünkü bu beta kişimiz onun üstünlüğünün farkında ve onu karalamaktan başka bir çaresi olmayacağının farkında. Eleştiren kişi de büyük bir ihtimalle online ve MMO oyunlarla bilgisayar başında vakit öldürüp sözlüklerde ona buna sallayıp eksi basan bir kişidir. Kadınların uydusu olmaktan çıkamamış, Friendzone yapraklarının arasında yuvarlanan panda olmaktan kendisini alıkoyamamış devamında da hatalarını kabullenmek yerine suçu başka şeylere yüklemiş ve hatalarını düzeltmek adına hiçbir şey yapmamış insanların saçma yorumlarını ciddiye almayın. Olaylara tek açıdan bakmayın. Asıl anlatılmak istenen şeye odaklanın. Sen de online oyun bağımlısı olan, boş vakit geçiren biri olabilirsin fakat önemli olan bunlardan kurtulmak için çaba göstermen ve hatalarını kabullenmen. Eğer buradaysan bir şansın var.
Dikkatimi çeken ve genel olarak yanlış anlaşılmalara sebep olan diğer eleştiri de Red Pill’in kadın düşmanı olarak gösterilmesi ve kadınlara orospu damgası vurduğununiddia edilmesi. Bu yönde eleştirilere birkaç yerde rastladım. Yine bazı kişilerin olayı yeteri kadar anlamamış olmasından kaynaklı bir durum. Şimdi şuna bir açıklık getirelim. Red Pill kadın düşmanı değildir ve kadınlara orospu damgası vurmaz. Red Pill’in anlatmak istediği şey kadınların ve erkeklerin doğası gereği farklılıkları olduğudur. Yani Feminizm diye ortaya çıkarılan akıma karşıdır ki bu konuda Red Pill çok haklı sebepler sunuyor. Erkekler ve kadınlar farklıdır. Bu bir gerçektir. Feminizm konusundaki başlıkları iyice okuyun ve olayın özünü kavrayın. Red Pill kadınlara orospu damgası vuruyormuş buna çok güldüm. Lan bir kız kendisine kötü davranınca ya da başka erkelerle takılınca direk orospu damgası vuran insanlar çıkıp bir de böyle bir yorum yapıyor. Bu kişilere ithafen şunu demek istiyorum: Sayın a*ına koyduklarım ! Red Pill kadınlara orospu demiyor. Kadınların doğası en iyi eşi seçmeye eğilimli olduklarını söylüyor. Yani bir erkekte temel olarak aradıkları şeylerin güce ve duygusal dayanıklılığa dayandığını anlatıyor. Duygusal olarak çökmüş, kendine bile saygısı olmayan gücünü kaybettiğini hissettirmiş erkeği kadın ne yapsın? Gidip Youtube’da müziklerin altına “ Aga bee ” veya “ Sigara paketten çıktı yanayım mı abi dedi. ” yorumlarını yapan veya bu tür yorumlara like atan erkeği kadın ne yapsın? Bu tür erkeklerle ilişki yaşayıp bu seviyesizliğe mi insinler? Bu camiayla yeni tanışmış olan insanları bu konuda iyice düşünmeye davet ediyorum.
Bu camiayla yeni tanıştıysanız özellikle “ iyi biri olmak ve iyilik “ kavramını doğru bilmeniz gerekiyor. Bizim toplumumuzda bu kavram çok yanlış anlaşılıyor. Kızın götünden ayrılmayıp ne dese onaylayan ve kızın hataları karşısında duyarlı davranan veya öyle olmaya çalışan bir kişi iyi biri değildir fakat bu kişiye yıllar boyunca iyilik ve iyi biri olmak kavramı toplum ve arkadaşları tarafından bu şekillerde lanse edildiği için bu kişi gerçeği göremiyor. Gerçeğin farkına varsa da bu durumdan vazgeçmiyor. Bu kişi uydu erkek ve meriç diye adlandırdığımız türlerdendir. Erkek Adam Blogu’nda Uydu ve Meriç erkeklerle ilgili bir sürü yazı mevcut ama kısaca bu konuya değindim ki blogdaki yazıları okumadan önce temel bir oluşsun. Kız sizi açıkça kullanıyor ve “ Sen çok iyi birisin. “ ayaklarıyla sizi elinde tutup sizi umutlandırıyor. Lan sana böyle dese ne olacak? Sen kız ne dese onaylıyorsun. Kızı kaybetme korkusundan kendi fikirlerini söyleyemeyecek kadar acizsin. Kendi fikrini söylemek yerine her boku kıza sorup onun fikirlerini önemsiyor ve uyguluyor ayağına yatıyorsun. Senin kendine saygın yok kız sana nasıl saygı duyacak? Kız zaten sana saygı falan duymuyor sadece iyilik kavramı üzerinden senin betalarını coşturuyor haberin yok. Kısacası iyi biri olmakla aptal olmak arasındaki farkı bilmelisin. Burayla yeni tanıştıysan ilk bilmen gereken şeylerden biri bu. Bu durumlarda ne yapılması gerektiği de blogda mevcut.” ONEities “ ve “ En büyük hata : O çok özel kadının peşinde koşup durmak “ başlıklarını iyice okuyup kavramalısınız.
Son olarak Red Pill’in amacını iyi kavrayın. Bu konuda yazılmış şeyler var ama yine de değinmekte yarar var. Sözlüklerde ve başka platformlarda Red Pill’i sırf kadın tavlama taktiği olarak lanse eden insanlar var. Bu tür insanlara şunu söylemek istiyorum: Onca yazıdan ve bilgiden çıkardığın sonuç bu mu s*kik? Bu camiayla yeni tanışan arkadaşlar. Red Pill’in temel amacı size hayatın gerçeklerini gösterip bunun karşısında güçlü olabilmek için yapılması gerekenleri göstermektir ve hayatta statünüzün, kendi benliğinizin ve başarılarınızın kadınlardan önce geldiğidir. Red Pill herşeyden önce size disiplinli olmanın ve ulaşabileceğiniz en verimli halinize nasıl gelebileceğinizin yollarını anlatır. Bunlarla birlikte kadın ve erkek arasındaki farkları her yönden inceleyip sizlere göstererek farkındalığınızı arttırır. Sosyal konulara değinir. Özellikle bazı başlıkları okuyup bazılarını okumamak gibi bir hata yapmayın. Olayları gerçekten anlayabilmek için her başlığı ayrıntısıyla okumanız lazım yoksa bazı şeyler oturmaz. Buradaki tecrübeli insanlar her ne hata yaptıysanız bundan dönebilmeniz için size yollar gösteriyor ve deneyimlerini paylaşıyor. Buradaki çoğu insan sizin hatalarınıza benzer hatalar yapmış ve bunlardan ders çıkarıp güç almış insanlar. Sonuçta yumruk yemeden yumruk atmayı öğrenemeyiz. Bunlardan yararlanmak sizin elinizde ve bu camiayla tanışmanız bile sizin için büyük bir fırsat. Gidip kızlarla tanışma eğitimi setlerine ve internetteki saçma kitaplara onlarca para döken aptal insanlardan olmayın. Bu camianın değerini bilin. Bir sonraki yazımda Türkiye’de online oyun bağımlılığına ve bunun yol açtığı durumlara değineceğim.
Günümüz modern toplumunda birçok erkek aşağılık duyguları yaşıyor ve ben bu aşağılık duygularını “tamir edecek” bir program yaratmaya çalışıyorum.
İlkel egemenlik hiyerarşisinde, alfa erkek en tepede oturup istediği herşeye sahip olurken, daha alt rütbeli maymunlar ona itaat edip onun emrinde yerlerini alırlar. Evrim egemenlik hiyerarşisini, daha alt rütbeli maymunlarda endişe duygusu yaratarak dayatır. Sosyal kaygı, kendilerini hiyerarşinin alt katmanlarında hisseden bireylerin, alfa erkeği kızdıracağını düşündükleri şeyler yaptıklarını düşünmeleri ile, endişe hissetmelerinin sonucudur.
Bu erkeklerin kadınlar da dahil karşılaştıkları birçok hayat problemimin temelinde, kendilerini egemenlik hiyerarşisinde aşağıda hissetmelerinin yattığına inanıyorum. Bu sorunlar, zorbalığa maruz kalma, yenilgilerle dolu bir geçmiş, iyi aile ve arkadaşlık bağlarının olmaması ve birçok şekilde ortaya çıkabilir. Kaygı (hem genel hem de sosyal kaygı), depresyon, kadınlarla başarısızlık, sosyal izolasyon, özsaygı, motivasyon eksikliği, bağımlılıklar, kendine zarar veren davranışlar, aşağılık kompleksinin belirtileridir. Bilinçli ya da bilinçaltında aşağılık duygusu hisseden erkekler genellikle kadınlara yürümekten korkarlar, karşılığında bir şey almadan kendilerini kullandırırlar, çatışmadan korkarlar ve genelde kendilerini diğer insanların altında / alçağında görürler.
Bildiğim kadarıyla, şu an tanımlamakta olduğum spesifik problemi çözmek üzere internette yayınlanmış tam bir program yok (eğer varsa lütfen bana haber verin). Terapi yeterli değil zira terapist problemi doğru tanımlasa bile (ki bu nadirdir), “hasta” ağırlık kaldırmaya, meditasyona, kendini geliştirmeye ve sosyal ortamlarda pratik yapmaya başlayana kadar iyileşmeyecektir.
Aşağılık duygusu hissetmek oldukça yaygın. Aslında hepimizin şu ya da bu şekilde aşağısında olduğumuz birileri olduğu için, herkes değişik oranlarda da olsa bu duyguları hisseder. Bu devirde zaten kitle iletişim araçları hiç durmadan, yaptığımız her şeyde bizden daha iyi insanların olduğuna dikkatimizi çekip duruyorlar. Burada zorluk, genel olarak aşağılık duygusu hissetmeye karşı sağlamlaşmaktır. Ben bir grup kibirli göt herif yaratmaya çalışmıyorum – tek istediğim şey, başka bir erkeğin sizden daha iyi olmasının, sizin ondan “aşağıda” olduğunuzu hissetmenize neden olmaması. Bu erkek, (genellikle) eğer yeterince çalışırsanız ulaşabileceğiniz seviyede biri sadece.
Aşağıdaki, programımın ilk taslağı. Burada amacım, kişinin yapması gereken ve herkesin yapabileceği “asgari olması gereken” adımları oluşturmak. Bu nedenle, “ağırlık kaldırmak” kısmında, bir kişinin tüm ana kas gruplarını haftada bir kere çalıştırması gerektiğini söylüyorum. Bence bundan daha fazla spor yapmalısınız, ama amacım asgari yapılması gerekenleri yazmak. Bu listeye bir sürü başka şey koyabilirsiniz ama ben herkes için gerekli asgari, tartışma gerektirmeyen ve kişiye özel olmayan şeyleri koydum. İnsanların günlük çizelgelerinin öngörülemez değişikliklerle dolu olduğunun farkındayım. Bu nedenle tüm tavsiyelerimi haftalık bazda yazdım. İdeali, herkesin her hafta için yapılacak işler listesi oluşturması ve işleri yaptıkça listede işaretlemesi.
Bu konunun uzmanı değilim. Bu nedenle de insanların “kesinlikle asgari oranda gerekli” şeyler konusundaki düşüncelerini merak ediyorum.
Programı 4 ayrı adıma ayrıldım. Bu adımlar, kronolojik olacak şekilde tasarlandı ama hepsi aynı zamanda paralel yapılacak şeyler. Mesela, insanlarla yüzyüze gelmeden önce kendinizi sevmeyi öğrenmeniz lazım ama insanlarla yüzleşme aşamasında ve sonrasında da kendinizi sevmeye devam etmeniz lazım.
Bu program, rehberden çok dini bir şey. Bundan kastım şu : Bu programı okuyup “çok enteresan, bunu birgün deneyeceğim” demek yerine, hemen işe koyulup sürekli uygulamaya başlamanız ve o hafta ne hissederseniz ya da nereye gidiyor olursanız olun uygulamanız. Bu programda asgari zorunluluklar listesini oluşturma sebeplerimden biri de kimsenin bir bahane ile uygulamadan kaytarmamasını sağlamak ya da hemen başlamalarına engel olacak birşey listelememek.
Ve son olarak şunu söyleyeyim, bu bir “harika erkek” olma programı değil. Programın çok spesifik bir hedefi var – aşağılık duygusu hissetmeyi engellemek. Birçok beta erkek ve aşağılık duygusu hisseden insan günümüz toplumunda çok başarılı insanlar ve itaatkar özellikleri çoğu zaman profesyonel hayatta sahip oldukları bir değer.
Eski sevgiliyi geri kazanma konusunu 2 kısımda inceleyeceğiz: Daha kolay olan ayrılık öncesi eski sevgili olmadan hemen önce gidişatı tersine çevirme ve ayrılık sonrası.
Eski Sevgili Olmadan Hemen Önce
Bir erkeğin kadınların davranışlarına değil de sadece dediklerine bakmasının en fazla zararlı olduğu zamanlardan biri de ilişkinin son haftalarıdır. Birçok erkek, davranış okuyamadığından ya da okuduklarını doğru yorumlayacak cesaretleri olmadığından, pat diye terk edildiğini sanır. Oysa kadınların resmi olarak eski kız arkadaşınız olmadan yaşadıkları kısa bir geçiş dönemi vardır. Eğer illa ayrılmamak istiyorsanız, kızın fikrini değiştirmek için bu dönemde kısa bir şans pencereniz var.
Bir kadınla ne kadar süredir birlikte iseniz o kadın size o kadar fazla “ben yakında gidiyorum” mesajı verir. Çoğu kadın 2 yıllık ilişkiyi bir gecede bitirmez (bitirenini gördüm ama bunlar sayıları az ve gittiğine ilerde sevineceğiniz rahatsız insanlardır); 2 yıllık bir sevgili, size en az bir ay “ben gidiyorum” sinyali verir. Senin görevin Jim, bu tehlike sinyallerini yakalamak ve ona göre tavır almaktır. Seks sıklığının azalması ve kızın sekse isteksizliği tabii ki bir alarm. Ama asıl alarmlar kadının aramalarınıza ve mesajlarınıza geç ve eskiye nazaran soğuk cevap vermesidir. Sizi aramayı çok azaltması hatta bırakmasıdır. Gülerken gözleri de gülüyor mu? Bu da bir sinyal. Kızların ses tonları da asla yalan söylemez : kız mutlu iken sesi müzik gibidir, kedi iken sesi kız çocuğuna döner, azdığında nefesi kesilir gibidir ve size saygısı bittiğinde tamamen monotonlaşır. Yaptıklarınızın ona batması (gözlerini küçümser şekilde çevirmesi, onaylamaz manada şeyler söylemesi ya da sesler çıkarması, dırdır, vs …) bir başka işarettir. Eğer size enteresan sorular soruyor ve konuşma garip yerlere gidiyorsa, bu da bir alarm. Aslına bakarsanız, kendinizi kandırmazsanız ve kızların davranışları ile söylediklerinin ağızlarından çıkandan daha önemli olduğunu yakalarsanız, bu tür ipuçlarını hissedersiniz. Eğer “Merve’ye birşey oldu, eskisi gibi sıcak değil” diyorsanız, 90% doğrudur.
Kadının bu tür davranış değişikliği, hatunun sinsiliğinden olmaz. Bir bocalama dönemi olur. Eğer tabii siz inanılmaz feminenleşmemişseniz (mesela “o çok sevdiğim küçük parmaklım saçlarını her duştan sonra kuruttuğum” gibi). Normalde dedim zira günümüzde erkekler o kadar betalaşabiliyor ki, hatrı sayılır sayıda erkek, yenisi bulunmadan terk ediliyor. Yanlızlık bu adamlarla çıkmaktan daha iyi!
Neyse, bu geçiş döneminin farkına varmak işin yarısı. Bunu yakaladığınız an ise tamamen soğukkanlı davranmanız gerekiyor. Önemli birini ya da bir şeyi kaybetme ihtimaliniz yüzünüze çarptıktan sonra kafanıza üşüşecek hain duygusallıklara karşı koymanız lazım. Eğer bunlara karşı koyarsanız, hala kazanma ihtimaliniz var ama karşı koyamazsanız, kazanma ihtimaliniz SIFIR! Kazanmak mı istiyorsunuz (kaybetme ihtimali olsa da), duygusallaşıp (ve siz nasıl kendinizi kandırırsanız kandırıp pratikte “beni terk etme” diye yalvarmak olan şeyler yapıp) kaybetmeyi mi?
Şimdi yapmanız gereken şey : Kadının sizinle ilişkisine olan şüpheleri kesinleşmeden HEMEN BAĞLANTIYI KESİP ULAŞILMAZ OLUN! Sahayı terk eden siz olmalısınız! Kadını arayıp ayrılın demiyorum, kaybolun! Tamamen değil ama yüzyüze görüşmeyi minimuma indirin. Kızı aramayın ya da mesaj atmayın. Kız ararsa kibar olun, neşeli olun ama uzun uzun konuşmayın. ASLA ONUN HAYATINI ARAŞTIRMAYIN! Yanılıp şaşırıp buluştuğunuzda gördüğünüz saçma hareketlerine gülün. Ve HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ DAVRANIN. Sakın ha ilişkinizin geleceği ile ilgili konuşmaya çalışmayın.
Eğer kadın sizin soğuduğunuzu sezerse, ayrılık sonrasının daha iyi olacağına dair inancı kırılabilir. Zira bu inancın büyük kısmı bilinç altında sizin onun peşinden geleceğiniz ya da en azından bir süre onu bekleyeceğiniz inancı üzerine kuruludur. Siz daha el altında ve değersiz olansınız ama öyle iseniz neden değersiz biri gibi davranmıyorsunuz? Sizin onu elde etmek için çabalamanız, o sizden soğuyunca onu ısıtmak için eksta romantik hatta arabesk olmanız lazım gelmez miydi? Ha siktir yoksa siz daha değerli misiniz? Kendisi seksi, sıcaklığı, kediliği ve muhabbeti soğuttuğu için sizi kaybetmekte mi? Bunun sonu her zaman olmasa da kadının kendi değerlendirmesini sorgulamasına ve size geri dönmesine sebep olacaktır. Burada Oyununuza devam edin. Kesinlikle oyununuzu ele vermeyin : yani kızın size soğuduğunu bildiğinizi asla belli etmeyin. Asla bu konuda konuşmayın.
Feminen öncelikle beyni yıkanmış bir erkek (çoğunluk) bu konuları konuşmaya meyillidir. Açık iletişimin ilişkinin temeli olduğu yalanına inanan bu erkek, açık iletişim ile babayı alır.
Yukarıdaki ideal tepkiyi vermek zordur. Bitmesini istemediğiniz bir ilişkinin bitmek üzere olduğunu bilmek, ancak ciddi duygusal güce sahip bir erkeğin dayanabileceği bir baskıya neden olur. Bu baskıyı azaltmanın yollarından biri, asla Disney masalı hikayelerine kanmadan, böyle bir ayrılığın ihtimalini her zaman bilerek yaşamaktır ki, olay bu aşamaya geldiğinde sadece yakalayabilmekle kalmayın, şaşırmayın da.
Öncelikle şunu kabul edin ki, aksine duygusallaşır ve arabeskleşirseniz şansınız sıfır iken yukarıdaki gibi davranırsanız şansınız 100% değil. İstatistiki bir sonuçla karşı karşıyasınız, size düşen iyi oynamak ve beklemek.
Peki Kız Zaten Ayrıldı Ne Yapacaksınız? İletişimi Kes Kuralı (No Contact Rule)
Çoğu insan bu yazıyı sevgilisi ayrıldıktan sonra okuyor. Bu durumda ne yapacaksınız?
Ayrılık anında hemen şunu söyleyerek kabul edin : “Seni seviyorum ve ayrılmak istemiyorum ama tamam, ayrılalım. Eğer fikrini değişirirsen beni ara.”
Ve hemen buhar olun. Kızı asla aramayın, mesajlamayın, mümkünse görmeyin. Sosyal medya takibi, like atma, vs … yapmayın. Whatsapp veya Insta storylerini izlemeyin. Onun için siz buhar oldunuz gittiniz.
Kızın size ulaşım kanalları ise açık olsun. Ama siz bu no contact evresini kız sizi arayana kadar onu aramayacaksınız. Kız sizi aramazsa siz onu aramayacaksınız. Gerekirse aylarca.
Siz hemen kendi hayatınıza odaklanın, başka kızlara yazın, arkadaşlarınızla buluşun. Kız sizin için yok. Doğum günü, özel gün, annesi ölse bile aramıyorsunuz.
Araştırmalar gösteriyor ki, terk eden kişinin ayrılıktan sonraki ilk 1 – 3 hafta hissettiği şey rahatlama. Çoğu erkek bu evrede geri dön diye yalvararak, ağlayarak, kavga ederek vs … kızın içinde aslen varolan ama bir iki hafta hissetmeyeceği özlemi ve sevgiyi SIFIRLIYORLAR. Böylece rahatlama evresi geçince ortaya çıkabilecek özlem ve nostaljiyi kendi elleri ile bitiriyorlar.
Ama yanlızlık ve nostalji duyguları, eğer yeni bir dal yoksa, ayrılmanın 3. haftasında tavan yapıyor ve artık kızın görmezden gelemeyeceği bir noktaya geliyor. Kızın zaten gelecek olan bu nostalji ve yalnızlık hissini, arada kızı araya araya bastırmazsan yangına çevirirsin. Gerçi ayrılıktan ayrılığa değişir bu süre. Örneğin 3 hafta da olabilir 3 ay da. Genellikle ilişki ne kadar mutlu ve uzun, ayrılık ne kadar acısız ise o kadar kısa sürer.
Kız sizi aradığında nazik, ikiniz hakkında olmayan kısa muhabbet yapın. Kız zaten genelde “çoook pişmanım lütfen bana dön” diye aramayacak. Eğer kaybolduysanız, sizin tarafınızdan reddedilme ihtimali olduğundan genelde basit bir “merhaba nasılsın” ya da “dün markette mango gördüm, seni hatırladımö nasılsın” (abiniz bunu bizzat duymuştu), “tshirtüm sende mi kalmış” gibi dolaylı bir şey olacak.
Sakin, neşeli, flörtöz olun. Unutmayın, ayrılık size koymadı hatta şu an kendinize odaklandınız sizin için iyi bile oldu. Ve yine ERKEK olduğunuzu unutmayın. Siz kayasınız. Sevecen ama sağlam. Sağlam ve güçlü bir baba gibi düşünün kendinizi. O nedenle sinirlenmeyin, “nasıl olabilirim, terk ettin bir de soruyor musun?” gibi ezik çıkışlar yapmayın, duygusallaşmayın, karşı tarafa şuçluluk hissettirmeye çalışmayın.
Mesajlaşıyorsanı ileri – geri 5 hafif mesajı geçmesin. Mesaj arkadaşı durumuna düşüp saatlerce mesajlaşmayın veya konuşmayın. Hem kızı kovalamış gibi olursunuz, hem kızı sıkarsınız hem de kendinizi friendzone’a atarsınız.
Size tavsiyem siz kızı uzun süredir aramıyor ve buhar olduysanız ve o sizi arıyorsa kendinize güvenin ve kız benimle buluşmak istiyor diye varsayın. Zira 80% durum bu. Kadınlar erkekten liderlik beklerler, çok az kadın çıkıp “buluşalım mı” der.
Kısa mesajlaşmanın sonunda “senden haber almak güzel. Buluşalım, ne zaman müsaitsin?” gibi bir şey söylersiniz. Kabul ederse buluşma ayarlayın ve sanki yeni bir kızmış gibi kur yapın. O mesajlaşmayı orada kesin. Buluşmaya kadar mesajlaşma olacaksa kızın başlatmasını bekleyin, flört edin ama süper uzatmayın. Hatun sizin hala kendisine ilginiz var mı onu yoklayacak ama ilginizin onun ilgisinden çok daha yukarda olduğunu düşünürse soğuyabilir.
Eğer hatun buluşmak istemezse “tamam fikrin değişirse bana haber ver, kendine iyi bak” deyin ve konuşmayı bitirin. Ve yine tamamen aramayın ve sormayın. Kız büyük ihtimalle 3 – 14 gün içinde bir daha arar. O zaman da aynı şekilde mesajlaşın ve buluşma teklif edin. Buluşma teklifini kabul etmezse, yine kısa kesin. 2 kereden fazla buluşma teklif etmeyin. Ondan teklif gelirse buluşun. Ama sürekli öylesine arıyorsa kısa kesin. Bir süre sonra ya buluşmak isteyecektir ya da aramayı bırakır. Bu süreç boyunca kibar ve neşeli olun.
Bazen hatun buluşmayı kabul eder ama son anda eker. Bu durumda ne yapacaksınız? “Lan kaltak, neden gelmedin lan buluşmaya” ya da “yaaa Necla neden böle yapıyorsun, çok üzüyorsun beni neden böyle zalım” gibi abuklamayacaksınız tabii ki. “Buluşmak güzel olurdu ama sorun yok.” Buluşmama bahanesi eğer bir işinin çıkması ise “Zamanın uygun olursa ve buluşmak istersen bana mesaj at”. NOKTA. Yeni buluşma teklif etmeyin. Ve yine buhar olun.
Eski kız arkadaşı geri döndürme olayı zordur, emek ister. Bu sinir harbine çok az erkek dayanabilir. O nedenle zaten size gidin kendinize yeni bir kız bulun diyorum. Ama yok ben Necla’yı istiyorum diyorsanız Necla mutlaka ama mutlaka opsiyon olsun. Yeni kadınlarla buluşmayı ihmal etmeyin! Zira ilişkiyi Necla bitirdi ise başlatmak için iş yapması gereken o. Siz ayrılığın acısından iyileşip, yeni ve daha iyi bir hayata yürüyün. Yeni kızlar ile buluşun. Bırakın yukarıda yazdığım gibi o size ulaşıp durdurmaya çalışsın.
Ve arkadaşlar friendzone’un en berbatı, eski kız arkadaşın friendzone’a sokması olayı. Bunu konuşmamız lazım. Eski kız arkadaşınız sizi friendzone’a atmak isteyebilir. Sizi terk eden o olsa da sizin hayatınızdan çıkmanızın açtığı boşluk onun için acılı olacaktır. Özellikle de buhar olduysanız. Bu nedenle sizi hayatında tutmak isteyebilir.
“Seni kaybetmek istemiyorum, arkadaş kalalım lütfen.” (Meali Seni yeni birini bulana kadar kaybetmek istemiyorum, arkadaş kalalım (ve bana seni unutmam için destek ver) lütfen.)
Kabul etmeyin. “Teşekkür ederim ama hayır. Ben seninle romantik ve fiziksel olarak görüşmek istiyorum, bu arkadaşlık işi benim için yürümez. Ama ilerde fikrin değişirse ve arkadaşlıktan fazlası aklına yatarsa bana haber ver.” deyin ve yine buhar olun.
Bazılarınız bunu kıza elini göstermek ya da zayıflık olarak algılayabilir. Ama unutmayın, siz bir erkek olarak bir şeyi istiyorsanız onu açıkça belirtip daha azına boyun eğmeyeceğinizi söylüyorsunuz burada. Buna çerçeve denir, zayıflık değil. Özellikle de birçok erkeğin zayıflık göstererek arkadaşlığa razı olduğunu düşünürseniz.
Ve son olarak arkadaşlar, eğer hatun sizi aldattı ise, o hatundan kız arkadaş materyali olmaz. Eğer onu geri kabul ederseniz ona “beni aldatman mühim değil, bir daha aldatabilirsin” mesajı verirsiniz. Aldatma varsa o iş bitti. Acı da olsa erkek olup acı ilacı yutun ve önünüze bakın.
Bütün bu yazdıklarımın, terkedilen tipik bir erkeğin yapacaklarının tam tersi olduğunu farketmişsinizdir. Tipik bir erkeğe bunları yapmak mantıksız gelir. Ayrılık sonrası genelde yapılanlara bakalım :
-Konuşarak veya mesajla kızı ikna etme çabası : İstediğin kadar cool olmaya çalış,kıza beni terk etme diye yalvarmaktır. Kıza vereceği tek mesaj, sizin sandığından da beta olduğunuzdur ve ne kadar doğru bir karar verdiğinin onaylanmasıdır. Özellikle ayrılığın ilk haftaları sonradan çökecek olan özlemin tersine rahatlama olduğundan, o evrede bu çabalara girerseniz, sonradan başlayacak özleme dönemini kendi ellerinizle öldürürsünüz.
– Uzun bir ayrılık sonrası maili : Yapmayın! Yukarıdakinin daha tescilli versiyonu. Ben o kadar alternatifsizim ki, oturup bu maili yazmaya mesai harcıyorum.
– El yazması mektup ya da şiir: Yaaa napıyorsunuz ya!
– “Seni benim kadar seven çıkmayacak ve geri geleceksin ama o zaman çok geç olacak” arabesk cooluğu : Favorimdir. Memleket sınırları içinde çok yaygındır. Feminen fantazisi Türk filmlerinin ve dizilerinin vazgeçilmezi. Gerçek hayatta beyler bu arabeskliğin anlamı açıktır. Bir kızı, hayatına giren en ezik ve en feminen erkek en çok sever. Bana sorarsanız bunu yazan adamı terk eden kız, kendisi için çok hayırlı bir iş yapmıştır. Bir de tam o anda olay sizin onu ne kadar sevdiğiniz değil, onun sizi ne kadar sevdiği olayı!
-Kendi hayatını salmak, dondurmak: Arkadaşlarından uzaklaşır, aktivitelerden ve işinden uzaklaşır. Bunalıma girer. Kadına “sensiz bir hiçim” mesajını gönderir ve tabii ki bu mesajın temel anlamı “bir hiçim iyi ki terk ettin beni” dir.
Bir kadın, ancak terk ettiği adamın hipergami değerini yanlış hesapladığını düşünürse geri döner. Yukarıdaki gibi davranışlar ise kadının bu değeri çok doğru hatta fazlasıyla yüksek hesapladığını gösterir.
Durup düşünün. Diyelim ki kadın bir erkeği yanlış hesapladı. Adam aslında alfa ama kadın beta sandı terk etti. Bu adam ne yapar? Hay salak karı der, kendi hayatına ve arkadaşlarına odaklanır, işine odaklanır, spora odaklanır, gider kendine başkasını arar ve bulur. Bunu yaparken ise kadına ayıracak vakti olmadığından, terk eden kadın için adam ortadan kaybolmuştur. İşte bu nedenle bizim verdiğimiz tavsiyeler çalışır : bunlar hipergami için yüksek değerli erkeklerin göstereceği ilgisiz davranışlar.
Birgün yeterince taşak büyütürseniz bir tavsiyem daha olacak. Kız geri geldiğinde ona pis bir sırıtışla şunu deyin : “Biliyorsun, seni geri kabul etmemeliydim. Bu ilişki muhtemelen yürümeyecek”.
Rollo Tomassi birkaç ay evvel bir konuşmasında “Jordan Peterson harika bir insan ama mavi haplı demişti” ve oldukça fazla eleştiri alınca bu konuda ne demek istediğini anlatan uzun bir yazı yazmıştı.
… Bana göre Tomassi “erkek adam” kavramını Peterson’dan daha iyi kavramış durumda. fakat Peterson hem mesleği gereği hem de medyatik olduğu için daha göz de tutuluyor. Tomassi reisin çevirilerini görmek beni daha mutlu ediyor. Bilmiyorum sizin görüşünüz ne yön de…
Hocam Peterson eskinin bilgeliği ile erkek egemenlik hiyerarşisinde yukarda olan kaynakça ve ahlakça zengin değer yaratan alfalara çok vurgu yapıyor ve kadınların işe yaramaz (en azından klasik toplumda) serseri alfalara ilgisini tamamen es geçiyor. Eskinin bu dürtüyü kontrol eden mekanizmaları varken bu kısım önemli değildi ama bu devirde es geçilir bir olay değil.
İkincisi de Peterson erkeklerin alması gereken sorumluluğu çok fazla kere evliliğe bağlıyor. Bu da yine modern zaman tehlikelerine az vurgudan ama Peterson bu konuda fikirlerini de daha kırmızı hapa yakın değiştirdi. Örneğin ben kendisini ilk MGTOWa giydirdiği video ile izlemiştim. Sonrasında geçmişte dediğiniz ve pişman olduğunuz birşey var mı diye sorduklarında MGTOW eleştirisinde modern boşanmanın korkunç yükünü es geçtiğini ve o eleştirinin fazla kaçtığını söylemişti.
Tomassi bu konuya daha hakim ama Tomassi ister istemez çok negatif bir söyleme sahip ve mavi haptan çıktıktan sonrası için yol haritası yok. Jordan Peterson ise bazı modern tehlikelere yeterince vurgu yapmasa da pozitif bir yol haritası kuruyor. İkisi birbirini iyi dengeliyor aslında.
Peterson eskinin bilgeliği ile erkek egemenlik hiyerarşisinde yukarda olan kaynakça ve ahlakça zengin değer yaratan alfalara çok vurgu yapıyor ve kadınların işe yaramaz (en azından klasik toplumda) serseri alfalara ilgisini tamamen es geçiyor.
Hipergami sadece en iyi sosyal kaynaklara / statüye sahip erkekler için geçerlidir : Bu tek – taraflı pespektifin Jordan Peterson tarafından yayıldığını görüyorum. Fikir şu : kadının doğal olarak iyiliği için olduğundan, kadınlar sadece kendilerine ve çocuklarına uzun vadede en iyi imkan ve korumayı sağlayan, en iyi baba materyali erkekleri arzulayacaklardır. Bu fikir, hipergami denkleminin alfa siker yarısını görmezden gelen miyop bir bakış açısıdır. Bu, kadınları öven bir bakış açısıdır. Hipergami tanımını, kadınların içsel iyiliği ile sınırlayan erkekler aynı zamanda alfa denilince sadece sosyal, iş ve toplum hayatının lideri erkekleri düşünürler. Bu birçok açıdan yanlış ama eninde sonunda kendileri gibilerinden daha seksi bir erkek olamayacağını anlayan kadınlar tarafından (tabii ki kaliteli kadınlar tarafından) ödüllendirileceğine inanan erkekler için erdem tatmini sağlayan bir düşüncedir. Bu yanlış inancın bekleyen betalar arasında çok yaygın olduğunu belirteyim.
Rollo burada “kendilerinden daha seksi bir erkek olamayacağını anlayan” kadınlar derken, Facebook COO’su Sheryl Sandberg’in Lean In: Women, Work, and the Will to Lead kitabında genç kızlara açık açık verdiği alfa siker beta öder tavsiyesine gönderme yapıyor :
“Hayat arkadaşı ararken, kadınlara tavsiyem hepsiyle çıkın : kötü çocuklarla, cool çocuklarla, bağlanmaktan – korkan çocuklarla, çılgın çocuklarla. Ama onlarla evlenmeyin. Kötü çocukları seksi yapan şeyler onları iyi koca olmaktan alıkoyar. Evlilik için, kendisi ile eşit bir partner isteyen bir erkek bulun. Kadınların zeki, fikir sahibi ve hırslı olması gerektiğini düşünen bir erkek. Eşitliğe değer veren ve kendine düşen ev işlerini yapmayı bekleyen ve hatta yapan bir erkek. Bu erkekler varlar ve inanın bana, zaman geçtikçe, onlardan daha seksisi yok”.
Kısacası, bu devirdesadece Jordan Peterson ile beta öder olma tehlikesi var. Bu açıdan, Jordan Peterson’un kırmızı hap camiasında önemini kavramak ile beraber, kadın – erkek ilişkileri tavsiyelerini dengeli değerlendirmenizi tavsiye ederim. (*)
Tomassi bu konuya daha hakim ama Tomassi ister istemez çok negatif bir söyleme sahip ve mavi haptan çıktıktan sonrası için yol haritası yok. Jordan Peterson ise bazı modern tehlikelere yeterince vurgu yapmasa da pozitif bir yol haritası kuruyor. İkisi birbirini iyi dengeliyor aslında.
FAKAT, Rollo Tomassi’nin de ciddi bir problemi var. Eskiden beri aklıma geliyordu ama bu sitenin yayında olduğu son 6 ayda buna somut olarak şahit oldum. Sadece Rational Male çevirisine ağırlık verdiğim dönemde buraya yazılan yorumlara büyük bir yenilmişlik, negatiflik ve kızgınlık hakimdi. Bunu Jordan Peterson ve Joko Willink gibi adamlarla dengeleyince yorumlar hemen pozitif ve umut dolu olmaya başladı.
Bunun nedeni şu : kırmızı hap, resmen sizi Matrix’in fişinden çekiyor ve basit birkaç adımlık rehber ile sizi Matrix’in dışındaki nükleer savaş artığı, güneş görmeyen devasa bir çöle bırakıp gidiyor. Matrix her ne kadar erkeği sömürse de, bir anlam haritasına sahip. İyi kötü, orada ne yapacağınızı, hayatınızı nasıl inşaa edeceğinizi biliyorsunuz. Matrix’ten çıktığınızda sadece The Red Pill Reddit, The Rational Male veya benzerleri ile kaybolmanız ya da herşeyi boşvermeniz çok kolay. Zaten Rollo’da itiraf ediyor. Kırmızı Hap ile karşılaşan ve onu içen erkeklerin çoğu MGTOW oluyor diye. Seksodus bu nedenle var mesela.
Jordan Peterson’un yol haritası ise sizi bu çölde ızdırap içinde yaşamak yerine hayatınızı elinize almanız ve kendi yeni değerlerinize göre inşaa etmeniz konusunda muazzamlar. Keşke vaktim olsa da Jordan Peterson’un Maps of Meaning (Anlam Haritaları) derslerinin videolarını çevirebilsem. Burada parça parça vermeye çalışsak da, her biri 2 saatlik bu büyük video serisini izlerseniz ya da bunun daha yalın ve anlaşılır yazılı versiyonu olan 12 Rules kitabını okursanız ne dediğimi anlarsınız. Rollo’nun böyle bir yol haritası yok maalesef.
Ben şahsen Rollo ve Jordan Reislere birbirini dengeleyen iki kaynak olarak bakıyorum ve burada da dengeli şekilde ikisine yer vermeye çalışıyorum. Bu adamlara her dediğini ezberleyeceğiniz ideolog ve kırmızı hapa da ideoloji gibi bakmayın. Tavsiyelerinizi kendi süzgecinizden geçirin, birbirleri ile dengeleyin ve kendi yolunuzu yürürken nasıl faydalanacaksanız öyle kullanın. Morpheus Reisin dediği gibi :
Yolu bilmekle yolu yürümek farklı şeyler Neo!
(*) – Bunun karşı uçtaki aşırılığına da yine Rollo şöyle anlatıyor :
Hipergami sadece Alfa Siker ile ilgilidir : Başka bir eleştiren türü de, yakışıklılığın (genlerin) Hipergami denklemindeki önemini abartanlardan geliyor. Ben yakışıklılığın ve kendine güvenli dominantlığın (alaycı bir küstahlıkla beraber) vajinada en doğal gıdıklanmaları yaratacağını düşünüyorum, ama bu Hipergami denkleminin tüm hikayesi değil. Çoğu PUA’nın farkettiği gibi, davranışlarda bir ahenk olmadan sadece görünüşe yaslanmak baştan çıkarmanın tersi duruma neden olabilir. Yakışıklılık bir sürü Oyun hatasını gizleyebilir ama Oyun ve kadınlarda duygusal bir vuruş yaratmak asıl anahtardır. Hipergaminin iki tarafı vardır : alfa siker ve beta öder. Günümüz dünyasında kadınların asıl ilgisi Alfa Siker tarafı olabilir ama bu, Beta Öder tarafının tamamen değersizleştiği anlamına gelmez.
Rollo’ya katılmakla beraber bir şey eklemek istiyorum. Erkeğin kendisini tamamen Alfa tarafına odaklaması, erkek için, yaşınız ilerledikçe anlayacağınız bazı sebeplerden tehlikeli. Örneğin “kadının kafasına yumruğu vurup sikecen, işin bitince hemen kapıya koyacan ve arkanı dönüp yatacan dostum” tadında yazan bir sürü kırmızı hap yazarı var piyasada. Bunların bazıları ileri gidip “sabıkan olacak, tehlikeli olacan hacı, gökten başına am yağar” bile diyebiliyorlar. Evet, şu yazıdaki Corey oğlumuz gibi saf alfa buda modunda takılırsanız gökten başınıza kadın yağabilir ama bu moda kapılıp da 30larında ser sefil ya da en azından evine yeterince ekmek götüremeyecek bir işte, hayatın başka zevklerini yaşayamayacak gelir grubunda kendini bulan adamlar biliyorum. Tehlikeli, heyecanlı, dolu dolu yaşayacağım derken 20lerinde geberip giden ya da sabıka kazanıp hiçbir eli yüzü düzgün işi olamayan adamları saymıyorum bile.
Corey’e bakınca hemen iki şey aklınızdan geçiyor : Birincisi, bu çocuğa am yağıyordur. İkincisi ise, bu çocuk büyüyünce kendinin bile işine yaramayacak bir adam olacak. Evet, Corey tarzı alfalıkla bolca kadın sikmek zevkli bir olay ama kırmızı hap bu değil. Dahası, kırmızı hapı böyle yaşamak sizi başka ve çok güzel zevklerden de mahrum bırakabilir. Örneğin baba olmak, çocuklarına iyi bir hayat sağlayabilen ve iyi örnek olabilen bir baba olmak. Ya da erkeklerin saygı duyduğu, erdemli bir alfa olup, gecenin ışıklarını lüks bir penthouse apartman dairesinin balkonundan içki içerek izlemek. Yarın dünyanın öbür ucuna uçup, tropik bir adada güzel bir villada yıldızları izlemek. Ne bileyim, bol kaynağı olan, kendi hayatını egemenliği altına almış, erdemli bir erkek olmak işte.
Günümüzde birçok erkeğin “umursamaz” kelimesine takılıp kaldığını düşünüyorum. Bu kelimeye erkeğin karşısındaki kıza tepeden bakması ve kızın erkeğe kendini beğendirmeye çalışması gibi bir anlam yükleniyor. İnsanlar “kibirli” veya sahte bir ilgisizliğin umursamazlık anlamına geldiğini sanıyor. Bu kelimeyi tamamen unutun, çünkü istediğiniz şey “umursamazlık” değil, EĞLENEN USTALIK.
Şu ayrımın farkına varmak lazım: Kibirli bir “umursamazlık” ile özgüvenli bir eğlenen ustalık arasında fark vardır. Eğlenen ustalık, sizi eğlenceli ve rahatça anlaşılan bir adam yaparken aynı zamanda sizi üstün bir konuma getirir ve karşınızdaki kadına (aslında her kadına) ustalığınızı kabul ettirip kendini size beğendirmeye çalışmasını sağlar. Bu tavır, sizin olgun ve otoriter olduğunuz, bu işleri “daha önce gördüğünüz”, kadınların söylediği ve yaptığı şeyleri zaten bildiğiniz ve tüm bunları bir eğlence olarak gördüğünüz mesajını kadına açıkça verir. Böylelikle bir yandan kadının oyununa eşlik ederken diğer yandan da onun erkeği ölçüp biçen taraf olma çabalarına da inceden gülersiniz. Daha açık bir deyişle, kızı yaramaz küçük bir kız kardeş gibi ciddiye almayan ve onun ufak oyunlarının da farkında olan bir Alfa erkeğin kafa yapısına ulaşırsınız.
Şunu kabul etmem lazım ki kızım olana kadar eğlenen ustalığın potansiyel gücünü tam olarak kavramamıştım. Kızımla aramızdaki bağ gerçek ve zorlama olmayan bir ilişki olduğundan aslında bu ustalığı doğal bir biçimde kullandığımı gördüm. Kızımın yaşı küçükken bu durum Baba-Alfa kimliğime bir ekleme gibiydi, ancak şu anda 14 yaşına geldiği için geçmişe baktığımda onun da bu durumdan memnun olduğu belli. İşin ilginci eşimin de bu ustalığı cazip bulduğunu, hatta ben kızıma bunu uygularken kendisini de işin içine dâhil etmeye çalıştığını gördüm.
Eğlenceli ustalık, özellikle erkeğin kadından yaşça büyük olduğunu durumlarda etkili olur. Fiziğiniz ve maddi durumunuz iyiyse, yaşınızın büyük olması size bir güvenilirlik havası verir. Erkeğin olgunlaşması aynı zamanda bilgi ve deneyim beklentisi de doğurur. Eğlenceli ustalığı, promosyon etkinliklerindeki garson kızlara karşı kullandım ve bunun onlarda büyüleyici bir etki yarattığını gözlemledim. Sanki sürekli arzuladıkları ancak genç erkeklerden bulamadıkları baba figürünün bir örneği gibiydim. Kadınlarla onların shit testlerini kolayca tahmin edecek ve bunları imalı bir gülüş ve bakışla savuşturacak kadar çok ilişkisi olmuş bir erkek izlenimi vermek, kadın ile erkek arasında bir Alfa güvenilirlik dinamiği oluşturuyor. Erkek eğlenen ustalığa sahip olduğunu ipuçlarını verdiği zaman kadında o adamın “işten anladığına” dair bir varsayım oluşuyor.
Dominantlık
Manosphere ve kadın Matrix’inde sıkça içi boşaltılan kavramlardan birisi de “dominantlık” kelimesidir. Bu kelime, tıpkı “güç” kelimesinde olduğu gibi, insanlarda olumsuz çağrışımlar ve bunlardan doğan önyargılar uyandırıyor. Kadınlar, dominant bir erkek istediklerini nadiren kabul ederler; çünkü bu kelime onlara çok sert ve iki kutuplu gelir: yani kadın temelli yapılan eşitlik tanımında eğer bir taraf dominantsa diğer tarafın teslimiyetçi olduğu varsayılır. İçinde bulduğumuz yüzyılda sürekli “özgür ve bağımsız kadın” propagandasına maruz kalan bir kadın için dominant bir erkeği arzuladığını kabul etmek ona bağımlı olduğunu da kabul etmek anlamına gelir. Bu kafa yapısına göre dominantlık saldırı ve baskıyla aynı anlamdadır ve kadınlar ile kadınlaştırılmış erkekler bu kavramın adı geçtiğinde bile Pavlov’un köpeği gibi ezbere bir tepki verirler.
Kırmızı hap perspektifinden ise kadınların dominant erkeğe ihtiyaç duyduğu gerçeğini görebiliyoruz. Kadınların hareketleri ve örtülü sözleri dominant erkeğe olan arzularını açıkça gösteriyor. Ancak şu günlerde manopshere içinde de dominant davranışların ne içerdiğine dair kısıtlayıcı fikirler mevcut. “Sosyal dominantlığın” Alfa statüsünün bir göstergesi olduğunu belirtiyoruz; fakat gerçek bunun kesinlikle daha ötesinde. Bence çoğu erkek dominantlığı astlarına karşı emirler yağdırırken yanlarındaki kadının onları izlemesi ve bunu sosyal statünün bir kanıtı olarak görüp o adamla hemen yatma isteği duyması gibi algılıyor.
Grinin 50 Tonu’nun bu kadar çok satması hala fişten çekilmemiş olan erkeklerde bile jetonun düşmesini sağladı. Kadınlar dominant erkeklerden kesinlikle tatmin oluyorlar; ancak bu erkek dominantlığının sadece çok küçük bir kesiti. Bu tarz bir “kadın pornosunun” tutması kadınların aslında dominant erkekleri hayal ettiği tezini güçlendirse de erkek dominantlığının arzulanır olduğunu kanıtlamak için illa bir seks kölesi ve kırbaca mı ihtiyaç duyuyoruz?
Demek istediğim, şahsi veya sosyal dominantlığı resmetmek için böyle uç örneklere gerek yok. Mesela ben evliliğim ve ailemde dominant bir kişiliğe sahibim; fakat bu eşimin yatakta benim kölem olduğunu veya elleri bağlanarak fantezi yapmak istediğini göstermiyor. Dominant olmak, emir ve istek yağdırmaktan çok daha fazlasıdır. Ben bu dominantlığı konuşmamda (hatta suskunluğumda), kıyafetimde, kariyerimde, sosyal statüm gereği muhatap olduğum insanlara karşı tavırlarımda, hoş gördüğüm veya görmediğim şeylerde sergilerim. Erkekler olarak hareketlerimiz ne kadar dışa dönük olursa kadınların o kadar dikkatini çekeriz gibi bir düşüncemiz var; fakat kadınlar aslında hareketlerimizin ince ayrıntılarına düşündüğümüzden çok daha fazla dikkat ediyorlar. Yani az hareketle çok iş başarmak mümkün. Bize gereksiz gibi gelen hareketler, çoğu zaman kadınların en çok hatırladığı şey olacaktır.
Eğlenen Dominantlık
Nasıl ki kadınlar açıkça seks objesi haline getirilmekten veya sevilmekten hoşlanmıyorsa açıkça gösterilen dominantlıktan da hoşlanmıyorlar. En olumlu tepki verdikleri hareketler örtülü olanlar: yani seks objesi haline getirilmek, domine edilmek ve sevilmekten ancak bu hareketler “hissettirildiği” zaman hoşlanıyorlar. Kadınlarda başka kadınlarla rekabet etme endişesi oluşturmanın olumlu etkisini hep zaman vurguladım; ancak bu açık bir dominantlık şeklinde olmamalı. Dominantlık arka planda çalan bir müzik gibidir, ancak gerektiğinde durumlarda sesi yükseltilmelidir. Kadınlar onun varlığını hissetmeli ve hayal etmelidir, erkek sürekli olarak bu dominantlığı hatırlatmak zorunda kalmamalıdır.
Başladığımız noktaya tekrar gelirsek, eğlenen ustalık sosyal dominantlığın bir biçimidir. Soru sorulmadan cevabı bilmek ve bu cevabı yüzünüzde hınzır bir gülümsemeyle vermek değerinizin yüksek olduğunu göstermenin en etkili yoludur. Dolayısıyla bu ustalığa ancak sosyal dominantlığı ortaya çıkararak ulaşılabilir.