Birkaç gün önce Patreon yayınlarında, 25 yaşında düşüncelerinde boğulan adam adlı bir yayın yaptım. İngilizce’niz varsa orjinal videoyu izleyebilirsiniz, Patreon’daki bunun çevirisi.
Bir Patreon takipçimiz şöyle bir şey yazmış:
“Abi öncelikle emeğine sağlık.Videoda anlatılanları net bir şekilde anladım.Ama zihnim o kadar karışık ki. Durduramıyorum resmen.Farkına varınca zaten durduruyorum kendimi ama bazen farketmem baya zamanımı alıyor. Bahsettiğin gibi nefes almak göz kırpmak gibi otonom bir şeye dönüşmüş. Nöroplasiteyle beyni yeniden kablolama eğitimi bunun önüne geçmeye yardımcı olur mu?”
Bu problemden muzdarip arkadaşlara ilk tavsiyem, temel bazı şeyleri halletmeleri. Örneğin uykusuzluk, sporsuzluk, kötü beslenme, sosyal izolasyon, ekran bağımlılığı gibi problemler, farkındalığınızın düşük, odağınızın dağınık olmasına neden olabilirler.
İkincisi, saçma sapan şeylerin kafanızda dönüp durmasına izin vermeyin. Gerçek hayatta çözümü olan her şeyi, en kolayından en zoruna çözün ya da kağıda geçirin. Şimdi anlatacağım şeyi, yıllar önce İş Bitirici – Stressiz Üretkenlik Sanatı kitabını okuduktan sonra fark etmiştim. Çoğu görece önemsiz bir sürü yapılacak iş, telefonun arka planında çalışan uygulamacıklar gibi çalışıp durabiliyorlar. Bunları önemsiz şeyler olsalar bile çözdüğünüzde zihninizden bir düşünce döngüsünü kapatmış oluyorsunuz. Sanki bir miktar enerji boşta kalıyor gibi.
Örneğin 3 gün sonra bir ödeme yapacağınızı telefonda hatırlatmalı not olarak kaydetmek ya da buzdolabına not olarak yazmak yerine aklınızda tuttunuz mu, sanki o şey sürekli olarak düşüncelerinizin küçük de olsa bir kısmını işgal ediyor, zihninizi az da olsa düşüncelere boğulma yönüne eğiyor.
Ya da su sızdıran sifonu tamir ettirmeniz gerekli ama bunu sürekli erteliyorsanız, “sifonu tamir ettir, çok pahalı olmaz umarım” düşüncesi ve endişesi, zihninizde, telefonda arka planda çalışan uygulama gibi bellek ve işlemci yiyerek yaşıyor. Tamir ücretini ödeyip, sifonu tamir için günü belirlediğinizde de o arka plan programı kapanıyor.
Zihninin içinde yaşayan insanlar, gerçek dünyada daha az yaşadıkları için, genellikle böyle bir sürü küçük küçük arka plan programına sahipler ve her biri çok az yer kaplasa da toplamda büyük yer kaplıyorlar. Bu nedenle size tavsiyem, kafanızdaki asıl büyük problemleriniz ne olursa olsun (finansal durumunuz, medeni durumunuz, vs.), bu önemsiz şeyleri çözmeniz, en kolaydan en zora doğru çözmeniz düşüncelerinizde boğulma sürenizi ciddi ölçüde azaltacaktır. İşin ilginci aylarca “duşun kenarında mantar çıkmış, onu temizleyeyim” diye arka planda çalıştırdığınız programcığın, hayatta geç kalmanız gibi büyük problemlerinizle alakası olmasa da, böyle bir sürü programcığı gerçek hayatta aksiyon alarak kapamanız, hayatta geç kalma sorununuzun çözümü yolunda da büyük bir adım. Ciddi miktarda zihinsel enerjiniz boşa çıkacağı için ama daha önemlisi, o küçük şeyleri yapmak sizi hergün daha fazla oranda şimdi ve burada olmaya yönelteceği için.
Bu arada arkadaşlar, Jordan Peterson’ın odanı topla derken kastettiği de bu tam olarak. Odandaki her dağınıklık, zihninizin arka planında ufak bir dert programcığı olarak çalışıyor ve zihinsel enerjinizi tüketiyor çünkü. Masanda duran düzenlenmemiş notlar, oraya buraya saçılmış giyecekler, banyonun kenarındaki mantar kolonisi, gıcırdayan dolap kapağı, ödenmemiş fatura sadece evinde değil, kafanda da yaşıyor.
Bunlar hemen hepinizin faydasını göreceği ve sandığınızdan çok daha önemli ve dönüştürücü şeyler. Ama bunları yapsanız bile birçoğunuz düşünce dünyasına hapsolmaya devam edecek.
Burada ise yukarıdaki arkadaşın durumu ile ilgili bir gözlemime geliyoruz. 25 yaşındaki düşüncelerine boğulan erkek yayını gibi yayınları dinleyen biri genellikle bu işi bir açma – kapama düğmesi ya da çevirerek radyonun sesini yükseltip alçaltmanız gibi bir şey gibi algılıyor.
Arkadaş ne diyor: “Düşüncelerimi durduramıyorum.”
Şimdi nirvanaya ulaşıp Prens Siddhartha’ya selam söylemek gibi bir hedefiniz yoksa düşüncelerinizi durdurmanız gerekmiyor yani arkadaş aslında farkındalığının yeterli seviyede, normal bir insan ile aynı seviyede kontrolünde olmasını istiyor.
Yıllarca düşüncelerinde boğulan adamın farkındalığının yeterince kontrolün altına girmesini sağlamak, yıllarca yatakta felçli yatan adamın 100 kilo squat basmasına benzer. Böyle birinin farkındalığının nereye yöneleceğini kontrol eden “kaslar” atropi olmuş. Kullanılmaya kullanılmaya erimiş. Hergün rehab gibi 5-10 dakika kontrol etmeye çalışarak ve bu süreyi azar azar uzatarak o kasları dirence tabii tutacak ve “kaslar” da gelişecek. Tabii ki farkındalığın gözler gibi kasları yok ama kişi farkındalığını kontrol etmeye etmeye, beyin devreleri sönüp gitmiş, onları yeniden kurması lazım.
Başta bahsettiğim yayında Dr.K diyor ki “sen 100 kilo squat basabilmelisin”. Yorumcu da diyor ki ben yataktan kalkamıyorum ne 100 kilo squat basması? Oysa Dr. K kalk hemen 100 kilo bas demiyor, önce rehab sonra 10 kilodan 100 kiloya aylar boyu küçük ağırlıktan büyüğüne diyor.
Bugün 5 dakika karşı koyup sonra güçten düş. Sonra azar azar yükselterek 10 dakika, 20 dakika. Bu süreçte de geri kalanında senin kafa yine darmadağın ama en azından bir miktar kontrol var ve artıyor. Bu iş böyle olur. Meditasyon da böyle çalışır. Dikkat dağıl – dikkat toparla şeklinde farkındalığını sürekli kaçtığı yerden nefesine getirmek, kaslar için ağırlığı indir – kaldır neyse odur. Meditasyon mesela odaklanma alıştırması değildir. Odak kaybedip – odak kazanma alıştırmasıdır. Spor salonunda ağırlığı kaldırıp 1 dakika havada tutmuyorsunuz. Kaldırıp indiriyorsunuz. Ağırlık kaldırma çalışması aslında ağırlık kaldırıp indirme çalışması. Meditasyon da öyle bir şey. Odağınızı sürekli kaybetmek sürecin bir parçası, başarısızlığı değil.
Görüşmelerimde takipçilerime bu konuda kullanabilecekleri, Geştalt Yaklaşımı temelli bir alıştırma veriyorum ve faydasını çok görüyorlar. 25 yıl önce ben bunu Geştalt Yaklaşımı ile ilgili bir kitapta okumuştum. Kitap Geştalt Terapisi – İçimizdeki Çocuk. Piyasada hala var galiba. Bendeki kopyasının kapağında Fritz Perls var, şimdiki kopyalarında sanırım kapak değişik.
Düşüncelerine boğulduğunu fark ettiğin anda şimdi ve bura, dışarıda olanları betimlemeye başla. “Bugün 10 Aralık, akşam 5:15. Hava kapalı. Cihangir’de Dostlar Kafe’de oturuyorum, laptop’un şarjı %30 olmuş. Karşımda 60 yaşlarında bir amca var, yine aynı yaşlarda bir teyzeye hararetli bir şeyler anlatıyor. Dışarda kırmızı bir araba park etmiş. Yanında pala bıyıklı bir adam duruyor …”
Bunları tek tek kendinize anlatın. Basit basit şeyler. Arada zihniniz yine düşüncelere gidecek. Bunu fark edince oradan alın ve yine betimlemeye başlayın. Ne kadar uzun süre yapsanız daha iyi olur hatırlamıyorum, kitabı okuyan biri o ayrıntıyı hatırlarsa buraya yazsın.
Sonuçta Patreon yayınındaki önemli adımlardan birisi, düşünce döngülerini durdurmak için gerçek dünyada eyleme geçmek. Eninde sonunda büyük problemler için de aksiyon almanız gerekecek ama bu küçük şeyleri de unutmayın. Bunlar sandığınızdan çok daha önemli.