Boşanmayla ilgili,hem kendim yaşamış biri olarak,hemde ilgili yasaları takip eden birisi olarak paylaşımda bulunmak, hem beni psikolojik olarak rahatlatacağı için hem de bazı bilmeyen arkadaşlara durumun vehametini anlatabilmek için önemli diye düşünüyorum.
Kendi boşanmamla ilgili süreç sorunsuz oldu desem yeridir, zira anlaşmalı olarak boşandım. Ama ne acıdır ki 13 yıllık evliliğin bitişini hem de en ön sıradan canlı olarak bizzat seyretmek kötü oldu. Öğlen 12:00 de dilekçeyi verip, 15:30 da boşanmak da herhalde örneği pek rastlanır bir durum değildir. Hatta öyle ki,hakim karşısında geçen süre sadece 5-6 dakika filandı, gerisi evrak işleri, hakimi beklemek ,duruşma saatini beklemek v.s. idi. Boşanmak değil ama,maalesef bir yuvanın daha yıkılıyor oluşu beni çok üzdü.
Neticede,mal paylaşmadım, kadına tazminat ödemedim, avukat tutmadım, sadece çocuk için belli bir miktar nafakayı (ki onuda anlaşarak, ki zaten çocuk için nafaka olmalı) ödeme konusunda karar verilerek mahkemem bitti. Ama yanlış anlaşılmasın bu kadar hızlı ve bu kadar zararsız bir boşanma süreci sadece anlaşmalı ayrıldım diye olmadı, birazdan anlatacağım üzere aynı yasalar o günde geçerli idi bu günde geçerli. Hızlı oluşu küçük bir turistlik beldenin az olan nüfusunda ve ondan daha da az olan boşanma davalarının arasında gizliydi. Sorunsuz oluşu ise,hakimin iki defa ısrarla sormasına rağmen kadının kendim için bir şey istemiyorum demesinde gizliydi. Dine bakışınız nedir bilmiyorum ama,mihr bile istemedi.helal ediyorum dedi.
Neden bittiği konusuna gelince, o klasik bildiğimiz karı-kız, içki, kumar, şiddet, kıskançlık vs gibi sebeplerin hiçbirisi yoktu. Onca yıl geçmesine rağmen sebebini tam olarak bende bilmiyordum,çözemiyordum. Belki onda bir cevabı vardır diye düşünüyordum. Sorduğumda ondan da tam bir cevap alamıyordum. Öte yandan her zaman sözüm ona hiçbir sebep yokken bu evliliğin boşanmayla sonuçlanması beni her zaman düşündürmüştü. Boşanmadan sonra adeta tez yazar gibi,bu işler neden oluyor diye araştırırken birşeylerin farkına vardım. Ama araştırmam kendimden ziyade yani kızgınlıktan, hırstan, ya da acı ve üzüntüden değil, tamamen psikolojiye olan merakımdan dolayıydı. Freud , Adler, Jung, Horney gibi isimleri severek okurum.
Tutanaklar, mahkeme kayıtları, üçüncü sayfa haberleri, hukuk siteleri, konuyla ilgili tartışma programları söyleşilere katılma, psikoloji kitapları vs. derken belli bir yol katettim. Kadınların güce ve dominantlığa aslında hayran olduklarını o yıllarda keşfetmiştim, ama neylersin ki boşanmadan sonra bunları öğrenebilmiştim. Meğer ben istemeyerek, farkında olmadan, aslında iyi olacağı umuduyla çok hatalar yapmışım, Tek tek saymanın anlamı yok ama en büyük hata onun mutlu olmasının herkesi mutlu edeceği hatasına düşmüş olmam imiş (en büyük betalık ta bu değil mi zaten). Sitenin neresinde okudum hatırlamıyorum”bizim bunları anlatacak büyüklerimiz yoktu”. O yıllarda, bu arada 90 lı yıllardan bahsediyorum. 25 inde evlensem, 13 yıl evli kalsam, ayrılalı da 10 sene olduysa artık yaşımı tahmin edersiniz 🙂
Bu sitenin bana faydası, benim düşüne düşüne bulmuş olduğum şeylerin, aslında başkaları tarafından da düşünüldüğünü, işin aslının ne olduğunu anlama yardımcı olması oldu. Kendimi düşündüğümde, galiba ben artık bir MGTOW um. Zaman zaman parasız olarak gelenim gidenim olsa da,bu işlerin artık beni kafa olarak yorduğunu hissediyorum.
Uzun oldu biraz biliyorum ve affınıza sığınıyorum. Buraya kadar kendimle ilgili olanı anlattım. Anlattım zira,bu siteninde anlattığı gibi, gelecekte eksik sahaya çıkmanın benim ki gibi neredeyse bir ömüre maloabileceğini görmek açısından önemlidir diye düşünüyorum.
Şimdi arkadaşlar, iki çeşit boşanma türü vardır. Biri anlaşmalı diğeri çekişmeli boşanma. Her iki çeşit boşanmada da erkeğe fayda sağlayacak birşey yoktur, kadının tüm hakları ikisinde de aynen devam eder. Anlaşmalı boşanmanın tek farkı hakimin soracağı soruları tarafların kendi arasında taratışma olmayacak biçimde mahkemeden önce karara bağlamış olmasıdır. Hal böyle olursa da işler daha çabuk ilerler, yalnız dikkat edin daha çabuk diyorum daha az zararlı demiyorum. Zira kadınlar herşeyin etkisiyle,(eş-dost, akraba, feminizmin etkileri, kadınlık içgüdüleri, kızgınlık, acı vs.) her an verdiği sözden cayabiliyor, eğer cayarsa da işte o zamanda iş çekişmeli boşanmaya dönüyor. İş oraya dönünce de,belki hepsinde değil ama bir çoğunda insanı insanlığından utandıracak manzaralar yaşanıyor. Siz siz olun dilemem ama, günün birinde boşanmayla yüzyüze kalırsanız ne yapın edin anlaşmalı olarak ayrılmaya çalışın, zira maddi yıkım her iki boşanma türünde de olacak ama manevi yıkım çekişmeli boşanmalarda çok daha had safhada olabiliyor.
İster çekişmeli ister anlaşmalı boşanma olsun,boşanma davasını kim açarsa açsın,temel olarak hakim 4 şeye bakıyor. Sırasız olarak
1-Kadına verilen nafaka(yoksulluk nafakası).
2-Çocuk için verilen nafaka(iştirak nafakası).
3-Velayet(çocuğun kimde kalacağı).
4-Mal paylaşımı.
Bunun dışında tedbir nafakası yardım nafakası gibi türler de var ama temelde bu 4 maddenin sonuça ulaştırılması mahkemenin birincil görevidir. Mahkemeler özellikle velayet ve iştirak nafakasını tartışmasız biçimde hükme bağlarlar. Diğerleri biraz daha pazarlığa tabi olabilir. İşin teknik ayrıntıları lafa boğulmamak için sonraya bıraktım.
Kardeşlerim, her ne kadar kanun maddeleri eşit ortak iki eşten bahsediyor gibi görünse de, öyle yazsa da, işleyiş, ya da genel teamüller, gerçekten belirgin, geçerli kanıtlar yoksa, örneğin evli bir kadının ben kocamı aldattım demesi ve aldattığı adamın da bunu onaylaması (bu nasıl mümkündür tahmin edin) gibi durumlarda erkeğin lehine işler, bunun dışında tamamen kadının lehine olan birşeydir boşanmak. Bu durum nasıl olur demeyin gerçek bu, bizdeki biraz daha ağır olmakla birlikte gelişmiş dediğimiz toplumların tümünde durum bu. Hatta Kanada da durum o kadar had safhaya vardı ki erkeklerde boşanma sendromu denen bir sendrom oluşmaya başlayınca Kanada yargıtayı boşanmalarda daha adil davranılması şeklinde görüş bildirmiş, uygulanıyor mu yada ne kadar uygulanıyor bilmem. Peki bu durum neden böyle oluyor, neden herşey kadının tekelinde, erkeğe neden bu kadar zalimce davranılıyor, kadın nafakayı neden hakediyor yada haketmiyor gibi soruların cevabı başka bir yazıda olsun.
Şu bir gerçek ki, boşanma davalarında tutacağınız memleketin en iyi avukatı bile sizi tazminat ödemekten kurtaramaz, en fazla yapabileceği sizin,bu soygundan daha az zararla çıkmanızı sağlayabilmektir. Haksızlık etmek istemiyorum ama erkeğin tuttuğu avukat bile,bazı sebeplerden dolayı aslında erkeğin o davayı kaybetmesini için için bekler.
Tek bir yazıda işin hem teknik ve hukuki yönünü hemde psikolojik ve manevi yönünü anlatmak zor olduğu için şimdilik burda kesiyorum. En kısa zamanda tekrar yazmak istiyorum.
Konuk Yazar : Atma ZİYAA
Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.
Güzel bir yazı.
Aslında hiç bu raddeye varmadan evlenmemek gerek.Kadınların işgüzarlığı dünya çapında şuna bak mahkemede kadın ezik onun paraya ihtiyacı var havaları ama iş hayatında kadın iş sahibi olabilir Vs ayakları.
Metroya biniyorsun bir kadına hiçbir şey yapmasan bile bir kadın bu beni taciz etti dese bir kamyon dayak yersin daha kimse seni dinlemez bile.
Daha bunun gibi neler neler…
Nedir bu ya..
KH öğrendikten sonra mavi hap hayalini gerçekleştirmek isteyenler, evli-mutlu düşü kuranlar, “sorumluluk alalım abi yea”cılar, erkeğin evlenmesi gerektiğini söyleyen KH yazarları(!)…..
Evlenin lan tabi. Ama hem avukat hem de hap almış ekşi yazarlarından lutfu tellioglu’nun şu entrysine de bakın:
https://eksisozluk.com/entry/79099385
(:
Kırmızı hapa aykırı olan şey evliliğinn kendisi değil, sap ile samanı iyi ayırdetmek lazım, beraber yaşayıp, aile kurup, pek ala yine evlenmiş olabilirsin.
Okuyucuların arasında hukuk okuyan ya da avukat olan kişiler mevcuttur diye bir soru sormak istiyorum.
Evlilik sözleşmesi veya mal paylaşımı rejimi nedir arkadaşlar.Misal ben evlenmeden önce kadına nafaka ödemeyecegimi,mallarımdan feragat etmeyeceğimi hukuki olarak güvence altına alabiliyor muyum? Demek istediğim şu.Diyelim ki benim evlenmeden önce 2 tane evim var.10 sene evli kaldım ve bu süre içerinde 2 ev daha aldım.Etti 4.Bir yandan da maaşım 20 bin liraya çıktı diyelim.Ben bu evleri ve maaşımı güvence altına alabiliyor muyum?Bu hukuki olarak mümkün müdür?Veya bu kaynaklarıma gelecek zararı en asgari düzeye nasıl indirebilirim.Aydınlatırsanız sevinirim.
Sevgili Rhodes, daha geniş bir yazıyı en kısa zamanda yazmayı düşünüyorum. senin soruna cevap olması açısından, sadece sorduğun minvalde birşeyler söyleyeceğim. Önceki yıllarda,mal ayrılığı denen bir yasa işliyordu. Yani ayrıldıktan sonra mal kimin üstüne kayıtlıysa onun oluyordu. Ağustos 2018 itibariyle şimdiki yasada ise edinilmiş mallara katılma rejimi denen bir yasa işliyor. Evlenirken eğer boşanırsak şu senin olacak bu benim olacak şeklinde bir anlaşma metninin hazırlanıp resmi geçerliliğe kavuşturulmaması halinde yasa, edinilmiş mallara katılma rejimini benimsemiş, kabul etmişsin gibi varsayıyor. Ama öte yandan, özellikle erkeklerin evlenirken mal paylaşımı gibi tatsız konuları ortaya süremeyeceği de bir gerçek, gerçi her ne kadar zengin,… Read more »
erkeklerin evlenirken mal paylaşımı gibi tatsız konuları ortaya süremeyeceği de bir gerçek
Yoo, gerçek falan değil. Mavi hap korkaklığı. Kadın her şeyi isteyecek ama erkek bir şey isteyemeyecek. Feminen buyruğa bu kadar teslim olmayın. Birlikte devam etmek için “aşkı ve romantizmi öldürdüğü kadınlarca hep söylenen” evlilik istiyorsa, sen de anlaşma isteyeceksin. Ama sen bana güvenmiyor musun diyen hatuna da “sen bana güveniyorsan evlenmemize gerek yok” diyeceksin.
Adına mavi hap korkalığı da desek toplumsal baskı,yada feminizmin etkisi de desek,kültür empozesi örf adet gelenek te desek,ortada yaşanan bir durum tespiti var ve pratikte yaşanan durum maalesef bu üstadım.Benim şahsi düşüncelerimi içermiyor o yazdığım cümle,toplumun içine düştüğü ağlanılası halini içeriyor. Erkek adam ve benzer platformlar sayesinde,umarım erkekler biraz daha bilinç sahibi hale gelir de bu manzaralar daha az yaşanır,çünkü erkekler duygusal hakları kadar hukuki haklarını da pek bilmiyor.. Bildiğiniz üzere 2002 yılında yürürlüğe giren edinilmiş mallara katılma rejimi sadece evlilik devam ederken edinilen malları kapsıyor.Bu yüzden anlaşma yapmaya bile gerek yok kanımca,çünkü evlenmeden önce senin olan ayrılsanda yine senin,evliyken… Read more »
Hocam çok teşekkür ederim yazdıklarınız benim için cidden değerli.Bu aralar bu konuya fazla kafayı takmış durumdayım.Neden takıyorsam (yaşım 21 daha )?Anlattıklarınız beni biraz da olsa aydınlattı.Eğer yazı yazacak olursanız veya özelden konuşamamız mümkün olursa sizi twitter (adıma tıklarsanız erişirsiniz) adresime davet etmek isterim.Ya da siz bi iletişim linki koyun ben sizle iletişime geçeyim.Malum bu sıralar yaz mevsimindeyiz.Yoğunum ve buralara pek giremiyorum.
İyi günler…
Çok güzel yazmışsın abi. Bir sonrakini bekliyoruz
Kırmızı hapı almış olup da hala evlenin diyenler var lan çok ilginç. Niye evlenir ki bir erkek? Mantığı yok bu işin, 1970’lerde değiliz.
Konuyla alakasız olabilir… Trump hakkında konuşacağım.. “Siyasi dusuncenizi bir tarafa bırakın” ve şunu söyleyin.. Trump bir alfa kişiliğe sahip mi?.. Kast ettiğiniz kişilik bu mu?
darktriad olduğu yadsınamaz bir gerçek
usta bir manipülatör baya hırslı zengin
hedonist
new york manhattan ele geçirmiş biri
Alfa kişilik falan deme. Devlet liderleri alfadır zaten. Alfalık statüden gelir. Trump dediğin adam “maskülen”dir, ahlaksız bir maskülendir ama maskülendir sonuçta. Justin trudeau maskülen değildir mesela.
Trump “dark side” ama kesinlikle bir alfa değil. Alfalarda karizmatik etki denilen şeyden olur. yani örnek verilecekse
“Atatürk henüz Albay rütbesinde iken bile en üst kademe generallere dahi istediğini yaptırabiliyordu. Samsun’a çıktığında da bu generallerin bir çoğu istifa edip Atatürk’ün emrine girmeyi kabul ettiler.”
burada Atatürk’ün sözünü generalden bile daha rütbeliymişçesine geçiren şeyin ismi literatürde “karizmatik etki” diye adlandırılıyor.
Trump’ın parası ve mevkisi olmasa bile sözü üst sosyal statüden insanlara geçebilir miydi? hatta şu an bile ne kadar geçiyor ki?
Trump id’i ile hareket ettiği için sadece darkside özellikleri taşıyor. ve kesinlikle cpd değeri yüksek bir beta.
yazım yanlışları için kusura bakmayın. konu hazır Atatürk’ten açılmışken eklemek istediğim birşey daha var. Atatürk sadece bir komutan ve devlet kurucusu değil aynı zamanda sanata ve bilime faal olarak katılan bir insandı. hatta bir geometri kitabi bile yazmıştır. dil öğrenmeyi de severdi. anadili gibi fransizca konuşurdu. çok güzel zeybek oynardı. müzik zevkini incelerseniz son derece maskülen ve mavi haptan uzak türküleri sevdiğini görebilirsiniz. velhasıl-ı kelam ne rollo, ne p.jackson, her yolda olduğu gibi KH macerasında da benim en büyük rol modelim Atatürk. Mahmut abi senden ricam Atatürk ve KH arasında bağlantı noktaları kuran bir yazı hazırlar mısın? valla benim yazım… Read more »
Trump alfa. Canınızın istediğine alfa, istemediğine ossuruktan teyyare demek için kafanızdan şeyler uydursanız da gerçek değişmez. Yarın biri de gelir Atatürk kesinlikle alfa değil evlendiği kadının tipine baksana falan der. Alakası yok. Atatürk’te alfa.
Kadınlar kapitalizm için daha iyi müşterilerdir.
Boşanmalarda erkeğin kanının çekilip kadına herşeyin verilmesi bundan dolayı olabilir.
Bir kaç deli feministin işi değil bu, oyun sandığımızdan büyük galiba.
Reis e söyleyelim bu oyunu da bozuversin.
Reis, 6284 no’lu kanunu başımıza bela etmedi mi…
Ayrıca, feminazi örgüt KADEM’in başkanlığını yapmış olan kadını şu an aile ve kadın bakanı yaptı.
Evet KADEM başkanının Aile Bakanı yapılması iktidarın nafaka mahkumlarının acılarını (!) ne kadar dikkate alacaklarını gayet iyi gösterdi.
Yakın bir akadaşım geniş sosyal çevresi ile kendinden 3 puan fazla cpd sahibi bir hatunun hipergamisini tatmin edip evlendi, çocuk yaptılar. Gel zaman git zaman, kadın erkeğin herşeyini kendinin saydığı için ben neden bununla beraberim ki deyip arızalar çıkarmaya başladı. Sonra çocuğu da alıp kaçtı. (Bunları kh den sonra analiz edebildik. O benden önce keşfetmiş bana söylememiş şerefsiz) Tanıdık bir boşanma avukatına gittik. Avukat bir şekilde kızı geri getirmesini yoksa ayvayı yiyeceğini söyledi arkadaşa. Binlerce boşanma davasına baktığını, kadınların çoğunun eğer hapse girmeyecek olsalar eski kocalarını öldürmekte bir saniye tereddüt etmeyeceğini, kocalarına eziyet etmek için çocuklarının hayatını da mahfetmekten çekinmeyeceğini… Read more »
Çocuk olmasa zaten evlenilmez işte çocuk işi bozuyor
Evlilik ve boşanma sayfanızda gördüğüm yazılardan çıkardığım bir kaç izlenim var. Kendime yasa yaptım bu konuda.
1- Çocuk istemiyorsan evlenme
2- “Hayatımın aşkı yeaau yeau” tamamen bir mittir. Kadınların hipergamisinde yer alıyorsan, çerçeven olduğu sürece değerlisin.
3- Mavi haplı beyne sahipsen s.çtığının resmidir. Ezilir ve haksız yere suçlanırsın.
4- Evlenirken boşanmanın da hesabını yaparak evleneceksin.
Biz burda evliliğin tek mantığı çocuk diyoruz ama birçok erkek için düzenli seksin tek kaynağı da evlilik. Kadının ayda bir – iki görev icabı yaptığı seks bile birçokları için ayda sıfır seks yapmaktan daha iyi görünebilir.
Ayda bir mi? Nasıl yani evli erkeklere kadınların bazıları ayda bir mi seks “lütfediyor”? Bu kadar insafsız mı bu kadınlar?
Evet. Daha kötüsü de var : http://erkekadam.org/2017/10/25/vaka-calismasi-karim-benimle-cinsel-iliskiye-girmek-istemiyor/
https://ladyimperium.wordpress.com/2016/04/15/why-feminism-destroys-nations/
Burada hoş bir yazı var ve hafif bir redpill eleştirisi var.
Kısaca özet geçmek gerekirse, toplum feminizm ile yıkılırken redpillin bu enkaz içindeki toplumu kurtarmak yerine yağmacılık yaptırdığını söylüyor.
Bence gayet rasyonel bir eleştiri. Redpillde 3. dalga feminizmi durdurmaya yönelik tam olarak bir şey yok. Biraz durumun vehametini anlatıp bu durumda nasıl yükseleceğimizi gösteriyor. Bazen enkaz halindekilere bakıp eğlendiğimiz bile oluyor.
Feminizmi durdurmak gibi bir ütopyanın gerçekleşmesini istiyorsanız kadınların biraz insaf ve insanlık sahibi olmaları gerekir. Al boşanan adamların hikayelerine bak burda. Kaçının insaftan, insanlıktan haberi var. Hepsi erkeğin donuna kadar alma meraklısı rezil yaratıklar. Bir kadın eğer anlayışlı ve güleryüzlüyse artık seksi geliyor bana. Dolgun memeleri, götü ve bacaklarının güzelliği değil.
Evlilik erkeğin imza karşılığı, götünü kadına teslim ettiği bir kurum. Orası kadının oyun alanı. Orada onun istediği ölçüde alfasın, yeri geldi mi götünü keser gık diyemezsin. Hele de zeka seviyesi biraz yukarıda ise. Taviz vermeden yürümesi mümkün değil. O tavizleri verip ehi ehi alfayım ki ben diyemezsin.Kırmızı haplıyım, dominantım ulan, bana evlilik vız gelir artık diyen varsa şimdiden geçmiş olsun. Yani bakış açısı bu da olmamalı. Red pill sayesinde hatun kaldırırsın çünkü oyun o mecrada çalışır. Kürkçü dükkanı ise bambaşka bir dünya.
Herkese selamlar,boşanmanın hem teknik ve hukuki,hemde psikolojik ve manevi yönünü yazacağımı söylemiştim,bu konular çok detaylı konular olduğu için bu defa sadece teknik ve kukuki yönüyle sınırlı kalmaya çalışacağım.Her ne kadar işin manevi yönü de çok önemli olsa da bence,ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husus.. Nafaka konusuna başlamadan önce, bu konu hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Nafaka neden var?.. Nafaka,aslında devletin boşandıktan sonra kadının mağdur olmaması adına uygulama olarak kullandığı bir reailite,yani asıl amacı bu,fakat ben buna karşıyım,yani demek istediğim şu,benim karşıtlığım tek başına tepki anlamında bir karşıtlık değil,yani bağlana gelen yüksek miktar da nafakanın,ugun miktar da olması halinde kabul edilebilir olması anlamında… Read more »
Müsaadenizle bu yazıyı ve bilhassa da bu son yorumunuzu twitter’da yayınlayacağım. Bu dertden muzdarip insanlar için biraz daha fazla bilgi sağlayacaktır bu.