Selamlar.
Ben Murat. Yaş 32 oldu. 28 yaşında evlendim geçen yıl başlayan çekişmeli boşanma sürecim hâlâ devam ediyor. Hatalarımdan başkaları ibret alır belki diye paylaşmak istedim. Biraz öncesini de anlatacağım, bazı yerlerde bana katılmayabilirsiniz, herkesin hayata bakış açısı ve beklentisi farklıdır.
Yaş 28, memuriyet sebebiyle İstanbul da yaşıyorum o zamanlar, bir yıllık sevgilimi terk edeli bir iki ay olmuş. Kısaca değinmek gerekirse çok iyi biriydi, hasta olduğumda günlerce bana bakardı, gerçekten harika bir anne olur diye geçerdi içimden. Bana atkı örer, ben haksız bile olsam alttan alırdı. Yakından tanıdıkça benim tahammül edemeyeceğim huylarını öğrendim. Mesela otobüste giderken kendisini taciz eden bir adama karşı sessiz kalacak kadar pısırık olması veya bir film artistinden aldığı imzalı fotoğrafı baş ucundan ayırmaması gibi şeyler gözümden düşürmüştü.
Neyse o aralar küçükken tanıdığım ve yengemin akrabası olan, İngilizce dili ve edebiyatı son sınıf öğrencisi bir kızdan bahsettiler. Meğerse çocukluk aşkıymışım, benim haberim yok. Üniversitede tanıdıklardan sordum biraz, kız o güne kadar kimseyle çıkmamış, hem babaannesine de bakmak için o şehre taşınmış.
Onunla bir kahve içtik, çok utangaç ama çocukluk aşkı hâlâ devam ediyor gibiydi, uzaktan uzaktan izlermiş beni. Biraz ısınamadım, annem de karşı çıkınca bu işte hayır olmaz dedim.
Ailem ve çevrem evlen artık deyip duruyordu. Si siz olun otomatikman evleneceem ben moduna girmeyin.
Sonra annem bizim memlekette birinin kızını duymuş da bana haber etti. Pat diye telefonda konuşuyor buldum kendimi, talihsizlik kızın annesi açmıştı telefonu, onlarda izin vermiş oldu kızın benle görüşmesine. Kızla tanıştım 19 yaşında, lise terk, bayan kuaförü. Karşılıklı fotoğraflar atıldı. Kız açık ara diğerlerinden güzeldi. Memlekete gidince buluştuk. Efendim burada aklımın beş karış havada olduğunu söylemeliyim o zamanlar. Şu yaşımla arada dağlar kadar fark var.
Velhasıl kelam 6 ay sonra nişan yaptık. Sonra ben bu kızı bırakacak oldum çünkü fena tartışıyorduk, ailem mani oldu. Üç ay sonra da evlendik. Doğu görevim için şarka geldik ve evi orda kurduk. Bizim evimiz sırtımızda tayinci adamız, çok eşya almayalım dedik. Çok eşya almadık ama kadın kısmının mobilyaya, perdeye, halıya taptığını canlı canlı izledim.
Bir buçuk sene sonra kızım oldu. Kızımı çok seviyorum. Onu görmeye gidiyorum, beraber vakit geçiriyoruz. Bir hafta önce yanına gittim, beraber denize gittik.
Eşimden bahsedecek olursam sadece şunları diyeyim, burdaki tek arkadaşım bir gün sinemaya gidelim diye dışarı çağırdı beni, gittik. Beni evde yalnız bırakıyor diye annesini aramış, kaynana beni aradı, olay büyüdü. Ulan tek arkadaşım var ve yılda bir gün dışarı çıkmışız. Ha bir de yalan olmasın yüzmeye havuza gittik. Burda da aynısı oldu.
Çoğu memleket kadının da bu sorun var galiba, eşinin hobi veya uğraşlarına saygı göstermemek.
Kendisini açık lise sınavına götürdüm, bahçede beklerken telefonun ses kaydını açıp çantasını yanımıza koymuş, annemle beni dinlemek için sonra o ses kaydını annesine göndermiş.
Çok değil iki üç konu vardı problem olan. Çok konuştum, anlattım, hayatımda kimseye anlatmadigim kadar. Hiç bir faydası olmadı.
Düşünürken bile afakanlar basıyor şimdi. Kısaca önce saygı gitti. Diğerleri de kartopu gibi devam etti.
Bu süreçte benim rizam olmadan beş kez babasının evine gitti. ilk ikisi kızım doğmadan. Dördüncüsü tam 3 ay sürdü. Son bir ümit gidip aldım kızımla kendini. Daha da kötü oldu. Sen gelip bizi aldın diyordu, ben minnet etmişim gibi davranmaya başladı. Artık ayrılık çerez muhabbetine döndü ailede.
Bir gün kahvaltıda sakince anlaşmalı ayrılalım dedi. Beraber aile mahkemesine gittik, küçük bi telefon konuşması yaptı. Annesi ile konuşmuş. Bana gelip bağırarak -sen beni gerizekali mi sanıyorsun, kendime 1500, kızıma 1000 lira toplam 2500 tl ayda nafaka istiyorum dedi. Ben de sakince hayır dedim.
Meğer son gitmesinde ailecek boşanma avukatına gitmişler. Avukat da şiddet, ilgisizlik ve evden koyma yazarız hem tazminat hem nafaka alırız demiş. Düzgün olanlari tenzih ediyorum ama çoğu avukat şeref yoksunu.
Adliyeden çıktık, eve geldik. Yukarda hazırlamış olduğu bavullarını indirdi, beni otogara götür gidiyorum dedi. Kızımı bırak git diyemedim kızım çok küçüktü. Baktım taksi çağırıyor. Aldım arabayla babasının evine götürdüm beş saatte. Yolda cirkeflik diz boyu.
Hemen dava açtılar bana. Yalandan iki de şahit bulmuşlar dayak izi gördük diye.
Adi postacı kapıya not bırakmadan dava dosyasını muhtara teslim etmiş. Benim haberim yok. İki hafta olan cevap hakkını kaçırdım. Mahkeme tedbir kararı vermiş, çocuğun geçici velayeti anneye ve ayda 800 tl tazminat. Gerçi cevap hakkını kaçırmasam yine aynı olurdu herhalde. Adalet felan hikaye bunlar.
Aradan geçti üç ay. Sonra nolduysa benim hatun deli gibi pişman oldu. Devamlı aramalar mesaj atmalar. Affet pişman oldumlar ama iş işten geçmişti.
Ben de karşı dava açtım. Avukat mesajları dosyaya ekledi, karşı taraf sizinle barışmak istediğinde, tekrar bir araya gelmek istediğinde bu demek oluyor ki her ne olmuşsa olsun (ağır vakalar hariç) sizi temize çıkarıyor, kusursuz kılıyor hakimin gözünde dedi avukat. Tabi bu nafaka vermemeye yetmez belki tazminattan kurtarır.
Tahmini son iki dava kaldı. Ayda bir kızımı görmeye gidiyorum. Eşimin eski iş yerinde çalışmaya başladığını tespit ettim. Sorduğumda haftasonu yardıma gidiyorum dedi.
Şimdi 32 yaşındayım. 28 yaşında ki kendimle aramda çok fark var ve hayret ediyorum kendime. göre göre bu kuyuya nasıl atladım diye.
Tanıştığımda iyiydi evlenince böyle kötü oldu diye bir şey yok. Herkes tanışınca kendini dünya tatlisi göstermeye çalışıyor ve onun bekar halini görüyorsunuz sadece. O yüzden bazı şeylere karar vermek için en az üç ay tartın. Herşeyden önce kendinizi tanıyın ve sevin. Olaylara baktığınızda önce kendinizin mutluluğunu ve tatminini düşünün. Çok canım cicim olmadan önce. Her derdinizi anlatmayin. Hayata nasıl bakıyor anlayın. Kesinlikle arkadaşlarına bakın, çevresine sorun. Herkes melek gibi anlatabilir. Ailesine iyi bakın. Annesine, babasına, kardeşine nasıl hitap ettiğine bakın. Kırmızı cizgilerinizi soyleyin ve mutlaka istişare edeceğiniz bir buyugunuz olsun, dayı olur vs. Kadının yaradılışının sizden farklı olduğunu unutmayın.
Konuk Yazar : Murat
Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.
Velhasıl kelam 6 ay sonra nişan yaptık. Sonra ben bu kızı bırakacak oldum çünkü fena tartışıyorduk, ailem mani oldu.
Burası çok çok önemli.
1 – Evlenmeden önce çok fena tartışılan kadın (ya da evlenmeden önce bir problemi olan / kendi problem olan kadın) evlendikten sonra düzelmez, tam tersine artık devletin silahı kafanıza dayanmış olduğu için daha da beter olur.
2 – Birçok kadın çocuğun psikolojisini ya da geleceğini zerre takmadan problem çıkarmaya devam eder. Yani çocuk da kadını düzeltmez.
Evlilik öncesi sürekli sorunlar yaşadığınız kadınla asla ama asla evlenmeyin. Bu konuda aileniz de sizin yanınızda değil.
Beni evde yalnız bırakıyor diye annesini aramış, kaynana beni aradı, olay büyüdü.
Bu olayı nasıl yönettin merak ettim? Normalde ben kaynana böyle bir şey yapsa (benim eski şeytanın annesi tam tersi melekti) “kızının ağzı yok mu bir derdi varsa bana söyler” der suratına kapatırdım.
Kaynanaya kısaca durumu anlatıp ortada bir sorun yok dedim.
Vay benim kızım şöyle vay benim kızım böyle diye sacmalamaya başlayınca ” biz aramızda hallederiz, böyle küçük meseleler için aramıza girmeyin” dedim.
Gitmiş kayınbabaya şikayet etmiş. Adam da ikisini bi güzel azarladı.
Mahmut abi iyi günler.Çok düşünmenin maskülenliği zedelediği yönünde tamamlanmamış bi yazın vardı galiba,ya da buna benzer bir şeydi.Merakla bekliyorum
Var mı böyle bir şey?
Çok merak ettim.
Son paragrafta yazanları yazının kalanıyla uyumsuz buldum. Bence üzerine yeterince düşünmemiş yanlış sonuçlara varmışsın. Bir mantalite değişiminden ziyade başından geçen bir olayı iş işten geçtikten sonra yorumlama olmuş öğüt kısmı. Yani bu adam yine aynı hataları yapmaz dedirtmedin.
Bunları okudukça insan evlenmekten hem korkuyor hem de nefret ediyor…
Önemli dersler içeren bir yazı olmuş Geçmiş olsun öncelikle
Yazarın dediği gibi bu işi erkek iyice inceleyip karar vermeli
Kızın ne halt olduğunu ancak erkek anlayabilir evlilik imzası atılınca iyisiyle kötüsüyle kadına katlanacak olan ERKEKtir
Hep söylediğim gibi kısa süreli ilişkide fiziksel özelik tip vs önemli olabilir belki de tek kriterdir ama uzun dönemli ilişki evlilik için kızın eğitim seviyesi kültürü çok önemlidir
Amfinin köşesinde yada iş hayatında kıyıda köşede çalışan eğitimli ama görece hb 5-6 lık kızlara da şans verilmeli
“ç canım cicim olmadan derdinizi anlatmayın”
Bence hiç anlatmayın, ne gerek var?
Yine şeref yoksunu biz olduk iyi mi… Başınıza gelenlere üzüldüm ama kaza geliyorum demiş zamanında.
Avukatlara ben de boşandığımda çok saydırdım zamanında. Ama artık kızmıyorum.
Avukat, kadını dinliyor. Tek taraflı dinlemek zorunda ve inanırsa davayı alıyor. Kadın da avukatına kendi gözünden anlatıyor. Anlatan (Kadın) 1.tekil kişi olduğu için gayet subjektif oluyor olaylar. Avukat; kamera görüntüsü getir, ispatla, diyemeyeceği için ekmek parasını verene inanıyor ve kanunların ona verdiği yetki çerçevesinde kadının yasal olarak alabileceklerini karar verici merci olan mahkemeden talep ediyor. İşi de bunu gerektiriyor zaten.
Ne var bunda.
Ahahaha, inanırsa?? espri bu…
Bu yazıyı okudum. Tehlike işaretlerini görecek erkek tipi yetiştiremiyoruz maalesef. Şunu kafanıza sokun: “Erkek kadının lideridir.” Kadının da istediği budur. Her ne kadar hepsi ağızlarıyla söylemeseler de bu böyledir. Buradaki liderliği en alt seviyede şöyle düşünün: Bir takım kuruyorsunuz, kaptan seçeceksiniz. Oyunu en iyi oynayan, oyunu kuran, ekibi toplayan, boyu bosu ekipten daha güçlü ve mağlubiyette veya kavgada sorumlukuk ve risk alacak tecrübeli birini takım kaptanı seçeriz. Ve bu seçimde hiç de gocunmayız. Ama sen diyorsan ki “Biz daha takımı oluşturup maça başlamadan takım üyesi benimle tartışıyoruz…” Sen bir mahalle futbol takımını bile kurmaz ve kaptanlığı kabul etmezsin değil mi.… Read more »
Reyis ortaklık kısmını fazla uzatmışsın. Ama baya verimli bir yazı olmuş. Teşekkür ederim.
Çok zengin yakın akrabam , sahibi olduğu bir mağazaya gidip gelirken , kuaförde çalışan bir kız bunun arabasının oldukça pahalı olduğunu falan farketmiş , kafaya koymuş .
Bir gün gitmiş başını arabaya yaslamış ağlama numarası yapmış, çocuk soruyor neyin var falan işte sonra evleniyorlar .
Şimdi görüyorum adam evlendiğinden beri çok aşırı mutsuz görünüyor, kadın sürekli para harcıyor, kocası umrunda değil gibi, zaten daha ilk tanışma da araba alma sözü falan almış .
Yani erkekler güzellikten cilveden özellikle de oyundan çok daha fazla etkileniyor çünkü çekicilik silahı ile oyun oynuyor .
Mavi hapli ve zengin. Cok kotu. Mavi hapli fakir olsan en azindan hicbir kadin seni istemiyor o nedenle tuzaga dusmuyorsun.
AFAKANLAR BASTI LAN TAM BİTİREMEDİM
Klavyemden aldın kardeşim.
Uçurumun kenarından döndüğümden beri burada ne zaman bu minvalde yazılar okusam kendimi aşırı derecede şanslı hissediyorum.
Klavyemden aldın kardeşim.
Uçurumun kenarından döndüğümden beri burada ne zaman bu minvalde yazılar okusam kendimi aşırı derecede şanslı hissediyorum.
Ben hala daha sunu anlayamiyorum dostlar. Ya da henuz idrak edemedim. Gunumuz yozlasmis toplumunda bu sitedeki hayati bilgileri uygulasak bile sansimiz hala %50 degil mi ? Bu durum da bizi evlenmemeye itiyor. Dogru mudur ? Peki bu sonuc Hangi nedenden kaynakliyor. A) kadinlar gercekten kotudur. B) erkekler her zaman icin hata yapma ihtimali olan veya her an tekrar mavi hap durumuna donme potansiyelini iclerinde tasiyan canlilardir. Cunku gordugum kadariyla mahmut abi birkac postta evlilik karsiti olmadigini belirtmisti ama ben yavas yavas evlilik karsiti olmaya basliyorum. Cunku twitterda gordugum bir tweet vardi. “Erkekler siz daha durun bakin sizleri daha nelere alistiricaz… Read more »
Evliliğe karşı olma nedeni anlaşılır bir şey. Ama şunu unutmayın : birçok erkek çocuk ilerde pişman olmayacağı gibi birçok erkek de çocuksuzluğun altında ezilir. Hangi tarafta olduğunuza dikkat edin. İdeal kırmızı haplı erkeğe bakıp “ne evlenecen abi, evliliğe ne gerek var” demek kolay ama tüm 20lerini neredeyse sadece birkaç kere seks yapabilerek geçirmiş ve evlilik dışı seks yapma ihtimali çok az olan adam için evlilik sadece çocuk değil. Gönül isterdi herkes kırmızı haplansın ama burayı okuyanların bile büyük kısmı gereken yolu yürüyemeyecek kadar miskin ve korkak olduğu için mavi haplı kalacak. Bu gerçeği de görmezden gelemeyiz.
Ben de bir kaç ay öncesine kadar senin gibi düşünüyordum.
“Evlenmeye ne gerek var ya çak geç hangi yaşa gelinceye kadar hayatı yaşa” kafasında biriydim. Biraz düşününce bunun mantıksız olduğunu anladım. KH’lı erkek evlenebilecek kadın’ı tespit edebilir (bknz : düşük dramalı yüksek meziyetli kadın). aksine şans %50 değil %80 dir.
Gördüğün tweet’lerin çoğu alfa erkekler tarafından istenmeyen kesim.
Hatta şöyle diyeyim bu kafadan kurtulunca içimden evlenmek bile geçti. (32 – 36 arası güzel bir yaş).
Çocuğumuzu feminizm saçmalıklarından uzak kh’lı yani gerçek bir erkek yetiştirmek vazifemizdir.
Bu postun kendisi gibi altındaki “Metin” isimli yazarın yazdıkları da çok kıymetli. hepsini not defterime ekledim tekrar tekrar okumak için…
Teşekkür ederim. Ben Nasreddin Hoca’nın damdan düşmüş fıkrasındaki kişiyim. Mahmut, Türk erkeklerine babalarının yapmadığı bir babalık yapıyor. Ben de dilimin döndüğü kadar yazıyorum. Neyse size bugün bir boşanma davasına Yargıtay’ın kararınu aynen eklemek istiyorum. Yorumum alttadır. Eşe hitap tarzı hakkında Yargıtay kararı Yargıtay, eşlerin birbirlerini çağırırken, “Hişttt, heyyy” diye seslenmesini ve ıslık çalarak çağırmasını hem boşanma nedeni saydı, hem de bu şekilde hitap edenlerin tazminat ödemesi gerektiğine hükmetti 21 Ağustos 2018 12:20 Eşe hitap tarzı hakkında Yargıtay kararı Habertürk’ten Yasemin Güneri’nin haberine göre, Konya’da yaşayan H.D. eşine karşı açtığı boşanma davasında, eşinin kendisini çağırırken ismini kullanmadığını, bunun yerine “hişt, heyy”… Read more »
Aslında aille kurmak olarak ele alırsak, evlilik kırmızı hapa son derece uygunn ve hatta olması gereken, çünkü mesela diyoruz ki; kadın çok partnerli olmasın, kabul olmasın da, rastgele ilişkilerle bu ne kadar mümkün?
erkeklerin erkek, kadınların kadın olarak doğasını yaşamasının daha mutlu edeceğini söylüyoruz, aile kurmadan nasıl olacak?
Tabbii diğer taraftan son dderece adaletsiz resmî nikah ve boşanma sistemi evlilik karşıtlığının beslendiği ana arguman, ben de zaman zaman şahinleşşiyorum bu konuda, ama; özellikle 30’lu yaşlardayken, 20’li yaşlara göre daha farklı bakıyor bu konulara.
sizden hoşlanan kız, siz arkadaş olup karşılık verince neden kendini ağırdan satmaya başlar. sanki o değil de siz onu istemissiniz gibi naza çekmeye baslar
Genelde senin kiza onceden alfa gibi gorunup kiza karsilik verirken betalasman yuzunden … bu ikilem kizi tereddute sokar.
Bir baska nedeni de senin tabak olarak en ondeki de olmamandir. 1 numarali tabaktan isik var mi yok mu anlayana kadar bekletilirsin.