İnsanları gözlemlediğinizde, iki grup insan olduğunu fark edersiniz. Birinci gruptakiler, insani ilişkilerini zor modda ve sürekli olarak zihinlerinin içinde yaşıyorlar. Sürekli olarak “şunu söylersem ya da yaparsam onu kızdırır mıyım / soğutur muyum” diye düşünüyorlar ve sürekli olarak ip üstünde, her an düşeceğim korkusu ile yürüyorlar. İş ilişkilerini, romantik ilişkilerini, arkadaş ve hatta aile ilişkilerini sürekli olarak zor bir şekilde yaşıyorlar.
Böyle biriyseniz sürekli olarak “bu insan hakkımda ne düşünecek?”, “bu insan ne yapacak?”, “bu insanın bana bozulmaması ya da sinirlenmemesi için nasıl davranmalıyım?” gibi şeyler düşünürsünüz ve bunlara aşırı duyarlı olursunuz.
Böyle biriyseniz diğer gruptaki insanlara bakıp, bu insanlar böyle olmayı nasıl başarıyorlar diye kendinize sorup durursunuz. Çünkü bazı insanlar “bazı insanları kızdırırsam kızdırırım, ne yapayım onların problemi?”, “başkalarını mutlu etmek için davranışlarımı kontrol edip duramam, benim de bir hayatım var” diye yaşıyorlar. Bu insanlar size oldukça yabancı görünüyor olmalılar.
İnsani ilişkilerinde rahat ve umursamaz insanların her türlü ilişkilerinde daha başarılı olduklarını, bu insanlara daha fazla tolerans gösterildiğini görürsünüz. Eğer bir şeyi yanlış yaparlarsa “yanlış yaptım yahu” diye kestirip attıklarını ve diğer insanların da onlarla birlikte gülüp eğlenip, yanlışı genelde görmezden geldiklerini görürsünüz.
Ama siz “aman Allah’ım yanlış bir şey yaptım” diye kendinizi yer bitirirsiniz ve “işten kovulacağım”, “herkes benden nefret edecek” korkularına boğulursunuz. İlişkilerinde daha umursamaz insanları kıskanırsınız ve onların nasıl mutlu olabildiğini, nasıl sınırlarını çizip bunları başkalarının ne diyeceğini pek umursamadan koruyabildiklerini, nasıl zihinlerinin dışında yaşayabildiklerini anlamaya çalışıp, onlar gibi olmak istersiniz.
Bu insanlardan tavsiye isterseniz size “sınırlarını çiz”, “omurgalı ol”, “karşındakine bunun senin için kabul edilebilir olmadığını söyle” gibi tavsiyeler alırsınız. Ama bu insanlar reddedilmeye sizin gibi duyarlı değiller ve bu nedenle de sizden farklı bir evrende yaşıyorlar. Aslına bakarsanız bu insanların beyinleri sizden daha farklı kablolanmış durumda zira reddedilme duyarlılığı oldukça gerçek ve somut bir şey.
Bu yazıda reddedilme duyarlılığını ve reddedilme duyarlılığını nasıl geliştirdiğimizi konuşacağız. Reddedilme duyarlılığının kendisini nasıl gösterdiğini ve bu konuda değişmek için neler yapabileceğinizi de konuşacağız.
Reddedilme Duyarlılığı Nasıl Meydana Gelir?
Şimdi önce reddedilme duyarlılığının nasıl geliştiğine bakalım. Genel olarak reddedilme duyarlılığı büyüdüğümüz ve ideal olmayan ortama uyum sağlama – hayatta kalma mekanizmasıdır. Anlaşılması için biraz uç örnekler vereceğim.
Diyelim ki güvende hissetmediğiniz bir ev ortamında büyüdünüz. En klasik örnek, sizi hot gören ya da ihmal eden bir ebeveyne sahip olmanız. Böyle bir ortamda çocukken öğrendiğiniz hayatta kalma mekanizması, ebeveyninizden size gelen en göze çarpmayan işaretleri bile okumaya çalışarak onun nasıl bir duygu durumunda olduğunu anlamaya çalışmak ve onu kızdırmamak için nasıl davranmalıyım diye düşünüp durmaktır.
Eğer anneniz ya da babanız sizi kendi kötü duygu durumları yüzünden suçlayan bir insansa, onu kızdırdığınız ya da üzdüğünüz için sizi cezalandırmaya meyilliyse, reddedilmeye karşı aşırı bir duyarlılık geliştirirsiniz. Sürekli bıçak sırtında yürüyor gibi hissedersiniz ve evdekilerin ruh hallerine karşı aşırı ihtiyatlı olursunuz.
Gerçekten travmatik ailelerden gelen insanlara “o günün kötü bir gün olacağını anlaman ne kadar sürüyordu” diye sorduğunuzda genellikle şöyle bir cevap verirler:
“Annem / babam kapıdan girer girmez anında, neredeyse bilinçaltında anlayabiliyordum. Hemen hayatta kalma moduna girmem gerektiğini biliyordum.”
Çocuk için ev ortamı duygusal ya da fiziksel olarak güvenli değilse çocuk, riskli davranışlardan ölesiye kaçmayı öğrenecektir.
Bu insanlar yetişkinliklerinde de hayatta kalma seviyesinde, uyum sağlamaya yönelik davranışlar sergilemeye devam ederler. Örneğin neredeyse görünmez, silik biri olurlar ya da ilişkilerinde aşırı ihtiyatlı davranırlar. Böylece de negatif durumları tetiklemekten kaçınıp dururlar. Böyle bir insan yetişkinliğinde reddedilme duyarlılığı içinde yaşayacaktır.
Bu arada uydurma bir şeyden bahsetmiyorum. Bilimsel olarak onaylanmış bir kavramdan bahsediyorum. Mesela sizin reddedilme duyarlılığınızı ölçebilecek anketler ve reddedilmeye aşırı duyarlı insanlar üzerinde yapılan beyin resimleme çalışmaları mevcut.
Detaylara girmemize gerek yok ama onaylanmamaya aşırı duyarlı insanlarda onaylanmama durumunda bazı beyin bölgelerinin yılbaşı ağacı gibi ışıldamaya ve hiperaktivite göstermeye başladığı gözlemlenmiş. Bu insanların beyinlerinin, öfkeye, korkuya ya da diğer negatif duygulara bile böyle tepki vermedikleri, ama kendilerini onaylamayan bir surat gördüklerinde, bazı beyin bölgelerinin ışıl ışıl “aydınlandığı” gözlemlenmiş.
Yani reddedilme duyarlılığı, beyni spesifik şekillerde kablolayan bir uyum sağlama / hayatta kalma mekanizması.
Reddedilme Duyarlılığının Anahtar Özellikleri
Reddedilme duyarlılığının üç anahtar özelliği var.
Birincisi kaygılı beklentiler. Reddedilmeye duyarlı insanlar her zaman reddedilme kaygısına sahipler ve neredeyse her zaman reddedilmeyi bekliyorlar. Bunun sonucunda da sosyal etkileşimlerinde aşırı ihtiyatlılar ve zihinlerinin bir köşesinde sürekli olarak reddedilmeyi düşünüyorlar ya da bekliyorlar. Bu nedenle sosyal etkileşimlerde rahat ve kendileri gibi davranamıyorlar. Sürekli olarak “şunu yaparsam / dersem şu kişi nasıl tepki verecek” modundalar. Örneğin “eğer işe şunu giyerek gelirsem şu insan onu taklit ettiğimi düşünür mü?” gibi şeyler düşünüyorlar.
İkincisi hazır algı. Bunun anlamı, ortamda nötr bir uyaran olsa bile bunu negatif bir uyaran olarak algılıyorlar. Mesela diyelim ki böyle biri başka birine mesaj atıyor ve mesaj attığı kişi mesajına hemen cevap vermiyor. Bu aslında nötr bir uyaran ve karşısındaki kişinin kendisinden hoşlanmadığı ya da kendisini istemediği anlamına gelmiyor. Ama reddedilme duyarlılığı olan kişinin beyni bu nötr uyaranı hemen negatif algılıyor.
Bu durumda reddedilmeye aşırı duyarlı kişinin hayatının zor olması şaşırtıcı değil zira hayat tonla nötr ve zararsız uyaran ile dolu. Kişinin beyni bunları ya da bunların önemli bir kısmını kişinin kendisine yönelik negatif uyaran olarak algılıyorsa, reddedilme duyarlılığının üçüncü anahtar özelliğini ortaya çıkarmaya meyilli oluyor.
Reddedilme duyarlılığının üçüncü anahtar özelliği aşırı tepkiler göstermektir. Bu aşırı tepkiler duygusal, davranışsal veya sözel olabilirler. Kaygılı beklenti ve sonrasında nötr uyaranları bile kendine yönelik negatif işaret olarak algılama sonucunda kişi aşırı tepkiler göstermeye meyilli oluyor.
Diyelim ki birine mesaj atıyorsunuz ve size belki yarım saat belki daha fazla süre cevap vermiyor. Eğer reddedilmeye aşırı duyarlı biriyseniz, amigdalanız ve hipokampüsünüz aşırı aktive olur ve limbik sisteminizi harekete geçirir. Tonla aşırı negatif duygu hissetmeye başlarsınız ve birden aşırı tepkiler verirsiniz. Örneğin karşınızdakini engelleyebilirsiniz, neden yazmıyorsun, bir şey mi oldu diye sorabilirsiniz daha da kötüsü mesaj gönderdiğiniz için özür dilemeye başlayabilirsiniz ya da daha daha kötüsü sinirlenip kötü şeyler yazabilirsiniz.
Yani reddedilmeye aşırı duyarlı bir insansanız, tüm nötr ya da gerçekten negatif uyaranları negatif algılarsınız ve sürekli sinirlenir, kaygılanır, özür diler, her an kötü bir şey olacak gibi hissedersiniz. İlişkilerinizi sürekli mahvediyor hissedersiniz ve kendi kendini gerçekleştiren kehanetlere dönüşen negatif algınızla mahvedersiniz de.
Reddedilme duyarlılığının zor tarafı, gerçek bir hayatta kalma mekanizması olması. Reddedilmeye aşırı duyarlı insanlar, daha önce bir şekilde işe yarayan ama artık hayatta kalmanıza katkısı olmayan ve bir sürü probleme neden olan bir hayatta kalma stratejisini içselleştirmişlerdir. Yetişkinlikte ise insan bu stratejinin sonuçlarından kaçınmak için kaçıngan, ilişkilerini mahvetmemek için ilişkilerden kaçan biri olabilir.
Şimdi bu stratejiyi evde ve çok küçük yaşlarda öğrendiğimizi söyledik. Bu stratejiyi içselleştirmiş bir yetişkin ve çocuk arasındaki en büyük fark, çocuk için bu mekanizmayı kullansa bile ilişkinin sürekli olması. Yani 6-7 yaşlarında bir çocuğun reddedilmeye aşırı duyarlı olması, insanlardan kendini çekmesi, vs. durumunda bile, ebeveynleri büyük ihtimalle orada olmaya devam ederler. Yani çocuklar bu stratejiyi, önemli ilişkilerin (aile) sabit ve istikrarlı olduğu bir dönemde öğrenirler. Ebeveynlerine mesafeli olsalar bile ebeveynleri onları bırakmazlar.
Fakat yetişkinlikteki temel sorun, insanın ilişkilerin sabit ve garanti olmadığı bir dünyaya adım atmasıdır. Yani bu strateji artık ilişkilerimizi de negatif etkilemeye ve bitirmeye başlar. Arkadaşlarınıza, sevgilinize, eşinize, iş arkadaşlarınıza, vs. reddedilme duyarlılığı ile aşırı duygusal ve davranışsal tepkiler vermeniz, insanların sizinle ilişkiden uzaklaşmasına neden olur. Bu aşırı tepki insanlardan kaçınmak, onları cevaplamamak gibi “umursamaz” görünen davranışlar bile olsa, ilişkilerinizi zedelerler. Bu da zaten karşısındaki ile ilişkisinin biteceği, kötüleşeceği korkusu ile dolu olan aşırı reddedilme duyarlılığına sahip kişiyi “aman Allah’ım beni bırakıyor(lar)” diye felç eder. İnsanlar kendilerinden uzaklaşmasın, soğumasın, kendilerine kızmasın diye öğrendikleri mekanizma, insanların kendilerinden soğumasına, uzaklaşmasına ve kendilerine kızmasına neden olmaya başlar.
Aşırı Reddedilme Duyarlılığına Karşı Ne Yapılabilir?
Aşırı reddedilme duyarlılığından nasıl kurtulabileceğiniz konusunu ele alırken, reddedilme duyarlılığının üç anahtar özelliğine daha detaylı bir şekilde bakmamız gerekecek.
Kaygılı beklentilerden başlayalım. İnsanlarla etkileşirken kendinizi gözlemleyin. Zihninizin aşırı derecede tetikte olduğunu göreceksiniz. Bunu yenmenin yollarından birisi, insanlarla olan nötr etkileşimlerinizin sayısını arttırmanız. Zihniniz sürekli olarak tetikte zira öyle olmayı öğrendi : “Sürekli tetikte olmalıyım zira ‘sürekli tehlikedeyim’ (negatif şeyler olmak üzere, reddedileceğim, karşımdakini kızdıracağım, soğutacağım, vs.)”.
Bunu yenmek için nötr etkileşimlerinizin sayısını arttırın ve bunlara aşırı tepkiler vermemek için kendinizi frenlemeye çabalayın. Bir sosyal etkinliğe gittiğinizde, sadece orada sosyalleşin ve başka bir şey yapmayın. Birinin suratında bir onaylamama gördüğünüzde, kendinizi açıklama dürtüsüne karşı koyun. Zaman içinde siz ne kadar çok nötr etkileşime girerseniz, kaygılı beklentileriniz o kadar çok azalmaya başlar. Burada yaptığınız şey, insanların size nasıl tepkiler verdiği konusunda beyninize daha fazla veri pompalamak. Çocukluktan kalma ve otomatik olarak devreye soktuğunuz çıkarımların doğru olmadığını sürekli olarak beyninize göstermek.
İkinci yapmanız gereken şey ise, nötr uyaranlara nasıl tepkiler verdiğiniz konusunda dikkatli olmak. Reddedilmeye aşırı duyarlı insanların sosyal durumlarda sürekli olarak kendi ayaklarına sıktıkları yer tam olarak burası. Reddedilmeye aşırı duyarlı biri her türlü durumu, nötr hatta pozitif durumları bile alıp, olabilecek en kötü varsayımları yapmaya, kendilerini suçlamaya meyillidir. Birisi “bugünkü buluşmaya gelemeyeceğim” dediğinde reddedilmeye duyarlı birisi bunu “belki hastadır, belki insanları ekmeye meyillidir, kendi derdi, vs” diye değil de “bende bir problem var” diye algılama eğilimindedir. Bu nedenle böyle biri, karşındakinin kabahatini çok az görürken kendi kabahatini abartması konusunda dikkatli ve belli bir öz bilince sahip olmalı. Zira reddedilmeye aşırı duyarlı kişi için her negatif şey kendi suçudur zira çocukken baba ya da anne kızgınsa bu onun yüzündendir:”Gürültü yapmamalıydın”, “oyuncaklarını toplamadığına inanamıyorum”.
Üçüncüsü, aşırı reddedilme duyarlılığı olan insanlar hem duygusal olarak hem de davranışlarında aşırı tepkiler vermeye meyillidirler. Şimdi bu size çok ama çok zor gelebilir ama böyle bir duruma geldiğinizde yani kendinizi reddedilmiş hissettiğinizde ve duygusal olarak patlamaya doğru gittiğinizde, hiçbir şey yapmayın! Karşınızdakini mutlu etmeye çalışmayın, özür dilemeye çalışmayın, kızgınlık ile saçma sapan şeyler yapmaya meyilli olacaksınız ama hiçbir şey yapmayın. Beyninizin olayı olabilecek en negatif ve yanlış şekilde algıladığının bilincinde olun ve bir şey yapmayın, reaksiyon göstermeyin.
Evet içinizde fırtınalar kopacak ve bu çok güçlü dürtüler sizi harekete geçirmeye çalışacaklar. İçinizden “sıçtım, sıçtım, sıçtım, şimdi ne yapmalıyım, şimdi bir şey yapmalıyım ama ne yapmalıyım” diye geçirip duracaksınız. “Çiçek göndermeliyim”, “arayıp özür dilemeliyim”, “bağırıp çağırıp gününü göstermeliyim”, “hemen engelleyip haddini bildirmeliyim”, vs.
Çünkü aşırı negatif duygularla doluyorsunuz ve bunları akıtıp rahatlamak için bir şeyler yapmak için büyük bir dürtü hissediyorsunuz zira bu negatife dayanamıyorsunuz.
Ama aşırı özür dileyip sizin suçunuz olmayan şeylerin sorumluluğunu almak da dahil aşırı tepkiler gösterdiğinizde ilişkilerinize zarar veriyorsunuz. Karşınızdaki insan bu insan zayıf, muhtaç, yapışkan, arıza, vs. olduğunuzu düşünüyor. “Bu insanın negatif duygularını yönetmemin imkanı yok” diyor.
Reddedilmeye aşırı duyarlı insan negatif duyguları ile baş edemediği zaman tamamen kendini çekmek gibi soğukluklar yaptığında da ilişkilerine zarar veriyor.
Bazen de reddedilmeye aşırı duyarlı kişi, kötü niyetli ya da arıza biri ile beraber oluyor ve karşısındaki kişi onu “evet sen suçlusun”, “evet senin yüzünden böyleyim” diye manipüle ediyor. Zaten reddedilmeye aşırı duyarlı birinin yapabileceği en kötü şeylerden birisi, kendisinin bu zayıflığını sömürüp manipüle edecek biriyle beraber olmak. Aslına bakarsanız sadece birliktelikte değil iş yaşamında, arkadaşlıkta, vs. de böyle bir narsistin (örneğin bir patronun) eline düşmesi.
Tekrar edersek, reddedilme duyarlılığı olan insanın aşırı tepki göstereceği anlarda yapması gereken, mümkün olduğunca kendisini negatif duygulara tolerans göstermeye zorlayarak hiçbir reaksiyon vermemek.
Bunlardan başka yapabileceğiniz şeyler de var. Örneğin meditasyonun reddedilme duyarlılığını azalttığını gösteren çalışmalar var. Meditasyonun hangi özelliklerinin reddedilme duyarlılığına iyi geldiğine bakan araştırmalar da yapılmış. Meditasyonda öğretilen öz şefkatin en önemli özelliklerden biri olduğu bulunmuş. Öz şefkat (self compassion) meditasyonlarını internette ya da youtube’da bulabilirsiniz. Temelde kişi öz şefkat meditasyonu yaptığında, kendisini sürekli hatalı ve herkesin her an reddetmeye hazır olduğun bir kişi olarak görmemeye başlıyor. Böylece de insanlarla daha sağlıklı ilişkilere girebiliyor. Örneğin karşısındaki kişi mesajını cevaplamadığında, “benim bir hatam yok, ben normal bir insanım”
Meditasyonun reddedilme duyarlılığı konusunda insana yardımcı olabileceği bir başka mekanizma da insanın içsel dünyasını gözlemlemesini sağlaması. Reddedilmeye aşırı duyarlı bir kişinin temel problemi, zihninin otomatik olarak negatif sonuçlar çıkarması ve kişinin bunlara otomatik olarak inanması. “Mesajıma cevap vermiyor çünkü ben mesajına cevap vermeye değecek biri değilim” gibi.
Meditasyon kişinin düşüncelerini dışardan üçüncü bir şahıs gibi gözlemlemesini sağlayarak ve benlik ile deneyimler arasına bir mesafe koyarak, kişinin ani reaksiyonlar gösterme ihtimalini azaltır. Reddedilmeye aşırı duyarlılığın tedavisinde anahtarlardan biri de, kişinin aşırı tepkilerini göstermeyi bırakması.
Reddedilme duyarlılığından kurtulmak kolay değil. Daha önce kendi kendinize kurtulmayı denemiş olabilirsiniz ya da kendi kendinize meditasyon yapmayı da deneyebilirsiniz. Ama birçok insanın bu konuda terapiye gitmesi gerekebilir.
Örneğin reddedilmeye duyarlılık, Sınırda Kişilik Bozukluğu, duygu durumu bozuklukları, kaygı bozukluğu veya beden algı bozukluğu (body dysmorphia) gibi ruhsal hastalıklarla ilişkili bir problem. Bu nedenle böyle bir ruhsal problem teşhisi alırsanız ve tedavi görürseniz, reddedilme duyarlılığınız da azalacaktır.
Reddedilmeye aşırı duyarlı olmanız, ruhsal bir probleme sahip olduğunuz anlamına gelmese de, eğer reddedilme duyarlılığını aşma konusunda problem yaşıyorsanız, bir psikolog ya da psikiyatrist ile görüşmeniz faydalı olabilir. Fakat çok az uzmanın reddedilme duyarlılığı konusunda resmi eğitime sahip olduğunu da söyleyelim.
Reddilme duyarlılığını azaltmanın son ele alacağımız ama en önemli yollarından biri de kendinizi gönüllü olarak reddedilmeye maruz bırakmak ve reddedilmeye karşı duyarsızlaşmak. Örneğin romantik ilgi göstereceği kadınlar tarafından reddedilmeye aşırı duyarlı birisi, kendi isteği ile ve kontrollü olarak kadınlara romantik ilgi göstererek reddedilmeye maruz kalabilir.
Buna maruz kalma terapisi deniyor. İnsanın kendisini korktuğu şeye defalarca maruz bırakarak, korku tepkisinin azalması ve insanın o şeyle ilgili yeni ve daha gerçekçi inançlar kazanması.
Reddedilmeye aşırı duyarlı insanların çoğu, reddedilmeye maruz kalmanın tam tersini yapar ve reddedilebileceği durumlardan kaçar. Örneğin kadınlar tarafından reddedilmeye aşırı duyarlı bir erkek, kadınlara yürümez. Böylece hiç reddedilmez ama tabii ki kadınlar konusunda çok başarısız olur.
Böyle birinin kendisini kadınlar tarafından reddedilmeye daha sık ve tekrarlı şekilde maruz bırakması ve bunu yaparken kaygılı tepkilerini kontrol etmeye odaklanması (örneğin telefonunu aldığı kadın mesajına cevap vermediği zaman beklemek yerine hemen bir mesaj daha atma dürtüsünü kontrol etmesi), zaman içinde bu tepkilerin azalmasına, beynin gerçek dünya verileri ve normal tepkiler ile yeniden kablolanmasına neden olur.
Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.
Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.
“Meditasyon kişinin düşüncelerini dışardan üçüncü bir şahıs gibi gözlemlemesini sağlayarak ve benlik ile deneyimler arasına bir mesafe koyarak, kişinin ani reaksiyonlar gösterme ihtimalini azaltır.” Meditasyon yaparken nefesime odaklanıyorum ve hiçbir düşüncenin aklımdan geçmemesi için uğraşıyorum sadece odaklanıyorum. Bu meditasyon nasıl üçüncü şahıs olarak bakmamızı sağlıyor?
Sen uğraşırken gelen düşünceleri zamanlar senin olarak değil sana ait değilmiş gibi görmeye başlıyorsun.
Amaç aklından hiçbir düşünce geçmemesi değil, bence meditasyonla ilgili en yanlış bilinen şey bu. Amaç zihninden o düşünceler geçerken onların farkında olup onlara tutunmadan nefesinde kalmaya devam etmek. Böylelikle bir müddet sonra o düşüncelerin geçip gittiğini, zihnin belli bir süreliğine sessizleştiğini görüyoruz. Sonra başka düşünceler geliyor ve geçiyor ve arada sessizlik anları. Günlük hayatımızda zihnimiz sürekli düşünce akışında olduğu için kendimizi o düşüncelerle özdeşleştiriyoruz, yani eğer bir şeyle ilgili kötü düşüncelerimiz varsa “Şu an hayat kötü” gibi düşünebiliyoruz. Meditasyon aracılığıyla o zihinsel akışa anlık bir ara verdiğimiz zaman ise o düşüncenin de her düşünce gibi anlık ve o olaya verilen… Read more »
Bir süre sonra düşünceleri “düşünülüyor” diye görüyorsun, sana ait değilmiş gibi değil aslında sana ait olmadıklarını görüyorsun.
3. bir kimlik
Yine tam beklediğim tarzda bir yazı teşekkürler Mahmut abi. Bu yazıda ki kadar olmasa da insanlara etkilesirken örneğin buluşmaya çağırdım gelmedi bunu sebepsizce kişisel algılıyorum. Mesajlasirken geç veya kısa bastan savma mesajlar mi veriyor direkt konuşmayı bitiririm gerçi bunu kafaya takmayı bıraktım kendi derdi vardir diye düşünürüm hep şuan. Abi ama devir cidden değişti insanlara yaklaşma işi suanki nesil için biraz zor samimiyet kurmaya çalışırsan “buda yapıştı aq” denilmesi çok olasi o sebepten nasıl şekilde iletişim kurcagini on göremiyor insan illa karşı tarafında sizin kadar istekli olması lazım bu konuyla alakalı da bi yazı gelebilir.
Mukemmel ve faydali bir yazi olmus. Reddedilmeye karsi hassasiyet gosteren biri olarak cozum onerilerini uygulayacagim. Tesekkurler Mahmut abi 🙂
Mahmut abiden muhteşem bir yazı daha. Ellerine sağlık. Tam ihtiyaç olduğum zamanda gelen yazı 👌
Abi 2 haftadır düşünüyorum ”Mahmut Abi ile görüşme almalı mıyım? Boş ve önemsiz bir şey yüzünden mi kendimi yiyip bitiriyorum?” gibi şekillerde fakat daha ben anlatmadan sen yazısını yazmışsın resmen. Bunun sebep olduğu şeyler yüzünden kendimi ucube gibi görmek mi dersin, insanlar tarafından istenmeme düşüncesi mi dersin her şey var (ve hala kuruntu mu yapıyorum yoksa karakter olarak mı iticiyim hala emin değilim). Bu olay yüzünden karşı cinsle ilişkilerimde eğlenceli konuşma vs.de ister istemez yalan oluyor tabii ki.
Yazının alnı olsa da öpsem, bu ne kadar derli toplu, sahici ve yararlı bir içerik olmuş!
Sen insanlara bütün gün kendine güven, çık konuş, sosyalleş vs. desen de bazı insanlar için bu gerçekten çok çok zor ve nedenleri de yazdığınız gibi bugünden çok daha eskilere dayanıyor.
Herkesin problemlerine çözüm bulabilip sağlıklı ilişkiler kurabilmesini isterdim.
Annelik-babalık o kadar büyük bir sorumluluk ki. Maalesef bu konularda genelde gördüğümüz kadarız.
Selam Mahmut Abi güzel bir yazı olmuş bu reddedilme duyarlılığının bende belli seviyede olduğunu fark ettim. Örneğin normal arkadaşlarda bunu çok yapmıyorum ama kolay sinirlenen bir arkadaşım olduğunda aman sinirlenmesin gerginlik çıkmasın diye ne söyleyeceğimi nasıl davranacağımı bazen fazla düşündüğüm oluyor. Ya da herif mesela sinirlenip bağırıyor çağırıyor bazen ben de çatışma olmasın diye çok bir reaksiyon vermiyorum mesela bunu nasıl aşarım ne yapmamı önerirsin? Ek olarak son yıllarda bana birçok insan çok fazla soru sorduğumu söylemişti ben bunun pek de farkında değildim ve bazı insanların bana soru sorma cart curt diyerek atarlandığı oluyordu bu bana anlamsız geliyordu ama böyle… Read more »
Ya da herif mesela sinirlenip bağırıyor çağırıyor bazen ben de çatışma olmasın diye çok bir reaksiyon vermiyorum mesela bunu nasıl aşarım ne yapmamı önerirsin? Bunun reddedilme duyarlılığı ile alakası yok. Bağırma çağırma sana değilse ne diye reaksiyon vereceksin? Sana ise bir yerde reaksiyon vermen lazım ama burada korkun fiziksel çatışma, reddedilme değil. Bu konuda senin tavsiyen nedir soru sormak itici bir şey midir? Fazla soru soruyorsan evet, her şeye burnunu sokmaya çalışıyor gibi durursun. Sosyal tepkiye göre bir derece kendini ayarlaman lazım zira herkeste bir seviyeye kadar reddedilme / dışlanma korkusu vardır ve bu bir seviyeye kadar sağlıklıdır. Bu korku… Read more »
Mahmut abi sen bir yazılımcı,fen bilimcisin,ama burada ugrastığın şey insan. Yani burada insan davranışlarını anlamlandırıp, çözümleme yaparken bir sosyal bilim dalı olan psikoloji bilimine ihtiyaç duyuyorsun.
Gördüğüm kadarıyla zaten psikoloji eğitimi almış biri kadar donanımlısın,ve bu alana Ilgın var.
İlerde psikoloji alanında eğitim almayı düşünüyor musun?
Okumak için yaşlıyım artık.
Teşekkürler abi benim için oldukça faydalı oldu. Benim bu ve buna benzer konularda sıkıntım eylem fazında sanırım.
*bazı zamanlarda bu konuya duyarlı oluyorum. İstem dışı olarak biriyle konuşurken yüzümü kasıyor gibi hissediyorum, anormal bir aura oluyor gibime geliyor. Karşıdaki de bunu hissedip aynalayınca işler daha da karışıyor. Bu dediğim şey 10 günde 1 falan oluyor. Bu da ayrı bir anormallik.
Kendime olumlamalar yaptım, kağıt kaleme yazıp zihnimi programlamayı denedim. Oldukça yol kat ettim ama hala istediğim yerde değilim.
sosyalleşip bu tür durumlara kendimi maruz bırakıp daha köklü bir şekilde kendimi programlamalıyım sanırım.
Bu adam bu işi yapıyor. Sürekli sosyal hayatımızda varolan fakat Türkçe de karşılığı bulunmayan içerikleri ya üretiyor ya da çevirerek bize iletiyor. Eline sağlık Mahmut Abi!
Kişisel fikrim ama Bence Stoik Felsefe Okumak da baya faydalı geliyor Reddedilme Duyarlılığına ya da Youtube üzerinden Stoik Felsefeleri dinlemek. Tavsiye ederim bi deneyin
Mahmut abi bir kız var. Kız hoş bir kız. Kıza ciddi manada cinsel arzu hissediyorum. Buna göre giyiniyor buna göre konuşuyor vs. Zaten hareketlerinden sevgili olunmayacagini anlamıştım ancak bugün emin oldum. Laf arasında eski sevgilisinden bahsetti. Alkollüyken dağıttığını söyledi. Uzun lafın kısası bundan olmaz. ben bu kızdan hoşlanmıyorum ama onunla yatmak istiyorum. Erkek adam bu durumda onunla ilişkiyi keserdi değil mi? Keşke ayrilmasam ama yapacak bir sey yok. Sende ayrıl dersen bitecek.
Abi sanki kızla sevgiliyiz gibi yazmışım ama sevgili değiliz. Şuan sadece takılıyoruz.
Erkek adam senin gibi düşmezdi. Sen fazla düşmüşsün, sevgilin bile olmayan kızdan ayrılmaktan bahsediyorsun. kızı bırak.
Abi ayrıl dersen bitecek derken o anlamda bahsetmemistim aslında. Yazarken rahat yazıyorum sana. Kız biraz kıvama geldi. Onun için ayrılmak falan dedim. Yoksa kızdan öyle çok hoşlandığım yok. Ama cinsellik hissediyorum. Bugün okulda bir kızla ekip yaptılar bizi. O kıza da çok fena arzu hissediyorum şuan.(hatta bu kız daha bi iyi. Benden bir yaş büyük ve benden uzun ama elini kolunu koyacagi yeri biliyor.önce öbürü geldi. Bu yuzden buna fazla pas vermedim. ) Kıza özel bir durum yok yani. Yazını okumadan okula gittim. Okula ilişki bitecek diye gittim. Pas vermedim. Kudurdu tabi, sonra beni yalnız yakaladi.Pas vermeyecektim ama cinsellik bunu… Read more »
“bu kızı s**meden bırakmak istemiyorum” gibi mide bulandırıcı laflar, senin gibi duygusal olarak aşırı düşüp bunu büyüklenme arkasına saklamaya .çalışan adamlardan çıkar. Bu kızı ve bu zavallılığı bırak.
Peki abi. Birqkirim kizi. Bugün uninin ilk günüydü. Biz agalar toplandık ama ben kızlarla da konuşmak istiyorum. Heryerde beraberiz benim herhangi bir şekilde kızla konuşma ihtimalim yok. Kızlarla ilgilenmiyorlarda. Aralarina kiz alma gibi dertleri de yok.Mesela parti olacakmış hepsi ben gitmem diyor. Tek başıma gidersem kenarda oturan oğlan çocuğu olmaktan korkuyorum. Ama gitmeyi asiri istiyorim. Bir grup varsa gidip bir kıza yürüyemem ama tek olursa olur. Partilere yalniz giden kiz olur mj? Benim eskiden de Aga grubum vardı aynen böyle. Tek dertleri ders çalışmaktı ve o zamanlar kimseyle konuşmadım bu yüzden. Onlarla zamanla küstük ve ben bir sürü kızla konuştum… Read more »
Türkçe ana dilin değil sanırım yazdıklarını anlamadım pek. Sen erkeksin anladığım kadarıyla. Bir yere yalnız gitmen gerekiyorsa git, gitmemenden iyidir. Orada yeni çevre yap.
Bu her şeyi -anne baba-ya ve çocukluk dönemine bağlamakta feminen adam muhabbetine benzedi.
“Reddedilmeyle başa çıkabilmen için buna maruz kalman gerekiyor”
erkekadam
Konu bu kadar bence
Bilimsel çalışmaların somut olarak gösterdiği bu, feminen adam falan kel alaka.
Abi sitede yazdığım yorumlar neden gözükmüyor
Alakasız yazı altına alakasız soru, yorumlar siliniyor.
Mahmut abi yaşım 33 bu konudan oldukça muzdaripim. Hayatım tamamen bir hengame ve gerek siteniz gerekse diğer kaynaklardan edindiğim bilgileri sentezleyip hayatıma uygulama konusunda çok zorlanıyorum. Nerden başlayım nasıl yapayım kendimi nasıl toparlarım diye düşünüp duruyorum. Bazen girişimler yapıyor olsamda en ufak olumsuzlukta başa döndüğümü bir türlü toparlayamadığımı fark ediyorum. bununla ilgili bir koçluk satın almak istiyorum. Birine içinde bulunduğum haleti ruhiye mi dahi nasıl ve nereden başlayarak açıklarım bilmiyorum. Yaklaşık 8 10 aydır kırmızı hapın içinde debelenip duruyorum. Bende ki sorunların başlangıç kısmı sanırım bu sözünü ettiğimiz kısımdan başlıyor. Değersizlik , aşağılık duyguları zaten hak getire. Bonus olarak hangi… Read more »
Kişilik bozukluğun varsa beni aşarsın ama nereden başlayacağın bu yazıda var aslında. Nötr etkileşimlerini arttıracaksın ve başlaman gereken yer de sosyal hayatın. Tabii spesifik konuşmak istersen konuşabiliriz.
İşte bu sosyal hayat kısmını geliştiremiyorum. Tüm günüm çalışmakla geçiyor. Arada kendimi açmak için kafe, Starbucks gibi yerlere gittiğimde, sanki bu dünyadan değilmişim gibi davranıyor ve boğulacak gibi oluyorum. Bunun üzerine gidiyorum sürekli vazgeçmek istemiyorum. Biraz açıldığımı hissettiğim oluyor fakat en ufak reaksiyon da başa dönüyorum sanki sonsuz bir döngüye girmiş gibi. Denemeye devam edeceğim ve ilerleyen günlerde spesifik de olsa seninle mutlaka konuşmak istiyorum. Bununla ilgili bir kaç gün içinde adım atacağım
Sosyal hayat kısmını geliştiremeyeceğin sürece pek bir başarı bekleme.
Kıstasların yarısı var yarısı yok bende. Bu değil belki de benzer bir problem var. Ben kızlara yürüme konusunda kötüyüm hatta korkak davrandığımı anladım. 24 yaşındayım avrupada lisans okuyorum burada çeşitli öğrenciler var. partiler, ortamlar var ama ben çok sosyalleşemiyorum. yurtta tanıştığım 1-2 yabancı adam ve 1-2 kızla[arkadas} biraz arkadaşlık ilerletip güvenli ortamda takılıyorum bundan kurtulucam. Görünüşüm de kötü değil ama kızlara yürümekte zorlanıyorum. Korkum olabiliyor sosyal ortamdaki diğer insanların bakışı, kızın tuhaf bir tepki vermesi veya bilmediğim bir ülkede sevgilisi olan bir kıza yanaşıp dayak yemek gibi sebeplerden ötürü: Bunlar beni en çok engelleyen şeyler. diyelim konuştum selam nerelisin şu… Read more »
yurtta tanıştığım 1-2 yabancı adam ve 1-2 kızla[arkadas} biraz arkadaşlık ilerletip güvenli ortamda takılıyorum bundan kurtulucam. Sosyal ortamını geliştir. Ben yurt dışında ilk yaşamaya başladığımda ilk işim hemen 2-3 tane aktivite bulup katılmaktı ki az sayıda olmayan kadınların bizim gibi Batılı görünen erkeklere açık olduğu Asya’da böyle yaptım. Sizin de böyle yapmanızı tavsiye ederim. Gerçi ben para kazanıyordum, siz öğrenci öğrenci aynı seviyeyi yakalayamayabilirsiniz ama elinizden geleni yapın. önerin var mı abi Kendinize ekstra problem yaratmayın. Görünen o ki sıradan, korkak, çekingen bir beta erkeksin ve bunu yenmek için yapabileceğin şey, korkmana rağmen yürüyüp durmak. Başka yolu yok. Senin gibi… Read more »
Bu da yazı olsun 🙂