Nöroplastisite ve beyni yeniden kablolamak

Nöroplastisite, beynimizdeki nöron (beyin hücresi) ağlarının yeniden organize olabilmesi anlamına geliyor. Sinir sistemi, insanın deneyimlerine tepki olarak değişebiliyor. Beynin deneyim sonucunda kendisini yeniden “kablolayabilmesi” doğumdan 25 yaşına kadar oldukça kolay yapabildiği bir şey. Özellikle çocukların beyinleri, deneyimlerine göre sürekli ve neredeyse kendiliğinden yeniden kablolanabiliyor. 25 yaşına kadar beyin kendisini, çevre ile uyumlu olacak şekilde sürekli güncelliyor.

Çocuklar mesela 3 dili aksansız konuşabilecek kadar yüksek nöroplastisiteye sahipler. Bunu 25 yaşından sonra yapmak ise oldukça zor. Beyin hayatın ilk 25 yılında çevreye adapte olmak ve sonrasında da bu kablolamayı sürekli olarak kullanmak üzere evrim geçirmiş gibi.

Fakat beynin sinir ağlarını 25 yaşından sonra yeniden şekillendirmek zor olmasına rağmen imkansız değil. Ama bunun için yaptığınız şeye odaklanmanız gerekiyor. Örneğin yetişkin birinin, daha kaygısız biri olmaya ya da yeni bir dil öğrenmeye çalışıyorsa, öğrenme sürecine odaklanması gerekiyor.

Bunun kimyasal bir altyapısı var. Bütün gün düşünmeden refleksif bir şekilde hareket ediyorsunuz ama yapmaya başladığınız şeye yoğun bir şekilde dikkat edip ona odaklandığınızda beynin nucleus basalis adlı iki çekirdeğinden o an kullanmakta olduğunuz sinir hücrelerine asetilkolin kimyasalı salgılanıyor. Bu kimyasal da yeni şeyde aktif rol oynayan sinirleri uyku esnasında değişmek üzere işaretliyor.

Bu nedenle yeni bir şey öğrenmek ya da bir davranışlarını değiştirmek isteyenler için odaklanmak ilk yapmaları gereken şey. İkincisi ise bu odaklanmaların ardından gece iyi ve derin bir uyku çekmek. Zira nöroplastisite yoğun bir odaklanma ile harekete geçiyor olsa da asıl değişim uyku esnasında gerçekleşiyor.

Beyniniz en fazla sayıda davranışı otomatik hale geçirmeye meyilli. Fakat beynin yeni bir davranışı otomatik hale getirmesi için süresine (bu şey ne kadar sürüyor), yoluna (nasıl oluyor) ve sonuçlarına odaklanması gerekiyor.

Yeni bir dil, yeni bir spor, yeni bir konsept öğrenmede ya da bir travmayı atlatmak için terapi sürecinde bu kavramlar önemli: Süre – Yol – Sonuç. Bunlar beynin yapabileceği şeyler ama yetişkin birinin bunun için çaba harcaması gerekiyor ve bu çabaya girişmek maalesef başlangıçta her zaman acı ve isteksizlik duyguları uyandırıyor.

Bunun nedeni ise asetilkolin salgılanmadan hemen önce harekete geçen sistemin stres sistemi olması. Yeni bir şey öğrenmek istediğimizde beyin köküne norepinefrin yani nöradrenalin salgılıyoruz. Bu kimyasal insanın dikkat kesilmesine neden oluyor. Dikkat bir çeşit el feneri gibi bir süre – yol – sonuç dizgisini aydınlatıyor. Bu dikkat zahmetli bir iş ve yetişkin beyni ise eldeki zahmetsiz algoritmaları kolayca değiştirmeye direnç gösteriyor. Ama siz bu acı ve isteksizliğe karşı koyup devam ederseniz beyin direnç gösterse de yeni davranışın veya düşüncenin gerektirdiği sinir hücrelerini değişim için işaretliyor.

Tekrar etmek gerekirse eğer yeni bir davranış, düşünce ve hatta duygu geliştirmek istiyorsanız:

1 – Yeniliğin getirdiği acı ve isteksizliğe rağmen yeniliği yapmanız.

2 – Yeniliğin süresine, yoluna ve sonuçlarına olabildiğince odaklanmanız.

3 – Sonra da tam tersi odağı tamamen bırakıp iyi ve derin bir odaksızlanmaya (uyku) dalmanız lazım.

Stanford Üniversitesinden Eric Knudsen’in araştırmalarına göre odaklanma olduğu sürece yetişkin beyni de çocuk beyni kadar değişime açık olabiliyor.

Burada odak kadar önemli bir şey de bir çeşit aciliyet hissi. UCSF’ten Mike Mirza’nın araştırmalarına göre örneğin odaklanmanız gereken şey sizin için günlük ciddi bir sorun çözüyorsa mesela o şeyi yaptığınız sürece günlük yemeğinizi alıp yoksa aç kalıyorsanız, beynin bu şeyi öğrenmedeki esnekliği oldukça yüksek oluyor. Zira doğa gerçek bir ihtiyaç sonucunda beyni adapte olmaya zorlayacak şekilde geliştirmiş.

Peki bir şeye aciliyet hissi getirmek için o şeyi aşkla mı korkuyla mı yapmalısınız? Cevap ise ikisinden biri olabilir, beynin değişimi için fark etmez. Yani ödül sistemi dopamin sonra işin içine giriyor.

Bu bilgi aynı zamanda bize bir şeye başlamanın neden o şeyi yapmaktan daha zor olduğunu da gösteriyor. Yeni bir şeye başlarken beynin salgıladığı norepinefrin ve adrenalin başlangıçta sıkıntı ve isteksizlik hissi yaratıyor.

Asetilkolin dikkat ile alakalı norepinefrin ise bir nevi başlama stresi ile. Burada önemli bir diğer hormon ise dopamin. Dopamin doğanın tüm hayvanlara doğru yolda olduklarını bilmeleri ve onları doğru yolda tutmak için geliştirdiği bir hormon. Birçok insan dopamini bir işi başarınca salgılanan bir hormon olarak biliyor ve evet dopamin bu durumlarda da salgılanıyor. Ama dopamin hormunu asıl hedefe giden her köşe taşına ulaştığınızda veya kendinizi o hedefe doğru yürüyor hissettiğinizde salgılanıyor.

Örneğin toplam 300 sayfa bir kitabı bitirme hedefiniz olsun. Evet, o kitap bittiğinde de dopamin salgılıyorsunuz ama asıl örneğin kendinize günde 5 sayfa yazacağım hedefi koyup hergün 5 sayfa yazdığınızda da hergün dopamin salgılıyorsunuz. Süre (günde 2 – 3 saat) – yol (yazma) – sonuç (5 sayfa) üçlüsüne odaklanmayı hatırlayın. Süre – yol – sonuç üçlüsüne yoğun odaklanma da diyebilirsiniz.

Susamış bir geyik düşünün. Susuzluk ona büyük bir rahatsızlık duygusu olarak geliyor. Bu geyik bir su kokusu aldığında (geyikler suyun kokusunu alabilirler) ve onu takip edip bir su kaynağı bulup bir iki yudum içtiğinde dopamin salgılıyor. Bu dopamin ise onu daha büyük bir su kaynağı arama yoluna koyuyor.

30 kilo verme hedefi koyduğunuzda haftada 1 kilo vereceğim şeklinde köşe taşları koymalısınız. Her hafta 1 kilo vermeye odaklanıp verdiğinizde her hafta dopamin salgılarsınız ve bu da sizi 30 kilo verme yolunda tutar.

Burada bir parantez açıp alkol, uyuşturucu, oyun, vs. gibi bağımlılıkların tehlikesine dikkat çekmek gerekiyor. Hedefleriniz yolunda yürümeniz özellikle de başlangıçta stres demek. Bu stres kapısını geçmek yerine uyuşturucu gibi dopamin kaynaklarına kapılırsanız, dopamini tek bir yerden sağlıyorsunuz ve diğer kaynakları sallıyorsunuz. Bu da “mutlu” ama yıkık bir yola girmenize neden oluyor.

Stres sisteminize dayanmayı öğrenmeniz lazım. Evet o sistem rahatsız edici olsa da sizi yataktan kaldırmak, bir şey yapmaya zorlamak gibi bir işlevi var. Stres sisteminin zorladığı yola girip köşe taşlarında dopamin salgılamak yerine oldukça dar dopamin kaynaklarına bağımlı olmak çok ciddi bir problem.

Bu üç hormonun sırayla çalışması gerekiyor:

Rutin dışı bir şeye başladığınızda norepinefrin ile stres.

Bu şeyi odaklanarak yaptığınızda asetilkolin ile yeni bir kablolamanın işaretlenmesi (ve uyku ile o kablolamanın inşaa edilmesi)

Doğru yolda ilerlediğiniz sürece salgıladığınız dopamin.

Sonuç? Beyninizin yavaş yavaş, yeni davranış – düşünce biçimini otomatik hale getirecek kablolamayı inşaa edip sağlamlaştırması.

Burada şu önemli şeye daha açık bir şekilde dikkat çekeceğim:

Yeni bir şeye başladığınızda hissettiğiniz ve çoğu insanı yeni bir şeyi öğrenmeye başlamaktan alıkoyan stres/acı/isteksizlik hissi, odaklanma ve yeniden kablolama evresine ulaşmak için içinden geçmeniz gereken bir kapı ya da aşmanız gereken bir engel. Bu nedenle sizin için önemli bir şeyi öğrenmeye başladığınızda bu size zevk vermeyecek. Acı verecek! Bu şeye büyük bir istek duymayacaksınız. Tam tersi isteksizlik duyacaksınız. Bu acı, isteksizlik ve stres, ilk köşe taşlarına ulaşmaya başladığınızda dopamin ile mutluluğa dönüşecek.

Bu nedenle bir hedefi akıllıca köşe taşlarına bölüp bu taşlara ulaştınız mı kendinizi kutlayın. Örneğin gitar çalmayı öğrenme hedefini önce şu parçayı çalacağım gibi seyrek taşlara değil günde en az 2 saat pratik yapacağım gibi köşe taşlarına bölün. Hergün 2 saat pratik yaptığınızda bu pratiğe odaklanın ve işiniz bittiğinde kendinizi kutlayın. Gitar çalmaya olan büyük isteğinizin elinize gitar alınca isteksizliğe dönüşmesinin sürecin giriş kapısı olduğunu anlayıp bu kapıyı geçecek kadar sabırlı olun. İlk başta kendinizi gitar çalarak elde edebileceklerinizle motive edebilirsiniz ya da bunu da yapmayarak sıkışacağınız hayat ile korkutabilirsiniz. Ama asıl isteği, hergün yaptığınız küçük başarılardan (2 saat pratik) alacaksınız.

Sonraki Yazı: Dopamin ve “sınırsız” zihinsel enerji

Change Your Brain podcastından derlendi.

Share this...
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterShare on LinkedIn

62
Leave a Reply

Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz.

avatar
29 Comment threads
33 Thread replies
1 Followers
 
Most reacted comment
Hottest comment thread
38 Comment authors
canMahammadkinyascenkSevaus Recent comment authors
  Subscribe  
Notify of
Zararsız oyuncak ayı
Guest
Zararsız oyuncak ayı

Merhaba Mahmut Abi
Sigara hakkında da bir yazı gelebilirmi ? Daha önceden üniversitede sigarayı bırakmıştım.18 ay sigara kullanmadım ama saçma bir şekilde tekrardan başladım.Nasil biraktigima hayret ediyorun şuan bırakamıyorum.5 aydan beri içiyorum aldığım her pakette birakma sözü veriyorum ama olmuyor yapamadikca stres oluyorum daha cok iciyorum.

Javert
Guest
Javert

Allen Carr – Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu

Human
Guest
Human

Dopamini farklı yerlerden al örneğin spor yap Her gün

Wuuld
Guest
Wuuld

Muazzam bir yazı, teşekkürler. Umarım devamı gelir

14.Luis
Guest
14.Luis

Rich Roll > Joe Rogan

sakinligi , bilgeligi ile on numara

Oğuz
Guest
Oğuz

Selamlar, benim buradaki çoğu insandan farklı olarak asperger olma durumum var. Şu anda tüm yazıları bulunmuş olmaktayım ve kırmızı hap felsefesini de benimsemiş gibiyim. Ancak beynim normal insanlardan farklı çalıştığı için karşı cins ile flört konusunda uzaylıyım ve pratikte ne yapılması gerektiği konusunda hiçbir ipucum yok. Kırmızı hap bana yardımcı olabilir mi yoksa benim için her şey bitti mi?

testo2.5
Guest
testo2.5

hocam yaş kaç

cenk
Guest
cenk

kademe kademe ilerle kardeşim. ilk bi kıza yol sor. bu kademeyi geçersen sonra başka bi kıza yol sor sonra bi sohbet konusu aç. sonraki kıza yol+sohbet+instagram sor

Führer
Guest
Führer

“Bu geyik bir su kokusu aldığında (geyikler suyun kokusunu alabilirler) ve onu takip edip bir su kaynağı bulup bir iki yudum içtiğinde dopamin salgılıyor. Bu dopamin ise onu daha büyük bir su kaynağı arama yoluna koyuyor.”
Bana mad men dizisinden don draper’ın bir sözünü hatırlattı. “Kazandığınız için mutlusunuz.peki ya mutluluk nedir? Daha fazla mutluluk istemeden önceki an.”

Anıl
Guest
Anıl

Teşekkürler Mahmut Abi.

Volcan
Guest
Volcan

Trigonometriyi ögrenmeye calisiyordum ( zor ve stres eden bir konu) ve yazidaki asamalar basladi cidden 😀 normalde derslere saatlerce calisabiliyorken bunda tikaniyorum, bakalim ne olacak

Olaf
Guest
Olaf

Bir kimya öğrencisi olarak bir hatayı düzelteyim. Su koklanamaz.

Geyik (bu bağlamda bir örnek) etraftaki bir su seven bitkinin kokusunu almaya evrilmis olabilir, buradan su kaynağını buluyordur belki ama bu su değil #kalitelibilgi

14.Luis
Guest
14.Luis

arastirmani oneririm

Olaf
Guest
Olaf

Vallahi billahi coolluğunuza hayranım. Neymiş araştırmam gerekiyormuş. Zaten götümden bir şey sallamam ben. Bildiğim bir şeydi üstüne araştırdım emin olmak için öyle yazdım. Ulan ne erkek adammış okuyunca herkes testosteronunu had safhaya çıkartıyor kendinden emin, karizmatik. Demen üzerine de araştırdım bir bok yok. Azıcık da sen araştır be yiğidim, alfacığım.

Sevaus
Guest
Sevaus

https://www.4elephants.org/blog/article/how-elephants-find-water
Konuyla bağlantılı olarak. Bu yazıyı okumanı tavsiye ederim.

cenk
Guest
cenk

ne kadar itici bi adamsın la bi de hashtag açmış ki #kalitelibilgi diye. tam z kuşağı prototipi

kinyas
Guest
kinyas

Bu ”araştırmanı öneriririm” bir geyik ama arkadaş ciddi mi kullanmış bilmiyorum. Bir adam Twitter’da doğrulanmış hesabı olan bi profesöre ”araştırmanızı öneririm” diyodu uzman olduğu konuyla ilgili.

rommel
Guest
rommel

Mahmut abi serinin 4. yazısı ne zaman gelir ?

Rommel
Guest
Rommel

Buradaki odaklanma dediğimiz şey kafamızda şu kadar çalışacağım tarzı plan yapma mı yoksa başka bir şey mi

Mahammad
Guest
Mahammad

Hocam, benim anlamadığım bir şey var. Mesela birden gün içinde 10 saat çalışınca bir süre sonra bırakıyoruz, zor gelmeye başlıyor. Peki yaptığımız dönemlerde beynimizde 10 saat çalışmayı kablolamıyor muyuz? Neden daha kolay gelmek yerine daha zor gelmeye başlıyor bir dönem sonra?

can
Guest
can

hocam kronik stresi azaltma hakkında yazı gelir mi yada kitaip detaylı olarak stresi azaltma hakkında

can
Guest
can

hocam sabahları 5 dk güneşe alıyorum gözlerime andrew huberman dığrudan 5dk güneşe bakın diyor ama acıtıyorsa bakmayın diyor güneşe bakmayıp etrafa göz gezdikmek mantıklı mı yoksa güneşe mi bakmamız lazım