“Siyaset ile kafayı bozmuş olmak, bir insanın kişilerarası ilişkilerinin kötü durumda olduğunun iyi bir göstergesidir. Eğer siyaset ile ilgili finansal yatırımları yoksa, kişi siyaseti fazla kafaya takarak, hayatındaki güçsüzlüğün acısını çıkarmaya çalışıyordur. – Adam Lane Smith”
Eğer sizi kurtarması için bir insana bel bağladıysanız, bu insan muhtemelen sizi kurtarmayacak. Bu bir. Kendi hayatınızı yukarı çıkarmak için sizin çalışıp çabalamanız lazım. Evet, sizin kontrolünüz dışınızda olan ve hayatınızı etkileyen şeyler var ama sizi ve tüm toplumu “kurtaracak” doğru insan ya da kadro konusunu takıntı yapmalı mısınız?
Siyaset içinde olmadıkları halde siyaset ile neredeyse fanatik bir futbol taraftarı gibi ilgilenen kaç kişi gördünüz? Muhtemelen oldukça fazla sayıda. Twitter’a girdiyseniz, Twitter’ın işinin çoğu bizi kimin kurtarabileceği, kimin düşman olduğu, kimin grubunda olduğumuz, kimi dışladığımız, vs. ile ilgili.
Bu tür tartışmalar büyük çoğunlukla mutsuz insanlar tarafından yapılıyorlar. Ya da tersinden söylersek, en mutlu insanlar sosyal medyaya girip siyaset konusunda atıp tutmuyorlar. Bu insanlar ara sıra sosyal medyaya girseler bile çocuklarının fotoğraflarını atmaya giriyorlar. Çoğunlukla da sosyal medyadan uzakta, gerçek hayatta, çocukları ile, aileleri ile, arkadaşları ile vakit geçiriyorlar. Yaşamlarını inşaa ediyorlar ve siyaset konuşup düşünmekten çok daha önemli işleri var.
Siyaset konusunda çok düşünüp, çok konuşmak bir telafi etme mekanizması. Bazen terapi ofisime siyaset konusunda konuşmaya çok hevesli insanlar geliyorlar. Ben de “tamam, şimdi gel istersen senin hayatına bakalım” diyorum. Ama kısa sürede konuşmayı kendi hayatlarından çıkarıp yine siyasete getiriyorlar. Çünkü kendilerinni, “doğru” şeyleri takip ederek, “doğru” siyasi görüşe sahip biri olarak tanımlıyorlar ve değerlerini buradan alıyorlar. Bu aynı zamanda onları güvende hissettiriyor zira bu konu hakkında konuşabiliyorlar. Bu şekilde daha ilgi çekici, daha kamçılanmış olmaya çalışıyorlar. Ama gerçek bir konuşma içinde oldukları yok. Bunu kendi hayatlarındaki problemleri konuşmamak için, onlardan kaçmak için bir telafi aracı olarak kullanıyorlar.
Bu kısmen denetim merkezini dışsallaştırma ile alakalı mı merak ediyorum. “Hayatım olmasını istediğim yerde değil, ilişkilerim olmalarını istediğim yerlerde değiller. Ve bu da benim dışımda olan şeyler yüzünden oluyor. Ekonomi yüzünden, sosyal medya yüzünden, göç yüzünden, Ukrayna Savaşı yüzünden, ilaç fiyatları yüzünden, sudaki östrojen yüzünden, vs. vs.
Suçu kendi dışınızda, üzerinde etkiniz olmayan bir şeylere atabildiğinizde, şu anki problemlerinizi sizin çözemeyeceğinizi biliyorsunuz. Bu gerçekten de sapkın bir mağdur zihniyeti zira suya östrojen katılmasını engelleyemeyeceğinizi biliyorsunuz. Ukrayna’daki savaşı siz bitiremeyeceksiniz.
Bu, bu tür şeylerle probleminiz olmayacak ya da bunların farkında olmayacaksınız anlamına gelmiyor. Ya da bunlarla ilgili kampanyalara katılamayacaksınız anlamına da gelmiyor. Ama bu tür dışsal şeyler sizin hayatınızda yönetici güçler haline geldiklerinde, örneğin parmağınızı ekonomiye uzatıp “ekonomi yüzünden ruh halim, tüm ilişkilerim ve tüm hayatım böyle” diyebiliyorsunuz.
Önemli sayıda insan, siyaset ile ilgili düşünüp konuşmayı, karşılaştıkları güçlüklerle doğru bir şekilde yüzleşmekten kaçmak için kullanıyor.
Siyaset önemsiz demiyorum. Evet ekonomi de berbat. Ama gerçek test şu: Biri siyasetten yakındığı zaman ona “bu konuda sen ne yapacaksın?” diye sorun. Eğer bu konuda bir cevapları varsa evet, bu insanlar kendi kişisel hayatlarının kontrolünü ele alabilen insanlardır. Ama eğer cevapları “şunu seçersek, şunu düşürürsek kurtulacağız, karşı tarafı yenmeliyiz, vs …” gibi şeylerse, siyaset ile ilgili konuşmaları, yazmaları ve düşünmeleri, bu insanlara hiçbir şey kazandırmayacak.
Adam Lane Smith
Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.
Uzun süredir siyaseti veyahut da gündemi takip etmiyorum. Dün YouTube uygulamasını telefonumdan sildim — silmekten kastım devre dışı bırakıp ekranda gözükmemesini sağlamak, çünkü gömülü uygulamalar tamamen kaldırılamıyor. Şu anda YouTube’u siteden açıyorum ve oldukça memnınum. Böylelikle vaktimin çoğunu alan YouTube bağımlılığımdan kurtulmuş oldum.
Kendim dışında hiçbir şeye odaklanmıyorum. Hoşlandığım şeylerle ilgileniyorum (gitar çalmak, satranç oynamak, kitap okumak-beni geliştirecek olanlar tabii ki, yürüyüş yapmak). Tüketim toplumunın içerisinde olmak beni rahatsız ediyor ve bu yüzden bir şeyler üretmenin yollarını bulmaya çalışıyorum. Film ve dizi izleme sıklığımı da düşürdüm, onun yerine belgesel izlemeye yönelmeye karar verdim (daha bilgilendirici ve zamana değiyor).
Çok doğru, bu durum özellikle Z kuşağında da yaygın. “Şunu alamıyorum (yöneticilere) Allah belanı versin!” gibi sürekli onları suçlayacak yönde cümleler kuruluyor.
Madem öyle, çalış, geliş bu engeli aş. Bu konu hakkında yapacak bir şeyin var mı ? Yok. 5 kişilik arkadaş çevrenle Türkiye’nin kaderini değiştiremeyeceğine göre kes sesini ve çalış.
Hayatta yaşama gayeleri bile olmayan, hedefleri bile olmayan insanlar gelmiş burada yönetime sövüyor. Ulan sen kimsin, sen elinden geleni yaptın mı ? Biz de biliyoruz bir şeylerin kötü olduğunu ama insan önce kendine bakar yahu..
İnsan kendini geliştirmeden evvel diğerlerini değiştiremez. Bu hep böyle olmuştur. Ben saymadım bile ne kadar süre geçtiğini en son yönetimi suçladığımdan beri. Beni bir tek şey ilgilendirir, o da gelebileceğim en iyi konuma gelmek. Gerisi beni çok da alakadar etmez. Baktım halk değişmek istemiyor, halka saydırmayı bıraktım. Şu sıralar bilimsel araştırmaları okumakla meşgulüm. “Bir gün benim dediklerim bilimin dedikleriyle çelişirse, bilimi seçin” diyen birinin çocuğuyum neticede. Hatta çok sevdiğim bir söz var “Önce kendini geliştir, sonra başkasını eleştir.” diye. Önce kendine bir hayrın olsun da, ondan gayrı başkalarını da dahil edersin değişime.
Tebrik ederim dostum harikasın. Düşünceni beğendim.
Siyaset fanatizmi, bir de futbol fanatizmi hep bombos isler. Boyle insanlarla muhattap bile olmamak lazim. Siyaset dedigin zaten 3 5 tane akilli on milyon tane enayiyi kandiriyor.
Adamin teki sirf kendi cevresine para kazandirsin, rant yapsin diye bu siyasetci denen insanlarin nesini alkislayayim ben. 34 yasindayim son 5 secimde oy bile kullanmadim uykumdan uyanmaya degmez meclistekilerden bir tanesi bile
Benim vardiya arkadaşımın hayatı siyaset olmuş ki zira duygusal olarak güçlü ve bu işten fayda sağlayan kişiler “öfke yemi” ile duygusal olarak zayıf bu kişileri manipüle ederek “bizi okumazsan,bizi seçmezsen” hayatın hep berbat gidecek.nesajı vererek kendilerine bağımlı hale getiriyorlar.Bu solcusu içinde,sağcısı için de,dincisi içinde,deisti içinde böyle.. Çünkü siz kendi içsel problemlerinizin çözümünü dışsallayarak aslında kendiniz için bir konfor alanı oluşturup,sorumluklarınızdan kaçıyorsunuz. Fersahlarca uzak Kuzey Kore’nin nükleer silah denemeleri elbette kişisel olarak sizin de sorununuz ancak içsel problemlerinizin içindeki payı olsa olsa %1 olur.Zira ilk insanlardan günümüze dışsal tehditler ekonomik olarak,siyasal olarak hep vardı ama bunlardan fazla etkilenmeden bugünlere gelen nesillerin… Read more »
Fanatik futbol taraftarları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bunun daha beteri.
Uzun süre siyasi parti teşkilatlarıyla çalıştım. Görüş fark etmeksizin üyelerin çoğu normal vatandaşlar kadar partilerini umursamıyor. İstisnalar hariç normal insanlar, siyaseti iş olarak yapan insanlara göre daha içten ve radikal şekilde partilerine bağlılar.