İnsanlar evrimi genellikle tamamen “doğal seçilim” mekanizması ile düşünse de, türlerin evriminde “cinsel seçilim” de büyük bir öneme sahiptir. Eşeysel seçilim özellikle dişileri acımasız bir şekilde seçici olan insan türünde çok önemli bir yer tutar. Bunun en önemli kanıtı, son zamanlarda oldukça gelişen DNA araştırmaları sayesinde ortaya çıkan şu gerçek : bugüne kadar yaşamış homo sapiens (modern insan) erkeklerinin sadece yüzde 40%ı çocuk yapabilmiş iken bu sayı dişilerde 80% oranında. Bunun anlamı : her iki erkekten biri ortalama olarak 2 çocuk yapmış iken diğer erkek neslini devam ettirememiş. Eğer erkeksen, 2 çocuğun var (farklı kadınlardan olabilir) ya da hiç çocuğun yok.
Burada çalışan önemli mekanizma, kadınların, çocuk yapacakları seçmesi. İnsan türünün en yakın kuzeni olan şempanze (yaklaşık 6 milyon yıl önce ortak atadan ayrıldığımız) dişileri, insan dişilerinin aksine, önüne gelenle çiftleşirler. Tabii ki alfa erkeğin, beta ve omegaları döverek uzaklaştırması sonucu bu çiftleşme genelde alfa şempanzelerle olsa da, burada şempanze dişisinin herhangi bir seçim yapması durumu yoktur.
Peki kadınlar, beraber çocuk yapacakları erkeği nasıl seçerler? Erkek egemenlik hiyerarşisine bakarak. Burası, erkeklerin birbirleri ile rekabet halinde oldukları arenadır. Erkek egemenlik hiyerarşisi arenasında erkekler, bariz dişiler için birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışmazlar. İş, para, statü, egemenlik gibi konularda birbirlerine üstünlük yarışındadırlar.
Olaya Yüzeysel bakarsanız, erkeklerin burada “güç” için birbirleriyle rekabet ettiğini söyleyebilirsiniz. Aslında erkekler bu arenada nüfus ve liderlik için rekabet ederler. Genellikle hiyerarşinin tepesindeki erkekler, diğerleri ile rekabet ederek ve diğerleri tarafından seçilerek oraya çıkarlar. Tamam, bu rekabette zorbalar ve vahşiler olsa da genelde, bu hiyerarşide tepeye doğru çıkartan şey güçten ziyade “topluma katılan değer”dir. Bu şekilde daha fazla değer katan erkekler hiyerarşide yukarı çıkarken, kadınlar bu tepeye çıkan erkekleri eş olarak seçerler.
Şempanzelerden ayrıldığımız 6 milyon yıl boyunca bu hiyerarşinin devam ettiğini düşünün. Bu süre boyunca, erkek egemenlik hiyerarşisinin üstündeki erkekler gelecek nesillere genlerini aktarırken, altındaki erkeklerin genleri gelecek nesillere aktarılmaz. Kısacası, erkek egemenlik hiyerarşisi, kadınlar tarafından harekete geçirilen bir eşeysel seçilim mekanizmasıdır (yani, feministlerin erkek egemen dediği sistemi hayatta tutan şey, kadınların doğasıdır – hadi feministler, bunu da açıklayın).
Bu milyonlarca yıllık süreçte, erkekler sadece erkek egemenlik hiyerarşisine adapte olmakla kalmayıp, bu hiyerarşide yukarı çıkacak dürtülere sahip olmada da önemli miktarda evrim geçirmiştir.
Egemenlik hiyerarşisi sadece primatlarda olan bir durum değil. Hemen hemen tüm sosyal canlılarda mevcut. Bu tür hiyerarşiler, hayvanlar aleminde kısıtlı kaynaklar için bireylerin sürekli birbirleri ile didişerek sürünün varlığını tehlikeye atması yerine, kaynakların hangi sırada paylaşılacağını belirleyerek sürünün istikrarlı olmasını sağlar. Örneğin kurt sürüsü, eşit paylaşılma şansı az olan av için birbirine gireceğine, hiyerarşi sayesinde avı alfa, beta ve omega sırası ile paylaşır.
Ama bu hiyerarşinin en temel dayanağı kaynak paylaşımı değildir. Egemenlik hiyerarşisini sürdüren en önemli mekanizma, dominant bireylerin, daha alttaki bireylerin çiftleşmelerini bastırmalarıdır.
Kıssadan Hisse
Kadınlarla başarılı olmak isteyen bir erkek, erkek egemenlik hiyerarşisindeki yerini yukarıya çekmelidir. Her ne kadar bir erkeğin kendine bakması, temiz ve medeni olması, karşı cinsle ilişkisinde önemli olsa da, erkeğin kadınlarla başarısını belirleyen temel şey, egemenlik hiyerarşisindeki yeridir. Bu nedenle bir erkeğin cinsel pazar değerine en çok etki eden şey, onun statüsüdür.
Bunun anlamı; erkeğin her zaman daha iyi eğitim almayı, kendini sürekli geliştirmeyi, işinde ve eğitiminde hırslı olmayı, çevresinde karar verici ve uygulayıcı olmaya gayret göstermeyi; kız tavlama sanatı öğrenmeye göre daha öncelikli tutmasıdır.
Bu yazımızda, kadınlar yaptıkları bazı şeyleri neden yaparlar, ya da onlar için yaptığımız bunca şeyden sonra nasıl böyle şeyler yaparlar sorusuna cevap vereceğiz. Kadın davranışının en temel kurallarını konuşacağız. Başlığı kadınları anlamak olarak attık ama aslında kadın davranışını anlamak desek daha doğru.
Kadınlar anlaşılmaz yaratıklardır gibi, kadınların eline anlamsız bir gizem silahı vermeye yönelik saçmalıkları bir kenara bırakalım. Olayı, Robert Briffault adlı romancı bir tarihi şahsiyet, bir matematik kanunu isabeti ile özetlemiş.
Briffault Kanunu :
Bir kadın ile bir erkek arasında birliktelik olup olmayacağına kadın karar verir. Kadın eğer erkek ile birliktelikten bir fayda çıkaramaz ise, o birliktelik gerçekleşmez.
Bu yukarıdaki önermeden iki doğal sonuç çıkaracağım :
1 – Erkek tarafından geçmişte sağlanan fayda, birlikteliğin devam etmesi ya da gelecekte bir birliktelik olması anlamına gelmez (Sonuç 1)
Erkeğin gelecekte bir birliktelik için bugün sağladığı fayda, fayda sağlanır sağlanmaz etkinliğini yitirir
2- Gelecekte sağlanması vaadedilen bir faydanın bugün devam eden ya da gelecekte olabilecek birliktelik üzerine etkisi sınırlıdır. Bu etki, fayda ne kadar gelecekte ise o kadar azdır ve kadının bu erkeğe olan güvenine bağlıdır (Sonuç 2)
Hangi kültürel geçmişe sahip olursa olsunlar, bütün kadınlar erkekleri ile sadece onlardan çıkardıkları bir fayda olduğu sürece beraber olurlar. Bu kadın hipergamisinin daha açık bir ifadesidir. Eğer bir kadın sizinle birlikte ise, bu birliktelikten ya şu an bir yarar sağlıyordur, ya da gelecekte yarar sağlayacağına inanmıştır.
Peki bunu bilmek ne demek? Eğer bir kadınla birlikte olacaksanız, ona ne yarar sağladığınızın da farkında olun. Ve bu yararı sağlamayı bıraktığınız anda (isteyerek, ihmalden ya da mecburen), o ilişkinin biteceğini kabul edin. Örneğin, siz cebinizdeki parayı son kuruşuna kadar hanım kızımıza mı harcadınız? Eğer hanım kızımıza daha verecek paranız yoksa, terk edildiğinizde şaşırmayın (Erkek tarafından geçmişte sağlanan fayda, birlikteliğin devam etmesi ya da gelecekte bir birliktelik olması anlamına gelmez).
Erkeklerin sıklıkla yaptığı hatalardan biri, geçmişte kadına sağladıkları faydanın, bugün ve gelecekte ilişkiyi devam ettirecek olduğunu sanmalarıdır. Sadakat, onur, şükran ve görev biz erkeklerin kadınlarda da olduğunu varsaydığımız kavramlar fakat bunlara sahip kadın sayısı son derece azdır. Bu kavramlar erkeklere toplum ve özellikle de kadınlar tarafından aşılanırken, kadınlara başka kavramlar aşılanır. Kadınlar için aslolan kendileri ve biyolojik çocukları için iyi olandır … Nokta! O nedenle hayatınızdaki kadından siz düşünce size destek olmasını beklemeyin. Kadınların en derinden gelen dürtüleri, düşen erkeği terk etmektir. Sizin neyiniz varsa, bu aynı zamanda onun da malıdır ama bir kadının sahip oldukları önce kendine, sonra çocuklarına, sonra ana-babasına, kardeşlerine ve en sonunda da akrabalarına aittir. Bu biyolojik birşey, doğanın kanunu : doğasına göre davranan bir kadına öfkelenmek ve “orospu” yaftası yapıştırmak yerine, bunun doğa kanunu olduğunu idrak edin ve yolunuza devam edin.
Erkekler kadınları severler ama kadınlar, erkeklerin aşk dediği şeye sahip olacak kapasiteye sahip değillerdir. Erkek kadına aşık olur, kadınlar ise erkekten sağlayacağı faydaya (yani biraderler, kadınlar aşık olmazlar). Erkekler kadınları, ülkeleri, silah arkadaşları ve aileleri için ölmeye hazır iken kaç kadın bu tür fedakarlıklara aşinadır? Erkekler genelde ailelerini, kadınları hayatlarını cehenneme çevirse de büyük bir görev aşkı ile desteklemeye devam ederler. Kadınlar ise eğer fırsat bulurlarsa, ilk çıkıştan kaçarlar genelde.
Kadınlar için yaptığınız her şey, zaten yapmanız gereken ve lafı edilmeyecek birşeydir. Tüm faturalarını ödedikleri, içinde oturacak güvenli bir ev sağladıkları karılarından “benim için ne yaptın ki?” lafını duyan o kadar çok erkek var ki (Erkek tarafından geçmişte sağlanan fayda, birlikteliğin devam etmesi ya da gelecekte bir birliktelik olması anlamına gelmez). Bu konuda kadınlar o kadar kördür ki, bu tür faydaların ellerinden alınabileceğinin farkına, erkek çekip gidene kadar varmazlar.
Bugün Ekşi Sözlükte biri quara.com’da çıkan “How do I tell my husband that he is no longer good enough for me?” sorusunu kocama artık bana yetmediğini nasıl söyleyebilirim başlığına taşımış. Soruyu soran kadın, spor yapıp daha iyi bir bedene sahip olup terfi aldıktan sonra, kocasından daha iyi görünen, daha iyi arabalara binen, onunkinden daha büyük evlere sahip olan erkeklerden ilgi görmeye başlayınca sormuş bu soruyu.
Kadının bu sorusu haklı olarak hipergami‘ye örnek gösterilmiş ama haksız olarak çokça yerilmiş ve kadına bir sürü klasik orospu yaftası yakıştırılmış.
Sonuçta bir kadının kocasının cinsel pazar değeri kendi CPDsinin altına düşünce ya da kadın öyle olduğunu düşündüğünde, onu boynuzlaması, terk etmesi ya da ona hayatı zehir etmesi hiç görülmemiş ya da çok şaşırılacak bir durum değil. Fakat burada benim aklıma takılan soru kadının kendi cinsel pazar değeri konusunda ne kadar gerçekçi olduğu.
Şimdi bir kere, kariyer basamağı tırmanınca, erkeklerin ilgisinin artacağını sanmak klasik feminist palavrasıdır. Erkekler, kadınların kariyerine çok az değer verirler:
Kadınlarda CPD ise sadece kadının fiziksel güzelliği, fiziksel olarak formda oluşu ve yaşı tarafından belirlenir. Yani erkeklerin cinsel arzusu kadının eğitimi, kariyeri, kişiliği ve geliri gibi değerlerden çok az etkilenir. Her ne kadar feminizm tarafından beyni yıkanmış beta aksini iddia etse de, evrimce şekilenen, DNA bazlı temel içgüdülerin geçerli olduğu cinsel dünyada durum bundan ibarettir. (cinsel pazar değeri)
Burada çok muhtemelen kadına olan ilgide artış sadece fiziksel formundaki artıştan kaynaklanıyor.
İkincisi, bu tamamen spekülatif ama, modern ve kariyer sahibi kadınların evlilik yaş ortalamasına göre, bu soruyu soran kadının yaşı muhtemelen 30a yakın ya da üstünde. Yine maalesef feminist palavraları yüzünden artık modern kadının, kadın cinsel pazar değeri ile ilgili yanılgı, burada devrede olabilir.
Aşağıdaki grafik, feminizme göre cinsel pazar değeri. Bu grafiğin, doğal ve gerçekçi hali için cinsel pazar değeri yazımıza bakabilirsiniz.
Yani burada soruyu soran kadın, aslında hızla duvara toslamak üzere inişte iken, feminist, girl power zırvaları ile bunun farkında olmayabilir. Bu durumda, kocasını bu arttığını düşündüğü ilgi sebebi ile terk ederse, kendisini de bir ihtimal mutsuz edebilir. Bir ihtimal diyoruz, zira bunun kocası muhtemelen su katılmamış bir beta ve bu kadın eğer kendi arttığını düşündüğü CPDsi ile maceraya atılıp, havasını alsa bile, eğer kendisine dönerse bu kadını kabul edebilir.
Aşağıdaki videoda Psikoloji Profesörü Dr. Jordan B. Peterson zararsız (efendi) erkek ile tehlikeli (piç) ama medeni erkek arasındaki farkı, kadınların hangisini daha çekici bulduğunu anlatıyor.
Profesör konuşmanın başında modern toplumlarda erkeklerle ilgili en zararlı beklentiye dikkat çekiyor : modern erkekten en çok beklenen meziyetin “zararsızlık” olması. Bu absürb zira profesörün apaçık belirttiği gibi “kadınlar efendi, temiz kalpli ve “zararsız” erkeklerden tiksinir”.
Profesör Peterson kadınlar ne ister sorusuna şöyle cevap veriyor : “kadınlar, vahşi, tehlikeli ama adam edilmiş /medeni erkekleri arzularlar ve bu erkeği kendilerinin evcilleştirdikleri fantazisini kururlar.” Bu klişe, profesöre göre “Güzel ve Çirkin” hikayesinde hayat bulmuş bir klişe.
Profesör Peterson buna kanıt olarak Google mühendisleri tarafından kaleme alınan “A Billion Wicked Thoughts” kitabından bir örnek veriyor. Google mühendisleri kadınların pronografi aramalarını araştırmışlar. Erkeklerin pornografide neyden uyarıldıkları az çok belli, görsel şeyler. İki çember, bir üçgen şekli bile erkeği uyarabiliyor neredeyse Kadınlar ise görselden çok, sözel uyaranlarla tahrik oluyorlar (oyunun önemi).
Google mühendisleri sonuçta kadınların genel pornografi fantazisinin “bir kadın tarafından adam edilen ve ilişkiye ikna edilen vahşi, başkalarının arzu ve isteklerini önemsemeyen ama başkalarının arzuladığı (statü sahibi) erkek” olduğunu buluyorlar. Kadınların en arzulanan erkekler için aradıkları en büyük 5 kategoris ise şunlar :
Kadınların cinsel stratejisini en iyi açıklayan kavram olan hipergami, aynı zamanda kadınlarla başarılı olmak isteyen bir erkeğin öğrenmesi gereken en önemli mekanizmalardan biri. Fakat nedir bu sıkça kullanılan kelimenin anlamı? Bugün bu yazıda, hipergami nedir sorusunu yanıtlayacağız.
Hipergami kelimesi klasik ve dar anlamıyla sosyolojide kendinden daha üst sınıfta veya seviyede biri ile evlenmek anlamında kullanılıyor. Evrensel olarak heteroseksüel birlikteliklerde kadınların kendi sosyo-ekonomik seviyelerinden ve kendi kendilerine biçtikleri cinsel pazar değerinden yukarda ya da en azından eşit erkeklerle birlikte olmayı seçmeleri demek hipergami. Fakat, konsept bu dar çerçeveden daha geniş bir seksüel strateji aslında. Evlilik sadece bunun bir yansıması.
Hipergami, durağan birşey değil. Örneğin ilişkinin başında kadın erkeğe eşit ya da daha yukarda bir değer biçerek birlikteliğe başladı ise de, eğer erkeğin hipergami değeri kadının altına düşerse (örneğin işini kaybederek), kadının erkekle ilişki isteği aynı hızda düşüşe geçer.
Yukarıdaki paragraftan hipergami‘nin şu pratik tanımına çıkalım :
“Hipergami, insan dişisinin şu an beraber olduğu erkeği, daha yüksek statülü bir erkekle birlikte olma (yani daha iyi genetik materyale sahip olan çocuk yapma) imkanı ortaya çıktığında, şu anki erkeği ile arasındaki ilişkiye yaptığı yatırım ne olursa olsun onu daha yüksek statülü erkek için bırakmasına (geçici de olsa) iten güçlü bilinç altı dürtüsüdür.”
Hipergami kavramını bir erkeğin bilmesi çok önemlidir. Zira bu kavrama göre bir erkek, kendi ilişki materyali olabilecek kadın havuzunu yüksek tutmak istiyorsa, statü olarak yukarı çıkması gerektiğinin farkına varmalıdır. Ve burayı korumasının önemini. Bu kavramı bilmenin bir diğer önemi de erkeğin elindeki hatunu elde tutması ile ilgili. Hipergami nedeniyle bir erkek, kadınının ilgisini ayakta tutmak için statü olarak yukarda kalmalı, eğer statüsünü sarsan bir durum varsa da bunu kadınıyla paylaşmamalı. Evet, bir erkek derdini, zayıflıklarını, korkularını, vs … kadını ile paylaşmamalı. Bilinç üstünde kadınlar her ne kadar modaya uyup “duygularını gösterebilen” erkek istediklerini söyleseler de, böyle erkekleri hayatlarından hızla atma eğilimindedirler.
Hipergami, sadece kadınların değil, erkeklerin psikolojisini de etkiler. Bu mekanizma, erkek ve kadının psikolojisine milyonlarca yıllık evrim ile işlenmiş güçlü bir mekanizmadır ve hatta çok büyük ihtimalle, şempanzelerden bu kadar farklılaşmamızın itici motorudur. Zira şempanze dişilerinin aksine, insan dişileri kiminle çiftleşeceğini seçer ve bu konuda da fevkalade acımasızdır (şempanzelerde alfanın daha çok çocuk yapmasının tek mekanizması, betaları dövüp kovalamasıdır). İnsan erkekleri de bu mekanizmanın öbür ucunda, daha fazla dişiyi etkileyebilmek için sürekli statü arttırma gayretindedir. Bu gayret, homo sapiensi diğerlerinden ayıran en önemli itkilerden biridir. Bu gayret ile erkek egemenlik hiyerarşileri ortaya çıkar.
Burada statü sadece para değil, bir erkeğin bölgesindeki diğer erkekler arasındaki dominant statüsü ile de alakalıdır. Bu prikolojik üstünlük aslında paradan da önemlidir ve aslında tipsiz ve meteliksiz erkeklerin, güzel kadınları çekebilmesindeki temel nedendir. Bu nedenle erkek işinde veya sosyal statüsünde ne kadar sarsılırsa sarsılsın, eğer bu sorunlarını kendine saklar ve kadınına yansıtmazsa, kadını ile ilişkisi de büyük ihtimalle hemen sarsılmayacaktır.
Hipergamiyi en kestirme olarak “Alfa Siker, Beta Öder” diye açıklayabiliriz. Burada belirtilmek istenen, kadınların dual bir cinsel stratejisi olduğu ve partnerlerinde hem genetik olarak güç, hem de kendilerine ve çocuklarına bakabilecek miktarda kaynak aradıklarını belirtir. Peki neden alfa siker, beta öder? Zira genetik ve finansal güç çoğunlukla tek kişide bulunmaz. Bu nedenle kadınlar genetik güç göstermeyen bir beta ile evlense bile, cinsel arzusu alfaya yönelik olacaktır ve zavallı betamız, betalığında aşmış bir mertebeye ulaşırsa, boynuzu yiyecektir.
Eğer toplumsal tek-eşli aile yapısı olmasa, kadınların temel dürtüsü, erkeklerin sadece 20%sini oluşturan tepe zümresine yönelmektir. Alfa Siker, Beta Öder yazımızda bu konuya değindik.
“Çerçeve” her şeydir. Her an, bilinç altında kimin çerçevesi içinde olduğunun farkında ol. Çerçeveyi hep kontrol et ama kontrolün sende olduğunu asla farkettirme.
Çerçeve, bir kişinin “gerçekliği”dir : bir kişinin duruşu, hayata bakışı, idealleri, inançları, değerleri ve beklentileri gibi öğelerin toplamıdır. Bir kişinin kendi çerçevesini kontrol etmesi demek, başkalarının çerçevelerinin kontrolü altına girmemesi demektir. Kendi çerçeveni, başkaları için eğip, bükmemektir.
Kadın – erkek ilişkilerinde kural şudur : ilişki içinde iken ya kendi çerçevendesindir ya da kadının çerçevesindesindir. Birçok modern evlilikte veya uzun süreli ilişkide erkek maalesef kadının çerçevesine çekilmiş vaziyettedir. En basit aktivitelere katılmak için karıcıklarından izin almaları gereken köcişler, kadının çerçevesine hapsolmuş erkeklerdir.
Kadının erkeği kendi çerçevesine çekme dürtüsü, istekten ziyade bir testtir. Erkeğin bu çerçeveye girmesi ise kadını mutlu değil, mutsuz eder. Kadının çerçevesine giren bir erkek, aldatılma tehlikesi ile karşı karşıya kalır zira, kadın kendi çerçevesini (karısı için bile) bozmayacak bir erkek arar ve eğer bu erkek kocası değil ise, bu erkeği başka erkeklerde arar.
Herhangi bir uzun süreli ve tek eşli ilişkiye girmeden önce, erkek kendi çerçevesini beraber olmanın ön şartı olarak koymalıdır. Her ne kadar çerçeve ara ara erkekten, kadına geçecek olsa da, ilişkinin genel teması erkek tarafından kurulup, şekle sokulmalıdır. En entellektüel kadınlar bile, “doğru adam”ın çerçevesine girmeyi arzularlar. Buna karşı yüzeyde ciddi şekilde karşı koysalar da, onları da mutlu edecek tek ilişki şekli budur.
İlişkiyi, bir kadının yönetmesine ve domine etmesine asla izin vermeyin. Eğer bir kadın sizin çerçevenize girmiyorsa, o kadınla uzun süreli ilişkiden veba gibi kaçın. Eğer eskiden beta iken uyanmaya başladıysanız, kadınınızı kendi çerçevenize çekin. Çekemiyorsanız, terkedin.
Tomassi’nin 2 Numaralı Demirden Kanunu
HİÇBİR ZAMAN, ama hiçbir zaman, şimdiki sevgiline / karına, doğru ya da yanlış kaç kadınla yattığını söyleme ya da cinsel tecrübelerinin ayrıntılarını anlatma.
En büyük beta moronu hatalarından birine geldik. Bu “geçmiş tecrübeler” sorusuna direk cevap vermek (gerçek ya da yalan), bu soruyu soran özgüveni az kadında büyük duygu patlamaları yaratmak demektir. Bu soruda topu her zaman taca atın :
Kadın : Benden önce ne kadar kadınla beraber oldun?
Erkek : Sen benim ilkimsin.
Kadın : Yaaa, soruma doğru-dürüst cevap ver! Benden önce ne kadar kadınla beraber oldun?
Erkek : Bu gece, senle buluşmadan önce mi?
Kadın : Hadiii, benden önce ne kadar kadınla beraber oldun, söylesene?
Erkek : Hımm, 50’den sonra saymayı bıraktım ….
Tomassi’nin 3 Numaralı Demirden Kanunu
Seninle seks yapmayı erteleyen, ya da seninle seks yapmayı ertelediğini ima eden kadınla seks yapmak HİÇBİR ZAMAN beklemeye değmez ( bir fahişeyle yatmak daha iyi bir alternatiftir).
Bir kadın seni seks için bekletiyorsa, sen o kadının ilk önceliği değilsindir. Seks, kadın – erkek arasında birden alevlenen kimyasal bir reaksiyondur, pazarlıkla alınan ve verilen birşey değildir. Önce seks, sonra ilişki olmalıdır. Bunun tersi olmaz. Seninle seks yapmak isteyen bir kadın, bir yolunu bulup seninle seks yapar. Ülkenin bir ucundan bir ucuna uçması, tel örgülerin altından sürünmesi, senin odana tırmanması gerekse bile gelir ve seninle seks yapar, karın geldiğinde dolapta sessizce uygun bir anda sıvışmayı bekler. Sana biraz zamana ihtiyacı olduğunu, ancak biraz ısındıktan sonra seninle seks yapabileceğini söyleyen kız, doğru zaman, doğru mekan ve doğru alfayla karşılaştığında, o alfaya daha tanıştığı saatte verir.
Tomassi’nin 4 Numaralı Demirden Kanunu
Evli olmadığın ya da 6 ay içinde evlenmeyi planlamadığın bir kadınla ASLA aynı evde yaşama.
Şimdi bu beraber yaşama karşı olmamız ahlaki değil, pragmatik bir durum. Beraber yaşamak demek, sizi erkek yapan özgürlüğünüzü kaybetmeniz demek. Tabak çevirememeniz demek. Yani opsiyonsuz kalmanız ve kadının avucunun içinde olmanız demek. Kadının düşgücünü ve seks performansını ateşleyen bilinmezlik, rekabet stresi, gizem gibi unsurları pencereden dışarı atmanız demek (evet bu hata genelde daha az seks olarak geri dönecektir). Evlilikde tamam da, evlenmeden neden bu duruma düşesiniz.
Tabak çeviremeyeceğinizi söylemiş miydik?
Tomassi’nin 5 Numaralı Demirden Kanunu
Doğum kontrolünü ASLA bir kadının eline bırakma.
Kadınların kullanabileceği 41 çeşit doğum kontrol yöntemi varken erkeklerin kullanabileceği sadece 2 yöntem var : vazektomi (sperm yollarının “kesilerek” ve hatta “alınarak” geri dönüşümsüz olarak kısırlaştırılması yöntemi) ve prezervatif – sizin kadının tercihine karşı elinizdeki tek silah, pratik olarak prezervatif.
Bir kadının bir erkeği hayat boyu kendine bağlaması ile aranızdaki tek engel ince latex zar. Her zaman korunun. Karısı ve kız arkadaşı doğum kontrol hapı kullandığı için korunmasız rahat rahat seks yapan ve sonra da bir şekilde hap çalışmadığı için çift çubuğu eline alan o kadar çok erkek var ki! (Tyler’ın notu : benim şahsen 2 kere doğum kontrol hapı çalışmadığı (!) için uzatmalı kız arkadaşından 3 çocuğu olan tanıdığım bile var! ). Burada çalışmayan tek şey doğum kontrolünü partnerlerinin insiyatifine bırakan bu arkadaşların kafası.
Kazara hamilelik, kadınların – özellikle uzun süreli ilişki içinde bulunan kadınların – “şu işin adını koymak” için kullandıkları önemli bir yöntem. Özellikle de erkeğin pek de evlenmeye niyeti olmadan takıldığı kadınlar için. Bunlardan bazılarına biz “profesyonel anne” diyoruz. Profesyonel anneler, kendi geleceğini garantiye almak için hamile kalan ve erkeğe çocuğuna bakarken kendisine de baktıran kadınlar.
Siz siz olun, “ay ben öyle zevk alamıyorum çıkar şu meredi” diyen hatuna aldırmayın, şapkayı takın. İçeri değil, şapkaya boşalın ve şapkayı çöpe değil, tuvalete atın. Üstüne de sifonu çekin. (Tyler’ın notu : Tyler bu öğüdü ilk verdiğinde kendisine paranoyak muamelesi çeken daha genç bir arkadaş, daha sonra kız arkadaşını kürtaja ikna etmek için bir ton dil dökmüştü).
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ama yine de söyleyeceğim : kazara hamilelik çok nadir bir olay. Özellikle bu hamilelik doğum kontrol hapı kullanan bir kadının başına geliyorsa. Çocuk yapmayı hedefleyerek çocuk yapan her erkeğin bileceği gibi hamilelik öyle kolay birşey değil.
Tomassi’nin 6 Numaralı Demirden Kanunu
Erkekler, aşkın aşk olarak yeterli olduğuna inanır. Kadınlar ise aşk konusunda fırsatçıdır.
Bunu şöyle de söyleyebiliriz : Erkekler bir kadına aşık olurlar, kadınlar ise bir erkeğe değil, ondan sağlayabilecekleri faydaya aşık olurlar.
Hatta bunu şöyle daha iyi söyleyebiliriz : Bir kadının bir erkeği, bir erkeğin bir kadın tarafından sevilmek istediği şekilde sevebilecek kabiliyeti yoktur. Sadece kadınlarımız değil, kız kardeşlerimiz, annelerimiz ve kızarkadaşlarımız da bu tür bir aşk kavramına sahip değildir.
“Erkekler realist gibi davranan romantiklerdir, kadınlar ise romantik gibi davranan realistler”
Maalesef, durum bu. Bunu ne kadar erken kabul ederseniz, sizin için o kadar hayırlı.
Tomassi’nin 7 Numaralı Demirden Kanunu
Yeni bir ilişki kurmak için zaman harcamak, eski ve bitmiş bir ilişkiyi yeniden canlandırmak için çaba harcamaktan her zaman çok daha iyidir. Çöp, çöp kutusuna atıldıktan sonra ASLA çöp kutusunu karıştırıp onu ordan çıkarmaya uğraşma. Üstün başın kirlenecek, insanlar bunu yaptığını görecek ve sen ne kadar “buna değer” desen de, buna zerre kadar değmeyecek.
Tomassi’nin 8 Numaralı Demirden Kanunu
Bir kadının seninle niye yatmayacağını anlamasını HER ZAMAN kadına bırak, asla bunu onun için yapma.
Feminen zorunluluğu toplumun zorunluluğu olarak varetmenin ana mekanizmalarından biri de kadını cinsel seçilimin baş aktörü olarak tutmaktır. Kadının temel cinsel stratejisi, kendi genetik materyalinin bulabildiği en optimum erkeği bulmaktır.
Tomassi’nin 9 Numaralı Demirden Kanunu
Kendini ASLA küçültme, bir kadına güçsüz, kırılgan olduğunu ima edecek bir söz söyleme. Bu kendi tetiklediğin bir felaket ve tam anlamıyla senin onun için ödül olma mantığının karşıtı. Bir kez kendini aşağıya doğru ittiğinde bunun geri dönüşü yok.
Bu konuyu açalım. Burda anlatmaya çalıştığımız kadının acıma duygusuna oynamak. Büyük hata. Çekiciliği acıma duygusundan daha hızlı öldüren çok az şey vardır.
Şöyle bir örnek verelim. Oğlumuz (maalesef) bu mesajı yürüdüğü kıza yazmış :
Konu : Denyoluk ettim, bağışla.
Aslında bu gece seni arayıp konuşmayı planlıyordum ama yeni evime daha bugün taşındım ve zamanın nasıl geçtiğini farketmemişim. Şimdi gece yarısı ve neyse senle en son konuştuğumuzda tam bir enayilik ettim. Bana söylediklerini düşündüm ve evet son zamanlarda biraz bayık olduğumu kabul ediyorum. İlk birkaç buluşmamızı düşündüm de, ne kadar sıkıcı olduğumu farkettim. Olduğumdan daha olgun görünerek seni çok fazla etkilemeye çalıştım (yanlış kelime seçimi, işin aslı ne yaptığımı bilmiyordum) ve kendim gibi davranmadım. Bu konuda içimi dökmem gerektiğini düşündüm ki yeniden eğlenmeye başlayabileyim. Son haftalardaki uyuşukluğumun sebebi de bu.
Umarım tekrar çıkmaya başlarız zira seninle çok iyi vakit geçirdim. Ama söz veriyorum, bir dahaki sefere içip, eğleneceğiz ve ben sıkıcı olmayacağım. Söz veriyorum bir daha öyle yumuşak mesajlar atmayacağım. Biri bana böyle mesajlar attığında nasıl iğrendiğimi biliyorum, kim bilir ne kadar kafasız olduğumu düşündün.
Bu mesajı kızımızla olayı sadece 3 buluşmada sıçan oğlumuzdan. Bu mesaj biraz abartı olsa da, bir kadınla sıçtığını anlayan ve son çare olarak kadının “biliyorum, seni anlıyorum” duygularına oynamaya çalışan (yani sıvayan) erkeğe iyi bir örnek. Kızımızın “her insan hata yapar” demesini ve ona bir şans daha vermesini uman bir erkek.
Ortamda maalesef bu şekilde dürüst olmanın ve zayıflıklarını, kırılganlıklarını açıkça ve dürüstçe göstermenin bir ilişkiyi güçlendirecek birşey olduğunu söyleyen azımsanamayacak kadar “beta oyunu” propogandası var. Bu oyunu oynamaya çalışan sokaktaki betanın kafasında senaryo şu : “Bak, ben seni üzebilecek piç erkeklerden değilim, duyarlı bir erkeğim, lütfen sev beni.”
1998 yapımı AhMaryVahMary (There’s Something About Mary) filmini izlediyseniz, artık klasikleşmiş olan “saç jölesi” sahnesini hatırlarsınız. Esas oğlan Ted, esas kız Mary ile buluşacaktır ama çok heyecanlıdır. Ted’in arkadaşı Dom, Ted’e şöyle tavsiye eder :
Dom : “Önemli bir randevudan önce tavuğu boğuyorsun değil mi? Lütfen bana önemli bir randevudan önce çavuşu tokatladığını söyle … (Ted anlamayınca), Aman Tanrım, bana bir kızla buluşmadan otuzbir çekmediğini söyleme! Sen deli misin? Dolu bir silahla buluşmaya gidersen tabii ki aşırı heyecanlanırsın. Ah benim arkadaşım, otur, otur şöyle … Bir kızla seks yaptıktan sonra, yatakta yatarken, hiç heyecan kalıyor mu? Kalmıyor, neden?”
Ted : “Çünkü yorulmuş oluyorum …”
Dom : “Yanlış! Bebek yapma olayı beyninden çıkıp gittiği için. Bak o düşünceler ordayken kafanı sikecek. Bir erkeğin hayatındaki en samimi anlar, yükünü boşalttıktan sonraki dakikalardır. Çünkü yükünü boşalttıktan sonra artık kafan seks yapmakta olmuyor … Bir kız gibi düşünmeye başlıyorsun ve kızlar bunu çok severler”
Filmi görmemiş olsanız bile, burada Dom’un bahsettiği beta oyununu görebiliyorsunuz değil mi? Dom maalesef feci şekilde yanılıyor. Kadınlar, kendileri gibi düşünen efemineleri değil, dolu silahları severler.
“Oyunu” cinsellikten arındırmak, beta erkeklerin yaptığı en temel hatalardan biri. Bir erkeğin cinsel isteğinin onun cinsel birleşme şansını azaltacağı varsayımı, maalesef oldukça yaygın bir saçmalık. Fakat bu saçmalık, beta erkekler tarafından çokça satın alınıyor. Sonra da bu erkekler, “arkadaş kalalım” çıkmaz sokağına vardıklarında, nerde hata yaptıklarını merak edip duruyorlar 🙂
Dr. Martie Hasselton tarafından yapılan bir dizi endorfin (mutluluk hormonu) ve hormon profili temalı deneyler, bu yukardaki hurafeyi çöpe atacak nitelikte. Dr. Hasselton, sağlıklı ve yetişkin bireylerin kanındaki endorfin ve diğer hormon oranlarını, flörtün değişik aşamalarında (flört, seks öncesi, seks sonrası, vs.) ölçüyor.
Erkeklerin potansiyel seks partnerlerini değerlendirirken, hormonların beyinlerinde oynadığı oyunlar oldukça çapıcı. Sağlıklı testosteron (erkeklik hormonu) seviyesi, erkeğin kadını resmen seks objesi olarak görmesine neden oluyor ve erkek beyninde düşünsel problem çözme merkezlerini simule ediyor! Testosteron, orgazm sonrası salgılanan oksitosin adlı bir hormon tarafından bastırılıyor. Testosteron cinsel güdü ve ısrarcılık / saldırganlık ile ilgili iken, oksitosin hormonu terbiye, güven ve rahatlık getiren br kimyasal. Oksitosin’in seks ve doğum sonrası kadında erkeğe nazaran duygusal bağlanma konusunda daha önemli rol oynayan bir hormon. Erkeklerde oksitosin daha çok seks sonrası testosteron ve dopamin seviyelerini düşürme işi gören bir hormon.
Seks sonrası vücut, seks öncesi ve sırasında doruğa çıkan endofrin ve dopamin hormonlarını dengelemek için kana yüklü miktarda oksitosin salıyor. Bu hormon erkeği hem cinsel olarak sakinleştiriyor hem de erkekte rahatlama ve güven hissi yaratıyor. Seksten sonra bir süre pestil gibi yatmanızın sebebi bu hormon. Evrimsel olarak da oksitosin hormonu, erkeğin hala kalkık olan penisini, yeni içeri boşalttığı spermlerle beraber dışarı çekmek yerine içerde kalmaya iterek, hamilelik şansını arttırıyor. Hormon ek olarak da, erkek ile dişi arasında bağ kurmak gibi de bir işleve sahip.
Yüksek testosteron seviyesi, erkeğin çekiciliğini arttırdığına dair birçok çalışma var. Örneğin, Abertay Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre, düşük stres ve yüksek testosteron, erkeği kadınlar gözünde daha çekici kılıyor. Kadınlar erkeğin testosteron seviyelerini sadece bu hormonların dış görünüşe etkisi ile değil (örneğin testosteron seviyesinin getirdiği erkeksi hatlar, kaslı vücut ve derin – kalın ses) feromonlar sayesinde algılayabiliyorlar.
Feromon, aynı türün üyeleri arasındaki sosyal ilişkileri düzenleyen kimyasal maddelere verilen bir isim ve Eski Yunanca “hormon taşıyan” anlamına geliyor. İnsan feromonları daha çok cinsel davranışları kontrol ediyorlar ve herhangi bir kokuya sahip olmamalarına rağmen burnun içinde bulunan ve “vomeronazal organ” olarak bilinen bir reseptör sayesinde algılanabiliyorlar. Feromonların, iki insanın “kimyasal” uyumununda nasıl önemli olduğunu Terli T-Shirt Deneyi yazımızda görebilirsiniz.
Biyo-mekanik pespektiften baktığınızda, düzenli masturbasyon yapan bir erkek, pratik olarak çevresine “ben bir feromonal beta erkeğim” mesajı yayar. Ve kadınlar bu feromon yayınını yakalayıp, kaydedecek bilinç altı mekanizmalarına sahiptir, hiç kuşkunuz olmasın. Daha yüksek testosteron seviyesine sahip olan ve bu seviyeyi koruyan erkekler, “çekicilik”lerini sadece davranışsal olarak değil, “koku” olarak da kadının bilinç altına işleyecektir.
Eğer testosteron seviyeniz kronik olarak düşük ise ve/veya sürekli oksitosinin rahatlatıcı etkisine maruz kalıyorsanız (sürekli mastürbasyon yapıyorsanız), kendinizi cinsel olarak oldukça avantajsız bir konuma koyuyorsunuz. Evrimsel açıdan bakarsanız, tarih öncesi avcı-toplayıcı toplumlardaki beta erkekler (genetik ve karakter olarak altta olan erkekler), seks yapmak için alfa erkekler kadar kadın bulamayacaklarından muhtemelen çok fazla mastürbasyon yapıyorlardı. Bu durumda, kadınların mastürbasyon sebebiyle salınan hormonları algılayarak bu beta erkeklerden uzak durmayı (elektrik alamamayı) sağlayan mekanizmalar geliştirmiş olmaları çok şaşırtıcı değil.
Kısacası mastürbasyonun en önemli zararı, erkeği hormonal olarak “ben betayım” diye fişlemesi. Ne kadar düzenli ve çok sayıda mastürbasyon yapıyorsanız, o kadar “daha az çekici” olursunuz ve gerçek cinsel deneyime ulaşmanız da o kadar zorlaşır.
Freud’un dediği gibi “her enerji cinsel” ise ve cinsel enerjiyi testosteron sayesinde erkekler çok daha yoğun üretiyorlarsa, erkeklerin bu enerjiyi kadınlara yöneltmedikleri zaman imparatorluklar kurmaya, yollar yapmaya, kurdukları gibi yıkmaya da yönlendirmeleri şaşırtıcı değil. Mastürbasyon bu enerjiyi bastıran birşey.
Ve Ted’in arkadaşı Dom’a inanıp da buluşmadan önce mastürbasyon yaparsanız, kendi bindiğiniz dalı kesersiniz 🙂 Kadınlar, cinsel isteklerini geri plana atarak daha duyarlı ve güvenli (korkak) oyun oynayan erkekleri genelde itici bulur. Bir kadının bir erkekle yatması için kendini rahat hissetmesi gerektiği miti ile kendi cinsel isteklerini geri plana atan bir beta, “önce arkadaş olalım” adlı, hemen her zaman kaybetmeye mahkum bir strateji izler. Fakat rahatlık ve güven, orgazm sonrası duygular, öncesi değil. Stres, uyarılma ve cinsel ihtiyaç ise orgazm öncesi.
Bu yazıda cinsel pazar değeri nedir sorusuna cevap vereceğiz ve hemen her erkekten gizlenen ama bilindiği zaman bir erkeğin hayatını tamamen değiştirecek olan bir gerçeği afişe edeceğiz : kadın ve erkeklerin yaşlara göre cinsel pazar değerini.
Cinsel pazar değeri (CPD) bir kişinin karşı cins tarafından arzulanabilirliğinin ölçüsüdür. Bu değere etki eden faktörler kadınlar ve erkekler için farklıdır. Erkek cinsel pazar değeri, erkeğin gelirinin, statüsünün, tipinin, bedensel olarak ne kadar formda olduğunun ve kişiliğinin (özellikle özgüven, özdeğer ve hırs) belirlediği bir değerdir. Bütün alfa erkeklerin cinsel pazar değeri yüksektir. Beta erkeklerin CPDsi düşüktür. Ama erkeklerde CPD’yi etkileyen faktörlerin çoğu erkek tarafından kazanılabilir değerlerdir ve bu nedenle potansiyel olarak her beta kendini bir alfaya dönüştürebilir. Daha da iyisi, bu özelliklerden en baskını olan kişilik, oldukça esnek ve gelişime açık birşeydir.
Kadınlarda CPD ise büyük oranda kadının fiziksel güzelliği, fiziksel olarak formda oluşu ve gençliği tarafından belirlenir. Yani erkeklerin cinsel arzusu kadının eğitimi, kariyeri, kişiliği ve geliri gibi değerlerden çok daha az etkilenir. Her ne kadar feminizm tarafından beyni yıkanmış mavi haplı erkek aksini iddia etse de, evrimce şekilenen, DNA bazlı temel içgüdülerin geçerli olduğu cinsel dünyada durum bundan ibarettir.
CPD aynı zamanda cinsel deneyimden de etkilenir ama bu etki kadın ve erkekler için ters şekildedir. Erkeklerin cinsel deneyiminin fazla olması CPDlerini arttırken, kadınların fazla cinsel deneyime sahip olmaları CPDlerini azaltır.
Unutmayın CPD bir kişinin karşı cins gözündeki arzulanabilirlik değeri. Bu nedenler burada etkili olan örneğin kadın CPDsi için erkeğin kriterleri, kadınların ya da kadın ruhlu olanların değil. Ve yine unutmayın ki CPD konusunda sözkonusu olan kişinin değeri değil, cinsel arzulanabilirlik değeri. Ciğeri beş para etmez, aptalların aptalı bir bimbonun CPD’si doruklarda olabilir ama bu onu kişi olarak değerli kılmaz ve CPDsi çok düşük ama kişi değeri çok yüksek bir kadınına eşit hale getirmez.
Cinsel Pazar Değeri Grafiği
Oyunu öğrenmek isteyen ve mutlu olmak isteyen her erkeğin bilmesi gereken temel bilgi, yukarıdaki CPD grafiğidir. Grafiğin dikey ekseni 0 – 10 arası CPD değeridir (bir insanın potansiyel CPD’sinin tepe noktası 10 olacak şekilde). Yatay eksende ise yaş vardır.
Kadın Cinsel Pazar Değeri
Bir kadının cinsel pazar değeri, popüler kültür, feminizm ve bunların pençesindeki erkekler ne kadar inkar ederlerse etsinler, 18 – 25 yaş aralığında zirvede oluyor ve 23 yaşında doruk noktasına ulaşıyor. Kısaca kadınlar için 22 – 24 yaş arası doğurganlık, arzu edilirlik, cinsellik doruk noktasında. 25 yaş ve sonrasında ise düzenli olarak düşüş halinde. Özellikle bu düşüş 27 yaşından itibaren görünür hale gelmeye başlıyor. Buraya kadar kadınların kendilerinin de bilinçaltında farkında olmadıkları bir şeyden bahsetmedik, acımasız gerçekler bunlar.
Her ne kadar bu durum 27 yaş üstü bir kadının müthiş bir güzelliğe sahip olamayacağı anlamına gelmese de, 27 yaş üstü bir güzelin 22 – 24 yaş arası bir güzelden daha az güzel olacağı anlamına geliyor. 27 yaş sonrası, modern ve bağımsız bir kadının alfa erkek ilgisi için artık daha genç kadınlarla yarışamamaya başladığını anladığı ve çok daha gecikmeden bir erkeğe yüzük takma fikrini yeşerttiği yaşlar.
Erkek Cinsel Pazar Değeri
Feminizmin hükümranlığı altına giren ve gire yazan toplumların en çok saklanan gerçeğine geldi sıra : erkek CPDsi. Erkeklerin CPDsi sadece fiziksel form ve yaş ile değil statü, para ve kişilik ile de belirlendiğinden erkek CPDsi genelde erkeğin hayatına bir yön aradığı ve olgunlaştığı yaşlarda bir plato dönemi geçirdikten sonra 30 yaşından itibaren artarak 36 – 38 yaşında tepe noktasına ulaşıyor. Erkeğin potansiyelini maksimum seviyede gerçekleştirdiğini varsayarsak, bu yaşlar onun aynı zamanda kendine sığınacak uzun süreli bir ilişki / evlilik limanı arayan kadınların gözünde en tepede olduğu nokta.
Tabii burada erkeğin götü göbeği ve masküleniteyi salmadığını varsayıyoruz. Yani cinsel pazar değeri nasıl olsa yaşla artıyor, koltuk patatesi olsam da olur diye bir durum yok. Aynı şey kadınlarda da var: 32 yaşında kendine bakan bir kadının CPD’si, 22 yaşında kendine bakmayan bir kadından daha yüksek olabilir.
Erkek ve Kadın CPDlerinin karşılaştırmalı değerleri
Kadın CPDsi genelde gençlik ve güzellik temelli olduğu için daha hızlı azalırken, erkek CPDsi daha yavaş düşer. 30 yaş bir erkeğin CPDsinin tam yükselişe geçmeye başladığı yaşlar iken, kadınların duvara vurmak üzere hızla inişe geçtiği yaş. Bu yaş aynı zamanda kadın – erkek CPDsinin eşitlendiği bir yaş.
Bu bilgi çok önemli zira birçok erkek bu bilginin farkında değil. Bu bilginin farkında olmadığı için de bu bilginin çok iyi farkında olan kadınlar tarafından kolayca kullanılabiliyorlar. Örneğin aslında kendi CPD değerinin doruk noktasında olduğu zamanda bunu realize etmeye çalışan bir erkek “40ından sonra azdı“, “orta yaş bunalımına girdi” gibi saçmalıklarla kolayca dizginlenebiliyor. Ya da 36 yaşında CPDsi tepede bir erkek çok daha genç bir kadına yanaştığında toplum (özellikle de 30 yaş üstü kadınlar) tarafından ayıplanarak geri adım attırılabiliyor. Daha da kötüsü birçok erkek bu cahilliği sebebiyle bu ayıplamayı öyle içselleştiriyorlar ki, kendileri CPDsi kendilerine yakın kadınlara yanaşmıyorlar bile (aslında doğal olarak yanaşmaları lazım iken).
Ama bu bilginin farkında olmayan erkeklerin yaşadıkları en trajik olay şu (buraya dikkat) : 30 yaşına kadarki geçmişi kadınlara göre CPDsi düşük olduğundan reddedilmek ile geçen erkek, tam bu yaşlarda birden başlayan kadın ilgisine kapılıp CPDsinin yükseldiğinin farkına varmadan bir kadın tarafından kafeslenir. Kadınlar kendi düşen CPDlerinin içten içe farkındadır. Aynı zamanda 5 sene önce yüzüne bakmadıkları adamların CPDlerinin artık yükselmeye başladığının da farkındalardır. Ve bu adamlar CPDlerinin doruk noktasına doğru olan tırmanışa başlamadan, elleri güçlenmeden hızlıca kapatılırlar. Bu nedenle de çoğu erkek sadece 5 sene beklese (ki erkeğin kadın gibi 30lu yaşların ortasından itibaren hızla azalışa geçen doğurganlık gibi problemleri olmadığından 10 sene bile bekleyebilir) çok daha iyi bir eş adayı bulabilecek iken tüm potansiyellerini kaybederler. Daha da kötüsü 27 yaşından itibaren önce yavaş yavaş sonra da hızla artacak CPDlerini daha da arttırmak için kendilerine odaklanabilecek iken kaynaklarını ve zamanlarını seçebileceklerinin çok altında bir kadına harcarlar ve CPD potansiyellerine ulaşamazlar.
CPD bilgisinin farkında olmayan ya da daha da kötüsü CPD bilgisi feminizm yüzünden çarpıtılmış olan kadınlar ise 20lerinde evliliği erteleyip (kariyer, eğitim ve iş sayesinde 30larında da aynı oranda arzu edilebileceklerini zannederek), ya 30larında yanlızlık acısı çekmeye ya da can havliyle sığındıkları bir betanın limanında mutsuz bir evliliğe mahkum ediyorlar kendilerini (bkz. bu mutsuzluğu bastırma ve gizleme çabasıyla kocişkosu ve doburcan bebesi ile ne kadar mutlu dünyaya yaymayı kendine görev edinen 30luk ablalar):
Eskiden, genç kadının annesi ve neneleri güzelliğin geçici olduğunu, en baştan çıkarıcı erkeğin en iyi koca adayı olmadığını bilir ve kızın uzun süre stabil bir koca olabilecek genç bir erkekle evlenmesini garantilerlerdi. Şimdi ise feminizm yüzünden, bu rehberlik genç kadınların hayatından çıkarılmış durumda ve genç kadınlar kendi cinsel hayatları için kötü birer kaptanlar. Güzelliklerinin yere çakıldığı 34 – 36 yaşına kadar alfa erkeklerin peşinde koştuktan sonra eskiden reddetmeye alıştıkları beta erkekler tarafından bile görmezden geliniyorlar. Kadının kısmetindeki bu ani çakılma, Road Runner ve Çakal anı olarak biliniyor. Kadınların geçmişte uçurumdan bu şekilde düşmemeleri için bir sürü güvenlik ağı vardı.
30 yaşından önce evlenmeyin. Bulabileceğiniz en iyi kadını kaçırırsınız ve özellikle 26-27 yaşında falan evlenirseniz oldukça pahalı ve zaman alıcı olan evlilik yüzünden CPD potansiyelinizi gerçekleştiremeyebilirsiniz.
30 yaş üstünde, kendinizden 6 – 10 yaş bir kadınla evlenmeye bakın. 20li yaşlarında evlenmek isteyen kadın sayısı azalmış olsa da CPDsi yüksek bir 30luk erkek, bu az sayıda kadın konusunda 20lik erkeklere göre daha şanslıdır. 27 yaşından daha genç bir kızı tavlayabilirsiniz, ama burda da gözü açılmamış bir kızı alırsanız ilerde bu kızın “gençliğimi yaşamadım” diye sizi boynuzlama tehlikesi var.
“Ayol 35 yaşında adam 25 yaşında kızla çıkıyor” gibi klasik utandırma taktiklerine aldırmayın.
Kadınlar :
Ablalarınız size yalan söylüyor, kadınlar 30larında da güzel falan değil. 35 yaş üstünde de afetler yok mu, var ama bunlar sayıca az.
Eğer evlenmek ve aile kurmak gibi bir niyetiniz varsa, anneniz ve ninenizin o “evde kalacaksın” dırdırı aslında sizin lehinize bir olay, aleyhinize değil. Bir bildikleri var dinleyin. 25 – 30 yaş arasında evlenin (ben evlenmem diyene sözüm yok). Aşağıdaki şahane videoda, küçük kızlar gayet doğru bir gerçeği anlatmaya çalışıyor (tüm şirin ukalalıkları ile :))
CPD, temel içgüdüler tarafından dikte edilen birşey. Burda erkeğin algısını ençok etkileyen faktör doğurganlık ve doğan çocuğun genetik üstünlüğü. 30 yaşından sonra doğurganlık hızla azalıyor ve genel olarak 38 – 43 arasında ise tamamen bitiyor.
Arkadaş kalalım diyen kıza cevap konusuna geçmeden “arkadaş kalalım” diyen kızın amacının ne olduğunu analiz edelim. Arkadaş kalalım, bir reddediş şeklidir. Senden o şekilde hoşlanmıyorum ama hayatımdan çıkmanı da istemiyorum anlamına da gelir, öylesine söylenmiş de olabilir. Eğer birinci şekilde ise burada genelde sizin kızın hayatında B Planı olarak kalmanız amacı vardır. Eğer öylesine söylenmişse kız direkt reddetmek istemediğinden öyle demiştir ve arkadaş kalmaya da niyeti yoktur.
Bu yeni bir kız da olabilir, eski kız arkadaşınız da. Ama hangisi olursa olsun, arkadaş kalalım diyen kıza romantik ve fiziksel ilginiz varsa, arkadaş kalmayı / olmayı kabul etmeyin. Birçok erkek maalesef arkadaşlık rütbesinin hiç yoktan iyi olduğunu ve bu rütbeden sevgili rütbesine çıkabileceğini sanıyor. Bu nedenle de arkadaş kalalım teklifini kabul ediyor. Fakat arkadaşlar, bu romantik film senaryosu sadece dizi ve filmlerde çalışan bir durum ve gerçek hayatta bir geçerliliği yok.
Eğer kızla arkadaş kalmayı kabul ederseniz, kız sizin yeterince değerli ve opsiyonları olan bir erkek olmadığınız konusundaki fikrinin ne kadar doğru olduğunu anlar. Yani arkadaş kalalım sorusu aslında kızın bilinçsiz bir şekilde yaptığı bir shit testtir. Özellikle eski kız arkadaşınız size arkadaş kalalım diyorsa bunun bir nedeni de kızın sizden arta kalan boşluğun duygusal acısını kaldıramaması ve sizin o sizi unutana kadar ona yardım etmenizi istemesidir. Eğer eski kız arkadaşınıza karşı hala bir isteğiniz varsa böyle bir hıyarlık yapmayın.
“Seni kaybetmek istemiyorum Mahmut. Sen benim için çok değerlisin.” Arkadaş kalalım diyen eski kız arkadaşın teklifini reddederseniz muhtemelen duyacağınız şey bu. Ama bunun anlamı, ben seni kaybetmeyi takmayacağım noktaya gelene kadar bana destek ol. Özellikle bu durumda sizin kızın çevresinde arkadaş olarak kalmanız, sizin ayrılığı atlatıp başka bir kız bulmanızı yavaşlatacaktır ve kız birini bulup artık sizi kaybetmek istediğinde büyük bir acı yaşayabilirsiniz.
Burada olana şu şekilde bakın : Aslında kız sizin ile olan ilişkisinin angajman kurallarını size dayatıyor ve bu dayattığı kurallar sizin istediğiniz seviyede değil. Böyle bir pazarlıkta eğer karşı taraf size istediğiniz ve hakettiğinizden daha azını teklif ederse yapabileceğiniz en iyi hareket, kendi istediğiniz angajman kurallarını açıkça belirtmek, karşı tarafa eğer fikrini değiştirirse size ulaşmasını söylemek ve masadan kalkıp yolunuza devam etmektir. Yolunuza devam ediyorsunuz, yani bir köşede ağlayıp kızın fikrini değiştirip sizi aramasını beklemiyorsunuz! Burası önemli.
Piyasada 500 bin Lira eden bir evi sattığınızı düşünün. Evi satmak istediğiniz kişi 100 bin TL öneriyor. Sonra belki 400 bin TL ödeyebileceğini ima ediyor. Yapabileceğiniz en iyi hareket evin fiyatını belirtmek, eğer fikrini değiştirip bu parayı başından ödemeyi kabul ederse sizi aramasını söylemek ve masadan kalkıp başka başka alıcı aramaktır. Bu alıcı fikrini değiştirir diye başka alıcı aramayı bırakmıyorsunuz. Kapiş?
– Arkadaş kalalım Mahmut.
– Ben seninle daha fazlasını istiyorum Nejla. Bu arkadaşlık benim için çalışır bir şey değil. Eğer fikrini değiştirirsen beni ara.
– Ama Mahmut seni kaybetmek istemiyorum.
– Anlıyorum Nejla ama bu arkadaşlık olayı benim için çalışır bir şey değil.
Şimdi bunu kartları açık etmek olarak algılayan çıkabilir ama burada olay sizin maskülen bir erkek gibi ne istediğinizi bilip bunu belirtmeniz ve bunu dayatarak masadan çekilmeniz.
Arkadaş Kalalım Diyen Kıza en iyi ve tek işe yarar cevap : Bırakıp gitmek
Şimdi bakın burası önemli. Kıza yukarıdakine benzer bir cevap verdikten sonra kızı bırakıp gidin ve kendi hayatınıza bakın. Kızı asla aramayın. Sosyal medyada takip etmeyin, karşılaşmamaya çalışın ve kesinlikle ilginizi ondan esirgeyin. Buhar olun.
Bu arada kız bir süre sonra sizin “arkadaş kalalım” teklifini kabul eden sünepe çoğunluktan olmadığınızı ve o size ulaşmazsa sizin artık onu geride bıraktığınızı anladığında (hatun bilinç altında bir süre “yerim senin karizmanı, bir iki haftaya kalmaz beni ararsın sen” diye düşünecektir) size ulaşmaya çalışabilir. Bu büyük ihtimal. Ama siz kız arayacak diye beklemeyin. Hemen kendi hayatınıza odaklanın. Başka kızlara odaklanın ama bunu kızın gözüne sokmayın.
Arkadaş kalalım teklifini shit test olarak algılayıp geçmek istiyorsanız kıza ulaşmayın. Doğum günü, annesi öldü, Facebook’ta resimlerimi beğeniyor, çok üzgün görünüyor, instagramda manalı bir özlü söz koymuş, vs … gibi bahaneler umrumda değil. Aramıyorsunuz, mesaj atmıyorsunuz ve sosyal medyadan takip etmiyorsunuz.
Kız sizi aradığında, hayatı çok iyi giden bir adam gibi kibar ama kısa bir mesajlaşma yapın. Kızın sizi aramasının 2 nedeni olabilir : Bir, göstediğiniz olağanüstü davranış nedeniyle size ilgisi artmıştır ya da sizi ısrarla plan B olarak tutmak istiyordur. Size kendinize güvenip biraz
Siz niyetinizi açıkça belirtip bırakıp gittikten sonra kız size yeniden ulaşabilir. Siz bunu sizinle buluşmak istiyor diye algılayın ama bir nedeni de sizi bir uydu erkek yapmak için olacaktır. Buna kesinlikle izin vermeyin. Eğer kız size ulaşır ve buluşursanız arkadaş gibi davranmayın. Kıza yürüyün. Eğer yine arkadaşlık zırvalarsa “bırak bu etiketleri biz eğleniyoruz, beraber iyi vakit geçiriyoruz, vs …” diyip yürümeye devam edin. Eğer sizin yürümenizden hoşlanmıyorsa sizden uzak durabilir. Eğer uzak durursa da bırakın gidin ve başka denizlere açılın. Hala öğrenmedi iseniz oyunu öğrenin, hala yapmıyorsanız tabak çevirin. “Hayır ama o sizin için hayatınızın kadını mı? O zaman sizi Ruh İkizi Kişilik Bozukluğu yazımıza alalım.
Eğer gerektiğinde bırakıp gidemiyorsanız, sadece kızlarla değil hayatta her alanda başarılı olmak için en önemli ruh haline henüz sahip değilsiniz : sizinle beraber olmak bir kız için ödül (özdeğer), dışarda söz konusu hanım kızı güzellik, gençlik, zeka, vs. gibi şeylerde altedebilecek on binlerce kadın var (opsiyonları olma mantalitesi) ve siz bu kızları tavlayabilecek kapasiteye sahipsiniz (özgüven).
Oyun, bir erkeğin kişisel gücünün en önemli öğesidir. Kırmızı hap camiasında genellikle kadınlar konusunda kullanılsa da aslında oyun erkeğin insanlarla etkileşiminin temelidir.
Oyun nedir sorusuna oyun “sosyal yetenekler”dir cevabı verebilirsiniz. Oyun ve kişinin kendini daha çekici hale getirmesi sadece cinsel değil, cinsel olmayan her etkileşimlerine de uyarlanabilir ve kişinin kabul görmesi, sosyal çevre edinmesi, bu sosyal çevrede sivrilmesi gibi amaçlara da hizmet eder.
Kadın – erkek ilişkilerinde oyuna ihtiyacınızın olmasının sebebi şudur: Erkekler bir kadında ilk önce ve çoğunlukla görünüşe ve güzelliğe bakarlar. Kadınlar ise en çok duruş, ses tonu, vücut dili gibi öğeler. Oyun taraftarlarına göre oyun, kadınların makyaj yapmasına denktir : “Kadınlar karşı cinse daha çekici görünmek için nasıl makyaj yapıyorlarsa, erkekler de oyun ile davranış, duruş ve konuşmalarını şekillendirerek kadınlara daha çekici gelebilirler”.
The Red Pill hareketinin çıkış noktalarından olan, Erkek Düşmanlığı Balonu (The Misandry Bubble) adlı makalesinde Imran Khan “Oyun”u şöyle tanımlıyor :
“Bugünkü statükodan çıkar sağlayan aleyhtarlarının yanıltıcı aşağılamalarına rağmen (ki piyasada “oyun” satan şarlatanların çokluğu da bunlara dolaylı olarak destek çıkıyor), oyunun tanımı şu :
Bir erkeği bir kadına çekici kılan özellikler, öğrenilebilir, pratikle geliştirilebilir özelliklerdir. Bir erkek bu yetenekleri öğrendikten sonra, bu konuda doğal yeteneği olan bir erkekten bir farkı olmadan karşı cinsi etkileyebilir. Bir erkeğin bu yetenekleri doyurucu bir uzun süreli ilişki bulma ya da kısa süreli ilişkilerle kendini tatmin etmek için kullanması, erkeğin kendi tercihine kalmıştır.
Oyun karşıtlarının (feministler ve feminist yalakası beta erkekler) en çok söyledikleri şey oyunun “aldatmaca” olduğu ve erkeklerin “kendileri gibi olmasının” daha iyi ve uygun olduğu. Bu insanların kötü niyetle sakladıkları ya da göremedikleri şey şudur ki “kişilik” denilen şeyin sürekli değişim ve akış halinde olduğudur. Bunun sonucu olarak oyun, erkeğin istediği gibi şekillendireceği kişiliğini, kadınlara daha çekici gelen bir şekilde değiştirmesinden başka birşey değildir. Yani, oyun ile öğrenilen yetenekler, “kendin olmak” (just be yourself) felsefesi ile öğrenilen yeteneklerden (ya da yeteneksizliklerden) daha sahte değildirler.
Bugünkü manosphere’de oyun (game) birçok teknik ve değişik felsefe içerse de kabaca oyun, bir erkeğin kendi Cinsel Pazar Değerini (Sexual Market Value) arttırması (fitness, kariyer başarısı, daha fazla para kazanmak gibi), bir yandan da sürekli o anki Cinsel Pazar Değerinin üzerindeymiş gibi davranması; kendisinin de karşısındaki kadına ödül olduğunun farkına varması ve vardırması, herhangi bir kadını tanrıçaya çeviren saçma sapan Disney masalımsı beta beyin yıkamasından kurtulması gibi süreçler içeren bir yolculuktur.
Makyavelizm – bir durumdan zafer ile çıkmak için o durumu anlamayı ve kullanmayı bilmek, neyin gerçek ve neyin sahte olduğunu bilmek, insanların yaptıkları şeyleri neden yaptığını bilmek, kullanıldığın ya da oynandığın zaman bunun farkına varmak, vs.
Kıvrak Zeka – Bu shit testleri geçebilmenizi sağlar. Aslına bakarsanız sadece kadınlar değil hayatınıza giren her insan ilk karşılaşmanızda sizi tartmak için shit test uygular. Cevaplama hızınız, iletişimde yaratıcılığınız ve iletişim stiliniz kıvrak zekanın en önemli gösteleridir. Eğer kıvrak zeka sahibi değilseniz bunu geliştirmek için bol bol pratik yapmanız ve tek kişilik şovlar izlemeniz gerekir. Kıvrak zeka, sağlam bir çerçevenin temel taşlarından biridir.
Cazibe – Eğip bükmeye gerek yok, cazibenin kaynağı narsisizm, kendine güven ve küstahlıktırve bunlar sizin yüksek değere sahip biri olduğunuzu gösterir. Ama bunların ayaklarının yere basması yani desteksiz böbürlenme yerine çok çalışarak kazanılmış özelliklere dayanması daha iyidir.
Mizah – Sağlam bir çerçevenin temel taşlarından bir diğeri olan mizah, negatif bir kaynaktan pozitif enerji üretmenin yanında sizin negatifin / başarısızlık ihtimalinin karşısına cesurca tutup kafa tutacak biri olduğunuzu da gösterir. Hassas, hemen ciddileşen veya kavgaya tutuşan insanlar zayıf kişilerdir