Kırmızı Hap Sohbetleri – Yerim ben seni

Öğrenen adam : Buluşmada hiç seksten bahsetmezsek sanki tavsancık olacakmışız gibi.

Mahmut Hoca : Bahsedince kadın – erkek ilişkilerinden anlamayan ama kurt görünmeye çalışan tavşancık oluyorsun. Kadını oyun ile azdıracak kabiliyeti olmayan bu nedenle son çare söze dökmeye çalışan acemi oğlan gibi. Üstelik seks konuştunuz mu olayın olacak mı olmayacak mı gerilimi kalmıyor. En azından kız için. Kadın ve erkeklerin kafasının farklı çalıştığını içselleştirememişsin. Eğer seksten bahsetmek kurtluk olsa idi kadınlara penis resmi atanlar ezik değil kurt görünürdü. Seksten konuşmayı çıkınca dikkat edersen aklına seksi masaya koyacak tek yöntem gelmiyor. Sorun da bu zaten.

Öğrenen adam : Oha kesinlikle. ben soyle dusunuyordum, kadin o maskuleniteyi alirsa. Seni begenirse yardirabilirsin. ama hayır, baya firsat teptigimi anladim. yanlis maskulenite işte. peki ben seks olacak mi olmayacak mi bunu anlamazsam vakit kaybetmis olmayacak miyim? bu sanki kadının validasyonu gibi. ve sen de soyle diyeceksin, baska metotlarla anlamaya calisacaksin. anlamasan bile eglenmene bakip nextleyeceksin. o gerilim seksin kaynagiyken ben o gerilimi öldürüyorum degil mi?

Mahmut Hoca : Kadin “tamam bu da ben istersem seks yapacak on yuzbininci siradan erkekten biri” diyememeli. Ben kadinin senin onu sikip sikmeyecegini bilmemesinden bahsediyorum. Oyunu sen oynayacaksin ama onunla.

Öğrenen adam : abi sen harika bir adamsın ya. beta gorunmemek icin yaptigim seylerin beni daha beter bir pozisyona soktugunu sayende daha iyi anliyorum.

Bu arada bu denklemde bir hata var. ” kadın, istersem yatabilecegim binlerce erkekten biri dememeli” e evet? so what? bu yuzden bulusmaya gelmisim zaten.

Mahmut Hoca : Çok yenik muhtaç bir açıdan bakıyorsun. Ne belli kızı beğeneceğim? Kızın bir hata yapıp beni elinden kaçırmayacağı ne belli?

Sen muhtaç mantığından baktığından karşındaki kadının beğenilmeme korkusu olduğu aklına bile gelmiyor. İşte bu kadını gözünde yüceltmenin devamıdır. Yani belki kırmızı hapı okudun diye artık meriç olmuyorsun ama kadın olanı yüceltme başka yerlerde devam ediyor. Oysa kadınlarda beğenilmeme ve reddedilme korkusu çok güçlüdür.

Öğrenen adam : He derse ve asiri goze batmayan bir hareketi yoksa sikerim evet? Begenmeme ihtimalim tabi var. belki agzini sapirdatiyordur, belki asiri kiskanctir, belki kompleksli falandir etc etc ama bunlar beni sevgili olmaktan alikoyacak seyler, one night standden degil ki?

Mahmut Hoca: Olsun. Belki birkaç açıdan beğenmediğin için one night stand yapacak sonra tüyeceksin. Eğer kadın seni beğenirse bu da korkacağı bir şey.  Kızlar buluştuklarında beğenilmemekten her aşamada korkarlar. Tabii erkeği beğenirlerse.

Üstelik ne olursa olsun yatacaksın diye bir şey olmamalı. Açlıktan bunlar.

Öğrenen adam : bak evet haklisin. yeterince doymadim. Bolluk zihniyeti icin bu da gerekli bana kalirsa. en azindan 5-6 sevgili yapip bunlarla yatmak.

Mahmut Hoca: Bunun bir kısmı açlık / tecrübesizlik ama bir kısmı da kendini ödül olarak görmeme. Kız oraya buluşmaya gelmiş yani bir giderin var. Bunun farkında olman, ben ödülüm demen lazım. Ben ödülüm o değersiz değil, o ödülse ben de ödülüm. Sonuçta kız oraya buluşmaya geldi ise onun da bir umudu ve beklentisi var.

Öğrenen adam : evet, yani betanin falan begenmemesi cok siklerinde olmaz ama sanki?

Mahmut Hoca: Kendini ödül olarak görmeyen ve kıza ne olursa olsun atlamaya hazır aç adam tabii ki kıza ne olduğunu 15 saniyede gösterdiğinden kızın korkusu falan kalmaz da … Ne belli adamın beta olduğu? Alnında mı yazıyor? Kendini ödül görmek yok, açlık var ve açlığın kontrolünde, kıza kendisi bas bas bağırıyor.

Güzel bulduğu bir kızla buluşan çoğu erkek o kadar düşük bir noktadan bakıyor ki, kızların böyle korkuları olduğunun akıllarından bile geçirmiyorlar. Kendi kendilerini aptalca diskalifiye ediyorlar. Çok acı.

Öğrenen adam : kizlar asiri kirilgan ve zayiflar ama feminizm resmen zombilestirmis bunlari. o varoş kafayi solipsizmle harmanlayinca leş gibi bir tablo cikiyor ortaya.

Mahmut Hoca: Ezbere laf bunlar. Süslü laf etmek kolay ama pratik konuşman esnasında, senin lugatında kızların çok korkak ve çekingen olduklarını anladığını gösterir bir şey göremiyorum.

Öğrenen adam : bana genelde işte, okulda falan denk geldi bunlar ve hic siklemedim.

Mahmut Hoca: hocam senin kafanda adamlar için kadınlar olduklarından daha güçlü ve genelde düşman.

Öğrenen adam : lugatimda var ama seni reddetmesi yani boyle bir canlinin seni reddedebilmesi sasirtici.

Mahmut Hoca: yok senin lugatta yok.

Öğrenen adam : Sonucta ben zengin ya da yakisikli olmasam bile belli bir vizyonu olan, kulturlu bir adamim

Mahmut Hoca: Bu entellektüel seviyede kendine söylediğin bir laf (ve doğru). Ama bilinçaltına işlemiş bir düşünce değil ve bilinçaltından fışkıran “ben değersizim” ya da güzel kız karşısında ben değersizim mesajı yanlış da olsa çok güçlü ve hareketlerini yönlendiren o.

Hele bir de kız cidden güzelse senden güçlü. Bilinçaltında hükmeden algoritma bu. Kız çok güzel, o zaman çok değerli, benden çok değerli.

Öğrenen adam : benden daha iyi erkekleri elde edebilir mi? evet. o zaman benle birlikte olmasi icin bir sebep yok. aynisi benim icin de gecerli. Guclu degil ama daha degerli.

Mahmut Hoca: Bu da bir başka siyah hap komplo teorisi. Ortalık daha değerli erkek kaynıyor sanki. Her kızın bir BMW’lu Mahmut alternatifi var ya da maskülenizmin ete – kemiğe bürünmüş hali Sarp’a ulaşımı.

Öğrenen adam : ben götumü de yirtsam 8/10’luk bir kadinla birlikte olamam ama o, oyle bir erkekle olabilir.

Mahmut Hoca: güzelliği karşısında eriyen şapşal yığınının içinde bul bakalım 8/10 erkeği.

Öğrenen adam : simdi, peki madem iyi erkek yok, niye benle degil de berkecanla birlikte oluyor? en azindan ben oneitis kafasinda degilim, kiza mal mal feminen hareketler yapmiyorum, sohbetim iyi, sekste iyyim.

Mahmut Hoca: kim bu berkecan?

Öğrenen adam : biraz uzun, seyrek sakalli, kiz kankasi olan tipik afc. uzun boylu ama feminen sonucta. kizla arkadas gibi takiliyorlar diyeceksin.

Mahmut Hoca: neden senle olsun? seni bu adamdan daha iyi yapan ne? Oneitis olmaman seni korur, feminen davranmıyorsun ama maskülen de davranamıyorsun (kızın karşısında sert hareketlerden değil rahat, kendinden emin ve ben ödülüm merkezli davranmaktan bahsediyorum), sohbet Berkecan’da da var ve seksin iyi olduğunu dışardan anlayamazsın.

Öğrenen adam : kirmizi hapa daha yakinim. daha maskulenim. shit testleri gecebiliyorum. cogunu diyelim. bu son soyledigine gore sitedeki gibi olmamamiz lazim?

Mahmut Hoca: Kırmızı hapı özümsemiş değilsin. Shit test rutini ezberlersin bir şekilde. okumuşsun entellektüel seviyede biliyorsun. Ama temel yok. Ben ödülüm yok, benim zihin merkezinde ben varım yok, bolluk zihniyeti yok, eğlenen ustalık yok, vs.

Öğrenen adam : bence olay su yani sanirim bu, kadinlar gudusel olarak ya da bir sekilde benim kirmizi hapi sindiremedigimi anliyorlar.

Mahmut Hoca: Bak işte burada bile bakış sen değil kadın merkezli. “Bence olay şu sanırım, ben kırmızı hapı sindiremedim” diyeceğine “bence olay su yani sanirim bu, kadinlar gudusel olarak ya da bir sekilde benim kirmizi hapi sindiremedigimi anliyorlar” diyorsun. Derdin sindirmiş imajı çizmek. Neden “ben sindiremedim” değil de “kadınlar çakıyor” demen çok önemli. Bunu düşün.

Çok basit bir soru soracağım. Kırmızı hapı sindirdin mi sindiremedin mi anlayacağız.

HB8 kıza yürüdün, buluşma ayarladın ve Starbucksta buluştun. Kız geldi, oturdu ve süzdün hatunu. Tam o an aklından ne geçiyor? Kız çok güzel. Ama yeni gelmiş soğuk biraz.

Öğrenen adam : himm dalgayla karisik sohbet actim. soru sordum. ne tepki verdi?

Mahmut Hoca: soruma cevap vermedin. senin aklından kız ile ilgili geçenleri kelimeye dök.

Öğrenen adam : bakalim etkileyebilecek miyim, acaba beni tercih edecek mi, bu aksam eve atabilecek miyim, acaba gogusleri nasildir, iyi sevisir mi vs …

Mahmut Hoca: Haahahaha … Bu kadar kötüsünü beklemiyordum dur bir sarsıldım … Evet sıfır özümsemişsin!

Öğrenen adam : nasil olmaliydi? 8/10 diyorsun.

Mahmut Hoca: Burada temelleri aynı olsa da bir sürü şekilde olabilir. Mesela sence benim aklımdan ne geçiyor?

Öğrenen adam : acaba nasil sevisir, kiskanc midir, kotu huylari var misir vs?

Mahmut Hoca: Hahahaha … Alakası yok.

Öğrenen adam : kiz ne renk don giydi?

Mahmut Hoca: bak işte karşındaki kıza 12 yaşında davran olayını kimsenin anlamaması ve sadece kızı küçük görme sanması da bundan.

Aklımdan geçen şu :

Kız ben seni yerim … yerim … güzelliğe bak … soğuk da davranırmış … ısırırım kız seni o memişlerden … şirine

sizi bu kadar buz gibi ve karanlık şekilde ciddi ve sıkıcı kim yaptı yahu?

Öğrenen adam : e benzermiş?

Mahmut Hoca: bakalim etkileyebilecek miyim (dan), acaba beni tercih edecek mi (dan), bu aksam eve atabilecek miyim (dan), acaba gogusleri nasildir (dan), iyi sevisir mi vs … İlk 3 saniyede ayağına dan – dan – dan – dan 4 kere sıkmanla bu benzer ?!?! yok acaba etkileyebilecek miyim de beni tercih edecek mi de … Şaka mı bu?

Öğrenen adam : yoksa bahane sunup tuyecek mi de var 🙂

Mahmut Hoca: Tansiyonum çıktı 🙁

Öğrenen adam : tamam belki ben kendimi eziyorum ama bu da statu ile alakali. o ozguven ise girdigimde bende de olacak. Sen dusunmuyor musun beni tercih edecek mi acaba diye?

Mahmut Hoca: yooo ben aynen yukarıda yazdığım kelimeleri düşünüyorum. Başka bir şey değil. Carpe diem baby. işte pozitif düşünce ile negatif kafa farkı.

Öğrenen adam :8/10 yüksek bir CPD ama.

Mahmut Hoca: Ya git işine ya 🙂 Ne kadar yüksek o kadar daha çok “yerim lan ben onu”. 10 10 olsa nolur.

Öğrenen adam :6/10 olsa ben de oyle dusunurdum.

Mahmut Hoca: o zaman bile senin aklından bu kadar muzip şeylerin geçtiğini sanmam.

Öğrenen adam :karşında victoria secret mankeni var ve sen ne olur diyorsun? biraz realist olmak gerekmiyor mu?

Mahmut Hoca: Ne realisti ya? Benim sonradan ne olacağı geçmiyor ki aklımdan. Kız oturdu ve diyelim VS mankeni oturdu. Ben onu daha daha yerim lan! Hem de o memişlerden başlarım yemeye 🙂

Öğrenen adam :sahsen ben kendimi begenmis biri olarak sunu diyebilirim, benden 10 kat daha iyi erkeklerle takilabilir. yenir tabi, yenir ama hipergami bana yedirtmez ağam.

Mahmut Hoca: Ya sana ne o anda hipergaminin sana yedirmeyeceğinden. Kız gelmiş senle buluşmuş ama kızın güzelliği ile elindeki bu kart savruldu gitti. Güzellik görünce aklına “lan ne güzel yerim lan bunu” değil de “hipergami bunu bana yedirmez” geçiyor? Yedirmesin abi ben onu yine de yerim 😀

Öğrenen adam : bak, medeni cesaret anlaminda super mesela. gidip dekanla mekanla ya da benden mevki bakimindan ustte olan biriyle cok etkili bir iletisim kurabilirim. kendimi eksik de hissetmem ama o kizla takilirken ciddi olurum ve zaten olmaz kafasiyla harekrt ederim. insani iliskilerde no problem ama kiz guzelse olmaz derim.

Mahmut Hoca: Ve nedense güzel kız seninle buluşmaya geldiğinde aklına ilk gelen şeyler beğenecek mi, isteyecek mi, kalkıp gider mi?

Öğrenen adam : senin guzellik disinda kriterlerin neler?

Mahmut Hoca: Onlar sonra abiciğim. hayır güzellik benim kızı şirine görmemi bozmaz. bak aklından geçenleri bir daha düşün : bakalim etkileyebilecek miyim, acaba beni tercih edecek mi, bu aksam eve atabilecek miyim, acaba gogusleri nasildir, iyi sevisir mi vs. Daha 3 saniye geçmeden 4 el ayağına sıktın!

Öğrenen adam : guzellik tek basina olmasa bile 5 kredilik ders gibi onemli. onun guzelligi benim kariyerim.

Mahmut Hoca: Aferin.

Öğrenen adam : benim sansimin bu kiz karsisinda dusuk oldugu bir gercek.

Mahmut Hoca: Senin şansın küçük de benim ihtimalim tavan ya! Ama karşıma benimle buluşmaya güzel ve dişi bir kadın gelmiş ve ilk devreye giren şey bilinçaltı. Benim bilinçaltımda o güzellik ve dişilikle birden doğal erkek ve onun istekleri çıkıyor! Senin ise ne kadar ezik olduğun!

Tamam benim mizacıma göre laflar bunlar, erkekliğini bastırmayan erkeklerin mizacına göre değişik şekillerde çıkar ama dikkat et benim dişi güzelliğe refleksim erkek olarak ona karşı isteğim sen ise doğal dişi güzelliğin tadını çıkaran maskülen tarafını ve onun oyunculuğunu gömmüşsün ve hala yok onun güzelliği yok benim ksriyerim diye boş felsefe kapıyorsun.

Öğrenen adam :ne yapmam, dusunmem gerek?

Mahmut Hoca: Önce bırak bu kırmızı hap görünümlü siyah hap felsefesini karşında seninle buluşmak için gelmiş güzelliğin tadını çıkar. Güzelliği senin gibi gözünde büyüten adam o güzelliğin tadını çıkaramıyor, benim gibi büyütmeyen adam tadını çıkarıyor. Bak bu dramdır!

Öğrenen adam : tadini cikardim, eglenmeme baktim oke. netice alamadim ama?

Mahmut Hoca: yoo sen bakamıyorsun işte nereden bakacaksın. ben sanki hep netice mi alıyorum?

Öğrenen adam : 🙂 sen 10 kadindan 2 sini sikiyorsundur.

Mahmut Hoca: 10’unun da karşımda belirmesinin tadını çıkarıyorum.  8’i ile netice alamasam da.

ben erkekliğimin karşımdaki dişiliğin tadını çıkarmasının tadını çıkarıyorum sen ise muhtaçlığının acaba etkiler miyim acaba verir mi acaba vs … diye seni dibe çekmesini seyrediyorsun.

Öğrenen adam : onun verecegi sekse ihtiyacimiz var.

Mahmut Hoca:

😩

Öğrenen adam : en pesimist bakis acisiyla yaziyorum.

Mahmut Hoca: senin standardın bu. Artısı güya oneitis yok. Yani spesifik bir kızı çok özel yapmak yok ama bu kızın vereceği sekse ihtiyacın var. Hani sen oneitisi atmıştın? Merve’nin peşinde 4 ay koşma oneitis’i yok diye önüne gelen her Merve’yi 5 dakikalığına oneitis yapman pratikte pek farklı değil. Merve’nin verecegi sekse ihtiyacimiz var gitti Merveler geldi.

Öğrenen adam : senin standardın pesimist degil mi?

Mahmut Hoca:

kız ben seni yerim … yerim … güzelliğe bak … soğuk da davranırmış … ısırırım kız seni o memişlerden … şirine

Evet pesimistliğin kitabını yazıyorum ben :))

Öğrenen adam : ortalama bi kiz 3 kez reddediliyorsa bir erkek 300 kez reddediliyor. diyeceksin ki ben ortalama degilim. Ama 6/10 seni reddedebiliyor. hem de cogu.

Mahmut Hoca: Bak birader buna analiz felci derler. kafan hala entellektüel zırvalarda.

Öğrenen adam : benim yapmam gereken, bgendigim kadinlarla kendi adima iyi bir oyun cikarip gerisini unutmak olmali? ve her seyin tadini cikarmak… seks olmasa bile?

Mahmut Hoca: Senin yapman gereken erkek doğanın işi ele alması. Düşünmeyi bırak. seni yerim düşüncesinde kızı etkiler miyim var mı? kız beni beğenir mi var mı?

Hadi onu bırak düşünce var mı? Yolda güzel kadın görünce (içinden) laf attığında “yavrum yerim ben seni” mi diyorsun “yavrum seni yerdim ama hipergami bana yedirmez, sen zaten benden iyisini bulursun, meriçler seni instagramda yaladıklarından götün kalkmıştır …” diye laf salatasına mı başlıyorsun.

Öğrenen adam : bu ücü sakincali mi? yani eve atar miyim da mi?

Mahmut Hoca: Harbi mi soruyorsun? doğal değil, ezik sıkıcı ve erkekçe değil. ana fikri kaçırıyorsun. benim doğal halim sulu olabilir ama kızı görünce aklımdan geçenler onun dişi benim erkek olmamla ilgili. dikkat et hemen anlaşılmasa da eğlenen ustalık var.

kızı görür görmez etkiler miyim, beğenir mi, eve atar mıyım diye düşünüyorsun. Kadını 3 adımda kaideye koydun şimdi aşağıdan bakiyorsun. Dediğim gibi o Berkecan’dan ruhen 1 basamak ilerde bir kafa bu. O nedenle Berkacana fazla yüklenmeye hakkın yok.

Öğrenen adam : peki cok merak ediyorum. ben bu kafayı aşarsam 8/10’luk bir kadınla yatabilir miyim sence? ya da ortalama ustu guzel bir hatunla?

Mahmut Hoca: yanlış soru. içindeki masküleniteyi, oyuncu alfayı, o köklerdeki alfayı, ortaya çıkarman kadınlar bana verecek mi sorusuna mı bağlı? yok desem böyle mi kalacaksın? Zaten onu saklama sebebin böyle kaka şeyler düşünürsen kadınların seni sevmeyeceğini sana belleten feminen öncelik ki!

Sorman gereken karşıma bir güzellik çıktığında neden kendi isteklerim fışkırmıyor (hanzo değiliz dışa çıkmıyor ama içimizde parlıyor) da kızı etkileyebilir miyim – kızın isteklerini tatmin edebilir miyim diye el pençe divan bekleyen beta – mavi haplılık fışkırıyor. Neden aklına ilk gelen kendi isteklerin değil ama onun istekleri? O seni beğenecek mi, o sana verecek mi?

Karşında güzel bir kız var … neden neşeli bir oyunculuk – alfalık yok da katı ve ezik bir betalık çıkıyor açığa? benim kafamdan geçenler dikkat et neşeli, karşımdaki kızdan o andan itibaren zevk alan ve oyuncu. Sulu dersen kabul ama beta veya pesimist diyemezsin.

Seninkiler ise stresli, kızdan zerre zevk alamayan ve muhtaç ihtiyaca odaklı. seç seçme önemli değil. Kızla oturduk. Ben oraya eğlenmeye gelmişim. Starbucksta 1 saat oturup kalkacağım. Sonra yolda dürüm yiyip bir çatı katı bara gideceğim ve eğleneceğim. Beğenişirsek hatun da benim kıçıma takılacak. Eğlenmene baksana neden çölde günlerdir susuz gezmiş adamın karşısına 1 şişe su çıkmış gibi davranıyorsun?

Öğrenen adam : evet, yani sonucta eglenecegim. sonu seksle bitmese bu basarisizlik mi sayilir peki?

Mahmut Hoca:  Sen ciddi bir analiz felci örneğisin. Bırak başarıyı başarısızlığı. Ama olay sadece eğlenmene bak değil. İçindeki haşarı, özür dilemeden erkek çocuğu sal. Dışarda görünmese de en azından içinde sesini duy.

Sonuçta amacın seks tabii ki olmazsa başarısızlık sayılır. Ama öncelikle kızların saçını çeken, onları bazen sinir edip bazen güldüren haşarı oğlan çocuğu tarafını bastırma.

Öğrenen adam : bunu gudusel olarak istiyorum zaten.  seviyorum da bu yanimi ama iste kendimi begenmiyorum ya da olmaz diye dusunuyorum. bu da liseden kalma sikindirik bir sey.

Bu senin içinde var ama Sen içindeki erkeği takip etmekten korkuyorsun. Zira sana önce kadının isteklerini düşünmen öğretilmiş (beni beğenir mi) kendi isteklerin değil (yerim seni). Kendi isteklerin anında bastırılıp kadının yararına şeyler düşünmeye başlıyorsun. Ayağa 4 kurşun. Sen kendinin değil kadının isteklerini tatmin etmekle görevlisin ve bu uşaklık ile kadın senin nerenden etkilenecek?

Sitede son yazım biraz bununla ilgili.

Piç ya da değil erkek adam, Erkek, damarlarında testosteron dolaşan ve bu testosterondan korkmayan adamdır.

Mahmut Hoca:  Bu arada muhtaçlığı öldürmenin anahtari kendinin çok iyi bir av olduğunu düşünmen ve inanmandir.

Öğrenen adam :iyi bir av olmam icin iyi bir kazancimin olmasi lazim.

Mahmut Hoca: Bak işte hala kadının ihtiyaçlarını sağlamaya yönelik beta kafayla düşünüyorsun. İyi kazanıp iyi sağlamam lazım değil mi?

Neden kızla iş yatağa giderseniz onu yiyeceğim, kızın zevk içinde kalacağı ve sana sarılıp uyurken çok güzel hissedeceği gibi ödüller aklına gelmedi?

Öğrenen adam :ya abi benim iyi bir vucudum, gorunusum yoksa, kariyerim, statum yoksa, maskulenitem de tabii yoksa nasil degerli av olacam? smv bu demek zaten.

Mahmut Hoca: smvni önce masküleniten, duygusal gücün ve alfa davranışların belirler. para, tip, statü sonra gelir. Bu kırmızı hap tezine inandığını sanmam ama işte özümsememen de biraz bundan.

Neden masküleniten, duygusal gücün ve alfa davranışların daha üstündür? CPD için? Zira masküleniten, duygusal gücün ve alfa davranışların ARZU yaratır. Tip arzu tarafındadır evet ama ilk üçünden sonra gelir. Para, statü, vs … bunlar ÇEKİM yaratır. desire ve attraction farkı.

ARZU (desire) çekimi (attraction) yener. Önce bu basit kırmızı hap tezine inanıyor musun inanmıyor musun karar ver.

Konuyu bağlarsak:  bu nedenle mesela çoğu erkek Johnny Delusionın şu lafını zerre anlamıyor.

“Eğer erkekler tanıştıkları kızlara 12 yaşındaki yaramaz kız kardeşine davranır gibi davransaydı. Tüm ilişki problemleri çözülmüş olurdu.”

Bu lafı okuyan erkeklerin çoğu negatif bir şekilde algılıyor, Siklemeyeceksin, üstünlük taslayacaksın gibi. O kafayla da tabii pozitif cinsel gerilim yaratması mucize. Oysa “12 yaşındaki yaramaz kız kardeşine davranır gibi davransaydı” lafında pozitif, sevecen ve oyuncu bir anlam var.

Öğrenen adam :oyle cinsel gerilim yaratildigini cidden bilmiyordum. yani kendin hakkinda fazla bir sey soylemeyerek ya da dalga gecerek kizi azdirmak ilginc.

Karşımdaki güzel ve genç kadın hoşuma gidiyor, varlığından zevk alıyorum, erkekliğimi okşuyor ama bir yandan da onun yaramazlıklarını bir çocukla uğraşan olgun erkek gibi karşılıyorum.

Benim damarlarımda yeterince testosteron var mı ve ben bunun beni dürttüğü davranışları açığa çıkaracak cesarete ve özgürlüğe sahip miyim?

Çoğu erkek hayatı boyunca bunu bir kere bile tatmamış. Bak şu soru soruldu piçin sırrı yazısında : Testosteron bizi, önümüzde yürüyen kadına yönlendiriyorsa ve biz de gidip o kadının kalçasını sıkıyorsak pek de hoş sonuçlarla karşılaşmayız. (Örnek)

Adam testosteronun buna dürttüğünü sanıyor. doğal testosteron git kadını parmakla diye dürtmez zaten. doğadaki erkek hayvanlara bakın. kuytuda gördüğünü kıstırma peşinde mi yoksa dansla, tüyleri ile, bazen boynuz tokuşturma ile veya yaptığı yuva ile istediği dişiyi etkileyerek çiftleşme peşinde mi?

testosteron erkeği neşeli ama sakin yapar (paralelinde kortizol seviyesi düştüğünden) Eğlenceli bir oğlan çocuğu yapar. Göte parmak atan hanzo yapmaz. Daha doğrusu böyle yaptığı adamlar vardır ama asıl dürttüğü bu değil.

Aldatan kadının psikolojisi

Aldatan kadını silmek yazısına şu yorumu bırakmış ve sormuş:

Bi kız, erkek arkadaşını aldattıysa, ondan artık hoşlanmadığı ve ona arzu duymadığı(duyamadığı) anlamı çıkmaz mı ? Bu durumda neden aldattıktan sonra salya sümük ağlayarak affetmesi için bir daha erkek arkadaşına yalvarıyor? Çok saçma geldi bana ve anlayamadım . Bunu çevremde yaşanan birkaç olayda gördüm evli değiller kız gold diggerda değil.

Kısa cevap şu :

“Hipergami şüphe üzerine kuruludur.”

Uzun cevaba geçmeden şunu belirtmek lazım : salya sümük ağlayan birçok kadın samimi değildir şov yapıyordur.

Uzun cevap :

Bir kadın beraber olduğu erkeği düşük rütbeli olarak algılamaya başlayıp aldatmış olabilir. Örneğin erkek ilişkide ipleri kadına vermiş ve betalaşmış olabilir. Burada olay şudur ki kültür, kadınların içgüdüleri ve hisleri konusunda erkeklere neredeyse doğa üstü bir hava pompalıyor ve birçok erkek kadınların hislerinin ve davranışlarının bol bol hata dolu ve kusurlu olduğunu anlamıyor. Bir kadın bindiği daldan başka dala atlarken ya da ara ara başka dallara hoplayıp geri yaparken bunu asıl dala her zaman geri hoplayabileceği gibi bir varsayım yapıyor olabilir.  Aldatılan erkeğin aldatmayı terk etme ile cevaplaması ya da en azından bu durumun belirmesi ile kadının adama duyduğu hipergami kaynaklı soğukluğu tuzla buz olabilir. Zira terk etmek ciddi bir değer göstergesidir ve kadın bir anda aldattığı adamın sandığından daha erkek olduğunu anlayarak gerçekten pişman olabilir.

Şu hikayeye bakın mesela. Kadının açık ilişki teklif ederken adam hakkında düşündüğü şu :

Daniel biraz evcil biri – ara sıra arkadaşları ile dışarı çıkar ama çoğu akşam evde bilgisayar oyunu oynar ya da netflix izler. Hayat tarzını bildiğimden başka kızlarla takılacağından endişe etmemiştim.

Elinin altında bir netflix artı playstation yavru köpeği sandığı erkek arkadaşına açık ilişkiyi çekinmeden öneren hatun (adam ilişkide betalaşmış) eleman değer gösterir göstermez nasıl pişman oluyor:

Bu açık ilişki anlaşmasını kaldırabileceğimi düşünmüştüm. Ama kaldıramadım. Bu mail kalbimi tuzla buz etti. Benim amacım bu değildi, ben anı yaşama özgürlüğü istiyordum. O ise bunu başka bir kızı sikmek için açık izin olarak kullanıyor. Ve sanırım kızın kim olduğunu biliyorum, iş yerinden onunla aşırı flört eden kız.

Bu kızın pişmanlığının sahte olduğunu sanmıyorum.

İkincisi ise biraz kırmızı hap terimlerinin azizliğine takılıyoruz. Kadınların nitelikli genetik materyal ve güvenlik / kaynak ihtiyaçlarını alfa siker beta öder diye tanımladığımızda, beta öder kısmının kadın için muazzam önemini aşağılamış oluyoruz. Bir kadın belli bir yaştan sonra beta öder ile evlilik yaptığında, bu evlilikle toplum içinde bir yer, çocuklara ve kendisine kaynak sağlayan (ve günümüzün zerre maskülenite gerektirmeyen bilgi / servis toplumunda sıklıkla ne kadar betaysa o kadar da sağlam kaynağa sahip) koca, güvenlik, ödenen faturalar, vs … kazanıyor. Hipergami dürtüsüne yenilip aldatan hatun o sırada düşünemese de aklı başına geldiğinde tüm bunları kaybetme riski ile karşılaşırsa salya sümük ağlar. Özellikle de erkek “sen istersen tren yap bebeğim ben yine seni kucaklar severim” modunda değil de terk edecek modda ise. Ya da hatunun kucağında hopladığı elemanın zevkine bakıp hatunu ödemeyeceği belli ise.

Vaka çalışması – 8 yıllık ilişkinin aldatılma ile bitmesi

Aşağıdaki hikayeyi ekşi’de gördüm. Yazan muhtemelen sempati puanı toplayım diye yazıp da şamar oğlanına dönünce kaçmış ama şu arkadaş kopyasını almış. Ben de buraya yapıştırıyorum. İlişki diyor ama 6 senesi ilişki 2 senesi evlilik :

2011 yılından önce herkesin imrendiği bir hayatım vardı. yaşıtlarıma nazaran varlıklıydım. yakışıklı ve güzeldim. onlarca sevgilim olmuştu. fakat çok erken yaşta sıkıldım bunlardan. daha sakin bir hayat için hayatımın aşkını bulmaya odaklamıştım kendimi. how i met your mother’daki ted misali..

onunla 2011 yılının sonlarına doğru tanışmıştık. ilk gözlerini gördüğüm anda evleneceğim kadın bu demiştim. gerçekten de öyle oldu. keşke görmeseymişim dediğim anlar olmuyor değil. ama hayat dediğimiz şey kazandığımız anı ve tecrübelerden ibaret değil mi zaten. birlikteliğin ilk gününden itibaren ben bir romeo’ya dönüşmüştüm. yıllardan beri içimde biriken sevme güdüsü patlama yaşıyordu resmen. ilk sene her ay dönümü ufak süprizler yapıyordum. romantik anlar yaratıyordum. gecenin 12’sinde puding yapıp evine götürüp sürpriz yapmışlığım bile vardı benim. evcil hayvanını bile ben almıştım. bir sıkıntısı, sorunu oluyordu ben kendimden vazgeçip ona adıyordum kendimi. o nefes alsın ben bir şekilde hallederim kendimi diyordum. yaşadığımız hayatın stabil devam etmesi için sürekli borçlanıyorum. en büyük hatam buydu belki de. arkadaşlarım azalıyordu gün geçtikçe farkındaydım fakat bana o yeter diyordum geleceğin hayalini kuruyordum. gözüm başka kimseyi görmüyordu. tanımadığım kızın saçları elime değse suçlu hissediyordum kendimi. evlilik teklifim bile muhteşemdi. yoktan var ederek yapmıştım.. yeni yeni dizilerde, filmlerde rastlıyorum bizim 7 yıl önce yaşadığımız sahneyi.. ben mecnundum, romeoydum, tristandım, ben aşktım.

ilk yıllar bu şekilde sürdü. ama içimde bir burukluk vardı. tam değildi her şey. yavaş yavaş içimde ki sıkıntıların nedenini fark etmeye başlamıştım. ben 10 adım atıyorsam o 1 adım atıyordu. belli bir zaman sonra bu koymaya başlamıştı. ama hep teselli ediyordum kendimi ilerde düzelecek. düzelecek. düzelecek.. (düzelmedi..) ben onu yüceltirken, o beni aşalıyordu resmen.. içimde ki romantik çocuk ölmeye başlamıştı artık. her eylemim hayal kırıklığına dönüşüyordu. herkesin imrenerek baktığı o ilişki sıradan bir hal almaya başlamıştı. müdahale etmeye çalışsam da içimde ki güç tükeniyordu. ama güçlü, dayanıklı bir çocuktum. tatillere gidiyorduk. arkadaşlarımla gitmişim gibi geliyordu hep. sadece el ele tutuşan bir çift. geceleri iyi geceler seni seviyorum diyen ve sırtını dönüp uyuyan birisi vardı karşımda. beni seviyordu ama hissettiremiyordu. hayallerimden çok uzaklaşmıştım bu süreçte.

6. yılımızda evlilik olayına start verdik. belki diyeceksiniz malsın durumlar böyleyken neden evlendin. evet hem maldım hem aşık hem umutlu. evlilik zamanında herkesin yaşadığı sıkıntıları yaşadık. ama atlattık. çünkü sevgi vardı içimde. umut vardı.. ışık vardı.. balayımızı çok güzel planlamıştım. romantik aşk filmlerinde ki sahneler mevcuttu. ama bulunduğumuz şehirlerde mevcuttu onda gene yoktu. eve girdikten sonra cicim ayı dedikleri olayı hiç yaşamadım. ama huzur vardı. saygı vardı. belli bir zaman geçtikten sonra yalnız hissetmeye başladım kendimi. sanki bir babaydım.. anneydim.. ama sevgilim yoktu. sürekli kollaman gereken, bakman gereken bir çocuk..hiçbir zaman maço erkek olmadım. erkek temizlik yapmaz, ütü yapmaz, yemek yapmaz demedim. hepsini elimden geldiğince yaptım. ama tek başıma yaptığımın farkına vardım belli bir süre sonra. çünkü ben yorgun argın ütülerimi yaparken o netflix’te birşeyler izliyordu. ben evi sildikten sonra ayakkabı ile eve giriyordu. benim sigara alacak param olmazken, bankalar peşime düşmüşken, evin tüm maddi sorumlulukları omuzlarımdayken o çılgınlar gibi alışveriş yapıyordu. bunlar artık koymaya başlamıştı. kendime dinlenecek alan bulamıyordum. aile bağları hiç yoktu. iki tarafın da ailesi yemeğe bile gelmemişti. cinsel hayat çürümeye başlamıştı. yakınlaşmalar 1 hafta arayla oluyordu sonra o süre 2 haftaya çıktı. yorgunluklar bahane ediliyordu. bunu tartışmaya açtığımda ise ‘beni tahrik etmiyorsun’ gibi söylenmeyecek sözler söylüyordu. yaralanıyordum kendimi iyileştirmeye çalışıyordum.

bu şekilde sürdü gitti. belli bir süre daha. düzelmesini umuyordum. derken netflix’te you adlı diziyi izledim. ve içime bir şüphe düştü. teline vs bakmamıştım yıllardır. ona almış olduğum apple watch salonda şarjda duruyordu. aldım kurcalamaya başladım. mesajlarda tanımadığım bir isim dikkatimi çekti. mesajı açtım ve bammmm.. karşımda “toplantıdayım aşkım çıkınca arayacağım seni. ve bir öpücük”. cevap ise “tamam minik unuttum ben toplantıyı sorry.” çok açık ve net whatsapptan konuşuyorlardı. mesajın orda unutulmasının ve tek 2 mesajın olmasının nedeni aradığı zaman meşgule atmış ve mesaj ile yanıtla yapmıştı. hemen fotoğrafladım elimde kanıt olmalıydı. ne yazık ki numaranın son 2 rakamı gözükmüyordu. bir hafta araştırma yaptım. yediremedim. çünkü çok güveniyordum. ilk baş inkar etti ama çocuğu bulmuştum. o inkar etti ben konuşma sürelerini buldum. o inkar etti ben çoçuğun köyünü, adresini tc’sini buldum. işyerini anasını babasını tespit etmiştim artık. ortada aldatma söz konusuydu. ve istemeye istemeye gidip mahkemeye dilekçe verdim. duruşma günü geldiğinde istersen boşver gitmeyelim geri çekeyim dedim. sarıl bana dedi öp beni dedi o an içimde bir ışık belirdi. birşey hissettin mi diye sordu. dedim evet. o ise ben hissedemiyorum dedi sevmiyorum artık dedi. yıkıldım. ve ayaklarım yüreğim ağzımda o duruşma salonuna girdik. 8 yıl boyunca koyduğum tüm tuğlalar 2 dakika içerisinde yıkıldı.

sonuç olarak bana aşık olmayan birisine aşık oldum. kızamıyorum da. ama şuan içimde ölmeyen bir öfke var ve delirmekten korkuyorum belki de delirdim bilmiyorum. içimden o çocuğun karşısına çıkmak geliyor. büyük ihtimalle de çıkacağım. öfkem azalacak mı peki ? sonuç olarak duygusal olarak çöküş, güven problemi, ekonomik iflas, 50k borç, hayal kırıklıkları, kaybolup giden 8 sene.. geçecek biliyorum ama ne kadar yara kalacak, ne zaman geçer muamma.

Tek tek ele alalım :

2011 yılından önce herkesin imrendiği bir hayatım vardı. yaşıtlarıma nazaran varlıklıydım. yakışıklı ve güzeldim. onlarca sevgilim olmuştu. fakat çok erken yaşta sıkıldım bunlardan.

Bunda kendi başına bir problem yok ama işte şu kafa (oneitis + aşkitis) adamı yakar :

daha sakin bir hayat için hayatımın aşkını bulmaya odaklamıştım kendimi. how i met your mother’daki ted misali..

Insan bir kere masala inanmasın, karşısına oneitisi çıkıyor (daha doğrusu karşısına çıkan ve kendisine ilk ilgi gösteren (ya da tahammül edebilen) hatuna fantezisini yansıtıyor.

onunla 2011 yılının sonlarına doğru tanışmıştık. ilk gözlerini gördüğüm anda evleneceğim kadın bu demiştim. gerçekten de öyle oldu.

Mavi hap tam güç devreye giriyor ve yarış atından (en azından kendi iddiası) at gözlüklü, çuvala sıçan yük beygiri yaratma süreci başlıyor. İlk gözlerini gördüğünde evleneceğim kadın bu dediğin an bittin zaten.

bir sıkıntısı, sorunu oluyordu ben kendimden vazgeçip ona adıyordum kendimi.

Bir erkeğin, bir kadının saygısını kaybetmesinin en kestirme yollarından biri bu. Nankörlük falan demeyin, bu adam kendinden iyi bir insan olduğu için değil, kadın için sonuna kadar çabalamazsa kaybederim korkusu yüzünden vazgeçiyor. Bu zayıflığı her kadın fark eder. Bir de üstüne kadının bu adam omurgalı mı, omurgasız mı diye yaptığı testlere bile böyle atlıyorsa sıçar.

Yokluk zihniyeti follows :

gözüm başka kimseyi görmüyordu. tanımadığım kızın saçları elime değse suçlu hissediyordum kendimi.

Gözünün dışarıda olmamasında sorun yok. Ama şu aşırı duygu yüklü “saçları elime değse suçlu hissediyordum” duygusallığı çok sakat. Bu aşamada eleman tanrıçasına layık olmayan bir ölümlü olduğunun farkında olarak kendisinin ona yetmeyeceğini düşünüyor ve açığı sürekli ödeyerek, çabalayarak ve böyle romantik kelimelerle yaltaklanarak kapamaya çalışıyor. Tabii ki bunu rasyonelleştirecek ve şöyle diyecek :

evlilik teklifim bile muhteşemdi. yoktan var ederek yapmıştım.. yeni yeni dizilerde, filmlerde rastlıyorum bizim 7 yıl önce yaşadığımız sahneyi.. ben mecnundum, romeoydum, tristandım, ben aşktım.

Şimdi dönüp bakınca sen neymişsin görüyorsundur umarım diyeceğim de görse bunu yazmaz.

Bu aşamada yıllardır çiğnediği önemli kurallardan birini etkisini ağır şekilde görmeye başlıyor.

yavaş yavaş içimde ki sıkıntıların nedenini fark etmeye başlamıştım. ben 10 adım atıyorsam o 1 adım atıyordu.

Onun sadece bir adım atmasının en büyük nedeni zaten senin her halta 10 adım atman.

belli bir zaman sonra bu koymaya başlamıştı. ama hep teselli ediyordum kendimi ilerde düzelecek. düzelecek. düzelecek.. (düzelmedi..)

Sen davranışını düzeltmezsen yani kendini geri çekmezsen nasıl düzelsin, neden düzelsin? Azıcık soğukluk yapsa, o 10 adımı 20 adım yapacak kadar bu kadına muhtaç olmuşsun.

ben onu yüceltirken, o beni aşalıyordu resmen..

Bir kadını bu kadar yükseklere çıkarırsan, sana tepeden bakmaktan başka çaresi kalmaz ki! Seni aşağılar zira senin onlarca adımı kendini aşırı değersiz, onu işe aşırı değerli bulduğun için yaptığını biliyor. Kendini sen aşağılıyorsun yani, o da sadece senin ona gösterdiğin şeyi görüyor.

Bu arada Heartiste’yi hatırlayalım:

III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

Bir erkeğin bu aşamaya gelmesi, kadının evlendikten sonra 200 kilo alıp salmasına denktir. Kadıncağız nasıl iğreniyordur anlamak için bunu gözünüzde canlandırın.

6. yılımızda evlilik olayına start verdik. belki diyeceksiniz malsın durumlar böyleyken neden evlendin.

Malsın evet. Bundan daha malı da bu tip bir evliliği kurtarmak için çocuk yapan ama bu da mal.

evet hem maldım hem aşık hem umutlu. evlilik zamanında herkesin yaşadığı sıkıntıları yaşadık. ama atlattık. çünkü sevgi vardı içimde. umut vardı.. ışık vardı..

İnsan zayıflıklarını erdem sayıp yüceltmeye meyilli. Çünkü muhtaçtım, alternatifsizdim, zayıftım demek yerine aşıktım demek daha kolay. Herkes arkandan seninle alay etse de en azından sırtını sıvazlıyor.

hiçbir zaman maço erkek olmadım. erkek temizlik yapmaz, ütü yapmaz, yemek yapmaz demedim. hepsini elimden geldiğince yaptım. ama tek başıma yaptığımın farkına vardım belli bir süre sonra. çünkü ben yorgun argın ütülerimi yaparken o netflix’te birşeyler izliyordu. ben evi sildikten sonra ayakkabı ile eve giriyordu.

Bkz. ev işi yapan erkeğin hazin sonu.

benim sigara alacak param olmazken, bankalar peşime düşmüşken, evin tüm maddi sorumlulukları omuzlarımdayken o çılgınlar gibi alışveriş yapıyordu.

Sen de gıkını çıkarmadan ödüyordun. Sen ödüyorsun neden yapmayacak? Kadının karaktersizliğini savunmuyorum ama kadınlar erkeklerinden aileye yön vermesini beklerler ve böyle bir “lider”in bozup azdıramayacağı kadın zor bulunur. Bu adama en anne eliyle seçilmiş, bakire ve iffet timsali kadını ver, aynı şekilde hipergamisine kısa devre yaptırır.

cinsel hayat çürümeye başlamıştı. yakınlaşmalar 1 hafta arayla oluyordu sonra o süre 2 haftaya çıktı. yorgunluklar bahane ediliyordu. bunu tartışmaya açtığımda ise ‘beni tahrik etmiyorsun’ gibi söylenmeyecek sözler söylüyordu. yaralanıyordum kendimi iyileştirmeye çalışıyordum.

Bkz. Karım benimle cinsel ilişkiye girmiyor.

içime bir şüphe düştü. teline vs bakmamıştım yıllardır. ona almış olduğum apple watch salonda şarjda duruyordu. aldım kurcalamaya başladım. mesajlarda tanımadığım bir isim dikkatimi çekti. mesajı açtım ve bammmm.. karşımda “toplantıdayım aşkım çıkınca arayacağım seni. ve bir öpücük”. cevap ise “tamam minik unuttum ben toplantıyı sorry.” çok açık ve net whatsapptan konuşuyorlardı.

Eskimo “birader” de teşrif ettiler.

Bkz. Aldatan kadın belirtileri

ve istemeye istemeye gidip mahkemeye dilekçe verdim. duruşma günü geldiğinde istersen boşver gitmeyelim geri çekeyim dedim. sarıl bana dedi öp beni dedi o an içimde bir ışık belirdi. birşey hissettin mi diye sordu. dedim evet. o ise ben hissedemiyorum dedi sevmiyorum artık dedi. yıkıldım.

wtf mavi ?!?!?

kızamıyorum da.

Kızamazsın tabii. Hepsi senin suçun. Evin reisi olman gerekirken hizmetçisi ve ATMsi olursan olacak budur. Reissiz ev, kaptansız gemi gibi alabora olmuş. Kadın da karaktersiz bu arada.

“sonuç olarak duygusal olarak çöküş, güven problemi, ekonomik iflas, 50k borç, hayal kırıklıkları, kaybolup giden 8 sene..  içimden o çocuğun karşısına çıkmak geliyor. büyük ihtimalle de çıkacağım. öfkem azalacak mı peki ?

Ne öfkesi abiciğim, git eskimo biraderine bir bira al. Adam seni kurtarmış resmen. Tamam bu işin şakası bira falan alma da harbiden ucuz kurtulmuşsun (50 bin lira ömür boyu nafaka ve çocuklarını yarım yamalak görmenin acısı yanında hiçbir şey), hayatının tadını çıkar şimdi.

Sen yat kalk bu kafayla ve bu hatunla çocuk yapmadığına dua et. O zaman bir de senin sponsporluğunda sevgilisinin kucağında hoplardı. Kadınla da hayat boyu bağın olurdu. İçindeki betayı öldür, o seni öldürmeden. Zira bu oneitis ile önüne çıkan her hatunla olay böyle olur. Uzun süreli ilişkiler nasıl yönetilir onu da öğrenmen lazım.

 

Kadın Mantığını Anlamak

Bugün “piliç mantığı” hakkında konuşmak istiyorum.

Başından söyleyeyim – KADIN MANTIĞI MANTIKLI DEĞİLDİR. GRÖNLAND’in (GreenLand yani Yeşil Toprak) yeşil değil buz olması gibi.

Oksimoron kısaca.

Şimdi, eğer gerçekten derine, evrimsel seviyelere, inerseniz, aslında kadınların nasıl düşündüğünün bir mantığı VAR ama bugünün toplumunda kadınların neye (cinsel) çekim HİSSETTİĞİ tamamen metruk ve artık mantıklı değil.

Dürüst olmak gerekirse, cinsel çekim iki cinsiyet için de zaten mantıklı bir şey değil, kadın ya da erkek farketmez.

Ama erkekler için cinsel çekim basit – güzel bir kadın gör, cinsel çekim hisset.

Ama kadınlar için olay biraz daha KARMAŞIK. Kadının size duyduğu çekim temel olarak sizin DAVRANIŞLARINIZA bağlı.

Ve bu davranışların neler olduğunu mantıkla bulmanız da neredeyse imkansız!

Gördüğünüz gibi erkeklerin kadınlar hakkındaki fikirleri tamamen yanlış.

Mesela erkek şöyle düşünür : “Hey, bu kadın güzel. Eğer ona yürü ve özel olduğunu hissettirecek şekilde davranırsam, ona iltifat edersem, bunu takdir eder ve belki benimle çıkar. Sonuçta, istediği herhangi bir erkeği seçebilir, kendisine EN İYİ ŞEKİLDE davranan, en İYİ/KİBAR erkeği istemez mi?”

Ya da şöyle bir başka örnek :

Kız arkadaşınla kavga ettin. O da en az senin kadar suçlu ama tamamen senin suçlu olduğunu söylüyor. Onu seviyorsunve bu nedenle onu sinirlendirmemek ve böylece seni sevmeye devam etmesini sağlamak için alttan alıyorsun. Sonuçta onu kızdırıp başka bir adamın kollatına itmek istemiyorsun. “Büyüklük” sende kalsın diyorsun, onu arıyorsun ve özür diliyor, ona onu sevdiğini ve onun mutlu olmasını istediğini söylüyorsun.

Bunu takdir etmeli değil mi? Seninle beraber olmak istemeli, zira sen ona özel hissettiriyorsun ve bu da onu biliyor, değil mi?

DEĞİL.

Siz erkek olduğunuzdan böyle düşünüyorsunuz. Kadınların düşünce yapısı böyle işlemez. Kadınlar erkeklerden farklı şekilde düşündükleri için de kadınların erkek mantığı ile hareket ettiğini düşünmek ÇOK KÖTÜ bir hata.

Kadınlar yukarıda anlattığımız davranışlardan TİKSİNİRLER. Yanlış anlamayın bu, kadınlar kendilerine kötü davranılmasını isterler demek değildir – öyle bir şey de istemezler – ama kadınlar “İYİ” çocuklara karşı SIFIR arzu duyarlar. “İYİ” kelimesini tırnak içine aldım zira bu bağlamda “İYİ” aslında “UYSAL” / “İTAATKAR” demektir.

Bir kadın bu tür teslimiyetçi davranışlar için erkeğe minnettar OLMAYACAKTIR. Aslına bakarsanız bu tür davranışlar yüzünden size BOK GİBİ davranacaktır. Neden, neden, neden, diye soruyorsunuz değil mi?

Kadınlar “iyi”/”efendi” (uysal/itaatkar) erkeklerin ÇARESİZ olduklarını düşünürler. “İYİ” davranışları MUHTAÇLIK, kıç yalama ve zayıflık olarak algılarlar. Bu özellikle erkeğin kadınla ilk tanıştığı zamanlarda geçerlidir. Daha sonraki dönemlerde, bir kez muhtaç biri olmadığınız ispatlandıktan sonra, sık sık “kibarlık” gösterebilirsiniz.

Bir kadın bir erkek eğer gerçekten cinsel olarak bir değere sahipse, eğer arzulanan bir erkek ise, böyle “iyi” davranmayacaktır – asla bu şekilde teslimiyetçi olmayacaktır. Birazdan açıklayacağım gibi itaatkar ve teslimiyetçi olmak MASKÜLEN değildir. Bir erkeğin hem maskülen hem de uysal / itaatkar olması mümkün değildir.

Sizin “iyi” çocukluğunuza hatunun tepkisi çoğunlukla “eğer seksi bir erkek olsa idi, asla böyle efendi çocuk olmazdı” olacaktır. Mantıklı mı? Tabii ki hayır.

Ama bir düşünün :

Bir milyon yıl önce, hayat ACIMASIZdı. İNSANIN YAŞAMI hergün sabit tehdit altında idi.

Hayatta kalmak için büyük mücadele gerekiyordu – yemek için avlanmak, vahşi hayvanlara karşı korunmak, diğer erkeklerle yiyecek ve seks için sürekli mücadele altında olmak. Oyun oynamak gibi lüks için fazlaca yer yoktu. Böyle bir ortamda bir erkeğin SERT olması gerekli idi.

Bugünkü toplumda ekonomik yapı değişti ve erkekler artık hayatta kalmak için avlanmak zorunda değiller. Erkeklerin sürekli çelik gibi sinirlere sahip olması ve bir saldırı için her an tetikte olması da gerekmiyor. Ama bu insanlık tarihinde görece yeni bir ortam. Kadınların cinsel dürtülerinin değişen durumu yakalaması biraz zaman alacak (en az birkaç bin yıl).Gördüğünüz gibi, tarih boyunca “sert” erkeklere ve “kötü” çocuklara bağlanan kadınlar hem kendilerinin hem de çocuklarının hayatta kalması için büyük avantaj sağladılar. Aslına bakılırsa bu kadınlar DNA’larını geleceğe aktararak “ölümsüzlük” kazandılar.

Sert erkeklerin çocukları da sert hayatta kalma özellikleri edindiler ve bir kalıtım zinciri ile bugüne ulaştılar. Sert erkeklere değil de “iyi” erkeklere bağlanan kadınlar ise babaları gibi zayıf erkek çocuklar yaptılar ve hayatta kalamadılar. Bu da “iyi” erkeklere çekim duyan kadınların NESLINI TÜKETTİ. Evet, dünyada “iyi” çocuklara çekim duyan kadın kalmadı.

Bu sizin götün teki olmanız anlamına mı geliyor?

Hayır.

Kesinlikle hayır.

Götün teki olmak KESİNLİKLE en YÜKSEK cinsel arzu nesnesi olmak değildir zira bu da bir miktar kendine güvensizlik gösterir.

Ama erkeklerin milyonlarca yıldır HAYATTA KALMALARINI sağlayan karakter özelliklerini göstermeniz ÇOK ÖNEMLİDİR.

Bu, bilinçaltı seviyesinde çalışır. Çok ilkel ama çok GÜÇLÜ bir seviyede.

Duygusal olarak zayıfın hayatta kalması ve başarıya ulaşması zordur. Benim inancıma göre kadınlar tarih boyunca duygusal olarak güçlü erkeklere arzu duyarak onların yanında hayatta kalma şanslarını arttırdılar … kendi çocukları ve onların çocukları için …

Duygusal gücün hayatta başarı için zekadan daha önemli olduğunu Daniel Goleman Duygusal Zeka kitabında yazmıştır.

Bunun anlamı, aç ve muhtaç davranan, yeni tanıştığı kızı sürekli arayan, ona nasıl ihtiyacı olduğunu sürekli gösteren, kısacası taşaklarını hatuna teslim eden erkekler kadına ZAYIF görünürler.

ZAYIF, MASKÜLEN değildir. Kadınlar açısından erkeğin DUYGUSAL olarak güçsüz olması onun cazibesini tuzla buz eden bir şeydir. Bunu ÇİRKİN olmak gibi düşünün. Zayıf ya da güçlü olmak derken DUYGUSAL güçten bahsediyorum. Duygusal güç, fiziksel güçten önemlidir. Bu arada kıskançlık ve kıskançlık göstermek zayıflık işaretidir zira eğer arzu edilir biri olduğunuzu BİLİYORSANIZ, kıskançlık hissetmezsiniz.

Kadının sizi kıskandırmaya çalıştığı zamanların çoğunda amacı sadece sizin tepki gösterip göstermeyeceğinizdir. Siz ona muhtaç mısınız ve bu nedenle onu kıskanacak mısınız görmek istediği için yapar. Eğer kıskanırsanız ne olur? Kadın kontrolün kendinde olduğunu düşünür, SİZDE değil. Ve kadın KONTROLÜN erkekte olmasını ister.

Kıskançlık duymadığınızda, kadın kontrolün SİZDE olduğunu düşünür (DUYGUSAL GÜÇ) ve size karşı çekim duyar.

Pek tabii ki bir kadın sizinle sürekli oyunlar oynuyorsa, mesele sizi sürekli kıskandırmaya çalışıyor ise, onu TERK edin ve size ertesi hafta, gün, saat geri koşmasını gülerek izleyin.

Kıskançlık konusu kendi başına yazı gerektiren bir konu ve bunu kitabımda ayrıntılı işledim. Ama şimdilik kıskançlığın genellikle sizin onu ne kadar önemsediğinizi görmek için sizi TEST etmek isteyen kadın tarafından provoke edildiğini unutmayın. Eğer testi geçemezseniz ve kendine güvensizlik ile öfkelenirseniz hatun sizin ona çok ihtiyaç duyduğunuzu düşünecektir.

Bu da tabii ki onun size olan arzusunun ZAYIFLAYACAĞI anlamına gelir.

Bu size mantıklı geliyor mu? Yüzeysel olarak hayır : bir kadın sizin umurunda olup olmadığını anlamak için sizi neden kıskançlık ile öfkelendirmeye çalışsın ki?

Zira kadının kafasında, düşünce dizgesi şöyle işler :

Eğer bir erkeğin muhtaç hissedecek kadar umrunda isem, o erkek duygusal olarak zayıf bir erkektir. Ve duygusal olarak zayıf adamlar, hayatın tehlikelerine meydan okuyabilecek erkek adam değillerdir.

Şunu hatırlamanızı istiyorum :

Milyonlarca yılın geride kalmış olmasına rağmen hala tarih öncesi çağların DNASını taşıyoruz. Hala çok çok uzun zaman önce çekici bulmanın mantıklı olduğu şeyleri çekici buluyoruz.

Peki tamam, bu durumda her şey çok basit olmalı, değil mi? Sadece MASKÜLEN olduğuna emin ol yeter, değil mi?

Cool ol, girişimci ol ve dominant ol, değil mi?

Aslına bakarsanız olay bundan biraz daha fazla karmaşık. Açıklayayım.

KADINLAR SİZİ SÜREKLİ TEST EDECEKLER AMA AYNI ZAMANDA GÜNÜMÜZ TOPLUMUNDA SÜREKLİ ÇELİŞKİ İÇİNDE OLACAKLAR :

TOPLUM KADINLARIN KAFASINI YIKIYOR VE ONLARI ASLINDA “İYİ” ÇOCUKLARI İSTEDİKLERİNE İNANDIRMAYA ÇALIŞIYOR. Kadınlar “iyi” çocukları pek arzu etmeseler bile.

Bunun sonucunda da kadınlar sizi her türlü taktik ile ASLINDA SÜPER İYİ bir çocuk istediklerine inandırmaya çalışıyorlar.

Evet.

Utandırma taktikleri, korkutma taktikleri, gerekirse şantaj yapacaklar hatta sizi buna inandırmak için size İYİ bile davranacaklardır.

Ama buna kanıp İYİ ÇOCUK olur olmaz başınıza ne gelecek, tahmin edin?

Doğru tahmin ettiniz. SIÇIŞ! Sıçarsınız.

Sizin daha fazla İYİ olmanızı talep eder. Örneğin sizden daha fazla lütuf, yardım vs … isterken siz çabayı arttırdıkça giderek teşekkür azalır.

Bu döngü, hatun sizi terk edene kadar devam eder!

Bu dediklerimi onaylayanlar, yorumlara yazsınlar. Dünya üzerinde yaşayan ne kadar erkeğe yardım edebilirsem o kadar iyi. Sizin onaylarınız daha fazla erkeğin bu gerçeği görmesini sağlayacak.

Dürüst olmak gerekirse ben bu işlere girdiğimde, ne olursa olsun hiçbir gerçeği SAKLAMAMAYA and içtim.

Bu arada, bu yazdıklarıma öfkelenen kadınlar genellikle bahsettiğim şeylerin CANLI KANITLARIDIRLAR. Başka değişle bir kötü çocuğa kafayı vermiş ve bu arada da bir iyi çocukla takılıp onu yolan hatunlardır.

Bu yazılanları onaylayan hatunlar da genellikle güzel, zeki, espri anlayışı gelişmiş ve bağımsız kadınlardır. Bu kadınlar davranışları ile tamamen MASKÜLEN erkekleri çok severler.

Bir kadın çekici ve kendine güvenen bir kadınsa, FEMİNEN hissetmek için duygusal olarak GÜÇLÜ bir erkeğe ihtiyaç duyar.

Başka deyişle, SEKSİ kadınlar ERKEK gibi davranmaktan utanmayan ERKEK ADAM isterler. SEKSİ kadınlar dominant (dominant diyorum, despot demiyorum) ve her yaptığı şeyde kadın onayı aramayan erkeklere bayılırlar.

Peki seksi kadınlar böyle erkeklerden hoşlanıyorlarsa, neden bazen o erkeklerin “İYİ” davranması için baskı yapıyorlar? Zira eğer adam gerçekten ERKEK ise, bu saçmalık olan baskıya itaat etmeyecektir! Burada hile, bu isteği COOL, SAKİNCE ve ASLA duygusal tepki vermeyerek  reddetmektir. Bu da birçok erkeğin beceremediği kısımdır.

Bir erkek olarak, mantık çerçevesinde hareket eden bir varlık olarak, size yakın birinin sizi gerçekten erkek misiniz diye TEST ETTİĞİNE inanmak zordur. Ama gerçekte olan budur. Ve bunun için kadınları suçlayamazsınız. Bu, erkeklerinin DUYGUSAL olarak güçlü olduğunu bilmek, onların erkeklerine çekim hissetmelerinin tek yoludur. Kadının yüzünü göremediğinizi ama onunla çıktığınızı düşünün.

Hatun gerçekten güzel mi değil mi bulmak için her şeyi yapardınız! Bunu anlamak için bir sürü yöntem geliştirirdiniz … Kızın suratını görmüş birini bulmaya çalışırdınız, veya kız suratını göstermezse oradan ayrılacağınız tehditi savururdunuz, vs.

Kadınlar da aynı şeyi yapıyorlar ama terk farkı anlamaya çalıştıkları şey sizin DUYGUSAL OLARAK DURDURULAMAZ biri olup olmadığınızdır.

Kadınların testlerini başarılı olarak geçmenin en iyi yollarından biri de espridir.

Örneğin, yeni kız arkadaşınıza gayet uygun davrandığınızı, “iyi” çocuk ya da götün teki olmadan dengeli davrandığınızı düşünelim. Ve birkaç hafta sonra hatun siz ona bir şeyler almıyorsunuz ya da onu yeterince aramıyorsunuz ya da ona onu sevdiğinizi günde 10 kere söylemiyorsunuz diye şikayet etmeye başlasın. Size söylediğim, eğer bu isteklere boyun eğerseniz kadının size olan ilgisinin azalacağıdır.

Bir kadınla çıktığınızda, arzunun nasıl tetiklendiğini bilmeniz lazım. 7 aylık kız arkadaşınıza onu sevdiğinizi söyleyin tabii ama yeni çıkmaya başladığınız bir kıza “seni seviyorum” diyemezsiniz, hele de GÜNDE 3 KERE.

Ve pek tabii ki, eğer bir kadın size iyi davranmıyor ise, buna tepkiniz muhtaç bir erkeğe dönüşüp ona sürekli “SENİ SEVİYORUM” demeye başlamayın! Aslına bakarsanız eğer hatun size kötü davranıyor ise, o size 3 kere “seni seviyorum” diyor ise siz ona bir kere “seni seviyorum” deyin. Size olan çekimi artacaktır.

Hatun aşırı derecede kendine güvensiz değil ise, eksta “İYİ” çocukluğunuz, sizin onun isteklerine boyun eğmeniz, hatun tarafından sizi tamamen kontrol etmek için kullanılacaktır.

Ve bu olduğunda, hatunun size “güle güle”sinin eli kulağındadır.

Bunun yerine ona “demek seni telefonla arayış şeklimi değiştirmek istiyorsun? Tamam, o zaman sana Nancy demeye de başlayayım mı?” Eğer tepki verirse “Tamam tamam, Angela diyeceğim” deyin.

Bunu devam ettirin ve hatun olayı anlayacaktır (istediğiniz espiriyi kullanmakta özgürsünüz, prensibi anlayın yeter).

Ama eğer sinirlenirseniz, hatun gerçekten önemli bir açık yakaladığını düşünür ve siz de yanlış bir şeyler olduğu fikrini güçlendirirsiniz.

Çeviri : Understanding the Woman Logic

Makaleyi kaleme alan Michael W., İlişki Sihirbazı – Kadınlarla Başarının Sırları Kitabının yazarıdır.

Yalvarırım bana boşanma kozu ver

Rollo Tomassi her hafta Amerika’da yayında olan bir radyoda Pat Cambpell’ın programına katılıyor ve gündemdeki olaylarla dinleyici sorularını kırmızı hap çerçevesinden tartışıyor. Bu İngilizce programlar podcast olarak ve internette dinleyebileceğiniz şekilde kaydediliyorlar.

Bu hafta giderek artan oranda rastlanan klasik sekssiz evlilik ile ilgili bir okur mektubunu değerlendirdiler. Aşağıdan dinleyebilirsiniz ama ben size özetleyeceğim ve Rollo’nun yorumlarına kendi yorumumu da ekleyeceğim.

Tavsiye isteyen erkeğin derdi kısaca şu :

“Kısa keseceğim, taş gibi soğuk ve ölü bir evlilik içindeyim ve yardıma ihtiyacım var. Hukuki tavsiye istemiyorum ama senin ve Rollo’nun evliliğimin bulunduğu durum hakkında zaten bildiğimi düşündüğüm şeyi onaylamanızı istiyorum. Ayrıca eşimin bana savurup durduğu saçmalıkları da analiz etmenizi istiyorum.”

Adam 36, kadın 32 yaşında. 8 yıldır evliler ve biri 4 yaşında diğeri 8 aylık iki tane çocukları var. Dini inançlarının güçlü ve evlilik öncesi cinsel ilişkinin din tarafından yasaklanmış olmasına rağmen evlenmeden cinsel ilişkiye başlamışlar ve adamın anlattığına göre seks evlenene kadar harikaymış.

Şu an temel problemler şunlar : Evlenene kadar seks süper ama evlendikten sonra hızla azalıp yok olmuş. 36 ve 32 yaşında olmalarına rağmen son 4 yıldır sekssiz evlilik tanımına uyan miktarda (yılda ortalama 10 kere) bir seks yaşamları varmış. İlk çocuktan sonra hatun adamla 1 sene seks yapmamış. Son 9 aydır yine hiç seks yapmamışlar. Hatunun adama ilgisi sıfır ve sadece yeni bir ev ya da çanta gibi bir şey isteyecekken ya da ikinci çocuktan önce biraz samimiyet ve ilgi göstermiş.

Adamın bildiği kadarıyla aldatma yok ama en son akşam tartışmışlar ve kadın şu ilginç şeyi söylemiş : “Beni aldatman ya da beni dövmen için dua edip duruyorum”.

Öncelikle burada tabii ki hikayeyi tek bir taraftan dinliyoruz. Ama bu tür evliliklerin çok yaygın olduğunu bildiğimiz için hikayeyi gerçek olarak alıp yorumlayabiliriz. Pat Cambpell zaten adamı aramış ve biraz sosyal medyada araştırarak çiftin varlığını doğrulamış.

Sondan başlayalım. “Beni aldatman ya da beni dövmen için dua edip duruyorum” kısmını yanlış bir şekilde “demek ki sert ve arzulanabilir bir erkek olmamı” istiyor diye yanlış yorumlamak ve Allah korusun böyle bir talebe uymak mümkün. Sakın ha! Burada bariz bir şekilde evliliği bitirme yolunda ilerleyen ama muhtemelen inançları nedeniyle boşanma davasına standart modern kadın gibi gönül rahatlığı ile atlayamayan bir kadın var. Kadının bu isteğinin nedeni adamın daha maskülen olmasını arzulaması değil, boşanma konusunda eline koz ve neden vermesi. Eğer kendisi boşanmayı başlatırsa kendisini yargılayacak olan vicdanı ve çevresini “beni aldattı” veya “beni dövdü” susturabilmek istiyor. Üstelik bu ikisinden biri boşanırken adama boşanma tecavüzü etmesi için de birer bahane. Bir taşla iki kuş.

Ne çocukları ne de geleneği zerre takmayan kadın sayısı azımsanamayacak kadar çok olsa da inanç, vicdan, kişilik, vs. ile boşanmaya hemen atlayamayan ve kendini kapana kısılmış hisseden kadınlar çoğunluktadır. Yanlış anlamayın, bu kadınlardaki hipergami dürtüsü, “amımın keyfi için aileyi de yakarım, çocukları da” diye çığlık çığlığa bağıran bir feminist kadar güçlü yani AWALT durumu yok. Ama AWALT yazısında bahsettiğimiz gibi o hipergami dürtüsü ile harekete geçiş şekli farklı.

Buradaki hatunun kapana kısılmışlık hissine benzer bir hikayeyi uzun süreli ilişkiyi hemen kesip atamayan hatunun “yalvarırım terk et beni” yazısında görmüştük. Bu tür tavsiyeler isteyen erkeklerin “zaten bildiğimi onaylamanızı istiyorum” demesine bakmayın.  Genelde olayı tam olarak ne olduğunu görerek yorumlayamamış ve istedikleri sonucu elde etmelerini sağlayacak mucize haptır. Burada maalesef mucize hap durumu yok. Evlilik bitmiş.

Toplum ve adamın kendi içindeki ölmemiş mavi haplı ona tam tersini söyleyecek. Evlilik bu duruma gelmişse senin suçun ve sen evliliği kurtarmak için elinden geleni yapmalısın. Bu eleman da zaten bu tür hatunu yeniden elde etmeye çalışma ritüellerini (onu daha çok memnun etmeye çalışma, yemeğe çıkarma, hediyeler, vs …) yapmış zaten. Oysa burada kararını çoktan vermiş bir kadın var.

Eleman sonradan bombayı patlatıyor. Kadın buna sormadan evlilik danışmanı ile randevu ayarlamış ve sadece kendisi bu randevuya gidecekmiş. Adama bunu söyleyişi de cins : “Akşam eve geliyorsun (çocuklara bakacaksın) ben kendine evlilik terapisi randevusu aldım.”

Boşanma öncesi evlilik terapisi genelde kadının boşanmadan önce “bakın herşeyi yaptım ama olmuyor” bahanesi elde etmek için istediği bir zımbırtıdır. Burada muhtemelen kadına bu aklı veren bir avukat var.

Yukarıdaki hikaye çok sık rastlanmaya başlayan bir hikaye. Kadının evlenme ertesi adamdan soğumaya başlaması ve birinci çocuktan sonra adamdan tamamen soğuması. Bazen 2. çocuk için adama yanaşması (ki soğuk bir kadının birden “hamile kalma” hedefi ile ısınmasına her zaman şüphe ile bakılmalı) ama sonunda birden soğuması ve eninde sonunda da boşanması.

Kadının hal ve tavırlarından çıkarabileceğiniz henüz daha duvara tam toslamamışken daha iyisini bulabileceğine inandığı ve kendisinin bu adama göre fazla iyi olduğu. Fakat ortalama bir mavi haplıya karmaşık gelen sinyalleri biraz kırmızı hap gözüyle okursanız, hatun direkt söylemese de oldukça net bir şekilde ne istediğini ve nereye doğru yol aldığını adama anlatıyor. Sözleriyle değil elbet, kadınlar dolaysız değil dolaylı iletişime geçerler, ama davranışları ile.

Yalvarırım terk et beni yazısından :

Tamam bu yeni uyanmaya başlayan betalara oldukça zor gelecek ama bir kadının asıl mesajını davranışlarından çıkarmak, “uyanmak” yönündeki en önemli adımlardan biri. Bu adamın durumunda kadının demek istediği, azıcık uyanmış bir erkek için bile oldukça açık. Kadının davranışı muhtemelen sıkıcı hale gelmiş olan ev yaşamından kaçma dürtüsü ile “kızlarla dışarda” iken önüne gelen bir fırsatı değerlendirmesinden ibaret. Forumdaki birçok yazar tahmin edileceği üzere olanların muhtemelen basit bir öpücükten daha fazlası olduğunu yazmış.

Bu aşamaya gelen adamlar genelde 2 şeyi yanlış yaparlar : birincisi tam cinsel pazar değerleri artmaya başlayacak iken cinsel pazar değeri azalmakta olduğu için can havliyle herhangi eli yüzü düzgün bir erkeğe atlayan bir kadınla evlenmek ve evlendikten sonra kendi cinsel pazar değerini salmak ve ikincisi de sırf nikahlandı diye artık performans yükü olmadığını düşünmek ve karısından kendisini annesi gibi sevmesini beklemek.

Fakat erkeğin bu aşamaya bir kez gelindiğinde yapabileceği tek bir şey var : ön saldırı yani boşanma davasını kadından önce açmak. Hemen bir avukatla görüşmesi zaten şart. Sekssiz evlilik boşanma sebebi ve bunu kullanması lazım.

Biliyorum boşanmak erkek için korkutucu. Bunun anlaşılır nedeni boşanma sürecinde erkeğin aşağılık bir yaratık muamelesi görmesi. Kim yılların birikiminin yarısının alınmasını, beraber olmadığın bir kadına para ödemeyi ve en önemlisi de dün beraber yaşadığı çocuklarını haftada bir – o da olursa – görmeyi kolayca göze alabilir ki! Ama burada boşanma nasıl olsa gelecek ve en azından bu süreci kontrol etmek erkeğin yararına.

Boşanma korkusunun daha az anlaşılır ikinci nedeni de yeniden cinsel pazara girmek ve orada avlanmanın performans yüküne maruz kalmak. 36 yaşında 2 çocuk babası iken birçok erkek ne gerek var diyebilir. Ama bu senaryoda zaten adamın bunu yapması lazım zira evliliğinde cinsellik yok.

Ve boşanma korkusunun hiç de anlayışla karşılanmaması gereken nedeni, erkeğin böyle davranan bir kadını hala karısı olarak istiyor, Disney masalı ölene kadar mutlu yaşadılar anlatısını gerçekleştirme arzusunda olması.

Baban kim? Küresel biyolojik baba olmama oranları

Başkasının çocuğunu bilmeden yetiştirecek şekilde boynuzlanmak erkeklerin karşılaşabileceği evrimsel olarak en önemli tehlikelerden biri, özellikle de insanların çift – ebeveynli bir türe ait olduğu (çocuklar her iki ebeveynden de oldukça büyük miktarda yatırım istediği) düşünülürse. Cinsel davranışlardaki cinsiyete bağlı çeşitli farklılıklar çocuğun kendine ait olması konusundaki belirsizliğe bağlanabilir, öyle ki başkasının çocuğunu yetiştirecek şekilde boynuzlanmanın dünyada ne oranda olduğu sorusu, sorulması uygun bir soru. DNA test teknolojisindeki görece yeni ilerlemeler sayesinde, bugün bir çocuğun ana – babasına ait olup olmadığını kesinlikle bilebiliyoruz ve değişik bağlamlarda aldatma oranlarını etkileyen bazı faktörleri ölçebiliyoruz. Bu arada DNA testi, bazıları tek eşliliğin ideal örnekleri sayılan birçok türün cinsel davranışları konusunda bilimadamlarının bilgilerini gözden geçirmelerine neden oldu!

Kermyt G. Anderson Current Anthropology dergisinde yayınladığı makalede babalık konusunda eminlik ve gerçek baba olmama oranları arasındaki bağlantıya baktı. Başka deyişle, babalık konusunda daha az emin olan babalar gerçekten de daha yüksek oranlarda aldatılmışlar mı? Örneğin bir nedenle babalık testi yapmaya giden erkekler tipik olarak daha yüksek derecede babalık şüphesi duyarlar, özellikle de örneğin bilimsel araştırmalara katılan ve bu konuyu düşünmeyen erkek nüfusuna göre. Kültürel olarak en çok kullanılan babalık dolandırıcılığı oranı 10%. Bu olağanüstü bir rakam. Her 10 çocuktan birinin, aslında babası olmayan ama kendisini babası sanan bir erkek tarafından yetiştirildiğini ima ediyor.

Dr. Anderson çok geniş bir ülke grubu üzerinde yapılmış 67 adet yayınlanmış kaynaktan babalık dolandırıcılığı oranlarını bir araya getirmiş. Bir sonraki aşamayı okumadan önce babalık konusunda yüksek şüphesi olan adamların gerçek baba olmama oranı ile bu konuda emin adamların baba olma oranı sizce nedir bir düşünün.

.

.

.

.

.

İşte gerçek oranlar

.

.

.

.

 

 

Evet artık sayıları biliyorsunuz. Bu iki erkek grubu için değişik bölgelerdeki oranların yaklaşık olarak aynı olduğuna dikkat edin. Kısaca özetlersek : eğer DNA babalık testi yapmışsanız, çocuğun sizden olmama ihtimali üçte bir. Ama karınızın sizi aldatmadığından eminseniz, babalık dolandırıcılığına kurban olma ihtimaliniz çok düşük (ama hala ihmal edilemeyecek kadar yüksek).

Gad Saad

Çeviri : Who’s Your Daddy? Global Nonpaternity Rates.

80/20 kuralı ve alışveriş / validasyon seksi

Red Man Group Episode 43’de Rollo Tomassi 80/20 kuralının ve hipergaminin çokça yanlış anlaşılan bir tarafına değiniyor :

80 – 20 kuralının nasıl çalıştığını tartışıyorduk. Biliyorsunuz, erkeklerin 80%i betadır ve 20%si de kadınların gerçekten seks yapmak istediği erkeklerdir. Ama burada sık rastlanan bir yanlış anlama var. Yani 80% betaların seks yapamayacakları ve nesillerinin tükeneceği ve sonunda sadece alfa erkeklerin kalacağı gibi bir yanlış anlama. Bunu ilerde tartışmalıyız. Birçok erkeğin burada anlamadığı şey, hipergaminin dümdüz bir şey olmadığı . Sanki kadınlar sadece tepe 20%yi seçiyorlar ve kalanlar sanki hiç seks yapamaz gibi anlaşılıyor. Hayır, böyle olmuyor.

Olan şu : erkeklerin de çoklu üreme stratejisi var. Düşük cinsel pazar değerine sahip erkekler babalık yatırımına ve bir partnere daha fazla zaman ve enerji yatırmaya odaklanırlar. Eğer tepe 20% içinde bir erkek isen tohumları daha fazla yaymaya odaklanmaya meyillisindir. Zira daha fazla kadına erişimin olacaktır. Bu konuda yazmayı düşünüyorum ve belki de bunu bir programda konuşuruz. 80 – 20 kuralının kendisi bile dümdüz değil. Zira birçok erkek bunu “aman Allahım 80% içindeyim o zaman hiçbir zaman seks yapamayacağım” diye algılıyor. Hayır, siz de seks yapacaksınız ama kadınların sizi ne olarak gördüğü konusunda dikkatli olmanız lazım. Kadınlar sizi daha çok kullanışlı göreceklerdir.

Erkeklerin gözden kaçırdığı şey, kadınların tepe 20%yi arzulamalarının, onların o tepe 20%yi elde edebilecekleri anlamına gelmediği.  Kadınların kendi çekiciliklerine göre gerçekçi bir hedef tutturmaları lazım. Eğer ilerde bu konuda bir program yaparsak adını “mecburi tek eşlilik” koyalım.

Erkeklerin HB8 ve üstünü arzulamalarına rağmen çoğunun bu kadınlara erişiminin olmayacağı gibi. Erkeklerin en güzel kadınları arzulaması, o seviye altındaki kadınları sekssiz bırakmıyor. Aynı durum kadınlar açısından da geçerli.

Kadınlar erkeklerin tepe 80%sini arzular lafı aslında boş bir laf. Erkekler 22 yaşında iç çamaşırı mankeni gibi hatunları arzular demek gibi bir şey. Erkek için söyleyince “ee?” diyebiliyoruz ama kadını kafada büyütme eğilimi olan erkekler kadın için versiyonunu “kadınlar erkeklerin tepe 80%si ile yatar gerisine vermez” diye algılıyor. Bu nedenle de “abi bu adam beta neden kız arkadaşı var” gibi saçma sorular sorabiliyorlar.

Bir kere erkeklerin tepesindeki adamlar neden kendi klasmanlarının altında kadınlara baksınlar. Yani 10 üzerinden 9 bir erkek neden HB7 bir hatunla birlikte olsun? Ya da HB6. Bu adam kadınların 70%si için ulaşılır değil ki!

Ama abi ulaşabilseler bizi pas geçerler, bu da bir gerçek şimdi!

Evet, sen de yarın Victoria’s Secret mankeni bir hatuna ulaşsan Türkiye sınırları içindeki tüm kızları pas geçeceğin gibi. Kadın – erkek ilişkilerinin nasıl çalıştığına hoş geldiniz! Bu birliktelik denen şeyin yarısı sadakat yarısı da kapasite meselesi.

Ama abi sosyal medya yüzünden bu hatunlar kendilerini 2 puan yukarıda sanıyorlar!!

Evet ve çoğunlukla doğru. Çoğunlukla diyorum zira bu ibre kaymasının bir buluşmada sizin aleyhinize işlemesi için, sizin de kendi ezikliğinizle bu ilüzyonu beslemeniz lazım. Öncelikle kızlar bilinç altında ve bilince çok yakın bir yerde asıl cinsel pazar değerlerinin stresli bir şekilde bilincindeler. Ama sünepe erkeklere karşı daha yüksekmiş gibi oynamayı biliyorlar ve çoğu erkek de bunu kader kabul ettiği için oyunu oynayabiliyorlar. Bunu yemeyen ve öyleymiş gibi davranmalarını hafif bir gülümseme ile izleyen bir erkeğin karşısında 5 saniyede ibre yerine kayar.

Evet, çoğu kadın, çoğu erkek gibi gerçekçi bir arzu – elde edilebilirlik dengesi kurması lazım. Bu nedenle 80% dediğiniz adamlar da sekse ulaşabilir. Fakat Rollo’nun sıklıkla bahsettiği gibi ulaşabildikleri seks, tepe 20%nin ulaşabildiğinden farklıdır.

Kadınlar iki tür seks yaparlar : alışveriş ve validasyon seksi. Alışveriş seksini genelde betalara verirler. Bir beta erkek, kadını birlikteliğe çekmek için eksta çaba harcamalıdır ve bu çaba karşılığında sekse ulaşır.

Buna Türkçe kırmızı hap camiasında sıklıkla sadaka seksi diyorlar ama ben bu tanıma tamamen karşıyım. Sadaka acıdığından ve karşılıksız verilir. Sadaka seksini betaları aşağılamak için söyleyenler, farkında olmadan kadınlara haketmedikleri bir yüceltme / kredi veriyorlar. Sadaka falan yok ortada. Kadın o seksi karşılığında bir şey almak için yapıyor ve alıyor. Sanki karşılıksız veren bir azizeymiş gibi sadaka demenin bir manası yok. Olay alışveriş seksi.

Çoğu erkek alışveriş seksi harici seks bilmez. O nedenle de kadını elde tutmak için sürekli bir şey yapması gerektiğini ve bunun bir nevi kader olduğunu düşünür. Örneğin kadının kocasını elinde tutmak için ayda 2 – 3 kere yaptığı seks alışveriş seksidir. Birçok evli çiftin standart seksidir ya da ilk 3 yıldan sonra içine düştükleri sekstir.

Validasyon seksi ise kadının karşılığında ilişki veya ilişki içinde ise bir şey beklemeden yaptığı ve kadına “maskülen bir erkek beni seçti ve benimle birlikte oldu / ben maskülen bir erkeği elde edebilecek çekicilikte bir kadınım” hissi veren sekstir. Farkı inanılmazdır.  Kırmızı hap ile kendini geliştiren erkeklerin bildiği bir farktır bu. Şimdiki kız arkadaş sen telekonferansta iken kendiliğinden yaramazca masanın altına girip oral seks yapmaya başladığında, daha 3 sene önceki kız arkadaşının lütfederek yaptığı oral seks aklına gelir ve aradaki farkı anlarsın.

Validasyon seksi illa tek gecelik ilişkilerde olmaz. Evli iken ayıkan ve kırmızı hapı karısı üzerinde uygulayan bir erkek bile sonradan 10 yıllık karısı ile ulaşabilir. Kriter çok basittir aslında : senin erkekliğin, masküleniten yeterli ise validasyon seksi alırsın. Eğer yeterince maskülen bir erkek değilsen ya seks alamazsın ya da alışveriş seksi alırsın. Yani ya sen yeterli olacaksın ya da yetmediğin kısmını ödeyeceksin. Acımasız ama adil maalesef.

Aslına bakarsanız alışveriş seksi de zevksiz bir şey değil ve kadının da zevk alabildiği bir şey. Fakat günümüzde feminizm yüzünden kadınlar erkek için hiçbir şey yapmamaları gerektiğini öğrendiklerinden bu tür seks bir anda aşağılanır bir hale büründü.

Kadın özgürlüğünün bir son kullanma tarihi vardır – 35 ve Bekar

Aşağıdaki video kırmızı hapın birçok kavramını içeren bir ibretlik öykü. 20lerini kucaktan kucağa atlayarak geçirmiş bir alfa dulun, 35 ve bekar hayatını düzeltme çalışmaları ama hala akıllanmamış olmasının ve ağır hamstering pratiğinin hikayesi.

Şu satırları anmadan edemeyeceğim :

Kadınlar, erkeklerden çok daha fazla evliliğe ilgilidir. Arz – talep dengesinin basit mantığının bize söylediği şu : kurumsal, tekeşli evliliğin sürdürülebilir olması için, erkeklerin en az yüzde 80’inin evlenmeye istekli olması lazımdır. Erkek katılımının yüzde 80’in altına düştüğü durumda, bütün kadınların başı derttedir zira artık her 80 erkek için rekabet eden 100 kadın vardır. Bu durum, kadınların erkeklere göre daha hızlı yaşlandığı ve doğurganlıklarını hızla kaybettikleri gerçeği ile beraber daha da vahimleşir. Böyle bir durum, bekar kadın nüfusu üzerinde ciddi stres yaratır. Eskiden, genç kadının annesi ve neneleri güzelliğin geçici olduğunu, en baştan çıkarıcı erkeğin en iyi koca adayı olmadığını bilir ve kızın uzun süre stabil bir koca olabilecek genç bir erkekle evlenmesini garantilerlerdi. Şimdi ise feminizm yüzünden, bu rehberlik genç kadınların hayatından çıkarılmış durumda ve genç kadınlar kendi cinsel hayatları için kötü birer kaptanlar. Güzelliklerinin yere çakıldığı 34 – 36 yaşına kadar alfa erkeklerin peşinde koştuktan sonra eskiden reddetmeye alıştıkları beta erkekler tarafından bile görmezden geliniyorlar. Kadının kısmetindeki bu ani çakılma, Road Runner ve Çakal anı olarak biliniyor. Kadınların geçmişte uçurumdan bu şekilde düşmemeleri için bir sürü güvenlik ağı vardı.

‘Feminist’ medyanın, biyolojik gerçeklikler nedeniyle hiçbir zaman ana akım olamayacak “genç erkek avcısı (yaşlı) kadın” konseptini normalleştirme gayreti de bu yenilgiyi sanki istenen sonuçmuş gibi paketleme çabasından başka bir şey değil. Kadınlar çok fazla sayıda cinsel partnere sahip olmanın onlar için negatif bir şey sayılmaması gerektiğini iddia etseler de bu ikiyüzlülükten başka bir şey değil. Karmaşık cinsel geçmiş bir kadının aleyhinedir. Aynı durum bir erkeğin lehine çalışsa da. Bunun nedeni iki cinsiyetin birbirinden farklı olan doğal cinsel çekicilik mekanizmalarıdır. Bir bilgenin zamanında dediği gibi, “birçok kapıyı açabilen bir anahtar, değerli bir anahtardır. Birçok anahtar tarafından açılabilen bir kilit ise, işe yaramaz bir kilittir.”

Erkek Düşmanlığı Balonu

O İstediğini alacak! Bunu Kabul Et ve Umursamayı Bırak

Birçok erkek, 27 yaşındaki atlı karıncaya biner gibi ondan ona atlayan hatunun, 30 yaşına gelip duvara çarparak yaşayacağı duvar sendromunu ve geçmişi ile ilgili yaşayacağı pişmanlığı düşünüp mutlu oluyor. Ancak siz eşitlikçi karma (ÇN:Karmic Fairness) kafasında düşünenlere bazı kötü haberlerim var.

Hiç de öyle olmayacak. Hepsi birer betaya kapak atacak!

Hani şu partide 3 elemana birden vurduran hatun vardı ya? 30 yaşına geldiğinde kendine bakir bir beta sağlayıcı bulup kendine 30 bin liralık çiçek ve büyük bir düğün yaptırıp, eşiyle ayda yılda bir seks yapıp, alfa s*ki aramaya devam edecek ve ondan hamile kalacak sonra da boşanıp betaya nafakayı geçirecek.

Adamın suratında şişe patlatan kızı hatırladın mı? Eleman karşılık verdiği an beyaz şövalyeler tarafından linç edilecek.

Okulda güzel bir hatun vardı hani? Betalar manyak gibi ödevlerine yardım etti. Şimdi feminist önceliği tanınmış bir şekilde İntel’de çalışıyor. Çünkü kadınlar daha fazla iş hayatında yer almalı.

Uzun lafın kısası senin o kızın başına gelecekleri bilmen ve bunan sinir olman, diğer 1000 tane aç betanın hatunun hizmetinde olmadığı anlamına gelmiyor.

O yüzden hayatına devam et. Onun ikinci X kromozomu ona birçok avantaj sağlayacak. Bunu düşünmeyi bırakmalısın. Nasıl doğacağımızı seçme şansımız yok maalesef.

Afrika’da aç bir çocuk olarak dünyaya gelebilirdik.

Bir çocuk asker olabilirdin.

Kuzey Kore’de doğmuş olabilirdin.

Prenses Diana’nın en büyük oğlu olabilirdin.

Evet yeryüzü acımasız ama buradan bakınca hiçbirimiz fena şartlarda yaşamıyoruz. Hatta gayet iyi durumdayız. Doğum haklarımız üzerinde değil de kendi hayatımız üzerinde kontrol sahibi olduğumuzu anlamalıyız bence.

Senden üstte ve altta olan insanlar var. Bu sadece kadınlar erkekler arasında değil, bütün sosyal sınıflar arasında olan bir şey.

Bırak sinirin itici gücün olsun. Onu nasıl kullanacağını öğren ve yoluna daha anlamlı şekilde devam et.

Bazı insanların daha az emekle hep daha fazla kazanacağını ne kadar erken kabul edersen o kadar hızlı yakınmayı bırakıp kendini geliştirmeye başlarsın.

Çünkü yakınmak feministlerin işi.

Sinirden çıldırmak sana yardım etmeyecek. Sadece olaylara daha fazla acı bir şekilde bakmanı sağlayacak ve seni en hızlı tüketecek şeylerden birisi de budur.

Çeviri: She’s Going To Get Away With Whatever She Wants. Accept It. Stop Caring.

Çeviren : Jagdpanzer

Tek taş pırlanta yüzük neden alınmaz?

Bugün zorla da olsa ödeyebilene sanki zorunlulukmuş gibi algılanan tek taş pırlanta yüzük, feminen öncelikli propogandanın beyin yıkama kabiliyetine en güzel örneklerden biri. Bu “adet”, elmas üreticisi De Beers’in 1938 yılında elmas fiyatlarını şişirmek ve yeni pazar açmak için yaptığı bir reklam kampanyasından geliyor, öyle romantik bir geçmişi yok (nişan yüzüğünden bahsetmiyorum, sorsan “başlık parası mı ne kadar çağdışı” diyen modern kadının başlık parası olan tek taş pırlanta yüzük adetinden bahsediyorum).

Bugün beyaz yakalı bir erkeğin 3 maaşını bu saçmalığa gömmesi bekleniyor. Gömmeyin. Bu yaşıma kadar gelmiş ve evlenip boşanmış biri olarak övündüğüm şeylerden biridir, gücüm yetse de “bana kimse o taşa o kadar para verdiremez” deyip bunun arkasında durmuş olmam. Almadım, almayın, aldırmayın.

Her neyse, yazıyı yazma sebebim, aşağıdaki tek taş yüzük reklamı (alt yazıyı açın). JamesAllen.com firmasının “How Do You Know If A Girl Loves Her Diamond Ring” adlı reklam filmi (“bir kızın tek taş pırlanta yüzüğünü sevdiğini nereden anlarsınız”).  Rollo Tomassi’nin sıklıkla bahsettiği ve son zamanlarda utanmazca ortaya sürülen açık hipergaminin (göstere göstere alfa siker beta öder) iyi bir örneği.

 

Hatunun kucağında bir gece hopladığı Jose de beğenmiş! Ne kadar romantik değil mi? Yüzüğü veren sünepenin diz çökerek attığı bekleyen beta (ya da yavru köpek) bakışına, hatunun eski erkek arkadaşı ve Jose’nin resmedildiği zengin alfa – fakir ama piç alfa tiplerine dikkat.

Günümüzde reklamcılar alıcısı aslında erkekler olan bir ürünü satarken bile erkekleri aşağılayıp dalga geçmekten gocunmuyor.

Kadına tek taş alan bizden değildir.

Kadına diz çökerek evlenme teklif eden bizden değildir.

Tek taş kollektif yapılan shit testlere iyi bir örnek. Diz çökerek evlilik teklif etmek de.