Senin kendi ligin

“Rollo, Oyun farkındalığıyla ve kırmızı hapla yeni tanıştım.  Dönüşümümden beridir her geçen gün daha fazla kızla görüşüp daha başarılı oluyorum ama gerçekten çok güzel kızların benim seviyemin (ligimin) çok üstünde olduğunu hissetmekten kendimi alamıyorum.

Bu konuda tavsiyen var mı?”

Tomassi’nin 8 Numaralı Demirden Kanunu

Bir kadının seninle niye yatmayacağını anlamasını HER ZAMAN kadına bırak, asla bunu onun için yapma.

Feminen buyruğun sosyal buyruk olarak devam edebilmesinin önemli bir parçası, kadınların temel cinsel seçiciler olmasını muhafaza edebilmektir. Daha önceki yorum ve yazılarımda detaylandırdığım gibi bunun anlamı,  bir kadının cinsel stratejisinin gereksinim duyduğu şey, kadının çekiciliğinin izin verdiği ölçüde en iyi erkeği seçebilmesidir.

Bu tam anlamıyla hipergaminin tanımıdır ve bireysel seviyede, en damardan fişe takılı erkekler hariç tüm erkekler bunu çeşitli seviyelerde bilirler. Fakat, birçok erkeğin kaçırdığı şeyin, hipergaminin sosyal ölçekte ne kadar karmaşık olduğudur. Hipergaminin toplumda egemen pozisyonunu muhafaza edebilmesi için, feminen buyruğun varolan karmaşık sosyal gelenekleri muhafaza etmesi, yenilerini icat etmesi ve normalleştirmesi gerekmektedir. Bu geleneğin kapsama alanı, hayatın başından itibaren devam eden bireysel koşullanmadan, büyük ölçekli sosyal mühendisliğe (örneğin feminizm, din, hükümet, vs.) kadardır.

Kişiselden sosyal ölçeğe çalışan sosyal geleneklerden biri de “ligler” (seviyelerdir). Sosyal Eşleşme Teorisinin temel fikri şudur : “diğer herşeyi eşit alırsak, bir birey kendi çekiciliğine yakın ya da benzer bir bireyi çekici bulup, onunla eşleşir.” Başka her şeyden soyutlandığında, liglerin arkasındaki temel fikir budur. Lig mantığının sosyal geleneği, “diğer herşeyin eşit olmadığı” yerde, feminen buyruğu desteklemek için kullanılan ve aynı zamanda sosyal eşleşme teorisini destekleyen bir gelenektir.

“Lig”lerin gizli fonksiyonu ise, erkekleri kadınların cinsel onayı için kendi kendilerini önceden elemelerine teşvik etmektir.

Sosyal durum gelişip karmaşıklaştıkça, erkeğin kaynak ve güvenlik sağlayıcı birinin kişisel özelliklerini taklit etme yetenekleri de gelişip karmaşıklaştı. Başka deyişle, daha düşük seviyede erkekler bile kadınların cinsel filtrelerini yanıltacak ve cinsel stratejilerini by-pass edecek kadar akıllı hale geldiler. Hızla artan karmaşıklık nedeniyle kadın için, gerçekten uygun adayı rol yapandan, sapla samanı  birbirinden ayırmak güçleşti. Her yeni nesilde, bu dedektiflik işini kadınların kendi başına yapmaları beklenemez hale geldi. Bu nedenle de feminen buyruk erkekleri yardıma koştu ve feminen tanımlı toplumda varolabilmeleri için takip etmeleri gereken, içselleştirilmiş sosyal doktrinler yarattı.

Lig konsepti de bu doktrinlerden biri. Bir kadının cinsel yakınlığını hakedecek biri olup olmadığınızla ilgili şüphe, önceden koşullanmış, “onun seviyesinde / liginde olmadığınız” fikrinden kaynaklanır. “Eğer yapamayacağını düşünürsen, (yapamazsın ve ) doğru düşünmüş olursun” sözü burada geçerlidir. Yürüme korkusunun çoğu, kendi kişisel imajınızdan gelir – Ben HB9 bir kıza yürüyecek kadar yakışıklı, varlıklı, eğlenceli, kendine güvenli, ilgi çekici, iyi giyimli biri miyim? HB 6? Karşı karşıya olduğumuz tehlike çok yükseği hedefleyip başaramamak değil, çok alçak bir noktayı hedefleyip başarıya ulaşmaktır.

Cinsel pazarın değerlendirmeye dayanan standartlarının gerçekliğini tartışmıyorum – cinsel pazar çoğunlukla zor ve acımasız bir gerçeklik. Yapmaya çalıştığım, en fazla HB7 bir kızın seviyesine çıkabileceğinizi düşünme sebebinizi size göstermek. Yakışıklılık önemlidir. Oyun, para, kişilik, yetenek, vs. de önemlidir. Ama kendi öz değerlendirmeniz gerçekçi mi? Yoksa feminen buyruğun sizi inandırdığı lig mentalitesini baz alarak, cinsel pazarda değerinizi gönüllü olarak ve kendi elinizle mi azaltıyorsunuz?

Ligin Ekonomisi

Lig Mentalitesinin erkekler tarafından içselleştirilmesi, erkeklerin kendi kendilerini eleyerek kadınlar için daha iyisini daha kötüsünden ayıklamalarını sağlamaktır. Fakat bunun yanında, lig mentalitesi kadın milletinin toptan değerinin arttırılmasına da hizmet eder. Tüm ekonomik varlıklar gibi, feminen buyruk da piyasa değerini arttırma yeteneği üzerinde yaşar ya da batar. Feminen buyruk aslında bir pazarlamacıdır. Buradaki üzücü ironi ise şudur : geçtiğimiz ve şimdiki yüzyılda feminen buyruk kadın milletinin cinsel pazar değerine büyük değer atfederken, birey olarak kadınların değerine vurgu yapmamaktadır. Erkeklerde ise durum tam tersidir : erkeklerin CPDleri oldukça bireyselleşmiş iken, erkek milletinin cinsiyet olarak toptan CPDsinin değeri düşmüştür.

Demek istediğim, kollektif olarak kadın cinselliği, “ödül” olmaktan daha azına razı olmayı kaldıramaz. Tüm vajinalar altın standart olursa, erkek cinselliğinin değeri daha düşük olacaktır. Tanım gereği, erkeklerin kollektif cinselliği, kadınların cinselliğinin seviyesinin / liginin altındadır.

Bunu daha da açıklamak için, çoğu (değişik derecelerde beta) ortalama erkeğin, ortalama bir kadının “mucizevi bir ödül” olan ilgisi ile “kutsandığını” düşünelim. Güç dengesi başından feminen çerçeve içinde tanımlanmıştır. Erkeklerin nesnel olarak ortalamadan öte olmayan kadınları bile ONEitis yapabilmelerine şaşmamalı. Zaten lig şemasının amacı da budur – erkeklerin öznel bir şekilde, nesnel koşullarda aynı seçiciliğin yanından geçemeyecek kadınlara bağlanmasını sağlamak. Roissy zamanında, bir erkeğin sağlıklı bir ilişki yürütebilmesi için kadını tarafından 1 – 2 CPD puanı yukarıda algılanması gerektiğini varsaymıştı. Feminen buyruğun kadın cinselliğinin daha değerli olduğunu vurguladığı günümüzde, bu oldukça zor bir koşul. Ve daha buna, günümüz kadınının, yükselen sosyal medya tarafından aşırı şişirilmiş özdeğer algısını katmadık bile.

Ligi Oyuna Getirmek

Yukarıdakilerin hiçbirisi, lig / seviye kavramında gerçeklik payı yok demek değildir. Gerçek sadece erkeklerin “inandırıldıkları” şeyden farklıdır. Feminen buyruk erkekleri lig / seviye kavramına inandırırken, kadınların seviyesini toptan bir değere ortalayıp, tek tek kadınların aynı lig hiyerarşisini bypass etmesine çalışır. Erkeklerin kendi derecelendirme sistemleri olduğunu söylemeye gerek yok – bunlardan en popüleri fiziksel özelliklere dayanan HB 10 ölçeğidir. Söylemeliyim ki feminen buyruk içinde erkeklerin kadınları derecelendirdikleri her sistem, alay edilecek, utandırılacak ve şeytanileştirilecektir. Ama biz bunları zaten biliyoruz.

İrrasyonel kendine güven, Lig kavramını kenara atmak ve bu kavramdan kurtulmak için iyi bir başlangıçtır. Oyun farkındalığı olan erkek, biraz kurnazlık ile lig kavramını lehine bile kullanabilir. Bir kadına lig / seviye zihniyetini takmadan, neredeyse bir Zen ilgisizliği ile yaklaşarak, feminen gerçekliğin kontrol edebileceğinden fazlasına sahip olduğunuz mesajını gönderirsiniz. Alfayı çekici yapan, feminen buyruğu tam da bu şekilde sikine takmamasıdır; küçük yaşlarda koşullanması gereken kurallardan ya bihaberdir ya da bu kuralları zerre sikine takmaz. Görünür derecede “liginizin / seviyenizin üstünde” bir kadını oyuna getirmeye çalışmanız, feminen senaryoya şüphe tohumu ekerek onu alaşağı eder ve sizin algılanan değeriniz konusunda hayalgücünü tetikler. Şüphe çok güçlü bir silahtır, aslına bakarsanız Lig konsepti zaten erkeğin kendi değeri hakkında şüphesi üzerine inşaa edilmiştir. Lig gibi kadınların dayattığı sosyal geleneği reddederek bu aleti avantajınıza kullanın.

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Çeviri : A Leauge Of Your Own

Sosyal dominantlık ve dominant olmanın yolu

Dominant olmak konusunda çok soru geliyor ve çoğu sorudan anlaşıldığı kadarıyla dominant olmak oldukça yanlış anlaşılıyor. Bu sadece bize özgü bir problem değil. Global kırmızı hap camiasında oldukça yanlış anlaşılan bir kavram dominantlık. Çoğu erkek dominantlığı astlarına ya da içinde bulundukları grubun daha az dominant erkeklerine karşı emirler yağdırırken yanlarındaki kadının onları izlemesi ve bunu sosyal statünün bir kanıtı olarak görüp o adamla hemen yatma isteği duyması gibi algılıyor. Arkadaş grubunda nasıl dominant olurum sorusu soranların çoğunun bu yanlış anlamaya sahip olduğunu düşünüyorum.

Nasıl sosyal dominant olunur sorusu mesela Eğlenen Ustalık yazısında çok gelmişti. Bir başka sıkça sorulan soru da erkeklerin erkeklere nasıl davranması gerektiği konusu. Bunlar genelde dominantlıkla ilgili ve soruların cevapları basit, ama uygulaması çok zor.

Dominantlığın en önemli 2 kaynağı ve geliştirme yöntemi vardır : Disiplin ve duygusal dokunulmazlık.

Disiplin

Disiplinli olmak, kendine egemen olmak demektir. Kendine egemen olamadan dominant olmaya çalışan erkek dışarda anca dominantlık taslar. Sonunda da tabii grup tarafından ağzının payı verilir. Nasıl daha dominant olurum sorusunu soran adam eğer disiplinli değilse, yani yapmak istediği şeyleri (örneğin ağırlık kaldırmak, derslerine çalışmak, vs.) yapması gereken zamanda yapmayı ve yapmaması gereken şeyleri yapmamayı beceremiyorsa (sigara içmemek, porno izlememek, vs), sorusunun cevabı basit : disiplin. Disiplin yoksa, dominant olmak da yok. NOKTA. En azından kendini disiplin altına almadan dominant olman mümkün değil. Hayatının disiplin altına alamadıktan sonra, şöyle kazak erkek davranayım, şöyle sert erkek olayım diye tüyolar aramak nafile çaba. Tekrar ediyorum. Disiplin yoksa dominantlık da yok. Eğer grup içinde ezilen biriyseniz tabii diklenmeniz gerek ya da grubu terk etmeniz. Ama disiplinsiz biriyseniz, ne yapacağınız ya da yapmanız gereken şey belli. Disiplinli olmak. Disiplin yoksa, niye dominant değilim diye sormak çok absürt. Ya da disiplinli olma kısmından kaytarıp yine de dominant olmanın yollarını aramak.

Duygusal Dokunulmazlık

Dominant olmanın çok sevdiğim bir tanımı daha var :

DOMİNANT OLMAK demek en temelde kadınların ve aslında diğer herkesin üzerinizde, özellikle ama özellikle, psikolojiniz ve duygularınız üzerinde, hiçbir ETKİ VE GÜCÜNÜN OLMAMASI demektir.

DOMİNANT OLMAK demek sizin üzerinizde sadece sizin gücünüzün olması demektir. Ben buna DUYGUSAL DOKUNULMAZLIK da diyorum. Duygusal gücün bir alt kümesidir.

Bu ikisi üzerine ek olarak sorumluluk almaktan ve karar vermekten de çekinmezseniz, grup içinde dominant biri haline gelirsiniz. Unutmayın, insan topluluğu kurt sürülerinden çok daha karmaşık bir sosyal grup. Özellikle kaba ve açık güç gösterileri şeklinde dominantlık, topluluk tarafından reddedilir.

Dominant olmak, emir ve istek yağdırmaktan ya da insanlarla ağız dalaşına girip zaferle çıkmaktan çok daha fazlasıdır. Dominantlık disiplin ve duygusal dokunulmazlıktan geldiğinde konuşmanıza, suskunluğunuza, kıyafetinize, kariyerinize, sosyal statünüz gereği muhatap olduğunuz insanlara karşı tavırlarınıza, hoş gördüğünüz veya görmediğiniz şeylere yansır. Hareketlerimiz ne kadar dışa dönük olursa insanların (ve özelinde kadınların) o kadar dikkatini çekeriz gibi bir düşüncemiz var; fakat aslında insanlar hareketlerimizin ince ayrıntılarına düşündüğümüzden çok daha fazla dikkat ediyorlar. Yani az hareketle çok iş başarmak mümkün ki dominant ve karizma birinin alametifarikası budur.

Bu açıdan baktığınızda, dominant olmanın neden kontrol manyağı ya da aşırı kıskanç olmak ile ilişkili olmadığını anlarsınız. Kontrol manyağı ve aşırı kıskançlık ÖZGÜVEN eksikliği göstergesidir. Bir erkeğin kadınını kendine gerçekten bağlayacak arzuyu onda uyandıramaması / uyandıramayacağına inanması ve bunun yerine o bağı zorla kurma ihtiyacının sonucudur. Dominantlıkla da alakası yoktur.

Bu dışa dönüklük ve güç gösterisi yanlış anlamalarını şu tür sorularda hissedebilirsiniz:

hocam peki alfa erkeği arkadaşlarına karşı nasıl davranıyor?? Bütün betaları etkisi altına mı alıyor yoksa onların yanında normal mi takılıyor? Veya arkadaşlarını vezir/rezil yapabiliyor mu? Kısaca arkadaşlarının yanında nasıl davranıyor.

Öncelikle bu sitede defalarca belirttik. Alfa davranışlara sıfattır, insanlara değil. Tamam alfa erkek lafını biz de çok kullanıyoruz ama bunu kullanırken bu ayrım hep aklımızda. Alfa davranışlar ve alfa davranışları çok daha fazla ve tutarlı şekilde sergileyen erkekler vardır ve biz bunlara alfa diyoruz.

İnsan alfası deyince kafanızda kurt sürüsünün alfası gibi bir erkek canlanmasın. Birincisi, insanda alfa davranışları, alfa kurt gibi arada sırada diğer kurtları ısırıp haddini bildirerek olmaz. Yukarıdaki gibi disiplin ve duygusal dokunulmazlıkla, grup içinde ittifakları koruyup beslemek ile olur.

İkincisi, insan gruplarında birden fazla alfa karakterli erkek olabilir. Elit komando takımlarını düşünün. Hepsi alfa, bir liderleri olmasına rağmen. Öyle ben lider olacam, gruba sözümü geçireceğim yoksa betayım, ben lidersem alfayım gibi absürt düşüncelere en güzel cevap.

Şu bir gerçek : Eğer karakter olarak kadınların “iyi çocuk” diye tanımladığı bir insansanız, sadece kadınlarla değil herkesle dominant olmalısınız. Ama dominantlığın anahtarı disiplin ve duygusal güçte (duygusal dokunulmazlık). Boş efelenmelerde ya da ezme / ezilme mekanizmalarında değil.

Sosyal Eşleşme Teorisi

Erkeğin zengin olduğunu nasıl anlarsın …

Bu şakaya çok güleriz ama şaka neden bu kadar komik? Komik çünkü insanlar, diğer tüm yüksek seviyeli hayvanlar gibi, bilinçaltında algısal karşılaştırmalar yapacak yetenektedir. Bu şaka komik zira sistemdeki dengesizliği görebiliyoruz ve kişisel duruma göre çıkarsamalar yaparak sonuçlara varabiliyoruz. Sosyal Eşleşme Teorisi’nin temelinde bu vardır.

Sosyal Eşleşme Teorisi, temek olarak şöyle tanımlanabilir : diğer herşeyin eşit olduğunu varsayarsak, bir birey kendisiyle aynı ya da benzer derecede fiziksel çekiciliğe sahip birine çekim duyup onunla eşleşecektir.

Bu oldukça bilinen bir sosyal psikoloji teorisidir, Oyun teorisyenleri tarafından yaratılmış bir kavram değil. Fakat, teori cinsel pazar dinamiklerinin oyun ve statü gibi değişkenleri eklenmeden önceki çerçevesine vurgu yapar.

Bu, birçok kültür ve toplumda doğal olarak ortaya çıkan bir şeydir. Teorinin püf noktası ise tabii ki “diğer herşeyin eşit” olmasıdır. Fakat saf bir şekilde, cinsel çekimin ve eşleşmenin herşeyden soyutlanmış bir ortamda gerçekleştiğini varsaymayacağım. Tam tersine, bilinç altında çalışan bir psiko-biyolojik prensibin kişisel (mikro) seviyeden bütün bir kültürün (makro) sosyal psikolojisine etki eden diğer psikolojik şemaları nasıl ortaya çıkardığını göstermek istiyorum.

“Kadınlar neden aldatır” ya da erkekler neden arketip şekilde güzel kadınlarla seks yapmak istemeye meyillidir gibi konularda daha önce forum postlarında yazdığım gibi, bu arzunun temelinde psikolojik olarak evrimleşmiş bir fırsatçılık vardır. Bu fırsatçılık, kendimizin ve çocuklarımızın hayatta kalması için, bu tür doğal karşılaştırmaları yapma ve onlardan sonuç çıkarma yeteneğimiz üzerine kuruludur. Bu bize bin yıldan fazla süredir o kadar yarar sağlayan bir mekanizmadır ki, doğal karşılaştırmalar yapabilme kapasitesi, çevremizi deneyimlememizin otonom ve bilinçaltı bir öğresi haline gelmiştir. Hayatta kalma açısından, daha büyük elmayı yememizin daha küçük elmayı yememizden daha iyi olduğunu biliriz. Biyolojimizin bizi ittiği şeyleri istemeye eğilimliyiz. Ve bunun üzerinden bu tür isteklerimizi en iyi şekilde tatmin edeceğini düşündüğümüz idealler geliştirmeye meyilliyiz.

Daha önce belirttiğim gibi, çekiciliğin ve cinsler arasındaki ilişkinin herşeyden soyut bir ortamda gerçekleşmediğini ve (çoğu tahmin edilebilir) değişkenlerce etkilendiğini anlıyorum. Ama Sosyal Eşleşme Teorisi, cinsel çekim ve eşleşme sürecinden çok seçim motivasyonları ile ilgilidir. Fiziksel görünüm, cesaret, vs. gibi şeylerin cinsel çekim üzerindeki etkisinin önemi konusunda sürekli soru alıyorum. Kendi tecrübelerime göre söyleyebilirim ki bunların cinsel çekim üzerinde tabii ki etkisi var. Şişman bir erkek, Fitness America yarışmacısını, bu ikili arasında başka özel bir etkileyici faktör yoksa, cinsel olarak etkileyemeyecektir. Bu cinsel çekimin şişman erkeğe yönelik nitel ve gerçek bir arzu üzerine kurulacağını da savunmayacağım. Ortada ciddi olarak dengesiz bir sistem var.

Sosyo-ekonomik, entellektüel, duygusal seviye, vs gibi şeyler eşit alındığında, kendiniz ile benzer fiziksel görünümde insanlardan etkilenip, onları etkileyebilmeye meyillisiniz.  Bu, “o kız / erkek benim seviyemin / ligimin üstünde” zihniyetininin temelindeki psikolojik şemadır. Bunlar daha idealize fiziksel özelliklere sahip özellikteki kişileri etkileme ve onlarla eşleşme ihtimalinin azlığının bilinçaltında anlaşılmasının göstergeleridir. Kişi dengesizliği kendi algılar ve ihtiyaçlarını karşılamak için (burada seks) daha olabilir fırsatlar için kendi kendini kısıtlar.

“Zengin erkek” fotoğrafına bir daha bakın. Bu dengesizlikteki kadının “servet avcısı” (golddigger) olduğunu varsayarız. Bunu da Sosyal Eşleşme Teorisinin içselleşmiş anlayışı ile yaparız. Başka ne sebeple, tanga giyen (cinsel olarak boşta olduğunun göstergesi) görece çekici ve iyi vücutlu bir kadın,obez bir erkekle olsun ki? Eğer erkek bunu dengeleyecek başka şeylere sahip değilse nasıl olabilir? Fotoya  bakar ve güleriz. Kadınlar, fotodaki kadının erkeği gerçekten arzulamadığını ama başka ‘kaynaklar” sağlayabilmesine aşık olduğunu düşünerek olayı rasyonelleştirir. Yüzeysel mi? Belki. Ama bu yine de özellikle kişilerin bireysel durumlarını bilmediğimizde kullandığımız doğal karşılaştırma içgüdülerine sahip olduğumuzu gösterir. Kadının erkeği gerçekten seviyor olma ihtimali vardır ama bizim ilk aklımıza gelen bu değildir. Aslına bakarsanız, bu ihtimali düşünmek bile önemli miktarda eğitim ve zihinsel çaba gerektirir çünkü Sosyal Eşleşme karşılaştırması bizim doğal fabrika ayarımızdır.

Son olarak da, Sosyal Eşleşme Teorisi’nin AFCizmin ve ONEitis‘in üzerinde yükseldiği ana ayaklardan biri olduğunu söyleyeyim.  Bu iki şemadaki reddedilme korkusunun temelinde, Sosyal Eşleşme Teorisi’nin bilinçaltı kavrayışı vardır. ONEitis özellikle “ben bir daha bu kadından / adamdan daha iyisini bulamayacağım” fikrine neden olan, dengesizlik öz algımızdan kaynaklanır. Bir kişi ilişkisinin Sosyal Eşleşmede bir dengesizliği temsil ettiğini düşünürse, o ilişki ne kadar kötü olursa olsun kalıp onu tolere edebilir. İdealize edilmiş bir partnerden gelen suistimal, daha az idealize edilmiş ve anonim birinden gelen reddedilmeye yeğlenir.

Bu yazıyı neden yazdığımı düşünebilirsiniz. Geçenlerde kendisini feminist olarak tanımlayan biri ile tartıştım. Modern insan toplumunda cinsel pazarın olması fikrini tamamen reddediyordu. Cinsel pazarın altındaki cinsel dinamiği reddetmiyordu. Bunun insanlığa, insanlık dışı ve uygunsuz bir etkisi olduğunu düşünüyordu. Bu tartışmaya kadar, ben cinsel pazarın ve cinsel pazar değerinin kişilere uygulanması fikrinin herkesçe kabul gördüğünü düşünüyordum.  Cinsel pazar evrensel olarak çalışan ve bazılarının başarılı, bazılarının başarısız şekilde manevra yaptığı bir yerdi.  Bu fikrin reddedilmesi ya da onu sosyal olarak değiştirmeye çalışmak, bu pazarda oynanan oyunun acımasız olduğunu kabul etsem de bana absürt geliyor. Benim karşı argümanım, Cinsel Pazarın insanlığın daha isabetli bir temsilcisi olduğu ve insan olarak başarılı evrimimizin Cinsel Pazarın acımasız gerçekleri sayesinde meydana geldiği idi. Hatun dinlemedi bile.

Çeviri : Social Matching Theory

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Tek boynuzlu at (Unicorn) nedir?

Kırmızı hap camiasında “tek boynuzlu at” (unicorn) olarak tabir edilen bir kadın tipi vardır. Bu bataklık gülü, feminizmin kıyamet sonrası nükleer çölünde açan bir çiçek, nadide bir hatun tipidir. Feminizm veya feminen buyruğun ahlaksızlığı bulaşmamış, bu devirde kendini bozulmadan saklamayı başarmış, hipergamisi 100% kontrolü altında, otomatikman evlenilecek kadın olan kadındır. Karşına çıktı mı ONEitis manaytis demeden yapışacan,kaçırmayacaksın hacı(!) …. derler.

Bu konu bize gelen maillerde sıklıkla tekrar edildiği için bir süredir yazmayı planlıyordum ama dün Twitter’da Family Alpha’nın tweetlerinden birinde görünce kendi görüşümü belirteceğim. Bazı arkadaşlar, kırmızı hapı özümsemiş (!) oldukları için KH teknikleri ile, tam zor bulunur olan bu kızı nasıl elde ederim diye soruyorlar. Aşağıdaki kısım size.

Unicorn’a unicorn denilmesinin bir nedeni var. Çünkü gerçek hayatta yoklardır. Nasıl tek boynuzlu atlar, Noel Baba ya da biz küçükken öğretmenlerimize bizden haber taşıyan küçük kuşlar yoksa, bunlar da yoklar.

Yanlış anlamayın. Evlenilecek kadın – evlenilmeyecek kadın ayrımı yok demiyorum. Ya da kız arkadaşı materyali olup olamayacak kadın ayrımı. Bu ayrımlar bariz varlar ve buna çok iyi dikkat etmeniz lazım. Ama o idealize tek boynuzlu kısraklar yok diyorum. Hani olsalar bile Anadolu Parsı gibi yaratıklar. Nesli tükenmedi ise bile görüp görebileceğiniz tek yer başkasının kafeslediği hayvanat bahçeleri veya bir avcı tarafından vurulduğu fotoğrafları. Pratik olarak gerçek hayatta / belgesellerde karşılaştığınız kedinin Anadolu Parsı olma şansı sıfırdır.

Sizin unicorn sandığınız şey, ONEitis.

Peki abi bazı çiftler görüyorum böyle kadın resmen adam için yaratılmış, ideal feminen bir kadın. Bu da mı unicorn değil be … Peki değilse ne hakim bey?

Sizin gördüğünüz şey gol pardon unicorn değil. Çerçeveye bakıyorsunuz. Evliliğinin ve ilişkisinin çerçevesini başından belirlemiş ve kadını bu çerçeveye çekmiş bir erkeğe bakıyorsunuz, tek boynuzlu kısrak olan bir hatuna değil.

Kırmızı hap Disney masallarını bile elinin tersi ile iterken, Antik Yunan mitolojisi ve sihirini mi bünyesine katacaktı? Unicorn, erkeğin dünyanın şartlarına göğüs gerebilen, güçlü ve gerçekçi olgunluğa ulaşmak için göstermesi gereken çabayı göze alamayıp, bir yerlerden bulup içmek istediği sihirli haplardan biridir. Gerçek dünyada böyle haplar yok maalesef.

Peki ne var?

Çerçeve var. Herşeyin üstünde.

Kadını hayatının merkezi ve misyonun yapmamak var. Hangi kadını olursa olsun. Bkz. Amcığın 16 Buyruğu (III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil)

Oyun var.

Çekici ve maskülin olmak var.

Ağırlık kaldırmak var.

Kırmızı hap var.

Bir de eğer bu unicornu uzaktan seviyorsanız, havanızı almanıza rağmen peşinde koşuyorsanız, o özel kadının peşinde koşmayın.

Gücün Gerçeği

Gücün faydasını inkar etmek ve kullanımını şeytanileştirmek, kendi başına bir güç kullanım şeklidir.

Gerçek değişim içerden dışarıya doğru çalışır. Eğer kendinizle ilgili fikrinizi değiştirmezseniz, başka hiçbir şeyi değiştirmeyeceksiniz. Kadınlar saç renklerini, makyajlarını, elbiselerini, göğüs büyüklüklerini değiştirebilir ve güçlerinin yettiği her türlü kozmetik değişimi yapabilirler ama sürekli olarak yakındıkları hoşnutsuzluk ve yetersizlik kendi öz algılarından gelir, diğerlerinin onları nasıl algıladığından değil.

Bu dışardan-içeri zihin yapısıdır; dışsal olanın içsel olanı değiştireceği umudu. Daha düşük statülü erkekler de bu zihin yapısındadırlar – tek farkı uygulanışıdır. AFC‘nin problemi ile kibirli kadınların (tamam hemen hemen her kadının) problemi benzerdir – kendi problemleri hakkında gerçek bir anlayışa sahip olmamak. Kendi kendini analiz edip eleştirmek çok zordur, özellikle de bu, kendi kişiliğimizin üzerine inşaa edildiği inanç ve mantığımızı sorgulamaya geldiğinde iyice zorlaşır. Bu birine “hayatını doğru yaşamıyorsun” ya da “çocuklarını yanlış yetiştiriyorsun” demek gibidir. Aslında bu daha zordur zira burada biz kendimize kendimizi anlatıyoruz. Öz değerlendirme (öz saygı değil) asla kendiliğinden gelmez. Her zaman bir kriz sonucu ortaya çıkar. Kaygı, travma ve kriz gibi katalizörler, bu özbilinci uyarmak için şarttır. Bir ayrılık, ölüm,ihanet. Trajik bir şekilde, hayatımızın bu dönemeçlerinde gerçekten oturup öz değerlendirme yaparız. “Apaçık görme” anlarımız vardır ve evet bu anlarda kendimizi nasıl değersiz ve şapşal sırıtışlı bir salağa çevirdiğimizi anlarız.

İnkar

Feminen Matrix gibi önkoşullanmalarımızdan fişi çekmenin ilk adımı, bu koşullanmanın bizim kişiliğimize içselleştirdiğimiz inançlarımızın kaynağı olduğunu anlamaktır. Bunun psikolojideki ismi “ego-yatırım”dır. Bir insan zihinsel bir şemayı tamamen içselleştirdiğinde ve yeterince uzun süre bununla koşullandığında, bu şema onun kişiliğinin entegre bir parçası haline gelir.  Bu nedenle de inanca saldırmak, gerçek anlamıyla kişiye saldırmak halini alır. İnsanların politik, dini, sosyal / cinsel, cinsler arası, vs. inanç ifadelerine öfkeli ve şiddetli tepki vermelerinin nedeni budur. Bu ifadeleri kişisel bir saldırı olarak algılarlar, inançlarının kuşkulu olduğunu hiçbir şekilde yalanlamayacak, deneysel delillerle ortaya koysanız bile.

Oyunun farkında olan erkeklerin yaygın olarak belirttikleri hayalkırıklıklarından biri, AFC (mavi haplı) erkeklere, neden kimseyle birlikte olamadıklarını, kimseyle çıkamadıklarını (ya da 2. kez çıkamadıklarını), sürekli arkadaş olalım reddedilişi yediklerini ve ego-yatırımı ile içselleştirdikleri şeylerin yanlışlığını göstermenin çok zor olmasıdır.  Sıklıkla söylediğim gibi, “bir salağın fişini, Matrix’ten çekmek çok pis iştir” ve bu iş kişi kesin bir inkar içinde ise çok daha zordur.

İnsanlar, gerçeğin kıymet verdikleri bir şeyi yok edeceğini anladıklarında, inkara sarılır. Aldatan partner örneğinde, inkarkendi aşağılanmanızın delillerini kabul etmemenizi sağlar. Eşinizi yatakta biri ile basmadığınız sürece, aldatmanın tüm delilleri muğlaktır. Bu, motivasyonu yüksek bir şüpheciliktir. İnanmak istemediğiniz şeylere karşı daha şüpheci yaklaşırsınız ve daha büyük kanıtlar istersiniz. İnkar bilinç altındadır, öyle olmazsa zaten çalışamaz. Gerçeğe gözlerinizi kapadığınızı bilseniz, bir parçanız gerçeği bilir ve bu durumda da inkar mekanizması çalışamaz.

Korumak için mücadele ettiğimiz şeylerden biri öz-imajımızdır. Öz-imajınızın gerçek tarafından meydan okunan tarafı ne kadar önemli ise, sizin gerçeği inkar etme şansınız o kadar fazladır. Eğer güçlü bir öz-değer ve yetkinlik hissine sahipseniz, öz-imajınız darbe alsa da siz çoğunlukla bir bütün olarak kalabilirsiniz. Eğer kendinizden şüpheniz varsa (kendini beğenmiş AFC düşünce yapısının alametifarikasıdır), kaybettiğinizi kabul etmek yıkım ve hatanızı kabul etmek ise düşünülemeyecek kadar acı vericidir.  Kendini haklı çıkarma ve inkar, kendi yetkinliğinize inancınız ile hata yapmak arasındaki uyumsuzluktan çıkar ve imajınızla çatışır. Çözüm : hatayı inkar et.  Kendini sorgulamak yerine (belki kuralları yanlış biliyorum), olayı dışsal şeylere yor (kadınlar işi kuralına göre yapmıyorlar).

Bu nedenle de AFC, popüler kültür, medya, müzik, din vs. ile zaten desteklenen katı “ahlaki” bir görev bilincine yapışır.

Gücün Şartları

Güç kelimesinin kendisine atfedilmiş bir sürü yanlış anlamı vardır. Güçlü insanları düşündüğümüzde, etkili, zengin, prestijli, statü sahibi ve başkalarını kendi işine koşabilen kişileri düşünürüz. Bunların hiçbiri güç değildir. Biz kendimizi kadınların bu Güçleri çekici bulduğuna inandırmaya bayılsak da, bu düşünce yanlıştır. Çünkü burada gücün ifadeleri olarak açıkladığım şeyler, gücün alametlerinden başka şeyler değillerdir. Şimdi size evrensel bir sırrı açıklayayım :

Gerçek güç, insanların kendi koşulları üzerinde kontrol sahibi olmalarıdır. Gerçek güç, hayatımızın yönü ile ilgili kontrole sahip olabilmemizdir.

Düşünce şeklimizin, kişilik bozukluklarımızın ve zihinsel şemalarımızın kendilerine eşlik eden davranışlarla birleşerek kararlarımızı etkilemesine izin verdiğimizde, gerçek gücü bilerek çöpe atarız. Toplum, evlilik, bağlılık, aile, babalık, kariyer seçimi, vs gibi şeylerin dayatması ile, isteyerek ya da zorlanarak, orumluluklarına, borçlarına ve yükümlülüklerine boyun eğem erkek, hayatının yönünü üzerinde çok az etkiye sahiptir.

Ressam Paul Gaugin tarihteki en güçlü erkeklerden biridir. Orta yaşlarında evli ve çocuklu, “başarılı” bir bankacı, zengin ve saygın biri idi. Paul birgün yeter artık dedi ve resim yapmak istedi. Karısını, çocuklarını ve parasını terk edip, ressam olmaya karar verdi. Eski hayatını, kendi seçtiği hayatı yaşamak, bencilce arzularının peşindekoşmak için bıraktı. Ama gerçek şu ki adamın çoğu erkeğin düşüncesinden bile korkacağı bir şeyi yapacak Gücü vardı. Kendi beklentilerimiz ve kendi kendimize dayattığımız sınırlar içine o kadar çok hapsolmuşuz ki, hapishane hücremizin anahtarlarını elimizde tuttuğumuzun bile farkında değiliz. Bu anahtarları kullanıp kapıyı açmaya çok korkuyoruz, hepsi bu.

Bu Güç, 19 yaşında bir AFC‘ye yataya geçmesi için kadınlar hakkında bilmesi gerekenleri her anlattığımızda değindiğimiz “özgüven”in kaynağıdır. Doğru ya da yanlış, kendi kararlarımızı verebilme ve onların sorumluluğunu alabilme kabiliyeti bizi diğer erkeklerden ayırır. Be güdümlü Güç, görünürde mantıksız olan tabak çevirmenin, kendimizi öne çıkarmanın, kendimizi ÖDÜL olarak görmenin kaynağıdır. Bu Güç, kadınların beraber olmak istedikleri güçtür.

Bu Gücün eksikliği, birçok PUA ustasının uzun süreli ilişkiye geçince AFCye dönmesinin nedenidir.  Kadınlara bu Güce sahiplermiş algısını pazarladıktan sonra aslında davranışlarının AFC zayıflıklarını sakladığını keşfederler. PUA yeteneklerinin etkili birer kabiliyet olmadıklarını söylemeye çalışmıyorum, kendini göstermesi gereken davranışların, gerçek kişisel değişimden gelmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Pozitif maskülin bir zihinsel şemanın adapte edilmesinden PUA yetenekleri ortaya çıkmalı. Bunu yapmazsak, uzun süredir mahrum kaldığımız am peşinde koşmak için arabayı atın önüne bağlamış oluruz. Gerçek Güç eksikliğimizi maskeleyerek, PUA tekniklerini ezberleyip tekrarlayarak onların zamanla “doğal oyun”a döneceğini umarız ve sonrasında da kalıcı bir kişisel değişim olacağını bekleriz.

Çeviri : Truth to Power

Rollo Tomassi : Kırmızı Hap camiasının en önemli figürlerinden biri olan Rollo Tomassi'nin The Rational Male kitabı her erkeğin okuması gereken başucu eseri. Oldukça popüler olan The Rational Male bloğunun da sahibi de olan Rollo, The Rational Male - Preventive Medicine (Volume 2) ve The Rational Male - Positive Masculinity: Positive Masculinity (Volume 3) adlı kitapları ile ilk kitabındaki fikirleri daha da geliştirdi. Rollo Tomassi'yi burada Rollo Tomassi etiketinde de takip edebilirsiniz.

Saha Raporu – Rahip Modu Uygulama biçimim ve gelişim evrelerim

Rahip modu‘nu uygulayış biçimimi ve gelişim evrelerimi anlatacağım size.

-dizi/film izlemek yok!
-devamlı sosyal medyada takılmak yok!(sözlük yazarlığım, twitter hesabım gitti)
-oyun oynamak yok!
-mastürbasyonu azaltarak bıraktım artık yok!
-dengesiz uyku düzenimi çok zorlandığım halde düzene soktum.
-alkol ve uyuşturucuyu hayatımdan tamamiyle çıkardım, sigara hariç onu da her hafta deniyorum illa ki bir gün olacak.
-ağırlık kaldırmayı aksatmıyorum, gitmediğim günlerde açık havada bisiklet ile kardiyo yapıyorum, dağ tepe dolaşıyorum.
-halihazırda piyano çalmayı biliyorum ama piyanom yok onu da en kısa zamanda temin edicem.
-ders çalışmayı çözemedim.

Ve tabi bunları yaptıktan sonra bazı zamanlarda ortaya çıkan şey “SIKILMAK ve BOŞLUK”. Her sıkıldığımda ya ingilizce çalıştım ya dışarı çıkıp sosyalleştim. Bunları yapmak benim için zordu çünkü 2 sene önce annemi, anneannemi, iki çocukluk arkadaşımı ve pek tabii betalık olarak gördüğüm son darbeyi sevgilimden yemiştim. Şimdi düşünüyorum da doğru yapmış beni terk etmekle. Çünkü 114 kilo olan ben bütün bu olanlardan sonra 80 kiloya düştüm ve şimdi daha kararlıyım.

“Uyuşturucuya ve alkole sürüklenirseniz olacak şey sadece sağlığınızın mahvına çaresizce bakmaktır.”

Dostlar bir sürü motivasyonla ilgili postlar yazıldı bu siteye, üstüne ben de tabi yabancı kaynaklardan okuduğum ve çözümlediğim kadarıyla her şeyin başı “BEN YETERLİYİM!çerçevesi. Kim ne derse desin bu çerçeveyi içselleştirdiğiniz zaman her zaman ve mekanda başarıya istemsizce sürükleniyorsunuz çünkü matematiğe çalıştığınızda veya bir kıza yürüdüğünüzde kafanızda oluşan “ben bu matematiği anlamıyorum/yapamıyorum.” “bu kız bana bakmaz/ya tatmin edemezsem?” gibi kalıplaşan otomatik düşünceler sizi kilitliyor.

Üstüne bir de saha raporu vereyim bu gelişmelerden sonra;

Bana bakınca çoğu kişinin vereceği puan HB6-7‘dir. Etrafımda hep yakışıklı herifler var lakin ayrıldığım nokta genel kültürüm, bilgi zenginliğim ve özgüvenim.

Arkadaşlarım kızlarla birlikte bir mekanda muhabbet ediyorlardı ben de hastaneden dönüp bir uğrayacağımı söylemiştim. Berk, İsmail, Dilber ve İrem. Berk HB8-9, İsmail HB7, Dilber HB6-7 ve İrem ise HB9 diyebileceğimiz tipler. Berk daha 18 yaşında ve çok zor olduğunu bildiğim kendinden büyük kadınla ilişki içerisine girdi girecek, neyse. Ben mekana geldim bir kaç sohbet muhabbet üstüne kaynaştık. Berk anti depresan kullandığı için sohbeti domine edemiyor, İsmail 2 gündür uykusuz. Bekliyorum yapsınlar diye çünkü hem ben sıkıldım hem de hatunlar. Sohbeti ben devraldım ve bütün ilgi bana yöneldi. Abi, ben güzel miyim, sence biz beyinsiz miyiz, bizden nefret ettin galiba gibi envaitürlü shit testi savurucam diye bir ara daraldım ama yine dayandım. Hayatımda bu kadar shit test yediğimi hatırlamıyorum sanırım hatun çok güzel olduğu ve iki kanattan bu shit testleri aldığım içindir. Ne kadar çok shit test yiyorsanız o kadar çok beğeniliyorsunuz demektir. Bir tek “yukarıda otursak olur mu?” shit testini savuşturamadım, boşluğuma geldi kızların istediği yere oturduk.

Peki ben ilgiyi nasıl çektim?

-Güzelliklerini görmezden geldim.
-Ne kadar el ve kol titremem varsa bastırdım.
-Göz temasını kusursuz gerçekleştirdim.
-Dik durup göğsümü öne çıkardım.
-Düşünüp tane tane ve yavaşça konuştum.
-Mekana gelen kızları kestim ki kıskansınlar. (Hele hele bir kızın götünü çok beğendiler ben de dönüp baktım çünkü neden bakmayayım :D)
-Herhangi bir fiziksel temasta geri adım atmadım üstünü bacaklarımız birbirine değdiği anda ben daha da bastırdım.
-Yabancı bir erkekle konuştuklarında kıskançlık belirtisi vermedim.
-Alaycı ve güler yüzlü oldum.(Her dediğine gülmedim yalnız yanlış anlaşılmasın, dalga geçerken nasıl baba kız çocuğunu severse aynen öyle.)
-Dediklerini yapmadım, çoğu zaman domine eden oldum.

Peki ben neler kazandım, neler kaybettim, ne yapacağım?

Berk’in yoluna taş koymuş oldum ama benim amacım HB9 olan hatun ve HB6-7 olan hatuna arada iltifatlar dizdim ki beni friendzone’a alsın Berk’e sorun çıkartmayayım ve HB9 hatun kıskansın. HB9 hatunu durmadan yerin dibine gömerken diğerine böyle yaptım. Burada iyi mi yaptım kötü mü yaptım bilmiyorum orası ayrı. Berk’e de bu işleri ufaktan öğrettim ki hatunu başımdan alsın. Ufaktan kırmızı haplı bir kardeşimiz oldu hem de daha ölmediğimin farkına vardım :D.

Kayıplarımsa yatakta bitmeyen bir ilişki ve zaman.

Hala monk mode içinde bitiremediğim şeylerden ötürü bunları da yoluna koyup çıktığımda bir ilişkiye, tabak çevirmeye vs. kendimi hazır ve vicdanım rahat olarak çıkıcam.

Öğrenin öğretin, sevgiler…

Konuk Yazar : stilo

Not : Stilo’nun bu raporu aslen yorumlarda idi ama orada kıyıda köşede kalmasın, yazı olarak ortada olsun istedim.

Neden Kadınlar Kedileri ve Erkekler Köpekleri Daha Çok Sever?

Kedi manyağı kadınları görmüşsünüzdür. Hatta cat lady diye bir tabir var; 40’ına gelince koca bulamadığı için erkeklere düşman olan ve evde 7-8 kediyle yaşayan feminik ablaları tanımlamak için kullanılıyor. Peki kadınların, özellikle de güzelliğinden ötürü kendini beğenmiş olanların, kedilere niye bu kadar düşkün olduğunu, sosyal medya hesaplarını neden kedi fotoları ile donattığını hiç düşündünüz mü?

Çünkü kedi:

  • Dış görünüş açısından sevimlidir.
  • Umursamazdır.
  • Başkasına ihtiyaç duymaz.
  • Kendini sevdirmek için uğraşmaz.
  • Sadece siz önemli bir şey ile meşgul olduğunuzda kendini sevdirmek için gelir (Sahibi bilgisayarda bir şeyler izlerken zırt pırt ekranın önüne geçen ama dayanamayıp sevmek istediğinizde kaçan kedileri gördünüz mü?)
  • “Ben sana hizmet etmem, sen bana edeceksin” tavrındadır.
  • Dışarı gidip istediğini kovalar; ama sonunda güvende hissettikleri yere döner.
  • Canının istediği gibi hareket eder.
  • Sizden sadece beslenmek istediği zaman onu beslemenizi ister.
  • Ödül olarak arada bir fare yakalar (değerini hatırlatmak için)
  • Sadece o isteyince sarılmanızı ister, bu sarılma seansı da pek uzun sürmez.
  • İlgiyi kaybetmemek için arada sahibine ilgi gösterir; ama bunu bile umursamaz bir tavırla yaparlar.
  • Sadece oyun oynarken sizinle ilgilenir.

Erkekler köpekleri daha çok sever çünkü köpek:

  • Kardeş gibidir.
  • Size nasıl bir gözle baktığını net olarak anlarsınız.
  • Karşılıksız olarak sever.
  • Sizin için dövüşmeye ve öldürmeye hazırdır.
  • Sizi patron olarak görür.
  • Duygularını açıkça belli eder.
  • Duygularınızı açınca sizden soğumaz.
  • Her zaman her yere birlikte gidebilirsiniz.
  • Ölene kadar size sadıktır.

Hala kadınlar ve erkeklerin karşı cinste neler aradığını merak eden var mı? 😁

Çeviri: Have the personality of cats

Why women love cats and men like dogs

Güzelliği görmezden gelmek

X. Onun güzelliğini görmezden gel

Güzel bir kadını düşünürken beyninin ödül merkezini kontrol altına alabilen erkek, kadınlarla olan etkileşimini inanılmaz bir şekilde dönüştürebilir. Böyle yapabilirse, heyecanı ve endişesi kaybolur ve arzularının nesnesi ile daha samimi ve içten bir etkileşime girebilir. Büyük çapkınların idare edebileceklerinden çok fazla aşka boğulmalarının sebeplerinden biri budur – bir sürü güzel kadınla bir sürü pozitif deneyimden sonra güzellik önünde ortaya çıkan saygı ile karışık korkuları kaybolur, ve bununla beraber güzellik karşısındaki güçsüzlük de ortadan kalkar. Hoşunuza giden kızları tanımlamak için “güzel”, “tatlı”, “bomba”, “afet” gibi kelimeleri tamamen lugatınızdan çıkarmak size çok doğru bir zihinsel çerçeve kazandırır. Bunun yerine kendinize “bu kız ilginç” ya da “bu kız tanımaya değebilir” gibi şeyler söyleyin. Bir kadına asla güzelliği konusunda iltifat etmeyin, özellikle de henüz sikmediğiniz hatunlara. Beyninizin onları “gökten düşmüş meleğe” ya da “nadide bir kar tanesine” dönüştürmeye çalışan kısmının fişini çekin. Bu tür bir Zen Nirvanası seviyesine ulaşmak için yapabileceğiniz ileri eğitim tekniklerinden biri de yatabileceğiniz kadar güzel kadınla yatmanız (gerilemek istemiyorsanız çok fazla çirkin kadınla yatmayın). Kısa zamanda bir Jedi aşığa dönüşeceksiniz.
Amcığın 16 Buyruğu

Güzelliğe karşı nötr olmayı öğrenmeniz önemli. Bu sadece kendi kız arkadaşınız ve karınız ya da hedefinizdeki kızlar (kız değil kızlar umarım) için olduğu kadar, gündüz oyununda karşınıza çıkan kızlar için de geçerli.

Daha önce Meksikalı güzel Lore Garciae’nın tam bize hitap eden latino güzelliği ve şirinliği ile ağızlarınızı kulaklarınıza vardırmaya zorladığı aşağıdaki video ile alıştırma yapmanızı tavsiye etmiştik.

 

Hatun size olumlu tepki verdi mi bundan daha hafif ama yine de etkili şirinlikler yaptığında, suratınızdaki alaycı sırıtışın, sahibi eve dönmüş köpek yavrusu sevincine ve ağız kulaklarında sırıtışa dönmemesi lazım 😀 O sırıtış ki en istekli hatunu bile saniyesinde bitse de gitsek moduna sokar.

Ek olarak üniversite yıllarımdan bir kırmızı hap anı anımı paylaşayım. 2. senemiz sanırım, 2 eleman tuvalette el yıkıyoruz ve aynaya bakıp konuşuyoruz. Diğer eleman sevdiği ama kendine varmayan kızı anlatıyordu.  Boğazımıza kadar mavi haplıyız tabii. “Abi bu kız bana ne zaman bakacak” deyince yanımızda el yıkayan ama tanımadığımız bir abi aynadan arkadaşın suratını göstererek “belki kızdan bahsederken suratındaki şu şapşal sırıtış olmadığı zaman” dedi ve gitti.  Tam o an farkettik o ağız kulaklarda sırıtışı. Bir sessizlik oldu, elemanın surat ciddileşti vs.

Bazıları doğal kırmızı haplı, herif birkaç dakikalığına da olsa bize kırmızı hap bilgeliği anı yaşattı. Öyle ki biraz yürüdükten sonra eleman “abi adam doğru diyor” deyince ben de “evet ya, doğru söylüyor” demiştim düşünceli düşünceli.

Reddedilme korkusunu aşmak

Senin derdin ne? yazısına acemi neil strauss şu yorumu bırakmış :

hocam ve değerli arkadaslar, konuyla alakasız ama bi soru sormak istiyorum. Dışarda, çalıştıgınız ortamda vs. birden cok güzel bir kız gördüğünüzde tam acılışı yapacakken icinize o garip korku giriyor mu, bunu aşabildiyseniz nasıl aştınız? Ben mesela uzaktan beni kestigini düşündüğüm kız yanımdan geçerken yüzüme bile bakmadı o yüzden fırsatı kaçırdım 🙁 Kız utandığı için mi böyle yapmıstır yoksa istemiyo mudur sizce? Bi de bulvarda kaldırımda yürürken karsıdan gelen kesistigim bi kızı kacırdım sonrasında sizde de böyle pişmanlıklar oluyor mu 🙂

Ben şöyle cevapladım :

“Tam açılış yapacakken korku gelmese zaten herkes açılış yapar ki. Epavar sen ne dersin bilmem de ben hala korkuyorum. Aynı şiddette. Jordan Peterson’ın lafını çalacağım : Epavar veya yürüyebilen biri açılış yaparken sizden daha az korkuyor değiller. Farkları sizden daha cesur olmaları. Sebebi de yine JP’nin deyişi ile “korkularıyla gönüllü olarak yüzleşmek bir insanın daha az korkmasına değil daha cesur birine dönüşmesine neden olur”.

Jordan Peterson’dan benim öğrendiğim en önemli bilgilerden biri budur. “Korkularıyla gönüllü olarak yüzleşmek bir insanın daha az korkmasına değil daha cesur birine dönüşmesine neden olur.”  Tam açılışı yapacakken içinize giren garip korkunun bir adı var : reddedilme korkusu. Kızlar konusunda çekingenliği ve utangaçlığı aşmak için ne yapmalı? yazımızda bahsetmiştik.

Jordan Peterson’ın bahsettiği mekanizma fiziksel bir farktan kaynaklanıyor : gönüllü olarak korkuya meydan okuyan beyin devresi ile korkuya istemeden maruz kaldığında tepki veren beyin devresi aynı değiller. Korkuya gönüllü olarak maruz kalma ve meydan okuma devresi, ödül ve dopamin salgılayan devreyle bağlantılı. Diğeri ise stres hormonu.

tam acılışı yapacakken icinize o garip korku giriyor mu, bunu aşabildiyseniz nasıl aştınız?

Evet giriyor ve hala giriyor. Hatta şöyle söyleyeyim. Boşandıktan sonra yeniden kadın – erkek ilişkileri piyasasına döndüğümde, bu reddedilme korkusu yüzünden günlerce  2,3 ve 4 nolu buluşmamın teker teker sıçtım.  Birincisinin tamamen acemi şansı ile çok zaten vur – kaç arayan turist bir kıza denk gelmesine ve aynı gece yatakta bitmesine rağmen.

Reddedilme korkusu nasıl aşılır sorusunun cevabı bu. Üzgünüm, sihirli bir formül yok. Olsa bilen yazar ve şimdiye milyarder olurdu. Kızlar konusunda çekingenliği ve utangaçlığı aşmak için ne yapmalı? yazımızda anlattığımız gibi :

Mektupların yazılış şeklinden anladığımız genelde istenen şeyin, önce bu çekingenliği yenecek bir terapinin / kendini geliştime alıştırmasının tavsiye edilmesi ve beklenen de bu terapi ile kızlara yaklaşırken duyulan utangaçlığın azalması ya da yok olması. Maalesef arkadaşlar, işler böyle yürümüyor. Eğer böyle bir “formül” ya da “ilaç” varsa bile biz farkında değiliz, bilse idik emin olun şimdi dolar milyarderi olmuştuk. Tabii ki önden kendini geliştirerek, pornodan uzak durarak, mastürbasyonu azaltarak, rahip moduna girerek çok avantajlı konuma geleceksiniz ama o ilk yaklaşma anının korkusunu aşmanın yolu tek : kızlara yürümek.

Ama birkaç işe yarar tüyo da vermeden edemeyeceğim. Epavar Man temel giyim ve kuşamdan daha önce bahsettiği için o tür bariz ön koşulları katmıyorum.  Maskülin benliği geliştirmek yazısındaki çabaya da en azından 4- 5 aydır girdiğinizi varsayıyorum. Bunlar yoksa, 100 tane kıza yürüyüp de sıfır çekerseniz şaşmayın. Özellikle de ağırlık kaldırmak (ya da aynı etkide bir spor) yoksa.

Gölge boksu

Yürümeden önce en güzel alıştırmalardan biri, bir yere oturup yürüyecek bir kız seçmeniz ve hemen 10 saniye içinde kıza diyecek bir açılış düşünmeniz. Kıza yürümeyin, sadece bir açılış düşünün. Kızın üstündekilerden ya da davranışından tahmin yapın ve bunu söylediğinizi varsayın.  10 saniye sınırının sebebi şu : Kızı gördükten sonra 3 saniye içinde harekete geçin kuralı vardır. Hadi onu 5 yap. Kıza yürümen de 5 saniye sürse, kızı gördükten sonra düşünmek için 10 saniyen var.

İşe yarar bir başka alıştırma da kızlara uzaktan bakıp 5 saniye içinde lakap takmaktır. Yine davranış ve görünüşünden ve yürümeden. Bu tür zihinsel alıştırmalar sizi yürümelere daha hazırlıklı yapacaktır.

Vur- Kaç

Kızlara yürümek üzere dışarı çıktığınızda ilk setler en zor olanlarıdır. Bunları hemen savmak için meşhur Londra Gündüz Oyunu (London Daygame) içinde resmileşen vur – kaç ısınma turu yapın. Olay basit : Yürüme seansına başlamadan önce yaşına, tipine ya da giyimine bakmadan 3 – 5 kıza yaklaşıp, göz temasına, gülümsemeye (hınzır bir sırıtış), sesinizin tonuna, hızına ve vücut dilinize dikkat ederek kadına çok hoş göründüğünü söyleyerek başlıyorsunuz ve iyi günler diyerek yanından ayrılıyorsunuz.

Klasik olarak aranızdaki konuşma şöyle olacak:
Siz: “Merhaba, sadece çok hoş göründüğünü söylemek istedim”.
Kız: “Ne? …. Teşekkürler!?!? …”
Siz: “Sana iyi günler, bye bye”

Bu kadar. Bu sadece ısınma turu, daha fazla konuşmanıza gerek yok. Dediğim gibi her seansta ilk yaklaşmalar her zaman en kötü yaklaşmalardır ve genelde vücut dilini unutursunuz. Vur – kaç ile bu ilk yaklaşmaları hızlıca yapıp, kendinizi asıl seansa ısıtabilirsiniz.

Ben şahsen vur – kaçı kız ilgili bile olsa normal sete çevirmem. Bolluk zihniyetimi beslemek için böyle yapıyorum ama siz ne yaparsınız bilmem.

Aşamalı Maruz Kalma

Kızlar konusunda çekingenliği ve utangaçlığı aşmak için ne yapmalı? yazımızda anlattığımız Jordan Peterson tavsiyesidir bu. Çok işe yarar. Aşamalı olarak çıtayı yükselterek yürümenizdir olay.

Yürüme Sıklığı

Kızlara yürümede başarılı olmanız, her bir yürümede ne yaptığınız kadar, ne kadar düzenli olarak yürüdüğünüz de önemlidir. Birçok PUA (Pick Up Artist), kızlara yürümenin bir sayı oyunu olduğunu söyler ve seri olarak, bir seansta 10 – 15 kıza yürümenizi salık verir. Bir bar ortamında bu sayıyı deneyebilirsiniz ama gündüz yürümelerinde (gündüz oyunu – day game) bu kadar yüksek rakamlar hedeflerseniz, her yürümenizin kalitesi düşer. Hem de her yürümenize gereken ilgiyi gösteremezseniz. Sanılanın aksine, kıza yürürken “sen sikimde değilsin güzelim” havalarına girmek, kızın varlığının içine emilip onun güzelliği ile gözünün kamaşmasından çok daha verimli bir ruh hali değildir. Dengede bir ilgi göstermeniz lazım ve onu da sayıya odaklanarak yapamazsınız.

 

Saha Raporu – Üç silahşör gündüz oyunu raporu

Üçsilahşör rumuzlu bir okuyucu Retired PUA saha raporları yazısına ufak bir saha raporu bırakmış ve değerlendirme istemiş :

Bugün 3 arkadas day game için çıktık. Bi hatuna cakmak istemeye gittim durmadılar devam etmedim.
Çok sağlam bi hatuna denedim daha sonra yol yiyeceksek değsin ayağı.
*Ben
#hatun
Merhaba ben üçsilahşör cok etkilendim tanismak istedim naber?
# memnun oldum (durdu tokalastim)
* Eee napiyorsun Kadıköy’de?
# (biraz duraksadiktan sonra) arkadasimla bulusucam
* Erkek arkadaş mı?
# evet
* Şansıma kusuyorum o zaman iyi günler
# iyi günler
Evet arkadaşlar degerlendirme alabilir miyim ilk day game çıkışım.

Ben değerlendirmemi yazayım :

Bugün 3 arkadas day game için çıktık.

En güzeli wingman’dir. Sen iki kanatla çıkmışsın, daha da iyi.

Bi hatuna cakmak istemeye gittim durmadılar devam etmedim.

Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında hiçbir hatun kişiden çakmak istemeyin, saat ya da yol sormayın. Memleketin en abazan kısmının aciz yürüme tekniğidir bunlar. Sizin gerçekten çakmağa ihtiyacınız varsa bile bu hem yürüme olarak algılanır hem de niyetini belli edecek kadar taşağı olmayan bir sünepenin yürümesi olarak algılanır.

Merhaba ben üçsilahşör cok etkilendim tanismak istedim naber?

Giriş cümlen bir çoğuna biraz fazla göt kaldırır gibi görünecektir ama aslında sağlam girmişsin (vücut dilin daha önemli ama onun iyi olduğunu varsayıyorum):

  • Kızın hayır cevabı ile savuşturabileceği bir soru ile girmemişsin.
  • Tanışmak için izin istememişsin.
  • Niyetini açıkça göstermişsin.
  • Ve tam bir iyi satışçı gibi “satışı yapmış” (assume sales) varsayarak “haber” demişsin.

Sözel açıdan güçlü giriş!

Eee napiyorsun Kadıköy’de?
# (biraz duraksadiktan sonra) arkadasimla bulusucam

Burada tahmin oyunu oynasaydın daha iyi. Ama burda ölümcül bir hata yok.

* Erkek arkadaş mı?
# evet

Ani sıçış 😀 Erkek arkadaşımla buluşuyorum kendi ağzından pat diye çıksa neyse. Sen erkek arkadaşı sormuşsun! Kızın erkek arkadaşı olmayabilir, sadece durumdan kendini azad etmek için bu fırsatı kullanmış olabilir. Sen ise bu çıkışı elinle vermişsin. Ayrıca bu başlarda asla sormaman gereken tipte bir “evet / hayır” sorusu.

“Ama abi kız çıkıp gidiyorsa demek ki ilgisi yok ne farkeder?” diyebilirsiniz! Daygame iki taraf için de, özellikle ilk 30 saniyesinde, çok rahat bir durum değil. Kız ilgilenebilecek olsa bile ilk bir dakikada gergin hissedecektir. Hatta çoğunuzun bu ihtimal aklına bile gelmez ama bazen kız sizi çok beğenir ve heyecandan eli ayağına dolaştığı için ordan kaçmak ister! Çıkış bileti verirseniz kaçar da!  Aslında olabilecek kız bileti alıp gider.

Fakat bu olayı yazıya taşırken asıl yazmak istediğim dinamik şu : kıza yürüdünüz mü o etkileşimden bir an önce çıkıp gitmek isteyen bir kişi daha var : kendiniz! Ben “erkek arkadaş”, “seni rahatsız mı ediyorum” gibi soruların genelde kendinizi o setten çıkarmak için sorduğunuz sorular olduğunu düşünürüm hep.

* Şansıma kusuyorum o zaman iyi günler
# iyi günler

Bu da yanlış. Ben şahsen erkek arkadaşı olan kıza yürümem ama kızın erkek arkadaşı olmayabilir. Bu nedenle de “erkek arkadaşım var” tepkisi ile karşılaştığınızda, bunun shit test olabileceği ihtimalini değerlendirmenizi tavsiye ederim. Erkek arkadaşım var cevabına söyleyebilecek bir sürü şey var. Roissy’nin efsane cevapları var bu konuda (o yazıyı da çevirelim), camiada çok kullanılırlar.

Kız : Erkek arkadaşım var.
Erkek : Sorun değil.

Kız : Erkek arkadaşım var.
Erkek : Sorun değil, ben kıskanç biri değilimdir (söyler söylemez piç bir sırıtış ile desteklenmelidir).

Kız : Erkek arkadaşım var.
Erkek : Dur ya, daha tanışalı 5 saniye olmadı bana problemlerini anlatmaya başladın (buna dalga geçer bir gülüş iyi gider)

Kız : Erkek arkadaşım var.
Erkek : Dur ya daha yeni konuşmaya başladık, beni hemen erkek arkadaş kabul etme. (Seni tanımam lazım diye sırıtarak ekleme yapın).

Kız : Erkek arkadaşım var.
Erkek : Benim kız arkadaşımın da erkek arkadaşı var ama bak ne haltlar çeviriyor.

Kız : Erkek arkadaşım var.
Erkek : Benim kuzenim havada 8 top çevirirken bisiklet sürebiliyor.
Kız : Ne diyorsun ya?
Erkek : Pardon birden önemsiz insanlardan konuşmaya başladık sandım da …

Kız : Erkek arkadaşım var.
Erkek : Güzel, artık en azından lezbiyen olmadığını biliyorum.

Yukarıdaki örnekler bu sette geçerli değil zira erkek arkadaşı konusunu kendin açmışsın. Ama aklında bulunsun. Sakın şansıma küsüyorum deyip çekilme. Ha kızın gerçekten erkek arkadaşı vardır ve senin yürümen sonuç vermeyebilir. Ama sen aksini test etmelisin.

Bence ilk açılışı böyle yapabilen adamda ışık vardır. Devam et.