Vaka çalışması – 8 yıllık ilişkinin aldatılma ile bitmesi

Aşağıdaki hikayeyi ekşi’de gördüm. Yazan muhtemelen sempati puanı toplayım diye yazıp da şamar oğlanına dönünce kaçmış ama şu arkadaş kopyasını almış. Ben de buraya yapıştırıyorum. İlişki diyor ama 6 senesi ilişki 2 senesi evlilik :

2011 yılından önce herkesin imrendiği bir hayatım vardı. yaşıtlarıma nazaran varlıklıydım. yakışıklı ve güzeldim. onlarca sevgilim olmuştu. fakat çok erken yaşta sıkıldım bunlardan. daha sakin bir hayat için hayatımın aşkını bulmaya odaklamıştım kendimi. how i met your mother’daki ted misali..

onunla 2011 yılının sonlarına doğru tanışmıştık. ilk gözlerini gördüğüm anda evleneceğim kadın bu demiştim. gerçekten de öyle oldu. keşke görmeseymişim dediğim anlar olmuyor değil. ama hayat dediğimiz şey kazandığımız anı ve tecrübelerden ibaret değil mi zaten. birlikteliğin ilk gününden itibaren ben bir romeo’ya dönüşmüştüm. yıllardan beri içimde biriken sevme güdüsü patlama yaşıyordu resmen. ilk sene her ay dönümü ufak süprizler yapıyordum. romantik anlar yaratıyordum. gecenin 12’sinde puding yapıp evine götürüp sürpriz yapmışlığım bile vardı benim. evcil hayvanını bile ben almıştım. bir sıkıntısı, sorunu oluyordu ben kendimden vazgeçip ona adıyordum kendimi. o nefes alsın ben bir şekilde hallederim kendimi diyordum. yaşadığımız hayatın stabil devam etmesi için sürekli borçlanıyorum. en büyük hatam buydu belki de. arkadaşlarım azalıyordu gün geçtikçe farkındaydım fakat bana o yeter diyordum geleceğin hayalini kuruyordum. gözüm başka kimseyi görmüyordu. tanımadığım kızın saçları elime değse suçlu hissediyordum kendimi. evlilik teklifim bile muhteşemdi. yoktan var ederek yapmıştım.. yeni yeni dizilerde, filmlerde rastlıyorum bizim 7 yıl önce yaşadığımız sahneyi.. ben mecnundum, romeoydum, tristandım, ben aşktım.

ilk yıllar bu şekilde sürdü. ama içimde bir burukluk vardı. tam değildi her şey. yavaş yavaş içimde ki sıkıntıların nedenini fark etmeye başlamıştım. ben 10 adım atıyorsam o 1 adım atıyordu. belli bir zaman sonra bu koymaya başlamıştı. ama hep teselli ediyordum kendimi ilerde düzelecek. düzelecek. düzelecek.. (düzelmedi..) ben onu yüceltirken, o beni aşalıyordu resmen.. içimde ki romantik çocuk ölmeye başlamıştı artık. her eylemim hayal kırıklığına dönüşüyordu. herkesin imrenerek baktığı o ilişki sıradan bir hal almaya başlamıştı. müdahale etmeye çalışsam da içimde ki güç tükeniyordu. ama güçlü, dayanıklı bir çocuktum. tatillere gidiyorduk. arkadaşlarımla gitmişim gibi geliyordu hep. sadece el ele tutuşan bir çift. geceleri iyi geceler seni seviyorum diyen ve sırtını dönüp uyuyan birisi vardı karşımda. beni seviyordu ama hissettiremiyordu. hayallerimden çok uzaklaşmıştım bu süreçte.

6. yılımızda evlilik olayına start verdik. belki diyeceksiniz malsın durumlar böyleyken neden evlendin. evet hem maldım hem aşık hem umutlu. evlilik zamanında herkesin yaşadığı sıkıntıları yaşadık. ama atlattık. çünkü sevgi vardı içimde. umut vardı.. ışık vardı.. balayımızı çok güzel planlamıştım. romantik aşk filmlerinde ki sahneler mevcuttu. ama bulunduğumuz şehirlerde mevcuttu onda gene yoktu. eve girdikten sonra cicim ayı dedikleri olayı hiç yaşamadım. ama huzur vardı. saygı vardı. belli bir zaman geçtikten sonra yalnız hissetmeye başladım kendimi. sanki bir babaydım.. anneydim.. ama sevgilim yoktu. sürekli kollaman gereken, bakman gereken bir çocuk..hiçbir zaman maço erkek olmadım. erkek temizlik yapmaz, ütü yapmaz, yemek yapmaz demedim. hepsini elimden geldiğince yaptım. ama tek başıma yaptığımın farkına vardım belli bir süre sonra. çünkü ben yorgun argın ütülerimi yaparken o netflix’te birşeyler izliyordu. ben evi sildikten sonra ayakkabı ile eve giriyordu. benim sigara alacak param olmazken, bankalar peşime düşmüşken, evin tüm maddi sorumlulukları omuzlarımdayken o çılgınlar gibi alışveriş yapıyordu. bunlar artık koymaya başlamıştı. kendime dinlenecek alan bulamıyordum. aile bağları hiç yoktu. iki tarafın da ailesi yemeğe bile gelmemişti. cinsel hayat çürümeye başlamıştı. yakınlaşmalar 1 hafta arayla oluyordu sonra o süre 2 haftaya çıktı. yorgunluklar bahane ediliyordu. bunu tartışmaya açtığımda ise ‘beni tahrik etmiyorsun’ gibi söylenmeyecek sözler söylüyordu. yaralanıyordum kendimi iyileştirmeye çalışıyordum.

bu şekilde sürdü gitti. belli bir süre daha. düzelmesini umuyordum. derken netflix’te you adlı diziyi izledim. ve içime bir şüphe düştü. teline vs bakmamıştım yıllardır. ona almış olduğum apple watch salonda şarjda duruyordu. aldım kurcalamaya başladım. mesajlarda tanımadığım bir isim dikkatimi çekti. mesajı açtım ve bammmm.. karşımda “toplantıdayım aşkım çıkınca arayacağım seni. ve bir öpücük”. cevap ise “tamam minik unuttum ben toplantıyı sorry.” çok açık ve net whatsapptan konuşuyorlardı. mesajın orda unutulmasının ve tek 2 mesajın olmasının nedeni aradığı zaman meşgule atmış ve mesaj ile yanıtla yapmıştı. hemen fotoğrafladım elimde kanıt olmalıydı. ne yazık ki numaranın son 2 rakamı gözükmüyordu. bir hafta araştırma yaptım. yediremedim. çünkü çok güveniyordum. ilk baş inkar etti ama çocuğu bulmuştum. o inkar etti ben konuşma sürelerini buldum. o inkar etti ben çoçuğun köyünü, adresini tc’sini buldum. işyerini anasını babasını tespit etmiştim artık. ortada aldatma söz konusuydu. ve istemeye istemeye gidip mahkemeye dilekçe verdim. duruşma günü geldiğinde istersen boşver gitmeyelim geri çekeyim dedim. sarıl bana dedi öp beni dedi o an içimde bir ışık belirdi. birşey hissettin mi diye sordu. dedim evet. o ise ben hissedemiyorum dedi sevmiyorum artık dedi. yıkıldım. ve ayaklarım yüreğim ağzımda o duruşma salonuna girdik. 8 yıl boyunca koyduğum tüm tuğlalar 2 dakika içerisinde yıkıldı.

sonuç olarak bana aşık olmayan birisine aşık oldum. kızamıyorum da. ama şuan içimde ölmeyen bir öfke var ve delirmekten korkuyorum belki de delirdim bilmiyorum. içimden o çocuğun karşısına çıkmak geliyor. büyük ihtimalle de çıkacağım. öfkem azalacak mı peki ? sonuç olarak duygusal olarak çöküş, güven problemi, ekonomik iflas, 50k borç, hayal kırıklıkları, kaybolup giden 8 sene.. geçecek biliyorum ama ne kadar yara kalacak, ne zaman geçer muamma.

Tek tek ele alalım :

2011 yılından önce herkesin imrendiği bir hayatım vardı. yaşıtlarıma nazaran varlıklıydım. yakışıklı ve güzeldim. onlarca sevgilim olmuştu. fakat çok erken yaşta sıkıldım bunlardan.

Bunda kendi başına bir problem yok ama işte şu kafa (oneitis + aşkitis) adamı yakar :

daha sakin bir hayat için hayatımın aşkını bulmaya odaklamıştım kendimi. how i met your mother’daki ted misali..

Insan bir kere masala inanmasın, karşısına oneitisi çıkıyor (daha doğrusu karşısına çıkan ve kendisine ilk ilgi gösteren (ya da tahammül edebilen) hatuna fantezisini yansıtıyor.

onunla 2011 yılının sonlarına doğru tanışmıştık. ilk gözlerini gördüğüm anda evleneceğim kadın bu demiştim. gerçekten de öyle oldu.

Mavi hap tam güç devreye giriyor ve yarış atından (en azından kendi iddiası) at gözlüklü, çuvala sıçan yük beygiri yaratma süreci başlıyor. İlk gözlerini gördüğünde evleneceğim kadın bu dediğin an bittin zaten.

bir sıkıntısı, sorunu oluyordu ben kendimden vazgeçip ona adıyordum kendimi.

Bir erkeğin, bir kadının saygısını kaybetmesinin en kestirme yollarından biri bu. Nankörlük falan demeyin, bu adam kendinden iyi bir insan olduğu için değil, kadın için sonuna kadar çabalamazsa kaybederim korkusu yüzünden vazgeçiyor. Bu zayıflığı her kadın fark eder. Bir de üstüne kadının bu adam omurgalı mı, omurgasız mı diye yaptığı testlere bile böyle atlıyorsa sıçar.

Yokluk zihniyeti follows :

gözüm başka kimseyi görmüyordu. tanımadığım kızın saçları elime değse suçlu hissediyordum kendimi.

Gözünün dışarıda olmamasında sorun yok. Ama şu aşırı duygu yüklü “saçları elime değse suçlu hissediyordum” duygusallığı çok sakat. Bu aşamada eleman tanrıçasına layık olmayan bir ölümlü olduğunun farkında olarak kendisinin ona yetmeyeceğini düşünüyor ve açığı sürekli ödeyerek, çabalayarak ve böyle romantik kelimelerle yaltaklanarak kapamaya çalışıyor. Tabii ki bunu rasyonelleştirecek ve şöyle diyecek :

evlilik teklifim bile muhteşemdi. yoktan var ederek yapmıştım.. yeni yeni dizilerde, filmlerde rastlıyorum bizim 7 yıl önce yaşadığımız sahneyi.. ben mecnundum, romeoydum, tristandım, ben aşktım.

Şimdi dönüp bakınca sen neymişsin görüyorsundur umarım diyeceğim de görse bunu yazmaz.

Bu aşamada yıllardır çiğnediği önemli kurallardan birini etkisini ağır şekilde görmeye başlıyor.

yavaş yavaş içimde ki sıkıntıların nedenini fark etmeye başlamıştım. ben 10 adım atıyorsam o 1 adım atıyordu.

Onun sadece bir adım atmasının en büyük nedeni zaten senin her halta 10 adım atman.

belli bir zaman sonra bu koymaya başlamıştı. ama hep teselli ediyordum kendimi ilerde düzelecek. düzelecek. düzelecek.. (düzelmedi..)

Sen davranışını düzeltmezsen yani kendini geri çekmezsen nasıl düzelsin, neden düzelsin? Azıcık soğukluk yapsa, o 10 adımı 20 adım yapacak kadar bu kadına muhtaç olmuşsun.

ben onu yüceltirken, o beni aşalıyordu resmen..

Bir kadını bu kadar yükseklere çıkarırsan, sana tepeden bakmaktan başka çaresi kalmaz ki! Seni aşağılar zira senin onlarca adımı kendini aşırı değersiz, onu işe aşırı değerli bulduğun için yaptığını biliyor. Kendini sen aşağılıyorsun yani, o da sadece senin ona gösterdiğin şeyi görüyor.

Bu arada Heartiste’yi hatırlayalım:

III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

Bir erkeğin bu aşamaya gelmesi, kadının evlendikten sonra 200 kilo alıp salmasına denktir. Kadıncağız nasıl iğreniyordur anlamak için bunu gözünüzde canlandırın.

6. yılımızda evlilik olayına start verdik. belki diyeceksiniz malsın durumlar böyleyken neden evlendin.

Malsın evet. Bundan daha malı da bu tip bir evliliği kurtarmak için çocuk yapan ama bu da mal.

evet hem maldım hem aşık hem umutlu. evlilik zamanında herkesin yaşadığı sıkıntıları yaşadık. ama atlattık. çünkü sevgi vardı içimde. umut vardı.. ışık vardı..

İnsan zayıflıklarını erdem sayıp yüceltmeye meyilli. Çünkü muhtaçtım, alternatifsizdim, zayıftım demek yerine aşıktım demek daha kolay. Herkes arkandan seninle alay etse de en azından sırtını sıvazlıyor.

hiçbir zaman maço erkek olmadım. erkek temizlik yapmaz, ütü yapmaz, yemek yapmaz demedim. hepsini elimden geldiğince yaptım. ama tek başıma yaptığımın farkına vardım belli bir süre sonra. çünkü ben yorgun argın ütülerimi yaparken o netflix’te birşeyler izliyordu. ben evi sildikten sonra ayakkabı ile eve giriyordu.

Bkz. ev işi yapan erkeğin hazin sonu.

benim sigara alacak param olmazken, bankalar peşime düşmüşken, evin tüm maddi sorumlulukları omuzlarımdayken o çılgınlar gibi alışveriş yapıyordu.

Sen de gıkını çıkarmadan ödüyordun. Sen ödüyorsun neden yapmayacak? Kadının karaktersizliğini savunmuyorum ama kadınlar erkeklerinden aileye yön vermesini beklerler ve böyle bir “lider”in bozup azdıramayacağı kadın zor bulunur. Bu adama en anne eliyle seçilmiş, bakire ve iffet timsali kadını ver, aynı şekilde hipergamisine kısa devre yaptırır.

cinsel hayat çürümeye başlamıştı. yakınlaşmalar 1 hafta arayla oluyordu sonra o süre 2 haftaya çıktı. yorgunluklar bahane ediliyordu. bunu tartışmaya açtığımda ise ‘beni tahrik etmiyorsun’ gibi söylenmeyecek sözler söylüyordu. yaralanıyordum kendimi iyileştirmeye çalışıyordum.

Bkz. Karım benimle cinsel ilişkiye girmiyor.

içime bir şüphe düştü. teline vs bakmamıştım yıllardır. ona almış olduğum apple watch salonda şarjda duruyordu. aldım kurcalamaya başladım. mesajlarda tanımadığım bir isim dikkatimi çekti. mesajı açtım ve bammmm.. karşımda “toplantıdayım aşkım çıkınca arayacağım seni. ve bir öpücük”. cevap ise “tamam minik unuttum ben toplantıyı sorry.” çok açık ve net whatsapptan konuşuyorlardı.

Eskimo “birader” de teşrif ettiler.

Bkz. Aldatan kadın belirtileri

ve istemeye istemeye gidip mahkemeye dilekçe verdim. duruşma günü geldiğinde istersen boşver gitmeyelim geri çekeyim dedim. sarıl bana dedi öp beni dedi o an içimde bir ışık belirdi. birşey hissettin mi diye sordu. dedim evet. o ise ben hissedemiyorum dedi sevmiyorum artık dedi. yıkıldım.

wtf mavi ?!?!?

kızamıyorum da.

Kızamazsın tabii. Hepsi senin suçun. Evin reisi olman gerekirken hizmetçisi ve ATMsi olursan olacak budur. Reissiz ev, kaptansız gemi gibi alabora olmuş. Kadın da karaktersiz bu arada.

“sonuç olarak duygusal olarak çöküş, güven problemi, ekonomik iflas, 50k borç, hayal kırıklıkları, kaybolup giden 8 sene..  içimden o çocuğun karşısına çıkmak geliyor. büyük ihtimalle de çıkacağım. öfkem azalacak mı peki ?

Ne öfkesi abiciğim, git eskimo biraderine bir bira al. Adam seni kurtarmış resmen. Tamam bu işin şakası bira falan alma da harbiden ucuz kurtulmuşsun (50 bin lira ömür boyu nafaka ve çocuklarını yarım yamalak görmenin acısı yanında hiçbir şey), hayatının tadını çıkar şimdi.

Sen yat kalk bu kafayla ve bu hatunla çocuk yapmadığına dua et. O zaman bir de senin sponsporluğunda sevgilisinin kucağında hoplardı. Kadınla da hayat boyu bağın olurdu. İçindeki betayı öldür, o seni öldürmeden. Zira bu oneitis ile önüne çıkan her hatunla olay böyle olur. Uzun süreli ilişkiler nasıl yönetilir onu da öğrenmen lazım.

 

Saha Raporu : Secret’in Day Game maceraları – 4

Dışarı çıktığımda kendime ödev veriyorum ve bugün 3 tane kıza açılış yapacağım diyorum. Dün spor salonuna bir hayli geç gitmiştim ve ödevi tamamlamak için spor sonrasında kendimi caddeye atmak zorunda kaldım. Günlerden Cumartesi, saat 21.30’du.

Aslında buna bir ödevden ziyade bir nevi ritüel, hobi demem daha doğru olur. Kimileri gitar çalar, dans eder. Bu da benim için git gide daha uzmanlaştığım bir hobi.

Caddenin kenarında durdum ve gelen geçenleri hızlıca bir kolaçan ettim. Bu arada şapka takmış, şapkanın üzerine de sweetshirt’ünün kapşonunu örtmüş bir kız fark ettim. Hemen yakınında yürüyen kişilerle beraber mi değil mi diye dikkat ettikten sonra tek olduğunu anlayınca harekete geçtim.  Kapatmadığı kadarıyla biraz yandan yüzünü görebilmiştim ama güzele benziyordu.

Metroya girmeden hemen önce gidip merhaba dedim, önce durmadı. Elimin tersiyle biraz güç uygulayınca durdu. (Bu kendi geliştirdiğim ve yaparken rahat hissettiğim ileri seviye bir teknik- açılışta tamamen rahat olmadan yapılması önerilmez). Durup dönerek bana baktıktan sonra onu sadece sözsüz olarak gülümsememle selamladım, eğer o da bu gülümsemeye gülümseyerek karşılık verirse daha konuşmadan onu biraz da olsa etkilemiş olacaktım. Ki o da bu rahat, güvenli, sempatik enerjiyi alarak gülümseyerek karşılık verdi.

Aramızda aşağı yukarı şöyle bir konuşma geçti, tabi tüm konuşmaların ayrıntısını hatırlamam mümkün değil, hatırlasam da tüm konuşmayı yazmak sıkıcı olur, o yüzden hatırladığım kadarıyla yazacağım.

Ben-Nasılsın ?
Kız-İyiyim siz nasılsınız ?
Ben-İyidir, hırsız gibi giyinmişsin!
Kız-(GÜLER)
Ben-Bak yurt dışına gitsem ve akşam karanlık bir saatte, izbe bir sokaktan geçerken seni görsem, beni gasp edersin diye korkardım ! 🙂
Kız-(GÜLER)
Ben-(Burada kıza çok fazla yatırım yapmayan ve çok basit bir iltifatımsı kullandım ve onu o yüzden durdurduğumu söyledim)
Kız-(Teşekkür etti ancak acelesi olduğunu söyledi)
Ben-Şurada acelesi olmayan bir tane insan var mı acaba 🙂 Dünyayı kurtarmaya gitmeden önce 1 dakikanı çalıcam o zaman.
Kız- Tamam
Ben-Sen böyle işten çıkmış çok yorgun gibi görünüyorsun öyle mi ?
Kız-Yorgunum ama işten çıkmadım.
Ben- Nereden ?
Kız-Kurstan çıktım
Ben- İngilizce ?
Kız- Hayır, çizim kursu.
Ben-Aa çizim mi ? Sanat tamam da. Çizimden falan hiç anlamam biliyor musun? Senle ben ayrı dünyaların insanlarıymışız, ben gidiyorum ! (Bunu söyleyince vücudumu tersi istikamete biraz çevirerek gidiyormuş gibi yapıp, geri geldim)
Kız-(Bu hareketim üzerine oldukça güldü)

(Bu arada bir kaç şey daha konuştuk ancak hatırlamıyorum, tekrar acelesi olduğunu ve metroya girmesi gerektiğini söyleyince konuşma şöyle devam etti)

Ben-Madem acelem var diyorsun. Bak tüm söyleyeceklerimi 10 saniyeye sığdıracağım, hani dizilerde olur ya, daha önceki episode larda ne oldu? diye kısa bir özet verirler 🙂 Bak ben genelde buralarda oluyorum, pek konuşamadık ama şimdi gideceksin, daha sonra seninle burada bir şey içme fırsatımız olur mu ?
Kız-Olur
Ben-Tamam numaranı alayım o zaman ben senin.

Bu kız metroya girip gidince 1,5 dk sonra tam tersi istikamete giden bir kıza yaklaştım, bu aralar hiç bir şey söylemeden sadece benden diliyle durdurma pratikleri yapıyorum eğer açılış konusunda kendinizi tamamen rahat hissediyorsanız bunu yapınca kızları ilk 10 saniyede fazlaca etkileyebiliyorsunuz. Şu aklınızda olsun :

Eğer bir şeyi daha az sözle söyleyebiliyorsan, söylediğin şey güçlenir. Ancak hiç kelimesiz söyleyebiliyorsan işte o zaman en güçlü haliyle söyledin demektir.

Çünkü bunu yapmak normal açılış yapmaktan 3 kat daha zor ve çok baskın bir duruma geçiyorsunuz. Bu kızı aynı bu şekilde hiçbir şey demeden durdurdum.

Ben- Üzerindeki kabanla minik kuşa benzemişsin. Minik kuşu biliyorsun değil mi ? (90 larda yayınlanan susam sokağı çocuk dizisinde bir karakter-Kızın üzerindeki kaban aynı minik kuşun tüyleri gibi kıvırcık kıvırcıktı)

Minik Kuş- Temsili
Minik Kuş- Temsili

Kız-Evet
Ben-Susam sokağında… Seninle jenerasyonlarımız yakın bilmen gerek… Yorgun görünüyorsun, dur tahmin edeyim bugün çok çalıştın ve bitmiş haldesin.

(Birkaç kelimelik cevapları zorlanarak verirken sürekli gider gibi hareketler yapıyordu, vücudu sürekli ileri doğru atılmak için bekliyordu. Ve bu sırada da gitmem gerek gibi şeyler söylüyordu)

Ben-“ya dursana bi dakika işte, yoruyorsun şuan beni” diyerek o an ki ses tonuma göre daha sert bir komut verdim. Kadınlarda kendinden emin komutlar çoğu zaman işe yarıyor. Bu sefer vücudunu tam bana döndürmeyi başardım.
Kız-Ama seni tanımıyorum ki, yolda bu şekilde konuşayım. (gibi bir şey söyleyerek tatlı sert bir şekilde bana sitem etti, aslında muhabbetim ve enerjim hoşuna gitmişti ama bahsettiği durumdan ötürü tereddüt yaşıyordu)
Ben-Benden çekiniyorsun yani ?
Kız-Evet, seni tanımıyorum çünkü.
Ben- Ya sen bi boyuna baksana Allah aşkına (kızın boyu 185 di). Sen döversin zaten beni bu fizikle. O yüzden korkmana gerek yok. Bu arada yorgunum diyorsun, yoga çok iyi gider, ben bir ara yapmıştım. Sen de bilirsin psikolojik ve fizyolojik yorgunluk çok farklı şeyler aslında. Senin ve benim gibi insanlarda daha çok psikolojik yorgunluk olur.
Kız-Sen ve ben gibi mi ?
Ben-Evet fizik olarak sen de güçlü duruyorsun. Baksana. Senin yorgunluk psikolojik mi fizyolojik mi ?

(Buna benzer konuşmalar yaptık, açıkçası ne konuştuğumu hatırlamıyorum. Sadece sürekli konuşup, konudan konuya atladım. Gitmek konusunda ikilemde kalan kızı karşısında güvenle durarak, cümleleri ardarda, hızlı hızlı bağlayarak lafa tuttum)

Ben-Sen gideceksin de, gel şurada bir şey içelim öyle gidersin. (Tüm bu zor şartlara rağmen hızlı hızlı konuşma tarzım, tıkanmadan güzelce farklı konulardan bahsetme özelliğim hoşuna gitmişti)
Kız-Ben de zaten bir sigaralık mola verecektim.

Hemen 10 adım ileride bir simit sarayı vardı, bahçesindeki kapıya en yakın masaya oturduk.

Otururken…

Ben-Şimdi ben bunu torunlarıma bile anlatırım, yolda kızla tanıştım da böyle şeyler oldu diye. (Dalga geçer ve onu hafife alır şekilde- aranızda redpill e göre betasın diyenler olur şimdi, tüm bunlar sarkastik olarak şaka amaçlı söylenen şeyler)
Kız: 🙂

(Mesleğini tahmin edememiştim ve ne iş yaptığını hala bilmiyordum. Ben konuşuyordum ve birbirinden ilginç şeyler anlatıyordum. Ama o bazen çok gülerek, bazen imalı bakarak sigarasını içiyordu. Pek konuşmasa da eğlendiğini biliyordum.)

Kız-Çok yanlış bir insana denk geldin.
Ben-Niye kimsin sen ya, olayın ne senin ?
Kız-Psikologum.
Ben-Ne psikologu ?
Kız-…Hayvan psikologu 🙂  (Kız da espri yapmaya başlamışsa bu önemli bir ilgi işaretidir)
Ben- 🙂

(Bu arada onu konforlu hissettirmeye ve açmaya yönelik pek çok konudan konuştum, artık daha rahattı, daha çok gülümsüyordu ve daha çok konuşuyordu)

(Konu bir ara gene ilginç kıvırcık kıvırcık olan kabanına geldi ve ona laf attım bu konuda)

Kız-Evet, böyle giyinirkenki tek amacım senin dikkatini çekmekti.
Ben-Çabaların sonuç verdi 🙂
Kız-(Şaşırır ve güler)

–Bir süre sonra–

Kız-Şuan dışarıdan bakıyorum da böyle bunu yapmak çok mantıksız.
Ben-(Bir elimle suratımı kapattım ve gerçekten bu söylediği şey yüzünden onun adına biraz utanmıştım, oldukça vizyonsuz bulmuştum onu.) Psikologsun ve böyle düşünüyorsun öyle mi ?  Yakın bir arkadaşım olsan azarlardım şuan seni ama aramızda bir resmiyet var. Etrafına baksana sen bir tane mantıklı bir şey görüyor musun ? Yaşadığın sistemin kendisi bizzat mantıksız zaten, nasıl bir mantık arıyorsun. (Bunların hepsini tatlı sert söylüyorum, yazıldığından daha yumuşak algılanıyor. )

Ben-(Kaç kardeş olduğunu sordum ve davranışlarından ilk çocuk olduğunu tahmin ederek bildim, sonrasında ilk çocuklara ailelerin yaklaşımından ve ilk çocukların son çocuklara göre karakteristik olarak farklarından bahsederek onun böyle düşünmesinin biraz da bu sebeplerden  kaynaklandığını söyledim, sonrasında da “sen zaten psikologsun benden iyi biliyorsun bunları” dedim.)

Kız-Şuan gevezelik yapıyorsun ? (gülerek)
Ben-Napayım, duvar gibi durayım mı ? Bak bir yazar şöyle söylüyordu : “muhabbet erkeklerin kadınlar konusunda geçmek zorunda oldukları bir sırat köprüsüdür”.
Kız-(Bunun üzerine güldü ve “şuan masa altından sana tekme atmak istiyorum” dedi. (bu oldukça güzel bir ilgi işaretiydi)
Ben- Valla muhabbet güzel sonra görüşelim diyeceğim de diyemiyorum . Çünkü pek konuşmadığın için bilmiyorum muhabbetin güzel mi ? 🙂 (Aslında sonlara doğru yeteri kadar konuşmuştu ama gene de bu konuda ona takıldım)
Kız- (Güler)
Ben- Hani sonuçta konuştuk bu kadar, eğlenceli bir sohbetti, güldük, espriler… yani senin de bir espri anlayışın vardır sonuçta, pek göstermesen de, bir yerlerde vardır mutlaka 🙂
Kız-(Güler)
Ben-Tekrar görüşelim kahve içeriz gene.
Kız- Olabilir
Ben-Al yaz numarayı.

Zor bir setti gerçekten, ama domine etmeyi ve acelesi olduğu halde instant date yapmayı başardım, sakin bir özgüvenle uzun uzun konuştum, bir sürü çıkarım yaptım, esprilerle güldürdüm.

Şimdi bugün için tamamlamam gereken 1 açılışım kalmıştı, sonrasında nihayet artık eve gidebilirdim. Acele ediyordum çünkü spor salonunda önce 50 dakika ağırlık kaldırmıştım üzerine de yarım saat koşu bandında tempolu bir kardio yapmıştım, diyette olduğum için de açtım, eve gidip yemek yemeyi hayal ediyordum.

Üçüncü seti artık “lan artık bir tane kızda reddetse de hemen gitsem, yoruldum” diyerek arıyordum. 2 dakika sonra gerçekten manken ayarında güzel bir kız gördüm. “Tamam işte, bu beni çabucak reddeder, ben de eve giderim” dedim.  Şuan bile bu kızın bana gülümseyişi gözümün önüne geliyor; güzel bir doğa olayıydı.  Neyse…

(Durdururken gene elimi kullandım ve dokunarak durdurdum)

Ben-(Klasik bir açılış cümlemi kullandım, dozunda bir ilgi ifadesi ile)
Kız- (Enerjim ona geçti ve yüzünde olumlu yumuşamayı görebildim)
Ben-Biliyor musun sen sert biri gibi görünüyordun, acaba bugün şansımı nereye kadar zorlarım ki diye düşündüm ve seninle konuşmaya karar verdim.
Kız-(Güler ve bir şeyler geveler)
Ben-Sen ne iş yapıyorsun ya merak ettim. Dur tahmin edicem, 1-işsiz
Kız-Hayır işim var 🙂
Ben- 2-çek senet mafyası, 3-……

(3 ü söyletmeden o muhteşem gülümsemesini de alıp gitti, 20 saniye kadar tutabilmiştim ve en azından güldürebilmiştim)

Özellikle bu kıza açılış yaparken arkasından 2 ayrı erkek grubu geliyordu, genelde insanlar bu durumda açılış yapmaktan imtina edebilirler çünkü bazen kendileri fark etmeseler bile aslında bir çok insanın açılış korkusunun ana nedeni açılış yapacağı kız değil, çevrede kafalarında tehtid olarak olarak algıladıkları sade insanlardır. Bu insanlarda en fazla kızı durdurduktan sonra sizi geçerler ve meraklı olanlar geriye doğru bir bakış atıp yürümeye devam ederler.

Aldığım numaralara mesaj atmadan önce genelde araya 1 gün koyuyorum ve o gün sahadaki muhabbetle alakalı esprili bir mesaj yazıyorum. Bu da başka bir makalenin konusu olabilir.

Herkese iyi oyunlar

Saha raporu: Feminist kıza s-kapanış

Merhabalar !
Eğlenerek okuyacağınız bir rapor olması ümidiyle yazıyorum. Kendimden bahsetmem gerekirse ; oyun ile tanışmam altı sene öncesine dayanır. Kırmızı hap ile ise daha yeni yeni haşir-neşirim. Turkiye’ye gelen herşeyin bozulduğu gibi kırmızı hap düşüncesinin de burada bozulmaya başladığını düşünüyorum fakat Erkek Adam sitesi tam da o old school kırmızı hapı size öğretmektedir. Emeği geçen herkese teşekkürler öncelikle. Hayatımın en mantıklı makalelerini burada okudum.
Neyse, rapora donelim. Bu işin içerisinde uzun süredir bulunanların aksine ben hala kendimi PUA olarak adlandırıyorum ve bununla gurur duyuyorum . Geçen hafta bununla daha fazla gurur duydum.
Altı sene boyunca ömrümü hep sahada geçirdim. İş çıkışları,  arkadaşlarımla buluştuğumda. Bunun ekmeğini hep yedim. Her tecrübeyi yaşadım. Altı sene öncesinde elime kız eli değmemişken..
Normal şartlarda online oyun sevmiyorum. Sahada yüz yüze iletişim daha bana göre. Ama son zamanlarda pek vaktim olmadığından instagram üzerinden oyuna sardım. Kullanıcı adıyla alakalı mesaj attığım bir kız ” ne diyorsun ya?” dedi ve oyun başladı. Saat gecenin 4’ü idi. Biraz konuştuktan sonra işyerinin benim evime yakın olduğunu öğrendim ve bir gün buluşmak adına numarasını istedim. Sonrasına whatsapptan devam ettik ve kız uyudu. Ben o gün gece 1’de uyandığım için uyumadım.  Sabah günaydın mesajı attı.
Arkadaşımla buluştuktan sonra öğlen saatlerinde eve dönerken onu aradım. ” Beşiktaşa geçiyorum, arkadaşımla buluşacağım yolun düşerse uğra ” dedi.
Almanya’dan gelen bir arkadaşımı aradım (kendisi de pua) bana winglik eder umuduyla . Kızların yanına gittik ve bütün iletişim kötüye gitmeye başladı.  Bunu beklemiyordum. Fakat çok umursamadım.  Kendi karakterimi gruba aktarmaya çalışıyordum.  Grup teorisinin özü budur . Çoğu kişi işler sarpa sarınca bırakıp gider, bense “Kendi eğlencem” modunda takılıp en ufak bir şeyle -sacma dahi olsa- ortamı neselendendirmeyi seviyorum. Oyunun en önemli iki kuralı: Kendini her zaman iyi hisset , insanlara her zaman kendilerini iyi hissettir.
Kızlar gülüyorlardı eğlendikleri belliydi . Ben sürekli sataşıyor, rahatsız olduklarını veya olacaklarını hissettiğim anda geri çekiliyordum. Kızlar kalkıp tuvalete gittiğinde wingim gitmek istediğini söyledi .  Benim de Taksim de bir görüşmem vardı. Kızlar geldiğinde gitmemiz gerektiğini eğer görüşmek istiyorlarsa bir saate kadar döneceğimi söyledim.  Muallakta cevap verdiler. ” Bakın,  görüşmek istemiyorsanız sıkıntı yok. Bana net olun kararsızlık sevmiyorum” dedim sert bir şekilde. Tamam arasiriz dediler. Gidip işimi hallettim çıktığımda mesaj atmışlardı ve dönüş yaptım.
“Bana gel istersen , otururuz” dedi set. Same day lay e gidiyordum daha 12 saat bile olmamıştı. Wingimi aradığımda gelmek istemedi . Ben de diğer arkadaşımı aradım.
Evde ortam daha da renklenmisti ve birbirimize daha acildik. Flort koçluğu yaptığımdan bahsettim , onlar da feminist olduklarından ve kadının ne kadar üstün olduğundan vesaire. Zaferimi onların ne söylediğini umursamayarak perçinledim. Umursasam tuzağa düşerdim. Çerçeveyi korudum ve golümü attim .
Bunu şu şekilde yaptım; tartışmaya girmeyerek , kendini kanıtlamaya calisircasina hayırrrrr erkek ustunnn demeyerek ama onlari da kabullenmeden. Ilerleyen dakikalarda ” Gel son erkek bükücü ” dedim. ” seninle bir oyun oynayacağız ” Göz teması oyunumu oynadım en yakin mesafeden ve geri cekildim.  Seksüel gerilim kurulmuştu. ” iyi arkadaş oluruz seninle ” dedi . Bummmmm friendzone:)
Bunun olması normal çünkü fiziksel olmamıştım.  Ama altı sene boyunca oyunun bana öğrettiği bir şey var. Eski erkek arkadaşı dinlemediysen ve cinsel gerilimi kurduysan hala umut var demektir . On saniye önce kurdum zaten 🙂 “Eyyy gözlerime bak” dedim yakın mesafede
 ” Friendzone bana gore olmadi hiç bir zaman” güldü, yakınlaştı , öptüm.. Alkış…
Artık sariliyorduk ve cinsel enerji odayı kaplamıştı ama izole etmem gerekliydi . Su istedim beraber mutfağa gidip yiyismeye başladık. Döndüğümüzde sarıldık , şarkı söyledik ve story attık. Dokunduğumda bazen uyarıyordu ve pardon deyip çekiliyordum ( Rsd Julien ‘dan ögrendigim en önemli sey) ve iki dakika sonra tekrar yakinlasiyordum . Bu hep bu sekilde itme – cekme seklinde devam etti. O tuvalete gittiğinde ben de mutfağa geçtim. O dönerken cagirdim ve duvara yapıştırıp öpüşmeye başladım. Arkadaşı geldi ve  “Ne yapıyorsunuz ?”diyerek güldü.  Sanki bir saattir önünde yapmıyormuşuz gibi .Arkadasini utandirmaya çalışıyordu.  Toplamazsam kapanış olmazdı . Ben de makaraya sardım.   “ Muhabbet edeceğiz ya musade etsene” diyerek guldum . Gittiğinde öpüşmeye devam ettik.
“Sesleri hala geliyor “ dedi kulağıma. Elinden tuttum.
“Sanirim daha sessiz bir yer var, gel” dedim ve yönlendirdim.
Tuvaletin yanındaki odasına geçtik.
Onu boşalttıktan sonra erkek düşmanı feminist beni nasıl tatmin edeceğini sordu. Suratına boşaldım.
Kilit noktalar
Çoğu şeyi atlamış olabilirim üstünden bir hafta geçtiği için hatırlamıyorum.  Fakat bazı önemli noktalar şunlar :
  • Çoğu kadın kulaktan dolma bilgilerle ya da erkek düşmanı ortamda yetişip kendilerini feminist adlediyorlar ama ERKEKLERE MUHTAÇLAR.
  • Kadınlar yönlendirilmeye her zaman yonlenerek cevap verir.
  • Her ihtimali göz önünde bulundurun ve iyi bir winginiz olsun.
  • Eğlenin ve eğlendirin.  Yapmak için yapmayın içinizden geldiği gibi yapın.
  • Her zaman ve her durumda yeterlisiniz.  Uzun dönem ilişki harici maddiyat sorun değildir
  • Harcadığım tek para kızın evine giderken ki taksi parasıydı, biraları onlar sipariş ettiler.
 Konuk Yazar : Gaspard – Eski Sosyal Dinamikler Eğitmeni

Saha Raporu : Secret’in Day Game maceraları – 3

Sıcak bir İstanbul akşamıydı. Arkadaşlarımla biraz zaman geçirmiş eve dönmek üzereydim.  Beğendiğim bir kaç kızla konuşmuştum ama henüz istediğim gibi bir sonuç almış değildim. Bugünlük bu kadar yeter diyerek otobüs durağına doğru yönelecektim ki yanımdan bir kız kulaklıklarıyla müzik dinleyerek hızlı adımlarla geçti. Az ilerideki ışıklarda karşıya geçmek için beklemeye başladı. Bu kızla da konuşur eve öyle giderim diye düşündüm. Işık yandıktan sonra yanına gitmeye çalıştım ancak o kalabalık meydanın insan trafiğine karışmıştı bile. Hızlı adımlarla ilerlemeye devam ettim. Sol tarafta sokağa sandalye atmış oturan esnaf topluluğuna gelmeden hamlemi yapacaktım. Ama önce karşıdan gelen 4 lü yaşını başını almış erkek grubunun geçmesini beklemek istedim. Onlar geçerken kıza yakın olan taraftaki kafasını yarım metre kadar uzatıp kızın görüş alanına sokarak yiyecekmiş gibi baktı kıza, daha sonra bakışlarını kaydırdığı yer poposuydu. Kız ufukta kaybolana kadar onu izleyecek gibi bir halleri vardı. Birazdan yanına gidip konuşacağım kız hakkında ileri geri konuşmalarına şahit oldum. Bu bütün hayatları boyunca yalanıp duracaklarının bir göstergesiydi benim için. Bu yüzden onlara kızma ve acıma arasında bir duyguya kapılmıştım.

Tabletine bağladığı kulaklığıyla müzik dinlerken beni duyamayacağı için omzuna dokundum. Henüz taciz edilmişti, bu yüzden yüzüme bir gülümseme takınmaya özellikle dikkat ettim, korkutmamayı başarmıştım onu. Kulaklığı çıkartıp yüzüme baktı. Kim sanmıştı acaba beni? Ne diye durduruyordum onu?

“Seni ışıklarda fark ettim ama takip etmedim zaten bu tarafa gidiyordum çok güzel bir tarzın var bence, gelip iltifat etmek istedim” diye uzun bir cümle kurdum.
-”Teşekkür ederim” dedi.
-”Sana demin laf attılar ya, biraz sinirlendim” diyerek durumla alakalı bir geçiş yaptım.
-”Görmedim ki, ben insanlara hiç bakmıyorum yürürken” dedi.

Burası öğrencilerin yoğun olarak yaşadığı bir yer olduğundan onun da öğrenci olduğunu tahmin ettiğimi söyledim. Sonra yorumlarıma karşılık kazandığım soru hakkımla Mimar Sinan Üniversitesinde mimarlık okuduğunu öğrendim. Biraz lafladık. Saat zaten geç olmuştu, akşam 10’a geliyordu. Telefon numarasını verirse daha sonra görüşebileceğimizi söyledim. Elini çantasına atar gibi oldu, ben de telefonumu çıkarttım.

Sonra duraksadı ve yüzüme bakıp, “aslında biraz vaktim var, şurada oturup birer bira içebiliriz” dedi. Teklif ondan gelmişti. Yüzümdeki kocaman gülümsemeyi hiç bozmadan “Olur” dedim. “Tabii.”

Kendime güveniyordum, merdivenden yukarı çıkarken önümde yükselen çok güzel poposunu bakma gereği duymadım bile. Ufak hinliklere gerek yoktu. Dürüst ve cüretkâr olacaktım. Adeta içimin güzelliğiyle götürecektim onu. Beni götürdüğü yerin 2.katına çıktık, sadece bir masanın sığabileceği büyüklükte bir balkondu burası.

-”Ameliyat olacağım” dedi oturur oturmaz.
-”Ne ameliyatı ?” dedim
-”Kıç! Kestirip kurtulacağım!”

Orasına baktığımı mı sanmıştı acaba? Normal şartlarda bakardım! Kahkaha attım. Eğlenceli konulardan bahsettik. Hararetliydi konuşmamız. “Aşk yoktur” deyip duruyordu, katıldım ona. Aşk yoktu ama insan doğası gereği sevmeliydi. Doğa, hayvan, insan fark etmez! Sevmeyen insanın var olamayacağı gibi şeyler… Okuduğum kitapların bende yarattığı ufuklardan da faydalanarak biraz ahkam kestim ona.

-”Bunları bilmek sana ne kazandırıyor?” dedi elindeki sigarayı bileği bükülü şekilde tutarak. Gözlerimin içine bakıyordu.  Hafifçe öne doğru eğildim ve şöyle dedim:
-”Bilmiyorum ama belki seni kazandırır!”

Bugün gördüğüm en devasa gülümseme beliriverdi yüzünde. Gamzeleri ortaya çıktı. Bembeyaz ve orantılı bütün dişlerini görebiliyordum.

Sonraki aşamaya geçmiştik artık, karşısında oturuyordum, yakınlaşmam için yanına geçmem gerekiyordu, kızın kafaya taktığı birkaç sorunu olduğunu öğrendiğim için, ”şimdi seninle ilgilenmem gerek” diyerek yanına geçtim. Önce çantasını kaldırıp diğer sandalyeye koymam gerekti. Bir elimi omzuna atarak, sağ elini sağ avucumun içine aldım.

-”Fazla ileri gitme istersen” dedi.

Sürekli tehdit edip duruyordu beni, yapmam gerektiği gibi hiç birine duygusal reaksiyon vermiyordum bunların. Gözlerinin içine baktım ve takıldığı bazı şeyleri kastederek:

-”Bu seni neden kötü hissettiriyor” dedim. Anlatmaya başladı. Derken e yoğun yerde kestim sözünü.
-”Beni öpmek ister misin?” dedim gözlerinin içine bakarak.
-”Hayır!”dedi
-”Öpmek istermişsin gibi bir halin vardı o yüzden sordum”
-”Hayır!”
Tutup öptüm onu yanağından. 20 dakika kadar sonra:
-”Sigaram bitti” dedi ikinci kez.
-”Bak aşağı gidip sana bir sigara alırım ama sen de biraları ısmarlarsın” dedim.
-”Zaten ben ısmarlayacağım biraları” dedi.

Cimri görünmek istemiyordu herhalde. Ne zaman karar verdi ki buna diye düşünüp ”tamam” dedim. Döndüğümde oturmak için yerinden almış olduğum çantası eski yerine gelmişti. Karşısına oturmak zorunda kaldım. İlkokul 1 de bir kızın beni reddetmesi ve çok üzülmüş olmamla ilgili bir hikâye anlattım. Bu hikâyeye çok güldük, öne doğru eğildim.

-”Biraz şefkat fena olmaz, hadi öp beni” dedim esprili bir şekilde ve yanağımı uzattığımda öpmedi.
-”Hadi öp!” dedim ikinci kez güvenimden bir şey kaybetmeden yanağımı biraz daha uzatarak. Emindim kendimden. İşte bu yüzden öne doğru gelip öptü.

Aramızda o aradığım sinerji artık oluşmuştu. Bir kaç saat önce caddede tanıştığım bu güzel kızla gecenin sonuna geliyorduk. Şimdi onu iyi bir şekilde yönlendirmeliydim.

-”Benim alkolle aram berbattır. Sarhoş olsaydım ne yapardın?” diye sordum. Aklımdan bir sürü düşünce geçiyordu.
-”Bırakmazdım seni tabi ki, ya bir otele yerleştirirdim ya da adresini öğrenmeye çalışırdım taksi için” dedi.

Yüzümü astım imalı bir şekilde.

-”Ne yani evime mi alayım?” dedi.
-”Olabilir aslında!” diyerek yanıt verdim gülerek.
-”Benim odamı görsen harabe oldu, odamı boyuyorum, yatağım bile yok”
dedi. Ben de ona kendi evimin güzelliklerinden süsleyerek bahsettim, bize gidelim diye ima ettim. Sözle söylemese bile vücut dilinden oluru almıştım.

Bir saat sonra… Üzerimdeyken kalçasında olan ellerimi tutup çekti, yastığa yapıştırdı.

-”Hayır” dedi, ”sen değil ben seni yapmak istiyorum!” İlk defa böyle bir şey duyuyordum hayatımda, fazla film izlemiş olabilirdi belki, o da en az benim kadar hayalciydi ve bunu şuan gerçeğe dönüştürüyordu.

Uyuduk. Sabaha karşı tabletinin alarmı çaldı. Tableti çantasından çıkartıp kapattım. “Kalkacak mısın?” diye sordum ona, “Hayır gel buraya” dedi.

Tek bir günlük bir şey olarak başlamıştı ama öyle kalmasını istemedim. Ertesi gün konuşurken bana sahilde gitar çalmak istediğini söyledi. Atladım hemen. İkimiz de birbirimize iyi hissettiriyorduk.

Saha Raporu – Daygame ve yaklaşma korkum

Değerli erkekadam okurları ve Mahmut Abi, Merhaba. Ben Mr.Deer. 2 yıl önce üniversiteden Chianski lakaplı akıl hocam ile karşılaştım. İlk başlarda beni test etti yapabilir miyim diye; ölçütü, biçti, tarttı en sonunda Neil Strasuss, Mystery, evrimsel psikoloji ve arsız-komik gibi konulardan bahsetti. İlk olarak The Game kitabından başladım. Sıkı bir psikolojik eğitime tabi tuttu beni öz güvenimi oturtana kadar bana laf attı, dalga geçti başlarda bozulur gibiydim fark etti ve üstü kapalı bir şekilde ‘’bu tarz sözleri umursamamayı öğrenmelisin’’ dedi. Haklıydı, daha üstadımın laflarına bozulursam kadınlar bana neler yapardı. Sonra 1 sene önce bu blog’a girdim ve yazılar sayesinde çok yol aldım. Başlarda Pick-Up Artistlik eğitimi aldığımı düşünürken Chianski bana PUA’lıktan ziyade Red Pill öğretileri veriyormuş.

‘’Yapmaman gereken şeyleri öğrenmek için sahip olduğun her şeyi kaybetmek gibisi yoktur. Kaybetmemek için neyi yapmaman gerektiğini bildiğinde, kazanmak için gerekli olan şeyleri öğrenmeye başlarsın. ‘’
~ Edvin Lefevre ~

Berbat bir ilişkiden çıkmıştım 6 ay süren tüm mavi hap olgularını yerine getirmiş bir aptaldım ama zamanla hayatım değişti. 110 kiloydum 2,5 ayda gibi kısa bir sürede 25 kg verdim. Sadece zayıflamam, zamanında flört dönemlerimde yüz vermeyen Robert Greene’in Koketçe (dengesiz duygu durumu) olarak tabir ettiği kadınların yolda görünce görmezden gelmek yerine boynuma atlamalarına, sarılmalarına şahit oldum. Kitap okuma alışkanlığı edinirken, eskiden hayalini kurduğum, HB 6,5- 7 civarı ve üstü kızları baştan çıkarttım. Kendime yatırım yapmayı öğrendim. Farklı birçok alanda kendimi geliştirdim. Adeta yeniden doğdum, kendimi ve vücudumu sevmezdim fakat şimdi adeta kendime âşık oldum, öz güvenim tavan yaptı. Özellikle o gençlik festivallerinde, bir köşede birası ve sigarası elinde arkadaşları ile efendi bir şekilde oturan yanındaki hatunlardan çekinerek tavan yapan testosteron yüzünden pantolonundaki çadırını çanta, mont tarzı eşyalarla saklamaya çalışan o korkak soya çocuğu değil de tanımadığı hatunlara içki ısmarlatan, dudakları morarana kadar onlarla öpüşen birisi oldum. (Festivaller, konserler, karnavallar dışarıya göre çok kolay pratik ve yeni başlayanlara ideal, Robert Greene’nin Baştan Çıkarma Kitabında bahsettiği -baştan çıkarıcı ortam/ Baştan çıkarıcı zaman s;645). Ama bir sorunum vardı yaklaşık 6 ay önce Mahmut Abi’ ye attığım e-postanın konusu: Blog içerisinde örneği var ‘’ abi bana bir şey yapmalısın’’. Mahmut abi de bana ‘’cevabını zaten biliyorsun’’ demişti. İşte bu yeni başlayanların korkusuydu.

The moment I said ‘hi’, I already won. – RSD Max

AVM’de, yolda, kafede tanımadığım hatunları durdurup konuşmak, adeta karnıma sancılar sokuyordu. 2 yılda 3-4 kez hüsran dolu yıkıcı açılış yapabilmiştim ta ki o güne kadar. 3 Aralık’ta şehrimde ki bir AVM’ de de 12 gibi işlerimi hallettikten sonra, akşam saat 5’te de sporum vardı. 5 saatlik bir boşluktan yararlanarak, yaklaşık 23-25 grubu açtım. (Aralarında erkek olanlar da vardı ki bu benim -The Game’deki GEAR-, ‘’kâbusumdu’’) ve ilk bir iki tanesinde tüm kemiklerim adeta titriyordu. 16 tanesi kayda değerdi. Hoş sohbet, sihirbazlık, zihin okuma (soğuk okuma vb.) ile yaklaştım. Peki değişen neydi, ben nasıl yaptım.

Hep iyi bir giriş bulabilmek için Youtube de blogda ilgili makale ve videoları araştırdım. (Fazlası harekete geçmeyi önlüyor özellikle Youtube videoları) Asıl hata sürekli mükemmel olmaya çalışmaktı ama şunu kavradım önemli olan ne söylediğin değil nasıl söylediğindi. Bodrumda lifeguard’lık yaptım bu yaz HB’si tavan kadınlarla (genelde yabancı) takıldım ve Adana’ya (gitmeden 1 hafta önce bir anda tüm tabaklarım kırılmıştı) dönünce direk kafamda şu kelimeler belirdi ”wtf” porno yıldızı gibi hatunlardan sonra kendimi oyunda geri plana attım. Kendimi mastürbasyon ve porno krizinin içinde buldum elimden geldiğince kendime söz geçirmeye çalışıyordum ama nafile 3 güne bir atak geliyor, uyuyamıyordum. Sonrasında buradaki yazıları daha dikkatli okumam gerektiğini fark ettim.

‘’Yine de en çok çiy damlası, en sessiz gecede düşer, bilirim.’’
Friedrich Nietzsche ~

Hallowen Partisi saha raporu (sessiz oyun) 26 Ekim 2018

Bodrum sonrası ilk tetikleme cadılar bayramında, katıldığım iki katlı bir barda içerisinde İngilizce pratik yaptığımız nispeten samimi olduğum arkadaş grubum ve geneli üniversite çağındaki insanların katıldığı bir partide oldu. Herkes saçma sapan kostüm ve boyalara bürünürken, ben Casonova’nın maskelerine benzeyen maskülen bir venedik maskesi taktım. Üzerimde sade bir pelerin ceket (dışarıda giydiğim tavus kuşu ceketim), köpek parçalamış gibi gözüken siyah dar kot pantolonum , ayağımda çizmelerim ve dikkat çeken bir resim baskılı üzerine delikler açılmış siyah tişörtüm. İlk dakikalarda etrafta dolanıp güzel hatunları neg’liyorum ve insanlarla kaynaşıyorum. İlerleyen dakikalarda bir anda daha önce hiç denemediğim bir taktiği denedim. Maymun kabilelerindeki danslarda alfa maymunun kendini göstermesi gibi kendimi göstermek için ortamdaki tüm yalnız erkeklerle kaynaştım ve onları parti alanın ortasına çektim. Çünkü insanlar henüz bistro masalarından uzaklaşıp ortaya gelmemişlerdi ve partide soğuk bir hava vardı. Ben öz güvenim ve figürlerim ile müzikle bir bütün olmuş adeta ortada parlıyordum. İnsanların övgü ıslıkları, alkışları tam bir ilgi yumağı haline geldim fakat sonra terledim, sıcak bastı bronşitim tuttu, nefesim daraldı kendimi zorlukla dışarıya attım.

‘’Bir koyunun önderlik ettiği yüz kişilik aslanlar ordusundan ziyade bir aslanın yönettiği yüz kişilik koyunlar ordusundan daha çok korkarım.’’
Charles-Maurice de Talleyrand ~

Orada sigaraya çıkan erkeklerin benimle sohbete girmeye çalışmasını falan atlatıp tuvalete gittim o sırada piste durum nedir en ufak bir fikrim yoktu. Düşüncem etki dağılmıştır sanıyordum ki bir baktım o beta ve abazan erkekler gitmiş pistte uydu erkekler ve çıtırlar kalmıştı. Arkadaş grubuma yaklaştım, direkt beni görünce güvenlik çemberlerini açıp beni aralarına aldılar. Sağdan bir kız yanaştı bana doğru arkadaşlarım tanıyor zannettiğim 170 cm boylarında esmer bir bomba HB 6,5’lik güzel vücutlu. Fark ettim kaçak bakışlarını önce dans ederken yan bir şekilde omzumu değdirdim ardından o da değdirdi beklediğim hareket geldi. O an mideme yumruk yemişten beterdim. Sırtımı döndüm geriye doğru yaslandım sırtlarımızı birbirimize yaslamış dans ediyoruz. 5-6 saniye sonra birden ona döndüm fark etti ama o dönmedi ufaktan kolum kaldırıp sırtına yasladım koluma iyice yaslandı işaret geldi kalçasının yanlarından tuttum bedenimi yasladım ses yok yılan gibi oldu dansı. Tuttum çevirdim durdum 5 sn. gözlerine baktım, kendini çekmedi adeta hipnoz etkisinde gibi bakıyordu gözlerimin zifiri karanlığına. Dedim tamam hafif yaklaştım dudağıma yapıştı. Pistin ortasındaki gösterim işe yaramıştı HB 6,5’lik bir kızla ağzımı açmadan öpüşmeye başladım bir anda rahatladım elinden tuttum üst kata çıkarttım ama orası hizmete kapalı ve karanlık, tabi ben bunu biliyorum soktum içeriye koltuğun üzerine oturdum kucağıma aldım öpüşmeye devam ediyoruz. Sonra dizlerim ağrıdı masaya yatırdım dudaklarımızı parçalıyorduk resmen ellerim her yerinde, beklenen son geliyordu ama ‘’o da ne’’ tahmin edeceğiniz şey pornonun zararı, penisim sertleşmiyor evet 5 dk önce çıkart beni artık diyen tepegöz dostum uyku moduna geçmiş, hafif kasılmış yılan gibi etkisizdi. Aklımdan geçenler utanç duruma düştüm gibi hissederken en iyi repliğim aklıma geldi ‘’ ilgiye ihtiyacı var’’ dedim. Bunu ne zaman desem oral sekse geçilir. Sonrasında 2 kez sigara molalı oral yaptı. (Prezervatif arabada kalmıştı onun psikolojik etkisi de vardı üzerimde). Sigarayı 3 hafta önce Chianski’nin tam beynime saplanan sorusundan beridir içmiyordum ve öpüştüğümüzde anladım kül tablası yalamanın ne demek olduğunu. O meşhur soru ‘’kendisine saygısı olan adam sigara içer mi.’’

Bu tetikleme ile The Game kitabını tekrar elime aldım. Daha zinde kalmak için erken yatıp erken kalkıyorum. Uyku saatimi Blog’daki bir yazıyı okuduğumdan beri 7 saat yapmıştım.  Şimdi ise 5 saat uyuyor, 00:00-05:00 arası daha dinç ve enerjik kalkıyorum. 5 saat uyku denemelerim sayesinde ikinci bir tetiklenme yaşadım. AVM’deki açılışlarımın olduğu gün deneyimin 4.günüydü ve internette bu uyku deneyi yapan insanların 4. ya da 6.günde depresyona girmesi bekleniyordu ama ben enerjimi yüksek tutmak için çok uğraştım. Erken kalkmaya başladığımdan beri öğrendiğim sihir numaralarını insanlara yaparak açılışlar denedim böylece korkumu yendim.

16 grupla sohbet ettim fakat ne Instagram ne de telefon numarası alamadım. Fakat alamadığım için üzülmek yerine edindiğim deneyim için sevindim. Gün devam ediyordu…

‘’Duygularıyla hareket edenler için hayat bir trajedi, aklıyla hareket edenler için bir komedidir.’’
~ Jean de La Bruyere ~

Etkinlik gecesi saha raporu (Mystery) 3 Aralık 2018 

Akşam spor sonrası haftada iki gece İngilizce pratik yaptığımız nispeten samimi olduğum arkadaş grubumla buluştum. Kafenin dış kısmında oturan bir kızın bana kaçamak bakışlar attığını fark ettim ama kalkamadım çünkü masamdan oyun daha bitmemişti. Biraz bekledikten sonra bir arkadaşı daha geldi. O sıra masadan kurtuldum ve yanlarına giderek sabah üzerinde denemeler yaptığım açılışımı yaptım.

D =ben
K=kızlar
H= hedef

D: Merhaba hanımlar bir konuda fikrinizi alabilir miyim?
K: Tabi ki konu neydi.
D: Üzerinde çalıştığım yeni bir sihir numaram var. Ben size küçük bir gösteri yapayım siz de bana değerlendirme yapın.
K: Tamam yap hadi (şaşkın ve heyecanlı bir sesle). Yaptığım numarayı çok beğendiler ve sonra hedefe:
B: Aklından 1 ile 10 arası bir sayı tut dedim.
H: Tuttum. dedi.

Numaranın sonunda aklından tuttuğu ülke, şehir ve hayvanı tek tek söyledim ama bu sırada sağ eli sol elime yaslanmış avuç içi yukarı bakıyor (kino). Sağ işaret parmağım avuç içinde daireler çiziyor, gözlerinin içine bakıyorum, tabiki cevapların doğruluğunu duyunca şaşırdı garibim. Sonrasında arkadaşını kazanırken bunu tatlı tatlı bokunu çıkarmadan neg’ledim. Sonrası soğuk okuma numara için telefon numarasını aldım ve 3 gün sonra perşembe günü buluştuk. Ama 3 gün boyunca aramadım ve mesaj atmadım zaten numaramı da vermemiştim. Perşembe öğle saatlerinde aradığımda önce açmadı işlerime devam ettim. 15-20 dk. sonra aradı açmadım yemek yiyordum. (Birçok erkek eski ben gibi yemeğini ya da işlerini bırakır direk telefona yoğunlaşır. Buna birazdan değineceğim.) 5-6 dk. sonra mesaj geldi. ”Mr.Deer?” Benim olduğumu tahmin etmişti. 10 dk. sonra işlerimi bitirip telefonu elime aldım ve aradım. Çok heyecanlıydı,

H: Akşam müsait misin? Müsaitsin değil mi, buluşuyor muyuz, buluşalım mı, akşam boş musun? Dedi. Konu buluşmaya gelinde ağzından kaçırdı bunları heyecan tüm vücudunu sarmıştı sesinden bariz anlaşılıyordu.

B: Saat 8 de baraj yolunda olun.
H: Hangi mekân.
B: Sürpriz.
bla bla bla bla bla

‘’İnsanlar düşündüklerinden daha ahlaklı, hayal  edebildiklerinden daha ahlaksızdırlar.’’
~ Sigmund Freud ~

Akşam buluştuk yanında o gün tanıştığım arkadaşı değil de başka bir kız arkadaşı vardı. Yürüyerek 5 – 6 dakikalık ilerideki mekâna gittik dış kısımdaki dörtlü koltuğun olduğu yere geçtik. Hedef yanıma kız arkadaşı da karşımıza sandalyeye oturdu aramızda masa vardı. Vücut dilim blog’tan öğrendiğim şekildeydi bacaklarım açık kollarım geride koltuğun sırt dayama bölgesine boylu boyunca uzanmış. Bedenim yeni tanıdığım karşımdaki kıza dönük, hedef sağımda omuz üstünden konuşuyorum onunla. Kısa sürede arkadaşını kazandım soğuk okuma bilinç altı testi (kino) arkadaşının elini elimde görünce hedef kıskançlıktan çıldırıyordu resmen yüzünden anlaşılır bir şekilde. Tahmini 1 saat sonrasında hedef iyice sağdan sağdan bana sokulmuş eli elimdeydi. ”Havada iyice soğudu” dedi. ”Gel sarıl ısınırsın” dedim çektim direkt. Ama burada tamamen kendi isteği ile durduğundan emindim, birkaç IOI dan sonra emin olunca yaptım yoksa ilk buluşmada ters tepebilir. Arkadaşı sunumu için dosyalarını düzenliyor bizimle pek ilgilenmiyordu. Hedefimin saçını kokladım şampuan markasını vs. sordum evrimsel faz değiştirme yapıyordum. Arkadaşı lavaboya gitti. Amacım sadece yanaktan öpmekti ama bir anda şehrin elektrikleri gitti dudağına zarif bir şekilde buse kondurdum. Mekânın jeneratörü çalıştı ışıklar geldi ve kız çok farklı bir duygu içerisindeydi ve birkaç saniye sadece gözlerime baktı. Sonra ”Bunu sen mi yaptın?” dedi kendinden emin olmayarak. Dedim ”belki ”(c şeklinde gülüş (bu gülüşler hakkında bir yazı yayınlanmalı). Zaman tamamen bu acemi sihirbazın lehine işliyordu. Sonra kalktık ve artık numaramı almıştı ve hem zorlandığım hem de çok keyif aldığım o text game başlamıştı aramızda.

 ‘’Bir insanın hareketleri, sözlerinden daha yüksek sesle konuşur.’’  ~Aristoteles ~

Kütüphanede açılış (Beden dili’nin önemi) 10 Aralık 2018

Mezun olduğum üniversiteye şehrimi terk etmemeden önce iki arkadaşımı ve tabaklarımı görmeye gittim. Arkadaşlarımdan biri kütüphanede ders çalışıyormuş, onu görmeye gittim. Kütüphaneye girdiğim anda Daniel Craig gibi öz güvenli bir yürüyüşüme ve çizmelerimin her adımda çıkarttığı o ses tavus kuşu tarzımdan daha çok dikkat çekiyordu. 2. kata çıktım arkadaşıma bakınırken yüzümdeki o insanın içini ısıtan çapkın gülümsememle, onu gördüm ve yaklaştım. Selamlaştık ve o anda oturduğu masanın diğer ucundaki kızların bana nasıl baktığını fark ettim, gözlerimde şimşekler çaktı. Sonra arkadaşımla daha iyi konuşabilmek için dışarı çıkmaya karar verdik tam 2 adım attım durup arkadaşıma ”1 dk bekle ” dedim. Geri döndüm hedefime ”merhaba biz hava almaya gidiyoruz eşyalarımıza bakarak olur musunuz ” dedim. H: Tamam, zaten burada bir şey olmaz, çok önemli şeyler var sanırım” dedi gülerek şakalaşırcasına. Sonra indik kütüphanenin önünde biraz sohbet ettik. Sonra kütüphaneye geri girdik ve hedefimle aramda şu konuşma başladı.

D: Ben
H: Hedef

D: Teşekkür, eşyalarıma göz kulak olduğun için, (yüzümde o iç ısıtan çapkın bakış)
H: Önemli değil.
D: Bu böyle kuru kuruya olmaz, üzerinde çalıştığım sihir numaramı göstereyim size hem sıkılmışsınızdır biraz neşe katarım size. (O anda kızlar birbirine baktı- bilirsiniz işte)
H: Ama burası kütüphane.
D: Gece burada yatmayacaksınız ya, (gülüşmeler)
H: Hayır tabiki.
D: Tamam şöyle yapalım birazdan mola verin dışarı çıkalım.
H: Tamam.

Tahmini 15 dk. sonra kızlar ayağı kalktı, davetkar bakış attılar. Sonra direk ayağı kalktım ‘’hadi beni takip edin’’ dedim. Gülüşmeler eşliğinde aşağı iniyoruz ve ilk shit test;

H: Neden böyle yürüyorsun’’ dedi hedef bana.
D: Nasıl ne var ki yürüyüşümde siz neden böyle yürümüyorsunuz.
H: Garip yürüyorsun, diğer insanlar böyle yürümez.
D: Sadece yakışıklı sihirbazlar böyle yürür. Onayla-abart, bunu tamamen refleksif söyledim çalışılmış bir söz değil. Kahkahalara boğuldular.

‘’Arzu ve Aşk bir insanın sahip olmadığı nesnelere ya da niteliklere karşı hissettikleridir.’’
~ Sokrates ~

Sonra sihirbazlık, zihin okuma (NLP ve Kino), kısa bilinç altı testi yaptım. Birkaç numara daha istediler. ‘’Bir kahve ısmarlarsanız olur’’ dedim. Arkadaşı ‘’ben kahve sevemem, içesim yok diyerek bizi yalnız bırakmaya çalıştı. Sonra yukarı geri çıktık. Yarım saat sonra hedefimi aldım ve kampüsteki bir kafeye geçtik ve sıçışlar başladı. İçeri girdik masa seçiyordum başka bir yeri gösterdi ‘’orası kapı ağızı, burası daha iyi ‘’dedi. Bir 5 saniye durdum oturmuştu ‘’hadi gel ‘’dedi davetkar bir sesle, otururken ‘’bu seferlik’’ böyle olsun dedim. ‘’Normal de sen mi seçersin’’ (shit testi) dedi. ‘’sıklıkla’’ dedim (o iç ısıtan çapkın bakışımla). Sonra ‘’hadi kahve içmiyor muyuz’’ dedi. Mekân self servis. ‘’Hadi dedim kahveler sendendi’’ dedim. ‘’Ne münasebet daha seni tanımıyorum bile ben kadınım’’ dedi. ‘’Ne alakası var illaha erkek mi öder’’ dedim. ‘’Almıyor musun’’ dedi. ‘’Alırsan orda ben almam, dökülür beceriksizim’’ dedim (Gülerek). Burayı umursamadım normal sohbete geçtik. Beden dilimi hep korudum otururken. Sonra arkadaşı çıkıyormuş kütüphaneden bu eşyalarını almaya gitti. Ben de birer tane çay alıp dışarıdaki masaların en arkasındakine geçtim. Geldi.

H: Neden bu kadar geriye geçtin.
D: Sende hiçbir şey beğenmiyorsun, bak her yeri görüyoruz işte,
H: Hani kahveydi çay almışsın, hani getiremezdin.
D: Nescafe yokmuş Türk Kahvesi de çarpıntı yapıyor, çay iyidir iyi (yüzümde o iç ısıtan çapkın bakış) kaz ayaklarına birebir.
H: Nasıl ya benim kaz ayaklarım yok ki dedi. (Mal oldu ellerini göz kenarlarını yokluyor)
D: Dudağımı bükerek çocuksu bir sesle ‘’ (Bak dedim hep döküldü elim yandı)

Sonra birkaç numara daha el yazısı falı vs. kalkarken numarasını istedim vermedi, ‘’Instagramı mı verim’’ dedi. Tatlıca ısrar yaptım yok vermedi. Bozuntuya vermedim, Klasik kapanış sözüm; bu aralar biraz yoğunum bakalım belki boş olduğum bir gün yazarım bir şeyler yaparız. (Piç gülüşü). ‘’Alla Allah belkiymiş’’ dedi. (Gülerek hafif bozularak) Not: Bu HB 5,5’luk kızla o masa muhabbetinde ve kim alacak muhabbetinde neden böyle davrandığımın o anda da farkına varamadım bir istisnadır oldu.

‘’Burası meleklerin yerine görüş açılarının bulunduğu, insanların ahlaktan söz edip güç ilkeleriyle hareket ettikleri bir dünyadır.’’
~ Saul Alinsky~

Artık alışmıştım tanımadığım kadınlara açılış yapmaya. Pazar günü (9 Aralık) AVM’de işlerimi hallettikten sonra yemek bölümündeki 3’lü kıza yaklaşıp Mystery tarzı açılışla numaralarını aldım. Hayat tamamen benim lehime döndü artık. 2 yılda çok şey kazandım ve kaybettim. İnsanlar başta bana sadece güldü aşağılamaya çalıştı bunlara boş iş dediler. Abim başta olmak üzere arkadaşlarım senin için üzülüyorum bunlar hiçbir işe yaramaz burası Türkiye kendine gel, bir gün çok pis dayak yersin diyorlardı. Ama ne mi oldu bir süre sonra insanlar bana ilişkileri hakkında sorular sormaya başladı, text game konusunda yardım ister hale geldiler ve ben sadece zor demiştim gibi sözlerle kıvırmaya çalıştılar. 2,5 ayda 25 kilo verdim yoga ve intermittent fasting (aralıklı oruç) sayesinde. Soğuk duş almaya alıştım hem kilo verme süresinde vücudumda çatlamalar olmadı hem de sabahları soğuk duş daha enerjik ve dinç yapıyor.

“Her insan kendisi olması karşılığında topluma bir bedel öder. Kimse bedelsiz kendi olamaz. Bu bedel çoğu kez yalnızlıktır.”
~ Murathan Mungan ~

O sünepe öz güvensiz insanların saygı duymadığı çocuk gitti yerine çekici, sorumluluk sahibi, öz güvenli, sağlıklı beslenen, ağırlık kaldıran, kitap aşığı, saygı duyulan, duygusal yönden güçlü, sürekli tabak çeviren, sağlam bir çerçeveye sahip âdeta bir süper yıldız gelmişti.

Başlar da hiçbir şeyden habersiz bir şekilde 5 kişilik sağlam erkek arkadaş grubumdaki 3 arkadaşımın aramıza sonradan aldığımız kıza yürüdüklerini bilmeden (ama kız biliyormuş), bir anda herhangi bir çaba harcamadan (Oscar Wilde mıknatıs teorisi) kızla birlikte oldum ve seçilen olduğum için 3 arkadaşım birlik olup üstüme geldiler aramız açıldı. Sadece 1 tane arkadaşım kalmıştı o gruptan bana hak veren her şeyi bilen yanımda duran arkadaşım olaylardan 1 sene sonra o ve grubu dağılmasına yol açan kız birlikte olmaya başladılar ve habersizce o arkadaşım da beni terk etmişti ve çevremde güvenebildiğim (şu an biri ile hiç görüşmediğim diğeri de-hanımcılığa gönül vermiş, sevgili yaptı fazla görüşemiyoruz) 2 arkadaşım ve Chianski kalmıştım. Gerçek anlamda 1 kızın sıkı dost erkekleri basitçe birbirine düşürebildiğini görünce artık kadınlara karşı kesin bir gard aldım, onlara güvenmemem gerektiğini acı yoldan öğrendim.

‘’Nasıl acı çekileceğini bilen bir insan her şeye cesaret edebilir.’’
~ Luc de Clapiers ~

Ne Değişti?

Evet bu yol dikenli çok fedakârlık yaptım. Video oyunları gitti. Abur cubur gitti. Kıskançlık yapan arkadaşlarım benimle yarışmaya kalktı birbirimize girdik. Bir dönem Chianski ‘ye cevabını bildiğim soruları sormamdan dolayı kızdırdım beni cezalandırdı uzaklaştı yalnız kaldım ama hepsi beni çok daha güçlü kıldı çünkü ben zaten karanlık yolda Chianski olmadan da yolumu bulabilir duruma gelmiştim. O bunu öğretmişti ama ben biraz geç fark ettim. Şu an aramız daha iyi üstadımla. Beni yavaşlatan tüm gün video oyunu oynayan sürekli dramatik ruh haline sahip yıkık insanlar gitti. Sigara ve alkol gitti. Uyuşturucuyu hiç sevmedim zaten. Sorunlar gitti. Kadınların tabağı olup kırılmıyorum. Fazla kilolarım gitti. Seksi ve kaslı oldum. Para kazanmayı öğrendim. İnsanlara hayır diyebiliyorum. Sağlam bir çerçevem var. 1 hafta içinde takribi Mystery usulü 7 saatte bir kızı öpemiyorsam kolayca next yapıyorum, tabiki duruma göre değişiyor israf haramdır. Saçma sokak kavgaları ve sinirlenmeler de gitti. Düzenli egzersiz. Düzenli 5 saat gece, 2 kez 21 dk veya 1 saat gün uykularım. Daniel Craig gibi öz güvenli bir yürüyüşe sahip oldum (güçlü beden dili). Üniversitede eğitimini aldığım mesleğin yanı sıra kaliteli meslekler. İngilizce ve biraz Rusça. Yakında zamanda kendi evime çıkıyorum ailemin kanatlarından sıyrılıp batıya Eskişehir’e taşınıyorum. Antidepresan ve 4 yaşından beridir kullandığım gereksiz DEHP ilaçları gitti. Yüksek kültür. İstediğimi giyebilme ”kendi bedenim kendi kararım”. Ve yeni başlayan birçoğunun belki de tek istediği şey ”kadınlar”. Ama tek istediğin kadınsa bir an önce kafanı değiştir Red Pill mantığını iyi anla sıçarsın.

‘’Çoğu insanın başarısız olmasının temel nedeni gerçekten ne istediklerini seçmek yerine şu anda ne istediklerini seçmeleridir.’’
~ Napoleon Bonaparte ~

Yukarıda da bahsettiğim ”telefona cevap vermedim yemeğe devam ettim.” Bu kelimenin asıl nedeni hani mesaj geldiği zaman direk yazma, aradığın da hemen açma telefonun başında beklediğini sanmasın gibi, ne kadar geç cevap atıyorsa 2 katı kadar zaman sonra sen at vb. yani meşgul olduğunu bilsin, muhtaç olmadığını bilsin tarzı çerçeveyi koru o seni değil sen onu beklet mevzusu kısaca. Burada ki en çok yapılan hata bende başlarda çok yaptım, aptalca zaman saydım resmen telefonun başında işte bu Blog’da da çok bahsedilen -mış gibi yapmak, bunu bırakıp gerçekten önüne iş koyunca zaten istemeden oluyor mesela ben bu yazıyı yazarken tabaklarıma yeri geldi 6-7 saat yazmadım telefonlarını açmadım çünkü açarsam konsantrem bozulacak diye.

‘’Life İs Variable./ Hayat Değişkendir.’’
~ Mr.Deer ~

İşte Erkekadam  okurları bu yazımda birkaç saha raporumla yaklaşma korkumu nasıl yendiğimi, bu maceramın nasıl başladığına ve nasıl geliştiğine değindim. Umarım beğenirsiniz. Ve şu abi bir kız var muhabbetlerinden nasıl kurtulduğumu ki bunun hakkında yaklaşık 6 ay önce Mahmut abi ‘ye sihirli değnek lazım demişliğim var. Tüm bunlar için başta Style, Mystery ve 6 aylık ilişkimin sonunda enkaz olan beni ayağa kaldırıp beni bu serüvene iten mükemmel derece sabırlı (latife yapmıyorum gerçekten sıkıntılı bir öğrenciydim üni’ye kadar çok sıkıntı çektim) ve bildiği her şeyi bana yılmadan öğreten canım Dostum, Akıl hocam Chianski’ye ardından da o az önce bahsettiğim mesaja ne yapman gerektiğini zaten biliyorsun diyen Mahmut abiye ve sitede yazı yazan, çeviri yapan herkese yürekten teşekkürler. Ayrıca discort grubunda tanıştığım Eskişehir maceramda elimden geldikçe bir şeyler öğrettiğim yeni kanadım Travis’e bu yazıyı yazarken vermiş olduğu tüm emeğe sonsuz teşekkürler. Eskişehir’de ki açılışlarımı konu alan bir yazı yazmayı da düşünüyorum.

PUA ve kırmızı hap bana bedenimde kimsenin hakkı olmadığını öğretti. Bir kıyafeti veya aksesuarı önemli olan kendinin yakıştırıyor olmasını öğretti. Evet benim açılış sözlerim ve giyiniş tarzım PUA ama hayat disiplinim ve ilişkilerde konumum kırmızı hap üzerine kurulu. Şehir ve zaman belli değil ama eğitim atölyesi ve buluşmalar düzenleme fikrim var.

THE END

 

Saha Raporu : Secret’in Day Game maceraları – 2

Hava karanlıktı ve büyük bir caddede pek az sayıda insan vardı. Mağazalar kapanmak üzereydi. Seksiliğiyle caddenin soluk renkli havasını adeta canlandıran çiçek desenli elbisesiyle bir kadın, bir mağazadan çıkıp hemen karşısındakine giriyordu. Derken gidip onu durdurdum. Yarım saat sonra bu kadınla nezih bir yerde oturuyor ve bir şeyler içiyor olacaktık. Çok hoş ve kibar yaklaşmamın onun çok hoşuna gittiğini ve hayatında ilk defa bir erkeğin böyle bir teklifine “evet” dediğini söyleyecek ve şaşkın olduğunu dile getirecekti.

Aslında onunla o ilk 5 dakikalık konuşmamda, kendimi ortaya koyma tarzımla etkilemiştim onu. Onunla ilk konuştuğumda bir ara konu özgüvene gelmişti ve özgüvenli olduğumu söylüyordu. ”Sen sokakta beğendiğin kişilere böyle mi yaparsın hep?” dediğinde. “Eğer sürekli olarak yapıyor olsaydım onun adı özgüven değil, arsızlık olurdu” dedim. Konuşmanın sonlarına doğru açıkçası bir şeyler içme teklifimi kabul edip etmemesine %50 ihtimal olarak bakıyordum çünkü konuşma güzel gitse de yaşı benden bir hayli büyüktü. “Bak sana ne diyeceğim, bir ara görüşüp kahve içelim. Reddetmek çok kolay ama önemli olan yapıcı bir şekilde adım atabilmek” dedim. “Zaten reddetmeyeceğim ki!” diyerek, ”yaz!” deyip gözüyle cebimdeki telefonumu işaret etti. Çıkarıp numarasını aldım.

Yalnızca 3 dakika sonrada onu aradım. “Hadi bir şeyler içelim, neredesin?” dedim. Mango mağazasında olduğunu söyledi. “Ee tamam sen çıktığında hemen kapıda bekle beni, ben de geliyorum oraya doğru.” dedim. Gittiğimde mağazadan çıkmış ve beni bekliyorken buldum onu. Koluma girmesini söyledim. Bana olan tavrı çok hoş ve nazik olduğu için ”Bugün senin gibi güzel bir kadınla kol kola olmak gururumu okşadı ” diyerek ödüllendirdim onu. Oturup bir şeyler içtik. Konuşmamızda kadının bir kız yurdunun müdiresi olduğunu, sanat ve sporla ilgilendiğini öğrendim, vücudunu fit tutmak için pilates yapıyordu. Yarım saat kadar oturduktan sonra, bu gece yurda gitmesi gerektiği için kalktık.

Yürüyerek, ona taksiye kadar eşlik edecektim. Yolda çok daha fazla yakınlaştık. Yolda onun alımlı havası ve seksiliğinden dolayı yol kenarındaki barlarda oturan pek çok erkekten kaçamak bakışların geldiğini fark ediyordum. Bu durumu lehime kullanarak, ”ben kıskanç bir erkeğim, gel buraya diyerek elimi vücuduna doladım, o da benim belimden tuttu ve birbirimize sevgili gibi sarıldık. Artık çok yakındık. ”Çocuksun!” dedi bana, bana hem takılıp, hem de sınamak için, ”Çocukların yapamadığı şeyleri yapabiliyorum!” dedim. Gözlerimin için hınzırca baktı. Belimden tuttuğu eliyle bana çimdik atıyordu. ”Kalite kontrol mü yapıyorsun ?”dedim.  Bu yürüyüş sonunda taksinin önüne geldiğimizde ise, ona sarılarak, yanaklarından öptüm. Gözlerine baktım. Sonra “bir kere daha” diyerek tekrar öpüp sonunda dudaklarına bir öpücük konduracaktım ki bu öpücük gerçekleşemeden kendini çekti.

Bir sonraki görüşmemizde onu arkadaş ortamıma götürdüm. Arkadaşımın merkezi bir yerde evi vardı ve orada muhabbet ediyorduk. Sallanan okuma koltuğunda oturuyor ve ileri geri sallanıyordum. Daygame’den tanıştığım benden 7 yaş büyük kız arkadaşım, alkol kullanmadığı için arkamdaki mutfak tezgâhında kendine kahve yapmakla meşguldü. Biz bayılmaya çalışırken, o adeta daha da ayılmaya çalışıyordu. ”Siz ne zamandır berabersiniz ?” diye sordu arkadaşımın kız arkadaşı. “2-3 gün önce tanıştık” diye cevap verdim. “Hadi canım gidin kandıracak başka birini bulun!” dedi. Sanırım dışarıdan yıllanmış sevgililer izlenimini veriyorduk insanlara.

Nasıl olduğunu sorduğunda sokakta tanıştığımızı söyledim, iyiden iyiye şaşırıp adeta şok olur vaziyette kalmıştı. Kız arkadaşım arkamdaki tezgâhta hala kahve yapmakla meşguldü. Bu söylenenlerden rahatsız olup söze girerek olayın nasıl olduğunu kısaca özetlemeye başladı. ”Evet, beni yolda giderken durdurdu ve bende kahve teklifini kabul ettim”. Kızın tepkisi ise şuydu: “Bana yolda yürürken biri gelecek ve kahve içmeyi teklif edecek, isterse karşımdaki Brad Pitt olsun, asla böyle bir şeyi kabul etmezdim!”. Bir yandan gülümserken, içimden “senin gibi ucuz kaltaklar anlayamaz” diye geçiriyordum ki, kız arkadaşım elinde kahveyle kıza döndü, ben hala koltuğumda sallanıyordum. “Bak hayatım ben yıllarca eğitimcilik yaptım,(eski öğretmendi ve artık kız yurdu işletiyordu) o kadar çok insan tanıdım ki artık görür görmez insanların ne olduğunu anlıyorum, daha önce hiç böyle bir şeyi kabul etmedim ama böyle bir adamı nasıl reddedeceksin ki? O yüzden onunla biraz konuştuktan sonra teklifini kabul ettim.” dedi.

Üstelik bunu söyleyen kız arkadaşım ondan çok daha güzel, alımlı, uzun boylu ve kültürlüydü. Beni böyle anlatmasına bayılmıştım ve ne yaptığını bilen bir adam edasıyla koltuğumda daha keyifle sallanmaya devam ettim.

Artık bir şey dememe gerek kalmamıştı. “Peki, siz nereden tanıştınız?” diye sordum, “biz bir arkadaşım aracılığıyla tanıştık” cevabını verdi. “Aa görücü usulü yani” diyerek golü attım. O gün 3 erkek ve 2 kız bir aradaydık, herkes gülmeye başlamıştı. Sonrasında gece boyunca arkadaşımın kız arkadaşının (ciddi bir ilişki değildi) bana olan alıcı gözle bakışlarını hep üzerimde hissettim. Ben lavaboya giderken, kendi kız arkadaşımla zaman geçirip dans ederken zaman zaman birer adet bana kitlenmiş göz fark ediyor ama onun bakışlarına karşılık vermiyordum.

Bu kadının benim kız arkadaşımla olan hikâyemi dinlemeden önce bu şekilde ilgisini çekmiş olduğumu sanmıyorum. Olay kız arkadaşımın benim nasıl bir adam olduğumu anlatması ve 2-3 günde onu ne kadar cezp ettiğimin ortaya çıkmasından kaynaklanıyordu. Başka bir kadın tarafından seçilmiş olmanın ortaya çıkardığı değer mükemmel bir şekilde değerimi yükseltmişti. Artık geç olmuştu ve günün sonlarına doğru kız arkadaşım lavaboya gittiğinde, lavabonun tam karşısındaki küçük misafir odasına geçtim. Lavabodan çıktığında sadece onun duyabileceği şekilde, “gel buraya” diyerek kız arkadaşımı çağırdım ve kapıyı kilitledim. Herhalde ne yapacağımızı herkes anlamıştır diye düşünüyordum.

İçeride yeterince kaldık. Duş almak için, belime havlu dolayıp tam karşıdaki lavaboya geçerken, onunla ilk defa göz teması kurdum, bana çok pis ve keskin bir şekilde bakıyordu, kız arkadaşımın yerinde olmak istediğini hissetmiştim.

Saha Raporu : Secret’in Day Game maceraları – 1

Merhaba erkekadam.org ailesi, yaklaşık on senedir daygame yapıyorum. İlk kez bir kızı yolda durdurup iltifat etme fikrinin tüylerimi diken diken etmesinden bugüne kadar arada uzun süreli ilişkilerimi, askerlik, hastalık gibi dönemleri saymazsam genelde sahalardaydım. Tüm bu süreç boyunca oyuna karşı yaklaşımım, oyun tarzım, kızlara bakış açım evrim üzerine evrim geçirdi. İlk dönemlerde büyük bir başarısızlık yaşadığımı da ekleyeyim çünkü benim başladığım zamanda Türkiye’de daygame yapan hiç kimse yoktu dolayısla böyle bir şeyin mümkün olup olamayacağı kafamda büyük bir soru işaretiydi.

Uzun yıllar daygame i yabancı kaynaklardan okuduğum ve kendimden bir şeyler kattığım kadarıyla içimde hep o bir parça“yanlış bir şeyler var, garip duruyor, doğal olmuyor” hissiyatlarıyla yaptım. Bu beni oldukça rahatsız eden ve kızlara yaklaşma korkusunu tetikleyen bir durumdu. Daygame de kendi tarzımı yaratmam, tam anlamıyla doğallığı yakalamam ve olayı basit, etkili hale getirip yaptığım şeyi çok etkili bir sosyal silah haline getirmem ise son 2-3 senemde tam anlamıyla gerçekleşti diyebilirim.

Tabi daygame konusunda yazılacak yüzlerce sayfa şey var. Ancak girişi çok uzatmadan day game ile alakalı genel bilgileri size bir yandan da en son yaşadığım daygame maceramı anlatırken vermek istiyorum.

Bir kere daygame haftanın belli günleri hazırlıklı olarak dışarı çıktığınız ve o gün 20 kızla konuştuğunuz bir avlanma seansı olmamalıdır. Eğer bu işte verimli olmak istiyorsanız daygame i spontane yapmak zorundasınız. Yani herhangi bir sebeple dışarı çıktığınızda bulunduğunuz yerin yakınlarında hemen birkaç kadınla konuşmaktan bahsediyorum. Böyle olmalı ki devamlılık sağlansın ve stres faktörü minimuma insin.

Bu benim uzun süredir uyguladığım bir sistemdi ve 2019 yılının ilk cumartesi günü de bu durumun bir istisnası değildi. İş çıkışı sporumu yapmış ve bünyemdeki testesteronu biraz daha açığa çıkardıktan sonra avm içerisinde birkaç tur atıp ilk hoşuma giden kızla konuşmaya başladım. Olayın üzerinden 1 hafta geçtiği için diyalogları pek zayıf bir şekilde hatırlıyorum ve iletişimi genel hatlarıyla anlatacağım. Unutmadan söyleyeyim ki genelde hiçbir açılışım ve konuşmayı devam ettirme şeklim birbirine benzemiyor. Genel olarak güvenli bir şekilde kasmadan kızlarla konuşmaya başlıyorum, kulağa hoş gelen akıcı bir muhabbet kurmaya ve araya da birkaç tane yaratıcı espriyi her zaman eklemeye çalışıyorum. Aslında oyunum 4 parçadan oluşuyor: 1- Rahatça ve alelade bir şekilde konuşmaya başla. 2 – söylediklerin kulağı tırmalamasın ve mümkünse akıcı olsun 3-  Birkaç espri yap 4- Son olarak da kızı ustaca bir şekilde yönlendir. Ne derler bilirsiniz bir şeyi yaparken ne kadar basit gibi gösterebiliyorsanız o kadar iyi yapıyorsunuzdur.

Bu kıza yaklaşım tarzım çok sade ve netti. Sadece “Merhaba, nasılsın ?” diyerek konuşmayı başlattım. Sonrasında ise ilk söylediğimi anlamayışından yabancı olduğunu fark ettim ve İngilizce konuşarak anlaşmaya başladık. Kızımız bir yardım kuruluşunda temsilci olarak çalışıyor ve Türkiye’ye birkaç günlüğüne gelmiş. Annesi Arap, babası Amerikalıymış. Genel olarak konuştuğumuz şeyler Araplara benzemediği ve açık tenli olduğu, bildiğim birkaç kelime Arapçayı söylemem ve gülmemiz, Amerika ve Türkiye arasındaki kültür farkları ve bu konudaki birkaç komik anektor vb… Ayaküstü konuşmamız 5 dakikayı rahat bir şekilde doldurduktan sonra artık konuşmayı sonuca doğru yönlendirmem gerektiğini biliyordum. Bir şeyler içmeye davet ettim ancak o an elinde poşetler vardı ve bana nazikçe şuan kafasında hemen yapması gereken pek çok şey olduğunu ve kafasındaki tüm o çözüm bekleyen meselelerle bir yabancıyla oturmanın kendisi için zor olacağını söyledi. Ben de bugünün cumartesi olduğunu ve gecenin ilerleyen saatlerinde isterse İstanbul’un pek popüler yeri olan Beşiktaş’ta güzel mekanlar bildiğimi söyledim. Telefon numaralarımızı değişerek vedalaştık.

Birkaç saat sonra mesaj atıp “sen ne iş yapıyorsun anlamadım, yoksa gizli ajan mısın?” diyerek ona takılmaya başladım. “Evet öyle bir şey” dediğinde ise “tamam sen bu gece benim bodyguardım olacaksın o zaman” dedim. “Ciddi misin ben sadece onlara seni soymaları için yardım edebilirim çünkü hayatını kurtarabilmem için fazla uzun ve ağırsın” diyerek güldü. Ben de “merak etme bugün beni soymasına izin verebileceğim tek kişi sensin” dedim ve buluşmayı kopartmıştım.

Gece 1 de ortak bir noktada buluştuk ve onu arabayla alıp sahile çektim. Hava oldukça soğuktu ve muhabbet güzel gidiyordu. Ancak muhabbet ne kadar güzel olsa da dokunmaları arttırmadığım sürece aramızdaki şeyin bir arkadaşlık toplantısından öteye geçmeyeceğini biliyordum. Önce “Avm de elini sıktığımda çok yumuşaktı bir bakayım” diyerek ellerini tuttum ve parmaklarımı parmaklarının arasına geçirerek biraz oynadım. Sonrasında bununla konforlu hissettiğini görünce bayağı bir süre elini tutmaya devam ettim. Gene saçına dokundum ve en sonda ona sarıldım. Gece bu şekilde muhabbetlerle ilerledi ve artık bayağı kaynaşmış ve fizikselliğimiz ilerlemişti.

Ancak beni bu kızda oldukça şaşırtan bir şeyler vardı. Sıra dudağına ufacık bir öpücük kondurmaya geldiğinde o an içinde neler hissettiğini deli gibi merak etmeme neden olacak tepkiler vermeye başladı. Onu öpüp bıraktığımda gözleri kayıyor, yüzündeki ifadenin dünyanın en azgın kadınına mı yoksa duygu karmaşası yaşayıp ağlamak üzere olan bir kadına mı ait olduğu konusunda git gel yaşıyordum. Sonrasında iş ilerleyip hassas bölgelerine her dokunuşumda bu tepkileri daha da abartılı vermeye başladığını gördüm. Ve o an bu ufak dokunuşlardan, öpmelerden vs bu kadar aşırı şekilde etkilenmesinin nedeninin bakire olmasının ve daha önce bir erkekle böylesine yakınlaşmamış olduğuna emin oldum. Zaten aklımdaki şüpheyi gidermek için sorduğumda o da bakire olduğunu onayladı. Durum öyleydi ki bu kadına otobüste ya da yolda yürürken bir erkek yanlışlıkla temas etse birden inlemeye başlayacak gibi duruyordu. Çünkü her dokunuşumda gözleri ve çıkardığı sesler saniyesinde değişiyordu.

Neyse, artık saat gece 5 i geçmişti. Bazen onun gözlerine bakıp Türkçe olarak bazı cinsel olarak agresif şeyler söylüyordum. Tabi ki tek kelime anlamıyordu ama birden şaşırıp kahkaha atarak “şuan hiç de iyi bir şey söylemediğini biliyorum!” diyordu. Bakire olduğunu biliyordum ama gene de bir arabada tıkışıp kalmaktan daha büyük serbestîye ihtiyacım olduğunu hissediyordum. İkimizde dört duvar arasında olmamız gerektiği ihtiyacını hissettik ve kızın oteline doğru yola çıktık. Daha rahat sevişebilir ve en azından oral seks gibi şeyler yapabilirdik.

Bu kızda içine yaratık girmiş gibi gariplikler silsilesi bitmemişti tabi. Önce bana porno filmlerde gördüğüm gibi boğazına kadar sokmalı oral sekslerden birini yaşattı. Ben o an “madem seks yapamayacağız bari bunu iyi yap” kafasındaydım. Ama gariplik şu ki kız 5 saniye yaladıktan sonra ağzından çıkartıp inleyip çığlık atıyor sonra tekrar yalamaya devam ediyordu. Gerçekten ben seksten en çok zevk alan kızlarda bile böyle bir boyut görmemiştim. Ve o an geldiğinde hatunun meğerse sürprizi sona saklamış olduğunu anladım. Üzerime oturmak için hamle yaptı. Bakire olduğunu bildiğim için “emin misin ?” vs gibi şeyler sormaya başladım çünkü sonrasında pişman olan ve kafayı yiyen bir hatunla uğraşmak istemiyordum. Ve birkaç gitgelden sonra aslında bakire olmadığını çözmem zor olmamıştı. Hatun bana son saniyeye kadar yalan söylemişti.  Hayatımda seks sırasında hiç bu kadar bağıran ve kafayı yiyen biriyle karşılaşabileceğimi de sanmıyorum. Bir süre tepiştikten sonra artık içindeki o canavar tatmin olmuş şekilde yatakta yorgun uzanırken kafasını çevirip bana baktı ve sonunda ağzından gecenin tek sevgi sözcüğü dökülüverdi: “i love you”.

Daygame maceramda çok şey öğrendim ve anlatıldığında kulağa inanması güç gibi gelen bir çok şey yaşadım. Daygame sayesinde ünlü genç şarkıcıların annelerinden tutunda seks yaptıktan sonra ertesi gün sabah kalkıp işerken yoksunluğunu duyacağım kadar seksi kızlara, bir çok harika ilişkim oldu. Bunların hepsini de aslında kendini son çare olarak sahaya atan ve bulabildiği son şey olan daygame e sarılan aşırı utangaç bir çocuk olarak başladığım bu maceramda geçekleştirdim. Ve hala her sene öğrendiklerim ve uygulamalarım azımsanmayacak oranda değişime oluyor ve sürekli yeni şeyler öğreniyorum. Elbette ki bu mecrada paylaşım yapmama izin verildikçe ben de raporlarımı ve bu süreçte öğrendiğim şeyleri sizlere aktarmaya devam edeceğim. Yazımı işinize yarayacak genel bir tavsiyeyle bitireyim.

Genelde kadınlar konusunda steril kalmış ve sosyal olarak kabız erkekler pick up yada redpill gibi konuları keşfettiklerinde bunu kurtarıcı olarak görüp dört elle sarılırlar. Bu yaklaşım doğrudur da!  Ancak sadece burada okuduklarının ve beyinlerinde birden bire yanan onlarca ampulün bir anda onları değiştireceğini sanırlar. Ve bir çoğu kafalarındaki bildikleri önemli ancak pratikte onlara 5 kuruşluk değer oluşturmayan atıl bilgilerle yıllar geçirirler.  Oysa bir bilgiyi duymakla, bilmekle onu kullanıp içselleştirmek arasında muazzam bir irade gücü farkı vardır. Ben bu sitedeki “her bir yazıyı okudum artık olaya hakimim” diyemezsin, sen aslında hiçbir şey bilmiyorsun. Bu bilgileri henüz uygulayamadığın için aslında ne kadar cahil olduğunun farkına vardın. Ne zamanki bu bilgileri uygulamaya cesaret edersen o zaman yeni beceriler elde edecek ve eski işe yaramayan sosyal davranışlarından kurtulmaya başlayacaksın.

Saha Raporu – Instagram’da Mesaj Oyunu

Merhabalar, saha raporuna başlamadan önce sonuçta başarısız olduğumu belirteyim gerisini okuyup okumamak size kalmış. Şimdiden teşekkür ederim.

19 yaşındayım ve üniversiteye başlayana kadar kızlarla konuşamıyordum bile. Bir kız bana selam verdiğinde hatta gülümsediginde bile heyecanlanıp orayı terk ediyordum. Ki üniversiteye başlayana kadar markette kasiyer bayan olduğunda bile elim ayağım dolanırdı. Dışarıya tek başıma çıkmaya korkuyordum bu arada, yani o marketlere de hep ailemle gidiyordum. Bunları durumum hakkında bilgi vermek için söylüyorum.

1 yıldır hem bu siteyi okuyorum hem de youtube da bu konuyla ilgili bulduğum birkaç yabancı kanalı takip ediyorum. Ve utangaçlıgımı yenmede en etkili olan şey bir abimle dansa başlamamız oldu. Bir yıl içinde bir kıza yürümedim ama utangaçlığımı büyük ölçüde yendim. Kızlara normal bir insana nasıl davranıyorsam öyle davranmaya başladım ve dans bu konuda çok etkili oldu. Aynı şekilde artık dışarıya çıkmaktan çekinmemeye başladığımı da söyleyeyim, çünkü insanları takmamaya başladım. Ancak bir yılın sonunda hayatımda ilk kez bir kıza yürüdüm ve sonunda başarısız olsa da bana çok şey katan bir oyun çıkardığımı düşünüyorum. Başlarda kızın çerçevesine giriyordum ancak yine de işi sonradan toparladığımı düşünüyorum.

Kızı instagram da buldum ancak hiçbir ortak arkadaşımız yoktu, sadece kızın biosundaki lise Ankara’da idi ve şuan Antalya’da üniversite okuyordu. Ben de şu an Ankara’dayım. Son olarak başlamadan belirteyim,kızın profili gizliydi, 1000+ takipçisi vardı ama takip ettiklerinin sayısı çok daha düşüktü. Yani ilgi orospusu mu bilmiyorum, sizin takdiriniz. Kıza takip isteği yolladım, o da kabul edip beni takip etti. Ardından ilk gün bir şey yazmadım sadece o hikaye paylaşınca ona bakıyordum ve ben de onun da benimle ilgilenip ilgilenmediğinden emin olmak için hikaye paylaşıyordum. 3 hikayemin de hepsine paylaştıktan sonra 1 saat geçmeden baktı. Ben de 2. Günün akşamı bir kitap fotoğrafı ve kitapla ilgili bir yazı paylaştığını görünce mesaj attım. E : Erkek, K :Kız

E : geçen hafta bitirmiştim bunu 😀
O bölümü bulana kadar da canım çıktı, “beni dinlemekten yorulma, çünkü ben yorulmadım hiç” hoş.
K : Eveet öyle gerçekten 🙂
(Burada yazacak bir şey bulamadım ben de “muhabbet etmek için kendini kasma” diye düşünüp mesajını beğenip bıraktım. Hemen ardından da kız benim mesajımı beğendi)
E: Ahaha karşılıklı beğeni mi yapıyoruz mesajlara 😀
K: Hayır içimden geldi. Onun için yaptım 😀
(Kızın profiline girip en yukarıda duran fotoğrafını beğendim sonra da beklemeden yazdım)
E: Fotoğraflara yok yani 😀 geri alıyorum o zaman 😀
(Kız benim de son paylaştığım gönderiyi beğenir)
E: Tenkss, çok naziksiniz 😀
K: You’re welcome. Siz de öylesiniz efendim 😀
E: bir beyefendi olmak bunu gerektirir 😀 özellikle ingilizcen varsa ve edebiyat seviyorsan 😀
K: :D:D
(burada kız sadece gülücük atınca yazacak bir şey bulamayıp konuşmayı bırakmayı düşündüm ama hayatımda ilk defa bir kıza yürüyorum. Hem de daha önce tanımadığım birine. O yüzden şansımı denemek istedim.)
E: Like atınca kalp gönderiyordu normalde, gitmiş ama o inanamıyorum 🙁
K: Çok mu seviyordun ki
E: Haliyle ankara’da barzolar hep. çok yok öyle kalp atacağım kişi. Antalya’da birilerini bulursam yolluyorum 😀
K: Antalya’dan mı gittin Ankara’ya 😀
E:Yok 😀 çok alakasız bir yerden geldim hatta.
K: neresi 😀
(Kızda ilgi uyandırmak için direk cevap vermek istemedim.)
E: ama çocukluğum Antalya’da geçti, ondan seviyorum orayı. Hem kızları daha sıcakkanlı 😀
K: Ben de Ankara’dan geldim, ama Aydın doğumluyum 😀 İşte üniversiteyi kazanınca ailece taşındık buraya 🙂 bunları niye söylüyorum bilmiyorum ama senin nereden geldiğini merak ettim.
E: Evet, Ayşe hanım aydın doğumlu ve yarışmamıza ankara’dan katılıyor. Ailesiyle birlikte yaşıyor, öğrenci :D(Kızın adını değiştirdim.)
K: Ehliyeti yeni aldı ve arabası yok 😀
E: Ben onu da yapamadım daha 😀 şanslı say kendini 😀
K: Öyleyimdir 😀
E: neyse o zaman ben arabayı getireyim sen de gezdirirsin artık, depoyu sen dolduruyorsun yalnız 😀
K: Niye ben 😀
E: Centilmenlik de bir yere kadar canım 😀 Antalya’dan başlarız sahili takip ede ede İspanya’ya. Mis gibi.
K: Ya bu arada benim sevgilim var da sen öyle bir anda yazınca bir şey diyemedim. Sadece söylemek istedim.
(Burada doğru söylediğinden emin değilim, son fotoğraflarına şöyle bir göz attım sevgilisiyle fotoğrafı yoktu. Ben de shit test olarak gördüm bunu.)
E: Sana bir sır vereyim mi ?
K: 😀
E: Kimseye söylemek yok 😀
K: Dinliyorum 😀
(Kız bu son mesajı ben yazdıktan 3-4dk sonra attı. Ben de hemen cevap vermeyeyim diye o kadar bekliyordum. O sırada profilime girip en eski ve yenisi karışık fotoğraflarımın 3 ünü beğendi.)
E: Benim de var. Ama seninle konuştuğumu bilmiyor 😀
K: Evet o yüzden ayıp olmasın, seninle konuşmak güzeldi.
K: İyi geceler 🙂
(Burada da shit test e devam diye düşündüm ama kız ikonci olarak da iyi geceler diye mesaj atıp kestirince vazgeçtim.)
E: Nazik demişken bu kadar nazik olacağınızı da beklemiyordum. Romentik komedi sonu gibi oldu 😀 Ayıp olmasın o zaman, sana da
K: 🙂

Kız gülücük, kahkaha vb koyduğu için sürekli ben de kullandım. Son kısımdaki belirttiğim yer hariç mesajların hepsine anında cevap verdi, ben de öyle yaptım. Başlarda sırf muhabbeti ilerletmek adına çerçevemi koruyamamış olabilirim ancak yukarıda da dediğim gibi hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşadım ve başarısız da olsam bu bana çok büyük özgüven kattı. Ben iyi gittiğini düşünüyordum ama son anda kızın böyle tam ters yöne dönme sebebi profilimdeki dans videolarını izlediği için de olabilir. Çok yakın bir dans ve bunun üzerine benim kızlarla çok içli dışlı olduğumu(keşkeee 🙂 ) ve güvenilmez biri olduğumu düşünmüş de olabilir.

Herkese sevgiler.

Yazan : Anonim Anonim

Kadınlarla tanışma konusunda ayrıntılı bir sistemi, Çekici Erkek Kitabı Serisinde bulabilirsiniz.

Yılbaşı gecesi ve ilk s kapanışı

Haplanalı çok uzun bir süre olsa da hayatımda belli başlı şeyleri yerine oturtana kadar teorik bilgileri pratiğe geçirme fırsatım olmamıştı. Aylardır bir yandan kırmızı hapla ilgili okuyor, diğer yandan kitap okuyup spor yaparak fiziki ve mental olarak kendimi geliştiriyordum. Arada gelip geçen hatunlar farkına varıp bir şekilde hayatıma girmeye çalışıyor fakat gelişme sürecimi tamamlayana kadar pek siklemiyordum.

Bu yılbaşı gecesi bunları pratiğe dökme fırsatım oldu. Bir arkadaşımla beraber İstanbul’un bilinen bir klubüne takılmaya gittik. Ayrı ayrı kız tavlayacak, gerekirse ikili kızlara yürüyecektik. Başlarda farklı farklı kızlara yürüdük, bir kaç numara ile geceyi kapatmak üzereydik ki başka bir arkadaşım geldi. Kendisinin yanında sevgilisi ve zil zurna sarhoş sevgilisinin kız arkadaşı vardı (Bana göre HB 8.5 objektif olarak HB 7.5’dur). Kızla anında bi elektriklenme yaşayıp deli gibi bakışıyorduk zaten. Gece ilerledikçe kızla dans sırasında iyice kaynaştık, kırmızı haptan öğrendiğim şekilde alaycı bir tavırla espirili bir şekilde kızla muhabbet kurdum. Belli bir süre sonra kızla aramızdaki elektriklenme ilerledi, detaya girmeyeceğim.

Hatun her ne kadar zil zurna sarhoş olsa da shit test yapacağı tuttu. Ben tam sarhoş değil sadece çakırkeyiftim, öpüşürken hava almak istediğini söyledi ben de bi sigara içerim diye düşünerek dışarı çıkardım hatun kişiyi. Klasik ağlama seanslarına başladı, böyle şeyi çok tecrübe etmememe rağmen okuduklarımdan biliyordum. Zira daha öpüştüğüm 2. kız sayılır kendisi. Normalde sevgilisinin olduğundan, suçluluk ve pişmanlık duyduğundan yakındı. Bütün bunlara elbette hazırlıklıydım. Kızın gözlerinin içine bakarak kızı bir güzel dinledim sonrasında ise “annen veya köpeğin ölmediği sürece ağlamanı yasaklıyorum” diyip “şimdi gel bu gece boyunca erkek arkadaşın yok, ben varım o yüzden beni dinleyeceksin” diye içeri götürdüm. Gece boyu kızla takıldıktan sonra kızın evinde S kapanışıyla geceyi bitirip kız uyurken arkadaşım tarafından dropelandım.

Kız bana arkadaşım vasıtasıyla ulaştı bu akşam. Ben de o gece yaşananların tek gecelik bir olay olduğunu, fazla ciddiye almaması gerektiğini bir daha görüşmeyeceğimizi söyledim. Zira böyle bir kızdan kız arkadaşı malzemesi çıkmayacağını biliyorum. Body tarzı bir ilişki içinde fazla arkadaş çevreme yakın.

Bu gecenin tamamını neredeyse kırmızı hapa borçluyum. Zira eski ben olsaydı ne kızla sağlıklı ilişki kurabilir (eskiden yüksek derecede alkol ve sigara kullanıyordum), ne de vicdan azabından o gece kızla devam edebilirdim. Arkadaşlar mental ve fiziki olarak kendinizi geliştirmeniz bütün işin anahtarı. Gerisi çorap söküğü gibi geliyor.

Saha Raporu – Ayarsız ve yanlış next

Marthez şöyle bir soru – yorum yazmış :

Mahmut Abi sana bir sey danismak istiyorum.Hatunlara karsı tahamül seviyem cok düstü.Buraya ters dusen bir hareketlerini gordugum zaman direk nextliyorum.En az 3 tabak yapiyorum burda yazdigin gibi ama bolluk mentalitesinden mi kaynaklaniyor bu sorun bilemiyorum.Dun aksam basima bir olay geldi ve aklima direk bu dusunce geldi sana yazip bilgi almak istedim.Olayı özetlemem gerekir ise ; Dun instagramdan bir kiza acilis yaptim.3 5 dakika icerisinde samimi bir cevap verdi ve konusmamiz basladi.Kısa bir tanısma faslımız olduktan sonra lafı bulusmaya getirip , “Cuma işin yoksa aksam 8 gibi bir yerlerde bir seyler icelim” dedim.
Mesajlara 3 5 dakika araliginda cevap verirken bulusma teklifi mesajima tam 22 23 saat sonra cevap verdi.Bu sure zarfinda instagramda aktif olup hikaye falan attı kisaca siklemedi .Daha oncede yazdigin gibi “3 saatten fazla eline telefon almadiklari olmaz” lafını hatirladim ve gördügü halde cevap yazmadigi icin direk takipten cikardim.

Aradan 1 saat gecti baska bir is ile ugrasirken “Olabilir aslında :)” gibi bir cevap geldi.(iş işten gecmisti oysa çoktan silinmişti)

Tam 22 23 saat sonra. Cevap yazmadim tabiki.Sonra kendiside takipten cıkarmıs beni , benim cıkarttigimi daha sonra anladı sanırım.Velhasıl benim sorum : Bir mesaja bu kadar gec cevap vermek next sebebi midir ?(3 saat kurali geciyor ve hikaye atiyor birde instagramda kısaca gordugu halde yazmıyor)

Boş beleş yere mi nextliyorum acaba(?)diye dusunmeden edemedim.Ama burada ogrendigim seyler ile celişen hareketler yapiyorlar ve hic dusunmeden nextliyorum bende.Bazen dogru bildigim seyleri acaba yanlıs mı yapıyorum diye dusunuyorum.Nextledikten sonra diger tabaklara geciyorum.Yanlıs mı yapıyorum dogru mu yapıyorum yoksa hatunlar mi ayarsız anlayamadım.Bir falsom var ise aydinlatirsan memnun kalırım.

Saygılar.

Next, algoritma olarak çok açık olsa da nedense doğru kullanan çok az.Bir kadına 2 kere yürürsün / denersin ve sonra NEXTlersin. Bunu burada çok yazdık. Her ortamda geçerlidir. Kampüste bir kız mı gördün? Bana bakıyor mu, acaba kesiyor mu, kafasına 40 derece eğip dilini damağına koyup 2 saniye 33 salise baktı Mahmut Abi acaba çocuklarımın anası mı olmak istiyor demeyeceksin. Bunu sana hiçbir hap söyleyemez. Yürüyeceksin. İlk konuşmanda soğuk mu? Bir iki gün sonra yine yürüyeceksin. Sonra da next. Tinder ya da instagramdasın ve buluşma teklif ettin. Bir nedenle kabul etmedi mi? 2 – 3 gün sonra bir daha teklif edersin (ilki hiç olmamış gibi) sonra next.

Ota boka next acemiliktir ama daha önemlisi kadınlarla başarısız erkeklerin, beleşten bir şey başarıyormuş hazzı yaşamak için kullanıp durduğu bir tekniktir. Seninkisi muhtemelen acemilik ama ince zekanızı kullanıp kuralları duruma göre ayarlamanz lazım.

Next zaman kaybetmemek için yapılır kızı cezalandırmak ve kendini tatmin etmek için değil. Daha yeni mesajla yürüdüğün kadının cesur çıkış yaptığın noktalarda saatlerce cevap vermemesi normaldir. Şimdi şurayı kafanıza yazın :

Kız bunu bilinçli yapmıyor ya da saygısızlığından yapmıyor. Biraz kırmızı hap teorisi düşünürseniz bu çok etkili bir shit test. Sen, instagramdan zıp çıkan ve daha 90%lık oğlan çocuğu sürüsünden misin, yoksa erkek adam mısın belli olmayan sen, bu tür bir cevapsızlık stresine dayanamayacak zayıf bir erkek misin yoksa gerçek bir erkek misin test ediyor. Çok etkili bir testtir.Çoğu erkek geçemez ve bu erkeklerin böyle basitçe elenmesi de kızın yararınadır:

  • Mavi haplı erkek dayanamayarak kesin “cevabın ne” yazıp kendini ele verir.
  • Düşük rütbeli abazan mavi haplı daha kötüsü “neden cevap yazmıyorsun” diye ağlayıp rezil olarak kendini belli eder.
  • Kırmızı hap okumuş ama duygusal gücü mavi hap seviyesinde olan erkek ise senin yaptığını yapar sonra da marifetmiş gibi şunu der :

Cevap yazmadim tabiki.

Aferin, iyi bok yemişsin. Bunu kırmızı hapın bir parçası sanıp övünerek yazacak çok arkadaş var bu siteyi okuyan. Oysa bana dediğin “ben acemiyim, belki oğlan çocuğuyum ve hatta duygusal olarak zayıfım tabii ki”. Kıza dediğin de bu.

Bir mesaja bu kadar gec cevap vermek next sebebi midir ?

Ben 3 gün ya da 1 hafta sonra döneni de gördüm. Ve bunlardan gayet iş çıkar. Neden nextleyesin ki? Bir kere yukarıdaki gibi NEXTi doğru uygulamıyorsun.

İkincisi, kırmızı haplı isen mesajdan sonra kız kendini hatırlatana kadar yatırımın sıfır olacağından next pratik değil. Neden kırmızı haplı isen dedim zira sen henüz pişmediğinden kızı zahmet edip silecek kadar düşünmüşsün. Belki defalarca girip mesaj gelmiş mi diye baktın. Bu durumda next pratik ama kafa yanlış. Kırmızı haplı olsam sıfır zaman ve enerji harcıyorum neden köşede durmasın. Sonra aklıma gelirse bir daha dener ve silerim dersin. Ben olsam aylarca tutmam ama bunun nedeni takipçi avcısı hatunların takipçi sayısını şişirmemek.

Yine pratik zekasını çöpe atmış ve pratik yerine mor öfke / duygusal yaklaşan biri çıkıp “ben kızın önceliği değilsem nextlerim 23 saat sonra yazmış ama bir numara ben olmalıyım” diye abuklayıp asabımı bozacak diye yazayım. Instagramdan zıp çıkmışsın ve daha buluşmamışsınız bile nasıl 1 numara olacaksın kafasız (sana demiyorum bunu yazacak kalasa diyorum).

Neyse olayda dersini kendin almışsın. Kız geri olumlu dönmüş ama sen acemiliğinden ya da öfkeli zayıflığından kızı silmişsin. Böyle nextleyerek hata yapıyorsun. Hele de tabakları sanal çevirip fiziksele geçmede takılan biri isen. Ama aslında tabaklarla beraber olanbiri isen de yapma zira kız HB seviyesinde ne kadar yukarda ise bu oğlan çocuğu ile erkek adamı ayırma taktiğini o kadar uzun süreli kullanır.