Selamlar Dostlarım ben, Mr. Deer. Bu sefer konumuz Bakire kız miti. Konuyu Kırmızı Hap yazarı Karanlık Ruya ile birlikte ela alıyoruz. Erkeklerin neden evlilik için ilk kriteri bakireliktir? Bu strateji doğru mudur? Bir kadının geçmişi uzun dönemli ilişkide ne kadar önemdir? Geçmişini nasıl öğrenebiliriz, evelenmeyi düşündüğümüz bir kadında nelere dikkat etmeliyiz; Sorularını ve daha fazlasını aşağıdaki podcast de inceliyoruz. İyi Seyirler!
Tag: Evlilik
Aldatan eş boşanmaktan vazgeçti
Bir arkadaş redditteki şu soruya dikkatimi çekti ve bu durumda ne yapılmalı diye sordu:
Karım (25) bir yıldan uzun süre beni (26) aldattı, bana yalan söyledi ve beni manipüle ederek depresyona soktu. Beni aldattığı ortaya çıkınca onu terk ettim ve ebeveynlerimin evine taşındım. Zaman içinde başka adamlarla da aldattığını ve birçok dating profili olduğunu öğrendim. Ayrıca ayrılmamızdan bir hafta önce ona duygularını açan bir ortak tanıdığımızla da ayrılır ayrılmaz vuruşmuş. 4 ay, bir sürü psikolojik terapi (aldatma açığa çıkmadan önce de gidiyordum), arkadaş ve aile desteğinden sonra, olayı tamamen atlattım ve geride bıraktım. Ne yazık ki ayrıldığımız dönemde boşanmaya maddi gücümüz yoktu ve bu nedenle boşanma süreci yeni başladı.
Biriyle tanıştım ve sırılsıklam aşık oldum. O da bana aşık. Bir ilişki aramıyordum ama ilişki gökten başıma düştü ve oldukça doğru bir ilişki gibi hissettim. İlişkimiz harika gidiyor, daha önce hiç olmadığım kadar mutluyum. Fakat yakında eski karım olacak şahıs ilişkiyi öğrendi ve boşanmadan 180 derece çark etti. Erkek arkadaşından ayrıldı, boşanmak istemiyor. Yeniden beraber olmak ve evlilik terapisine gitmek istiyor. Beni ne kadar çok sevdiğinden ve bizim birbirimize yazılmış olduğumuzdan bahsediyor. Hem bana hem de aileme eredeyse taciz seviyesinde sürekli mesaj atıyor. Onu herkes engelledi ama ben konuşarak ona bu işin bittiğini anlatmaya çalıştım.
“Evet yeniden beraber” olalım hariç bir cevabı kabul etmiyor. Onu sevmiyorum ve onu tanıyorum. Onun neler yapabileceğini ve dikkat çekmek için kendisine zarar verebileceğini biliyorum ama bunun benim derdim olmadığını hissediyorum. Bu durumu nasıl yönetmeliyim ve boşanma tamamlanana kadar onu hayatımdan nasıl uzak tutabilirim? Eğer kendisine zarar vermekle tehdit ederse ne yapmalıyım? Opsiyonlarım nedir? Yardıma ihtiyacım var.
Çocuk yok, abiyi Allah kurtarmış zira kadın “deli kadın” tipinde. Konuştuğum adamların birçoğunun başında olan bir kadın tipi olduğu için yabancı gelmedi. Psikolog değilim ama bu tip kadınlara psikoloğa gitseler borderline personality disorder teşhisi konulacağına para koyabilirim.
Bu tür durumlarda bana, başkasına vs. ne yapacağım diye sorulmaz. Bu işi boşanma avukatı ile konuşmalı. İlk yapılması gereken orada en iyi cevap olarak seçilen tavsiyedeki gibi avukatla konuşup uzaklaştırma, aramama vs. artık ne karar çıkarabiliyorsa çıkartması lazım. Çoğu erkek farkında değil ama kadınlara karşı da uzaklaştırma kararı çıkartılabilir.
Şu aşamada eski karısı ile sadece avukat aracılığı ile konuşmalı. Avukatın onayı olmadan yakında eski karısı olacak şahsa tek kelime etmemeli ya da mesaj atmamalı.
Bu tip kadınların en çok başvurduğu yöntem, “şuradayım kendimi intihar ediyorum, bir kutu hap içtim / bileklerimi kestim, vs.” diyerek arayıp erkeği kendisini kurtarmaya çağırması. ASLA. Bu durumda erkek polisi aramalı ve kadını polis kontrol etmeli. Erkek asla bulaşmamalı. Bu kadınlar genellikle kendilerine zarar vermezler ama eğer oraya giderseniz üzerinize atlayıp sonra siz ona saldırdınız diye sizi polise şikayet edebilirler.
Söylememe gerek var mı bilmem ama ne kadar sinirlenirse sinirlensin asla “kendini öldür bana ne?” ya da “geber sen de kurtul ben de” gibi şeyler söylememeli. (Neden? Zira suç olabilir.)
Hatun bu adamı manipüle ederek oynamay alışmış. Kendime zarar veririm tehditi de bir manipülasyon.
Uzaklaştırma gibi bir karar çıkmasa bile bu tip kadınlarla yapılabilecek bir başka hata da bir mekanda yalnız kalmak. Kadın konuşalım diye kapısına dayanınca içeri alan ve içeride kadının saldırısına uğrayan ve üstüne saldırıdan polise verilen adamlar biliyorum. Kapıya dayanırsa kapı açılmaz ve gitmesi söylenir. Eğer ısrar ederse polis çağıracağını söyler ve polis çağırır. Bu aşamada avukat eşliği hariç bu kadınla buluşmaması lazım.
Karımı sevmiyorum ve genç bir sevgilim var
Övünüyor gibi görünmeden övünmeye çalışan bir enkazdan daha kötüsü yok herhalde:
6 yıllık karıma bir zamanlar aşıktım. Hayallerimin kadınıydı. Ama evlendikten sonra çok değişti. Çok ciddi biri oldu. Para konusunu çok takmaya başladı. Harcamaları hesaplayıp durmaya, Excel dosyaları tutmaya, emeklilik fonu gibi sıkıcı muhabbetlere başladı.
Artık sürekli mutsuz ve stresli biri. Çok az para kazandığım, hırslı biri olmadığım ve para konusunu ciddiye almadığım iddiasıyla dırdır edip duruyor. Beni en yakın arkadaşının küçük bir işyerine sahip olan ve milyoner kocası ile karşılaştırıp duruyor. Ben ona yeterli değilim, yeterince komplike değilim, vs.
Arkadaşları çocuk yapmaya başladı. Ben de çocuk istiyorum ama çocuk yapacak kadar birikimimiz olmadığını söylüyor.
Yatak odamız ölü. Porno izlemekten bıktım. Bu beni mahvediyor ve kendime güvenimi zedeliyor.
Birkaç ay önce arkadaşlarımla dışarı çıktık ve bir kız benimle muhabbet etmeye başladı. Numarasını aldım ve mesajlaşmaya başladık. Sonra buluştuk. Bir kadının bana ilgi duyması ve arzu edilebilir biri olduğumu göstermesi çok hoşuma gitmişti. Bu kızla seks yaptık.
Bu olaydan sonra arkadaşlarımla dışarı çıkmaya devam ettim ve kadınlar konusundaki başarıma şaşırdım. Son birkaç ayda birçok kızla beraber oldum. Karımı artık sevmiyorum. Artık arzu edilir ve saygı duyulan biri olmanın ne demek olduğunu biliyorum. Eski evli hayatıma dönmek istemiyorum. Karım bir şeyler döndüğünün farkında ve benim tek yapabildiğim ondan kaçmak. Bu yaptığımdan suçluluk bile duymuyorum. Bu durumdan nasıl kurtulurum?
Çoğu erkek tek bir kız bile bulamıyor. Bende ise 4 – 5 tane tabak var. Dışarı adımımı attığımda, karımın beni inandırdığı kaybeden olmadığımı anladım. Diğer kadınlar üstüme atlıyorlar.
Şu an 19 yaşında bir kızla çıkıyorum. Haftada 2 kere onun yurt odasına gidiyorum!
Yıllar önce Married Red Pill redditinde “I am Steve McQueen” rumuzlu biri vardı. Onun durumu da buna çok benziyordu. Karısıyla mutlu değildi ve onu terk etti. Kimse onu yargılayamaz. Sonuçta genel geçer tavsiye de bu : eğer mutsuzsan boşan.
Problem şu ki, boşandıktan 6 hafta sonra bir ilişki buldu ve ilişkinin 3. ayında yeni kız arkadaşı, eski karısı ile aynı davranışları sergilemeye başladı! Ben buna “teneke kutuyu yol boyu tekmeleyerek yürütmek” diyorum.
Bu arkadaşın hayatı ile ilgili tonlarca problemi var ve eminim ki şu yazdıkları buzdağının görünür yüzünden de küçük bir kısmı.
Böyle bir adam, karısı dırdıra ve seksiz yatak odasına başlar başlamaz, bir de dışarıda kendisine bakan hatunlar varsa, hemen gemiden diğerine atlar ve şu anki tüm problemleri, 6 ay sonra yeni gemide de görülmeye başlar.
Böyle bir durumdaysanız, ne yapacaksanız yapın ama kendinize bakıp kendinizi eleştirmeniz de gerekiyor. Bu eleştiriyi yapmak zorundasınız. Kendinizi bu sıkıntılı duruma sokmak için siz ne yaptınız düşünüp ortaya çıkarmalısınız ki o hataları bir daha yapmayın.
Onay Arama (*)
Onay arama (validation seeking) gerçekten büyük karın ağrısı. Bunun kadınlara has bir özellik olduğunu söylemek isterdim ama gün geçtikçe artan sayıda erkek de bunu yapıyor.
Bir kadının aşık olduğu ve üst seviyede bir erkekten onay alması mükemmel bir şey, kimse bunun sağlıksız olduğunu düşünmüyor. Ama bir erkeğin başka bir kadının kollarında onay ihtiyacına çözüm araması, genellikle sağlıksız bir şey olarak görülür.
19 yaşında bir üniversiteli kızın onay kaynağınız olduğunu, böyle bir yetişkin erkek olduğunuzu düşünün. Bu gerçekten erkeğin kendine koyabileceği çok çok düşük bir hedef.
19 yaşındaki bir üniversiteli, sadece eğlenmek ve ders çalışmak ister. Sizin varoluşsal korkularınızın boşluğunu doldurmakla ilgilenmezler. Ve sizin içinizdeki boşluğu başkası ile doldurmaya çalışmanız, o başkasının uzun vadede sizden topuk topuk kaçmasını sağlamak için iyi bir strateji.
Bahse girerim bu bahsettiği 4 – 5 kadın, onun kim olduğunu bilmiyor. AMA karısı onun kim olduğunu biliyor ve seksiz yatak odasının ve kadının finansal durumlarından başka bir şey konuşmadığı 6 yıllık aşksız evliliğin muhtemelen bir nedeni var.
Aslına bakarsanız muhtemelen bu adamın onay ihtiyacı eskiden karısı tarafından karşılanıyordu ve karısı kendi ihtiyaçlarının karşılanmasını talep etmeye başlayınca adamın ipler koptu.
Bunu kafaya takması gerektiğini söylemiyorum. Bu durumda doğru hareket nedir diye dikte etmeye kimsenin hakkı yok. Ama bu adamın ne yapması gerektiğinin çerçevesini kurup bunun üzerinde çalışmaya başlama konusunda tek kelime etmemesi, bana karısının da zamanında bugünkü 19luk kız gibi onay ihtiyacını karşılamaya yaradığına işaret ediyor.
Karısı o onayı vermeyi bırakır bırakmaz, adam onayı dışarda aramaya başladı. Ve bütün bu süreç boyunca da asıl problem ile uğraşmıyor: Hayatını üstüne inşaa edebileceği güçlü bir kişiliği ve çerçevesi yok. Ve ne yaparsa yapsın bu soruna eğilmediği sürece, kısa süre sonra her şey yeniden elinde patlayacak, size garanti ederim.
Tamam, birçok erkek hata yapabilir. Mesela bazı askerler cepheden geldiklerinde, kaygı atakları geçirirler. Karıları buna şahit olur ve adama olan saygı ve ilgilerini otomatikman kaybederler. Bu yıllar içinde düzelir ama kadının saygısızlığı orada kalır.
İnsanlar sizin ne olduğunuza dair bir fikre sahiptir ve bunu değiştirmek de zordur. Beraber olduğunuz kadın sizi bir kez kaybeden olarak yaftalarsa, ne yaparsanız yapın öyle olduğunuzu düşünebilir. Gyme başlayın, daha çekici olun, daha az itici olun, çerçeve edinin, vs. Yine işe yaramayabilir.
Ama birçok erkek için bu onay ihtiyacı konusunu halletmek gereklidir. Bu konuda çoğu zaman “yakala – bırak” deriz. Dışarı çıkın, başka kızlarla flört edin ve sizinle ilgili kafasında belli bir imaj olmayan kadınları etkileyebiliyor musunuz görün deriz. Burada amaç, evliliğiniz dışındaki dünyadan sizin hakkınızda bir ikinci görüş almaktır.
Ben harika biriyim demek harika biri olmak ya da öyle hissetmek için yeterli değil. Zira insanlar sürekli olarak kendilerine yalan söylerler. Ama siz dışarı çıkıp insanlarla etkileşiyor ve ilgi görüyorsanız, orada sizin harkülade benliğinize somut bir delil vardır. İlişki içindeki problemleriniz, sizin problemleriniz olmaya bilir.
AMA bunun yolun sonunda yapılan bir şey olduğunu unutmayın. Siz kendi halletmeniz gereken problemlerle tek tek uğraşıp onları çözdüğünüzden emin olduğunuz zaman yapılacak bir şey. O zaman ancak bu ikinci görüşe ihtiyacınız var.
Tavsiye
Benim bu adama vereceğim tavsiye tamamen şu anki durumunun ne olduğuna bağlı. Dikkat ettiyseniz kendisi ile ilgili hiçbir şey söylemiyor. Kendi eksiklerinden, kendisi ile ilgili çalışıp geliştirmek istediği şeylerden kesinlikle bahsetmiyor. Tek söylediği : karım beni sevmiyor, birçok kadınla yatıyorum, ve bunun için takdir ve sırtımın sıvazlanmasını bekliyorum.
Şahsen ben bir erkeğin gelip, internetteki bir yabancıdan bu şekilde onay aramasına dayanamıyorum. Bu sadece süper itici bir şey. Bunu biriyle yüz yüze konuştuğunu düşünün. Daha beter!
Burada tahminler yürütüp tavsiye vereceğim. Karısının para ile ilgili kaygılarından ve onun yeterince kazandığını düşünmediğinden fazlaca bahsediyor. Bu durumda ya bu adam kendi potansiyelini gerçekleştiremeyen bir erkek ya da bir miktar materyalistka bir kadınla evli.
Materyalistka Practical Female Psychology kitabından bir kavram. Bu tür kadınlar aşklarını alabilecekleri materyalist şeyler üzerine kurarlar. Pahalı çantalar, lüks tüketim ürünleri, milyonerle evli yakın arkadaş, vs. Bu nedenle bu adamın kendisine gold digger bir kadın seçip evlendiğini varsaymak pek yanlış olmayabilir. Hatun güzel ve erkeğin onay ihtiyacını karşılayan bir kadın olunca adam belki de bu karakter özelliğini es geçti.
Durum buysa problem şu : gold digger hatunlar altın isterler. Eğer altın ve onay alamazsa, eşim diye başlayıp sonra sürekli dırdır eden, (seks yapmadığınız) bir oda arkadaşı ile kala kalırsınız.
Eğer durum buysa bu kadını terk etmek mantıklı. Görünen o ki henüz çocukları yok, evlilik tamamen işlevsiz ve hatunun kafasında adamla ilgili düzeltmesi neredeyse imkansız bir kötü imaj var. Adam bu imaj üzerinde çalışsa bile hatun muhtemelen bu çabayı görmeyecek, umursamayacak ve takdir etmeyecek.
Ama yine de bu adamın biraz zamana ihtiyacı var. Derin bir nefes alıp 12 ay boyunca kendi üzerinde çalışması ve bu kadını kendisine kök söktüren partner olarak tutması lazım. Zira eğer kendisine dayanamayan ve hakkında berbat bir imajı olan bu hatuna çekici görünebilirse, herkese çekici görünebilir. Ve bu çalışmadan sonra evliliği bitirdiğinde, bir sonraki kadını 3 ayda eski karısına dönmeyecektir.
Teneke kutuyu yol boyu tekmeleme.
Bize ne?
Kendi kontrol edebileceğiniz şeyleri bilmeniz gerekiyor. Bu hikayede adam karısının ne hissettiğini, ne istediğini, taleplerini ve yatakta ne yapabileceğini kontrol edemiyor. Bunların hiç biri sizin kontrolünüzde değil. Sizin kontrolünüzde olan tek şey, bu durumda ne yapabileceğiniz ve bu yapabileceklerinizi ciddiye alıp yapıp yapmayacağınız.
Zira şunu kabul etmek gerek: Bazı insanlar gerçekten korkunçlar ve bu nedenle dırdır ederler, bağırır çağırırlar ya da hayatı zehir ederler. Ama bazı insanlar da bu tür şeyler yaparlar zira siz gerçekten çöp birisinizdir ve sizin ayağa kalkıp potansiyelinizi gerçekleştirmek için çalışmanızı istiyorlarıdır.
Married Red Pill’de bizim “3 İşlevsiz Kaptan” dediğimiz harika bir kavram var. TMRP reddite gelenler bu 3 arketipten biridirler :
1 – Eskiden erkek adam iken zaman içinde düşe düşe eski halinden eser kalmamış ve kontrolü dırdır ede ede eline almış bir kaptan yardımcısına sahip erkek
2 – Sürekli şikayet eden, kaptanın kararlarına güvenmeyen bir ikinci kaptana sahip erkek
3 – Aslında hiçbir zaman bir kaptan istememiş, elinin altında zorbalık yapacağı bir erkek olsun istemiş bir ikinci kaptana sahip erkek
Bu adam hangi kategoriye düşüyor bilmiyorum. Kendisinin de bildiğini sanmam. Ama siz kendiniz bu arketiplerden hangisine düşüyorsunuz bilmelisiniz.
Kadını suçlamak yerine kendi hatalarınıza odaklanın. Onun kapısının önünü süpürmeye başlamadan, kendi kapınızın önünü süpürün. Suç kadındaysa tamam ama önce kendi olabilecek hatalarınızla uğraşın.
Alternatif
Öncelikle : hayallerimin kadını diye bir şey yok. Bu adam bu kızı kaideye koymuş ve kadın da sonra gayet seve seve o kaideden inmiş.
Kadının parasal konularda dırdırına bakacak olursak şunu söyleyebiliriz ki bu adam evlenmeden önce evin parasal liderliğini nasıl yapacağını planlamamış. Planlamalıydı. Ne iş yapıyorlar bilmiyorum ama adamın karısını rahatlatacak bir finansal planı yokmuş gibi görünmesi şunu söylüyor : Ya gerçekten böyle bir planı yok ya da bu konuda kendisine güvenmeyen bir kızı seçip karısı yapmış.
Daha başından evin parasal olarak kaptanlığını eline alıp kadına “ben bu işi böyle yönteceğim” diyerek sınırları belirlemeliydi. Daha başından “ben böyle yöneteceğim” diyerek kadının bunu kabul etmek ile evlilikten vazgeçmek seçimini yapmasını sağlamalıydı.
İkinci olarak da bir kez karının seni erkek olarak istemediği duruma düştüğünde, git dışarı flört et, ne yapman gerekiyorsa yap. Ama bu konuda karından kaçma. Çoğu çiftin nefret ettiği şey aldatmadan çok yalandır. Ve şu an yalan söylüyor olması, getisi götürüsünden çok daha az bir aksiyon.
Zira karısı bir kez bu aldatmanın farkına vardığında, adamı boşarken mahkemede mahvetmesi için gerekli tüm motivasyona sahip olacak. Eğer boşanma tecavüzü ne kadar kötüleşebilir görmek isterseniz, kadının intikam ateşi ile yandığı durumu bekleyin! Ve kocasının başlangıçtaki erkek adamdan kaybeden değersiz bir erkeğe dönüşümünü seyredip, sonra bu düşük rütbeli adamın ancak yüksek değerli bir erkek yaptığında affedilebilecek harem gibi oyunlar oynadığını öğrenmek, kadını vahşi bir kinle dolduracaktır.
Eğer boşanmak pahalı diye, çocuklar daha mezun olmadı diye, vs … evli kalmaya devam edecekseniz ama evliliği de cinsel olarak böyle dışarı açacaksanız, yediğiniz haltları saklayıp bunu yaptığınız için özür dilemeyin. Bunu hatunun suratına çarpmayın ama hatundan kaçmayın.
Eğer bir karar veriyorsanız, o kararın sorumluluğunu alın. Yoksa hayat boyu sonuçları ile yaşamanız gereken başka tercihler yapmak zorunda kalabilirsiniz. Eğer bu adam bnu bile yapamıyorsa, evlilik biterken yapması gereken daha ağır tercihlerin altında ezilip mahvolur.
Kaynak: Doesn’t need his wife, he’s sleeping with 19 year olds! Relationship Breakdown
(*) – Onay aramak, kişinin özdeğerini karşı cinsten nitelikli bir bireyin veya bireylerin kendisine duygusal ve fiziksel yakınlık duymasından alması, eğer bu yoksa kendisini değersiz hissetmek demek. Bu mesela kadınlarla başarılı birçok erkeğin de sorunudur. Bazı adamlar eğer sürekli kadınlarla birlikte olmazlarsa kendilerini çok değersiz hissederler.
Burada onay dediğimiz, “lütfen bana ilgi göster ve ben değerliyim diye onayla” anlamında.
Buluşma Lojistiği
Ekşi Sözlük’te bambimbom rumuzlu yazar erkekadam sitesi ile girdiği entaride şunu yazmış:
değinilen diğer bir ana konu da sen hak edilecek bir olmalısın. diyor ki sen uğraşma kadınlar için. çalış ve kendisi için uğraşılacak bir erkek ol. hatta şöyle bir cümle kalmış aklımda sen kadınla sevgili olma derdinde değilsin. kadın uğraşsın, sen de bu kadın uğraşıyor bakalım ne olacak. buna benzer bir ifade.sanırım en katılmadığım öğüt buydu. tek olayı ilişki olan bir kadın belki bu zahmete paşamız için katlanır ama kendi hayatı olan bir kadının bu topa gireceğini hiç sanmıyorum. tam tersini savunmuyorum. kadının peşinden koş değil demek istediğim. sadece insan ilişkileri karşılıklı.
Yazar kadın olabilir ama erkekler de bu olayı bu şekilde anlıyorlar. Sanırım Nasıl Kız Arkadaş Bulabilirim? yazısı gibi yazılardan bahsediyor.
kadın uğraşsın, sen de bu kadın uğraşıyor bakalım ne olacak. buna benzer bir ifade
Bakın bir öğüdü parça parça almayın, tamamen yanlış anlarsınız. Bırakın ilişki isteği ve bunun için çaba kadından gelsin demek, siz bir şey yapmayın demek değildir. Bunu böyle anlayanlar var. “Ben ERKEKİM, kadın ilişki için uğraşacak ben de ayaklarım masada duvardaki dart tahtasına dart atacağım” diye havaya girenler var.
Erkek olarak sizin işiniz çok. Sizin işiniz, kadınların “aşk hikayesi” olarak gördükleri ve kendiğinden geliştiğini sandıkları sürecin planlamasını ve lojistiğini ayarlamak. Daha somut bir şekilde siz sürekli buluşmaları ayarlıyorsunuz, o buluşmaların eğlenceli ve romantik geçmesi için alt yapıyı sağlıyorsunuz ve o buluşmaların fiziksele gitmesi için gerekli yönlendirmeleri yapıyorsunuz. Ve burası önemli, bunu sadece ilişki öncesinde değil ilişki süresince de yapıyorsunuz. Bunun yükü ve sorumluluğu size ait. İlişkinin rutine gitmemesi için sıklıkla yapmanız gereken başbaşa ve rutin dışı şeyleri ayarlamak sizin işiniz.
Maskülen ile feminenin iş bölümüdür bu. Siz erkek olarak olayı hem hikaye (beraber geçirdiğiniz zamanın / tarihçeniz), hem fiziksel olarak ileri taşıyan güçsünüz. İlk yürümeden, ilk buluşmanın ayarlanmasına, oradan ilk öpüşmeden ilk sekse tüm süreci siz ileri götüreceksiniz. Ondan sonraki buluşmalar, ilişkinin içerisinde ilişkinin “eve geldik, koltukta TV izledik, seks yaptık ve sonra zıbardık yattık” rutinine düşmemesi için yapılacak şeyler sizin işiniz. Maskülen budur, bariyerleri aşmak, kaleleri fethetmek, o kalenin savunmasını inşaa etmek, hikayeyi yönetmek, gemiye kaptanlık etmek, vs …
Siz bir kere bunların iş olduğunu ve bunun erkek olanın sorumluluğu olduğunu anlarsanız, feminenin işini kadına bırakırsınız. Bağ kurmak, bağlanmak, ilişkiye evrilmek ve hatta ordan evlilik ve çocuk tamamen kadının, feminen olanın işi. Şimdi bu işi kadına bırakın diyoruz ve yukarıdaki maskülen sorumluluğu bilmeyen kişiler bunu “siz bir şey yapmayın o uğraşsın” diye anlıyorlar.
sadece insan ilişkileri karşılıklı.
Evet, bence de. Ama iş bölümü var. İlişkiyi itelemek feminenin işi. İlişkinin oluşacağı ortamları (=buluşma) yaratmak ve ilişkinin en önemli tutkallarından biri olan seksi itelemek de maskülenin işi.
AMA bu demektir ki, filmlerde gördüğünüzün aksine, başlangıçta ilk aramaları siz yapsanız da, 50 – 50% aramayacaksınız. Aramaların çoğunu kızın başlatmasına izin vereceksiniz. Siz aramalardan buluşma çıkaracaksınız. Kadınların, “erkek peşimden koşmalı” ya da popüler kültürün “erkek kadının peşinde koşar” laflarını boş vereceksiniz. Kadınlar hayatları boyunca bir kadınla birlikte olmadığından, neye duygusal tepki verdiklerini pek anlayamazlar. Zaten ne demiştik, kadınlardan ilişki tavsiyesi almayacaksınız.
Buluşma Lojistiği
“Bir buluşmanın ya da buluşmaların başarılı bir şekilde sonuçlanmasının 60-70%i lojistiğin başarılı bir şekilde ayarlanmasıdır.”
Bu ay yaptığım görüşmelerin çoğunda arayanlarla buluşmalarını değerlendirdik ve en çok dile getirdiğim şey bu oldu. Bu konuda daha ayrıntılı yazacağım ama sanırım çoğunuz buluşmalara laylaylom gidiyor.
Ne bu buluşmanın yeri – günü – saati tam planlanıyor, ne buluşmada iki çift laf etmekten öpüşmeye nasıl gidileceğine dikkat ediliyor ne de öpüştükten sonra başbaşa kalınacak yer ayarlanıyor. Kıza “yarın buluşalım” deyip sonra gideceği yeri ayarlamadığı için kızın dediği yere giden var (dominant olmaya aykırı ve eksi hanenize kocaman harflerle yazılacak bir hareket), kızın buluşmaya – genelde 2. veya 3. buluşma oluyor bu – kendisi ile yatmaya geldiğini fark edemeyen var (en az 4 tane arkadaşı bu bariz gerçeğe uyandırdığımda “tabii ya, şunu şunu da yapmıştı nasıl göremedim?” tepkisi aldım), öpüştükten sonra kıza “hadi başbaşa kalabileceğimiz bir yere gidelim” demek yerine kızı evine bırakan var, eve götürdüğünde evde prezervatifi olmadığı için mavi topları eline alan var, var da var.
Bir kadın için buluşma iyi ise “her şey kendiliğinden” olur. Oysa erkek için öyle değil. Sizin için o buluşma öncesi kendinize yaptığınız yatırımı geçtim, buluşmanın ayarlanmasından gece olimpiyatlarında altın madalyaya kadar geçen süreci yönetmeniz ve sonraki buluşmaları da ayarlamanız gerekiyor.
Uzun süreli ilişkideyseniz veya evliyseniz de salamazsınız. “Nasıl olsa evin borcu var daha bir yere gitmez bu” diye hatuna 40 yıllık anacağızınızmış gibi davranamazsınız. Rutini sürekli kırmak ve evli olsanız bile ara ara sanki dün tanışmışsınız gibi buluşmalar ayarlamanız gerekiyor.
Bırakın ilişkiyi, bağlanmayı, seni seviyorumları, seni özlüyorumları o halletsin. Ama sizin bunların içinde meydana geldiği hikayeyi yazıp yönetmeniz gerekiyor.
Reis’in yıllar önce askerlik için söylediği bir lafı biraz değiştirerek tekrarlayacağım:
“Silkelenin kendinize gelin, erkeklik yan gelip yatma yeri değildir.”
İyi koca olmak
Yin dün paylaştı, ekşi sözlükte bir suser Boşanmak başlığında şu aşağıdaki entariyi paylaşmış. Suser kendisini iyi koca sandığından evliliğinin neden berbat bir halde olduğunu anlayamıyor ve sorumluluk alamayan her erkek gibi suçu çevresinde ve karşısındakinde arıyor.
Eleman ayrıntısız yazmış o nedenle bir miktar tahmin yapıyorum ama yazısını yorumlayacağım ve kendini iyi bir koca sanmasına rağmen nasıl berbat bir koca olduğunu göstermeye çalışacağım.
ne kadar batılı olduğumu düşünsem de evlilik kurumuna hep doğulu bir gözle bakmışımdır. benim anlayışımda bir taraf diğerine aldatma, şiddet ve benzeri bir hainlik yapmadıkça, evlilik bitmemeli. bu bakış açısı tabi ki süper doğru değil. ama işte paris doğumlu değiliz ne yazık ki. öyle büyüdük bir çoğumuz. eğer bir erkek, düzgün bir işi varsa, eşini aldatmıyorsa, ona şiddet uygulamıyorsa, iyi bir kocaydı eskiden. aynı şekilde bir kadının evinin yemeğini ve temizliğini yapması, iyi bir eş olması için yeterdi. artık bir şeyler oldu. birbirimize yetemiyoruz.
Birazdan yazacaklarından anlıyoruz ki aslında olay birbirimize yetmemek değil, kocanın karısına yetmemesi olayı.
erkek olduğum için biraz kadınlara sallayacağım kusura bakmayın. aldatma, şiddet gibi olaylarda hep sizin tarafınızdayım bunu bilin. ama işin diğer tarafına baktığımızda, biraz fazla şey istemiyor musunuz bizden? biz modern erkekler, babalarımızın bir çok kötü huyundan kurtulduk.
Karşımızda sözünün eri bir erkek var gibi:
Sebep ne olursa olsun, bu erkeklerin hepsinin misyonu, babalarından daha iyi bir erkek olmak, anneleri korumak ve tabii ki bu anneler arasında ileride çocuklarının anaları olacak kız arkadaşları ve karıları da var. Babalarının kişisel yenilgileri, onların kişisel zaferleri olacak.
…
Bu modern zaman Oedipus senaryosunun problemi de, Feminen Buyruğun onu çekinmeden kendi avantajına kullanıyor olması. Feminizasyon ve mavi hap koşullaması ile erkek çocuklar, feminen kültür tarafından ne kadar kabul edilebilir olurlarsa o kadar iyi erkek olurlar, beyin yıkamasına maruz bırakılıyorlar. Ve burada cinsiyetler arası sınır bulanıklaşıyor, oğlan çocuklarına bekar anneleri tarafından oturarak işemek öğretiliyor çünkü “senin aşağılık herifin teki olan baban hep ayakta işer ve klozeti kirletirdi”. Daha iyi “erkek”, feminen ve kabul görür erkek, kadın gibi işer ne de olsa.
Babasından nefret eden erkek büyüyünce maskülinden nefret eden yetişkin beta erkeğe dönüşür. Feminen şartlanma acımasız tabii, ama bu şartlanmayı bir erkeğin nasıl olmaması gerektiğinin yaşayan bir örneğinden daha iyi kimse kökleştiremez. Daha önce de belirttim, bu şartlanmalar meşru olabilir, ama sonuçları aynı : kadınlara sürekli “ben diğer serseriler gibi olmayacağım, hele hele de götün teki olan babam gibi hiç olmayacağım” adanmışlığının kadınlar tarafından takdir edilip ödüllendirileceğini sanan bir beta erkek.
Bu aslında Beta Oyununun varsayımı olan “feminen ile ne kadar özdeşleşirsem diğer “çoğunluk” erkeklerden o kadar ayrı ve eşi bulunmaz bir erkek olurum” fikrinin uzantısıdır. Tabii ki kadınların çoğu da bu betanın “daha iyi bir erkek olma sözü”nü takdir etmek yerine kendi doğaları gereği dominant alfa özelliklerinin peşine takıldıklarında, betanın gözünde “düşük kalitede” kadınlar olurlar.
şiddeti bıraktık. aldatmayı bıraktık. ev işlerinde ve çocuk konusunda eşimize yardım etmeye başladık.
Elemanın geçmişin erkeği algısına dikkat edin. Babalarımızı tanımlayan şey, bu elemana göre, şiddet ve aldatma! Böyle düşünen bir adamın masküleniteyi despotluk olarak algılamaması, kötü bazı özelliklerden bütün erkekliğini iğdiş etmeden kurtulması mümkün değil.
eski sert yapıyı yumuşattık.
Bu çarpık erkek algısı yüzünden muhtemelen şiddet ve aldatmadan uzak durmakla kalmıyor, erkeği erkek yapan her özelliği (iyi ya da kötü) çoktan çöpe atmış ve kendi kendisini daha “makul” bir koca yapmak için kendi kendisini tamamen iğdiş etmiş. Bunun böyle olduğunu ilerleyen satırlarda göreceğiz. Yumuşatmış kelimesi de anlamlı olmuş 🙂
yani biz babalarımızdan daha iyi bir koca olduk. peki siz annelerinizden daha iyi bir eş olabildiniz mi? bu soruyu, bunu okuyan tüm kadınlar lütfen sorsun kendine.
Siz babalarınızdan daha iyi bir koca olmadınız. Siz size daha iyi koca diye yutturulan ama ne koca ne de erkek olan bir şey oldunuz! Az sonraki sorunlara neden olacak ve senin de az çok farkında olduğun şekilde modern zamanlarda doyumlu ve mutlu bir evlilik sürdürmekten uzak, ne kendini ne de kadınını mutlu edebilen bir koca. Ama nedense bir şekilde bu “koca” figürü senin için hala “iyi.
oysa annenizden daha iyi eğitim aldınız. annenizin gençliğinde hayal bile edemeyeceği hayatları yaşadınız. büyük ihtimal ondan daha çok kitap okudunuz. daha çok gezdiniz. toplum için daha kaliteli bir birey oldunuz. peki bu birey olma durumu, sizi daha bencil birisi yapmış olabilir mi? evliliğin ihtiyacı olan naiflik sizde eksik olabilir mi?
her modern kadın kötü eş değil tabi. fakat ilginçtir ki yukarıda belirttiğim kriterlere göre iyi bir eş olan kadınlar, hep kendilerini anlamayan, duyarsız kocalardan şikayet ediyorlar. gerçekten de etrafımda da çok görmüşümdür, kocasını mutlu etmek için deli divane olan kadınlar ve bu kadınlara eski model olup sert davranan kocalar. acaba bu kocasını mutlu etmek için uğraşan kadınların, kocası tam da istediği gibi olsaydı, bu uğraşı verirler miydi?
Yine kendisini kandırıyor. Sen kadınların tam istediği gibi bir koca olmadın, sen sana pazarlanan iğdiş edilmiş ve evde eteği giyen partner oldun. Sen, az sonra göreceğimiz gibi kadının hiçbir uğraş vermemesine rağmen hala yavru köpek gibi gözünün içine bakan, kadından ilişki için uğraş vermesini talep edemeyen, muhtemelen böyle bir şey talep etmekten ölesiye korkan bir şeye dönüştün. Sen iyi bir koca değil, ödlek ve zayıf bir koca oldun. Ödlekliğini ve zayıflığını ise kendine iyilik diye pazarlıyorsun.
yoksa o koca için de başka beklentilere girip yine mutsuz olup mutsuz eder miydi?
sonuç olarak gelmek istediğim şu: kadınlar evlilikten hep daha fazlasını istiyor. daha fazlasını isteyip olmadığı için mutsuz olmayan kadın görmedim. diyelim ki eşinin maddi durumu iyi, duyarlılığı yüksek, aldatmıyor, şiddet uygulamıyor. diyor ki “mutfakta yardım et”. tamam ediyorsun. ama bu ona yetmiyor. sonra “temizlikte yardım et”. tamam. sonra? “ya bir yurtdışı tatili yapamadık”. onu da yapsan başkası geliyor. “doğumgünümde dışarıda bir yemek yiyebilirdik.” eninde sonunda bitmeyen bir beklenti ile savaşıyorsunuz.
Haldun Abinin Magandalar Kadınları Daha Çok Mutlu Ediyor yazısı aklıma geldi:
“Kadının huzura dolayısıyla da mutluluğa erebilmesi için hayattaki misyonunu tamamladığına inanması, yani, erkeğinden alabileceği her şeyi almış olduğuna inanması gerekiyor.”
İşin acımasız yönünün tekrar altını çizmek istiyorum; yukardaki cümlede kadının alması gereken miktar belirtilmiyor. Kadınlar çok değişik seviyelerde mutlu olabiliyorlar. Eğer erkeklerinin verebileceğinin gerçekten aldıkları kadar olduğuna inanırlarsa içgüdülerinin kendilerine yüklediği misyonu tamamlamış olup, büyük bir huzur buluyorlar. Fakir bir adamın eşi olarak mutlu olan, çok daha varlıklı bir adamla (hem de adamın hiç bir faulü yokken) mutsuz olan kadın örnekleri her yerde o kadar çok ki.
…
Yani şimdi biz de maganda mı olalım?..
Hayır maganda olmamız gerekmiyor. Ama magandaların her şeyi yanlış yaptıkları saplantısından kurtulup, onları incelememizde hatta bazı davranışlarından ders almamızda hiç bir sakınca yok.
Öncelikle bir kadınla evli ya da uzun bir ilişki içindeyseniz vereceklerinizin sınırını çok iyi çizin ve bu sınır aşıldığında ölümü bile göze aldığınızı çok ama çok açık bir dille belirtin (ve gerektiğinde uygulayın). Bunu söylerken eşinizin pestili çıkarın demiyorum. Aksine ona verebileceğiniz kadar güzel bir alan bırakın. Bunlar neler olabilir? Aile bütçesinin hakça paylaşımı, dernek faaliyetlerine gitsin diye haftada iki gece çocukların bakımının üstlenilmesi, evde bulaşığın yıkanması ve bunlar gibi bir dolu nokta. Ancak kendinize muhakkak bir alan bırakın, her ay bir kez trekkinge mi gideceksiniz, muhakkak gidin. Haftada bir briç mi oynayacaksınız oynayın. Evde görmekten gerçekten dayanamayacağınız bazı eşyalar mı seçilmek üzere, aldırmayın. Nefret ettiğiniz bazı dostları mı var, sırf o istiyor diye görüşmeyin.
“doğumgünümde dışarıda bir yemek yiyebilirdik.”
Burada ek olarak arkadaşın evliliği rutine bağlama problemi olabilir. Doğumgününde dışarıda bir yemek yemek gibi makul bir isteği araya sıkıştırmış. Erkek olarak sizin göreviniz evliliğin başbaşa kalma- iyi vakit geçirme – işi sekse götürme kısmını planlamak ve yürütmek. Özel günleri bırak ara ara sırf aklınıza estiği için böyle dışarıda baş başa kalmanız lazım. Fakat çoğu erkek uzun süreli ilişkide kız arkadaşına veya karısına 40 yıllık karısı ya da anacağızı gibi davranmaya başlıyor. Hergün evden işe işten eve bir rutinde deney faresi gibi dönüp duruyor.
Arada bir karınızla ya da uzun süreli ilişkinizle pat diye dışarı çıkmak sadece onu tatmin edecek bir şey değil. Böyle şeyler sizin için de zevkli ve aynı zamanda böyle kestirilemez biri olmanın size sonra yatakta başta olmak üzere dönüşleri gayet güzel.
işe böyle bakınca, çok iyi bir koca olmamakla eleştirdiğimiz babamıza çok kızamıyoruz. kısacası kadınlar; biz babamızdan daha iyi bir koca olduk, ama siz annenizden daha iyi bir eş olamadınız. daha iyi bir birey oldunuz sadece. bu nedenle erkek arkadaşlara sözüm şu ki çok da iyi bir koca olma kaygınız olmasın. zira bunun kadının gözünde hiçbir değeri yok.
Tekrar ediyorum, sen babanın zıttı olacağım diye bir kocanın sahip olduğu en önemli şeylerden birini kesip attın : pipi! Karın sana saygısız davranıyor ve bunun bir kısmı karının aslında evlilik materyali olmayan bir kadın olması da olabilir. Ama şuraya kadar yazdıklarından anladığım senin sınırlarını çizmekten, istediğini talep etmekten aciz bir erkek olduğun. Daha kendi karısına sınırlar çizemeyen veya ondan istediklerini talep edemeyen adam, bir aileye nasıl kaptanlık edecek? Böyle bir adamın nasıl bir çekiciliği olacak ki karısı onunla mutlu olacak?
Siz annelerimizden daha iyi eş olamadınız diyorsun ama sen kadınından iyi bir eş olmasını talep ettin mi? Bir insan seni ayak paspasına bile çevirse ağzını açıp ayağa kalkamazsan bu karın da olsa, arkadaşın da olsa, kardeşin de olsa tepene çıkar. Sen kadın kötü bir eş olsa da ağzını açıp kendi istediklerini talep edemiyorsun, iyi eş olsa da. O zaman neden iyi bir eş olmaya uğraşsın!
bir örnekle yazımı bitireyim. az önce kavga ettiğim karım, kumandayı, cep telefonunu sağa sola fırlattı. sonra yatak odasına gitti. yastığı alıp geri geldi ve yastığı başıma fırlattı. sizce benim ona vurabileceğimi düşünseydi, bunları yapar mıydı? tüm bu abuk sabuk hareketleri yapıyor çünkü asla böyle bir şey yapmayacağımdan çok emin.
Bakın sırf bu paragraftan bu adamın sorununu çıkarabilirsiniz. Bir erkek gibi sınırlarını dayatmayı bilmediğinden elindeki tek eksiğin dayak olduğunu sanıyor. Muhtemelen kendisi gibi özünde maskülen bir erkek olmayan ve bunu dayak ile kapamaya çalışan bir babanın elinde büyüdü. Ondan erkekliği öğrenemedi ve elinde dayak da olmadığı için elinden bir şey gelmiyor.
Oysa olduğunu iddia ettiği modern erkek olsa, yani modern yanında “erkek” de olsa, dayak gibi aslen duygusal olarak zayıf erkeklerin başvuracağı mekanizmalar olmadan olayı halledebilirdi.
az önce kavga ettiğim karım
Maskülen ve kadın – erkek ilişkilerinden anlayan bir erkek kadını ile kavga etmez. Kavga – gürültülü ilişkilerin tutkulu ilişkiler olduğunu pazarlayan dizi ve filmleri kafanızdan atın. Bkz. Çeneni Kapa. Kadının duygusal patlamalarına duygusal patlama ile tepki veren erkek, kadınla kadın olur. Senin koca olarak görevin böyle duygusal çalkantıların karşısında kaya gibi sağlam ve o beğenmediğin eski tip erkeklerin birçoğunun olduğu gibi sert ama sevgi dolu olman lazım.
kumandayı, cep telefonunu sağa sola fırlattı. sonra yatak odasına gitti. yastığı alıp geri geldi ve yastığı başıma fırlattı.
Sen iyi bir koca olsaydın, evin reisi olsaydın, kadını sakince uyarırdın. Bunu yapmamasını, 2 yaşında çocuk gibi öfke nöbetine girecek yaşta olmadığını, bir derdi varsa önce sakinleşmesini sonra da oturup anlatmasını söylerdin.
Bunları yaptığına dair bir ipucu yok. Yapabilecek bir erkek gibi de görünmüyorsun.
Kadın diyelim ki seni dinlemiyor. Ki bu kadar uzun süre seni ayak paspası yapmaya alışmış kadın seni hemen dinlemeyecektir. Yine sakin bir şekilde bu davranışını tolere etmeyeceğini, çocuk gibi öfke nöbetine girerek kendisi ile tartışmayacağını söyler (gerçi söylemene de pek gerek yok) kapıdan çıkar giderdin. Çıkarken de “yetişkin bir insan gibi konuşup davranacak kadar kendini kontrol etmeyi öğrenebilirsen beni ara, yok böyle davranmaya devam edeceksen ben bu dramayla aynı evde yaşamayacağım ve beni rahatsız etme” de ve çek git!
Hayatta hakettiğiniz kadarını değil pazarlık yapma cesareti gösterdiğiniz kadarını alırsınız.
İş yaşamında ve ilişkilerde eğer karşınızdaki sizin hakettiğiniz şeyi vermeye yanaşmıyorsa alabileceğiniz en güçlü pazarlık pozisyonu, istediğiniz değeri/şeyi bir kez açıkça belirtmek ve blöf yapmadan masadan kalkıp gitmektir.
Blöf yapmadan kısmı önemli. Zihin yapın şu olmalı: “Eğer karşımdaki bana hakettiğimi düşündüğüm şeyi vermeyecekse, o zaman onunla bir ilişkim olmayacak”. Yoksa blöf yaparak masadan kalkıp sonra karşındaki sana dönüş yapmayınca peşinde koşmaktan bahsetmiyorum.
Karın burada sana asla haketmediğin bir şekilde davranıyor. Üstüne bir şeyler fırlatıyor. Sen ise böyle davranılmak istemiyorsun. Bunu bir kere söyler, sonra çıkar gidersin.
Tabii sen çıkıp gidemezsin pardon. Zira sen “iyi” kocasın. Kocayı geçtim “insan” gibi davranılmayı dayatıp bunun sonunda büyük ihtimalle evliliğini biraz da olsa daha mutlu yapmaktan aciz bir şekilde karşılıklı cehennem hayatı yaşamaya devam ediyorsun ama sen “iyi” kocasın.
iyi bir koca olmak için kendisini eğitmiş bir evli erkekten sevgilerle.
Eski tip erkek ve genel olarak erkekliğe düşmanlık beslediği için kendi kendini iğdiş etmiş evli bir erkekten desen daha doğru.
Bugüne kadar hem yorumlarda hem de yaptığım koçluklarda bu durumda olan evli erkeklerle konuşma fırsatı buldum. Korku oyununun 12 seviyesindeki bir planı gibi bir plan çizerek belli bir aşama kaydedebiliyoruz. Ama bu durumda bir erkeğin zihin yapısını değiştirmesi de çok önemli. Çoğu sözünün eri gibi pire için yorganı yakmış yani şiddet/aldatma gibi en ekstrem şeyleri baba/koca/erkek olmakla eşleştirmiş ve bunları yakayım derken komple erkekliğini yakmış bitirmiş.
Bu nedenle masadan kalkamamalarının tek nedeni hatta nedeni karılarından veya karını kaybedecek olmaları değil. En çok zorlandıkları nokta, erkek gibi ve gerçekten iyi bir koca gibi davranmaktan korkuyorlar. Bizim gerçekten iyi bir koca diye tanımladığımız şeyin kötü bir şey olduğuna o kadar uzun süre inanmışlar ki, yapmaları gereken her şey ne kadar mantıklı olursa olsun onlar için çok zor. Mesela adama kendisine bağırılmaması için sınırlarını çizmesi gibi gayet mantıklı bir şey söylüyorsun ama bunu kötü bir insan olmakla özdeşleştirmiş, saçma ama durum bu, yapamıyorlar.
Boşanma da bir seçenek. Zira bir kadın bir erkeği ayak paspası yapmaya bu kadar alıştıktan sonra, bu “haklarını” bırakmaya tepki ve direnç gösterecektir. Bazı kadınlarda bu direnç aşılamayabilir.
Umarım bu evlilikte bir çocuk yoktur ve senin gibi kaptanı olan eve, sen düzelene ve karın sınırlarını öğrenene kadar bir çocuk getirmezsin.
Biriniz bu elemana yazıyı atsın. Belki bir şeyler öğrenir.
Vaka Çalışması – Comfort Testi shit test sanıp geçememek
Uzun süreli ilişkilerde comfort test diye bir şeyin varlığından bahsetmiştik ve bunu shit test sanmanızın ilişkinizde sorun yaratabileceğini söylemiştik. 2 gün önce bir abi bana özelden mail atarak soru sordu. Özelden cevap vermediğimi söyledim ama konu çok güzel o nedenle bunu onun izniyle yazıya alıyorum ve burada cevap veriyorum. Yorumlar arasında kaybolmasın.
Mahmut merhaba. Sana Mahmut diyorum zira senden yaşça büyüğüm. 42 yaşındayım. 2 sene önce boşandım daha doğrusu 10 yıllık dipte beta evlilikten sonra karım beni terk etti. O dönem internette araştırma yaparken Erkek Adam sitesi ile tanıştım ve hatta hatırlarsan sana da sorular sormuştum. O dönem tek derdim, özellikle 2 çocuğumun iyiliği için, karımı tekrar kazanmaktı ama siteyi ve The Rational Male kitabını okudukça bu isteğim geçti. Sen bana o zaman boşandıktan sonra 1 yıl kadar hızlı yaşadığını ve sonra bir kız arkadaş yaptığını söylemiştin. Ben de aynı yolu izledim.
Evet eski mailine baktım. Her ne kadar çocuklar için devam etmek iyi olabilse de maalesef senin eski karınla iyi bir ilişki yaşama şansın çok düşüktü.
Şu an 32 yaşında çok güzel ve iyi bir kız arkadaşım var. 8 aydır beraberiz. Eskinin tersine bu ilişkide hep maskülen davrandım ve eski karımla ilişkim ile kıyaslarsan fark gündüz ve gece farkı gibi. Fakat son 2 haftadır karşıma çıkan bir sorun kafamı kurcalıyor. Mesajlaşmaları ve konuşmaları hep kız arkadaşım başlatıyor. Geçen hafta bana bir shit test attı ve “seni hep ben arıyorum ama sen beni hiç aramıyorsun” dedi. Eğlenen ustalıkla savuşturdum ama sonra aynı şhit testi 2 kere daha attı.
Bunun shit test olduğunu sanmam. İlişkide anlattığın gibi maskülensen ki kız tüm arama ve mesajlaşmaları başlattığına göre öylesin, bu bir comfort test. Hatun seni kendi isteklerine boyun eğecek kadar zayıf mısın diye test etmiyor, sürekli o aradığı için senin onu önemseyip önemsemediğinden şüpheye düşmüş. Shit test sayıp ona göre davranırsan çuvallarsın. Zira ilişkide mesaj ve aramaların 20% – 30% kadarını sen başlatırsın, 70% – 80%ini kadın. Sen aramamayı abartmışsın.
Son defasında ona ne kadar yoğun olduğumu bildiğini, genel müdür yardımcılığına yükselmek için çok çalıştığımı ve hemen hiç zamanım olmadığını söyledim. Bana iş konusunda tam destek verdiğini ve bu şekilde hırslı olmamın onun ne kadar hoşuna gittiğini söylediğini hatırlattım.
Bu yanlış maalesef. Biz erkeklere mantıklı geliyor ama sen hatuna şunu diyorsun : “Biliyorum seni hiç aramıyorum, ama bunun mantıklı bir sebebi var ve sen istesen de seni aramayacağım.” Çok yoğun olman ve işinin birinci planda olması normal ama haftada 1 – 2 kere hatunu bir arayıp 5 – 10 dakika konuşmana engel değil bu. Kız arkadaşın senin onu önemseyip önemsemediğini bilmek istiyor ve sen mantıklı nedenlerle önemseyemediğini söylüyorsun. Ben olsam şöyle derdim :
“Bebeğim bunun senin için önemli olduğunu anlıyorum ve işlerimin yoğunluğuna dalsam bile seni aramayı ihmal etmeyeceğim. Biliyorsun hep aklımdasın ama bunu sana göstermemin senin için ne kadar önemli olduğunu anlıyorum.”
Yıllarca beta davrandığın ve yandığın için o çukura bir daha düşmekten korkman anlaşılır. Ama yukarıda yazdığım şeyle pat diye betalaşmazsın. Beta davranışı korku ve özbenliğini değersiz bulma kaynaklıdır, alfa davranışı kendine güven ve özbenliğini değerli bulma kaynaklıdır.
Kadının comfort testi ile kadını kaybedeceğim korkusu duyup sürekli aramaya başlamak beta davranışıdır. Böyle davranırsan basit bir comfort testini shit teste dönüştürürsün. Oysa benim dediğim şey, kendine güvenen ve öz değeri olan bir erkeğin bunu kadınıyla paylaşmasıdır.
Kız arkadaşın dikkat edersen beni benim kadar ara demiyor. Ya da benden çok ara. Arada bir aramanı bekliyor. 8 aydır berabersiniz, hiç aramaman abartı. Haftada bir iki pat diye ve hiçbir rutine bağlamadan bir mesaj at ya da ara. Bir şey olmaz ve muhtemelen kadın tatmin olur. İlişkide kadına karşı bazı sorumlulukların var.
Bu dediklerimi anladığını söylese de bozulduğunu farkettim. 3 gün önce ise olay büyüdü. Bana gelirken kendisine paket salata almış. Koltukta oturup televizyona bakarken bunları yiyecekti ama hatun kucağıma kıvrıldığında çatal almayı unuttuğunu farketti. “Aşkım, çatal almayı unutmuşum, bana mutfaktan bir çatal alır mısın?” dedi. Bu shit test bana biraz ağır geldi.
Sen bu testi geçsen muhtemelen orada biterdi. Kaldığın için sonrası gelmiş zaten. Ve bu da shit test değil. Bir önceki comfort testi geçemedin, kız şimdi bir tane daha atıyor. Olayın bağlamından bunun comfort test olduğu kesin.
Ona gülerek, yetişkin bir kadınsın, kendi çatalını kendin alabilirsin dedim.
Ups! Abi “ben kendime bir bira alacaktım zaten, sen de ister misin” diye kalk, çatalı ve birayı al gel. Çatalı vermeden de öyle bedavadan yok diye çok ateşli bir öpücük al. Bak beta olacağım paranoyası var ama bunu bir kere iki kere yapmanda bir zarar yok. Kadın tabii bu isteklere sürekli devam ederse o zaman dik durursun. Kız arkadaşın senin onu önemseyip değer verdiğinden şüphe ediyor. Bir test daha beklemen lazımdı. Sen ama tabii comfort test bilmediğin için testi geçemiyorsun.
Çok bozuldu. Mutfaktan çatalı aldı ve geri gelip koltuğun en uzak köşesine oturdu.
Tahmin edilebileceği gibi.
Ona “bir çatal yüzünden bana surat mı yapıyorsun” diye sordum.
Abi, sorun çatal değil! 🙂
Cevap vermedi. Ben de üstelemedim. Gece beraber yattık ama başım ağrıyor diyerek seks yapmayı reddetti.
Tahmin edilebileceği gibi.
Sana soruyorum. Hergün arayan ya da mesaj atan kız, 2 gündür aramıyor. Ne oldu şimdi böyle? Ve bunu nasıl düzeltirim?
Ne olduğunu yukarıda yazdıklarımdan anlamışsındır. Nasıl düzeltirsin? Öncelikle hatunu kaybedeceğim korkusu ile aşırı tepki verme. Ben senin yerinde olsam birincisi ile ilgili konuşur, ikincisini unuturdum :
“Bebeğim bunun senin için önemli olduğunu anlıyorum ve işlerimin yoğunluğuna dalsam bile seni aramayı ihmal etmeyeceğim. Biliyorsun hep aklımdasın ama bunu sana göstermemin senin için ne kadar önemli olduğunu anlıyorum.”
Haftada bir iki bilemedin üç sen ara. Normal bir ilişkide, kadın daha çok konuşkan olduğu için, aramaların 70% – 80%ini kadının başlatması normaldir ve iyidir. Hiç aramaman ise anormal. Bu iş denge işi, beta tarafında aşırıya kaçmayacağım diye fazla ilgisiz davranırsan da ilişkide sorun çıkar ve hatta buna yeterince uzun süre devam edersen o ilişki terk edilmen ile sonuçlanabilir.
Vaka çalışması – Kırmızı alarmlarla dolu bir evlilik macerası
servisci_16 rumuzlu takipçimiz Instagram’da mesajlarda şu hikayesini paylaştı. Kendisinden izin alarak buraya aktardım
30 yaşındayım. Siteye denk gelene kadar mavi hap – kırmızı hap bilmezdim. Ancak babadan görme bi erkekliğimiz vardı. Kıza oyuncak olmayacak şaklaban olmayacak kadar. Ama bizim de güzel bir kızın peşinde koşmuşluğumuz bitmemesi için çabamız oldu. Evlenene kadar görüştüğüm çok kız oldu. Bir o kadar da red edilmişliğimde oldu ama hayatım beni tatmin ediyordu. İyi bi Alman markası fabrikadasında işçiyim. Altımda 70 milyarlık arabam vardı. Birgün doğru kızın çıkacağını, diğerlerinden farklı olacağını bu hayatıma son vereceğimi düşünürdüm. Askerden sonra sanki dünyada başka iş kalmamış gibi ummalı bir kız bulma çabası başlattı ailem. Bir an panikledim.
Takıldığım orospulara güvenemem hiç tanımadığım sevmediğim kızla evlenemem. Çevreme artık ciddi kız arama gözüyle bakmaya başladım. Kilo almıştım bi spor salonunda üye kaydı yapan bir kızı gördüm. Her yerden ekledim ama kabul etmedi. Ben üyelik işini düşüneyim dedikten sonra numaramı almıştı. Artık ümidimi kestiğim bi anda kız aradı. Üyelik hakkında ne düşünüyorsunuz dedi, dedim siktir et üyeliği. Bak dedim ben senden çok hoşlandım, araştırdım. Annen baban ayrıymış, baban cezaevindeymiş. Ben dedim senle ciddi düşünüyorum sen dedim güzel bir yuvanın kıymetini bilirsin. Etkilendi, anlattıklarımdan bir saat dinledi. Velhasıl oldu.
Evlenicez arabamı sattım. Ev yaptırdım, onun üstüne gitmedim. Çeyizi yoktu. Taksitle aldıklarını bana ödettirdi. Zaten hamile kaldı. Dedim yatırım olsun güzel bi araba alalım. Sen de ben de çalışır öderiz. Tamam dedi ama ben biraz evliliğin tadını çıkarayım. İşsizlik maaşı alıyorum 6 ay yatayım dedi. Tamam dedim. 600 TL para alıyor. Neyse gittim 120 milyarlık araba aldım. Onun aldığı parayla krediyi öderiz. Benim maaşımla da evi geçindiriz diye ama kızı tanıyamamaya başladım. Hatta ciddileştikten sonra değişti. Birçok kez bitirmek istedim annem burdan dönülmez babam para harcadık nişan yaptık o sebepten bitmez bu sebepten bitmez diye ısrar etti. Kaderime yürüdüm. Resmen bu evlilikte de sürdü. Birgün 2018 yılbaşı gecesi arkadaşlarına gittiğimizde konu çalışmaya geldi. Önümüzdeki ay da işsizlik maaşı bitecekti. İş bakması gerekti. Arkadaşlarının yanında “ben çalışmıycam” dedi. “Adamsan ben çalışmasamda bana bakarsın” dedi.
Dedim ki “haklısın sen çalışmasanda sana bakmak zorundayım ama lüks yaşatmak zorunda değilim”. Bir tartışma eve geldik ve bana dedi “ne olurdu arkadaşlarımın yanında tamam desen” dedi. Şimdi salonda yat gelme yatağa dedi. Biz de erkeğiz ya gururluyuz geçtim salona. Hamile normalde onu gönderirdim de karnındakine dua etsin. Ulan aradan bir hafta 1 ay yok tükürdüğünü yalamıyor bende erkekliğe bok sürdürmüyorum. Bir gece dedim ki yeter sen istedin artık dışarı çıkmaya başladım. Hazırlanmamdan giyimime saçıma dikkat etmemden anladı. Birşeylerin bende değiştiğini bi gece kapıyı çaldı. Yanıma geldi dedi ki “belli ki sen beni aldatıyorsun bana para ver ayrılalım” dedi. Şok oldum. Ben ondan çeyiz istemedim taksitlerini ben ödedim. Bir anda herşey maddiyat oldu.
Neyse ben kızdım bağırdım ama umrunda değil. Sesimize annemler geldi. Dedim yarın bu evden git. Ertesi gün telefonuma mesaj geldi. Karakoldan hakkımda şikayet olduğuna dair. Karımı darp etmişim yapmadım dedim. Kimse sallamadı eve geldim hala evde yatıyor. Pişkinliğin bu kadarı tehdit etmeler. Meğer anası “elini kolunu öyle sallayarak gelme, delil bul delil yarat gel” demiş.
Düğün usb leri fotoğrafları darp raporu, kuzeninden bana attığı 19 yaşındaki kızın çıplak fotoğrafı. Bir yorum yapsam götün memelerin güzel diye onu da mahkemeye sunacak. 300 milyara yakın boşanma davası açtı evime hiç gelmeyen arkadaşları şahitlik yaptı.
Allah acıdı halime. T.C. kimlik nosu şifresinden hamileliğinden itibaren 17 tane erkekle yazışmasını yakaladım, sundum. Fotoğraf ses kaydı mahkeme siklemedi bile. 850 TL nafaka bağladı hala davam sürüyor.
EVLENMEYİN AQ AŞK YOK BU SİTEDE NE YAZIYORSA HEPSİ GERÇEK CANLI ÖRNEĞİM….
Burada evlenmeyin diye kestirip atmak kolay ama asıl meseleleri de kaçırmamak lazım.
Askerden sonra sanki dünyada başka iş kalmamış gibi ummalı bir kız bulma çabası başlattı ailem.
Türkiye’de birçok erkeğin başına gelen ve çoğu erkeğin başını yakan bir durumdur bu. Askerliği bitiren ve işe başlayan erkeklerin aileleri bir evlilik kuduzuna yakalanıyorlar. Herşeyi o kadar aceleye getirip olaya o kadar körlemesine dalıyorlar. Size tavsiyem ailenize karşı direnin. İlla evlenmeye direnin demiyorum ama acele etmeye direnin. Hem kızı bulmada hem de kız ile evlenmede aceleye getirmeyin.
Annen baban ayrıymış, baban cezaevindeymiş. Ben dedim senle ciddi düşünüyorum sen dedim güzel bir yuvanın kıymetini bilirsin.
Bu da servisci_16’nın en büyük hatası. Ailesi dağılmış, babası cezaevinde ve muhtemelen baba etkisinden uzakta, erkeklere düşman bir annenin elinde yetişmiş kız, güzel bir yuvanın ne olduğunu bilmeyebilir ve onu kuracak donanımı da olmayabilir. Bu bir problem. Aynı durumdaki her kız psikolojik hasarlıdır diye bir durum yok ama böyle bir aile ortamından gelen kızın güzel bir yuvanın kıymetini bilebileceğini düşünmek büyük saflık.
Maalesef evet erkeğin ailesi de kızın ailesine bakarak karşı çıkması beklenirken resmen seni kıza itmişler. Bakın her anası babası ayrı ya da babası cezaevinde olan kız sorunlu değil ama bu nüfusta sorunlu kız oranı fazla olacaktır. O nedenle ya bulaşmayacaksınız ya da kız acaba sorunlu mu diye en az 8 ay test edeceksiniz. Tam tersi kız yuva görmemiş kıymetini bilir demeyeceksiniz. Kız babasına öfkeli ise ve sen hayatına ailesel erkek figürü olarak girdiğinde o öfkeyi senden çıkaracaktır.
Burada erkek resmen gözlerini bantlayıp ters yönden trafiğe dalmış sonra bir kamyonla kafa kafaya girmiş. Şimdi insanlara trafiğe çıkmayın diyor. Ama öz eleştiri yapması gerekiyor. Diğer erkeklerin de bu hatalardan ders alması lazım.
Evlenicez arabamı sattım. Ev yaptırdım, onun üstüne gitmedim. Çeyizi yoktu. Taksitle aldıklarını bana ödettirdi … Tamam dedim. 600 TL para alıyor. Neyse gittim 120 milyarlık araba aldım. Onun aldığı parayla krediyi öderiz.
Bu aşamadan sonra maalesef yine klasik : bu aşamada erkek ve ailesi, dünyanın en düşük rütbeli beta öderi benim diye göstermeye kasıp büyük paralar harcamaya başlıyor. Bu aşamada ise en sorunsuz kızı bile adamdan erkek olarak tiksindirecek bir ödeme furyasına giriliyor. Gerçi sorunlu hatun bu aşamada hemen her zaman kendisini belli eder. Bu da etmiş.
Benim maaşımla da evi geçindiriz diye ama kızı tanıyamamaya başladım. Hatta ciddileştikten sonra değişti.
Burada erkek maalesef kendi hayatının iplerini eline alamamış. Olayı görmüş ama gerekli donanımı (kırmızı hap gibi) olmadığı için bariz ortada olan kırmızı alarmları değerlendirememiş. Yine klasik şekilde aile baskısı devreye girmiş.
Birçok kez bitirmek istedim annem burdan dönülmez babam para harcadık nişan yaptık o sebepten bitmez bu sebepten bitmez diye ısrar etti. Kaderime yürüdüm.
Ama servisci_16 başka bir hata daha yapmış.
Zaten hamile kaldı.
Çok erken ve bu kadar kırmızı alarm varken büyük hata. Birçok erkek maalesef doğum kontrolünü kadına bırakıyor. Böyle ödeyen bir erkeği ve aileyi bulan kadın da kontrolü güce çeviriyor. Ya da yine birçok erkek kötü giden evliliği çocuk kurtaracak sanıp çocuk yapıyor. Yok böyle bir şey. Asla böyle bir hata yapmayın.
Bundan sonrası ise tamamen yokuş aşağı felaket.
Meğer anası “elini kolunu öyle sallayarak gelme, delil bul delil yarat gel” demiş.
Bizim memleketteki anasına bak kızını al lafını güzellik ile ilgili falan sanıyorlar. Bir kızı tanımak için anasına bakacaksınız. Burada ise annenin ne olduğu belli. Kızın babası boktan biri ya da değil. Ama kızın anası kızı erkek olana düşman olarak yetiştirmiş.
Kıssadan hisse
Evlilik, erkeklerin ciddiye alması gereken büyük riskler içeren bir kurum. Ama bir rus ruleti değil.
Risk karşısında iki seçeneğiniz var : riskten tamamen uzak durursunuz ya da riski elinizden gelen en iyi şekilde yönetirsiniz. Hangisini seçeceğiniz sizin tercihiniz, benim için hava hoş. Ama neyi tercih ederseniz edin, avcı donanımı ile yaratılmış iken kurban / mağdur gibi davranmayın.
Dr. Shawn Smith
1 – Aile gazı ile evlenmeyin.
2 – Eğer evlenecekseniz, ideal evlilik yaşınıza kadar evlenmeyin. Bugün 30 yaş altında olup da evlenme donanımı olan erkek yok. 50 sene önce bir erkek 25 yaşında olgunlaşıyordu belki ama şimdi bu yaş 35.
3 – Bilinmeyen ile evlenmeyin.
4 – Evlilik konusunda kadını kırmızı alarmlarına dikkat edin. Kadını gözlemleyin ve eğer kırmızı alarmları varsa yol yakınken (imzadan önce bitirin).
5 – Bir tanecik oğlumuz evleniyor, hayatta bir kere evleniyorum bahanesi ile musluğu açıp en beta öder erkek benim yarışına girmeyin. Kız ne yaparsa yapsın bunu fazla ödeyerek ödüllendirmeyin. Böyle yaparak sadece şu planı yeşertiyorsunuz : bunlar ben ne yaparsam yapayım ödüyorlar. O zaman imzayı atarım, bebeyi koyarım ve hayat boyu ödetirim. Şimdi kızabilirsiniz ama kadına verilen mesaj bu maalesef. Kötü davranışları sürekli ödüllendirirseniz, kötü davranışları beslersiniz.
Takdir edilmek
15 yıllık harika bir evliliğim var ama evliliğin bir erkek için, bir kadının asla anlayamayacağı ve takdir edemeyeceği fedakarlıklar içerdiğini de masallar ardına saklamayacağım. Ben evliliğe karşı değilim. Ben bilgisizce yapılmış, Polyana kafasıyla girilmiş, ruh ikizi gazlı, utandırma taktikleri ile yönlendirilen, “böyle olacağını görmeliydim” ve iflas sonucuna giden, çocukları hayat boyu yaralayacak olan evliliğe karşıyım.
Bir kadın seni elde gördüğünde seni seviyordur. Bunu duymak size garip gelebilir ama sürekli seninle oynaşmadığında ve evliliğin 10. yılında bu sevgi hergünkü konuşmanızın bir parçasıdır. “Tamam, seni seviyorum, bye” telefon konuşmalarını bitiren cümledir. Bu konu hakkında düşünmüyorsundur zira düşünmene gerek yoktur. Eğer “beni sevdiğini nasıl bileceğim?” diye soruyorsan zaten sorun vardır. Kadın hergünün alışılmışlığı ve rahatlığı bozulduğunda sevgiyi takdir edebilir. Ama bir kere sıradanlık yerli yerine oturduğunda sevgi nadiren açıkça belirtilir. Aslında bunu belirtmek sizden beklenir.
Bütün o sevgililer günü kartlarındaki ya da yıldönümü yazılarındaki çiçek dolu saçmalıklar başkaları tarafından yazılan şeyler. Arada sırada çiçek fena bir şey olmasa da, ayrıntılara boğulup büyük resmi kaçırmamak lazım. Evlilik, sıradan zamanlarda ve hergün ne yaptığınızla alakalı. Ara sıra yapılan yakınlık gösterileriyle, çiçeklerle vs. değil. Her Cumartesi sabahı beraberce 300 kez mısır gevreği yedikten sonra ne olduğunuzla alakalı. Ya da siz masada hangi faturayı önce ödemek gerektiğini konuşurken çocukların televizyon kumandası ile ilgili kavga etmesi ile. Ya da çimlerin ne kadar kötü biçilmiş olması ile. Evet, ona yürürken ya da onu tabaktan daha başka bir şey olarak görmeye başladığınızda zerre düşünmediğiniz şeylerle.
Evlilik budur. Her ne kadar sıklıkla sıkıcı olsa da illa sıkıcı olmak zorunda değildir. Ama sıradandır. Normal, olağan bir şeydir ve öyle olmaya da evrilir. Sizden önce kaç insanın aynı şeyleri yaparak yaşadığını, evlendiğini ve öldüğünü düşünün. Evliliği tecrübe etmemiş bir insanın kesinlikle anlayamayacağı ama evliliğin asıl test edildiği şey budur : sıradanlık. Mutlu, Oprahvari fikir “evliliği sürekli taze tutmalısınız” şeklinde. Ama tazeleyici bir akşamdan ve Wal-Mart iç çamaşırlarından sonra yapacağınız şey, sabah çocukları teyzelerinden alıp her zamanki sıradanlığı ile evliliğe devam etmektir. “Evlilik hayali” size satılırken kimsenin bahsetmediği şey budur. Bir tanesini bulduktan ve planlı program yaparak ya da onunla 3 ay maraton seksi yaptıktan sonra hatun hamile kalması ile yaptığınız evlilikten hemen sonra gelen “iyi tamam da bundan sonrası ne?” hissi.
Takdir
Bence birçok erkek, yaptıkları fedakarlıkların kadın tarafından eninde sonunda takdir edileceğini düşünerek kendilerini kandırıyorlar. Bunu hemen şimdi öğrenin : fedakarlıklarınız hiçbir zaman takdir edilmeyecek. Hiçbir kadın onun gerçekliğini tesis etmek yolunda yaptığınız fedakarlıkları anlayıp takdir edemez. En bilge, en sevecen kadın bile feminen odaklı gerçeklik içinde yaşar. Erkeğin onun onurlandırmak, ona saygı duymak ve onu sevmek için yaptığı fedakarlıklar sıradan şeylerdir. Sizden zaten beklenen şeyler bunlar. Kendi hırs ve potansiyelinizden fedakarlık yapıp ona daha iyi bir hayat mı sağladınız? Zaten yapmanız gereken şey buydu. Ağzınızın içine bakan ve tek hareketinizle sizinle olmayı bekleyen güzel sekretere hayır deyip karınızı aldatmadınız mı? Zaten yapmanız gereken şey buydu. Evliliği, aileyi vs. sürdürmek için aldığınız sorumluluklar? Beklenen şeyler. Sadece eksikliklerinde takdir edilen şeyler.
Feminen – odaklı gerçekliğin tamamı budur.Erkeğin tek varoluş amacı, feminen gerçekliği gerçekleştirmektir. Buna karşı çıkan hatta bunu analiz etmeye kalkan ise “erkek” / “adam” değildir. En ben merkezli, en başınabuyruk erkek bile feminen önceliğe göre tanımlanmıştır. O asidir zira feminenin tanımladığı gerçeklikte “adam” gibi davranmamıştır. İşin ironisi şudur ki feminene uyan (ya da daha fazlasını yapıp onun taraftarı olan) erkek değil, bu serseri erkek feminen tarafından takdir edilir.
Takdir, kadın – erkek ilişkilerinin diğer başka tarafları ile iç içe geçmiş bir kavramdır.
Örneğin, opsiyonları olan 40 yaşındaki bir erkeğin, daha genç kadınlara yürümek yerine “doğru olanı” yapıp kendi yaşındaki bir kadın ile ilişki kovaladığını düşünün. Yaşını almış bir kadına ikinci baharını yaşattığı için takdir edilecek mi? Yoksa zaten yapması gerekeni yaptığı mı düşünülecek? Ya da çocuklu bir bekar anne ile evlenen ve başka bir erkeğin çocukları için ebeveynlik yatırımı yapan erkek takdir edilecek mi? Kadın bunu adamın karakterini değerlendirirken düşünecek mi yoksa adam zaten kendisinden bekleneni ve yapması gerekeni mi yapıyor? Takdir, beyaz şövalyenin ikilemidir.
İlişkiler çaba işi değildir.
Alışılmışlık, horgörüyü, vasatlığı, banallığı vs … besler. Birçok evlilik bu nedenlerle bok çukurunda biter. Hem kadın, hem de erkek kendisini tamamen salar.
İlişki çaba gerektirir lafı bir sosyal gelenektir.Erkeklerin bunu sıklıkla söylüyorlar. Bu artık erkeklerin bile bilincine işlemiş bir gelenek. Uzun süreli ilişkideki birçok erkeğin kafasında, kendileri ilişki için sürekli çalışan ve çaba harcayan taraf ve kadınlar da kendilerine ve çabalarına “not” veriyorlar. Bu mitin bekar erkeklere yutturulabilmesi için, her birinin uzun süreli ilişkinin ancak böyle olabileceği konusunda beyninin yıkanması gereklidir. Bu mit ise, erkeklerin yaptıkları fedakarlıkların ve davranışların, kadınlar tarafından takdir edilebileceği gibi yanlış bir inanca dayanır.
Bir erkeği, bir kadının mükemmel erkek konusundaki ideallerine uydurmanın en iyi metodu nedir? Kadınlar “erkeği düzeltmeye”, “onun üzerinde çalışmaya”, “onu yontmaya” bayılırlar. “Aslında harika biri olabilir ama şöyle şöyle olursa” ya da “onu yontmaya çalışıyorum.” Ne zaman ki “onu yontmaya çalışıyorum”, “illişkimiz için çalışıyoruz” a evrilir, o zaman erkek kadının çerçevesi içine girmiş demektir. İlişki çaba işidir mitinin çıktığı yer burasıdır. Kadınlar ne sıklıkta “ilişki için çabalarlar?” Ve eğer çabalayan kadınsa, ilişki terminolojisi hemen değişir (erkeğin takdiri için çalışan kadın değil, erkeği yontmaya çalışan kadın). Burada çaba, erkeğin kendi kimliğini onun ideal ilişki kavramına göre değiştirdiğini, feminen merkezli gerçekliğe daha iyi uyduğunu belirtir. Bunu yapmanın, erkeği daha eline kadın eli bile değmemiş iken, kadın ideallerine göre kendisini yontmaya güdülemekten daha iyi bir yolu var mı?
Çeviri : Appreciation
Bu yazı Patreon patronlarının katkıları sayesinde Türkçe’ye çevirilmiştir.
Nasıl kız arkadaş bulabilirim?
Kadın erkek ilişkilerinin doğasını keşfetmeye başladıktan sonra kendimi hiç düşünmeden yaparken keşfettiğim ve bu işin içindeki birçok kişi tarafından da keşfedildiğini düşündüğüm bir şey var.
Bir erkek kız arkadaş (uzun süreli ilişki) arayamaz. Ancak kız arkadaşa (uzun süreli ilişkiye) açık olabilir ve kız arkadaş (uzun süreli ilişki) onu bulur.
Bunun zorlama değil de yetişkin bir erkek adamın doğal hali olduğunu anlamak size zor gelebilir. Ama işin doğal hali bu arkadaşlar. Doğal olmayan ve bir mavi haplını öğrenerek yaptığı şekli ise yılların tecrübesi ile ustalaştığından ortalama erkeğe doğal görünüyor. Olay şu ki, erkeğin kız arkadaş araması onu genelde hüsrana götürürken en sağlam ilişkileri ise kız arkadaş fikrine açık ama aramadığı zaman karşısına çıkan ve onu erkek arkadaşa eviren kadınla oluyor.
Kendisine aktif olarak kız arkadaş (ya da eş) arayan erkeklerin en büyük problemi, bu zihin yapısı ile karşılarına çıkan kızı o kalıba sıkıştırmaya yatkınlıkları ve kızın olabilecek (illa olacak demiyorum) faüllerine karşı körleşmeleri. Bir başka açıdan bakarsanız kafalarındaki hayali karşılarındaki bedene giydirmeye çalışıp uymayan taraflarını terzi gibi kesip biçerek kotarmaya çalışıyorlar. Sonuçta ortaya çıkan elbise üstte durmuyor tabii ki.
Daha doğalı erkeğin bekarken hayatına giren bir kızın belli bir süre sonra erkeği ilişkiye çekmesi ve erkeğin de kıza bakıp “bu kız ilişkiye gidiyor bakalım nasıl olacak” diye olayı gözlemleyerek akışına bırakması.
Bunun doğal olmasının bir sebebi de algoritmanin öbür yarısı ile yani kadının vahşi (özgür) bir aygır olan erkeği dizginleyen dişil güç olduğu fantezisi ile örtüşmesi. Tabii bu dizginler ile torbaya sıçan fayton beygirine dönüşen aygırlar kendilerini kapı önünde bulabilir. Bu hikayenin ana kahramanı, kadının aktif çabası ile ve sırf o kadın için bilinçli olarak kendini sınırlayan ama aslen opsiyonu olan adamdır.
Bakın bu kadınlarda o kadar güçlü bir dürtüdür ki, birçok kadının hayatını heba eder. Kadın 20li yaşlarında aynı yaşlarda bir adamı dizginlerim diye hırs yapar ve sabırla yıllarca dizginlenmesini bekler. İkisi de 33 yaşına geldiğinde adamın dizginlenesi gelir ve gider 20 yaşında kız bulur dizginlenir, diğer hatunu pat diye terk eder. O nedenle kızlara genellikle dizginlenme yaşına gelmiş bir erkeğe zaman harcamalarını (mesela 8 – 10 yaş daha büyük) ve aynı yaşlarda ve 30larına kadar dizginlenmeyeceği belli adamlarla vakit kaybetmemelerini tavsiye ediyorum ama bu başka bir konu.
Diyelim ki bekarsınız. Pardon demeyelim, çoğu okurumuz bekar zaten. Tabak çeviriyorsunuz. Yani illa birden fazla kızla berabersiniz diye değil, birden fazla kıza yürüyorsunuz. Bu kızlardan biri ile ilgili bir süre sonra bir farklılık göreceksiniz. Diğerlerinden daha azimli olacak zira kızın kendisi muhtemelen tabak çevirmiyor olacak(*) Diğerlerinden daha nitelikli olacak. Örneğin yemek yapıyor olacak, göze batan fazla problemi olmayacak, vs …
Bir parantez açayım : Birçok safoğlan burada gelip tek nitelik olarak aynı naneyi abukluyor : “kız gözümün içine bakiir, ağzıma düşiir ağabey!” Abiciğim gözünün içine bakması ne tek kriter ne de bir garanti. Sizi gözüne kestirmiş en deli kadının yapacağı şey de o zaten. Ya da sizinle birlikte 3 tabak çeviren kadın da gözünüzün içine bakabilir. Mesela Borderline Kişilik Bozukluğu olan kız size başlangıçta genelde hayatının en büyük aşkı gibi davranır. Kırmızı haplanmadan oyunu kotarmanın tehlikelerinden biri, normal kızları arkaya itip sahnenin en ön sırasında çığlık çığlığa sizi izleyen deli hatunların eline düşmektir. Normal kızlar biraz daha pırıltısızdır ve bu deliler kadar hızlı değillerdir. Kriterleriniz “benim için deli olacak” gibi geçmişin tercih edilmemişliğinin öcünü alır şekilde aşağılık kompleksi merkezli olursa fena yanarsınız. Hem de birçok kere.
Neyse, insani kriterleri sağlayan hatun zaten ilişki olayını halleder. Siz sadece oturup onun bunu yapmasını seyredersiniz. Yavaş yavaş evinize yerleşir. Önce orada burada (özellikle de erkeğin pek göremeyeceği ama başka kadınların görebileceği yerlerde) iz bırakır. Yemek yapar dolaba bırakır, bir erkeğin asla almayacağı desenlerde don – gömlek alır, evini temizlemeye başlar, çöpe bir erkeğin atmayacağı şeyler atar, öğrenci yurdun kapısına “La Mahmut halaya geldim ama seni odanda bulamadım. – Düriye” diye post it koyar, hastasın diye odana oda arkadaşlarınla çorba gönderir (arkadaş dediğin piç de koridorda çorbayı yer ve sana “la Mahmut çorba çok iyiydi kız sana yanık ama bak ben de sana tost aldım” diye kendine aldığı soğuk tostu vererek sırıtır ) vs … vs … Aslında izlemesi şirin bir süreçtir.
Bakın kız arkadaş fikrine açık olmanızdan bahsediyorum, her önünüze çıkan kıza tek gecelik davranıp sonra birinin sizi erkek arkadaş yapmasını beklemekten bahsetmiyorum. Sizin bir beklentiniz yok. Tek gece de olabilir, çok gece de ya da bir ilişki de. Başından bir etikete gerek yok (kız aşırı alarmlı değilse).
Kendisine aktif olarak kız arkadaş (ya da eş) arayan erkeklerin en büyük problemi, bu zihin yapısı ile karşılarına çıkan kızı o kalıba sıkıştırmaya yatkınlıkları demiştim. Bunun pratikteki anlamı, bu adamların her kadını aynı canavara çevirmeleri. Adam karısından ayrılır, hemen evlilik peşine düşer ve 6 ay sonra evlenir. Sonra bir bakarsınız tamamen farklı geçmişten gelen bu kadın da 6 ay içinde adamın eski karısının aynısına dönüşmüş. Şimdi soralım : İki kümenin ortak elemanlarının oluşturduğu küme, bu kümelerin kesişim kümesidir. Her iki kümede de bulunan elemanlar kesişim kümesinin elemanıdır. O zaman bu iki evliliğin kesişim noktasında kim vardır? Abimiz tabii ki.
Burada aktif olan mekanizma muhtemelen adamın erkek olarak eksikliklerinden dolayı kız arkadaş / eş arama ihtiyacı. Kendi başına olamayan bu kişilerin hayatlarında bir boşluk oluyor. Bu boşluğu kadınla doldurmaya çalıştıklarında ise kadın kim olursa olsun, aynı tıkaç pozisyonunda aynı mavi ekranı veriyor.
Bu yazdıklarım yeni şeyler değil ama arada tekrarlamak gerekiyor. Daha önce ne demiştik :
Günümüzde, uzun süreli ilişkiyi hayatının amacı haline getirmiş o kadar çok beyni yıkanmış, kadınsılaşmış erkek var ki. Oysa bir erkek için uzun süreli ilişki asla amaç olmamalı. Bir erkek uzun süreli ilişkiye açık olabilir ancak.
Eğer erkekseniz bunu kafanıza kazıyın, erkek ilişkinin kapı bekçisidir. Kadının seksi amaç haline getirmesi nasıl ona bazı aşağı sıfatlar getiriyorsa, erkeğin ilişkiyi amaç haline getirmesi aynı sıfatları hak eder. Seks nasıl kadının ilişkiye getirdiği kaynağı ise, ilişki de (yanı zaman ve emek) erkeğin getirdiği kaynaktır ve bu kısıtlı kaynak sadece kadın bunu hakederse ona verilmelidir.
Sizin kadını seks yapmaya nasıl ikna etmeniz gerekiyorsa, kadının da sizi ilişkiye ikna etmesi lazım. Bir erkeğin büyük bir dikkatle koruduğu “İlişki Kapısı”nın ardında her kadının yaşamak istediği cennet bulunur. Bu cennette en sıkışmış kavanozlar bile kolayca açılır, örümcekler ezilir, kadına şoförlük edilir, aletler onarılır, cesaret ve siparişler verilir. Bu cennet, erkeğin zamanı ve emeği ile işler.
Bir erkek olarak sizin zaman ve emeğiniz en değerli kaynaklarınızdır. Bu kaynaklarınızı “işler yapmak” için kullanırsınız – özellikle de hayattaki amacınızı gerçekleştirecek işler. Bu nedenle bu zaman ve emeği bir başkasına verdiğinizde, o kişinin bu muazzam armağana saygı duyması ve takdir etmesi gerekir.
Bir kadınla ilişkinin yönetiminin temeli budur. Kadınınızın sizin zaman ve emeğinizi takdir etmesini ondan taviz vermeden beklemelisiniz.
Bazı erkekler zaman ve emekleri için takdir beklemezler. Bu erkekler kadınların ilişki kapısından kolayca geçmesine göz yumarlar. Hiçbir kriterler, duvarları, bariyerleri yoktur. Bu erkeklere meriç ya da beta uydu erkek denir. Friendzone denilen bir dördüncü dünya ülkesinde yaşarlar genelde.
Bazı erkekler ise zaman ve emekleri konusunda aşırı korumacıdırlar. Kadınlara genelde geçici seks vizesi verirler ve bir iki pompa bastıktan sonra da bu kadınları sorgusuz sualsiz bu sınırdışı ederler. Bunlar yanlız kovboy alfalardır.
Siz muhtemelen bu ikisinin ortasında bir yerde olmayı tercih edeceksinizdir. Yani bir kadınla romantik ilişkiye girmek isteyeceksiniz – ama ancak o bunu hakederse. Unutmayın, sizin masaya koyduğunuz şey (zaman ve emek), kadının masaya koyduğu şeyden (seks) daha değerli. Erkek kadınla birlikte olmak isteyebilir, ama buna ihtiyacı yoktur. Kadının ise erkeğe ihtiyacı vardır (en azından büyük çoğunluğunun).
Dipnot : Yeri gelmişken şu sevgililik olayı ile ilgili de bir lafım var. 16 – 25 yaşında bir adamın 26 – 35 yaşlarında, şu anki sevgilisi ile birlikte olma ihtimali sıfıra yakın. Tamam hiç takmayın demiyorum ama bu sevgililik kurumunu çok ciddiye almayın. Sürdüğü sürece tadını çıkarın, bitti mi de zaten bitecekti deyip yolunuza bakın.
Ben kimim ki bunu size söylüyorum? Ben sizin ölmez kalırsanız 38 yaşınızdaki halinizin sesiyim. Benim yaşıma geldiğinizde şu anki yaşınıza söylemek isteyeceğiniz bir şeyi söylüyorum. Bunu bir düşünün. Bir ilişkiden bir ilişki olmasından fazlasını beklemeyin.
(*) Kendi tabak çevirme aktivitesini harem gibi gören bazı PUAlara çok gülüyorum. Saf saf sanki kendileri kızları tabak gibi çevirirken kızların da tabağı olduğunu bilmiyorlar. Tamam, her kız sizi tabak yapmaz ama harem nedir? Harem dediğin bir erkeğe ait bir sürü kadın demek oysa burada daha çok birbirini tabak diye çeviren 2 insan var.
Karım benden çok kazanıyor
Bir arkadaş Kızlar Soruyor sitesinde şöyle bir soru yöneltmiş :
Eşimle üniversitede tanışmıstık. 2 yıldırda evliyiz. Evlenmeden önce bana ben çalışırım çocuğu en az 3 yıl sonra düşünürüm demişti bende bunu kabullenerek evlendim. Evliliğimiz gayet güzel gidiyor ama maaşı arttı ve artık benden daha fazla kazanıyor kendimi ona yetemiyormuş gibi hissediyorum , aciz hissediyorum. Iyice kompleks yaptım kendime bunu. Birkere benden 2 yıllık evliliğimiz süresince maddi anlamda istedigı seyler bir elin parmağını gecmiyor. Biraz da kıskanıyorum insaat sirketinde inşaat mühendisi olarak calisiyor iş arkadaşlarının %70i erkek zaten. Annemde biraz cahildir. Kadın dedigin evinde oturup yemek yapıp cocuk bakar diye üzerime geliyor. Sizinde böyle bir sorun başınıza geldi mi?
Şu kısımla ilgileneceğiz :
Evliliğimiz gayet güzel gidiyor ama maaşı arttı ve artık benden daha fazla kazanıyor kendimi ona yetemiyormuş gibi hissediyorum , aciz hissediyorum. Iyice kompleks yaptım kendime bunu.
Aklınıza ilk gelen şey bir adamın karısından daha fazla kazanması gerektiği olabilir. Adama ne yapıp edip karısından daha fazla kazanmasını öğütleme refleksi gösterebilirsiniz. Ama bu biraz düşünürseniz kırmızı hapa ters. Elbette bir erkek kazanç açısından her zaman daha fazlasını hedefleyebilir ama bu bağlamda adama tek çözüm olarak karısından fazlasını kazanmasını sunmak, ona karısıyla rekabete girmesini söylemek ve daha kötüsü bir erkeğin koca olarak değerini eve getirdiği ekmeğin göreceliliğine (beta öder tarafına) bağlamak gibi bir şey.
Kadının eve daha fazla para getirmesi (ya da para getirmesi) erkeğin gerekliliğini azaltır fikri, Eski Kurallar Kitabında geçerlidir. Artık geçerliliğini hızla yitiren kurallar kitabında. Kadınların yüksek eğitimde temsil oranlarına bakarsanız ve eğitim ile gelir paralel ise, her geçen yıl daha fazla kadının eve para getireceğini ve birçoğunun da kocalarından daha fazla kazanacağını görebilirsiniz.
Kırmızı hap değişen çevreye adaptasyon gerektiriyor ve elimizde değişen bir çevre var. Hem bu (erkeğin karısının bir promosyon ile erkekten fazla kazanması) geçmişte erkeklerin adapte olup çözmek sorunda kaldıkları problemlere göre oldukça kolay bir problem.
Kaynak sağlayan erkek, geçmişte ya kendine kaynakları olan bir erkek bul ya da bir vahşi hayvana yem ol zamanlarında hayati bir eş seçimi kriteri idi. Aynı kriter, daha 70 – 80 yıl öncesine kadar insanların günde 16 saat tarla ve hayvanlarına bakarak hayata tutunduğu zamanlarda da oldukça önemli idi.
Artık o günler geride kaldı. İyi ki de geride kaldı.
Fakat hayat hala zor ve stresli. Özellikle de duygusal olarak. Hala oldukça ciddi kararlar vermek gerekiyor ve birilerinin de bu kararların sorumluluğunu alması gerekiyor. O nedenle, erkeğin ailenin temel direği, yani hayatın fırlattığı fırtınalara ve depremlere karşı sarsılmaz bir kaya olması hala çok önemli. İstediğiniz kadar iyi kazanın ya da kadın istediği kadar iyi kazansın, geleceği muhakkak olan hassas zamanlarda(hamilelik), krizlerde (ciddi hastalıklar, vs.) temel direğe ihtiyaç olacak.
Aynı şekilde bir erkek adamla beraber olmak bir kadın için onay (validation) ve sosyal kanıt (social proof) demek. Alfa tohumları, beta kaynakları olayını düşünün. Beta kaynaklarını kaybedince aciz hissetmek, kadına yetmiyor hissetmek, olayın sadece beta kaynakları olduğunu sanmaktır. Ya da erkeğin kendisinde kaynak hariç hiçbir cinsel çekicilik özelliği olmadığını düşünmesidir. Buna şurada değinmiştik :
Hipergami sadece en iyi sosyal kaynaklara / statüye sahip erkekler için geçerlidir : Bu tek – taraflı pespektifin Jordan Peterson tarafından yayıldığını görüyorum. Fikir şu : kadının doğal olarak iyiliği için olduğundan, kadınlar sadece kendilerine ve çocuklarına uzun vadede en iyi imkan ve korumayı sağlayan, en iyi baba materyali erkekleri arzulayacaklardır. Bu fikir, hipergami denkleminin alfa siker yarısını görmezden gelen miyop bir bakış açısıdır. Bu, kadınları öven bir bakış açısıdır. Hipergami tanımını, kadınların içsel iyiliği ile sınırlayan erkekler aynı zamanda alfa denilince sadece sosyal, iş ve toplum hayatının lideri erkekleri düşünürler. Bu birçok açıdan yanlış ama eninde sonunda kendileri gibilerinden daha seksi bir erkek olamayacağını anlayan kadınlar tarafından (tabii ki kaliteli kadınlar tarafından) ödüllendirileceğine inanan erkekler için erdem tatmini sağlayan bir düşüncedir. Bu yanlış inancın bekleyen betalar arasında çok yaygın olduğunu belirteyim.
Bir erkek olarak evlilikte tek genel geçer değeriniz, güçlü bir sırta sahip olmak ve o sırtı başka biri için bükme hevesiniz değil. Olmamalı.
Bizden önceki nesillerin toplum içindeki yerlerini düşünecek zamanları yoktu. Çoğu gece gündüz açlıktan ölmemek için çalışıyordu. Ama geçmişte erkeklerin mecburiyetten yaptıkları bir şeyi, günümüzde kutsal bir görev olarak görüp yaşatmanın bir anlamı yok. Geçmişe göre bolluk içinde yaşadığımız günümüzde, erkeğin yük beygiri olmasını gereklilik olarak görmeyi bırakabiliriz.
Kırmızı Hap, Geleneksel Muhafazakarlık ve Modern Zamanlar
Kırmızı hapı içinde bulunduğumuz ortama adaptasyon olarak değil, geçmişe (aslında varolmayan ve kartpostallardan veya filmlerden yansıtılan bir masal geçmişe) dönüş olarak uygulamaya çalışan çok erkek var. Özellikle de geleneksel muhafazakar geçmişe sahip erkeklerin çözümü bu. Geçmişe dönmek.
Oysa kırmızı hapı evliliğe uygularsak amaç kadını yeniden mutfağa sokup iş yaşamından çıkarmak değil, günümüz dünyasında bir aileyi, o ailenin tüm bireylerini mutlu edecek şekilde verimli ve etkili olarak kurup yaşatmaktır. Erkeğin dominant (lider) olduğu metod kendini ispatlamış ve güvenilir bir yöntemdir ve bu nedenle de kırmızı hap tarafından benimsenmiştir.
Heteroseksüel ilişkileri en sağlıklı yürüten ayar, erkeğin onay beklemeden liderlik ettiği ayardır.
Evlilikte güç kavramını eve sokulan paranın miktarıyla özdeşleştiren, kökleri ciddi bir sosyalizm teorisi içeren feminizmdir. Feminizm teorisi, tüm gelirin koca tarafından kazanıldığı ailelerde kadının sıfır gücü olduğunu iddia eder. Bunu genellikle elindeki parayı aile içi zorbalık olarak kullanan azınlığa bakıp genelleyerek ya da kadınların özellikle de belli bir yaşın üstündeki kadınların aile içi yönetimdeki ciddi otoritelerini tamamen görmezden gelerek yapar. Feminizmin birincil amacı aile kurumunu parçalamak ve sakat aile ekonomisi teorilerine göre kadınların ekonomik gücü arttıkça aileler de kolayca parçalanacak.
(Twitter’da erkek evin direğidir lafına saldıran birçok feminist gördüm ve genelde hepsinin argümanı “ama kadın da para kazanıyor eve destek oluyor”. Kafalarında direk denilince ATM canlanıyor. Oysa evin direği ev fırtınada kafana yıkılmasın diye var, para bir direğin kafada canlandıracağı son şey olmalı. Feminist değilsen tabii)
Kırmızı hapın buna cevabı nedir? Bir ilişkideki liderlik pozisyonu, o ilişkiye bireyin soktuğu para ile doğru orantılıdır teorisini reddetmek! Beta öder erkeklerin ne kadar dominant (!?!?) olduğunu, bekleyen betaların görece yüksek gelirlerine rağmen ilişkilerin iplerini nasıl da (çoğunlukla para da kazanmayan) kadına bıraktığını düşünün. Erkek olarak cinsel pazar değerinin önce duygusal güce ve oyuna, sonra paraya ve tipe bağlı olduğunu düşünün. Ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Karım benden daha fazla kazanıyorsa ne yapayım?
Öncelikle bunu dert etmeyi bırak. Zira bu aşamadan sonra karınla ilişkini onun senden çok kazanması değil, o senden çok kazanıyor diye içine girdiğin düşük ruh hali ve kendinde göremediğin liderlik görevini bırakman yıkacak. O nedenle bunu dert etmeyi bırak ve evin lideri / kaptanı görevini eline al. Çoğu kadın, kendi para kazansa bile, ciddi kararlar vermek istemez zira karar vernmek sorumluluğu sırtına almak ve işler ters giderse hedef olmak anlamına gelir. O nedenle çoğu kadın erkeğin karar vermesini (tabii sorumluluğu ve işler ters giderse negatif tüm sonuçları sırtlamasını) ister.
Koca ve baba olarak görevlerin kazandığın paraya bağlı değil. Elbette otur evde ev erkeği ol demiyoruz. Para kazan ve hatta kendi kariyerinde hırsla yüksel tabii ki ama kadın daha çok kazanıyorsa ezilme. Eve daha az para getiriyorum o zaman daha değersizim diye düşünme. Günümüzde iyi kazanan ve iyi sağlayıcı olacak erkek bulmak, dominant ve maskülen bir erkek bulmaktan çok daha kolay. Eve daha fazla para getiren ama taşaklarını hanımları çantalarında taşısın diye bırakmış mavi haplı yığına bak.
Son olarak : kadın olmaktan utanmayan her kadın, yanında bir erkek olmasını ve bu erkeğe dayanabilmeyi ister. İş yaşamı ile ev yaşamını birbirinden ayırır. Parayı silah olarak kullanmaz.
Modern kadının artık bir erkeğe ihtiyacı yok. Doğru. Ama bu hayatlarında bir erkek istemedikleri anlamına gelmiyor. Erkeklerle ilgili ciddi travma yaşamamış kadınlar her zaman olduğu gibi yanlarında bir erkek istiyorlar ve uzun süre de isteyecekler. Evet artık kurtlara yem olmamak için erkeğe ihtiyaçları yok ya da açlıktan ölmemek için. Fakat erkek adam olabilen bir erkeğe yaslanmak ve o erkeği başkasından önce kapayarak sosyal kanıt ve tatmin etmeye ihtiyaçları var. Erkek artık gereksinim değil belki ama lüks. Bu da o kadar da kötü bir şey değil. Lüks olmasına rağmen insanların hayatlarında olmasını arzuladıkları ve onsuz yapamayacakları o kadar çok şey var ki.
Tekrar edeyim : siz bir evin direğisiniz, kaptanısınız. ATMsi ya da yük beygiri değilsiniz. Sizin cinsel pazar değeriniz ve statünüz öncelikle erkek adam olmanıza bağlı. Ne kadar kazandığınıza değil.