Bir boşanma hikayesi – Tehlike sinyalleri

Bir boşanma hikayesi yazısının devamı. Şu istek üzerine yazıldı :

“Bu hikayenin ibretlik olması için şu soruyu sormam lazım : bu kızın böyle olacağını evlenmeden önce hiç göremedin mi yoksa mavi hap yüzünden görsen bile erkek olarak doğru olanı yapıp evlendin mi? Varsa ne tür özellikleri kırmızı alarmdı.”

Bu sitede neyden sakındırılıyorsa o geldi başıma. Tam bir mavi haplı idim. Ben 32 kız 30 yaşlarında idi. Hiç evlenmemiştim.

Geldi gitti yanıma. Hiç de güzel değildi ve çalışmıyordu. Açık öğretim çeko mezunu idi. Bana kapağı attı. Duvara toslamadan beni elde etti. Mavi haplı olduğum için göremedim. Biraz görür gibi oldumsa da ailem ve çevrem beni utandırarak ve evlenmeyen yaşlı bir erkek olmaya gittiğimle beni korkutarak, beni sevdiğini (!) iddia eden bu kız konusunda ikna ettiler.

Nişanlılıkta kız çok açık verdi. Gezmeci, bencil, sevgi yoksunu ve benimle sırf maaş için evlendiğini olduğunu gösterdi. El değmemiş çiçek gibi dursa da okumamış ve kasabada yetişmiş bir bayanın kendi çevresinden bu kadar erkekle hem arkadaşlığı, samimi konuşmaları hem facede falan yazışmalarını hep iyiye yordum. Uyanacak olsam ailem azarladı. Mavi haplı olmak, bir gün seni beğendiğini söyleyen bir kadını oneitis etmeyi ve onu melek olarak görmeyi emrediyordu.

5 gün 5 gece düğün bizim buranın adetidir. Okumuşlardan yapan kalmadı. Düğün salonumda 3 saat yapar bitirirler. Kız tarafları, okumuş erkekten bu sokak düğününü isteyemezler ama ben olaya kız tarafından baktığım için bana teklif bile edinmeden yaşıma maaşıma bakmadan bu işe giriştim. Kızın içinde ukte kalmasınmış dedim.

3 aylık evlilikte sofraya kadar ben kaldırırdım. Kızın her dediğini yaptım. Önce beni bir centilmen olarak beğenen kız benden hemen soğudu. Peşimde o kadar gezen kız beni aşağılamaya ve boşanma lafları ermeye başladı. Gecelere kadar akraba ve arkadaş evlerinde vakit geçirmeye başladı. Engellemek istedim ailem usanır dedi beni durdurdular. Kız en sonunda ağzındaki baklayı çıkardı:

“SEN ERKEK OLSA İDİN BEN BİR YERE GİTMEZ VE HER DEDİĞİNİ YAPARDIM. SEN BUNA LAYIKSIN. BU HALİMİ BEĞENMEZSEN HADİ BOŞANALIM. SEN KAYBEDERSİN. BEN YAPACAĞIMI BİLİRİM.”

Ben bu erkek olmamayı bu sitede geçen erkekadam olmamak olarak biraz anladım ama mavi hap gözümü kör gibi etmişti. Yoksa cinsel anlamda erkektim.

Bir de kime danıştı isem biraz daha kıza özgürlük ve benim ev işini yapmamı tavsiye ettiler. Özellikle kadınlar bunu tavsiye ettiler. Ailemde olsa akrabam da olsa kadınlara danışmamak lazımmış.

Kız saatlerce telefonda boşanmış kız arkadaşlarıyla fikir alışverişi yapıyordu. Boşanmış o kızlardan biri bir kasapla kaç yıl evli kalmışmış da o kasap bu kızı dövmüşmüş de hatta camdan bile sarkıtmışmış da. Ben de dedim ki eşime: “Niye bununla dertleşiyorsun. Biz evleneli birkaç ay oldu. Ben sana şakasından hayvan bile demedim. Bir gün el kaldırmadım, her dediğini yaptım. Bir gün senden ayrı yatmadım. Sigara, alkol, karı kız dahil bir kötü alışkanlığım bile yok. Küfür bile etmem. Neden dertleşiyorsun…”

Bana verdiği cevap: ” Sen dur her şeyin bir zamanı var.”.

Oysa ben akıl alabileceğim erkeklere ve avukatlara utandığımdan gidemedim. Ayıp olmasın diye kızın çok yaptığını aileme de anlatamadım. Kızın bu boşanalım yaygaralarını hiç bilmediler ve hep bana itidal tavsiye ettiler. Ben de hep durdum.

Kıza öğüt verdim, arzunun ve sevginin pazarlığını yaptım. Kötü erkekleri örnek verdim, ben şunun gibi dövüyor muyum, falan dediğimde ‘keşke dövsen daha iyi, onlar erkek sen değilsin…’ ayaklarına giriyordu.

Gerisini anlattım. Bu siteyi o zaman görseydim keşke. Boşanma tecavüzüne uğradım. Ailem, ülke yasaları, akıl verenler ve mavi hap birleşince böyle oluyor. Bence sokakta kadın kesen zavallıların benim gibi hikayeleri vardır. Benim mesleğim ve karakterim sabırla davranmamam neden oldu.

Zeka ve eş seçimi

Erkeklere En Çok Söylenen Yalanlar yazısında optimusprime34 rumuzlu arkadaş bir daha sormuş (daha önce de sorulmuştu) :

Sitenizi uzun süredir takip ediyorum ve ekşi sözlük’te red pill başlığını da. Geçenlerde 1f trp hakkında eleştirel bir yazı yazdı ve ne yalan söyleyeyim sanki ikinci defa kırmızı hap almış gibi oldum.

https://eksisozluk.com/entry/79034038

Burada eşinizi seçerken ya kendinizden ya çocuğunuzdan feda edeceksiniz, feminenlik ile yüksek zeka ters orantılıdır, çok feminen kadından iyi anne olmaz, mutlaka zeki kadın seçmelisiniz ama siz de ondan zeki olmak zorundasınız ve kadınlar zekileştikçe erkek otoritesine olan ihtiyacı azalır diyor. Bir de game’in orta yaşlı kadınlarda aynı güçte etkili olmayacağını söylemiş ve olayın kadının özsaygısı ile ilgili olduğunu özsaygı arttıkça daha az feminen olacağını anlatmış. Okuyunca argümanları çok mantıklı geliyor ve sanki hala evlenip çocuk sahibi olmayı düşünerek kendimizi kandırıyoruz hissine kapılıyorum? Siz ne düşünüyorsunuz bu eleştiriler hakkında? Ayrıca en sonda paylaştığı yazıda flörtle eş seçilmez deniyor ama peki eşimizi nasıl seçeceğiz?

Ben “kafasına vurup sikecen sonra kapıya koyacan” tadında adamları takip etmiyorum ama bahsedilen linke sorudan sonra baktım.

Evet TRP’de “ideal kadın” tanımı yapan adamı ciddiye almayın. Evlenmek için ideal kadın diye birşey yok. Evlenilmeyecek kadın var ve evlenmeye girilebilecek bir çerçeve var.

İdeal kadın nedir biliyor musunuz? Erkeğin kaytarması mümkün olmayan performans yükünden kaytarmak için varolmasını arzuladığı ama gerçekte olmayan kadındır. İdeal kadın, “ben erkek olmasam da beni erkeği sayacak” kadındır. Yoktur.

Zeka konusunda da dürtülerinizden ziyade aklınızı kullanın. Bunu daha önce yazmıştım ama yorumlarda kaldı:

Insan cocuk icin, icinde ask olmayan mantik evliligi yapabilir. Eski usul. Kadinin erkege hayranlik ve sevgi duydugu ama erkegin mantik cercevesinden cikmadigi bir evlilik bence bu devirde riski en aza indiren evlilik. Bir de ortam o kadar fazla guzellige tapan mavi hapli dolu ki biraz kafanizi calistirip IQsu yuksek ama CPDsi sizden bir iki puan az bir kadinla evlenirseniz daha iyi. Evrim kadinda yuksek zekayi eleyecek sekilde calismiyor ve cocugunuza IQ sizin ve esinizden geciyor. Bana sorarsaniz diger hersey esitse HB6.5 ama IQ 120 bir kadini HB8.5 ama IQ 90 (Turkiye ortalamasi 93) kadina tercih ederim. Bizim evrimsel mekanizmalarimiz bagisikliga cok odakli ama zekaya odakli degil (modern zamana kadar 100 uzeri zekanin bir yarari olmadigindan). Ama bu devirde zeka cok onemli (bagisiklik asi ile hallediliyor). 15 puan IQ ustunlugu hayat boyu gelirde inanilmaz fark yaratiyor.

Kadınlar için de aynı şey geçerli. Alfa dediğin adamın temel evrimsel avantajı bağışıklık sistemi ama bu devirde zeka (beta bir adamda çok yüksek olabilen) çok daha önemli. Şahsen onlara da aynı tavsiyeyi veririm ama burası erkeklere yönelik bir site o nedenle erkeklere odaklanacağız.

Feminenlikle zeka arasında ise 1f’in dediği ilişkinin olduğunu düşünmüyorum ama eğer bu yönde bir araştırma varsa bakarız. Şu doğru, çoğu yüksek yönetici kadın çok zeki ve aynı zamanda feminen değil ama bunun sebebi muhtemelen yapay seleksiyon. Tepeye gelmek için sadece zeki değil aynı zamanda çocuk bakma ile ilgili şeylerden fedakarlık etmek ve erkek gibi agresif olmak lazım bu nedenle de zeki ama feminen kadınlar zeki ama feminen olmayan kadınlar kadar göze görünecek yerlere gelemezler. Bu nedenle de zeki kadınların hepsi maskülen görünüyor olabilir.

Dünyayı siyah – beyaz gören adamların yaptığı en büyük hata popülasyonların uçlarına bakmaktır. Buna erkekler kadınlardan zeki midir? yazısında değindim.  feminenlik ve yüksek zeka nadiren bir arada bulunur önermesi IQ’nun yüksek ucunda doğru olabilir ama ortalama IQ’nun 2 standart sapma üstünde böyle birşeyin gözlemlendiğini okumadım.

Zeka ile feminenlik ve zeka ile güzellik arasında ters muhtemelen uçlarda var. O da ne kadar dramatik tartışılır. Yani “yakışıklı alfa erkeklik ile zeka arasında ters” orantı var da diyebilirsin ama benim bildiğim çok çok zeki ve beta adamlara ne kadar çirkin diyebilirsin tartışılır. IT sektöründe herkes bir Bill Gates çirkinliğinde değil. Hatta Bill Gates istisna.

Evet zeka güzelliğe basar. Eğer çocuk yapacaksam güzel ama zeka konusunda pırıltısı olmadığı belli bir kadın yerine zeki ama güzellik konusunda pırıltısı olmayan kadınla evlenirdim. Tabii sizi idealize edilmiş bir güzellik anlayışına mahkum ederek 20lerinizde açlığınızı garantileyen ve açlıkla bir kadının eline düşmenizi sağlayan mavi haptan kafasını tam olarak kurtaramamış bir erkekseniz, HB 5.5 – 6 arasına HB 4 ya da HB 3 diyebilirsiniz ve sizin için zeki kadın ne güzeldir ne de feminendir. Sizin işiniz çok zor evet.

Bir boşanma hikayesi

Ben de boşandım. 3 ay evli kaldım. 5.gün 5.gece.düğün, gelinliğe kadar masraflar için neler harcadım neler.

Bu yazıyı ibret alın diye erinmeden şu saatte uzun uzun yazdım. Evlenmeyin diyemem ama güzel ülkemin erkeklerini ne beklemektedir, aşağıdaki yazımı(başıma getirilenleri) okumadan anlayamazsınız ve anlamadan evlenmeniz bir facia olur. Siteden bu yazıyı ayrı bir başlıkta yayınlamasını erkeklerimizin iyiliği için istiyorum. Karar kendilerinin.

Başlıyorum:

Neyse anlaşamadık ve ben dava açtım. Dava 1 yıl sürdü ve kızın boşanmak istemiyorum, beyanıyla davam reddedildi ve 3 sene ayrı yaşama verdi Mahkeme. Bu davada bende ya da kadında bir kusur tespiti yapılmadı.
Bu karardan 3 ay sonra kız tarafı bu sefer bana boşanma davası açtı. Ve dava 1 yıl sürdü. Kadın tarafının açtığı bu davada ben boşanmayı kabul ettim. 2 taraf da boşanmayı istediğinde hakime düşen, boşanmaya hükmetmek oldu. Gelelim nafaka ve diğer şeylere.

Ben de kusur bulunamadı ve bunun için kadının manevi tazminat isteği reddedildi. Ama komik bir gerekçe ile maddi tazminata hükmedildim. Boşanmadan dolayı kadının maddi kayıpları oluşmuş, aynen böyle diyordu gerekçe. Ben yargıtaya bile itiraz ettim. Kadın kendi dava açtı ve boşanmayı istedi. Kendi dava açıp da boşanmadan dolayı maddi kayıp da ne oluyormuş, falan dedim ama temyizim reddedildi.

Gelelim nafakaya. Nafaka yükümlüsü oldum. Peki kusur tespiti yapılmadan nasıl nafaka yükümlüsü oldu. Sıkı durun aynen şu gerekçeyle:

“Erkek tarafı reddedilen boşanma davası açmakla kusurlu taraf haline gelmiştir. Bunun için nafaka ödemesine…”

Hani 1.davayı ben açmıştım ya. 2. Davayı kadın açmıştı ya. O 1. Davam reddedildi ya, mahkeme onu kastediyor.

Yargıtaya başvurdum. Her dava bağımsızdır, dedim. 1. Davam reddedildiyse kadın tarafı 2. Davayı açmasaydı, dedim. Hem 1. Davayı reddettiren ve 3 yıl ayrı yaşama ve eşini (beni) ikna hakkı kazanan kadın tarafı(eşim), yeni 1 tek kusur bile isnat etmeden neden 1 ay sonra dava açtı, dedim.

Neyse reddedildim.

Gelelim takı ve çeyize. Karşı taraf bir liste sundu mahkemeye. Annesi ve kardeşini tanık gösterdi. Hakim anneye sordu. 102 madde olan bu çeyizler hakkında ne diyorsun. Annesi aynen katılıyorum, bu çeyizleri biz erkek evine verdik, dedi. Hakim yaz dedi katipe, annesi listeye aynen tanıklık etti. İtiraz ettim o an. Bu listede bir çatal takımına 700 tl denmiş. Böyle marka ve sayılar tek tek belirtilmiş ve fiyatlar fahiş. Madem annesi bunları tek tek eliyle yerleştirmiş ise, listeyi aynen katılıyorum diyeceğine eliyle koyduklarını saysın, dedim. 1 tek ördekçioğlu tencere seti, diyebildi. Ama mahkeme o listeyi benden aynen istedi. Ağzım açık kaldı.

Takı konusunda da öyle oldu. Kızla ayrılık günümüzde tartıştık ve kız çekti gitti. Hastaneye gitmiş sakinleştirici almış. İşte bu ilaçlar ve hastaneye gitmesi takı meselesinde bana karşı kullanıldı. Kıza demişim ki ben evden gidiyorum, ben gelmeye evden gitmiş ol. Kız da ben evde yokken beni beklemiş ve benim gelmeyeceğimi anlayınca psikolojisi bozulmuş ve evden ayrılmış ve takıları alamamış. Ben de daha önceki 2 boşanma davasında bana kusur tespit edilmemesini bu takı davasında delil olarak sundum. Eğer bir kusurum olsa idi, kovma gibi bir kusur tespiti yapılırdı ve ben manevi tazminata hükmedilirdim. Karşı taraf ise kusurlu olduğum tespit edildiğini ve nafaka yükümlüsü olmama hükmedildiğimi, söylediler. Ben de nafaka yükümlüsü olmam, davayı benim açmam ve bu davanın reddedilmesi gerekçesiyle olduğunu söyledim. Üstelik hem bu davalarda hem öncekilerde karşı taraf yani kız tarafın 2 şahidi olduğunu; biri kızın annesi biri de kızın (eşim yani) kardeşi.

Sonuç altınların faiziyle iadesi.

Eşimin avulatı haber salmış. Boşuna yargıtaya verip para harcamasın, kadın her durumda haklı, kız istese 8 değil 16 bilezik bile isteyebilirdi, demiş.
Avulatları haklı, dedim ve temyiz etmedim.

Ha unutmadan söyleyeyim. 1. Davada 3 ay süren ekonomik araştırna yapıldı. Ben öğretmenim ve kız çalışmıyor. O gün için benim maaşım 1830 tl falan. 500 tl tedbir nafakası (dava bitene kadar bağlanan nafaka) bağlandı. Ve davaya devam ara kararı alındı. 3.5 aylık nafaka 1800 ediyordu. Diyelim mahkeme bugün 15.00’te bu tedbir nafakası ara kararını verdi ya. Yarın sabah 08.30’de beni icraya verdiler. 1800 tl oldu bir gecede 3500 falan. Avukatları aynı zamanda icra vekili olduğu için 1500 tl vekil ücreti, icra mahkeme masrafı falan eklediler.

Neyse 1. Davam reddedildi ve davayı kaybettiğim için 400 tl 3 yıl ayrı yaşama nafakası artı mahkeme masrafları artı karşı tarafın vekalet ücretine hükmedildim. Yine ertesi gün sabah icraya verildim. Önceki icra 1. İcra dairesinde ise bu icra 3. İcra dairesinde açıldı. Ve maaşıma haciz geldi. Eğer önceki icra dairesine bir dilekçe verselerdi otomatikmen maaşa icra gelirdi ama vekilleri tekrar vekalet ücreti alamazdı ve ben tekrar icra mahkemesi masrafı ödemezdim. Bir de 1 gün beklemeden nafakayı ödemiyor diye maaaşıma haciz ile beni okulda rezil etmek istediler.

2. Davamız açıldı demiştim. Onda da tedbir nafakası bağlandı. O davanın da bir sonu oldu. Her defasında beni farklı bir icra dairesinden dava ettiler. Ve her defasında hem asıl Aile mahkemesinde hem 1 gün sonra açılan farklı icra dairelerinden vekalet ücreti ve mahkeme masrafları ödedim. Hakime şikayet ettim bu durumu. Oralı bile olmadı, avukatları söz aldı. Bizim yasal hakkımız dedi. Bir şey diyemedim. Kızın ailesinin fabrikası var dedim. Kız nasıl baba evine sığınır kabul edilsin ki dedim. Vekilleri; kızın ailesinin maddi durumu mahkemenin konusu değil, dedi. Öyleymiş sustum. Azarlandıklarımı hiç saymıyorum. Kendimi yıllarca davadan davaya düşmüş yargılanan bir suçlu terörist gibi hissettim hep. Vekiller benim gibileri bekliyor ki yolsun. Neyse…

Hatta maddi tazminat 18000 tl bağlandı ya bunu da farklı dairede icraya verdiler. 1 gecede 23 bin tl oldu bu para. Vekalet, masraflar… falan. Ödeyemeyeceğimi beyan ettim. Maaşıma haciz geldi. O günkü maaşımın 4’te 1′ olan 500 tlye hükmettiler. Tam 36 ay boyunca ayda 500 tl kesildi. Toplamda 18 bin tl kesilmiş oldu. 18 binin 23 bin tl olması yetti mi icra dairesine gittim. Kalan ne kadar dedim. 18000 tl kaldı dediler. 18 bin tl, 36 ayda toplam 18 bin tl kesilmesine rağmen nasıl 18 bin tl kalır dedim. Müdüre kadar hesaplattım. Doğru 18 bin tl kalmış. Faizler, karşı tarafın avukatının bir kaç bahane ile itiraz dilekçeleri dolayısıyla vekil ücretleri katlamış gitmiş.

Neyse bu arada başka ile ve okula tayinim çıktı. Vekilleri tekrar dilekçe vermiş. Ek.ücretlerime de haciz geldi. Haftada 30 saat.derse giriyordum. Hafta sonları kurs açmıştım. Sınav ücretleri dahil her şeye icra geldi. Maaşımın dörtte biri artı tüm ek ödemeler. Yeri geldi ayda 2800 tl kesildi. 5 ayda 11700 tl daha kesildi. Tekrar icraya gittim. Ne kadar borcum kaldı, dedim. 16700 tl kalmış. 18 bin kalmıştı nasıl olur da 5 ayda 11700 ödememe rağmen 16700 kalır dedim. Memurun biri dedi ki: Bu şekilde bitmez bu borç. Toplu kapat. Nerden nasıl bulursan bul, dedi.

Neyse buldum buluşturdum kapattım.

İşte bundan 15 gün sonra da takı ve çeyize 40 bin tl geldi. Aman maaaş haciz gelmesin diye karşı tarafa haber saldım. İcraya vermeyin de peşin ödeyeyim dedim. Peşin deyince ve ayaklarına düşünce tamam dediler. Kredi çektim. Nisan 2018de 40 bin tl Halk bankasından maaş müşterilere özel indirimli çektim. Faizle birlikte 57 bin tl. 48 ay taksitle ayda 1200.

Şu an Temmuz 2018’dayız. Şimdi olsa o altınlar falan 60 bin Tl ederdi.

Faizde yükseldi. 28 bin falan ediyor. 88 bin toplam. Ayda 2000 tl falan ederdi. İyi ki bu güne kalmamış. Zaten bankalar 50 bin tlden fazla tüketici kredisi vermiyorlar. Tam 6 yıla yakın davalar nedeniyle elde avuçta bir şey kalmamıştı. Mecbur maaşıma ve ek ücretlerimin tamamına icra gelirdi. Tahminim ayda 2000 tl kıza öderdim. Ve 10 seneden aşağı da bitmezdi.
Çocuk da yok. 3 ay evlilik. Ve kusur tespiti yapılmadı.

Ben hikaye olsun diye anlatmadım bunları. İlk defa burada hikayemi anlattım. Evet bu site bunların hem yeri hem bu anlattıklarım için tam sırası.

Maalesef Türkiye tüm diğer ülkelerden daha kötü durumda. AB ve ABD’de hemen hemen nafakalar kalktı. 1 yıl evliliğe 1 yıl nafaka falan kesiliyor. Daha benim çocuk da olmadı. Bu hikayeye iştirak nafakası, icra ile alınan çocuk, gösterilmeyen çocuklar falan da eklemedim.

Hakimler çok değişti. Biri bana acıdı. Toplu nafaka kesti. O zaman 9000 tl idi. Karşı taraf toplu para diye sanırım itiraz etmedi. Yıllarca belki bir ömür ödemekten kurtuldum. Her erkek benim kadar şanslı değildir. 2 güne 10 yıldır ödeyenleri duyuyoruz basın yayında. Kadın evlense veya nikahsız yaşasa ya da sevgili edinse erkek tarafın haberi bile olmaz. Olsa bile ispatlaması lazım. Zina bile artık suç değil. Polis kimsenin evini basmaz. Ahlak polisi bitti o dönemler. Kimse de (özellikle kadınlarda) vicdan kalmadı.

İlginç mahkemeler ve feminist basın hatta tamamı Beta olan erkeklerimiz kadını yalan söylemez,ahlak abidesi melekler olarak görüyor.

Avrupada yine evlilik kurumu bitmiş. Bizdeki evli erkeğin rezilliği kimesede yok. Bizim Türkiyede hala bekara ev verilmeme,adam yerine konulmama ve utandırma hala yaygın ve güçlü.

Türkiyede hala düğünü erkek yapar, takı kadınındır, eşya erkeğin sırtında.

Erkek ve evlilik.

Yok ya.

İkinci Bölüm : Bir Boşanma Hikayesi – Tehlike Sinyalleri

Konuk Yazar : Metin Bey

Duvara Karşı

Yazılarda ara ara “Duvar” kavramını kullanıyorum. “Kadının duvara toslaması” şeklinde. Bu yazıda bu kavramı açıklayacağım. Zira önemli.

Cinsel pazar değeri yazısında belirtmiştik : kadınlar genel olarak cinsel çekiciliklerinin tepe noktasına 22 – 24 yaş arasında ulaşırlar. Bu tepe noktasından sonra da cinsel çekicilikleri bir daha yükselmemek üzere her sene düzenli olarak düşmeye başlar.

Bir kadının güzelliğindeki bu düşüş 27 yaş civarına kadar göze görünmese de, bu yaş itibarı ile göze yavaş yavaş görünmeye başlar. Bazı kadınlar kendilerine çok iyi baktığından bu eşik 27’den çok sonra da olabilir ama özellikle uykusuzluk, güneşlenme, içki ve sigaraya bulanmış parti hayatı yaşayan kadınlarda bu göze görünürlük daha erken olabileceği gibi bundan sonra düşüş hızı ise inanılmazdır.

Duvar, bir kadının bir erkek üzerindeki cinsel çekicilik gücünü kaybettiği ve yaşıtı erkeklerden daha düşük cinsel pazar değerine sahip olmaya başladığı noktanın ismidir. Bu nokta yaklaşık olarak 30 yaşıdır.

Dikkat edilmesi gereken şey, kadının duvarla karşılaştığı (ya da günümüzde birçok kadının başına geldiği üzere duvarı önceden görüp yavaşlamadığı için kafa üstü girdiği) yaşı belirleyen 2 faktör var. Bunlardan birincisi, kadının cinsel pazar değeri yüksek alfa erkek ilgisini çekmekte, bir sonraki nesille rekabet edemez hale gelmesi. Aslında eğer tek faktör bu olsa idi, duvar 30 – 35 yaş arasında geniş bir aralıkta olurdu. Zira 30 yaşında birçok kadın hala oldukça güzel olabilir, özellikle yaşıtı ve yaşının üstündeki erkekler için. Fakat duvarın durduğu yeri belirleyen ve erkeklere bağlı bir faktör daha var : erkek cinsel pazar değeri.

30 yaş, erkeğin son 2 – 3 senedir kendi haberi olmadan yükselen cinsel pazar değerinin yavaş yavaş farkına varmaya başladığı ve kadınların cinsel pazar değerinin erkeklere eşitlendiği kesişme noktası. Bu noktadan sonra kadın cinsel pazar değeri olarak hala çekici olabilir ama erkeğin altındadır.

Bu nedenle 30 yaşına gelmiş bir erkek hayatında 2 şeyin olduğunu sıklıkla görmeye başlar : eskiden kendisinin yüzüne bakmayan yaşıtı bazı kadınlar ona taze ve içten bir ilgi ile yaklaşmaya başlar. Ve erkek daha genç kadınların ilgisini de çekebildiğini gözlemler. Ya da tam gözlemlemeye başlayacaktır ki yüzüğü parmağına geçirilir.

(Burada genelleme yaptığımızı hatırlatmamız gerek. Zira kendini alkole, oyuna, pornoya, mastürbasyona bırakan ve kanepede Netflix patatesine çeviren erkeğin 30undan sonra CPDsi yükselip grafikteki gibi tepeye çıkmaz. Burada bahsettiğimiz erkek en azından modern kaçış teknolojilerinin bağımlısı olmadan bir işi ve tanrı heykeli gibi olmasa da obez olmayan bir vücudu olan erkektir.)

Erkeğin kadınların kendisi üzerindeki gücünün düştüğünün farkındalığı tehlikelidir. Bu nedenle kadın için 30 yaş duvar olur. Kadın eğer kafası feminizm tarafından pert edilmemiş ise bu yaştan sonra da birkaç sene rahat rahat alfa peşinde koşabilecek olmasına rağmen hızlıca bir “uyanmaya başlayan beta” kapamazsa Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacağını anlar. Ve eskiden “farkına” varmadığı bazı erkeklerin aslında ne kadar “tatlı” olduklarını keşfeder.

New York Times evlilik sözleri serisinde çıkan bu twit şöyle diyor : “Gelin, koridorun sonundaki tatlı ve istikrarlı iş arkadaşınının hiç farkına varmadı – 32 yaşına bastığı güne kadar”. Bu “Sex and The City” kızın 32 yaşında asıl farkına vardığı, hızla yaklaşmakta olduğu ve bir betayı kalamazsa, yalnız ve çocuksuz çarpacağı duvar.

Duvarı Ekşi Sözlükte bir abla genç kızlara şöyle anlatıyordu :

… maalesef türk erkeklerinin kadınlar konusunda yaş takıntısı var. 35 yaşındaki erkek de 25-28 yaşlarında bir kadın arıyor. siz 35 iken size 40-45 yaş grubu erkekler kalacak. aksi için çok şansa ihtiyacınız var.

Duvar Farkındalığı

Erkek Düşmanlığı Balonu‘ndan :

Eskiden, genç kadının annesi ve neneleri güzelliğin geçici olduğunu, en baştan çıkarıcı erkeğin en iyi koca adayı olmadığını bilir ve kızın uzun süre stabil bir koca olabilecek genç bir erkekle evlenmesini garantilerlerdi. Şimdi ise feminizm yüzünden, bu rehberlik genç kadınların hayatından çıkarılmış durumda ve genç kadınlar kendi cinsel hayatları için kötü birer kaptanlar. Güzelliklerinin yere çakıldığı 34 – 36 yaşına kadar alfa erkeklerin peşinde koştuktan sonra eskiden reddetmeye alıştıkları beta erkekler tarafından bile görmezden geliniyorlar. Kadının kısmetindeki bu ani çakılma,  Road Runner ve Çakal anı olarak biliniyor. Kadınların geçmişte uçurumdan bu şekilde düşmemeleri için bir sürü güvenlik ağı vardı.

Her ne kadar duvar her kadının bilinçaltında önemli bir korku olarak sürekli bulunsa da günümüzde çoğu genç kadının, duvarı önceden görecek ve ona göre tedbir aldıracak uyarı mekanizmaları ellerinden alınmış vaziyette. Bugün CPDsinin tepesindeki 23 yaşında, cinsel çekiciliği aynı yaştaki erkekler üzerinde kelime anlamı ile dil tutulması yaratan güzel bir kadına Duvar’ı anlatma şansınız sıfır.  Bilmediğinden değil ama hatırlatılmak istemediğinden. Günümüz sosyal propogandası ile bunu hatırlatmak bile büyük bir ayıp ve kabalık olduğundan.

Feminizm ise kadınların genç yaşta aile kurarak şeytani ataerkil düzeni desteklemek yerine erkek gibi kariyer peşinde koşarak ataerkil düzeni bombalaması üzerine kurulduğu için, Duvar karşıtı propoganda yapmak zorunda.

Duvar muhtemelen ona kafadan son hız girip de duvarın öbür tarafına enkaz şeklinde geçen “özgür ruhlu” kadınların sayısı arttıkça daha genç kadınlara görünür olacak. Fakat bu bence uzak bir gelecekte olabilecek birşey.

Zira 37 yaşına gelmiş biri olarak kendi üniversite çevremde gözlemlediğim şey şu : üniversitede iyi çocukların yüzüne bakmayan ve duvara hızla toslayan pekçok hatun sonradan henüz kendi cinsel pazar değerine gözü açılmamış veya yaşam tarzı yüzünden CPDsi olmayan adamları koca diye kapadılar.  Facebook sağolsun kaç kere “lan bu kız bu çocukla mı evlenmiş” diye şaşırdığımı hatırlamıyorum. Şu an tıkır tıkır çalışan sosyal propoganda şu : “Bak genç adam. Bugün sen reddediliyorsun ve kötü çocuklar kazanıyor ama sabredersen kızlar akıllanacak ve senin değerinin farkına varacak. Ve eninde sonunda  o adamlar kaybedecek ve sen kazanacaksın”.

Yani kadınların duvar farkındalığını ellerinden alan sadece anne ve nenelerinin uyarılarına gülüp geçmelerini sağlayan feminizm değil aynı zamanda da duvara toslayanı kucaklamaya dünden razı aç erkek sürüsü!

Bekleyen Betalar yazısından :

Şimdi buraya dikkat edin; beta erkeklerden artan sayıda beklenen şey şu : 20li yaşlarında gösterdikleri sabrın sonunda meyvesini vereceğini ve o yaşlarda yüzlerine bakmayan hatunların zamanla “olgunlaşıp” doğru yolu bularak sonunda onu seksi bulacağı.

Tam o yaşa kadar kırmızı hapı yutmamış beta erkeğin kabul etmediği, bu “son kazanan sen olacaksın” öğretisinin, kendisini bu tip kadınların kullanımına sunmak için piyasaya sürülmüş feminen-öncelikli propoganda olması : artık alfa çocuklar için daha genç kadınlarla rekabet edemeyen kadınların can simidi. Burada propoganda bekleyen betamıza, kadının cinsel olarak en iyisini, kendi olgunluğunun en iyi zamanında vereceğini aşılar: yoksa başka neden kızımız kendisi ile hayat boyu evlilik bağına girmiş olabilir ki? Kocası ve çocuklarının babası olarak seçtiği adamla daha iyi bir cinsel olması gerekmez mi?

Bugün 20li yaşlarının başında tüm CPDsini obezite ile katletmiş bir kadının bile aç kurt gibi peşine düşen, modern ve açık görüşlü bir erkek olarak kadının 20lerinde yaptığı gençlik hatalarını kabul etmeyi ödev sayan erkekler varken duvarı kadınlara göstermek çok zor.  Ama suç sadece erkeklerde değil, kadınlar toplumsal sorumluluklarından azad edilirken hala onları utandırma taktikleri ile evliliğe baskılayan toplum. Yine Erkek Düşmanlığı Balonu yazısından:

Geleneksel kültürler evliliği öyle titiz bir heyecanla pazarlıyorlar ki bugün birçok insan geleneksel gerçeklerin artık geçerli olup olmadığını sorgulamaya cesaret bile edemiyorlar. Evliliğin bugün eskiden olduğu konsepte benzeyip benzemediği konusunun yüzeyini kazısanız bile düşmanca bir tepki ile karşılaşıyorsunuz. Kendilerinin bile açıklayamadığı sebeplerle kadınlardan sadist sosyal muhafazakalara ve erkeğin kendi ebeveynlerine kadar herkes erkeğe baskı yaparak ve onu utandırarak evliliğe zorluyor. Ya da karısı kendisini sebep göstermeden ve kendi rızası olmadan boşadığında karşılaştığı korkunç derecede eşitliksiz ve dikkatlice yaratılmış yasaların ne olduğunu anlamaya bile çalışmadan, erkeğin evlilik sözleşmesi yapmak istemesini lanetliyorlar.

Duvar ve Erkek

Bir erkek olarak Duvar’ın farkında olmanız önemli. Öncelikle 30 yaşı civarında üzerinize çullanan evlen baskısının nedeninin Duvar olduğunu anlayın. Sizin Duvarınız değil, kadın duvarı. Sizinki daha 10 – 15 yıl ilerde iken toplumun yaptığı baskının sebebi, gözünüz açılmadan sizi akıllı uslu, sessizce acı çekse de çalışıp vergisini ödeyen bir vatandaş olarak makineye yerleştirmek. Erkekler için İdeal Evlilik Yaşı yazısından :

Tam 30 yaş civarı maalesef, erkek cinsel pazar değerinin farkına varmaya başlarken kadın iyice azalmaya başlayan CPDsinin tam farkında olarak henüz CPDsinin farkına varamamış bir erkeği uzun süreli ilişki / evlilik şemasına çekme telaşına düşer. Ortalama beta oğlumuz 20li yaşlarının çoğunda kız peşinde koşup, kız tavlama konusunda burnu büyük kızlardan ağzı yanmışken, birden ortaya çıkan bu “ayakları yere basan”, gerçekten aile kurmak ve sevgi ile ilgilenen kadınları büyük sevinçle karşılar. Bu “bulunmaz mücevher”in geçmişte yediği hurmalar, bu “şansı” kaçırmamak için es geçilir.

Fakat tam CPD artarken ve her sene artarak daha uygun kadının seçilebileceği havuz da büyürken evlenmek, erkeği evlenebileceği en iyi kadınla evlenmekten ve bu büyük kararı verirken opsiyonlarını daha olgun kriterlerle verebilme şansını elinden alır. Bu erkekler maalesef iş işten geçtikten sonra olayı anladıklarında, toplumda orta yaş krizi olarak bilinen şeye toslarlar.

Eğer çocuk istemiyorsanız evlenmeyin. Bu sizi Duvar’ın etkilerinden 100% koruyacaktır. Ama eğer çocuk istiyorsanız ve evlenecekseniz de 33 – 35 yaşına kadar kendinizi geliştirin, belki uzun süreli ilişki yaşayın ama evlenmeyin. Böylece kendi CPDnizin tepesinde, seçebileceğiniz en iyi hatunu seçerek evlenin.

Bundan 50 yıl önce dedeleriniz 25 yaşına geldiğinde olgunluklarının zirvesinde bir erkek olabiliyorlarmış. Ama bugünün erkeği 25 yaşında hala gözü açılmamış bir yarı çocuk oluyor ve dedesinin eriştiği kafa olgunluğuna 35 yaşında erişiyor, o da erişirse. Durum maalesef bu ama iyi olan şey ise ortalama ömür 50 yılda 20 sene uzadığı için artık bekleme lüksünüz var.

Bence evlilikte erkek ile kadın arasındaki ideal yaş farkı 8 – 10.  Ama eğer 35 yaşında 32 yaşında bir kadınla evlenecekseniz bile (herkes duvara kucaktan kucağa atladığı için yalnız toslamıyor, bir de kariyer kadını propogandasına kapılmış ama aslında akıllı uslu kızlar da var) kadının sizinle siz olduğunuz için mi bebek kuduzuna yakalandığı için mi evlendiğini ayırt edecek kadar olgunlaşmış olursunuz.

Bebek kuduzu için bir parantez açalım. 28 – 32 yaş arasında özellikle geçmişlerinde “hızlı” yaşayan hatunların tutulduğu ve ne olursa olsun bebek yapmalıyım stresi. Bu stres, kadının tüm erkek seçme kriterlerini gölgeler (alfa dul olsa bile) ve onun normalde iğrendiği (şu ablanın kel ve göbekli deyip geçtiği) bir adamla bile evlenmesine neden olabilir. Maalesef kadının gözündeki bu perde gebelik testinin “çift çubuğunu” görür görmez kalkar ve aşamalı olarak tohumu vermiş ve işi bitmiş adama kötü davranmaya başlar. Adamcağız tipik bir mavi haplı ise ev işleri yapmaya kadar varan oranda karısını mutlu etmeye çalışacaktır ama bu yaptıkları onu daha da batırır. Sonuç : önce tabii ki seks biter ve sonra adamı boşa, nafakayı al ve çocuğu büyüt ya da daha kötüsü hayat boyu dırdır! Bebek kuduzuna yakalanmış kadınlar kırmızı haplı gözlerce evlenmeden kolayca fark edilip şutlanabilir ama mavi haplı özellikle 10 yıl sonra bulduğu harika seksin etkisi ile bunları görse de es geçecektir (mavi haplı bile görür zira ben boşandıktan sonra bunları “aslında başından belli idi” diye bir bir saymayan bir mavi haplıya henüz rastlamadım).

 

Genç anne

Bugün Red Pill Chick’in (Kırmızı Hap Pilici) şu tweetini paylaştım :

Çevremde genç yaşta evlenmiş kadınlar var. Bir de tabii çocuk yapmayı 30larına ertelemiş bir sürü kadın. Ortamdaki feminist propoganda genellikle kadınlara genç yaşta çocuk sahibi olmanın ve kendilerini ataerkil, baskıcı düzenin temel taşı aile cehennemine (!) hapsetmenin yenilgi olduğu pompalıyor. Bir kadın için başarı, kadınların geleneksel olarak yaptıkları rolleri bırakıp erkeklerin geleneksel olarak başarılı oldukları alanlarda öne çıkmak olarak pazarlanıyor :

Ama en önemlisi, ‘feminist’ler kadın uzmanlığının geleneksel alanlarını değersizleştirirken (gelecek vatandaş nesillerini yetiştirmek) ve sadece erkek uzmanlık alanlarını yücelttiler (yönetim kurulları, askeriye, önüne gelenle yatma). Kadınlara, erkek alanlarında başarılı olmalarını ve bunun geleneksel kadın alanlarında başarılı olmaktan daha önemli olduğunu söylediler. Kadınlara, annelerini ve nenelerini takip etmenin erkekleri taklit etmekten değersiz olduğunu söylemek, benim kulağıma “kadın düşmanı” gibi geliyor. Bütün bu kadın düşmanı şeylerin sonucunda ise kadınların daha önceye göre çok daha mutsuz olmaları şaşırtıcı değil.

Erkek Düşmanlığı Balonu

32 yaşında tanıdığım bir çocuk var. Eşi 24 yaşında. Kız 22 yaşında üniversiteyi bitirir bitirmez evlendiler (kızla tanıştığında kız üniversiteye yeni başlamıştı ve arkadaş da yeni yeni çalışma hayatında idi) ve dün 2. çocukları dünyaya geldi. Kız çalışıyor. Ama düşününce pek de mantıksız olmayan sebeplerle çocuklar hayatında bir aksamaya neden olmadı.

24 yaşında bir kadının annesi yaklaşık 50 – 55 yaş arasında oluyor. Oğlanın annesi de 60 yaş altı. Bu iki kadın çocuğa bakma işini çok iyi kotaracak ve hala dinç yaştalar. Kız da 24 yaşında gayet enerji dolu. Bu üçlü ilk çocuğa çok iyi baktılar ve kız da çocuk emin ellerde hemen işe döndü zaten. 2. çocuk da aynı ellerde yetişecek ve kız hemen işe dönecek.

Bunun tersine 36 yaşında ikiz doğuran (belki de yaşının geç olmasından dolayı çocuk sahibi olamayınca tüp bebek yaptı ve onlar da sıklıkla ikiz oluyor) bir başka tanıdığımın kocasının annesi sizlere ömür ve kendi annesi 70 yaşında. Kimseye bakacak hali yok. Çocuklar için bir türlü iyisini bulamadığı bakıcılar tutuyor ama kendisi de bakmaya çalışsa da, arada gördüğümde o suratındaki bıkkınlığı çok rahat okuyabiliyorsunuz. Kıza alfa dul diyemem. Hiçbir zaman orta malı değilde ve muhtamelen hayatı boyunca sadece 2 partneri oldu (biri şimdiki kocası). Ama İlk sevgilisinden sudan sebeplerle ayrılıp uzun aradan sonra şimdiki zerre saygısı olmayan sünepe kocası ile evlendi.

İkinci gördüğüm fark ise mesleki yük. 24 yaşındaki hatun daha iş yaşamının başında. Tamam işi yoğun ama ne müdür, ne direktör. Yani sorumluluğu süper yoğun değil. Arada kaybolsa kimse ağlamıyor. Kadın 30 yaşına geldiğinde çocukların ikisi de okulda olacak ve okula giden çocuk o kadar büyük yük çıkarmıyor. Ama 38 yaşında olan direktör. Kadın sabahtan akşama kadar çalışıyor ve birgün ortadan kaybolsa telefonu susmuyor. İnsanın 30larına doğru, eğer yükseliyorsa, iş yükü ve sorumluluğu artıyor. Bu açıdan bakılınca kadının genç yaşta çocuk yapması bana çok daha mantıklı görünüyor.

Son olarak da çocuk sonrası özgürlük. 24 yaşında olan hatun 44 yaşında iken şimdi doğan inşallah 20 yaşına gelecek ve hatun o yaştan sonra tamamen özgür. 368 yaşında olan ise 44 yaşında hala 8 yaşında küçük çocukla uğraşıyor olacak. 44 tepede kariyer yapmaya niyetli biri için işlerin yeni yeni başladığı bir yaş.

Tabii kendimizi kandırmayalım, aileyi erteleme sebebi hatunların önemli bir kısmı için tabii ki kariyer falan değil. Geçen aylarda yumurta dondurma işlemine gelen kadınlar üzerinde yapılan bir araştırma okumuştum. Toplumdaki yaygın kanı, bu kadınların çocuk yapmayı kariyer için ertelediğidir. Ama bu işleme başvuran kadınların (kanser gibi hastalıklar yüzünden mecburen yapanları çıkarınca) ezici çoğunluğu sebep olarak “daha doğru adamı bulamamış olmayı” vermiş. Yani sorun hatunların büyük bir feminist dolma ile kendilerini gerçekçi olmayan bir hipergami optimizasyonu hayaline bırakmaları. Çoğu kadın kendi şişmiş güzellik ve değer algıları ve erkekleri ottan boktan sebeplerle aşağılayan algıları ile “daha iyisini” bekliyor, kariyer problem değil. Bir nedenden dolayı erkeklerin 5% tepesinden adamları sırf kadın oldukları için hakkettiklerini düşünüyorlar. Buna bir de onlara uygun yaştaki adamların (40 ve üstü) eğer o zamana kadar evlenmemişse çocuk yapma kapasitesi olan 20lik hatunlarla eşleştiklerini ya da hiç evlenmediklerini düşünürseniz, kendilerini büyük bir hüsranla bitecek bir yola sokuyorlar.

Karım sürekli ailemi ve beni aşağılıyor

Bir erkek kızlar soruyor sitesine sormuş :

4 yıllık evliyim. karım sürekli ailemi ve beni aşağılıyor. bana sen erkek değilsin, adam değilsin vb. şeyler söylüyor. Çevremde sevilen biriyim bunları haketmediğimi düşünüyorum. sizce ne yapmalıyım?

Baştan ne yapmalı sorusuna cevap vereyim.

“Sen erkek değilsin” gibi hakaretler ve “aileye hakaret” eden kadını boşamak lazım.  Eğer boşayamıyorsan, bunları demesine izin vermeyeceksin. Şiddete vurmadan haddini bildireceksin. “Sen kimsin ki bana bunları söylüyorsun? Kendini bana hakaret etmeye çalışarak iyi hissetmeye çalışan aşağılık kompleksli yaratıktan başka bir şey değilsin” gibi bir şey söylemen ve bir daha da sana hakaret etmesine izin vermemen lazım.

Kocanı erkek olarak görmüyorsan, adam olarak görmüyorsan, koca olarak da kullanamazsın. Çocuk var tabii ama emin olun o çocuk için babaya böyle davranılan ve babanın bu davranışları çocuk için sineye çektiği bir evde büyümese çok daha iyi.

Bu adam önce bir avukatla ve sonra da boşanmış erkeklerle görüşüp plan yapmalı. Bu süreç boyunca ise karısının tüm hakaretlerini mahkemede kullanmak üzere gizlice kaydetmeli. Bütün hazırlıklar tamamlanınca da avukatla beraber bir metin yazılıp bu metin kadına okunmalı ve boşanma süreci başlamalı.

Eğer bu adam illa bu evliliği kurtarmak istiyorsa, Korku Oyununun 12 Seviyesini deneyebilir. Ne de olsa çocuk var ve adam dipte bir beta gibi konuşmuyor. Buradaki adam bir önce ele aldığımız adamdan daha iyi durumda. Aşığım seviyorum salya sümüklüğü yok. Bir baba olarak çocuk için katlanmış ama ben böyle davranılmayı haketmiyorum diyor. Saygı görmüyorsam boşanırım lafını da ediyor. Derdi tabii ki çocuk.

Şimdi devam edeyim.

Adamın sonradan yazdıkları sorununu belli ediyor ama bu konuda pek bilinmeyen bir gerçeği önceden belirteyim. Bazı kadınlar bunu, buradaki kadın kadar ağır olmasa da, erkek betalaşmasa bile yaparlar. Nedeni de CPDdir. Gerçek CPD kavramı bilgi olarak bilinmese de, kadınlar 35 yaşına doğru kendi CPDlerinin kocalarınınkinin altına düştüğünü ve kocalarınınkinin ise yükselmekte olduğunu farkederler. Eğer koca tam maskülin değil ama yeterince erkek ise, bu CPD dengesizliğini, kocasını sürekli aşağılamaya çalışarak ya da onun başarılarını hafife alarak dengelemeye çalışır. Yani “lan ben mavi haplı değilim bu kadın birden neden böyle saçmalamaya başladı” diyorsanız, sebebi genellikle budur. Yani bu “aşağılama” olayı kadın sizi düşük statülü gördüğünden değil, tam tersi yüksek statülü gördüğünden olabilir. Hele de kendisi götü göbeği salmış ama siz hala fit iseniz.

Burada farklı bir durum olsa da adamın şu söylediğinden, yukarıdaki durumun da etkili olduğunu tahmin ediyorum :

ben lisans o lise maddi sıkkıntı var malum

yok ev hanımı

Eğitim seviyeleri farklı. Bu kendi başına sorun olmayabilir ama kadın eğer kişilik olarak bunu dert edecek biri ise, bu eğitim farkı da yukarıdaki dinamiğe etki edecektir.

“Sen erkek değilsin ya da adam değilsin” gibi laflar boşanma nedeni. Adam da zaten aşağıdaki yorumlarda “boşanmak istediğimi söyledim ona. ama çocuk var” diyor. Şöyle de problemini açık ediyor :

karakterim bunda etkili katılıyorum. ben hep demokratik olanı seçeyim diyorum. hatalarım mutlaka var . ama bu hakaretleri hakedecek kadar hata yok.

Kadın, kendi aşağılık kompleksini adamı aşağılayarak gidermeye çalıştığı gibi, adamı aşağılayarak kendisini bırakıp daha iyisini bulabilmesine de engel olmaya çalışıyor.

Ayrıca eşitlikçi evlilik her ne kadar günümüz mottosu olsa da, pratikte kadınlar geminin kaptanı olan ve gemiyi idare eden bir erkekle birlikte olmayı tercih ederler.  Adam burda muhtemelen şu 2 kuralı ihlal etmiş. Haldun Aydıngün, burada çalışan mekanizmayı 20 sene önce yazmış : magandalar kadınları daha çok mutlu ediyor.

III. Önceliğin kendi misyonun olmalı, kadının değil

Esas oğlanın kendisini tamamlayan kadına ilanı aşk ettiği tüm o romantik klişeleri unutun. Bunun her fırsatta aksini iddia etmelerine rağmen kadınlar bir erkeğin “herşeyi” ya da varlığının merkezi olmayı istemezler. Tam tersine değerli bir erkeğin hayat amacına itaat etmeyi arzularlar, o erkeğin amacını gerçekleştirmesine yardım eden dişil güç olmak ve o erkeğin gösterdiği yolu takip etmek isterler. Bir kadının bütünlüğüne saygı gösterin ve ona “benim herşeyimsin” diye yalan söylemeyin. O sizin “herşeyiniz” değil, ve eğer öyle ise, yakında öyle olmayacak merak etmeyin.

IV. Onun kuralları ile oynama

Eğer kadının kuralları koymasına izin verirseniz sizden en azılı tecavüzcülerin bile nail olmadığı bir şekilde tiksinecektir. En güçlü kadın da, en azılı feminist de güçlü bir erkeğe itaat etmeyi ve onun tarafından yönlendirilmeyi arzular. İki kutupluluk sağlıklı bir ilişkinin çekirdeğidir. Bir kadın, kaprisleri, istekleri ve sürekli değişen ruh hali ile sizin üzerinizden geçmeyi istemez. Kadının duyguları kasırga, ruhu ise kundakçıdır. Kendinizi onun fırtınalarına karşı duran bir kale duvarı gibi düşünün. Güçlü rüzgarlar ve en kötü dürtülerinin yarattığı fırtınalar karşısında tutunabileceği bir kaya aradığında, orada siz olmalısınız … güçlü, sağlam, sarsılmaz ve yerinden oynamayan.

Amcığın 16 Buyruğu

Türkiye hala o kadar kötü durumda değil. Şöyle bir soruya, Batı’da “ya yeterince ev işi yapmıyorsan, …” diye başlayan ve faturayı adama kesen bir sürü yorum yapılır. Burada ise genel konsensus “çekilir mi lan böyle hakaret, hemen boşa”.

Not 2: Biri şu yorumu yazmış :

Türkiye’de bu durumu yaşayan erkek sayısı az değildir, ama erkekler kadınlar gibi sürekli şikayet etmedğinmden kimse bilmezz.. aile içi şiddet deyince insanların aklına hep kadına şiddet geliyo..

Kadınlar fiziksel şiddeti de çok uygulasa da asıl uzman oldukları konu psikolojik şiddet. Erkeklerin şikayet etmesi ayıp olduğu için de, bunu yaşayan erkekler sineye çekerler genelde.

Bu durumlara düşmemek için, uzun süreli ilişkiler kitabımıza da bakabilirsiniz.

Korku oyununun 12 seviyesi

Korku oyunu“, onun kaprislerine ve zevkine zincirlenmiş biri değil de fırsatları ve başka opsiyonları olan bir erkek olduğunuz “korkusunu” karınıza aşılamaktır. Kadınlar bundan nefret ederler – ya da en azından size bundan nefret ettiklerini söylerler – ama kadınlar opsiyonları olan erkeklere karşı koyamayacakları şekilde çekim duyarlar. Bu “ikincil seçilim” ya da “önseçim önyargısı” olarak bilinir.

KH teorisi ve korku oyunu odaklı evlilik üzerine bir kitap yazıyorum. (Rahmetli) Atol Kay’in, Ian Ironwood’un ve tabii ki manospherein aslanı Rollo Tomassi’nin kitaplarından derliyorum. Sorun üzerinde bir süredir yaptığım çalışma, kendi kişisel deneyimlerim, okuduğum kitaplar ve tabii ki blog yazmam sayesinde, düşük cinsellikli evliliklerde ya da /r/deadbedrooms olayında neyin çalıştığına dair bazı sonuçlara ulaştım.

“How to Turn Around a Low Sex Marriage” (Düşük Seksli Evlilik Nasıl Kurtarılır?) adlı kitabımın teorik temellerini, tartışmak üzere sizinle paylaşıyorum. Burada paylaştığım şey, kırmızı hap oryantasyonu ve talimatları hariç şimdiye kadar yazdıklarım.

Bir evliliği kurtarmak hakkında yorumlar ve tartışmalar yazarsanız sevinirim.

Korku oyununu, seviye 5’in iyi ya da mükemmel bir ilişki için temel çizgi olacak şekilde bir süreklilik şeklinde kavramsallaştırdım. Bir başka deyişle, çoğu erkek için, 1 – 5 arası kişisel ve sosyal gelişim ile korku oyununun olması gereken seviyeleri.  Seviye 5 sonrası ise korku oyunu başka bir renk alıyor ve uygulanması ile karınızla ya da başka biriyle daha iyi bir ilişkiye çıkıyor.

Uyarı :

  • Aşağıdaki seviyeler birbiri ardına gelmeli.
  • Eğer iyi bir ilişkiniz varsa, seviye 5’i geçmeyin.
  • Herşeyi deneyip de evlilik bitti demeden aldatmayın.

Korku oyununun 12 seviyesi

Korku Oyunu Seviye 1

Shit testleri yakalamayı ve geçmeyi öğrenin. Kadının seksi reddetmesi ile sarsılmayan güçlü ve sarsılmaz bir çerçeve inşaa etmeye başlayın. Temel PUA ve baştan çıkarma konusunda okuduklarınız sizi bilgilendirecektir. Karınızı daha iyi okumaya ve baştan çıkarmaya başlayın … The Red Pill’de kenar sütunu, Athol Kay’in Married Man’s Sex Life’ını, Robert Glover’in No More Mr. Nice Guy kitabını ve Pook’un Book of Pook kitabını okuyun.

Korku Oyunu Seviye 2 :

Hayatınızın temel alanlarını geliştirmek için eylem planı geliştirin. Fiziksel, ruhsal, psikolojik, finansal ve kişisel alanları geliştirin. Bu alanda yolculuğunuz, haftada 3 – 4 kez tükenene kadar ağırlık kaldıracağınız spor salonunda başlıyor. Her kas grubunu haftada en az 2 kere çalıştırın. Athol Kay’in The Mindful Attraction Plan kitabını okuyun.

Korku Oyunu Seviye 3

Karınızdan bağımsız bir hayat inşaa edin. Bir klübe girin. Bir amaç ve uğraş edinin. David Dieda’nın Way of the Superior Male ve Robert Green’in Art of Seduction kitaplarını okuyun.

Çevirenin notu :  Bu uğraş yaratıcı bir şey olmalı. Arkadaşlarla video oyunu ya da halı saha maçı gibi şeyler değil.

Korku Oyunu Seviye 4

Karınıza ulaşılır olmanızı onun size nasıl davrandığına bağlamaya başlayın. Şu aşamada meşgul bir erkeksiniz. Cinsel olarak ilgisiz, can sıkıcı ve kızgın bir kadına harcayacak vaktiniz yok.  Eğer gerekiyorsa başka bir uğraş edinin. Bu aşama, dövüş sporlarına başlamak için ideal. Ian Ironwood’un The Ironwood Collection of Alpha Move.

Korku Oyunu Seviye 5

Giyeceklerinizi yenileyin ve her fırsatta şık giyinin. Maskülin, güçlü, sarsılmaz çerçevenizi daha da sağlamlaştırın. Kendi geminizin kaptanı gibi davranmaya ve ilişkinizi yönetmeye başlayın. Karınız üzerinde aktif olarak kino ve baştan çıkarma uygulayın. Rollo Tomassi’nin The Rational Male kitabını okuyun.

Çevirenin Notu : Bu aşamaya kadarı her kocanın ne olursa olsun yapması gereken şey. Bunları yaptıktan sonra çoğu kadın düzelir. Eğer düzelme sağladı iseniz ve evliliğiniz mutlu ise bu seviyenin üstüne çıkmayın. Örneğin seks ayda yılda bir ödev seksinden haftada iki – üç istekli sekse çıktıysa burda durun. Yoksa devam.

Bu aşamaya kadarki bölümde korku oyunu nasıl çalışır görmek için Soft Dread (Yumuşak Korku Oyunu) yazısını okuyun.

Korku Oyunu Seviye 6

PUA yetenekleri öğrenmeye başlayın. Aptalca bir şey yapmadan önce, bu yeni bilgileri karınız üzerinde deneyin. Baştan çıkarmayı karınız üzerinde uygulamaya zaman ayırın. PUA yeteneklerini önce kendi evliliğinizi kurtarmak için kullanın. Roosh’un Bang, and Day Bang kitabını okuyun.

Korku Oyunu Seviye 7

PUA pratiğine başlayın ve güzel kadınlara yürümeyi öğrenin. Richard Ruina’nın The Natural kitabını okuyun.

Korku Oyunu Seviye 8

Karınıza dışarıda güzel kızlarla konuşabilecek kapasitede olduğunuzu gösterin. Garson kızlarla başlayın. Karınızla iseniz ve o size vücudunu “iyilik olsun” diye teslim edeli 20 – 30 gün olmuşsa, onun gözü önünde o küçük tatlı şeyle muhabbet ettiğinizde iki şeyden biri (muhtemelen ikisi birden) olacak. Birincisi, karınız çıkgına dönecek sizi bir sürü şeyle suçlayacak. Çerçevenizi / eğlenen ustalığınızı koruyun. Sonunda karınızın tepki vermesini sağlıyorsunuz. Bu önemli :  tepki varsa o ilişki için umut da vardır. İkincisi, eve gittikten kısa süre sonra sizinle balayındakinden daha tutkulu bir şekilde sikişecektir.

Çevirenin Notu : Bu aşamaya kadar evliliğinizin ve seks hayatınızın düzelmiş olması lazım. Ama durum bu değilse, son seviyelere geçebilirsiniz.

Korku Oyunu Seviye 9

Zurnanın zırt dediği aşamaya geldik. Açık konuşma zamanı ama henüz ültimatom vermeyin. Bu seviyede de “korku oyunu” hala ima edilen ama söze dökülmeyen bir oyun.  is the lynchpin. Şu ana kadar yaptıklarınız işe yaramadıysa Athol Kay’in “opsiyon A” ya da “Opsiyon B” dediği noktadasınız. Örneğin “ya ihtiyacımı karşılayacak kadar seks yaparız ya da boşanırız” gibi. Unutmayın bu aşamaya kadar uzun bir süreç geçirdiniz. İlk 7 adımın her birine, evliliğinizde beta ayak paspası olduğunuz her yıl için bir ay verin (örneğin 3 senedir böyle iseniz toplam 21ay). Ama bu uzun süreçten sonra maskülin dilde konuşma zamanı geldi. Yine bir seks reddetmesinden sonra şöyle bir şey söyleyin : “bir ilişki için seninle seks yapmaya ihtiyacım olduğunu biliyorsun. Bunun bir erkek için biyolojik bir ihtiyaç olduğunu anlıyorsun değil mi?”. Kavga etmeyin, duygusal şantaj yapmaya kalkmayın. Bu lafı söyleyin ve çekin gidin. Birkaç saat ortada görünmeyin. Bunu değişik durumlarda bir iki kez tekrarlamanızı tavsiye ederim.  Drama ve kavgaya girmeyin. Burada amacınız savaş çıkarmadan karınıza beklentilerinizi açık şekilde belirtmektir. Aranızın iyi olduğu bir anda evliliğinizi yürütmek için gereksinimlerinizi karşılamak için beraber ne yapabileceğinizi tartışın.  Bu aşama birkaç hafta ya da belki daha fazla sürebilir.  Bunu uzatmayın yoksa en başa dönme tehlikeniz var. Karınızın isteklerinizi yerine getirmeyeceği kesinleştiğinde ise artık Kutsal Kitabı okuyup dua ettikten sonra yapabileceğiniz tek bir şey kaldı.

Çevirenin Notu : Arzunun pazarlığı olmaz ilkesine karşı olsa da, bundan sonra geçilecek aşamanın ciddiyeti ve bir evliliğin karşılıklı görev olarak da yürütülebileceği (özellikle çocuklar varsa) gerçeğini düşünerek kadını sözlü olarak uyarmak ve bir şans daha vermek için bu aşamayı doğru buluyorum. Ben şahsen bu aşamaya gelmiş biri olsaydım boşanmayı başlatırdım (ve 2 – 3 sene daha seksiz yaşamazdım) ama evliliğini hala kurtarmak isteyen erkekler bu aşamayı uygulayabilir. Ama dediğim gibi, yıllardır doğru düzgün seks yapmamış adamlara 2 – 3 sene daha sekssiz kal demek de saçma.

Bir kadın bunu duyduğunda “ayyy zorla seks mi olur?” gibi bir tavır takınır. Bir kadın kesinlikle sizinle yatmak zorunda değil. Bunu kafanıza yazın. Karınız diye hayat boyu sizi arzulayacak diye bir kural yok. Bıkar bıkar. Kendi tercihi. Fakat hiçbir kadının sizi sekssiz bir ilişkiye hapsetmeye “seks yok ama sen koca olarak dışarda da seks yapamazsın” demeye hakkı yok. Evlilik anlaşmasına imza atarken “dışarda değil sadece bu evlilik içinde seks yapacağım” sözü veriyorsunuz. Bu aynı zamanda “bu evlilik sözleşmesi içinde seks olacak” da demek. Eğer biri yoksa (evlilik içinde seks), diğeri de yok (evlilik dışında seks yapmama). O yüzden burada kadını zorlamıyorsunuz, seçim şansı veriyorsunuz.  Hem de bir iki senelik düzelme şansını ona verdikten sonra.

Korku Oyunu Seviye 10

Ne yapacağınızı anlatın : evi terk edeceksiniz ve boşanma işlemlerini başlatacaksınız. Ben direkten dönene kadar evliliğimde bu noktaya geldim. Karıma dedim ki : “Basit bir tercih yapacaksın : Ya benimle sikişirsin … ya da siktir olup gidersin (Fuck me…or fuck you)”. Bu aşamada eğer düzelme olmazsa ayrılıp boşanmaya ruhen hazır olmanız lazım. ASD (Artık Sikimde Değil) haliniz bu aşamadan sonra rol değil gerçek. The Art of War ve The 48 Laws of Power kitaplarını okuyun.

Çevirenin Notu : Sekssiz evlilik boşanma nedenidir. Bu seviyede bir iş yapacaksanız ön hazırlığınızı yapın. Bir boşanma avukatı ile görüşün, boşanmış erkeklerle konuşun ve banka hesabını ayırma, vs … gibi işlemlere başlayın.

Korku Oyunu Seviye 11

Bir kız arkadaş ya da metres edinin. Seks yapmaya başlayın.

Korku Oyunu Seviye 12

Termonükleer. Karınızı kız arkadaşınız olduğunu ve bu nedenle de artık onu istemediği sürece seks için rahatsız etmeyeceğinizi anlatın (zira siz eşine ihtiyacı olanı hemen veren bir kocasınız). Hatun patladığında ise tüm geceyi başka yerde geçirmek için evi terk edin. Ertesi gün eve gelin ya da boşanma işlemlerini başlatın.  Bu aşamada zaten bu soğuk ve frijit kadından bıkmış olmanız lazım.

Çevirenin Notu : Seviye 12 saçmalık ve eziklik. Hala böyle bir kadını yeniden kazanabilmek için, boşanmada kusurlu taraf olup yolunmayı göze almayı gerektiren, ONEitis mantıklı bir saçmalık. Bu seviye kesinlikle aptalca. Peki bu adam neden böyle yazmış? Zira ABD’de durum farklı. Orda boşanmada erkek kusurlu olsa da olmasa da sanki tüm suç ondaymış gibi sikiyorlar. Ama Türkiye’de boşanmada kusur diye bir olay var. Böyle bir hareket burada çok aptalca. Biz de 10 seneye kalmaz ABD gibi oluruz ama şu aşamada bu seviyeyi unutun.

Çevirenin Son Notu : Bir erkek ilişkisinin mutluluk derecesi ne olursa olsun ilk beş seviye korku oyununu her zaman oynamalıdır. Bir ilişkide karısı ne kadar çirkefleşirse çirkefleşsin, eğer bu çirkefleşme erkeğin betalaşmaya karşı koyamaması ile ayak paspasına dönüşmesi sonucu gerçekleşmiş ise, sorumluluğu alıp ilk 5 aşamayı hızlıca uygulayarak, karısına bir şans vermesi etik olarak gereklidir. Fazlaca fedakarlık gibi görünse de evlilik oyuncak değil, özellikle çocuk varsa.

Fakat 8’ince seviyeye kadar düzelme yoksa ve kadın erkeği sekssiz bir ilişkiye mahkum etmeye çalışıyorsa, yandan kız arkadaş veya boşanma çözümdür. Seks varsa ama başka dayanılmaz sorunlar varsa, boşanma tek tavsiye edebileceğim şey.

Çeviri : The 12 levels of dread : the rules for any long term relationship

Karım bana düşman gibi davranıyor

Burada anlattığımız temel zihin yapısı, uzun süreli ilişki ve evlilikte daha da gerekli. Zira bu ikisinde, özellikle de ikincisinde, mavi haplının kaybedeceği çok şey var. Örnek olarak internete baktım ve hızlıca şu aşağıdaki hikayeyi buldum. Hikaye çok eski olsa da oldukça sık görülen bir durum.

Eskiden “kılıbık” diye bir kavram vardı. Babamların bazı arkadaşlarıyla kılıbık oldukları için hunharca dalga geçtiklerini, medyada bu kavramın çok kullanıldığını hatırlarım. Hiç farkettiniz mi, artık neredeyse hiç kullanılmıyor? Bunun nedeni eskiden istisnai olan bu erkek tipinin artık neredeyse norm olma yolunda ilerlemesi olmasın? Sanırım günümüzde buna marifetmiş gibi hanımcılık diyorlar.

Örneğimiz Güzin Abla’ya yazılan şu yazı :

Karım bana düşman gibi davranıyor …

Güzin Hanım; çok kötü durumdayım. Ben 35 yaşında karısını çok seven, bulaşık, çamaşır, çocuk bakımı ve her türlü ev işini yapan bir erkeğim.

Ama farkına vardım ki bunlar eşimi mutlu etmek için yeterli değilmiş. 3 gün önce eve gittim ve eşim ağlayarak “Artık seni sevmiyorum, sana dokunmak istemiyorum, seni yabancı olarak görüyorum ve boşanmak istiyorum” dedi. Ve psikoloğa gitmek istediğini söyledi. Bütün dünyam yıkıldı o an. 3,5 yaşında bir kızımız var. O an ağlamaya başladım ve aklını başına toplaması için bir arkadaşıma gittim. 2 gün orada içip durdum. Bir psikolog ayarladım ve geçen cumartesi eşimle birlikte ona gittik. Ama eşim benim durumumum daha kötü olduğunu söyleyerek asıl benim tedavi görmem gerektiğini söyledi. Razı ettim birlikte gidecektik. 2 gündür durmadan içiyor ve ağlıyor. Bana bir düşmanmışım gibi davranıyor. Bana söylediği artık her şeyin biriktiği, patladığı ve bütün sorumluluğun da benim olduğu. Ama ben onu çok seviyorum, onsuz yaşayamam. Ona söyledim, “Ne olur bırakma beni, düzeleceğim. Daha farklı olacağım” dedim. Ama bana hiç umut vermiyor. Eşimle evliliğimizin altıncı yılını bitirdik. Geçen zamanda ekonomik olarak hep borç ödedik. Evlendiğimde kredi kartı borçlarım vardı, onları ödedik. Halen ödüyoruz ama bitmesine 1 ay kala, bankanın yaptığı bir yanlışlık sonucu eşime gelen “7.500 YTL borcunuz var” telefonu her şeyi bitiren son damla oldu. Aslında 280 YTL borcumuz kalmıştı, yanlışlık yapılmış. Ama olan oldu.

Diğer bir konu da; benim ailem maalesef sorunlarıyla devamlı eşimi meşgul ettiler, yalanları yüzünden 2 senedir onlarla görüşmüyoruz. Fakat ben arada sırada, ne olursa olsun, eşimin onları aramasını istiyordum. Bir sorun da; annesi kanser oldu ve hastalığının başından sonuna kadar, yaklaşık 1 sene bütün tedavisinde yanında bulundu. Şu an annesi iyi ama üzülmemesi lazım.

Ayrı bir sorun ise; kız kardeşi maalesef biraz asi ve ailesini çok üzüyor. Kilolu, devamlı içki içen, sorumsuz bir kız.

Son bir sorun, eşim, okulunu derece ile bitiren matematik öğretmeni. Yaşı 35 oldu ama halen beklediği gibi bir işe giremedi. İş konusunda çok şanssız. 3 ay önce bir dershaneye girdi, ama maaşlar ödenmeyince, ayrıldı. İşte bütün bu sorunlar birikmiş ve sonunda bana patlamış.

Ne yapmalıyım, yardım edin ne olur?

Bizi takip ediyorsanız, daha ilk paragrafta sorunu yakalamış olmalısınız :D. Karşımızda evli ve damardan mavi haplı bir erkek var.

Ben 35 yaşında karısını çok seven, bulaşık, çamaşır, çocuk bakımı ve her türlü ev işini yapan bir erkeğim.

Çeviri Manyağı’nın Ev işi yapan erkeklerin hazin sonu ve benim Erkekler iyi oldukça onlardan istenenler artıyor yazılarımızda bu konuya değindik.

Ama farkına vardım ki bunlar eşimi mutlu etmek için yeterli değilmiş.

Haldun Aydıngün, burada çalışan mekanizmayı 20 sene önce yazmış : magandalar kadınları daha çok mutlu ediyor.

Keşke dibe batmadan bilebilseydin ama o devirde (2008) ve şimdi bu bilgiyi vermek yerine her yer bir sürü feminen ilişki danışmanlığı  zırvası ile dolu.  Bu zırvalar genellikle, karının daha fazla talebini yerine getir ve böylece karın mutlu olsun. Karın mutlu olsun, sen de mutlu ol. Öyle olmuyor işte.

Fakat olaya bir başka boyut katan kısım şurası :

Son bir sorun, eşim, okulunu derece ile bitiren matematik öğretmeni. Yaşı 35 oldu ama halen beklediği gibi bir işe giremedi. İş konusunda çok şanssız.

Öncelikle, adam terminal oneitis hastası. Bu kadın şanssız falan değil. Bildiğin tembel, sorumsuz ve üstüne narsist. Adam çalışıyor ve kendisi çalışmıyor. Buna rağmen adam hala fazlaca ev işi yapıyor ve çocuğa bakıyor.

Bir kadın, kendi kötü davranışlarını sineye çeken erkeği çok nadir “ya bak canım benim o kadar işi arası hem bana katlanıyor, hem de benim gibi götün tekini çekiyor” diye takdir eder. Bilinçaltından geçen “sünepe ezik, benim gibi bir kötü bir eşi bile kaybetmekten korkan aciz …” gibi bir şeydir. Kadınların bu eğilimini şuçlamadan önce biraz düşünün. Birincisi mi doğru, ikincisi mi? Maalesef bu tür adamlar için ikincisi doğru.

Bütün dünyam yıkıldı o an. 3,5 yaşında bir kızımız var. O an ağlamaya başladım ve aklını başına toplaması için bir arkadaşıma gittim. 2 gün orada içip durdum. Bir psikolog ayarladım ve geçen cumartesi eşimle birlikte ona gittik.

Attığı her adımın yanlış olduğunu söylememize gerek yok.

Bütün dünyam yıkıldı o an. 3,5 yaşında bir kızımız var. O an ağlamaya başladım

Bir kadın (ve kadınsanız adam) boşanalım lafını ağzından çıkardığı an, aranızdaki tüm sevgi, aşk-meşk sümüklü duyguları son planda olmalı. O an soğuk ve her adımını yatırımcı acımasızlığı ile atan bir adam  olmalısınız. Olmak zorundasınız. Karşınızda artık sizin eşiniz yok, sizi soğuk mahkemelere verecek ve dostunuz olmayan biri var. Üstelik o mahkemeler de onun tarafında, sizin değil.

Soru : Abi 6 sene evlilik ve çocuktan sonra aniden böyle bir şey duyunca nasıl duygusal davranmasın?

Cevap : Bir kere, bunun böyle olacağı başından belliymiş. Yani bu olay buraya gelene kadar kadın yıllarca sinyal verir / vermiş. İkincisi, evlendiğiniz zaman imza attığınız anda potansiyel olarak boşanmak için de imza atıyorsunuz. Tamam, evliliği düşünürken boşanma düşünmek romantik değil. Devlet şahitliğinde imza atmanız ve bu imzanın size verdiği yasal yükler de romantik değil. Ama kimse bunun hakkında konuşmuyor.  Evlilik planladığınız an, boşanmayı da planlayacaksınız zira imzayı attığınız an boşanma olursa yükleneceğiniz yasal sorumluluklar da başlıyor. Boşanmış erkeklerle konuşacaksınız, yasalara bakacaksınız ve bu adamın başına gelenin sizin de başınıza gelebileceğini varsayarak önceden duygusal olarak hazırlıklı olacaksınız.

Şimdi istediğiniz kadar hazır olun, “boşanalım” lafını duyduğunuzda bu adam gibi salya sümük ağlayıp bir iki gün alkolün dibine vurabilirsiniz. Kötü ama hemen toparlarsanız büyük sorun değil. Ama hemen toparlamanız lazım zira boşanmayı soğukkanlı yapmazsanız, hayat boyu taşımanız gereken fazladan yükler altına girebilirsiniz.

Ama eşim benim durumumum daha kötü olduğunu söyleyerek asıl benim tedavi görmem gerektiğini söyledi. Razı ettim birlikte gidecektik. 2 gündür durmadan içiyor ve ağlıyor.

Öncelikle : ARZUYU PAZARLIKLA ELDE EDEMEZSİNİZ:

İşte tam bu aşamada bir erkek “pazarlık yapma” yöntemine başvuracaktır. Bazen bu karşılık olarak kadının daha önceki gibi seks yapmaya döneceğini umarak, erkeğin artan bir şekilde kadın için birşeyler yapması şeklinde olur. Ya da evli bir çiftin “seks problemleri” ni çözmesi için “evlilik danışman”ına gitmesi şeklinde.

Psikolog ve evlilik danışmanlarının önereceği şeylerin çoğu arzu pazarlığı olacağından işe yaramayacaktır.

Ama ben onu çok seviyorum, onsuz yaşayamam. Ona söyledim, “Ne olur bırakma beni, düzeleceğim. Daha farklı olacağım” dedim.

ONEitis hastalığının korkunç yüzü. Neyi düzelteceksin abi?  Ya da daha farklı nasıl olacaksın?  Yazdıklarından anladığımız kadarıyla 6 yıl çalışabilecek iken tembel tembel evde oturan kadına bakmış, borç altında gıkını çıkarmamış, üstüne ev işi yapmış, çocuk bakmışsın. Hala evli olduğu sorumsuz insanda tek bir suç olabileceği aklına bile gelmiyor.  Anlatmıyor ama bu kadar borcu bu adamın kendisi için yapmadığına 1,000 Dolar para yatırırdım.

Ne yapmalıyım, yardım edin ne olur?

Güzin Abla demiş ki :

Bu süre içinde, eşin sana çok dolduğunu ve sana patladığını söyledikten sonra, hálá boşanmakta ısrarlı mı? Her insanın zaman zaman gücünün tükendiği, olaylar karşısında kendini yıkılmış ve artık dayanamayacak gibi hissettiği olur. Bu doğal bir şey. Eşinin de bütün bu anlattığın sorunları üst üste gelmiş. Dayanma gücünü gerçekten kaybettiği kabul edilebilir. Ancak “Seni sevmiyorum, sana dokunmak bile istemiyorum” sözleri gerçekten çok kırıcı. Hatasını anlar ve boşanmaktan vazgeçerse elbette ona dört elle sarıl, ailenle görüşmesi için ısrarlı olma, ona maddi durumunuzun giderek düzelmeye başladığını artık borç yapmayacağınızı söyle, kendine inandır. Ona sevgini, şefkatini göster, onu yatıştır ve rahatlat. Gerçekten birlikte gideceğiniz psikoloğun yardımı olacağına inanıyorum. Ayrıca eşinin ve kız kardeşinin bu içki tutkusu da yine bir uzmanın yardımıyla çözümlenecek bir sorun olsa gerek.

Bu tavsiyenin nasıl bir felaket olduğu bariz değil mi? Kadından ilişki tavsiyesi isteyerek başına gelecekleri haketmiş ama  Güzin Ablanın adama bir kere bile “sen bu kadına nasıl dayandın” dememesine dikkat edin. Feminen dayanışma göz yaşartıcı. Sisterhood über alles.

Bu doğal bir şey. Eşinin de bütün bu anlattığın sorunları üst üste gelmiş. Dayanma gücünü gerçekten kaybettiği kabul edilebilir.

Af buyur kimin dayanma gücü? Burada adamın kadına nasıl dayandığını sorgulamak lazım.

Ne yapmalıyım, yardım edin ne olur?

Bu durumda yapılması gereken öncelikle bu hikayedeki oneitis’in tembel, sorumsuz ve işe yaramaz bir asalak olduğunu kabul etmek lazım. Hani ev hanımı tembel asalak demiyorum, bu hem çalışmıyor, hem güzelce harcıyor hem de adama berbat davranıyor. Ev işi de pek yok. Götün teki erkek kadar kadın da var. Bu kadın o kadınlardan biri.

Bunun üstüne ilk yapılması gereken tamamen soğuk bir yatırımcı moduna girmek lazım. Çocuk varken zor ama bu tip narsist bir kadın çocuğu zerre düşünmez hatta erkeğe karşı rehine olarak kullanır. O nedenle çocuk ile ilgili duygusallık ile erkeği mahveder. Erkek tabii ki çocuğu düşünmeli zira kadın zerre düşünmeyecektir ama asla duygusal davranmamalı.

“Boşanma isteğini anlıyorum ve karşı çıkmayacağım ama bana düşünmem için bir ay ver” diye evden ayrılmalı. Bu aşamada hiç renk vermemek esastır. Bu bir ayı, kadına çaktırmadan iyi bir boşanma avukatıyla konuşup plan yapmakla harcamak lazım. Hesapları nasıl ayırırım, boşanmada neler olacak, neler yapabilirim. Sonrasında ise kadına (avukatın onayladığı) bir mektup atılır.

Bence bu adamın bu kadını boşaması lazım. Kadın, beni boşama diye ayaklarına kapansa bile. Bu aşamadan sonra adam kırmızı hap ilahı gibi davransa bile bu kadın düzelmez. Kız çocuk için babaya böyle davranılan bir evde yaşamak bence daha zararlı.

Eğer bir şekilde evliliğe devam edilecekse de içine “asıl ben senin gibi sorumsuz, takdir bilmez, tembel bir kadından bıktım diyerek kadının tüm kusurları sayılır ve boşanmak istiyorsa işlemleri başlatması, istemiyorsa ise kendine çeki düzen vermesi gerektiği anlatılır ve kendine çeki düzen verdiğini düşününce ara”  denilmeli.

Maalesef bir iki ay çocuğu göremeyebilir. Ama ortada çocuk varken sizin olduğu kadar, narsisist götler hariç, kadınların da manevra alanı kısıtlıdır.

Sonuç : Gördüğünüz gibi bu adamın evlilik hayatında kullanabileceği ve bu aşamaya gelmeden evlilik yürütebileceği bir sürü kırmızı hap silahı var. Bu aşamadan sonra bile kırmızı haplansa, en azından boşanmayı yöneterek olabilecek en az zararla çıkabilir.

Ama en iyisi başından bu duruma gelmemek. Aman oneitisi kaybedeceğim korkusu ile taviz vere vere gelinen yer yine oneitis’ten ayrılık ama taviz vere vere ayrılık ile duygusal açıdan aşırı güçsüz bir pozisyona düşmek var. Ayrıca taviz vermese, kadına yerini ve haddini bildirse, belki de kendisine saygı duyabilen bir eşi olurdu.

Doğum kontrol hapı

“Üçüncü çocuğumuzu kucağımıza aldığımızda yüzündeki mutlulukla karışık şaşkınlığı görmüştüm. Çünkü doğum kontrol hapı kullandığımı sanıyordu ve nasıl olup hamile kaldığıma bir türlü anlam veremiyordu. Ama ben bir çocuk daha istiyordum!”
Kadınların Kocalarına Söyledikleri En Acımasız Yalanlar

“Tomassi’nin 5 Numaralı Demirden Kanunu

Doğum kontrolünü ASLA bir kadının eline bırakma.”Tomassi’nin Demirden Kanunları

Çoğu erkek, doğum kontrol hapı ve kürtaj ikilisinin kadının eline nasıl bir güç verdiğinin maalesef farkında değil. Bu ikili, kadınlar tarafından çeşitli kombinasyonlarda kullanılarak onların istedikleri erkekle istedikleri geleceği elde etmelerini sağlıyor. Daha önce bir iş arkadaşımdan bahsetmiştim. Kız, pilot erkek arkadaşı ile beraber yaşıyordu ve “doğum kontrol hapı kullanmasına rağmen” hamile kaldı. Tabii ki adam “doğru olanı yaparak” kızla evlendi. Sonra kız yine “hap çalışmadığı için” hamile kaldı ve ikiz doğurdu. Şimdi evde 3 çocuğuna bakarak koca parası yiyor. Gerçi kız ilk hamileliğinde 27, adam 35 yaşında idi. Yani adama hayatını yaşayamadan 3 çocuk babası oldu demek zor. Ama kendi kontrolü olmadan kısa sürede kendini evli ve 3 çocuk babası bulma sürecini şaşkınlıkla izledim. Doğum kontrol hapının iki kere çalışmama ihtimalinin sıfır olduğunun bilincinde olması lazım.

Bir erkeğin doğum kontrolünü asla bir kadına bırakmaması lazım. Özellikle de “Hap kullanıyorum, içime boşal”, “prezervatif kullanma hissetmek istiyorum” gibi telkinler başladığında. Bunun birinci ve hemen akla gelen nedeni tabii ki erkeği “çocuk” ile kafeslemeye çalışabilecek kadından kurtulmak. Bir anlık zevk için (içerde boşalmanın neden zevk olduğunu da anlamış değilim) hayat boyu üstüne alacağın devasa sorumluluğa değmez. Kadınlar doğum kontrolünü istedikleri erkeği kafeslemek, kocalarını kontrol etmek, vs. için bilinçli bir şekilde kullanıyorlar. Saf olmayın.

Fakat doğum kontrolünü kadına bırakmamanın pek akla gelmeyen başka bir yararı daha var. Başkasının çocuğunu kendinizin sanarak yetiştirme ihtimalinizi önemli ölçüde azaltmak.

Atadan kalma geri çekme yöntemi (prezervatif olsa bile) ve prezervatif yanında iki seks arasında işeyerek (bir önceki seksten kalan spermlerin sonrakinde boşalma öncesi sıvı ile kadına geçmesini önleyerek) doğum kontrolünü asla kadına bırakmayabilirsiniz. Sonra doktor ultrasondaki minik noktayı göstermip de 5 haftalık dediğinde, önceki aylarda bilerek hedefe attığınızdan, vurucu atışı ne zaman yaptığınızı bile tahmin edebilirsiniz. Özellikle adet döngüsünü takip edip döngünün alfa haftalarında bahaneler ile geceleri hatunla evde geçiriyorsanız.

Doğum kontrolünü kadına bırakan adamı tongaya düşürmenin sinsi bir yolu var. Kadın birden “çocuk yapalım” demeye başlarsa ve eğer sizin de niyetiniz varsa, saf saf “tamam hayatım, hedefe atıyorum” diye hemen atlamayın. “Tamam şu şu geçsin 6 ay sonra başlarız söz” deyin. Bunu paranoya yapmayın zira ihtimali düşük ve çocuk isteği hep birden gelecek ama kadın başka biriyle yatmış olabilir. Kocasından da sperm alırsa ve hamile kalırsa başı belaya girmeden işin içinden sıyrılabilir. Eğer siz bunu aylarca ertelerseniz ve hamile kalırsa gidip gizlice kürtaj olacaktır (her konuda çiçekler-böcekler-vegan-ibişler tadında olan feministler neden bu kadar hırçınca kürtaj savunuyor sanıyorsunuz?). Önlem olarak o dönem alkolü bırakın. Aldatan eş kötü bir şey ama bir de üstüne başkasının çocuğunu yetiştirmek felaket. Eğer bu durumdaki adam doğum kontrolünü kadına bıraksa idi kendini koruyamayacaktı.

Diğer yaygın durumda kız arkadaşın ya da tabağın birden hamileyim demesi. Hatta internetten okuduğum hikayelerin çoğunda sonradan çocuğun kendisinden olmadığını öğrenen erkek, kadınla evli değilken bu süpriz hamilelik ile doğru olanı yapıp evleniyor. Prezervatif ve geri çekme ile “hamileyim” diye arayan hatuna rahatça siktir çekebilirsiniz. Gerçi o zaman sizi değil de doğum kontrolünü kadına bırakan gariplerden birini arayacaktır. O garip siz olmayın.

Erkekler iyi oldukça onlardan istenenler artıyor

Çeviri Manyağı‘nın Ev işi yapan erkeklerin hazin sonu adlı yazısındaki acı gerçekle ilgili şöyle bir yazı gördüm dün. Twitter’da paylaştım ama burada da yazayım. Bir avukat tarafından yazılmış.

15 yıl oldu, boşanma davalarından öğrendiğim gerçekleri şu şekilde formül haline getirebilirim … Ne dersiniz dostlar.

1/ Erkek her gece dışarıda, içki, kumar ne arasan var.. Bu adamın karısı ‘eve gelsin yeter’ diyor..
2/ Erkek haftada bir/iki gün çıkıyor ve aslında eve bağlı.. Bu adamın karısı ‘erken gelsin, bir gece neyine yetmiyor’ diyor..
3/ Erkek her akşam evde.. Bu adamın karısı ‘neden çocuğa bakıp, temizlik ve en azından salatayı ben yapayım karıcım demiyor’ diyor..
4/ Erkek her akşam evde, yemek, ütü ne varsa yapıyor.. Bu adamın karısı ‘annemler ev alırken yardım etmedi’ diyor..

Bu formülden çıkan sonuç; kötü erkeklerin karısı daha azla yetiniyor

İyi olan erkeklerin karıları da asla yetinmiyorlar.

Not: Çelik yeleğimi giydim, atış şerbest.

Haldun Aydıngün, burada çalışan mekanizmayı 20 sene önce yazmış : magandalar kadınları daha çok mutlu ediyor.

DOMİNANT OLMAK demek bir kadının istediği her şeyi yapmamanız ve sizin bu testten kalmanızı engelleyecek kadar ÖZGÜVEN dolu olmanız demektir.