Giderek artan sayıda kadın tarafından sergilenmeye başlayan prenses sendromu, sosyal medya sebebiyle daha görünür hale geldi ve kadınları pençesine almaya başlayan narsisizm ve son zamanlarda bolca pompalanan 3. dalga feminizmin “girl power” propogandası ile salgın hastalık halinde ilerliyor. Buna bir de her sene artan sayıda piyasaya sürülen “kızım, prensesim benim”, “kızım, ilk aşkı olduğum canım”(*) salya-sümük duygu böceği beta baba sürüsünün bitmek – tükenmez prenses yetiştirme gayretini ekleyin, durumun daha da kötüleşeceğinden emin olabilirsiniz (büyük konuşmayayım, kız babası olunca bu meriçleri anlarım demiştim ama oldum ve bunların anlaşılacak bir tarafı olmadığını gördüm. Neyse bu başka bir yazının konusu).
Sosyal medya, birçok kadının kendi cinsel pazar değerini gülünç duruma düşecek kadar abarttığını gözümüze vurup duruyor. Yanlış anlamayın, bir kadının iyi vücutlu, yakışıklı, eğlenceli, romantik falan bir erkek aramasında bir problem yok, ya da bu tür özellikteki erkekleri sadece CPDsi çok yüksek kadınlar arama hakkına sahiptir de demiyoruz. Fakat ortalamanın derece derece altında hatunların 22 yaşında bir modelin çekiciliğine sahipmiş gibi hareket etmesi de şimdi pek sağlıklı bir ruh haline işaret etmiyor. Yine tekrarlayalım, kimseyi aşağılamak niyetinde değiliz ama gelin eğri oturup doğru konuşalım hanımlar, eğer beyaz atlı yakışıklı prensten aşağısı olmaz diyorsanız, sizin de biraz Pamuk Prenses’ten aşağısı olmamanız gerekmiyor mu?
Aynaya bakmadan süper model sevgili arayan erkek yok mu? Var tabii ama bu tip gülünç narsisizm daha çok kadınlar tarafından sergileniyor. “1.60 boyuyla 1.80in altında adamla çıkmam” tipi bir yaklaşım mesela kadınlar tarafından açıkça ve çokça dile getirirken biz erkekler genelde bunun tam karşılığı olan “kilolu kadınla çıkmam” yaklaşımını bu kadar hevesle dillendirmiyoruz. Geçenlerde televizyonda bir kadın izledim, “ben 10’um erkeğim 12 olmak zorunda” diyordu ama kimse de çıkıp ablaya o kiloyla neyin 10 (maksimum 6.5 bir hatun ve eğer kiloyu takıyorsanız iyi bir 5) demiyordu. Zaten sorun da bu. Kadınlar birbirlerini şöyle harikasın, böyle şahanesin, “Biricik’ciğim çok çok güzelsin” falan diye sosyal medyada aralıksız gazlarken, meriç çoğunlukta gerçeği söylersem ya vermezlerse diye olumlu kafa sallamaktan başka bir iş yapmadığından, bu ablalara “bir dakika ya” diyen kimse yok.
Prenses sendromu yaşayan kadınlardan uzak durun. Mesela Tinder‘da rastladınız mı fotodakinin inanılmaz güzel olmasının bile engel olamadığı bir sola at refleksi geliştirin. Hani şu burnunda inek halkası olan, ya da kısa mavi saçlı hatunları görür görmez geliştirmeniz gereken refleksten. Eğer kız arkadaşınız bu sendromdan müzdarip ise, arşivimize bakın, ve hatundan en kısa sürede kurtulun.
Bu konuya sonra bir yazıda girerim dedim ama dayanamayacağım : kız babası iseniz kızınızı prenses sendromu ile yetiştirmeyin. Sizin sizden başka çok az kimse için çok önemli olan çocuğunuzu, kendinden başka kimsenin yaşamadığı “Egom Krallığı”nın prensesi yetiştirirseniz, kızınızın ilerde mutsuz olmasında büyük pay sahibi olursunuz. Demedi demeyin.