Vaka Çalışması – Neden boşandım / Boşanan adam

90ların son yılında, daha 18 yaşında bir yeni erişkin olarak o dönemde kızlarla neyi yanlış yapıyorum diye kafa patlatırken elime bir kadın psikolog tarafından yazılmış, ilişkilerle ilgili bir kitap geçti. Tam hatırlamıyorum ama ismi “Sesimi Duyuyor musun?” gibi birşeydi. Bir kadından ilişki tavsiyesi kitabı okuyarak çok avantajlı bir konuma geçeceğini düşünen ben, heyecanla kitabı okumuş ve ondan sonraki 1 yılda kadın – erkek ilişkilerinde daha da dibe vurmuştum 😀 Kitap duygularınla barışık olmak, açık iletişim, ona küçük süprizler yapın tadında bir saçmalıktı.

Ulan psikolog hatun tavsiyesi bulmuşum neden dibe vurdum diye araştırırken (neden acaba?) o zaman yeni bir şey olan internette erkekadam.com çıktı karşınma. Bu site, feminizme karşı hiçbir erkek hareketinin olmadığı o karanlık dönemde bir ışık idi.

O zaman bende bilgisayar yok. Bilgisayar laboratuvarında günlerce bu siteyi okumuştum. Bu adamlar sayesinde kadın doğasını biraz anlamıştım ve bence bu site olmasa daha yeni başladığım üniversiteyi muhtemelen bakir bitirirdim.

Keşke o zaman arşiv alsaymışım. Site bugün ortada yok ve arşivini de bulamadım. Ama sitenin efsane yazarı boşanan adamın şu yazısını buldum. Çok sağlam bir yazı, bugün kırmızı hap gibi ismini koyamadan, formüle edemeden ne kadar çok kırmızı hap kavramı gösteriyor! Yine de öğreti ortada olmadığı için, üstad Boşanan Adam bile bazı şeyleri göremiyor ya da yanlış tanımlıyor. Örneğin “iyi bir insan” olduğu için acı çektiğini sanıyor “kötü olunca” değere bindiğini düşünüyor. Oysa bir mavi haplı beta olarak “kendini feda ederek femineni ne pahasına olursa mutlu etmeyi” iyilik sanıyor ve “kendi ihtiyaçlarını düşünmeyi” kötülük olarak algılıyor. Kadının neden o çekilmez dırdırcı yaratığa dönüştüğünü analiz etmiyor. Ve neden kadının tekrar canlandığının adını koyamıyor : Korku oyunu (Dread Game). Neyse bir ara bu yazının analizini de yapmak lazım.

Fakat şunu söyleyeyim; neredeyse 20 sene sonra yine okuyunca şunu anlıyorum ki eğer bir erkek yılların betalığı ile artık sınıra kadar acı çekerse, kırmızı hap kendi başına erkekte ortaya çıkıyor zaten. Hatta aslına bakarsanız, kırmızı hap öğretisi olmazsa bu öfke olarak çıkıp orada kalıyor. Oysa bugün kırmızı hap bu öfkeyi dindiriyor. Eğer o dönemde kırmızı hap olsa, bu adam muhtemelen özeleştiri yapıp yuvasını yıkmayacaktı. Bugün neyse ki internet ve bunun gibi siteler var ki, bir erkek sadece birkaç sene acı çekip işin aslını öğrenebiliyor ya da sadece öfke aşamasında takılmıyor.

Neden boşandım / Boşanan adam

Evliliğimiz boyunca karım Julide beni başta cinsel olmak üzere pek çok konuda inim inim inletmişti. Dayanabilmek için elimden ne gelirse yapmıştım. Her şeyden önce kendimi “iyi bir insan” olarak algılıyordum.

Bayağı erkeklerin tarzı “kötülüklerden” karıma yapabilmem söz konusu bile değildi. Ancak ne kadar gayret göstersem karımın içindeki mutsuzluk tabakası bağışıklık kazanan bir bakteri duvarı gibi aynı oranda kalınlaşıyordu. Yani bu mücadelede hep benden bir adım öndeydi. Evde kavga, gürültü, sinir krizleri, bayılmalar ve kıskançlıklar da gırla gidiyordu. Üniversitede tanışıp, sevişerek evlendiğim genç kız yerini hızla bir felakete terk ediyordu.

Evlendikten kısa bir süre sonra cinsel yaşantımız seyrelmeye başladı. Daha otuzuna basmamıştım ve haftada bir defa sevişmek normal sayılıyordu. “Canım her evlilikte böyle olur, ilk günlerin heyecanının tutmak kolay mı?” türünden yaklaşımlara diyecek birşey bulamıyordum.

Aradan birkaç yıl daha geçip de o günleri bile arar hale gelince nerdeyse tüm dünyamın karardığını görüyor ama hiçbir şey yapamıyordum. Modern ve iyi bir erkek olarak yapabileceklerimiz son derece sınırlıydı ya da bizi birileri fena halde böyle olması gerektiğine inandırmışlardı.

Cinsel dürtülerimi bastırabilmek için ağır sporlara ve ağır çalışmalara yöneldim. Evet, çok zaman insan bütün  enerjisini ve hırsını bu şekilde yok edebilirse belli bir huzura kavuşuyormuş. Ama işte tam “rahatladım” derken ofisteki genç bir kadının evrak verirken geliveren teninin kokusu, iskambil kağıdından dev bir şato yapar gibi kurduğunuz iç dengenizi bir anda yıkıveriyordu. Bunlar çok masum durumlardı. Hergün sekiz, haftada kırk saati omuz omuza çalışarak geçirdiğimiz hanımlardan samimi olarak ilgi gösterenler de çıkıyordu. Ama “Ah, o iyi adam olma” zorunluluğu yok mu? İşte hep oraya takılıp kalıyordum.

Bu arada karımı daha çekici görebilmek için yaptığım her hareket geri püskürtülüyordu. Yurt dışına yaptığım yolculuklardan aldığım iç çamaşırları orjinal etiketleriyle dolapta beklerken, karım her akşam rengi kaçmış aynı eski eşofman altı ve üstten ikinci düğmesi kopuk ince yün hırkasıyla yatağa girmekte ısrar ediyordu. “Çok üşüyormuş!” Ayrıca karımın incecik beli yerini yaygın bir kalçanın üzerine kalıplaşmış iri bir göbeğe, dik göğüsleri de yerlerini şimdi burada tanımlamak istemediğim başka birşeylere bırakmıştı. Arada sırada zamanın ne zalim olduğundan söz ettiğini duyup ifrit oluyordum. “Parmağını bile kıpırdatmazsan zaman sana ne yapacaktı ki?” Kendini bir mirasyedinin sorumsuzluğuna bırakmış, zararını çekmek de bana kalmıştı.

Yaşamımın en büyük hatasını yapmamın da üzerinden tam tamına on dört yıl geçtikten sonra kırk yaş bunalımının da yardımı ile gece boyu düşünmeye başladım. Artık sevişmelerimiz aydan aya bile değildi ve ben de on sekizindeki kadar (maalesef) istek doluydum. Ayrıca yatakta yaşadıklarımızın kalitesi ise sayısından da beterdi. İki ay bekledikten sonra karşıma çıkanla sertleşmediğim bile oluyordu.

Sonunda iki konuda kesin karara vardım. Birincisi bir sevgili bulacaktım, ikincisi de karımı tüm eksikleriyle sevecektim. Tipik bir körün gözlerini, bir sakatın bacaklarını seveceğiniz gibi. Ondan ayrılmayı, aradaki bir çocuktan ve şu anda hatırlayamadığım bir dolu başka nedenden istemiyordum. Karımın bu saatten sonra düzeleceğine ise zerre kadar ihtimal vermiyordum.

Ama o tamamen düzeldi ve bende ondan bu nedenle boşandım …

Ayşe ile aynı iş yerinde üç yıl kadar birlikte çalışmıştık. Orta boylu, hafif topluca, uzaktan bakıldığında kesinlikle güzel bulunmayacak bir hatundu. Benden bir yaş büyük olması dışında başından da iki evlilik geçmişti. Ancak inanılmaz bir yaşam enerjisine sahipti. Akmerkez’de onunla karşılaştığımda ofiste yaptığımız süper tatlı geyikler aklıma gelmişti. Hemen yukarıdaki kafeterya bölümüne çıkmış bir kahve içme bahanesiyle iki saate yakın kaynatıvermiştik.

Kararımı verdiğimde bulacağım sevgiliyi genç, ince, uzun, dik göğüslü bir manken tiplemesi gibi hayal etmiştim ve Ayşe dört özelliğin dördünde de bunun tam aksiydi ama ertesi gece onun yatağında bunların ne kadar da anlamsız şeyler olduklarını düşünüyordum. İlk soyunurken hiç de güzel görünmeyen o bedenden öylesine güçlü bir istek ve ateş çıkmıştı ki bir ara nefesim kesilmişti. Mecazi olarak söylemiyorum.

Gerçekten bir an nefes alamayıp ve öleceğimi sanmıştım. Bir erkeğin bu kadar şiddetli orgazm yaşayabileceği en ucuz porno romanlarında bile yazmıyordu. Bu da yetmezmiş gibi üç saat sonra bir ikincisi daha başıma gelecekti.

Çok gırgır bir fıkra duymuştum. Kadınlar manastırında genç bir rahibe koşa koşa baş rahibeye çıkar ve hıçkırıklar içinde en büyük günahı işlediğini söyler ve günahlarının affolması için bir yol göstermesini ister. Baş rahibe kızın yüzüne şöyle bir bakıp bir limon almasını, sonrada ikiye kesip bir yarısını yemesini salık verir. Genç kız sevinçle “o zaman günahlarım affolacak mı?” diye sorar. Baş rahibe acı acı gülümseyerek “Günahların affolmayacak ama yüzündeki bu salakça mutlu gülümseme silinecek ve diğer rahibeler durumu anlamayacak” der.

Gün ağarmadan ve yarım limonu yemeden eve gittiğimde Julide her zamanki yatak kostümleri ile horluyordu. Açıkçası ilk hafta bendeki değişikliği fark etmedi. Ancak bir süre sonra uyanmaya başlamıştı … Müthiş şaşırdığını hatırlıyorum. Nasıl oluyordu da dünyanın en efendi adamı böyle birşey yapıyordu. Bir süre cidden bocaladı ve sonunda karşı saldırıya geçmeye karar verip, eskiden beri uzmanlaştığı kıskançlık krizlerinden birini yapmaya kalktı. Bu durumda anteni kopmuş bir cep telefonundan daha kapalı olurdu. Konuşmanın faydasız olduğunu bildiğim için eskisi gibi ellerinden tutup onu yumuşatacağıma masanın üzerindeki ağır Murano kesme kristal kül tablasını alıp karşıdaki vitrinli dolaba fırlattım. İnanılmaz bir şangırtı koptu. Julide taş kesilmiş kalmıştı.

Aslında anasının bağırtılarına oldukça alışık olan Yeşim de odasından fırlayıp gelmişti. Çıt çıkmıyordu. “Bana kahve yap” dedim. “Orta şekerli Türk kahvesi olsun”. Gidip koltuğa oturdum ve dışarıyı seyretmeye başladım. Biraz sonra titreyen elleri ile kahveyi getirdi. Hayatımda ilk kez gerçekten “erkek” olduğumu hissediyordum. Ve son derece mutluydum. Arkamdan gelmeye başlayan minik şangırtılardan ve sessiz hıçkırıklardan cam parçacıklarının toplanmaya başladığını anlıyordum. Keyifle kahvemi höpürdettim.

Ayşe oldukça başarılı bir iş kadınıydı. Toplantılarıydı, seyahatleriydi derken haftada iki üç kezden fazla beraber olamıyorduk. Bu da benim son derece işime geliyordu. Bir yandan Julide’ye acıyordum ve her ne kadar bu duruma düşmemizde yüzde doksan onu sorumlu tusam da içim biraz eziliyordu. Cinsellik bu kadının içinde yoktu. Allah vermediyse onun ne kabahati olabilirdi ki. Julide ile beden evliliğimiz zaten yıllar önce tükendiğine göre, belki şimdi aynı çocuğu paylaşan iki eski dost olarak güzel şeyler yapabilirdik.

Ayrıca ben onun başka konularda başarılı olması için elimden geleni ortaya koymakta kararlıydım. Çok hoş bir döneme girmiştim. Cinselliği inanılmaz keyifli bir şekilde yaşıyordum. Evde hır gür çıkmıyordu. Kör bir göz gibi Julide’ye bakan camsız büfe sanki her türlü kavgayı önleyen bir tılsım görevi üstlenmişti.

Bir gece Julide yaralı bir çocuk gibi yatakta sokuldu. Onun bu haline dayanamamıştım. Eski üniversite günlerindeki gibi birlikte olduk. Ne iri göbeğine, ne yaygın kalçasına ne de sarkık göğüslerine baktım. Bir insanın cinsel sıcaklık istemesinin ne kadar doğal birşey olduğunu biliyordum. Kızımın annesi bunu benden talep ediyorsa almaya da hakkı olmalıydı. Benden bağımsız olarak bedenim de böyle düşünüyordu.

Daha sonra evde başka garip olaylar başladı. Sürekli birlikte olduğu kız arkadaşları sanırım ciddi bir taktik savaşı içine sokmuşlardı. Koca, her türlü istilacı güce karşı, tüm silahlarla savunulmalıydı. Julide on yıldır tüm ısrarlarıma karşın gitmeyi reddettiği jimnastik salonuna yazıldı.

Moron gibi yediği tatlı ve çikolatalar alınmaz oldu onun yerine ne kadar sebze meyve varsa dolabı doldurdu. Mahallenin dandirik kadın berberi yerine ciddi bir güzellik salonuna taşınılmaya başlandı.

Beli gittikçe inceliyor, gelişen omuz kasları göğüslerini çok daha diri taşıyordu. Kafkanın Metamorfoz’unu okumuş muydunuz? Sanki bu sefer onun tersi yaşanıyordu : bir hamam böceğinden harika bir insan çıkıyordu. Bu arada son bir değişiklik daha meydana gelmişti. Julide yatakta dişi panter kesilmişti. Her akşam üstümden inmiyordu. Yorgun olmam falan bahane değildi. Sanki bedenimle ayrı bir anlaşması vardı, onlar ikisi olayı koparırken ben içerden dehşet içinde olanı biteni izliyordum.

Bu arada Ayşe’ye gidişlerimde de herhangi bir azalma olmuyordu. Onun hem sohbetini hem de yatağını özlüyordum. Ancak yirmilik bir delikanlıyı bile kanırtacak bu durumunda sonsuza kadar sürmesi biraz zor olacağa benziyordu. İyi bir tedbir olarak aklıma Taocu seks geldi. Bilirsiniz bu öğretide erkekler boşalmazlar ve istedikleri kadar cinsel eylemde bulunabilirler. İkisi de yemedi. Her sevişmenin muhakkak sular sellerle “tapulanması” gerekiyordu. Sanki ruhumun anahtarı bu sularda gizliymiş gibi ikisi de boşalmamı istiyordu, hatta şart koşuyordu.

Birgün içimde birşey aniden “cırt!” diye yırtıldı. Julide’den inanılmaz nefret etmeye başladım.

Yaşantımın en mutlu olması gereken on küsür yılını kezzaba çevirmişti ve bütün bunlar ben “iyi bir insan” olduğum için başıma gelmişti. Ne zaman ki kötü olmuştum, bir anda her servis önüme sunulmuştu. İlgi, sevgi, seks, bakımlı ve güzel bir vücut, huzurlu bir yuva, ancak ben daha kötü bir adam olduktan sonra bana verilmişti.

Onca yıl sonra özverilere lanet ediyordum. Julide’nin ondan bana sağladıklarının yarısını alabilmek için yıllarca yalvarmıştım ama ağrıyan başlar, sinir krizleri, üşüyen, yağlı ve isteksiz bir vücuttan başkasına ulaşamamıştım.

Julide o akşam da şehvetle üstüme çıktı. Bedenime lanet ediyordum. Gene sertleşecek, gene yüreğimin istemediği bir sürü saçmalık yaşayacağım derken garip birşey oldu : Bu kez bedenim benden yana durdu. En azından teorik olarak erkekler her kadınla yatabilirler. Doğa onları böyle bir özellikle donatmış. Erkeğin vücudunun bir kadını sürekli reddetmesi ise çok ender olabilen bir durumdur ve bence kadına yapılabilecek en ağır hakerettir. Julide bildiği tüm hünerleri gösteriyordu ama “tık!” yoktu. Bense “Aslan evladım benim” diye içimden şarkılar söylüyor, methiyeler düzüyordum.

O geceden sonra bir daha Julide ile sertleşmedi. Kısa bir süre sonraysa içimdeki duygular dayanılmaz bir hale geldiğinden henüz dostça kalabileceğimiz bir aşamada evliliği bitirdik.

İşte, uzun yılların sadık, evli adamı böyle Boşanan Adam oldu …….

Share this...
Share on FacebookShare on Google+Tweet about this on TwitterShare on LinkedIn

31
Leave a Reply

Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.

avatar
9 Comment threads
22 Thread replies
3 Followers
 
Most reacted comment
Hottest comment thread
20 Comment authors
AcabaMertMertFatih çınarBurak Recent comment authors
  Subscribe  
Notify of
Selah
Guest
Selah

Yazı iyi, yazıyı tarihten çıkarıp bugüne getirmek çok daha iyi. Teşekkürler. Bunun dindar versiyonunu düşünün. Adam da belki dindar, aldatmayı doğru bulmayan bir adamdı bilemeyiz. Vicdan mevzusu… Ancak kocasına seks sunamayan kadın karşısında delirmemek, akıl ve beden sağlığını yitirmemek için erkeğin yapabileceği en makul çözüm bu. Acı, belki şerefsizce kadınlara göre ama gerçek. Seks yoksa yok. Adam da hayret spor yapmış, kendini geliştirmiş etmiş ama nedense orayı anlamadım seks gene de gelmemiş. Kokusunu mu aldı ne oldu, Ayşe oyuna girince her şey tersine dönmüş. Kepazelik. Bu işler böyle yürümeseydi keşke. Bugünlerde gündeme geliyor süresiz nafaka işi. İlerleyen yıllarda umarım nafaka… Read more »

Mahmut Abi
Admin

Ben bu yazıları paylaşırken kafamda öncelikle erkeği eleştiriyorum, size de öyle yapmanızı tavsiye ederim. Burada “iyi erkeğim” diye kendini avutan ama asıl sorunu ciddi şekilde feminenleşmek olan bir erkek var. Kadının kendini salması, seksten soğuması vs … hep bu yüzden. Bunu adam erkek saldırganlığı gösterdiği anda kadın yatakta panterleşince görüyoruz zaten. Korku oyununu gerçekten aldatarak oynamaya gerek yok. Bana tavsiye soranlara söylüyorum : “geceleri geç gelmeye başlayın, iş gezisine gidiyorum diye yalan söyleyip güzel bir tatil yapın” diye. Bu tür anormallikler bile kadın çetesinin (dikkat et adam bu çeteden bahsediyor) başka kadın olduğu sonucunu çıkarmasına yeter. Bunun üzerine kıskançlık krizinde… Read more »

Fatih çınar
Guest
Fatih çınar

Adamsın Mahmut abi

theOdinska
Guest
theOdinska

Çok güzel bir yazı. Yazarın yazma yeteneği de çok ileri, bence daha fazla yazı yazmalı

Tristan
Guest

Adam istek duyduğu için maalesef yazmış. İlgimi çeken şey şu ama,

“Cinsel dürtülerimi bastırabilmek için ağır sporlara ve ağır çalışmalara yöneldim. Evet, çok zaman insan bütün enerjisini ve hırsını bu şekilde yok edebilirse belli bir huzura kavuşuyormuş. ”

Şimdi sporun önemini zaten biliyoruz. Ama testesteron arttıkça libidonun da yükselmesi gerekiyor. Spor, cinsel dürtüyü bastırıp, yok mu ediyor?

Bir de mail attım hocam, boş vaktinizde bir baksanız çok hora geçer. Elinize sağlık.

Mahmut Abi
Admin

Hocam ben adamın beklentisinin o olduğunu düşünüyoum, gerçekte ise muhtemelen lipido tavan yaptı. Hatta bu sayede çoğu erkek gibi orta yaş krizi fırsatını kaçırmak yerine “azgın(!)” bir plan yapıp sevgili edinmeye girişti.

Dr Christian Troy
Guest
Dr Christian Troy

Hocam kısaca özetlemek gerekirse sporcu kendini overtraining denilen olguya soktuysa testosteron seviyeleri düşebilir. Ama bu elit atletler ve sapıtan tipler dışında cok zor gözüken bir durum.

Mustafa
Guest
Mustafa

Overtraning yapilan aktiviteye göre az kalori alındığında olusan bir durum, bununla pek alakası yok.

Noname
Guest
Noname

Hatalısın.

Burak
Guest
Burak

Çok hareketli bir yaşam tarzı olup üstüne birde ortalama üstü ağırlık çalıştığın zaman diliminde libido felan kalmıyor hocam, 5×5 tarzında güç kazanmak istediğim dönemlerde veya kendini bilmez bir şekilde fullbody yaptığım zaman yeri geliyor 8.5 saatlik uykudan bile yorgun ve isteksiz kalkıyordum. Demem o ki sporda yorgunluk yönetimi cidden çok önemli yoksa libido hak getire hedeflere karşı duyarsızlık baş gösteriyor.

Selah
Guest
Selah

Spor ile ilgili şöyle bir şeye ulaştım. Şimdi bu yazı eskidi sayılır. Giren okuyan bakan olur mu bilemem. Mastürbasyonu bıraktın diyelim. Öyle hop 1 haftada 1 ayda testo fırlamıyormuş. Spora başlasan dahi. Overtraining olayında testo düşüşünün olduğunu zannetmiyorum ayrıca. O testo 1 yılda anca yükseliyor deniyor. Androjen reseptörlerinin devre dışı kalması filan epey uzun bir süreç sürüyormuş. NoFap orucu dünyadaki en zor oruç. Boş kaldığın an elin gidiyor. Spor da yapsan böyle. Mutlaka bir işten diğerine geçmeli. Spor bitti eve geldin, hobi, dil öğrenme, yazılım geliştirme vs vs. Testo oranını artırmak-tamam 1 haftada yükseliyor ancak zirve noktası bir yılı dahi… Read more »

VinceWild
Guest
VinceWild

Mastürbasyonun testosteron seviyesini düşürdüğünü hiç sanmıyorum. Elinizde bilimsel kanıt varsa sunun. Aksi halde böyle şehir efsaneleriyle işimiz olmamalı.

Cerennil
Guest
Cerennil

Kadınlar yorum yazdığında burası erkek ortamı denilmiş biliyorum farkındayım ama yine de yazmam gerek cidden şimdi . Ben bu yazıyı okuduğum zaman kendi hayatımla müthiş benzerlik kurmuştum ama olaya ne erkek ne kadın olarak bakmadım klasik iyilik eden kötülük bulur kötülük eden iyilik bulur gibi bir mantıkla anlamıştım . Size göre olay kırmızı hapta ise peki bana göre neydeydi. Ben ne zaman sessiz sakin özverili son derece iyi güzel nitelenecek şekilde davransam yoksayıldım değer kıymet görmedim ne zaman ki cadı gibi gerginlik çıkaran sorun çıkaran oldum aynen böyle bütün ilgi sevgi maddiyat önüme serildi. Çok uzun zaman sürekli kendi kendimi… Read more »

Mahmut Abi
Admin

Bu nankör kelimesinin kadın ya da erkek için ilişki bağlamında kullanılması hoşuma gitmiyor. Evlat değil ki bu yaptığı nankörlük olsun. Kırmızı hap bağlamında senin problemin karşındakinin ilgi yönetim özürlüsü olması. Bakın bence kadın ve erkek nüfusunda kötü sayısı aynıdır. Kırmızı hapta bazıları pipili olan haklıdır gibi ekstreme gidebiliyor. Ben onlardan değilim. Ama kırmızı hapın artısı şu ki (1) toplum ilişkide abartı bir şekilde hep erkeği suçlu görmeye meyilli ve (2) biz heteroseksüel erkeklere yazan bir site olduğumuzdan karşına çıkabilecek kötü erkek bizim konumuz ya da ilgi alanımız değil. Kadın bencilliğinden bahsederken örneğin karısını ve çocuklarını terk eden adamı görmezden geldiğim… Read more »

Nilceren
Guest
Nilceren

Evet ilgi yönetimi konusu ile örtüşüyor . Gereksiz yersiz tartışma sorun çıkarmak insanı yıpratan bir şey herkes sakinlik ve huzur arar zaten ilişkilerde . Boşanan adam yazısının yayınlanması ile sitede olaya tek yönlü bakıldığını düşünmedim ama yazıyı okuyunca ibretlik bir benzerlik kurup hayatımla, aynen bu anlamda sorun yaşayan başkalarına da olayı aktarmıştım . Sitenin anlaşılması güç değil . Kadın, kadın hakları , kadınlık gibi kavramların sürekli olumlu bir şekilde ve kadınlara destek amaçlı gündemde olması, dahası bu konuda kitap tartışma makale sempozyum ne ararsan kolaylıkla bulunabilen çağdayız . Buna karşılık erkek erkeklik erkek hakları diye bir şeyin esamesi yok. Erkeklik… Read more »

Cango
Guest
Cango

İşte tam senin gibi kadınların sayısının artması ve sesinin daha çok çıkması lazım. Gerginlik çıkarmak hem fiziken hem ruhen yoruyor insanı. Hele ki bomboş şeyler yüzünden.

Alfa
Guest
Alfa

Erkek doğası gereği tek eşle yapamaz şunu artık anlayın.

marco polo
Guest
marco polo

yapabilir bu tercihtir. insan doğasına bakarsan şu anda insanların yapmadığı pek çok şey insan doğasına aykırı.mesela iğdiş edilmiş erkek insanlığın ilk zamanlarındaki erkekle tam anlamıyla çelişiyor ama doğası gereği böyle olması şimdi de öyle olduğu anlamına gelmiyor.

bahadır
Guest
bahadır

Mahmut hocam burada adamın kendi feminenliği yüzünden seksten olmasından sonra erkek gibi olup seksi geri aldığında bunu kadına yüklemesi doğrumu siz ne düşünüyorsunuz?

Mahmut Abi
Admin

Soruyu anlamadim.

Bahadır
Guest
Bahadır

Birgün içimde birşey aniden “cırt!” diye yırtıldı. Julide’den inanılmaz nefret etmeye başladım. Yaşantımın en mutlu olması gereken on küsür yılını kezzaba çevirmişti ve bütün bunlar ben “iyi bir insan” olduğum için başıma gelmişti. Ne zaman ki kötü olmuştum, bir anda her servis önüme sunulmuştu. İlgi, sevgi, seks, bakımlı ve güzel bir vücut, huzurlu bir yuva, ancak ben daha kötü bir adam olduktan sonra bana verilmişti. Onca yıl sonra özverilere lanet ediyordum. Julide’nin ondan bana sağladıklarının yarısını alabilmek için yıllarca yalvarmıştım ama ağrıyan başlar, sinir krizleri, üşüyen, yağlı ve isteksiz bir vücuttan başkasına ulaşamamıştım. Burada bahsettiği şey hocam “Kezzaba çevirmişti “… Read more »

Mahmut Abi
Admin

Yaşantımın en mutlu olması gereken on küsür yılını kezzaba çevirmişti ve bütün bunlar ben “iyi bir insan” olduğum için başıma gelmişti. Masal anlatıyor, kendini kandırıp egosunu okşuyor. 10 yıl yaşamı kezzaba dönse de aynı kadından kopamayan insan (1) kendisini düşünmeyen kötü bir insandır ve (b) zayıflığını iyi insan diye pazarlamaya çalışıyordur. Ne zaman ki kötü olmuştum, bir anda her servis önüme sunulmuştu. İlgi, sevgi, seks, bakımlı ve güzel bir vücut, huzurlu bir yuva, ancak ben daha kötü bir adam olduktan sonra bana verilmişti. Kötü oldum dediği de kırmızı çizgilerini çizmek. Adam iyi çocuk / efendi çocuk kafasıyla kadına boyun eğmemeyi… Read more »

John Le Carre
Guest
John Le Carre

Aslında sizin de son paragrafta bahsettiğiniz gibi “kötü adam olma” “iyi çocuk olmaktan çıkma” dediğimiz şeyin böyle ince nüansları var ama ana fikre yoğunlaşılıp bunlar göz ardı edilebiliyor. Terminolojik olarak kötü çocuk vs. desekte aslında hiç alakası yok ama biz iyi olmanın manasını o kadar deforme etmişiz ki bütün herşey birbirine karışmış. Ama siz maşallah, “aa çok ayıp olur mu öyle şey canım” zihniyetiyle “önüne gelene vuracan hacı” zihniyeti arasındaki farkı daha doğrusu ikisi arasındaki fark edilmesi gerekeni çok güzel yakalamışsınız. Siteyi 1 seneyi aşkın bir süredir takip ederim ama yeni yeni fark ediyorum ki yorumlar yerine göre en az… Read more »

Mert
Guest

Merhabalar boşanmış ve 37 yaşında bir erkeğim. Boşanalı 2 yıl oluyor ve kızım da 8 yaşında. Eşimle ayrılırken eşim psikolojik olarak uygun değilim gerekçesi ile velayeti üzerine almadı çocuk benimle kalıyor. Şimdi benim sorum boşanmış erkeklerin hayatına yeni gelen kadınlarla çocuk arasındaki ilişkiyi nasıl dizayn edebileceği üzerine. Aslında kızımın velayetini ben de istememiştim başlarda ama eski karım psikolojik olarak çocukla yalnız kalmaya hiç uygun olmadığını anlatınca ben aldım. Eski karım terapiye falan da başladı ama şimdi iyi sanırım. Kariyerinde de yükseldi ve yeniden hayatına birileri girdi. Ben ise olduğum yerde kaldım. Bu beni rahatsız ediyor. Çocuğun 1. dereceden sorumlusu olmak… Read more »

Mahmut Abi
Admin

Boşanalı 2 yıl oluyor ve kızım da 8 yaşında. Eşimle ayrılırken eşim psikolojik olarak uygun değilim gerekçesi ile velayeti üzerine almadı çocuk benimle kalıyor. Ne şanslısın. Çoğu erkek bunu çok istese de yapamaz. Hem iş hem çocuk derken özel hayatım kalmadı resmen ve maalesef kızım daha küçük. Kadının verdiği nafakayı da kullanarak çocuğa yatılı dadı tutabilir misin? Ya da belli günlerde annene bırak. Hayatıma bir kadın girecek olsa huysuzlanıyor hemen. Hayatına giren kadın ile çocuğunu uzun süre karşılaştırma. Hayatıma girmeye pek hevesli değiller gibi. Boşanmış ve çocuklu olduğumu öğrenince yarısı ufaktan tüyüyor(özellikle genç olanları) yarısı da çocuğun bende kaldığını öğrenince… Read more »

Mert
Guest
Mert

Ben kızımı çok seviyorum ama boşandıktan sonra hayatıma devam edemedim resmen bu beni üzüyor. 1. Dereceden sorumluluk almak çok zor. Annemle farklı şehirlerdeyiz maalesef. Annemin olduğu şehre gidebilirim ama bu da radikal bir karar olur buna tam hazır değilim iş dolayısıyla. Karımın hayatının etkilenmemesi beni gıcık ediyor. Hanımefendi boşandıktan sonra terfi de aldı yeni sevgili de yaptı ve arada para yollamak dışında bir şey yapmıyor da. Psikolojimi yeni yeni düzelttim üstündeki yükleri hafifleteceğim merak etme falan dedi birkaç defa konuştuğumuzda ama icraate gelince tık yok.

Mahmut Abi
Admin

Arada para yollamak nedir? İştirak nafakası verecek ve öyle onun psikolojisi ile değil yasa ile verecek. Ayrıca biz erkekler çocuğu haftasonu alıyoruz (ben annesinin işi olduğu zaman ya da kendim istediğim için haftaiçi de alıyorum), o şekilde haftasonu alması lazım. Yani eski eşlerimizin haftada minimum 2 günü, genelde isterlerse 3-4 günü boş olabiliyor. Ayrıca bu çocuk için lazım, anneyle vakit geçirmesi lazım.

Mert
Guest
Mert

İştirak nafakasını düzenli ödüyor zaten. Arada da ekstra para ödüyor çocuğa hediye falan alıyor. (Vicdanını rahatlatmak için heralde) Ama bir anne olarak ilgilisi düşük.
Şimdi biz eşimle kötü boşandık gerçekten çok kırgınlıklar oldu ve o da kötü etkilendi. Fakat hızlıca toparladı ve hayatı eskisinden daha iyi gibi duruyor sanki eski evliliği hiç olmamış gibi davranmaya başladı. Ben çocuğa yönelik sorumsuzluğuna kızıyorum para yollamakla annelik mi yapılır. Kendini kariyere verdi iyice. Ya kongrelerde şurada burada ya da sevgilisiyle tatilde. Yüzünü bile görmüyoruz kadının.

Mahmut Abi
Admin

Senin eski eşinin anne niteliklerine sahip olmadığı belli zaten. Onu veri kabul edip ne yapabileceğine bakacaksın. Benim kız arkadaşım ve ona gelene kadar buluştuğum birçok kız, çocuğum olmasını dert etmiyorlar hatta hoşlarına bile gidiyor. Ama çocuğun seninle olması ayrı bir durum tabii ki. Eski karınla konuş, ekstra para versin ve sen de biraz koyarak yapabiliyorsan çocuğa tam zamanlı bakıcı tutabilirsin.

Annesi terk etmiş zaten, babam da terk edecek korkusu vermemek için elinden geleni yap zira ergenlik ve sonrası çok zorluk çekersin. Senin yaşadığını yaşamadığım için bilemem ama ben hala kızımın tam hafta bende olmasını tercih ederdim.

Acaba
Guest
Acaba

Tablo boşanarak çocuğun velayetini almış annelerin yaşadığından farksız? Ve hatta nafakayı ödemiyor adamlar. Onlarda da “baba çocuğu terk etmiş” gözüyle bakıyor musunuz olaya?

Mahmut Abi
Admin

Bakmadığımı düşünmek için bir neden söylesene.