İlişkiler ve birliktelik konusundaki hemen hemen tüm beklentilerimizi Hollywood belirliyor. Problem şu ki bu filmler aşkın nasıl bir şey olduğu konusunda kafamıza absürt fikirler sokuyorlar. Bu fikirler ise oldukça aptalca kararlar vermemize neden olarak, aslında çok iyi olabilecek ilişkileri mahvediyorlar.
Burada Hollywood’un ilişkilerimizi nasıl baltaladığını, 8 maddede inceleyeceğiz. Önce uyaralım : Burada duyacaklarınız arkadaşlarınız, aileniz ve İnstagram tarafından pompalanan geleneksel romantik propagandaya aykırı şeyler olacak. Umarım burada okuyacaklarınız, sizi aşkı “roller coaster” bir şekilde yaşamaktan kurtaracak.
#1 – Filmler bizi duygusal kalite yerine duygusal yoğunluk yaşamaya programlıyorlar.
Hollywood tipi romantizmin doğası bipolardır. Filmlerde romantizm -10’dan +10’a bir ölçekte salınıp durur. Hollywood tipi romantizm ekstrem uçlarda yaşanır.
Mesela Beauty & The Beast filmini ele alalım. The Beast Belle için önce korkunçtur ve onu kaçırır. Ama daha sonra o güzel danslarını ederler, aşkları için savaşırlar ve en sonunda bir araya gelirler.
The Notebook filminde Noah ve Allie önce aşktan deli divane olurlar ama sonra yoğun acı çekerek ayrılırlar ve tonlarca dramadan sonra yeniden bir araya gelirler. Filmde Ellie ile Noah’ın birbirlerine vurdukları ama daha sonra sarılıp deliler gibi öpüşmeye başladıkları sahne bunu çok güzel özetliyor.
Fakat bu konuda en büyük suçlu Twilight serisi. Filmde bu tür gel-gitler o kadar çok ki sayamazsınız. Bütün seri aşırı takıntılı aşk doruklarından, karakterlerin birbirlerinden ayrı kalınca içine düştükleri intihara meyilli depresyon uçlarında gider gelir.
Bu liste uzatılabilir ama ana fikir şu: Filmlerde ilişkileri pozitif deneyimler değil drama yönetir. Aşk filmleri, ilişkilerde talihin dramatik şekilde yön değiştirmesi üzerinedir.
Adaletli davranalım. Bu saçmalık Hollywood’dan çok eskiye gidiyor. Dünyanın en bilinen romantik hikayesi olan Romeo ve Juliet’i ele alalım. Bu hikaye, birbirlerini sadece 5 gündür tanıyan 13 yaşında iki çocuğun, birlikte olamayacaklarını anlayınca intihar etmeye karar vermesiyle biter.
Filmlerin etkisi ile bilinçsiz bir şekilde aynı bipolar / roller coaster ilişkilerin peşinde koşup, istikrarlı bir şekilde iyi olan ilişkileri istemiyor olabilirsiniz. Öyle ki ilişkide drama yoksa aşk da yoktur masalına inanıyor olabilirsiniz. Ama aslında dramasız bir ilişki yaşamayı hedeflerseniz, daha mutlu olursunuz.
İkinci madde ise partnerimizi nasıl bulduğumuzla alakalı. Başkaları sizi ne kadar sıkıcı, yavan ve arıza görürse görsün:
#2 Filmler, mükemmel insanın, sizin derinlerinizde yatan gerçek kişiyi görüp size mucizevi bir şekilde ilgi duyacağı masalını anlatıyorlar.
Fifty Shades of Gray filmini ele alalım. Filmde 27 yaşında kendi başına milyoner olmuş yakışıklı bir iş adamı, kendisi ile röportaj yapmaya gelen sosyal arızalı üniversite öğrencisine özel bir ilgi duymaya başlar. The Girl Next Door filminde ise roller değişir: Güzeller güzeli ve anı yaşayan Daniella, birgün kelimenin tam anlamı ile Matthew’un kapısında belirir ve onu deli maceralara sürükler. Matthew ile ilgili ilgi çekici tek bir şeyin bile olmamasına rağmen.
Burada fantezi şudur: Siz kendinizle ilgili hiçbir şeyi değiştirmeseniz bile, hayalinizdeki erkek / kadın sizin kolunuzdan tutup sizi sihirli bir hayata çekecektir. Ama gündelik hayattan biliyoruz ki eğer siz sıkıcı ve asık suratlı bir insansanız ve anı yaşayan, eğlenceli ve başarılı bir insanla birlikte olmak istiyorsanız, gereken çabayı gösterip öyle bir insan olmak zorundasınız. Aksi takdirde böyle bir insanlarla yollarınız kesiştiğinde, onlar sizi görmeyeceklerdir bile.
Filmlerde göreceğiniz bir başka saçmalık da:
#3 – İlk Görüşte Aşk
Kahramanlar birbirlerini ilk defa görürler, zaman durur, havaii fişekler uçuşur, cennet kapıları açılır, kuşlar cıvıldar, vs. Bu saçmalığın her versiyonunda (Twilight, The Little Mermaid, The Notebook, vs.) karşılaşılan kişi, gerçek olamayacak kadar güzeldir. Bu da aslında ilk görüşte aşkın uzun süreli aşktan ziyade, cinsel arzudan ibaret olduğunu gösterir.
Bu bizi gerçek hayatta gelip geçici cinsel çekimi aşk ile karıştırmaya iter. Filmlerdeki gibi arkadaşlarımızın mantıklı tavsiyelerini görmezden gelir, hedeflerimizi ve değerlerimizi “aşk” uğruna feda ederiz. Bu tür filmlere eşlik eden çekici müziklere kapılıp kendinizi aptal yerine koymayın. Henüz tanımadığınız birine sulu ve hayran gözlerle bakıp “aşık” olmak romantiktir değildir, yüzeyseldir ve sizin hayatınız boyunca yanınızda olmuş arkadaş ve ailenize karşı haksızlık etmenize neden olur.
İlk görüşte aşk saçmalığına inanmanın bir yan etkisi, hayır cevabını kabul etmemektir. Bu da 4. maddemiz:
#4 – Hollywood tipi aşk, reddedilmeyi kabul etmeyerek kanıtlanır.
The Notebook filminde Noah Allie’yi sadece birkaç saniye görmüş olmasına rağmen onu dansa davet eder. Allie o gün biriyle beraberdir ve Noah’ı reddeder. Ama Noah hayır cevabını kabul etmez. Allie onunla buluşmayı kabul etmezse, intihar edeceği tehditleri savurur. Sonunda Noah kendini öldürmesin diye teklifine evet dedikten sonra Noah’ı doğal olarak görmezden gelir. Ama Noah onu sokakta takip eder ve onu buluşmaya ikna etmeye çalışır.
Bunlar, arıza ve yapışkan tacizci davranışlarıdır. Ama biz bunun birçok filmde romantize edildiğini görürürüz.
Bazen reddetmek, reddedenin kendisinden iyi bir partner olmayacağını söylemesi ile olur. No Strings Attached filminde Natalie Portman’ın Ashton Kutcher’u reddettiği gibi. Portman açık bir şekilde Kutcher ile romantik bir ilişkiyle ilgilenmediğini sinyalliyor.
Portman : “Neden gidip kendine seni üzmeyecek bir kız bulmuyorsun?”
Kutcher : “Çünkü seni seviyorum.”
Tabii ki bu romantik senaryo, Kutcher’ın reddedilmeyi kabul etmemesini emreder zira sonuçta hayırdan anlamayan kazanacaktır. Bütün Twilight filminde Edward Collins’in çekiciliğinin bir kısmı daha başından kendisinden iyi bir partner olmayacağını söylemesidir.
Gerçek hayatta kendinize bir iyilik yapın. Biri size kendilerinden iyi partner olmayacağını, ilişkiye hazır olmadığını ya da sizinle romantik olarak ilgilenmediğini söylediğinde, bu sözlerine inanın ve peşlerinden koşmayın.
Tabii ki her ilişkide problemler çıkacaktır. Filmlerde bu problemlerin deli saçması bir şekilde çözülmesi bizim 5. maddemiz.
#5 – Problemi çözmek için büyük ve talep edilmemiş hediyeler vermek
The Notebook filminde Noah Allie ile ikisi de 17 yaşındayken sadece bir yaz boyunca çıkıyor. Ondan sonra 10 yıl ayrı kalıyorlar. Sonra Noah Allie’yi bir daha görüyor ve onun mükemmel nişanlısı ile oldukça mutlu olduğuna şahit oluyor.
Noah bunun üzerine Allie’yi yeniden kazanmak için, ikisinin de ilk defa milli oldukları evi birebir yeniden inşaa ediyor! Senaryo emrettiği için bu tabii ki işe yarıyor ve ikisi de hayatlarının sonuna kadar mutlu bir şekilde yaşıyorlar.
Aynı şekilde kız arkadaşı ile yeniden bir araya gelmek için John Kushack kafasının üzerinde bangır bangır teyp çalıyor ve hiçbir şey demiyor. Crazy Stupid Love filmindeki gibi herkesin önünde göstere göstere aşk ilanları, bu filmlerde sık rastlanan bir şey.
Burada iki problem var: Filmler siz biriyle ilişkiyi bitirdikten sonra o kişi abartı aşk ilanları yaparsa onunla birlikte olmayı gözden geçirmelisiniz mesajı veriyor. Oysa filmler, bu tür abartı şeylerde oldukça başarılı insanların, gündelik hayatta ilişkiye renk ve neşe katan şeylerden tamamen mahrum olabileceklerini göz ardı ediyorlar.
İkinci problem de filmler bizi, basit ama içten bir özürü kabul etmeyen partnerlerin peşinde koşmaya itiyorlar. Böylece belki bu partnerin büyük bir hediye ya da hareket görene kadar ilişkiyi rehin aldığını anlamamızı engelliyorlar.
Eğer partneriniz sizi affetmiyorsa, Hollywood stili cafcaflı hediye ve hareketler yerine, bir kere içten özür dileyip ondan sonra ona ihtiyacı olan zaman ve ayrılığı verin.
#6 – Hollywood’a göre halihazırda ilişki içinde olan birinin peşinde koşmak romantiktir.
Ve bu tür ilişkiler kesinlikle başarısız olmazlar. Bunu Titanik filminde, Wedding Crashers filminde ve daha az romantik bir şekilde Casino Royale filminde gördük.
Wedding Singer filminde Adam Sandlers’ın Drew Berrymore’a evliliğinden yardım etmesi gerekirken o düğünü alaşağı etmesi olayı daha da kötü bir hale getiriyor.
Bu filmlerde ilişkileri yıkmanın getirdiği her türlü ahlaki yargılama, diğer partneri iflah olmaz bir göt olarak resmetmektir. Wedding Crasher filmi, Zach’i lise zorbası götün bir karikatürü olarak gösteriyor. Aldatan, kendini bir şey sanan bir göt.
Ama burada mesele sadece ilişkiye çomak sokmak değil. Gözünüzün önünde ilişkisine (sizin için bile olsa) ihanet edebilen biri ile güvene dayalı bir ilişki yaşamanız çok zordur. Dışarda o kadar bekar insan varken, ilişki içinde birine odaklanmak, yokluk zihniyetini kuvvetlendirmekten başka bir işe yaramaz.
#7 – Acı çekmek, bağımlılık ve kendini feda etmek aşkın göstergeleridir.
Aslına bakarsanız filmlerde bunlar aşkı test eden şeylerdir. Knight’s Tale filminde Joseline, William’ın aşkını kanıtlaması için ard arda duello kaybetmesi için ısrar eder. Bunun sonucunda da William, yürüme yeteneğini kaybedecek şekilde yaralanır.
Twilight filmine göre bir ilişkinin gerçek olduğunu anlamanın yolu, o ilişkiden sonra derin acı çekmektir. Yeni yetme Bella, Edward terk ettikten sonra aylarca depresyona girer.
Frozen filmindeki kızkardeş sevgisi bile kendi hayatını feda etmeye hazır olmakla tanımlanır.
Bu senaryolardaki ortak şey, aşkın acı ile ispatlanmasıdır. Eğer bu dolmayı yerseniz, ilişkilerde bu saçmalığı yaratmaya çalışırsınız. Hem kendiniz hem de partneriniz için, “aşkını ispatlamak” uğruna acı çekme “fırsatları” yaratırsınız.
Ama aşkın başka bir tanımı var :Kabul etmek, zevk, eğlence ve beraber gelişmek. Aşk o kadar dönüştürücü olabilir ki, ilişki bittiğinde iki tarafta daha iyi, daha mutlu ve daha olgun olabilir.
Aşk aynı zamanda iki tarafın birbirine bağımlılığından daha pozitif bir şekilde tanımlanabilir. Diğer insan hayatınızdan çıkarsa hayatınızın anlamı kalmaz saçmalığı ile tanımlanmak zorunda değil. Ama tabii ki böyle bir aşk, filmleri sürükleyen dramatik salınımlar yaratmaz o nedenle de filmlerde pek görmeyiz.
Bu da bizi filmlerin en büyük günahına getiriyor. Birçok filmde, şarkıda ve romanda işlenen çok ciddi bir problem bu.
#8 – Romantik bir ilişki, hayatın problemlerinin yegane çözümüdür.
Filmler bize romantik bir ilişkimiz yokken (ya da yoksa) yarım ve yapayalnız olduğumuzu söyler. Jerry Maquire filminde Henry’nin (Tom Cruise) romantik sahnesinde dediği gibi:
“Sen …. beni … tamamlıyorsun.”
Filmlere haksızlık etmeyelim, bir konuda haklılar. Herkesin hayatında eksik olan bir şey var. Ama buna çözüm illa romantizm değil. Aslında bu filmler daha temel parçaları görmezden gelirler. Mesela aile genellikle aşağılanır. Herkül, kendisine çoğunlukla yalan söyleyen ve manipule eden bir kadın için ailesine sırtını çevirir.
Ariele henüz tek kelime etmediği Prens Eric ile sadece 3 gün geçirdikten sonra ailesini terk eder.
Arkadaşlar da aynı şekilde görmezden gelinir ya da romantik aşk için feda edilebilecek aptallar olarak resmedilirler.
Romantik ilişkiler kötü şeylerdir demiyorum. Tam tersi, mükemmel olabilirler. Ama bu filmlerdeki kahramanların, aile ve arkadaşlarını aşk için feda etmeye dünden hazır olmaları, aşkın en önemli derslerinden birine ihanettir: uzun süredir bildiğimiz insanlarla aramızdaki ilişkileri iyileştirip düzeltebilir.
Bunun yerine Hollywood aile ve arkadaşlarımızı sevip, affedip anlamak yerine, sürekli olarak yeni bir özel insan arama peşindedir.
Ama aile ve arkadaşların ötesinde, filmlerde her zaman göz ardı edilen bir gerçek var. İnsanın kendisini sevmesi, mutlu bir hayat ve ilişkinin temelidir.
Yani sizi tamamlaması için başkasına bağımlı olmak yerine, romantik partnerinizden devşirmek üzere koşullandığınız sevgi ve saygıyı kendi kendinize verin.
Kendi başınıza olsanız da yalnız olmamayı öğrenin.
Başka biriyle birlikte değilken bile tam olmayı öğrenin.
Bu sizi, spesifik bir insana duyduğunuz arzu ile aşk acısı çekmek gibi romantizmin oldukça dar bir yorumundan kurtaracaktır. Ve sizi aşkın daha az romantik ama kalp ısıtan bir versiyonuna açacaktır.
“Eğer bakarsanız, aşkın her yerde olduğunu göreceksiniz.” Hugh Grant, 4 Düğün Bir Cenaze
Sizi tamamen güvende hissettiren ve başkalarına çekici görünmenizi sağlayan içsel özgüvene yolculuk tabii ki zaman ve çaba ister. Ama bu zaman ve çabaya değer. Sadece sizin hiç çaba harcamadan harika ilişkilere, aileye, arkadaşlıklara ve iş yaşamına sahip olmanızı sağlacağı için değil, aynı zamanda yalnızken bile kendinize güvenmenizi sağlayacağı için değer.
Kaynak: 8 TERRIBLE Dating Mistakes Movies Push You To Make
NOT: Bu yazıyla ilgili podcast : Erkek Adam Discord Yayını – Filmlerin sizi yapmaya koşulladığı 8 berbat ilişki hatası
Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.
Yazıyla alakasız veya 500 kelimeyi geçen yorumlar cevaplanmıyorlar. "Yazıyla alakasız ama ..." ya da "en son yazı bu olduğundan buraya yazdım" diye başlamanız kurtarmıyor. Mahmut Abi ile özel görüşme yapmak isterseniz Erkek Adam Sanal Görüşme sayfasından sanal görüşme ayarlayabilirsiniz. Not: Burada soru sırası çok yüksek, Patreon destekçilerini, Patreon'da cevaplamaya öncelik veriyorum.
Mahmut abi,sen tam bir kralsın.Bu dönemde bunu paylaşman çok iyi oldu.Herkesin okuması gereken dahiyane yazı.Daha geçen Herkül filmi vardı,herkes herkül bile bak napıyor gibi bir algıya kapıldı.Hatta twitter da bile.Resmen uyutuluyoruz.
Daha dün Crazy Stupid Love filmini izledim.İki ay önce izlesem ağlayacağım filmde kusmak üzereydim neredeyse.Kıpkırmızı başlayan filmi masmavi bitirdiler 😀
Ve filmi izlerken aklıma bir şey takıldı mahmut hocam.Kırmızı hapı almış bir erkek filmdeki Jacob karakteri gibi mavi hapa geçebilir mi ? Geçebilirse bu herif nasıl bir ruh halindedir ki öğrendiği her şeyi unutsun ?
Dostum romantik olmak ve bir kadını sevmek mavi hap mı oluyor? Saçmalıyorsun. Bu bakış açısı ile 70 yaşında yalnız ölürsün, birini sevebilirsin ama bunu yaparken senin emniyet kemerin kırmızı hap olacak.
zaten rollo tomassi’nin kendisi de evli.ama filmde jacob’ın değişimi gerçek dışı.mesele adamın kızı sevmesi değil,kızla tanıştığı gece aşık olup bir haftadır tanıdığı kadın için ”hayatın anlamını buldum” tarzı cümleler kurması.filmi izlediysen dikkatli izlememişsin,klasik oneitis replikleri söylüyor jacob
Senaryo yazarının marifetleri onlar. Yoksa böyle birini bulunca tek eşli ilişkiye geçmek anormal bir şey değil. Artı o olay 1 haftada olmuyordu diye hatırlıyorum ama neyse.
Ben filmdeki Jacob karakterinin mavi hapa gectigini düşünmüyorum. 30larının ortasına kadar çapkınlık yapıp sonra genç ve güzel bir kadınla uzun süreli ilişkiye geçti. Uzun süreli ilişki ya da evliliği mavi hap sanıyorsanız, kısa süreli vurkaç hariç mavi haplı hareket diyorsanız olayı pek anlamamışsınız demektir.
Ben öyle bir şey iddia etmedim,bu benim en çok karşı olduğum fikirlerden biri zaten.sadece jacob’ın cal ile telefondaki konuşması ve jacob’ın kızla tanıştığı gece bütün hayatını,çocukluk travmalarını anlatması garibime gitti
Kirmizi haptan maviye nasil gecebilir diye sormus arkadas ben cok guzel gectim kardesim nasil olsa kiz beni seviyor diye agirligi biraktim sacima ozen gostermedim en ufak nazinda porni ve masturbasyona kosup erkegi gibi degil cocugu gibi oldum.deli divane asik olan kiz siktiri cekti nasil unuttum peki 1 senede bunlari?orospu cocugu ex yuzunden.hani su unuttugun zaman cikip gelip kendini hatirlatan ama sikemedigin kiz var ya o orospu evladi iliskimin en guzel yerinde cikti kafami karistirdi onu dusundukce oneitis oldum ruh halim ve enerjim tamamlanmayan faydasiz ve negatif bir iliskiye odaklaninca zihnim de zehirlendi ve halihazirdaki kadinimi degil ex i arzular olmustum.siz… Read more »
Kanka, böyle exlerin daha devam ederse bu gibi zamanlarda ruhlarını sikip asabilecek bir dost edin, exlerini ona bulaştır. En azından gelip enerjini sömüremesinler. Sen de ilişkine odaklan, boş yere bozdurma.
6.madde yaygınlaşıyor ve son zamanlarda yerli filmlerde ve dizilerde artış söz konusu.
izleyici kitleleri de bu tür olayları gençliğinde yaşayamamış kitle..
aldatma ve boşanmalarda artışı belki artıran bir şey … kocasını aldatan kadının ihtiraslı, entrikalı zevk maceraları veya ilişkisi olmasına rağmen yeni tanıştığı kişiyle aniden yatan kadın hikayeleri.Tanıdık senaryolar geldi aklınıza
Filmde “bak zaten yetersiz erkeksin , partnerinin ilişkide başka erkeklerle olmasına göz yum , zaten öyle kadın daha mutlu olacak, vs” bilinçaltı yoklaması var çoğunda.
ilişkiyi iki kişi arasından çıkarıp sadece kadının “isteğine/idaresine” odaklayan bir açık bir amaçları da var .
bknz:https://eksisozluk.com/entry/71817543
Ben de aynı şekilde düşünüyorum,şimdi belki istatiksel olarak azdır ama ilerleyen zamanlarda çokça göreceğimiz bir şey bu. İradesine yenik düşüp sevgilisi/eşi varken başkasının cazibesine kapılıp onunla yatan kadınlar… Bunun sayısının çok artacağını düşünüyorum. Ve suçluda erkek olur eninde sonunda. “Anlayışla karşılamalısın,uzun zamandır görüşmüyorduk,bir anlık hataydı,çok büyütüyorsun,sen de yapabilirsin,aramızda duygusal bir şey geçmedi sadece seks yaptık…” şeklinde muhtemel bahanelerinin olacağını tahmin ediyorum. Bununla ilgili benzer örnekte bir yazı vardı sitede. Açık ilişki teklif eden kızın dramı.Tatilde başkalarıyla yatmak isteyip erkek arkadaşına açık ilişki teklif ediyordu. Şimdi hangi kadın erkeğinden ayrı tatile gideceği zaman çekici bir erkek görüp onla yatmak istemez? Hepsinin… Read more »
ekşideki yazıya da şimdi okudum. Yazdıklarına katılıyorum.Bence soytarılık dediği kırmızı haptaki game aslında.Soytarı kelimesi biraz kaba geliyor kulağa ama mentalite bakımından game’in amacı da çok farklı değil. Biz nasıl uyum sağlarız bu duruma bilmiyorum.En mantıklı yol hiç çocuk yapmayıp modern sistemin dayattığı gibi yaşayıp ölüp gitmek diye düşünüyorum şu sıralar.Benim annem bile babama 25 yıl katlandıysa babamsız hayatta kalamayacağını düşündüğündendi. Babam eve ekmek getirir,annem de evle ilgilenirdi.Klasik türk aile yapısı işte.Ama annem de bir kadın olduğu için,”güçlü” bir kadın olsaydı,geleneksel türk aile zihniyetinde olmasaydı,ekonomik özgürlüğü olsaydı 25 yıl evli kalırlar mıydı,bence hayır.Çok mutlu ve huzurlu bir evlilik değildi çünkü.Karşılıklı birbirlerine… Read more »
Yürüdüğüm birçok kızda bu aşk dizilerinin etkisini görüyorum diyebilirim.Düşünce tarzları artık o yöne evrilmiş bir nevi.Dediğin gibi ilk görüşte aşk,peşinden koşturmacalar,o biriciği için kendini heba edip hayatsız gibi onu düşünmeceler adeta kızların ilişki kriterine dönüşmüş durumda ve şöyle bir şey var ki kadınlar inandığı şeyleri yapmak yerine yapmak istediği şeye kendini inandırıyor.Böyle olunca da pembe aşk dizilerinde olan olayları kendi hayatına uyarlamaya çalışıyor ve bu da kızdan soğumama sebep oluyor her seferinde.Ya da belki ben hep ilgi müptelası kızlara denk geliyorumdur bilemem 🙂
Özellikle şu zengin holding sahibinin fakir ama güzel ve masum kıza birden aşık olduğu senaryolar son dönemde çok fazla görülmeye başladı. Dediğin gibi kızlar ciddi ciddi bir gün karşılarına böyle bir adamın çıkıp kendilerini alacağını falan sanıyor. Bu yüzden de kendinden 1-2 tık üstte adamları beğenmiyorlar. Resmen psikolojik bir dönüşüm geçirdiler.
Peki kizlarda tacizci ve israrci yapiskan tipleri filmler yuzunden begenmeye egilim olamaz mi?ya bu sefer bu filmlerdeki denyolar gibi davraninca etkilenseler? Bir kitapta okumustum iki kadin konusuyordu birine adamin biri defalarca mesaj atip ozur diliyordu kadin bikmisti.bunu duyan bekar arkadasi “keske bana da 11 kere mesaj atip ozur dileyen biri olsa” demisti.o kadar iyi hatirliyorum ki bu lafi okuyunca cesaret alip sevdigim kiza kavgaliyken ozur mesajlari yagdirmakta hic bir sakinca gormemistim.sonuc: 0 Anasini sikeyim o kitaplarin filmlerin.halbuki yanlis kadini dinlemisim digerinden ders alsam asla boylr bisey yapmamaliyim derdim ama yapiskanligimdan etkilenir sandim. Peki artik kizlar kendini buna kodlarsa?noah gibi yapiskan… Read more »
“keske bana da 11 kere mesaj atip ozur dileyen biri olsa” Kızlar bunu söylerken kafalarında her zaman 100% ERKEK ADAM belirir ve bu adamın bunu yapmasını isterler. Sokaktaki ortalama AFCnin değil 😀 Bu sözleri her zaman bağlamında düşüneceksiniz.
Benim yazacağımı yazmışsın 😁 Filmdeki karakterin kadına hoş gelme sebebi de bu. Kadın o yakışıklı oyuncunun kendiyle birlikte olmak için ısrar ettiğini düşünüp seviniyor, ortalama beta erkeğin değil.
Ortalama beta erkek ısrar sonucu bir kızla ilişkiye girebilir mi? Girebilir ama bu hareketin doğru olduğunu göstermez. Böyle bir ilişkiye girersen muhtaçlık kafasında olursun ve kız seni önünde sonunda ayak paspası yapar.
Fişten çekildiğinizde, popüler filmlerin, müziklerin, kitapların, insanların “pasif tüketim”ine sunulan birçok ürünün %90’ının mavi hap masalları üzerine kurulu olduğunu, sistemin duygu sömürüsü ve duygu mastürbasyonuyla erkekleri hem ruhsal hem entelektüel olarak düzleştirerek “sağlayıcı betalar” ürettiğini fark edip irkilmeniz… Aramızda bu duyguyu yaşamayan yoktur sanırım.
Ve erkeklerin de buna destek verdiğini, ön ayak olduğunu görüp daha da şaşırmak.
@çevirmen hoca hocam haklısınız özellikle sosyal medyada erkek hakları savunucuları, maskülist tayfanın gidip feministlerle tartıştığını, erkeklerin yaşadığı zorlukları anlatıp , onlara dil döktüğünü görünce şaşırıyorum.Feministler neyi savunduğunun farkında değil.Onlara yaptığınız sızlanmaları algılayamıyorlar bile. Kimseyi suçlama gerek yok. Erkek mağduriyetlerin sebebi yine diğer erkekler maalesef.Bilerek veya bilmeyerek nafaka mağduriyetlerinin yaratıcıları erkek, feminist propagandanın filmleri reklamları dizileri genel olarak medyanın sahipleri erkek. Erkeklerin feminen düzende ezildiğini kime anlatıyoruz ? Anlatılsa bile niye taksınlar ve neyi değiştirmek için çabalasınlar ? iş yerinde sigortası yatırılmayan, önlem alınmadan çalıştırılan sağlığı ve parası sömürülen erkeklerin suçlusu sadece kadınlar mıdır yani ? Bir de amerikadaki trpcilerin Trump… Read more »
Sistem feminizme çalışıyor. Filmler, diziler ve aşk romanları iyi bir propaganda araçlarıdır. Bunu feminizm ile ilgili seminerler veren bir kıza söylemiştim o da bana feminizmi yaymak için en iyi araç medyadır sonuçta demişti.
Olay şu biz bu dizileri,filmleri ve hatta şarkıları kırmızı hap bilinci ile izlesek de sonuçta bilinç altı programlanmasına maruz kalıyoruz. Bana kalırsa en iyi çözüm izleyeceğimiz ve dinleyeceğimiz medya araçlarını çok iyi seçmemiz.
Reisler bi film önerin o zaman ya. Dediğiniz gibi tüm filmler mavi haplı geliyor izlerken midem bulanıyor yarısına gelmeden kapatıyorum.
Once Upon at time in the West filmi maskülenitenin zirvesi tavsiye ederim
O filmdeki testosteron son 30 yıldaki filmlerindeki testo toplamından daha fazla.
Bir sey farkettim butun maddelerin ortak noktası bolluk mentalitesine zarar vermek bolluk mentalitesi bir nevi koruyucu kalkan gibi bir sey bunlarin karsisinda o mantigi aldigimizda en ufak detaylari bile yakiliyoruz cunku dusunce tarzi bize gore degil(bolluk mentalitesi icin) bu ayni yanlis olan bir fikir gibi direkt tepki vermemizi sagliyor
Konuyu sadece “Filmlerden” çıkartıp, benzer fabrikanın diğer ürünlerine getirmek istiyorum izninizle. Bizlere zarar verenlerin sadece filmler olmadığını; İçerisinde “Şarkıların” da olduğunu eklemek istiyorum. Özellikle bazı şarkılar, bazı insanları sarar ve youtube da döngüye alınıp saatlerin nasıl geçtiğini anlamamamıza neden olur. Bilinçaltının tekrar yöntemi ile etkilenebildiği gerçeğini göz önüne aldığımız da, defalarca dinlediğimiz şey artık bizlerin içerisinde bir şey olacaktır. Örnek şarkı sözü: Tutunacak takatim kalmadı, artık çok güçsüzüm, eski günleri çok özlüyorum, Artık buna dayanamıyorum. — Sonuç kötü olacaktır.. Üzerinde düşünmekte fayda var. Hayatımızdan çıkartmamız gereken başlıca şarkıcılar da şunlar olabilir: Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, Azer Bülbül, Sagopa… Read more »
Merhabalar,bu siteni uzun zamandir inceliyorum,yazilanlarin neredeyse 70% okuyup bitirdim.Öncelikle,tüm emeğine,bilgilerini paylaştığına göre sana teşekkür ederim,Mahmut Abi.Konuya gelirsek,ben hayatımda 100% mavi haplı hiç bir zaman olmadım ama,mavi hap mindsetinde olduğum zamanlar bile bu tarz filmler bana hiç de çekici gelmiyordu açıkcası.Yani,gerçekten erkekler bu tarz filimler izlerken acaba “ne izliyorum ben amk,cok cringe” demiyormu sunuz kendi-kendinize.Bu tarz filmler izleyeceğime 40+ defa Fight Club,Baba serisi,Rush,The Matrix ve s. izlerim daha iyi
Hiç kimse 100% mavi haplı veya 100% kırmızı haplı değildir.
Mahmut abi mavi haptan kırmızı hapa nasıl geçebiliriz yani hayatımızda neleri düzeltmemiz lazım madde madde sayarmısın
Sen siteyi oku.
Abi sitedede o kadar bilgi varkı insanın okurken kafası karışıyor mesela bir olay oluyor ben burda ne yapacaktım acaba insan okuduklarını unutuyor
Mahmut abi, James Bond serisi hakkında ne düşünüyorsun? Özellikle son zamanlarda Bond’u yumuşatmaya çalışan hareketler sezinlemiştim. Medya kadın düşmanı bir karakter yorumu yapıyordu? Aşağılama gibi şeyler? Şimdi Bond’un kadın olmasını gündeme getirmeye başladılar. Biz kurgusal kadın karakterleri erkeğe çevirmeye falan çalışmıyoruz ama.
Batıda ana akım medyayı ciddiye alan pek kalmadı. Öyle bir şey yaparlarsa (Kadın Bond) youtube’a attıkları trailer saniyesinde dislike rekoru kırar. Yapımcıların da bunu bildigini sanıyorum.
Rol model alacağımız karakterlerin olduğu bir film listesi yapsanız harika olur. Ya da varsa eğer böyle bir film listesi bulabilir miyim?
Bond serisi
Banshee-Lucas Hood
Mad Men-Don Draper
Zor Ölüm-Moonlighting Bruce willis
Payback-Mel Gibson
Lucifer
Sons Of Anarchy Opie Winston
Suits-Harvey Specter
Bununla birlikte Tom Hardy’nin Warriors Lawless Taboo işlerini izleyebilirsin.
Lucifer mı ? Hem senaryo hem kh için çöp bir dizi
Eğlenen ustalık açısından iyi bir dizi.
Buradaki yazıların bir kısmını okuduktan sonra filmleri de farklı okumaya başladım. Ünlü yönetmenlerin filmlerinde bu detayların işlendiğini görmek müthiş keyif veriyor, Mahmut bunun için teşekkür ederim.
Woody Allen’ın “Vicky Cristina Barcelona” filmini herkese tavsiye ediyorum. Başrollerdeki Cristinanın hayata tabak çevirmesi, çerçeve nasıl korunurun müthiş örneği Juan, mavi haplı Doug, ve en efsanesi hipergami dürtüsünün top noktalarına dolanan ve sonunda kontrolü kaybeden Vicky. Kesinlikle izleyin. Resmen blogdaki tüm yazıların karaktere bürünmüş halleri bu filmde var.
Tamamen katılıyorum. Aşkı hayatımızın dinamiği yaptığımız sürece ona vereceğimiz anlamlar da çabalar da duygular da çoğalıyor. Aşkın hayatımızın tamamı değil; bir parçası olduğunu kabul etmemiz gerekir. Hayatımızda oluşan bir yenilik önceki emek ve uğraşlarımızı hiçe saymamiza neden oluyorsa o yenilik sağlıklı değildir.
Selamlar Baylar bu başlığı bu konu için uygun gördüm umarım onaylar ve hakkında bilgi birikimiz ile bir konu açarsınız şimdiden teşekkürler.
Alfa Baskın Erkek temalı bir sürü film mevcut (James Bond, Fight Club, Scarface…) bu tür filmleri listeleyip bize sunsanız sizce faydalı olmaz mı?
Eskiden hapı yeni yuttuğum zamanlar burdaki yazıları okurdum ve ”Amına koyayım ya burda okuduklarımı nasıl birebir yapacağım? Hadi yaptım nasıl hepsini aklımda tutucam? Ya şu an okuduğum gibi bir şeyler daha kaçırıyorsam ve eksikliğini hissedersem?” gibi sorular soruyordum. Ama zamanla anladım ki kökü sağlam olduktan sonra ağacın dallarında fazla problem çıkmıyor. Mesela hâlihazırda yazdığım bir kızın eski sevgilileri olduğu aklıma geliyor. Önce bi mavi haplı büzülme oluyor ama kısa süre sonra ”Bu kızın hayatımdaki yerini fazla büyütüyorum ve hayale kapılıyorum. Ben kızın hayatında kalıcı değilim o da benim hayatımda kalıcı değil. Eğlenmeme bakmam lazım.” diyerek kurtuluyorum o kafadan. Mesela kıskançlık… Read more »
Bi tur rollo tomassi rational male okumam lazım.
Konuyla direkt ilgisi yok ancak yeni Avatar filminde baba olmakla ilgili söylenen şeyler hoştu. Baba koruyucudur, onu özel yapan budur mesajı iyi bir mesaj bence.