Uyumsuz(*) bir insana ne istediğini sorarsanız size direk söyler. “İstediğim bu ve bunu bu şekilde elde edeceğim!” Ama uyumlu insanlar özellikle de fazla uyumlu insanlar, genellikle ne istediklerini bile bilmiyorlar. Çünkü başkaları için yaşamaya, onları mutlu etmeye o kadar alışkınlardır ki bu yüzden kendi istekleri doğrultusunda yollarını çizmeleri onlar için çok zordur. Bakın, bunun avantajlı olduğu durumlar vardır, ancak kendinize bir kariyer yapmaya çalışacaksanız kesinlikle avantajlı değildir. Hiçbir işe yaramaz.
Ortalama bir erkek ve kadın grup bazında uyumluluk açısından çok farklılıkları olmasa da, dışarıdaki uç örneklere baktığınızda bir çok farklılık vardır. Bu yüzden uyumlu insanların çoğu kadın,uyumsuz insanların çoğu erkekdir. Sıklıkla oluşan uç örnekler genel oluşan durumdan daha önemlidir.
Dolayısıyla toplumuza yansıyan şeylerden biri de hapishanelerde erkeklerin daha çok olması. Hapsedilmenin en iyi kişilik belirleyicisi uyumsuz olmaktır ve bu seni duygusuz, kaskatı biri yapar.
Şimdi nezaket ve merhametin tersinin ne olduğunu düşünebilirsiniz. Cevap ise bence zihinde belirlenen bir tür ticari alışverişdir. Mesela diyelim ki beraber tekrarlanan ufak bi ticarete gireceğiz ve eğer sen çok uyumlu biriysen hem benim adıma hem de kendi adına pazarlık yapacaksındır. Eğer uyumsuz biriysen tam tersini yapacaksındır, kendin için bu ticaretinin içinde olduğunu düşünceksin ve sadece kendi payınla ilgileneceksin.
Uyumlu insan ise şöyle düşünecek; en azından yarı yarıya olmalı ama yine de elimden geldiği şekilde sana yardım edeceğim. Eğer uyumlu biriyseniz dikkatli olmanız gereken şeylerden biride kullanılmamaktır. Çünkü kullanılmak için sıraya giriyorsunuz. Bence bunun sebebi ise (beyninizin), bebeklikten itibaren sömürülmeye müsait olacak şeklinde kablolanmış olması.
Bu gerçek dünyada hiçbir işe yaramaz. Psikoterapide sıklıkla olan şeylerden biri de … İnsanlar psikoterapiye bir çok sebepden gelebiliyor, ve bu sebeplerden biri de fazlasıyla uyumlu olmaları. Aldıkları özgüven eğitimi olarak adanladırılan şey de aslında özgüven eğitimi değil, sadece kendi adına nasıl pazarlık edebilceklerini öğeniyorlar.
Uyumlu insanlara söylediğim şeylerden biri de özellikle vazifeşinazlarsa(**), “düşündüğün şeyi söyle, düşündüğün şey hakkında doğruyu söyle. Düşündüğün şeyler muhtemelen ağır ve sert olacaktır. Ama aynı şekilde doğru da olacaktır. Bu durumu ön plana çıkarmalı ve mesajı iletmelisin.”
Bu ve kolay bir şey değil. Çünkü uyumlu insanlar çatışmayı sevmezler. Hem de hiç sevmezler. Suların durgun olmasını isterler ve bunun ileri sürdüğüm hipoteze neden uygun olduğunu anlayabilirsiniz. Çocuğun etrafında çatışma yada kavganın patlak vermesini istemezsiniz. Çok tehlikelidir. Akranları ile arası bozulsun istemezsiniz. Fiziksel ve belki de duygusal olarak incinmeye daha yatkınsanız, kısa vadede sorunları çözecek türden yüksek yoğunluklu çatışmalara girmeye de isteksiz olabilirsiniz. Çünkü sorunları kısa vadede çözmek çok fazla çatışma gerektirir. Eğer bu durum kontrolsüz ve tehlikeli bir hale gelirse, ki gelebilir,kısa vadede konuyu didiklemek yerine suları durgun hale getirmek daha güvenli olabilir.
Ama burada problem şu ki, bu durum uzun bir vadede iyi bir strateji olmayacaktır. Çünkü çoğu zaman konuşman gerekir, çünkü çekip gitmeyeceklerdir. Uyumsuz bir kişiliğe sahip olmanın avantajı kimsenin yoluna çıkmasına izin vermemektir. Yani hem uyumsuz (ısrarcı, mücadeleci) hem de sosyalleşebilen bir çocuğunuz olursa güçlü bir birey olacaktır. Çünkü yapılarında sürekli ilerlemek vardır ve durdurulmaları zordur.
Ama onları başarılı bir şekilde yönetemezsen, 4 yaşına geldiklerinde akranları onu istemeyecekdir. ve bu büyük bir sorun. Çünkü, ebeveyn olarak sizin işiniz 4 yaşına kadar çocuğunuzu sosyalleştirmektir. Bunu aklınızın bir köşesine yazmalısınız. Çünkü insanlar bunu bilmiyor. Sizin işiniz bu. Sebebi ise basit, dikkatlice düşünürseniz.
İlk sosyalleşme döneminin yarısında olan, 3 yaşında bir çocuğunuzun olduğunu farz edin. Çocuğu dışarı çıkarıyorsun. Çocuk için ne istiyorsun? Sizi düşünmüyoruz. Çocuk için ne istiyorsun ?
Çocuğun diğer çocuklar ve yetişkinlerle etkileşime girebilmesini istersiniz, böylece çocuklar sizi karşılar, gülümser ve onunla oynamak isterler ve böylece yetişkinler çocuğu görmekten ve ona uygun şekilde davranmaktan mutlu olurlar.
Eğer çocuğunuz küçük bir canavarsa ve siz onları nasıl uygun bir şekilde disipline edeceğinizi bilmiyorsanız. Çocuğun başına gelecekler şudur:
Yaşıtları tarafından reddedilecek, başka ebeveynler ve yetişkinler tarafından yalan bir gülümsemeden başka bir deneyim elde edemeyecek. Böyle olunca da çocuğu, her gördüğü yüzün düşman ya da yalan olduğu bir dünyanın içine atmış oluyorsun. ve bu özellikle zihinsel sağlığa veya çocuğunuzun iyiliğine yardımcı olacak bir şey değil.
Çocuğunuz, yetişkinlerle konuşurken sözünü kesmemesi ve dikkatli olması ve başka çocuklara zorunda kalmadıkça vurmamaya çalışmak gibi birkaç basit davranış kuralı öğrenebilirse ya da paylaş ve güzel bir şekilde oyna gibi şeyleri öğrense. Ve diğer çocuklarla buluştuğunda,bir kaç rutin oyun oynamayı deneyecekler ve bu durum iyi gidince de geri kalan hayatlarında da birbirleriyle sosyalleşmiş olacaklardır.
Çünkü dört yaşından itibaren olan şey bu. Çocukların ilk, temel sosyalleşmesi diğer çocuklar arasında yer edinebilmesidir, eğer çocuklar bu sosyalleşmeye zamanında katılamazlarsa, gelişimsel süreçde ilerleyemezler ve geride kalırlar.
Bunun ne kadar kötü olduğunu düşünün. Çünkü 4 yaşındaki çocuk, 4 yaşında olan ve 2 yaşındaymış gibi davranan çocukla oynamayacaktır. Aynı şekilde, 5 yaşındaki çocuk, 5 yaşında olan ve 2 yaşındaymış gibi davranan çocukla oynamayacaktır. Çünkü aradaki fark inanılmaz bir şekilde büyüyecektir.
Bu olursa çocuklar geriden başlar ve yaşıtlarının gerisinde kalırlar, yabancılaşırlar ve geri kalan hayatları boyunca akranlarının olduğu grubun dışarısında kalırlar. Bu çocuklar uzun vadede anti-sosyal bir birey olmak için büyüyenlerdir. Onlar zaten agresiflerdir ve bu durum agresif yanlarını daha da yükselecektir.
Normal çocuklara olan şey ise, 2 yaşındaki ki çocuğun düşün, zamanında sosyalleştiğinde agresiflik seviyesi düşecektir. Sonra ergenliğe geçtiklerinde ise bi testosteron patlamasıyla agresiflik seviyeleri yeniden yükselecekdir. Bu yüzden erkek suçlaların çoğu 16 ile 25 yaş arasındadır.
Bu arada (testosteron) yaratıcılık eğrisiyle eşleştiğinde harika olur. 16 ila 25 yaş arasındaki erkekler arasındaki yaratıcılığın zirvesine bakarsanız, suçluluk eşleşmeleri düşmeye başlar. Epeyce güzel bir şey bu. Testosteron seviyesi oranı, erkekler arasında ortalama agresiflik seviyesini yükseltti, aslında agresiflikten daha baskın bir şey bu, testesteron tamamen kötü bir şey değildir.
Erkeklerin genellikle geç saatlere kadar uyanık kalmayı, içmeyi bıraktığı,kariyerini geliştirdiği veya yüklerini ve sorumluluklarını alıp ciddi bir ilişki ve ailesiyle birleştiği 25 -26 yaşlarında azalmaya başlar bu durum.
Ben bunu istilacı bir saldırganlık olarak adlandırıyorum. Çünkü uyumluluğun dağılımı, yırtıcı saldırganlık karşısında anaç sempati gibi. Diğer memelilerede bakarsanız yırıtcı olduklarını görürsünüz. Çünkü biz de avcı hayvanlar kadar yırtıcıyız ama aynı zamanda av hayvanıyız. Diğer hayvanlara baktığınızda, ayı gibi mesela, erkek ayının çocuğun büyütülmesiyle kesinlikle bir alakası yoktur. Hatta dişi ayı, bebek ayıyı ondan uzakta tutacaktır çünkü erkek ayı bebekleri öldürmeyi ve hatta yemeyi sever. Yani yalnız yaşayan erkek memeli yırtıcılarda anaçlık kesinilikle yoktur.
Sizin düşüncenize karşıt bir düşünce ortaya koyan insanları araştırmak çok yararlı bir durumdur. Çünkü sadece size bilmediklerinizi söylemekle kalmazlar. Sizin görmediğiniz bir şekilde dünyayı görmenizi de sağlar. Ayrıca sizi geliştirecek, sizde olmayan yetenekleri de vardır.
Örneğin içine kapanık bir insansanız, dışa dönük insanları izlemek çok yararlı bir şeydir. Çünkü dışa dönük insanların sosyal dünyada var olma yöntemleri vardır. Size sıradışı gelecek olan yöntemler. Siz bu insanları gözlemleyerek çözüm yöntemlerinizi geliştirebilirsiniz.
Uyumsuz bir insansanız, özelliklede başkaları tarafından soyutlanmış bir uyumsuz insansanız, yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri … Uyumsuz insanlar gerçekten soyutlanabilirler ve insanlar size kibirli bencil bir o.ç. gibi davranır. Belki de bu dereceye kadar gelmişindir.
O zaman bu konuda ne yapabilirsiniz?
Bu konudaki en gelecek vaad eden davranış, bir gün başkaları için bir şeyler yapmaktır. Sadece biraz pratik yapın ve nasıl yapacağınızı öğrenin. Belki bu içinde bir yerde bir köşede olduğunu düşündüğünüz ve alevlenmeyi bekleyen bir kıvılcım olabilir, ki aslında öyle de.
Bence içimizde çok geniş bir eğilim çeşitliliği var ve bazıları genetik yatkınlıkla açılır durumda. Ama bence kendini doğru bir yerde konumlandırırsan ya da düzenli olarak alıştırma yaparsan bu gibi şeyleri değiştirebilirsin. Ama bu, disiplin çalışma ve özveri gerektirir.
Genel olarak şunu söyleyebilirim, kendinizi hayata uygun şekilde adapte etmek istiyorsanız, mizacınıza uygun bir çevre bulmalısınız. Mizacınıza ters amaçlar için çabalamamalısınız çünkü bu acayip zordur. Ama bunu yapabilirseniz, işte o zaman kişiliğinizin tersi bir alanda var olan becerileri ve bakış açılarını geliştirmek için çabalayabilirsiniz. Çünkü temelde az gelişmiş olduğunuz birşey bu.
Bu şekilde, mizaçsal kapasitenizi daha geniş bir yelpazeye yayabileceğinizi düşünüyorum. Bana göre bunu yapmak her türlü duruma daha zengin bir çözümleme getirmektir.
Yani aşırı dışa dönükseniz, topluluk içinde susmayı öğrenmeli ve neler olup bittiğini görmek için dinlemelisiniz. Eğer içe kapanık bir insansanız, topluluğun içine dalıp kimseye bir söylemeden bir yerlerde saklanmamak için, toplum içinde nasıl konuşacağınızı öğrenmelisiniz. Yani kısaca uysal biriyseniz nasıl uyumsuz olacağınızı öğrenmeniz lazım ki insanlar sizi itip kakmasınlar. Uyumsuz biriyseniz de uyumlu olmayı öğrenmelisiniz ki aksi bi oç olmayasınız.
Vazifeşinazlıkda da aynı şey geçerli eğer fazla vazifeşinazsan, sakinleşmeyi ve biraz gevşemeyi öğrenmelisiniz. Eğer vazifeşinaz değilseniz de, Google takviminini kullanmaya ve gününüzü programlamaya başlayın. Kendinizi yeterince disiplinle edene kadar kendinizi buna odaklayın. Böylece bir şeye uzun bir süre bağlı kalabilirsiniz ve sefalet içinde yaşamazsınız.
Bu düzensiz birini karekterize eden bir şeydir mesela. Çünkü farkında değiller ki onları rahatsız etmiyor bu düzensizlik durumu. Belki farkına varabilirler ama duygusal bir değerleri olmadığı için anlamlı bir motivasyonları da yok.
Eğer bir partner seçiyorsanız hakkında düşünmek istediğiniz bir diğer şey ise, mizaçsal olarak sizden çok farklı olacak birini seçmemeye çalışın çünkü aradaki boşluğu kapatmak çok zor olacaktır. Çünkü içe dönük ve dışa dönük iki insanın beraber olması gerçekten zordur. Aynı şekilde düzenli ve düzensiz birininde birlikte olması çok zordur. Çünkü birbirlerine katlanamayacaklardır. “Neden bir tane seçmiyorsun işte ! Neden bu kadar takıntılısın !” Temel kavgalar bunlar olacaktır.
Mizacını bilmek bu yüzden çok yararlıdır. Böylelikle gerektiğinde partnerinizle anlaşabilirsiniz. Kendinizle tamamen aynı birini bulun demiyorum. Zira, alternatif bakış açısınına sahip olamazsınız. Ama dikkatli olmalısınız zira hiçbir şekilde bir araya gelemeyecek mizaçta biriyle birlikte olabilirsiniz. Bu durumu özellikle yüksek ve düşük derecede açık sözlü olan ve (bu en kötüsü) ayrıca yüksek ve düşük derecede vazifeşinaz olan çiftlerde gördüm (buda diğer bir en kötüsü).
Çünkü,dünyayı başka insanların gördüğü bir şekilde göremiyorlar.
Çeviri-Enes Kutlubay Albayrak
(*)“Uyumluluk”: (agreeableness) Psikolojide büyük beşli (“big five”) olarak adlandırılan beş temel kişilik özelliğinden biri. Uyumluluk – şüpheli ve zıt olmaktan çok merhametli ve yardıma hazır olmaya eğilim.
(**)“Vazifeşinas”: “conscientiousness” Sorumluluk – öz disiplin göstermeye yönelim, sorumluluk sahibi olarak hareket etme ve başarı için azimli olma; kendiliğinden olan yerine planlı hareket etme.