Bir aldatılma ve boşanma hikayesi

Öncelikle merhabalar uzun zamandan beri siteye girmemiştim. Karımın cinsel isteğini nasıl arttırabilirim? yazısını görünce yazmadan da, yapamadım.

Genelde ilk çocuktan sonra ya da evliliğin 10. Yılından sonra kadınlarda böyle arızalar olabiliyorlar. “Ben sevişmeyi sevmiyorum”, “ben cinsellikten eskisi kadar zevk almıyorum”, “ben zaten sekse düşkün bir insan değilim”, “Başım ağrıyor” vs… Ben kendi tecrübelerimden ve Mahmut Abi’nin yüzlerce tecrübesinden yola çıkarak söyleyebilirim ki, yazıdaki teşhis doğru. Eşiniz artık kendi çerçevesinde yaşıyor ve sizi sadece elde tutuyor. Emin olun, eşinizi kendi çerçevenize yani eşinizin sizin ve onunla birlikte kurduğunuz ailenin çerçevesinde yaşaması gerekiyor. Yoksa sizi hayat arkadaşı olarak kabul eder fakat koca olarak kabul etmez. Bunun sağlamanın tek yolu da, kendiniz için yaşamanız, kendinize dikkat ve özen göstermeniz. Kendinizle ilgili kararlar alın ve uygulayın. Ani değişimler merak, merak başka istekler yaratır bayanlarda.

Ben şimdi 42 yaşındayım. 7 ay önce eşimden boşandım. Mahmut Bey’le de skype üzerinde o dönem değerlendirme yapmıştık. Eşiminle cinsellik yönünden aynı şeyleri yaşamış ve whatsapp üzerinden başka bir adamla konuşmalarını yakalamıştım. Sonrasında barışmak gibi aptalık gösterip tekrar eve döndükten bir süre sonra bu sefer benden habersiz bir cep telefonunu yakalamıştım. Bu telefonun içinde başka bir adamla bir sürü mesaj ve aramalar vardı.

O dönemde bana yukarıdaki maddeleri bahaneleri seks yapmamak için eşim bana sürekli sıralıyordu. Hatun kişi, beni onu tatmin edememekle, şunla bunla her şeyle suçladı. İnsellikten kaynaklı, evimin mükemmel babası olmam istememden dolayı ne dediyse boynumu büktüm ve kabul ettim. Ama kendimde bir dönüşüme başladım. Spor salonu, yüzme, krav maga son olarak askeri pentathlon gibi sporlardan sonra vücudumu bir şekle soktum. Bütün gardrobumu yeniledim saç ektirdim, arabamı daha üst düzey yaptım ( sen kendi paranı yemezsen yiyen çıkıyor a.k.a alfa öder beta siker).

Bu süreçte, biri 27 diğeri 38 yaşında2 tane tabak yaptım.  Bu sayede cinsellik konusunda şunu anladım ki ben aslında zevk verebiliyor muşum. 40 yaşından sonra, elektro gitar çalmayı öğrendim. Hepsi bu sitenin rehberliği ve yol haritası sayesinde. Şu an yaşadığım mükemmel bir hayat mı? Değil. Kızımla aynı evde yaşamak için sağ kolumu verirdim. Ama en son 2 ay önce eski eşim benimle birlikte olmak istedi cinsel yönden kaç seneden beri ağzından çıkmayan sözleri duydum. Artık umrumda da değil ama gurur vericiydi. Yani sen kendinde önemli ve olumlu yönde bir değişimler yaparsan, işine ve hayatına odaklanırsan kendi hayatının lideri olursan seni takip edenler oluyor bu hayata…

40 yaşında dedektifçilik oynadım, erkekliğimden şüphe ettim, aldatıldığım için hüngür ağladım, çok kırıldım inanın. Kendini karısının çocuğunun mutluluğuna adamış adam gibi adam denilen bir adamdım. Şimdi ise kötü değilim fakat kendim için yaşadığım için dışarıdan bencil olarak değerlendiriliyorum. Fakat bazı şeyler sondan öte bir başlangıç oluyor… Hayat bazen insana bambaşka şeyler ve farklı bir hayat tarzı getiriyor. Siz yeter ki o isteği ve disiplini kendiniz de bulun. Gerisi mucize gibi kendi kendine oluyor.

Boşanma olayına da bir kaç not düşmek istiyorum. Erkekler boşanma olayında maça 5-0 yenik, deplasmansda ve seyircisiz, sahaya 9 kişi ve hakemde direkt satılmış olarak çıkıyor. Aldatma davası ikiye ayrılıyor: aldatma ve zina. Zinayı kanıtlamanız çok zor. Kanıtlasanız bile elinize düşük bir mevla tazminat bile vermiyorlar. Bırakın çocuğunuz varsa velayet almanız bile çok zor. Arkadaşlar aldatılma, aldatanı yakalama, boşanma ve hayatta bakış açısı konusunda uzman olmassam da çok büyük tecrübeler geçirdim. İsteyen admin mail adresimi alıp danışabilir. Elimden geldiğince yardımcı olurum. Mahmut bey iyi bir insan tek kusuru şu %90 olayı çözümlemesine rağmen %10 üzerinden konuşup mümkün olduğunca kırmadan üzmeden birşeyleri kibarca ifade ediyor.

Her şey için teşekkürler.

Bu arada telefon daki mesajlar boşanma davalarında ne kadar etkili ona da değineyim.

Aynı gün içinde atılmış altı karşılıklı mesaj boşanmada sadece tarafın kusurunu belirtir. 5-10 bin gibi bir tazminat alırsın. Davanın ilerleyen dönemlerinde nafaka ödeme ihtimalin bile var.

Tabi ki mesajın nasıl ele geçirildiği, bu yöntemin yasal olup olmadığı da önemli. Bunlar halen Yargıtay da tartışılan konular ve farklı kararlara bağlanan hükümler var. Kimi kararlar aldatan eşin kişisel verilerinin onun rızası ve haberi olmadan hukuksuzca elde edildiği için, delil sayılmayacağını ve bu yüzden aldatılana hapis cezası veren hükümler var. Bir başka davada ise, eşin aldatmayı ispatlamasının tek yolunun bu olduğunu ve casus yazılım ile ele geçirdiği kanıtların hukuksuz yollarla ele geçirilmesine rağmen kanıt olarak sayılmasına karar veren hükümler var.

Bir de burada mesajlaşmanın ne zaman öğrenildiği önemli. 6 ayı geçtiyse, ve hala bir dava yoksa affetmiş sayılıyorsunuz. Ancak aldatılma hala devam ediyorsa ki bu sefer hala devam ettiğini kanıtlamaya çalışıyorsunuz ve delil olarak sayılıyor. Sitedeki evli kardeşlerime yada hasbel kader yolu düşmüş bu yazıyı okuyan arkadaşlarıms hitaben de bu kadar hukuksal ıvır zıvır içinde şunu belirtmek isterim. Aldatılmak insanın çok canını yakar, çok üzülürsünüz. Bu konuda her detayı öğrenmek istersiniz öğrendikçe daha da üzülürsünüz. Böyle bir durumla karşılaştığınızda;

1.Sakın affetmeyin anen sitede yazdığı gibi… Çünkü aldatan yine aldatır. Sen onun hipergamik duygularında sadece sağlayıcısın, koca değil. Hatta yakaladığınız zaman öyle yüklenin ki hipergamisi tuzla buz olacak. Hipergaminin paramparça olduğu bu dönem anlaşmalı boşanma kağıtlarına imza atmak için uygun bir dönem ve oldukça kısa bir dönemdir.

2. Artık aldatmayla ilişkili hiçbir şey araştırmayın. Öğreneceğiniz her detay, canınızı daha da yakacaktır.

3. Hayatta başka şeylere konsantre olun ve günününüzü programlayın. Kendinize görevler koyun ve disiplinize olun.  Mesala ben her sabah yatağımı askerdeki gibi topluyorum. Böylece günün ilk görevini başarıyorum. İkinci, üçüncü görev derken basit olsa da bu görevler sizin hem disiplinize olmanıza hem de başarı duygusu birikerek sizin kendinize güveninizi kazanmanıza yardımcı oluyor.

Dediğim gibi zor bir durum, ben bile hala yaralarımu saramadım. Kırmızı hapı tam olarak sindiremedim ki hala buraya bu kadar uzun yazabiliyorum. Affedin arkadaşlar 40 yaşından sonra kırmızı hap bu kadar oluyor.

Konuk Yazar: Certixisgod

Duygusal anlamda birşey hissetmemiş olması dış görünüşle mi alakalı?

2019 da tanıştık arkadaştık taa ki ona açılana kadar 2021 haziran sonlarına doğru. 2020 de de buluşmalar oldu iki tane ama sokağa çıkma yasağı engel olmuştu o zaman açılamadım.

Yoksa sadece dış görünüş olarak beğeni vardı ki denemek istedi. Fakat zamanla bir his oluşmadığı için bitirdi hissiyat yok diye.

Ben beğenmediği erkekle sinemaya adalara giden kendi rezidans odasına davet eden bir kız görmedim. Fotoğrafa kalpli emoji atan sevgili gibi davranan. Bunu da 2 ay boyunca yaptı.

Bence gayet hoşsun tip ama önemli olan o değil şu an demesi yalan mı?

Tipimi 2019 yılından beri biliyor.

Sizce 5-6 kere buluşmak, 2 aylık flört denemesi ardından duygusal anlamda birşey hissetmemiş olması dış görünüşle mi alakalıdır?

2019 yılında tanışmış ve 2021 yılına kadar arkadaşı oynadıktan sonra pat diye açılmış. Birçok erkeğin yaptığı bir hata bu. Önce uzun süre arkadaşı oynayıp atak yapacakları fırsatı kollamak ve daha sonra birden bire “açılmak”. Genellikle reddedilmeyi göğüsleyecek gücü olmayan erkeklerin taktiğidir. Birçok erkek, kısa süre içerisinde kızın kendisini isteyip istemediğini kesin olarak anlayacak şekilde yürüyüp, reddedilme riskini ve umduğu şeyin olmamasının acısıyla yüzleşmeyi göze almaktansa, uzun süre arkadaş bölgesinde yani friendzone içinde belirsizlik içinde ama bir umutla yaşamayı tercih eder. Ve bu süreçte de kızın gözünde bir arkadaş olarak yerini sağlamlaştırır.

Daha ilk buluşmadan saldıray moduna geçip kıza abanmaktan bahsetmiyorum ama burada arkadaş tam 2 sene fırsat kollayarak kızın yörüngesinde dönmüş. Bunun bir dengesi var. 3-4 buluşmada, kıza yürüyüp sürekli işi o yöne sürüklemeli ve eğer karşı taraftan bir ilgi yoksa bırakmalıydı.

Kızlar cinsel açıdan ilgi duymadıkları erkeklerle sinemaya, adalara, vs. gidebilirler veya erkeği residans odasına davet edebilirler. Erkeğin omzuna başını koyabilir, hatta sarılabilir. Friendzone diyarındaki birçok erkek bunları yapabilir. Bu arkadaşa denk gelmemiş. Ama daha da kötüsü, belki de kız başında hoşlanıyordu ama bu arkadaş hiç yürüme cesareti gösteremediği ve yörüngede çekingen çekingen döndüğü için o hoşlanma da bitti.

Dış görünüş, bir erkeğin çekiciliği açısından önemlidir ama erkeğin çekiciliği daha çok karakter özelliklerinden gelir. Ne istediğini bilen, istediğini almak için gerekeni yapacak cesarete sahip ve istediğini alamıyorsa (örneğin istediği kız tarafından reddediliyorsa) zorlamak veya çevresinde tavşan tavşan dönmek yerine giden, istenmediği yerde durup bir umut sevgi kırıntısı beklemeyen karakterde erkekler çekicidirler.

Burada arkadaşın dış görünüşünü bilemem ama dış görünüşü çok iyi bile olsa, şu arkadaş oyunu ile kendisini itici biri yapmışken o işin olması çok zordu zaten. Bir erkeğin kadınlarla başarısında en önemli etkenlerden biri, pozitif cinsel gerilimdir. Burada cinsel derken, seks ya da cinsel organlarla alakalı cinsellikten ziyade, konuşmalarda, konuşma şeklinde vs. ortaya çıkan cinsellikten, flörtten bahsediyorum. Erkek pozitif cinsel gerilim yaratmıyorsa ya da negatif cinsel gerilim yaratıyorsa, iticileşir. Negatif cinsel gerilim erkeğin abazan olduğuna, kadınlarla bir problem olduğuna, hiç cinsel gerilim yaratmaması ise erkeğin en azından ilişkiler konusunda korkak bir tavşan olduğuna işaret eder. İkisi de iticidir.

Sosyal rollerden ötürü, pozitif cinsel gerilim ortamını ve pozitif cinsel gerilimi yaratma işi genellikle erkeğe düşer. Buluşmalara çağırmak, o buluşmalarda gidilen mekan, o mekanda nasıl oturduğunuz, neler konuştuğunuz, nasıl yakınlaştığınız, vs. genellikle erkeğin ilk adımı ile olur. Bunlar konusunda kadınlar da bazen adım atarlar ama bir erkek kadının adım atmasına bağımlı olursa genellikle arkadaş arkadaş takılır.

Dikkat edin bu arkadaş 2019 – 2021 arası arkadaştık diyor ama hemen ardından 2020’de buluşmalar oldu, 2 ay flörtleştik, vs. diyor. Yani 2021’e kadar arkadaşı oynadım diyor ve 2020deki buluşmalar da arkadaşı oynadığı dönem içinde.

Burada temel problem, sinsi bir arkadaş oyunu ile kaleye girip içeride sinsi sinsi atak yapacağı anı beklemesi. Ama bunu yapan erkekler o kadar çekingendirler ki, kadın alnına gel beni öp yazmadığı sürece onlar için atak yapacakları doğru bir an veya işaret yoktur. 100% reddedilmeme garantisini beklerler ve hayatta hiçbir şey  o kadar garanti olmadığı için, hiç harekete geçemezler. Ya da harekete geçemeden aylar ve belki yıllar boyunca bekledikten sonra birden “açılırlar”. Bu açılmada da genellikle duygularını kızın üzerine kusmak şeklinde ani, beklenmedik ve mide bulandırıcı şekilde olur. Onca zaman penisini saklayıp saklayıp birden bire çıkarıp masaya vurmak gibi.

Bu tip pasif erkekler genellikle pasifliklerini kabul etmek istemedikleri için, sorunu ellerinde olmayan ya da ikincil nedenlere yamarlar. Tip mesela. Ya da para. Zira bir erkek için pasif, çekingen ve genel olarak erkeksi davranışlardan uzak olduğunu kabul etmek, parasız ya da tipsiz olduğunu kabul etmekten çok daha zordur.

Bu erkekler aynı zamanda pasif ve çekingen davranışlarını “iyi” diye tanımlarlar ve asertif (girişken) ve cesur davranışlara sahip erkeklere de “kötü” demeye meyillidirler.

Örneğin şu örneğe bakalım:

Bir kadının arzu ettiği, aşık olma olasılığını hesaplarsak genelde umursamaz kötü davranış sergileyen erkekleri tercih ettiğini farkına varabiliriz.Yanlış olanda bu aslında ilgiyi verip kesen erkeğin ilgisine muhtaçlikda olabilir. Kesin birşey varsa kadınların ilişkilerinde ilk aradıkları aslında tamamen kariyer başarısı ve özgüven odaklıdır karakterleri tanıma sonradan ortaya çıkıyor. Böylece yıkım gerçekleşiyor Kadınlar mantık ilişkilerine daha sıcak baksada fikrimce yanlış tercih yapıyorlar.

Şimdi hırs (kariyer başarısı) ve özgüven bir erkeğin en önemli karakter özellikleri zaten. Yani kadın karakteri sonraya bırakmıyor, başından karakterdeki güç öğelerine bakıyor.

Ama iyi ya da kötü olduğunu umursamiyorlar bile o zaman kalbimizi değil cebinizi seviyor.

Kadınlar erkeklerin iyi veya kötü olup olmadıklarını umursarlar. En azından çoğu umursar. Asıl problem şu: “iyi” erkeklerin kötü dedikleri kötü değil girişken, cesur ve umursamaz, iyi dedikleri de iyi değil sünepe, çekingen ve zayıftır.

Atılgan bir erkek kadına yürür, isteklerini arkadaş maskesi arkasına saklamaz. Bu ise, genellikle daha yüksek ihtimal olan reddedilme ile yüzleşecek cesareti gerektirir. Bu erkekler umursamazdırlar ama umursamadıkları kadının kendisi değil, kadının kendilerine ilgi duyup duymayacağıdır. Eğer ilgi duyuyorsa bunu birkaç hafta bilemedin bir ay içinde anlar ve devam eder. Eğer kadın ilgi duymuyorsa, bunu da hemen anlar ve kadının yörüngesinde dönmek yerine başka bir kadına yönelir.

Şimdi tabii biliyorsunuz bu da “kötülüktür”. Zira popüler kültürün “aşk” kavramı ne diyor? Onun çevresinde dön, o seni istemiyor olabilir ama eğer çevresinde yeterince dönüp ne kadar iyi bir erkek olduğunu kanıtlarsan, birgün senin değerini anlayacak.

Oysa bu şekilde tek elde edeceğiniz şey, friendzone. Daha da kötüsü, bu masum görünen tavsiye yüzünden birçok erkek kendilerini istemeyen bir kadına yapışıp, kadın için kabusa dönebiliyor. “Bana güldü demek ki beni seviyor” diye özetlenebilecek bir kafayla kadını takip etmeye, onun peşinde koşmaya, rahatsız etmeye başlıyor.

Seni istemeyen, istemiyor gibi davranan bir kadını bırakıp gitmek kötülük değildir. Sen onu cinsel olarak isterken o seni sadece arkadaş olarak istiyorsa, bunu kabul etmeyip çekip gitmek kötülük değildir.

Karımın cinsel isteğini nasıl arttırabilirim?

Ben ve eşim 34 yaşındayız. Eşimde cinsel isteksizlik var. Baştan kendisinde bir rahatsızlık olduğunu düşünüyordu, doktora gitti gereken tahlilleri yaptırdı fakat hiçbir sorun olmadığını söyledi doktor.

Cinsel isteksizliğin sebebi nedir veya buna nasıl bir çözüm bulabilirim? Ben hergün istekli olmama rağmen eşimde tık yok. Neredeyse 2 haftada 1 kez yapıyoruz. 12 yıllık evliyiz ve evliliğimiz boyunca hiç değişmedi ve bu durum beni çok üzüyor. Cinsel terapi uzmanına gidelim mi diye düşünüyorum ama onların da seans ücretleri çok pahalı olduğu için gidemiyoruz. Evin içinde sürekli biryerlerini okşuyorum ama nafile. Bu konuda yardımınıza ihtiyacım var gerçekten. O da bu durumdan rahatsız ama nasıl bir çözüm bulabileceğimizi bilmiyorum.

Cinsel isteksizliğinin sebebi muhtemelen sana karşı cinsel istek duymaması. Genel bir cinsel isteksizlik değil. Ve bunun da sebebi belli.

Burada sen cinsellik için sürekli olarak eşinin peşinde koşarak kendini itici hale de getirmişsin. Yıllardır da böylesin. Ben hergün istekliyim diyorsun ve sürekli bir yerlerini elliyorum diyorsun. Sen resmen sürekli olarak benimle yat diye kadına yalvarıyorsun yani. Bunun seni nasıl itici ve abazan yaptığının da farkında değilsin.

İlk yapman gereken şey bu davranışını tersine çevirmek. Eşin seninle birlikte olmak isteyene kadar ona cinsel olarak yürümeyi bırak. Kesinlikle bu hergün bir taraflarını okşuyorum saçmalığını bırak. Sen sürekli seks isteyerek, kadını elleyip durarak onu tahrik edeceğini sanıyorsun ama eteğinde sürekli seks de seks diye yalvaran koca oldukça itici bir şey. Kendini aşırı itici yapıyorsun.

Sen cinselliği başlatma ama o seninle cinsellik başlatırsa bırak sana yürüsün ve cinsellik olsun. Şimdi bunu duyunca birçok erkek (evet cinsel isteksiz eş oran olarak az ama istisnai değil)  “ne yani o isteyince olacak ben isteyince olmayacak mı? Bu haksızlık” diye çıkışıyor ama hayır olay şu:

sen cinsellik için onun peşinde koşmayı bırakıyorsun, o ise senin peşinde koşacak diyorsun.

Bu arada bu yaptığını ona açıklama. Bir sorun olmadığını, çok yoğun olduğunu vs. söyle sadece.

Eğer sen bunu yaparsan ve bu nedenle o iki haftada bir seks bile olmazsa bırak olmasın. Zira bunun anlamı, o seksin erkeği evlilikte tutmak için yapılan görev seksi olduğudur. Bir kadın seninle arzudan değil görev icabı birlikte oluyorsa bırak olmasın.

Ama senin tek problemin muhtemelen karının seks seks diye peşinde koşman değil. Daha genel bir efendi erkek / iyi çocuk sendromu olma ihtimali çok yüksek. Muhtemelen evin erkeğinden çok kadını oldun. Kendini saldın. Ya da hırslarından koptun. Belki hepsi birden.

Bu aşamada tavsiye edeceğim şey, iyi çocuk sendromundan kurtulman ve onun da üstüne tavsiye edeceğim şey ise korku oyunu. Linklediğim Korku Oyununun 12 Seviyesi yazısına bak. Görünen o ki sen aşırı iyi çocuk modundasın. Hangi alanlarda kendini salıp düştüğünü bul ve onları düzelt.

Mesela belki fiziksel olarak saldın. Spor salonuna başla.

Giyimine dikkat etmeye başla.

Evde belki evin reisliğini bıraktın ve mülayim bir kocaya döndün. Daha dominant yani lider ol.

Kendine uğraşlar bul, arkadaşlarla takıl, dışarıda daha çok zaman geçir. Karın için çok ulaşılır olmanının sana isteksizliği ile bir bağı olabileceğini değerlendirmeye başla.

Erkek adam duygusuz robot mudur?

Mahmut Abi selam. Kadın psikolojisi, davranışları, ilişkideki rolü gibi konularda gerçekten çok aydınlatıcı bilgiler veriyorsun.

Aslına bakarsan daha çok erkek adam olma konusunda bilgi veriyorum. Kadın psikolojisinin sadece erkek adamlığı yansıtan öğeleri ile ilgileniyorum. Bir nevi barometre. Kadınlarla olan problem de öyle. Erkeğin erkekliğindeki bazı problemlerin belirtileri.

Ancak ben bundan kadınlarla asla sahici ve derinlikli bir ilişki içinde olmamam gerektiğini, kendim gibi davranıp duygularımı açmamayı, yalnızca oyunu kurallarına göre oynayıp kazanmaya bakmam gerektiğini çıkarıyorum.

Burada anlattığımız şekilde ilişkiler, maskülen bir erkek adam için doğal, sahici ve derinliklidir. Sen mavi haplı beyin yıkamanı doğal, muhtaç sevmeyi derinlikli, oyunu çocukların eğlenerek öğrendiği anlamda oyun değil de manipülasyon sandığın için böyle düşünüyorsun.

Şu “kendim gibi davranıp duygularımı açmamak” dediğin şey de bir erkeğin gerçek erkek adam özünü inkar ederek duygularını kadının üstüne kusmasının süslenip püslenmesinden başka bir şey değil. Erkek doğal olarak zayıflıklarını kendine saklar. Duygular zayıflıktır demiyorum, senin gibi isyan eden arkadaşların çoğunun duygu dediği zayıflık, duygularına kapılmışlık.

Yalnızca oyunu kurallarına göre oynayıp kazanmaya bakmam gerektiğini çıkarıyorum. 

Oyun dediğin doğal ve beyin yıkama altında gömülü olan benliğin. Sahicisi o. Bir erkek çocuk oyun oynar, ukala eğlenceli davranır. Doğal olan odur. Salya sümük sevip, yapışıp sonra aylarca arabesk yaşamaz.

Daha önce dediğim gibi kırmızı hap bağlamında oyun çocukların eğlenmek, birbirlerine takılmak ve öğrenmek için oynadığı oyuna benzer ama bu doğal oyuncu yeteneğini kaybetmiş, sosyal koşullama ile öğrendiği beta oyununu oynayan erkeğe bunlar manipülasyon olarak görünür.

Bu “oyun oynamak” eşittir manipülasyon düşüncesine takılı erkeklerin çoğunun farkında olmadıkları şey, kendilerinin de ciddi ciddi oyun oynadıkları. Dışardan bakamadıkları ya da çoğunluğun oynadığı oyunu oynadıkları için fark edemiyorlar ama asıl bu adamların doğal dediği duygularına kapılıp duygularını kızın üzerine kusmalı, ne kadar iyi, içten, açık ve duyarlı olduğunu göstermeli oyunu manipülatif. Siz bir efendi erkek, efendi ve iyi çocuk yanını sergileyerek kıza yürüdüğünüzde, cinsel isteğinizi bu kılıfın arkasına gizlediğinizde, kızın bunu donunun içine girmek için yaptığınızı bilmediğini mi sanıyorsunuz? Sonra bu iki yüzlü efendilik reddedilince, “kızlar iyilikten anlamazlar”. Kızlar iyilikten anlamıyor değiller, iyilik ve efendilik postu ardına gizlense de zayıflıkların kokusunu alabiliyorlar sadece.

Benim istediğim bu değil.

O zaman yapma. Erkek adam olmak için tek yol bu sitede yazanlar olmayabilir. Onlar neyse onları ara. Ama sen istediğim bu değil diye eski haline dönersen, kimseyi ama özellikle kendini oyun oynamıyorum, kendim gibiyim diye kandırma. Yıllarca tekrarlaya tekrarlaya doğallaştırdığın bir oyun oynuyorsun sadece. Tekrar ile içine kazıdığın şeyi kendin sanıyorsun.

ilişkide bir erkek olarak duygusal yönden tatmin olmayı beklemek hata mı?

Bir erkek olarark masal dünyası duygusallığını, duygusal yönden tatmin olmak sanmak hata. Ortalama bir kırmızı haplı, kadını ile gerçekten sahici, derin bir şey yaşıyor. Senin derdin, kadınlarla başarı için kurtulman gereken hastalıklı duygusallığı derin ve sahici sanman.

Kırmızı hapı en azından okuyacak kadar anlayan çoğu erkeğin yaptığı bir hata bu. Masalsı, salya sümük, muhtaç, kızın donunu içine girmeyi bir sürü süslü efendi erkek davranışı arkasına saklamalı aşk olmadan karşısındakini derinlikli ve doyurucu bir şekilde sevemeyeceğini ya da bu şekilde sevilmeyeceğini sanmak. Kırmızı haplı olunca bir robot olacağını sanmak.  Kırmızı haplı olduğunuzda olan tek şey, yıllarca tekrarlaya tekrarlaya içselleştirdiğiniz ve ben dediğiniz senaryoyu atıp, yeni bir senaryoyu tekrarlaya tekrarlaya içselleştirip ben diyorsunuz. Bu yeni senaryonun farkı, sizin doğal erkek adam içgüdülerinize daha uyumlu olması ve bizce size daha çok kazandıracak olması.

Bu olaya kırmızı hap denilmesinin en büyük handikapı, fişten çekilince açığa çıkan gerçekliği Matrix filmindeki o karanlık, distopik dünya gibi bir şey sanmak sanırım. Yani birçok insan ciddi ciddi, erkek olmak için sevme ve sevilme kapasitelerini feda etmeleri gerektiğini sanıyor. Oysa erkek olmak için tek feda ettiğiniz şey, ana kucağı arayan oğlan çocuğu tarafınız. Ama onu siz isteseniz de istemeseniz de terk etmek zorunda kalacaksınız zira her geçen gün küçülmüyorsunuz. Yani merak etmeyin, bu tip şeyleri öğrendikten ve içselleştirdikten sonra daha sağlam ilişkiler yaşayacaksınız. Duygusal olarak daha fazla tatmin olacaksınız.

Sanırım burada bir de son bir savunma mekanizması var. Bu şeylerin başarı getireceğini görüyorsunuz ve içinizdeki mavi haplı çocuk bu konuda pes ediyor. “Tamam, eyvallah bu şeyler sana kadınlarla başarı getirecek. Tamam, pes ediyorum. AMA … Hayatın yavan, renksiz, sevgisiz olacak. Robot gibi olacaksın. Hep oyun oynayacaksın” diye son bir akıl çelmeye giriyor.

Podcast – Harikasın Orhan Abi ile Sohbet

Bu yayında, Harikasın kanalının sahibi Orhan Abi ile konuştuk.

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. İyi izlemeler.

Podcast – Üniversite sınavı tercihleri

Bu yayında, üniversite sınavı sonucu tercih yapacaklara tavsiyeler verdik.

Yayınları sitemizin Odysee kanalından ya da  spotify kanalından da izleyebilirsiniz.

Youtube yayını aşağıda. Bu yayını beğenerek ve youtube kanalına üye olarak yayınların daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. İyi izlemeler.

Uzun süreli ilişkiniz ile çıkmaya devam edin

Uzun süreli ilişki ve evlilikte sorunlarla ilgili görüştüğüm erkeklerin çoğunluğunda rastladığım bir problem var. Bu erkeklerin kadın bir kez aşık oldu mu “tamam, artık yayarım bu kadın aşık, benim bir şey yapmama gerek yok” kafasına girmeleri ve buna göre davranmaları. Bu sitenin en önemli temalarından biri biliyorsunuz ki denge. Birçok erkek, ilişkilerin devam etmesi için çok çaba göstermeleri gerektiğini sanıyor ve kaybediyor. Bunun diğer aşırı ucunda da birçok erkek ilişkilerin devam etmesi için hiç bir şey yapmalarına gerek kalmadığını düşünerek kaybediyorlar. Her şeyin olduğu gibi bunun da bir dengesi var.

İlişki kadının zorlaması gereken bir şey ama ilişkinin başında buluşmaları ayarlamak, iyi vakit geçirmek, gizem, “aşk hikayesini” yönetmek erkeğin işi. Birçok erkek ise uzun süreli ilişkiye girdikten sonra kız arkadaşlarına ya da karılarına 40 yıllık karısı gibi davranmaya başlıyor. İşe git, evde buluş, bir şeyler ye, TV izle, arada seviş, sonra yat döngüsüne giriyorlar. Kısacası, karılarıyla ya da kız arkadaşlarıyla “çıkmayı” bırakıyorlar.

Bu yetmiyormuş gibi, kendilerini de salıyorlar. Hergün evde TV veya bilgisayar karşısında oturup, spor yapmayı, arkadaşlarıyla buluşmayı, hayatlarını renklendirmeyi ihmal ediyorlar. Sonuçta dönüştükleri şey ise kendi kendilerini bile sıkıntıdan patlatan bir koltuk patatesi. Fiziksel olarak dönüşmeseler bile ruhsal olarak dönüştükleri şey koltuk patatesi.

İlişkilerde bu tür sıkıcı rutin içine girmek adı üstünde oldukça sıkıcı ve boğucudur. Bu konuştuğum erkeklerin kendileri, bu hayat şeklinden sıkılıyorlar zaten. Fakat nedense kadının da sıkılmış olabileceğini pek düşünmüyorlar.

Burada popüler kültür pompası bir beyin yıkama da var. “Aşk” bir kez bulunur ve ondan sonra sonsuza kadar mutlu yaşanır gibi. Oysa ilişkiler başlarlar, devam ederler ve biterler. Eğer iyi bakılmazlarsa daha hızlı biterler.

Bir erkeğe bunu belirttiğiniz zaman ilk başta savunmaya geçiyor ve “ne yani bir de özel çaba mı harcayacağım, hani ben yeterdim?” diye protesto ediyorlar. Senin ilişki başındaki halin yeterdi ama şu anki halin? Sen kendine yetiyor musun? 99%’unda cevap hayır. Sen, yeterli kaldığın sürece yetersin, kendin bile kendinden sıkılıyorsan, aynaya baktığında kendini tanıyamıyorsan, nasıl yeteceksin?

Abooo, Mahmut Abi ona küçük süprizler yapın diyor, başımıza taş yağacak taş! Evet bir bakıma aynen bunu diyorum ama bakın aslında pratik olarak bu konuyu spesifik insanlarla konuştuğumda her zaman sorun ve çözümü şu oluyor: Çok sıkıcı biri oldum, çok sıkıcı bir hayatım var. Bu konuştuklarım ise ilk başta sizin hayatınızı renklendirecek. Eşiniz ya da kız arkadaşınız da bana katılacak.

Bu da aslında sizin gizeminizin bir parçası. Hergün aynı saatlerde TV ya da internet başında pinekleyen birinde ne gizem kalır? Oysa sıklıkla eğlenceli ve değişik bir şey yaparak hayatınızı renklendirirseniz gizeminizi korursunuz.

Ne yapacağınız ise sizin zevkinize bağlı? Aslında bu sıkıcı hayata dalmadan önce ne yapıyorsanız onlara dönmeniz yeterli. Haftada ya da iki haftada bir bir şeyler yersiniz, sinemaya gidersiniz, haftasonları değişik şeyler yaparsınız, vs.

Birçok kadın ilişkilerde bu tür aktiviteleri ayarlama işini üstüne alabilir ama ben bunu tamamen ona bırakmanızı tavsiye etmem. Hem sizin lider olarak bu konuda da yönlendirmeniz gerekiyor hem de bunları kadının ayarlaması sizin sıkıcı olduğunuz gerçeğini değiştiremiyor.

Şimdi burada bir uyarı yapayım ve neden bahsetmediğimi de vurgulayayım.

Daha önce bir yerlerde bahsetmiştim, “beni eğlendir Mahmut” tadında kızlardan uzak durun demiştim. Evet ama onu derken sizin hergün iş – yemek – koltuk / TV ya da sandalye/bilgisayar – yat uyu döngüsüne sıkışmış bir sıkıntı abidesi olmadığınızı varsayıyorum. Eğer eşiniz ya da kız arkadaşınız bu yönde bir arıza çıkarıyorsa ve kendinize baktığınızda bir sıkıcılık abidesi görüyorsanız, bunun kadından çok sizin hakkınızda bir uyarı sinyali olduğunu değerlendirin. Ama en iyisi siz zaten bu rutine hiç düşmeyin.

Erkeklik yan gelip yatma yeri değildir arkadaşlar 🙂

Ünlü düşünür Corey Wayne’in bir deyişi ile kapatayım: “siz kız arkadaşınızla çıkmayı bırakırsanız, başka bir erkek çıkacaktır”. Şimdi hemen “tüüü sırf sıkıcı oldum diye benim arkamdan iş çeviriyorsa, daldan dala atlıyorsa, aldatıyorsa gitsin başkasıyla çıksın, benden uzak olsun zaten” diyebilirsiniz. Ama aklınıza hemen aldatacağı geliyor. Oysa bunu sizden ayrılıp, şerefiyle aylarca ayrılık acısını atlatıp sonra hayatına yeni biriyle devam ederek de yapabilir. Birincisinde zaten beraber olmamanız gereken birinden kendi miskinliğiniz ile kazara kurtulursunuz. Ama ikinci senaryo daha yaygın.

Kısacası, uzun süreli ilişkilerde partnerinizle çıkmayı, bir miktar tahmin edilemez olmayı ve beraber değişik şekillerde iyi vakit geçirmeyi ihmal etmeyin.

Bana sorularınızı uygun yazı altında sorabilirsiniz, benimle görüşme ayarlayabilirsiniz ya da ilişkiler setimize bakabilirsiniz.

Tanışma Korkusundan Kurtulmanın Gerçek Yolu

Bir erkeğin tanımadığı bir kızla konuşma başlatmaya çekinmesine sebep olan birçok akla yatkın gerekçesi vardır. Şunun haberini vereyim: Bu korkuların çoğu deli saçması değil. Bu yazıda senden duygusuz ve soğukkanlı bir robot olmanı beklemeden bu korkuları en az düzeyde hissederek nasıl harekete geçeceğini anlatacağım.

İster gündüz oyununu biliyor ol ya da hiç bu gibi şeyleri okumamış olarak şurada burada gördüğün bir kızla tanışmak istemiş ol erkeklerin bu gibi durumlarda ilk yaptıkları şey korkuyla pazarlık yapma yolunu izlemek oluyor. Uzun seneler harekete geçmek için korkularımla bu pazarlığı yapmış biri olarak söyleyebilirim ki bu çok etkisiz bir yöntem ve üstelik korkuyu arttırıyor.

Bunun nedeni psikolojide… Psikolojide kötü bir duyguyu veya travmayı bastırırsanız daha farklı sorunların ortaya daha farklı şekillerde çıktığı bilinir. Yani bastırılan rahatsız edici duygu kendini başka bir şekilde mutlaka belli eder ve kişinin hayat kalitesini düşünür. Somatik rahatsızlıkların birçoğu da böyle ortaya çıkar, negatif duyguların bastırılmasıyla. Yapılması gerekense negatif duygu oluşturan bu travma gibi şeylerle yüzleşmek ve kötü duyguların enerjisini boşaltmaktır. Eğer onları kabul etmez, aksine bastırsan bu enerjiler boşalmaya fırsat bulamaz ve sıkışarak sana rahatsızlık vermeye devam ederler. Konu dışı olacak ama bu boşaltma yöntemlerinden etkili olduklarına kanat getirdiklerim şunlar: eft tekniği,  bu durumla kendi içinde yüzleşip kabul etme,  birine anlatma, kağıda dökerek kendine anlatma vb. Bunların hiçbiri negatif hissi bastırmadığı ve yavaş yavaş enerjisini boşaltmaya yaradıkları için etkililer.

Aynı şeyi kızlarla tanışma korkusunu bastırma biçiminde de yapmamalıyız. Kızla tanışma konusunda korkuyla pazarlık edip korkuyu bastırmak için genelde şu iç konuşmalara başvurulur:

  • Konuşmamanın üzüntüsü, konuşmanın yarattığı stresten daha büyük olacak
  • Asıl garip olan gidip bu kızlarla konuşmamak
  • Bu kızlarla konuşmam son derece normal
  • Zaten bir daha onu görmeyeceğim, yani kötü bir intiba oluştursam bile önemli değil

Bunlar evinizdeki rahat koltukta otururken aklınıza gelecek süper mantıklı argümanlar olmakla beraber az önce bahsettiğim psikolojik nedenlerden dolayı korkuyu azaltmıyorlar. Çünkü korkuya çok önem yüklemene neden oluyorlar.

Öncelikle sahip olman gereken bakış açısı, ister bir kızla konuşmak ya da işin ile ilgili bir girişim yapmak olsun buna benzer korkuların hayatında olmasının doğal olduğunu kabul etmek. Korkusuz davranmayı beklemek gerçek dışıdır. İlk yapman gereken şey bazı şeyleri biraz korka korka yaparak başlaman gerektiğini bilmendir. Eğer böyle yaparsan tecrübeyle o korku minimuma inecek ve zamanla yerini neşeye bırakacak. Ama ufak korkularına duyar kasarsan ve onlara çok önem verip, bastırmaya çalışırsan sürekli büyüyecekler.

Şunu da ekleyeyim, ben korkma duygusunun kendisiyle ilgili değilim. Sorun şu ki korktuğun zaman kızlarla kurduğun iletişimin kalitesi bozuluyor ve yaptığın tanışma girişimleri boşa gidiyor. Ne kadar rahatsan ve neşeliysen o kadar iyi iletişim kuruyorsun. İletişim dâhisi biri bile korktuğunda bu becerilerinin büyük bölümünü kullanamaz. Bu yüzden korku duygusuyla alakalı bu yazıyı yazıyorum.

Bakınız: Todd sevdiğim ve başarılı bulduğum gündüz oyuncularından biridir.

Korkunun varlığını abartmayan ve garipsemeyen zihin yapısını benimsedikten sonra yapman gereken şey tecrübe kazanarak bu korkuya son darbeyi vurmaktır. Ne demek istiyorum ? Bir kızla tanışacakken korkmana neden olan temel şey o kızla konuşmayı denersen başına gelecek en olumsuz senaryoları düşünmektir. Bunları düşünmekte haklısın, herhalde bunları hiç düşünmemiş olana deli diyebilirdik.

Burada yeri gelmişken bir parantez açmak istiyorum. Özellikle bizim kültürümüzde konu gündüz oyunu gibi şeylerle kadın-erkek tanışmasına gelince insanlar daha paranoyak ve korku temelli hareket edebiliyorlar. Bunun nedeni bu tarz tanışma girişimlerinin pek yaygın olmaması, normalleşmemesidir. Bizim kültürümüz demişken yabancı pua kaynaklarda açılış korkusuna çok büyük yer verilmiyor. Bunun nedeni de buna gerek olmaması. Yurtdışında açılış korkusu yaşaman için daha az neden var. Çünkü kültürel yapı tanımadığın bir insanla konuşman için daha elverişli. Ve “small talk” denilen alışkanlıktan dolayı kadın-erkek fark etmeksizin genelde iki yabancı insanın konuşmaya başlaması daha normal olarak kabul ediliyor.

Bu dediklerimden Türkiye’de gündüz oyunu yapılmaz dediğimi sananlar olacaktır. Öyle olsaydı ben +10 senedir bunu uyguluyor olmazdım. Ancak yurtdışında çıkıp ülkemize gelen akımı (gündüz oyunu da yurtdışından gelmiştir) tamamen aynı kültürlermiş gibi aynı şekilde devşirmek saçmalık. Bu konuyu anlamayan insanlar İngiltere’deki adamların yaptıkları gibi kızların önüne tavşan gibi zıplayıp muhabbet etmeye çalışıyorlar. Tabi ki kendi hayatları ancak benim bu gibi konularda söylediğim şey “açılışın / tanışmanın en güzeli dışarıdan zaten kızı tanıyormuşsunuz gibi görünenidir” olacaktır. Yani oyun konusunda birçok şeyi Türkiye’ye göre uyarlamak gerekiyor. Açılış korkusu konusu da öyle çünkü ortalama bir Türk gencinin açılış korkusu hissetmesi için İngiltere’deki yaşayan akranına göre daha fazla nedeni olabilir. Neden ise tamamen kültürel kabuller. Hani çoğu insanın kabul edip “ama zaten herkes böyle düşünüyor” diye hiç sorgulamadığı şeyler. Ancak bunlar hiçbir zaman engel değil ve dediğim şeylerle bunları aşabiliyorsunuz.

Tanışma korkusunu gidermek için bahsettiğim zihin yapısını benimsedikten sonra yapman gereken şeye geleyim. Kızla tanışma korkusu şunlardan kaynaklanıyor: kötü senaryolara en baştan engel olacak stratejileri bilmemekten ve olur da kötü senaryolar başına gelirse durumu kontrol etmeyi bilmemekten.

Bunun için kafanda bir çıkış planın olmalı. Kızla konuşmayı nerede keseceğini bilmen gerekiyor.  Gündüz oyunu yapan erkekler çıkış planlarının olmamasından dolayı kızla konuşmak istediklerinde far görmüş tavşan gibi kalıyorlar. Çünkü olabilecek en kötü senaryolara kitlenip kalıyorlar. Ama çıkış planı olan kişi böyle bir şey olmayacağını bilir. Çünkü negatif durumları yaşamadan iletişimi kesebiliriz ya da bunları yönetebiliriz.

Burada gene dediğimi yanlış anlayanlar olacaktır. Kızlarla tanışmak mayın tarlasında yürümek gibi bir şey değil. Başına nadiren de olsa ve nasıl davranacağını bilmezsen böyle şeyler de gelebilir diye anlatıyorum. Ve bunlar kafanda açılış korkusu yarattığı için. Kafandaki o felaket senaryolarını yaşamanı engelleyecek birkaç tavsiye vereceğim.

Öncelikle bir kızla tanışmaya gittiğinde ona selam verip sonra hiç duraksamadan soluksuz bir şekilde ona iltifat etme. Öncelikle selam ver, kıza gülümseyerek bak ve birkaç saniye kızı tart. Eğer bu aşamada kız sana karşı sosyal özürlü bir surat ifadesi takınırsa ya da negatif, agresif bir tutum takınırsa iltifat etme. Dikkat ettiysen burada kızın ilk tepkisini ölçüyor ve göğsünde yumuşatıyorsun. Çünkü eğer nadir de olsa karşına gelecek bu tarz arıza (hayatında mutsuz olan ve acısını senden çıkarmak isteyen,  erkeklerden nefret eden, evde kalmış ve erkeklerden nefret eden, normalde senin ona bakmayacağını bilen ve bu yüzden aşağılık kompleksi duyan, kocasıyla sorunlar yaşatan vb.)  kızlara yazdığını belli edersen sonuç hiç değişmeyecektir: kız seni eleştirecek, kabahatli çıkarmaya çalışacaktır. Bu kızlara karşı bir açıklama yapmak ya da başladığın cümleyi bitirmek zorunda hissetme. İyi günler deyip kızın yanından uzaklaşabilirsin. Bu durumda bile ona zaten hak ettiğinden fazlasını vermiş oluyorsun.

Yani sosyal özürlü tepki verecek arıza kızları bu gibi yöntemlerle kolayca tespit edip eleyebilirsin. Bu gibi yöntemleri kullanmak seni kamikaze gibi kızlarla konuşan biri olmaktan çıkartıp olayın kontrolünü tamamen elinde bulunduran bir oyuncu haline getirir.

Kendini olası olumsuz senaryolardan uzak tutma becerin yoksa bunlardan korkman çok normal. Son yaptığım 1000 açılışta / tanışmada herhalde sadece birkaç mutsuz kadın yaptığım şeyle alakalı bana vaaz vermeye kalkmıştır. Kadınlar negatif tavır alıp, böyle şeyler söylediğinde genelde ben çoktan 5 adım kadar ileriye gitmiş oluyorum bile. Gene birçok kadın bir erkeğin ona selam vermesini suç sayan bir çarpık algıya da sahip olabilir. Bu kızları ben 5 dakikada ayaküstü tedavi edemeyeceğimi biliyorum. Sen de denememelisin. Çünkü zaman değerli ve uzaklaşmalısın.

Bunların hiçbiri yabancı kitaplarda yazmıyor çünkü yurtdışında bunlara ihtiyacın yok. Yanlış anlama, bu kadınlardan ülkemizde çok var demiyorum ama dikkat etmezsen az da olsa sana denk gelme şansları var. Ben bu kadınlara denk gelirsem baştan onları elemiş oluyorum ya da acımayıp iletişimi direkt olarak kesiyorum. Gördüğün gibi bu tarz bir tecrübeyle her şey daha kolay ve açılış korkusu yaşamak için daha az nedene sahipsin. Artık korku yerini neşeye bırakabilir ve bu seni çok daha başarılı yapar.

Bu beceriye sahip olmanın sana katacağı diğer şeyse bir kızla konuşma başlattığında sadece 2 olasılık algılamaktır. Kız ya seninle konuşmaya başlar ya da seni görmezden gelir / konuşmak istemeyen bir tavır sergiler. Bu gibi ne yaptığını bilen kontrol stratejileriyle düşünmen gereken üçüncü bir felaket senaryosuna gerek duymazsın.

Bir kızla konuşmaya giderken saydığım sebeplerden dolayı genelde kafamda sadece iki olasılık olur. Benim iki olasılıkta da yapacağım şeyler çok basit. Pozitif ya da nötr bir tavır görürsem kızla konuşmaya devam ederim. Ancak beni vücut diliyle bile dışarıda bırakan bir kızla dahi bağlantımı keserim. Üçüncü bir senaryo olarak kötü şeyler olacağını düşünmek için nedenim yok. Çünkü çirkef olma potansiyeli olan ya da konuşmaya gönülsüz kızları göğsümde yumuşatıp eliyorum. Ya da negatif şeyler konusunda gene daha başka çıkış stratejilerim var.

Konuşmayı nerede bitireceğini ve nasıl çıkacağını bilmek tanışma korkusunu neredeyse bitiriyor. Söylediğin şeyi negatif olarak algılayan bir kızla tartışmayıp “peki, iyi günler” deyip uzaklaşınca salaklaştığını görmek komik. Ona selam verdik ve biraz laflamak istedik diye şimdi kendisine bir açıklama borçlu olduğumuzu düşünüyor ama zamanımız değerli, bize bunun için para ödemiyor, ona bir şeyler öğretmeye çabalamamalıyız, onu kendi haline bırakmak en iyisi.

Son bir örnek verip yazıyı bitireceğim. Starbucks’ta yan masadaki kızlara dönüp “ne içiyorsunuz?” dedim. Söylediler. Sonra bir yorum yaparak konuşmayı devam ettirdim. Kızlarda kapalı bir vücut dili, isteksizlik ve rahatsızlık belirtisi yoktu. Eğer kızlar göz kaçırma, asık surat gibi konuşmaya isteksiz tavırlar gösterselerdi önüme dönüp işime bakardım. Gördüğün gibi reddedilme ya da risk gibi şeyler böyle bir oyunda yok.

Daha konuşacak çok şey var, şimdilik burada kesiyorum. Kızlarla nasıl doğal bir şekilde tanışabileceğini öğrettiğim çok beğenilen kitap setime göz atmak istersen seni buraya alalım.